-
Yaklaşıyor sonbahar
Ölümün adı dokunuyor dudak uçlarıma
Yeşil bir sis
Karanlığımı bölüyor
Ve bir ses;
“hadi öl!” diyor
Alnıma düşen çizgilerin
Parantez içlerine mahsur kalıyor hayat
Asfalt çizgilerinde kayıplığım artıyor
Sokaklar büyüyor adımlarımda
Gidilmeyen tüm şehirler “sen” oluyor
“ben” yabancı bir çığlık kalıyor düşlerine
Varlığıma bir sıfat biçilmiyor derinlerinde
Dilimden düşen son yalanım!
satır aralarımda bulunmazsın.
Kaç kalan olmanın paydasında yazıyor ki adım?
Verilmiş sözlerden inciler dizerken bileklerime
İnandığım tüm sözcükleri
Unutulmuş cümlelerin içine sığdırdı “her kimse”
//...
Şimdi ise
Sularımda yağmalanırken ateş
Devrik bir cümle oluyorum
Yalan-yanlış sevdiğim tüm masallara…
…
-
Bulutlara gizlenip bir kar tanesi olsam
Lapa lapa yağarak avuçlarına dolsam
Bitmeyen sevdamızla erisem yüreğinde
Bedeninde kaybolup soluğunla yaşasam
Mevsimler geçse bile azalmaz bende sevgin
Söylesene ne yaptın böylesine sevdirdin
Neydi suçum günahım yüreğimi bitirdin
Ellerinden tutunup kollarına sarılsam
Şimdi uzaklardayım her dem seni anarım
Suskun gecelerimde hayalinle yaşarım
Sanki gözlerindeki bakışlarda yanarım
Sevgini dinleyerek dizlerinde uyusam
Sümbüller figan eder ilahi aşkımıza
Bülbüller eşlik eder bu yeni şarkımıza
Kader örmüş ağını tükenmez yazgımıza
Bedenim solduğunda ellerinden tutunsam
-
Yönünü yitirmiş göçmen kuşlar gibi
uçtuk zehir zemberek yol bilmeden, dil bilmeden
tanımadığımız ormanlarda kaybolduk
çırpındıkça açılıp kanadı yaralarımız
kirli dumanların dalgalarında
kimsesiz limanlarda nazlı umutlar yeşerttik
köprüler kurduk bir yalnızlıktan bir yalnızlığa
taa…iliklerimize işledi yalnızlığın ve ayrılığın acısı
bir yol bulup dönemedik
-
Hiç Bir insani unutmak,
bir insandan vazgeçmek,
bir insani hayatindan sonsuza kadar çikartmak zorunda
kaldin mi hiç?
Hani ölmüs gibi,
hani uzatsan da elini tutamayacagini bilmek gibi,
her an kapindan içeri gülümseyerek girecegini bekleyip
ama aslinda hiç gelemeyecegini de bilmen gibi.
Ne zor sey degil mi ölmedigini bilmek ,
ama ölmüs gibi ulasilmaz olmasi artik o insanin sana,
ne kadar katlanilmaz bir gerçek degil mi
sen hala bu kadar sevgili iken?
Özlemek,
bu kadar özlemek,
etini kemigini yakarcasina özlemek...
çok kötü degil mi?
Bu kadar özleyip onu görememek,
ona dokunamamak,
onu isitememek ,
artik sonunun "Pi" hali degil mi?Biliyorsun degil mi?
Ne kadar umutsuz bir arayistir o,
kalabalik caddede geçen binlerce yüze bakmak
belki bir kez daha görebilmek için o yüzü,
belki biraz önce geçti bu kaldirimdan diye düsünmek,
belki su an arkamda yürüyen insanlarin içinde bir yerde demek,
belki su an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar yasamak
ne zordur degil mi?
Ne kadar eritir insani farketmeden.
Sende biliyorsun degil mi bunlari.?
Bir sinema koltugunda sende iki kisi gibi oturdun mu hiç?
Hiç iki kisi gibi zevk aldin mi bir konserden yalniz basina.
Güzel bir kafe kesfettiginde,
güzel bir film seyrettiginde,
güzel bir sarkı dinlediginde
güzellikleri oraninda eksik kaldiklarini hissettin mi
paylasamadigin için onunla.
Bir barin kalabaliginda hiç yarim vücudunla sallandin mi ortada?
Hiç iki kisilik beyninle yarim insan olabildin mi?
Baktiginda aynana sadece yüzünün bir yarisini gördügün oldu mu hiç?
Sana hayatindaki en büyük yoksunlugu yasatandan
nefret edemedigin zamanlar oldu mu hiç?
Gözünün içine baka baka kolunu bacagini kesen bir insanin yüzüne
sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildigin zamanlar oldu mu hiç?
Hayatta inandigin bütün degerlerini altüst eden
birisine ask siirleri yazabildin mi?
Onu içinde korumanin seni yok etmek oldugu zamanlara feda oldun mu hiç?
İçinde aglayan çocuga umut sarkilari söyleyemedigin,
özlemini, susuzlugunu,
açligini gideremedigin zamanlar oldu mu hiç?
Kanayan yarasini gördügün
ama merhem olamadigin zamanlar.
Gücünün, hani o tanrisal gücünün
bir çocugun aglamasini susturamayacak kadar oldugunu
gördügün zamanlar oldu mu hiç?
Hiiiiiiiç....
Hiiç... hiç...
bir hiç..
-
Sadece umuttu
Birazcık sahiplenilmek sevinci gururu
Değer vermek ve karşılığını alma inancı
Karşılıksız sevgi ve saygı idi aldığım.
Bilemedim ama kimseden bir şey alınmaması gerektiğini
Halbuki annem o kadar da söylerdi.
Sakın kimseden bir şey kabul etme
Hele hele duygusal bir şey asla ve asla
İnanma sana gülen yüzlere
Muhakkak bir sebebi vardır sonunda üzüleceğin.
Ne onu dinledim ne de kendimi
Şimdi ne umutlar var ne de sen geriye kalan
Hayaller(http://www.uslanmam.com/images/smilies/smiliv.gif)o karanlık goncaya güneşi getiren
Aydınlık bir goncaya çeviren sen yoksun.
Ellerim boş artık
Bomboş gecelerim
Senden bana geriye kalan tek şey
Bu ekran ve klavye deli gibi acılarımı
Özlemlerimi yazdığım.
Bir de tek bildiğim
Bir daha izin vermeyeceğim
Başıma kimsenin şemsiye açmasına
Hayallerle avutup sonra da çekip gitmesine.
Elveda hayaller
Elveda kımızı gülüm.
-
Sensiz bir sabaha uyanıyorum
Yine kapkaranlık
Saymadım günleri hiç
Bilmiyorum kaç hafta
Kaç uzun zaman geçti
Gidişinin üstünden
İçimden gelmiyor artık
saçlarımı taramak
Sakal traşı olmak
Güzel kokular sürmek
İhtiyacı olan bir delikanlıya
Hediye ettim
O senin çok sevdiğin
Kahverengi takımımı
Hani Osmanbey'den aldığımız
Meğer ne büyükmüşsün sen
İstanbul'u dolduruyormuş
Varlığın meğer
Bom boş şimdi şehrim.
Bom boş ve karanlık
Şu pırıl pırıl mayıs güneşine inat
Siyah bulutlar kuşatmış gönlümü
İzlediğim filmin tadı yok sinemada
Okuduğum kitaplarında
Emirgan'da içtiğim çayın tadı yok.
Yalnız seninle kêyifliymiş
Martılara simit atmak
Yankılanıyor marmaranın
Derinliğinde şimdi
Bir vapur düdüğünde ismin.
-
Gidersen yıkılır bu kent,
Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
Yanlış adresteydik,
Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
Biz mi yalnızdık,
Üşür müydük nar çiçekleri ürperirken
Gidersen kim sular fesleğenleri
Kuşlar nereye sığınır akşam olunca
Sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu
Sustuğun yerde bir şeyler kırılıyor
Bekleyiş diyorum caddelere,
Adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına
Öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor
Birde seni ekliyorum susuşlarıma
Selamsız saygısız yürüyelim sokakları
Belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar
Geriye mapushaneler kalır,
Adını bilmediğimiz dostlar kalır yalnız
Yüreğimize alırız onları,
Gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam
Gidersen kar yağar avuçlarıma
Bir ceylan sessizliği olur burada aşklar
Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında
Durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler
Ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
Menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri
Bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak
Yangınları anımsatıyor genç ölülere artık
Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
Sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere
Bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun
İsyan olur milyon kere,
Sokul yanıma sen,
Devriyeler basıyor karartılmış evleri yine
Gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür
Bir tufan olurum sustuğun her yerde kuşlar da gider kimsesizdik belki
durmadan yağmur yağardı dalıp gidiyorsun paslı soğuklar ısıtırız
hiç bilmez miyim ellerin sımsıcak kalsın
-
(http://img114.imageshack.us/img114/4263/aglamadaynamam2040760hi3.jpg)Günlerdir sınırında yaşıyoruz aşkın
Günlerdir uçurumunda
Bu kaçıncı atışım kendimi
Kollarından yalnızlığa
Bu kaçıncı dargınlık
Bu kaçıncı barışma
belirli ki
Sensizliğe sürgün artık bu gözler
Sensizliğe sürgün bu dudaklar bu eller
Şimdi yorgun bir çınar gibi kalbim
Artık sana değil
Sensizliğe yaslanacağım
Hoşçakal güzçiçeğim hoşçakal
Seni artık
Gözyaşlarınla ıslanmış
Yastıklara bırakacağım
Oysa yıllarca
Yemyeşil bir orman köyünde sakladım gözlerini
Dağ başlarında çoban ateşleri yaktım üşümesin diye
Ellerine kör gecelerin karanlığında sarıldım
Ve haykırdım
En dipsiz kuyulara adını
Ezberlettim seni kutlara-kuşlara
Sense beni sokaklara vurdun
Ve en zehir şarkılara
(http://img182.imageshack.us/img182/4285/erkekleraglamazkd2.jpg)
Bilirsin
Rüzgara bıçak
Yağmura ateş
Buluta kurşun işlemez
Sen de öylesine vurdun ki beni
Artık bana
Hiçbir acı kar etmez
(http://img136.imageshack.us/img136/7149/4rtke8.png)
Neylersin
Önce melekler terk etti bizi
Sonra masmavi düşler
Öpüşler, gülüşler, çiçekler
Büyüsü kalmadı artık kavuşmaların
Bundan böyle
Bizi her köşede
Bambaşka bir cehennem bekler
Sen de bundan böyle
İçi boş şarkılarla avut kendini
En ucuz aşklarla yıka kirli ruhunu
Açılırsın
Taşlar yosuna sarılır bilirsin
Sarmaşık duvarlara
Geceler karanlığa
Sende yalnızlığına sarılırsın
Ve kadınsın
Ağlayabilirsin gönlünce
Gözyaşların pınarlar misali çağlar
Ama unutma ki erkeğim ben
Ve erkekler hep yalnız ağlar
-
Yangınlarda olan yüreğimin geri dönüşünde bıraktığı küllerin serzenişidir.
Birlikteliğin özgür hazzından sonra,ayrılığın prangalara vurduğu esaretidir.
Senden ayrı geçen zamanın fırtınasıdır bu.
Her aklıma gelince yumruk yumruk dökülen göz yaşlarımdır…
Giderken bir daha dönmem demiştin ya;
Seni unutmak için kaç şehir dolaştım,
Alıp başımı nice engin dağları aştım,
Gah sırtımı taşa dayadım,gah yorgun bir ağaca…
Nice dertler demlendi volkan yüreğimde,
Ezdi,yaktı bütün bedenimi hunharca.
Her şehirde sokak sokak tellâl oldum.
Hep bir adres sordum önüme gelene,
Yüzüme bakıp başını salladı herkes
“Bilmiyorum” demekti bu baş sallaması.
Yalnız olduğumu hissettim,sevgili edindim,
Her sevgilinin kusuru vardı bende terk ettim.
Ne yaptımsa,her gittiğim yolun sonu başa dönüyordu.
Boşa dolaşmışım onca şehri,
Boşuna her şehrin sokaklarını adımlayıp
Her önüme gelene adres sormuşum.
Yalnızlığımı paylaşmak için boşu boşuna sevgili edinmişim.
Günahım yetmez gibi birde onlarım günahına girmişim…
Ben alıp başımı giderken deliymişim oysa.
Bir daha geri dönmem derken kendimi kandırmışım.
Oysa oysa bir tanem dolaştığım her seni ararmışım,
Herkese senin adresini sorarmışım.
Elbette başını sallayıp “bilmiyorum” diyecekler.
Kim nerden bilsin senin adresini?
Bir bilirim, hemde ezbere bilirim,
Gözüm kapalı zifiri karanlıkta aksamadan gelirim..!
Her sevgilide kusur arayıp terk ettim ya,meğer sana benzesin istermişim,
Yada ne bileyim işte, bir sen daha ararmışım.
Olmuyor bir tanem sensiz asla olmuyor.
Ne senin yaşadığın şehir gibi şehir var,
Ne senin oturduğun sokak gibi bir sokak daha.
Ve en önemlisi;
Yok senin gibi bir sen daha…
-
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık,
sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak
aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç
satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak,
boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim.
Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin,
haykırabilir miyim şimdi korkaklığını.
Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı,
artık sahiplenilmeyecek olmanın
burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin,
susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa ...?
Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin,
dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farz etmeli, unutmalı.
Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim.
Var olduğum her yer aşkın şehri olmalı artık,
yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer,
zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için.
Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni
yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan
her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına.
Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı,
yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım.
Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim.
Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı
hatta sana hak verebilmeliyim.
Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni
ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için.
Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış,
sanki bizi hiç yaşamamışız,
sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış
ve sonra yarım bırakmışız gibi.
Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti,
Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,
Sanki benim hiç senim olmamış gibi
-
Derinimden bir ah çekiyorum..
sonra kendi kendime susmak diyorum
kelimeler doluyor dilime, konuşamıyorum
sonra susuyorum
sana biriken cümleleri, karalıyorum
ve sana ait olan her kelimeyi lügatımdan siliyorum
her şiirimde sana koşan her harfi alfabemden kaldırıyorum
sonra duruyorum
bir türkü tutturuyorum
söylerken notalarını katlediyorum
ve seni hatırlatan her kelimeyi bibliyorum
sonra yere yığılıyorum
nutkum tutuluyor hüngür hüngür ağlıyorum...
iç cebimdeki umutları çıkarıp kafalarına sıkıyorum
karanlığa, ayrılığa ve yalnızlığa ağız dolusu küfürler ediyorum
sonra çok korkuyorum
yavaşca ayağa kalkıyorum
yanlışlarımı ve hatalarımı sırtlıyorum
haddinden fazla sevmenin cezasını çekiyorum
haketmediğinden fazla sevmenin bedelini ödüyorum
hayata artık hesap sormuyorum, şu anda ödemekle meşgulum.
-
Seni Özlemenin Kitabini Yaziyorum..
Özlem..
En mutlu özlem… sonu olan.. sonu özlediğinle biten.. varışı sevdan olan özlemler..
Özlem
Ya gelmeyeceğini, gelemeyeceğini bildiğine özlem… ya orada olduğunu bildiğin ses vermeyene özlem…. Ya özlemekten korkana özlem… ya yaşamaktan korkana özlem.. ya düşlere özlem.. ya yarını olmayacak aşklara özlem.. gideceğini bilerek sevilene özlem.. Yaşanamayacaklara özlem… İşte sonu olmayan özlem.. İşte vazgeçilemeyen özlem.. işte çaresiz bekleyişe özlem.. İnsanın içini acıtan… boşlukta yaşanan özlemler… Peki var mı bu özlemin sonu…? biter mi….? bu özlem.. Söz verirsin kendine özlemeyeceğim diye… tutulur mu bu söz…..? Kalbindeki özleme söz geçer mi……?
Özlem sevgidir…
Özlem güçtür..
Özlem varoluştur.
Özlem sevdandır..
Özlem bekleyiştir…
Özlem içindeki acıdır..
Özlem özlememeyi hasrettir..
Özlem özlemeyeni özlemektir..
Özlem özleyeni özlemektir…
Özlem gelemem diyeni bekleme güçüdür..
Özlem gidene ağıttır..
Özlem sevdana söz vermektir..
Özlem kalbine söz geçirememektir.
Özlem kaçış değil var oluştur…
Özlem çaresizlik değil çaredir..
Özlem vazgeçmemektir.
Özlem kelimelerin yetersiz kaldığı andır.
Özlem sessizliğin çığlığıdır..
Özlem yaşamındır..
Özlem gelmeyeceğini bilerek bekleyebilmektir.
Özlem siyah gecelerde siyahın izi kalabilmektir..
Ve artık..
-
izin vermiyor yüreğim
sen gibi
ikide bir çekip gitmelere
bu aşkın yaramaz çocuğusun sever
oynar
kırar
dönüp sırtını
ayırdığın parçalara bakmadan
gidebilirsin
can-ın ister de
dönersen
ben kırıldığım noktadayım
sarmalarım geriye yaralarımı
çünkü sen
bu aşkın haylaz çocuğu
su almaz gemisi
yara almaz yanısın
hep bir diken bulunur sende
büyük bir iştahla
kanatmak icin düşlerimi
dedim ya
sen bu aşkta gül-en yansın
gül yapraklarım hırpalanmış
ellerinde
buz gibi
zalim bir mevsime savrulurken
sürgün edersin aglayan yanı
sen ben de kabuk bağlamaz yara
dur
incitme daha fazla
düşerim uçurumlara
yüreğimde sen
-
Kavuşursak biteriz biz
Biz mutlu sonlar katiliyiz
Kavuşursak biteriz biz
Sevgiyle bakan gözleri kör ederiz
Herkesin bildiği bir aşk
Herkesin attığı bir imza
Herkes gibi değiliz biz
Belki biraz serseri, belki biraz deliyiz.
Ama kavuşursak biteriz biz
Herkesin bildiği bir aşk
Herkesin attığı bir imza
Herkes gibi değiliz biz
Belki biraz serseri, belki biraz deliyiz.
Ama kavuşursak biteriz biz
Bir kor var içimizde yanan
Onu küllendiremeyiz
Görüşemeyiz, konuşamayız, şevişemeyiz
Bir aşk var bizi biz yapan
Kavuşarsak biteriz biz
...
İki sınır ülkenin dikenli telleriyiz
Dokunsak kanar ellerimiz
Hiçkimseye söylemez
Gizli gizli severiz
Kavuşarsak biteriz biz
-
Beni bu halde bırakıp gidiyorsun
Korktun mu aşkımdan
Bana yazık ediyorsun
Kalbimden silinmez o bakışların
İz bırakmış yüreğimde
Ama hepsi yalan hepsi sahte imiş
Seviyorum demen bile yalanmış
Dostlarım bile çekip gitmiş
Kime anlatayım derdimi
Beni mutsuzluğumla başbaşa bıraktılar
Hangisini unutayım
Kalbimden silinmez o bakışların
İz bırakmış yüreğimde
Ama hepsi yalan hepsi sahte imiş
Seviyorum demen bile yalanmış
-
Özlüyorum seni. Gücüm yetmiyor unutmaya
Özlüyorum elini tutmayı sesini duymayı
Boynuna sarılıp omuzun da ağlamayı
Nedensiz sevinçleri
Hasret dolu sevgi dolu sımsıcak düşlerimi Özlüyorum
Gücüm yetmiyor unutmaya
Seni aramazsam unuturum sanmıştım
Girmez sanmıştım hayalin beynime
Geceleri düşlerimde
Gündüz baktığım her yerde seni Özlüyorum..
Renkler gitmenle soldu
Kırmızı kırmızılığını unuttu
Mavi maviliğinin farkın da değil
Beyaz yalnız sen giydiğinde güzelliğini haykırıyormuş
Özlüyorum
Bu özlem bu bekleyiş hiç bitmeyecek
Ruhumda sana açan eflatun renkli çiçekler solmayacak
Olmasan da sensiz sensizliği yaşatacağım
Sensiz seninle olmayı başaracağım
Sonun yaklaştığını hissettiğim gün
Beyaz,bembeyaz mendilimi sallayarak
Sensiz yaşamın kahrediciliğine veda ederek
Seninle sonsuzluğa kavuşacağım...
-
Bu baharda da gidecek mevsimler dönecek,
Yıllardan bir yaş daha yaşlanacağız.
Yağmurlar yağacak günlerce yağmurlar
Sular bana,ben de ırmaklara katılacağım
Sana şiirler söyleyeceğim arada bir
Her yerde bil seni arayacağım ...
Deniz meltemlerine karşı duracağım bazen,
Gelen kokunu emeceğim saatlerce
Çatanalara,giden gemilere el sallayacağım
Ve arada bir ağlayacağım günlerce
Ne gemiciler soracak derdimi,
Ne de deniz anlayabilecek
Sana olan sonsuz sevgimi
Yine yapayalnız, öylece kalacağım...
Gözlerimden yaşlar düşecek
Ağlayacağım yalnızlığıma, kahrolacağım
Şarkılar söyleyeceğim gemi direklerine
Seni işleyeceğim bütün mısralarımda
Tayfalar ağlaşacak ben ağlayacağım
Martılar uçuşacak denizler boyu mutlu
Zehir zıkkım içeceğim bütün içkileri
Ben, yine de seni unutmayacağım
Her kadehte seni hatırlayacağım
Günlerce yalnızlığıma ağlayacağım
Dindiremez kadehler acılarımı dindiremez
Sigara dumanlarıyla balık ağlarına
Günlerce ağlayarak seni öreceğim
İnsanlar ağlayacak yıldız yıldız
Oysa ben yine, sevgilim
Hep yalnızlığıma ağlayacağım
-
Dışarıda uluyan rüzgar
İçimde sana birikmiş özlemler..
Dilimde Şehrayin türküleri,
Elimde vuslatların taze gülleri,
Sana geliyorum hasret dağlarını aşarak.
Arala perdelerini güneşe artık
Vakit, kavuşma zamanı...
Sana geliyorum mürekkebimi yakarak.
İsmini andıkça gönlümde,
Al al gelincikler acıyor yüzümün bozkırlarında
Gülüşlerini içime çektikçe,
Ak güvercinler kanatlanıyor dualarımdan.
Sana geliyorken yanık türkülerle,
Dudaklarıma baharları yapıştırıyorum.
Saçlarından öptüğümde,
Saçların bir ömür boyu umut koksun diye..
Sana geliyorum
Güneşi hasretinle ağlatarak.
Ayrılıkları yüreğinde hançerleyip
Vuslatları yazıyorum gözlerine.
Ve kavuşma anında,
Bulutlardan umut tanelerini avuçlayıp
Alnının üzerine usulca düşüyorum.
Ve dudaklarını inince yüreğim,
Haykırıyorum vuslatın baharlarına.
Seni seviyorum gülüm...
-
O kadar da önemli degildir birakip gitmeler,
arkalarinda doldurulmasi
mümkün olmayan bosluklar birakilmasaydi eger.
Dayanilmasi o kadar da zor degildir, büyük ayriliklar bile,
en güzel yerde baslatilsaydi eger.
Utanilacak bir sey degildir aglamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyasi eger
Yüz kizartici bir suç degildir hirsizlik,
çalinan birinin kalbiyse eger.
Korkulacak bir yani yoktur asklarin,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eger.
O kadar da yürek burkmazdi alisilmis bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydi eger.
Daha çabuk unuturdu belki su sizdirmayan sarilmalar,
kara sevdayla sarip sarmalanmasalardi eger.
Belirsizlige yelken açardi iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardi eger.
Çabuk unutulurdu islak bir öpücügün yakici tadi belki de
kalp, gögüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eger.
Yerini baska seyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylasilmasaydi eger.
Düslere bile kar yagmazdi hiçbir zaman,
meydan savaslarinda korkular, aski agir yaralamasaydi eger.
Su gibi akip geçerdi hiç geçmeyecekmis gibi duran zaman,
beklemeye degecek olan gelecekse sonunda eger.
Rengi bile solardi düslerdeki saçlarin zamanla,
tanimsiz kokulari yastiklara yapisip kalmasaydi eger.
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anl***** yitirirdi,
yasanilasi her sey yasanmis olsaydi eger.
O kadar da çekilmez olmazdi yalnizliklar,
son umut isigi da sönmemis olsaydi eger.
Bu kadar da isitmazdi belki de bahar günesleri,
her kaybedisin ardindan hayat yeniden baslamasaydi eger.
Kahvaltidan da önce sigaraya sarilmak sart olmazdi belki de,
dev bir özlem dalgasi meydan okumasaydi eger.
Anilarda kalirdi belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eger.
Uykusuzluklar yikip geçmezdi, kisacik kestirmelerin ardindan,
dokunulasi ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydi eger.
Issiz bir yuva bile cennete dönüsebilirdi belki de,
sicak bir gülüsle isitilsaydi eger.
Yoksul düsmezdi yillanmis sarap tadindaki siirler böylesine,
kulagina okunacak biri olsaydi eger.
Inanmak mümkün olmazdi her askin bagrinda bir ayrilik gizlendigine belki de,
kartvizitinde 'onca ayriligin birinci dereceden failidir' denmeseydi eger.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payini almasaydi eger.
Issizliga teslim olmazdi sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsiz gezintilerle avunmaya kalkmamis olsaydin eger.
Sen gittikten sonra yalniz kalacagim.
Yalniz kalmaktan korkmuyorum da,
ya canim ellerini tutmak isterse...
Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarina,
mazilerinde görkemli bir yasanmisliga taniklik etmis olmasalardi eger
-
Ne aglayacak kadar günahkarim
Nede göklere cikabilecek kadar masum
Ne gecmiste yasadiklarimdan huzursuzum
Nede suan yaptiklarimdan mutlu
Sirlar icinde bir dünyam var birde sen varsin
Ne seni kaybedecek kadar cesurum
Nede seni kazanacak kadar guclu
SENI SEVIYORUM..
-
Uzun süredir ilk defa o gece görünmedi ay
O bile tanık olmak istemedi hüznüme
Benim yapamadığımı yaptı bulutlar o gece
Bilinmez kaç kere uzandı ellerim ellerine
Ve kaç kere korkakça döndü, bilinmez..
Soğuktan titriyordum ama bu sefer farklıydı
Bu sefer üşüyordum...
Bu sefer anlamıştım çünkü bana ne kadar uzak olduğunu
Sadece filmlerde yaşandığına inandığım yasak aşkın,
Bizim için de geçerli olduğunu anladım çünkü...
Üşüyordum, çünkü o gece değmedi gözlerin gözlerime,
Senin yanında sensizliği yaşamak üşüttü beni belki de
O gece kimsesizliğimi anlattı gözlerin kibarca,
Dalıp gidemedim o gece gözlerine,
Sürekli kaçtı gözlerin, gözlerimden..
Üşüyordum,
Çünkü ağzından çıkanlar, duymak istediklerim değillerdi,
Engel olamadım o gece sensizliğime,
Engel olamadım, kimsesizliğime.
-
Ben seni kocaman bir yürekle sevdim. Gözlerim değil, yüreğimdi seni gören.
Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun yüreğime. Bir başka yerde
olamazdın zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalıydın,
orada kalmalıydın. Çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu kadar
kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne
ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin.
Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım
seninle. Çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin
renklerin karşısında. Taze bir yaprak gibi yeşildin. Açelya idin
pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın bir
ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize
tutkundum, denizi sensiz, seni de denizsiz düşünemedim.
Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da... Kendime bile dar
gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En kızgın,
en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana. İçimdeki
sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni öylesine güldüren senin sevgindi ve
ben kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey
olduğunu anladım seninle...
Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk
yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden
tuttuğunda, patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil
sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim.
Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana
ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen
girebilirdin.
Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Duruşunu, uyumanı,
gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu,
olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da.
Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni ve o
doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman.
Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni
yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.
Seni severken yorulmadım. Çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün yenilendim.
Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın.
Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.
Sevdim işte ötesi yok..
-
Sarkılarla Baslarsın hüzün dökmeye
Ve azalırsın dirhem dirhem
her söz her beste sanadır
Tutunamazsın hayata satasırsın dünyaya
usul usul küfredersin
senin gibi gözüküp,
aslında senin olmamıslara
aklına eski kadınlar gelir
Kolundaki,yatağındaki ve kalbindekiler
hepsini bir bir atarsın
sadece kalbidekiler kalır
bir an olsun ararsın
bulamazsın kahrolursun
ve sonra aklıma sen gelirsin
buğulu gözlerin,sıcak kalbinle
öyle güzel öyle kursun gibi
ha desem vuracak gözlerin
ha desem duracak kalbim
-
Bir Asırdır Ağlar Şairler
Mısralar terkedilmiş,yalnız kalmış kalem ile kağıt,
Dillerinde sevdalarında kalma bir ağıt,
Ezelden kalma bir dert,
Neden üzülmüş bu şairler?
Mısralarında acılarla süslenmiş her hece,
Dert çekerler durmaksızın gündüz gece,
Onların aşkları birer bilmece,
Neden kağıtlarla dertleşir bu şairler?
Şiirler sitemkar ağlar
Her dizeleri bağrımı dağlar,
Geçti artık muammalı çağlar,
Neden gençliklerine yanar bu şairler?
Yüzlerinden bellidir çok dert çektikleri,
Aşk mıdır bu adamların tek bildikleri,
Son bahar mevsimine girmiş mor sümbüller gibi
Hep solgundurlar ve üzgündürler
Bir asırdır ağlar şairler.
-
Su ve ateşle buluştu duygular
Yadsıdıyacakmıdır kendini
Göğün pamuksu bulutları
Ve mavi düşlerin perisi
Ah sevi ülkelerinin çiğ renkleri
Kar taneleri
Yağmurları baharın
ve su denilen yaşamın kaynakları
Çiçekleri sevdaların
Mutluluk ve sevinçleri
Hüzünleri özlemlerin...
Ben ki yaşanmışların, yaşananların
ve yaşanacakların gizli suretiyim
Ben ki yar, yaren, dost, sevgi ve sevdayım
Düşlerinizden eksik olmayanım
Ve ben ki, önemli bir yanıyım varlığınızın
Boğmayın beni
Öldürmeyin de!
Ben bir taneyim
Başkam yok!
Ben seviyim
Milyar kez çoğalırım
Yeterim her birinize tek tek
Ama, bin de ölür bir de yaşarım
Benim adım aşk!
Ben Tanrı kut'uyum!
Yalan yok bedenimde dilimde
Ve ben sevgi, sevi, sevda...
Ben aşkım her birinizde
Adım aşk benim
-
yakın olmak
istedikçe ben
o kadar uzaklaştınki sen
ulaşılmazında ulaşılmazı
oysa elimle
dokunacak kadar yakınsın
anlatmak istedim
o kadar anlatılmasınki
çok sevmek istedim
o kadar sevgiye laiksinki
galiba hak etmiyorum seni ben
-
Kaldım yine sensiz uzaklarda,
Ayrıyız bu sefer farklı diyarlarda,
Ruhum daralıyor,canım sıkılıyor,
Ayrılık inan ölümden zor geliyor.
Gecelerin karanlığı üstüme,
Özlemin resmini çizdim gökyüzüne,
Zehrini içtim sensizliğin yudum yudum,
Lal olup, konuşmaz oldum.
Ümitlerim tükendi,yüreğim yandı,
Mutluluk benden çok uzaklarda kaldı
-
Denizin üstünde hafif bir sis
Sokağın içinde hafif bir is vardı
Limanda gemi denizde tekne yoktu
Caddeler bomboş akşamcılarda yoktu
Önce ucuz bira aldım
Sonra bir samsun yaktım
Ardından bir karaltı belirdi
Bir insan siluetiydi
Hatta bir kadın
Yavaş yavaş yürüyordu
ve bana yaklaşıyordu
Önce gelmesini bekledim
Sonra dayanamadım yaklaştım
Olamaz inanamıyorum tanrım
Bu sensin evet evet
Bu kesinlikle sensin
Bana bakıp gülüyorsun
ve yanıma kadar geliyorsun
Tutuyorsun ellerimden
Çekiyorsun beni denize
Beraber yürüyorduk suyun üstünde
Sonra o sisin içinde
Çaldı bir geminin sireni
Bu da korkuttu seni
Bıraktın aniden elimi
Ve boğdu beni
Bu acımasız sevgi.
-
Ağlıyorum yalnızım
yanıyorum sensizim
sensiz gecen günlerime isyan ediyorum
Hadi dön artık gülüm ne olur
Sevgi nedir sende buldum
Aşk nedir sende gördüm
her gün her gece seni düşündüm
Hadi dön artık son çarem ne olur
Sensin beni deli eden
iki gözümü kör eden
Aşkın kanununu çiğneten
Hadi dön artık Bir tanem ne olur
Canim canından çıkacak
Neredeyse kıyamet kopacak
Sevdan beni çıldırtacak
Hadi dön artık canim ne olur
-
Kapatıp yüreğimin kanatlarını
Uyumak istiyorum sevdiğim
Uyumak…
Yaralı martıyım, umarsızca uçan…
Kaldır bir başını bu sabah gökyüzüne bak…
Dar geliyor artık duygularıma… düşünncelerime…
Balığı bile bir avuç suya sıkıştıran
Bu akvaryum dünya…
Yorgunum…
Kırgınım…sevdiğim.
Tam kendimi özgür duyumsadığımda,
Yüreğim aşka acıktığında…
Uçarken coşkuyla, inandığım sevdama…
Yaralanmışım…yaralamışsın beni…
İncinmiş yüreğim…
Kırılmış kanadım.
Yüreğim kanayınca anladım,
Keşke!
Koyu karanlığında gecenin
Yıldızlar yolum olsa …
Yakamozlar kapansa,
Sana gelmek isteyen ayaklarıma
Son bir kez daha duysam
Sevgi çağrılarını…
Gücüm yeter mi? …
Bilmiyorum sevdiğim…
Bilmiyorum aşkım…
Sanki bu başka yara…
Zamansız kapatacak
Yüreğimin kanatlarını…
Uykusuzum artık…
Uyumak istiyorum…
Zamanın sonsuzluğunda
Düşüp kollarına
Sevgiden bir damla…
Bir daha uyanmamasıya
-
yoksun artık herşey durdu sanki gidişinle..
heryer hüzün oldu,keder oldu.
eskiden üzlmezdim hiçbişeye kaybetsembile herşeyi!!
giderimderdim herzaman şimdi söleyemiyorum..
beddua etmiyorum üzülme...
ezdinya beni gitinya allahından bul..
hani sözlerin kulaklarımda çınlıyor..
çıkarıp atmak kolay olmuyor..
ne yaşdımsa pişman değilim ...
baştan sona sevdim..
sebebi bendeğilim bu ayrılığın..
elimde olsa bu sesizliğini bittirirdim..
gittinya hep baktım ardından gelirsindiye..
biliyorum gelmiceksin bu suskun halinle klacaksın..
ben gine aynı ben sen nerdesin yar??
bukadarmı sevgin bukadarmı.
-
Önce hayaldin sonra gerçek oldun
En sonunda imkansızım oldun
Gece oldu şehrimde
Yine hüzün kokusu esiyor
Buram buram…
Çiğ düşmüş gözlerime
Yüreğim parçalı bulutlu
Yoksun!
Şehir karanlık
Tüm ışığım senmişsin meğer
Hep yağmur yağıyor
Meğer güneşim senmişsin
Elimde senden kalan son sigara
İçsem biteceksin
İçmesem aklım kalacak
-
Sen Uyurken Ben..
Sen uyurken ben ayaktayım..
Yanı başında seni izliyorum,
O kadar tatlı oluyorsun ki
Seni meleklerden gizliyorum..
Sendeki güzellikleri
Kıskanacaklar biliyorum..
ben her gece başucunda
Tatlı rüyalar diliyorum..
Dualar ediyorum sana
Tanrım nazarlardan korusun..
Alıyorum ellerini avuçlarıma
Sıcaklığımı hissediyorsun..
Ben her gece, sen uyurken
Dalga olup vuruyorum sahillere
Fener oluyor karanlıkta
Yol gösteriyorum gemilere..
Sen uyurken ben nöbetteyim..
Rüzgar olup esiyorum sessizce..
Yüreğim geliyor üstünü örtmeye
Bensizken üşürsün diye..
-
İşte gidiyorum
Birşey demeden
Arkamı dönmeden
Şikayet etmeden
Hiçbirşey almadan
Birşey vermeden
Yol ayrılmış, görmeden gidiyorum
Ne küslük var ne pişmanlık kalbimde
Yürüyorum sanki senin yanında
Sesin uzaklaşır herbir Adımda
Ayak izim kalmadan gidiyorum
Gerdiğin tel kalbimde kırılmadı
Gönülkuşu şarkıdan yorulmadı
Bana kimse sen gibi sarılmadı
Işığımız sönmeden gidiyorum
-
Seni öylesine çok seviyorum ki
anlatılmaz bir şey benimkisi
Sana öylesine tapıyorum ki
Kölelik misali benimkisi
bu ne yüce bir sevgidir ki
Leyla ve Mecnunu bile kıskandırır bizimkisi
bu öylesine büyük bir tutkudur ki
Ölüm bile ayıramaz bizi
-
İçime akıttım gözyaşlarımı
Ardından bir daha ağlamam artık
İncittin, acıttın duygularımı
Bir daha yürekten sevemem artık
Verdiğin acıların yarası derin
Dilimin ucunu yakıyor ismin
Gözlerim gülse de gülmüyor içim
Bir daha yürekten sevemem artık
Rüzgarlar misali kırdın dalımı
Kopardın sana ait sevgi bağımı
Yitirdim ben çoktan bahar çağımı
Bir daha yürekten sevemem artık
-
Ben nice ayrılıklar gördüm ömrümce
Kuşlar gördüm; kırılmış kolu, kanadı
Ayrı düşmüş sevdiğinden kuşlar gördüm
Hiç bir ayrılık bana bu kadar komadı
Ayrılığın bir ağrıdır vurur şakaklarımda
Ve büyür gözlerimde bir okyanus kadar
Derinden ses verir içimde bir tel
Sonra, birdenbire kırılır, kopar
Yeryüzü çekilir altından ayaklarımın
Geçer başıma çöken bir tavan gibi gökyüzü
Durmadan çalınır kulaklarımda
Şarkıların en hüzünlüsü
Seni alıp uzaklara giden otobüs
Benim üzerimden geçer hışımla
Devrilir, bakakalırım ardından
Bir sel gibi akan gözyaşımda...
-
Hani ufak bir bebekken,
Sadece acıkınca aglarmışım..
Başka zamanlarda gülermişim..
Artık sadece acıkınca aglamıyorum anne...
Bak yıllar ne çabuk geçmiş..
Sadece gülünmeyecegini ögrenmişim!
Yada ögretilmişim ANNE!..
Küçükken bir yerim acıdıgında
Öp geçsin derdim..
Şimdi ise "KALBİM ACIYOR" öpsene ANNEM
-
Bir gün seni anlatacağım.
Gidişi gelişinden çabuk oldu,
Bitişi, başlamasından kolaydı
“Bir sevda rüzgârıydı
Esti, geçti.” diyeceğim.
Bir gün seni unutacağım.
Ellerini, gözlerini,
Dokunuşunu, öpüşünü
Ve sana ait herşeyi...
“Biri vardı bir zamanlar
Yıktı, geçti.” diyeceğim.
Bir gün seni
tekrar yaşayacağım.
Gözlerim kapanırken
Son kez hatırlayacağım...
“Birini sevmiştim bir zamanlar
Hâlâ seviyorum.” diyeceğim
-
Işıklı günlerinde düşün,
Memleketini, dostlarını, sevgilini,
Onlarla kal, dinlen
Bırak kendinden bir şeyler,
Bir mağlup akşamın mahzunluğu
Silinsin gözlerinden.
Bir kavga sonunu unut.
Sen maceralar peşinde değil,
Umutsuz bir yolculukta değilsin.
Yaşamak sadece sevmektir, inan bana.
Sevmeyenler dünyamızda yaşamıyor.
Yaşamak suda, toprakta, insanlarda görünerek;
Bir zeytin ağacı gibi.
Bir zeytin ağacı gibi, ne güzel
Denize yakın olacaksın,
Uzayan dallarında, yapraklarında ışık
Ta derinlerde köklerin.
Bir zeytin ağacı gibi, bin yıl severek
Yaşamak her gün
-
Dünyalara değişemem sandığım
Bahçelerden çiçekleri çaldığım
Onun için ateşlere yandığım
Bir zalimin ihanetiyle yandım
Dağlar, dağlar, dağlar
Geceleri benim için kim ağlar
Ben bu gece ölmezsem
Ölmem ölmem hiçbir vakit
Dağ gibi bir yiğide kıydı geçti sanki vakit
Ne demeli şu zalime
Kal bu gece kal ya da git
Azrail'im şu canımı al bu gece
Al ya da git oy
Güvendiğim şu dağlara kar yağdı
Ayrılık pusuda kaldı gün saydı
Azrail'im şu canımı alsaydı
Bir zalimin ihanetiyle yandım
-
Yarım kalmış bir şiirin, tamamlanamamış mısrasından sızıyorsun geceme...
Ne bende kalıyorsun...
Ne de gidiyorsun...
Öyle zamanın belli belirsiz bir yerinden çiziliyor suretin hafızamın sus pus köşesine...
Sonra inkâr ediyorum her şeyi...
İnkâr etmek geliyor içimden...
Beynimi...
Ellerini...
her şeyini...
hatta inan ki kendimi...
yalan diyorum yalan!...
koca bir yalan bıraktı geriye...
onca yaşanmışlığı hiçe sayıp....
bir de şerefsizlik edipte üstüne...
al bu aşkta sende kalsın deyipte....
bir de bir bardak su iç dermişcesine.....
tamam yeter sus!..
anladım ne söylemek istedinse...
gücün varsa sen git!
gittiğini bileyim!
bileyim ki;
bensizliği kendi seçti deyipte,
kaldığım yerden devam edebileyim..
kalktığımı sandığım da,düşürdüğün her nereyse işte...
..
aldanma gözyaşlarıma...
onlar senin için akmıyor...
aldanma acılarıma...
onlar sana dönüp bile bakmıyor....
bir tek...
kandırılmışığına yanıyor mavi sevdam...
bir de...
fırlatıp bir kenara atıldığına.....
öylesi masumdu sevdalar oysa...
öyle çocuksu bir bakış, heyecandı....
gel gör ki;
artık sevdalar da sunulmuş satılık düşler pazarına...
aşk ne kadara satılır...
kaç paraya?....
aşkı kimler sunmuş açık artırmaya...
kimler satın almış cebindeki 3 kuruşa....
üstü kalsın istemem!...
ihtiyacım yok payıma düşen 3 kuruşluk aşkınsa.
-
Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez... Hiçbirşey.!!!...(aşk da....)
Öyle bir gelip geçtin ki hayatımdan
Kurtulmak mümkün olmadı hiç izlerinden
Ne kadar duygu varsa yaşadım sonuna kadar
yaşattın....
Sevdim seni biliyorsun
hem de nasıl!
Gözlerini kattım gözlerime
seninle baktım herşeye
seninle gördüm görülecek ne varsa
görmek adına...
Nefret ettim senden biliyorsun
hem de nasıl!
Sendin nedeni bana göre konulan bütün noktaların
Ölmüştük biz artık
İhanet ettiğimiz sevgimizle sevgilere layık değildik...
Sana göreyse bendim arkasını dönen
çekip giden hayatından
Oysa ben yitirilmişlerimizi görmüştüm çoktan
Onaramayacağımız yıkıntılarımızın farkındaydım sadece
Gittim ama hiç unutulmuşum olmadın sen benim
Senin gözyaşlarınla ağladım hep
Her deniz kıyısında
her köhne balık lokantasında
Taksim, Beyoğlu, Anadolukavağı8217;nda
ve içtiğim her yudum rakıda
acıdan öleceğimi sanarak
senin şarkılarını söyledim
Ne büyük aşklar dahil
hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmediğini
ben ilk senden öğrendim.
-
Değişen ben değilim
dönüşen savaş
yaşlanmakla ıslanmak aynı şey:
bir yağmurun gölgesinde ihtiyarlanmak
şimdi ölüm bile yetmiyor
acılarımızı tartmaya
dostlar
alıngan bir sahili pinekliyorlar
bir merhabayı bıçaklar gibi artık
selamlaşmalar
değişen ben değilim
dönüşen savaş
artık zaman bile yetmiyor
yaşadığımızı sanmaya
yine de ışıklar bu kenti
güzelmiş gibi gösteriyor
geceleri...
geceler...
yani
Ahmet Haşim in kafiyeleri...
seni aklıma düşüren
yerçekimi değil
yalancı yıldızlar
öyle uzaksın ki
üflesem soğuyacaksın
sarılsam okyanus
bir aşka yetecek kadar
ve anımsatacak kadar
sebepsiz bir ölümü,
acılarımız
ve kafiyelerimiz var...
işte hepsi bu kadar..
-
Belki bir gün özlersin !
Başka adamlarla/kadınlarla
Başka şehirlerde.
Yürürken
Belki birgün benim yaşattıklarımı özlersin..Gülüşümü Sesimi
Gözlerine bakmaya cesaret edemeyen hallerimi Seni gördüğüm anda yaptığım tüm saçmalıkları Sadece seni özleyen yüreğimi
Ve belki de özlediğin o an, benim bakmaya korktuğum gözlerine bir başkası sevgisini değdiriyordur Kimbilir ?
Okuduğun ilk roman
Sevdiğin ilk adam/kadın
Yasal acılarından
Hatta yalnızlıktan
Belki dolar gözlerin
Ben sende ilkleri sevmiştim..İlktin bendeki 'sen'...Sen sevmiş miydin benim kadar, yanımda aldığın nefesleri Soluduğum havayı, sen diye çekiyordum içime
Sonrası huzur Sonrası mutluluk
Seni; mutluluğunla, hüznünle sevmiştim ben Peki, ya sen ?
Başka adamlara/kadınlara
Başka şehirlerde
Belli etmezsin
Belki bir gün özlersin !
Hala ağlayabiliyor musun korkusuzca ? Gözyaşlarını ben gibi gösterebiliyor musun ona ?
Belki de saklıyorsun en kuytularını Korkuyorsun suskunluğuna sığındığın şehirlerden..Bilmiyorum..Belki de çok yalnızsın onca kalabalığın içinde..
Ve beni özlüyorsun, kendinden bile gizleyerek özlemini
Sil gözünün yalnızlıklarını
O an fısılda duvarlara adımı
Bin bıçak var sırtımda
Biniyle de adaşsın
Her biri hayran sana
O an sil yüreğinin gözyaşlarını..Haykır tüm gücünle yalnızlığa Bırak bulsun seni düşlerin
Beni düşünme..Boşver hançerlediğin haylaz yüreğimi Ben ve yine ben hayranım sana, tüm yaşattıklarınla Her acı da seni anımsıyor yorgun duygularımHerşeye rağmen özlüyorum, sende tutuklu günlerimi...
Belki,
Belki birgün yüreğin takılır gözlerime
Ne dersin ?
-
İçim acıyor... Geçer elbet, geçer de, anlamsız bir yer de, unuttuğumu
sandığım bir yer de , yeniden sızlar.
Ama varsın sızlasın, sızlamadı mı;
kocaman sevilmiyor ki… ”
Ne yapacağını bilememek ne kadar kötü bir durum. Beyaz bir ışık arıyorsun
bazen, görüyorsun...
Siyahın yoğunlu eritiyor ışığı yine kör oluyorsun...
Nerdesin sen şimdi kim bilir? Neler yapıyorsun? Özlüyor musun beni?
Biliyormusun ben geceleri hep seninle konuşuyorum uzun uzun.. Seni Seviyorum diye
haykırıyorum. Dünya umurumda değil. Takmıyorum, düşünmüyorum hiçbir şeyi...
Sadece seni, sadece seni düşünüyorum ve ağlıyorum!!! Sırf senin yanında
olamadığım için ağlıyorum...
Bırakıp gittiğin, tüm kapıları yüzüme kapadığın günden beri aylar geçti...
Aylar geçti ama içimdeki sevgin hiç bitmedi… Beni sevmediğini, önemsemediğini bilmeme rağmen büyüttüm sevgimi.
Ama bu gece Vazgeçiyorum Senden...
Ben seninle olmak, seni yaşamak istiyordum...
Ama izin vermedin...
Bilmiyorsun ki geç zamanlar vardır... Ne yapsan affedilmeyecek, ne yapsan boş...
İşte şuan, o an...
Korkma, seni artık sevmiyorum
-
Merhaba Sevdigim
Bugece Anlatmak Istediklerim Var Sana
Aslinda Bildigin Seyler Bunlarda.
Yalniz Soylemek Haykirmak Istiyorum
Altini Cizdigim ve Tirnak Icine Aldigim Cumleleri...
Bu zamana kadar beklediysem
Tercihimi susmaktan yana kullandiysam
Sebebi sensin..
Tadim tuzum kalmadi bu gunlerde
Hayatta bana dair kalan tek anlamda sendin aslında.
Cekip gitme istegi bu kadar buyumusken icimde
Yutuyorsam soylenmesi gerekenleri
Hala nefes alabiliyorsam
Yaşamak için direniyorsam
Sebebi sensin..
Dudagimda avare bir ıslık dolasıyorum bu kentin ıslak sokaklarında
Aklimda sen icimde sana duydugum hasretten baska birsey yok yanimda
Ha unutmadan birde resmin var cuzdanimda
Bakip bakıp agladıgım kucuk eski bir resim
Senden son kalanda bu bana..
Tum bunlara ragmen gulumsemek hala cazip geliyorsa
Esirgemiyorsam bu hayata bir tebessumu
Sebebi sensin..
Sana Dair Ne Varsa Hayatimda
Satir Satir Hece Hece Hepsi Aklımda.
Kalbimde kalan ufak tefek acılarıda sildim gecenlerde
Ara sıra sızlasada bu yurek
Seni sevmemek icin hayatının sonuna kadar direnecek..
Bu kadar cabuk cikarmak istiyorsam seni hayatimdan
Silmek istiyorsam gozlerimden hayalini
Sebebi Sensin..
Iste boyle sevdigim
Bizimkiside tipki digerleri gibi bir ask oyunu
Hep farkli oldugunu savunurdun ya
Goruyorsun sonu yine husran
Hic farkimiz kalmadi uc gunluk sevdalardan
Merak ediyordun neden boyle oldugumuzu
Ayrılıga bu kadar cabuk boyun bukdugumuzu
Cevabi basit aslinda
Hala bir neden ariyorsan bosa ugrasma
Cunku ne yasiyorsak suan
"Sebebi Sensin.."
Sensiz yaşarım sanma bu dunyada
Ölüme yaklaştıysam bu kadar
Sebebim Sensin..
Sayılı nefesimide bu siirle tüketirken
Hala seni düsünüyorsam
Son nefesimde soylenmesi gerekenin
“Seni seviyorum” oldugunu dusunuyorsam
Biliyorsun..
Sebebi Sensin..
-
Keşkeleri çıkardım hayatımdan
eyvallahlar bana göre değil artık
bana göre değil pişmanlıklar
keşkeleri çıkardım hayatımdan.
ben seni unuturum sevdiğim
ela gözlerini bir bardak rakıya gömerim
anıları içime
yıllar önce bir temmuz gecesinde
zamansız bir yağmur altında başlayan
o zamansız aşkımızı unuturum
ben seni unuturum sevdiğim
zaten hayat bir yalan.
gece ağır ağır sırtını vermekte sabaha
üzerimde eskiden kalma bir sevdanın yorgunluğu
yüreğimin kara kaplı defterinde
sararmış sayfaların arasında
bir adamın yıllar arkasında kalmış
suskunluğu var
ve küskünlüğü hayata
o ki kapanmış bir kapı umutlarıma
çaresizliğe bir geçit
durma hadi gözlerimden de çekip git
çek git gecelerimden
bir daha girme düşlerime
kanıma girme artık
yeter git.
kimseler bilmez geceden başka yine yalnızım
sokaklar dolusu insan içinde
bir ben bir ben yalnızım.
gece ağır ağır sırtını vermekte sabaha
ne fırtınalar kopar yine içimde
bu sevda yakar yüreğimi
yıkar derinden
susar içimdeki ağıtlar
geceler inadına susar
ben susarım.
an gelir
zamanlar dolusu ağlarım
ağlarım çocuk gibi
ihanet karası gecelerde
kıvrandırır bir sancı
kahpe bir kurşun gibi
arkadan vurur yalnızlık
sabahlara kadar ağlarım
ağlarım ölesiye.
neden içi karanlıktı bu kadar gecelerin
neden geceler umut taşımaz sabaha
ve neden ağlatır beni bu uzun yolculuklar
yeter artık yeter
buraya kadar
keşkeleri çıkardım hayatımdan
eyvallahlar bana göre değil
bana göre değil yerli yersiz ağlamak
madem ki bir kez yaşanıyor bu hayat
kılıcımı çektim kınından
kuşandım cesareti
ve bitirdim esareti
gömdüm denizlere.
keşkeleri çıkardım hayatımdan
eyvallahlar bana göre değil artık
anladım ki insan her an sevebilir
mevsimsiz açan bir çiçek gibi
dirilir yeniden
keşkeleri çıkardım hayatımdan.
geleceksen bugün gel
yarın çok geç olabilir.
-
Bitirdin!!!
Hiç ummadıgım anda,en ihyiacım oldugu anda yarım bıraktın!!!
Alışamadım hala...Oysa kolay atlatırım ben güçlüyüm derdim hep!
Kabul ediyorum sana yenildim bu defa... Bu defa acım canımı,sensizlik gururumu yendi!!! kabul ediyorum bu defa tükendim....
Dahası yok bunun Terk ettin...Gitmek istedin yanlızca gitmek!!! Hep aynı kelime dimi "Beni üzmek istemezdin,ama gitmek zorundaydın"... Neydi seni zorunlu bırakan diye sormayacagım! Bir acıyı daha tasıyamaz zavallı yüregim! Bir yalanı,bir ihaneti daha kaldıramaz!
Sesime bakıpta ağlıyorum sanma
Seni özleyince böyle olsun birazda!
Canım aldın canevimden vurdun ya sende
Küstüm sana faydası yok geri dönsende!!!
Bir kez daha ayrılık bin kez daha sensizlik! YeTeR... Sökeyim atayım şu kalbi.. Anmayayım seni,madem gittin bit bendede!!! Bitki alısayım tek yasamaya.. Bitki insanlar acımasın bana daha fazla.... Beni benim bildigim gibi güçlü bilsinler... "Bu acıyıda atlattı helal olsun" desinler...
Madem gittin ama bitmiyosun!! Herkes Bilsin Bu defa sana yenildim....
SEn ki beni rezil ettin yedi cihanda
Yalan oldum,talan oldum senin sayende!
Sende vefasız çıktın ,sende hayırsız çıktın...
Sende vicdansız çıktın.
-
Biliyorum gideceğini
Zaten kalda demiyeceğim
Yeterki elveda deme giderken
Sarma buz tutmuş kolarını boynuma
Sadece git
Bırak gözyaşların sende kalsın
Hatıraların gibi
Onlarıda istemiyorum
Sana dair ne varsa
Alda git artık
Sadece git
-
Zaman durdu işte, mevsimler saygıda
Yüreğim çocukluk günlerine döndü
Yanımdasın, kırık öfkeler benliğinde
Nefesin yaşama gücüm, ekmeğim, aşım.
Yanımdasın, sevdam huzura erdi, çağladı
Yıllardır bu yürek yalnızdı, kırıldı, ağladı
Gelişinle kabına sığmadı, delendi, şahlandı
Sevgi damarlarım gelişinle doldu, kabardı.
Hasret uykularının dönence vakitlerinde
Sen bana yürürken, bu şehrin caddelerinde
Ben seninleyim, yaşıyorum yudum yudum
Varlığın yaşama gücüm, sen oldun umudum.
Yanımdasın, dağlarım dik, yüreğim heybetli,
Yanımdasın, bu beden asla yıkılmaz, kuvvetli
Bitti acılarım, dindi sancılarım, bahar geldi
Yanımdasın, çocuklaştım, yüreğim şenlendi.
Tut ellerimi haydi, bedenimden kış gitsin
Gözlerindeki yaş kurusun, bahar gelsin
Sevdalı yüreğim huzura ersin, dinlensin
Yanımdasın işte, isterse ölüm gelsin
-
Beynimde gezinen binlerce düşüncenin arasına girme,
Kaybolursun!
Hak ettiğini almalısın sende bu oyundan,
Söyleyemediğim sözlerim gibi takılı kalmalı ismin boğazımda,
Ve yutkunduğumda geçmemeli nefesimle birlikte bedenimden,
Düğüm olup canımı yakmalı,
Yakmalı ki değsin o aşk dediğim illete!
Zehirli bir sarmaşık gibi sarmalı seni kırgınlığım,
Uykuya dalarken hayal ettiğin ben,
Uykundan uyandığında seni boğan da bu olmalı.
Sensiz gecelerde adından bir harf ayrıldığında çıkan mana,
Beni boğmalı!
Beynimde gezinen binlerce düşüncenin arasına girme,
Kaybolursun!
-
Söndürme mumları!
Yoksa her şeyi görürüm. Bu hiç iyi olmaz, emin ol!
Senin göremediğin çok kabus var gözlerimin önünde, inan ki!
Susturma şarkıları! Yoksa her şeyi duyarım. Bu hiç iyi olmaz, emin ol!
Senin duyamadığın çok haykırış var kulaklarımın dibinde, inan ki!
İçimi deşiyor mırıldanmaları ölülerimin. Öldürdüğüm çok ben var avuçlarımda, inan ki!
Onları da ceplerimde kesik maskelerimin yanında taşırım.
Yüzümdeki donuk delirişler bundandır. Maskelerle ölüler yan yanadır hep. Yüzümdeki soluk vazgeçmeler bundandır.
İhanetlerle zamanlar iç içedir hep. Gözlerimdeki belirsiz kaçışlar bundandır. Kapılar geçmişe açılır hep. Gözlerimdeki keşfedilmemiş sevmişlikler bundandır.
Her şey iç içedir. Her şey gecenin sırtında. Gecikmeleri hep bundandır. Ağır ağır üstüme çökmesine sebep de bu yüklerdir.
Birilerini unutarak gelir uzun yolculuklarından.
Yarım kalmışlıklarım bundandır. Birilerini unutarak gelir uzun yolculuklarından, kırılır dökülürüm onların unutulmuşluklarında.
Biraz silkinseler, kuytularından ben savrulurum rüzgara. Kimse bulamaz kırık oyuncaklarımı.
Yarım kalmışlıklarım bundandır.
-
Bahaneler üretiyorum yokluğuna dair.
Avuntularımı yarıştırıyorum mum ışığında,
Her bahanenin ardına seni gizliyorum...
Sen hala yoksun hiç bilmediğim sevdam
Ben her duada seni diliyorum..."
Engellere takılı kalmış yırtık pırtık bir aşk parçası elimde kalan.Ne tarafından tutsam diğer yeri dağılıyor.Birleştirmesi imkansız..
Bi kenara terketmek imkansız...
Ellerimde acının izleri..Silinmesi zaten imkansız..
Bedeli ödenmiş taraflar anlaşmış sözde...
Bitişi koymamıştı da unutulması koyuyor ister istemez deli gönlüme.
-
Onu sevdim.. Sadece onu sevdim" diye fısıldadım
Tanrı irkildi tüm haşmetiyle
Alev alev gözleri süzdü beni
Zavallı ruhumu,
"Öylesine kıymetliydi, sevilmeliydi, sevmeliydim"...
Hiddetlendi ve gölgesi kapladı
Minicik evreni.
"Neden!?!" diye gürledi
"Neden ruhunu feda ediyosun?"
"Bir nedeni yok" dedim
Sesimi daha da yükselterek,
Gözlerinin içine baktım
"Çünkü sadece onu sevdim,
Sadece onu sevmek istedim"...
Ve gözyaşları aktı
Nice evren boğuldu o gözyaşlarında.
Vermek.. Bir insan neler verebilir sevdiğine?.. Sevdiği uğruna?.. Ben sana neler verebilir(d)im?.. Sen istemeden?
Ben sana hayat verebilirim.. Nefes olup ciğerlerine dolabilirim, coşku olup damarlarında akan kana karışabilir(d)im.
Ben sana mutluluk verebilirim.. Yüzündeki en büyük gülücük, hatırlayabileceğin en keyifli anı, içini kıpır kıpır eden eşsiz melodi, ayaklarını yerden kesen adam olabilir(d)im.
Ben sana hüzün verebilirim.. Yanında olamadığında özlediğin, dokunamadığında yanıp tutuştuğun, her bir saç telinin okşanmak uğruna titrediği, özlerken burnunu sızlatan ve yüreğini acıtan adam olabilir(d)im.
Ben sana sürpriz olabilirim.. Sana en güzel şiiri yazabilen, sevişmenin en coşkulu anında sana şarkılar söyleyebilen, yıllar sonra iki cümlen sayesinde unuttuğu gözyaşlarına yeniden kavuşabilen, en beklenmedik anda seni kendine çağıran adam olabilir(d)im.
Ben sana SEVDA verebilirim.. Yakıp-yıkan türden değil de yıldızları ayaklarını dibine seren, seni en güzel hayaline davet eden, uğruna aklına gelmeyecek şeyleri bir kenara itebilen, senin için Tanrı'ya meydan okuyabilecek, seni SEVEBİLECEK bir adam olabilir(d)im.
Ben sana hayat verebilirim.. Hayır, bu sefer bahsettiğim başka hayat.. Ben sana, ikimizden doğacak yeni bir hayat, senin ve benim yarılarımızın tamamlayacağı bir bütünü, yeni bir can'ı verebilir(d)im.
Gücüm, Tanrı'ya meydan okumaya yetse bile, her şeye yetmez elbette..
Ben sana acı veremem.. Ben acıyı bilirim kadınım, hem senden fazla. Vücudumun yarısı yanmışken bana acıyı sormazsın herhalde. Etimi canlı canlı doğrarlarken bana izletmiş olduklarını düşünürsen, sana acıyı anlatmam gerekmez sanırım. Sevda mı? Sevdanın acısı mı? Hangisini anlatayım sana?
Ben sana ölümü veremem.. Ben ölüm oldum; sen bilmezsim, bilemezsin. Belki başkalarına evet, ama sana ölümü veremem. Sorma daha da neden veya nasıl.
Ne seni acıtabilirim, ne de senin uğruna acı çektiğimi söylerim sana. Ne ölüm sunarım sana, ne de senin uğruna öldüğümü bilirsin.
Çünkü biliyorum; öyle yufka yüreklisin ki, ben acı çekmeyeyim veya ben ölmeyeyim diye beni sevmeden bile sarılırsın bana.. Ki gerçek ölüm odur! O, ruhumu bile yokeder! Ben sana öylesine bir eziyet olmam, olamam. Bırakırım, senin ruhun özgür kalsın en azından.. Benimkisi yok olsa bile. Sen anlayamazsın bunu, bilemezsin kadınım.. Ne çektiğim acıları, ne senin uğruna ölmekte olduğumu.. Ne de böylesine kendini gerçek bir sevda için kurban edişi.. GERÇEK SEVDA İÇİN. Bana acıdan, acımaktan bahsetme o yüzden.
Anlamanı beklemiyorum beni; Tanrı'nın dahi anlayacağını sanmıyorum. Senden dolayı, senin için göze aldığım günahlardan dolayı Tanrı'nın beni duyup anladığını sanmıştım; ama görmekteyim ki ne O duymuş beni, ne de sen. Varsın olsun.
Ben sana acı veremem, ama seni acılarına elimle teslim de edemem.. Kıymetim olmadığını anladım, sen söyledin. Uğruna evrenler feda ettim, sen sana en büyük acıyı verenleri feda edemedin. Helal-i hoş olsun.
Sana artık sorular sormayacağım.. Hem de hiç.. Sen soruları sevmiyorsun KADINIM. Sana kadınım diyorum ve hep öyle diyeceğim, sen duymasan da, duymak istemesen de. Çünkü sen her şeyi anlıyorsun sana acı verdiği müddetçe; bir tek sana sevgisini ŞARTSIZ sunanı anlamak istemiyorsun; canın sağolsun. Bir ruhu yokettin, istersen helal olsun o da sana.
Zaten yanıt vermeyi de sevmiyorsun. Verdiğin yanıtlar da beni sadece öldürüyor. Bunca sevdaya yazık ediyor diyeceğim dilim varsa. Ben Tanrı'ya meydan okuyabiliyorum, ama sana acı veren kalleşlere meydan okuyamıyorum; sayende. Bir o kadar kıymetli olamıyorum, senin için yıldızlarla boğuşabilirken. Gel gör ki sana acı verenlere ölüm verebilirim ama sen gene üzülürsün onlar için ve karşılığında benim ruhumu ateşe atarsın düşünmeden. Ne kıymetmiş.. Ne kıymetliymiş acı vermek.. Ben yapamam sana bunu. Sen istesen bile.
İstersen her paragraf sonundaki (d)'yi kaldırabilirsin.. Ama gerçekten istersen. İstemezsen, gerçekten istemiyorsan söyle bana.. Ya sev beni, ya bırak Tanrı adına öleyim; böyle yaşamaktansa. Çünkü bu yürekte ne başka sevdaya, ne başka ölüme yer kalmadı. Seninkinin aksine.
-
Gidiyorum kendimden
Islak bir yol tuttum düşünmeden
Ardımda bıraktıklarımı
Yürek yangınlarımı
Gözleyerek yarınlarımı gidiyorum
Zulamdaki umutlarımı
BIrakıyorum düş gezginlerine
Gidiyorum kimsesizlik ülkesine
Gidiyorum bahar sandığım
Uğruna ne umutlar yaktığım
Çile dağlarında oruç açtığım..
Gidiyorum sorgusuz sualsiz
Kapılarım kilitsiz
Yüreğim sevgisiz
Gidiyorum kimliksiz
Ve sensiz...
Gidiyorum yalancı baharım
Yeşermeden soldu ümitlerim
Şimdi mazi oldu anılarım
Gidiyorum saklı zamanım
Umut hırsızım
Gönül arsızım
Can sızım
Gidiyorum imkansızım
Gidiyorum zulamda hasret
Yaksa da içimi o zalim ihanet
Saklıyorum demet demet
Gidiyorum kör kuyum
Değişken huyum
Can suyum
İlk sonum
Gidiyorum yasak yurdum
Gidiyorum gönlümün yarası
Başımın tatlı belası
Olsam da sevdanın müptelası
Gidiyorum gözümün karası
Sessizliğin haykırışlarıyla
Tebessüm bakışlarınla
Kalbime akışlarınla
Gidiyorum yokluğunla
Gidiyorum anlatamam kimselere
Bu sevda taht kuracak şiirlere
Ne Leyla ne Arzu ne de Şirinlere
Gidiyorum sevdamla efsanelere
Adın yalnızlığım
Adın yokluğum
Adın alınyazım
Gidiyorum adı bende saklım .
-
Beni böylesine sevdiğini bilseydim
İnan bana bende seni severdim
Aşkının karşılığını veremedim, affettin
Ama sonunda dayanamayıp sende terkettin
Biliyorum suçluyum ama af diliyorum
Hatalarımı unutup affedeceğini biliyorum
Ne olur canımın içi affet beni
Çünkü deli gibi seviyorum hala seni
Affetmezsen eğer beni, o an ölmek isterim
Ölmeden o tatlı yüzünü görmek isterim
Gözlerinin içine dalar gider gözlerim
Belki yine seni delicesine sevdiğimi söylerim
Biliyorum suçluyum ama af diliyorum
Hatalarımı unutup affedeceğini biliyorum
Ne olur canımın içi affet beni
Çünkü deli gibi seviyorum hala seni
Sensizliğe ağlarım, seni andıkça sevgilim,
Ellerim boş, gözyaşlarıyla dolar gözlerim,
"Gül" diyorlar bana ama sensiz nasıl gülerim?
Hep seni düşünüp içim kan ağlarken benim,
Biliyorum suçluyum ama af diliyorum
Hatalarımı unutup affedeceğini biliyorum
Ne olur canımın içi affet beni
Çünkü deli gibi seviyorum hala seni
Hüzünlü gecelerimde senin hayalinle avuturum kendimi,
Elimden hiç düşürmediğim resmin unutturur kederimi,
Saatler geçmek bilmiyor, günler uzadıkça uzuyor,
İsmin dilimden, resmin elimden düşmüyor,
Biliyorum suçluyum ama af diliyorum
Hatalarımı unutup affedeceğini biliyorum
Ne olur canımın içi affet beni
Çünkü deli gibi seviyorum hala seni
O kadar özlüyorum ki seni bir bilsen,
Yanıma gelip affettim seni sevgilim desen,
Ellerimi tutup, gözlerime gülümsesen,
Hayallerim bunlar benim, bilemiyorum neden,
Biliyorum suçluyum ama af diliyorum
Hatalarımı unutup affedeceğini biliyorum
Ne olur canımın içi affet beni
Çünkü deli gibi seviyorum hala seni
Bir gün döneceksin bana, döneceksin değil mi sevgilim?
İnan bana daima seni bekleyip hiç kimseyi sevmeyeceğim
Solmuş ve kuru bir gül gibi idi sensiz geçen günlerim,
Mutluluğumuz için, seni ölene dek beklerim
Biliyorum suçluyum ama af diliyorum
Hatalarımı unutup affedeceğini biliyorum
Ne olur canımın içi affet beni
Çünkü deli gibi seviyorum hala seni
-
ağlama göz yaşın değmesin aşağılara
değmesin kara topraklara
yakmasın içini aşk ateşi
dökme sen mektuplara içini
yıldızlar kayarken tepelerden
ay parçalanırken gök yüzünden
sönerken güneş kıpkızıldan sarıya
bak yukarılara içini kanatırcasına
at kendini düzlüklere
bağır içindekiler dökülürcesine
koş haykıra haykıra delicesine
ama ağlama tut kendini için yanarcasına
sönerken odaları ışıkları bir bir
bak gök kubbeye de ki Allah bir
üşürken kapkaranlık odalarda tir tir
lütfen ağlama tut kendini parçalarcasına.
-
sevgilerin en güzelini vermek için.
Seni düşündüm gecelerce,
en güzel düşlerimde yaşattım seni.
Ne varsa sana adadım elimdekileri,
sana adadım, yüreğimin her zerresini.
Yanlızca sen sev istedim,
sen sar istedim, yüreğimin her köşesini.
Seni gördüm nereye baktıysam,
gözlerime işledim gözlerini.
Ve yalandan uzak,
en temiz sevdayla,
yarınlarımda bir sana yer verdim.
Bir tek, seni yazdım kaderim diye,
bir tek seni istedim, herşeyden çok.
Sen yoksan, anlamsız dünya, anlamsız yaşamak.
Sensizliği, ölümden bin beter bildim.
Gülüyorsam, mutluysam, bunca çileye inat,
bilirim ki, bu senin eserin.
Bir tek senin kollarındayken,
yaşamayı seviyorsam,
senin kollarındayken acıları siliyorsam,
her ne kadar kabul etmesende,
ben seni, daha çok seviyorsam,
biliyorum ki, bu senin eserin......
Ve, hiç bir zaman anlatamam, seni sevmenin tadını.
Ve, doymaz yüreğim,
doymaz ellerim, bedenim, seni sevmeye..
Bunca sene sonra seviyorsam kendimi,
sen sevdiğin içindir beni.
Ve seviyorsam seni,
bana sevmeyi öğrettiğin içindir.
Sevebildiğim tek insan, sen olduğun içindir.
Biliyorum ki;
ne zaman dolsa gözlerim, bir an acıyla,
sen sileceksin gözyaşlarımı.
Ne zaman sarılacak bir beden arasam,
sen saracaksın beni.
Ve, senin sıcaklığında tanıyacağım şefkati.
Seninle gülecek, seninle ağlayacağım.
Benim bildiğim tek gerçek,
sen olacaksın hep.
Ve ben,
en güzel şiirlerimi sana saklayacağım,
en güzel düşlerimi sana..
Sen yeter ki,
yarınlarda, bugünkü gibi, sev beni.
Senin sarhoşluğundan, hiç ayılmasın yüreğim.
Ve, ecele kadar,
benimle kal, yanlız benimle.
Seviyorum seni,
ve bir ömür yaşatacağım,
yüreğimde sevgini birtanem
-
Gözlerini unuturum
Ellerini unuturum
Senin için ağladığımda
Korkma birşey olmaz bana
İçime dökerim acılarımı
Yüreğime hasret doldururum
Ay batarken bir şafak vakti
Göçmen kuşun kanadında
Seni unuturum.
Ayrılık bilmecesi paslanır içimde
Bir tek sevgin kalır özümde
Karabulutları kuruturum
Gözü yaşlı geceleri unuturum
Seni unuturum
Senin adına şiirler yazmam
Hoşgelsin hüzün
Varsın olmasın tebessüm
Bayramları kutlamam
Resmine bakmam
"Neden?" diye sormam
Yalınayak giderim yalnızlığıma
Haydi git
İçimdeki yollar sana
Haydi git
Bir bebeğin yüzündeki masum hayat sana
Dün bir bugün iki
Ne kaldı ki şunun şurasında
İki günlük dünya değilmi
Seni unuturum
-
Uykuların kaçar geceleri,
Bir türlü sabah olmayı bilmez,
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden uğultudur başlar kulaklarında,
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık,
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın,
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine,
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu,
Şerefin, faziletin, iyiliğin güzelliğin.
Gün gelir de, sesini bir kerecik duymak için,
Vurursun başını soğuk, taş duvarlara,
Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın
Duyarsın.
Ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini
Uzun, uzun seyredersin aynalarda güzeliğini
Boşuna geçip, giden yıllarına yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın
-
Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
Bil ki seni düşünüyorum
Bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin, açıl
Örtün karanlıkları masmavi denizlerde
Ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl
O bütün özlemlerin koyulaştığı yerde
Bil ki seni bekliyorum
Bir sabah gün doğarken aç perdelerini, bak
Sevinçle balkonuna konuyorsa martılar
Kendini tadılmamış derin bir hazza bırak
Dökülsün dudağından en umutlu şarkılar
Bil ki seni istiyorum
Gecelerden bir gece uyanırsan apansız
Uzaklarda elemli, garip bir kuş öterse
Bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız
Ve bir gün kabrimde bir kara gül biterse
Bil ki SENİ SEVİYORUM
-
Dinle sevdigim bu ayrilik saatidir
Dunya var olali beri cirkin ve soguk
Ergec icecegimiz bir ilac gibi
Tadi dudaklarimizda acimsi, buruk
Bu saatte gozyaslari, yeminler
Bos bir tesellidir inandigimiz
Perde kapaniyor, filim bitiyor iste
O hic bitmeyecek sandigimiz
Goruyorsun konusacak bir seyimiz kalmadi
Sadece bakislarimizda huzun
Iste ayrilik bu; hic beklemedigimiz
O ikiz kardesi olumun
Anliyorum bir daha gorusemeyecegiz
Bu son bulusmamizdir seninle
Yeni bir hayata basliyacaksin artik
Onunla, o yeni sevgilinle.
Anliyorum artik o opecek ellerini
Kulagina aski o fisildayacak
Icinde bir pismanliktan baska
Benden eser kalmayacak.
Sigarani sondur, kalkabiliriz
On adim sonra yollarimiz ayrilmali
Sakin aglama ve bir sey soyleme bana
Insan ayrilirken bile buyuk olmali.
-
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgilim.
O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir
ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar.
Bu yolculukta artık para, tarifeler,
beklentiler, randevular, taksitler,
iş, anneler ve korkular yoktur.
Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgilim.
İnsan bir başka ışığa teslim olur...
Aşkta yarın yoktur sevgilim. Zaman ileri doğru değil,
içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar,
bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur.
Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur.
Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin
kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır,
yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta,
o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da.
Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o,
çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla,
bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgilim,
kanımıza karışan ilkel acı,
o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı
hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum,
aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye.
Belki de bu yüzden ilk gençliğimde,
o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez,
dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık,
o hüzünlü sokakları dolaşır,
insanları uykularından uyandırmak isterdim.
Uyanıp, içimde derin bir sızıyla
uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgilim.
Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer.
Sevdiğimiz insanların çocuklukları da...
Oradan üvey anneler, eksik babalar,
parasız yatılılar geçer.
Ve sonra aşk bütün bunları alır,
daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır.
Kimselere veremez sevgisini,
kimselere kendini anlatamaz,
evlere kapanır... Bazen sokaklar,
nehirler çeker insanı. İnsan bu kapılmayı anlayamaz,
oysa çok eski bir yerde yaşanmasından korkulup
vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu. Bu sızı,
bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara...
Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi...
İşte şimdi biz de sevgilim,
ya olmadık zamanlarda umutsuzluğa kapılıp,
soluğu evlerde alacağız, ya da sokaklar,
nehirler çekecek bizi.
Nasıl biz başkalarının korkaklığını taşıyorsak,
başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak,
yenilgimizi, umutsuzluğumuzu...
Birazdan sabah olacak...
Para, tarifeler, beklentiler,
randevular, taksitler,
iş, anneler ve korkular başlayacak...
Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse
aşk yoktur ve hiç olmamıştır sevgilim.
Birbirimizi kandırmayalım...
Hadi güne hazırlan.
Yaşadıklarımızı unutmaya çalış.
Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü, sırlarını,
cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel,
o yaban ağrısını geri alacak.
Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek...
Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak...
Aşkta yarın yoktur sevgilim.
-
Bir gün yenik düşmesin yine sevdamız siyaha,
Gözyaşıyla anlatılmasın yalanlar bir daha.
Bir ikindi serinliğinde ömrümüzü gölgeler sarmasın,
Gecenin en karanlık yerinde yine sen varsın.
Hiçbir zaman sonu gelmesin bu düşüncelerin,
Kimse olmasa da ben dostu kalayım gecelerin.
Biliyorsun gözyaşına sığmaz ayrılık inleyişlerde,
Kavuşmak tutsaktır sabırsız bekleyişlerde.
Zamanın ellerinde yalnızlıklar ateş, ayrılıklar kor,
Aynalardaki yorgun benim, istersen yüreğine sor.
-
İlk defa insanları
Bu kadar mutlu görüyorum.
Sevgililerine
Bir başka sarılıyorlar
Etin kemiğe sarıldığı gibi
İnadına
Bir başka öpüşüyorlar
Kan kırmızı dudaklarında
Yokluğunu görüyorum.
Bu sensiz ilk günüm
Geçmek bilmiyor
zaman
Gözlerinden akan yaşlar gibi
Dayanılmaz geliyor
Bulutlar çorap örmüş
Gecelerin üstüne
Ay doğmak bilmiyor.
Bu sensiz ilk günüm
Geçmek bilmiyor.
Yıldızlar
Bağını koparmışlar
Deli gibi üstüme geliyorlar
Ve sensizlik
Çığ gibi büyüyor
Örtüyor gecelerin üstünü
Bu sensiz ilk günüm
Geçmek bilmiyor
Güller
Koparılmayacak kadar hevessiz
Ve rüzgar
Sensizliği fısıldıyor kulağıma
üşüyorum
bu sensiz ilk günüm
geçmek bilmiyor
-
İçinden bir şey kopar
Bir pus çöker içine
Kararır etrafın
Yalnız hissedersin kendini
Üşürsün
Dışarda güneş
Titrersin
Gün ortasında
Karanlıktasın
Özlem duymasa başlarsın
Sebepsiz
Gecede ay vardır
İçine vuran
Söylemediğin kelimeler vardır dilinde
Suskunsundur
Tutarsın
Bırakmasın
İçindekileri
Gözlerine bakarsın
Unutursun bütün günü
Mutlusundur
Ne beklediğini bilmezsin
Ne hissettiğini anlamazsın
Sisli bir sabaha uyanırsın
Etrafın boş
Evin sessizdir
Anlarsın
Gitmiştir
Küçük bir not vardır
Bir tek kelimen yeterdi
Gitmemem için
Dilinden dökülür kelimeler
Gitme
...
Faydasızdır artık
Kararır birden dünyan
Gözlerin buğulanır
Çökersin olduğun yere
ve hala söylemediğin
bir sözcük var dilinde
-
Yüreğimden geçen iki kelime
sana söylemek isteyip de söyleyemediğim bazı şeyler var içimde.
konuşmak isteyipde konuşamadığım bazı kelimelerim..
sevgi ne çok sorumluluk getiriyor ardından..
güzel şey sevmek sevilmek..
peki ya hiç düşündüğün oldu mu ne kadar değerini biliyosun sevdanın.
veya sevdiğinin..
"bugün sevdiğim için şunları yaptım,yüreğim sağol" diyebiliyomusun..
her geçen gün kıymetini daha iyi anlayabiliyomusun?
sevdiğin için ağlayabiliyomusun,
o mutluluktan tat alabiliyomusun?
ben sevdiğim için mutluyum.
mutluluğumu paylaşabildiğim için,
kendimle yüzleşebildiğim için gururluyum..
tek istediğim ne biliyomusun şu hayattan?
tek istediğim,sevdiğim kadar sevilmek
sevdiğim kadın tarafından mutluluk yaşamak..
saygı görmek,özlenmek,değer verilmek,
tek bir nefes olmak..
bugün ilişkime dönüp baktığımda asla pişman olmamak..
"iyiki varsın sevgilim" diyebilmek..
ona o mutluluk hissini yaşatmak..
acıları da var tabiki herşeyde olduğu gibi hayatta..
ve bu acıları "ver elini bana" demek umuduyla yaşamak..
iki bedende tek can olmak,sevmek diğer anlamıyla..
ben seni seviyorum aşkım..
sevdiğime de pişman değilim.
ilgi istiyorum ya senden,biraz daha fazla,
sıkılıyosun sen her seferinde böyle şeylerden ama bunları yaşamak umuduyla sevdim seni..
varolma sebebim sen ol diye özlüyorum seni..
sende her sesimi duyamayışında özle beni..
aynı canda sev beni..
hayatında varolmayışımı düşünerek,
o korkuyla yaşa beni..
inan,insanın sevdasını kaybetmesi kadar kötü bişey yok hayatta..
dünyası kararır ya insanın,
işte kararmasın dünyamız..
hayatındaki tek can ben olayım senin için..
seninde varolma sebebin ben olayım..
aklının bir köşesinde mutlaka ben olayım.
hiç çıkamayacak derin bir yerinde..
yüreğinin içinde,ruhunun gittiği her yerde..
çok şey gibi gözüksede değil aslında,
senden sadece yüreğini istiyorum,
bana ait olacak tek şeyi,manevi yönünü istiyorum senden..
bugün senden bişey daha isticem..
bugün ikimiz için bir şey yaparmısın?
gönlünden ne geçerse,dilediğin bir şeyi benim için yaparmısın?
"bugün yüreğimden seni geçirdim hayatım" demen bile kafi benim için..
diyorum ya manevi halini istiyorum ben..
yüreğindeki çocuğu istiyorum..
ben bugün senin için,ikimiz için bir şey yaptım,
sana yüreğimden geçen iki kelimeyi yazdım..
ne üzmek,nede üzülmek istiyorum..
sadece mutluluğumuzu paylaşmak istiyorum..
iyi ki tanıdım seni iki gözüm
seni çok seviyorum herşeye ve herkese inat.
-
Seni seyrediyorum geleceğin ufkunda,
Usulca ıslanıyor yüreğimin bir yanı...
Hızla geçen zamanın olamazsak farkında,
Vuslatsız sevdalarda kaybederiz yarını…
Sessizlik indiğinde şu simsiyah geceye,
Yalnız senden ibaret oluverir yüreğim…
Özlemini yüklemekte dilim binbir heceye,
Kalbimin davetine bilmiyorum, gelen kim?
Sen ey meçhul sevgili sendedir öbür yarım,
Bütüne hasret yürek, kalır mı böyle yarım?
Ben bu bitmez gecenin siyahından korkarım,
Gözlerin aydınlatsın, şafakta geleceğim…
O gelecek seninle usulca geliversin,
Ömrün seyir defterine yazdığım yalnız sensin
-
Neden ağlatıyorsun beni
Neden terk ediyorsun beni
Neden sana ayrılalım demek bu kadar kolay geliyor
Neden seni canımdan da çok sevdiğimi anlamadın
Koskoca bir NEDEN?
Hayallerimiz vardı bizi birbirimize bağlayan
İnançlarımız vardı bizi ayakta tutan
Umutlarımız vardı bizi sonsuzluğa ulaştıran
Yıktın ve gittin.
Sensiz hayatın anlamı mı kalır sanıyorsun
Sensiz bir gecenin geçiceğini mi zannediyorsun
Sensiz bir kalbin yaşayacağını mı zannediyorsun
Hayır!
Artık Seni Seviyorum kelimesi bana bi heyecan ve mutluluk vermicek
Çünkü artık senin dudaklarından o kelimeyi duymayacağım için
Telefonum sessizliğe bürünecek
Sen yoksun
Hadi uğurla son kez beni gidiyorum hayatından
Ne ismimi ne sesimi nede yüzümü görüceksin artık
Çok zor olsada gitmenin zamanı geldi artık
Kalbim paramparça olsada.
Bundan sonra seni üzen biri
Seni ağlatan
Seni kıran biri olmayacağı için
Artık gün senin günündür hadi sevin.
Ama dur bir duam var sana
Bundan sonra benden daha çok seveni
Benden daha çok özleyeni
Benden daha çok değer vereni
İnşallahta seni asla bırakmayan biri çıkar karşına
Çünkü ayrılmanın ne kadar acı olduğunu anlamanı ve üzülmeni istemem
-
Neredesin ey mutluluk,
Hangi kapının arkasında bekler durusun beni,
Yoksa hayallerine mi gizlenirsin,
Belli belirsiz bir aşkın.
