Şehirler bir garip, benzemez köye,
Töre başka burda, yol başka burda
Kökünden değişmiş ar, edep, hayâ,
Tavır başka burda, hal başka burda

İbadet tam, gelen durur sıraya
Saflar sıkı, şeytan girmez araya
Tüm cemaat secde eder paraya
İlah başka burda, kul başka burda

Babada hatun çok, hepsi de yengen,
Anası çıldırır olmasa konken,
Oğlandan haber yok, kız olmuş manken
Ata başka burda, döl başka burda.

Banyodan zevk almaz olmasa kese
Tasma ışıl ışıl düşkündür süse
Maması Avrupa, gümüştür kâse,
Köpek başka burda, yal başka burada

Hurdalığa dönmüş, yürekler paslı,
Giyimi şık ama sırıtır aslı,
Eşek deyip geçme, o da pek süslü
Yular başka burda, çul başka burda

Kıran girmiş, anaç tavuk köküne,
Takır takır civciv yapar makine,
Yem hormonlu, kalmaz büyür kırk güne
Tavuk başka burda fol başka burda.

Hem selam sevgi yok, hem değil veciz,
Dağıtır yuvayı, bırakır aciz,
Ya borç senetidir ve yahut haciz
Mektup başka burda, pul başka burda

Öyle kolay kolay alınmaz soluk,
Her tarafı lağım, hem oluk oluk,
Kokudan, pislikten yaşamaz balık,
Nehir başka burda, göl başka burada

Odundan çok insan biçer, hızarı,
Sözün özü tam bir namus mezarı,
Kurulu her yanda kadın pazarı
Tüccar başka burda, mal başka burda

Şehirde yaşamak ayrı bir hüner,
El attığın her iş rüşvetle döner,
Sıkıyısan verme ocağın söner,
Sahne başka burda, rol başka burda

Biçare Karaçay özü arıyor,
Bu nasıl hal, düşünüyor, soruyor,
Şanlı bayrak bile mahzun duruyor,
Beyaz başka burda, al başka burda.


İbrahim Karaçay