Söyle nasıl bir aşk bu,
İçinde ben,bir tek ben varım her nedense
Bir oyuncusu hep eksik kalır,
Onunda rolü hepten kayıp.
Bakınca ne kadar yalnız,
Gökyüzünde uçan kuşlar,
Kanat çırpıyorlar yorulmadan,bir boşluğa,
Hem de durmadan hiç durmadan.
Düştü gökyüzünden bir yağmur damlası yüreğime
Çözülüverdi zaman bir an
Ve ateşin gözlerini gördüm,
Sessizce ağlıyordu o an.
Bir uçurtmaydı sanki umut
Takılıverdi peşi sıra kuşlara
Özgürdü kuşlar ama yalnız,
Tutunamadı ağlarken gökyüzüne kuşlar.
Şimdi bak ne kadar özgür aşk,
Ama bil ki bir o kadarda yalnız,
Arar durur hiç durmadan,
Buluncaya dek bir diğer oyuncusunu
-
Sen gittikten sonra hatıralarına sığınıyorum….
Kulaklarımda hala sesin, bitmesini istemediğim şarkı gibi uğulduyor . Diğer taraftan gözlerimin içine bakışın dolanıyor beynimin bir taraflarında. Ne düşünsem, nereye baksam hep “sen” …
Son gülüşün,
son bakışın,
son sarılışın
ve
son ………….
O gün anlamalıydım aslında içime oturan sebepsiz özlemden .. ilk defa sana bakarken içim acımıştı. Yanımdaydın ama içim acıyordu.. sebepsiz … Sanki bir daha göremeyecektim seni .… bu gidişin dönüşü olmayacaktı sanki . ama yinede konduramamıştım senle ayrı düşmeyi kalbime … ayrı kalamazdık biz . olmazdı bu kalp sensiz ..
Gittin ..
Arkanda ıslak bir gül bırakarak tek kelime etmeden gittin …
Ben sadece arkandan baktım ..
Kal diyemedim bile …
Elimde ne bir adres ne bir telefon .. sana dair hiçbir şey ..
Sonsuzluğa gitmiştin sanki ..
Yaşayamam sanıyordum ilk zamanlar …. Alışamam, nefessiz kalırım diyordum bu şehirde … Alışıyormuş insan acıya da sensiz yaşamaya da …
Sonunu getiremediğim hayal meyal hatırlanan güzel anılar var ....
Bir sahil kenarı … ve sen … dilimizde ise bizim şarkımız … Dalgaların gelip ayağımıza dokunuşuyla başlayan dansımız …
Ne güzeldi değil mi yaşadıklarımız
Ne güzeldi
Artık ne sen ne de ben
Bulamayız o günleri
Bazen düşünüyorum da
Bende yanlış bir şeyler vardı diyorum
İkimizde kıymetini bilemedik bir şeylerin
-
Artik Seni Sevmiyorum
Artik Aglamiycam,firtinalara Yagmurlara
Musade Etmiycem Yuregimde Musade Etmiycem
Gozyaslarima Paramparca Olan Yuregime
Artik Senin Sevginin Tohumlarini
Ekmiycem Kurutacagim
Onlari Bida Acmasinlar Bidaha Yesermesinler
Bir Daha Hic Cikmasinlar Diye
Ismini Silecegim Yazdigim Sevda
Sokaklarindan Hasretini Ozlemini Yuklemiycem
Yuregime Bombos Kalacak Hicte Kolay Olmayacak
Biliyorum Ama Yapacagim Kiracagim Icimdeki
Zinzirleri Beni Sana Baglayan Tum Yollari Kesecegim
Hasretinle Ozleminle Sevginle
Buyuttugum Narin Cicekleri Kokunden Kesip Atacagim
Bilmedigim Bilemedigim Ufuklara Yelken Acacagim
Belki Bir Daha Olmuycak Belki Birdaha Sana Demiycem
Seni Ne Kadar Sevdigimi
O Iki Kelimeyi Ne Kadar Bildigim Kutsallik Ahdettigim
O Iki Sihirli Kelimeyi Bida Anmiycam Sana Soylemiycem
Hayatta Hic Bir Seyi Ertelememeyi Ogretmeye Calistim
Ogretemedim Olmadi Hayatinda Keskeler Olmasin Dedim Yapamadin
Seni Ve Senle Olan Butun Yollarimi Kapatiyorum
Kesiyorum Isyanlarim Bana Yeter Kalsinlar
Benle Okuyanlar Anlasin Ne Kadar Seni Sevdigimi Bilsinler
Adini Bile Koyamadigin Benim Sevgimi Sevgiye Inanmiyanlarin
Yasadigi Bu Kahpe Dunyada Gun Gelsin
Senin Yuregine Ekilsin Sevda
Tohumlari Sevgiler Ozlemler Hasretler
Belki Sevemeyen Yuregin Anlar
Anlarda Aglar Belki Belki Beni Hatirlarsin
Gunun Birinde Belki Beni Hep Hatirliycaksin
Belki Diyceksin Elini Bile Tutamadigim
Yuzunu Bile Goremedigim
Beni Cok Seven O Insan Nerde Diyeceksin
Belkide Belkide Bu Dunyadan
Baska Dunyalarin Oldugunu Dusuneceksin
Belki Gozlerinden Akan Her Damla Yasta
Beni Goreceksin,belki
Diyceksin Ben Ne Yapmisim Diye Ama
Ben Olmuycam Hayatinda Oldugum Zaman
Beni Kabul Etmedigini Kabul Edemedigini Yuregine
Bir Turlu Yerlestiremedigini
Sevgimi Yesertemedigini Hatirliycaksin
Belkide Agliyacaksin Uzuleceksin
Ama O Sevgi O Sevda O Ozlemleri
Tasiyan Yurekte Olmuycaksin Artik
Gozlerine Yasta Dolsa
Her Akan Gozyasinda Benni Gormek
Istemesen Bile Yagan Deli Yagmur Damlalarinda
Yine Beni Goreceksin
Her Esen Firtinada Yuzune Dusen
Her Kar Tanesinde Her Yerde Beni
Goreceksin Seninde
Gun Gelecek Biri
Yuregini Calacak Ozaman
Beni Hatirliycaksin Ve Agliyacaksin.......dunyadaki Butun Mutluluklar Senin Olsun.
-
Gecenin karanliginda, günesin isiginda,
Suyun damlasinda, selin coskusunda
Kimi yanimdasin kimi rüyamda
Ama hep aklimdasin sakin unutma......
Biliyorum bugün kulaklarin bir baska çinlayacak,
anlayacaksin seni yine nasil andigimi, özledigimi.
Ellerin titreyecek, gözlerin yollarda kalacak,
sende hissedeceksin yüregimde neler hissettigimi!
Birakma beni sevdigim gidisine dayanamam,
Hasret gözyaslarimla kendimi avutamam…
Dönerim dersin ama kadere inanamam,
Biraktigin anilarinla, ben sensiz yasayamam
Bakislar vardir insani ömür boyu aglatan.
Yollar vardir asilmasi güç olan.
Kalpler vardir acilarla parçalanan.
Ve insanlar vardir hiç unutulmayan.
Sanma beni sevipte birakanlardan.
Benim sevgim mezara kadar olandan
Bu mesaji silersen benden hoslaniyorsun,
Silmezsen beni istiyorsun,
Cevap verirsen beni seviyorsun,
Vermezsen bensiz yapamiyorsun,
Hadi bakalim ne yapacaksin?
Senin kanadin olmak isterdim
Ben olmadan uçma diye
Senin baharin olmak isterdim
Ben olmadan açma diye
Benim için seni görmek suya benzer
Seninle yasamak ise nefes almaya
Susuz üç gün yasarim ama nefes almadan asla
Sana ne demeliyim bilmiyorum,
Günesim desem günes batiyor,
Hayatim desem hayat kisa,
Gülüm desem oda soluyor,
Sana canim demeliyim.
Çünkü bu can seninle yasiyor..
Sana canim demeliyim.
Sana canim demeliyim.
Çünkü bu can seninle yasiyor..
Canimdaki her nefes nefesine eklensin,
içimdeki her nefes hayalinle demlensin,
birak bu gönlüm varliginla renklensin,
sen benim gönlümde yasadikça özelsin!
Sen güllere özenme güller sana özensin.
Üzme tatli canini sen güllerdende güzelsin.
Sevgi kadar özgür Özgürlük kadar özelsin.
Bir gülsen dünyalara bedelsin.
Bir umut vardir hiç tükenmeyecek,
bir hasret vardir çekilmeyecek, birde ölüm vardir,
bir gün elbet gelecek ama sana olan sevgim ne ölecek ne de bitecek
Sevgilerin en güzeli seni sevmek
Özlemlerin en güzeli seni özlemek
Ve hayatin tadi sabah kalktiginda senin var oldugunu bilmek
-
Suskunuz… hem de çığLık çığLığa bir suskunLuk
Evet ama bu konuşacak bir şey oLmadığından değiL..
Konuşmaya çaLıştığımız şeyLerin bizi aLıştığımız yaLnızLığımızdan
UzakLaştırması asLında korktuğumuz…
İkimizde cesaret edemiyoruz...
ÖyLesine aLışmışız ki içimizde büyüttüğümüz yaLnızLığımıza...
Seviyoruz onu...
BeLki de...
Yaşandığında yok oLacağı korkusu, bizi tereddüte düşüren
Kaybetmekten korkacağımız bize ait bir şey oluşturma kaygısı…
Sen...
Yapamadığın hamLenin, hayatın boyu inanmak istediğin değeLlere sahip
gibi gördüğün düzeni yok etme girişiminden başka bir şey oLmayacağını
düşündün hep…
Ben ise yıLLarın verdiği bir aLışkanlık çerçevesi içinde var ettiğim varLığa
daha fazla acı vermemek için tek yıkım çaLışmasından sonra, susmayı
tercih ettim…
İçimden çığLık atarak susuyorum…
Susuyorum…
İçimde o kadar güzeLsin ki…
Sana susuyorum …
Demiştim ya yüreğim susmayı öğreniyor..
AsLı yok ..
Sevdiğini anLadığında içinde duyduğun çığLığın yankısı hiç
bitmiyor… O hiç susmayacak…
Her gün, her saat bana haykıracak, bağıracak , parçaLayacak içimi.
Benimse yüzümde o güLümsemem yer edinecek tekrar…
Ona her şey yoLundaymış güLücüğü atmaya devam edeceğim…
"Sadece bundan sonra kimse onun sesini duymayacak
Ve bundan sonra kimse, onun tarafından seviLdiğini
öğrenemeyecek…"
-
En acıtanı ne biliyor musun dedi biri..
Hani o gidişlerin var ya... sessizce... suskun ..
Kırılan sen olduğun halde... kendisiymiş gibi... hani o arkasına dahi bakmadan gidişleri..
Hani senin "o an" "oracıkta" "ancak" arkasından baka kaldığın... anın durması için yalvardığın, tutup ucundan geri çevirmeye çalıştığın an varya, hani yapabilsen o merdiveni, hani yapabilsen o kapıyı, hani yapabilsen o sokağı tutup ucundan geri çevirmeye canını bile verebileceğin o an..
O işte...en acıtanı o..
Hani o tıpkı elinden düşen en sevdiğin, hani o tıpkı tutamadığı gibi... hani o tıpkı tüm gidenlerde yaşadığı gibi... hani o bir ince sızı varya içe akan... işte...tam öyle incecik... yırtarak kayan... düşen kanatan... acıtan.. tutamadığın... parçalanan... tuzla buz olan... zamana savrulan... zamanda akıp giden... hani o zamanla çatıştığın ama zaman içinde yok olmayan herkesin inandığı o kocaman ... "zaman her şeyin ilacıdır" yalanı ... bunun bir yalan olduğunu tekrardan hatırladığın an... ve kendini kandırmaya başladığın an ... istemeye istemeye inanmaya başladığın an..
O işte...en acıtanı o..
Ama senin orda oldugunu hep bildiğin ..
Ama senin hep hissettiğin..
Ama bir dahası olmayan..
Ama zaten hiç senin olmayan..
Ama senin hep bildiğin..
Ama senin hep hissettiğin..
Ama bir daha sana geri gelmeyecek olan..
Ama buna rağmen
Gelmeyeceğini bile bile senin beklediğin..
O işte...en acıtanı o..
Sonra o kocaman kocaman, akıp gitmek bilmeyen zaman..
O durduramadığın an' ın karmaşası ¤¤¤atlığı..
Kördüğüm oluşu..
O "acabalarla" , "keşkelerle" dolu soruların ..
İçindeki kısır döngülerin..
Ve o an ..
Hiç bir şey yapamamanın çaresizliği..
O işte...en acıtanı o..
Belki de sadece çaresizliğin...
Çaresizliğim...lütfen beni artık acıtma.
-
Yine dopdolu gözLerim
sanki biLinmezin içindeyim ve: sen yine, yine, yine yoksun...
boğazım düğümLeniyor
nefes alamıyor beynim ikilemde kalbim çelişkide
sus diyorum sus yüreğim sus, kalbim sus, aklım sus, beynim sus ..
susmuyor;
durmuyor; sürüklüyor geçmişlerin en koyusuna doğru
tekrar, tekrar, tekrar sürüklüyor
dayanamıyorum! bu acıyı kaldıramıyorum
artık durduramıyorum gözyaşlarımı, susturamıyorum kalbimi
bir çelişki, bir çelişki daha yeter ..
daha ne kadar yaşarsın bu yürekte, daha ne kadar acı verirsin,
daha ne kadar yüklenirsin üstüme, daha ne kadar ağlarım ¿
sonu geldi artık.. YÜREĞİMİ SUSTURUYORUM.
-
Sevmek sevgiliyi istememeyi öğrenmektir. Sevmek sevgiliyi sevgili olmadan sevmektir.
· Sevmek; sevmek istemektir.
· Sevmek, beklememektir. Beklentilerin son bulduğu bir duraktır o. Öyle ki tüm gerçekler, tüm dünya silinir gider. Ne O'ndan anlasılmayı beklersin, ne onu anlamayı. Ne onun gelmesini beklersin, ne onun Leyla, Mecnun olmasını. Beklediğin bir şey yoktur sevmeyi becermek dışında.
· Sevmek, gücenmemektir.
AMA SEN HİÇ ANLAYAMADIN Kİİ...
SANA GÖRE AHMAKLIKTI.
-
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.
Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
''Seni seviyorum'' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek...
Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.
Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana... Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek... Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.
Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak... Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.
Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.
Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
Nereden bileceksin?
Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu... Özlemezdim seni yanımdayken.Kıskanmazdım.
Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda... Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda serhoş olmazdım.
Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize... Ve her kulaçta haykırırdım seni..
Ama sen hiç benimle olmadın ki...
YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN.
-
Hayır! Bu sana son şiirim olmayacak
Ne de son şarkım... Asla!
Yazacağım hergün yeniden
Hergün bir öncekinden fazla...
Bir gün seni anlatacağım
Bir gün aşkını...
Belki sonuncu şiirimde bulacağım
En sıcak bakışını!..
Sonra kendimden bahsedeceğim
Mısralarda titreyeceğim ılık ılık.
''Bu şarkı var ya!'' diyeceğim
Anlayacaksın ve güleceksin ışık ışık...
Z'ye gelmeyeceğim hiç
Hep A'larda demirleyeceğim
Sen özlemler açacaksın sabırsızlığında
Bense fırtınalarda serinleyeceğim!..
Ve böyle sürüp gidecek aşkımız usanmadan
Usanmadan seveceğiz birbirimizi
Sen bana, ben sana doymadan
Ancak ölüm yenebilecek ikimizi.
-
Vazgeçtim, üzüm karası gözlerinden,
Masallar kadar tatlı sözlerinden vazgeçtim.
Kiraz kırmızısı, çatlak dudaklarından,
Bana senin kokunu getiren rüzgarlardan,
Seni hatırlatan bütün şarkılardan vazgeçtim.
Umudumun bittiği yerlere güller dikmekten,
Her acı cigaramın sonunda "of " çekmekten,
Hayatı, sen diye yaşamaktan vazgeçtim.
Yalan dünyanın, doğrularını dinlemekten,
Kadehlerden, gözyaşıma su katıp içmekten,
Yalancı dostları, çevremde görmekten vazgeçtim.
Bir adını silemedim kalbimden senin,
Yıldızıma, gözyaşı dökmene alışamadım.
Aşk sendin, sevginin anlamı sendin.
Sen de yalan olup gittin ya...
Sayende yalancı aşklardan vazgeçtim.
Gecenin bir yarısı, elimde kalem,
Yine seni anlatıyorum, bilmiyorum ki neden?
Şehrin, ışıklarını izliyorum hayalinle,
Nedensiz nedenlerden vazgeçtim, işte böylece,
Senin yüzünden, artık güvenmiyorum aşka,
İnanır mıyım, sevgi dolu dediğin o bakışa
Yoruldum, bu yolda yürümekten be güzelim.
Saçlarıma, yağdırdığın karlara bakıp da,
Hayatımdan senin için vazgeçtim.
Aslına bakarsan be gülüm, ben sana değil,
Düşümdeki emsalsiz güzele vuruldum.
Sonra da onun günahını senin boynuna yükledim.
Affet beni bir tanem,
Galiba ben aşk adına büyük bir günah işledim,
İşte bunun için de, ben aşkın platonik olanını sevdim.
Sonunda platonik aşklardan da senden de vazgeçtim
-
En sevdiğin elbiseni giydim
Bu gece kokunu sürdüm
Solgun yüzünü okşadım
Sessizce saçlarından öptüm
Yazdığın mektupları okudum
Kana kana su içer gibi
Plaklarını çaldım ah!
En çok o şarkıda özledim seni.
Issızlık kapıyı çaldı, açmaya korktum
gece yarısı
Şehir uykuya daldı, baktım dışarıya
katran karası
Rüzgar telaşla kokunu getirdi bana aldım koynuma
Buseni hafızamdan koparıp iliştirdim dudaklarıma
Üşüdüm karanlıkta Tenine dokundum hissetsin diye
Aç gözlerini
Erguvanlarına su verdim İçerken benimle konuştular
Yastığını okşadım, kokladım Anılar uçuştular
Soluğun saçlarımı yaladı sanki yine bir meltem gibi
Teninin kokusu karıştı kokuma Yakıştılar
Boğuldum karanlıkta Yanı başımdasın benden çok
uzaklarda Ellerimi tut dokun bana
Aç gözlerini.
Attım kendimi caddelere
Yeşil ceketin sardı beni
Yürüdüm üstüne karanlığın korkusuz
Tuttum ellerini.
-
Bir öyküdür ayrılık,
Gelip geçer sanırsın.
Çarmıha gerersin pişmanlığını,
Gururunu alnına bir mıh gibi çakarsın.
Ateşlere atarsın kırık dökük anılarını,
Maziyi bir çırpıda yakarsın.
Ağlama duvarları sarar dört bir yanını,
Hüsranlara yenilir, diz çöküp ağlarsın.
Başını vurasın gelir taş duvarlara,
Gidip, gidip gelirsin aşkla nefret arasında.
Bir titremedir sarar bedenini,
Durduramazsın.
Ne sigara ne de kadehler anlar seni,
Derdini kimseye anlatamazsın.
-
Bir türküdür ayrılık,
Hasret mızrabını vurursun sevdanın teline
Bir rüzgar eser başında ılık ılık,
Bir ağıt gibi dolanıverir diline.
İçinde büyüyen bir isyan olur yalnızlık,
Feryat eder yaşanmamış yarınların.
Bu acıya dayanamazsın artık,
Pes eder tüm umutların.
-
Seninle hic ayni sokaklarda gezmedik
Ayni havayi tenefus etmedik
Ama hep ayni dusunce
Hep ayni sevgiyi kalbimizde tasidik
Herkes goctu biz gocemedik.. gidemedik
Satilmis yureklerin arasinda
Hep yanliz kaldik..savastik
Oylesine cikarsiz.. yapayanliz
Inandigimiz tek sey sevgimiz
Ucunda kavusmak olmasa bile
O sevgi oldu tek inancimiz..
Dogru durust hayel bile kuramadik
Keskelerin arasinda kaybolurken
Gunler karanlik geceler zindan
Her sabah yine yanliz uyandik
Sikayetmiz olmadi hic
Boyun bukup uzaktan sevmeyi bildik
Ara sira haber alip birbirimizden
Iyi olmamiza biraz olsun sevindik
Ama hep hasret besledik icimizde
Sen ayri dunyada ben ayri dunyada
Kavusmak bir gozyasi oldu gozlerimizde
Agladikca kavusamadik
Kavusmak istedikce agladik..
Siirlerle avuttuk kendimizi
Gizli mesajlar yazdik okur anlar diye
Sustuk eller konustu biz konusamadik
Anlatamadik yuregimizdeki sevgimizi
Susmaliydik.. susuyorduk
Degistiremezdik kader yazimizi
Bir gun gulsekte
Ikinci gun tutamadik gozyasimizi
Agladik aglamaliydik
Bir bedende bir kalp
Dindiremedik yurek sizimizi..
Degistiremedik kader yazimizi
Severek kucakladik ask sizimizi
Yazsakda onca yanlizligimizi
Bir sen anlarsin beni
Bir ben anlarim seni
Baska kimse anlamaz bizi..
-
geleceğim...
söz veriyorum ilk kez birine.
sigaram biter bitmez gelceğim...
külünü savurur savurmaz karanlığa geleceğim.
söz veriyorum.
son vapur kalkmamış olacak ben gelirken.
koşarak yetişeceğim.
elimdeki simidi paylaşarak martılarla
yola düşeceğim.
denizin mavisinden alacağım gözlerime
avuçlarıma bir parça gökyüzü alacağım
saat kavuşmayı vurduğu vakit geleceğim...
hiç tereddütsüz olacak gelişim.
içimde en ufak bi kaygı taşımadan
ve kurutmuş olarak göz yaşlarımı geleceğim.
sen beni hiç beklemiyor olacaksın.
tam ümidi kestiğin sırada geleceğim.
şaşıracaksın...
geldiğime değil ama...
aslında ne kadar "erken" geldiğime...
söz veriyorum geleceğim.
ufak bi işim kaldı.
belki kıyamete kadar sürecekmiş gibi gözüküyor ama
aslında çok ufak...
imkansız gözüküyor ama
aslında çok kolay...
ufak bir iş...
ne zamanki toprağımdan kalkıp yeniden yeşereceğim
ne zamanki kefenimi yırtıp dirileceğim
işte o zaman geleceğim...
-
Uyandım, belki de hiç uyanmadığım kadar ve uykum var hiç olmadığı kadar.
Ankara'nın boş sokaklarında yürümek gibi, içimde çakan yalnızlık, sivilce gibi 17 yaş pırıltısında. Seni bu saatten sonra özleyeceğim aklıma gelmezdi, bittiğini sandığım, şimşeklerinde, aklımın, deformasyonuymuş yalnızca..
Son toteminde burnuma çaktığım, olması gereken yerde kartalın, apaçık bir yanılsatıcı var, iradesiz aşka dair. Rengi solmuş çeliğin, mat olmuş görkemi ve iki yanı kan revan ellerimin, cinayetim var, düşlerimi katlettim, eşzamanlı istifam densizlikten, haddimi bilmem ben, bu geceyi de sana ekledim...
Bir rüzgar diledim, fırtına biçtim, "hoşçakal sevgilim".
öğrendim artık ben de..
kazanmak için kaybetmek gerekiomuş..
ulaşmak için vazgeçmek..
başarmak için yanılmak...
karar vermek öyle zor ki..
bişeyleden vazgeçmek mi ?
yoksa geleceinin hedefi mi..?
çıkmazlardayım bu kez..
tek yardım eden
beynimi iyice karıştıran düşüncelerim..
artık bebek değilim,
büyüdüm sayende, seninle..
ve artık belki de olması gereken,
söylenmesi gereken tek şey kaldı..
beni büyüttüğün için,
gerektiğinde ağlamayı öğrettiğin için,
güçlü durmayı öğretip
dimdik ayakta tuttuğun için..
yanımda olup zor anlarımda destek olduğun için..
beni sevdiğin, benimle hayatını paylaştığın için...
herşey için teşekkür ederim sevgilimm..
söylenecek son şeye geldi şimdi sıra..
benim için de bu çok zor ama
vazgeçmeyi de öğretmiştin sevgilim..
ellerim artk ellerine değmiycek,
teninin kokusunu duyamıycam,
kime sarılsam sana sarıldığımda
içimde oluşan huzuru bulamıycak olsam da...
artık sonsuzlara kadar...
^^e-l-v-e-d-a^^
-
Terk Edersen
Bir gün terk edip gidersen eğer
Döndüğünde sanma ki bulacaksın beni
Pişmanlık duyduğunda nedensiz terk edişinden
Dönüp geleceksin dizlerime kapanıp af dilemeye
Nerede olduğumu soracaksın tanıdıklarına
Adrese gerek yok diyecekler o mezarlıkta
Boş gelme kabrimi ziyaretime gelirsen eğer
Kırmızı karanfiller ser üstüme o bana yeter
-
Hani nerde bize bırakılan düş
ateşi soğutan bir öpüş
yalnızlık kadar üşütmez dudağı
Herkesin yaşanabilir sandığı
kardeşçe üleşmek nerede
nerede kendi halinde akan nehir
Neden serin bir öpüşe susamış
bedbin insana zor gelir misafir
Omuz omuza yürümek yolculuklarda
ağrılı bir istemdir beleğimde halâ
hayatla soluk soluğa sevişmek nerede
Senin istediğin acı çekmekse eğer
kara bir adresten gelen çuvala
koy gençlik anılarını sakla
Yeni bir yolculuğa başlarken ansızın
neleri götürdüğünü hatırlatınca kaygın
dönüp söver umuda kanlı kültür
maviye giden yol rotasını terkeder
Gözyaşı ne kadar ıslatırsa ıslatsın
renkleri çağırmaz siyah beyaz keder
bencilliğin gölgesi düşünce
yoksunluğun soğuk yüzü görünür
İnsan yalnız kaldığında önce
kanatlarının yokluğunu farkeder
-
Hep özlediğim, beklediğim aşkın böyle aniden kapımı çalıvereceğini, izin almadan yüreğimde bir köşeye yerleşeceğini hiç düşünmememiştim. Göz göze geldiğimiz anda. Başımdan aşağıya buzlu su dökülmüş gibi hissettim.
Bakışları içimi titretti, bilmediğim, tanımadığım bir dünyanın kapıları açılıverdi önümde... Kimde, neydi, hangi sınıfta öğrenciydi, daha önce onu görmemiştim. Bütün gün bu sorularla boğuştum. İlk şoku atlatıp kendime geldiğimde okulda onu aramaya başladım. Gerçeği öğrenmem hiç zor olmadı tabii ki! Suratıma tokat gibi çarpan gerçeği...
O okulumuzda yeni görev yapmaya başlamış bir öğretmendi çok genç olduğu için öğrencilerden ayırt etmek mümkün değildi. Böyle şeyler yalnız filmler de olur sanırdım. Oysa ben sırılsıklam aşık olmuştum. Gözleri başımı döndürecek kadar güzel olan yalnızca adını ve öğretmen olduğunu bildiğim biri, kısacık bir zamanda hayatımı değiştirivermişti.
Ona aşık olmam benim suçum muydu? İnsan hesap kitap yaparak aşık olmazdı ki? Tamam itiraf etmeliyim, ben pek normal biri değilim. Başkalarına göre farklı yanlarım çok., özellikle de aşk söz konusuysa hiçbir zaman sıradan biri olmadım ama bu kez tamamen kaderdi. Sonunda ona söylemeye karar verdim. Madem aşık olacak kadar cesaretliydim, söyleyecek kadar da cesaretli olmalıydım.
Söyledim. Şaşkınlığımı ifade edecek sözleri şu an ben bulamıyorum. Düşün bir kez, çat kapı bir öğrenci geliyor ve ‘’ ben sizi gördüğüm ilk andan beri seviyorum’’ diyor. Ne hissedersiniz bilemem ancak o bana karşı çok olgun, anlayışlı davrandı. Yaptığım çocukluklarla hayatını cehenneme çevirdiğim halde sevgiyle yaklaştı.. incitmemek için çok uğraş verdiğini şimdi anlıyorum oysa o zamanlar çok incitmiştim. Bir gün bana hak vereceksin demişti evet onu anlıyorum ve hak veriyorum. En doğrusunu yaptı. Zaman belki çılgın aşkımı bitirdi. Ama ona olan saygım ve sevgim sonsuza kadar sürecek.
-
Ya zamanından çok erken gelirim..
Dünya'ya geldiğim gibi,
Ya zamanından çok geç,
Seni bu yaşta sevdiğim gibi....
Mutluluğa hep geç kalırım.
Hep erken giderim mutsuzluğa..
Ya herşey bitmiştir çoktan,
Ya hiçbirşey başlamamış...
Öyle bir zamanında geldim ki yaşamın,
Ölüme erken,sevgiye geç..
Yine gecikmişim bağışla sevgilim..
Sevgiye on kala,ölüme beş.
-
Bir umuttun Sen
Belkide bir hayal
Buldugum Kayıp şehirlerde
Arıyorum şimdi kaybettigim Seni
Bir dünya düşlüyorum yüregimde
Sadece sen ve ben
Her yerde sen ol
Ben her yerde seni göreyim
Sen güneş ol
Ben her sabah senle uyanayım
Sen yıldız ol
Ben her gece senle uyuyayım
Sen sen ol ki
Ben sana doyayım
-
Anlar mısın Beni
Bir zamanlar aynı şehirde yaşardık seninle...
Ben senin gözlerine tutsaktım...sen farkında bile değildin belkide
Gecenin bir yarısında uykularım kaçardı..anlamazdın beni işte..
Dayanamazdım sensizliklere oysa sen esirdin düşlerine
Ben hep senli yağmurları severdim...senin yanında..
Benim elini tutarken dudklarımı çatlatan rüzgar bile güzeldi
Düşüncelerimde imkansızlaşırdın sen gecelerimde...
Kalbime saplanan sevdan seni boğardı benliğimde.
Anlarmısın beni desem...anlarım desen de anlamazdın
Çünkü ben senden sonra yine aynı acıları yaşardım..
Dayanamadım bir gün gecenin bir yarısında eşyalarımı topladım
Basit olan bir şeyi imkansızlaştırdım.
Artık uzaklardayım
Bilmem ki ANLAR MISIN BENİ..
-
Bir eylül sabahının ılık rüzgarı eserken yüzümde
Dudaklarıma konan ateşli öpüşlerle
Güneşin kızıllığında biri beni uyandırıyor
O an hep beklediğim seni görüyorum
Arzularım ateşler içinde yürüyorum peşinden
Hiç görmediğim bir düşte kayboluyorum seninle
Hadi artık, al götür beni buralardan
Yeter ki ben sensiz yok olmayayım
-
Herkesin bir yağmuru vardır ve bir rüzgârı
Aşk biraz ıslanmaktır
Al götür beni o uzak yağmurlara
Herkesin bir şiiri vardır ve bir şarkısı
Aşk biraz çoğalmaktır
Al götür beni o uzak şarkılara
Herkesin bir akşamı vardır ve bir masalı
Aşk biraz yorulmaktır
Al götür beni o uzak akşamlara
-
Siyah-beyaz bir filmden kalmış, eski bir aşka dalar gözlerim;her gecenin karanlığında saat on ikiyi geçtiği zamanlarda.Sokak başında nöbet tutar uykularım, bir türlü sokulmaz yanıma.Yüreğimin içinde yalnızlık bekler de beni;uykusuz geçer her gecem, sabahı bekler gözlerim, yağan yağmura eşlik etmesini özlemişçesine çağlar gözlerim.
Hücredeki bir mahkumun, gökyüzüne olan sevgisine eşdeğerdir sana olan sevdam benim..
Dışarı çıkma korkusu olan bir ressamın , tuvaline akıttığı dış dünyayı yaşatmasıydı seni gördüğümde yüreğimde kazandığın yerin...Pencereye olan aşkıydı belki de, dışarıya açılan tek yari olduğu için bedeninin...
Hiç bir zaman cesareti eline alamadı ki şu dilim.
Ah sevdiğim bir kez olsun yenemedim ki yüreğimde mesken tutmuş, kol gezmekte olan korkuları... Bir kez olsun inanmışken aşk denen o farklılığa , bir kere olsun katlayıp köşeye koyamadım söyleyemediklerimi sana...
Bir çocuğun cesaretine bile sahip olmayı beceremedi yüreğim...
Dilim konuşamaz...Susar....Susmak zorundadır....Susmalıdır...Ve belki de susturulmuştur...
'Gel' diyemez sana asla..'Gel' dese de 'kal'ı getiremez devamında bilirim...
Ve sen her gelişinde,yüreğimden bir parça daha kopartıp giderken uzaklara, suskun kalışımın en büyük nedenidir; senin anlamlandıramadığın, benimse bir türlü dile getiremediğim ...
Anlatmadıklarım...Anlatamadıklarım...
Ah sevdiğim,hepsi sarar çevremi.Haykırmak isterim asıl sebebini susturuluşumun, gözlü yaşlarla bakarken ardından... Sonra aklıma gelir..Utanırım...Susuveririm daha 'g' bile diyemeden arkandan.. 'Gitme' demek isterken tek bir şey söyleyemez dilim yüreğine. Aslolan gizlenir 'ben'liğim tarafından...Sen susuşuma anlam verirsin kendince de, sevmediğime inandırırsın kırgın yüreğini... Çeker gidersin kapıyı bile kapatmadan, yıkarak her şeyi uzaklaşırsın sessiz sedasız yüreğimin karanlık sularından...
Belki bir cesaret gelirim diye, o kapı kapanmaz asla.. Belki yenerim dışarı çıkma korkumu da koşarım diye sana, açık durur daima..
Ama benim korkak yüreğim cesaret edemez, kapı dibine çökerek bakar sessiz sessiz...
Ressamın tuvaline yansıttığı gibi dışarıdaki güzellikleri, kaleme döker ellerim bendeki seni..
Her gece yanı başımda duran bebeğin gözlerinde seni bulur gözlerim nedensiz.. Belki sana benzemesidir 'ben'i alan 'ben'liğimden, belki de son zamanlarda her şeyi birbirine benzetmemdendir bilinmez.. Bilinmez neden hüznü seçer yüreğim...
Bir gidişinin daha sonunda 'Canım' da geldi peşinden, ruhsuz bir bedenin tüm sıkıcılığıyla kalakaldı 'ben'liğim... Ve son gidişinin ardından gene kazandı içimdeki karanlık..Aslolan gerçek yine susturdu yüreğimi... Susturuldu yüreğim...Sustu..Sus..S...
Bu sefer dönüşü olmadığını bildiğim halde gene seslenemedim ardından... Özlemle beklerken gelişini, gelemeden gitmene neden oldu ellerim...
Açık olan kapıyı kapattı bilinçsizce ve intihar etti tüm kelimelerim...Bir daha konuşmamak üzere 29 harfi de katlettim, gelemeyişinin ardına alfabeyi kurban ettim...
Bu gece ay kan kırmızısı bu yüzden..
Öldürdüğüm kelimelerin, yok ettiğim harflerin ve kanayan yüreğimin geceye kattığı en önemli kanıtı oldu bu kızılvari renk, saat 'geç'e geldiği vakitlerde bende...
Ah sevdiğim, aslolan gizli kaldı yüreğimde..
Ah sevdiğim ben 'gitme' diyemedim, sen yanlış anladın...Gittin...
Ve bir aşk daha yenik düştü korkulara...
Sen gittin, ben bittim...
Ay kızıla boyandı, ölen bir aşk da siyah-beyaz filmlerde kaldı...
Yüreğim sende...Ruhum sende...
Bedenim yalnızlığımla kalakaldı...
Oysa korkak bir ressamın tuale yansıttığı sevdaya benzerdi, sana olan duygularım....Oysa hiç tahmin etmediğim kadar 'sen'le doluydu bedenim...
Sen gittin derken... 'Ben' geldim peşinden... Vücudum kaldı...Vücudum kalakaldı...
Sen gittin... 'Ben'liğim peşinde... ama ruhum gömüldü karanlıklara...
Dilimde susturulmuş sevdan, üşüyen ellerimde katlettiğim kelimeler... Suskun kapıya çöküp kapandı gözlerim...
Ay kızıla boyandı bu gece...
29 harfi katletti ellerim, sen ardına bakmadan gittin... Ben 'g' bile diyemeden, 'gitme' demeyi umarken..
-
özledim seni.
Ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir...
Beynimi uyuşturuyor özlemin...
Çok sık birlikte olmasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca yıl
içimi nasıl ısıttığını yeni yeni anlıyorum.
Yokluğun, hatırlandıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp
sürekli bir boşluğa dönüşüyor.
Sabahlara seni okşayarak başlamaları, akşamları her işi bir kenara koyup
seninle baş başa karşılamaları özlüyorum; oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi, sevimli haşarılığını, çocuksu küskünlüğünü...
Nasıl da serttin başkalarına karşı beni savunurken; ve ne yumuşak,
bir çift kısık gözle kendini ellerimin okşayışına bırakırken...
Ya da kolyeni çözdüğümde kollarıma atlarken...
Hasta olduğunda, o korkunç kriz gecelerinde günler,
geceler boyu nöbet tuttuk başında... O şen kahkahalarına
yeniden kavuşabilmek için sessiz dualar ederek...
"Atlattı" müjdesini kutlarken yorgun bedenindeki yaraları okşayarak,
doktorun böldü sevincimizi: "Yaşayamaz artık bu evde...
Yüksek binalar ve beton duvarların gri kentinde" dedi,
"O gitmeli... Ve kendine yeni bir hayat çizmeli..."
Bilsen ne zor, gitmen gerektiğini bile bile "Kal" demek sana...
Ne zor, senin için ebedi mutluluğun beni unutmandan geçtiğini bilmek...
Gitmeni asla istemediğim halde, buna mecbur olduğumuzu görmek
ve sana bunları söyleyemeden "Git artık" demek...
"Beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın
mutluluğa" demek sana ne zor...
Sesimi, kokumu çekip alıvermek beyninden,
sesin, kokun hala beynimdeyken...
Seni görmemek ve belki yıllar sonra karşılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
Yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek...
Ve sonra kendi ellerimle bindirip seni yabancı bir arabanın
arka koltuğuna, birlikte güneşlendiğimiz onca yazı,
yan yana titreştiğimiz onca kışı, paylaştığımız bunca acıyı,
onca kahkahayı ve bütün o uzak yeşillikleri katıp yorgun bedeninin yanına,
arkadan pişmanlık gözyaşları dökmek ne zor...
Ne zor hiç tanımadan seni emanet ettiğim bir şoföre "Hızla
uzaklaş buradan ve gidebileceğin kadar uzağa git" demek...
Yokluğunu beklemek, ne zor...
Bunları düşündükçe, şu anda uzaklarda bir yerlerde
üşüdüğünü sezinleyerek panikliyorum. Bütün engelleri aşıp,
terk edilmiş caddeleri, kimsesiz sokakları, yalnız bulvarları arşınlayarak
sana ulaşmak, sessizce başını okşamak, kulağına sevgi sözcükleri fısıldamak
ve yavaşça üzerini örtmek geliyor içimden...
Paylaştığımız bir mazinin, yitirdiğimiz bir geleceğe
dönüşmesinden hicran duyuyorum.
Gizli gizli hüzünlendiğim akşamlardan birinde,
terk etmişlere özgü bir terk edilme korkusunu da
yüreğimin derinliklerinde duyarak sana koşmak,
yaptıklarım ve daha çok da yapamadıklarım için özür dilemek
ve "Dön bebeğim" demek istiyorum:
"Geri dön... Kulüben seni bekliyor..."
-
Burada yağmur yağıyor
Aralıksız yağıyor günlerdir
Ama sen yine de şemsiyeni
Almadan gel ilk otobüsle
Buğulanan camlara usulca
Yüzünü çiziyorum ki yüzün
Bir yağmur damlası olup
Düşüyor yapraklarına gülün
Güller de bozamıyor bu uzun
Karanlık sessizliğini kentin
Anılarını yitiriyor sokaklar
Bezirganlaşıyor bulvar ışıkları
Tarih de kekemeleşiyor bazan
Ki o zaman aşktır tek bilici
Aşksa yürümek gibi bir şey
Duyabilmek kuşların gelişini
Anısı bizsek eğer bu kentin
Unuttuğu türküler bizsek
Acıyı rehin bırakıp bir güle
Anımsatmalıyız bunları bir bir
-
Yine yalnızım derin mavide
Seni düşünüyorum solgun yeşil kadranda
Ellerim sanki yüzünde
Sensizlik yıldız yıldız dökülüyor omuzlarıma
Sert bir rüzgar gibi patlıyor yüzümde
Sen artık sen değilsin
Söylediğim buruk şarkısın
Kahvemdeki aromasın
Sen artık bensin..
-
Ömrümün en güzel senelerini
Alıp da gittiniz bu şehir ve sen
Gönlümün en masum ümitlerini
Çalıp da gittiniz bu şehir ve sen
Döktüğüm yaşlara aldırmadınız
Giden gençliğime acımadınız
Düştüğüm yerlerden kaldırmadınız
Basıp da gittiniz bu şehir ve sen
Beni iyi tanır bu kaldırımlar
Bu kuytu köşeler bu taş sokaklar
Sizlerden bir ömür alacağım var
Çalıp da gittiniz bu şehir ve sen
Bağlayıp durdunuz hep ellerimi
Delik deşik ettiniz seven kalbimi
İçimde dağ gibi hayallerimi
Yıkıp da gittiniz bu şehir ve sen
Biriniz sağırdı duvardan bile
Biriniz kalpsizdi taşlardan bile
Bütün acıları dizip önüme
Yakıp da gittiniz bu şehir ve sen
Kimsesiz yalnızdım kollarınızda
Herşeyi kaybettim yollarınızda
Şimdi bir hesap var aramızda
Vermeden gittiniz bu şehir ve sen
Ben yine yaşarım içimde yasla
Ya siz neylersiniz bu ihtirasla
Bir daha dönmek mi buraya asla
İçimde bittiniz bu şehir ve sen
-
Unutmak kolay diyordun ya
Kolaymış meğer
Unuttum adını,her kelimesini unuttum
Dalga dalga savrulan saçlarını unuttum
Kömür karası yaşlı gözlerini unuttum ben
Unutmak kolay diyordun ya
Kolaymış meğer
Yağmur altında gezdiğimiz sahilleri unuttum ben
Bana ilk seni seviyorum dediğin
O çay bahçesini unuttum ben
Unutmak kolay diyordun ya
Kolaymış meğer
Elini ilk tuttuğumda
Yüzündeki o masumluğu unuttum ben
Sarıldığımda ise
Başımı döndüren gül kokulu,kokunu unuttum ben
Unutmak kolaymış be bitanem
O yüzündeki gülüş,içindeki sıcaklık
Seni özlüyorum dediğinde
Gözünden akan iki damla yaş
Ve seni öptüğümde içinde kaybolduğum yıldızlar
Bütün bunları unutmak
O kadar kolaymış ki bi tanem
O kadar kolaymış ki
-
Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne
Tuttum, ta içime oturttum seni
Aldım, okşadım saçlarını, öptüm
İçtim yudum yudum güzelliğini
Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette
Bendeydi özlemlerin en korkuncu
Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan.
-
Dal dal kuruduğuma aldırma... Sen
Islak gözbebeklerime bakıp ağlama... Sen
Gözlerinde yaşamaya yemin ettim
Acılarına kefenin beyazını giydirdim
Yanan dudaklarına ıslak bulutları değdirdim
Yaz ortasında üşürsem kederlenme .sen
Kaldırımda dizlerimin üzerine yığılırsam üzülme..sen
Gözlerinde nefes almaya yemin ettim
Gülüşlerini yarınlarımda umut bildim
Karanlık geceye bir kalemde gözlerini çizdim
Kahverengi gözlerini bulundurmasın acıyla keder
Yüreğine baharın esintilerini doldursun kader
Sensiz gökkuşağını kelebeklerin sırtına giydirdim
Bir gülüşünle ömrüme " ömürler" ekledim
Toprağında dört mevsim çiçekler filizlensin
Gözbebeğinden al yanağına hiç gözyaşı süzülmesin
Gözlerinle hayata umutla bakmaya yemin ettim.
-
Gidersen Yıkılır Bu Kent
Gidersen yıkılır bu kent, kuşlarda gider
Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
Yanlış adresteydik, kimsesizdik belki
Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
Biz mi yanlızdık, durmadan yağmur yağardı
Üşür müydük nar çiçekleri ürpeririken
Gidersen kim sular fesleğenleri
Kuşlar nereye sığınır akşam olunca
Sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu
Sustuğun yerde birşeyler kırılıyor
Bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun
Adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına
Öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor
Birde seni ekliyorum susuşlarıma
Selamsız saygısız yürüyelim sokakları
Belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar
Geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar
Adını bilmediğimiz doslar kalır yalnız
Yüreğimize alırız onları, ısıtırız
Gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam
Gidersen kar yağar avuçlarıma
Bir ceylan sessizliği olur burada aşklar
Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında
Durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler
Ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
Menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri
Bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak
Yangınları anımsatıyor genç ölülere artık
Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
Sis ve intihar çöküyor bütün birhanelere
Bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun
İsyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim
Sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın
Devriyeler basıyor karartılmış evleri yine
Gidersen yıkılır bu kent kuşlarda ölür
Bir tufan olurum sustuğun her yerde
-
Aklımda her halin seni çok özlüyorum
Silinmez silinmeyecek izlerin derin
Ateşe atma tanlız bırakma
Seninle dolu bu kalbi unutma
Zehir oluyor geceler inan uyuyamıyorum
Sabahlar ışık saçmıyor şuan inan ağlıyorum
Seni çok seni çok seni çok seviyorum
Kopamam senden aşkımdan sevgilimden
Bir allahım var inan ki bir de sen
Ateşe atma yanlız bırakma
Seninle dolu bu kalbi unutma
Zehir oluyor geceler inan uyuyamıyorum
Sabahlar ışık saçmıyor şuan inan ağlıyorum
Seni çok seni çok seni çok seviyorum
-
Duy, sesimi her yerden duy
Gör, yüzümü her yerden gör
Dön, sebebi halim başka
Kalp kırık dökük yenik aşka
Dön, sebebim olma gayrı
Dön, dünleri vur da öldür
Göm, geçmişi sildim çoktan
Yar adın emir gibi haktan
O yosun gözlerin düşer gecelerime
İlkbahar gelir kokunu verir
Her yanı sarar aşk büyüsü
Sevdiğim gülün dile gelir
gözlerin düşer gecelerime
İlkbahar gelir kokunu verir
Her yanı sarar aşk büyüsü
Sevdiğim gülün dile gelir
Gücenmediysen, kırılmadıysan, darılmadıysan dön
Nasip olurda seni bulursam hesap sorarsan sor
Gülüm mü dersin ölüm mü dersin yeter ki ses gelsin
Bilirim senin için yaralı
Duy, sesimi her yerden duy
Gör, yüzümü her yerden gör
Dön, sebebi halim başka
Kalp kırık dökük yenik aşka
Dön, sebebim olma gayrı
Dön, dünleri vur da öldür
Göm, geçmişi sildim çoktan
Yar adın emir gibi haktan
O yosun gözlerin düşer gecelerime
İlkbahar gelir kokunu verir
Her yanı sarar aşk büyüsü
Sevdiğim gülün dile gelir
gözlerin düşer gecelerime
İlkbahar gelir kokunu verir
Her yanı sarar aşk büyüsü
Sevdiğim gülün dile gelir
Gücenmediysen, kırılmadıysan, darılmadıysan dön
Nasip olurda seni bulursam hesap sorarsan sor
Gülüm mü dersin ölüm mü dersin yeter ki ses gelsin
Bilirim senin için yaralı
-
Dünden bu güne.. kayıp bir benlik ile..
Nedenini bilmediğimiz savaşlarla.. döktüğümüz onca kanla..
Hüsranlarla.. bolca acıyla.. yasakla.. hatalarla..
Hep tam buldum dediğimizde aslında daha fazla uzaklaştığımız hissi veren..
Yaşama amacımız belki de.. belki değil..
Geliş sebebimiz belki de dünyaya.. onu bulmaya..
Peki ya o hiç olmadıysa.. ya sadece masallardan ibaretse..
Korkma.. sende benin kadar biliyorsun.. masallar güzeldir..
Ama masallarda kimse ölmez.. ve masallarda kan dökülerek mutlu olunmaz..
Bu bir savaş bebeğim.. sen bunun için çok masumsun..
Kan ve duman kokusu altında.. ölü bir beden sarmış seni.. koruyor..
Annendi belki.. yada başka bir kadın.. ne fark eder..
Sen bu savaş meydanında artık bir başına kaldın.. ağlama bebeğim..
Gel sana bir masal daha anlatayım.. yine mutlu sonla bitsin..
Sonra sarılayım sana.. rüyalarda mutlu sonu bulalım..
Ve sabah olduğunda hala nefes alıyor olmayı umalım..
Savaş çok acı bebeğim.. savaş çok acımasız..
Sakın ağlama bebeğim.. bak annen orada.. bulutların ötesinde.. sana bakıyor..
Şimdi gitmem gerek bebek.. sen bir gün daha yaşayabilesin diye.. kan dökmeye.
-
Kimbilir ne kadar güzelsin bugün
Benden uzaklarda doğum gününde
Hatırla ne kadar mutluyduk canım
Seninle geçen yıl doğum gününde
Kim derdi sonu bu, öyle bir aşkın
Belki kurumuştur çoktan gözyaşın
Kutlu olsun sana bu yeni yaşın
Bana da sensizlik doğum gününde
Benim için bir mum yaktın mı bilmem
Camlardan yollara baktın mı bilmem
Ah burada olsa dedin mi bilmem
Yoksa unuttun mu doğum gününde
Kimbilir kiminle kesildi pasta
Bir dilim düşmez mi bu eski dosta
Sen sevinç içinde ben ise yasta
Senden uzaklarda doğum gününde
Elbette kuş olup gelmek isterdim
Ben de yanağından öpmek isterdim
Seni bir kez daha görmek isterdim
Alkışlar içinde doğum gününde
-
Kapıyı vurup gidişinin ardından, bende "gitmelerin" üzerine kapadım tüm kapıları…
Benden gittiğini sandın ya hani, kitledim umutlarımı sanmaların üzerine…
Gitmemişsin gibi, hiç bitmemişsin gibi uyudum sana dün…
Uykumda içim ürperdi…
Rüyamda bile sen yoktun…
Gerçekliğini yaşattığın her ne varsa alıp, düşlerime kattın ve öylece gittin…
Beni karmaşıklığının içine hapsedip, ellerini çektin…
Şimdi bir sen yoksun birde sendeki ben yok…
Ve yine benim, yine sensiz yine bomboş yine darmadağın…
Düşündüm de "yok" olan çok şey var artık…
Önce sen yoksun…
Sonra senin bana kattıkların yok…
Her şey senden öncesi…Senden sonrası hiç yok !
Bir hiçlik bana kalan !
Sorma yok olanları, dokunuyor !
Var olanların zamanı şimdi !
Sensiz bir "ben" var…
Hüzüne karışmış umutlar var…
Beni içime küstüren, sende tükenen bende bitmeyen sevgim var !
Dinmeyen yağmurlarım var…
Anlattırma var olanları, canım yanıyor !
Kalemimin her darbesi gözyaşı misali…
Kalbimde sayısız cam parçaları…
Kırılmışım, dökülmüşüm…
Kendi kendime kalmışım başı boş sokaklarda…
Yok olanlara var olanları karıştırıp, susmuşum aynadaki halime…
Ve yine;
Sessiz bir köşede, kendimden düşmüşüm…
Ve yine;
Yüreğimde bir yerlerde kaybolmuşum…
-
Gece’ bile fazla bu akşam bana…Öyle siyah, öyle alacalı ki karanlık..Uyumak istiyorum, alabildiğine..Kapatıyorum gözlerimi, sen oluyorsun uykularım..Açıyorum gözlerimi, yalnızlığa kapılıyor düşüncelerim…Anlamsızlığımla eşdeğer oluyorsun aniden…
Gidişini seyrediyorum, anılarımın arasından…Tozlanmış duyguları temizliyorum, kelime kelime..İçim acıyor, derinden…Gülüşünü anımsıyorum…İçim burkuluyor…
Sensizliğe alıştırırken günlerimi, şimdi ne gerek vardı ki sana ? Düşüncene bile tahammülü yok yüreğimin.. Silebilsem yüzünü, gözlerimden…
Ne acı…Seni hiç unut(a)mamışım ki ben…Eskiyen eşyalarım arasına saklamışım yaşanmışlıkları…Ertelemişim sensizliği bile bile…
Şimdi…Ne şarkılar, ne satırlar dolusu cümleler..Hiçbiri iyi gelmiyor sensizliğime..Belki, çığlıklarımı susturmasam, ağlasam yağmur misali damla damla…Kimbilir, unutulursun belki ozaman…
O an, duygularıma baş kaldırıyorum…Bakıyorum gökyüzüne, bırakıyorum çığlıklarımı yıldızlara doğru…
Atıyorum seni özleyen her bir parçamı…Yüreğimi arındırıyorum fazlalıklardan…
Bu kadar kolay olmamalı…İçimdeki ses, seni çağırıyor her darbemde…
Durmuyorum…Parçalıyorum seni…Kanıyor her bir yanım...
Ya ‘o’ susacak, ya ‘ben’
-
Demlemeye bırakmalı bazen,
Bulanan manaları-zamanın ocağında
Ateşi de kısmalı…Fazlası acıtıyor aşkları
Yeminleri de sevmem tövbeleri de
Söz ağızdan net çıkmalı-sığınmaz insan
Zayıf değilse duyguları, antlara- isyanlara
Sonuna dek yüreğinin ardında olmalı
Geçer sanmak, kandırmaktır kendini
İz bırakır -an be an- durmaz özlemin kalemi
Çizer gözlerini, ellerini, dilini…
Ağlatır, kanatır, söyletir…
Yazarsın, uzanamayan kolların yerine
İçinde bir yer hep bilir-kimi kez-
Sevgiliye, kelimelerle gidilir
Can da anlar halden-canan da
Sevgi bitmez yaşanmışsa-sadece-bekletilir
Az bırak zamanın ocağına
Demlensin özlem…
-
Hani unutmak bir mumun ömrü kadardı.Kaç mum eridi gözlerimin önünde hayalini eritemedi hiçbiri.
Hani imkansızlıklar ellerimizde tükenirdi.Kaç imkansız tükendi avuçlarımda bir sen kalakaldın parmak uçlarımda tek imkansızım.
Hani uçurumlara merdivenler yapardık kenetleyip ellerimizi.Sensizlik mi uçurum yaşamak mı uçurum seni sensiz bir başıma.
Dokunmakla mı yaşanırdı anılar.Kıyamadıgım tenine dokunmayalı kaç asır geçti halbuki peki neden yaşamaktan usanmadı anıların.
Kelimelerin karışıyor beynimin kıvrımlarına.Sen başka tenlerde erirken ben senin kokunda tükeniyorum.Gitmek kolaydı sen gitmeyi seçerken ben hiç gidemeyen olmuştum halbuki.Kendime bile itiraf edemediğim sevgini yaşamayı seçen olmuştum.
Tek yanlışın tüm dogrularımı sildiği yerdeyim.Senle başladıgım ve bir daha hiç ayrılamadıgım yerdeyim.Sense benden sonra tükettiğin kimbilir kaçıncı sevdanda.
Eski bir fotografın yakılmış kısmıyım belki de artık.Ama o sonsuz sevgiyi sonsuz kılan parçayım.Sense puzzlemın kayıp parçası.
Hani yeniden severdi insan.Denemedim zannetme.Seni silmek için tutundum bir başkasının avuçlarına,beni yabancı ellere nasıl bıraktıgını hiç kabullenemeden.
Belki de bir aldatmacanın başrol oyuncusu olarak,kalbimin kapılarını kapatıp yüreğimi susturarak.
Sana yazılmadı bu satırlar üstüne alınma.Bu satırlar yüreğimin sessiz konuşması sadece.Dillenmeden aglaması.Sesini hiç duyuramadan tekrar susması belki de.
Kaç yıl geçti oysa sen umarsızca gideli.Hani görmeden sevemezdi insan.Oysa yüzündeki tüm çizgiler ezberimde dururken kalbimden nasıl silinir suretin.
İşte yine sensizlik kokan bir gecenin demindeyim.Sen gideli güneş dogdumu sahi.Denizin yosun kokusu yayıldı mı yine.Martı çıglıkları sardı mı gökyüzünü ya da gökyüzü aynı mavi mi.Sen gideli gece buralarda gökyüzü hep siyah.Deniz yosun kokmuyor.Dalga sesleri bile sustu.Yagmurlar yagar bazen gözlerime.Sen gittin gideli mevsim hep kış.Buzdan bir yatak seriliyor ayaklarımın bastıgı yerlerde.
Hani ben hiç gülmekten vazgeçmezdim.Şimdi neden sahte gülücükler var yanak kıvrımlarımda.Neden ıslatıyor yagmur damlaları birer çig olup yanaklarımı.En sevdiğim mevsim bahardı şimdi anlıyorum baharım da sen.Papatyaların üzerine serilip gökyüzünün mavisini seyretmek gibi hala seni düşünmek.Gelincik tarlasına yol almak gibi hayalinde yaşamak.Galatadan İstanbul u seyretmek gibi fotografında uykulu gözlerim, yastıgıma sıgınıp sana uyumak.
Söyle savurabilirmiyim kalbimden seni ötelere.Ya da kaç uzak alır götürür seni benden.Kaç asır unutturur sevdanı.
Hani unutmak bir mumun ömrü kadardı?Kaç mum eritmeli daha?
Yüreğime akıtmadan sevgini ya da kaç mum sığdırmalı hayatıma seni unutmak için?
-
Sana Söyliyeceklerimi Susturdum
Sonbaharda Aqaçların Yapraklarını Döktüqü Gibi
Döktüm Dilimdeki Sözcükleri
Hepsi Bir Haykırıs Hepsi Bir Yakarıstı
Sen Anlamadın....
Artık
Geride Bırakıyorum Sana Ait Olanları
Kelimeri Ve Şarkıları Baskası için Söylenmek Üzere
Raflara Kaldırıyorum
Senin içinde Geçtiqin Bir Sözcük Bile Olmayacak Artık
Sana Dair Olanları Söküyorum Tek Tek
En Zorda insanın Geçmisini
Ve Anılarını Sökmesiymis
Anlıyorum
Hep Pesinden Gelecek Bir Geçmis De istemiyorum
Artık Geçmisimi De Bırakıyorum Arkamda
Geriye Bakıp Daha Çok Hatırlamak
Ve Üzülmek istemiyorum
Unutuyorum Desem Yalan
Unutmuyorum Şimdilik
Sadece Alısıyorum
Alısmak Unutmanın Baslanqıcıymıs
Önce Alısırsın Sonrada Unutursun
Unuttuqunda Da Geri Dönmezsin
Bakmazsın Bile
Şimdi
Söylediqim Sözleri De Geri Alıyorum
Siliyorum Birer Birer Bütün Yazdıklarımı
Karalıyorum Adımın Yanına Yazdıqım Adını
Senle Yaptıqım
Doqrularımı Ve Yanlıslıklarımı Ayıklıyorum
Yanlısları Koyuyorum Bir Köseye
Doqrular Zaten Benim Doqrularım
Bu Askın Bütün Hesabını Kapatıyorum
Bize Dair Hiç Bir Şey Yok Artık
Ne Sen Ne Ben Artık Bir Şey Söylemeyeceqiz
Söylesende Ben Duymayacaqım
Sözcükler Anlamını Yitirdi Artık
Sana Dair Söylenecek Bütün Sözleri Tükettim
Kelimeler Dilsiz Artık
Lal Ettim Dilimi
Sana Bir Şey Söylemiyorum.
-
Ağla yaralı kalbim her şey yalan
Ağla bir avuç küldür elde kalan
Artık savrulup gitsen de rüzgara
Ağla mazidir şimdi senin olan
Yaralı yaralı yaralı kalbim..
Dokunduğun el yalan
Sakındığın gül yalan
Sel akar kum olur
geriye kalan
Ağla yaralı kalbim hepsi yalan
Ağla bir avuç küldür elde kalan
Yaralı yaralı yaralı kalbim
-
Seni neden sevdiğimi soruyorsun! ! !
Bunun bir cevabı olabilir mi?
Yağmura neden yağdığını sorabilirmisin?
Ya da güneşe neden doğduğunu...
Peki sarmaşığın yanındaki ağacı neden sardığını sorabilirmisin?
Şimdi kafanı yukarı kaldır,
Aç ellerini ve dua et;
Dua et ki Allah sana da en azından birini,
Ya da bir çiçeği,
Ya da bir böceği sevdirsin...
Ama o sevdirirse öyle seversin ki;
Bir papatyadan umut beklersin,
Bir kelebeğe boyun eğersin,
Bir ömür de geçse ümit beklersin...
Sevginin nedeni niçini olmaz güzelim,
Ya seversin, ya da seversin.
-
Gönlüne son göz eden,
Sevda kuşuyum ben.
Kalbinin odaklarına sal dağıt beni.
Sakla ömür boyu solmasın güllerim,
Tane tane kopar kırlara dağıt beni.
Başlanmamış başlangıçlara,
Dağıt beni BİRTANEM.
Yeni sevdalarına yeni hayaller ek benimle.
Göm geçmişin anı dolu İstanbulunu,
Yazılmamış şarkılara şiirlere dağıt beni.
Gel yeniden çizelim İstanbul manzaralarını,
Çekelim sineye doyasıya toprak kokusunu.
Yeşil umutlarda buluştuğumuz,
Çınarların bağrına gönül farkımıza,
Yaprak yaprak dağıt beni.
Arama ihanete uğramış,
Yıpratılmış dost sevecenliğini.
Bırak dostunda aşkında ben olayım.
Haykır şiirlerinde bir kez daha sevdiğini.
Kocaman yüreklere,
DOST DOST DİYE DAĞIT BENİ.
-
Sevdim mi bir kere severim
Uğruna canımı verecek kadar
Aşkından deli divane olacak kadar
Herkesi önüme siper edecek kadar
Ayrılığa yer yoktur sevdim mi
Başkasına yan gözle bakmak mı asla
Bir tek onu düşünür ona odaklanırım
Bütün yüreğimle bağlı kalırım
Hayatımdaki herşey sevgi üzerine kurulur
Aşk kanıma girdiği zaman
Dünya bambaşka olur
Kalbimde sevdiğim olduğu zaman
Dünya bi başka gelir gözüme
Aşık olduğum zaman
Yaşam'ım mutluluktan uçurur beni
Sevdiğimle oldugum zaman
Herşey o kadar güzel olur ki
Sevda ateşi yüreğine işlediği zaman
Kor gibi yanarsın sevdiğin zaman
Hiç birşeyi umursamazsın gözlerin ışıldadığı zaman
Kör olursun gözün görmez hiçbir şeyi
Aşk kapını çaldıgı zaman
Zaman mekan dinlemez yakalar seni
Sevda yangınları başladığı zaman
-
Sen böyle güzelsin, sen böyle tatlı
İçimden hep seni sarmak geliyor
Yıllar var gönlümde, hasretin saklı
İçimden hep sana koşmak geliyor
Söz geçmiyor artık yasak aşkıma
Ne olursun beni yanlış anlama
Belki bu arzuma kızacaksın ama
İçimden hep seni öpmek geliyor
Geçtiğim her yolda karşıma çıksan
Bir tatlı gülüşle yüzüme baksan
Gönül ocağımı aşkınla yaksan
İçimden uğruna ölmek geliyor
-
Geceye Sordum Seni..
Nereye sakladın diye,
Karanlıkla Konuştum.
Çamurda yürüdüm.
Üstümdekileri parçaladım.
Gök yüzüne bakıp bekledim.
Göz yaşlarım, yağmurla sel oldu.
Sana sensiz ağladım.
Seni senden çok sevdim,
Haberin yok.
-
gözlerine hapsettim yarınlarımı
sen yoksan varsın yaşamasın ömrüm baharlarını
gül yüzlü meleğim yoksun hayatımda
sürgün yaşarım kalbimin en derin mahpuslarında
aşkımı sakladım yıldızların arkasına
görmesinler bilmesinler istedim
gözyaşlarıma yenik düştüğüm gecelerde
ellerini nefesini hissettim...
yasakları aldım yanıma
sevdanı, seni, aşkını,
ömrümü... gülümü yasakladım kedime
dönüp baktımda arkama
kendimi bulamadım... yasaklarda kaldım bende...
boğazımda düğümlerle sustum günlerce
esir ettim gözyaşlarımı gecelere
dön istedim gör istedim
utanmaz hasretimle...
ve
sensiz kalmış yüreğimin
çığlıklarıyla sesleniyorum şimdi sana
nerdesin gül yüzlüm
nerdesin ömrüm...
-
Sevgimiz hatıra kaldı,yaban ellerde
Çözülmedin
Çözemedim ben seni.
Duygularım saklı kaldı,meylerde şişelerde
Kana kana,
İçemedim ben seni!
Sevgiye nankör oldum,tattığım sevgilerde
Çok aradım,
Bulamadım ben seni!
Gururum saklı kaldı,en tenha köşelerde
Kimselere şikayet,
Edemedim ben seni!
Sevgime düşman oldum,karanlık gecelerde
Sevince ne yapsam,
Silemedim ben seni!
Aşkın gizli kaldı,benim kalbimde
Bir türlü mazilere,
Gömemedim ben seni
-
Kapanan gözlerim yine düşlere yol alır
Unuttum diyen dilim yüreğime kulak verir
Dizelerim sana kilitlenir
Gece olduya ellerim kaleme değiverir..
Ve sonra sensizliğin acısı dökülür kağıda birbir
Hece hece
kelime kelime
Ve bir ara düğümlenir sözcükler,
Kalem susar sözler kilitlenir..
Gözüm bir yıldıza takılır,
Sanki uzaklığını anlatır!
Takılır kalırım saatlerce,
Sanki seni bulurum o parlayan şeyde..
Umudum oluverir biran
O parlak ve baktıkca büyüyen şey
Ve kalbim hızla çarparken,
Kaybolur yavaş yavaş..
İşte herkese umut veren gün!!
Nedense bana kara bulut gibi gelir!!
Uzun bir günden sonra..
Yine sen gelirsin!
Yine umudum gelir!
Bilirim gidecekya..
Olsun!!
Nasıl olsa gidişin gibi dönüşünüde
Bilmek varya..
İşte o yetiyor bana..
Bak yine gitti ellerim kaleme
Birbir seni yazdıyorum
Bakışını
Gülüşünü
Herşeyinle seni..
Geceler hep sen demek
-
Gözlerimi kapattım yokluğumda var olan kendimin üstüne. Çığlığımdataşıdım ellerime sığmayan bensizliği, kızıl sancıların içdökümünde.
Rüzgar saçlı bir yalnızlıkta yandım. Nehirler geçti içimden, içim nehirlerden geçti; talan edilirken Züleyha´sınaaşk düşen bağışlanmış mısralar. Ve şimdi kalbimde adı konulmamış birsüveydanın ölüm günahları. Ve tufanları avuçlayan ömrümde Nuh´un ayakizleri.
Adıma küstüm...
İsimsizliğimin ölgün kentlerinde vurulup duruyorum, sana hep altı susuş kala.
Hadi konuşsana!
Susma gözlerime öyle derin derin.
Kimsesizliğimin kimliğine suret olmayacak mısın yoksa? Aynalardagöremediğim hükümsüz yüzümü, yüzüne kabul etmeyecek misin? Bak el pençedivan durdum aşkın önünde, beni biraz daha susarak acıtacak mısınsesimi?
Biliyorsun, rengi mahpus aşkımın mahşere and içen gözleridir sensizlik.Ey boğazıma kadar battığım yağmur, hadi al beni! Gözbebeklerindeyıldızlar eriten gece, hadi boğ beni!
´´YAĞMUR GECEDEN AL BENİ´´.
Ey Aşk! Güzellik bile sana meftun değil mi? Düşlerimden başka bir hüzünde yaktım mı en meczup tebessümleri?
Bilsen, çöle kesmiş tenha bir gökyüzü indi geceme. İçine kan bulaşantekinsiz uykulara uyudum. Kurak bir intihar düştü şairliğin yazgısına,yığıldım kaldım ´´bana inmeye korkan SEN uçurumlarında´´.
Sevdiğim!
Acıya düşen içine, içine düşen acıya, tufanıma, rüzgarlığıma yenik geldim. Tutma ellerimi düşeceksin yoksa.
Duru bir gülüş anında saklısın sen, an gibi. Altı harflik susuşun kıyamet ağrısı dilimde. ´Aşk bitti, yüzümü buldum´ diyenlerin içten pazarlıklı yalnızlıklarına inat, içimin suretisin.
Ellerin yasadışı sevdalarda ıslanan heyula sensizliğim. Gözlerin gülyaprağında kanayışım. Çek gözlerini alnımdan. Yazgıma dokunuyorsun!
Benden saklanabileceğim bir İstanbul var mı gözlerinde? Susmaya dairtekmil suskuları ´´ konuş/sana ´´ dediğinde bozar mı gülüşü yırtılmışkelimeler?
Ey Aşk!
Kara kalemlerin aşkına!
Ten hummalı saçlarında boğulmalarım yetmediyse bil ki; kahrolası budenizler az gelir ağlayışlarıma. Sen hüzün divanında acının aşkı, aşkınacısı. İşte eşiğindeyim! Aşkın mahrem cinnetlerine sunma beni sevdiğim.Azalırım.
Ey Aşk! Kalk ayağa ve ağla tutuşuncaya dek!
Çünkü anlamını gizleyemiyorum aşktan.
-
Neden yağıyorsun yağmur?
Nerelerı ıslatacaksın?
Maksadın beni ıslatmaksa,
Boşuna yağacaksın.
Gerçekten baktığında,
Gözlerimin ıslak olduğunu anlarsın
Kalbimin ise ne denli yanmış olduğunun farkındasın
Yağmurlu havaları sevmiyorum, yağma artık!
Duymuyor musunuz? Hey sizler yağmur damlaları
Değmeyin, dokunmayın tenime!
Ayrıldığımız günü hatırlatıyor, soğuk ıslaklığınız
Evet durun artık, gücüm kalmadı ağlamaktan
Ayrılık çok zordur sevenlere,
Gözyaşları sebepsiz süzülür yanaklarından.
Gökyüzü ile birlikte ağlarlar hiç durmadan.
Neden anlatıyorum ki bunları sana?
Vaz mı geçeceksin yağmaktan?
Yağma artık, herşeyin farkındasın
Birilerinden habersizce,
Daha kaç tane aşığı ağlatacaksın?
-
Yazıyorum şuan hissettiklerimi, yazmaya çalışmak kar etmiyor çünkü inan hissettiklerimi yazmaya kelimeler yetmiyor. Meğer ne kifayetsizmiş sözcükler aşkın yanında, Gözlerine bir kere bakmam bir romanı yazmama yeter.
Hiç bir şey yerini tutmuyor senin.
soğuk klavyemin tıngırtıları beynimi kemiriyor adeta, Yoksun sevdiğim yoksun işte...
Müziğin her notasında sen varsın sanki
Bak ne diyor şarkıda , Onur Akın
"Geceyi sana yazdım sızımı sana
Tutundum güzel sesine tenine tutundum..."
Yanarım sana....
Sensizim sana koştum iklimler boyu
Uykular yanan liman uykular haram
bir vapur geçer dalgasında savrulan ben
dön yürek yurduma evine dön..
-
Heryer karardı, korkma sarıl bana dunya yalan ama boşver elimi tut
Herşey bitebilir, korkma sarıl bana herşey yalan ama boşver elimi tut
Herkes kalleş, korkma sarıl bana, bugece çok soğuk boşver elimi tut
Yine yalan atmadım, haydi darıl bana son birkez olsada nolur elimi tut…
SON BİRKEZ OLSADA NEOLUR, NEOLUR ELLERİMİ TUT…
-
Ben sana sevmenin ne demek olduğunu öğrettim
sende bana seni sevmenin ne kadar yanlış olduğunu
simdi sırada gitmek var...
yüreğimde kalan emnanet sevgini vererek
çıkacağım hayatından
ve nasıl girdiysem yalan gözlerine
öylece akıp gideceğim
bir kaç damla gözyaşıyla birlikte
yanaklarından süzülüp dudaklarında son bulacağım
hani her şeyin başladığı yerde?
şimdi sırada susmak var...
şiir bitince başlayacak sessizliğim
duymayacaksın bir daha seni seviyorum sözünü benden
bir başkasının söylediği en güzel söz bile
titretemez yüreğini bundan sonra
ve hiçbirşeyin değerini kavrayamaz benliğin
ben sustukça...
suskunluğum saklıdır
ihanetinin suçlusu olan \'dilinde\'
hani bana herşeyım dediğin
yani yalanlarınla yaraladığın yerde......
şimdi sırada gülmek var...
gözyaşıyla geçen yıllara inat gülmek!
yağmurlarla yarışmaktan vazgeçmek...
ama ben sende unuttum gülüşümü
girişinde parkı olan şehirlerde kaldı tüm sevinçlerim
çokca aşk.. özlem.. isyanlar ve gözyaşı
işte sana gençliğim!
oysaki herşey güzeldi bir zaman
adam gibi ağlamak bile koymuyordu
bugünkü sahte gülüşler kadar....
şimdi sırada isyan var...
\'sonsuza dek\' diyen dillere
aşkın gucuyle aşılan yollara
kolarımda beklerken ellerde gördüğüm sahte yüreklere
ve bana hatırla diye bıraktığın gecelere
isyan nerde başlar bilirmisin sen?
sevgiyle çarpan kalbin ihanetle durduğu yerde...
şimdi sırada maziyi gömmek var...
sonu hüsranla biten senelerı
hepsi seninle yaşanmıştı
mevsimlerin bir tadı vardı eskiden
seni bana sevdiren yüzündeki imkansızlıktı
mutluluk mu? uzun zamandır uğramadı
çünkü o uzaktaki bir şehrin tozlu kaldırımlarında kaldı....
şimdi sırada özlemek var huzurla gecen yılları
yalansız..dolansız.. tüm saflığınla
kollarımda uyandığın sabahları
terminallerde yaşanan burukluğu ve
geceleri uyurken yanımda duran sıcaklığı özlemek
o sıcaklık şimdi
resimlerin hatırlattığı anılarda saklı....
şimdi sırada unutmak var...
yaşanan ya da yaşanamayan güzel günleri
büyüsü bozuldu bu sevdanın
en iyisi kurutmak hayalleri ve bır daha kurmamak
düşünmemek geçmişi..
ve sürdürmemek yalan yüreğinde yarattığım
hiç bir geleneği!
bir güzelliktin uzun zaman once yüreğimde yer eden
şimdilerde ise çirkın ruhunla birlikte kaybolup giden.....
şimdi sırada teşekkür var...
\'sevgili\' olmayı başardığın zamanlarda
yaşattığın mutluluklar için.
pınarlarımı kurutup başkasına ağlamamı engellediğin için.
benliğinde yer eden anıları benimle yasamayı
tercih ettiğin icin.
ve en önemlisi bir dilim ekmeği ikiye böldüğün için....
aslında sana o kadar çok tesekkür borçluyum ki....
mesala derslere sarhoş girişim!
hiç bir şiirimi istediğim gibi bitiremeyeşim!
acıları yüreğime kazıyıp mutluluğumu gölgeleyişin!
çok sevdiğim şarkıları unutuşum
hepsi senin eserin teşekkürler sevgilim.....
kalabalıklar ortasında yalnızlığı tattırdın
bakamaz olduğum uğruna kırdığım dostların yüzüne
açamıyorum odamın pencersini
güneşe olan utancımdan!
o çok sevdiğim rüzgar benden uzakta esiyor şimdi
sonbahar da küstü...
yapraklar öyle guzel sararmıyor
oysa tek sırdasımdı seni bana sevdıren eylül yağmuru
gençliğimi çöpe atım sayende
ve yıktın beni ayakta tutan umudu
teşekkürler sevgilim son kez teşekkürler
şimdi herkes biliyor gözlerının kahverengi
adının da kahpenin biri olduğunu.
-
Konuş sevdiğim
Yüreğinin şarkısını söyle bana
Gece karanlık, yıldızlar bulutların arkasında yitip gitmiş
Rüzgar iç çekiyor yaprakların arasında
Bırak çözeyim saçlarını, kulaklarımı göğsüne bastırayım
Ve orada o tatlı yalnızlıkta gözlerimi kapatıp
Kalbinin mırıltılarını dinleyeyim yüzüne hiç bakmadan
"Zerrin Özer"
Bende bakamam
Dayanamam gözlerine, tut ellerimi
Gitme aşkım gitme böyle ne olur gitme
Böyle sensiz çaresiz bırakma beni
"Kenan Işık"
Söylediklerin bitince
Sessiz oturalım hiç kımıldamadan
Yalnız ağaçlar fısıldaşsın karanlıkta
Ve öylece bitsin gece
Birbirimizin gözlerine bakıp, ayrı ayrı yollara gidelim
Konuş sevdiğim...
Yüreğinin şarkısını söyle bana
"Zerrin Özer"
Kim bırakmış kim
Kim bırakmış seni söyle, tut ellerimi
Gitme aşkım gitme böyle ne olur gitme
Böyle sensiz çaresiz bırakma beni
"Kenan Işık"
Güller duruyordu gecenin içinde
Sarı güller...
Ne olur koparma, dedim
O kadar güzel duruyorlar ki orada
Ah!... dedin, biz de birlikte güzeldik
Ve koparıp gülleri bıraktın ellerime
-
Boşver be yaşı başı!
gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver?
şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan,
sarı bir kaşkol atabiliyormusun boynuna, ondan haber ver?
koyma bir kenara yüreğini, aç kapılarını,
gelene geçene yol verme girsin diye içeri ama
gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna
Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda,
ama aklını kaybedecek kadar bir aşk varsa avuçlarında
bırak aksın yollarına
yağ geç , yık geç, kimse inanmazsa inanmasın
sen inan yüreğine
hem ona geçmezse kime geçer sözün?
büyü büyü....
bak ellerin ayakların kocaman,
aklında maşallah yerinde,
e ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye.
akıllı ol, yüreğin gelir peşinden,
boşver yaşı başı,
aşk varmı aşk sen ondan haber ver?
takılmışsın yüzündeki gözündeki çizgilere
o çizgilerin yüreğine neler kazıdığını düşün
atmak mı istiyorsun kendini bir dereye soğuk bir kış günü
öl gitsin...
Boşver be yaşı başı!
kim tutar seni kim?
kendi yüreğinden başka kim?
Aklını al da öyle git
ister bir duvara, ister bir odaya, ister kıra, bayıra vur da git
Dert etme ellerini, onlarda gelir seninle bırakmadıkça birine
o biri de gelir gerçekten istediğin oysa
seveceksen ve öleceksen uğruna..
yaşa be, yaşa da öyle git, gireceksen toprağa...
yaş 70'e gelse bile hayat daha bitmemiş
sen mi biteceksin?
çekeceksen bile bayrağı
YAŞADIM ULAN DİBİNE KADAR diyemiyecekmisin
-
Sana gelsem sadece,
Yıllardır içimde sakladığım
Ve haykırmak için biriktirdiğim sevda sözlerimle...
Yada konuşmadan tek bir söz söylemeden,
Suskunlugumla gelsem,
Utangaçlığımla,
Güçsüzlüğümle,
Hatalarımla.
Arzuladığım ve ertelediğim herne varsa
Hepsini alıp gelsem.
Beni böyle kabul edermisin?
-
Seni özledim desem bir gece yıldızları toplayıp gelir misin yüregime
Ellerimi acıp mutluluklarını istesem gülüşlerinle düser misin gözbebeklerime
Rüyalarımda sana bir yer ayırsam mutluluklarınla girer misin kara gecelerime
Aglarsam bir gece yarısı bir tutam umut verir misin gelecegime
Yaşam boyunca seni sevecegim desem sevgi olup yerlesir misin düşlerime
Sen; yasama sevincimsin yarınlarımda
En güzel mutluluklarını yolla nefes bileyim bu canımda
Ne güzelmis meger seni severken beklemek; beklerken daha cok sevmek
Bulutların arasından süzülen damlalarda senin gözyasların mı var yoksa
Emsalsiz tarifsiz bir duyguymus seni sevmek oysa
Nadide bir cicek olsan keske tüm baharlar senin gibi mis koksa
İsmini yüregime, gözbebeklerini ise yıldızlara yazdım
Mutluluklarını ise hayatımın en güzel kösesine bıraktım..
Beklerken bile yeniden asık oluyorum sana
Ellerimi actım gül yüzünden bir gülüs yolla bana
Bazen aglarım gözbebeklerimi siler misin nazenin ellerinle
En gzüel mutlulukları yasıyorum bu deli sevginle
Gercegin ta kendiydi bu ask; rüya degildi bu yaşadıklarımız
İmkansız askların en güzeliydi bu deli sevdamız
Mutlulukların sevgi dolu nefesinde yasıyorum senden sonra
Senin dizlerinde uyurken nefesim son bulsa
İnan her satırında senin özlemini bulabilirsin tüm siirlerimde
Ne cok sevmisim seni bu deli gönlümde..
-
Sana dön desem dönmezsin,
Sana gel desem gelmezsin,
Bilirsin sen beni ne çok sevdim seni,
Unutamadım seni gittin bir kere,
Gidenler dönmüyor geri ne olur dön geri.
Lazımsın sen bana ellerin lazım,
Lazımsın sen bana gözlerin lazım,
Doyamadım sana tutamadım ellerini,
Tadamadım tenini kokun hâla üzerimde,
Yüreğim yanıyor kor ateşlerde.
Sana dön desem dönmezsin,
Sana gel desem gelmezsin,
Bilirsin sen beni ne çok özledim seni,
Bir seni bekledim bir seni istedim,
Silemedim seni gittin sen bir kere,
Gidenler dönmüyor geri.
Sensizlik batıyor içime,
Yokluğunda uyku girmiyor gözüme,
Yaşlar dinmez oldu gözümde,
Hasretin çığ gibi büyüyor içimde,
Nerdesin sen ah nerde.
Lazımsın sen bana bir tek sen,
Gözlerin ellerin lazım bana,
Nefes gibi muhtacım sana,
Bir seni sevdim bir tek seni,
Bir seni istedim bir tek seni,
Bir seni özledim bir tek seni,
Ölüm gibi ne olur dön geri.
-
Zamanlar
Güneş ekilip, yıldız biçilen zamanlardı.
Hatırlıyorum...
Ya önce sen vardın yürek olarak içimde
Ya da aşk vardı önce
Gelip içimde kestiğin
Hatırlamıyorum...
Ben imkansıza dudak bükerdim
Sense halime gülerdin...
Olsun! O günlerde ben
Biraz mutlu biraz umutlu
Biraz içliydim
Doğrusu en çok da
Kelebeklerin kanadına işlediğin
Aşkından dertliydim...
Ama o zamanlar
Güneş ekilip yıldız biçilen
Zamanlardı
Aşk dediğin belki de
Geceye veda etmeyen bir ay�dı...
Türküler saklardın derinlerinde
Sazından kaçak...
Bilmezdin.
Ben görürdüm duyardım da
Sen bir kez olsun söylemezdin
Korkularını zaten
Kimselere vermezdin...
Ve böylece
Sen yağmura
Yağmur benim gözlerime hasret
Yaşardık...
Heyhat!
Hep ama hep
O imkansıza takıldın da sen
Ve belki de bu yüzden
Aşk gelip bizi sarsınca yüreklerimizden:
Ben ağlardım gözlerim gülerdi...
Sen gülerdin gözlerin susardı...
Şimdi ben
O zamanların renklerini unuttum.
Belki mavi, belki sarı, belki aktı...
Hatırladığım tek şey
Güneşle yıldız arkadaştı...
Bilenler bilirdi
Çok sevmiştik biz
Çok!
Ben gönlümden
Sen dilinden...
Ben unutsam da şimdi
Sen hatırlarsın.
Sesinde ufacık bir hüzün olsa
Ya da acıtan bir özlem gözlerinde
Bembeyaz gecelerinde gelirdim sana bu şehrin...
Gelirdim... Gönlümden...
Ve sen
Hoş geldin" derdin
Dilinden....
Kocaman bir çocuktum o zamanlar
Belli!
Dil nedir, gönül ne?
Anlamını bildiğim
Şüpheli!
Şimdi söyle bana!
Kaldıysa geriye ne kaldı?
Tek tarafı hesaplı bir sevda
Niyeti bozuk bir dava
Bir de
Sadece dağlara caka satan bir sema...
Ama ben bunların hepsini sevdim.
Şaşacak bir şey yok!
Dedim ya... Ben
Güneş ekilip yıldız biçilen zamanlardan geldim...
Sonraları
Belki de hiç gülmedim
Ve sen
Kelebeklerin ömrünün üç gün olduğunu
Hiç bilmedin!
-
Sanmaki mazi olup unutuldun sevdiğim
Sanmaki sensiz ben tamam oldum.
Her gece seninle uzandım rüyalara
Her sabah seninle uyandım hayallere.
Kaderdi ya yaşanılanlar,
Ama ben hep isyan ettim sensiz yarınlara.
Çok oldu seni sarmayalı,
Gözlerime dalıp ta şarkılarını dinlemeyeli.
Sanmaki unutuldun sevdiğim,
Hep olmak istediğin yerde
Hep derinlerde kanadın sevginle.
Kimi zaman gözlerimden süzülen damla,
Kimi zaman da içimdeki fırtına oldun.
Adını koymaktan hep korktuğum sen,
Yıllar oldu yüzünü görmeyeli.
Belki sen de kurdun çoktan yuvanı,
Belki sen de andın hep adımı.
Ama sen hiç bilmedin ki;
Ben sensiz hep yarım kaldım!
-
Bir sen güzelsin...... Sen gözlerimin ufkunda tüterken
Hüzün yağmurları yağmazdı günlerime
Ilıman ikliminle dolardı içim
Nasıl da sokulurdu ellerin ellerime.
İnce bir yapraktı saçların;
Yaşlanmış ağacımın dallarında
En gür şafaklar sökerdi
Aşkımızın yollarında.
Sen sıcak gülüşlerde yaşardın
Avuçlarında hep bahar yağmuru.
Yirmi yaşın elleriyle okşardım seni
Uzandığımız gök maviydi ve deniz duru...
Kaçıp sana sığınırdım
Geceler üstüme üstüme gelince.
Sonsuz mutluluklar ormanında
Bir nazlı geyik gibiydin ince.
Bir sen güzeldin benim için,
Bir de yüzünde açan karanfil.
Öyle çok esiyordun ki içimde
Bahar rüzgârı gibi efil efil...
-
Kandırabilirim Bir küçük çiçekle kandırılabilirim şu sıralar.
Bir tek papatya, bir kır menekşesi ile örneğin
Bir kaç satır şiire tav olabilirim
Bir gamlık notayla artar sevincim
Bir parça güneşle kandırılabilirim şu sıralar
Gündoğumu, günbatımı fark etmez
Bir oturumluk deniz kenarına tav olabilirim
Rüzgârlar beni üşütmez.
Bir kaç damla yağmurla kandırılabilirim şu sıralar
Üstelik şemsiyeler evde unutulmuş
Bir bardak sıcak çaya tav olabilirim
Üstüm başım henüz yeni kurutulmuş.
Bir tutam sevgiyle kandırılabilirim şu sıralar
Fazlasına öykünmeden
Bir kaçamak bakışa tav olabilirim
Belki bugün, gün bitmeden
-
Bir nefes düş gibi... Bazı duygular vardır anlatılamaz, anlaşılır sadece.
Sevenin sevdiğini bilmesi kadar, sevilen de anlar sevildiğini.
Sevgi her zaman belirli kelimelerle söylenmez.
Çoğu defa bir bakış yeter de artar bile...
Yeryüzünde hiçbir kuvvet insanoğlunu
sevme hakkından alıkoyamaz.
Sevmek çoğu zaman var olmaktır.
Sonunda bizi yok olmaya götürse bile.
Ben şimdi varım ve seni sevmek hakkımı kullanıyorum.
Sen bile buna karşı koyamazsın.
Sana gelinceye kadar sonu gelmez bir arayıştı sevgilerim.
Bir zaman başkalarında aradım seni,
başka yüzlerde, başka ellerde aradım.
Aldandım, fakat birgün seni bulmak ümidini kaybetmedim.
Nasıl olsa gelecektin birgün.
Ve işte geldin de!
Bana tatmadığım hüzünleri tattırmaya,
bilmediğim kederleri öğretmeye geldin.
Acıdan yana ne kalmışsa yaşamadığım
hepsini bir bir sen yaşatacaksın bana.
Birgün yaşamanın gereksizliğini de senden öğreneceğim.
Bu selin akışını hiçbirşey duduramaz artık.
Ummadığım ve ummadığın bir anda çıktın karşıma.
Coşkun ırmaklar gibi, amansız seller gibi geldin,
mutlaka yıkarak ve benden birçok şeyleri
beraberinde sürükleyerek gideceksin.
İşte o zaman yoklukların
en dayanılmazı ile karşı karşıya kalacağım.
Ergeç gideceksin; beni anlayamadan,
beni sevemeden gideceksin.
Yalnız bir iç kırıklığı kalacak senden,
tesellisiz bir hüzün kalacak.
Yıllardır aradığım sendin
ama sen gittikten sonra başkasını aramayacağım.
Gelmeyecek bile olsan, ömrümün sonuna kadar arardım seni
Ama geldin bir kere; ister bilerek gelmiş ol, ister bilmeden...
Geldin ya!
Şimdi herşey güzel seninle.
Yürümenin, konuşmanın,
nefes almanın bir başka anlamı var artık.
Sen varsın ya, herşey bambaşka gözlerimde.
-
Gel
sen yoksun
bütün sokaklarına kar yağıyor ömrümün
nefesim
üşüyen bir gelincik ayazı
bütün geceler aysız
durmadan bir ezgi savruluyor dudaklarında gecelerin
hüznün uzayan saçlarında kimsesizliğim kanıyor
yağmalanmıs bir ömrün ortasından sızarak
yaralı gönlümün ırmaklarına doluyor
gel
her gece bır deprem oluyor
ey çağlayan bir suda yittirdiğim menekşe gözlü kız
seslen bana nerdesin, hangi uzak şehirdesin
bir rüzgârın kanatlarına vursam duyulur mu sesim
gel
erişilmez uçurum diplerinde kaldı özleyişler
yaralı ceylanlar sekiyor bakışlarımda
tomurcuklar öksüz, serçeler dilsiz
her durakta boynu bükük bir çocuk üşüyor
ve ben bu yağmurlar dolusu yalnızlığımla
bütün bulutlardan sana koşuyorum gel
yürekler boş, bakışlar anlamıyor beni
her akşam vakti,
el ayak sesleri çekilirken caddelerden
vurup yüreğimi narlı sevdalara
yıldızlara ağladığımı kimse bilmiyor
kimse bilmiyor, her gece
dudağımda bir şiirin kanadığını
ey yavru bir kuş gibi
düşlerimin arasından uçup giden uçarı kız
yaşım on beş idi, yüz oldu, binyüz oldu
yaşlandım yaşamadan aşkı ve baharı
farkında değilim şimdi,
geçen günlerin değişen mevsimlerin
yağan karlar altında kaldı kalbim
gel
geçmiş bahar sokaklarına çıkar beni
bahçesi tarumar bir çiçeğin kirpiğindeyim
bir kar çölünün ortasında
bir insan mahşerinin içinde
yapayalnız
her bakışta bir hüzün,
her hüzünde bir bakış kanamada
bir sonsuz rüzgar başladı gittiğin yerde
gel
gel
bahar sokaklarına çıkar beni
yıldızları sönmüş bir gecenin sayfalarında ışıksızım
özlemler damıtıyorum durmadan karanlığın yapraklarına
kalbimin üstüne üstüne yağıyor kar,
göçüp gitti kuşlar çoktan ve ben
bölüp iklimlere o sevda tılsımı türküleri
işleyip alnımın çizgilerine tel tel
kalbimi sana rehin tutuyorum
gel
hasret ki yolları kanamalı ağır bir hüzündür
geçip giden günlerin terkisinde
rüzgâr koyaklarını yitirdi, sözcükler büyüsünü
her mısrada çığlık çığlık yüreğim
gel
ömrümün bütün sokaklarına kar yağıyor şimdi.
-
Yağmur ol, derinden ve sessiz yağ üstüme
Serinliğin, bırak işlesin iliklerime
Şarkılar biriksin ayaklarımın gölgesine
Damla damla aksın coşkun denize
Yüreğim yorgun umutlar biriktiriyor
Bir gölge izliyor derinden ve sessiz
Bulutlar ihanet safları kurmuş
Ağıyor yeryüzüne, ıslanıyorum
Aralıksız damlalar vuruyor yüzüme
Kan revan gözlerim suda boğuluyor
Sözler diziliyor boğazıma
Susuyorum derinden ve sessiz
Islıklar karşılıyor dönüşümü
Rüzgârın savurduğu bulutlar gibi
Savruluyorum şehirden şehire
Şehirler, ıslak bir akşamda
Yavru ceylanı bekleyen avcılar gibi
Eller tetikte izleniyorum
Yağmur yağıyor, ıslanıyorum dolu dolu
Bir gölge izliyor derinden ve sessiz
Ağlıyorum, ellerim başımda
Ah deniz, bütün suç senin
Unuttun beni bir sahilde
Bir gölge izliyor derinden ve sessiz
Islak bir yağmur zamanı
Islanıyorum, damlalar vuruyor yüzüme
Kan revan gözlerim suda boğuluyor.
-
Nereden başlasam acaba yazmaya
Anlam veremediğim şeylerden mi
Gizli kapaklı yerlerden mi
Bu ne çıkılmaz bir yokuş
Bu nasıl bir değiş tokuş
Kapılmışım yüreğimin akışına
Bir sağa bir sola gidiyorum
Arayıp bulamadığım karanlığın çıkışına
Düşe kalka ilerliyorum...
Bilmediklerim çıkıyor karşıma
Fırtınalar fink atıyor
Kara bulutlar çıkın karşıma
İçimde bir ölü yatıyor
Son hamlenizi yapın sıra bana gelecek
Şah damarlarınızdan vuracağım sizi
Bu karamsarlığım bir gün bitecek
İşte ben burada dimdik duracağım
-
gönlümü teslim aldı hüzün
içimde senden kalan cam kırıkları
aynada sensiz yüzüm
sensiz...hiçkimse dindiremedi bu hıçkırıkları
bir gece yarısı ansızın pencerenden dışarı bak
göreceksin köşe başında
nöbet tutuyordur gözlerim
öyle kolay değildir beni unutma
hala hala sokaklarındadır ayak izlerim.
-
daha dün gibi çocukluğumun suskun günleri
ellerim kanamış ayazda
ayağımda çizmeler
misket oynadığım günler
daha dün gibi
ilk sevdaya tutulduğum her gün evlerinin önünden geçip
göremezsem
karnıma ağrılar saplanan esmer güzeli
ilk sevda acısını tanıdığım günler
daha dün gibi
yüreğimde ağıt ağıt duruyor
daha dün gibi
kimsesiz kalışım yeryüzü cehenneminde
soğan ekmeği suya katık edişim
ayaz gecelerde
kapısız penceresiz odalarda yatışım
yıldızları gözlerime saklayıp
karanlığa gülüşüm
umutsuzluğu yaşayıp
umudu buluşum
daha dün gibi
daha dün gibi sigaramdan ilk nefesim
sessiz gecelerde
yalnız kalışım
kalleş bir yumruk gibi
betona düşüşüm
bir gece vakti
kör ışıkların sessizliğinde
yediveren güllere sarılışım
kokunu özleyişim
daha dün gibi ağıt ağıt yüreğimde
ilk ağladığım gün
daha dün gibi
sırılsıklam sokak ortasında yağmur altında
yağmur bana ağlamıştı
ben yağmura karışmıştım
ve ben daha sıkı sarılmıştım yalnızlığıma
sımsıkı
sonra bedenimin ürpertisi sarmıştı korkularımı
daha dün gibiydi senin yokluğunun acısı
daha dün gibi saklı hala yüreğimde
-
Hayat sıkmaya başladı artık,
Gidiyorum sensizken sensizliğe,
Bir masal gibiydi sen ve dünya
Bir varmış bir yokmuş diye başlayan,
Ve sona doğru yaklaşılan.
Ölümden korkmuyorum artık,
Korkularımı sende bıraktım,
Ölmekten korkmuyorum artık,
Ben ölümü ilk seninle tattım.
İlk gördüğümde gözlerini,
Dünya sanki cennet oldu bana,
Kalbini tanıdığımda
Düşlerim yoluma çıktı her sokakta
Seninle tanışmam bir anlıktı
Kaybetmem de bir anlık oldu.
Ölümden korkmuyorum artık,
Ölmekten korkmuyorum,
Ben ölümü ilk gözlerinde tattım.
Kaybetmekten korkmuyorum artık,
Ben hayatımı sayende kaybetmeye kalktım.
Ne gurur, ne derman kaldı dizlerimde,
Uğrunda yıllarımı harcadım,
Anlatmaya kalktım aşkımı,
Ya ben anlatmayı başaramadım,
Ya sen anlamamayı başardın.
Ölümden korkmuyorum artık,
Son satırlarını yazıyorum,
Sensiz hayatın.
Ölümden korkmuyorum artık,
Ben uğruna canımı adadım.
Sevdiğim, gözlerin hiç geceleri
Ağlamaktan ağrıdı mı senin.
Hiç elin kolunun,
bağlı olduğu oldu mu,
Sen dünyanın en kalpsiz insanını
Sevdin mi hiç,
Uğrunda ölmeyi düşündün mü,
Bu dünyanın yalan olduğunu,
Geç olsa da anladın mı sen.
Ölümden korkmuyorum artık,
Alıştım ben her gün ölmeye,
Ölümden korkmuyorum işte
Benim ruhum zaten hiç bedenimde değil ki
Senin hep o gözlerini izlemekte.
Ölümden korkmuyorum artık,
Yaklaşıyorum her geçen dakika,
Bu dünyadan göçüp gitmeye.
Ölümden korkmuyorum artık,
Korkuyorum dünyada sana birşey olmasından,
Korkuyorum canının acımasından,
Ölümden korkmuyorum artık,
Son satırları yazıyorum,
Korkmadığım ölüme yaklaşırken,
Sana ve hayata.
Ben hep gülümseyeceğim,
O yaşlarla dolu gözlerimle,
Bulutların arasından,
Sana ve yalan insanlara.
-
Ne kadar değişmişsin görmeyeli,
Ellerin güzelliğini kaybetmiş nasırdan,
Hüzün rengi almış saçlarının her teli
Gözlerine gölgeler düşmüş kahırdan,
Gözlerin ki, gördüğüm gözlerin en güzeli
Ne kadar değişmişsin ben görmeyeli
Böyle mahzun kederli değildin eskiden
Fıkır fıkır gülerdi gözlerinin içi
Dudakların nemliydi sevgiden, arzudan
Yapraklarına çiğ düşmüş karanfiller gibi
Baygın kokusuna anılarla beraber giden
Böyle mahzun kederli değildin eskiden
Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar
Ağlamaktan mı karardı gözlerin
Bir zamanlar gözyaşını sevmezdin
Şimdi nerden yaşardı gözlerin
Hasta mısın, yorgun musun nen var
Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar
Arzular vardır bilirsin anlatılamaz
Eskisi gibi kalsaydın ne olurdu
Taptaze, ıpılık kar gibi beyaz
Keder sana yakışmıyor gül biraz
Arzular vardır bilirsin anlatılamaz
-
her sabah gün doğunca,
kalbime bir umut düşer,
öğle olunca,
kaybolur birer birer...
gün batınca,
hüzün çöker içime,
akşam karanlık bastırınca,
gözyaşlarım akar yüreğime...
bir gün bana "yakışıklı şairim" dersen eğer,
bil ki yıllar katacaksın ömrüme,
senin aşkınla yanmak güzelmiş meğer,
ne olursun dokunma hiç sevgime,
uzaktan sevsem de, bu bana yeter..
-
Ey sevdiğim;çok mu şey istedim senden?
İmkansızları mı bekledim o küçücük kalbinden,
ne istedin de vermedim ki benden?
`Sev` dedin sevdim.
`Vazgeçme` dedin vazgeçmedim.
`Ne olursa olsun gitme`dedin gitmedim bak hala buradayım hala sıcacık koynundayım...
Sen ne istedin de yapmadım ben?
Ey benim aşk tanrıçam
Sadece mutluluk istedim senden,
doyasıya gülebilme,
bir günü göz yaşım akmadan geçirmek,
belkide biraz şımartılmayı bekledim o güzel yüreğinden.
söyle göz bebeğim zor mu geldi sana ya da ben çok mu geldim sana?
-
Gözlerim yanıyor gülüm.
Kapamak istemiyorum gözlerimi,
Gözlerimi kapadıgım zaman sen varsın orda,
Yüreğimi yakan sen...
Acı çekiyor yüreğim,
Ağlıyor yüreğim senin için;
Ağlıyor bedenim sana olan aşkım için,
Kanıyor yüreğim bitmek bilmeyen sevgim için.
-
Ağlardı seyrederken denizi.
Ben sebebini hiç sormadım,
O da hiç söylemedi.
Yağmur yüklü bulutlar üşüşürdü gözlerine önce,
ardından mavi yeşil dalgalanırdı gözbebekleri.
Ve
kirpiklerinin ucunda asılı kalırdı yakamozlar.
Sorsam,
- Erkekler ağlamaz derdi.
Bu yüzden ne zaman ağlayan bir erkek görsem
inanmam.
Erkekler ağlamaz,
deniz dolar gözlerine önce sebepsiz
ve
kirpiklerinin ucunda asılı kalır yakamozlar.
-
Bir sızı var içimde...Uzun bir süredir bu böyle...
Tarif edeyim istedim Sana...Hissedemeyeceğini Bile Bile..."
Önce ellerini soğuk suyla yıka...
Aynaya baka baka...
Yokluğumu anlaya anlaya...!
Buz gibi oldu değil mi?
Üşüdü mü için de, Ellerin gibi?
Benim senden gittiğimi...
Anlayabildi mi yüreğin,benim gibi?
Üşüdüyse ellerin tamam...
Şimdi bir bardak sıcak çay al,Cehennem gibi...
Onu iki elinle tut ısınacak gibi...
Peki şimdi nasıl?
Yandı mı elin?
Benim de işte öyle sızlıyor içim...
Her saniye böyle bir acıyla yanıyor Kalbim...
Belki yine anlamadın...İstersen bir daha dene...
Istersen Bir Daha...Bunu Hissetmiyorsan eğer...
Bil ki!...Kalbin Yoktur üzülme
-
Öyle bir gelip geçtin ki hayatımdan
Kurtulmak mümkün olmadı hiç izlerinden
Ne kadar duygu varsa yaşadım sonuna kadar
yaşattın....
Sevdim seni biliyorsun
hem de nasıl!
Gözlerini kattım gözlerime
seninle baktım herşeye
seninle gördüm görülecek ne varsa
görmek adına...
Nefret ettim senden biliyorsun
hem de nasıl!
Sendin nedeni bana göre konulan bütün noktaların
Ölmüştük biz artık
İhanet ettiğimiz sevgimizle sevgilere layık değildik...
Sana göreyse bendim arkasını dönen
çekip giden hayatından
Oysa ben yitirilmişlerimizi görmüştüm çoktan
Onaramayacağımız yıkıntılarımızın farkındaydım sadece
Gittim ama hiç unutulmuşum olmadın sen benim
Senin gözyaşlarınla ağladım hep
Her deniz kıyısında
her köhne balık lokantasında
Taksim, Beyoğlu, Anadolukavağı’nda
ve içtiğim her yudum rakıda
acıdan öleceğimi sanarak
senin şarkılarını söyledim
Ne büyük aşklar dahil
hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmediğini
ben ilk senden öğrendim.
-
Bugün,kötü bir gün olucak dedim kendi kendime..
Elimi pencerenin dış pervazından aldığım soğuk karla yıkadım..
Yüzümü sarkıtlarla kuruladım, çizildi yanaklarım , saçlarımın kızılı
dudaklarıma damladı..
başucumdaki fotografının yüzü çizildi, tırnaklarımda kaldı umutlarım..
bugün,kötü bir gün olucak dedim kendi kendime..
cebimde kalan son paramı iki paket samsun karşılığında ödünç bıraktım.
yüreğime dokundurdum tütünümü, sigaramı yaktım..
nerede en olumsuz , ölümü, ayrılığı çağrıştıran şarkı varsa
dilime onları ekledim..
en minör akorları söyledi parmaklarım gitarımın buruk tellerinde..
bugün,kötü bir gün olucak dedim kendi kendime..
nereye saklanmış umutlarım varsa, onları çıkarttım yeryüzüne..
parçaladım hepsini teker teker, kuşlara yem olsun diye..
kargalar kondu öteme berime..
avuçlarım , gözlerim gagalarının esiri oldu..
olmayan günüme karanlık doldu..
bugün, kötü bir gün olucak dedim kendi kendime..
elime aldım makasımı
her bir teli yılan olmuş saçlarımı kestim usul usul
kanımla odamın çatlaklarını onardım sonra
ve terasa çıktım ince blüzümle
önüm kuzey değil , deniz..
arkam güney değil , uçurum..
sağım yok, solum yok..
ve bıraktım kendimi enginliğe..
Sobe..
-
''Aldanma cesur durduğuma
Yalandır gözlerim...bakma
Tutarsız,
Belli-belirsiz sözlerim...kanma
Soluk soluğa hasretliğim yorar,dayanamazsın
Ağlarsan,karışmam...
Ağlarsan;
Susturmam!!!''
Emanetti garip yüreğim bir ihtimal gelişine,
Ve gel(e)medin diye kalakaldı en diplerde.
Çıkamadı...
Yolunu kaybetti,doğruyu bulamadı...
Yumdum gözlerimi korkusuz,sımsıkı tutundum iplere
Öne...Arkaya
Öne...Arkaya
Sallandım uzunca bir süre
Ya kayıp düşersem...tutmaz mısın?
Tutmazsın...
Açtım gözlerimi,
Karşımda birini bulmayı beklerken,
Karşımda SEN i bulmayı beklerken,
Buz gibi bir yokluk çarptı yüzüme
Sokuldu koynuma,usul usul sızdı içime...
Dinmeyen yaş yürek yakar ya,buz gibi yokluk da can koparıyor candan
Bilesin...
Değişsin yönü rüzgarların ,
Ve değmesin yüreğime bakışların
Gidiş olsun yolun,
Bitiş olsun...
Resmedeyim sözlerini kalbime,
Unutulmasın,yadigar kalsın vedalar
Dilinden...yüreğime
Ellerin dokunmasın saçlarıma,ki alışması kolay olsun
Gidişin umudum olsun
Bu son olsun!!!
Bırak beni
Bırak da düşeyim gözlerinin orta yerinden ait olduğum yere.
-
Sigaramdan savrulan duman oldun sen
öylece havaya uçupta gittin
Gözlerimden damlayan bir yaş oldun sen
öylece toprağa akıpta gittin.
Gökte gürleyen şimşek oldun sen
öylece gürledin estinde gittin
Yerlere yağan ilk kar oldun sen
çok sürmedi oda eriyip gittin.
Bahar mevsimine hasat oldun sen
büyüdün yeşerdin biçildin gittin
Sobada yanan kömür oldun sen
alevde lav alıp kurumla gittin.
Cadde de uzanan şerit oldun sen
acımasızca ezilip gittin
Birde gönlümde bir sen oldun sen
ordanda sessiz sedasız gittin.
-
Bende hiç tükenmez bir hayat vardı...
Kırlara yayılan ilkbahar gibi.
Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı,
Göğsümün içinde ateş var gibi...
Uzunca zamanların kalp ağrısından sonra bir hediyeydi belki de bende ki bitmek bilmeyen hayat hevesi...Hep kalbime verdim ilk şansı,aklımı karıştıramadım!Kimi zaman keşke dedim,ama anladım aslında hiç pişman olmamışım...!Kalbimmiş tek doğrum,içine girenler büyütmüş onu,kırmış kimi zaman ama pes etmemiş...!Yediği her darbede daha bilenmiş yaşamak için,Baharlar için,Aşklar için...Çarpıyor kalbim;Üzenlere,Gidenlere,İhanet edenlere rağmen hala ilk günkü gibi...Ateşimi,bu yaşama sevincimi 'Hiç kimse' söndüremezki benim...Anca hayatıma eklenip daha da alevlendirebilir,renk katabilir...
Başını göğsüme sakla sevgilim,
Güzel saçlarında dolaşsın elim,
Bi gün ağlayalım,
Bi gün gülelim...
Sevişen yaramaz çocuklar gibi.
Hadi bi bütün olalım seninle...Aşk deyipte düş olduğumuz maziye inat 'Biz' olalım seninle!Gündüz,gece,ay,güneş,bu evren herkes şahit olsun sevgimize...Senin mutluluğun benim gülüşüm,senin hüznün benim gözyaşım olsun...Kenetlenelim birbirimize...'Hadi sevdir kendini...'Sevmek istiyorum seni...Aç kaldığım sevgiye doymak,böylesi de varmış demek istiyorum...!Beraber ağlayalım,beraber gülelim...Çocukların o saf,katkısız sevgisiyle se beni...'Hadi sevdir kendini..!'
Hissedice sana vurulduğumu,
Anladım ne kadar yorulduğumu...
Sakinleştiğimi,durulduğumu,
Denize dökülen bir pınar gibi...
Senin beni sevdiğini öğrendiğim gün anladım yorgunluğumu,aşka halsizliğimi...O kadar yıpratmışlar ki yüreğimi,gözlerimin ışıltısın almıştı o kapkara sevdalar,dudaklarımdan dökülemeyecek kadar yormuş beni yalan aşklar!Sende gerçeği gördüm,bana bakarken gözlerinde ki ışıltıyı,uğruma ömrünü adayabileceğin menfaatsiz sevgiyi gördüm...Bense o kadar sakin,durgunum ki...Bir daha dalgalanamıyacak bir deniz gibiyim sanki...'Onun için sana bırakışım çabaları...'Sen daha güçlüsün benden,hadi sevdir kendini;Sevmek istiyorum seni'
Sözün;şiirlerin mükemmelidir,
Senden başkasını seven delidir...
Yüzün çiçeklerin en güzelidir,
Gözlerin bilinmez bir diyar gibi!
İncinen gururum var benim,tükenen güvenim...İlk gördüğünde söylemiştin daha 'Çok mu üzdüler seni ?' diye...Bana diğerleri gibi vaatler vermedin sen;Ağlıyacak bir omzun vardı döküldüğünde gözyaşlarım,Zor zamanımda arkadaş oldun bana moral verdin,benden hiçbir karşılık beklemeden bana yüreğini açtın...Sen yeter ki gül,geri dönsün ışıltısı gözbebeklerinin dedin ve hep beni bekledin...Ondandır ilk sana güvenişim;çünkü sen bana sözler verip çekip gitmedin...Varlığınla,yüreğinle hep yanımda oldun ama hiç söz vermedin...
Kim bilir belki ömürlük bir dost,
Belki de sevgili olacaksın benim için...
Ama ne olursa olsun;
Hayatıma girip ansızın gidenlerden her zaman daha değerli olacaksın...!
İçimde hala kırık bi sevgi olsa da
'Hadi sevdir kendini.
-
Bir eylül yangınıydı yüreğimizdeki
Bir dokunsalar yaremize benzimiz sararacak
Bitmeyen hasret damlalarıydı gözlerimizdeki
Sarı yapraklı nehirlere karışacak.
Ani bir rüzgar eseniydi ayrılık
Bakışlarımızda güz çiçeği sevinçleri saklarken
Vuslat kokulu nefeslerimizle ılık
Soğuk karanlıklarda ellerimizi yoklarken.
Ya şimdi gitmeliydin buralardan
Ya da sonsuza dek yanımda kalmalıydın
Kaçırmadan saçlarını ayrılık rüzgarlarından
Ezelden ecele hep yanımda olmalıydın.
Akşam geçkini düşer buralara yağmur
Ve yanlızlık daha bir çelilmez olur
Umutlarım ıslak yapraklar arasında kaybolur
Sabahları buğulu guneş yüzüme gülmez olur.
Gitme yağmurlar seni bekler
Islak saçlarında aşkı tatmak için
Gitme yanlız ellerim soğuk akşamlara titrer
Sıcacık ellerini yüreğime katmak için.
-
neden bazi kisa anlarin büyük yankisi olur hayatimizda?
hangi hakla girer sevilen insanlar rüyalara, rüyalarinda birer gururu yokmudur,
uyanmanin tokadiyla incinen..
kac kez rüyama girdin biliyormusun..
her uyanisimda yüzlerce "keske"yi siraladigim..
hangi hakla soktun keske`leri hayatima?
suclusu benim belkide "neyse" deyip gecemedigim icin..
her uyanisimda bir kac yili birden geriye gidip o kücücük anlara takildigim icin..
kisa anlarin büyük mutlulugu!
büyük mutlulugun, büyük hüsrani!
büyük hüsran....unutamamak!
sahi sen unuttunmu beni?
yoksa...
seninde uykularina karisan bir ukde mi var?
-
Sen...
Bazen bitmeyen gecelerin sonunda
Bazen güneşi batmayan günlerin akşamında
Bazen sadece yüzün ufukta
Ama hep koklayamayacağım kadar uzakta
Sen...
Bazen yanıbaşımda
Arkan dönük
Bir elim omzunda
Bir damla yaş gözümde
İçinde sen...
İki kelime dudağımda
Çıkmak bilmeyen
İki tiyatro bileti çantamda
Hiç gidilememiş
Birkaç şiir cebimde
Sana hiç okuyamadığım
Hafif bir tebessüm yüzümde
Yoketmeyi başaramadığın...
Hepsini sana getirdim
Gidiyorum...
Yüzümü görmeyeceksin bir daha
İstediğin gibi
Gidiyorum.
-
Ellerimden çıkmıyor ellerinin izi
Yalnızlık çalarken sirenlerini,
Sensiz duygular da anlamsız
Nasıl yığdın aramıza
Bunca dağı ovayı denizi
Ayaklarıma dolaşıyor gözyaşlarım
Özlem yine dizi dizi
Sular akmıyor
Sevişmeler yakmıyor tenimizi.
Ben hüzün avcısıyım bilirsin
Bu yakınmalar kendime
Sen üstüne alınma
Yalnız da çoğaltırım gizi
Gece beni çağırıyor bak
Şimdi dalarım cadde sokak
Yüreğimde gecikmiş boşluk
Ellerimde ellerinin izi.
-
Sensizlik öğle acı veriyor ki bana
Dalıp dalıp gidiyorum bak uzaklara
Kalbim derinden sızlıyor ağrıyor işte
Küsüyorum işte ben bu yalnızlığıma
Perişan olsam da yaşadığım bu hayatta
Mutlu olacağım belki öbür dünyada
Senden önce yaşamadım ki ben sevdayı
Sen öğrettin bana sevmeyi ve de aşkı
Bense kıymetini bilemedim belki de
Bilmelisin sen varsın sadece hayatımda
Sensizlikten ötesi nedir ki zaten bana
Ben bir kere sevdim bunu anlasana
Başkasına nasıl veririm kalbimi bir daha.
Onun sadece sende olduğunu anlasana
Beni sevecek bir başkası olamaz hayatımda
Sensizlik çok acı veriyor inan ki bana.
Bir kez daha benim yanımda olsana.
-
Yaptıklarının bedelini öderken başını dik tutabilecek misin?
Son sözü söylemenin sözüm ona keyfini yaşarken filmlerdeki
gibi 'ceketimi aldım ve arkama bile bakmadım' repliğini
eşe dosta
böbürlene böbürlene anlatırken bir daha dönmeyeceğine emin misin?..
Büyük bir gürültüyle içerdekinin yüzüne çarptığın kapıyı, bir süre sonra
nazik nazik tıklamayacağından hiç şüphe duymuyor musun?..
Yataktan kalkarken aylarca aklında hep yanında olurken
artık birkez daha dokunmayacak
kadar onurlu musun?..
Merdivenlerden hışımla inerken sildiğin telefon numaramı
tekrar
yazmayacağına dair ettiğin yemini tutabilecek misin?..
‘Beni bir daha arama’ diye bağırırken ‘Beni bir
daha aramayacak’ kadar kendine güveniyor musun?..
Ağız dolusu sövgülerin için yüzün kızararak özür dilemeyecek kadar
karakterli misin?..
Aynı ismi taşıdığımız arkadaşına seslenirken aklına gelme olasılığım seni
rahatsız etmiyor mu?..
Bir süre sonra ortak arkadaşlarımıza ‘ne yapıyor, iyi mi’
diye sormayacağından…
Başka biriyle gördüğünde üzülüp, sinirlenmeyeceğinden…
O akşam yağmura aldırmadan niçin kendini yerlere atıp, hıçkıra hıçkıra
ağladığını eşe dosta izah edecek mazeretlerin hazır mı?..
Bazı şarkılarda özellikle bizim yıldız tilbe şarkımızda
gözünden akan suyun yaş olmadığına inandırabilecek
misin yanındakini?..
‘Ne olur gitme’ derkenki halimi, yaşlı gözlerinle
‘Ne olur, hata yaptım’ derken yaşamayacağından…
Yalvarırken bıraktığın bana bir şans daha için
yalvarmayacağından…
Perişan bırakırken, perişan dönmeyeceğinden, emin misin?
Terk edip giderken, dönmeyeceğine söz verir misin?
-
Gözlerindeki ışıltıya
Dudağındaki kahkahaya
O bembeyaz ellerine
Hani hep dedin ya
O güzel sevgi sözcüklerine
Beni büyüleyen kokuna
Uğruna gözyaşı döktüğüm gözlerine
Sıcaklığına, bakışlarına
O parlak harika saçlarına
Seninle gezmeye
Hayaller kurmaya
Üzülmeye ağlamaya
Gözlerine bakarak yürümeye
Seni içimde hissederek yürümeye
Mum ışığında sohbetine
Ve bir yudum sevgine
ÖYLE HASRETİM Kİ
-
Yüreğim kan ağlasa da, Yinede seni düşünüyorum,
Seninle,Hep seninle olmak istiyorum,
Seni okadar çok seviyorum ki sevgilim,
Güneşin ısısından fazla ısıtıyorsun kalbimi birtanem.
Senin sıcaklığını,Senin sevgine muhtacım,
Mutluyum,Sen yüreğime sıcaklık verensin,Sevgilim.
Gel yanıma yanı başıma sımsıkı sarılalım,
Dudaklarımızın pasına silelim.
Yüreğim kan ağlasada hep seni düşünüyorum,
Bırak güneş dünyayı ısıtsın, Sen beni ısıt Sevgilim,
Sen, benim Güneşim ,Ay´m ve yıldızlarım ol bir tanem;
Senin sıcak,sımsıcak yüreğine muhtacım.
İsmin dudaklarımda,Seni hep seni düşünüyorum,
Seninle,Hep seninle olmak istiyorum,
Sen benim ölümsüz aşkımsın,Sevgilim.
Sen benim,Hayat kaynağımsın birtanem.
-
Sensiz yorgun cümlelerim..
Kalemim boynunu bükmüş satırlarıma...
Öyle koyu ki yokluğun..
Ne ben kendime gelebiliyorum..
Ne seni getirebiliyorum..
Bir yokluk bir bulunmazlık..
Ortada kalmış bir ''aşk''..
''Gel'' desem...
Belki...?
Herneyse...
Çırpınma yüreğim..
Tutma nefesini...
Yık duvarlarını !
Bu son hamle...
Bir ''sen'' bana ait..
Belki de en büyük yanılgım..
Boşver !
Sadece ''sen'' bende kal
-
Karmaşık yorgunluğun serin sendromuydu aşk,
Yaşanılamayan pişmanlıklar ,
yaşanılmış sevgilerdi aslında
Gözler gözleri ararken
Ben seni buldum derinlerde
Aşk arayan bir kumru değildi belki sorulan
Ama sonsuz sevgiydi kalpteki gülümseme
Seni sevmek demekti ilhamın otobüs durağında gelmesi
Ve yağmur beklerken güneşin açması
Kalbimde bir hüzün kırıntısı kalmadı ama
Seni sevmenin anlamı kaldı aklımda
Bir düş kırgınlığıdır aşk
Gökkuşağından geçen 7 ayrı renk gibi
Solmamış bir sevgi hikayesi
Yada üşümemek için kullanılan aşk battaniyesi
Bense o sıcaklıkta titriyorum
Sebebi çok açık
Seni gerçekten , kalpten seviyorum..
-
Her gece gibi dün gecede odamdaydın
nedense yalnızlığımda geliyorsun
ilk siğarayı yakışımda oturuyorsun karşıma
nefes nefes seni çekişimi izliyorsun
ciğerlerime duman yerine sen giriyorsun
bu gecede yanımda olacaksın
ben yalnızlığımla sana sığınacağım
gün ışırken oturduğun yerden
gülümseyerek çıkıp gideceksin
bense yine gece olsun diye
üşüyen yanımla gelmeni
güneşin batmasını bekeleyeceğim
-
Yürekten gelir hani Duygular
Satirlara dökmek istersin
Zaman gelir canin önemi kalmaz
Ama Yardan vazgecemezsin
En büyük Düsmanin Sana Yüregin olur
Firtinalar koparir engelleyemezsin
Ilk kez tatmisindir bu Duyguyu
Zaman zaman isyan edenlerdensin
Gözyasin birikip icine akar
Belkide en fazla aglayanlardansin
Güldügün anlarda olacak elbette
Sonucta sende bir Insansin
Istemezsin Yare actigin Gözlerin
Yari görmeden kapansin
Sakin Kadere sitem edeyim deme
Birakta Felek utansin
Hani farkinda olmadanbazen
Düsünceye dalarsin
Dertlerin Denizinde
Bogulacan sanirsin
Kivrandikca daha cok batar
bir türlü kurtulamazsin
Careyi Hayallerde Umutlarda ararsin
Yanlizlarin yanlizi Sen
Bende hep var olansin
Sen herseyden vazgectigim anda
Tek geriye kalansin..
-
bazen öyle oluyor ki!
taşımıyor vücudumu ayaklarım
dizlerimde takat kalmıyor
parmaklarımı oynatacak gücüm yok
damarlarımdan kan çekilmişçesine
bembeyaz kesilmiş bir surat
ve sıcaklığı kaybolan bir ceset gibiyim.
keşke!
hayatta tek başıma olsaydım
düşüneceğim geride bırakacağım
birileri olmasaydı keşke!
daha mı kolay olurdu!
yoksa daha mı zor bilinmez amma!!!
yine de birileri olmasaydı keşke!
-
Yıldızlar öperken gökyüzünü
mavi bir gecenin atlasında
oturup seni düşündüm
ılık bir gözyaşı damlasında
sesler geldi uzak denizlerden
gemiler kalktı sıra sıra
bir martı havalandı üzerimden
bin özlem döküldü sulara
hasret yüreğime bulandı
yüreğim sevdalara
bir demet bulut oldu gözlerim
dağıldı uzaklara
seni şiirlerde aradım kitaplarda
türkülerde şarkılarda aradım
ıssız bir gecenin oylumunda
oturup seni kanadım..
-
Artık uyurken gece lambasını yakmıyorum
Gölgeler hep silüetine benziyor çünkü,
Pencereleri kapıları açmıyorum artık
Bahar rüzgarları kokunu getiriyor.
Hani bana ördüğün kazak var ya;
Onu da giymiyorum artık,
Tenime değince sen zannediyorum.
Kahvaltı yapmıyorum canım.
Sensiz boğazımda kalıyor lokmalar,
Çiçeklere su vermiyorum zaten,
Gonca güller açar da;
Gözlerimin önüne gülümsemen gelir diye.
Hani parkın köşesinde kestane satan amca vardı ya;
Oradan geçmiyorum artık.
Sıcak kestane kokusu burnuma gelince,
Soğuk havalarda bana sarılışın geliyor aklıma.
Aslında anlatacak çok şey var canım.
Seni sana anlatmaya ne doyuyorum,
Ne de anlatacak kelime bulabiliyorum.
Zor oluyor aslında.
Hep ben konuşuyorum;
Hep ben dinliyorum.
...
Sen korkmuyorsundur inşallah karanlıkta.
Umarım üşümüyorsundur rüzgarlarda.
Gelinliğin yumuşak mı
Tenin gibi?
Acıktın mı diyemiyorum,
Ben açım ama sana doyamıyorum.
Güllerini suladım bu defa üzülme.
Bak kestane de aldım,
Hadi canım...
Yalvarırım.
Kalk o toprağın altından.
Gücüm kalmadı,
Dayanamıyorum.
-
Çok özledim.. gel yanıma.
Çok bekledim.. beni anla.
Sensiz hersey haram bana,
Sensiz yasamak olumden beter.
Kelepçeler gibi baglanmıstım
Boyle şekilde bıraktın.. Baxana
Yakısır mı sana be guzelim
Ben olumune kadar gidecektim
Hani bizi sadece ölüm ayırırdı
Güneş gibi günler yagmur gibi damladı
Kara bulutlar sardı ustumuzu
Yanında olsam seni korusam
Eminim sende beni ozluyorsun
Kalbin bunu bana soyluyor...
-Senin kalbin bir hapishane
Ver bana ceza ömür boyu yatarım
Sucumu seninle paylasırım
Yeterki senin yanında olayım
Ellerim tutmaz gözlerim kör
Senin yanında olmak bir cennet
Son nefesime kadar seni sevecem
Dunyada sadece seni goruyorum
Geceleri seni dusunuyorum
Gunduzleri seni arıyorum
Ama bulamazsam yine içiyorum
Alıstım acılara deyip geçiyorum
Dayanamıyorum beni anla
Seni cok cok seviyorum..
-
Ben en çok seni özledim SENİ
Karşı komşunun sokağa çıkacağı zamanı beklemeni
Her teyzeyi annen gibi sevmeyi
sanki ayıpmış gibi kimselere söylememeni
Ve o bisikleti ilk gördüğündeki koşuşunu
Yağmurlu bir günde annenin elinde yediğin ekmeğini
Islanan sokaklara bakıp duygulanmanı
Yaz akşamlarında oturuğun kaldırımı
Seni bir kez daha görmek isterdim
Hiç konuşmadan..
Kısa pantolunlu siyah beyaz halini
bir lokma boyunu
Diz çöküp yere sımsıkı
ama sımsıkı
SarıLmak sana
Gözyaşlarımı omuzlarına
bırakıp gitmek istiyorum
şimdi..
Sana kim olduğumu söylemeden
arkama bakmadan
ağladığımı sana göstermeden
seni çok özledim
ama çok özledim..
ÇOCUKLUĞUM.
-
Öyle bir gel ki bana;
Gitmek olmasın aklında.
Bir bebeğin gelişi gibi dünyaya
Unut,bıraktığın ne varsa.
Hiçbir şarkı anlatmasın gelişini
Ve hiçbir filmde görülmesin
Öyle bir gel ki bana;
Anlayayım,yalnız benimsin.
Kimse bilmesin bana geldiğini
Dönüş yolunu kimse göstermesin
Öyle bir gel ki bana;dönmek
Aklının ucundan geçmesin.
Tüm sevda yeminleri,sönük kalsın yanında
Böyle bir sevda görülmesin.
Ben yalnızlık uçurumu 'nun en kenarında
Öyle bir gel ki bana;düşmek
Aklımın ucundan geçmesin
-
Ben, sana ne söyleyebildim ki bunca zamandır? ..
Yağmur bırakmadan geçen bulutlar gibiydi zihnimdeki düşünceler;
dilime düşmeyen, sözcüklere dönüşmeyen! ..
Ben, sana ne söyleyebildim ki bunca zamandır? ..
Her zaman fazla oldu söyleyemediklerim, söyleyebildiklerimden! ..
Her zaman; bir bilinmez lisandaki çözülmez şiirleri koklayıp, hissettirmeye çalıştım sana...
Her zaman biraz daha zaman kolladım seslenmek için sana, ve her zaman hayıflandım;
Ben, sana ne söyleyebildim ki bunca zamandır? ..
Kendi karanlığında; güneşe görünmek için karar veren bir tohum gibiydim...
Zordu çıkmak gömüldüğüm çamurdan;
Ama güzeldi!..
Sen güzeldin ve ben, güzelleşiyordum seni düşündüğümde!..
Kendi karanlığında; güneşe görünmeye karar verip yeşillerini giyen bir tohum gibiydim...
Boyutları değişiyordu hayatımın...
Yani, değiştiren sendin boyutlarını hayatımın; büyüyordum, gelişiyordum, genişliyordum...
Söyleyebildiklerimden çoktu her zaman, söyleyemediklerim; bu yüzden kelimelerimin arası açılıyordu!..
Sığdıramadığım her duygu; iki kelimemin arasındaki boşlukta gizli...
O yüzden, yazdıkça parmaklarım,,, ve işte yine o yüzden söyledikçe dilim topallıyor!..
Toparlayamıyorum zihnimi...
Seni özlüyor, ve terliyorum özledikçe;
Seni koklamak için...
İçimdesin!
-
Mutluluğun gözü kördür,
Yalnızlık sağır.
Ondandır biri tökezleyerek yürür,
Öbürü uykusunda bile bağırır.
Mutluluk yalnız kendisini görür;
Unutur bu yüzden ilkin kendisini.
Yalnızlık kendi tutukluğunda özgür,
Boyuna bekler dönsün diye sesini.
Mutluluk alışır kendisine, ölümden beter;
Borçsuzluğuyla övünür ama kedisi doğurmaz .
Yalnızlığın gidecek bir yeri yoktur;
Boyuna kapısına döner, açan olmaz.
Mutluluğun mezarları, yalnızlığın heykeli var...
Her ikisinin de saksılarında çiçek .
Biri hep başka bir renkle solar,
Öbürüyse ha açtı, ha açmayacak.
-
Yüreğimi avucuma koyduğumdan beri parmaklarım titriyor...
Düşünüyorum;
Yüreğimin sahibi mi,
Yoksa avuçlarımın sahibi mi daha büyük baskı altında?
Sahip olmak mı,
Sahip bulmak mı daha zor?
Yoksa soru sormak mı?
Ritmik tıkırtılarını duyuyorum ve akışını hissediyorum içimin...
Yüregimi koydugumdan beri avucuma titriyor parmaklarım
Düsünüyorum;
Söylemek mi zor, yoksa susmak mi?
Sahip olmak mi,
Sahip bulmak mi daha zor?
Yoksa soru sormak mi?
Teslim olunarak esir alinmak,igneli fici!...
Al sana cinnet!
Yüregimi avucuma koydugumdan beri parmaklarim titriyor...
Korkudan!
Ben kimim?
Neden bu cinnete talibim?
Ve neden avucumda yüregim varken,yüregime avuc aramaktayim?
Teslim olunarak esir alinmaktan kurtulmak icin,teslim olacagim.
Esir aramadayim.
Neden "neden"ler böyle boslukta?...
igneli ficima kim olur talip?
Aklimi unutturan titreyisler mi derman?
Fermannnn!...Hani nerede?
Cinnet penceresinin camlarina yazilmis!...
Burnumu dayadigim çam kokusu canimda;
Esirim yüregimi devreden esirlere!...
Zangir zangir titriyor parmaklarim;
Yüregim avuclarda!...
Düsünüyorum;
Sahip olmak mi,sahip bulmak mi daha zor?
Yoksa soru sormak mi?
Yüregimi avucuma koydugumdan beri parmaklarim titriyor.
Korkudan!
Biliyorum, teslim olunarak esir ailnmak igneli fici!
Düsünüyorum;
Söylemek mi zor,
Yoksa susmak mi?
-
Bakma öyle
Kocaman
Yeşil gözlerinle
Bu yürek yorgun
Çok güneşle battı
Dur
Dalgalanmasın
Buğday rengi saçların
Yüreğime esiyor
Esin, esin
Çok yapraklar döktü
Yavaş
Tutma beni
Pamuk, pamuk
Bu eller aşk’a yorgun
Nasırlı, incinmiş
Çok yağmurda eridi
Bekle
Sarılma bana candan
Nefesim kesilir
Sıcak, sevecen
Bu yürek yıpranmış
Yorgun
Çok üşüdü
Kırılır
Yavaş
-
bir kutu kibrit aldım...
hani şu vasati kırk çöp olanlardan...
oturdum bir banka,
başladım sırayla isim takıp
yakmaya...
önce geçmişi,
sonra gemileri yaktım...
arkasından kırılamamış zincirleri...
unutulmuş dostlukları,
dostları...
kurduğum hayalleri
ve zevkleri...
yak, yak,
kaldı iki tanesi...
biraz düşündüm taşındım,
biraz esnedim, kaşındım...
sonunda onlara
adlarımızı taktım...
peki ama hangisini
yakmalıyım?
sana kıyamadım...
en sona sakladım...
-
Kan dışımıza, gözyaşı içimize akar demiştin. Korkmuştum sözlerinden,
yere göğe koymak istememiştim. Sen inatla söylemiştin, durmadan,
ağlamalarıma aldırmadan. Şimdi sana bir cevabım var işte...
Gözyaşı değil kandır içimize akan..Damla damla düşer ruhumuza...
Şıp..
Şıp...
Şıp....
Oyuklarını görmüyor musun? Dışarı akması nedendir zannediyorsun? Delip
içimizi, içimizden içre yol bulup gitmesi...
Yahu bu şiirleri kim için yazmış bu şairler...
alıştım.../yalan.../uzat.../
düş...
düş.../tüm
düş.../ kün....
düş.../sen
düş.../mem...
düş.../tü.../vurul.../du.../
düş...tü/ gurul....tu
düşlervuruluncadüşer...
Mi...??
Kısa bir oyundu bu, kelebekleri öldürmeseydin anlayacaktın. Bir de
susmasaydın... İçime sapladığın kazıkların kıymıkları saçma sapan dağılmış
etrafa. Cinayet kokuyor nefesin. İçimdeyağıpdurangözyaşlarının
sebebisin..Katlini görmeyemi geldin.
-
Her aşk bir kente yenilir
Göndermediğin mektuplar sararır ceplerinde
''Gitme'' diyecekken
Deprem olur kentinin bir yerlerinde
Konuşan sadece için olur
''Kal'' der fısıltıyla
Duyan olmaz senden başka
Kent yıkık bir kentten ibarettir artık aklında
''O zaten yoktu'' dersin
İnanmış gibi yaparsın yalanına
Biri susmayı seçer köşede
Çoğulların ve ¤¤¤atlıkların yaşadığı bu kentte
Tekil yalnızlıklar büyütür içinde
Her aşk bir kente yenilir
Yıkık kent anıları öldürür
Kısa hayatlar uzun yaşanmışlıkları biriktirsede
Gücün yetmez, anıların ölüdür
Sonra kusar seni kent
Başka bir kentte
Başka bir hayata tutunursun
Birileri gözlerinden bilir yenilmişliğini
''Unut'' der gözleriyle
Sonra o kentte yıkılır, kusar seni
Her aşk bir kente yeniktir.
-
Birgün daha beni eritip bitirmene ihtiyacım yok.
Anlamıyormusun?
Sana daha fazla ihtiyacım yok, boş verilmiş olmak istemiyorum.
Bu aralar iyi değilim.
Bazen kendime bağırıyormuşum gibi hissediyorum.
Canımı yakıyorum.
Susuyorum.
Bazen bilmediğim bir inanmayış içindeyim.
Her nasılsa yalnız kalmaya ihtiyaç duyuyorum artık...
Benı bana bırakmanı istıyorum.
Ruhumu acıtmana daha fazla ıhytıyacım yok işte!
Beni kendime bıraK.
Gitmek daha kolay .Tum bu acıyla burada tek başıma yuzleşmekten...
Bir şeyleri özlediğimi hissetmiyor olmak istiyorum.
Sen yoksun artık hıssetmıyorum demek istiyorum . Sesım cıkmıyor.
Ve her şeyden vazgeçiyorum...
ve parçalanmak üzereyim...
nefes almak için biraz boşluğa ihtiyacım var.
Önemli biriymişim gibi davranmayı bırak artık!
Yok olduk bız, sen yok ettın bizi.
Anla artık.''Bız' yokuz...
Bu son gulumsemem
Hersey parçalandı yok oldu.
Kırılmamaya çalışıyordum ama artık yoruldum.
Birgün daha beni eritip bitirmene ihtiyacım yok...
Dışardan aşağı baktım ve gordum.
Yok olmuşuz biz.
-
Çaresizliğimi bağışla dünya,
Çarem yok ki
tutunacak...
Gözyaşımı bağışla dünya,
Sığınağım yok ki
durulacak...
Sebebi halimi anlatmaya çalışsam da nafile an'a.
Bazı boşluklar "dolmuyor" ve dolamayınca da "olmuyor".
"Ne yapmalı peki?" diye çıkıp sorsa biri, hiç düşünmeden "bilmem" diyeceğim. Bilmiyorum ki...
Sebebi sensizliğime, sebep aramaya çalışıyorum.
Yüreğimin kuytularına kadar dondum. Say ki, mevsim boran,
ben o boranda bir başıma dikildim durdum. Şimdi yüreğimde ince hastalık var. Çaresi yok diyorlar. "Yalan", olmalı... Ben senle geçeceğini biliyorum ki...
713.saat bu derken sensiz, çalan telefonla uykumdan uyanıp,
çalanın saat başlarını haber vermesi için kurduğum çalar saat olduğunu görüyorum.
Dalıyorum seni görme hayalimle yine... Yine uyanıyorum bir sensizliğe...
Sormayacağıma söz vermiştim ama;
sahi ne zaman dönersin?
-
Düşünüyorum da ne kadı bizden geriye? "Biz" olmayı becermeye çalışırken, ne zaman "Sen"le - "Ben" olduk? Neydi yüreğinin içinde hükmedemediğin? Ben en büyük savaşlarımı bitirip geldim sana, sen bir çekişmeye giremeyecek kadar mı korkuyordun aşktan?
Yüreğim talandı, yüreğim yangın yeri...
Ama yinede sevgimi yaşadım, korkmadım yaşatacaklarından! Sense kalbini koyduğun o kırılmaz camdan kalenin ardında kaldın hep!
"Korktum!" dedin... "Sevginden..."
Neydi korkun? Sevgimin büyüklüğüne yetişememen mi? Yoksa sevemeyeceğini söyleyecek kadar bile cesaret bulamaman mı? Neydi? Benim için fark etmezdi ki? Susmasaydın, konuşsaydın, belki acımazdı bu kadar yüreğim...
Sen kaçmayı tercih ettin... Gitsende sevecektim seni, bunu hiç anlayamadın! Sanıyordun ki; sen gidecektin, bende gittin diye seni silecektim... Oysa aşklar öyle yaşanmaz sevdiğim! Biri gider, öteki kalır geride... Ama gitmiştir bir parçası, başını alıp gidenle! Ondandır aşkın acıyla birlikte anılması!
Şimdi karanlık sabahlara, sonu gelmeyecek gibi olan uzun gecelere bıraktığın ben; gidişinin ardındaki delilleri topluyorum bir bir... Hiç bir iz kalmasın senden diye usanmadan her gün birşeyler yok ediyorum varlığının değdiği her yerde...
Şimdi gittin ya, ne olur bir daha gelme... Gücüm yok tekrar aynı şeylere... Gelmeni isterdim ya hep... Şimdi ne olur bir daha sakın gelme! Anla... Gelişini kaldıracak güç yok bende.
-
Hüzünle biten öyküleri
nasıl dinlerse
el kadar çocuklar
nasıl ıslanırsa gözleri
dikenli teller ardından bakanlar
nasıl adak ağacı gibi süslenirse
bayram sabahlarında
sınır boyları
kırmızı kaplı deftere inat
işte öyle hasret
işte öyle zulüm
işte öyle çaresiz yanımsın
salkım saçak alevlere teslim gecelerimsin
hârımsın,
deli
yan/gın/ımsın.
ömrümü peşine sürüklediğimsin
sahiline varamadığım
ırağım
menzilim
nihayetsiz döngülerim
baştan çıkmaya dünden hazırlandığım
günahımsın
ölçüye emsal bulunmayan tutkular büyüttüğüm
çocukluğum gençliğim
en bahar
en çağlayan
en deli çağımsın
ve neticesinde kaybolduğum
şahdamarım
ar damarım
ilişmeyin bana
bir de cebimdeki
fotoğrafa
kanarım
-
Sen gittinya sevdigim
artik geceler haram bana
ve sabah oldugunda isyan ediyorum
hayata
sensizce dÜsÜndÜgÜm bu yolda
ne bir gÜl nede bir isik görÜnÜyor
ufukta
elimde bir gÜl ve seni aradim
her köse basinda
seni ariyorum gecenin karanliginda
seni ariyorum sabahin aydinliginda
seni ariyorum gezdigim yollarda
ve sen olmayinca kolarimda
gözlerimden dÜsÜyor aglayan bir damla
sen gittinya sevdigim
artik yasamak haram oldu bana.
-
Değişen ben değilim
dönüşen savaş
yaşlanmakla ıslanmak aynı şey:
bir yağmurun gölgesinde ihtiyarlanmak
şimdi ölüm bile yetmiyor
acılarımızı tartmaya
dostlar
alıngan bir sahili pinekliyorlar
bir merhabayı bıçaklar gibi artık
selamlaşmalar
değişen ben değilim
dönüşen savaş
artık zaman bile yetmiyor
yaşadığımızı sanmaya
yine de ışıklar bu kenti
güzelmiş gibi gösteriyor
geceleri...
geceler...
yani
Ahmet Haşim in kafiyeleri...
seni aklıma düşüren
yerçekimi değil
yalancı yıldızlar
öyle uzaksın ki
üflesem soğuyacaksın
sarılsam okyanus
bir aşka yetecek kadar
ve anımsatacak kadar
sebepsiz bir ölümü,
acılarımız
ve kafiyelerimiz var...
işte hepsi bu kadar...
-
Saatleri durdurdum bu gece,
Tik ve tak sesini susturdum!
Aşkın en sevdiğim haliydi yalnız hali,
Bu yüzdendi ömrünün kısa oluşu!
Canımı yakmaya yetecek kadar anı biriktirip,
Basıp gitmekti niyetim hayatından.
Yüküm ağırdı bu defa,
Gözlerin büyüktü sığmadı heybeme,
Bıraktım olduğu yerde, almadım yanıma.
Çift kişilik odanda attığın kahkalar ağırdı,
Taşıyamazdım, almadım yanıma.
Aşk demiştim sana yakışmıştı adının yanına,
Sana en çok yakışanı,
Adının yanına eklediğim üç harfimi aldım.
-
(http://i.hizliresim.com/eogD7o.jpg) (http://hizliresim.com/eogD7o)
(http://i.hizliresim.com/KrQlON.jpg) (http://hizliresim.com/KrQlON)
(http://i.hizliresim.com/epgZb0.jpg) (http://hizliresim.com/epgZb0)
(http://i.hizliresim.com/xRY7g1.jpg) (http://hizliresim.com/xRY7g1)
(http://i.hizliresim.com/e7k0B5.jpg) (http://hizliresim.com/e7k0B5)
-
Önümde agir bir kapi
Ardinda okyanus var
Ben zaten suda dogmusum
Kapiyi açmam gerek
Iste o an biri geliyor,
Tutuyor kulagimdan,
Gözü anahtar deliginde
"Bak" diyor sadece burdan,
"Birak" diyorum o küçücük resmi
Yetmez bize bu küçük esinti
Nerde törpülendin böyle "olmaz" diyor.
Tutup ayak bilegimi simdi önümde
Agir bir kapi ardinda okyanus var
Bir de bilegimden biri çekiyor
Benimse kapiyi açmam gerek
"Bak" diyorum koca dünyaya
Burdan derhal çikmam gerek!
Bari çekme bilegimden
Benim her seyi görüp, ögrenmem gerek.
Bir ileri bir geri her adim bu kaipinin ardi demek
Sonunda bogulmak olsa da,
Benim o sularda yüzmem gerek.
Anahtar deliginden görünen
Bu küçük manzara sana yetiyorsa, yetsin
Benim o sularda yüzmem gerek.
Yüzmem gerek simdi önümde agir bir kapi
Ardinda okyanus var
Bir de bilegimden çekiyor
Benimse kapiyi açmam gerek
"Bak" diyorum küçük resmi
Yetmez bize bu küçük esinti
Nerde törpülendin böyle "olmaz" diyor.
Tutup ayak bilegimi
Bir ileri bir geri
Her adim bu kapinin ardi demek
Sonunda bogulmak olsa da
Denim o sularda yüzmem gerek
Anahtar deliginden görünen
Bu küçük manzara yetiyorsa yetsin
Benim o sularda yüzmem gerek...
-
Bir yanım hasret bir yanım gurbet
Ne usanır gönlüm ne senden uzaktır
Gözlerine dalıp kaldım farzet
Sanma sen gitmeden bir kere kapanır
Gözlerim ol bakıp bakıp görmezden geldiğim dünyamı döndür a canım
Sözlerim ol atıp atıp içime ağlayıp sızlayıp vermediğim ol
Gel dedim gel dedim gelmedin yarim
Senden bana fayda yok ağrısın sızısın
Ağladım ağladım ağladım
Yarim yarim diye duymadın sağ olasın
Eski zamanların hatırı sende var mı ki
Etrafında bir yer bulayım
Sen bir ömür böyle sürmez derken
Ben nasıl efkarından huzur bulayım
Gözlerim ol bakıp bakıp görmezden geldiğim dünyamı döndür a canım
Sözlerim ol atıp atıp içime ağlayıp sızlayıp vermediğim ol
Gel dedim gel dedim gelmedin yarim
Senden bana fayda yok ağrısın sızı (http://www.sarki-sozleri.net/)sın
Ağladım ağladım ağladım
Yarim yarim diye duymadın sağ olasın
-
Bir başıma bu kentin sokaklarında yürüyorum.
Üşüyorum.
Ne kadar uzaksan bana o kadar soğuyor hava.
Sen yoksan sıcaklık hep mevsim normallerinin altında.
Bu yüzden meteoroloji raporları bile umurumda değil.
Kar mı yağıyor yoksa yağmur mu bana ne.
Ben senin hasretinle sırılsıklamım zaten daha ne kadar ıslanabilirim ki.
Burada mısın değil misin belli değil.
Bazen gidişlerin kahramanı oluyorsun bazen sonsuz kalışların.
Doyumsuz gecelerdesin kimi zaman bazen de yalnız karanlıklardasın.
Bitmek bilmez bir şarkısın ama ben mi notaları yanlış basıyorum da sen bu şarkıyı söylemiyorsun.
Neden susuyorsun.
Aşkın sessizliği ne kadar korkunç olur bilir misin.
Bir tek kelimeye hasret geçen gecelerin hesabını soracağın kimse de yoktur üstelik.
-
Ey sevdiğim bir gün bana
Yar demedin yar demedin
Gece gündüz tenhalarda
Ağlayanım var demedin.
Seni sevmek suçu mu bana
Ağlıyorum yana yana
Bir melhem verip yarama
Sür demedin
Bir gün bana gül demedin
Göz yaşını sil demedin
Bir ömür koştum peşinden
Gel demedin yar demedin
-
teşekkürler gull gull
-
Sanki ilk baktığım gözlerdi gözlerin
Duyduğum en güzel şarkı sesin
Sabah uyanmak artık başka çok başka
Çünkü sabahlar artık senle hep senle
Herşey senle ilk aşk belki senle
Senle senle karışmak güzel senle
Herşey senle hayaller güzel senle
Senle senle hep senle
Sanki ilk tuttuğum ellerdi ellerin
Yağmur yağmur ıslak tenin
Gece ayışığı artık başka çok başka
Çünkü geceler artık senle hep senle
Senle senle ilk aşk belki senle,
Senle senle karışmak güzel senle,
Senle, senle hayaller güzel senle,
Senle senle hep senle
-
ben teşekkür ederim :)
-
Bize çalışkanlığı sevdirmek istiyorsanız, bunun için bizi tambel salyangozlara benzetmeniz gerekmiyor..bize başarının kolay olduğunu anlatın.Yepyeni bir hayat coşkuyla heyecanla başlayabileceğimizi söyleyin. Vicdanımızın olağanüsstü fedakarlıkları göğüslemeye hazır olduğunu hatırlatın. O zaman siz bize gerçekten faydalı olmaya çalışan gerçek bir dost olarak kalbmizin en önemli köşesini ele geçirirsiniz.
-
Büyük olmak, büyük sonuçlara ulaşmak değil; büyük düşünmek,büyük hissetmek ve büyük davranmaktır.
-
*Karamsarlığa kapılan kapler, çözümleri düşünmeye fırsat bulamaz.
* Başarısızlık yapamamak değil, yapamayacağını sanmaktır..
-
İnsanın sözlerine ve gözlerine bakıp aldanmayın. Onun özü ve huyu önemlidir..
-
Sabır, bir kişinin en önemli özelliğidir. Sabırsız insanla yola çıkanın başı dertten kurtulmaz.. Hz. Ali -r.a.-
-
Bu sefer Gördüm
görüyorum yürüyor gittikçe daha büyüyor
sonu yok biliyorum kendince deva buluyor
tutsam üstüme sıkılan kurşunu bile bundan kurtulamam
içimde kalmışsa ve bitmişsin demek
yaksam hepsini takvimin üzgünüm yine dünden kurtulamam
ben ölmedim geri verin günlerimi
bu sefer gördüm oydu katil
bana bakmayın ben miyim yani
kendini öldüren olamam halbuki
kan tutar beni ellerim aciz
ne olabilir bunu yaptıran kendime
gizlice görmeden kimse sakin olurum
çekerim beyaz bişey üstüme
kimse mani olmaz istediğini yap yıkılsın surlar
izleyince kolay kavgam yardım et yoruldum burda
mühimmat yüküm omuzlarımda tek damlası buzların yakar
insanlık öğretilmez devletin okullarında
ekilmiş borçlarımla onun bunun tarlasında
umut yarışlarında sonuncunun arkasından
gülistanlık ülkemde yaşadığım yer bok çukuru
edep dediğin şey kadın olsa çözmezmisin uçkuru
kimine göre basit kimine göre zor kumarlar
işine gelen umutlu gelmeyince zor kullanmakta
sanki acı verir kan akan yerden hırpalanmak
peşinde kurt adamlar kaçarsan hırpalarlar
bitane boşluk tam arkasında binalar var
bitane yokluk bi çare yoktu çocuktum
bi tane dost edindim idare etti belki
istesemde üzülmezdim o gün yerime çok güvendim
bu sefer gördüm oydu katil
bana bakmayın ben miyim yani
kendini öldüren olamam halbuki
kan tutar beni ellerim aciz
ne olabilir bunu yaptıran kendime
gizlice görmeden kimse sakin olurum
çekerim beyaz bişey üstüme
-
Veda
Nerden bilirdim dokununca yalnız hissettiğini
Farketmedim benim olmasanda sen tektin
Bunlar biryana büyüyor gözümde yaptıkların
Ama bu defa seni verdim kendi ellerimle
Gelmediğin ne kadar gün varsa anladım
Şimdi istediğin her gün aynı yere git yalnız
Kim bakıyor sana bilmek isterim
Ki gözlerin boş yere incitilmesin
Nakarat
Yar kim sevdi seni benim kadar
Bakar, bakar gülümsetir vedan
İçim yanar da söylemem sana
Gömünce seni ben ellerimle
Yar kim sevdi seni benim kadar
Bakar, bakar gülümsetir vedan
İçim yanar da söylemem sana
Yağmurlar yağar ya gözlerimde
Bittiyse uzaklaş
Bir şey olacaksa gözüm görmesin
Hastalık gibi sürekli başımda bir kadın gölgesi
Sanma ki buradasın bak bütün her yeri kitledim
Gözyaşlarıyla kutladım günlerce senin gitmeni
Unuttuğumda söylerim o zaman sevin
Sen başka limana defalarca attıkça demir
Soranlar olduğunda geçiştirdim satmadım seni
Her şey yolunda gelecek dedim
İnandılar gülümsedim
Sanki karıştırdım sayılı günleri
Haftalar sonra uyumuşum ki güneşi bugün görmedim
Rüzgardan uçup gitti birden yangının külleri
Aslında güçlüyüm aklıma gelsen de birkaç günde bir
Her akşam ben sandığın insanlarda kendi
Buldukça yanıldığını görüyorum hafızam yerle bir
Bırak da nefret edeyim her şeyinden şimdi
Çünkü gördüğüm bembeyaz ten sandığımdan kirli
Nakarat
Yar kim sevdi seni benim kadar
Bakar, bakar gülümsetir vedan
İçim yanar da söylemem sana
Gömünce seni ben ellerimle
Yar kim sevdi seni benim kadar
Bakar, bakar gülümsetir vedan
İçim yanarda söylemem sana
Yağmurlar yağar ya gözlerimde
Yar kim sevdi seni benim kadar
Bakar, bakar gülümsetir vedan
İçim yanarda söylemem sana
Yağmurlar yağar ya gözlerimde
-
Yanlış düşünebilirsin, Yanlış anlayabilirsin,
Yanlış yapabilirsin ama yanlış hissedemezsin.
-
Sevgiyle başlayan dost sohbetleri
Sevgisiz bitince sitem ederim,
Dost için harcanan tüm saatleri
Yerin bulmayınca sitem ederim.
İyi günde çoktur beni anlayan
Kötü günde yokmuş seni arayan
Anladım kalmamış dosta ağlayan
Gönül Dostlarına sitem ederim.
Dostlar arasında maddiyat olmaz
İlahi, manevi duygu kaybolmaz
Gönül bahçesinin çiçeği solmaz
Çöllere dönünce sitem ederim.
-
Yok aşık olmak diye birşey
yalan sevmek denen ince şey
boş 'seni seviyorum'lar hep
masal kahramanı aşıklar
bu masalı hep anlatırlar
bıkıp usanmadan dinleriz
bir an aşık olmak isteriz
o kadar gerçekçi ki masal
severiz aşkı hayâl meyâl...
Bir fırtına gibidir sevda
savurur tekneni kıyıya
aşkını görürsün kıyıda
el ele gidersin umuda
bitince sonunda bu rüya
bitmiştir bir sevda masal
-
Gözlerim görmüyor, açık olsada
Derman olmuyorki yaşlar dolsada
Gelip geçen, sille tokat vursada
Bana bundan beter, acı veremez
Sorsan anlatması, o kadar zorki
Çaresi olmalı, kalbim diyorki
Bu dert birincisi, daha sonraki
Bana bundan beter, acı veremez
Gezip dolaşırım, hep aynı yerde
Her yer kapkaranlık, sanki alemde
İşkence yapsalar, tüm bedenimde
Bana bundan beter, acı veremez
Çalsın dertli ud’um, söylesin dilim
İş’e yaramıyor, ama gözlerim
Dünya zehir olsa, inan sevgilim
Bana bundan beter, acı veremez
-
Ölümden sonra hayat varsa eğer,
Ben rüzgar olmak isterdim...
Rüzgar olmak isterdim,
Çünkü en kolay böyle ulaşırdım sevdiklerime.
Kızımın gözyaşlarını kuruturdum,
Saçlarını dalgalandırır, yanağını okşardım.
Pencere aralığından odasına sızardım geceleri,
Üstünü örterdim, öperdim.
Sonra sessizce kadinimin odasına gider,
Koynuna girerdim.
Hafif bir esinti olur, terini kuruturdum.
Saçlarını karıştırırdım, öperdim.
Ölümden sonra hayat varsa eğer,
Ben rüzgar olmak isterdim.
Rüzgar olmak isterdim,
Çünkü en kolay böyle ulaşırdım insanlara.
Ufuklarındaki bulutları dağıtırdım birer birer.
Güzel kizlarin yanaklarını kızartır,
Eteklerini havalandırırdım.
Biraz çapkınca.
Sevenlerin mektuplarını ulaştırırdım
Sıcak günlerde hafif bir esinti olur,
Ferahlatırdım insanları.
Deniz üzerinde minik dalgalar yaratır,
Yüzlerini yıkardım.
Uçurtmalara eşlik eder, sevindirirdim çocukları.
Çiçek kokularını getirirdim dünyanın dört bir yanından.
Ağacların yapraklarına ninniler söyletirdim.
Soğuk günlerde güneşi çağırırdım,
Isıtırdım insanları.
Ellerine, yüzlerine sıcak buseler kondururdum.
Ölümden sonra hayat varsa eğer,
Ben rüzgar olmak isterdim..
-
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Perde kapanıyor, film bitiyor işte,
O hiç bitmeyecek sandığımız...
Görüyorsun, konuşacak bir şeyimiz kalmadı.
Sadece bakışlarımızda hüzün.
İşte ayrılık bu; hiç beklemediğimiz...
O ikiz kardeşi ölümün.
Anlıyorum bir daha görüşemeyeceğiz
Bu son buluşmamızdır seninle
Yeni bir hayata başlayacaksın artık
Onunla, o yeni sevgilinle.
Anlıyorum artık o öpecek ellerini
Kulağına aşkı o fısıldayacak
İçinde bir pişmanlıktan başka
Benden eser kalmayacak.
Sigaranı söndür , kalkabiliriz
On adım sonra yollarımız ayrılmalı
Sakın ağlama ve bir şey söyleme bana
İnsan ayrılırken bile büyük olmalı.
Ümit Yaşar OĞUZCAN
-
Derinimden bir ah çekiyorum..
sonra kendi kendime susmak diyorum
kelimeler doluyor dilime, konuşamıyorum
sonra susuyorum
sana biriken cümleleri, karalıyorum
ve sana ait olan her kelimeyi lügatımdan siliyorum
her şiirimde sana koşan her harfi alfabemden kaldırıyorum
sonra duruyorum
bir türkü tutturuyorum
söylerken notalarını katlediyorum
ve seni hatırlatan her kelimeyi bibliyorum
sonra yere yığılıyorum
nutkum tutuluyor hüngür hüngür ağlıyorum...
iç cebimdeki umutları çıkarıp kafalarına sıkıyorum
karanlığa, ayrılığa ve yalnızlığa ağız dolusu küfürler ediyorum
sonra çok korkuyorum
yavaşca ayağa kalkıyorum
yanlışlarımı ve hatalarımı sırtlıyorum
haddinden fazla sevmenin cezasını çekiyorum
haketmediğinden fazla sevmenin bedelini ödüyorum
hayata artık hesap sormuyorum, şu anda ödemekle meşgulum.
-
Aşkı hiç bitmeyecek zannetmek, salakça değilmiydi
sevginde, gözlerimdeki ışıltıyı yitirdim, bide yaşama sevincimi
senle sende kaybettim, senli hayallerimi
çalmasın aşk üzerine herhangi bir şarkı, ki acıtmasın yüreğimi
her şarkıda aramaktan seni
her şiirde yazmaktan seni
her an düşünmekten seni
her saniye özlemekten seni
ve hiç bulamamaktan seni
ve her buldum dediğimde, kaybetmekten seni
ne vardı bu kadar çok sevecek anlamıyorum ki
öyle ya zaten; aşk dedikleri kimi mutlu etmişti ki
Zaten; aşkın öteki adıda kaybetmek değilmiydi...
-
Öyle bir ilk yaz ol ki korkut yaprakları,
Öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları,
Sararıp dökülürken güz rüzgârlarında
Ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
Seninle yeşerdiler, seninle soldular..
Olsunlar senden sonra da umut yaprakları.
-
"İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde kazanması zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmış göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
-
Burdasın ,
yanımdasın biliyorum
Mum ışığımın zerafetinde
ağlayan yalnızlığımsın yine bu gece.
Dur gitme , bekle!
Eriyip gidemezsin beni bırakıp
Mum biter , gece söner ama
korkarım ; beceremem
karanLıkta $iir yazmayı sana.
Sen hep burdasın
Odamdasın biLiyorum
OLur ya sıkıLırsan eğer
git , gez de gel biraz , ama
dön ne olur yanıma
korkarım ;
ağlamayı beceremem karanlıkta.
Burdasın biliyorum
Sen hep burdasın.
Ama ben seni bulamıyorum.
Bulamıyorum.
Kaybolan yüreğimle beraber
bu gece de yine inatla
Seni arıyorum...
-
Sen ki ilk vazgeçemeyişim, ilk kıskançlığım,
İlk ömrüme yazdığım,uzaklardan sevdalandığım,
Kızdığım, affetmediğim, affedemediğim.
Olmayacak bir duaya amin demek gibi sevdiğim ,
Hep geç kaldığım.
Saatini şaşırmış dönüşlerin bir anlamı yok.
Şimdi sen geç kaldın.
MasaL bitti.. Elde Var Hüzün..
-
Bu şehri ağlatacak kadar ağırdı gidişin...
Şimdi yokluğunu koynuma aldım...
Karanlığın bile hüznümü unutturamadığı bir gecede...
Hesap soruyorum yüreğime boyundan büyük sevmek Sana mı düştü diye...
Sensizlik boş bir köşeye oturmuş dalga geçiyor şimdi...
Aynalar hesap soruyor...
Duvarlar gizliden sessizce ağlıyor...
Sanki her ayak sesi seni bana geri getiriyor...
-
"Aşkı taşıyan her kalbin muhkem olduğunu zannediyordum. Meğer aşk , indiği kalbi ihya edemezse yok ediyormuş."
Senin hayallerinin yorgunuyum...
Ayrılığın yüreğimin en kuytu köşesinden hüzzam bir şarkının ahengiyle çıkar gün yüzüne.
Özlemlerim kabardıkça, hatıralar harmanından sevdanı devşiririm. Ve seni ne kadar çok sevdiğimi , senin bende ne kadar yer ettiğini bir kez daha anlarım.
Senden ayrı kaldığım zamanlarda kendimi , uykunun unutulmuşluğuna terk edilen bir bebek gibi hissederim.
Ve sen bilemezsin , gönül sahilimden ne gemiler kalkar gözbebeklerine....
Ve sen bilemezsin , martıların hoyrat çığlıklarında hangi onulmaz yaramın feryadı gizlidir.
Yağmurun yağışında , rüzgarın uğultusunda , karların ipekten dokunuşunda seni ararım. Her bahar açan erguvanlarda , güneşin yeni bir umudu kuşandığı mavi atlasta , gönül dantelamda seni ve yüreğime kazıdığın asırlık hatıraları ararım.[/i][/b][/size]
-
Böyleyim diye ayıplama beni
Bir gün kendimi
Sonsuzluğun koynuna bırakırsam
Yaralı ve yenik bir asker gibi
Darılma
Unutma ki
Her seven isimsiz bir kahramandır
Unutma ki
İnsan; sevebildiği kadar insandır.
-
Her beş dakikanın, bir saat kadar zor geçtiğini
İnsanlar uyuyarak acılarını bir nebze unutuyorlar
Gecenin üçünde kimsesiz caddeyi seyrediyorum
Korkutan bir sessizlik var, herkes uyuyor gecede
Ben ve acılarım ayakta, Sen nereden bileceksin...
Geceler dert getiriyor, dertlerse olabildiğince acı
Başkaları yıkılmasın diye, nasılda kıymışız kendimize
Yıkılıp tükenmişiz biz, başkaları derdimizden bîhaber
Geceler derdime dert katıyor, herkes uyuyor gecede
Ben ve sevdam ayakta, Sen nereden bileceksin...
Tek dostum yok gecede, rüyalar bana düşman oldular
Dertlerle yatağa uzanmak, mezara uzanmaktan farksız
Geceler cellat olmuş bana. Rüyalar çok merhametsiz
Elimi bağlamış karanlıklar, herkes uyuyor gecede
Ben ve gönlüm ayakta, Sen nereden bileceksin...
Gecenin üçü-beşi, Senden nefes boyu uzaklardayım
Cümle alem uykusunda, dertlerim ve ben ayaktayım
Bir yanım da karanlıklar ve keskin uçurumlar var
Göz yaşlarıma sığınıyorum, herkes uyuyor gecede
Ben ve hayallerim ayakta, Sen nereden bileceksin
Gecem seninle olsun, saçların dola boynuma urgan gibi
Ayağımın altından sehpamı çeken sen ol, gece sonunda
Sensizliği zehir gibi yudum, yudum çekiyorum içime
Ben ayrılığa isyan ediyorum, herkes uyuyor gecede
Ben ve sevdam ayakta, Sen nereden bileceksin
-
Dün sahil kenarına indim.
Buluştuğumuz ilk banka oturdum.
Gözlerim daldı ufuklara önce
Sonra yaşla doldu.
Gittikten sonra çok değişmiş buralar.
Sana çiçek aldığım yer kapanmış.
Çay içtiğimiz yer de.
Yürüdüğümüz yollar yok artık.
Adını yazdığım kaya parçası yosun tutmuş.
İskelede balık tutan
İnsanlar yok.
Balkonunda oturup elini ilk tuttuğum
Adalar vapuru emekliye ayrılmış.
Benden başka herkes, her şey
Unutmuş seni.
Yalnız deniz hatırlıyor…
Nereden mi biliyorum,
Deniz halâ sen kokuyor.
-
Seni,
Duygusal animda ben anlatirken sana,
Duygularinla, kisik gözlerinle beni dinledigin için,
Yüzüne sevimli bir gülümseme geldigi için,
Seviyorum..
Seni,
Her sesini duydugumda heyecanlandigim,
Her telefona sarilişimda ellerim titredigi için,
Kalbimin ilk günkü kadar attigi için,
Seviyorum..
Seni,
Bir yönün duygu doluyken,
Diger yönünde mantikli düşünebildigin için,
Gerektigi yerde sert ve karşi çikabildigin için,
Seviyorum..
Seni,
Her şarkida hatirladigim, her saniye andigim için,
Bana bir çocukmuşum gibi şefkat gösterdigin,
Bazen bir büyük kahramanmişim gibi yücelttigin için,
Seviyorum..
Seni,
Bana yaşama sevinci verdigin,
Beni hayata bagladigin için,
On yil daha seni bekleme gücünü kendimde buldugum için,
Çok ama çok seviyorum..
-
Hüznün o en gri yerinde yaşadım seni.
Orda hep başı eğik umutlar vardı,
Çölün derin suları kadar imkansızdı gözlerin,
Alabildiğine sığdırdım içime o amansız yalnızlığı,
Çünkü orda yıllarım vardı...
Oysa zaman dediğin neydi ki?
O geçmek bilmeyen gecelerin kuytuluğunu yutan zaman
Seni bana getirmedi.
Öyle çok bekledim ki seni...
Sonunda içimdeki sen tükendi.
Ve anladım ki sen,
Denizde yanan ateşler kadar zamansız Yalnızlığın dudağındaki tebessüm kadar imkansızsın.
-
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak...
-
Terkeden kişinin gittiği yerde aradığını bulamayınca
Dönüp "özledim" demesi; özlediğinden değil(http://www.duslerforum.org/images/smilies/virgulll.gif)
Eşek gibi pişman olduğundandır.
-
Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum.
Mektup cebimde.
Cebim yüreğime yakın.
Yüreğim sende.
Sen yüreğime yakın.
Öyleyse mektup sende.
Bu kadar içimdesin iste.
-
Hani gözlerime bakıp seni seviyorum dedin ya
O an dünyalar değil
Ondan daha değerli olan
Sen benim oldun.
Sen karanlık dünyama ışık
Mutsuz hayatıma mutluluk getirdin
Sen benim tek vazgeçilmezim
Sen sevgi ışığımsın seni seviyorum.
-
Aramızda bir uçurum
Kıyılarında çiçek boşluğunda çiçek kokusu
Bir ucunda sen diğer ucunda ben
Sana ağlar gözlerim seni göremeden
Sana çarpar yüreğim seni her an özleyen
Bir kıyıda sen bir kıyıda ben
Aramızda sonsuzluk var seni benden esirgeyen
Ya sensiz acı çekmek yada sonsuzlukta
Sensizlik ile ölüm arasında bir tercih yaptım
Sensiz yaşamaktansa bedenimi boşluğa bıraktım.
-
Seni özledim deliler gibi
Seni bulamadığım bir boşluk var içimde
Dolmuyor bir türlü sensiz
Ateş düştü kalbime bir kere
Ama nasıl sönecek bilmiyorum
Kime anlatıcam bilmiyorum
Anlatsam anlarlar mı ki beni
Yoksa delirdin mi derler
Onu da bilmiyorum..
-
Şimdi beni hangi yanımdan susacaksın?
Sessizlikte bir dildir..
Çoğul susulur
Pusulur..
Şimdi beni hangi yanımdan kusacaksın?
(http://th04.deviantart.net/fs50/300W/f/2009/283/c/0/a_time_to_be_so_small_by_aimeelikestotakepics.jpg)
-
Buselik bir sabaha uyandım
içimde anıların sarhoşluğu var
Hafiften başım dönüyor sanki...
Hani diyorum ki evden işe giderken bi çılgınlıkmı yapsam
Kanun ve ney eşliğinde uzaklara kaçsam
Musiki gibi bir hayat yaşarmıyım acaba
İçimden gelen sesleri dinledikçe huzur bulurmuyum
Bugün buralardan kaçasım var
Sıkıldım bu şehrin gürültüsünden
İçim daralıyo yalancı suretlere bakarken
Her yanım oyun herkes oyuncu
Bugün buralardan kaçasım var
-
Yanacağım ve yakılana şahid olacağım bu gece.
Cehennem gibi yanacak aklımdan geçenler, gördüğüm hayatlar yakılacak hece hece...
Sanığı olduğum yürekler, cennet gülleri içinde...
Renklerimi soldurup Araf´ ta saklanan Ey ruhum! Gülümse Sevgili´ ye...
Sobe!
-
Gece hasreti,gönül sevdayı,yürek aşkı dokuyor...
Gece Gözlüm İzmir sen kokuyor...
Buralar,gamlı,buralar,yaslı...
Sen geldin mi İzmir,İzmir oluyor...
Yüreğim buruk,ayazdırgeceler...
Gel be sevdam,bak yürek donuyor..
-
Yakıp durur içimde sevdan, göğsüme sığmıyor ki aşkın,
bu nasıl bir uçurumdur düştükçe senin oluyorum,
ne bir rüyam nede bir düşüm var, her parçam sana kaldı,
ıslandığım yağmurum, gözümü kamaştıran güneşimsin
biliyorum ne yapsam da anlatamam bu tek mevsim.
En tatlı duygularım, en güzel hayallerim,
seni mutlu edecek bütün sözlüklerim,
hepsi bir rüyada senin oldu, öyle ki sana uyandım,
üşüyen yüreğime dokunan sıcacık ellerin gibi gerçek inan,
bütün meltemlerde senin kokun, her renkte senin güzelliğin,
içimde yaşıyorum bu tek mevsim.
Bitmesini istemediğim en bilinmez bu yolda, başımı döndüren endamın ile
gün geceyi bulsa da sende kaybolup, gözlerine bakıp susup susup,
en içten nefesimi tutarak bir anda seni seviyorum deyip,
bilmeni istediğim bir şey var sevgili,
aşık olduğumu hissettiren tek mevsimimsin
-
Gökyüzüne asılı kalmış bir yankı
Arıyor kendisini bırakan ağzı
Yeniden, yeniden sesini bulmak için
İki köşeli yalnızlığın bir ucunda sen, bir ucunda ben
Birleşip ayrılıyor çizgilerimiz
Hangi boyuttan koparılmıştık ki biz
Anı bile yok, ses, koku bile
Bir elin yazdığını öteki el karalıyor sanki
Silgiler hatırlıyor, kalemler unutuyor bizi...
-
Cümleler kurasım var bugün benim de karma karışık bütün çekmecelerim...
Hangisine uzansam elime yabancı bir mevsimin izi sürülüyor...
Çekiyorum; ellerime bulaşmış izler takip ediyor ruhumu...
Hangi dolabı açsam biz çıkıyoruz karşıma...
Katlı çamaşırlarda sen kokuyoruz...
Kayıtlara dokunuyorum beyaz yeni bir sayfaya beliriyorum,
senlerden ve benlerden kurulu cümleler oluşuyor...
Kağıtlara yazdığım isimler biz oluyoruz...
-
Elif gibi yalnızım,
Ne elimi tutan bir harf
Ne anlam katan bir harekem…
Kalakaldım sayfalar ortasında.
İşte ben gibi, sen gibi…
Bir okuyan bekledim,
Bir hıfzeden belki…
Gölgesini istedim bir dostun med gibi…
Sızım Elif sızısı…
-
Kim o, deme boşuna...
Benim, ben.
Öyle bir ben ki gelen kapına;
Baştan başa sen.
-
Sen hangi bahardasin bilemem,
ben hep sonbaharlardayim..
Sararmis yapraklarla birlikte savrulur gider bu yuregim..
-
Bir Suskunluk çöktü Bedenime
Adeta Hislenmekten ürkercesine
Yaşlanmaktan Bıkan Gözlerim
Hasretin Vardı Sen Yoktun
Günahın Vardı Beni Saran
Tuttarcasına Uzanan Ellerin
Bir Var Olup Kaybolan Tenin
Hiç Birşey Sölemeden Gitin Oysa..
Geride Bir Anı Bile Bırakmadan
Son Sözlerin Vardı çınlıyan Kulaklarımda
Hayalin Gelirdi Arasıra Aklıma Sen Yoktun
Ne Bir ümit Bırakmıştın Nede Bir Herneyse...
Sen Yoktun...Insan ölebilmek Için çok ızdırap çekiyor ..
-
Dokunmayı sevdim gözyaşına
Ellerimle sıktım boğazını gölgemin
Kan yağsın, irin yağsın başıma
Parçalansın eti, kemiği gövdeminEy toprak yiyen Can dostum
Suya dalan ak gözlüm
Aşkı bildim alev oldum
Aşkı bildim ölüm oldum
Açıl ey büyük kapı açıl
Yasla sırtını semaya
Güneş, ay sıra olsun yanımda
Hak bildim, ar bildim, mes verdim başıma
-
Kapanmış kapılardan geçtim
Yanmayan bedenlerden güzelim ben yolumu sildim
Dünyanın hali
Çeker giderim
Yalnızlık yolcusu gönlüm
Bir garip seyyahım ama kendime göçerim
Gözlerime bak ve dinle;
Bir yağmur damlasıydım, yüreğine düştüm.
Ne olur beni de götür yanında, fark etmez nereye döküldüğün..
-
Ne kötüdür insanın bildiğini anlatamaması ;
"ben" deyip susması ..
"sen" deyip ağlaması..
-
Bir sevdaya miras bırakıp göz yaşlarımı
Karşılıksız sevdamı alıp gidiyorum
Bir vefasıza armagan edip sarkılarımı
Mısralarımı alıp gidiyorum
Bir sessizlige ödünç verip çıglıklarımı
Susuşlarımı alıp gidiyorum
Adı batasıca bir namerde birakıp hayalımi
Gözlerimi alıp da gidiyorum
Hatırları asıp bu sehirin tam ortasına
Askımı kalbime gömüp gidiyorum ….
-
sorarsam ne hissettiğini
"belki"siz kalırım
bilirsem ne düşündüğünü
"keşke"m olur bir tane daha
oysa ben yaşayamam "belki"siz
ve sevmem "keşke"leri
-
Sen yokken günnler birbirinin aynısıydı.
Hiçbir fark yoktu ve hayat öyle boştu ki benim için..
Seninle birlikte yepyeni bir sayfa açtım hayatıma.
O sayfa öyle güzel ki hiç sonu yok. Hiç karalama silme yok.
Herşey ilk günki gibi..
-
Çok zorluklar var önümüzde. Ne kadar güçlüyüm bilmiyorum.
Günün birinde bir taşa takılıp düşebilirim.
Ya da yuvarlanabilirim bir uçurumdan aşağı.
Ama yanımda sen oldukça korkmuyorum hiçbirşeyden
Ne taştan, ne uçurumdan, Ne de ölümden...
AŞKı öğrendim seninle...
Sevmeyi ve sevilmeyi..
-
İzin ver ruhum sende kalsın... Bu kararı kalbim ve bedenimle aldık...
Kalbimde bedenimde bu karardan dolayı ferah..
Çünkü sen ruhumu kendinle donattın..
Gülücüklerinle, sözcüklerinle,
bakışlarınla !
-
Biliyorum ki sen en nice mutluluklarla ezeli yaşamlarda uyumalısın..
Fazlasıyla hak ettiğin sevinçlerin gelmeli bir bir yüreğine..
Gelmeli ki ; geçmişindeki acılar buhar olup kaybolmalı tümden..
-
Rüzgarın sesi anlatır seni bana.
Sabahın sessizliği, kimseler yok koca dünya ortasında sen kalmışsın ne gidecek yerin var nede duyabilecek birisi. Çaba gostermek istersin olmayacağını bildigi için yorulmak istemezsin düşüncelere kapılırsın saatlerce seni en güzel anlatan saatlerin korkusu sarar bir anda bir kıpırtı hissedersin, hayatın varlığını yasanacakların duygularını getirir sana aynı heycanı bedeninin olmadık yerlerinde hissedersin bu rüzgarın sesidir. Seni bana anlatacak olan bu rüzgar bana yeniden doğmayı, yeniden herseye baslamayı öğretecek olan rüzgardır. Anlatıp geçti seni bana, rüzgarları bılırsın cabuk ve ürkütücüdür etrafına ne bıraktıgını anlamazsın oda oyle gitti, bana bıraktıgı şeylerde aradım seni belki bir ipucu belki yeni bir bekleyiş
Ve sonunda buldum Bana anlatmak istedigi şeyin sırrı senin kalbinin sesiymiş cabuk geçmesine rağmen en önemli yeri atlamadan bana bırakıp gitmiş dinledim saatlerce varlığını hissettim, yaşadım ve gelmeni bekled, kocaman dünyanın sessiz kalan kısmında sende varmışsın sessizliği paylaşırken simdi sensizliği paylasıyorum onunla diyorum bu sefer sesi ile kendisinide getir özlüyorum. Bu zamana kadar getirdiğin sesinde ruhunu hissettim, bir sonraki getirdigin kokusunda bedenini hissettim, bana bu sefer kendini getir kendimin ben olduğunu hissedeyim. Beni birkez daha hayata bağlayacak herseyi ile yeni bir dünya kuracak olan sensin.
Bu kadar sessizlikte sensiz bırakma beni....
-
Gözyaşım kederden midir yarim ?
Çektiğim kaderden midir ?
İçtim hep ona sarıldım yarim. Tek dostum kadehlermidir..
Özledim gitme deseydim yarim, Bırakma etme deseydim..
Şimdi ardıma bakmazdım yarim, elini tutabilseydim.
-
Bu aşk burada biter..
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burda biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider
Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir
Solarken albümlerde çocuklar ve askerler
Yüzün bir kır çiceği gibi usulca söner
Uyku ve unutanlık gittikce derinleşir
Yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler
Ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı!
-
Bir gece,
Gecede bir uyku..
Uykunun içinde ben..
Uyuyorum,
Uykudayım,
Yanımda sen.
Uykumun içinde bir rüya,
Rüyamda bir gece,
Gecede ben..
Bir yere gidiyorum,
Delice..
Aklımda sen.
Ben seni seviyorum,
Gizlice..
El-pençe duruyorum,
Yüzüne bakıyorum,
Söylemeden,
Tek hece.
Seni yitiriyorum
Çok karanlık bir anda..
Birden uyanıyorum,
Bakıyorum aydınlık;
Uyuyorsun yanımda.
Güzelce..
-
Mevsimlere dokunan tebessümün sıcağı
Sana doğru akmayan ırmağın sığılığıdır
Gariplerin hüzünle alevlenen ocağı
Sana doğru süzülen damlanın çığlığıdır
Maskesi çocukları aldatıyor ömrümün
Uyku, çıkmaz sokağın beynine vuran ağrı
Uğursuz ellerimde sararıp solmuştu dün
Bugün bütün çiçekler açıyor sana doğru
Yine geçtim o kanlı badireler şehrinden
Salyangoz işgaline direnen kalmamıştı
Çeşmeler simsiyahtı günahların kirinden
Senden kopan hiç kimse bahtiyar olmamıştı
Aşkını büyüsüne kapılan kertenkele
Kabuğunu sıyırmak için yollara düştü
Çevresinde acılar biriken bir heykele
Beddua göklerinden bulutlar kara düştü
Ölülerin sessizce uyandığı o yerde
İhtiyar olmamıştı sana varan bedenler
Ayrılık yine me'yus, kıvranıyor kabirde
Bakmamışlar yüzüne yalnız sana gidenler
-
Yine Önümde Boş Bir Kağıt ..
Ve Yine Aklımda Sen ..
İster İstemez Seni Yazıyorum Her Satırıma ~
O kadar Çaresizim ki
Ne Gidebiliyorum Ne de Kalabiliyorum.
Hep Bir boşlugun İçinde Dönüp Duruyorum
Sonu Ne olacak Hiç Bilmiyorum ..
İnsanlar Sonlarını Düşünmeden Severler ~
Sonunu Düşünmeden Sevdim bende Seni..
Ama Bak! Bak halime Sanırım Sonum Olucaksın ..
Çünkü artık Çok yoruldum Tükendim Bittim ! .
Sevgin Çok Agır geldi Bana ~ Bedelini Agır Ödedim ..
O Kadar uğraştım yorulmadan .. Ama seni Bana Vermedi Hayat !`
Köşeye sıkıştım Anlıyormusun. Hiçbir Yolum Kalmadı .
Sana Çıkan bütün Kapılar kapalı Artık ..
Tıpki Bir Çizgi filmindeki Ölüm sahnelerine Benziyor Aslında.
Ne kadar Yüksekten düşersek düşelim Ölmüyoruz !
Sadece Acı Çekiyorum/z..
Oysa .. Ölmek veya Yaşamak Vardı Bizim İçin.
Sen Yaşıyorsun Ben Ölüyorum !
Sen… Sen O kadar Çoksun ki İçimde
Her gün senin İçin Ağlıyorum
Göz yaşımın Son damlası Akınca Sende Biteceksin İçimde !
Ama Bitmiyor İşte..ne Kadar ağlarsam ağlıyım Sanki tekrar İçime akıyormuş gibi Bitmiyor !
Çok seviyor Seni Küçücük kalbim Çok ..
Öyle Masum Öyle Temizdi ki Sevgim ~
Duyuyor musun Beni ?
Seni Seviyorum …
… Seni Seviyorum ..
Ya da Boşver Duyma `
Susuyorum ´
Sustum . . .
-
Sen geldin benim deli köşemde durdun
Bulutlar geldi üstünde durdu
Merhametin ta kendisiydi gözlerin
Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
Bulutlar geldi altında durduk
Konuştun güneşi hatırlıyordum
Gariptin yepyeni bir sesin vardı
Bu ses öyle benim öyle yabancı
Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı..
-
Bazen yaz ortasında gündüzün
Sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse,,
-
Y ü r e ğ i m,
toparlan gidiyoruz!
/ya da
toparlandım gidelim!/
ârafta kalakalmak yakışmadı bize;
bir adım atalım hadi,
“ y â r ” deyip susalım;
“ y â r ”dandır deyip razı olalım!
-
Ellerinden utanıyorsun.
Benim umutlu olmaktan utandığım gibi…
Gösterişli bir vitrin gibisin.
Ağladığını bir tek sen biliyorsun
Ağladıkça daha da ışıldıyor sahipsiz güzelliğin.
Bense hep yoldayım. Evim hiç olmadı. Kaçıyorum…
Sahipsiz güzelliğin verdiği acıdan kaçıyorum.
Kaçmaktan kaçıyorum.
Hiç bir şey istemiyorum.
... Belki utandığın ellerini sadece…
Ellerin vitrinin dışında, nasıl da masum sıcak.
Alışmamışım mutlu olmaya ben,
Ellerini vitrine koyup, , ,
-
kaybetmekten mi korkuyorsun;kaybet.
düşmekten mi korkuyorsun;düş.
yaralanmaktan mı korkuyorsun;yaralan.
…
sonra iyileş.
yeniden kalk.
yeniden başla.
yeniden sev.
yeniden âşık ol.
... bir daha mı düştün?
bir daha kalk.
er ya da geç,beklediğin gelecek.
er ya da geç aradığın seni bulacak.
ama sen bir kez yıldın mı,korktun mu,
maskeni yüzüne geçirip kalkanlarını kuşandın mı,o zaman bitecek
-
nokta tek başına konulunca, geri dönüşü yoktur;
son sözünü söylemişsin demektir.
Ama üç nokta koymak,
söyleyemediklerini bile söyler...
-
Çok özlüyorum.
Başka türlü bir özlemek bu ama.
Hani böyle herkesin herkesi özlediği gibi değil de, sadece ben böyle özlermişim gibi.
Bu özlemeyi tasvir etmeye çalışabilirim elbet.
... Bir sürü süslü söz mümkün.
İçinde martılar olan, trenler olan, şarkılar, şiirler, aşk sözleri olan.
Bir kitabı koklayıp, bir tişörtü düşünüp, mavi bir melek çizip nasıl özlediğimi anlatabilirim.
Ama bu kez başka türlü özlüyorum.
O kadar başka ki neyle anlatmaya çalışsam anlatamadıklarım eksik kalacak biliyorum.
O yüzden yalınlığa sığınıyorum.
Bazen tek bir kelime, basitlikten kaynaklı zerafetle, bütün benzetmelerden daha kuvvetli olabilir. Özlüyorum.
Çok fena özlüyorum.
Hem çok güçlü hem de çok zayıfmışım gibi,
coşkulu bir umutla kahreden bir umutsuzluk arasında gidip geliyorum bazen.
Hisler durmaksızın çatışıyor birbirleriyle.
Birbirlerine ekleniyorlar bazen, bazen birbirlerinden çıkıyor bazen de birbirlerine bölünüyorlar. Sadece şundan eminim.
Tüm işlemlerin sonunda tek bir sonuç kalıyor elimde.
Özlüyorum..
Bazen bir yabancı olan, bazen canımın içi; kocaman kıvırcık bir gülümseme bazen,,,
bazen de dünyanın en güzel ihtimali..!
-
Ben diyorum ki: Vuslatı beklerim, Yâr, Gaffâr...
Âşk diyor ki: El-intizâr eşeddü min-en-nâr..
Beklemek, ateşten şiddetlidir..
-
Hayatım boyunca kendimle ilgili olarak uzun açıklamalara girmekten kaçındım...
Yani duygularımı bütün açıklığıyla uzun uzun anlatmadım kimseye....
Bunu yapmak doğru muydu bilemiyorum ama bu böyle sürdü....
İstedim ki bana bu kadar yakın olan insanlar birkaç kelimeyle, , ,birkaç cümleyle, bir bakışla, bir nefes alışımla anlasınlar neler olup bittiğini...
Çünkü ben böyle anlayabiliyorum..!
... Eğer sahiden birinin yakınında duruyorsam, bu kadarla da olsa farkına varabiliyorum olup bitenlerin.
Yakınlarında olmanın hakkını veriyorum ve bunu onlardan da bekliyorum
-
İnsanın sevdiklerini kaybetmesi bu kadar kolay olmamalı. Sevilen insanların gitmesi de bu kadar kolay olmamalı.
Gitmemelisin mesela.
Ben susmamalıyım.
Kavga etmemeliyiz.
... Konuşmalıyız.
Hep benim olmalısın,hep. Hep.
Bir ”Dur.” demek bu kadar zor olmamalı!
Sarılmak bu kadar zor olmamalı. “
-
“ Sustum…
ki incecik bir hüzündü yüzüm
yakıştı yaşadığıma, yaşamadığıma..
-
// Yalnızlık . . !
”Bir ovanın düz oluşu gibi bir şeydir, yalnızlık.”
— Cemal Süreya
... ”İnsanın kendine mektup yazmasıdır, yalnızlık.”
— Özdemir Asaf
”Ah şu yalnızlık, kemik gibi ne yana dönsen batar.”
— Cahit Zarifoğlu
”Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık!”
— Sezai Karakoç
”Bir kişi bile değilim yalnızlıktan.”
-
Âşık sadece sever, , ,
o sevdiği ile birlikte olmayı sever, , ,
o sevmeyi sever ve “Seni seviyorum” demeyi sever. .!
Âşık aşka âşıktır,,,
_// âşık aslında sana âşıktır. . .
-
Unutuldular!
Siyaha büründü tüm düşlerim
İlk anlarında temiz ve güzeldiler oysa ki
Artık yoklar,gecenin karanlığında kayboldular
Unutuldular!
Unutuldu tüm bakışlar,aşklar,yalanlar,gerçekler ..
Geriye kalan bomboş sayfalar
Hayat yolculuklarında hepsi yenilgiye uğradılar
Birer hayalken hayal kırıklığı oldular
Nefretini kustu şehir üstlerine
Gölge düşürdü o masum yüzlerine
Varolmaktan utandılar
Unutuldular! Yokoldular!
-
Gün ışırken şehrin gözbebeklerinde
Yastığımın altına sakladığım sayısız düşümden firar edip
' Sığınıyorsun uykusuzluğuma '..
-
Kıpırdarsam döküleceğim..Kalırsamda esaretim...
..İki arada bir derede yüreğim..
-
(http://www.kelebekupload.com/images/473057015878rj9.jpg)
Geçmişten nefes alıp geçmişe nefes verdim ,
felç oldu hislerim!..
-
.. tesekkur etmek ıcın
sana mektuplar biriktiriyorum
oysa senın haberın yok
oysa sen hala uzun kavisli bır monotonluk ıcınde öldüğümü hayal ediyorsun
hala agladıgımı anımsıyorsun ama oyle degıl
eskısı gıbı eskı degılım ..
-
Senin için atmayan kalbi, , ,
seni söylemeyen dili,,,
seni bilmeyen beni neyleyim..!
Hiç kimseler bilmedi seni ne kadar çok sevdiğimi, , ,
bırak kalbimizde sır kalsın.. !
... Bu dünyada gülmedi bir türlü yüzümüz, , ,
//bari kavuşmalar mahşere kalsın..
-
(http://img238.imageshack.us/img238/5835/veif4.jpg)
' Ben boşlukta tutamam ki ellerimi
Salınarak yürümek adetim değil
Kessem aşk kanayan ellerimi
Başka renge bürünmek takatim değil
Ben sensiz taşıyamam ki ellerimi... '
-
(http://img224.imageshack.us/img224/7231/hghghgsmallnr0.jpg)
-
Hani rüzgar değse kirpiğime
Kan damlardı baktığın yere..
Kirpiğime ayrılık değdi..
Gelsene...
-
(http://img84.imageshack.us/img84/7539/7601e2e618bd5fa1xm8.jpg)
..Yağmurlar gözyaşlarıma gebe
Hasretin kapımda nöbette her gece
İçimde sana kana(ya)n binlerce hece...
Ve şimdi hepsini kusuyorum
Kustukça kusuyorum
Sustukça kusuyorum..
Yerinde mi diye yokluyorum yüreğimi bazen
Ve sonra biraz daha yok(o)luyorum...
-
Gizlidir aşk, , ,
yine de dünyaya ilan edilmek ister..!
Yasadışıdır, yine de yasallık peşindedir. . .
Çelişki mi?
//Olsun, var böyle bir şey. . .
(http://u1306.hizliresim.com/1b/x/pq7my.jpg)
-
(http://img1.blogcu.com/images/a/y/n/aynsinkaf/9a6dbe22650ace889ac69d00df312223.jpg)
artık saymıyorum günleri
nasıl olsa unutturmuyor zaman "en son..."ları
...
en son
dilim, içime isyankâr cümleler kurmanın can kırıcı çaresizliğindeydi
sus demem susuşumdandı
/üzerine mühürler vurduğum hasreti/
...
sanma ki yoksun sevgili
sanma ki y o k s u n
her vakit aklımla hasbihaldesin
-
eski bir aşk
yeni bir ayrılıktır her zaman
bunu kuşlar sorar, yıldızlar da anlatır
kimse bilmez be canım
bir yara bir ömrü nasıl kanatır…
-
Bir kum zerresidir belki
Belki bir yıldız kümesi gezegenin birinden...
Değme gözlerime.!
-
Viyadüklerindeyim sıratın,
Tutunamadım,
Ay karası gözlerinden,
Kurtulamadım,
Akrebin ihanetindeyim,
Çember daraldı,
Renkli iplerle gergefine,
İşleme beni,
Viyadüklerindeyim sıratın,
Direnemedim,
Bedeninin işgallerine,
Sınır ihlallerine
Karşı koyamadım,
Şeytanla gerdekteyim,
Hassas terazilerde tartıp,
Kara kaplı kitaplara,
Fişleme beni,
Bu oyun iki kişilik,
İşleme beni,
Viyadüklerindeyim sıratın,
Tutuklunum,
İbrahim’in ateşine düştüm,
Nemrut’un öfkesiyle,
Mancınıkla atılmış gibi,
Çırpınışım.
-
Dinle ...
Sağanak bir yağmura tutulmuş kalp atışlarım
Gölgesinde bir kafesin umutsuzca çırpınıyor
Ya düş ya da düşüşler ekleniyor her gölgenin ardına
Geride kalan basamaklara takılıyor gözlerim
Kışa erken düne geç kalmış düşlerim var yerlerde
-
(http://img.blogcu.com/uploads/avatars/336950_3325.jpg)
bir ben olmuş ortada
sonra bir sen kaybolmuş....
bu böyle gelip gitmiş
gelip gitmiş....
ne saçma...
kısır döngü halinde her şey....
bıktırmakta zamanı sessizlikler.
-
(http://img299.imageshack.us/img299/807/larablacklw7.jpg)
İçimden şehirler geçiyor
Her durakta duruyor
İnmiyorsun!
Seni en sıcak ben öperdim
Kim bilir ama sen bilmiyorsun
-
yağmur gibi yağmak zorundaydık
farklı yerlere düşecemizi bilerek
rüzgar gibi esmek zorundaydık
isyanın kazanmanın yarısı olduğu düşünerek
yaprak gibi savrulamak zorundaydık.
tozlarımızın birgün kavuşacağını ümit ederek
birbirimizi çaresizce sevmek zorundaydık
hayata bakıp gülümseyerek
-
Yarim / Menekşe moru / papatya akım
Uzanıp öptüm köklerini fidanların
Söz verdi karanlık
Vazgeçecek inadından
Ve gelecek -korkunç sabrım-
Daha vakit var
'Şimdilik bana seni sevmek yaraşır'
-
(http://img198.imageshack.us/img198/8541/2nred5s.png)
Ve gözlerin gelir geçer içimden
Su içerken sen sokulurken akşam kızıllığına
Ekmeği bölerken
Yalnızsam yıllar nasıl geçmişse aradan
Unutmak kolay sanmışsa şarkılar
Şiirler yalan yazmışsa ayrılığı
Kör olsun sözlerim, unuttuysam adını
An gibi aklımdasın
-
Değişir yönü rüzgarın
Solar ansızın yapraklar.
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar.
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini,
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten.
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar.
Boşanır keder zincirlerinden
Sular, tersin tersin akar.
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar.
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken.
Çünkü, hiç bir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını.
Severken hiçbir böcek,
Hiç bir kuş yalnız değildir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Ataol Behramoğlu
-
Kendi kendiyle konuşana deli derler ya beni çoktan akıl hastanesine kapatmaları gerekirdi.
Hem de iflah olmaz hastalar bölümüne.
Yokluğuna alışmaktan korkuyorum ne kadar kötü.
Yokluğunu yürüyorum sokaklarda.
Yokluğunu içiyorum kadeh kadeh.
Hiç gelmeme ihtimalin bir idam mahkumuna dönüştürüyor beni.
Hiçbir şey yapmadan beklerler ya hücrelerinde ölümün soğuk nefesini hissederek.
Anlamlı olan bir şey yoktur onlar için.
Belki de bir an önce ölmektir akıllarından geçen bu bekleme işkencesi bitsin diye.
Bu yokluk hissi öldürecek beni.
Gelebilme ihtimalin ise yüreğimdeki kuşları havalandırıyor kanat seslerini duy.
Gelmek iste yeter ki yorulmayasın diye kuşlarım taşır seni bana.
Bir görsem yüzünü ah bir dokunsam sana.
Göreceksin sevdanın çiçek çiçek açtığını umudun bir yangın gibi alev alev ikimizi birden sardığını.
-
Anladım ki mümkün değil seni sensiz yaşamak.
Ben o gönlü genişlerden değilim.
Madem içimdesin yüreğimde taşıyorum seni o zaman yanımda da olmalısın.
Sensiz yaşanmayacak bu aşk ötesi yok.
Şimdi yalnız geceleri seviyorum.
Seni yıldızlarda buluyorum.
Daha bir dayanılır oluyor sensizlik sancısı.
Mümkünü yok çıkmayacaksın aklımdan bu yüzden gece el ayak çekilmişken hiçbir ses yokken seni düşünmek yokluğunu değil ama sensizliği daha iyi anlıyorum.
Bütünüyle sen oluyorsun o zaman her yerde.
Ne kadar yakışıyorsunuz birbirinize sen ve gece.
Zaman geçer her şey unutulur bir örtüyle
Kaplanır acılar ama bir tek senİ unutamam.
-
Derinimden bir ah çekiyorum..
sonra kendi kendime susmak diyorum
kelimeler doluyor dilime, konuşamıyorum
sonra susuyorum
sana biriken cümleleri, karalıyorum
ve sana ait olan her kelimeyi lügatımdan siliyorum
her şiirimde sana koşan her harfi alfabemden kaldırıyorum
sonra duruyorum
bir türkü tutturuyorum
söylerken notalarını katlediyorum
ve seni hatırlatan her kelimeyi bibliyorum
sonra yere yığılıyorum
nutkum tutuluyor hüngür hüngür ağlıyorum...
iç cebimdeki umutları çıkarıp kafalarına sıkıyorum
karanlığa, ayrılığa ve yalnızlığa ağız dolusu küfürler ediyorum
sonra çok korkuyorum
yavaşca ayağa kalkıyorum
yanlışlarımı ve hatalarımı sırtlıyorum
haddinden fazla sevmenin cezasını çekiyorum
haketmediğinden fazla sevmenin bedelini ödüyorum
hayata artık hesap sormuyorum, şu anda ödemekle meşgulum.
-
Aşkı hiç bitmeyecek zannetmek, salakça değilmiydi
sevginde, gözlerimdeki ışıltıyı yitirdim, bide yaşama sevincimi
senle sende kaybettim, senli hayallerimi
çalmasın aşk üzerine herhangi bir şarkı, ki acıtmasın yüreğimi
her şarkıda aramaktan seni
her şiirde yazmaktan seni
her an düşünmekten seni
her saniye özlemekten seni
ve hiç bulamamaktan seni
ve her buldum dediğimde, kaybetmekten seni
ne vardı bu kadar çok sevecek anlamıyorum ki
öyle ya zaten; aşk dedikleri kimi mutlu etmişti ki
Zaten; aşkın öteki adıda kaybetmek değilmiydi...
-
Gerçek mutluluk; ( o ) nun omzunda gözlerin kapalıyken bile ( o ) nu görebildiğin andır...
-
Öyle bir ilk yaz ol ki korkut yaprakları,
Öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları,
Sararıp dökülürken güz rüzgârlarında
Ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
Seninle yeşerdiler, seninle soldular..
Olsunlar senden sonra da umut yaprakları.
-
"İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde kazanması zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmış göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
-
Burdasın ,
yanımdasın biliyorum
Mum ışığımın zerafetinde
ağlayan yalnızlığımsın yine bu gece.
Dur gitme , bekle!
Eriyip gidemezsin beni bırakıp
Mum biter , gece söner ama
korkarım ; beceremem
karanLıkta $iir yazmayı sana.
Sen hep burdasın
Odamdasın biLiyorum
OLur ya sıkıLırsan eğer
git , gez de gel biraz , ama
dön ne olur yanıma
korkarım ;
ağlamayı beceremem karanlıkta.
Burdasın biliyorum
Sen hep burdasın.
Ama ben seni bulamıyorum.
Bulamıyorum.
Kaybolan yüreğimle beraber
bu gece de yine inatla
Seni arıyorum...
-
Sen ki ilk vazgeçemeyişim, ilk kıskançlığım,
İlk ömrüme yazdığım,uzaklardan sevdalandığım,
Kızdığım, affetmediğim, affedemediğim.
Olmayacak bir duaya amin demek gibi sevdiğim ,
Hep geç kaldığım.
Saatini şaşırmış dönüşlerin bir anlamı yok.
Şimdi sen geç kaldın.
MasaL bitti.. Elde Var Hüzün..
-
Bu şehri ağlatacak kadar ağırdı gidişin...
Şimdi yokluğunu koynuma aldım...
Karanlığın bile hüznümü unutturamadığı bir gecede...
Hesap soruyorum yüreğime boyundan büyük sevmek
Sana mı düştü diye...
Sensizlik boş bir köşeye oturmuş dalga geçiyor şimdi...
Aynalar hesap soruyor...
Duvarlar gizliden sessizce ağlıyor..
Sanki her ayak sesi seni bana geri getiriyor...
-
"Aşkı taşıyan her kalbin muhkem olduğunu zannediyordum. Meğer aşk , indiği kalbi ihya edemezse yok ediyormuş."
Senin hayallerinin yorgunuyum...
Ayrılığın yüreğimin en kuytu köşesinden hüzzam bir şarkının ahengiyle çıkar gün yüzüne.
Özlemlerim kabardıkça, hatıralar harmanından sevdanı devşiririm. Ve seni ne kadar çok sevdiğimi , senin bende ne kadar yer ettiğini bir kez daha anlarım.
Senden ayrı kaldığım zamanlarda kendimi , uykunun unutulmuşluğuna terk edilen bir bebek gibi hissederim.
Ve sen bilemezsin , gönül sahilimden ne gemiler kalkar gözbebeklerine....
Ve sen bilemezsin , martıların hoyrat çığlıklarında hangi onulmaz yaramın feryadı gizlidir.
Yağmurun yağışında , rüzgarın uğultusunda , karların ipekten dokunuşunda seni ararım. Her bahar açan erguvanlarda , güneşin yeni bir umudu kuşandığı mavi atlasta , gönül dantelamda seni ve yüreğime kazıdığın asırlık hatıraları ararım.
-
Böyleyim diye ayıplama beni
Bir gün kendimi
Sonsuzluğun koynuna bırakırsam
Yaralı ve yenik bir asker gibi
Darılma
Unutma ki
Her seven isimsiz bir kahramandır
Unutma ki
İnsan; sevebildiği kadar insandır.
-
Her beş dakikanın, bir saat kadar zor geçtiğini
İnsanlar uyuyarak acılarını bir nebze unutuyorlar
Gecenin üçünde kimsesiz caddeyi seyrediyorum
Korkutan bir sessizlik var, herkes uyuyor gecede
Ben ve acılarım ayakta, Sen nereden bileceksin...
Geceler dert getiriyor, dertlerse olabildiğince acı
Başkaları yıkılmasın diye, nasılda kıymışız kendimize
Yıkılıp tükenmişiz biz, başkaları derdimizden bîhaber
Geceler derdime dert katıyor, herkes uyuyor gecede
Ben ve sevdam ayakta, Sen nereden bileceksin...
Tek dostum yok gecede, rüyalar bana düşman oldular
Dertlerle yatağa uzanmak, mezara uzanmaktan farksız
Geceler cellat olmuş bana. Rüyalar çok merhametsiz
Elimi bağlamış karanlıklar, herkes uyuyor gecede
Ben ve gönlüm ayakta, Sen nereden bileceksin...
Gecenin üçü-beşi, Senden nefes boyu uzaklardayım
Cümle alem uykusunda, dertlerim ve ben ayaktayım
Bir yanım da karanlıklar ve keskin uçurumlar var
Göz yaşlarıma sığınıyorum, herkes uyuyor gecede
Ben ve hayallerim ayakta, Sen nereden bileceksin
Gecem seninle olsun, saçların dola boynuma urgan gibi
Ayağımın altından sehpamı çeken sen ol, gece sonunda
Sensizliği zehir gibi yudum, yudum çekiyorum içime
Ben ayrılığa isyan ediyorum, herkes uyuyor gecede
Ben ve sevdam ayakta, Sen nereden bileceksin
-
Dün sahil kenarına indim.
Buluştuğumuz ilk banka oturdum.
Gözlerim daldı ufuklara önce
Sonra yaşla doldu.
Gittikten sonra çok değişmiş buralar.
Sana çiçek aldığım yer kapanmış.
Çay içtiğimiz yer de.
Yürüdüğümüz yollar yok artık.
Adını yazdığım kaya parçası yosun tutmuş.
İskelede balık tutan
İnsanlar yok.
Balkonunda oturup elini ilk tuttuğum
Adalar vapuru emekliye ayrılmış.
Benden başka herkes, her şey
Unutmuş seni.
Yalnız deniz hatırlıyor…
Nereden mi biliyorum,
Deniz halâ sen kokuyor.
-
Seni,
Duygusal animda ben anlatirken sana,
Duygularinla, kisik gözlerinle beni dinledigin için,
Yüzüne sevimli bir gülümseme geldigi için,
Seviyorum..
Seni,
Her sesini duydugumda heyecanlandigim,
Her telefona sarilişimda ellerim titredigi için,
Kalbimin ilk günkü kadar attigi için,
Seviyorum..
Seni,
Bir yönün duygu doluyken,
Diger yönünde mantikli düşünebildigin için,
Gerektigi yerde sert ve karşi çikabildigin için,
Seviyorum..
Seni,
Her şarkida hatirladigim, her saniye andigim için,
Bana bir çocukmuşum gibi şefkat gösterdigin,
Bazen bir büyük kahramanmişim gibi yücelttigin için,
Seviyorum..
Seni,
Bana yaşama sevinci verdigin,
Beni hayata bagladigin için,
On yil daha seni bekleme gücünü kendimde buldugum için,
Çok ama çok seviyorum..
-
Aşkın bir adı hüzünse, öbür adı mutluluktur. Yarısı zorluksa, diger yarısı rahat bir soluktur.
-
(http://img123.imageshack.us/img123/3167/c5401c5330100houselx5ud4.gif)
Hüznün o en gri yerinde yaşadım seni.
Orda hep başı eğik umutlar vardı,
Çölün derin suları kadar imkansızdı gözlerin,
Alabildiğine sığdırdım içime o amansız yalnızlığı,
Çünkü orda yıllarım vardı...
Oysa zaman dediğin neydi ki?
O geçmek bilmeyen gecelerin kuytuluğunu yutan zaman
Seni bana getirmedi.
Öyle çok bekledim ki seni...
Sonunda içimdeki sen tükendi.
Ve anladım ki sen,
Denizde yanan ateşler kadar zamansız
Yalnızlığın dudağındaki tebessüm kadar imkansızsın...
(http://img123.imageshack.us/img123/3167/c5401c5330100houselx5ud4.gif)
-
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak...
-
Terkeden kişinin gittiği yerde aradığını bulamayınca
Dönüp "özledim" demesi; özlediğinden değil(http://www.duslerforum.org/images/smilies/virgulll.gif)
Eşek gibi pişman olduğundandır.
-
En zoru ne biliyor musun?
Yüreğinde söyleyemeyeceğin sözlerin kalması..
-
Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum.
Mektup cebimde.
Cebim yüreğime yakın.
Yüreğim sende.
Sen yüreğime yakın.
Öyleyse mektup sende.
Bu kadar içimdesin iste.
-
Hani gözlerime bakıp seni seviyorum dedin ya
O an dünyalar değil
Ondan daha değerli olan
Sen benim oldun.
Sen karanlık dünyama ışık
Mutsuz hayatıma mutluluk getirdin
Sen benim tek vazgeçilmezim
Sen sevgi ışığımsın seni seviyorum.
-
Aramızda bir uçurum
Kıyılarında çiçek boşluğunda çiçek kokusu
Bir ucunda sen diğer ucunda ben
Sana ağlar gözlerim seni göremeden
Sana çarpar yüreğim seni her an özleyen
Bir kıyıda sen bir kıyıda ben
Aramızda sonsuzluk var seni benden esirgeyen
Ya sensiz acı çekmek yada sonsuzlukta
Sensizlik ile ölüm arasında bir tercih yaptım
Sensiz yaşamaktansa bedenimi boşluğa bıraktım.
-
Seni özledim deliler gibi
Seni bulamadığım bir boşluk var içimde
Dolmuyor bir türlü sensiz
Ateş düştü kalbime bir kere
Ama nasıl sönecek bilmiyorum
Kime anlatıcam bilmiyorum
Anlatsam anlarlar mı ki beni
Yoksa delirdin mi derler
Onu da bilmiyorum..
-
Şimdi beni hangi yanımdan susacaksın?
Sessizlikte bir dildir..
Çoğul susulur
Pusulur..
Şimdi beni hangi yanımdan kusacaksın?
(http://th04.deviantart.net/fs50/300W/f/2009/283/c/0/a_time_to_be_so_small_by_aimeelikestotakepics.jpg)
-
Buselik bir sabaha uyandım
içimde anıların sarhoşluğu var
Hafiften başım dönüyor sanki...
Hani diyorum ki evden işe giderken bi çılgınlıkmı yapsam
Kanun ve ney eşliğinde uzaklara kaçsam
Musiki gibi bir hayat yaşarmıyım acaba
İçimden gelen sesleri dinledikçe huzur bulurmuyum
Bugün buralardan kaçasım var
Sıkıldım bu şehrin gürültüsünden
İçim daralıyo yalancı suretlere bakarken
Her yanım oyun herkes oyuncu
Bugün buralardan kaçasım var
-
Boş boş seviyorum demekle olmaz.
Göstereceksin sevdiğini, hissettireceksin..
Yapamıyor musun?
O zaman yoldan çekileceksin.
-
Çok sevdiğimden değil yahu zor sevdiğimden..
İyi günde burdasın, dar günde yoksun. Neden ?
-
Hiçbirşeye değişmem aşkla bakan gözlerini..
-
Yanacağım ve yakılana şahid olacağım bu gece.
Cehennem gibi yanacak aklımdan geçenler, gördüğüm hayatlar yakılacak hece hece...
Sanığı olduğum yürekler, cennet gülleri içinde...
Renklerimi soldurup Araf´ ta saklanan Ey ruhum! Gülümse Sevgili´ ye...
Sobe!
Sobe!
-
Yakıp durur içimde sevdan, göğsüme sığmıyor ki aşkın,
bu nasıl bir uçurumdur düştükçe senin oluyorum,
ne bir rüyam nede bir düşüm var, her parçam sana kaldı,
ıslandığım yağmurum, gözümü kamaştıran güneşimsin
biliyorum ne yapsam da anlatamam bu tek mevsim.
En tatlı duygularım, en güzel hayallerim,
seni mutlu edecek bütün sözlüklerim,
hepsi bir rüyada senin oldu, öyle ki sana uyandım,
üşüyen yüreğime dokunan sıcacık ellerin gibi gerçek inan,
bütün meltemlerde senin kokun, her renkte senin güzelliğin,
içimde yaşıyorum bu tek mevsim.
Bitmesini istemediğim en bilinmez bu yolda, başımı döndüren endamın ile
gün geceyi bulsa da sende kaybolup, gözlerine bakıp susup susup,
en içten nefesimi tutarak bir anda seni seviyorum deyip,
bilmeni istediğim bir şey var sevgili,
aşık olduğumu hissettiren tek mevsimimsin
-
Gökyüzüne asılı kalmış bir yankı
Arıyor kendisini bırakan ağzı
Yeniden, yeniden sesini bulmak için
İki köşeli yalnızlığın bir ucunda sen, bir ucunda ben
Birleşip ayrılıyor çizgilerimiz
Hangi boyuttan koparılmıştık ki biz
Anı bile yok, ses, koku bile
Bir elin yazdığını öteki el karalıyor sanki
Silgiler hatırlıyor, kalemler unutuyor bizi...
-
Oradan bakınca neyimi görebiliyorsun?
İçimi?
Dışımı?
Karakterimi?
Kişiliğimi?
Düşüncelerimi?
Sevgimi?
Nefretimi?
Değerimi?
Değerini ?
Görmediğin hiçbirşeyin peşine düşme!
-
Cümleler kurasım var bugün benim de karma karışık bütün çekmecelerim...
Hangisine uzansam elime yabancı bir mevsimin izi sürülüyor...
Çekiyorum; ellerime bulaşmış izler takip ediyor ruhumu...
Hangi dolabı açsam biz çıkıyoruz karşıma...
Katlı çamaşırlarda sen kokuyoruz...
Kayıtlara dokunuyorum beyaz yeni bir sayfaya beliriyorum,
senlerden ve benlerden kurulu cümleler oluşuyor...
Kağıtlara yazdığım isimler biz oluyoruz...
-
Elif gibi yalnızım,
Ne elimi tutan bir harf
Ne anlam katan bir harekem…
Kalakaldım sayfalar ortasında.
İşte ben gibi, sen gibi…
Bir okuyan bekledim,
Bir hıfzeden belki…
Gölgesini istedim bir dostun med gibi…
Sızım Elif sızısı…
-
Mevlana der ki..
Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu,
dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.
-
Kim o, deme boşuna...
Benim, ben.
Öyle bir ben ki gelen kapına;
Baştan başa sen.
-
Sen hangi bahardasin bilemem,
ben hep sonbaharlardayim..
Sararmis yapraklarla birlikte savrulur gider bu yuregim..
-
Bir Suskunluk çöktü Bedenime
Adeta Hislenmekten ürkercesine
Yaşlanmaktan Bıkan Gözlerim
Hasretin Vardı Sen Yoktun
Günahın Vardı Beni Saran
Tuttarcasına Uzanan Ellerin
Bir Var Olup Kaybolan Tenin
Hiç Birşey Sölemeden Gitin Oysa..
Geride Bir Anı Bile Bırakmadan
Son Sözlerin Vardı çınlıyan Kulaklarımda
Hayalin Gelirdi Arasıra Aklıma Sen Yoktun
Ne Bir ümit Bırakmıştın Nede Bir Herneyse...
Sen Yoktun...
Insan ölebilmek Için çok ızdırap çekiyor ..
-
Dokunmayı sevdim gözyaşına
Ellerimle sıktım boğazını gölgemin
Kan yağsın, irin yağsın başıma
Parçalansın eti, kemiği gövdeminEy toprak yiyen Can dostum
Suya dalan ak gözlüm
Aşkı bildim alev oldum
Aşkı bildim ölüm oldum
Açıl ey büyük kapı açıl
Yasla sırtını semaya
Güneş, ay sıra olsun yanımda
Hak bildim, ar bildim, mes verdim başıma
-
Kapanmış kapılardan geçtim
Yanmayan bedenlerden güzelim ben yolumu sildim
Dünyanın hali
Çeker giderim
Yalnızlık yolcusu gönlüm
Bir garip seyyahım ama kendime göçerim
Gözlerime bak ve dinle;
Bir yağmur damlasıydım, yüreğine düştüm.
Ne olur beni de götür yanında, fark etmez nereye döküldüğün..
-
Ne kötüdür insanın bildiğini anlatamaması ;
"ben" deyip susması ..
"sen" deyip ağlaması..
-
Bir sevdaya miras bırakıp göz yaşlarımı
Karşılıksız sevdamı alıp gidiyorum
Bir vefasıza armagan edip sarkılarımı
Mısralarımı alıp gidiyorum
Bir sessizlige ödünç verip çıglıklarımı
Susuşlarımı alıp gidiyorum
Adı batasıca bir namerde birakıp hayalımi
Gözlerimi alıp da gidiyorum
Hatırları asıp bu sehirin tam ortasına
Askımı kalbime gömüp gidiyorum ….
-
sorarsam ne hissettiğini
"belki"siz kalırım
bilirsem ne düşündüğünü
"keşke"m olur bir tane daha
oysa ben yaşayamam "belki"siz
ve sevmem "keşke"leri
-
Sen yokken günnler birbirinin aynısıydı.
Hiçbir fark yoktu ve hayat öyle boştu ki benim için..
Seninle birlikte yepyeni bir sayfa açtım hayatıma.
O sayfa öyle güzel ki hiç sonu yok. Hiç karalama silme yok.
Herşey ilk günki gibi..
-
Çok zorluklar var önümüzde. Ne kadar güçlüyüm bilmiyorum.
Günün birinde bir taşa takılıp düşebilirim.
Ya da yuvarlanabilirim bir uçurumdan aşağı.
Ama yanımda sen oldukça korkmuyorum hiçbirşeyden
Ne taştan, ne uçurumdan, Ne de ölümden...
AŞKı öğrendim seninle...
Sevmeyi ve sevilmeyi..
-
İzin ver ruhum sende kalsın... Bu kararı kalbim ve bedenimle aldık...
Kalbimde bedenimde bu karardan dolayı ferah..
Çünkü sen ruhumu kendinle donattın..
Gülücüklerinle, sözcüklerinle,
bakışlarınla !
-
Biliyorum ki sen en nice mutluluklarla ezeli yaşamlarda uyumalısın..
Fazlasıyla hak ettiğin sevinçlerin gelmeli bir bir yüreğine..
Gelmeli ki ; geçmişindeki acılar buhar olup kaybolmalı tümden..
-
Rüzgarın sesi anlatır seni bana.
Sabahın sessizliği, kimseler yok koca dünya ortasında sen kalmışsın ne gidecek yerin var nede duyabilecek birisi. Çaba gostermek istersin olmayacağını bildigi için yorulmak istemezsin düşüncelere kapılırsın saatlerce seni en güzel anlatan saatlerin korkusu sarar bir anda bir kıpırtı hissedersin, hayatın varlığını yasanacakların duygularını getirir sana aynı heycanı bedeninin olmadık yerlerinde hissedersin bu rüzgarın sesidir. Seni bana anlatacak olan bu rüzgar bana yeniden doğmayı, yeniden herseye baslamayı öğretecek olan rüzgardır. Anlatıp geçti seni bana, rüzgarları bılırsın cabuk ve ürkütücüdür etrafına ne bıraktıgını anlamazsın oda oyle gitti, bana bıraktıgı şeylerde aradım seni belki bir ipucu belki yeni bir bekleyiş
Ve sonunda buldum Bana anlatmak istedigi şeyin sırrı senin kalbinin sesiymiş cabuk geçmesine rağmen en önemli yeri atlamadan bana bırakıp gitmiş dinledim saatlerce varlığını hissettim, yaşadım ve gelmeni bekled, kocaman dünyanın sessiz kalan kısmında sende varmışsın sessizliği paylaşırken simdi sensizliği paylasıyorum onunla diyorum bu sefer sesi ile kendisinide getir özlüyorum. Bu zamana kadar getirdiğin sesinde ruhunu hissettim, bir sonraki getirdigin kokusunda bedenini hissettim, bana bu sefer kendini getir kendimin ben olduğunu hissedeyim. Beni birkez daha hayata bağlayacak herseyi ile yeni bir dünya kuracak olan sensin.
Bu kadar sessizlikte sensiz bırakma beni....
-
Gözyaşım kederden midir yarim ?
Çektiğim kaderden midir ?
İçtim hep ona sarıldım yarim. Tek dostum kadehlermidir..
Özledim gitme deseydim yarim, Bırakma etme deseydim..
Şimdi ardıma bakmazdım yarim, elini tutabilseydim.
-
(http://resim.maxihayat.net/Ben-Senden-Vazgectim.png)
Bu aşk burada biter..
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burda biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider
Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir
Solarken albümlerde çocuklar ve askerler
Yüzün bir kır çiceği gibi usulca söner
Uyku ve unutanlık gittikce derinleşir
Yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler
Ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı!
(http://img177.imageshack.us/img177/4829/75153007.png)
-
Bir gece,
Gecede bir uyku..
Uykunun içinde ben..
Uyuyorum,
Uykudayım,
Yanımda sen.
Uykumun içinde bir rüya,
Rüyamda bir gece,
Gecede ben..
Bir yere gidiyorum,
Delice..
Aklımda sen.
Ben seni seviyorum,
Gizlice..
El-pençe duruyorum,
Yüzüne bakıyorum,
Söylemeden,
Tek hece.
Seni yitiriyorum
Çok karanlık bir anda..
Birden uyanıyorum,
Bakıyorum aydınlık;
Uyuyorsun yanımda.
Güzelce..
-
(http://img231.imageshack.us/img231/6997/38707357.gif)
Mevsimlere dokunan tebessümün sıcağı
Sana doğru akmayan ırmağın sığılığıdır
Gariplerin hüzünle alevlenen ocağı
Sana doğru süzülen damlanın çığlığıdır
Maskesi çocukları aldatıyor ömrümün
Uyku, çıkmaz sokağın beynine vuran ağrı
Uğursuz ellerimde sararıp solmuştu dün
Bugün bütün çiçekler açıyor sana doğru
Yine geçtim o kanlı badireler şehrinden
Salyangoz işgaline direnen kalmamıştı
Çeşmeler simsiyahtı günahların kirinden
Senden kopan hiç kimse bahtiyar olmamıştı
Aşkını büyüsüne kapılan kertenkele
Kabuğunu sıyırmak için yollara düştü
Çevresinde acılar biriken bir heykele
Beddua göklerinden bulutlar kara düştü
Ölülerin sessizce uyandığı o yerde
İhtiyar olmamıştı sana varan bedenler
Ayrılık yine me'yus, kıvranıyor kabirde
Bakmamışlar yüzüne yalnız sana gidenler
-
Yine Önümde Boş Bir Kağıt ..
Ve Yine Aklımda Sen ..
İster İstemez Seni Yazıyorum Her Satırıma ~
O kadar Çaresizim ki
Ne Gidebiliyorum Ne de Kalabiliyorum.
Hep Bir boşlugun İçinde Dönüp Duruyorum
Sonu Ne olacak Hiç Bilmiyorum ..
İnsanlar Sonlarını Düşünmeden Severler ~
Sonunu Düşünmeden Sevdim bende Seni..
Ama Bak! Bak halime Sanırım Sonum Olucaksın ..
Çünkü artık Çok yoruldum Tükendim Bittim ! .
Sevgin Çok Agır geldi Bana ~ Bedelini Agır Ödedim ..
O Kadar uğraştım yorulmadan .. Ama seni Bana Vermedi Hayat !`
Köşeye sıkıştım Anlıyormusun. Hiçbir Yolum Kalmadı .
Sana Çıkan bütün Kapılar kapalı Artık ..
Tıpki Bir Çizgi filmindeki Ölüm sahnelerine Benziyor Aslında.
Ne kadar Yüksekten düşersek düşelim Ölmüyoruz !
Sadece Acı Çekiyorum/z..
Oysa .. Ölmek veya Yaşamak Vardı Bizim İçin.
Sen Yaşıyorsun Ben Ölüyorum !
Sen… Sen O kadar Çoksun ki İçimde
Her gün senin İçin Ağlıyorum
Göz yaşımın Son damlası Akınca Sende Biteceksin İçimde !
Ama Bitmiyor İşte..ne Kadar ağlarsam ağlıyım Sanki tekrar İçime akıyormuş gibi Bitmiyor !
Çok seviyor Seni Küçücük kalbim Çok ..
Öyle Masum Öyle Temizdi ki Sevgim ~
Duyuyor musun Beni ?
Seni Seviyorum …
… Seni Seviyorum ..
Ya da Boşver Duyma `
Susuyorum ´
Sustum . . .
-
Sonu mutlu biten hayallerim vardı benim…
Her birinde herkese yetecek kadar sevgi verdiğim…
Hayallerimde kurduğum bir aşk vardı benim…
Ve sevgiyle çarpan bir kalbim…
Zamanın olmadığı hayallerim vardı benim…
Vaktin nasıl geçtiğini bilmediğim…
Hayallerimde olmasını istediğim bir hayat vardı benim…
Büyüyünce gerçekleştireceğim…
Sonu olmayan hayallerim vardı benim…
Hiç bitmesin istediğim…
Ve hayallerimde kurduğum bir dünya vardı benim…
Her şeyin güzel olacağını zannettiğim…
Hayallerim vardı benim…
-
Mutluluk kapsını kapadığında, bir diğeri açılır; ama biz kapanan kapıya o kadar bakarız ki, açılmış olan yeni kapıyı göremeyiz.
-
Mutluluk bazen yetinmeyi bilmektir, az ile çok şey yapabilmektir...!
-
Mutluluğun gözü kördür,
Yalnızlık sağır.
Ondandır biri tökezleyerek yürür,
Öbürü uykusunda bile bağırır.
-
Hayır!Küsmüyorum hayata, Sandığınız gibi değil.Biraz canım sıkkın hepsi bu.Topacı elinden alınmış çocuk gibiyim.Özlüyorum sadece kaybettiğim oyunu.
-
Sadece sevilmek harekete geçirir donmakta olan bir kalbi ve hızla çarpan bir kalptir her seferinde, dünya üzerindeki onca güzel şeyin sebebi. Yani, sızlayan yerinden sevmeye başlamalı bir insanı.. Sevdiği kadar sevilmektir zaten bir acının yara bandı...
-
Kelimelerin yetmeyeceği gibi…
Tabiri caizse çocuk gibi
Kimi zaman anne şefkati gibi
Utangaç bir ağızdan kaçıveren ”Seviyorum Seni” değiş gibi
Kelimelerin değilde gözlerin anlattığı gibi
Hecelerin susupta yaşların konuşması gibi
Kalpten akciğere giden damar gibi
Ömür gibi
Sen gibi
Duâ gibi
Sonsuzluk gibi seviyorum işte seni
-
İyi ki '' lerim sınır ihlali yapmaktan müebbete mahkum.. ' keşke ' lerim ise haddini aşmakta bu günlerde ' hüzün ' leri süsleyip istiflemekten artık yoruldum , açtığın yaralara '' zaman '' sürdüm bekliyorum
-
Sana yüklediğim anlamları senmişsin gibi düşünme, Aldanırsın ! O anlamlarla sadece bende varsın. "Ben seviyorsam sen bahanesin."
-
Kelebek gibidir aşk;Peşinden koştukça senden kaçar,
En iyisi mi bırak uçsun.
Belki hiç beklemediğin bir anda gelip omzuna konar..
-
Ne geçmişe saplanıp kalacaksın, ne geleceğin düşlerini kuracaksın.. Ömür dediğin şu andır onu da hakettiğin gibi yaşayacaksın"
-
Bir ‘‘kal!’’ tanesi,
Eritirdi, bütün bir ayrılığı../
-
Susmayı öğrendim çok konuşanlardan...
Alçak gönüllü olmanın
erdemini tattım çok bilmişlere inat...
Gerçekten bilenlerin
az konuştuğuna şahit oldum sessizce...
Her yaşananın sadece
bir deneyim olduğunu kavradım...
Değmeyenlere çok anlam yüklemenin
ruhuma verdiği zararı keşfettim...
Kendim olmayı seçtim
başkalarından alınmış parçalardan oluşmayı değil...
kendi hayatlarını yönetemeyenlerin
diğer hayatlara müdahelelerine güldüm sadece!!...
-
Elmanın iki yarısıymış gibi davranmaktan yoruldum ben..
Bırakıyorum bu rolü..
Benim yarım olduğum doğru ama beni tamamlayanın sen olduğundan şüpheliyim..
Kapadığın yollarımı açmakla meşgulüm şu sıralar.
Kirlenen hayallerimi nerede temizlesem diye düşünmekteyim..
Sol yanımı nasıl gizlesem yaban ellerden diye tedirginliklerdeyim..
Namütenahi bir kasvet içinde yüzmekteyim..
Her kulaçta sana yaklaştığımı düşünürken dalgalar beni en uzak kıyıya itmekteymiş..
Farkında değildim..
Ü z g ü n ü m . .
-
İşte titriyor kalbim usulca seni düşünürken.
Yavaşça dökülüyor yapraklar, gözyaşlarıma özenerek.
Seriliyorum ayaklarının altına..
Mevsimler sonbaharı gösterirken, ellerim bir seni arar..
Ve durmaz kalbimin yağmurları hep sağanak..
-
Umursamaz olmak zorundaydım kaybetmemek için kendimi.
Kırıldığımı hep sakladım ve biliyordum bir gün patlak vereceğini..
Emin olduğum kadar adımdan - emin olabilseydim senden,
Mutluluğun tohumlarını büyütüyor olurduk..
Ve giden adam;
Şimdi eskisinden daha duygusuz ve nefret doluyum..
Kalp kırıklarımsa çoktan terk etti sol'umu.
5 liralık kırıklıklarımla yaşıyorum, saç uçlarımda.
- ve sen dokundun diye saçlarıma onlara gözüm gibi bakıyorum.
-
Anladım anlaşılabirliğin susmaktan geçtiğini…
Ve sustum anlamların direnişinden bu yana…
Anlamak ve anlaşılmak…
‘Seni çok iyi anlıyorum ’dur anladığımın ifadesi – ki
Anlaşılmak/anlamak zordur kimi zaman…
Bir ucunu sen yakalarsın diğerini karşındaki(ler) …
Önemli olan senin ne anlattığın iken ‘anlaşılan’ tutulur göz ucuyla...
Bir o yana bir bu yana savrulur sözcükler…
Sen bir cümle söylersin cümle senin olmaktan çıkar…
Ne başını ne ortasını ne de sonunu tutabilirsin…
‘Söz gümüş ise sükut altındır’ derler…
Dinlersin… Susarsın…
Anlaşılmak önemsizdir suskunluğunun içinde !
Anlıyorum herşeyi anlaşılmanın unutulduğu yerde...
Ve anlaşılmıyorum sözcüklerimin içinde...
Sadece...
Sustum;
İyiye
Kötüye
Doğruya
Yanlışa…
Ben kendimi bildim anlaşılmanın uzak olduğu cümlelerde…
Ve kendimi çözdüm adım adım…
Anladım anlaşılabirliğin susmaktan geçtiğini…
Ve sustum anlamların direnişinden bu yana…
Sadece...
Dinliyorum kendimi sonsuz bir sükunetle...
-
Ah benim sevdasında bencil,
yüreğinde sağlam sevdiğim.
Aklıma gelişini seveyim.
Ne güzel de darma duman ediyorsun beni."
-
Iskalamak istemiyorsan hayatı.
Haydi şimdi kalk bakalım
Silkin şöyle bir
At üzerinden hayatın yorgunluğunu,
Vakit zannettiğinden daha az
Haydi kalk bakalım,
Şimdi YAŞAMAK ZAMANI..
-
"Hangi karanlıklar son bulmadı? Hangi gidişlerin dönüşü olmadı? Sen umutla bekle. Bekleyişin ümit bulacak. Sanma kaldın karanlıkta. Görünüyor bir ışık ufukta. Sabret az daha. Zayi olmaz beklediğin yerde ettiğin dua..
-
ALLAH’IM BANA ÖYLE BİR GÖNÜL VER Kİ,
Bir kuruluşun tepe noktasında yetkili olsam bile,
bunu asla başka şekilde kullanmamalıyım.
Günlük yaşamda “ben” yerine, daha çok “sen” sözcüğünü kullanabileyim…
BANA ÖYLE BİR SEVGİ VER Kİ:
Sonsuz bir hazine gibi bitmesin, çoğalsın daha da sevdikçe,
doldursun sarsın çevremi.
Hatta düşmanlarımı da sevebileyim.
BANA ÖYLE BİR GÜÇ VER Kİ:
Herkesten daha çok çalışabileyim, tutsak düşmeyeyim
doğanın koşullarına, eşim ve çocuklarımı da mutlu et ki,
mutluluğu başkalarına da götürebileyim…
BANA ÖYLE BİR SAĞLIK VER Kİ:
Düşünebileyim, konuşabileyim.
BANA ÖYLE BİR ERDEM VER Kİ:
İbadet edebileyim, iyilik etmeyi ve sevinçten buğulanmış gözlerle, teşekkür
edenlere;
bir şey yapmadım, anımsamıyorum diyebileyim.
BANA ÖYLE BİR YETENEK VER Kİ:
İyi eş, baba, anne, iyi komşu, iyi arkadaş, iyi vatandaş olabileyim.
BANA ÖYLE BİR UMUT VER Kİ:
Bugüne kadar yapmış olduğum hatalar için
karamsarlığa düşmeyeyim, her şeyden aklanmış olarak yaşama
yeniden başlamak üzere bağışlanabileceğimi bileyim.
BANA ÖYLE BİR ANLAYIŞ VER Kİ:
düşünebildiğim, yargılayabildiğim, inandığım, kahrolduğum, var olduğum şu
anda bu sözleri söyleyebildiğim için şükredebileyim.
BANA ÖYLE BİR TALİH VER Kİ :
Yıllar sonra beni hatırlayanlar “herkese iyilik eden, tüm insanları seven,
o düzeyde de sevilen bir kişiydi ” diye konuşsalar ve ben de huzur içinde
olabileyim.
BANA ÖYLE BİR İRADE VER Kİ:
Bir gün yenilip, içimdeki şeytanın kurallarına doğru yönelirsem;
bu bir düşünce ise düşüncemi, bu bir adım ise ayağımı, bu bir uzanma ise
elimi durdurabileyim.
BANA ÖYLE BİR SABIR VER Kİ:
Sükûneti bulayım, durabileyim, düşünebileyim.
ALLAH’ ım !
Bırakma bizi….
Sev bizi, sevdir bizi….
Aminn..
-
"İçinin derinliklerinde ne varsa dışarı da o yansır. İçinde düzen uyum güzellik ve huzur varsa bu yaptığın söylediğin ve düşündüğün her şeye yansır. Oysa eğer içinde kargaşa düzensizlik ve uyumsuzluk varsa bu saklanamaz ve tüm yaşamına ve yaşantına da yansır.
Değişim gerçekleştiğinde bu içeriden başlayıp ondan sonra dışarı yayılmak durumundadır. İşte o zaman kalıcı olur ve hiçbir şey onun dengesini bozamaz. Öylece oturup yaşamının değişmesini bekleme; harekete geç ve bunun için bir şeyler yap.
Hemen şimdi işe kendi içsel düzeyinle ilgili çalışmaya başlayarak koyulabilirsin. Başka birinin değişmesini beklemene gerek yok; daha fazla ertelemeden kendi değişimini gerçekleştirebilirsin.
Bunun için engellemeler olmadan bir şeyler yapabildiğin için sonsuz şükran duy. Eğer engellemeler varsa bunlar senin içindedir; o nedenle bunlar için bir şeyler yapacak olan da sensin."
-
En zoruda; Yüreğinde,söyleyemediğin sözlerin kalmasıdır..
-
Ben aşkın düş/üşünü gördüm
İhanetin gülüşünü ..
Ve senden öğrendim
Çekip gitmeleri .!
-
Sonu belli olmayan bir yoldur hayat.
Önüne ne zaman, neyin çıkacağını bilemezsin.
Bazen birşeyler alır götürür senden, tutamazsın...!
Bazen de hayatın getirdiklerinden kaçmak istersin, ama kaçamazsın... Böyledir hayat, bir türlü anlayamazsın...
Ve bir gerçek vardır: ACIYItatmadan, MUTLULUĞU tadamazsın..
-
Gitme! diyebilecek kadar güçlü olmalı insan.
Çünkü, hiç kimse kaybettiklerini unutabilecek kadar güçlü değil..
-
Küçükken kurduğum düşlerin hepsi gerçek olacak zannederdim ..
Büyüdüm ve baktım ki ,yırtık ceplerimden düşmüş hayallerim ..
-
Masal kitaplarına benzedi artık zamane a$kları..
"Okuması çok güzel ve zevkli; ama inanması bir o kadar zor ."
-
Olduğum gibi kim görebilir beni,
Ne rengim var benim , ne nişanım .
Benim de bildiğim sırlar var , diyeceksin ama ,
Hem o sırlarım ben ,
Hem o sırları saklayanım...
-
Kαrşındαkini Hiç Gitmeyecekmiş Gibi Seversen,
Gittiğinde Hep Gelecekmiş Gibi Beklemek zorundα Kαlırsın .
Ellerin öyle yanlarında durmasın
Yüzümü avuçlarının arasına al yine
"Üzülme" diye fısılda en iyi ilacım olan sesinle
Sonra, sar ruhunu kaybetmeye yüz tutmuş bedenimi kollarınla
Yüzünü saçlarımın arasına göm Adam
Sessizlikte sana karışmama izin ver
Sensizlikte yok olmama değil.
-
Hapşurduğumda;
çok yaşa, iyi yaşa yerine benimle yaşa deseydi keşke.
Bende;
sende gör değilde,
emrin olur deseydim sessizce.
-
Üzülüyorsun,takma diyorlar.
Kızıyorsun,değmez diyorlar.
Boşveriyorsun;gamsız diyorlar.
Susuyorsun,iki çift laf et diyorlar.
Konuşuyorsun,muhatap olma diyorlar.
... Çekip gidiyorsun, mücadele et diyorlar.
Alttan alıyorsun,tepene çıkardın diyorlar.
Bağırıyorsun,sakin ol diyorlar.
Aklı başında davranıyorsun,bu kadar uslu olunmaz diyorlar.
Dikine gidiyorsun,yaşına başına yakışmaz diyorlar.
Ölünce ne diyecekler?
Muhtemelen; Ölüm sana yakışmadı.
Normal tabii,dirimizi beğenmediler ki ölümüzü beğensinler..
-
Yolun bitimine kadar gelmeleri şart değil.
Herkesin gidebileceği bir yol vardır .
Sen yeter ki, kendin kalabilmeyi becer.
''Çünkü kendinden başka kimseye mecbur değilsin.''
Zorlama kendini,
... Bırak yanındaki seni mutlu ettiği sürece seninle gelsin.
Sen istemediğin sürece, hiçbir şey için ödün vermemelisin..
Çünkü uğruna fedakarlık yaptığın kişi, yarın seni unutabilir.
Ve unutma;
"Aynı dili konuşanlar değil aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir."
-
-Ne zaman paspal giyinip çıksan dışarı;
herkes bayramlıklarını giymiş gibidir.
-Ne zaman yalnız kalmak istesen;
herkes başına dikilir.
-Ne zaman birini aramaya ihtiyacın olsa;
... o an şarjın tükenir.
-Ve ne zaman birini sevmeye başlarsın,
O zaman o, gitmeye karar verir.
-
(http://img97.imageshack.us/img97/5161/tunatabu1.png)
(http://img41.imageshack.us/img41/9153/tunatabu2.png)
(http://img697.imageshack.us/img697/9378/tunatabu3.png)
(http://img697.imageshack.us/img697/6674/tunatabu4.png)
(http://img697.imageshack.us/img697/9431/tunatabu5.png)
(http://img32.imageshack.us/img32/1089/tunatabu6.png)
(http://img692.imageshack.us/img692/9893/tunatabu7.png)
-
(http://img198.imageshack.us/img198/7753/zlenmeyenbiryrekteakbar.jpg)
Kavuşmanın lezzetini sağlayan özlem değil miydi?
Özlenmeyen bir yürekte aşk barınabilir mi?
-
Aşk..
Gök kubbenin altındaki en gizemli kelimelerden biri,
Binbir başlı bir ırmak,
Her birinin yolculuğu ayrı ama
Hepsinin ulaşmak istediği deniz bir..
-
"Hayatta kimseyi değiştiremezsin .
ve kimse için değişmemelisin..
Ne sen başkası için mecburi istikametsin;
ne de başkası senin için.
Yorma kendini;
"bırak hayatına eşlik etmek isteyenler seninle gelsin"."
-
Sevgili Dost;
"Kalbimi alıp uzaklara gitmek istiyorum"
Çünkü aklım hep kurcalanacak..
"Kalbimi alıp";
çünkü kalbim değişen kanı karşılayacak.
"Uzaklara";
çünkü gazeteler mürekkep, radyolar ses,
televizyonlar renk yapmak istiyorlar onu.
"Gitmek istiyorum";
çünkü gitmek kalmaktan daha pullu:
bir gece kıyafeti gibi ışıl ışıl parlıyor tenimiz.
Bir gece, kıyafeti gibi soyuyor gurbetini.
-
Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyim istiyorum.
Benim olduğun kadar dostlarının,
Dostlarının olduğun kadar benim ol istiyorum.
Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp atlatalım.
Yaşayalım ki, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı istiyorum.
Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız.
Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız.
Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.
Güzel günlerimizi, evimizde bir şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız.
Yada bazen dostlarla ucuz biralar içerek…
Böylece yaşamalıyız işte.
Sonra çocuğumuz olmalı,
Düşünsene senin ve benim olan bir canlı.
Geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız.
Sen arada mızıkçılık yapmalısın ve ben söylenerek almalıyım sıranı.
Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın.
Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
Zaman su gibi akıp giderken, her şey yaşanmış bir hayatımız olmalı.
Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden
Mutlu da olsa, kötü de olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı.
Saçlara düşünce aklar, yada gidince aklar, çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehirden.
Kavgasız, her sabah cinayetle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz.
Geceleri balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız.
Eve gelip benden kahve istemelisin.
Çocuklar gelmeli ziyaretimize, geçmişteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız.
Ben, “Bey” demeliyim sana, sende “Hanım”.
Öyle sevmelisin ki beni bu yazdıklarım korkutmamalı seni.
Tebessümler açtırmalı yüzünde.
Bir gün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde.
Birbirimizi sevmenin gururu olmalı her şeyde…
-
Arayıp da bulamamak ne acıdır,
Yahut onu kaybedip çaresiz kalmak…
Ama en ağırı ne biliyor musun?
Sen onun yanındayken,
O aslında hiç senin yanında olmamıştır…
Bunu farkedince insan,
Ne vakit o vakit oluyor,
Ne de insan aynı insan…
Aradan bir aşk yılı geçmiş,
Tüm dertler iliklenip kanatlara dikilmiş,
Ve gözlere pembe bir perde çekilmiş…
Uçtuğunu sanırsın,
Ama hep aynı yerdesindir…
Gün gelipte perde inince,
Zavallı bir yoksunluk çöküyor gözlerinin dibine..
Bütün mavilikler siyaha bürünüyor,
Ve sen kirleniyorsun.
İşte o zaman ne tuttuğun güvercin beyaz,
Ne de soluduğun hava berrak…
Aşk girdiği kalbin şeklini alırdı her zaman,
Bunu seninle öğrendim..
Doyurucuydu ve sıcaktı;
Seni diğerlerinden farklı kılan,
Ve beni savunmasız bir kuş misali,
Ölümlerden ölüme salan…
Ama güneş gidip de gece inince,
Tarifsiz bir sızı işledi sol yanıma..
Birden yok olup giden gülüşün,
Dikenli bir ip dayadı boğazıma..
Seni sustum,
Karanlık gecede, kör pusuda…
Ve ne yazık,
Bunca yaşanmışlık ardında gördüğüm
Aşk dediğim şey
Ellerinle boğazıma geçirdiğin bir kör düğüm..
İnce bir veda havası sarıyor dört yanımı
Sen umursamıyorsun..
Ölüm diyorum ölüm,
Dayandı kapıma
Bilmiyorsun..
Makyajı akıyor farkının,
Herkesleşiyorsun…
-
Gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver?
Şöyle atıp koyu grileri siyahları sabahtan,
Sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, ondan haber ver?
-
Koyma bir kenara yüreğini, aç kapılarını,
Gelene geçene yol verme girsin diye içeri ama,
Gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna.
-
Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda,
Ama aklını kaybedecek bir aşk varsa avuçlarında,
Bırak aksın yollarına…
-
Yağ geç, yık geç, kimse inanmazsa inanmasın.
Sen inan yüreğine,
Hem ona geçmezse kime geçer sözün?
-
Büyü büyü… Bak ellerin ayakların kocaman.
Aklın da maaşallah yerinde,
E ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye?
-
Akıllı ol, yüreğin gelir peşinden,
Boşver yaşı başı,
Aşk var mı aşk, sen ondan haber ver?
-
Takılmışsın yüzündeki gözündeki çizgilere.
O çizgilerin yüreğine neler kazıdığını düşün,
Atmak mı istiyorsun kendini bir dereye soğuk bir
Kış günü, öl gitsin…
Parayı pulu savurup,
Bir balıkçı köyünde balık tutmak mıdır isteğin,
Savrul gitsin…
-
Boş ver be yaşı başı, kim tutar seni kim,
Kendi yüreğinden başka kim?.
Aklını al da öyle git,
İster bir duvara, ister bir od aya, ister kıra
Bayıra vur da git.
-
Dert etme ellerini, onlar da gelir seninle
Bırakmadıkça birine.
O biri de gelir gerçekten istediğin oysa,
Seveceksen ve öleceksen uğruna…
-
Yaşa be, yaşa da öyle git, gireceksen toprağa…
Yaş 70′e gelse bile, hayat daha bitmemiş.
Sen mi biteceksin?
Çekeceksen bile bayrağı,
Yaşadım ulan dibine kadar diyemeyecek misin?
-
Kimdi giden, kimdi kalan,
Giden mi suçludur her zaman?
Ne zaman başlar ayrılıklar,
Dostluklar biter ne zaman?
Her geçen gün bir parça daha,
Aldı götürdü bizden,
Aynı kalmıyordu hiçbir şey.
Değişiyordu her şey,
Kendiliğinden…
Artık çözülmüştü ellerimiz,
Artık bölünmüştü yüreğimiz,
Birimiz söylemeliydi bunu,
Ötekini incitmeden…
Kimdi giden kimdi kalan,
Aslında giden değil,
Kalandır terkeden,
Giden de, bu yüzden gitmiştir zaten.
-
- Bir güzellik yap kendine.
Sadece sahip olduklarını düşün, mutlu ol onlarla.
Bırak sahip olamadıkların üzülsün senin olmadıklarına..
- Bir güzellik yap kendine.
Keşkeleri hiç düşünme.
Bırak keşkeler üzülsün senin seçimlerine..
- Bir güzellik yap kendine.
Sevdiklerinin sevgisini büyüt içinde.
Bırak sevmediklerin üzülsün kalbinde yerleri yok diye..
- Bir güzellik yap kendine.
Kimseleri sevmediğin kadar, kendini sev sadece.
Bırak seni sevmeyenler üzülsün;
Yüreklerine sığamayacak kadar büyüksün diye..
-
İki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman.Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz. Sen, “Ama senin için şunu yaptım” derken; o, “Şunu yapmadın” diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır.
Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın. Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. “Peki o ne yaptı?” deme, herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu.
Bir insan eksik yaşıyorsa ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın. Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. Acılara tutunarak yaşamayı öğreneli çok oldu.
Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki…
Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor. Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana. Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası.
Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asıl olan yürektir. Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yaşadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte, sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler, ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini…
-
Yorgunluk benim genel halim…
Bana, “Nasılsın?” diye soranlara, en sık verdiğim yanıtın
“Yorgunum” demek olduğunu keşfettiğim günden beri,
Daha bilinçli olarak “Yorgunum”…
Şu memlekette yaşayıp da yorgun olmamak mümkün mü?
Beden yorgunluğu dediğinden ne olacak, iki-üç dinlenmeyle geçer,
Ama ben aslında vatan yorgunuyum!
Ruh yorgunuyum, gönül yorgunuyum, hayat yorgunuyum;
Öğrenmek, bilmek, anlamak, anlamamış gibi yapmak,
Düşünmek, hissetmek, tanımak, tanık olmak, katlanmak,
Anlayış göstermek, görmezden gelmek, üzerinde durmamak,
İdare etmek, üzülmemiş görünmek, alışmak, alışamamak,
Sabretmek, katlanmak, beklemek yorgunuyum.
Tam da artık bu memlekette hiçbir şey şaşırtamaz beni sanırken,
Her seferinde yeniden şaşırmak yorgunuyum.
-
Ya biz, binde bir karşımıza çıkan dostluk,arkadaşlık, sevgililik fırsatlarını ne yapıyoruz? Akşamüstünün bir saatinde yorgun gövdemizi yaslayıp mırıl mırıl konuşabileceğimiz, omzumuza dolanan bir kolun, başımızı yaslayabileceğimiz bir omuzun, belimizi kavrayan bir elin, uzun yollara dayanıklı aşkların sahibi karşımıza çıktığında tanıyabiliyor muyuz onu? Değerini biliyor, biricikliğini, benzersizliğini anlayabiliyor muyuz?
Yoksa hayatı sonsuz, fırsatları sayısız sanıp kendimizi hep ileride bir gün karşılaşacağımızı sandığımız bir başkasına ,bir yenisine ertelerken hayat yanımızdan geçip gidiyor mu?
Karşımıza zamansız çıkmış insanları yolumuzun dışına sürerken bir gün geri dönüp onu deliler gibi arayacağımızı hiç hesaba katmıyor muyuz? Hayat her zaman cömert davranmaz bize, tersine çoğu kez zalimdir, her zaman aynı fırsatları sunmaz, toyluk zamanlarını ödetir. Hoyratça kullandığımız arkadaşlıkların, eskimeden yıprattığımız dostlukların, savurganca harcadığımız aşkların hazin hatırasıyla yapayalnız kalırız bir gün.
Bir akşamüstü yanımızda kimse olmaz, ya da olanlar olması gerekenler değildir. Yıldızların bizim için parladığını göremeyen gözlerimiz, gün gelir hayatımızdan kayan yıldızların gömüldüğü maziye kilitlenir.
Kedilerin özel bir anını yakalamak gibidir kendi hayatımızdaki olağanüstü anları ve olağanüstü kişileri yakalamak. Bazılarının gelecekte sandıkları ”BİR GÜN” geçmişte kalmıştır; oysa, hani şu karşıdan karşıya geçerken, trafik ışıklarında rastladığımız, omzunuzun üzerinden şöyle bir baktığınız, sonra da boş verip “Nasıl olsa ileride bir gün tekrar karşıma çıkar” dediğinizdir. Oysa tam da o gün bu zalim şehri terk etmiştir O, boş yere bu sokaklarda aranırsınız.
-
Bilmelisin ki …
Duvarda asılı diplomalar
insanı insan yapmaya yetmez.
Bilmelisin ki …
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa,
anlam yükü o kadar azalır.
Bilmelisin ki …
Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında,
çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.
Bilmelisin ki …
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.
Gerçek aşkların da!
Bilmelisin ki …
Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok,
ne tür deneyimler yaşadığınızla var.
Bilmelisin ki …
Aile hep insanın yanında olmuyor.
Akrabanız olmayan insanlardan
ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil.
Bilmelisin ki …
Ne kadar yakın olursa olsunlar
en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir.
Onları affetmek gerekir.
Bilmelisin ki …
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.
Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.
Bilmelisin ki …
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın
dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.
Bilmelisin ki …
Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.
Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.
Bilmelisin ki …
İki kişi münakaşa ediyorsa,
bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez.
Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.
Bilmelisin ki …
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar.
Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.
Bilmelisin ki …
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun,
pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.
-
Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş seklidir…
Şüphesiz ki yaşamı tersten yaşamak daha güzel, hatta mükemmel olurdu.
Nasıl mı?
Cami’de uyanıyorsunuz.
Bir tahta sandık içerisinde, herkes karşınızda saf durmuş, iyiliğinize dua
ediyor ve tüm haklar helal edilmiş vaziyette tabuttan doğruluyorsunuz,
yaşlı, olgun, ve ağırbaşlı olarak.
Herkes etrafınızda, büyük bir itibar, iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi hazır.
Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz.
Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir maaşınızı alıyorsunuz.
Ne güzel, hazır maaş, hazır ev…
Altmışlı yaşlara kadar garanti, huzur içinde yaşıyorsunuz.
Sağlığınız gittikçe düzeliyor, kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz.
Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve işe ilk başladığınız gün size hoş geldin
hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor patronunuz..
ve genel müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli bir insan
olarak ise başlıyorsunuz.
Herkes karsınızda el pençe divan…
Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler de başlıyor.
Gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz.
Diğer hormonal aktiviteler artıyor, fevkalade…..aman ne güzel günler başlıyor…
derken bir gün patron size artık üniversiteye gitsen daha iyi olur diyor.
Bu arada babanız ortaya çıkmış, ‘fazla çalıştın’ diyor ‘artık eve dön,
işi bırak, okumaya basla, harçlığın benden olsun…’
Keyfe bakar mısınız?
Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor. Ekmek elden, su gölden bir dönem başlıyor.
Partiler, diskotekler, kızların sayısı artıyor.
Derken anne ve babanız sizi götürüp getirmeye başlıyor,
araba kullanma derdi de yok artık….
Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, ‘evde otur, keyfine bak,
oyuncaklarınla oyna’ diyorlar.
Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile temizliyorlar,
hatta bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç tuvaletkullanmamaya başlıyorsunuz.
Derken anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor ve
başka bir keyifli dönem başlıyor.
Mama artık her yerde, her an ve en taze şeklinde hazır.
Bir gün karanlık ılık ve sıcak bir ortama giriyorsunuz.
Beslenmek için ağzınızı açmaya dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor,
sıcacık, yumuşacık, gürültü ve patırtısız bir ortamda yaşıyorsunuz.
Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini alıyorsunuz.
Veeeeee….
En güzeli deeee……
Günün birinde müthiş keyifli bir geceyle hayatınız bitiyor
-
Bavulları hep toplu durmalı insanın…
Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı…
Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vaz*geçmeli…
İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı…
Yalnızlığa alışmalı…Çünkü “omuz omuza” günlerin vakti geçti. Dayanışma… günümüz borsasının değer kaybeden hisse senetlerinden biri artık…
Bireyin keşif çağı, geride kırık dökük yalnızlıklar bıraktı.
Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır. İşte o yüzden alışmalı yalnızlığa…
Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan… Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı… Hüzünlü bir şarkıyla paylaşılan gecelerde başım dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli… Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı…
Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına…
“Yalnızlık paylaşılmaz/ Paylaşmılsa yalnızlık olmaz” dizeleriyle başlamalı güne…
Telesekretere “şu anda size cevap verebilecek kim*se yok” denmeli, “… belki de hiçbir zaman olmayacak…”
Cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı…
Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır.
Haklılığın onuru yaşatır insanı… Susmanın utancı öldürür.
O yüzden en sessiz gecelerde ”doğruydu, yaptım”la teselli bulmalı insan…
Feryada komşuların yetişmemesine, soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı… Kendiyle he*saplaşmaya çalışmalı…
Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, kendiyle hüzünlenip, kendiyle keyiflenmeye hazır ol*malı…
Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacakmış kadar gözüpek olabilmeli…
Sessizliği, sese dönüştürebilmeli… Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan…
Yollarla barışmalı…
Yalnızlığa alışmalı…
-
Öyle içimdesin ki. Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların. Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha yanımdasın. Yani öylesine, o kadar bensin ki. Ah nasıl anlatsam. Boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. Ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var. Yalnızca hissediyor insan, yaşıyor. Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız.
Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu. Ben de. Çok başka bir şey. Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan? Aydınlık gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken? Gözlerine buğu,diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mı asırlarca?
Gelmeyeceğini bildiği mektup için, posta kutusunu hep aynı heyecanla açar mı? Dedim ya, başka bir şey bu. Ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim şu günlerde. Belki de en başta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar. Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği, bulamayacağı yollara götürdüm seni. En derinlerde tuttum. Bana sakladım. Derine, hep daha derine.
Seni yapayalnız, bir tek bana bıraktım. Paylaşamadım yanlış yaptım. Sana ulaşan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar. Kendimi oradan oraya vurmam. Sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim duvarlara çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam. Denizlerin, gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acılı duvarları gibiyim.
Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç tükenmeyen sular sızıyor. Tutunamıyorum. Renklerim, gün içinde değişiyor. Soluyorum, soğuyorum. Güneş ulaşmıyor içerilerime. Küfleniyorum, yaşlanıyorum. Yalnızlıklar peşimde. Dokunduğum her ıslak duvardan, pis kokulu bir yalnızlık bulaşıyor üstüme. Yapış yapış, vıcık vıcık bir yalnızlık bu. Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum.
Seni sakladığım yere ulaşamaz oldum. Yollar, gitgide uzadı ve karıştı. Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var. Ah onun ne olduğunu biliyorum. Sonu sana geliyor her cümlenin. Her şeyin başı içinde ve sonundasın. Bu değişmiyor. Öyle içimdesin ki. Birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün.
Çok mutluydum. Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu olduğumu, tek tek anlattım. Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve beklenmedik olduklarını yazdım.
“Yine zamansız yağmurlar” dedim, “Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları” dedim, “Gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek, söylemeyecek misin?” dedim. Çok uzun bir mektup oldu. Başından sonuna kadar okudum da.
Neler yazmışım diye merakımdan.
Sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp, adını yazdım. Büyük harflerle, yalnızca adını. Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum. Mektup cebimde. Cebim yüreğime yakın. Yüreğim sende. Sen yüreğime yakın. Öyleyse mektup sende.
-
Gidişini kanıtlayan en büyük delil olmuştu hiç gelmeyişin!
Gelmeyişine “ölüm” dedim,
Gidişine “kıyamet”, binlerce kez diriltilip bir sevdanın mahşer yerinde,
Milyonlarca kez sorguya çekildim!
Her sorgumda ayrı ayrı cehennemlere mahkum edildim..
-
Bir hαyαl kurmuştum gözlerinde.
- м u т L u y d u K -
Birbirimizi kαndırıyorduk sαdece..
Sen ve ben αynı mαsαldα sαklαnıyorduk.
Sözlerin küf tutmuştu - s e v G i L i M -
Yαlvαrışlαrın! Onlαrdα fizαnα yol olmuştu.
Şimdi senin gibilere G ü L ü p G e ç i y o r u M..
Avuçlαrınα bedduαlαr bırαktım.
ADAM olduğundα lütfen üzerine αlın!...
-
Biliyorum Bitmedi Sende de...
Kırıntıda Olsam; Varım Yüreğinin Derinliklerinde...
Olmasaydım Hissederdim Ben,
Olmasaydım Özlemezdim,
Gidişini Kabullenir, Uzaktan Severdim...!
Ama Emin Olmak İsterdim;
Yine de, Bir '' Sor '' Ne Olur '' Sol '' Yanına,
Sahiden; Yokmuyum Orada...
-
Artık daha az seviyorum seni.
Unutur gibi, ölür gibi daha az.
Yeniden ödetiyorum kendime, onca aşkın öğretemediğini.
Kolay değil!
Yalnızca sevgilimi değil, evladımı da kaybettim ben.
Kaç acı birden imtihan etti beni.
Tek bir gece vardır insanın hayatında
Ömür boyu sürer nöbeti...
Bu da öyleydi.
İyi ol, sağ ol, uzak ol!
Ama bir daha görme beni
-
Hayır, küsmüyorum hayata! Sandığınız gibi değil.
Biraz canım sıkkın, hepsi bu.
Topacı elinden alınmış çocuk gibiyim.
Özlüyorum sadece kaybettiğim oyunu.
Umutluyum! İsterseniz bakın gözlerime, ışıl ışıl.
Hep güzel şeyler düşünüyorum. Aydınlık yakın.
Biri tutuyor elimden, diyor ki; "Sabret!"
Bende var olan şey mutsuzluk değil, bir parça sükûnet.
-
Hiç adil olmasada, hayatı affetmeyi öğrendim.
Kırıldığımda her ne kadar karşımdakini kırmaya değsede "önemli değil" demeyi öğrendim...
Birini ne kadar düşünürsem düşüneyim,
Ne kadar seversem seveyim, yine arkasına bakmadan gidebileceğini öğrendim.
Kandırmasam da
kandırılmayı,
unutmasamda,
unutulmayı öğrendim.Değer sanmıştım değmezmiş
..öğrendim..
-
Kalbimi kıyıya çektim.
Su aldıkça batışını izliyorum.
Bu yüzden ettiğim hiçbir yeminin geçerliliği yoktur.
Eski sevdaların da sözlerinin arkasında durup bakmıyorum.
Şimdi, kim hangi gönülde bitmeyecek sandığı sevgisine yeminler ediyorsa, orada kalsın.
Ben bir müddet daha, en azından yeni bir aşka kadar, kimliğimle birlikte hükümsüzüm!
-
Hani birini çok seversin ve anlatamassın; Bir kalem alırsın eline sözler dizi dizi dökülür, ressam olursun en ünlüsünden, Mutluluğun resmini çizersin hemde kara kalem.. Ama sevdiğini görünce Su'sarsın o bilmez bir yudum olduğunu ve senin ona susadığını..
Ne biliyim ırmak olur duyguların ama akamassın.
Öyle garip olur...
Su'sarsın ama o bilmez.
SADECE HİSSEDER VE ODA SANA SUSAR ...
-
Koştum...
Delicesine,yetişircesine,
Dişimi tırnağıma takıp,tüm engelleri aşıp,sana gelircesine
Sana koştum...
Oysa taşlar bile durup durup önüme çıkıyordu.Her köşede biri ket vurmak için beni bekliyordu.
İnanırmısın...rüzgar bile esmiyordu!
Koştum...
Sonuç?...yok
Sebep?...hiç bilinmedi
Zaten aşk delilik değil miydi?
Bunca sene yanlış mı öğretildim?
Gözünü karartıp saçma bi cesaret katmaktı hayata,durup dururken gülmekti,ağlamaktı,sabahlara kadar uyur-uyanır dolanmak evin içinde,her şarkıdan satırlar ezberlemek,uygun sözleri benimsemek...ve bitmez sanmak herşeyi,gitmez sanmak sevdiğini...
Yine de koştum...
Dur desem ne farkederdi?
Gitmezmiydi?
Gözleri birdaha bedenimin herhangi ücra bir köşesine değmezmiydi?
Peki bu gidiş,onca gözyaşıma değer miydi?
Ardınsıra takılıkaldı gözlerim
Çekemedim önce..
Alışık değildim vedasız gidişlere
Dağıldım,parçalandım hücrelerime
Yaş döktüm,kan döktüm gözlerimden...içimden!
Neye,kime hiç düşünmeden
Belki ben sana hiç koşmadım
Belki ben sana hiç ağlamadım
Ne bileyim...
Belki sen bana hiç aşık olmadın
Sen giderken bir elvedaya razıyken
Artık tüm gelişlerine yabancıyım...
-
Ne şiirlerim oldu...
Ne duygular aktı satırlara...
Hep sen dolu, çoğunlukla sana sevdalar biriktiren
Bazen de hüzün dolu,karamsarlıklara teslim olmuş
Ne şiirlerim oldu...
Hepsine güzellik kattın
Güzelliğini anlatmamda kelimeler yetersiz kalmıştı her zaman
Gülüşünü,masum yüzünü,sevimliliğini nasıl anlatabilirim ki zaten
Bu belki de hayranlıktı...
Bir de keşke tanıyabilsem seni
Güzel,masum yüreğini anlatabilsem şiirlerimde..
Bilmiyorum, okuyor musun şiirlerimi?
Okuduğuna dair umudum var
Belki ben uyduruyorum;
Belki de okumanı istediğimden bu umudum.
Ne hüzünlü gecelerim oldu ama hepsi senle doluydu
Bilmem senin de aklına geldiğim oldu mu?
Bir şeyi bilmemek ne kadar kötü
Aslında bilmemekten daha zor olan öğrenememek.
Ama unutma ki;
Sen duymuyorsun diye sesim yok olmaz
Sen görmüyorsun diye gözlerim rengini yitirmez
Sen bilmiyorsun diye duygularım kaybolmaz
Ama hoşlanmıyorsan hiçbir şey yapılamaz
Çünkü göz,burun,yüz,tip değişmez
Zevkler de herkes özgürdür, zorlanamaz.
Ve inanmıyorsan sevgime de ve bana da, hiçbir şey yapılamaz
En çok acı çektiren bu olur bana,
Ne sevmemen, ne hoşlanmaman bu kadar acıtmaz yüreğimi!
Sessizliğimin son sesiydi bu
İkinci bir emre kadar sessizliğim susmuştur
Ama bu susuş sana hayran bir susuştur
Bir gün, gözlerim gözlerindeyken gerçekleri öğreneceğiz ikimiz de.
İnanıyorum,istiyorum,umuyorum,hayal ediyorum...
Bu hayalle yaşayacağım belki karanlıkta,belki hüzünlü ama olabildiğine sevdalı.
-
Kararlıydım...
Sırt çantam bir hayli ağırlaşmıştı..
Geçmişin yükü olsa gerek...
Kararlıydım...
Kaç kırık kalp sığdırmıştım acaba çantama..
Kaç göz koymuştum üzeri yaşlı..
Hangi isimler üst üste gelmişti bilmiyorum...
Kararlıydım...
El yordamı ile doldurdum hepsini,bir kez daha görmek istemiyordum..
Karşı karşıya gelmek, geçmişe dair ne varsa hayatımda...
Kararlıydım...
Arkama bakıp,gözlerim nemli acı çekmekten bıkmıştım artık..
Hele birde ayaklarımın önüne bembeyaz bir sayfa serilmişken...
Kararlıydım...
Koşar adım uzun bir mesafe katettim..
Kaç bina,kaç cadde, kaç yürek geçtim..
Kaç dem bıraktım kim bilir...
Kararlıydım...
Geçmişimi dalga dalga başka bir kıyıya vuracak olan denizin kokusu çoktan nefesime karışmıştı...
Kararlıydım...
Eskiye dönüp ona zincirlenmektense sil baştan yazacaktım geçmişimi,yeni bir sayfaya...
Kararlıydım...
Liman,iskele siz ne derseniz deyin,hayat çizgimin üstünde yürüyordum..
Sona doğru olan her adım,kalbimde ayak izleri bırakıyordu...
Kararlıydım...
Onları da bir kerede söktüm aldım yüreğimden..
Artık onlar da elimde son yolculuklarına uğurlanacaklardı...
Kararlıydım...
Ufuk çizgisi ilk kez bu kadar anlam yüklü geldi bana...
Kararlıydım...
Artık geçmişimin ufuk çizgisi ben,benim ufuk çizgim de o olacaktı..
Hep uzaklardan "merhaba" diyecektik..
O da anlaşılırsa...
Kararlıydım...
Düşünmeme dahi fırsat vermeden,adımlarımın son bulduğu yerde savurdum sırt çantamı ,ayak izlerimi dalgaların içine...
Kararlıydım...
Dalgalardan biri usulca fısıldadı kulağıma..
"Nereye kadar sürükleyelim" diye...
Kararlıydım...
Dalga dedim ;"Ufuk çizgim olana kadar sürükle gitsin"...
Ve beyaz sayfam..
Geçmişimi tek yönlü bir yola ittim..
Sadece gidiş olan...
Dönüşü olmayan...!
-
Ne keyifle okuduğum şiirler ezberimde, ne de bağıra çağıra söylediğim şarkıların sözleri. Dalgın gözlerle yürüdüğüm caddelerde kayboluyorum.
Sonsuz bir inatla sarıldığım radyodan gelen o harika melodilerin de tadı yok? Peki ya o yağmurda iliklerime kadar ıslanmalarımı kim çaldı benden? Bilmiyorum!
Susuyorum artık... Sustukça susuyorum. Sustukça, üzerime gelen insanlardan kurtarmak için ruhumu, suskunluğuma sarılıyorum. Ama yine de saplanıyor yüreğime bazı kelimeler. Bazıları da acıtıyor üstelik…
Sessiz geceler benim için sığınılan bir liman sanki. Kendimi bulup bulup
kaybettiğim karanlıkta, şöyle bir uğradığım kelime hazinem de bir anlam ifade etmiyor. Düşünüyorum da bu güne kadar hep; gibi yazmışım, gibi okumuşum, gibi söylemişim ve en önemlisi; gibi sevmişim...
Elbette hiçbir şey, ben ol deyince olmaz. Bunu biliyorum ama zaman da geçiyor hızla. Tükenmez sandığım bütün sözler bitiyor ve ben de yavaş yavaş tükeniyorum... Onca yıldan sonra; hayata dair ne kaldı ki elimde? Kocaman bir hiç! Öyleyse neden bunca çaba, neye bunca isyan…
Öyle anlamsızki yaşadığım hayat. Her şey az sonra gerçekleşecekmiş gibi duruyor, elimi uzatıyorum tutmak için, kayboluyor. Benim dışımda kopuyor bütün kıyametler ve ben kendime uyan bir kıyamet beğenmiyorum…
Kalbime bir kurşun sıkacak gönüllü katilimi arıyorum ya da yüreğime su serpecek elin sahibini... Toprağa ateşi düşürecek, denizi yakamozlarla süsleyecek sesin sahibini… Artık basit şeyler bekliyorum yaşamdan. Örneğin, kimselerin bilmediği sırlarım olmalı ölürken... Kimselerin gitmediği sokaklarım olmalı... İçimi kanatan özlemlerle yaşlanıp, sonra da sessizce gitmeliyim bu dünyadan.
İşte yine susuyorum; siyah bir geceye dönüyor her anım ve okuduğum her şiir kanatıyor yaralarımı. İçimdeki çocuk ölüyor... Yalancı gülümseyişlerle beni ciddiyete çağıran insanları da önemsemiyorum. Elimden kayıp gidenlerden korktuğumu bilmiyor ki hiçbiri
-
Hatırlamıyorum, ne kadar zaman oldu
Gözlerimi sensizliğe yatırmam
Gündüzü terk eyleyip
Yıldızlarla hüzün gecelerine katılmam
Gözlerim ne zaman alıştı sensizliğe ?
Hatırladığım
Yüreğim aynı acılar içinde
Bekliyor hala seni, bıraktığın gibi öylece
Hatırlamıyorum, kaç zamandır kulağım tetikte
Umudun prangalandığı zamanlarda
Yokluğuna forsa diyen acıları çektikçe
Acaba kaçıncı sen sanış kapının çalan zilini
Ve kaçıncı hüsran, kaçıncı ağlayış aynı eşikte
Ellerim ne zaman alıştı, sensizliğin kapılarını örtmeye ?
Hatırladığım
Yüreğim örtemedi sana açık kapılarını
Bekliyor hala seni, bıraktığın gibi öylece
Hatırlamıyorum, senden sonra olanları
Sigaraya ne zaman başladım
Nasıl içtim bunca şarabı
Olmazlara eklediğim aşk bakışlarını
Baharın yaşandığı mevsimlerde
Ruhuma vuran sensizlik ayazlarını
Hatırladığım
Titrediğim geceler boyu, karanlığı yorgan yaptım yokluğuna
Ruhum alıştı ayazlara da, yüreğim alışamadı nafile
Bekliyor hala seni, bıraktığın gibi öylece
Hatırlamıyorum, güneşin öğlen ki halini
Yıldızlar ve ay ne zaman arkadaşım oldu?
Ve nasıl başladı
Karanlığın hüznümü saklayan gece vakitlerinde
Acıların yüreğime kurduğu çilingir sofrası şenlikleri
Sarhoş olup, ruhuma çatmaları ve her gece nara atmaları
Hatırladığım
Geceler boyu, kayan yıldızlardan, seni dilemem
Çoktan öleceğim aslında çoktan
lakin yüreğimde hala sen varsın !
Hatırlarım seni ölemem
-
Doğuya baktığında gözlerin
İlk sabah güneşi eşliğinde
Ve safran renginde,
Duygularımı düşle, düşle ki !
Aksın yüreğin, senin gidişin
Benim gözyaşım gibi
Güneşin yansıması
Kaplasın altın sarısı saçlarını.
Hayalinde canlansın, ıslanmış yastığım.
Ve satırların arasında, bulduğunda aşkımı
Anla yastığımın neden ıslandığını
‘’Erkekler ağlamaz ’’ derdim ya !
Yalanmış !
Neden mi ?
Gidişini gördüm gene düşümde.
Ayrılığın hançeri vardı döşümde.
Ben uğurlamaya gelirken seni,
Seni ısıtan güneş, kavuruyordu beni.
Boğazımda gitme diyemeyişimin düğümü
O an başladı, senli hayallerimin ölümü.
Bensiz bir kalabalığın içine yürüyordun.
Heyhat ! Tarihi kilitliyor
Gittiğin o güne, ruhumu gömüyordun.
Ogün Temmuz’un altısı,
Bana kalansa sevdamın son tortusu.
Bu gün hala Temmuz’un altısı,
Dedim ya kilitledin zamanı.
Her sevda kilitlenecek mi bir güne!
Aşk ne kadarda küçükmüş meğer.
Küçücük bir günü sığdırıyorsa bir ömre.
Ve sonbahar, yüreğim kadar temiz olsaydı
Ve bir o kadarda çalarken sevdamın yeşilini.
Razıydım birde kışlara kalmasaydı.
Ayazında kurumasaydı, sevdamın son tomurcukları.
Yürümüştün,
Küçük bir kız çocuğu masumluğunda.
Titreyen yüreğimi, hüzün ağaçlarının altında
Bıraktın mezarlığın kapısına.
Hala bir yer bulamadı kendine.
Oysa küçük olan bendim, o koskoca cüssemle.
Küçüktüm, bak sen gitmeyi becerdin,
Ben bir ölmeyi bile beceremedim.
Gökyüzü, yeryüzü ne varsa arasında kalan
Sustu o gün, yada ben sustum hepsine
Ne far eder ki, uzaksa yakın olması gereken
Ve uzaklık çağırıyorsa hep yakın olması gerekenleri
Heyhat ! Çoktan gömdüm ben çoktan
Yüreğimdeki fesleğenleri, gömemezken kendimi
Susmak değil midir bazen, gereğinden fazla konuşmak
Yanılsamalara yatırırız gözlerimizi
Ay mıdır güzelliği sunan, yoksa ışığı veren güneş mi ?
Ağaçların arasında kalmışsa, yaşar mı papatya ?
Güneşi görmüyorsa, kaplıyorsa düşen yapraklar üstünü
Ne kadar yaşamaktır sizce
Yaşamın mezbahasında beklerken
Sıradaki hep sizden önceki ise
Ve bakıp solgun donuk yüzünüze kasap
Heyhat ! Dönüp gidiyorsa her seferinde
Sizde özlemez misiniz ölümü ?
Belki işitirsiniz artık, uzağa yakın olanlar
Zamanıdır işitmenizin bitkin sesimi
Benim yiten sesimdir o, ruhumun son sessiz çığlığı
Yaşam mezbahasında kasabın henüz el değmediği.
Son giden benden bir öncekiydi
Giderken “ bu gün yedi temmuz dedi “
Gelmedi kilitleyen, kırdım kilitleri
Ve duyuldu beklediğim ses
Sıradaki bendim artık, hoşça kalın uzak olanlar
-
Ben öylesine daldım gittim gözlerine,
Öylesine yok oldu kederim senin ilik nefesinde...
Öylesine mutlu oluyordum yanında...
Düşünmeden, nedeni, niçini?
Birleşen eller öylesine birleşmişti,
Bir gün ayrılacaklarını biliyorlar gibi...
Öylesine huzurluydum, öylesine bahardım yanında,
Öylesine yaz gecelerinde esen ılık rüzgarlar gibi, içime doldun...
Öylesine sevdim...ben öylesine sana aşık oldum...
Öylesine içim çığlıklarla doldu...
İçimde ki boşluğu sen öylesine doldurdun...
Ben seni beklentisiz sevdim...
Ben seni öylesine sevmek için sevdim...
Sen benim, öylesine kahramanım olmuştun....
Ben öylesine sana aşık olmuştum...
Ben zaten öylesine bekledim seni, gelip gelmemem önemli değildi...
Biliyorsun öylesine başlamıştı her şey...
Sadece yaşanmasını istediğimiz için yaşandı her şey...
Öylesine...Beklentisiz...
Bilirsin, ben zaten beklentisiz severim...
Geç olsa da öğrendim...
Bir şeyi daha öğrendim,
Geç diye bir zaman dilimi yokmuş...’
İNSAN HER YAŞTA AŞIK OLURMUŞ...
Zaten geç yada erken, öylesine başlamıştı her şey...
Hani beklentiler yoktu?, hani beklentiler sevgiyi boğmuştu?...
Şimdi , ben boğuluyorum...
Seni çok sevdim...
Gittiğinde, öylesine ağladım ki...Öylesine mutsuz oldum ki...
SENİ ÖYLESİNE SEVMEMEMİŞİM, SANIRIM...
Yoksa...
Şimdi, öylesine mi ağlamaktayım..
-
Hiç kalbin ağrıdı mı sebepsizce,
Hiç için titredi mi sıcak yaz geceleri,
Dolunaya baktığında hissettin mi hiç
Yapayalnız derin bir karanlıkta olduğunu,
Ve acı bir şekilde farkına vardın mı,
Kalabalık içinde sessizce dolaştığını…
Düşündüğün şeyi bilmeden uzaklara takılır gözlerin;
Ellerin bilmediğin elleri tutar sanki,
Tuttuğun el sana huzur verir de;
Sen o huzurla bir türlü rahatlayamazsın…
Boğazında kelimeler düğümlenir, yutkunursun;
Bakışların buğulanır, gözlerini kısarsın,
Tek damla düşmesin diye çabalarsın;
Bilirsin ilk düşen damla habercisidir; sağanakların,
Bilirsin sağanakların ardından körelir; duyguların,
Bilirsin ki içindeki yangınlar büyür sağanaklarda…
Sen bilirsin ama kalbin bilmez bunları,
Yaşadıkça yaşar sevdalar kalbinde,
Büyüdükçe büyür kalbin, her sevdayı saklar içinde,
Gün gelir sığmaz olur kalbin göğsüne,
Taşıyamaz olur bedenini, artık yorulur…
Duyguların ağır gelir; ezilirsin
Bir gün açıklanmamış duygularınla köşende,
Teslim olursun ölüme,
Sessizce…
-
Dil Lal
varın söyleyin gelsin yanıma
ayaklarında bir çift çarıkla
tamam düşer kolum dalım gözyaşlarımla
gelmez ise salın beni yarin yanına
dil lal sormayın söyle ne varsa
gün gece vakti çıkmam sabaha
-
Sen beni hiç sevmedin ki...
Sevseydin,ayrılık yazmazdı bizim kitabımızda
Hasretin zamansız pusuda beklemezdi,
Öldürmek için beni. nefesimi kesen vuruşlara,
Sebep olmazdı soğuk,alaylı sözlerin...
Sen beni hiç sevmedin ki..sevseydin,
Gölgem ağlıyor omzunda,onu görürdün,
Odandaki her köşede,
Nefes alışlarım var,onu duyardın...
Gözyaşlarıma kıyamazdın,
Can çekişmelerime dayanamazdın...
Cellat olup sevgimin,
Boynunu vurmazdın acımadan,
Sen beni hiç sevmedin ki...
Sevseydin
Herşeyi ama herşeyi benimle birlikte,
Omuzlardın....
Tutardık mutluluğun saçlarından,
Sürüklerdik olduğumuz yere...
Sevda şerbetini içerdik,
Umuda yolculuk yapardık,
Sevgi dolu bulutlara binip...
Sen beni hiç sevmedin ki...
Sevseydin,
Şimdi şu an,silerdin gözyaşlarımı...
Yanımda olurdun hiç düşünmeden...
ikiz cocuklarimiza davetiye gönderirdik,
nikah şahidimiz olurdu bütün şiirler...
sen beni hiç sevmedin ki..
sevseydin,
beni ayazda bırakmaz,
gözlerine misafir eder,
gamzelerinde uyuturdun.
-
Hayat;
Seni kaç kişinin aradığı kimi öptüğün,hangi sporu
yaptığın da degildir.
Hayat, ayakkabıların,saçın,derinin rengi de değildir.
Nerede yaşadığın veya hangi okula gittiğin de değildir.
Aslında hayat; notlar,para,giysiler,
girmeyi başardığın ya da başaramadığın okullar da değildir.
Hayat;
Kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir.
Kendin için neler hissettiğindir.
Güven ,mutluluk,şefkattir.
Arkadaşlarına destek olmak ve nefretin yerine
sevgiyi koymaktır.
Hayat;
Kıskançlığı yenmek,önemsemeyi öğrenmek ve
güven geliştirmektir.
Ne dediğin ve ne demek istediğindir.
İnsanların sahip olduklarını değil,kendilerini olduğu
gibi görmektir.
Her şeyden önemlisi hayatı,başkalarının hayatını
olumlu yönde
etkilemek için kullanmayı seçmektir.
İşte hayat bu seçimden ibarettir.
İnsanların en acizi dost edinemeyen,
Ondan daha acizi ise dost kaybedendir
-
adam olmaz dedin senden,
adam nedir dedim içimden..
ferketmezdi değişseydim,
güvenseydim yada salıverseydimmmm...
git..gideceksen bekleme...farklı degilsin sende..
gideceksen bekleme...
git.. gideceksen bekleme.. başka birşey söyleme..
gideceksen bekleme..
artık olmaz dedin senle,
çok eskitti beni bu hikaye..
tamam dedim, tamam kabul
laf anlatılmaz ki gerçeğeee...
git..gideceksen bekleme...farklı degilsin sende..
gideceksen bekleme...
git.. gideceksen bekleme.. başka birşey söyleme..
gideceksen bekleme..
ben üşümem, sen geç benii
sıkı giyin kandırma kendini..
bir şairin şiirinden ibaret
tüm bildigim büyük ihtimalleee..
git..gideceksen bekleme...farklı degilsin sende..
gideceksen bekleme...
git.. gideceksen bekleme.. başka birşey söyleme..
gideceksen bekleme..
-
Hepinize küstügümdür aslolan
ne sa'sali bir gülüs var artik dudaklarimda
ne mühr-ü mürüvvet ömrümün
en demli, en anlamli akisinda...
sadece yokluk mudur bu
hüsrana sebep olan
yoksa aslinda biz variz da
dünya midir yok olan gözlerinde
ne hayatin ta kendisidir sensiz
yok oluslarimin nedeni?
ya da bos ver unut gitsin
sorma bana nedendi?
ab-i hayatima girmisken bir zaman
bir hayata vurmusken kendimi
tam da her sey düzeldi derken
bu düzensizligin nedenini
ne simdi sen bana sor
ne de ben sana sonra anlatayim
ahinin tutusudur bu belli
ne yapsam da okusam da dualarimi
kesmez ki içimdeki ümitsizligin,
ya da aklimdaki deliligi
sen öyle salinsan da igreti
bil ki hala inadina burada garip
ve masum duruyor bir sevgili!
-
O baslamisti seni seviyorum diye
Bende sevmistim ölesiye
Gezip, dolasir, konusur kene
Bende kanmisim onun her sözüne.
Nerden bilirdim sonunun böyle gelecegini
Bir anda beni terkede bilecegini
O mavi gözlerin yalan söyleyebilecegini
Bir anda dünyami yakabilecegini
Bilmen simdi basksini severmi
Onuda sonunda benim gibi edermi
Yalniz sunu biliyorum
Tek onu sevdim baskasini sevemiyorum
-
Gözlerinden dökülen her damla
Katar önüne benide
Sürükler yüreğimi acılara
Sen ağlama bebeğim
Ben zaten ağlıyorum
Sensiz akşamlara
Soğuk yatağıma
Boş yastığıma.
Düşündükçe ağlıyorum
Sensiz geçen anlarıma
Başı boş hatalarıma
Cama vuran damlalara.
Yağmur ne zaman yağsa
Ve yanımda yıldız gözlüm olmasa
Ağlıyoruz yağmurla
Yokluğuna, hatalara
Ve de acılara.
Gözlerinden dökülen her damla
Boğulur hıçkırıklarımda
Karışır hıçkırıklarım
Yağmurun hıçkırıklarına
Ve yağmur ağlar gözlerime
Gözlerim ağlar yağmura
Yağmur gözlüm sen ağlama
Ben ağlarım ikimizin adına
-
aşk ölümcül bir hülyadır
anlayamadığım
ey sarı gök bulutu, ey ıstırab gülşeni
son bir karanfil gibi
taşıyacağım seni
kalbimin hüsnüyusuf mahrem bahçelerinde
derindesin, rüya kadar derinde
aşk ipek bir karanlıktır
kollayamadığım
gecenin bir vaktinde gelen çiçekler için
tenhâsında kuşlar uçan
sulara karışıp akmak isterim
kan çölünün ıssız vâhalarından
saâdet burcuna çıkmak isterim
gitmeliyim buralardan seninle
kalırsam, surları yıkmak isterim
aşk gizemli bir şarkıdır
dinleyemediğim
ayrılığın arkasından duyulan
gün doğuyor, neden gülemiyorum
siyah bir tanyerinde
beklemek yakışmaz bana geceyi
eylül mü vurdu güllerimi, bilemiyorum
aşk isyankâr bir korkudur
sonlayamadığım
gece yolculuğuna takılır ayakları
özlem beyaz bir gül, açar bağrında
yâr kokusu yayılsın diye kaldırımlara
ölü ve gözüyaşlı bırakır çocukları
arıbeyi konunca ruhun zümrüt taşına
mor gülüşlü haramî çıkar dağlar başına
diriltir sarı saçlı, kırılgan aynaları
aşk veremli bir türküdür
söyleyemediğim
nağmeleri doruklardan yayılan
anılar sehpasında
takıyor boynumuza kırmızı urganları
kötürüm bir vâdide geziyor kurbanları
her aşkı dâre çeken vefâsız leylâsıdır
alır avuçlarına, öper ısırganları
aşk cefâ ülkesinde umudun rüyasıdır
-
Yalnızlık Ağıtı
Eğlen sen benim için farketmez,
Kafanı takma, düşünme beni, gez dolaş,
Gül, hem de kahkahalarla gül ben ağlarken,
Ben burada kendi kendimle, yeniden...
Arayıp sorma, tabii ne gerek var,
Ne de olsa merak etmedim seni,
Sen orada nereleri gezeceğini düşünürken,
Ben 'bugün neden aramadı' demem kendi kendime...
Arkadaşların da vardır tabii senin şimdi orada,
Bırakıp onları muhabbetin en koyu yerinde,
On metre ilerideki telefon kulübesine gitmek olmaz,
Hem ne olacak ki, özlesin biraz değil mi?
Hayır tek sorduğum kendi kendime,
Hatayı nerede yaptım, neden böyle oldu.
Neden değersizim bu kadar gözünde,
Hem bilmez misin, sesini duymadan zindan olur bana bu dünya.
Yani, hiç mi özlemedin beni bebeğim,
Hiç mi ihtiyacın yok gözlerime,
Hiç mi duymak istemiyorsun sesimi,
Haftalar oldu bekledim... Bekliyorum..
Neden gitmedi elin telefona,
Yanmadın mı benim gibi yanlızlıktan,
Yoksa artık orada sana,
Benim yerime şarkı söyleyen mi var?
-
Biri ben zenginim dedi
Biri ben mühendisim dedi
Biri ben gemiciyim dedi
Öbürü yanaş da bir görelim dedi
Biri züppeyim dedi
Şapkayı öne eğdi
Biri denizciyim dedi
Denize gitti
Biri havacıyım dedi
Havaya gitti
Biri karacıyım dedi
Karaya gitti
Biri güclüyüm dedi
Herkesin gücüne gitti
Biri ben hastayım dedi
Doktorun hoşuna gitti
Biri mal sahibiyim dedi
Mal silkindi, yemin et dedi
Biri gelirim var dedi
Öbürü gelir misin dedi
Biri ben barışıkım dedi
Biri ben karışıkım dedi
Biri ben yumuşakım dedi
Biri ondan ilâcını istedi
Biri ben işçiyim dedi
İçeri girdi
Biri ben de işçiyim dedi
Dışarı gitti
Biri ben güzelim dedi
Güme gitti
Biri canım sıkılıyor dedi
Biri hay senin canına dedi
Biri dedi ben pazarcıyım
Pazara gitti
Biri dedi ben mezarcıyım
Mezara gitti
Ben solcuyum dedi
Sağcının biri
Biri dedi ben dağcıyım
Ben de avcıyım dedi biri
Biri dedi ben yağcıyım
Yağcılık meslek mi dedi biri
Tüccarım ben dedi
Tüccarın biri
Şairim dedi yazarın biri
Ben de yazarım dedi şairin biri
Ben deliyim dedi
Aklıllının biri
Biri ben çok akıllıyım dedi
Ve diye-diye delirdi
söylenmiş ve söylenecek tüm merhabalara merhaba
-
baştan sona bir yalanmışsın
hiç olmamış hiç yaşanmamalıymışsın
ne acı bunu farkedemeyecek kadar körmüş gözlerim
bu kadar yalanken benim gözüm aşktan başka bişey görmüyomuş ne acı
kanmak mı belki
aldandım
yanıldım
yaralandım
çok kırıldım ama öğrendim.
Seni kazandığımı düşündüğüm her noktada aslında kaybetmişim. Rol yapmışsın sen, sevmemişsin beni hiç..
bu yaralamıyo inan beni sevip sevmen değil bu kadar yalan oluşun bi yalana sevdalanışım yaktı kavurdu
yüreğimde bi yangın yanıyo
şuan kor köze döner külede savrulur
ama şunu bil bu ah peşini bırakmıcak bi ömür
Rabbim çok büyük kimler düşmüyo hayat yolunda
hep sana mı gülecek hep sen mi kazanacaksın sanıyosun
gün olur bu devran döner,
beni yaşadıklarımın aynısı başına geldiğinde anlıcaksın ben nerde yanlış yaptım
geç çok geç
ne bu dünyada ne ömür dünyada iki cihanda Allahım affetsede ben affetmem seni
uzak dur bundan sonra benden bi hiç bile senden daha değerli
bu güne kadar yüreğimde zerre insanlık vardı sana karşı bundan sonra bi damla
sevgi bile kalmadı
ne yaşarsan yaşa nerde ne yaparsan yap nefes alıp vermen kimin umrunda gez toz gününü gün et yaptıklarının yanına kar kalmayacak
artık benim için öldün
bu gün seni yüreğimde öldürdüm
-
Ben seni severken
Sen yanımda yoktun ki!
Ben seni özlerken
Sen bilmiyordun ki!
Ben seni sensiz sevdim...
Sen yokken bakışların vardı
Beynime kazınmış
Nereye baksam oradaydılar,
Ben seni sensiz sevdim..
Göremesem de, rüyamdaydın,
Sevmesen de, kalbimin derinliklerindeydin
Ve kimse seni oradan çıkaramayacak.
Sen bile!
Ben seni sensiz sevdim...
Sen olmasan da, hayalin vardı,
Sen olmasan da, şarkılar vardı;
Seni hatırlatan...
Sen olmasan da, her dakika aklımdaydın.
Ben seni sensiz sevdim...
Sen olmasan da,yıldızlar vardı,
Sen olmasan da,bulutlar vardı,
Sen olmasan da,günbatımları vardı,
Sen olmasan da,denizler vardı...
Ben seni sensiz sevdim...
Aslında sen hep vardın,
Aynı şehirde,aynı sokakta,
“Ben sevdanın oturduğu sokakta oturuyorum”ama;
Ben seni sensiz sevdim...
Ne olurdu sende beni sevseydin?
Ne olurdu bu kadar gözyaşı dökmeseydim?
Ama inanıyorum ki sen uyandıracaksın beni,
Hani kıyamet koptuğunda...
Ben seni sensiz sevdim...
Neden sevdim bilmiyorum ama çok sevdim!
-
neden böyle soğuk ve uzaksın,
kışlar ve yıldızlar gibi,
neden hazanlar istiyorsun,
yüreğime
ve ben neden hep böyle,
küllenmiş yangınlar gibi,
savruluyorum yerlerden yerlere,
hüzünlü şarkılar söylettirme
yüreğime,
kabusları ne olursun,
sokma rüyalarıma,
dön ne olursun,
yıldızlar gibi parlayan gözlerini
özledim dudaklarını,
tenini özledim
anlasana insafsız
sen yok ken
ben ölmeyi özledim
-
Havada nemli ve tuzlu bir serinlik
Karanfil yağları damacanayla
Gül yağları, bergamut, lavanta
Akşam güneşine bulandı
Limanda boydan boya
Ne dedilerse yaptım bavullar hazır
Geçmişi sığdırdım içine
Ağır değilmiş o kadar
Geçiştirmişiz zamanı
Ateş ve su ve güzelim deniz
Buluşmuşlar arasıra
Her yerden akıyor gün
Suyun üstünde esintiler
Bir yolculuk vaktidir şimdi
Köklerinden koparak yolculuk
Yerinde sayarak yolculuk
Rüzgarlara karışıyor kalbim
Yamaçların, yarların en ucunda
Kızıl kuşlar gibi titreyerek
Ey benim güzel aşkım
Sen hiç kış görmedin ki
Poyraz nedir, kar, tipi bilmezsin
Yalnızlık bile
Ağzının kenarında
Açıveren çiçekti
Bütün gece limanlarda
Beni alacak tekneyi aradım
Yabancı yıldızların altında
Bir göktaşı gibiydim
Işığım gitgide eksildi
Unutmazsın beni bilirim
Pencerene yine
Beyaz bir gül bıraktım
-
El oğlu,
Yüreğim yangınsa sana, gelme su serpmeye,
Yanmaya er benimle...
Anlamsaz dilimden, anlaşamazsak ya da
Susmaya er benimle...
Gece darsa kabuğuna,İnce bir örtüyse gökyüzünün karalığı,
Aşmaya er benimle... "
Yol yol uzanmak Ona, haritası yok ülkelerden.
Kendine yabancılaştıkça daha çok yar olarak bürünülen yeni bir kimlikti aşk.
Yolcusu çok bir handı.
Acıtan beni içten içe narin bir candı.
Tam uzanmak isterken sana yüreğim yandı.
Ateş hattındayım, sor bir can nasıl dayandı.
Bir yaraya çare sandı leyla seni, sana sadece kandı.
Anlam kargaşında yitip giderken yürekten, akan sızım sızım kandı...
Gören bu kederi bitmez sandı,
Ay geceye yangınından,
Bülbül güle yangınından utandı...
Lakin kendine yabancılaştıkça daha çok yar olarak bürünülen yeni bir kimlikti aşk.
Bir ruh kaybolup giderken çoklukta,
Kalan bir yarım,
Kalan bir yar,
An'a uzandı...
An dar,
An anlamsız,
Kazanan bir var sandı...
Yanılındı...
Saklı bir bilmeceydi aşk...
Saklıydı...
Saktı...
Yaşayan var mıydı?vardı...
-
Bağlanmak, tutulmak, tüm zamanlarının onunla beraber geçmesini istemek ve ondan ayrı kalınca onunla beraber geçirdiğin zamanları düşünmek, istemek, arzulamak, geceleri düşünmekten uyuyamamak, uyuyunca rüyada beraber olmak.
Onunla uyanmak,
buluşurken heyecanlanmak
ayrılırken hüzünlenmek,
onu görmek için elinden geleni yapmak,
görünce de konuşamamak,
gözlerine bakınca aşkı ve korkuyu bir arada tatmak,
telefon çalınca kalbinin çıkacakmış gibi çarpmasını hissetmek,
damarlarında ki dolaşan kanı,
giydiği elbiseyi ondan kıskanmak,
bir insana duyula bilecek en güzel duyguları ona karşı hissetmek,
onun için her şeyi yapmak ve
bazı şeyleri yapmamak.
Üzüldüğü zaman üzülmek,
sevindiği zaman sevinmek,
ona bir daha ayrılmayacakmış gibi sıkı,
sıkı sarılmayı istemek,
kimselerin olmadığı bir yerde çimenlere uzanıp
yıldızları sayarken ne kadar mutlu olduğunu
anlatıp “SENİ SEVİYORUM” diye bağırmak ve
yankısını beraber dinlemek.
Bağlanmak,
hoşlanmak,
tutulmak,
istemek,
arzulamak
tek kelimeyle...
“SEVMEK”
-
Yüregim...
Aglama artik ne olur
Iyi olmak yetmedi gördün, neden bu atesin hala inatla ?
Yapma artik ne olur.
Aglamaktan ne hale geldik görmüyorsun?
Özlemek bir güzel duygudur ki yanma artik yüregim.
Yanma.
Özle ,öyle kalsin.
Kül etmeye çalisma.
O benim için atmaktan vazgeçiren seni, gitti artik.
Beni düsün biraz,yanma ne olur !!!
-
Yazılmış tüm sözlerin şiirlerin hikayelerin ötesinden
Sana haykırmak istediklerim vardı.
Senin asla bilemediğin
hayata yenik düşmüş,
çok isterdim sana her seferinde anlatmayı.
Ama öyle dolambaçlı yolların ardında saklı kalmıştı ki sevdan.
Ne sözlerim yetişti ömrüne,
Ne kelimelerim varabildi gönlüne.
Bütün bu yaşanmış yalanların ardından
İçerimde ağlayan,
Bedenimde kanayan,
Özümde azap çeken bir sen hala var.
Her nerede ne halt ediyorsan bil
“ Gitmekle bitmiyor sevda ”
-
Paranoyak düşler peşimde
Ansız düşmeler yükseklerden
Geciken bir ceza ellerimde hayat
Ecel, yokluğunla kaybedilen mükafat...
Dönüşsüz bir yanlış, yalnızlık
Hesabı sorulmamış, verilmemiş
Şifresi kırık, yitik benliklerin
Çözümsüz
Çıkışsız
Kaçışsız..
Pusatsızım yaşama karşı
Dualarım kan revan
Her haykırışım kabuk bağlamış birer yara
Yine de ruhsatım yok isyana..
Beni sorgulayan bir ses duyuyorum şöyle:
Takip edilmediğine emin misin? Söyle!
Biliyor musun ki kim nekadar paranoyak?
Ayak sesi gelmiyor takipçin yalın ayak..
-
Sen bir yalandın benim kurdugum
Kendimi ben diye sende buldugum
Hem göz yasın hemde gülüsün oldugum
Sen bir yalandın benim kurdugum
Durdu içimde zamansız ağlayan yalnızlık
Sana ait o yaslar ellerimde bu kadarcık
Girdigin o kapıdan aydınlıgını al ve cık
Sen bir yalandın benim kurdugum
Dostum dedigim neden niye beni üzüyor
Adımlarım yolunu sasırmıs etrafımda gezıyor
Benim mavilerim yalnız bende yasıyor
Sen bir yalandın benim kurdugum
Gölgen yokki kayıp gölge nedir bilmezsin
Gölgeler içinde ben gibisin ama görmezsin
Korkma!Karanlıgıma düşer düşer ölmezsin
Sen bir yalandın benim kurdugum
-
Bu kent! Bu sokaklar!
Gri bir özlem taşıyor kıyıdaki o banklar...
Ahh... Hâlâ esaretin altında bu kent...
Yarım bırakılmış bir besteydin sanki
hiç kimsenin bilmediği.
Hâlâ söyleniyorsun buralarda, melodin hiç dinmedi...
Bilir misin bu kent tepeden tırnağa sen dolu.
Her adımımda, her sokakta sen çıkıyorsun karşıma.
Gün seninle başlıyor bu kentte...
Önce güneş oluyorsun, derken kahvaltım,
müziğim, çantam, saatim... Her şey sen oluyor birden.
Gittiğim kafe, baktığım deniz, yaktığım sigara, her şey sen...
Hâlâ söyleniyorsun dedim ya buralarda, kulağımdaki uğultu sen...
Gözümdeki görüntü sen..
Yüreğimdeki gürültü sen...
Hâlâ esaretin altında bu kent,
burada yaşamak sen... Ve gün senle bitiyor elbet...
Şimdi içimde hazin bir sonbahar gibi soluk hayalin!
Ve artık yordu yüreğimi melodin..
Yeter! Sonu gelmedi mi bu esaretin?
-
Ağaçtaki kırağılar dökülüyor Almus’tan yamaçlara
Kuşlar uçuşuyor bir anda ses katmak için bahara
Derenin buzulları çözülmeye başladı ertesi ertesine
su şarıl şırıl sesleri desenliyor canlılığa
Tepe de, çocuklar ve yine kuş cıvıltıları öfkesinde
Gökyüzü berrak ve lekesiz
Tokat’ın eteklerinde
Gelinlik giymiş bir gelincik tabiat şahlığında
Hepside boy verdi tabiatın ilk irkiliş canlılığında
Biraz solumda karınca katarları Hızır gibiler
Mizgin'liyorlar bize çalışanların kazanacağını
Biraz sağımda tembeller uykuda hala
Uyanmadılar onlar...
Kaybetmeye hazır Nazır gibiler
Kimileri daha kapanık
Ağustos böceğini oynuyorlar
Tıpkı ağaçtan kopuk
Çürümeye mahkûm kavuklardalar
İş’e yaramayan anlarla kuytulukları
Küflenmiş yaprakların dibinde
Uzun ölümlere yolculuk seçmişler
Kesilen bir ağacın kütüğünde
Bin Dersim çiçeğidir,
Tohum dökerek irkilenler...
Bir babacan yürek ansız, hesapsız ve kaygısız
Er gibi doğacak, bir can misali pultusuz
Namusluca toprağa düşerken
Gökyüzünün berrak ve lekesiz şahitliğinde
Almus'ta haykırabilmek var yine de...
Yüreği gelinlik giymiş tabiat ana’nın
Kollarında kan-revan içinde,
Gidebilmek yine de...
-
Sevgilim, ruhumun içi
Sen ki benim öbür yarım… Yalnız senle bahtiyarım.
Gözlerim… Gözlerimin önündeki Dünya…
eşim…
Seninle ölmeliyim. Öperken ve koklarken duyduğum sen
olmalısın.
Seninle ölmeliyim. Beraber değiştirmeliyiz üstümüzdeki bu
paçavra elbiseleri… gözlerimizin önündeki Dünya'yı…
Ters dönmeli çamaşırlar çıkarken ve çırılçıplak kalmalıyız
gecede
Yağmurda, doluda, karda
Isınmalıyız içiçe
doymak ve ölmek seninle olmalı.
Nefesini içime çekip, içimin tırtıllarını kozanla
kaplamalıyım…
Sen ipekten olmalısın. Ve ben tahtadan!…
Sarılmalı, sarılmalıyız. Masallar anlatmalıyım sana
Ateşin başında korku hikayeleri…
filmler seyredip kahkahalar atmalıyız
Piyango bileti almalı çocuklara gülmeliyiz
Kavgalar etmeliyiz ve sonra ayrılıp birbirimizden
Hiçbir şey olmamış gibi yeniden birleşmeliyiz.
Saçların melekler saçı
Bulutlar saçının tacı
Bir Tanrı gibi yükseliyorsun trilyonlarca
Sevgilim, ruhumun içi.
Fakat seni bulmalıyım önce
-
Dur demelerim fayda etmeyecek bu kez
bu kez dinlemeyeceksin gideceksin
senden tek istediğim
hani olur da aklına gelirsem eğer
gülümsemen
yüzünde gülümseme olarak kalmak istiyorum
gitme demeler yetmeyecek biliyorum
desem de gideceksin
yalvarsam da gelmezsin
senden istediğim şarkımız çalarsa ,
işitirsen bir yerlerde; durup dinlemen öylece dinlemen
ve sadece geçirdiğimiz güzel günleri düşünmen
bu gidişin gidiş değil
bu bakışın hayır değil
bu öpüşün mevsimi değil
bu bilmeler faydamı sanki
avutmuyor hiçbir şey artık sende anla
dindirmiyor yaramı
susturmuyor beni
durdurmuyor hiç
belki gözyaşı dökmüyorum ama
içimdeki haylaz durmuyor
daha hızlı çarpar oldu
daha bir özler oldu seni
gitme demeyeceğim
desem de gideceksin
atsam kendimi
düştüğüm zifiri karanlıktır sadece
tutsam ellerini çatlamış derilerdir
öpsem dudaklarını yitip de gidişlerimizdir
baksam gözlerine donuk iki renktir
bitti işte son çırpınışlarımızdı belki
yenik düştük zamana
bizde yenildik aşka
-
eğer sevgi buysa
sevgi içimin yanması,
düşününce bıraktığın bir başıma bıraktığın heyecansa,
içime attığın korsa,
yakınımda iken dokunmamak,
uzağımda iken benim olduğunu bilmekse,
gözlerimde ki yaş,
kalbimdeki özlemse,
boşluklarımı doldurmansa sevgi,
sana tapmamsa eğer,
adını zikredip uyanmaksa,
özlemle terbiye olmaksa hayatta,
seni seviyorum.
bakmaksa gözlerinin içine,
kaybolmaksa renginde,
eriyip bitmekse ,
1 yudum mutluluğu sana da, bana da çok görmemekse,
bazen canımın yanması ,
bazen ruhumun okşanması,
bazen neşemsen eğer,
seni seviyorum.
bilmekse tüm engellere rağmen benim olduğunu,
ve hissetmekse en derinimde,
en mahremim en gizlimde seni,
paylaşamamaksa kimseyle,
kıskanmaksa her şey den ve herkesten,
seni seviyorum.
ve seni seviyorsam eğer
sadece......
gel al beni
gel taşı benliğine hapset gözlerine
gel sımsıkı tut ve bırakma beni
-
İşaretler
Bir cümle hayatım
İşaretleri bende
Ardı ardına sıralı
Bakışlarım
Bir virgül
Noktalı
Ünlemdir
Kalbimin her atışı
Tırnak içinde gözyaşlarım
Parantezde sancılarım
Soru işaretidir
Tüm kırgınlıklarım
uzun gecelerde
Uykumsa virgülüm
Bu kısa cümlede
Son noktadır ölümüm
Artık bitse de
Dolsa da şu ömrüm
Üç nokta bırakacak geride
Kabre gömülüşüm!
-
senınle
bendım eskiden gözyaşlarıma
bendim çocuk misalı
hep kadere yenik düşen
ve ben oluyordum mutsuz
denizde boğulan
yok artık onlar
bende gülüyorum
artık acılara dertlere
geceler dostum aksamlar
arkadasım degıl artık
ve ben her gun biraz daha
seninle yaşarıp büyüyorum..
-
Bugün..."Sen'li düşlerle dolu uykusuz bir gecenin sabahında
yine sensizliğe uyandım..."
Seninle birlikte olmaya karar verdiğimde edindiğim risklerin farkında değildin.
Geleceğini ve mutluluğunu bir başkasının ellerine teslim etmek, savunmasız kalmayı baştan kabul etmekti senle olmak.
İşte seni böyle seviyordum ben. Sen benim gerçeğimsin uzun zamandır aradığım ama bir oyunun içinde bulduğum gerçeğim.
Seni dışarıya taşırken n’olur bana yardım et. Duygularım karıştı yine…
Güne başlıyorum, henüz ayak izleri ile süslenmemiş şehrim.
Ve işte ilk ayak izleri, tıpkı maviliğini kıskandırırcasına kendini göstermekten çekinmiyor geçmiş günlerimizde ki gibi taptaze bir günde bulacağım seni. Karanlığın hakim olduğu bir cennette yaşıyorduk seninle…
Uzaklardaydın, beni beklemeden gitmiştin ama bunu pek umursamıyordum. Kendimde açıklayamadığım koyu bir sessizlik ve düşlerimde imkansızlıklar yaşanıyordu.
Her uyanışta ölümü düşleyen bir ses ile çağrılıyordum. Yüreğimin yer altı insanları ağlıyordu. Yaşadığım dünyanın nöbetçileriydi çelişkiler.
Onlardan izin almadan dış dünyaya açılan penceremden dışarıya bakamıyordum.
Ve sonra geldi dediler, güneşi getirdi karanlık son buldu dediler.
İnanmadım… yaşamın allak bullak olmuş ve adına rutin dediğim koşuşturmacalarıma devam ettim bir süre daha.
Sonra bir gün penceremden bir ışık demeti girdi odama, çelişki nöbetçilerinin uykuda olduğu bir anda.
O parıldayan ve gözlerimizin sıcaklığa alışamamışlığına sunulan bir avuç ışığı geçmişimden gelen küçük bir çocuk getirdi bana…
Anıları ve düşleri alınmıştı çocuğun… Büyümeye odaklamışlardı beynini, kalbiyle düşünebilme yetisinden mahrum bırakmışlardı uzun bir süre…
Işığı gören gözlerim bir süre kendine gelemedi, işte tüm varlığıyla şimdi ellerimin arasında tutuyordum ve yüreğimden kayıp zamanlarım geçiyordu bir bir…
Kararımı vermiştim… Sana gelecektim…Tüm geçmişteki tüm acılarımı tekrar yaşamam gerekse bile bunu yapacaktım… Hırslarımı, nefretimi, kini ve kıskançlıkları , bir avuç ışıkla birlikte kızgın bir potanın içinde erittim, yüreğimin duvarlarında yankılanan acı ve korku dolu seslere kulaklarımı kapatarak…
İşte karanlık dünyanın o büyük ve aşılmaz denen kapısını açacak anahtar elimdeydi şimdi…
Evet… Çıktım o karanlık, iki yüzlü ve zalim dünyadan… İlk önce renklere alışmaya çalıştım ve her yanımı saran o müthiş ışığa…
Sonra yürümeye başladım ardıma bile bakmadan…
Arıyordum seni… Sanki hiç bulamayacakmış gibi…
Karanlıktan korkmuş bir çocuk misali yüreğim..
Hani uzatsan ellerini...Hani dokunsa parmaklarım dudaklarına...
Yüzümde hissetsem nefesini...
Geçecek gibi herşey..
Son bulacakmış gibi sonsuz çığlıklar..
-
bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin..
bu parmaklıklar,bu demir kapılar,bu hava,inan...
bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü,
bazen bir serçe kadar güçsüzsem bir nedeni vardır..
hangi zorluğu yenememiş insanoğlu
hele taşıyorsa bu insanca sevgiyi yüreğinde...
güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim
damla damla birikiyor insan,damla damla sevgilim...
birgün akıp gideceğiz hayatta
duvarlar yıkılacak açılacak bütün kapılar bilesin
benim yüreğim sensin şimdi,seni vurur durur
ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde..
-
sevmek buymuş demekki..
sevmek vermekmiş en büyük parçanı
özlemekmiş sevmek
gece yastığa başına koyduğunda akan iki damla yaşmış..
sevmek zormuş sevdiğim
özlemek zormuş
sanki bedeninde binlerce bıçağın saplanmasıymış....
bir uzak kentte sensizliği yaşıyorum şimdi
bazen iki cümle takılıyor boğazıma
bazen sessiz çığlıklar kopuyor içimden
üşüyorum sensiz,ellerimi ısıtan ellerin yok
içimi eriten gözlerin yok
bir ateş var sol yanımda
birde sana verdiğim söz dudaklarımda...
koşup sana gelmek istiyorum gücüm yok
özlüyorum demeye lüzum yok
gelsem yanına,kokunu içime çeksem
ellerini alsam avuçlarımın arasına
halim yok sevdiğim..halim yok..
böylemi yaşanırmış ayrılıklar
böylemi koyarmış hasret insana
bir bilsen nasıl muhtacım sana
bir bilsen bu can ölümüne hasret sana
bilirim sende sığamassın kendine
gece sessiz sessiz ağlarsın hissederim
dayan birtanem dayan
birgün geleceğim
bu yürek yarısına kavuşacak,bu beden yeniden hayat bulacak,
bir sarılacağım sana
ölüm bile ayıramıyacak!!
-
sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara
yağmurlu havalara, bu kasvetli aksamlara...
sen varken
bakıp geçmezdim tren istasyonlarına otobüs duraklarına..
sen varken ayrılanlara ağlamazdım..
yıkılmazdım biten sevdaların ardından
gidenlere küsmezdim
kalanlara acımazdım..
sen varken böyle üşümezdim,titremezdim..
masumdum,çocuklar gibi böyle delirmezdim
hele ölmeyi hiç düşünmezdim
şimdi soruyorum sana;
adı sevdaysa bu cehenneminn
SEN YAKTINDA BEN YANMADIMMI?
-
Kendimi avutmak istercesine
Çocuksu hayallerle beslediğim
Sımsıcak bir umut saklardım içimde
Bir gün bir sokaktan dönerken, senle karşılaşırım hayaliyle
Sana yanan, gönül hasretiyle kavrulan yüreğimde
Sensiz, anılar biriktirirdim
Sanki kollarımda sen varmışsın gibi sarılırdım hayata
Sımsıkı tutardım tek bir anını kaçırmadan…
Kazanmak için savaşmak dediğinde
Başlamadan kaybetmiş kimse sancısında dinlerdim hep seni
Hayatın sonu eğer umut haline gelmişse en mutlu zamanımda
Kendimi tutamayarak ağlardım
Ve hıçkırıklarımı kendi içimde saklardım
Sessiz ağlamak, sensizken nasıl bir kederdir bilir misin ?
Gözlerinde bilemediğim korku bir girdabında
Dolambaçlı bir yola savrulurken anlayamamıştım
Ellerimden kayıp giden senmişsin meğer
Ve sonra, senden bana kalan
Yalnızlık ve kedermiş…
Artık ağlamıyorum,susuyorum…
Sensiz olduğum zamanlarda sensizlikle beslediğim umudumu büyütüyorum
Ve gökyüzüne bakıyorum…
Puslu gökyüzleri aşk kıvılcımları ile aydınlanırken
Bense kapkaranlık dünyamda hasret tohumları serpiyorum kalbime
Ve sadece o günü bekliyorum
Seni alıp yaşatacağım o günü
-
sana kızamam ben
gecikmişliğim senin suçun değil,
biliyorum, benim erkenciliğimden..
beni tarih kitaplarında okuyorsun,
beni bir geçmiş zaman eki yapıp,
en sevdiğin cümlenin sonuna koyuyorsun
ben seni dünde ararken,
sen henüz gelmemiş bir yarında bekliyorsun..
sana kızamam ben
senin gülüşüne sızılandım,
ve seni bildiğim o gün,
ansızın yitirişime hazırlandım
bana hep hüznümü yaşarken dokunuyorsun.
biliyorum, senin açmamış bir gülün var,
ve yakınlaştıkça,
o gülün özüne kokuyorsun..
sana kızamam ben
en ölümcül ifadesidir aşkın, ağlamak.
en çetin kavgasıdır yalnızlığa meydan okuyup,
uykusuz bir gece de sabahlamak.
uzaklığına alışamam senin,
asıl zor olan,
içinde bir uzaklık olduğuna alışmak.
yani sevdalandığın yarın da yoksam,
ve seni kaybettiğim bir umudun ortasında bulmuşsam,
sen getir gerisini.
bu nasıl yaşamak.?
sana kızamam ben
bu bir haksızlık değil,
bu bir katliam.
bu yüreğin en derin sancısı,
dağılıp kaybolması aklın dimağın,
sana söylemek istediğim sözler vardı,
hepsi darmadağın!
senin adın .......?!
senin adın sonbahar,
senin adın,
geçmek bilmeyen bir kalp ağrısı.
gitsen de gelmediğin bir yoldan,
biliyorum,
yok sonrası.
-
Yürüyelim
Yürüyelim sevgilim..
yanına sevginide al
unutma sakın buse mi
gözlerimi kararttım
kalbim seninle
ve de Allahımı aldım yüreğime...
yürüyeceğim.
yaşayacağım..
yaşatacağım...
kahverengi kadife ceketimi de alacağım..
üşürsen sana veririm
hoş seni üşütmem ya
ama belli mi olur
belki üşürsün..
belki ayazdan etkilenirsin..
belki savrulacak gibi olursun rüzgarda
tutarım seni
tutarım seni kollarından
sonra tekrar sarılırım usulca..
yürürüz birlikte..
ama bir fark var bir yerde
ben ışıklı otobanlarda
sen ise kalbimde.
-
Bir tek şeyi unutma; seni sevdim ben...
Yakamozlarında yıkadım sevdamı çırılçıplak,
Seni sevdiğimi bağırdım mehtabına,
Beyazında akladım bulutunun,
M@vi mavi sevdim seni, içim kan ağlayarak
-
Bizi bilirsin
avuçla su içmeyi
marifet biliriz,
yenilmeyi bir de
kendi sahamızda...
bizi bilirsin
saçımızı ıslatmayı fiyaka biliriz.
limonla!
tesbih yaparız,
düş kırıklarından..
bizi bilirsin
ağzının içinde oturmak isteriz.
ve rutubetin en yakıştığı yer biliriz
ağzını...
bizi bilirsin,
yaşamak biliriz,
vademiz dolduğunda
avuçlarında gömülmeyi.
-
Bazı acılarda yetmez
Bazı ölümlere
Örtüsüdür bazı acıların
Örter, örtülmez
Savunur bir süre
Ağlayanlar sevinmeli
Sevin ağlıyabiliyorsan
Acılar art arda dinmeli
Durur bir nöbetçi gibi
Durur bir bekçi gibi
Zamana gülmeli-gülmeli.
Sevin ağlıyabiliyorsan
Unutmanın kardeşidir ağlamak
Uyur uyanır yatağında duyguların
Düşüncenin kucağında hep çocuktur
Ağlamak.
-
Söyleyecek bir söz kalmadı artık
Elveda sevgilim elveda sana
Sonunda bizi de buldu ayrılık
Elveda bir tanem elveda sana
Sendeki resmimi yırtabilirsin
Kalbinden aşkımı atabilirsin
Beni de maziye katabilirsin
Elveda sevgilim elveda sana
Bu aşkı burada bitiriyoruz
Bu sayfayı artık kapatıyoruz
Mendiller sallansın ayrılıyoruz
Elveda sevgilim elveda sana
Bu gece son defa bakışacağız
Bu gece son defa sarılacağız
Ne yapsak çaresiz ayrılacağız
Elveda sevgilim elveda sana
-
Yorgunsun,uzaklardan gelmişsin;
Yitirmişsin neyin varsa birer birer.
Bir sağlık,bir sevinç,bir umut...
Onlar da neredeyse gitti gider.
Dost bildiğin insanların yüzleri
Aynalar gibi kapkara.
Suyu mu çekilmiş bulutların?
Dönmüşsün kuruyan ırmaklara.
Taşlara düşen saat gibi,
Ne artı, ne eksi.
Bir sağlık,bir sevinç,bir umut
Hikaye hepsi.
-
Yüreğimden ayrılık şarkıları geçiyorsa ,
Gene adımlarım sana doğrudur.
Kırmızı olur akşamlarım,
Kırmızı felakettir derdin!
Felaket ne demek...
...
Odam mum ışığı,
Denizin kokusunu özlüyorsam,
Gene dümeni sana kırmışımdır
Boğulur musum sana her geldiğimde öyle diyordun!
boğulmak ne demek...
...
...
...
Kaç dümen kırdım onun yolunda..
Kaç kez söyle düş bozgunu!
Dumanım biraz sarı
biraz kızılca
Ondan kalan küllerim var
Oynadıkça dağılıyor havaya
titriyorum.
bir o yok!
Oysa ben kaç adım yakınında
Soluğuna titredim
bir tek onun haberi yok!
geriye ölü bir suskunluk bırakacağım
hiç açılmamış yaralardan kanayacak sancısı,
ve gözleri ağır yaralı
heryerde beni arayacak
Boğulmak mı dedim?
boğulmak budur işte
kokum umulmadık düşecek
yanına ıssız bir gece
pişmanlık bir bir kemirecek
ruhunu her bir öpüşte
boğulmak nedir diye sormuştun
boğulmak budur işte.
değil mi?
BOĞULMAK BUYMUŞ İŞTE.
-
Gece,
Duvardaki gölgemle oynadım.
Kuş oldum,uçtum sana,
Nilüfer oldum,yavaşça açtım.
"Seni seviyorum"yazdım,
bozuk harflerle...
Öpmek istedim,kendimi öptüm...
Öptüm ken-di-mi...
Dün gece duvardaki gölgemle oynadım.
Her şey ikilenmiş bu gecede
masam
sandalyem
kitaplarım
Ellerim,başım,kollarım...
Ya gözlerim?Ah yüreğim!
Dün gece duvardaki gölgemle oynadım.
Kuş oldum
Nilüfer oldum
Mum söndü
Sen oldum
-
Seviyorum diyordun..
Sana gore sevendin sen
Bendeki sevgiden cok baska biseydi gozunde.
Ben yagiyordum....
Yagiyordum ve cogaltiyordum denizimdeki sulari
Gel-gitlerim oluyodu sozlerin. (geliyordum, gidemiyordum....!)
Her sozunde doluyor
Her bakisinda cekiliyordum...
cekiliyordu sularim, sözlerim, acim...
ben yagiyordum...
yüregimi temizliyordu sularim.
Tohumlarini filizlendirdigi kadar
Ciceklerimi cürütüyordu !
Ben yagiyordum.
Akiyordum yuregine....
sana umarsizliginin
Umudu vermiyordum.
Kanini temizliyordum yüregimin
Sel olup cosuyordum....
Ben yagiyordum...
Gökkusagi bagliyordum acilarina.
Mavilikte bir yildiz gosteriyordum.
Günese anlam katan karanliklarin oldugunu,
Ve yagmurun birtek kislari yagmadigini ispatliyordum.
Yagiyordum asagidan yukariya!
Ben yürekler dolusu yagiyordum....
Hani derlerya bardaktan bosalircasina...
Iste bende oyle !
Yürekten bosaliyordum....
Yagiyor, buharlasiyor
Tekrar yagip tekrar buharlasiyordum...
Bitmiyordum....
Bitiremiyordun beni...
Ben yagiyordum...
Gunes doguruyordum sana.
Tutkular birakmiyordu pesimi.
Oysa biyerde bitmesini bilmeliydim...
Ama ben yagiyordum!
Erozyona ugruyordu yuregim (ve ben dinmiyordum yinede.)
Ben yagiyordum...
Topragim kuruyordu.
Inan Cok zorladim kendimi
Bitecekse birseyler bitmeliydi
Olmuyordu...
Yagiyordum yanginlarima!
Köz oluyordum...
Ben yagiyordum...
Islaniyordu yanaklarim!
-
sevginin bittiği yerde sarıl bana
heyecanların tükendiği
ve artık yapacak hiçbir şeyin kalmadığı bir anda
çek kolumdan../..gözlerimi daya gözlerine
bir anda dalıp git bana
ismini anmaktan usanmayan dudaklarımı öp..
düşlerimizin yorulduğu yerde tutun bana
beni çağıramayacak kadar uzakta ol
ve ben gelemeyecek kadar koşayım sana
imkansızı iste
mesela "unut", de
dudaklarım değil gözlerim boşalsın o dakika
giderken unutamadığım yerden dönüp bakayım sana
özlemlerine gebe kalan bedenimi öp..
üşümeye başladığın yerde ısın bana
gözlerim ağlamaktan şişmiş olabilir../..aldırma
her halimle güzel bul beni
her halimle karış bana
bir demet papatyayla bile kandırabilirsin beni
sakın unutma sende tutunduğum yer kadar yüreğimi öp.
-
bunları yazan ben değilim aslında
parmaklarım hareketteyken düşüncelerim kopuyor benden
aslında okadar çok gülerim ki hayatta
biriken hiçliğimin patlaması olsa gerek
hala nedenini bulamıyorum karamsarlığımın
güneşlerden mi bahsetsem kara bulutlardan mı
yada isteksizce susup ağladığım zamanlardan mı
belkide yaşadıklarım ilgi çeker sizler tarafından
bilmiyorum ama yine ağlıyorum
askıda kalmış binlerce düşünce
kimi acıtıyor, gözlerini kapat diyor
kimide anlamsızca gülmemi söylüyor
inanmak istemiyorum yalanlara
yinede hoşuma gidiyor kandırılmak
çektiğim acılar kahkalara boğuyor bazen beni
mutluluğuma ağladığımda oluyor çoğu zaman
merak ediyorlar kişiliğimi
soruyorlar sevmelimiyim sevmemelimi
çözülmezsin dedi biri
lanetlendim o günden beri
anlamadım ki bende beni
boğuyorum bütün sevdiklerimi
önce zevk duyuyorum deli gibi
sonra haykırıyorum sende bırakma beni, emi
gidiyor tüm gelenler
gelenler gidiyor birer birer
giden benlerden geriye bırakıyorlar bana keder
son kalanımsın sende gitme yeter..
-
Aşkımı vurdular sırtından.
Yüreğimde korkarak sakladığım
Alevden sözleri çaldılar acımadan ..
Nerede ne zaman
Bir yıldız görsem
Sen aklıma gelirsin
Ağlarım…
Ellerim !
Ah o ellerim..
Unutulmuş anıları hiç bırakmayan ellerim…
Ben değil
O’nun seni sevmeye cesareti vardı.
Gözlerine düştüm ki
Bu âlemden derindi.
Sevdalara kanat çırpan yürekler,
Sadece senin yerindi.
Ay ışığı dökülmüş gecenin hülyâlarında,
Gizemli bir dünyanın
Hoş kokulu dalgasına yüreğimi astım.
Siyah saçlarına hüznü serdim.
Sense
Bir gece
Kapına dolunay vurdu diye terk ettin beni !
Ben yazgılara baş kaldırdım kör akşamlarda,
Sen
Kapanan kapıların eyvahını çarptın suratıma…
Yaşanmamışları yaşamaya
Öfkelerden derlenmiş
Siyah_beyaz sözleri
Sokak ışığı altında
Serseri rüzgârlara
Kendi ellerimle küfretmeye mâhkûm bıraktın beni
Buna hakkın var mıydı ha var mıydı ?
Arka sokakların
Silinmiş kaldırımları gibi ezdin beni
Yazıklar olsun sana
Yazıklar olsun…
Gözlerin!
Ah o Gözlerim …
Ben değil, onlar gördü seni
Sonsuz bahar akşamlarında
O mavi gözlerin düştü gözlerime !
Ben boyadım gökyüzünü ,
Gözlerine benzesin diye …
Sense
Karalar bağladın bulutlara!
Güneşin ışıltısına gölge düşürdün
Rengârenk gökkuşağı küstü yağmurlara.
Buna hakkın var mıydı ha var mıydı ?
Sevgimin hâyali
Sığar mı sanıyorsun yüreğine?
Bütün ömrümü
Sonralardan taptığım sana fedâ edeceğimi mi sanıyorsun?
Gözlerinden yaş değil
Kir akıyor gülüm!
Böyle hesapsız
Böyle kitapsız gözleri yakmalı mı,
Yoksa acı bir ifadeyle bakmalı mı?
Aradın ama olmadı
Mutluluk seni bulmadı.
Ve sen
Sen aşkı hiç hak etmedin
Sen ki;
Duygular aleminde duygusuz
Sen ki;
Sus-pus gecelerde uykusuz
Sen ki;
Ruhların ayak izlerinde ruhsuz
Sen ve yandaşların
Kendi karanlığınızda kayboldunuz.
Gök yüzünün maviliğinde,
Ufkun kızıllığında boğuldunuz..
Papatyalar dans ederken bahçelerde
Gözlerim ışıl ışıl yeşeriyordu.
Hiç duymamıştım sesini.
Hiç görmemiştim gözlerini
Hiç tatmamıştım böylesini
Acı zehrini de içirdin ya bana
Yazıklar olsun sana
Yazıklar olsun…
-
Teselli istemedim senden
Sadece sar istedim yalnızlığımı
Gecelerime dokun gizeminle
Öpüşünle söndür yangınları
Ne gel dedim yağmur gibi üzerime
Ne git dedim biten mevsimler misali
Bakışınla tüket ömür denen yılları.
Bir ‘ben’ ol istedim sende kayboluşumda
Tüm yarım kalanları sil istedim
Yeniden başlat hayatı.
Sadece ol istedim dualarımda
Birlikte doğmak için sabahlara
Tek tek toplayalım yıldızları
Teselli istemedim senden
Kirpiklerime hapsettiğim
‘suskun yaşım’ ol istedim
ve gizli sevdamın adı
Sev istedim beni umarsızca
Kimse bilmesin istedim
Karanlıktaki güneşimi..
Bir sen duy yeter sesimi
Sen adam gibi adam
Ben aydınlıktaki kara deli…
Teselli istemedim senden…
Sadece ol istedim yarınlarımda
Uzaktan da olsa sev istedim...
-
Ben camım mavi konakta
Her yağmurda damlaların yüzümü okşadığı camım
Kışın rüzgarda bir tarafım donar, bir tarafım sobaya bakar
Ben camım kırılmamış henüz
İnsanların içerisini görmek için baktıları gözüm
Rüzgarda titrerim, fırtınada sallanırım
Ama yıkılmam hiçbir zaman, kırılmam
Soğuk bir kış günü diğer tarafta konuşursun
Buğulanır bir tarafım, görmeye aciz kalır herşeyi
Ama bilirim orda olduklarını
Ağacın rüzgarda savrulduğunu ama yıkılmadığını
Denizin denizden çıksa da suyu geri döndüğünü bilirim
Ben kırılmam kolay kolay
Ne zaman sevdam bitse bu dünyada
Rüzgar alır mavi konak, yağmur alır penceresinden
Sonra yeni cam takılır mavi konağa, lekesiz ve saf
Sevda yine biter, cam yine düşer paramparça olur
Yenisi gelir lekesiz olur
-
Her yer,
Her an
Ve her şey büyülenmişti o akşam! ...
Ateşe verilmişti en katı yasaklar!
Şeytanın bir bildiği vardı sanki!
Büyücü görünmez olmuş,
Hipnotize etmişti duyguları bir vapurun güvertesinde.
Ve şeytan aciz kalmıştı yasaklarıyla! ...
Boğazdan esen serin bir rüzgar okşamaktaydı, kadının saçlarını.
Belki de, esen rüzgara gizlenmişti büyücü.
Ya da;
Vapura eşlik eden martıların sesine sinmişti.
Kim bilir?
Ama;
Her an,
Her yerde
Ve hep onlarlaydı...
***ürmüştü duyguları, Kızkulesi'nin gizemine.
Bağlanmıştı artık duygular, büyünün gücüne.
Karanlığa sinen romantizm ve Kızkulesi...
Akrep donmuş,
Yelkovan volta atmayı unutmuştu.
Zaman durmuştu artık.
Zaman ve her şey büyülüydü! ...
Kızkulesine bakan kaldırımlarda,
Birleşen ellerin ve Kızkulesine gömülen bakışların esrarı vardı.
Sıcak bir bardak çayın buğusuna karışmaktaydı üşüyen soluklar.
Ve titreyen dudaklarıyla bir aşk şarkısı mırıldanmaktaydı sevgililer...
''Gurbet elde bir başıma,
Kimim var ki senden başka? ''
Bir yandan, martıların eşlik etmesi söylenen şarkılara,
Bir yandan da, Kızkulesinin hikayesi vardı düşüncelerde.
Derin düşler canlanmıştı o akşam! ...
Allahım! ...
Hiç bitmeseydi,
Hiç bozulmasaydı bu büyü.
Ama! ...
Teşekkür ederim büyücü!
Büyülü akşam için!
Her şey için!
Teşekkürler! ...
Seni seviyorum! .
-
Gizlerin.....
O derin gömüt, o mitolojik bilmece
İç yollarının kayıp harita parçası
Kaybolduğum labirent
Derinleştikçe düşmeyi sevdiren uçurumun
Gizlerinde
Kelimelerin gizlenmesindendir suskunluğun....
Gizlerin...
Gözlerindeki hüznü örtmeye çalışan kirpiklerin
Duyardın seni çağırırdı hayat
Duyardın;
Sana seslenirdim, sesim yiterdi
Gizlerin hep geceydi
Güneş;
sadece geceyi örterdi....
Sen;
fırtınasını içinde saklayan bir limandın
çapasını bulmak için açılan gemi
tuzlu suyla vaftiz edilmiş balık
ve ağır bir sistin
kendinde kaybolacak kadar
gizlerinde saklanıyordu
öldürmeye korkan bir intihar...
Sen; kendi yörüngesinde kaybolan bir yıldız
Yaşamın; rüyasını kaybetmiş bir uyku
Dişlenen dudakların ufak yarası; göz bebeklerin
Sus!
Konuştukça derinleşiyor gizlerin
Korkma benden. Kendinden korkan hiçbir şeyden korkma.
Soyun, bir tek gizlerin kalsın üstünde
Parmak uçlarının sıcaklığı bir de
Uzan yanıma uyu istersen
Yakalarım uykundan firar eden düşlerini
Ürkme benden
Çünkü ben sana yeni hayaller getirmedim
Kaçıyordum
Gizlerinde saklanmak isteyen
Yaralı aşkların firarisiydim
Korkma benden;
Ben hep yanlış teşhis edildim
İçinin esrarını çözmeye değil
Onu ellerinden içmeye geldim
-
Anlatamadığım bir sevgi var içimde,
Sana karşı hissettiğim,
Ama anlatamadığım...
Karanlık odamı aydınlatan
Güneşim oluyor sabahları,
Geceleri ise penceremdeki ay ışığı...
Dokunduğumda uçacak bir kuş gibi ürkek,
Ve sanki kurduğum bir hayal
Seninle gerçekleşecek...
Anlatamadığım bir sevgi bu,
Ne başı belli, ne de sonrası,
Ne masum bir aşk, ne de bir günah...
Anlatamadığım bir sevgi var içimde,
Gördüğüm, duyduğum, hissettiğim,
Ve hatta hasret kaldığım,
Ama anlatamadığım...
-
Gizlice seviyorum seni
Kimse bilmesin,duymasın
Yüreğimde saklıyorum seni
Sen bile bilmiyorsun.
Yüreğim yansada alevler içinde
Ağlasamda seni her düşündüğümde
Kaybolsam bile kadehler içinde
Ben seni gizlice seviyorum.
Açıklarda bir gemiye benziyorum
Binlerce balığın benden haberi yok
Denizlerin içinde kayboluyorum
Denizin bile benden haberi yok.
Gizlice seviyorum seni
Tarifi imkansız duygular içinde
Sen gözlerimin içinde,her baktığım yerde
Ben gizlice seviyorum seni.
Yolum hep çıkmazlarda
Hikayem yalan kitaplarda
Sürgün gibi diyarlarda
Hep gizli kalacaksın
yüreğimin köşesinde
Ve bir gün gelip ben ölürsem
Kendini bulacaksın benim kalbimde.
-
“gel” desen gelirdim
gittiğin uzakta bendim
dağ gibi bir ihanetten düştüm
bu kendime son gelişim
ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime
kendimi suçüstü yakalıyorum
ve kentsizliğimin isimsizliğini
Araz’a uyak düşüyorum
gözlerime senden düşler sürüyorum
ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor
bana en büyük tehdit yine ben oluyorum
sonra bir durağa yaslanıyorum
sonra bir kente
ve sen gidiyorsun
ben kanıyorum
diyorlar ki “kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun”
oysa “gel” desen gelirdim biliyorsun
yorgun Haliç’e biraz inat
biraz ihanet bırakıyorum
ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum
aklıma düşüyorsun
düşüyorum
düşünce
üşüyorum
azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum
ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum
yalanlarımla bir hiçlikteyim
beni içinden kaç !
bu kentte her yağmur kendini ağlar
aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir
nerde, kimi üşüyorsun?
artık kendini yakan bir ateşim
kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz
şimdi boş duraklarda yaslanıyorum
boş kentlere
oysa “gel” desen gelecektim
gündüşlerime dönüşlerimde
bakışın içiyor beni gözlerimden
gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara
uzaklığına uzanıyorum
sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden
ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan
yıkılıyorum şarkılara
“kimseler biliyor”
yalnızlık dostumdu
şimdi korkum oluyor
oysa “gel” desen gelecektim
artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor
güzartığı saçlarımda oynaşan sensizlik
gözkarana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan
kendimi yitirdikçe sana gidiyorum
göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum
düş satıcısı, ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum
uysal yalnızlıklar satın alıyorum
gülüşümle ödeyerek
ve içimde yalancı bir katil taşıyorum
yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma
cüzzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben
kirli sözlerimi temize çekme
oysa “gel“ desen gelecektim
gözlerim ihanete ihbar taşıyor
kuşkulu bir cinayete fısıldıyor kaşlarına
sözü namluna sürmelisin şimdi
en yaralı yanımdan vurmalısın beni
çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır
avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum
ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam
susuşuna kan döküyor gözlerim
sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun
oysa bilmelisin Araz’ım
kimsenin içi görünmez
ve hiç bulamadıklarını
asla yitiremezsin
bak şimdi aramızda sessiz kalıyor
söylenecek bütün sözler
her sabah akşam oluyorsun
alnından ellerine damlıyorsun
yüzündeki yağmurla iniyorsun kent’e
içine dert oluyorsun kentin
dışına yağmur
yüreğinde dağılıyor kristal şehirler
duvarların kan öksürüyor
ve sen
başkalarının gözlerini
yüzümde aramamayı öğreniyorsun
beni bir durağa yaslıyorsun
beni bir kent’e
gidiyorsun
oysa “gel” desen gelecektim
susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın
en susmak ta neydi öyle
sen en dinlerken
biliyorum Araz’ım
insan kendini bulmamalı, hep aramalı
gittiğin yerden başlıyorum öyleyse
gece cinnetlerimi de alıp yanıma
denize bakmayı bilmeyenler
bir gün mutlaka boğulur
işte bundandır gözlerinden kaçışlarım
siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı ?
ben şimdi gurbetim
içimde taşıyorum
heba olsa da senlerce yılım
oysa “gel” desen gelecektim
ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep
ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden
şairler ölüdür derler (inanmıyorum) !
en karanlık ceketimi giyiyordum
ışığa kördüm çünkü
şimdi ise güneşe ilerliyorum
dirilmek için
kimliği paslanıyor eski bir anarşistin
gecenin kör gözünden utanıyorum
hadi bana en militan kelimelerle saldır
batır içime cümlelerini
beyhude bir dehşet bırak bana
hakediyorum
gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime
can kaybından ölüyorum
cenazemde namaz kılacağım
zan altındayım
yalanıma inanıyorum
yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan
kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin
kinim kendime
susuşum sana
küsüşüm tüm dünyaya
üstü kalsın ihanetimin
“gel” desen gelecektim
yine bir tren geçiyor içimden
sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı
saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor
görmüyorum, söylemiyorsun, kırılıyorum
hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede
sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan
süsle beni ey aşk!
geçtiğin yerleri öpüyorum
yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum
dişlerindeki nikotin tadı terkimde
sirenler ve ateş hatları içip
sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden
ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla
ve bir asansör kapısı önünde
aslında yüzüme tükürüyorsun da ihanetimi
ben habersiz gülümsüyorum
yasadışıyım
tutukla beni gözlerimden
kalemim bitti, yitirdi şiirini şuur
öldü kanımdaki mürekkep balığı
solumdaki sis’e intihar etti intiharlar
bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek
yaşamak için geç bir zaman
ölmek için ise erken
çok davullu bir senfoni sürçüyor
dikiş tutmaz ayrılığımda
kirpiğinden yapılma bir darağacına
geceyi asıyorum
yoksun
bu yağmurlar ıslatmıyor beni
bir durağa yaslanıyorum sensiz
gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum
“gel” desen gelecektim oysa
kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor
şimdi herkes biraz sen, biraz acı
göğsümde bir vagon
gizli sözler batıyor
fırtınalar çıkıyor üstüme
şakağımda
intihar acemisi bir şairin
delilik provaları
arkandan uluyan kapılardan
söküyorum kokunu
yokluğunu kokluyorum
yokluğunu yokluyorum
çöz gözlerimi senden hadi!
ücranda yak bakışımı
gözlerine bekçi sevdam
dünden ve senden kalmayım
içine her düşen
kendi keşfi sanıyor seni
oysa sen
melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin
ve kendini acıtmak istiyorsun
ama güller kendine batamaz
bilmiyor musun ?
'gel' mi diyorsun ?...
herkes kendi gördüğüne bakar
peki hayatın rüzgârında kime yelkeniz ?
kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu
hadi ! en kanadığımız yerden susalım
'gel' desen gelirdim
'git' dedin ve gittin
Aşka...
Rüzgâra...
Ayrılığa...
Zamana...
...
-
Sevdiğimin kulaklarımda sesi
Bembeyaz bir gül demeti
Kim bilir kaç yüzyılın gülşeninden
Duvar gibi kalınlaşırken bekleyişler
Birden bütün katılığın dağılması
Ve sesini duyuşum bir yerlerden
Kim bilir kaç yüzyılın gülşeninden
Ağır bir duyguyla birarada
Onsuz da olunur gibi gelirken bana
Gittikçe basan sis artan duman
Ve kilitlenmesi zaman zaman
İçimde bir ağırlığın aşk adına
Nasılsın nereden çıktın
Gerçekten bana mı geldin
Sen miydin o olmasa da olur gibi görünen
Şimdi yosun gözlerin gözlerimde
Binbir türlü rüzgarla rüzgarlanır
Kim bilir kaç dünyanın denizinden.
-
Sana bakıyorum;
seni aldatan bakışlarımla...
aklından seni çıkarıp,
bir başkasına kolayca sevda veren
aklımla.
sana bakıyorum;
"söküp atamam..!" diyen
"sensiz olamam..!" diyen
yüreğimle.
sana söylüyorum;
seni aldatan dudaklarımla...
sana yazıyorum;
sensiz şiirler yazan bu ellerimle.
kahrolası ben!
sana bakıyorum..
utanmadan...
hala seviyorum!
hala seviyorum!
-
Sahi gözlerinin rengi nasıldı?
Denizler affetsin unuttum onu.
Saçın vardı birde siyah mı neydi?
Başaklar affetsin unuttum onu.
Akıl mı kalıyor ihtiyar serde?
Ola ki rastlarım olmadık yerde
Dudakların vardı, yüzünde birde
Kirazlar affetsin unuttum onu.
Ağlama boşuna yaşın silemem
Yollar dersen ırak aşıp gelemem
Yüzünü diyorum, görsem bilemem
Gökte ay affetsin unuttum onu.
Serseri aşığım çekmem sözümü
Çok ettin bağcıya yerken üzümü
Şöyle bir yokladım kendi özümü
Sevdalar affetsin unuttum onu..
-
denize bakıyorum
hırçın
hırçın mı hırçın!
insanlara bakıyorum!
kendi hallerinde,
aşıklara bakıyorum,
başka alemlerde!
ben;
kendi halimde,
acılarımla,baş başa
sevgilimden değil,
valla değil
yalnızlıktan,yıkamadığım
duvarlardan,
öylesine sevgim var ki?
yüreğimin içine
sığmıyor!
bu beni bile eziyor!
sevdiceğim yok oluyor?
0nun sevgisi küçücük,
kendine göre,
var
sevgisi!
o kadar sevmemek lazım,
yüreğini okyanus kadar vermemek lazım,
ama
o lanet olası yüreğine hakim
olamıyorsun,
sevginle alemi almak istiyorsun
sevgilinin ayaklarına sermek
istercesine,
ama,
sevdiğin seni okadar sevemiyor,
seni
kendi dünyasında,
küçücük dünyasın da seviyor seni,
farkında değilim,
ezildiğini,farkında değilim
beni bu kadar kendince sevdiğini
hiç farkında değildim?
bu kadar yok olup gideceğini!
birtanem,
canım,
diyemedim ağız tadıyla,
sarılıp saçını okşayamadım,
gönlümce,
tenini koklayamadım,
yüreğimle,
seni sen
kadar sevmek mi?
yapamam ki!
yüreğimi aldatamam ki?
yalan söyliyemem ki?
"seni seviyorum"
deyince,
bende eziliyorum,
kendi sevgimin altında,
işte
yıkamıyorum,
bu lanet olası duvarları..
-
Seni özlerken öldüm ben!
Bir sabah cesedimi buldular
Bir elimde resmin,
Bir elimde mektupların..
Yapayalnız ağlarken gömdüler beni.
Sana aşık vuruldum ben!
Bir akşam hasretinle yolumu kesip yalnızlığın,
Kurşuna dizdiler acımadan,
Paramparça ettiler her yerimi ama,
Yine de seni benden alamadılar.
Seni yaşarken tükendim ben!
Sana olan açlığım ve sevgim yedi beni,
Açkurtlar misali.
Şimdi ne seni ne beni yaşıyorum
Kimse bilmedi bilmiyor ölüm nedenimi.
Dağlar bile Dize geldi duyunca sana hasretimi
Ve birgün belki süzülürsün içeri usulca diye
Her zaman açık tuttum
Hep kapalı olan yüreğimi
-
Birazdan akşam olacak bitanem
Yalnızlık aç kurtlar misali
Üstüme çullanacak.
Ben çaresizlik içinde
Sana teslim olacağım
Kör sağır gecelere tutsak
Sana mahkum yaşayacağım
Özlemin devleşecek içimde
Yüreğim titreyecek
Ellerim soğuyacak sensizlikten
Dudaklarımdan, şarkımız dökülecek
Yarım yamalak, bir kez daha
Seni sensiz yaşayacağım...
Bu gece ağlayacağım sevgilim
Hangi saatte bilinmez
Kendimi bir kenara çekip sorgulayacağım.
Ne yapmak istiyorsun, böyle nereye gidiyorsun deyip,
Biraz da çatacağım.
Hatırladıkça seni
Sevdan kokacak evimin her yanı.
Sensizliğin çaresizliği çökecek
Kan gibi yüreğime
Kahredecek yokluğun beni milyon kere...
Bu gece ağlayacağım sevgilim
Sen de benimle ağlayacaksın
Uzaklarda bir yerlerde
Biliyorum, biliyorum ki
Yüreğin yüreğime değecek.
Aynaya baktığımda
Hep ben yerine sen olacaksın.
Adını bile bilmediğim bu duygular için
Sen de, sen de benimle ağlayacaksın..
-
Sözlerimi gözlerinde tükettim
kimi anlamdı neleri çekip çıkardığım
belki de boş bir çığlığın sesi.
Kirpiklerinin pırıltısındaydı yakarışım.
O gece gözyaşınla sessizce,
sözlerim damla damla aktığında
yanaklarına;
dizinin dibinde uykuda
düşlerimin kan teriyle çalkalanmışım.
Faydası yok iç çekmelerin,
ne gözlerde ne de sözlerde
boşuna aramak;
nağmesi tükenmiş bir şarkıda
kalan son izimizi.
Tılsımı bozulmuş bir aşktan
bil ki kavuran kızıl alevler! ..
Yakmakta ikimizi.
Her ağlamanda sözlerimi
işte uğruna can koyduğum
gözlerinde tükettim...
-
Ben bir ikindi vakti..
Unutulmuş yağmurları gizleyen gözlerinin
Zehrine ve belasına sığındım.
Uçurumları bekleyen sürgün kuşlar uçurdum sana
Yasaklanan bir efsaneydi ruhum
Ve ben, senin gözlerinde yüzlerce kez ruhumu unuttum.
Ben bir güz vakti..
Eksik bir tarihten kaçan ellerinin
Serseriliğine ve kalmasına sığındım.
Aşkı besleyen güller bıraktım sana
Gökyüzünden çalınmış bir güneşti ruh
Ve ben ,senin ellerinde yüzlerce kez ruhumu acıttım
Ben bir gece vakti..
Yorgun bir ömürden ,vurulmuş yüreğinin
Kanamasına ve çığlığına sığındım.
Dünyayı değiştiren çocuklar verdim sana
Çiçekleri solmuş viran bir bahçeydi ruhum
Ve ben!!
Senin yüreğinde yüzlerce kez ruhumu öldürdüm!
-
O derya da bir damla
ben kalırım..
Ben geldiğimde sen yeni gitmiştin. Son içtiğin sigaranın dumanı havada asılı
duruyordu.
Yatağında sıcaklığını yakaladım
Ben geldiğimde sen yeni gitmiştin.
Banyo sabun ve dişmacunu kokuyordu.
Ocağın üzerindeki çaydanlık sıcaktı.
Sen yeni gitmiştin ben geldiğimde
Git, usul usul git bahar yelini sarsmadan, çarpmadan bulutlara
Git
Herhangi bir sabah, herhangi bir saat ama usulca, parmaklarının ucuna
basarak çık odamdan,
Kapıyı çarpmadan git
Kapıyı çarpmadan git ki ben farketmeyeyim.
Nasıl geldinse sessizliğinle, yine öyle yumuşak, yine öyle güzel git.
Sanırdım ki bir beni alabilir benden, o güzel gözler
Oysa,
oysa bir ben kaldım
Seni ellerim titreyerek saldım gökyüzüne.
Yüreğim titreyerek, bilerek dönmeyeceğini, özleyerek saldım
Gökyüzünde salınırken tellere takılan uçurtmamdın sen,
Elimden kaçırdığım balonum,
En sevdiğim misketimdin çaldırdığım.
Az ağlamadım ardından
Sen yitirdiklerimin en güzeliydin...
Sana gitme diyebilmek, dön demekten daha zor
Yine o eski gülümseme dudaklarında gelişinde gördüğüm.
Oysa, oysa gidiyorsun değil mi
Öylesine hazırım ki gitmene, kal demek gelmiyor içimden
Gün olur yeşil çağırır, başında bulutlar dağlar çeker, giderdin
Sen giderken acılar kalır,
Acılar giderse, sen kalır mısın
Gözlerimi bir an ayırdım gözlerinden,
Döndüğümde sen gitmiştin.
Derin çek sigaranın dumanını, sonra bırak
Beni bıraktığın gibi. gör halimi
Ben senin gidişini bile özlerim
Ne sana varır yollar,
Ne bana.
Şu dünyanın onca derdinde Unuturuz. bahara erdiğinde gözlerimiz
Takılıp gittiğinde maviliğine denizin,
Unuturuz
Gülümsemeler donar dudaklarında,
Başka sevdalar aklında
sen gidersin,
Unuturuz
Sensizlik yalnızlıktır, beni yalnız bırakamazsın,
Sensiz bırakırsın. yalnız bırakamazsın
Bir boşluk kalır senden,
dönüşünle bile dolduramazsın
Bu gidişlerin, dönüşleri yoktur
Dönme.
Döneceğin ben olsam, bekliyor da olsam,
Dönme
Kırılgan bir kuş konacak yüreğime.
Ürkek bir düş ile uyanacağım
Gittiğim her yere taşırken seni,
Kendimi sokak ortasında bulacağım
Sen git,
Ben kalırım
Usanmam, gücenmem bu kalıştan
Gitmeler senin olsun,
Kalmalar benim
Ufuklara aç, Açabil yelkenlerini
Duraksamaları bana bırak.
Bakışlarını da al burada kalmasın
Becerebilirim
Sen git,
Ben kalırım
-
Yine camdayım
Buğulu camdan dışarı bakıp
Seni düşlemek çok hoşuma gidiyor
Sen yoksun yanımda artık
Ama ben hayalinleyim
Belki sen de beni düşünüyorsun şu anda
Ama ne sen benden haberdar ne de ben senden…
Yine camdayım
O sessiz sokaklarda ikimizi düşlüyorum
Böyle düşünmek
Senin hayalini kurmak
Çok ama çok hoşuma gidiyor
Ama keşke hayalinle değil seninle olabilsem
Bazen o ilk buluşmamız aklıma geliyor
Sonra gülüyorum kendi kendime
Ne kadar utangaç ve mutluyduk
Bide son buluşmamız aklıma geliyor
İkimizde çok mutsuzduk
Ben yerdeki taşları sayıyordum
Kim bilir belki sen de taşlarla uğraşıyordun
Gözlerine bakmaya çekiniyordum
Oysa ikimizde birbirimizi seviyorduk
Nende böle oldu ki…
Şimdi özlemenin ne demek olduğunu daha iyi anlıyorum
Şimdi sensizliğin ne demek olduğunu daha iyi anlıyorum
Artık bu acıya bu özleme dayanamıyorum
Seni istiyorum yanımda
Gözlerinin derinliklerinde kendimi görebilmek
Ellerinle ısınabilmek istiyorum
Kısacası SENİ SEVİYORUM ve ÖZLÜYORUM…
-
Bir başka seviyorum seni,
Gündüzün geceyi sevdiği,
Balıkların denizi,ayrılığın kavuşmayı,
Bulutların yağmurları sevdiği gibi,
Sonra dalında yaprakları ağaçların,
Sonbaharı beklediği gibi,
Bambaşka seviyorum seni,
Şairin şiiri,
Hasretin yüreği özlediği gibi,
Bir başka seviyorum seni,
Çiçeklerin fotosentezi,
Dağların rüzgar'ı beklediği gibi,
Bambaşka bekliyorum seni,
Uykunun yatağı,
Sabahın uyanmayı öğrettiği,
Kitabın okunmayı,
Kalemin yazmayı bildiği gibi,
Bir başka seviyorum seni,
Bambaşka yaşıyorum bilemezsin,
Yüreğimi benden çalan,
Delicesine kapıldığım yüreğini..
-
Bir Mayıs aKsamı..
Beni benDen aLan Bir CevaPLa
Daha Cok Sevdim..
AvatarDaki Gibi keLebek oLdum
SevginLe uctum..
Kondum Sana..
Sevgim heP uZerinde SeninLe..
KeLebek KuLakLarında heP Sana FısıLdıyor
DinLe baK..
"Seni Seviyorum"
Diyor..
-
Aşk aşk olduğunda,
Ve beni düşünmediğini düşündüğüm her zamanda,
Yokluğuna yazılırım sevgilim,
Yokluğuna gölge ekleyen bu şehrin,
Yüzüme kapanan duvarlarına...
Ve kışortasında,
Aşk aşksa eğer bilirim,
Yaşatmaz beni yüreğin,
Başka bir yüzün aynasında.
-
Bugün; bütün ağaçlar yüreğimdeydi.
Bütün çiçekler gözlerimde.
Güneş, ışıklarını dudaklarıma kondurmuştu.
Neydi kanımı kaynatan bu güzelliğin adı?
Mutluluk muydu?
Bugün,
Ne varsa hüzünden yana
denize fırlattım az önce.
Sanki beklermiş gibi hepsini,
hop hop hoplatıverdi dalgalarında.
En güzel maviliğiyle oynaşıp durdu.
"Bak" dedi "fırlattığın hüzünlerine...
İşte; onların bendeki hükmü sadece bu!"
Sonra, şakalaşırcasına
bir kaç tuzlu damlasını
sıçratıverdi yüzüme.
Gülümsedim mahcup mahcup,
onun bu neşesine...
Duruldu.
Bir deniz yıldızı bıraktı avuçlarıma.
Yoksa mutluluk bu muydu?
Herkes kalabalıkken,
içimdeki yalnızlığı
alıp, gidiverdi sihirbaz martılar!
Bir de arkasından o bildik
şen kahkahalı bağırışmalar!
Hiç bu kadar güzelini görmemiştim.
Beyazmış meğerse
beni, onlarla bütünleştiren mucize!
Kanat çırpa çırpa,
yüreğimdeki isyanları uçurdular...
Yaşamaktan aldığım tad; işte buydu!
Yoksa mutluluk bu muydu?
"Sen mutluluğun resmini
çizebilir misin Abidin?"
Evet... Adım İNSAN...
Ya, tabii ki, çizerim!
Az önce;
ağaç oldum,
çiçek oldum,
güneş oldum,
deniz oldum,
martı oldum,
ölümsüzleştim...
Meğerse, hep
yanıbaşımdaymış
bu güzel resim!
Ben çizdim. Adı umudum'du!
Yoksa tüm umutlarım
beni hiç terketmeyen
mutluluğum muydu?
* * *
Mutluluk,
hepimize sadece
kendi çizdiğimiz resimler
ve uzaklıklar kadar
yakındır!
-
Boğazın mavisinden
Kopardım iLk çiçeği...
Martının beyazından,
Çınarın yeşiLinden,
TopLayıp
Bir koca demet,
YakLaşan geceye inat.
Gün batışı
Sarısına, İstanbul'un
Sarıverdim...
Seni bekLedim.
SıcakLığını,
Kokunu,
Ve sesini, tekrar tekrar
DinLediğim şarkıLarda
Seni bekLedim, yoLLarda...
Gecenin parmakLarı
Ağır, ağır
Koparıp aLdı eLLerimden
Senin için topLadığım
RenkLeri,
Mavi oLan sevgiden çiçekLeri.
Seni bekLedim.
ŞüpheLer,
KorkuLar,
Ve göLgeLer kaLdı avuçLarımda
GeLmedin...
-
Seni geceler boyunca özlemekten başka elimden bir şey gelmiyor.
Ve gündüzlerim ;
Yangın akşamlarından kalan küllerini savurmakla geçiyor.
Benim için artık hayat bu,
İzsiz, yolsuz, kılavuzsuz,
Yangınlarla,
Geçip gidiyor gençliğim,
Bitiriyorum kendimi.
-
Gitme yüreğimden sevgili
Silemem izlerini
Zamansız yarınlarda solurum dertlerini
Gitme yüreğimden sevgili
Ezilirim hasretinle
Ulaşamam engin mavi lere
Gitme yüreğimden sevgili
Kalırım karanlığa
Erişmez gecelerim tozpembe sabahlara
Parmak uçlarımda bile
Dolaşırken deli sevdan
Saçlarımın karasına
Gizlenmişken gönül yaram
Gitme yüreğimden sevgili
Düşürme gözümden sevmeleri
Yorma zamansız yeşeren kırılgan güvenimi
-
Duygular bir isyandır.
Kimi zaman çığlık, kimi zaman gözyaşı...
Düğüm düğüm bir şeyler sıralanır boğazına.
Ağlarsın ağlayamazsın.
Sevgidir, acıdır, umuda duyulan umutsuzluktur.
Bütün dünya sığmıştır gözüne.
Alabildiğine uçsuz bucaksız hissedişler içinde,
zamansızlıklar içinde zamana çağrıdır içindeki.
İstersin ama. zordur silip atmak her şeyi.
Her şey yalnızlığındır, yalnızlık her şeyindir.
Hiçbir şeyin kalmadığı zaman umudundur yalnızlık...
Yalnızlık iki haliyle vardır yaşamımızda.
Kimseli ve kimsesiz oluşuyla...
İnsafsızdır, yaban ve de garip...
Bir sonbahar yaprağının yalnızlığını yaşardık.
Bilirim herkesler yalnız bırakır ama sen bırakmazsın...
Oysa şu an öyle yalnızım ki dostum ne bir insan ne bir canlı hayatımda
kimseyi istemiyorum bu yalnızlığımda...
Oysa seni özlemişim ki ne bir sevgi ne de bir ilgi istemiyorum...
Bir tek sen, bir tek senin sevgin,
bir senin ilgin benim yalnızlığımı yok edebilir...
Ve bana bugün, bu saatte, bu anda sana böylesine ihtiyacım varken.
Sağır, kör, karanlıklar içinde bir başkasıyla değil,
yalnızlığımla, kimsesizliğimle, sensizliğimle bekliyorum seni.
-
Hoşçakal aşkım
Yolun gülle,
Yüreğin sevgiyle dolsun..!
Bak...
Nerelerden nerelere geldik...
Şimdi biz bittik...
Bir de başlangıcımız vardı
Sonunda bol gözyaşı döktüğümüz.
Sor yağmurları kendine
Kışları da sor.
Baharları bana bırak
Senden tek yadigar olarak.
Adı belli, sonu belli idik.
Soğuk bir mart akşamı idi
Beni son kez öpüp gidişin.
O an sadece yanımdan
Karanlığa karışmıştı yansıman.
Şimdi
Yüreğimden git diyorsun
Olur birtanem giderim .
Yollar böyle uzun
Aşk’lar böylesine vurgunken
Giderim, son kez gözlerine bakamadan
Giderim, son kez sarılamadan
Uykusuz sabahlayarak.
Pişman değilim
Sevdim seni.
Delice sevildim.
Hayat seni yaşamamı istedi
Yaşadım..
Ama keşke
Yüreğinden giderken
Ölüm beklemese başucumda.
Yine de
Yolun gülle,
Yüreğin sevgiyle dolsun..!
Sana en kötü sözüm bu olsun..
-
Gün battı
Çoktan açtı gece sefaları
hasret bahçesinin
Kuşlar çoktan döndü yuvalarına
Sulara selam veriyor
akşamın hüznü
Yağmurlar geldi ellerinde güllerle,
Gelincikler geldi kapıma,
kan rengi karanfiller geldi
Sen gelmedin…
Yelda gecelerde,
Hercai menekşeler ortağı oldu düşlerimin
Uzun bir türküyle düştü
yalnızlığıma martılar
Ayın sevdası geldi
gelinlik göçmen bir kızın
yarım kalmış bohçasıyla
Kayan bir yıldızın gözyaşı geldi,
elemi geldi,
yası geldi;
Sen gelmedin…
Ümit kayığında
kürek mahkumuydu hayallerim
Sabahları önce resmin girdi bütün odalarıma
Saçlarındı gölgesi mahzun ikindilerimin
Adın yazılı kaldı sokaklarında gönül şehrimin
Söndü hasret rüzgârından,
vuslatın yanan mumu
Erguvanlar geri geldi
yaz ortasında,
Erken sonbaharlarda
sardunyalar geldi,
Sen gelmedin…
Kırık bir vazoda bıraktın can elmasımı
Geceler geldi,
gündüzler geldi,
türküler geldi,
gemiler geldi,
son trenler geldi,
Sen gelmedin…
-
Kopkoyu bir sis içinde bir akşam
Hatırına düşeceğim belki
Bir an ıslayacak yağmur yüzünü
Birden o tatlı demleri hatırlayacaksın
Sonra sıcak yatağında
Uzun uzun ağllayacaksın.
Ağlayacak!
Boğazında bir şeyler düğümlenecek
Ah yanımda olsaydı diyeceksin
Tüm yıldızlar gülecek haline
Ay da göz kırpacak
İliklerine işleyecek bensizlik.
Kahrolacaksın...!
Bir sigara tüttüreceksin ihtimal
Ufku seyredeceksin saatlerce
Bir rüzgâr kopçalayacak yüzünü
Sonra hayalim gelecek karşına
Bir şiirimi mırıldanacaksın
Hıçkıracaksın..!
Gönlünden atamadığın gibi
Kafandan da silemeyeceksin beni
Düşlerine gireceğim her gece
İnce bir hüzün bürüyecek yüzünü
Ve çırılçıplak gerçekleri o zaman
Anlayacaksın..!
Sonra bir şeyler yazmak isteyeceksin
Kafan gibi kalemin de işlemeyecek
Unutmak isteyeceksin her şeyi
Ama unutamayacaksın hiç bir şeyi
Kıvranacaksın!
-
Beden Titrer Yüreğinle Üşürsün
Ayrılık bir rüzgar olur da eser,
Beden titrer, yüreğinle üşürsün...
Hayaller üstüne bir gün sis çöker,
Giderinle, durağınla üşürsün...
Ilık nefesini arzu ettikçe,
Hasretin ateşi basar gittikçe,
Cananın yokluğu cana yettikçe,
Ümidinle, merağınla üşürsün...
Savrulur külleri yangın yerinin,
Buz tutar yerini, aşkın narının,
Ve o yarin doldurulmaz yerinin,
Ümitsizlik çıkmazında üşürsün...
Başında saçların kar beyazıdır,
Seven kalbin se durmaya razıdır,
Ölüm alnındaki kara yazıdır,
Can verirken, yar dizinde; üşürsün.
-
Dalga ile kıyının aşkını bilir misin?
Öncesinden başlayıp, sonsuza giden dalga,
Hep aşka kavuşma özlemiyle atılır kıyıya
Dalga seven, kıyı sevilendir
Dokunur parmaklarının ucuyla sevdiğine dalga,
Ve döner hep geriye
Bilir kavuşamayacağını ama hep koşar kıyıya
Her bir dokunuşunda aşkına verir bedenini hesapsızca
İşte, ben de seni böyle severim
Bir Kucuk yaGmur DamLam..
-
Bizim Sevgimizin Bir Adıda
baHar..
Cünkü mevSimLerden Bahar' da BasLadık..
aGacLar Ne GuzeL TomurCukLanır
YeSerir...
Sevgimiz Gibi..
baHaR dan Sonra yaZ geLir..
heR yer en GuzeL haLini aLır..
TıPkı Sevgimizin aLacaGı Gibi..
Renk Renk
doLu doLu..
yaZdan Sonra
Sonbahar GeLir..
aMa SevGimiz hep
iki Mevsim yaSar..
iLkbahaR ve yaZ..
heR Zaman TomurcukLu
heR zaman YesiL kaLacak..
o GuzeL GozLerin Gibi..
-
Karşiliksiz aşkinin zehrini taşiyordu bana
Kokusu sinmişti inatçi ruhuma, kitalarima, ellerime...
Öyle çok öpüşürdük ki,
Agzinin tadiyla yerdim yemeklerimi...
Öylesine inaniyordu ki dünyadaki son aşkla beni sevdigine,
Bir gün ansizin korkunç bir özlem duymaya başlamiştim
Kim oldugunu bilmedigim birine...
Şimdi agzimda karşiliksiz aşkin o aç tadi...
Karşimda o...
Yine hüzünlü, yine yenik...
Ama eşitiz artik,
Damarlarimizda karşiliksiz aşkin o zehirli kani..
-
bazen öyle bir an gelir ki
abartılmış sevdanızın
gerçekle yüzleşmesini yaşarsınız
sizi çok sevdiğini sandığınız ses
geçiştirmek için bir seni seviyorum kondurur
yüreciğinize
en kimsesiz en ilgiye aç halinizde
halbuki içten bir canım
kaç seni seviyorum eder değil mi
yalnız hissedersiniz kendinizi
sığınmaK istersiniz delice
sarılmak ağlamak sonra da gülmek
ışık açıktır ama etraf karanlık gelir
yazdır ama nedense soğuktur
hava durumu bozuktur gönül yaylarında
kar yağar abartılmış sevgilerinize birden
kim seviyor ulan bu dünyada beni gerçekten
diye haykırmak ister yürek değil mi
Annem dersiniz buruk sesinizle
ama yok o da nafile
zaten o sayılmaz ki
işte bazen böle gelir
bazen düzelir ama
kanarsınız yine abartılmış sevgilerinize
kimsesizliğin hikayesidir işte bu
yanlış bir yerdeyim dedirtten hikaye
herkes bilir herkes yaşar bu hikayeyi
tıpkı benim şu an yaşadığım gibi
insanoğlu olmaktan gelir
bu hikaye
en az abartılmış sevgileriniz kadar
abartılmıştır
biraz eksik çoğu fazla !
-
Daha dün gördüm seni düşümde,
aşık oldum.
Uyandım, yoktun.
Uyumak istedim tekrar,
Olmadı.
Hepsi bu kadarmış demek.
Eh,
mutluluklar dilerim sana,
düşümde gördüğüm,
gördüğümü sandığım,
seni sandığım sana…
-
ikimiz de acemi birer aşıktık o zamanlar
sen yollarda eski bir aşka ağlıyordun
bense kendimi usta zannediyordum bu işlerde
yağmur gibi akıp giden yıllardan geriye ne kaldığını bilmiyordum seni tanıyana dek
ama farkındaydım yinede
ne zaman seninle olsam
tanıdık bir kus cıvıltısıyla uyanıyordum her sabah
şimdi ise kırılgan mektuplar yazıyorum
hangi adrese göndereceğimi bile bilmeden
namımın olsun
ben sende ülkemi sevdim hüzün dolu yağmurlarla tasan boynu bükük nehirleri
ben sende yolları sevdim dallarına hiç bir kusun kopmaya bile yanaşmadığı ağaçlarla kaplı yolları
ikimizde acemi birer asıktık o zamanlar
ve çoğu zaman ne yapacağımızı bile bilmeden serseri dolaşırdık sokaklarda
-
Çalıyor zilim, alacaklım kapıda,
Açmıyorum, çünkü alacak seni benden.
Sende biliyorsun, kapımı çalan delicesine,
Adını duydukça delirdiğim, acı ayrılık...
Ben gitsin diye beklerken,
O daha da yaklaşıyor bana.
Ve hazırlanıyor tüm engelleri yıkmaya,
Adını duydukça delirdiğim, acı ayrılık...
Ayrılacağımı düşündükçe senden,
Kaynar sular boşalıyor bedenime.
Ağlıyorum gözlerimden kan gelene dek,
Ve gitmesi için yalvarıyorum ayrılığa,
Ama anlayışlı değil ayrılık, senin gibi.
-
Bu son ayrılışımız olacak
Ellerimiz bir daha elveda
Diyerek ayrılmayacak
Canımız bir daha bu denli yanmayacak
Sözlerimiz anlamını yitirmeyecek
Gözlerimiz bir daha yalan söylemeyecek
Bir başka kalplerde
Yaşayacağız sevgimizi,
Bir daha asla birlikte
Olamayız Unutma bu son ayrılışımız
Biz hiçbir şeyin değerini bilmedik
Doğru dürüst sevmeyi bile beceremedik
Bir rüyaydı geldi geçti sadece...
Yaşamadığımızı farz et
Gerçek şu ki gönlüm
Şimdiden sana hasret.
Biz bitti dedik ama bitmedi
Ya kalplerimiz acaba onlar silebildi mi kalbinden sevgimizi?
-
Söz olur sevgili uzaklaş aşktan,
Nederler sonra,ele güne karşı...
Söz olur sevgili kaç aşktan,
Ne kurtuluşu olur sonra,cümle alem...
Söz olur sevgili kapılma kalbine,
Dinleme onu!
Ne olur sonra,beraber olsak...
Ne olur aşkı yaşasak...
Çalıncada kapımızı ayrılık,
Ne olur sevgili,
Zor olur...
-
Seni her bitirişimde
Nefesim kesiliyor
Sen tükendikçe bende
Gözlerim karanlıklara bakıyor
Gidişinin mevsiminde
Ortalık yaz bende kış başlıyor
Sen gelsen bile
Ben dönmem
Sen sevmeye karar versen bile
Ben bu yüreği bir daha kanatmam
Senin gelişini düşündükçe
Sevda beni çarmığa geriyor
Bu aşkı kimseye söyleyemesem de
Her bakan anlıyor
Sen gelsen bile
Ben dönmem
Ben yaramı çok kanattım
Canımı çok yaktım
Sevdam acıdıkça ben ağladıkça
Sen bittin
İşte asıl gidiş bu
Ben senden yavaş,yavaş gidiyorum
Geri dönmemek üzere
Sen gelsen yada gelmeyi düşünsen bile
Bu acıların bedeli
Sensizliğin bensizliği.
-
Denizin üstünde hafif bir sis
Sokağın içinde hafif bir is vardı
Limanda gemi denizde tekne yoktu
Caddeler bomboş akşamcılarda yoktu
Önce ucuz bira aldım
Sonra bir samsun yaktım
Ardından bir karaltı belirdi
Bir insan siluetiydi
Hatta bir kadın
Yavaş yavaş yürüyordu
ve bana yaklaşıyordu
Önce gelmesini bekledim
Sonra dayanamadım yaklaştım
Olamaz inanamıyorum tanrım
Bu sensin evet evet
Bu kesinlikle sensin
Bana bakıp gülüyorsun
ve yanıma kadar geliyorsun
Tutuyorsun ellerimden
Çekiyorsun beni denize
Beraber yürüyorduk suyun üstünde
Sonra o sisin içinde
Çaldı bir geminin sireni
Bu da korkuttu seni
Bıraktın aniden elimi
Ve boğdu beni
Bu acımasız sevgi.
-
Ne zaman yüzüne baksam
yalnızlığın o mutlu gerilimi
O öksüz göl hızla derinleşir
biliyorum,acılarım hiç bitmeyecek,bu öyle bir
yeşil
Ne zaman gözlerinin içine baksam,biliyorum
ikimizi de aşar,o kapının ardındaki masal
bense yüreğimin bu hallerinden korkar,kalırım
bir hız trenine bindirilmiş küçük bir çocuk gibi
geçip giden yüzlerine bakar kalırım
Ömrün kısalığı çarpar camlara
ateş hızla yayılır içerilere
Akşam olur,evler dolar boşalır
acıyla erir,yüzüne aşık çocuk
Ne zaman gözlerinin içine baksam,bliyorum
İkimizi de aşar,o kapının ardındaki masal
-
birden
''bitti'' sesi duyuldu
çınladı ortalık
sevgisizlik kapladı geceyi
bir aşık yere düştü
kırmızılara boyandı sessizlik
karalar toplandı başına
sarı sayfalar örtüldü üzerine
ağlayan bir bebek vardı başında
adı aşktı
sokak ortasında kaldı
-
Gölgen gibidir yalnızlık
Gecenin ıssızlığı, karanlığı gibi boş ve soğuk.
Sarılırsın ararsın tutamazsın
yoktur çaresi.
Adı Yalnızlık
Yazılmıştır bir kere
Yiğit olsan da büker bileği,
Cesur olsan da sızlatır yüreği.
İçindedir sevgi, insanın tek dileği
Ateşten gömlek misali
SEVGİ...
-
Benim hiç canım yanmadı anne,
Hep sen sardın beni
Hep sen sakındın…
İşte büyüdüm ,acı çekiyorum
Adı sevdaymış bu acının
Hep bendim kandırılan
Bana kandırmayı öğretmedin ki….
Gözlerime bak şimdi söndü artık feri…
İnsanlar hep beni yok etti anne
Sen hiç bana yok etmeyi öğretmedin ki….
Hak etmedim be anne hak etmedim..
Sevgi bu mu?
Tutku bu mu?
Ömür bu mu?
Neden sen yoksun
Neden sarmıyor ,sakınmıyorsun beni?
Hep çocuk olmayı istedim
Ama herseferin de acımasızca büyüdüm
-
Sonrası yoktur aşkın;
Bir gece geç zamanda,
Olmayacak bir anda,
Uzanmış,
O'nun ateşiyle sarmalanmış,
Gözler kapanıp,
Dünya değişmeli.
Ah olsaydı, keşke......yerine,
''Seni İstiyorum'' diyebilmeli.
Yollar erimeli,
Tüm diriliğiyle çıkagelmeli.
Sarılıp sımsıkı,
Doyasıya öpmeli,
Dudaklar morarmalı,
Bakışlar baygınlaşıp,
Zaman durmalı.
Korları ruhun,
Evreni yakmalı.
Ten kokusu,
Ter kokusu basmalı,
Nefesler tutuşmalı,
Titremeli baştan sona,
Beden ve ruhun tekliğinde,
Ah'lar, keşkeler terkederken odayı.
Adı da, kendisi de aşk olmalı..
Mazereti yoktur aşkın;
Başına vurduğunda,
Sevgilinin kollarında,
Doruklarda..
-
Gözlerine bakıp unuttuğum dünyaları,
Benden bi-haber sevgilim...
Nasılsa gökyüzü,maviyse yani..
Sen de kaybetme doğallığını,
Nasılsa sevgi,büyükse gayet..
Sende tertemiz tut,kirletme kalbi..
Sende bir beni sev,
Başka gözlerden bi-haber sevgilim..
Nasılsa benim sevgim,büyükse yahut..
-
bir gizemdi bakışların
soru işaretleri yüklenmiş
kırılmış köprünün ayağı
yol kapanmış belki
iyot kokusu takıldı
soru işareti çengeline
düştü suya
bir rüzgar öpüşü
bir dalga teninde
kanatlandı sözcüklerim
deniz feneri ışığı ayaklandı
kıpırdadı süt limanlığı
dinginliğimin,ağırdan
elin eridi elimde
uyuştum soluk alışlarında
gözlerinde şiirsellik
mutlu gemiler yanaştı limana
anlamlı imgeler aktı
dudaklarının kıvrımından bana
kahve gözlerin kısıldı
bir köz düştü bahtiyarlığıma
pembelere büründü ağaçlar
köpük köpüktü
bir hırka,bir çatal çaldı beni
art arda vuruldum
çoğaldın tümcelerimde
sarmalandım an be an
hırsızlar çaldı uykularımı
ben yıldızları sayarken
en parlağı sendin
kayboldum sende
yok oldum
tükendim
şafakla
yavaş
ya
va
ş
.
-
adını sevgi koydum bu yalancı baharın
bu yalancı gülün adı da aynı
yağmurlar dokunuyor ya saçlarıma yalan
hani üşüdüm dedim ya yalan
ne ellerin dokusun elime
ne gözlerin gözlerime
adını sevgi koydum bu yalancı baharın
boş ver yalan olsa da yaşayalım işte
-
Biliyor musun;
Bu sabah ellisinde
Bir adam
Olarak gözümü açtım…
Sanki sabahı ilk görüyor
Ve bir yerlerde
Seni arıyordum.
Nedense sensizliğim
İçimde çığ gibi büyüyor.
Oysa dün gece
Seni içmiştim…
Boynum büküktü sanki,
Ellerim titriyor,
Gözümde iki damla yaş
Seni anlatıyordu.
Affet Aşkım…
Büyüsü bozulmamış
Deli sevdalarım tuttu gene.
Yıktım hatıraları bir bir
Çamlıca mehtaplarında.
İçim burkuk aşkım
Yüreğim sanki
Yangınlarda.
Şu göğsüm yırtılsa;
İçine seni koysalar tümden.
Affet Aşkım…
Zamanı paramparça ettim
Uzlaşmayan delikanlılığımda.
Oysa firarlarım vardı
Zamandan ve senden.
Neden bir yanım yıkılmış
Diğer yanım hala direniyor.
Neydi sebepsiz rüzgarlara
Atılımım…
Aradığım neydi?
Bilirsin sevda dedin mi
Celcus gibi olurum.
İçimde binlercesi
Sevda anlatılarının…
Affet Aşkım…
Ben sensizliğin deli boranı
Ben bir deli sevdanın
Yanlız çobanı…
İçim üşüyor aşkım
Sarsana yüreğimi,
Ve atsana içindeki gülleri,
Birbir yaprakları düşsün
O sen gibi yüreğime…
Affet Aşkım…
Bilmem kaç yıl sakladım
Sevmeyi haykırışı
Ve bilmem kaç yıl sustum.
Şimdi azgın sular gibi
Kabına sığmaz ,
Suyu abu hayat gibi
Koşuyorum sana.
Açsana kolarını,
Sarsılsın yüreciğin
Titremelere ulaşsın bedenin.
Sadece birkaç adım ötende
SEVDAN geliyor…
-
Acı çektim, keder süzdüm,
Sensiz yazda da güzdüm,
İstemeden seni üzdüm,
Bilemedim, affet beni.
Yüreğimi sanma bir taş,
Yaktı sevdâ denen ataş,
İndi de gözlerinden yaş,
Silemedim, affet beni.
Bilmem ki; nasıl söylesem,
Yoksa sükût mu eylesem?
Aşar gelirdim istesem,
Gelemedim, affet beni.
Lâyıksın köşke-saraya,
Unut beni git oraya,
Gelemeyiz bir araya,
Diyemedim, affet beni.
-
Ne kadar kızsam da kıyamam sana
Sen benim her şeyimsin
Ağlıyorum yine için için
Sadece senin için
Kırdım seni biliyorum
Yapayalnız kaldım
Sen de beni terk edip gitme
Bir basına bırakma
Ne yaparım ben sensiz
Günlerce oturup ağlasam mı
Dizlerinin önünde yalvarsam mı
Hani birbirimizin yarısı olacaktık
İnsan yarısı olmadan yaşabilir mi
Sen ben inci tanemsin bi’tanemsin
Lütfen AFFET BENİ
-
bir çiçeğim kaldı kopmayan
ne bir sevdanın eşiğine geldim
şimdiye kadar nede
denizin ortasındaki kaya parçasına
bağlayabildim yüreğimi
sevemedim seni
çünkü benim beklediğimde gelmedi
benim sana gelmediğim gibi
aldatamadım onu hiç gelmesede
yüreğime dinletemedim
hiç gelmeyeceğini bile bile
sevdamın çiçeğini yakamadım
atamadım çiçeğimi ateşe
affet beni
sevemedim sevemiyorum seni.
-
Ve bir gün olur da
Dönersen geri bana,
Sanmam ya hani,
Dönersin belki
Bakmaya yüzüm olursa yüzüne
Affet diyeceğim
affet beni...
Yağmurlu akşamlarda
Dışarı çıkardık hani
Sırılsıklam olurduk ikimiz de
Ve bağıra bağıra
Şarkılar söylerdik birbirimize
Bağıra bağıra
"Beni sevdiğini" söylerdin bana
Ve şimdi de
Bağıra bağıra söyle diyeceğim
Beni affettiğini.
Hiç unutamam o günü
Nasıl unuturum ki.
Yine yağmurlu bir akşamdı
Ve biz her zamanki gibi
Isınıyorduk yağmurun altında
Birden bir rüzgar,
Hafif bir ürperiş...
Ve ben o gece nasıl;
"Git, git ve bir daha geri dönme" dediğim gibi
Şimdi de;
"Gel, gel ve bir daha bırakma beni" diyorum
Ve bir de;
Söz veriyorum bir daha seni kırmayacağıma dair.
Ve bir gün olur da
Dönersen geri bana,
Sanmam ya hani
Dönersin belki.
Kırdığım bir kalbi
Onarmak için
Dalından kopardığımız
Gülü göstereceğim sana.
Neler yaşamadığımızı,
O günleri hatırlamanı isteyeceğim.
Ve bir de içimden geçen
Biraz fiyakalı,
Biraz da saçma sapan
Kurduğum bir kaç cümleyi söyleceğim sana.
Başımı öne eğip
Affet diyeceğim
Affet beni...
-
Ben,
Senin bana verdiklerinin
Benim sana veremediklerimin ;
Ağustos ayında yağan karların
Ocak ayında doğan güneşlerin ;
Bana verdiği emanetlerle sevmişim ...
Emanetlerin namusundaki
Gizli sevilerimden
Sevgine tecavüzümden dolayı
Anlayacaksan beni,
Senden özür dilerim ...
Ki , bu özür :
Gözlerinin derinliğine ,
Gözyaşlarının eriticiliğine ,
Sevgimin bakirliğinedir..
Affet beni ceylan gözlüm
-
tesadüf müydü aramadan bulmak
Yoksa bulduğumuz kişide mi arıyorduk aşkı?
Boş verdim
Ben alıştım da, seni bu kadar çok sevmeme
Omuzlarımdaki melekler şaştı
Ve bir bilsen, yokluğunda ne uykularım kaçtı
Kenar mahallenin fakir sokağında, oyuncakları kırıldı diye annesinden dayak yemiş masum bir çocuğun
Gözyaşlarını biriktirdim sana...
Gidersen ağlarım belki
Ama sen hep gül
Gözlerindeki güneş batmasın yeterki...
Tabiata inat,
Hiçbir çiçeğe benzemeyen bakışların her an beynime kazılır.
Söylesene, sen şiir olmuşken, sana şiir mi yazılır...
Mecnundan nasihat aldı yüreğim
Ferhat tan kuvvet
Seni bu şiir rahatsız ettiyse, ne olur beni affet
-
Öyle özleniyorsun ki seni özlemeye doyamıyorum.
sesin hic gitmiyor kulaklarımdan
Sözlerin hele de o kurşundan beter sözlerin
Ve bakmaya kıyamadığım gözlerin...
Güzel gözlüm,bırakıp gittiğinden beri
Yasayan ben değilim bedenim
Bunu bilesin...
seni sevmek benim kaderim ama
Sen bunu hiç anlamadın
Ve anlamayacaksın galiba.
Olsun yine de seni sevmekten vazgecmem
Vazgecemem güzel gözlüm...
Seni sevmenin bu kadar acı vereceğini
Daha önce hiç düşünmedim,
Düşünemedim...
Nasıl düşünebilirdim ki;
O büyülü gözlerin böylesine acı vereceğini
Acı vermeyi sevebileceğini...
Hiç geliyor muyum aklına bilmem ama
Sen hiç aklımdan çıkmıyorsun.
Seni nasıl atabilirim ki aklımdan
Gözlerini güzel gözlerini...
Ne olursan,kiminle olursan ol ama
Şunu unutma:
Seni unutmadım,unutamam güzel gözlüm...
Kendini üzme ki bende üzülmeyeyim...
-
Kar kesti yolu
sen yoktun.
Oturdum karşına dizüstü
seyrettim yüzünü
gözlerim kapalı.
Gemiler geçmiyor uçaklar uçmuyor
sen yoktun.
Karşında duvara dayanmıştım
konuştum konuştum konuştum
ağzımı açmadım.
Sen yoktun,
ellerimle dokundum sana
ellerim yüzümdeydi.
-
Şimdi bir an dönerek gerilere, hani
Bir zamanlar beni ölesiye yaşatan
Ellerimi bırakıp, sevecen ellerini
Çevremi sımsıcak bir sevgiyle kuşatan
Seni arıyorum.
Bir deniz hıçkırıyor ta içimde, dinle
Giderek yalçın kayalar, kumlar eriyor
Şimdi baş başayım bir kıyıda kendimle
Ve bende var ettiğin o ben, can veriyor
Seni arıyorum.
Gülerdin bir zamanlar güneş batmazdı
Baştanbaşa bir gül bahçesiydi ortalık
Renkler ya mavi, ya pembe, ya beyazdı
Oysa şimdi ne yana baksam karanlık
Seni arıyorum.
Varsın ama yoksun. yanımdasın, değilsin
Gözlerim boşuna deliyor geceleri
Tek seni bir kez daha görebilmek için
Daldırıp ellerimi benden içeri
Seni arıyorum.
Ellerim içimde bir kan golüne batıyor
Bağırıyorum kimseler duymuyor sesimi.
Dişlerim hırsla dudaklarımı kanatıyor
Ve senden uzakta verirken son nefesimi
Seni arıyorum.
Bu son aldanışım, son yıkılışım olacak
Gelsen de boş artık gelmesen de, ben yokum
Yine de son bir ümit kırıntısıyla, bak
O, her şeyi yitirdiğim anda bulduğum
Seni arıyorum.
-
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Kalbim şimdi bir sokak çocuğu
Kelebekleri göç etti gönlümün
Issızlaştı hayat sanki
Sanki, sabahı eksik şiirlerimin.
Sanki, gecesi hep kanayan bir yara
Ve sanki, artık hep kanayacak...
Ağlanacak bir aşkın kıyısına vurduysa gözlerim
Çare yok, ağlayacak.
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Kapıları kendime ben açamadım
Ya da yanlış saatlerde bekledim gelmeni
Düşünüyorum da sen gideli ne çok yalnızım..
Sarmaşık aşkın sarısında kaldım, sarılamadım.
Savunamadım seni kimselere
Anlatamadım seni kimselere
Kimsesiz kaldım,
En çok da sensiz...
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben..
Sana uyumak,
Sana uyanmaktı hayat.
Sıratını geçtim yaşarken korkmadan
Korkumu geçtim cesaretle, ihanetle
Berduş bir yalan masumiyeti öptüm bile bile
Tek sen gitme diye
Sonbahar oldum yaprak yaprak
Ağaç oldum köklerimi unutarak
Tesellisiz bir geceye fırlatıldım
Kalbimi dar kafese kapatarak
İçimdeki bir kanarya
Hiç susmadan ağlayacak
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yakamozlarında yıkadım sevdamı çırılçıplak
Seni sevdiğimi bağırdım mehtabına
Beyazında akladım bulutunun
Mavi mavi sevdim seni içim kan ağlayarak
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak.
-
Kulaklarım adını hiç duymamış
Ve hiç tekrar etmemiş, isminin ilk hecesini,
Yalçın kayalarda akislenen seda gibi
Düşün ki,
Düşüncelerimde hiç olmamışsın sen
Uğultusu avuçlarımda kalan rüzgar gibi geçmişsin.
Ay ışığına hasret yakamozlarının vuslatıymış,
Tam yerine ve tan yerine vuran o umutlarının gölgesi...
Düşün ki,
Bir sigara içimlik vakitmişsin,
Ciğerime ecza diye dolan
Ya da uğrak bir, giderlemeyen efkâr kahvehanesi...
Düşün ki,
Bardakta eriyen; ebediyen beklemekmiş, şeker sanılan
Kırık bir sandalyeymiş umutlarımı yasladığım...
Düşün ki,
Bir uçurum dibiymiş, bakışlarındaki o mana
Oyuncaksız kalmasıymış bir çoçuğun
Ya da bir annenin yavrusuna hasreti...
Düşün ki,
Yanık bir Anadolu türküsüymüşsün,
Çeşme başındaki güzel kızlara inat
Ve inat, gurbetin tüm güzelliklerine...
Düşün ki,
Gam yüklü duvarda asi, kırık bir aynaymışsın
Hep yarım, hep eksik, hep mahçup..
Ayna karşısında kırık bir bakış,
Kaybolan diğer yarısındaki tılsım..
Bir yağmur olmuşsun
Ve tanelerin düşermiş pembe düşlerimin düştüğü yere..
Düşün ki, bir orada bir burada
Bir gurbette bir sılada
İsminin yalın, yanlızlığımın çoğul halinde..
Ve arkasına saklanmış binlerce yürek
O binlerce yürekten düşen..Tek bir düş
Ve ılık bir nefesinde üşümüş...
Düşün ki,
Uzak hatıralarım kalmış sende
Tek kişilik bir oyun
Gurbete bir tren bileti
Ya da yarası,
Yarısından büyük olan yırtık bir resim...
Düşün ki,
Hiç olmamış
Hiç çalınmamış bir beste
Hiç tadılmamış bir zehir,
Düşün ki,
Hiç yazılmamış bir şiir...
-
Parmaklarının ucunda şu an hissediyor musun beni?
Hisset!
Hisset, Parmaklarına değen kağıdın içinde
Dolaşan damarlarımı...
Hisset damarlarımın, kanımın
Seni aramak için
Deliler gibi dolaşmasını...
Parmaklarının ucunda şu an hissediyor musun beni?
Dinle; duyuyor musun yüreğimin ritmini?
Gönlümde esen rüzgârları dinle...
Nefesimi tutmasam
Gözlerindeki derin ovalarda titreyen
Bütün yeşillikler kül olur,
Sazlar büyür simsiyah,
Kuruyan gözpınarlarında...
Parmaklarının ucunda şu an hissediyor musun beni?
Yazık! Mekanlar durduruyorsa seni.
Ve yazık, kendini bağladıysan maddelere...
İpsiz bir uçurtmayım ben... Ve kuyruksuz
Saçlarının çizgilerinde süzülen...
Rüzgârım sensin.
Susma ve sakın gözlerini kapatma, düşerim!
Yüreğinde yer var mı?
Parmaklarının ucunda şu an hissediyor musun beni?
Ve bir kaynak suyundan oluşan derenin
Üzerine düşen yaprak gibi;
Düşürüyor musun gülüşlerini
Ve öpüşlerini sesimin üstüne?
Akıyor musun benimle beraber,
Akıyor musun yıldızlara doğru?
Yıldızlar... Yıldızlar neden böylesine vefasız?
Neden her üşüyüşümde
Lapa lapa yağıyorlar avuçlarıma,
Neden eriyip kayboluyorlar?
Parmaklarının ucunda şu an hissediyor musun beni?
Bilmiyorum. Bilmek istemiyorum...
Ama parmaklarının ucunda şu an ne olur hisset beni...
Hisset!
Hisset, damarlarımdaki kanımın,
Seni aramak için deliler gibi dolaşmasını...
Söylemiştim değil mi?
İpsiz bir uçurtmayım ben...Ve kuyruksuz...
Saçlarının çizgilerinde süzülen...
Rüzgarım sensin.
Susma ve sakın gözlerini kapatma, düşerim.
Yüreğinde yer var mı?
-
Sensiz geçen her günü ,
Yaşanmamış sayıyorum.
İnsan bir kez ölür hayatta,
Ben ise her gün ölüyorum.
Fırtınalara gerip bedenimi,
Yanan yüreğime su serp diyorum.
Rüyalarım dönüştü ,
Kan ter içinde kabuslara.
Kurtaramadım kendimi ,
Düştüm uçurumlara.
Beni böyle eden,derin bir aşk yarasıdır.
Saçımdaki yıldızlar onun hatırasıdır
-
Daha az seviyorum seni..
Giderek daha az..
Unutur gibi seviyorum..
Azala azala..
Aramızdaki uzaklığın karanlığında..
Geceler kısalıp..gündüzler uzuyor öyle olunca..
Daha az seviyorum seni..
Kendini iyileştiren bir yara gibi..
Daha az..
Ve zamanla..
Sen geceyi tutuyorsun..ben nöbetini..
Uzak dağ kışlalarında..
Görmüyoruz birbirimizi..
Usul usul sis iniyor..
Kopmuş yollara..
Işığı hafif..uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin..
Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda..
Sevgilim sevgilim
Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da..
Artık daha az seviyorum seni..
Unutur gibi..ölür gibi daha az..
Yeniden ödetiyorum kendime
Onca aşkın öğretemediğini..
Kolay değildi..
Yalnızca sevgilimi değil..evladımı da kaybettim ben..
Kaç acı birden imtihan etti beni..
Bir tek gece vardır insanın hayatında..
Ömür boyu sürer nöbeti..
Bu da öyleydi..
İyi ol..
Sağ ol..
Uzak ol..
Ama bir daha görme beni
-
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir sarı saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Her şey bana seni hatırlatıyor
Gök yüzüne baksam
Gözlerinin binlercesini görürüm
Bir rüzgar değse yüzüme
Ellerini
Düşünmeden edemem
Yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer
Tadı senden gelir
Yediğim yemişlerin
İçtiğim içkilerin
Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı
Bu emsalsiz hüzün
Seni beklediğim içindir
Resmine bakamaz oldum
Uykulardan korkuyorum artık
Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan
Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor
Şu ayna karşısında güzelliğini seyretmeni
Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada
Ve şu saat geldiğin anda
Durabilir sevincinden
Zaman çıldırabilir
Çünkü benim dünyamda
Ölümsüzlük, seni sevmek demektir
Bir çocuk doğmayı bekler
Bir ağır hasta ölmeyi
Bitkiler güneşi ve yağmur ve güneşi bekler
Yalnız bir kadın sevilmeyi
Ve düşün ki bir adam
İçinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi
Seni bekler
Asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi
Sen gelinceye kadar
Pencerem kapalı duracak
Rüzgar gelmesin diye
Artık perdeleri açmayacağım
Güm ışığı girmesin diye
Sonra kahrolacağım
Bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta
Ve günlerce gecelerce haykıracağım
Nerdesin diye, nerdesin diye
Bir gün bu kapıdan sen gireceksin
Biliyorum
Er geç bu bekleyişin bir sonu gelecek
Yıllarca sonra
Öldüğüm gün bile gelsen
Bütün bu bekleyişlerimi ve öldüğümü unutup
Çocuklar gibi sevineceğim
Kalkıp sarılacağım ellerine
Uzun uzun ağlayacağım
-
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
" O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela.
O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle O daha az sever seni, Senin O'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları... Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin... Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye. Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak
-
Çay bardağında
Bırakılan dudak payı
Kadar bile
Uzak kalamam
Gözlerine
Yakın olsun isterim
Ellerime ellerin
Yanındaki beton binaya
Yaslanması gibi
Köhne bir evin
Seni bir çivi
Gibi çaktım
Çünkü beynime
Ve toplayıp
Bütün kerpetenleri
Attım denize
-
Kırılgan bir çocuğum ben
Yüreğim cam kırığı
Bütün duygulardan önce öğrendim ayrılığı
Saldırgan diyorlar bana
Oysa kırılganım ben
Göz yaşlarım mücevher
Saklıyorum herkesten
Ürküyorlar gözümdeki ateşten
Ürküyorlar dilimdeki zehirden
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen
Gözü kara cesaretimden
Diyorlar:Bir yanı sarp bir uçurum
Bir yanı çılgın dağ doruğu
Oysa böyle yapmasam
Nasıl korurum içimdeki çocuğu
Bir yanım çılgın nar ağacı
Bir yanım buz sarayı
-
Her yağmur sen olursun yüreğimde
Her ıslandığımda içimdeki sokaklarını hüzün kaplar, sel basar
Ve ben &
Ağlamalarım gözükmesin diye yağmurda buğulanır gözlerim
Zihnim boş bakışlarım öteleri soluklar
Ayrılığın boğazımda bin düğüm.
Gönlümde hazan iklimleri
Bir eylül sabahı gibi yalnızlığım.
Şimdi neden yaşıyorum bilemiyorum.
Sensizlik boğazıma geçmiş ip gibi
İçimde sızı..
Gözlerimde ayrılığın acıları
Yüzümde çizgileri
Titreyen ellerime sözüm geçmiyor artık
Titreyen kalbime teskin olamıyor hiçbir ümit şarkısı
Oysa hiçbir acıda kalbim bu kadar ağırlaşmamıştı
Hiç bu kadar koymamıştı
Sessizliğim çığlık olur okyanus ötesi sevdama
Yaslandığım yüreğin yok yüreğimde
Senden bana bir ızdırap kaldı ki tarifsiz
Zemheri bir fırtınaya gebe gelecek günlerim
Yaktığım resimlerin değil,kalbim
Yüreğim üşüyor,canım yanıyor
Ne yalan söyleyeyim sensizlik bana çok koyuyor.
Senden sonra&
İçimdeki ağaçlar yıkıldı
Yapraklar düştü
Anlıma acı diye ayrılık yazıldı.
Kapattı tüm baharlar kapılarını
Gönlüme kalın kalın kilitler düştü
Zaman sustu
Yaşananlar bir düştü
Kalemim ayırılıklara küstü
Senden sonra
-
Yalnızlığa dayanırımda
Bir başınalığa asla
Yaşlanmak hoş değil,duvarlara baka baka
Bir dost göz arayışıyla,
Saat tıkırtısıyla
Korkmam!
Geçinip gideriz biz mutluluğa
Ama;
“Günün aydın olsun” diyen biri olmalı
Bir telefon sesi çalmalı
Ara sırada olsa kulağımda
Yoksa zor değil hiç zor değil
Demli çayı bardakta
Karıştırıp,bir başına yudumlamak doyasıya
Ama;
“Çaya kaç şeker alırsın”
Diyen bir ses olmalıya
Ara sıra
-
Sensizliğimde geçen her sensiz dakikayı;
Birer birer
Teker teker
Yüreğime kazıyorum.
Gemiler geçiyor yüreğimden.
Yüreğimdeki son yolcunun ardından;
Birer birer
Teker teker
Akıyor gözyaşlarım.
Sensizliğin hediyesi fırtınalar kopuyor.
Savruluyorum;sürükleniyorum
Bir varlıktan;bir yokluğa...
Sensizliğimin...
Uçurumumun...
Sessiz gölgesinde yaşıyorum.
Yaşlanıyorum ve ölüyorum
İnceden inceye...
Ne gidebiliyorum bu yangın yerinden;
Ne de kalabiliyorum
Bu ateşler içinde.
Sen gittin...
Oysa ki;ben senden önce çoktan sensizliği bende bırakmıştım...
Sen yoksun...
Oysa ki;ben bana beni;senden önce çoktan terketmiştim...
Terkedişim yalnızlığım oldu...
Yalnızlığım sensizlik...
Sensizlik upuzun bir sessizlik...
Sessizlik çaresizlik...
Çaresizlik...
Gölgeler dolaşıyor aklımda.
Sinsi;ani ve kimsesiz hatıralar...
Şehirler...
İsimler...
Sözler...
Yalan sözler...
Ve sen...
Sen yine yoksun...
Yokluğunun varlığını kendi ellerimle çizen ben...
Şimdi çizdiğim bu kara kalem senin portren...
Çizilmiş kırgınlıklar...
Gölgesinde yaşanan ayazlar...
Ve o acıtan ayazdan sonsuz kaçışlar...
Acımasız terkedişler...
Sensizlikten sonra her gece bir mum yaktım içimde...
Gizliden gizliye...
Her sabah o ışıkla uyandım sensizliğe...
Belki bir gün o gemiden geri dönersin diye...
Belki bir gün o kara kalem portreni;
Yeniden en sevdiğim renklerine boyarsın diye...
İçimdeki bu büyüyen zalim sensizliğin gölgesini;
Benden alıp yerine yeniden bana ait seni koyarsın diye...
Sensizliğinde bile çaresizce benimle yaşayan
O kara kalem;siyah beyaz gölgenle...
Belkide hiçbirzaman varolmayacak bir sensizlikte...
Sensizlikte..
-
Tutsam ellerinden ağlarsın.
Benek benek büyür karanlığım.
Nokta nokta korkutur seni.
Tutsam ellerinden ; ağlarsın
Toprak kokar avuçlarım , kan kokar.
Ben hoyrat gecelerde boy atmış fidan,
Boz bulanık sularda yıkanmış , arınmışım.
Geceleri çok yakınım yıldızlara,
Işığa çıkınca bir karışım.
Tutsam ellerinden ağlarsın.
Doğduğum köyü bir bilsen.
Acısı acımdan derin.
Tutsam ellerinden , üşür ellerin!
-
Yüreğim kadar yakın,
düşlerim kadar uzak olan sevgiliye;
Uçsuz bucaksız evrende
bir yerlerde varsın biliyorum
Birgün ellerim dokunacak
yüreğim kafesinden çıkarak
karışacak çağlayanlara
Biliyorum sen ve ben
aynı düşün içindeyiz.
Sen beni ben seni arıyoruz.
Kelebeklere baktığında
senin de gözlerin doluyor
düşündükçe,
güzelliklerini ve kısacık ömürlerini
Dün gece yine aynı düşü paylaştık
atlayıp bir gemiye dünyayı dolaştık sevgili
yunusların çığlıklarıydı şarkımız
ve yıldızlar
ve ay parlıyordu üzerimizde
sen iç çekiyordun sevgili
çünkü
bu düşün sonunda
yine aynı dünyada
düşlerin kadar uzak
yüreğin kadar yakın olacaktım
ben de acı çekiyorum sevglii
Yaşadıkça bu acıyı
seni daha çok seviyorum
Biliyorum
birgün
düşlerim kadar uzak
yüreğim kadar yakın olmayacaksın.
Yüreğimde ve elimi uzattığımda
Dokunabileceğim kadar yakınımda olacaksın.
ansızın
çıkacaksın düşlerden
kapkara gözlerin bir ışık olup
sızacak geceme
gecem yıldız olacak gökyüzüne
-
Ne zor sana ulaşabilme gücüm varken,
Ulaşmak istemiyormuş gibi yapmak,
Aşılmaz yollar yokken aramızda;
Kilometrelerce uzakmış gibi yollara küsmek…
Gözlerindeki nemi çoğaltmamak için susmalarımı umarsızlığa bağlamak
Senin için onca endişelenmelerime karşın;
Seni sana bırakmak…
Yüzünde bir hüzün görmemek için senden uzaklaşmak;
Ne zor bir kez bile görmek için;
Çılgınca çarpan kalbimi susturup hasretleri büyütmek.
Gizli gizli hüzünlenerek sana iyiyim ben demek,
Terk edilmişlerin korkusunu yaşamak,
Unutulmamak için onca saati sükunetle beklemek,
Bir acının bir ayrılışın sessiz tanığı olmaktan korkarak telefonlara sarılmak,
Konuşurken sesini titretmemeye çalışmak,
Ne zor senden uzakta hasretinle bedenimi sarsarken
Her an yanındaymış edasıyla konuşmaya çalışmak…
Senin adına senden fazla endişelenmelerimi,
Senden çok yaralanışlarımı sessiz saatlerde yaşamak…
Ne zor hayatı senden uzakta göğüslemek,
Yanından ayrılmak istemeyişlerimi sana sezdirmeden,
Yüreğimin acıyan yanlarını sana bıraktığımı göstermeden,
Oluk oluk akan yaşlarımı bildirmeden,
Hoşça kal yine görüşürüz deyip gitmek…
Ne zor seni sensiz senden uzakta yaşamak…
ZOR....
-
Susarak anlattın bütün gizliyi
Sakladım duygumu ben konuşarak
Bir acı tarlası sessiz yüzünde
Aşkı yürürlüğe koyma savaşı
İçimde bir düzen kaynaşmaktadır
Büyük ve çekingen bakışlarından
En iyi anlatış artık susmaktır
Anladım bunu ben seni bilince
Gel denize yaslan yalnız denize
Sırrını denizler taşır insanın
Zaman bir hızdır ve yıldızdır akan
Esneyen günler ve gece üstünden
Bir uyku bölmezse anılarımı
Korkarım çıldırtır bu hayal beni
Gözlerin ne kadar İstanbul öyle
Sebiller uçuşur parmaklarında
Ortak günlerimiz tarih şöleni
Saçlarında sayfa sayfa güneşi
İçimde bir sergi var portrelerin
Hayalim her yerde kavrar gölgeni
Aşka ve tabiata ulaştır bizi
Gel kurtar bu şehrin gürültüsünden
Terk etme nolursun bir eşya gibi
Ölümsüz bir hasret yaşarken bende
Vurulmuş bir geyiktir sensiz zamanlar
İçimin ormanı bir yangın yeri
Bir uyku bölmezse anılarımı
Korkarım çıldırtır bu hayal beni
Istırap varoluş şartımız oldu
Esef etme yasım karaymış diye
Bir yanım vahşîdir ürkütür seni
Aykırı düşerim sulhculüğüne
Bir gün deli gibi sarsarak seni
Göklerin yolunu sorabilirim
Başımı taşlara vurabilirim
Aklımdan çıkarsa anılarımız
Paramparçayım gel sen onar beni
Topla aynalardan eski gölgemi
Göçebe ömrümü bağla zamana
Dağılsın içimin karıncaları
Bir uyku bölmezse anılarımı
Korkarım çıldırtır bu hayal beni
-
Bir umuttun Sen
Belkide bir hayal
Buldugum Kayıp şehirlerde
Arıyorum şimdi kaybettigim Seni
Bir dünya düşlüyorum yüregimde
Sadece sen ve ben
Her yerde sen ol
Ben her yerde seni göreyim
Sen güneş ol
Ben her sabah senle uyanayım
Sen yıldız ol
Ben her gece senle uyuyayım
Sen sen ol ki
Ben sana doyayım
-
Bitmeyecek
Ve sen gitmeyeceksin
Sevdan göğsümde kilitli
Bu aşkı terk etmeyeceksin
Tüm beyaz güvercinler
Yüreğimde kanat çırparken
Tüm yıldızlar
Gökyüzünü terk edip
Gözlerime inmişken
Tutkunu olduğum
Okyanuslar bile rüyalarım olmuşken
Gitmeyeceksin
Omuzlarımda ki dağlar
Ağırlığını yitirmişken
Tüm korkularımın önünde
Sen inancıyla durabiliyorken
Sevmenin anlamını
Sadece seninle yaşayabiliyorken
Bitmiş bir yaşama
Sadece sen ile tekrar başlayabiliyorken
Gitmeyeceksin
Nefesim sevdan
Ellerim tenin
Özgürlüğüm aşkın
Ve yaşamak sadece sen olmuşken
Bitmeyecek
Ve sen gitmeyeceksin
Sevdan göğsümde kilitli
Bu aşkı terk etmeyeceksin.
-
Deseler ki ölüm onun dudaklarında
Öperim diyeceğim, hiç düşünmeden
Onsuz yaşamak zaten haram bana
Deseler ki yanacaksın sakın dokunma
Derim ki yandım yanacağım kadar
Varsın birde yanayım onun yangınların da
Deseler ki soğuktur onun yüreği
Derim ki soğuktan donanı buzla ovarlar
Ben donmuşum zaten onun yokluğunda
Deseler ki yazık olacak sana
Derim ki, onsuz var olmaktansa
Onunla hiç olmak, mutluluktur bu yolda
Deseler ki, biz dememiş miydik, bak gitti sonunda
Söylediklerini duymayacağım bile
Zaten ölmüş olacağım, o anda
-
geceydi...
bütün insanların çırılçıplak olduğu bir zamandı.
onları düşünüyordum; gümüş tepsilerdeki kristal kadehlerden
zamanı yudumlayan insanları düşünüyordum.
irili ufaklı aynaların karşısında
enseleri bembeyaz kadınlar boyanıyordu.
uzun uzun parmakları vardı kadınların.
öpülmeye alışmış dolgun dudakları vardı.
kocaman kocamandı kalçaları.
o kadınları düşünüyordum.
bir kurt bir geyiği kovalıyordu yüreğimde.
geyik soluk soluğaydı, yorgundu, bitkindi.
karların üzerinde akıp giden bir yıldız gibiydi.
koşuyordu.
koşmak kurtuluş değildi belki,
ama bir ümitti.
koşmalıydı.
oysa birer namlu ağzıydı kurdun gözleri.
avına güvenle, şehvetle yaklaşıyordu.
yeni bilenmiş, sedef saplı bıçaklara benziyordu dişleri.
bütün dileği et ve kandı.
istese geyiğe hemen yetişebilirdi
ama uzasın istiyordu bu şehvetli koşu
bu bütün damarlarına yayılan sarhoşluk
bitmesin istiyordu.
ben seni düşünüyordum.
çünkü geceydi.
sevişme zamanıydı insanların.
yalnızdım.
beni kuşatan duvarlar birer beyaz çarşaftı bu saatte.
kapılar tüylü, yumuşak battaniyelere benziyordu.
ben seni düşünüyordum.
kimbilir ne güzeldin soyunduğun zaman?
nasıl kadındın?
nasıl öpüşürdün kimbilir?
nasıl kadın kadın kokardı her yerin?
tutup avuçlarıma sığdırıyodum seni,
gözlerime, dudaklarıma sığdırıyordum.
sensiz kahrolmak vardı.
seninle yaşamak vardı dolu dizgin.
seninle her gece birbirimizi yenilemek vardı odalarda.
odalara sığmamak vardı.
bir sel gibi taşmak vardı gecelerden.
elimi uzatsam tutabilirdim seni,
öyle yakındın.
zamana kokun sinmişti.
belki de uzaktan günlerce koşsam
yetişemezdim sana.
zamana kokun sinmişti.
tuttum resmini indirdim duvardan.
duvar ağlamaya başladı
-
durdurun dünya yaşanmaz olursa
sebebi belki eski hatıralardır...
bilirmisin hayat
aşktan ibaret ...
duydum unutmuş beni kopsun kıyamet
bir bilen olurmu dersin
bir gören olursa gelsin
KİM İNKAR EDERKİ YAŞANMAZ AŞKLAR SONBAHARDA
bir tanem sonumsa gelsin
alahım korurmu dersin
ne gelirse gelsin başıma senden bu baharda
-
Sendin beklediğim bütün bir sonbahar
Yağmurlar inatla işlerken içime
Gece gökyüzünde çınlarken yıldızlar
Durdurulmaz yürek ürpertileriyle
Sendin beklediğim bütün bir sonbahar
Hayaller hayaller kurup duruyorum
İniyordum hüznün inginliklerine
Ellerimde ölümünü tutuyordum
Artık çok geç olmamanın kederiyle
Hayaller hayaller kurup duruyordum
Aşkın kapısını aralayınca sen
Zamanın karanlık ırmağında yüzen
Çocukluğumun o ıssız güneşine
Aşkın kapısını aralayınca sen
Yeni bir özsu yürüdü sözcüklere
Dilsiz bir kuytuda ölüyordu şiir
Yetti parmaklarının bir dokunuşu
Geleceği birdenbire duyumsamak
Birdenbire duyumsamak varoluşu
Dilsiz bir kuytuda ölüyordu şiir
Sendin beklediğim bütün bir sonbahar
Başlamadan bitmiş bir aşkın hüznüyle
Gece gökyüzünde çınlarken yıldızlar
Yağmurlar inatla işlerken içime
Sendin beklediğim bütün bir sonbahar..
-
Sevdiğimsin..
Üstüme geliyor her şey, her şey kötüye gidiyor,
Her şey bana ters, her şey yanlış geliyor,
En yakınlarım bile bana düşman geliyor,
Şu gönlüm çığrından çıktı; isyan ediyor..
Boş geliyor her şey, boş ve önemsiz,
Değmezmiş gibi geliyor yaşamayı bu hayatı.
Öyle güçsüzüm ki isyanlarım hep içimde saklı,
Kimse bilmez ne çektiğimi, onlar hep bende saklı..
Şu her geçen gün kötüye giden hayatımın,
En güzel yanısın sen...
Şu kapkaranlık günlerimin,
En parlak ışığısın sen...
Şu bomboş geçen ömrümün,
En dolu geçen anlarısın sen...
En güçsüz hissettiğim anlarda bile
Bana güç veren SEVDAMSIN sen..
SEVDİĞİMSİN SENN...
-
Birgün bu mahsun sevdadan geriye
Kalırsa sadece o hüzün kalır
Sende anladım ki yapayalnızız
Buluşmamız yasak, görüşmemiz uzak
Devrilmiş kadehler gibi dönüyor başımız
Neylersin
Ah güzelim, incinmiş bir sesi vardır yağmurun
Yanaklarına vurduğunuda hissedersin
Ve bir veda sözcüğü
Saçlarına titreyen bir öpücükle dokunduğunda
Bu an'ı dondurmaya yetmez nefesin
Bir film sahnesi gibi akar gider ayrılık
Neylersin
Biz zaten hiçbir romanda
Kendi hayatımıza rastlamadık
Bütün şarkılar bizi yanlış anlatmıştı
Ve bütün bulmacalar yarım bırakılmıştı
Tenha sokaklarda üşüyüp durdu sırtımız
Oysa tuttuğumuz balıkları bile
Yeniden denize bağışlamıştık
Biz hayata dair hiçbir yanlış yapmamıştık
Neylersin
Biz bu sonucu haketmedik
Hayır, etmedik
Ömrümüz bu talana lâyık değildi
Bazen acı vurdu bazen de yağmur
Hiç gülmedi yüzümüz
Hiç büyümedi gülümüz
Bizi yalnızca akşamlar kucakladı biliyorsun
Sabaha çıkmayan bir yoldu yürüdüğümüz
'Bazen acı dinmez,
Bazen de yağmur
Sevgilim gülümse herşey unutulur
Suskunuz bu akşamüstü
Hasrete yanmışız
Neylersin...'
Birgün bu öykünün sonuna gelince
Ansızın desem ki 'hoşçakal canım'
Unutursun, mecburen unutursun
Yıldızlar söner, bu aşk da biter
Bazı gün hatırlayınca sessizce ağlarız
Neylersin..
Ah bebeğim, ah..
Kekremsi bir tadı vardır gözyaşının
Dudaklarına sızınca farkedersin
İçindeki vurgun aşklar mezarlığında
Ayrılık, ölümden üste yazılınca
Gideni durdurmaya yetişmez sesin
Bir inme gibi dolaşır bedeninde pimanlıklar
Neylersin...
Biz zaten hiçbir sinemaya tam vaktinde yetişemedik
Bütün vapurlar bizden önce kalkmıştı
Ve bütün biletler biz gelmeden satılmıştı
Boşuna telaşlarda yorduk günlerimizi
Oysa Nuh'un Gemisi'nde bile, bize yer kalmamıştı
Ve hiçbir mutluluğa adımız kaydolmamıştı
Neylersin
Biz bu aşkı sürdüremezdik, inan sürdüremezdik
Kalbimiz bu heyecana müsait değildi
Bize hep acılar kaldı
Bize hep yağmur
Unutmasan bile artık unutur gibi yapacaksın
Ve buruşturup buruşturup attığım kağıtlarda
Hiç bitiremediğim bir şiir olarak kalacaksın
-
Şimdi saat sensizliğin ertesi
Yıldız dolmuş gökyüzü ay aydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Bir ben kaldım tenhasında gecenin
Hiç uyumamış bir-ben
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettin
Ki bu yaşlar
Utangaç boynun kolyesi olsun
Bu da benim sana
Ayrılırken hediyem olsun
Soytarılık etmeden güldürebilmek seni
Ekmek çalmadan doyurabilmek
Ve haksızlık etmeden doğan güneşe
Bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu biliyorsun
Şimdi iyi niyetlerimi bir bir yargılayıp
asıyorum
Bu son olsun, Bu son olsun....
Şimdi saat yokluğunun belası
Sensiz gelen sabaha günaydın
İşi gücü olanlar çoktan gittiler
Bir ben kaldım voltasında gecenin
Hiç uyumamış bir-ben
Kafamı duvara vurmadan tanıyabilmek seni
Beyninin içindekilerini anlıyabilmek
Ve yitirmeden yüzündeki anlık tebessümü
Bütün saatleri öylece dondurabilmek için
Çıldırasıya paraladım kendimi
Lanet olsun
Artık sigarayı günde üç pakete çıkardım
Olsun gözüm olsun
Ne olacaksa olsun !
-
Orada masanın üstünde bir resim,
İkimiz denize karşı durmuşuz Üsküdar’da
Saçlarımızın üzerinde martılar,
Gözlerimizde acemi bir aşk
Ve tuhaf ve çocuksu bir mutluluk,
Senin sırtında sarı yağmurluğun
Kadıköy’de ucuzluktan almışız
Bende o siyah kazak hani bir kedi gibi sokulduğun
Şubat ve yağmur yağıyormuş meğerse,
Islatan her tarafımızı
Orada masanın üstünde bir resim,
Yak bitsin
Orada kapının arkasında bir yazı,
Seviyoruz yazmışız birlikte,
Harfler nasıl titremiş meğer ellerimizde,
Bir pazartesi akşamı ben eve dönünce
Tutup öyle yazmışız nereden estiyse,
Hep gülüşün, hep sıcaklığın sinmiş harflere,
Ne yaptığın çorbanın, ne pilavın tadı
Sobayı yakmayı unutmuşuz ne gam,
Senin çiğdemler açmış yüzünde sıcaklığın
Orada kapının arkasında bir yazı
Sil bitsin.
Orada sehpanın üzerinde iki bardak,
Senin demlediğin çayı içmişiz birlikte
Nasılda dalgamızı geçmişiz dünyanın bütün dertleriyle,
Bir masalmış bir yalanmış gibi korkmuşuz,
Sıkı sıkıya yaslanmışız bahtımızın kara yıldızına
Ben tek sen üç şeker atmışın filiz çayımıza
Sonra açıp perdeyi gökyüzünden bir dilek tutmuşuz,
Mehtap gülümsemiş deli yürek çocukluğumuza
Orada sehpanın üzerinde iki bardak,
Kır bitsin.
Orada odaya saçılmış küçük hatıralar,
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden
Belki minik kızgınlığın, belki bir gülüşün orda,
Böreğin altını yakışın, düğmeyi dikerken iğneyi eline batırışın,
Ve saçların hep o kan gülleri taktığın saçların, beni mahpus bıraktığın saçların.
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden
Hep o kanepede oturmuşluğun, şu senin küçük yastığın, şu eşarbın,
İşte şu bir haziran akşamı gitmek için ayaklanışın
Ne yana dönsem bir parça bir şey senden
Orada odaya saçılmış küçük hatıralar,
Git bitsin.
Orada ayaklarının dibinde bir adam,
Adam bütün adamlığını dökmüş önüne,
Böyle kaç gün yada kaç gece, ayaklarının dibinde,
Öyle kolay mı öyle kolay gitmek,
Her şeyi bu İstanbul’u, o sevdiğin adaların kokusunu
Mısır çarşısını, Eminönü’nün balık ekmeğini
Beyoğlu’nun sinema salonlarını birlikte beklediğimiz 28 numarayı,
Unutmak öyle kolay mı, öyle kolay,
Orada ayaklarının dibinde bir adam,
Kov bitsin.
Orada çekmecede yedi otuzbeş bir silah,
Babadan kalma,
Hani bir bayramda saydırmışız havaya,
Sen biraz ürkek sokulmuşun omzuma,
Kuşlar havalanmış bütün kuşları İstanbul’un,
Giderken galiba bir beni birde bunu unutmuşun
Orada çekmecede yedi otuzbeş bir silah,
Ve burada zaten öldürdüğün bir yürek,
Vur bitsin
-
Şimdi sen su olduğunu düşün. Su kadar özel,
su kadar faydalı ve su kadar çok... Tükenmez...
İnanıyorum ki, gerçekten de öylesin. Ama ister çeşmelerden dökül,
ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak,
dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın. Yani;
seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın...
Unutma! Daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin...
Gürültünün parçası olursun sadece.
Suyun yanında olanlar suyu en az içenlerdir.
Çünkü; su nasılsa burada,
lüzum yok ki suyu kana kana içmeye diye düşünürler...
Aynen, sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi!
Ormandaki hiç bir hayvan, ırmağın gürültüler koparan yerinden
su içmeye çalışmadı şimdiye kadar. Hepsi, hep sabahın
en sakin anını bekledi suyun durgun yerlerini bulabilmek için,
gittiler ve sakin sakin ihtiyaçlarını giderdiler. Onlar için
en uygun olan ve kendi istedikleri zamanda...
Sen, hep bir su olduğunu düşün.
Su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi vazgeçilmez...
Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi
yaşatıcı ol, su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil!..
Sen bir su ol... Ama
rahmet ol, afet değil!
Su isen tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma,
ocaklarını söndürme, sana felaket denmesin!
Su isen bir bardağa sığabil ki; damarlara giresin!..
Su yüce Allah’ın insanlar için yarattığı en büyük nimetlerden biri...
Suya benzediğini unutma! Su gibi özel, su gibi güzel,
su gibi faydalı, su gibi lüzumlu ve su gibi bitmez,
tükenmez olduğunu da unutma.
Ayrıca su gibi sakin olabileceğin gibi, su gibi de
kiyametler koparıcı olabileceğini unutma...
Unutma; senin işin rahmet olmak, afet değil !
Vadiler varken önünde ve ovalar varken,
yayılabileceğin küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini
ve bardaklara bölebiliyorsan, hayat verirsin çevrene.
Ve yaşayabilirsin dünya dönmesine devam ettiği müddetçe...
Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen, korkulan ve
kaçılan olursun; seller, afetler gibi...
Tercih elindeydi hep ve hep de senin ellerinde olacak...
Ya tutmayı öğreneceksin dilini veya hiç durmadan
konuştuğun için, sadece bomboş ve anlamsız sesler çıkartan
birisi olduğunu zannettireceksin çevrendeki insanlara!
Ama yapman gereken şu, değil mi?
Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini.
Düşüneceksin kimin dinleyip dinlemediğini,
kimin anlayıp anlamadığını. Düşüneceksin
anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini...
Hatta anlayanların anladıklarının da senin anlattıklarının
ne kadarı olduğunu düşüneceksin...
Ve konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek, en az
ama en uygun kelimeleri seçmeye çalışacaksın...
Ahmak olmayan yolcuların, önceden aldıkları biletleri ceplerinde
olduğu halde, saatlerini kontrol ederek, vakit yaklaştığında,
vapurun kalkacağı iskelede hazır olmaları gibi, sen de
fikrini bildireceğin kişinin kıyıya yanaşmasını bekleyeceksin!..
Demeyeceksin ki, ben canım isteyince giderim iskeleye,
vapur da o saniyede gelmek zorunda!..
Demeyeceksin ki, aklıma geleni aklıma geldiği biçimde
söylerim. Karşımdaki de değil duymak, değil dinlemek,
anlattığımdan bile fazlasını anlamak zorunda!..
Keşke öyle olsaydı. Keşke haklı olsaydın,
ama maalesef değil...
Ağzını açıp şelaleden dökülen suyu içmeye çalışan
bir tavşan gördün mü hiç ?..
Veya önüne çıkan ağaçları dahi sürükleyen bir selden
susuzluk gidermeye uğraşan bir ceylan gördün mü ?
Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasını bekler,
beyni olan her yaratık gibi!
Hadi... Sen şimdi su olduğunu düşün, ve kendini su gibi hisset...
Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı...
Su gibi hayat kaynağı ve su gibi bitmez, tükenmez olduğunu hatırla...
Ama yine su gibi bir küçük bardağın içine sığdır ki kendini;
girebilmeyi öğren insanların damarlarına.
Hayat ver...
Vazgeçilmez ol !!..
-
Sen, hayatıma girmeden önce ben vardım.
Sen, hayatıma girdiğinde ise ben yine vardım
Ancak birbirinden farklı iki varlık
İki kişilik, iki ruh, iki beden olarak...
Yokluğunda ben;
Geceleri oturur; Radyo dinlerdim.
Aşıkların birbirine arğaman ettiği şarkıları,
Ben de yalnızlığıma armağan ederdim.
Herşey anlamsızlaşırdı çoğu kez.
Ve çoğu zaman anlamsızlıklarda kaybolur giderdim.
Yaşamak mı daha acı veriyor yoksa ölmek mi? gibi
Acımasız sorularla kendimi irdelerdim.
Varlığında ise herşey bambaşkaydı.
Ben bir başkaydım.
Gecelere seninle beraber veda eder.
Günün ilk ışıklarına seninle Merhaba derdim.
Ve anlamlı gelirdi herşey.
Anlam karmaşaları bir bir terkedi beni.
Sen de var olmayı, seninle birlikte yaşamayı
Ve herşeyi seninle paylaşmayı severdim.
Seni her geçen gün daha da çok severdim.
Ancak nerden bilebilirdim ki masalın sona ereceğini
Nerden bilebilirdim habersiz çekip gideceğini.
Dün vardın bende vardım.
Bugün yoksun; Bense varmıyım yokmuyum bilmiyorum.
Dolmayacak cinsten bir boşluksun şimdi.
Ne sana benzeyen biri bu boşluğu doldurabilir.
Ne de yeniden çıkıp gelsen SEN doldurabilirsin.
Öyle bir boşluk ki sorma gitsin.
Boşver ve sevgili
Alıştım ben yalnızlığa ayrılıklara
Bırak artık böyle sürüp gitsin
-
Ey yağmur, sevdiğime söyle,
her toprağa düştüğünde sen,
gözlerim eşlik eder sana,
bilsin, ona söyle.
Bilsin ki,
her yağmurda hatırlasın beni,
tutsun damlaları, yüzüne sürsün,
öpsün damlalar gözlerinden özlemle...
-
Üzerinden yıllar geçti biliyorum
Ne yağmurlar yağdı bu şehre
Ne fırtınalar esti biliyormusun?
Ama hepsi geldi geçti işte
Tıpkı senin yokluğun gibi...
İnan hiç ıslanmadım hiç üşümedim
Ne yağan yağmurda,ne dinmeyen fırtınada..
Hiç biri acıtamadı canımı nedense,
Senin yokluğun hepsine bedel...
Şimdi çok geç oldu,uyumalıyım artık;
Sen istersen ,SEN İSTERSEN EĞER,
SADECE BENİM RÜYALARIMA GELL...
-
Sen yokken hicran düser bu sehre
Gitme sevgim..
Sen yokken tutsak düserim bir isyan gecesine
Ölürüm..
Sen yokken..
Ket vurur sehir isIklari söz vermis bir aska..
Bilmem,bilemem..
Ferin aydinlatir mi içimi bir daha..
Kaybolursun puslu rüyalarin ardinda
Gurura yokus sevdalarda..
-
Dağınık
Bak bugün de güneş doğdu
Bugün de yaşıyorum
Odam geceden kalma
Dağınık,
Bir tarafta saçların
Bir tarafta gözlerin
Tek tek topluyorum
Yine de bir "sen" yapamıyorum
-
Hırçın deniz iken hep gözlerinde duruldum
Kısır döngülerde pervaneyken kalbinde durdum
Sevdayı gözlerinde anlatırken ben hep sustum
Yalnızlığı toprağa gömüp sende acılarımı unuttum
Islak gözlerimi senin gülüşlerinde kuruttum.
İçimdeki sen bir avuç toprakken;
Ben sevginde yeşerecek tohum oldum
Kanatlanıp özgürlüğe uçarken
Yine senin dalına kondum
Sen yokken yarınlarında
Dört mevsim dal dal kurudum durdum
Seni sevince anladım ki
Gülüşlerin ;
Acılarıma verdiğim son umudum
Sevdaya yelken açmak için
Kalbimi avuçlarına sundum.
-
Hayat yaşandığı kadar vardır.
Gerisi ya hafızalardaki hatıra ya hayallerdeki ümittir.
Hüsranı ise birtek yerde kabul ediyorum.
Yaşamak varken yaşayamamış olmakta.
Uçsuz bucaksız gökyüzünde kanat çırpan martıların.
Sonsuz huzuru anlatan denizin maviliğinde gördükleri
Kendi yansımaları kadar eşsiz hayat.....
Gülümsedikçe ve umut ettikçe yaşamaya değer.
-
Sen sevgisin yüzlerden okunan
Çakmak çakmak.
Sen umutsun gözlerden yeşeren
Yaprak yaprak.
Sen düşüncesin
Düşününce zamanı durduran.
Her zaman akıllarda olan.
Sen şiirsin.
Mısraları kendiliğinden sıralanan,
Her harfi seni anlatan.
Ellerde hüner,
Sözlerde ahenk,
Şarkılarda melodi,
Denizlerde köpük köpük dalgasın sen.
Dünyadaki bütün güzelliklersin.
Biliyorum, "O" sensin.
Tüm hayatın sevgiyle dolsun
Doğum günün kutlu olsun.
-
Bu acıya nasıl dayanılır?
Nasıl çok yakınında olup ta
Çok uzağında kalınır?
İster misin acı çekmemi?
İster misin hüzünlü şiirler yazmamı?
Dayanabilir misin bensizliğe?
Ya ben?
Dayanır mı bu yürek
Sensizliğe?
Senin olduğun bu şehirde
Nasıl sensiz kalınır?
Tanrım, bu acıya nasıl dayanılır?
-
Nereye dursam vuruluyorum düşlere,
Nereye koşsam içimdeki sarhoşluğuna kapılıyorum,
Taşlarla örülü her sokağın köşe başında,
Işıklara sorgulanıyorum,
Kelimeler var cebimde,
Yüreğimde cümleler güzelliğine,
İstermisin,
Pencereleri kuzeye bakan odamın duvarlarında,
Tuvallerden çaldığım yalnızlığı arıyorum,
Cilası yeni atılmış parkelere bırakıyorum gözlerimi,
Ve umuda yüklenişi suallerin utangaçlığında,
Yüzümü kimlerden kaçırıp,kimselerden saklıyorum,
Bilirmisin,
Yüreğimin kıyametlerinde suskunluklar dolaşıyor,
Ve çocukların elma şekeri haylazlığı,
Hani ekmek arası balık revaçta şimdi,
En çok gazetelerde ölüm haberleri okunuyor,
Kim ne oluyor da hayatında,kime ne anlatıyor,
Ne dursan duruyor zaman,
Ne koşsan koşuluyor,
Bilirmisin,
Sadece ayakkabı değil, yüreğim parçalanıyor,
Karşı kıyıdayım,
Numaralar var elimdeki kağıtta,
Ben yokluğuna bu kadar mı yaralıyım,
Hasretine bu kadar mı ayaktayım,
Bilmiyorum,
Gözlerime tüneyen akşamın renginde,
Kuşların ürkek bakışlarına saplanıyorum,
Hatırlıyorum da,
Neler söyletecekti bu dilsizlik,
Neler anlatacaktı belki de bir heveslik,
Ver elini Kıyıköy, Harbiye, Anadolu Kavağı,
Sarıyer, Ortaköy,
Ver elini bir kere de,
Ruhumu azad etsin bu belirsizlik,
Oysa ben barbunların renginde susuz bir rakı,
Ağlara takılan yosun rengi,
Kıyılarının karşısındayım,
Denizlerinin yalnızlığında,
Dalgaların tenimi okşayan,
Sabahlarımın puslu viran havasında,
Yanındayım,
Yokluğunda,
Sandığı açıyorum kilitlerin pasında,
Kalkıp eskimiş bir fotoğrafın yırtılan köşesinden,
Hesap tutuyorum,
Kafa tutuyorum zamana,
Soyut çırpıntısında yüreğimden sana,
Kelimeler yolluyorum,
Cümleler bırakıyorum uykularına,
Med cezire vururken kendini gece,
Yakamoz oluyorum,
Dokunamıyorum sana,
Dilimi mühürlerken kaybettiğim her hece,
Nereye dursam kayboluyorum aynalarda,
Nereye koşsam sensizlik,
Oysa tuttuğum notlar kayıp hayata,
Yaşlı bir martıyı öpüyor dudakların,
Ve Kent düşüyor kendi sahnesinde,
İpini ben çekiyorum,
Ben kesiyorum halatlarını gemilerin,
Sevdasına lacivert,
Sevdasına öpülen bütün gölgelerin,
Bir avuç çiviyle,
Mevsimin tahta merdivenlerine dayanıyorum,
Yasaklarımda suskunluğun,
Belkisi olmayan yokluğun,
Kırık ruhların çamurlaşan toprağında,
Robenson'un Cuması,
Huysuzluğun,
Yağmur'a münhasır,
Uykusuzluğun var cümlelerime zıpkın kesilen,
Bir avuç çiviyle,
Yalnızlığımı duvarlara terkeden,
Ya da,
Belkilerle çoğalan sonsuzluğun,
Bilirim,
El ayak çekilir zamanla,
Kentime eyvahlar karantinası,
Eski bir fotoğraf,
Ve bir köşesinde çaresizliğin sancısı,
Kırılmıştır artık uzaklığına yokluğunun aynası,
Bilirmisin,
Ben hala karşısındayım kıyılarının,
Sırtımda yaşamak ağrısı,
Bu cümleler,
Bu isimsiz nice kelimeler,
Dilsizliğime bıçaklanan geceler,
Ardından bana kalan,
Masumluğunun sessizlik takıntısı
-
Sen gittin
Hayatın öbür ucunda bıraktın beni
Issızlaştı şehir
Yetim kaldı şarkılar
Sen gittin
Ummanımı besleyen dereler gitti
Enlemler boylamlar
Ülkeler gitti
Şaşırdı yönleri kuzey ve güney
Demirden kavilik, yelden hafiflik
Savaşlar barışlar gitti
Sen gittin
Aşımın hamuru gitti
Sen gittin
Yapımın çamuru gitti
Sen gittin
Nisanın yağmuru gitti
Sen gittin
Dünyanın uğuru gitti
Söylesene ağzımın tadı mı kalır
Hangi beyaz keyif çatar çayımda
Sen gittin
aralandı sahte dünyam yokluğa
Bir yağ emmez çıkrık kolu hatıran
Sen içimde büyüdükçe, ben küçülüyorum
Adını kazıyamadı zaman
Nar tadından
Kar suyundan
Sen gittin
Devletim gitti
Sen gittin
Sen gittin
Servetim gitti
Sen gittin
İzzetim gitti
Sen gittin
Saadetim gitti
Yıkılmış bir hisar kaldı tevarüs
Bulutlara kan karıştı ardından
Sen gittin
Örtüm gitti
Açıktayım cascavlak
Muhteşem rüzgarlar dağımı yoklar
Tüm yangınlar beni yakar önce
Tipi bir yandan boran bir yandan biler dişini
Bende kalan en son yanını ister
Sen gittin
Elim gitti
Sen gittin
Dilim gitti
Sen gittin
Gülüm gitti
Baştan sona diken dolu gülistan
Yediveren suya saldı ıtrını
Kırağı düştü bülbüllerin sesine
Akreplere kaldı bütün türküler
Sen gittin
Kalakaldım tamtakır
Zenginliğim eteğinle sürüldü
Bir yığın suç, zillet bastı hanemi
Ateşten gömlek giydim, şerbet içtim kızılcık
Tacirlere bayram oldu gidişin
Sen gittin
Ben bittim
Ne olur
Benden uzak tutma nurunu
Nerde aşk varsa oraya yetişir elin
Yalnızlıklardan beni yine
Korursa sevdan korur ancak
-
Yarın gece gideceğim bu kentten
Bir ırmağa yolcuyum sular çekiyor beni
Yüreğimden başka taşıyacak yüküm yok
Sayılmazsa göğsümden düşen kuş ölüleri
Sözüm yok işte yüzüm işte akşam
Sesimde anıların sessizliği
İçimde acıyla yürüyorum yolları
Çoktandır yolumu ayırdığım bu kentten
Yorulsam da bir daha binmem o trenlere
Kimse karşılamasın istasyonlarda beni
Kuşsuz bir kent gizli uzayan saçlarımda
Aşktan ve anılardan bir avuç külüm şimdi
Ardımda usulca akan küçücük sular
Bir onlar uğurluyor varacağım ırmağa
Sözüm yok işte yüzüm işte akşam
Sesimde anıların sessizliği
Sonunda bir soru gibi kaldım yine kendimle
Kentin kırık aynasında eksildikçe düşlerim
Söyle benim ömrüm bu kente uğradı mı
Sahi ben hiç ömrümü kendime yaşadım mı
-
Hüzünler...
Düşüncelerimin en ağır yolculuğu onlar..
"Hep hakim olurlar bedenime,yüreğimin en can alıcı noktasına yerleşirler..Zarar verirler düşlerime,umularında bile olmaz..Sadece sıcak nefesini solurlar yüzüme bencilce.."
Hüzünler...
Linç ediyor yüreğimi konuştukça..
Konuştukça,düşlerim karanlıkta yüzer usulca...
Susacaksın...
Yutkunacaksın...
Ama konuşmayacaksın…
"Seni ve beni düşlerin ipine asıyorum..Düş’üp kırılacaksa eğer,bu uğurda kırılıp parçalansın her şey …Şunu bil artık..Konuşamıyorum hüznümün karşısında..Gözlerimde maziye çalan yaşlar birikti..Bu nem yavaş yavaş çürütüyor seni ve beni.."
Sana bir kelime daha sunamıyorum..
Boğazıma ilmek ilmek dokunan hep aynı his,aynı hüznün siması ve aynı hüznün bitik yüzü..
Bırak artık..
Bırak ki!
Hüznün girdabında esir kalsın yüreğim ..
Suskunluğumu kusmak istiyorum ..
Haykırırcasına bir suskunluk içimdeki..
Bağırdıkça ses çıkmıyor,ses çıkmadıkça bağırıyorum..
Gözlerimden birkaç damla daha düşüyor..
Düşüyor...
Düştükçe ölüyor..
Cesetleri ise hala sıcak koynumda..
Baksana..
Dokunsana..
Yeter artık,yeter...!
Konuşsana.
-
Gitme
figan düşer denizlere sular çekilir
yağmur yağmaz vahalardan kirpiklerime
bir rüzgar hıçkırır tenhada, bir dal kırılır
boynunu büker sabah kervanları kelebekler ölür
gitme
bir yıldız küser göğüne, içini çeker bir çocuk
şaşırır yönünü rüzgarlar
bütün pınarların suyu çekilir
solar nazlı çiçekleri kalbimin, üzülürüm
gitme
öksüz kalır içimdeki imge dağları
saçlarını öpen seher yeli, çoban yıldızı
bir daha turnalar geçmez, bülbüller ötmez
çiçekler açmaz bahçemde ah be gülüm
Gitme
acılara mahkum olur yüreğim
ardında fırtınalar kalır, ayrılıklar, anılar, yanlızlıklar
boynu bükük aşklar, gözü yaşlı şarkılar
alışamam yokluğuna, yokluğun ölüm
gitme
içimdeki bütün vagonlar devrilir
bir kar yağar istasyonlara, üşürüm
gel gitme sevgilim terketme beni
umutsuz çaresiz bekletme beni
gitme
bütün ormanlar ateşe verilir
kuşlarda gider bu kent de, ölürüm
gitme kal
menevşeler açsın dağlarda
sevince dönüşsün gökyüzü
iki çığlık arasında bırakma beni ah gülüm
yokluğuna alışamam yokluğun ölüm.
-
Bu şehrin bütün sokaklarına sinmiş yalnızlığım
Sensizliğin köşe başındayım
Avuçlarımda kırık dökük pişmanlıklar
Avuntusuz çıkmazlara doğru yürüyorum
Bütün umutsuzluğuma inat
Yine seni arıyorum...
Dudaklarımda bildiğin o ıslık
Sokak lambalarına sığınıyorum
Hafiften bir yağmur ağlıyor benimle
Bir deli rüzğar saçlarımda
Yalnızlıktan üşüyorum
Bulamayacağımı bile bile
Yine seni arıyorum...
Anlatacak nelerim var bir bilsen
Içimde ihtilaller kopmuş
Kendimi sürgüne verdim
Mutluluğum çoktan iflas etmiş
İtiraza hakkım yok biliyorum
Beni savunmak sana düştü
Seni arıyorum...
Yarım kalmış şiirlerim gibisin
Yaşanmamış çocukluğumsun anılarımda
Öylesine eksiğim sensiz
Öylesine sahipsiz.
İşte bütün umutlara havlu attım gidiyorum
İçinde geç kalmışlığın çaresizliği
Çocuklar gibi ağlıyorum
Ve gel gör ki her damla gözyaşımda
Yine seni arıyorum.
-
Bir gün uyanacaksın serin sabaha
İşe gitmek gelmeyecek içinden
Yalın ayak vuracaksın kendini sokaklara
Ruhun çıplak
Yüreğin çıplak
Düşüneceksin zamanı
Zaman geçiyor
Sen özlediklerinin içinde kaybolmuş
Kaybediyorsun
Kaybolan özlemlerinde kaybediyorsun kendini
Derin bir ah düşecek çıplak yüreğinden
Bir ah düşecek çıplak ayak izlerine
Sokak taşlarının arasına dolacak isyanın
Bir gün uyanacaksın serin sabaha
Her şeyi ardında bırakacaksın
Atacaksın kendini bir sahil kenarına
Dalgaların sesine vereceksin kendini
Yalnızlığında bir sevinç kaplayacak ruhunu
Yalnız olmadığını anlayacaksın
Sana dokunan dalga sesinde sen olacaksın
Bakışlarına dolan mavide sen olacaksın
Ardında kalanların kalabalıklığında kalacak yalnızlığın
Dalgalar aşkı fısıldayacak
Uzun süredir ilk kez yüreğin duyacak bu kadar derinden
İlk kez ruhuna ulaşacak aşkın sesi
Anlayacaksın özlemişsin yaşamayı
Özlemişsin yaşamayı yarını düşünmeden
Özlemişsin aşkı
Bir yaşayamadıklarını düşüneceksin
Yaşadığını sandığın şeyleri düşüneceksin
Bir de yaşamak istediklerini
Özlemlerini düşüneceksin
Dalgaların sesi bastıramayacak isyanını
Bir derin ah dökülecek çıplak ruhundan
Bir ah dökülecek çıplak ayaklarına
Denize karışacak isyanın
Bir gün uyanacaksın serin sabaha
Geceden kalan bir rüyanın kırıntılarıyla
Teninde emanet ürpertilerle
Atacaksın kendini bir ormanın içine
Ormanın sesleri dolacak ruhuna
Sevişmeleri anacaksın
Uzak bir ülkenin yitik şehrini anar gibi
Yeşil bir yaprağa dokunacak parmakların
Bir çiğ damlası düşecek
Kolundan akacak parmaklarına
Dudaklarına gidecek ellerin
Bir ıslaklık kalacak dudaklarında
Aklına yitik geceler gelecek
Dudaklarının prangaladığı öpüşlerin ıslaklığını anacaksın
Ruhuna değmeyen dokunuşlara düşecek aklın
Sevişmeyi ne kadar özlediğini anlayacaksın
Bir ah düşecek kurumuş dudaklarından
Bir ah düşecek çıplak ayaklarına
Ormanın yüreğine karışacak isyanın
Bir gün uyanacaksın serin sabaha
Yatağındaki soğukluğa gidecek aklın
Ayaklarına vuran ağırlığı tutacaksın
Özgürlüğünü anacaksın
Çok eskilerde kalan bir çocukluk anısı gibi
Özgürlüğünü özlediğini anlayacaksın
Gözlerindeki ışıltıyı özlediğini anlayacaksın
Çocuksu kahkahanı özlediğini anlayacaksın
Yakmayı özlediğini anlayacaksın
Yanmayı özlediğini anlayacaksın
Baktığın her nesnede
Kendini görmeyi özlediğini anlayacaksın
Doğrulacaksın yavaşça
Bakacaksın odandaki eşyalara
Yabancı gelecek her şey
Anlamsız gelecek bütün çabalar
Bir ah dökülecek beyaz çarşafına
Özlemlerin büyütmüş isyanını
Bir karanfil açacak ahlarının düştüğü yerde
İsyanlar çiçek açtırırmış, anlayacaksın
Veya erteleyeceksin kendini yaşamayı yeniden
Dün ertelediğin gibi
Ve daha önceki gün ertelediğin gibi
Ya da koparacaksın kendi isyanından yeşeren karanfili
Takacaksın göğsüne kırılan prangaların müjdesi gibi
Yaşayacaksın aşkı
Yaşayacaksın özgürlüğü
Yaşayacaksın yeniden kendini
Anlayacaksın bilmediklerin bildiklerinin içinde gizli
Ve anlayacaksın cesaretin korkularının içinde
Ve anlayacaksın, özgürlüğün sadece senin elinde…
-
Uykuların kaçar geceleri
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın
Onun unutamadığın hayali
Sigaradan derin bir nefes çekmişcesine dolar içine
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın aslında herşeyin boş olduğunu
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin
Gün gelirde sesini bir kerecik duymak için
Vurursun başını soğuk taş duvarlara
Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın
Duyarsın
Ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin
Niçin yaratıldığını
Bu igrenç dünyaya neden geldiğini
Uzun uzun seyredersinde aynalarda güzelliğini
Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın
Dolar gözlerin için burkulur
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın sevilen dudakların
Sevilen gözlerin erişilmezliğini
O hiç beklenmeyen saat geldi mi
Düşer saçların önüne ama bembeyaz
Uzanır gökyüzüne ellerin
Ama çaresiz, ama yorgun, ama bitkin
Bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın
Sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın hayal kurmayı
Beklemeyi
Ümit etmeyi
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi
Lanet edersin yaşadığına
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın
O zaman bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden
-
Hadi gidiyorsun
Yürekten kan gidiyor,sen gidiyorsun
Herşey gidiyor
Gökte bulut, dağda kar, düzde kervan gidiyor
Solgun bir gül oluyor insan
Bir demet kar çiçeği ölüyor, sen gidiyorsun
Ne ucuz yaşıyorsun, ne kolay
Bir kristal gibi ellerimden düşüyorsun
Bakma öyle
Ben kanıyorum sen üşüyorsun
Kolay değil bir yalan bu
Yaralayan koca bir yalan
Yalan işte
Sevdiğim yalan
Şarkılardan arta kalan ve sabah buğusu
Ve tarla faresi ve ekmek derdindeki işçi kalbi gibi
Yumuşacık sıcak bir yalan
Islak gözlerimle geçiyorum
Yaralı bir ceylanın kalbinden
Ceplerimde kül var
Bir yangından arta kalan
Sorduğum adreslerde kimse oturmuyor
Ve kimse olmuyor ben sorduğum zaman
Herşey bir yalan gibi yandığı zaman
Yalnız olduğunu anlıyor insan
Anladım ve geçtim
Yaralı bir ceylanın kalbinden
Aynamı kırdım, fotoğraflarımı yaktım
Nasıl da acımasızdım hatıralarıma karşı
Nasıl da umarsız
Su gördüm düşümde
Karanlıktı ve gürültüyle çağlıyordu
Ceplerimde kül vardı ve yanıyordu
Sonra sabah oluyor
Ve bir ceylan kalbinde alem ağlıyordu
Hayır,diyordu bir dağ köylüsü
Hiç bir şey için geç değil
Ve geç değil
Birşey için hiçbirşey
Birşey vardı öyleyse,birşey
Beni çeken
Güneşin dağdasından uzağa
Kocaman çayırlara çeken birşey
Gümrah ırmaklara
Sonra sıcağa sonra acıya
Sonra yaralarıma merhem olmaya kapıma dayanan
birşey
Tutsana beni bırakmasana
Olsun, yaralasana
Olsun, ağrısada
Yalan da olsa kalsana
Dağ köylüsü aşkın olduğu yerde ben varım
SEN OLMASAN DA ben varım
Yağmur yağar, saçlarım filizlenir
Bir yıldız düşer omuzlarıma
Islık çalar, ıslanır, şarkılarımı söyler geçerim kapımdan
Camların buğusundan ve yağmurun kokusundan
Tanırlar beni
En iyi YALANLARINI alırım onların
Adresler sorarım kimseler oturmaz orada
Ve kimseler olmaz ben sordukça
Dağköylüsü
Şimdi gidersen
Şimdi git
Kalırsan şimdi..
-
En sevdigin elbiseni giydim
Bu gece kokunu sürdüm
Solgun yüzünü oksadim
Sessizce saçlarindan öptüm
Yazdigin mektuplari okudum
Kana kana su içer gibi
Plaklarini çaldim ah!
En çok o sarkida özledim seni.
Issizlik kapiyi çaldi, açmaya korktum
gece yarisi
Sehir uykuya daldi, baktim disariya
katran karasi
Rüzgar telasla kokunu getirdi bana
aldim koynuma
Buseni hafizamdan koparip
ilistirdim dudaklarima
Üsüdüm karanlikta
Tenine dokundum hissetsin diye
Aç gözlerini
Erguvanlarina su verdim
Içerken benimle konustular
Yastigini oksadim, kokladim
Anilar uçustular
Solugun saçlarimi yaladi sanki yine
bir meltem gibi
Teninin kokusu karisti kokuma
Yakistilar
Boguldum karanlikta
Yani basimdasin benden çok
uzaklarda
Ellerimi tut dokun bana
Aç gözlerini.
Attim kendimi caddelere
Yesil ceketin sardi beni
Yürüdüm üstüne karanligin korkusuz
Tuttum ellerini.
-
Bilmeliydim bir sabah çekip gidecegini bilmeliydim
Ve sen daha kirmadan bu aşkin kalemini
Ben herşeye eyvallah deyip
Cekip gitmeliydim bu şehirden
Ben yakilacak adamim bu şehirde
Sana böyle yandigim için
Ben asilacak adamin bu şehirde
Seni böyle sevdigim için
Oysa neleri ögretti hayat bana
Sirtimdan vurulmayi
Gülerken aglamayi
Aç susuz yasamayi
Daha neleri ögretti hayat bana
Bir sana yalvarmayi ögrenemedim
Birde seni unutmayi
Ben yakilacak adamim bu şehirde
Sana böyle yandigim için
Ben asilacak adamin bu şehirde
Seni böyle sevdigim için
Sen sahte mutluluklarin süslü prensesi
Sen sosyetik barlarin şimarik sokak kedisi
Sen mutlulugumun korkak faresi
Sen hep ayni gecelerin
Sen hep ayni masalarin
Sen hep ayni sarkilarin
Vazgeçilmez mezesi
Senin cirit attigin bu sokaklarda
Ne gezer aşkin vefanin gölgesi
Cek git artik
Burada bitsin
Bu aşkin hikayesi..
Oysa bir yudum mutlulugun için
Yollarina bir ömür serdim
Oysa bir gelişin için
Sokaklarina binlerce sabir ektim
Hasretse hasret, aciysa aci
En kralini çektim
Yalniz vede tektim
Senin bir taş oldugunu nerden bilecektim
Biliyorsun evet biliyorsun
Seni bebekler gibi sevdim
Seni çiçekler gibi sevdim
Seni melekler gibi sevdim
Cünkü sen tapilacak kadindin bu devirde
Oysa ben
Sana böyle yandigim için
Sana böyle kandigim için
Seni böyle sevdigim için
Asilacak adamim bu şehirde
Yakilacak adamim bu şehirde
Git artik git , güle güle..
-
Ne güzel şey seni seviyorum demek
Sevdiğini söyleyebilmek ne güzel...
Her baharda, gece gündüz, her saniye
SENİ SEVİYORUM
SENİ SEVİYORUM
SEVİYORUM SENİ
Diyebilmek ne güzel..
Çünküsü yok, nedeni yok sevmenin
Zamanı hiç yok,
Dakikalar zaman üstü...
Utangaç bir gecenin kucağında
Yağmurlar vuruyor pencereme,
Aşkın vuruyor kalbimin kıyılarına
Gecenin bu çıldırtan yalnızlığında
Aşkın ayak seslerini duyuyorum yüreğimde
Ve hasretini içimde,
SENİ SEVİYORUM
Sesini duymak istiyorum uyumadan önce
Sabahlara kadar konuşmak,
Hiç kapatmamak telefonu...
Aynı düşlere uyumak sonra
Ve uyanmak aynı güneşe
SENİ SEVİYORUM
Daha bir güzelleştim son günlerde
Gözlerimin içi parlıyor
Kabına sığdıramıyorum aşkı.
Gülmek geliyor içimden
Sokaklarda koşar adım yürümek
Tanıdık, tanımadık herkese selam vermek,
Merhaba ülkemin güzel insanları,
Hepinize, hepinize merhaba
sizi de SEVİYORUM
Yağmuru, denizi, kokusunu toprağımın
Gök mavisinde güvercinleri, martıları,
Dağ eteklerinde gelincikleri seviyorum ateş kırmızısı
Bindallılarıyla köy kızlarını,
Ve elleri hamur kokan anaları
Hepsini sende seviyorum
SENİ SEVİYORUM
Senin sevdiğin gibi topluyorum saçlarımı,
Siyah kazağımı daha çok yakıştırıyorum kendime
Ve daha çok seviyorum limonlu çayı
Senin sevdiğin her şeyi seviyorum
Türkülerini memleketin,
feneri, kara kartalı senin için,
Davamızı ve şiiri sende seviyorum.
SENİ SEVİYORUM
İyi ki doğdun iyi ki varsın.
Doğum günün kutlu olsun
SENİ ÇOK SEVİYORUM
SENİ ÇOK SEVİYORUM
Yaşamaksa seni sevmek,
Ben hiç ölmedim...
SENİ SEVİYORUM!
-
Birden özleyiveriyorsunuz...
Çoktan unuttugunuzu sandiginiz
ya da yalnizca bir kere karsilastiginiz
ve özlemek için yeteri kadar tanimadiginiz birini
bir sabah çilginca özleyerek uyaniyorsunuz.
Rüyalariniz, içinizdeki o gizli,
esrarini ele vermez büyücü,
siz çarsaflarinizin arasinda,
bütün tehlikelerden uzak,
güvenle yattiginizi sandiginiz bir anda,
usulca ruhunuza sokulup,
sizden habersiz oralara yigilmis cephanelikleri
birer birer atesleyiveriyor.
infilaklarla sarsilarak uyaniyorsunuz.
Hayatinizda olmayan birini hayatiniza almak,
ona dokunmak,
onun sesini duymak için kivranirken
buluveriyorsunuz kendinizi...
Özlemek, o yakici istek,
bilinen herseyi ve önem sirasini degistiriveriyor.
Özlediginiz ise çok uzaklarda...
Yaninda olmasini istediginiz halde
yaninizda olmayan bir tek kisi,
yaniniza bile yaklasmadan,
hatta onu özlediginizden
ve onu istediginizden haberdar bile olmadan,
bütün hayati,
bütün görüntüleri eritip
baska kiliklara sokuyor...
-
Ayrılık diye bir şey yok.
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu.
Uyanmış olmalısın.
Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
Öyleyse ayrılmadık.
Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.
Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
Önce beklemekten.
Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
İkisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.
Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,
Sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini...
Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
Kanunlara saygı göstermesini,
İnsanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.
Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.
Ya o? Ya o?
İnsanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,
Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,
Saadet bekliyor yaşamaktan.
Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.
Aradıklarının çoğunu bulamamış,
Beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak
Göçüp gidiyor bu dünyadan.
İşte yaşamak maceramız bu.
Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak
Ve yaşayıp beklerken ölmek!
Özleme bir diyeceğim yok.
O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.
O nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.
O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.
İnsanlığımız özleyişlerimizle alımlı,
Yaşantımız özlemlerle güzel.
Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.
Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
Seni özlediğim içindir.
Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
Seni özlediğim içindir.
Yaşıyorsam; içimde umut varsa,
Yine seni özlediğim içindir.
Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!
-
Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
-
Aksam erken iner mahpushaneye.
Ejderha olsan kar etmez.
Ne kavgada ustaligin,
Ne de çatal yürek civan olusun.
Kar etmez, inceden içine dolan,
Alip ***üren hasrete.
Aksam erken iner mahpushaneye.
Iner, yedi kol demiri,
Yedi kapiya.
Birden, aglamakli olur bahçe.
Karsida, duvar dibinde,
Üç dal gece sefasi,
Üç kök hercai menekse...
Ayni korkunç sevdadadir
Gökte bulut, dalga kaysi.
Baslar koymaga hapislik.
Karanlik can sikintisi...
"Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri,
Bense volta'dayim ranza dibinde
Ve hep olmayacak seyler kurarim,
Gülünç, acemi, çocuksu...
Vurulsam kaybolsam derim,
Çirilçiplak, bir kavgada,
Erkekçe olsun isterim,
Dostluk da, düsmanlik da.
Hiçbiri olmaz halbuki,
Geçer süngüler namluya.
Baslar gece devriyesi jandarmalarin...
Hirsla çakarim kibriti,
Ilk nefeste yarilanir cigaram,
Bir duman alirim, dolu,
Bir duman, kendimi öldüresiye,
Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin,
Ama aksam erken iniyor mahpushaneye.
Ve disarda delikanli bir bahar,
Seviyorum seni,
Çildirasiya...
-
Biliyor musun bir tanem
Aşk hiç değişmiyor
Hiçbir şey eskisi gibi olmasa
Deniz eskisi gibi olmasa
Ya da, gökyüzü
Sahilde oturduğumuz bank eskisi gibi olmasa
Ya da, beraber gezdiğimiz o park
Hani oturduğumuz o pastane kapanmış olsa
Ya da, yazlık çay bahçesi
İlk seni öptüğüm apartman, yıkılmış olsa
Ya da, ilk elini tuttuğum koruluk
Senin çocukların büyümüş olsa
Hatta torunların
Benim yalnızlığım pekişmiş olsa
Hatta kimsesizliğim
Ben, eski ben olmasam
Ya da, sen eski sen olmasan
Her şey değişse bile,
Sana olan aşkım değişmiyor bir tanem
Hasret varsa eğer
Aşk eskimiyor bir tanem.
Belki de bu yüzden, hiç kızmadım hasrete
Aşkı eskitmediği için.
Dedim ya, hasret varsa eğer
Aşk eskimiyor bir tanem
-
söylesem ah söyleyebilsem derdimi
mehtap bir gecede açabilsem sana kalbimi
göreceksin seninle dolu
desem, diyebilsem ki seviyorum seni
çılgınca aşığım sana
ama demem, diyemem
çünkü aramızda dağlar, denizler
ve benim o kahrolası gururum var
bu böyle sürüp gidecek
sen, seni sevdiğimi bilmeyecek, öğrenmeyeceksin
ben her gece yıldızlara seni sevdiğimi söyleyeceğim
sana asla...
çünkü aramızda dağlar denizler
ve benim o kahrolası gururum var
-
Bunca yıkılmış dağlar üstüne
Kalbimin kanını buharlaştırdı gözlerin
Oysa kaç güvercin havalanmıştı içimden
Konarak pervazlarına gülüşlerinin
Kaç mermi sıyırmıştı ruhumu
Acımasız yürüyüşlerinin mevzilerinde
Dayanmıştım
Ağlamıştım saatlerce parçalanan düşlerime
Ta ki sevgilim
Kızaran bir gök bulutu
Ölümü
Bir yıldırımla düşürdüğün ana değin
Kalbimin haritasına
Artık ilgilenmiyorum seninle
Demiştin barut kokan kelimelerle
Demiştin de hayat ölü bir bıldırcın gibi
Tutuşup yanmıştı yanan bir tahta içinde
Tarla küllerle dolu, ortasında yumurta
Çatladıkça yeniden doğuruyor kanımdan
Fışkıran harflerle kalbim olan cümleyi:
Ben ancak bir tarih kitabı kadar
İlgileniyorum seninle...
-
yüreğime bir gül çizdim kanlı yaş ile
yaktın beni küle döndüm dumana döndüm
nasıl edem nere gidem dertli baş ile
bilemedim teli kırık kemana döndüm
canım aldın, can evimden vurdun ya sende
küstüm sana, faydası yok, geri dönsen de
sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın
sen de vicdansız çıktın adın batsın
zaman ola devran döne sen de çekesin
yitiresin umudunu heder olasın
aşka düşe kahrolasın candan bıkasın
ömrün boyu bir kez olsun gülmeyesin
sen ki beni rezil ettin yedi cihanda
yalan oldum talan oldum senin sayende
sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın
sen de vicdansız çıktın adın batsın
beni özleyince bir nehir yatağını bulsun
kor düşsün dağlarına, ceylanlar suya insin
sesime bakıpta ağlıyorum sanma
seni özleyince böyle olsun birazda
ayrılıversin yaprak dalından
insan sevdiğinden ayrılıversin
kan damarımdan can pazarından
adam baharından ayrılıversin
dağda dört mevsim erimeyen kar varya
yokluğum öyle erimesin
sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın
sen de vicdansız çıktın adın batsın
-
Zamanlar
Güneş ekilip, yıldız biçilen zamanlardı.
Hatırlıyorum...
Ya önce sen vardın yürek olarak içimde
Ya da aşk vardı önce
Gelip içimde kestiğin
Hatırlamıyorum...
Ben imkansıza dudak bükerdim
Sense halime gülerdin...
Olsun! O günlerde ben
Biraz mutlu biraz umutlu
Biraz içliydim
Doğrusu en çok da
Kelebeklerin kanadına işlediğin
Aşkından dertliydim...
Ama o zamanlar
Güneş ekilip yıldız biçilen
Zamanlardı
Aşk dediğin belki de
Geceye veda etmeyen bir ay’dı...
Türküler saklardın derinlerinde
Sazından kaçak...
Bilmezdin.
Ben görürdüm duyardım da
Sen bir kez olsun söylemezdin
Korkularını zaten
Kimselere vermezdin...
Ve böylece
Sen yağmura
Yağmur benim gözlerime hasret
Yaşardık...
Heyhat!
Hep ama hep
O imkansıza takıldın da sen
Ve belki de bu yüzden
Aşk gelip bizi sarsınca yüreklerimizden:
Ben ağlardım gözlerim gülerdi...
Sen gülerdin gözlerin susardı...
Şimdi ben
O zamanların renklerini unuttum.
Belki mavi, belki sarı, belki aktı...
Hatırladığım tek şey
Güneşle yıldız arkadaştı...
Bilenler bilirdi
Çok sevmiştik biz
Çok!
Ben gönlümden
Sen dilinden...
Ben unutsam da şimdi
Sen hatırlarsın.
Sesinde ufacık bir hüzün olsa
Ya da acıtan bir özlem gözlerinde
Bembeyaz gecelerinde gelirdim sana bu şehrin...
Gelirdim... Gönlümden...
Ve sen
“Hoş geldin" derdin
Dilinden....
Kocaman bir çocuktum o zamanlar
Belli!
Dil nedir, gönül ne?
Anlamını bildiğim
Şüpheli!
Şimdi söyle bana!
Kaldıysa geriye ne kaldı?
Tek tarafı hesaplı bir sevda
Niyeti bozuk bir dava
Bir de
Sadece dağlara caka satan bir sema...
Ama ben bunların hepsini sevdim.
Şaşacak bir şey yok!
Dedim ya... Ben
Güneş ekilip yıldız biçilen zamanlardan geldim...
Sonraları
Belki de hiç gülmedim
Ve sen
Kelebeklerin ömrünün üç gün olduğunu
Hiç bilmedin!
-
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
Ölmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih'te yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.
Belki haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını yasakürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
-
Biliyorsun..
bütün acilarina "yesil isik" yaktim, olmadi
bütün korkularina "arka ciktim" olmadi
daglara merdiven dayadim, olmadi
haziranda kar oldum yagdim avuclarina, olmadi
sevdim olmadi, yandim olmadi, taptim olmadi
artik benden pes..
bu askin biletini istedigin gibi kes
nasilsa gidiyorsun
biliyorum, git
ama ardinda, aglayan bir cift göz
paramparca bir yürek
ve yikilmis bir dag görmek istemiyorsan
cek silahini, daya sirtima
titrersem namerdim..
SEN VURDUN DA BEN ÖLMEDİM Mİ
-
Acilmis sarmayasak gulleri kokulariyla baygin
En gorkemli saatinde yildiz alacasinin
Gizli bir yilan gibi yuvarlanmis icimde kader
Uzak bir telefonda aglayan yagmurlu genc kadin
Ruzgar uzak karanliklara surmus yildizlari
Mor kivilcimlar geciyor daginik yalnizligimdan
Onu cok ariyorum onu cok ariyorum
Heryerimde vucudumun agir yanik sizilari
Bir yerlere yildirim dusuyorum
Ayriligimizi hisettigim an demirler eriyor hirsimdan
Ay isigina batmis karabiber agaclari gumus tozu
Gecenin irmaginda yuzuyor zambaklar yaseminler unutulmus
Tedirgin gulumser
Cunku ayrilik da sevdaya dahil cunku ayrilanlar hala sevgili
Hic bir ani tek basina yasayamazlar
Her an otekisiyle birlikte hersey onunla ilgili
Telasli karanlikta yumusak yarasalar
Gittikce genisliyen yakilmis ot kokusu
Yildizlar inanilmiyacak bir irilikte
Yansimalar tutmus butun sahili
Cunku ayrilmanin da vahsi bir tadi var
Oyle vahsi bir tad ki dayanilir gibi degil
Cunku ayriliklar da sevdaya dahil
Cunku ayrilanlar hala sevgili
Yanlizlik hizla alcalan bulutlar karanlik bir agirlik
Hava agir toprak agir yaprak agir
Su tozlari yagiyor ustumuze
Ozgurlugumuz yoksa yalnizligimiz midir
Eflatuna calar puslu lacivert bir sis kusatti ormani
Karanlik coktu denize
Yanlizlik cakmak tasi gibi sert elmas gibi keskin
Ne yanina donsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin
Kapini bir calan olmadi mi hele elini bir tutan
Bilekleri bembeyaz kugu boynu parmaklari uzun ve ince
Simsicak bakislari suc ortagi kacamak gulusleri gizlice
Yalnizlarin en buyuk sorunu tek basina ozgurluk ne ise yarayacak
Bir turlu cozemedikleri bu olu bir gezegenin soguk tenhaligina
Benzemesin diye ozgurluk mutlaka paylasilacak suc ortagi bir sevgiliyle
Sanmistik ki ikimiz yeryuzunde ancak birbirimiz icin variz
Ikimiz sanmistik ki tek kisilik bir yalnizliga bile rahatca sigariz
Hic yanilmamisiz her an dusup dusup kristal bir bardak gibi
Tuz parca kirilsak da hala icimizde o yanardag agzi
Hala kipkizil gulumseyen sanki atesten bir tebessum zehir zemberek ASKIMIZ
-
Evinden kitaplarından uzaktamısın
Arada bir telefon et kendine
Kendine mektuplar yaz yanıt beklemeden
Kartlar gönder kenbine her gittigin uzaklardan
Sevgilim diye baslayıp öperim diye biten
Senin senden baska kimin varki arasın...
İnince trenden yada ucaktan yalnızlığın
Sevincle karşıla yanlızlıgını garlarda hava alanlarında
Ayrılıslarda da sarılıp öpüş yanlızlıgınla
Ugurla kendi kendini dönüşsüz yolculuklara
Bekle kendini uzak yolculuklardan donersin diye
Senın senden baska kimin varki beklesin..
İçki masalarında bir basınamısın
Kendınleysen yetmelisin kendine
Çogaltıp yanlızlığını konuş bir cok kendinle
Kaldır içki bardağını kendi şerefine
Ağlaşarak gülüşerek tartısarak kendinle
Senin senden başka kimin varki bulasın...
Düşmanlarının saldırılarından yuvarlandıkca yerlere
Tutup kendi saclarından kaldır kendini
Seni sana bildirecek kimsen yok başka kendinden
Ölünce senin bile haberin olmayacak öldüğünden
Haber ver kendineki öldüğünü bilesin
Kimin varkı senin sana öldüğünü söylesin ...
Kendi kendinin hem konuğu hem ev sahibisin
Zamanın varken ağırla kendini sarılıp öperek
Biliyorsun nasıl olsa yakın o gelecek
Kimileri diyecek,
Daha şimdiden sev kendini sev kendini sev,
Kimin varki senin seni senden baska sevecek.
-
Gecenin bir zamanı evine gelince
Kilitte duyuyorsan anahtarın sesini
Anla ki yalnızsın
Elektrik düğmesini çevirince
Çıt diye bir ses duyuyorsan
Anla ki yalnızsın
Yatağına yatınca
Yüreğinin sesinden uyuyamıyorsan
Anla ki yalnızsın
Odanda kâğıtlarını kitaplarını
Duyuyorsan zamanın kemirdiğini
Anla ki yalnızsın
Bir ses geçmişlerden
Çağırıyorsa eski günlere
Anla ki yalnızsın
Değerini bilmeden yalnızlığının
Kurtulmak istiyorsan
Kurtulsan da yapayalnızsın
-
Canalıcıma,
Uykumdayken, kancikçasina baskin verme! Gelince de,
saygisiz konuklar gibi oturup,
yerlesip, siftinip çöreklenme! Seni bir müzmin
tedirginlik olarak derime yapismis,
canima sivismis olarak kendimde duymayayim.
Düsün ki ben seni, varligimin bilincine vardigimdan
beri beklemekteyim.
Bunca zamandir beklenen bir konuga yarasir bir
sayginlikla gel!
Sana olan saygimi yitirtme bana.
Gürültülü patirtili gelme! Kimseler duymasin
geldigini.
Bir sen bil, bir de ben bileyim, yeter.Gelisin,
herkesleri ayaga kaldirmasin.
Tam bana göre, bana uyan bir davranisla gel.
Sessiz, sürdügüm bunca yillik yasamima yarasacagi üzre
suskun, gel.
Çünkü benim için geleceksin, beni almaya geleceksin,
baskalarini tedirgin etmeye degil.
Uykumda birden bastirma ki, bunca yildan beri gelisini
gözledigim en gerçek
ve en son konuguma göstermem gereken saygida bir
eksikligim olma-sin.
Saygiyla ayaga kalkip seni buyur edeyim.
Almak istedigini, sana onurla kendim sunarak vereyim.
Bir yasam boyu çektiklerimi az bulup, bana bir de sen
çektirmeye kalkma!
Her ne çektimse hepsine güleryüzle katlandim, onlari
salt kendim bildim.
Üzünçlerimi kendime sakladim, sevinçlerimi el'le
bölüstüm.
Sonum da böyle olsun isterim. Bilirim güçlüsün.
Kimselere egilmemis basim,
senin önünde egilebilir, ama bunu bana yaptirtma! bana
yasamimi yadsitip,
sonumda beni kendimden utandirtma!
Senin amasizligindan böyle bir yigitlik bekliyorum,
bana önünde bas egdirtme.
Güleryüzle gel, gülümseyerek karsilayayim seni...
Dimdik yasadim, sen de beni dimdik kucakla, al ***ür.
Pusu kurma, arkadan vurma.
Ayakta karsilasalim soylucasina... Öyle çelebicesine
gel ki,
seninle gitmek için istekleneyim.
Senin gelisinle ikimizin birden gidisi bir olsun.
Simdi var, simdi yok olalim.
Bekletme beni.
Elini çabuk tut.
Her sey birdenbire olsun.
Sen öyle bir kesin gerçeksin ki, sana yalan da
söylenemez.
Bütün yasamimda çagdaslarimdan hiçbirini
kiskanmadigimi bilirsin;
iyi yürekliligimden degil, hiçbirini kendimden büyük
görmedigimden...
Yine bilirsin, yaptiklarimla da, yapmayi tasarlayip
dahaca yapamadiklarimla da böbürlenirim.
Bana verdigin mühlet içinde, tasarladiklarimi
yapamadimsa, evet, suç kim-senin degil, benim...
Bu ceza yeter bana; çünkü acisini duyanlar için
cezalarin en agindir.
Herkes gibi ben de seninle ilk ve son olarak yalniz
bikez karsilasacagim.
Bu karsilasmamiz, nerede, ne zaman, nasil olsun diye,
zaman zaman çok degisik istekler geçirdim
içimden.Kahraman olmak istedigim dönemlerim
oldu.Kahramanlar ilk savaslarinda ölmeyen,
son savaslarinda sag çikmayanlardir.
Seninle son savasimda karsilasmayi istedim bir
zamanlar.Savasin bir yasam boyu sürdügünü,
yasadikça sonu olmadigini bilmiyordum.
Sonsuzca süren bu savasimin öyle bir yerinde gel, öyle
bir güzel gel ki,
sana gülümseyerek elimi uzatip, 'Merhaba! '
diyebileyim.
Bir zamanlar da, uzun uzun yasayip bitkisellige
dönüsmeyi, bitkisel yasamimda gelisini bile bilmemeyi
istedim. Simdiyse, ne kahramanlik gösterisinde, ne
bitkisel bitikligimde gelmeni istiyorum. Dilersen, en
beklemedigimi sandigin zaman gel. Beni hiç
sasirmayacaksin, çünkü hep aklimdasin, beynimde bir
kiyma gibi... Korkmadan bekliyorum, gel!
Nice yasadimsa, seninle basbasa, disdise dögüstüm.Pek
çok kez yen-digim de, yenildigim de oldu.
Canim ki en kutsal olan her seyim benim, onu elbet
bana yakistigi gibi, ayakta, saygiyla,
yigitçe vermek isterim; teslim olmadan...
Bir armagan gibi vermek canimi!
Sen de yenigin kalemini ki o kalem hep kiliçti-
teslim alirken iki elinle basinin üstüne saygiyla
kaldirarak al beni!
Lekesiz, ariduru, yasami süresince hep kendi kendini
aritan bir cana,
saygili ol, benim sana saygili oldugum gibi.
Kimselere demedim, sen de kendine of dedirtme bana.
Ne kahramanlikta, ne bitkisellikte, iste simdi oldugum
gibi bir sira, elimde kalem,
önümde kâgitla daktilom, böyle bir zamanimda gel!
Istersen gece, istersen gündüz, istersen yazin,
istersen kisin gel; kapim da,
yüregim de her zaman açik sana!
Yeter ki, kendi gözümde kendimi küçültme bana,
kimseden su istetme, yardim diletme bana...
Seninle yigitçesine dögüsmedim mi? Bunlari istemeyi
haketmedim mi?
Bana ille de of dedirtecek isen, hiç olmazsa bunu
ikimizden baskasi duymasin.
Bunca yil durmaksizin karsi karsiya savasmis iki
savasçiyiz.
Üstelik benim savasim, seninkinden çok daha
yüceydi.Çünkü sen, sonunda nasil olsa utkunun
senden yana olacagini biliyordun.Oysa ben, sonunda
nasil olsa yenik düsecegimi biliyordum.
Yenilecegimi bile bile, ama hiç yenilmeyecekmisim
gibi, beni yenecek olanin üstüne üstüne
varmadim mi? Bir an olsun korktum mu ya da kaçmayi
düsündüm mü?
Birazcik daha yasayabilmek için, birazcik daha iyi
yasayabilmek için, bunca güzelim
bu yeryüzü ugruna bile, sana bir kirpi ödün verdim mi?
Yasamayi haketmeye çalistigim gibi, ölümü de haketmek
istiyorum
Bu hakki bana tani? Çünkü, bu sonsuz güzellikler açan
güzelim dünyaya;
ben de gücümce güzellikler katmaya çalistim.Bir güzel
ada, atlasta görünmeyecek denli
küçük diye yok sayilabilir mi?
Benim katkim da atlasta görünmeyecek denli küçücük
olsa da var.
Ne mi yaptim?
Ortaçag simyacilari tasi altina çeviremedi.Ama ben bir
simyaciyim,
gözyaslarimi gülmeceye çevirerek dünyaya sundum.
Saygiyla gel, bekliyorum.
-
Her şeye boşver, dolu dolu yaşa.
Madem ki bir aşkın var, ne güzel, tadını çıkar.
Sanki ayıp bir şeymiş de utanıyormuşsun gibi
yazmışsın bana.
Her şeye boşver ve aşkı yaşa.
İlle de büyük aşk olması gerekmez;
yaşanan her aşk büyüktür, yeter ki tadını çıkarmasını bil.
Çok büyük umutlar bağlama, yarını hiç düşünmeden,
günü gününe sev, sevginin tadını çıkar.
Sevgide geleceği düşünürsen aşkı, bombok edersin. Sakın haaa.
Sonsuz, monsuz diye karşındakinin başını yeme.
Her şeye boşver öylesine sev ki,
sevdiğini bile umursama, salt kendin için sev,
bencilce yaşa aşkı, bütün maddesiyle.
Yaşamdan elinde kala kala salt yaşadığın
sevgiler kalır sonunda, ne şu, ne de bu.
Bütün onlar, aşkı yaşamak için gerekli olan
Ne yazık ki gerekli olan gereklerdir.
Aslolan aşktır yaşamda.
Dolu dolu, dolu dizgin, zilzurna, saniye saniye
aşkı yaşayarak sev.
İki yıl, üç yıl sürecek diye umutlanıp enayilik etme
İster sürer, ister sürmez, Sen o anı yaşa yeter ki.
Yitirdiğin zaman yaşadıklarını kazanmış olacaksın
Sonunda elbet yitireceksin, ama yitireceğini hiç
düşünme; çünkü aynı zamanda kazanmışsındır da.
Anılar kazanıyorsun daha ne
İç o zaman, sarhoş ol.
Yüce şeyler düşünme severken,
sevgiyi berbat edersin; çünkü sevginin
kendisinden daha yüce bir şey olamaz.
Aferin sana seviyorsan, seviliyorsan.
Sakın kuşkulara kapılma.
Karşındakini didikleme, yiyip bitirme.
Türk gelenekleri, görenekleri öyle,
Sakın bu aptallığı yapma.
Severken yirmi yıl sonrasını değil,
yirmi dakika sonrasını bile düşünme,
sevinin içine edersin.
An an yaşa, derin derin hem de,
Afferin sana.
Çok sevindim. İşe güce boşver.
Artık sana ne Surnameyi,
ne de başka şeyi soruyorum.
Keyfince yaşa, sevv... sevildikçe sev,
sevilmeyince de tastamam boşver ve
o zaman o güzelim yalnızlığına sarıl.
O yalnızlık ki, bütün sevgilerden daha güzeldir
ve sonunda onun koynuna girmek için
kendi kollarımızla kendimizi sararız.
O zaman da hiç üzülmeyeceksin.
Çünkü nasıl olsa, sığınacak bir yalnızlığımız var
günün birinde anamız bile bizi bırakır gider
ama o yalnızlığımız, biz yaşadıkça bizi hiç bırakmaz.
Severken bunları düşünme, lütfen yarınsız sev....
Hadi, sevgiyle öperim.
Yaşa sen....
-
Islak kirpiklere takıp kalan
Zamana meydan okuyan
Biz de öylesine yasadık seninle
Öylesine sevdik
Hatırla askım...
Kahır dolu rüzgarlar esiyor içimde
Yıkılıp kalıyorum bu sagır aksamlarda
Beni sensizlige nikahladılar
Yenildim duygularıma
Yenildim gururuma aglayamadım
simdi sanadır bu aglayısım
Hatırla askım..
Gözümde daglar gibi büyüyor hasretin
Gelip gelip özlemin doluyor içime
Yoklugunda sair kesildi gönlüm
Artık hep hüzzamdan çalıyor sarkılarım
Sen de nasıl sever nasıl söylerdin
Hatırla askım..
Oysa nelere katlandı bu gönül
Ne acılara halay çekti bu yürek
Ne ihanetlere gülüp geçti bu gözler
Bir yokluguna alısamadım
Bir de sensiz bu aksamlara
Unutamam demistin giderken bana
Ben de unutamadım
Bu bizim son yeminimizdi
Hatırla askım..
Biliyorum simdi saçlarını yaban eller oksuyor
Gözlerine baska gözler gülüyor
Gözlerin ki gördügüm gözlerin en güzeliydi
Varsın adı hasret olsun artık bu sevdanın
Varsın sonu ayrılık olsun bu romanın
Bitmedi bitmeyecek bu sarkım
Nerede olursan ol
Kiminle olursan ol
Hatırla askım..
Hatırla
Yanındayken bile özlerdim seni
simdi içimde bir baska yangın
simdi gözlerimde en ıslak bakısın
Ölmek kaderde var biliyorum
Her seyin sonu yakın
Ama sen de bil ki
Yagmurlarca sevdim seni
Yagmurlarca sana yandım
Hatırla derya gözlüm
Hatırla Askım..
-
Bazı duygular vardır anlatılamaz, anlaşılır sadece.
Sevenin sevdiğini bilmesi kadar, sevilen de anlar sevildiğini.
Sevgi her zaman belirli kelimelerle söylenmez.
Çoğu defa bir bakış yeter de artar bile...
Yeryüzünde hiçbir kuvvet insanoğlunu
sevme hakkından alıkoyamaz.
Sevmek çoğu zaman var olmaktır.
Sonunda bizi yok olmaya ***ürse bile.
Ben şimdi varım ve seni sevmek hakkımı kullanıyorum.
Sen bile buna karşı koyamazsın.
Sana gelinceye kadar sonu gelmez bir arayıştı sevgilerim.
Bir zaman başkalarında aradım seni,
başka yüzlerde, başka ellerde aradım.
Aldandım, fakat birgün seni bulmak ümidini kaybetmedim.
Nasıl olsa gelecektin birgün.
Ve işte geldin de!
Bana tatmadığım hüzünleri tattırmaya,
bilmediğim kederleri öğretmeye geldin.
Acıdan yana ne kalmışsa yaşamadığım
hepsini bir bir sen yaşatacaksın bana.
Birgün yaşamanın gereksizliğini de senden öğreneceğim.
Bu selin akışını hiçbirşey duduramaz artık.
Ummadığım ve ummadığın bir anda çıktın karşıma.
Coşkun ırmaklar gibi, amansız seller gibi geldin,
mutlaka yıkarak ve benden birçok şeyleri
beraberinde sürükleyerek gideceksin.
İşte o zaman yoklukların
en dayanılmazı ile karşı karşıya kalacağım.
Ergeç gideceksin; beni anlayamadan,
beni sevemeden gideceksin.
Yalnız bir iç kırıklığı kalacak senden,
tesellisiz bir hüzün kalacak.
Yıllardır aradığım sendin
ama sen gittikten sonra başkasını aramayacağım.
Gelmeyecek bile olsan, ömrümün sonuna kadar arardım seni
Ama geldin bir kere; ister bilerek gelmiş ol, ister bilmeden...
Geldin ya!
Şimdi herşey güzel seninle.
Yürümenin, konuşmanın,
nefes almanın bir başka anlamı var artık.
Sen varsın ya, herşey bambaşka gözlerimde
-
Içimde bir ümit var onun için burdayim,
Belki gelirsin diye senin için burdayim
Vakit çok geç olsa da, gönlüm mahzun kalsa da,
Yine ayni masada senin için burdayim
Burada izlerin var
Islanmis gözlerin var
Verdigin sözlerin var
Onun için burdayim
Inan ki sensiz canim, mutluluga düsmanim,
Affet beni pismanim demek için burdayim
Elini elime alip öylece bir an kalip,
Sana son kez sarilip ölmek için burdayim
Burada izlerin var.
-
Gözler önünde işte
Gittikçe arınıyorum kendimden
Her giden güzelleşir
Gidiyorum güzelleşmek için
Unutulsun diye çirkinliklerim
Gelecek birisi güzeldir
Gelince güzel değil
Hele gelmişse çirkin
Yaşam, ölüm gelecek diye güzel
Ey güzeller güzeli beklediğim
Kaç saatim, kaç dakikam ya da saniyem
Artık ne gelmek ne de gitmek
Yaşamın en zor yani beklemek
Hiçbirimiz beklemedik doğmayı,
Doğduğumuzdan beri beklediğimiz
-
Senin seyircilerin düşman
Senin yargıcıların düşman
Öylesine yenmek zorundasın ki
Kıl payı bırakmadan
Sayısız genlerle donatmalısın
İmgeden kristallerini
Ki kamaşsın gözleri
Yüreğinden yansıyan ışıltılardan
Elmasını öyle yontmalısın ki sözcüklerden
Bakırı kükürdü çevirip altına
Ki gözlerini alsınlar da kör olsunlar
Kanının akkora kesmiş parıltılarından
Her şair gibi değilsin sen
İşin zor ki ne zor
Yargıcıların bakışlarında parlıyor
Keskin dişleri köpekbalıklarının
Her şairin bir çalgısı var
Senin tek çalgından duyulmalı orkestralar
Her şair senin gibi değil
İşin zor ki ne zor
Seyircilerin tırnakları sende
Yargıcıların dişleri sende
Her şairin bir sesi var
Senin sesinden haykırmalı korolar
Yine de yenik sayarlarsa
Yok sayarlarsa yine de
Öylesine yok olmalısın
Taksınşar nişan diye cinayetlerini
Şiirin koynundayken suç üstünde
Seni boğdukları zaman
-
Gözlerine bakarken
güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma,
bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde
kayboluyorum...
Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum,
durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin:
sırrını her gün bir parça veren
fakat hiç bir zaman
büsbütün teslim olmayacak olan..
-
Hep bir gölgeyle saklandı yüzüm fark edilmedim
Kimi mutluluktan derdi kimi umutsuzluktan
Bense bilirdim senin gibi, yıllar öncesi
Alnımda seken bir kurşunun parlamasından
Alnımda seken o kurşunun
Beni hayata bağışlamasından
( Durur izi sol üst köşesinde alnımın
Yaşama atılmış bir çentik gibi )
Hep bir gölgeyle saklandı yüzüm fark edilmedim
Güneş doğudan doğardı sırtımı ona verirdim
Güneş batıdan batardı sırtımı ona verirdim
Tepede yükselirdi güneş her öğle vakti
Bir saçak altı bulur beklerdim
Uzasın diye gölgem - uzardı gölgem
Uzasın diye gölgem - uzardı gölgem
( Gölgem uzundur günahlarım gibi
gölgem uzundur günahlarım gibi )
Öyle de denir ki doğrudur :
Gölgesi uzun olur hayata kısa gelenlerin gövdesi .
İstemekle,
İnsanın başına gelmesi arasındaki fark! işte bu :
Hayata kısa kalan bir adamın uzun gölgesi ...
-
Bir çığlığın izdüşümündeyiz sarmaş dolaş
( o çığlıkla adımlamıştık sokakları )
- Her şeyi karartabilirler ama güneşi asla ,
diyor bir arkadaş kaç gündür
dünyayla tek bağımız güneşin ışıkları
bir çığlığın izdüşümündeyiz sarmaş dolaş
( o çığlıktı ürküten karanlığı, yıkacak )
dilsiz acılarla eriyor yüreğimiz
bulutların gölgesi en son
ne zaman düşmüştü gözlerimize
- Yağmur yağacak, diyor bir arkadaş
hangi yağmur silebilir acılarımızı
bir çığlığın izdüşümündeyiz sarmaş dolaş
( o çığlıktı soluk soluğa yaşanan )
bütün inançlarımız çürütülmek isteniyor
bütün duygularımız
dilsiz acılar büyüyen yüreğimiz
bulutların gölgesi yağacak yağmur
güneşin ışıklarıyla soluk alıyoruz kaç gündür
bir çığlığın izdüşümündeyiz sarmaş dolaş
( o çığlık çınlar şimdi yüreklerimizde )
- yenilmeyenler savaşmayanlardır ,
diyor bir arkadaş , insanca yaşamanın onuru için
kaç gündür aç ve susuz: - yaşıyoruz ! yaşıyoruz !
-
Elveda demek sana
Dilim varmasada elveda demek
Gözlerim gözlerine,
Ellerim ellerine,
Yüreğim sevgine muhtaçken
Kurumuşken dudaklarım
Toprağın suya hasreti gibi
Sana hasretken bedenim
Bütün hasretimi sele vermek
Çaresizliğimi anlatmak dağlara
Kuşlara vefasızlığını
Sevgimi rüzgara salmak
Elveda demek sana
Elveda
-
Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
Bil ki seni düşünüyorum
Bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin,açıl
Örtün karanlıkları masmavi denizlerde
Ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl
O bütün özlemlerin koyulaştığı yerde
Bil ki seni bekliyorum
Bir sabah gün doğarken aç perdelerini,bak
Sevinçle balkonuna konuyorsa martılar
Kendini tadılmamış derin bir hazza bırak
Dökülsün dudağından en umutlu şarkılar
Bil ki seni istiyorum
Gecelerden bir gece uyanırsın apansız
Uzaklarda elemli,garip bir kuş öterse
Bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız
Ve bir gün kabrimde bir sarı çiçek biterse
Bil ki seni seviyorum.
-
Yokluğunda ne ateşleri hasretimle yaktım da
Bir seni yakamadım, beni yaktığın gibi
Çölde su, mahpusta gün, oruçta ekmek gibi bekledim seni
Sense araya korkular koydun.
Yasaklar koydun...
Şimdi nerdesin diye sakın sorma
Sen çağırdın da ben gelmedim mi?
Sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara,
Yağmurlu havalara...Bu kasvetli akşamlara
Sen varken
Bakıp içlenmezdim tren istasyonlarına
Otobüs duraklarına...
Sen varken ayrılanlara ağlamazdım...
Yıkılmazdım biten sevdaların ardından
Gidenlere küsmezdim
Kalanlara acımazdım...
Sen varken böyle üşümezdim-titremezdim
Masumdum, çocuklar gibi
Böyle delirmezdim-küfretmezdim...
Hele ölmeyi hiç düşünmezdim.
Şimdi soruyorum sana
Adı sevdaysa bu cehennemin
Sen yaktın da ben yanmadım mı?
Biliyorsun
Bütün acılarına 'yeşil ışık' yaktım olmadı
Bütün korkularına'arka çıktım'olmadı
Dağlara merdiven dayadım olmadı
Haziranda kar oldum yağdım avuçlarına olmadı
Sevdim olmadı -yandım olmadı-taptım olmadı
Artık benden pes
Bu aşkın biletini istediğin gibi kes
Nasılsa gidiyorsun
Biliyorum git...
Ama ardında
Ağlayan bir çift göz
Paramparça bir yürek
Ve yıkılmış bir dağ görmek istemiyorsan
Çek silahını-daya sırtıma
Titrersem namerdim...
Sen vurdun da ben ölmedim mi?
-
gittin
düşlerin sarkıyordu sırt çantamdan
eylüldü ve ağaçlar bir hüzne soyunuyordu
en küçük bir şaşkınlık bile duymadan
çocukluğunda unuttuklarını almak için geri
herhangi bir sokak lambasının
sana yanmayan yüzüne verip yüzümü
ellerime düşürdüm gizemli çiğ damlalarını.
gittin,
düşlerin sarkıyordu sırt çantamdan
eylüldü ve havada kendini asanların çığlıkları asılıydı
siyah bir perde inmişti aramıza, gece
geride denizin bitmez tükenmez çağrısı
ağlayan nergisler, çatırdayan gemici türküleri
suyu yırtan kulaçların bir de
ancak kendine dönen argonatlar.
neydi?
tükendiğini sandığımız, sonralar mı?
gecenin gözlerini bağladığı an duydum
keskin bir jilet ağzında damarlarının sesini
pelte pelte dökülüşünü yosun yapraklara
duydum, avuçlarında çırpınan kalbimin yalanlığını
sahi ben mi "öldüm cesedimi görmedim.
biliyorum,
her gidiş başlangıcıdır geri dönüşlerin, duyuyorum
avuçlarımı yakan sesinin kor yalnızlığını
bir balığın aradığını kovuklarda
-bıçkın bir balıkçı ağında unuttuğu-
ve söylencelerini deniz kızlarının.
-
Ne çok özledim seni bilsen
ne çok arıyorum seni solgun palmiyelerin gölgelerinde
ne çok arıyorum seni ifade yoksunu lal sokaklarından
sağır sultanlardan
acıya hüküm giymiş sevdaların ayak izlerinden
kaldırım taşlarına sinen dolunay sessizliğinden çiçeklerden
her tüyünde alacalı umutlar şavkıyan kuşlardan
ne çok özledim seni bilsen
gecenin titrek kanatlarında hüzne çalarken denizin mavisi
yıkıp yalnızlığın acımasız duvarlarını
tutup sana gelmek isterdim.
henüz uyku sersemiyken yıldızlar
doğmamış başakları okşarken bir rüzgar
ak bir güvercin kanadına salıp yüreğimi
nisan yağmuru gibi yağmak isterdim
teninin karanfile çalan kokusuna
ve bir hançer gibi ansızın girip düşlerine
sesinin aksi sedası olmak isterdim
bir meltem esişinde
ne çok özledim seni bilsen
bir görebilsem yüzünü beklenmedik bir şehirde
ne yaprak düşer sonbaharda inan ne yağmur
ne acı kalır yürekte ne gözyaşı
bir değse gözlerin gözlerime
ne hüzün kalır gecemde ne matem
ne asiliği kalır denizin ne hırçınlığı
ne çok özledim seni bilsen
yitirilmiş sevdaların harman alevi
düşlerinde pusudayım
kulağım kirişte ellerim tetikte
gözlerim ufukta dalgalanacak
o kızıl saçlarında
-
Hepsi Bu
.
Değişen ben değilim
dönüşen savaş
yaşlanmakla ıslanmak aynı şey:
bir yağmurun gölgesinde ihtiyarlanmak
şimdi ölüm bile yetmiyor
acılarımızı tartmaya
dostlar
alıngan bir sahili pinekliyorlar
bir merhabayı bıçaklar gibi artık
selamlaşmalar
değişen ben değilim
döğişen savaş
artık zaman bile yetmiyor
yaşadığımızı sanmaya
yine de ışıklar bu kenti
güzelmiş gibi gösteriyor
geceleri...
geceler...
yani
Ahmet Haşim in kafiyeleri...
seni aklıma düşüren
yerçekimi değil
yalancı yıldızlar
öyle uzaksın kı
üflesem soğuyacaksın
sarılsam okyanus
bir aşka yetecek kadar
ve anımsatacak kadar
sebepsiz bir ölümü,
acılarımız
ve kafiyelerimiz var...
işte hepsi bu kadar.
-
Bu sehrin bütün sokaklarina sinmis yalnizligim
Sensizligin köse basindayim
Avuçlarimda kirik dökük pismanliklar
Avuntusuz çikmazlara dogru yürüyorum
Bütün umutsuzluguma inat
Yine seni ariyorum...
Dudaklarimda bildigin o islik
Sokak lambalarina siginiyorum
Hafiften bir yagmur agliyor benimle
Bir deli rüzgar saçlarimda
Yalnizliktan üsüyorum
Bulamayacagimi bilebile
Yine seni ariyorum...
Anlatacak nelerim var bir bilsen
içimde ihtilaller kopmus
Kendime sürgüne verdim
Mutlulugum çoktan iflas etmis
itiraza hakkim yok biliyorum
Beni savunmak sana düstü
Seni ariyorum...
Yarim kalmis siirlerim gibisin
Yasanmamis çocuklugumsun anilarimda
Öylesine eksigim sensiz
Öylesine sahipsiz
iste bütün umutlara havlu attim gidiyorum
içinde geç kalmisligin çaresizligi
Çocuklar gibi agliyorum
Ve gel görki her damla gözyasimda
Yine seni ariyorum.
-
içimde bir sonbahar
savrulan umutlarim dallarindan
yaprak yaprak dökülüyor
içimde sapsari bir sevda
kendi seçmedigi bir kadere boyun egiyor...
bu yorgun argin inen güz aksaminda
beni hüzünlendiren Eylül degil
yollarimizin ayrilmasi bir yerde
simdi gönlümde yorgun bir hazan
ihanetlere kapisini araliyor
ve kalemimin ucunda bir sevda intihar ediyor...
sözlerin beni terkettigi bu saatlerde
ates böcekleri sönerken bir bir gözlerimde
yakamozlarin denizlere yazdigi,
rüzgarin söyledigi bir masal gibi
düslerinden akip gidiyorum sessizce...
dalgalarin kiyiya vurup agladigi yerde
köpükler sahillere çizmeyecek resmimi
sesim çinlamayacak martilarin çigliginda
sarhos hazanin serseri rüzgarlari
adimi fisildamayacak bir daha kulaklarina...
içimde hüzzam bir sevdanin sessizligi
elimde solmus küçük bir resmin
kalbimde durmadan kanayan yara
ve yastigim islanirken gözlerimin yagmuruyla
bir Eylül daha kapaklanip yikiliyor
yüregimin kaldirimlarina...
simdi bagira bagira aglamak yakisir bana.
-
Bir yerde buz yastıkların
Bir yerde taş duvarların
Bir yerde karanlık gecelerin
Bir yerde sırtımıza saplanan hançerlerin
İpek bir mendil olup
Gizlediği gözyaşlarımızın
En saf sığınağı bu mısralar
Evet herkes bir yerde mutlaka ağlar
Ama unutmayın ki;
"Erkekler hep yalnız ağlar"
Kimi zaman dönüşü olmayan bir meleğin
Kimi zaman zehirli bir çiçeğin
Kimi zaman yasak bir sevdanın
Kimi zaman ulaşılmaz bir kadının
Ardından ağlar...
Ve işte o zaman Ahmet Selçuk İlkan
O ASİ yürek bu yangınları
Sayfa sayfa kitaplara
Satır satır şarkılara
Mısra mısra şiirlere koyar...
İşte o yangınlardan alevler...
İşte o yangınlardan volkanlar...
"Erkekler Hep Yalnız Ağlar"
-
Sakin göllerin kuğusuyduk,
Salınarak suyun yanağında.
Ve okşayarak nilüfer saçlarını gecenin.
Sonumuzun adım-adım
Yaklaştığını görürdük...
Yarılan ekmeğin buğusuyduk;
Paylaşılan zeytin tanesinin,
Yüzümüze saldıran yağmur avanesinin.
Biz hep üşüyen burnumuzu
Avucumuzda hohlayarak yürürdük.
Hiçbir hesabımız yoktu kimseyle.
Hiçbir aykırı yanımız,
Hiçbir yalanımız...
Gözüm yaşarıyor,
Yüreğim kanıyor...
Olmasaydı sonumuz böyle!..
Biri, saksımızı çiğneyip gitti.
Biri, duvarları yıktı,
Camları kırdı.
Fırtına gelip aramıza serildi.
Biri, milyon kere çoğaltıp hüzünleri
Her şeyi kötüledi,
Bizi yaraladı...
Biri şarabımızı döktü,
Soğanımızı çaldı.
Biri, hiç yoktan vurdu,
Kafeste garip kuşumuzu!
Ciğerim yanıyor,
Yüreğim kanıyor...
Solmasaydı gülümüz böyle!.
Dağlarda çoban ateşiydik,
Sarmalayarak acı bir sevda masalını
Ve hıçkırarak
Hırçın rüzgârların kavalını...
Namlunun, bağrımıza
Sinsice sokulduğunu bilirdik...
Ceylanın pınara inişiydik,
Vedalaşan birkaç damla gözyaşının;
Tenine kan bulaşan
O masum çakıl taşının...
Oysa biz dualarımızda hep
Birbirimizden daha önce
Ölmeyi dilerdik...
Bazı sorumluluklarımız vardı,
Hayata ilişkin.
Bazı basit sorularımız,
Anlaşılır bazı sorunlarımız...
Göğsüm daralıyor,
Yüreğim kanıyor...
İncinmeseydi gençliğimiz böyle...
Birer yolcuyduk,
Aynı ormanda kaybolmuş.
Aynı çıtırtıyla ürperen birer serçe.
Hep aynı kaderde buluşurduk
Sevmeye tutuklu gibi...
Birer tomurcuktuk hayatın kollarında.
Birer çiğ damlasıydık,
Bahar sabahında,
Gül yaprağında...
Dedim ya,
Hiç yoktan susturuldu şarkımız!
Yüreğim kanıyor,
Yüreğim kanıyor...
Bitmeseydi öykümüz böyle!
-
Ne Olacak Halim
Sen bu satırları okurken ben cok uzaklarda olacağım...
Böyle başlardı bütün bildiğimiz mektuplar,
Biliyormusun? Bu ikimizin hikayesi,
Şu anda nerdesin, ne yapmaktasın;
Bildiğim yerlerdemisin yoksa hiç görmediğim bir evin penceresinde mi,
Sevdiklerin özlemi sardımı nicedir kalbini,
Pişman mısın başlamadıkların için, iç cekiyorsundur şimdi
Düşünüpte yazmadığın yazıpta yollamadığın mektupları saklıyormusun hala,
Kafanda hep aynı cümle biliyorum ne olacak halim,
Ah, biriktirdiğimiz bütün hevesler nasılda hızla tükendiler.
En çok kimi özledin, en çok neyi bekledin?
Şimdi düşlediklerimin neresindesin...
Dedim ya.
Bu ikimizin hikayesi...
Islandımız bütün yağmurları, dudak kanatan kalpli sızı aşklarımızı,
Bizi buluşturan kaldırımları,
İşte bütün bunları bütün bunları yazıyorum.
Ben unutmadım diye
Hatırlıyormusun sonunu değiştirmediğimiz filmleri
Hayatın gerceğidir sandığımız kabullenilmiş yenikliği
Bir ağızdan söylediğimiz en kahraman cenkliği,
Büyürken vazgectiklerimizi yada vazgeçittirdikleri seyleri,
Ne Olacak Halim...
Çabuk mu büyüdük dersin
Biliyorum..
NE Olacak Halim...
Sen bu satırları okurken, ben nerde olacağım kim bilir.
Neleri bırakmış olacağım birde,
Ne aşkları
Ne başlangıçları
Ne ayrılıkları tıpkı senin gibi.
Biliyormusun...
Tek sorum var kendimle şimdi
Ahhh
Ne Olacak Şimdi Halim....
-
Kimseye Soramıyorum Seni
kirlenme diye hiç öpmedim ya...
belki başkasını seversin diye,
hiç söylemedim sana sevdiğimi.
bilmiyorsun,
boğazımda düğümsün!
yutkunsam gideceksin,
yutkunmasam...
ölürüm..
-
Sen benim hiçbir seyimsin
Yazdiklarimdan çok daha az
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Lüzumundan fazla beyaz
Sen benim hiçbir seyimsin
Varligin yoklugun anlasilmaz
Galiba eski liman üzerindesin
Nasil karanligima bir yildiz olmak
Dudaklarinla cama çizdigin
En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kiz uykusu bulmak
Yalnizligi öldüresiye çirkin
Sabaha karsi öldüresiye korkak
Kulagi çabucak telefon zillerinde
Sen benim hiçbir seyimsin
Hiçbir sevismek yasamisligim
Henüz bos bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Ne çok çigliklarin silemedigi
Zaten yok bir tren penceresinde
Sen benim hiçbir seyimsin
Yabanci bir sarki gibi yarim
Yagmurlu bir agaç gibi islak
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Uykumun arasinda çagirdigim
Çocukluk sesinle aglayarak
Sen benim hiçbir seyimsin
-
Unut demek kolay gel bana sor bir de
Unutamiyorum iste unutamiyorum
Bir sey var suramda beni kahreden
Suramda tam yuregimin ustunde
Cakili duran bir sey var
Elimde degil sokup atamiyorum
Dalip dalip gidiyor gozlerim derinlere
Kimi gorsem biraz sana benziyor
Seni hatirlatiyor su bulut su gokyuzu
Su kayalari doven deniz
Su huzunlu melodi su napoliten sarki
Bir zamanlar beraber dinledigimiz
Boyuna seni dusunuyorum durmadan usanmadan
Simdi diyorum o ne yapiyor acaba
O guzelim gozleri kime bakiyor
O canim elleri nerde
Oysa gunler o gunler degil
Aksamlar o aksamlar degil
Ve kalan simdi sadece ozlemin gecelerde
Durup durup seni buyutuyorum icimde
Seninle acilar buyutuyorum
Yeni yeni kederler buyutuyorum dayanilmaz
Kirli sular yuruyor iliklerime
Bir zehir karisiyor kanima anliyor musun
Bir daha gorsem seni diyorum bir daha gorsem
Bir gun olsun bir dakika olsun
Unut demek kolay, gel bana sor bir de
Hatirladikca gozyaslarimi tutamiyorum
Dilimin ucunda sen
Basimin icinde sen
Kader misin, ecel misin nesin sen
Unutamiyorum iste unutamiyorum
-
Seni Seviyorum Demek Isterdim
ölesiye bir duyguyla,
taparcasina dil dökmek
ve saçlarim agarmadan söylemek isterdim
seni sarmak isterdim sonsuzlukla
delicesine sevmek
bir sarhos gibi adini sayiklamak
ve bagirarak kollarinda ölmek isterdim
gülüm .
-
Yillardan beridir agaran teller,
Bu aksam parildar sakaklarinda.
"Bu gece ömrümün en son demi, der,
Büsbütün agarsin varsin yarin da..."
Çirpinir gögsünün içinde kalbi,
Bir yasli agaca sinen kus gibi.
Nedir bu esrarli halin sebebi?
Neden parliyor gözler?...Bir oda:
Yaslanmis, altindan ipek bir sedir,
Bir kiz ki ay ondan beyaz degildir.
Öptükçe agaran bir gül denilir.
Ihtiyar bülbülün dudaklarinda..
-
Ne kadar geçti aradan ?
Bilemiyorum.
Özlemin çig gibi büyüyor
Dayanma gücünü bulamiyorum.
Yalnizca avunuyorum.
Ellerini tutamasamda
Bakislarin hep gözlerimde duruyor
Agiz tadim bozuk dedimsede
Inanma
Dudaklarinin tadini unutamiyorum.
Gögüslerini avuçlamak
bazi bir bir emmek istiyorum
Buz kesildigim oluyor bazen
sana sarilip uyuyorum.
Tüm bunlar yetmiyor ama
Seni ara sira gözlüyorum da
Nasil bir duygu anlamiyorum
Kahroluyorum.
Sana müthis kizdigimda oluyor bazen
Iliklerim sizliyor seni animsadigimda
diri, dip diri oluyorum
Allah belani ver(me)sin
Seni özlüyorum seni istiyorum.
-
Yorgun bir hasretle dönersen bir gün
Beni burda degil kalbinde ara! ..
Ne kadar yikilmis olsan da o gün
Beni bende degil kendinde ara! ..
Saçinda beyazlar taradigin gün
Maziyi yeniden aradigin gün
Hiçkira hiçkira agladigin gün
Beni gözyasinda gözünde ara
-
Daha dün diyorsan geçen yillara
Gözlerinde anilar hala yesilse
Ve hala islaksa kirpiklerin
Bekle geliyorum...
Birakip bütün mutluluklari
Birakip bütün güzellikleri bir yana
Bekledinse yollarimi
Bekle geliyorum...
Isyan edip agladigin mevsimlerde
Askimla silebildinse gözyaslarini
Sevemedinse benden baskasini
Bekle geliyorum...
O bensiz gülüsler avutamadiysa seni
Dindiremediyse hasretini yillar
Ve bir türlü unutamadinsa beni
Bekle geliyorum...
-
Gitgide alışıyorum sana....
Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz...
Ellerin ellerimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin...
Yanımda olduğun zamanlar;
sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor,
alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun...
Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan...
Alışkanlıklar daima korkutur beni...
Düşün ki ben yaşamaya bile alışkın değilim...
Kendimi kendime alıştıramadım yıllardır...
Fakat şimdi sana alışıyorum...
Alıştıkça özlemim artıyor, daha yoğunlaşıyor.
Yalnız içimde garip bir korku var.
Sana alışmaktan değil seni kendime alıştırmaktan korkuyorum...
Bir gün sana şimdi verdiklerimden daha güzelini
daha değerlisini verememekten korkuyorum...
Bir gün ansızın ölmekten ve seni, bana olan alışkanlığınla
yapayalnız bırakmaktan korkuyorum...
Oysaki her zaman ve günün her saatinde
yanında olmalıyım senin... Bana alışmış olmaktan
pişmanlık duyacağın bir dakikan bile olmamalı...
Bütün zamanlarını zamanlarımla karıştırıp
emsalsiz bir zaman bileşiminde yaşatmalıyım seni...
Uykularda bile aynı rüyayı görmeliyiz.
Her şeyin ve her zevkin yarısı senin olmalı, yarısı benim...
"Bana alış" demeyeceğim... Nasıl olsa alışacaksın bir gün...
Şimdi çirkinliğimde güzellikler bulan gözlerin,
o zaman en güzeli görecek bende! Alışkanlığınla,
sevginle yepyeni bir "ben" yaratacaksın benden!
İlk defa sevilmenin ürpertileri içindeyim inan. Sevgimle
mukayese edebileceğim tek şeyi beni sevmende buldum...
Ömrümde kimse bana sevmenin gerekliliğini öğretmedi.
Kimseden sevgisini istemedim, verdiler almadım.
Bencildim bir zamanlar, sevmek benim hakkım diyordum.
Oysaki şimdi bir zamanlar hiç sevmemiş olduğumu
kendi kendime biraz da utanarak itiraf ediyorum.
Asıl büyük sevgiyi seni sevmekte buldum ve sevgim
senin sevginle değerleniyor, ayrı bir anlam kazanıyor...
Sevgin olmasaydı değersiz bir cam parçasıydım.
Sevginle bir aynayım şimdi. Bana bakanlar baştanbaşa
seni görecekler içimde...
Bir zincirin iki halkasıyız seninle anlıyor musun?
Aynı kadehte karışmış iki içkiyiz.
İki kelimeyiz seninle birbirini tamamlayan.
Her yerde iki olduğumuz için
bir bütün haline geliyoruz durmadan...
Alışkanlığım devamlı sana çekiyor beni...
Durup durup dudaklarını öpmek geliyor içimden...
Saçlarını okşamak geliyor, ellerini tutmak geliyor...
Kokunun tenime sindiğini hissediyorum geceleri...
Teninin dudaklarımda eridiğini hissediyorum...
Boynunun en güzel yerini benden başkası bilemez artık...
Seni kimse benim kadar benimle bir bütün olduğuna inandıramaz....
Gitgide bu alışkanlığın içinde kaybolduğumu hissediyorum...
Beni yaşadığım zamanın dışına çıkarıyorsun.
Bir gün tarih öncesinde yaşıyoruz , bir gün bulutların üstünde...
Uzun süren bir baygınlık sonrasının
o anlatılmaz baş dönmesi içindeyim...
Bütün merdivenler birbirine eklendiği zaman
seninle vardığım yüksekliğe erişemez...
Açılmış bütün kuyuların derinliği
içimde seni bulduğum yer kadar derin değil...
Alışkanlık kozasını ören bir ipekböceği gibi gitgide tamamlıyor bizi.
Emsalsiz bir oluşun içinde yuvarlanıyoruz.
Korkunç bir yangın başladı yüreklerimizde.
Özlem, kıskançlık, arzu ne varsa içimizde hepsi birdenbire tutuştu.
Alev almayan bir yerimiz kalmadı.
Alevlerimiz muhteşem bir kızıllığın içinde yıldızlara kadar uzanıyor.
Hiç bir su, bu ateşi söndüremez artık.
Nehirle, denizler boşalsa üstümüze hiç sönmeyeceğimizi biliyorum.
Bu yangın biz birer kor haline gelinceye kadar sürecek.
Önce bakışlarımız alıştı birbirine, sonra parmak uçlarımız...
Bu oluş tamamlandığı anda yeryüzünde
bizden güçlüsü olmayacak!
En mutlu olduğumuz yerde en güçlü de olacağız seninle...
Bu bir sonun değil bir varoluşun başlangıcıdır.
Geçmişteki tüm alışkanlıkların bana alışmanı önleyemez artık..
-
Sen benim gözümde bir hiçsin artik,
Nefretim askimi asti bu gece
Bugün ki sözlerin söz müydü artik
Son sözün sabrimi asti bu gece
Kolayca bitsin bu diyemedin de
Salladin savurdun basiretsizce
Hiç mi ders almadin onca gezdik de
Yagmurun rahmeti asti bu gece
Yürümeyen neydi,iliskimzi mi?
Günüm bombos deyisimiz mi?
Sensiz yasayamam çeliskimiz mi?
Yalanin dogrunu asti bu gece
Evlenmek hayali kapimda idi
Giris kat evimin boyasi yeni
Mobilyan,takimin, alinmis idi
Vuslatim tadini asti bu gece
Yemedim yedirdim ne avrsa sana
Üç kurusum olsa verirdim daha
Memurdum yoksuldum hatirlasana
Hafizam haddini asti bu gece
Ayaklarin donmus,üsümüstün de
Gece yatamamis üzülmüstüm de
Bir ay oruç tutup yememistim de
O çizmen boyunu asti bu gece
Yapilan söylenmez, gelmezmis dile
Allahtan beklenir kul bilmese de
Kizginligim buna, sebep ise de
Sabrim miadini asti bu geceü
Onca gez toz benle,seviyorum de
Sonra git nisanlan bir de ona de
Serefsizlik degil, nedir bu söyle
Küfrüm edebimi asti bu gece
Sana son bir sözüm, nasihatim var
Aldigim ahlakla bir terbiyem var
Senin doguran ana deyip geçmek var
Saygim adabimi tuttu bu gece
Gönlümün romani bitti bu gece
Hangisine yansam simdi gün gece
Ömrümden bes yil gitti bu gece
-
Gökte zamansizlik hangi noktada?
Elindeyse yildiz yildiz hecele!
Hüküm yaziliyken kara tahtada
Insan yine çare arar ecele!
Gençlik... Gelip geçti... bir günlük süstü;
Nefsim doymamaktan dünyaya küstü.
Eser darmadagin, emek yüzüstü;
Toplayin esyami, isim acele!
-
Gam elinden benim zülfü siyahim
Peykan degdi sinem yaralandi gel
Suna basin için aglatma beni
Bugün sevda candan aralandi gel
Gamdan hisar oldum mekanim yurdum
Isitmez avazim dinlemez virdim
Bir degil bes degil on degil derdim
Dügümler bas verdi siralandi gel
Hasretine vasil olam mi böyle
Mecnun'a da baki kalir mi Leyla
Ölümlü dünyadir gel helal eyle
Yüklendi barhanem kiralandi gel
Ne çekerse dertli sinem dag olmaz
Günler gelir geçer ömür çogalmaz
Nesterlidir yaralarim unulmaz
Gögerdi çevresi karalandi gel
Pir Sultan Abdal'im haftada ayda
Günler gelir geçer bulunmaz fayda
Gönül Hak arzular canim hayhayda
Topragim üstüme kürelendi gel
-
Simdi Seninle Olmak Vardi Gülüm
Seninle Demlemek Zamani,
Geçen Günlerin Inadina
Seninle Yasamak Bugünü, Yarini...
Baskaldirmak Bakislarimla Kör Bir Vakit,
Bin Hinç Ile Sarilmak Bogazina Çaresizligin
Bogmak,
Parçalamak
'Cizz' Etmeden Yüregim...
Ve Bütün Engellere Ragmen
Döküp Ortaya Ne Varsa,
Ne Varsa Yakmak Sensizlige Ait...
Çekip Aralamak Zaman Perdesini
Umutlarin Gözlerinden Yol Geçirmek,
Bir Adima Indirmek Mesafeleri
Son Bir Sansimi Denemek
Önümde Atesten Barikat,
Arkamda Kulak Asmadigim 'Dur' Ihtari.
Soluk Soluga Kosmak Sana
Beni Sana Getirmek...
Simdi Seninle Olmak Vardi Gülüm..
-
Dinle sevdiğim bu ayrılık saatidir
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk
Ergeç içeceğimiz bir ilaç gibi
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk
Bu saatte gözyaşları, yeminler
Boş bir tesellidir inandığımız
Perde kapanıyor, film bitiyor işte
O hiç bitmeyecek sandığımız
Görüyorsun konuşacak bir şeyimiz kalmadı
Sadece bakışlarımızda hüzün
İşte ayrılık bu; hiç beklemediğimiz
O ikiz kardeşi ölümün
Anlıyorum bir daha görüşemeyeceğiz
Bu son buluşmamızdır seninle
Yeni bir hayata başlıyacaksın artık
Onunla, o yeni sevgilinle.
Anlıyorum artık o öpecek ellerini
Kulağına aşkı o fısıldayacak
İçinde bir pişmanlıktan başka
Benden eser kalmayacak.
Sigaranı söndür, kalkabiliriz
On adım sonra yollarımız ayrılmalı
Sakın ağlama ve bir şey söyleme bana
İnsan ayrılırken bile büyük olmalı
-
Sen sabahlar ve safaklar kadar güzelsin
sen ülkemin yaz geceleri gibisin
saadetten haber getiren atli kapini çaldiginda
beni unutma
ah! sakli gülüm
sen hem zor hem güzelsin
siirlerimin ilikliginda açilmalisin
sana burada veriyorum hayata ayrilan buseyi
sen memleketim kadar güzelsin
ve güzel kal
-
Hos geldin kadinim benim hos geldin
yorulmussundur;
nasil etsemde yikasam ayaciklarini
ne gül suyum ne gümüs legenim var,
susamissindir;
buzlu serbetim yok ki ikram edeyim
acikmissindir;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.
Hos geldin kadinim benim hos geldin
ayagini basdin odama
kirk yillik beton, çayir çimen simdi
güldün,
güller açildi penceremin demirlerinde
agladin,
avuçlarima döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydinlik oldu odam...
-
Seviyorum seni
ekmegi tuza banip yer gibi
Geceleyin atesler içinde uyanarak
agzimi dayayip musluga su içer gibi
Agir posta paketini
neyin nesi belirsiz
telasli, sevinçli, kuskulu açar gibi
Seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi
Istanbul'da yumusacik kararirken ortalik
içimde kimildayan birseyler gibi
Seviyorum seni
Yasiyoruz çok sükür der gibi.
-
Koynumda çirilçiplaksiniz
Sehir, aksam ve sen
Aydinliginiz yüzüme vuruyor
Bir de saçlarinizin kokusu.
Bu çarpan yürek kimin
Sesleri soluklarimizin üstünde küt küt atan
Senin mi sehrin mi aksamin mi yoksa benimkisi mi?
Aksam nerde bitiyor nerde basliyor sehir
Sehir nerde bitiyor sen nerde basliyorsun
Ben nerde bitip nerde basliyorum?
-
Aglamak
Bazi acilarda yetmez
Bazi ölümlere
Örtüsüdür bazi acilarin
Örter, örtülmez
Savunur bir süre
Aglayanlar sevinmeli
Sevin agliyabiliyorsan
Acilar art arda dinmeli
Durur bir nöbetçi gibi
Durur bir bekçi gibi
Zamana gülmeli-gülmeli.
Sevin agliyabiliyorsan
Unutmanin kardesidir aglamak
Uyur uyanir yataginda duygularin
Düsüncenin kucaginda hep çocuktur
Aglamak.
-
Sana kosuyorum bir vapurun içinden
Ölmemek, delirmemek için...
Yasamak; bütün adetlerden uzak
Yasamak...
Hayir degil, degil sicak:
Dudaklarinin hatirasi;
Degil saçlarinin kokusu
Hiçbiri degil.
Dünyada büyük firtinanin koptugu böyle günlerde
Ben onsuz edemem.
Eli elimin içinde olmali,
Gözlerine bakmaliyim,
Sesini isitmeliyim.
Beraber yemek yemeliyiz.
Ara sira gülmeliyiz.
Yapamam, onsuz edemem.
Bana su, bana ekmek, bana zehir;
Bana tad, bana uyku
Gibi gelen çirkin kizim,
Sensiz edemem!
-
Karanlık gecede mehtabım olsan
Süzülsen o hayal sessizliğinle
Dilinde nağmeler elinde keman
Okşasan ruhumu güzel sesinle
Özge canım olsan gönül yoldaşım
Bir ömür dizinde dinlense başım
Akarsa uğruna aksın gözyaşım
Yakarsa ateşler yaksın elinle
Bir daha sönmesin içimde közün
Bir daha çalmasın kapımı hüzün
Çiçekler açtırsa gülünce yüzün
Dağılsa efkarım gül nefesinle
Kimse okşamasın al yanağını
Öpmesin başkası gül dudağını
Bana bağışlasan gönül bağını
Sevgiden bir yuva kursak seninle
-
"Bir ülkede tribünlerden gelen sesler, savaşlarda ölen mazlumların sesini bastırıyorsa, futbol afyondur." (Ali Şeriati)
-
ve açıkça ağır ve acılı yeryüzüne adadım yüreğimi ve kutsal gecede,sık sık,kendisini ölünceye dek bağlılıkla,korkusuzca,ağır yazgı yüküyle seveceğime,gizlemlerinin hiçbirini küçümsemeyeceğime söz verdim.Böylece,ölümlü bir bağla bağlandım ona...(Empedokles'in Ölümü)
-
Çağdaş topluma neyin hakim olduğuna akılcı bir şekilde bakarsak görürüz ki, GÜÇ ve SERvET insafsızların malıdır,entrikacıların,tamahçıların,hasidin,egoistin malıdır;acımasızın,körükörüne itaat edenin,kula kulluk zihniyetinin malıdır;mal-mülk uğruna her türlü prensibi,inanışı bir kenara itebilenlerin harcıdır!! (Noam Chomsky)
-
Komşusu aç iken tok yatmamak için zengin mahallelerine taşındılar...(İhsan Eliaçık)
-
Herkesin kendine yakın bulduğu,diğerlerine tercih ettiği konuşmalar vardır ve çok defa beklenmedik bir anda , unutulmuş ıssız bir köşede rastlanılan bir insan sıcacık konuşmasıyla insanı benliğinin bozuk yollarını, sığınılacak bir köşeciği,zamanı, insanların aptallıklarını, yalancılıklarını unutturabilir( Ölü Canlar/ Gogol)
-
sorgulamayan insan cahildir,sorgulatmayan ise zalim...
-
Öyle ölüler vardır ki;
Ben onların öldüklerini düşündükçe,
Vakit olur
Yaşadığımdan utanırım…
Nazım HİKMET
-
uuu
-
"oyunlar … gerçeğin en güzel yorumlarıdır. bizim gerçek dediğimiz şey de, bazı güçlükler yüzünden iyi oynanamayan oyunlardır."
-
can sıkıntısı bir varoluş meselesidir;ona sahip çık,onu kelimelerle besle...
-
Çağdaş topluma neyin hakim olduğuna akılcı bir şekilde bakarsak görürüz ki, GÜÇ ve SERvET insafsızların malıdır,entrikacıların,tamahçıların,hasidin,egoistin malıdır;acımasızın,körükörüne itaat edenin,kula kulluk zihniyetinin malıdır;mal-mülk uğruna her türlü prensibi,inanışı bir kenara itebilenlerin harcıdır!! (Noam Chomsky)
-
hukuk,iktidarın fahişesidir!!(bakunin)
-
İslam'ın sunduğu adalet kanunu,üç temel ilkeye dayanır:Ekonomik eşitlik(sosyalizm),siyasi eşitlik(demokrasi),sosyal eşitlik(her renk,ırk ve dinden insan arasında)..(prof. dr. Nasr Hamid Ebu Zeyd)
-
İnsanlar sevilmek için yaratıldılar,eşyalar ise kullanılmak için.Dünyadaki kaosun nedeni;eşyaların sevilmeleri ve insanların kullanılmalarıdır.(Cemil Meriç)
-
Aynı evrende yaşamamalı cellatlar ve çocuklar; Ya ölmeli cellatlar,Ya da hiç doğmamalı çocuklar.
Che Guevara
-
Bir gün,Atomun enerjisini serbest bırakacağız.Gezegenler arası yolculukları gerçekleştireceğiz.Ömrü uzatıp Tüberküloz ve Kanseri yeneceğiz ama;EN DÜŞÜK SEVİYELİ KİŞİLER TARAFINDAN YÖNETİLMİŞ OLMANIN SIRRINI asla çözemeyeceğiz...
-
Emeğine Sağlık, Paylaşım için tsk
-
Buz gibi eridim şimdi sen yoksun titriyor ellerim ayaklarım buz gibi kesildi şimdi sen yoksun her yer karanlık sana olan duygularım içimde paramparca şimdi sen yoksun ben de yokum sen beni bırakıp gittin ya bende sen, sende ben, kahrolasi bu dünyada bir tek seni sevdim sana açtım herseyim i herseyimle senindim şimdi sen yoksun ya odam çok soğuk yanımda hayalin duruyor nereye baksam sen şimdi sen beni kaybettin nereye bakarsan bak içinde ben yokum sevgilim sen beni bıraktın tek başıma
-
Hüzünlü bir gecenin koynunda sensiz ağlayan gözlerim, gözlerimden akan her damla yasin sebebi sensin sevgilim,içimde buruk bir sevda kalsa da yüreğim kan ağlar acı acı işte böyle sevgilim!...Sen yoksun bende yokum.Bu şehir sensiz, geceler sessiz sen olmayınca.Tutsaydin ellerimden yüreğim sensiz yaşamak zorunda kalirmiydi bu beden sensiz yaşarmiydi. Bu kalp sensiz atarmiydi evet sevgilim sen içimdeki yara kadar uzaksin bana sen beni dusunmesen de ben seninle yim sevgilim
-
Sadece Adımı Biliyorsunuz, Hikayemi Değil...Ne
Acılar Çektiğimi, Ne Kayıplar Verdiğimi, Ne Kadar
Kazıklar Yediğimi Kim Biliyor...?Kimin Haberi
Var ki...? Kaç Canımdan Çok Sevdiğim
İnsandan Ayrı
Düştüm Ben... O Aramızdan Su Sızmayan
Dostluklar, Arkadaşlıklar, Aşklar Amansız
Sevdalar Hepsi
Geride Kaldı... Kimleri Ne Anıları Hatıraları
Öldürdüm Ben İçimde...Bana Çok Güldüğümü,
Eğlendiğimi, Mutlu Olduğumu Söylüyorsunuz..
.Ama Aslında Hiç de Öyle Değil İşte... Sandığınız
Gibi
Değilim Ben... Siz Görmeseniz de ben
yapayalnız biriyim...Dedim ya Siz Sadece Adımı
Biliyorsunuz
HAYAT HİKAYEMİ DEĞİL...!!!
-
bir görebilsem yüzünü Beklenmedik bu şehirde,
Ne yaprak düşer sonbaharda inan,
Ne yağmur Ne acı kalır yürekte, Ne gözyaşı...
Bir değse gözlerin gözlerime,
Ne hüzün kalır gecemde,ne matem...
Ne asiliği kalır denizin,ne hırçınlığı
Ne çok özledim senin gibi birini canım…
-
I am a honey bee
Shunned off from the colony
And they won't let me in
So I left the hive
They took away all my stripes
And broke off both my wings
So I'll find another tree
And make the wind my friend
I'll just sing with the birds
They'll tell me secrets of the world
But my other honey bee
Stuck where he doesn't wanna be
Oh my darling honey bee
I'll come save you
Even if it means I'll have to face the queen
So I'll come prepared
My new friends say they would help me
Get my loved one back
They say it isn't right
The bees have control of your mind
But I choose not to believe that
So we'll meet in the darkness of the night
And I'll promise I will be there on time
We'll be guided by my new friends the butterflies
Bring us back to our own little hive
Oh my other honey bee
No longer stuck where he doesn't wanna be
Oh my darling honey bee
I have saved you
And now that you're with me
We can make our own honey
-
ağladım biliyormusun
Hüzün yıldızları parlıyor bugün gökyüzünde,
Bu gece yine için için yanıyorum,
Oturmuş seni düşünüp ağlıyorum,
Seni, gidişini, sevişini, her şeyini ...
Unutamıyor işte seni şu yaralı kalbim,
Yaptıklarını hatırlayıp, pişman oluyor...
Seni düşünüyorum bu gece, karanlık gökyüzünde...
Simsiyah gökyüzünde parlayan yıldızları seyrediyorum,
Onları sana benzetiyorum,
Kararmış kalbimin bir kenarında yanan meşale misali...
Dedim ya, seni düşünüyorum bu gece,
Beni sevdiğini, bana nasıl baktığını, bana nasıl güldüğünü,
Ellerimi nasıl tuttuğunu, ellerini nasıl tuttuğumu,
Büyüyen bir ateş gibi sevgimizin nasıl çoğaldığını
Ve bir gün ansızın bırakıp gidişini...
Son vedanı hatırlıyorum, gözlerime ağlarcasına baktığını,
Gözlerini kalbime gömdüğünü hatırlıyorum,
Bir daha çıkamasın diye...
Çıkamadılar zaten kalbimden gözlerin,
Ölüler dirilirler mi ki gömülenler çıksın, gitsin?
Gittin son bir veda ile gözü yaşlı,
Elimde kolyen, ardından dakikalarca baktım, ağlamaklı,
Sıkıldım, üzüldüm, perişan oldum ama ağlamadım...
Ağlayamadım, engel oldu gururum, engel oldu aşkım,
Uzaklara gittin, belki bir daha asla geri dönmemecesine,
Özledim seni deliler gibi, özlüyorum hala...
Sen bir yerde ben bir yerde, yinede sönmedi sevgimiz,
Aksine çoğaldı dağlar gibi oldu hasretimiz...
Hep seni hayal eder, hep seni düşünürdüm,
-
Sesini duyunca yaşar, duyamayınca ölürdüm,
Aradın beni aylarca bir sevgi uğruna,
Ne yazık ki, ihmal edildin bir hata uğruna,
Kırıldın, ağladın, affettin ama hep sevdin,
Beni sevdin gülüm beni, kalbi kırık bir vefasızı,
Yine ihmal edildin yine unutuldun bir hiç uğruna,
Yine kırıldın, yine ağladın, yine affettin...
Bir daha unutuldun, sevdanla baş başa bırakıldın,
Yine kırıldın, yine ağladın ama bu sefer affetmedin...
Sevdiğini en mutlu gününde öldürdün,
Ve ardına bakmadan gittin...
Beni benle baş başa bıraktın, yıkıldım, üzüldüm, kırıldım...
Senden ayrılınca kaldım çaresiz, sevgisiz ve birde sensiz,
Hep sensizdim zaten ama şimdiki kadar asla değil...
Parçalanmış bir kalbe sahip oldun mu sen hiç?
Parça parça edilmiş, yıkık ve virane,
Bir o kadarda vefasız...
Önceleri üzüldüm, yıkıldım ama asla ağlamadım...
Geldi geçti deyip senide gözlerin gibi kalbime gömdüm...
Unuttum dedim, unutacağım dedim,
Unutamıyorum dedim, UNUTMAM dedim...
Önce gözlerin sonra sen çıktın kalbimden,
Bir vicdan azabıdır başladı ölü yüreğimde,
Hiçbir şey kalmadı, senden başka kalbimde,
Hatıraların, gözlerin ve sözlerin...
Şiirlerini getirdiler bana,
Beni öldüren şiirlerini...
Vefasız dediğini duydum, yıkıldım,
Düşündüm seni gecelerce daima tek başıma,
Şiirlerin öldürdü, hasretin yaktı yüreğimi,
Kırıldım, üzüldüm, yıkıldım ve en sonunda ağladım.
-
3 kişi ağladık sana; ben, kalbim ve gözlerim...
Sana yandım, seni sevdim, seni hatırladım her yerde...
Belki bir gün sesini duyarım umuduyla
Telefon bekledim günlerce,
Telefon gelmeyip sesine hasret kalınca
Ağladım ağladım,
-
Sana yaptıklarımı ancak o zaman anladım...
Duydum ki kalbini vermemişsin kimseye,
Olurda içinde görürler beni diye...
Benim kalbimi de istediler, ama vermedim kimseye,
Olurda içinde seni görürler diye...
Gökyüzü yıldızlar ile doluydu, ben hep seni düşünürken,
Hüzün yıldızları koydum adlarını, seni hatırlatıyorlar diye,
Aynı onlar gibi sende benden çok uzaklardaydın,
Hep göz kırpardın uzaktan, sessizce,
Bense hep seni bekledim kırık kalbim, yaşlı gözlerimle.
-
Bazen hayallere dalıyorum, seni düşünüp ağlıyorum,
Seni ve sevgini arıyorum hep kalbimde...
Düşmüyor adın hiç dilimden,
Öleceğim gülüm bir gün ben,
Senin sevginden, senin derdinden...
Bir gün göreceğim yine belki seni,
Seni, beni unutmuş, benim olmayan seni...
İşte o an aşkımın gözyaşlarını hatırlayacağım,
Ve yine bir köşeye oturup ağlayacağım...
Yemin ettim senin üstüne sevmeyim başkasını diye,
Ve her yerde, her zaman tekrarlıyorum yeminimi;
Seni unutmam için öldürseler bile,
Karşılık olarak dünyayı verseler bile,
Darağacı kurup idam etseler bile,
Senden başkasını asla sevmeyeceğim.
-
Ben seni kocaman bir yürekle sevdim, gözlerim değil, yüreğimdi seni gören...
Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun yüreğime...
Bir başka yerde olmazdın zaten.
Sen benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalıydın, orda kalmalıydın...
Birçok aşka ev sahipliği yapan bu yürek ; ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni...
Her hangi bir konuk diğildin artık, bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama ,
O yüreğin gerçek sahibiydin..
Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya...ben dört mevsim baharı yaşadım seninle.
Çiçek çiçek açtın yüreğimde...gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerin karşısında...
Taze bir yaprak gibi yeşildin, açelyaydın pembeliğinle, üzerine çiğ düşmüş sarı güldün...
Kırmızıydın bir ateş gibi,ve maviydin...en çok bu renkle anmayı sevdim seni...
Denize tutkundum, denizi sensiz, seni denizsiz düşünemedim..
Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da..
Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık.
En kızgın, en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana.,
İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı, güldüm, beni böylesine güldüren senin sevgindi..
Ve ben kaygısız gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle.
Her şeye rağmen sevdim seni,güçlüydüm aşamıycağım hiç bir sorun yoktu.,
Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim..
Sen elimden tuttuğunda, patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi.
Menzil sendin, ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan herşeyi yok edebilirdim.
-
Sana ulaşmamı engelleycek herşeyi eritirdim, kül ederdim..
Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm, ve o göle birtek sen girebilirdin..
Sevdim ve hayrandım da, her halin çekti beni,
Duruşunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını,
çocukluğunu, olgunluğunu sevdim, sesinide sevdim, suskunluğunu da..
Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim..
Seni ve o doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman..
Sığmadın cümlelere ve hiç bir cümle seni yeterince tarif ediecek kadar derin olmadı...
Seni severken yorulmadım, çünkü sen yaşam kaynağıydın..
Her gün yenilendim, seninle çoğaldım, büyüdüm, eksik kalan neyim varsa tamamladın..
Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.
Sevdim işte ötesi yok.
-
Sensizlikte bile tek varlığımsın
Kadere inat tek yaşama kaynağımsın
Ve unuttuğun bu yürekte
Hala unutamadığımsın.
Ve sen...
Sen benim tek Canımsın “
Sessizce başladığın bu şiirin sonunu
Gözyaşlarınla "sen " bitireceksin.
Göz pınarların sel olup dolacak avuçlarına.
Kelimeler düğümlenecek dudaklarında.
İşte o an seni seviyorum
Seni seviyorum Canım diye
Delice bağırmak isteyeceksin..
-
Bir yağmur sanmıştım seni sevmeyi,
Sağanak bir sevda da ıslanmıştım bile bile
Seni sevmek öyle güzeldi ki
Nerden bilirdim ki kapılacağımı sele…
Bir rüzgâr sanmıştım seni sevmeyi,
Kanatlanıp uçacaktım bulutlarda
Öylesine sevmiştim ki seni
Nerden bilirdim ki savrulacağımı fırtınada…
Bir okyanus sanmıştım seni
Hiç düşünmeden atmıştım kendimi
Öyle güzeldi ki seni sevmek
Nerden bilirdim vurgun yiyeceğimi
-
Seni sevmek mor denizlerdi biraz
Ne kadar gidilse bir o kadar bitmeyen
Umutlar ve yıkılmalar ardında direnilen
Seni sevmek
mevsimler içinde en güzel yaz
Seni sevmek yaşamın aşılmaz büyüklüğü
Seni sevmek
kan dolu yüzyılları korkutan
Ve sığınıp ılık kıyı kentlerinde biraz akşam
Seni sevmek
çocukların düşlerinde gördüğü
Varılırdı daha saydam günlere isteseler
İsteseler yalnızlık giremezdi evlere
Seni sevmek bir kırlangıç olacak
bekleseler
Ve uçacak durmadan adasız denizlere
Kim bulacak cam kırığı gözlerinde
sevgimi
Sonra yalnız kalmak gibi
yoksulca uğuldayan
Bütün okyanusların baş eğdiği tek kaptan
Sana verdim geç diye bütün denizlerimi..
-
Beni unutamazsın bilirim, beni unutamazsın
Denizin durgunluğu, gözlerimi
Coşkunluğu, saçlarımı hatırlatır
Kulaklarını tırmalar sesim, hayatından silemezsin
Beni unutamazsın bilirim.
Parkın tozlu yollarında yalnız dolaşacaksın
Mutsuz gökyüzünde bir iki yıldız, ışık tutacak karanlığına
Delikanlının biri uzanacak ellerine ansızın
Çaresizliğine, yalnızlığına irkileceksin
Ve daha sonra tarakta kalan saçlardan anlayacaksın ihtiyarladığını
Dudaklarının pembeliği solacak
Cilâsı çıkmış bir mobilya gibi eskiyecek güzelliğin
Kahrolacaksın !
Ve bir gün gelip, beni anlayacaksın.
Oysa; vakit çoktan geçmiş olacak
Ama sen yine de sözlerime aldırma.
Gözlerin zamansız ıslanmasın.
Çünkü, artık çocuk değilsin
Güneşin nereden doğduğunu bilirsin
Başka bir antalya olmadığını bilirsin
Ve seni nasıl sevdiğimi bilirsin
Ama gitmek istiyorsan, yine de sen bilirsin
-
Benim gözyaşlarım var,
Her an feda edebileceğim...
Biriktirirken içimi acıtan,
Ama bir hayin için bile gözler önüne serebileceğim...
Benim gözyaşlarım var,
İçimdeki nehirlerden özenle beslediğim,
Beslerken bile benliğimi yitirten,
Ve yalan bir aşk için bile oluşabilen,
Tüm çiçekleri sulayabilecek kadar akabilen,
Benim gözyaşlarım var
Kirli yaşam içinde,
Duru ve ışıl ışıl koruyabildiğim,
Ama hep bir yitirilen ardından,
Bir azrail için
-
Deniz ile ayın birleştiği bu gecede
Seninle buluşmak dileğiyle
Aşkı bu gecede bulan yürek
Bu geceyi yaşamak ister sevdiğiyle
Günün pırıltılı anları canlanır
Gökte parlayan tek bir yıldız vardır
Denizin müziği eşliğinde
Sen varken bu güzellikler yaşanır
Bu gece bir bekleyiş vardır
Güneş artık yeni bir güne hazırdır
Ay yaşattığı güzelliği bırakır
Güneş başka bir güzelliği yaşatmak için var olacaktır
Güneş gibi doğdun bugüne
Getirdiğin sevinçle
Etrafına saçtığın gülücüklerinle
Bir de doğdun bu kalpte
-
Günaydın sevgilim
Keşke hayat her gün böyle
Senle dolu aşkınla dolu olsa
Keşke hayat her gün böyle
Senle başlasa sürpriz dolu olsa
Hep böyle cömert kibar davransa
Bizi üzmeden baş başa bıraksa
Günaydın sevgilim
Ne güzel bir gün değil mi
Kahvaltıdan önce
Biraz daha sevişelim mi
Günaydın sevgilim
Ne güzel bir gün değil mi
Her şeyi bir yana bırakıp
Bütün gün film izleyelim mi
Keşke güneş her gün böyle
Sımsıcak pırıl pırıl olsa
Keşke herkes her gün böyle
Kıpır kıpır hayat dolu olsa
Her şey yolunda gitse durmasa
Üzüntüler upuzun bir tatile çıksa
Günaydın sevgilim
Ne güzel bir gün değil mi
Kahvaltıdan önce
Biraz daha sevişelim mi
Günaydın sevgilim
Ne güzel bir gün değil mi
Her şeyi bir yana bırakıp
Bütün gün film izleyelim mi sevgilim.
-
kördüğümsün fikrimde, çözülmeye niyetsiz
açan bir gül, gözyaşlarımla beslenen
mavi bir okyanus ömrüme inat, dalga dalga
yüreğime asırlık derdin binmiş, soluğu ensemde
saklasam da orta yerindeyim sevdanın
müebbet giymiş mahkumun uykusuzluğundayım
tutmayım seni, işkence kaldığın her an
gideceksen git, durma bir an
içimde depremler
içimde yangınlar
seni tutsam, ağlasan bıraksam
saçlarını belik belik yapsam
gözyaşlarım yüklü bulutlarla uğurlasam
kafamı vursam duvarlara
bir inada binse ömürlük sevdam
yıksa da, yıksa da yine mutluluğu aşkında bulsam
nasılsa adımlarına söz geçmiyor
gideceksin kafaya koymuşsun sen
kal desem faydasız... yakıyorsun
bir ömürlük sevdaya azrail oluyorsun...
ne olmuşsa bu yalancı baharlarda olmuş
kış bitmemiş, yakacak odun tükenmiş
kalmışım çırıl bir halde ayazlarda
sorgusuz bir sevda diye yaslanırken
çilesi yaklaşmış, hüzün takalarının,
yüreğimi saldığım hırçın sularda...
istanbul kalabalığımsın istanbul
koskoca toprakların derdi gibi apaçık
gün geliyor kemiriyor ıssızlığım
ve bir gün aslı olmayan bir gülüş.
yanağımın sana ayırdığım öpücük boşluğunda...
bunca kedere
bunca sevmişliğin üstüne
neyi uydursam kar etmez...
sisli bir ankara olur bakışlarımın altı
heybetinden devrilmiş dağ sanki
sokak arası berduşlar misali
sallana sallana geziyor sevmediğin adam şimdi
nasılsa adımlarına söz geçmiyor
gideceksin kafaya koymuşsun sen
kal desem faydasız... yakıyorsun
bir ömürlük sevdaya azrail oluyorsun.
-
Tek bir kelimedir.
Sensiz gecen günlerim.
Sürgünde gecen bir hayat...
Gelmeyen bahar yesiliği.
Bitmeyen güz yangini.
Belki gelmeyeceksin.
Belkide hiç olmayacaksin.
Yarinlar gibi.
Olmasi hayal olan.
Vardigi dip kuyulari.
Anlattigi veda...
Verdigi bir tutam aci.
Damla damla akan gözyasi.
Sebepsiz gözler aglamaz.
Sebepsiz yürek daglanmaz.
Sadece ve sadece...
Seni seven gönül.
Sen olan yürek.
Katlanacak senden gelene.
Ve son sözü olacak.
Senden baskasi hiç olmayacak.....
Yemin olsun sevdiğim yemin.
Senden baskasi girerse bu.
Efkari_yüregime.
O gün ölümüm olsun.
-
Sen yoksun ya yanımda yalnızım yalnız
kendimi kendide bulamıyorum
se benim içimde bir uzak yıldız
görüyorum ama tutamıyorum
nasıl susamışım Senin sevgine
nasıl da hasretim Seni görmeye
başkası rüyama girmesin diye
inan geceLeri uyumuyorum.
-
bir nasibi olmaz bu gözlerin,
düşleriyle kalakalmış ybu yelkenlinin,
göreceği bir yüz yok artık,
gözlerinden çıkan nefreti,
kendisini kandırmaya yetiyor artık,
bilselerde, görselerde anlamazlar halimi,
ey yalan dünya göster bu yanlıza gerçek yüzünü,
gösterecek yüzün olmadığı için döner yüzüstü,
Birikimleri aldatmış nesiller,
Çökmüş ahlak kararmış gönüller,
Sevdam benimle paylaşmıyor ellerle dertleşiyor,
Sonrada benden ilgi şevkat bekliyor,
Yalanları bini bin yarıyor,
Gösterecek yüzü kaldıysa görmez bile onun yüzünü
-
Ben seni bir günlük değil bir ömür için sevdim
Sana canım,sana sevdiğim sana aşkımsın dedim
Hayallerimi geceler boyu düşlerimi seninle süsledim
Bir seni sevdiğim ben yalnızca bir seni kalpten yürekten sonsuz aşkla sevdim
Aşk bir ateştir düştüğü yeri yakar sevdiğim bilirmisin ben çok iyi bilirim
Ben sana aşkımı ben sana sevdamı ben sana tertemiz sevgi dolu yüreğimi verdim
Ağladığımda gözyaşlarım senin için aktı seller sulara dönüştü aşkından eriyip tükendim
Bir seni sevdiğim bir günlük değil bir ömür bir ömür için sevdim
Dağlar duman olmuş her tarafı sis sarmış kara kara düşündürür beni aşkınla sarhoş bir sarhoş olan benim
Ben sana canım ben sana aşkım ben sana sevdam ben sana sevdiğimsin dedim
Geceler uykusuz sensiz geceler bana düşman şimdi yoksun yanımda ama ben seninleyim
Kalbim seninle yüreğim seninle benliğim seninle bir seni yar ben yalnızca ömrüm boyunca bir seni sevdim
-
Adını Koyamadığımsın
Ne zaman tanıdım seni diye düşündüm
Dün gece
Bulamadım
Sanki hep vardın bir yerlerde
Saklanmış
Ve bir anda
Ortaya çıkmıştın
Sen
Zamanda bulamadığımsın
Ne kadar sevdim seni
Sevgi... aşk
Tutku... hayal
Sanki hepsinden de öte
Kalbimde
En derinde
Bir
Duygusun
Sen
Adını koyamadığımsın
Bitecek ve gideceksin bir gün
Biliyorum
Sen bende kalacaksın
Ama
Ben sende olacak mıyım
Bir soruyum
Sen de
Cevabını bulamadığım.
-
bir görebilsem yüzünü
Beklenmedik bu şehirde,
Ne yaprak düşer sonbaharda inan,
Ne yağmur
Ne acı kalır yürekte,
Ne gözyaşı...
Bir değse gözlerin gözlerime,
Ne hüzün kalır gecemde,ne matem...
Ne asiliği kalır denizin,ne hırçınlığı
Ne çok özledim senin gibi birini canım…
-
Hüzün yıldızları parlıyor bugün gökyüzünde,
Bu gece yine için için yanıyorum,
Oturmuş seni düşünüp ağlıyorum,
Seni, gidişini, sevişini, her şeyini ...
Unutamıyor işte seni şu yaralı kalbim,
Yaptıklarını hatırlayıp, pişman oluyor...
Seni düşünüyorum bu gece, karanlık gökyüzünde...
Simsiyah gökyüzünde parlayan yıldızları seyrediyorum,
Onları sana benzetiyorum,
Kararmış kalbimin bir kenarında yanan meşale misali...
Dedim ya, seni düşünüyorum bu gece,
Beni sevdiğini, bana nasıl baktığını, bana nasıl güldüğünü,
Ellerimi nasıl tuttuğunu, ellerini nasıl tuttuğumu,
Büyüyen bir ateş gibi sevgimizin nasıl çoğaldığını
Ve bir gün ansızın bırakıp gidişini...
Son vedanı hatırlıyorum, gözlerime ağlarcasına baktığını,
Gözlerini kalbime gömdüğünü hatırlıyorum,
Bir daha çıkamasın diye...
Çıkamadılar zaten kalbimden gözlerin,
Ölüler dirilirler mi ki gömülenler çıksın, gitsin?
Gittin son bir veda ile gözü yaşlı,
Elimde kolyen, ardından dakikalarca baktım, ağlamaklı,
Sıkıldım, üzüldüm, perişan oldum ama ağlamadım...
Ağlayamadım, engel oldu gururum, engel oldu aşkım,
Uzaklara gittin, belki bir daha asla geri dönmemecesine,
Özledim seni deliler gibi, özlüyorum hala...
Sen bir yerde ben bir yerde, yinede sönmedi sevgimiz,
Aksine çoğaldı dağlar gibi oldu hasretimiz...
Hep seni hayal eder, hep seni düşünürdüm,
-
Sesini duyunca yaşar, duyamayınca ölürdüm,
Aradın beni aylarca bir sevgi uğruna,
Ne yazık ki, ihmal edildin bir hata uğruna,
Kırıldın, ağladın, affettin ama hep sevdin,
Beni sevdin gülüm beni, kalbi kırık bir vefasızı,
Yine ihmal edildin yine unutuldun bir hiç uğruna,
Yine kırıldın, yine ağladın, yine affettin...
Bir daha unutuldun, sevdanla baş başa bırakıldın,
Yine kırıldın, yine ağladın ama bu sefer affetmedin...
Sevdiğini en mutlu gününde öldürdün,
Ve ardına bakmadan gittin...
Beni benle baş başa bıraktın, yıkıldım, üzüldüm, kırıldım...
Senden ayrılınca kaldım çaresiz, sevgisiz ve birde sensiz,
Hep sensizdim zaten ama şimdiki kadar asla değil...
Parçalanmış bir kalbe sahip oldun mu sen hiç?
Parça parça edilmiş, yıkık ve virane,
Bir o kadarda vefasız...
Önceleri üzüldüm, yıkıldım ama asla ağlamadım...
Geldi geçti deyip senide gözlerin gibi kalbime gömdüm...
Unuttum dedim, unutacağım dedim,
Unutamıyorum dedim, UNUTMAM dedim...
Önce gözlerin sonra sen çıktın kalbimden,
Bir vicdan azabıdır başladı ölü yüreğimde,
Hiçbir şey kalmadı, senden başka kalbimde,
Hatıraların, gözlerin ve sözlerin...
Şiirlerini getirdiler bana,
Beni öldüren şiirlerini...
Vefasız dediğini duydum, yıkıldım,
Düşündüm seni gecelerce daima tek başıma,
Şiirlerin öldürdü, hasretin yaktı yüreğimi,
Kırıldım, üzüldüm, yıkıldım ve en sonunda ağladım..
-
3 kişi ağladık sana; ben, kalbim ve gözlerim...
Sana yandım, seni sevdim, seni hatırladım her yerde...
Belki bir gün sesini duyarım umuduyla
Telefon bekledim günlerce,
Telefon gelmeyip sesine hasret kalınca
Ağladım ağladım,
-
Sana yaptıklarımı ancak o zaman anladım...
Duydum ki kalbini vermemişsin kimseye,
Olurda içinde görürler beni diye...
Benim kalbimi de istediler, ama vermedim kimseye,
Olurda içinde seni görürler diye...
Gökyüzü yıldızlar ile doluydu, ben hep seni düşünürken,
Hüzün yıldızları koydum adlarını, seni hatırlatıyorlar diye,
Aynı onlar gibi sende benden çok uzaklardaydın,
Hep göz kırpardın uzaktan, sessizce,
Bense hep seni bekledim kırık kalbim, yaşlı gözlerimle.
-
Bazen hayallere dalıyorum, seni düşünüp ağlıyorum,
Seni ve sevgini arıyorum hep kalbimde...
Düşmüyor adın hiç dilimden,
Öleceğim gülüm bir gün ben,
Senin sevginden, senin derdinden...
Bir gün göreceğim yine belki seni,
Seni, beni unutmuş, benim olmayan seni...
İşte o an aşkımın gözyaşlarını hatırlayacağım,
Ve yine bir köşeye oturup ağlayacağım...
Yemin ettim senin üstüne sevmeyim başkasını diye,
Ve her yerde, her zaman tekrarlıyorum yeminimi;
Seni unutmam için öldürseler bile,
Karşılık olarak dünyayı verseler bile,
Darağacı kurup idam etseler bile,
Senden başkasını asla sevmeyeceğim..
-
Ben seni kocaman bir yürekle sevdim, gözlerim değil, yüreğimdi seni gören...
Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun yüreğime...
Bir başka yerde olmazdın zaten.
Sen benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalıydın, orda kalmalıydın...
Birçok aşka ev sahipliği yapan bu yürek ; ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni...
Her hangi bir konuk diğildin artık, bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama ,
O yüreğin gerçek sahibiydin..
Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya...ben dört mevsim baharı yaşadım seninle.
Çiçek çiçek açtın yüreğimde...gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerin karşısında...
Taze bir yaprak gibi yeşildin, açelyaydın pembeliğinle, üzerine çiğ düşmüş sarı güldün...
Kırmızıydın bir ateş gibi,ve maviydin...en çok bu renkle anmayı sevdim seni...
Denize tutkundum, denizi sensiz, seni denizsiz düşünemedim..
Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da..
Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık.
En kızgın, en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana.,
İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı, güldüm, beni böylesine güldüren senin sevgindi..
Ve ben kaygısız gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle.
Her şeye rağmen sevdim seni,güçlüydüm aşamıycağım hiç bir sorun yoktu.,
Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim..
Sen elimden tuttuğunda, patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi.
Menzil sendin, ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan herşeyi yok edebilirdim..
-
Sana ulaşmamı engelleycek herşeyi eritirdim, kül ederdim..
Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm, ve o göle birtek sen girebilirdin..
Sevdim ve hayrandım da, her halin çekti beni,
Duruşunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını,
çocukluğunu, olgunluğunu sevdim, sesinide sevdim, suskunluğunu da..
Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim..
Seni ve o doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman..
Sığmadın cümlelere ve hiç bir cümle seni yeterince tarif ediecek kadar derin olmadı...
Seni severken yorulmadım, çünkü sen yaşam kaynağıydın..
Her gün yenilendim, seninle çoğaldım, büyüdüm, eksik kalan neyim varsa tamamladın..
Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.
Sevdim işte ötesi yok.
-
Sensizlikte bile tek varlığımsın
Kadere inat tek yaşama kaynağımsın
Ve unuttuğun bu yürekte
Hala unutamadığımsın.
Ve sen...
Sen benim tek Canımsın “
Sessizce başladığın bu şiirin sonunu
Gözyaşlarınla "sen " bitireceksin.
Göz pınarların sel olup dolacak avuçlarına.
Kelimeler düğümlenecek dudaklarında.
İşte o an seni seviyorum
Seni seviyorum Canım diye
Delice bağırmak isteyeceksin
-
Bir yağmur sanmıştım seni sevmeyi,
Sağanak bir sevda da ıslanmıştım bile bile
Seni sevmek öyle güzeldi ki
Nerden bilirdim ki kapılacağımı sele…
Bir rüzgâr sanmıştım seni sevmeyi,
Kanatlanıp uçacaktım bulutlarda
Öylesine sevmiştim ki seni
Nerden bilirdim ki savrulacağımı fırtınada…
Bir okyanus sanmıştım seni
Hiç düşünmeden atmıştım kendimi
Öyle güzeldi ki seni sevmek
Nerden bilirdim vurgun yiyeceğimi…
-
Seni sevmek mor denizlerdi biraz
Ne kadar gidilse bir o kadar bitmeyen
Umutlar ve yıkılmalar ardında direnilen
Seni sevmek
mevsimler içinde en güzel yaz
Seni sevmek yaşamın aşılmaz büyüklüğü
Seni sevmek
kan dolu yüzyılları korkutan
Ve sığınıp ılık kıyı kentlerinde biraz akşam
Seni sevmek
çocukların düşlerinde gördüğü
Varılırdı daha saydam günlere isteseler
İsteseler yalnızlık giremezdi evlere
Seni sevmek bir kırlangıç olacak
bekleseler
Ve uçacak durmadan adasız denizlere
Kim bulacak cam kırığı gözlerinde
sevgimi
Sonra yalnız kalmak gibi
yoksulca uğuldayan
Bütün okyanusların baş eğdiği tek kaptan
Sana verdim geç diye bütün denizlerimi..
-
Beni unutamazsın bilirim, beni unutamazsın
Denizin durgunluğu, gözlerimi
Coşkunluğu, saçlarımı hatırlatır
Kulaklarını tırmalar sesim, hayatından silemezsin
Beni unutamazsın bilirim.
Parkın tozlu yollarında yalnız dolaşacaksın
Mutsuz gökyüzünde bir iki yıldız, ışık tutacak karanlığına
Delikanlının biri uzanacak ellerine ansızın
Çaresizliğine, yalnızlığına irkileceksin
Ve daha sonra tarakta kalan saçlardan anlayacaksın ihtiyarladığını
Dudaklarının pembeliği solacak
Cilâsı çıkmış bir mobilya gibi eskiyecek güzelliğin
Kahrolacaksın !
Ve bir gün gelip, beni anlayacaksın.
Oysa; vakit çoktan geçmiş olacak
Ama sen yine de sözlerime aldırma.
Gözlerin zamansız ıslanmasın.
Çünkü, artık çocuk değilsin
Güneşin nereden doğduğunu bilirsin
Başka bir antalya olmadığını bilirsin
Ve seni nasıl sevdiğimi bilirsin
Ama gitmek istiyorsan, yine de sen bilirsin.
-
Benim gözyaşlarım var,
Her an feda edebileceğim...
Biriktirirken içimi acıtan,
Ama bir hayin için bile gözler önüne serebileceğim...
Benim gözyaşlarım var,
İçimdeki nehirlerden özenle beslediğim,
Beslerken bile benliğimi yitirten,
Ve yalan bir aşk için bile oluşabilen,
Tüm çiçekleri sulayabilecek kadar akabilen,
Benim gözyaşlarım var ....
Kirli yaşam içinde,
Duru ve ışıl ışıl koruyabildiğim,
Ama hep bir yitirilen ardından,
Bir azrail için
-
Deniz ile ayın birleştiği bu gecede
Seninle buluşmak dileğiyle
Aşkı bu gecede bulan yürek
Bu geceyi yaşamak ister sevdiğiyle
Günün pırıltılı anları canlanır
Gökte parlayan tek bir yıldız vardır
Denizin müziği eşliğinde
Sen varken bu güzellikler yaşanır
Bu gece bir bekleyiş vardır
Güneş artık yeni bir güne hazırdır
Ay yaşattığı güzelliği bırakır
Güneş başka bir güzelliği yaşatmak için var olacaktır
Güneş gibi doğdun bugüne
Getirdiğin sevinçle
Etrafına saçtığın gülücüklerinle
Bir de doğdun bu kalpte
-
Günaydın sevgilim
Keşke hayat her gün böyle
Senle dolu aşkınla dolu olsa
Keşke hayat her gün böyle
Senle başlasa sürpriz dolu olsa
Hep böyle cömert kibar davransa
Bizi üzmeden baş başa bıraksa
Günaydın sevgilim
Ne güzel bir gün değil mi
Kahvaltıdan önce
Biraz daha sevişelim mi
Günaydın sevgilim
Ne güzel bir gün değil mi
Her şeyi bir yana bırakıp
Bütün gün film izleyelim mi
Keşke güneş her gün böyle
Sımsıcak pırıl pırıl olsa
Keşke herkes her gün böyle
Kıpır kıpır hayat dolu olsa
Her şey yolunda gitse durmasa
Üzüntüler upuzun bir tatile çıksa
Günaydın sevgilim
Ne güzel bir gün değil mi
Kahvaltıdan önce
Biraz daha sevişelim mi
Günaydın sevgilim
Ne güzel bir gün değil mi
Her şeyi bir yana bırakıp
Bütün gün film izleyelim mi sevgilim.
-
kördüğümsün fikrimde, çözülmeye niyetsiz
açan bir gül, gözyaşlarımla beslenen
mavi bir okyanus ömrüme inat, dalga dalga
yüreğime asırlık derdin binmiş, soluğu ensemde
saklasam da orta yerindeyim sevdanın
müebbet giymiş mahkumun uykusuzluğundayım
tutmayım seni, işkence kaldığın her an
gideceksen git, durma bir an
içimde depremler
içimde yangınlar
seni tutsam, ağlasan bıraksam
saçlarını belik belik yapsam
gözyaşlarım yüklü bulutlarla uğurlasam
kafamı vursam duvarlara
bir inada binse ömürlük sevdam
yıksa da, yıksa da yine mutluluğu aşkında bulsam
nasılsa adımlarına söz geçmiyor
gideceksin kafaya koymuşsun sen
kal desem faydasız... yakıyorsun
bir ömürlük sevdaya azrail oluyorsun...
ne olmuşsa bu yalancı baharlarda olmuş
kış bitmemiş, yakacak odun tükenmiş
kalmışım çırıl bir halde ayazlarda
sorgusuz bir sevda diye yaslanırken
çilesi yaklaşmış, hüzün takalarının,
yüreğimi saldığım hırçın sularda...
istanbul kalabalığımsın istanbul
koskoca toprakların derdi gibi apaçık
gün geliyor kemiriyor ıssızlığım
ve bir gün aslı olmayan bir gülüş.
yanağımın sana ayırdığım öpücük boşluğunda...
bunca kedere
bunca sevmişliğin üstüne
neyi uydursam kar etmez...
sisli bir ankara olur bakışlarımın altı
heybetinden devrilmiş dağ sanki
sokak arası berduşlar misali
sallana sallana geziyor sevmediğin adam şimdi
nasılsa adımlarına söz geçmiyor
gideceksin kafaya koymuşsun sen
kal desem faydasız... yakıyorsun
bir ömürlük sevdaya azrail oluyorsun.
-
Tek bir kelimedir.
Sensiz gecen günlerim.
Sürgünde gecen bir hayat...
Gelmeyen bahar yesiliği.
Bitmeyen güz yangini.
Belki gelmeyeceksin.
Belkide hiç olmayacaksin.
Yarinlar gibi.
Olmasi hayal olan.
Vardigi dip kuyulari.
Anlattigi veda...
Verdigi bir tutam aci.
Damla damla akan gözyasi.
Sebepsiz gözler aglamaz.
Sebepsiz yürek daglanmaz.
Sadece ve sadece...
Seni seven gönül.
Sen olan yürek.
Katlanacak senden gelene.
Ve son sözü olacak.
Senden baskasi hiç olmayacak.....
Yemin olsun sevdiğim yemin.
Senden baskasi girerse bu.
Efkari_yüregime.
O gün ölümüm olsun.
-
Sen yoksun ya yanımda yalnızım yalnız
kendimi kendide bulamıyorum
se benim içimde bir uzak yıldız
görüyorum ama tutamıyorum
nasıl susamışım Senin sevgine
nasıl da hasretim Seni görmeye
başkası rüyama girmesin diye
inan geceLeri uyumuyorum.
-
bir nasibi olmaz bu gözlerin,
düşleriyle kalakalmış ybu yelkenlinin,
göreceği bir yüz yok artık,
gözlerinden çıkan nefreti,
kendisini kandırmaya yetiyor artık,
bilselerde, görselerde anlamazlar halimi,
ey yalan dünya göster bu yanlıza gerçek yüzünü,
gösterecek yüzün olmadığı için döner yüzüstü,
Birikimleri aldatmış nesiller,
Çökmüş ahlak kararmış gönüller,
Sevdam benimle paylaşmıyor ellerle dertleşiyor,
Sonrada benden ilgi şevkat bekliyor,
Yalanları bini bin yarıyor,
Gösterecek yüzü kaldıysa görmez bile onun yüzünü..
-
Ben seni bir günlük değil bir ömür için sevdim
Sana canım,sana sevdiğim sana aşkımsın dedim
Hayallerimi geceler boyu düşlerimi seninle süsledim
Bir seni sevdiğim ben yalnızca bir seni kalpten yürekten sonsuz aşkla sevdim
Aşk bir ateştir düştüğü yeri yakar sevdiğim bilirmisin ben çok iyi bilirim
Ben sana aşkımı ben sana sevdamı ben sana tertemiz sevgi dolu yüreğimi verdim
Ağladığımda gözyaşlarım senin için aktı seller sulara dönüştü aşkından eriyip tükendim
Bir seni sevdiğim bir günlük değil bir ömür bir ömür için sevdim
Dağlar duman olmuş her tarafı sis sarmış kara kara düşündürür beni aşkınla sarhoş bir sarhoş olan benim
Ben sana canım ben sana aşkım ben sana sevdam ben sana sevdiğimsin dedim
Geceler uykusuz sensiz geceler bana düşman şimdi yoksun yanımda ama ben seninleyim
Kalbim seninle yüreğim seninle benliğim seninle bir seni yar ben yalnızca ömrüm boyunca bir seni sevdim
-
Bilmeyeceksin
Kalemimde ter olmayacaksın artık
Zaman geçiyor özüm mantığım kaldırmıyor seni eskisi gibi
Tutamayacağım sözler vermiyorum artık kendime
Bu gün senin için özel bilirim
Bak gör işte telefona uzanmıyor ellerim
İçinden bir ses ulaşmanı söylese de
Gururun derki asla dönmemen gerek bilirim
Yıllara meydan okuyan yüreğim
Üç kuruşluk yalnızlığına mı boyun eğecek sanırısın
Boş hayaller peşinde koşma
İnan bana yanılırsın
Önceleri meydan okurken yalnızlığında gecelere
Adın anılır çığlıklar içinde bir eşkıya sessizliğinde
Şimdi bakıyorum da halime
Hani o her şeyden öte sevdiğin değişmez dediğin
Hayatını paylaşacak yaren nerde
Yükleyip sırtıma sensizlikleri bıraktın ya beni yalnız başıma
Bak yürüyorum işte bıraktığın yolda hayata ve sana inatla
Elbet varlığımı gün gelir işiteceksin
Dilin varmasa da adımı anmaya
Boş ver hiç hatırlamaya çalışma
Bir oğul büyüteceğim içimde bir oğul sen göremeyeceksin
Uğrunda feda edilenleri sen asla bilmeyeceksin
-
Düşünüyorum seni sensiz geçen zaman biriminde
Bir ateş bir garip duygu sarmış içime
Hayeller kuruyorum pembe düşlere dalıyorum sanki oluyorum seninle
Seni düşünüyorum yar seni düşünüyorum beraber yaşarmısın benimle
Aşk allahın verdiği bir lütuftur kıymetini bile
Yaşar insanlar hayatını kim kimlerle
Her hayat bir sırdır insan sevince
Sevdim sevdim amma bu sevda hatımda olmuş bir bilmece
Düşünüyorum ben kimim kimler taht kurmuş kalbime
Arayışlar içinde bir viraneyim dalıyorum yar sensiz hayellere
Düşünüyorum ansızın çalıversen kapımı atılsan kollarıma giriversen kalbime
Hayeller düşler daha neler neler daha neler düşünmez insan sevince
-
Aşk mıydı o aşkımsı bir şey miydi
Neydi çekip kendine beni bağlayan
Kanatan dudağımı tenimi dağlayan
Elleri ta içimde o dev miydi
Etime bir alev değmişçesine
Nasıl da yakardı öptüğü zaman
Bir su gibi akıp gitti avuçlarımdan
Yorgunum şimdi bin yıl sevmişçesine
Hani o yalnız benim olan gül kırmızı
Gözlerimin önünde açılan sonsuz bahçe
Hani o var olmalarımız öpüştükçe
O delice sürdürmeler yaşantımızı
Hiç doymamak oysa tene kokuya aşka
Sarıldıkça güçlenmek bütünlenmek
Kudurmuş arzularla zamanı yenmek
Ve en kuytularda buluşmak korka korka
Kimi gün utanmak otlardan çimenlerden
Kimi gece mıhlamak gölgemizi duvara
Varmak için o sevgiyle açılmış kollara
Apansız düşmek yükseklerden bir yerden
Oydu işte alıştığım özlediğim şimdi de
Sevgice bir tutku aşkımsı bir yakınlık
Avunmak. Kırık dökük anılarla artık
Kimbilir o geceler yaşanmadı belki de
-
Seni hayal ediyorum. Hiç konuşamadığım seni. Sesin aynı köpüklü dalgalar gibi. Sen konuşunca dalgalar susacak, sadece seni duyacağım. Gülüşün aynı güneşler gibi, sen güldüğünde güneş sönecek. Sadece sen ısıtacaksın beni...
Öyle bir kalbin var ki en az benim ki kadar büyük öyle bir aşık olacak ki en az benim sana aşık olduğum kadar. Gel diyeceğim. Karşıma otur. Gözlerine dikeceğim gözlerimi. O güzel, bakınca kendimi kaybettiğim gözlerine. Onu ne kadar sevdiğimi söyleyeceğim. geçtiğimde Karşısına titrediğini boğazımın kuruduğunu bir merhaba bile diyemediğimi söyleyeceğim. sen güleceksin. Güldüğünde yanaklarında güller açtıran gamzeleri ile gülecek. Ve hayalim bitecek. Karşımda yine sen olacaksın. Ama sadece yüzüme garip garip bakacaksın.
Çünkü son üç denememde olduğu gibi karşına geçip sana aval aval bakan biri karşındaki. Normal olarak sinirleneceksin ama bir bilsen söylemek istediklerimi.
Ben böyle değilim bir bilsen. Sadece seni görünce, sadece karşında olunca öyle olduğumu hiç bir zaman bilemeyeceksin. Ben senin için her zaman arada bir karşına çıkıp, buram buram terleyen biri olarak kalacağım.
-
Aşk Yıldızmış Geceye
Gözlerinin karasına baktıkça Gökte yıldız gibi dağılırım oraya buraya
Tam parlamaya başlarım ki yağmur tutar
Sorma nereye sığınır nerede sabah olurum
Sorma aşk ne
Gözlerinin karasına baktıkça
Bir çocuk vermişsin gibi sevinirim kucağıma
Usanmam bakmaktan o sonsuz pırıltılı nura
Sorma nerede öksüz kalır neyle teselli bulurum
Sorma sevdamı
Korkarım kirpiklerimi kırpıştırmaya
Sanki kapanacakmış gibi hayatımın kapısı
O güçlü duyguyu yudum yudum içerken
Sorma neyle nasıl vurulur ne zaman ölürüm.....
Aşk gözlerine baktıkça
Gökte yıdız gibi dağılmakmış geceye
-
Bir hayatın tozlu sayfaları içimi acıtan.
Ceplerimde kırık gece masalları duruyor
İçimden sökülen her kelime,
tekrar dönüp içime batıyor.
Ve her seferinde sana isabet ediyor.
Bir zindan karanlığı şimdi gecelerim,
Duvarlara sinmiş gözlerinin rengi...
Saatleri infaza çekiyor gelmeyişin,
Yavaş yavaş gidiyor benden hayat;
Damarlarımdan çekiliyor içimdeki sen !
Bense düşüyorum hiçlik ötesi bir hayata,
Kanıyorum sana , sende aşkı buluyorum
Hem de ayrılığa çarpa çarpa...
Suskunlukta sesler daha çok acıtıyormuş,
Bu yüzden senden harf harf kaçışım.
Yalnızlığıma esir düşüyorsun,
Bense kayboluyorum cümlelerinde.
Ve susuyorum sana ,avaz avaz susuyorum.
Sende birikiyor içimin tüm sökülenleri
Ben dipsiz bir kuyu oluyorum.
Biriktiriyorum her harfimde seni...
Şimdi yokluğa düşüyor zaman,
Ben bir adımda düşüyorum senden.
Kuytularıma sokulma ,bırak bana uçurumlarımı,
Kalemimden azat et beni,
-
Gözleri doluyormuş galiba gerçek değil,
Beni özlüyormuş galiba son yelkenli,
İlerisi için manasızca hep endişelendi,
Ona drenmesi için güç olmak umudumdu,
Sözleri beni hep kesip biçti,
Giden sevgili için için beni öldürüyordu.
-
Hani ansızın bastıran yağmura yakalanır ya insan işte öyle ıslattın beni.
Seni beklemişim be .
Yüreğimdeki heyecanı gözlerimdeki parıltıyı,ellerimdeki titremeyi,küçük dokunuşları sana saklamışım
-
Bir deli özlem bu.
Özlüyorum seni
Yalansız bir özlem bu
Dolansız saf bir özlem.
Yeni doğan bir çocuğun
Minicik elleri gibi
Yumuşak ve mazlum
bir özlem bu.
Hasretten ağlayanın sevdalıların
Yıllarca kavuşamayanların
İki gün bile dayanılamayan
bir özlem bu.
Ne yapacağını bilmeyen
aşklar bekleyen
Ağlayan isyan eden
Kendisini harap eden
bir özlem bu.
-
Bir gün seni anlatacağım.
Gidişi gelişinden çabuk oldu
Bitişi başlamasından kolaydı
Bir sevda rüzgârıydı
Esti geçti.diyeceğim.
Bir gün seni unutacağım.
Ellerini gözlerini
Dokunuşunu, öpüşünü
Ve sana ait her şeyi.
Biri vardı bir zamanlar
Yıktı geçti diyeceğim.
Bir gün seni
tekrar yaşayacağım.
Gözlerim kapanırken
Son kez hatırlayacağım.
Birini sevmiştim bir zamanlar
Hâlâ seviyorum. diyeceğim.
-
Islak ve dar sokaklarda yaşardım yalnızlığı
Ve o zaman aklıma gelmezdi ağaracağı saçlarımın.
Babamı kaybettiğimde yaşamıştım ilk acımı
Daha sonra ise seni sevdiğimde.
Bilmezdim ki ayrılığının
Ölümün yansıması olacağını yüreğimde.
Ben umutlarıma ip bağlayıp salmıştım gökyüzüne
Küçük bir uçurtmanın kanatlarında sana gelmiştim.
Rüzgarsız havalara alışıktım ben
Fırtınana yenildim...
-
Adını koyamadım yalnızlığımın
Sevda dedim ben bu karamsarlığa
Hiç bestelenmeyecek şiirler yazdım sana
Hiç söylenmeyecek şarkılar yaptım.
Bir tarafını aldırdım kalbimin
Bir tarafını sana bıraktım...
Mühürlenmiş gözlerimin dermanı sendin.
Her nereye baksam seni görürüm.
Gözlerin idam sehpası olmuş
Hasretin çöreklenmiş bağrımın ortasında
Çek git sevdiğim ne olacak sonunda
Ya beni öldürürsün, yada ölürüm
Issız sokaklarda sabaha karşı
Ezanlar yükseliyor minarelerden.
Yüzüm kabeye dönük, dilimde dualarım
Rabbimden seni istiyorum ben
Öksüz bıraktığın yüreğime dön
Gel ey gönlümün mihrabı yeniden...
-
Beşiktaş vapur iskelesinde,
Ayrı yollara dağılmayı bekleyen kalabalık.
Karmakarışık, darmadağınık.
Darmadağınsın, darmadağınım,
Sen bana karışmışsın, ben sana dalgın.
Vapur bekliyor,
Burada ayrılmalıyız.
Bu kalabalığın bir yerlerinde,
Ayrı adreslerde parçalanmalıyız.
Karşı kıyı seni çağırıyor,
Vedalaşmalıyız.
Bir ses içimde
" Bir dahası olmayacak" diyor.
Ya da bana öyle geliyor.
Bir yağmur düşüyor kirpiğimin ucuna,
Seni damlıyor.
Başımı tutup, dayıyorsun dudaklarına,
Saçlarımı ciğerlerin soluyor.
Yüreğimin derinine bir ezgi düşüyor,
Bir gitar teline vuruyor aşk adını.
" Kadınım," diyorsun" hayatımın kadını"
Sızıma sızın değiyor,
O ezgi "ayrılamam" diye ağlıyor.
Ya da bana öyle geliyor.
-
Senin kadar sevdim anne,
Yüreğin kadar sevdim ,
Hüsnü Yusuf çiçeklerini sevdiğin kadar hem de.
Sevebildiğim kadar sevdim.
Sevdasız küçük bir nokta,
Severken koca bir devdim.
O beni hiç sevmedi anne
-
Hiç sevmedin ki sen beni..
Sevseydin eğer, bilirdin çaresizlikten kıvrandığımı...
Yaşar gibi yaptığım bu hayatın bana dar geldiğini..
Sana ne kadar çok ihtiyaç duyduğumu..
Bilirdin... ama bilemedin..
Bilmedin... bilmek istemedin...
Merak bile etmedin...
İnancım kalmadı artık aşk denilen kalleş duyguya...
Seni seviyorum’un bu kadar basit olmasına ve
Kolayca söylenivermesine şaşıyorum sadece...
Ne çok canım yanıyor bi bilsen..
Ama bilmezsin ki...
Çünkü sen beni hiç sevmedin ki...
Duygularım sahipsiz, hislerim yetim...
Kabul etmedin sana ait olduklarını....
Sen kendi duygularına bile ihanet ettin...
Gittin... gittim.. gittik...
Dönüşü imkansız bir yol,
Ulaşılması imkansız bir biz...
Kan damlarken yüreğimizden
Sahiplenemediğimiz duygularımız ağlıyor duyuyor musun?
Ama duyamazsın ki...
Sen beni hiç sevmedin ki...
“Sana gülüm demem gülün ömrü az olur” diye
Çığlık çığlığa bağırırken,
Adına yitik sevda dediğimiz bir masalın
Baş kahramanı oluverdik bir anda...
Sen olmaz umutlarımın umut prensi,
Ben ise yüreği şizofrenlikle bedellendirilen bir hayal serserisi...
Bizim masalımız bitti değil mi...
İşte buna bir cevabın vardır kesin...
Çünkü sen beni hiç sevmedin ki...
-
işten çıktım
sokaktayım
elim yüzüm üstüm başım toz toprak
sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sokakta tomson
sokağa çıkmak yasak
sokaktayım
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
yaralı bir şahin olmuş yüreğim
uy anam anam
haziranda ölmek zor
havada tüy
havada kuş
havada kuş soluğu kokusu
hava leylâk
ve tomurcuk kokuyor
ne anlar acılardan güzel haziran
ne anlar güzel bahar
kopuk bir kol sokakta
çırpınıp durur
çalışmışım on beş saat
tükenmişim on beş saat
acıkmışım yorulmuşum uykusuzum
anama sövmüş patron
ter döktüğüm iş de
sıkmışım dişlerimi
ıslıkla söylemişim umutlarımı
susarak söylemişim
sıcak bir ev özlemişim
sıcak bir yemek
ve sıcacık bir yatakta
unutturan öpücükler
çıkmışım bir kavgadan
vurmuşum sokaklara
sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sarı sarı yapraklarla birlikte sanki
dallarda insan iskeletleri
asacaklar beni
asacaklar sevdiğimi
belki başkalarını
pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim
dökülüyor etlerim
sarı yapraklar gibi
asmak neyi kurtarır
sarı sarı yaprakları kuru dallara
yolunmuş yaprakları
kırılmış dallarıyla
ne anlatır bir ağaç
hani rüzgâr
hani kuş
hani nerde rüzgârlı kuş sesleri
asılmak sorun değil
asılmamak da değil
kimin kimi astığı
kimin kimi neden niçin astığı
budur işte asıl sorun!
sevdim gelin morunu
sevdim şiir morunu
moru sevdim tomurcukta
moru sevdim memede
ve öptüğüm dudakta
ama sevmedim hayır
iğrendim insanoğlunun
yağlı ipte sallanan morluğundan
neden böyle acılıyım
neden böyle ağrılı
neden niçin bu sokaklar böyle boş
niçin neden bu evler böyle dolu?
sokaklarla solur evler
sokaklarla atar nabzı
kentlerin
ben severim haziran gecelerini.
-
ağlayayım diyorum olmuyor
çünkü
Ağlamakla dertler bitmiyor
Güleyim diyorum olmuyor
Çünkü
Yüreğim yanıyor
Unutayım diyorum olmuyor
Çünkü
Kalbim unutmuyor
Ağlasam olmaz gülsem olmaz
Kabus olur geceler
Kimseler bilmez
Gideyim buralardan diyorum olmuyor
Çünkü
Öbür yanımsın gidemem
Gelip ayaklarına kapanayım
Gözlerine bakıp ta ağlayayım
Gözlerinden süzülen iki damla yaş olayım diyorum olmuyor
Çünkü
Gururum elvermiyor
Son vereyim bu acıya diyorum olmuyor
Çünkü
Kendimi öldürmeye gücüm yetmiyor
Üzerine yağan yağmur olayım
İçine çektiğin bir yudum duman
Dinlediğin ayrılık şarkısı
Dön dönsene ne olur
Çünkü
olmuyor bu deli yürek sensiz durmuyor
arıyor gözlerim seni bulamıyor
anımsıyor geçmiş günleri
o yalancı yeminlerini
sen gittin bende gidiyorum
bir daha sever miyim bilmiyorum
-
Sen kendi şehrinde bensizliği yaşarken
Bende yağmurlarında ıslanıyorum yalnızlığımın
Geceler boyu düşlerimde...
Binkez sana geliyor...
Binkez sessizliğe dönüyorum
Seninle seni yaşamak varken...
Yokluğunu yaşıyorum çaresiz
Kahretsin...
"Keşkeler" yasak bize
"Amalar" yasak
Yapmasana...
Öyle çok "keşke"lerim varki...
Sanki söyleyecek öyle çok "ama"larım varki...
Arkasına sığındığım dilimin ucuna gelipte,
öyle çok şey varki söyleyemediğim...
Bir gün gelecek yeşereceğim gönül bahçende
Hergün bir çiçek olup...
Hergün ayrı bir renge bürüneceğim
İşte o zaman söyleyeceğim sana...
dilimin ucuna düşenleri
Şimdi...
sensizliğimin uçurumlarındayım
Uzaklığın denizlerinde boğulmaktayım
Girdaplarındayım yalnızlığımın
Yokluğundayım...
Özlemlerindeyim...
"Keşke"lerdeyim...
"ama"lardayım...
Yüreğimin seninle olduğu yerdeyim.
-
Çalacaksan kapımı bugün çal sevgili..
Yarım kalmış düşlerimizi bugün koy avuçlarıma,
Söylediğimiz sessiz melodili yalnızlık şarkılarını bugün dönüştür sese
Şimdi burdayım..yarın olmayabilirim sevgili..
Yorulmadım beklemekten..sitem etmedim dönmeyişine,
Sensiz geçen zamana acımaktan öte bir sızım olmadı içimde,
Sadece acıdım...sana ...kendime..bu uzayıp giden suskunluğa..
Şimdi senli günlerin senli düşlerin uzağından son seslenişimdir sana,
Döneceksen şimdi dön..
Tutacaksan şimdi tut ellerimi..
Şimdi burdayım yarın olmayabilirim sevgili..
Geç kalırsan eğer,
Kapıyı açamayabilirim sana..
Geç kalırsan,
Sesini duyamayabilirim..
Geç kalırsan,
Sana sarılacak gücüm olmayabilir
Geç kalırsan,
Seni ısıtacak nefesim kalmayabilir..
Senden önce kapımı ölüm çalabilir..
Geleceksen şimdi gel sevgili,
Yarın çok geç olabilir...
ŞİMDİ BURDA..ŞİMDİ BİLDİĞİN YERDEYİM..
YARIN OLMAYABİLİRİM..
-
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar
-
Seni seviyorum demeyi özlemek…
Bilirsiniz bu özlemi, sevdiğini özlemekten daha çok can yakar ’seni
seviyorum’ demeyi özlemek…Aklınıza geldikçe bu sözcükler, dilinizin ucuna takılır ve sonu huzursuz
bir sessizliktir… Bu sessizlikler eksik bir sevgiyle birikir içinizde.
Tüketilmiş bir sevda vardır ellerinizde. Birisi veya birileri tüketmiştir
sevdanızı. Ve siz hep aynı soruları soruyorsunuzdur kendinize ’sevdalar
tükenir mi?’ ‘aşk eksilir mi?’ Bilmezsiniz eksilen aşk değildir,
sizsinizdir gidenin ardından. Sevdiğinizi söyleyemedikçe eksilirsiniz.
Sevdiğinizin yokluğuna, seni seviyorum diyememenin acısına uyanırsınız her
gün…
Giden gitmiştir ama hesabı verilmemiştir sevdanın. Birileri sevdanızı
tüketmiştir, sevdanızda sizi… Sanki sevdiğinize bir kez daha seni
seviyorum diyebilseniz geri dönecektir, ‘bak sevdan ellerimde, onu hiç
bırakmadım’ diyecektir sevdiğiniz… yalnızlığınızın avuntusudur bu… Ama
bir kez daha ’seni seviyorum’ diyemezsiniz. Sevdanız artık
sessizliğinizdir. Sessizliğinizde eksilirsiniz ve sorularınıza bir yenisi
eklenir; ’sevda, eksiltir mi insanları?’
Gidenin bir gün geri dönmesinden, tekrar size ’seni seviyorum’ demesinden
korkarsınız. Öyle çok acımıştır ki içiniz, sessizliğiniz üzerinize öyle
sinmiştir ki sevdiğinizin dönmesini isteseniz de, korkarsınız. Çünkü siz
artık siz değilsinizdir. İçinde ’seni seviyorum’lar biriktirmiş,
bedenindeki dokunuşları göz yaşlarıyla yıkamaya çalışmış, yaraları
kanamasın diye birilerine sarılamayan birisinizdir artık…
Basit iki sözcüktür ’seni seviyorum’ Ama bu sözcükleri söyleyemedikçe
kendinizden uzaklaşmışınızdır… Sevdaların tükeneceğini, aşkların
eksileceğini kabullenmişsinizdir… Sözcükler anlamını yitirdiğinde,
yaşamında anlamını yitirdiğini sonradan fark edersiniz ve sevdiğinizin
giderken hayatınıza anlam katan tüm sözcükleri de götürdüğünü ’seni
seviyorum’ demeyi özlemeye başladığınızda anlarsınız
-
BENDE BİLMİYORUM
HAYAT ZAMANSIZ BİRŞEY GETİRİYOR
BEN ANLAMAYA ÇALIŞIYORUM
ZAMANSIZ YÜKÜM ARTIYOR
BEN FiKiR YüRüTMEYE ÇALIŞIYORUM
İÇİMDE BİLMEDİĞİM
AMA HİSSETTİĞİM BİR DUYGU KAYBOLUYOR
BEN GöRMEYE ÇALIŞIYORUM
İÇİMDE BİR ACI BÜYÜYOR
CANIMI ÇOK ACITIYOR
BEN HİSSETMEYE ÇALIŞIYORUM
BEN ÇOK ŞEY KAYBEDİYORUM
BENDE BİLEREK BUNA YARDIM EDİYORUM
HAYAT BİŞEYLER GETİRİYOR
BENDE BİŞEY BİLMİYORUM
-
Öyle bir zalime gönül verdimki
Gençliğimi,hayatımı bitirdi.
Öylesine ateşlerde yaktıki,
Bedenimi yanmış köze çevirdi.
Diken gibi geldi girdi gönlüme,
Kurşun gibi saplandı bedenime,
Dönde bir bak ey vefasız, halime.
Her parçamı bir köşeye savurdu.
Koklamaya kıyamazken gülümü,
Bir ümitle kaptırmıştım gönlümü,
Bu sevdaya adamıştım ömrümü,
Elleriyle yazdı benim sonumu
-
Ayrılığın hakkını ver...
Anlamsız kıl tüm yaşanmışlığı
Kalmayı beceremedin,
Bari gitmesini öğren !
Ne bileyim vur sırtımdan mesela,
Adı ayrılık olsun !
Gidişlerden gidiş beyen
Yeterki gitmeler. senin olsun........
Çok oluyorsun böyle gitmekmi olur!!!
Her gidişinde kendini bende unutuyorsun.
-
Merhaba yüreğimin kırık yarısı,
Yine söz geçiremedim
Kanayan şu yarama,
Dur,
Bırak,
Bırak çek git diyemedim işte.
Diyemedim deli gönlüme...
Solmaya yüz tuttu aldığım tüm güller,
Bir şu kanayan yaram kaldı ruhumda,
Bir de sensiz sabahladığım tozlu kaldırımlar...
Şimdi ne sen varsın,
Ne de her zaman sırtımı dayadığım
Tozlu kaldırımlarım...
Yine mavi ayazların orta yerinde;
Yapayalnız, çaresiz kaldım...
Gözlerim de sustu
Haykırmıyor artık gidenlerin ardından...
Gidiyorum buralardan,
Bu sefer bende bilmiyorum pusulamı...
Hıçkırıklarla dolu gitarım,
Bir ben,
Birde kanayan şu yaramla
Gidiyorum meçhule.
Kim karşılar,
Kim ağırlar bilmiyorum.
Ama gidiyorum işte...
Yaram durmaz yine kanar.
Belki yine zaptedemem deli gönlümü,
Yook!...
Artık yazmaz ellerim...
Ağaç yapraklarında yüreğim artık,
Günü gelince solar gider usulca...
Gök yüzünde gözlerim artık,
Her yerde, her zaman görür seni...
Güvercin yüreğinde dillerim çaresiz,
Susar gider...
Söylenecek tek cümle kaldı yürek satırımda.
Ne güle güle derim,
Ne de hoşça kal...
Bir cümle sadece...
-
Seni sevmekten korkuyorum...
Korkuyorum, deli bir tay gibi, kendimden...
Uzattığımda ellerimi, sana dokunamamaktan...
Oysa, her nefes gibiyken,
Bana uzak olmandan, korkuyorum...
Ve korkuyorum, her karanlığında, bu şehrin...
Karabasanlar misali,
Beni çaresiz koyup gitmenden, korkuyorum...
Korkuyorum
Baktığımda gözlerinin en kuytusuna,
Kendimi bulamamaktan....
Benliğimi ararken yüreğinde,
Bir boşlukta kaybolmaktan...
Onca HEP'in arasında,
Bir HİÇ olmaktan, korkuyorum...
Korkuyorum, Evet...
Beni sevmenden, korkuyorum.
Korkuyorum,
Bu ateşin ikimizide çepeçevre sarmasından,
Çaresiz bir Akrep misali, kendimi vurmaktan...
Alev alev tutuşup, bir ömür boyu yanmaktan,
Korkuyorum...
Ve korkuyorum, sana alışmaktan...
Zaten sensizken,
Sensiz kalmaktan korkuyorum...
Ve korkuyorum, korkularımla yüzleşmekten,
Sana, yenik düşmekten KORKUYORUM.
-
Geldim gitmelere bekle diyerek
Attım valize bir kaç kırgınlık
Attım valize bir kaqç kırgınlık bir iki vefasızlık..
Bir kaç acı söz benim hatırladıklarım...
Bir kaç iyi söz senin unuttukları...
Geride kalan ne varsa
Boğazın sularına serdim
Geldim..
Korkma aç kapıyı
Sende kalmaya değil
Beni almaya geldim..
-
Sen gittiğinden beri,
Çok düzenli hayatım.
Düzenli aralıklarla sigara içiyorum.
Her akşam kadehim boşaldıkça dolduruyorum.
Gün aşırı bir şiir yazıyorum.
Yatağım hep toplu, düzgün.
Çünkü masada uyuya kalıyorum.
Ve her gece mutlaka senin için,
En az bir defa ağlıyorum
-
Gidenler hep bekle beni derler ve kalanlar hep bekleyeceğine yemin ederler”
Her giden ardında bir bekleyen bırakır. Bazen ister bekle beni der, bazen de bekleme hayatına devam et der. Bu bekleme demenin ardında bir beklenme isteği vardır hep…Ve her kalan yüreğindeki acısıyla bekleyeceğim der. Dönmeyeceğini bile bile,
gelmeyeceğini bile bile, sevmeyeceğini bile bile. Ve bekler…
Yanı başımızdayken fark etmediğimiz bir çok ayrıntı takılır hafızalara. Oysa ne
güzelmiş yaşanılanlar dersiniz. Meğer ne çok sevmişim dersiniz. Ve belki de hiç
sevilmediğinizi fark edersiniz. En acısı da budur ya zaten. Sevilmeden
sevdiğinizi fark ettiğinizde beyninizi yer binlerce soru. Başlarsınız cevabı
besbelli olan sorulara kendinizce cevap aramaya.
Ve sorgulama zamanı gelir kendinizce.. Oysa unutursunuz bir şeyi. “Aşk
Sorgulanmadan Yaşanmalıdır.”
Baktığınız her yer “onda” biter. Gördüğünüz her şey de “onu” ararsınız. Aynadaki
görüntünüzde bir yansıma, sokaktaki köşe başında bir kucaklaşmadır “o”. Yağan
yağmurdur, denizdeki yakamozdur “o”, gecelerin ayı, gündüzlerin güneşidir “o”…
Ve son cümleler dökülür artık dilinizden. “O” Mutlu Olsun Yeter. Diyebileceğiniz
bir şey kalmamıştır çünkü. Tıpkı yüreğinizi sizden aldığı gibi giderken
cümlelerinizi de götürmüştür yanında.
Sessizlik kalır geriye biten bir sevgiden. Ve Ayrılık Urganı kalır boynunuzda
“yağlı bir ilmek gibi”. Sanki biri ha çekti ha çekecek. Durdu sanırsınız dünyayı
ha battı ha batacak. Ama ne dünya durur nede o ilmek çekilir. Hayat devam
ediyordur ve bu çarkın içinde sizi de bilmediğiniz başka diyarlara
sürüklüyordur.
Bitecek sanırsınız acınızı bitmez. Sadece bir yerlere saklanır
yüreğinizde.Bir şarkıda, bir şiirin içli mısralarında ve belki de bir sözde kanamaya hazır bir
yaradır o artık.
“Sessizliğin İçinde Bir Çığlık, Karanlığın İçinde Bir Işık, Yürekte Kapanmaz Bir Yaradır Artık O”
-
ben seni bunca zamana ağırlayamazken ruhumda
aitsizliğim çaresiz çoğalıyor...
ve görüyorum aynada yüzü silinmiş suretimi
sen bende herşeysin belki ama
ben sende yitiyorum için için...
beni nerelerde arıyorsun öyle?
yüreğine sor bir de
mutlaka cevabı gelecektir sessizliğinin
-
sen varsın aklımda fikrimde
sen varsın gecelerimi süsliyen düşlerimde
benliğimi alan bir sen varsın kalbimi çaldığın zaman biriminde
bir sen varsın aşka hasret gönlümde seni seven şu zavallı yüreyımde
ansızın yüreğime bir ates düstüğünde
yokluğuna isyan ettiğim bir sen varsın zaman diliminde
bir sen varsın sensiz sessiz ıssız yanlız gecelerimde
ıssız gecelerimde bir sen varsın hayata küstüğümde sensizim deyip
sensizliğime isyan ettiğimde
Bir sen varsın misk kokan çiçeklerin çehresinde
Aldığım nefeste bir sen varsın aşka hasret kalbimde alev alev yanan yüreğimde
Birsen varsın zaman zalimlesip gecmek bilmediğinde
ismin cıkar dudaklarımdan hece hece aşkın kalbimde bir bilmece bir sen varsın bir sen varsın zavallı gönlümde
-
Keşke herşeyimi anlayabilen biri olsaydı hayatımda..
Sırf bu yüzden keşke demeyi sevmedim hiç
Belkilerle yetindim.
Sevdim değer bilenim olmadı, belki sevildim ben değer bilmedim.
Ağır yüklerin altından kalkan ilkerdim..
Bu yükün altında ezildim, bittim.
Yeter!
Sevmekte sevilmekte yar olmayacak, bilmediklerim kadar bunu anladım.
Unutulduğum kadar unuttum,
Sevmekten vazgeçtim artık duruldum
"Hayır" diyebildiğim kadar kararlı ve mutlu oldum.
Bitti artık son dizeler bunlar,
Ne gelenim olur bundan sonra nede gidenler,
Aşkı silme vakti geldi şimdi,
Son kalemimdi ucu bitti şimdi,
Gönül dermanım mı? O çoktan terketti gitti.
Dost kalıp huzur bulamamaktansa silip gitme vaktidir şimdi...
-
Bu elemli bakışım , bu yorgun yürüyüşüm,
Gözlerimdeki melal , senden bana gelendir.
Yaşanmamış bir aşkı, peşimden sürüyüşüm,
Senin bana verdiğin, hasret, yeis, elemdir.
Bin umudun adı var, senin bir bakışında,
Sen benim baharımdın şu ömrümün kışında.
Yıktın umutlarımı kararlı çıkışında,
Seven niye sevilmez, kaderim mi nedendir?
Oysa benim canımdın, canımdan bile önde
Günüme doğan sendin, inan,güneşten önce
Şimdi bir acısın ki , işleyen ince, ince.
Dediler ”kara sevda, diğer adı veremdir”.
Ateşlerde yanmaktan yakıcıdır hasretin
Yetmez mi çektiklerim, yetmedi mi uzletin.
Dillere destan oldum, çukurunda zilletin,
Adın “Aslı” olmasın, benim adım Keremdir.
Neşe nedir unuttum, yanarım ateşinde
Gönlümü esir ettim, bir sevdanın peşinde.
Şimdi bir ateşsin ki, yanıyorsun içimde,
Söyle bana sevgili, yanmayan yer neremdir?
El çek tabip yaramdan, dermanım olamazsın,
Sen böyle bir yangını çöllerde bulamazsın.
O güzeli bir görsen kendini alamazsın
Çarem, Hak divanında, çünkü derdi Verendir.
-
sen varsın aklımda fikrimde
sen varsın gecelerimi süsliyen düşlerimde
benliğimi alan bir sen varsın kalbimi çaldığın zaman biriminde
bir sen varsın aşka hasret gönlümde seni seven şu zavallı yüreyımde
ansızın yüreğime bir ates düstüğünde
yokluğuna isyan ettiğim bir sen varsın zaman diliminde
bir sen varsın sensiz sessiz ıssız yanlız gecelerimde
ıssız gecelerimde bir sen varsın hayata küstüğümde sensizim deyip
sensizliğime isyan ettiğimde
Bir sen varsın misk kokan çiçeklerin çehresinde
Aldığım nefeste bir sen varsın aşka hasret kalbimde alev alev yanan yüreğimde
Birsen varsın zaman zalimlesip gecmek bilmediğinde
ismin cıkar dudaklarımdan hece hece aşkın kalbimde bir bilmece bir sen varsın bir sen varsın zavallı gönlümde
-
iste sevismek bitti
ölüm gibi devam ediyor gece
ask henüz gidilmemis bir ülkedir, diyorsun
ne kadar uzak gitsen çikamazsin teninden
kendinden çikamazsin ne kadar yakin gelsen
sessizce dinliyorum gecenin çanlarini
açik bir yara gibi çaliyor çanlar
vuruluyor sesinde çanlarin hayvanlari
çikamiyorum senden ne kadar uzak gitsem
sana varamiyorum
ne kadar yakin gelsem
gözlerinde
acinin ürperen tenini oksuyorum
nereye akar, hangi ölü denize
istiridyeden koparilan incinin kani
biliyorum
ölüm gibi devam ediyor gece
susamis bir yangini söndürerek kalbimde
çekiyorum körelmis bir atesin bayragini
sesindeki çanlarin en yüksek kulesine
kapaniyor gecenin agir kapisi
sonsuz mavi bir cam kiriliyor içimde
öpüyorum
öper gibi gözlerini son defa
ölüm gibi bir askin gözyaslarini
-
Henüz aksam saatleri
Birazdan görünecek katran karasi aci gece
Nedir bu itirimsi hüzün kokusu
Acitacak canimi yine, yoklugunla gelen bayramlar
Saracak dört bir yanimi dalga dalga sensizlik saatleri
Sevdâ türküleri söylenecek dakilar boyu
Vuslata dair siirler okunacak gözler nemli
Ne zaman gelebileceksin
Deyiversen.
Bir geliversen...
Ne zaman sen kokacak odasi, kahve gözlü kadinin
Ne zaman açacak hüznünün çiçegi, kokusu vuslat
Gelisin hangi mevsim olacak?
Sancilarimi dindiren ilacim
Dizlerimin dermani dedigim
Sonbaharim bildigim
Bekleyislerimin umudu
Sen
Ahh sen...
Kara gece dogmadan
Bir geliversen.
-
Adimi söyle bana yeniden
Sik sık söyle
Yüregim terk etsin günü
Adimi söyle beni anlat bana
Sokaklarda çocuklar
Bahçelerde salincaklar
Pencere pervazlarinda suskun hercailer
Duysun
Duysun eski bir han
Adimi söyle yeniden
Yüregim soyunsun kabugundan
Yüregine dokunsun
Adimi söyle
-
Baktığınız her yer onda biter. Gördüğünüz her şey de onu ararsınız. Aynadaki
görüntünüzde bir yansıma, sokaktaki köşe başında bir kucaklaşmadır o Yağan
yağmurdur, denizdeki yakamozdur o gecelerin ayı, gündüzlerin güneşidir o.
Ve son cümleler dökülür artık dilinizden. O Mutlu Olsun Yeter. Diyebileceğiniz
bir şey kalmamıştır çünkü. Tıpkı yüreğinizi sizden aldığı gibi giderken
cümlelerinizi de götürmüştür yanında.
Sessizlik kalır geriye biten bir sevgiden. Ve Ayrılık Urganı kalır boynunuzda
yağlı bir ilmek gibi”. Sanki biri ha çekti ha çekecek. Durdu sanırsınız dünyayı
ha battı ha batacak. Ama ne dünya durur nede o ilmek çekilir. Hayat devam
ediyordur ve bu çarkın içinde sizi de bilmediğiniz başka diyarlara
sürüklüyordur.
-
Her ayrılığın yakıcılığı kadar acıydı vedamız
Ya sevmek zorundaydık,
Yada gitmek...
Dönüş yolunda her göz yaşım ıslatıyordu bedenimi
Güneşin bir anlamı yoktu senin sıcaklığını anımsatmaktan başka..
Şimdi herhangi bir otobüsün bizi ayırmasına izin veriyoruz,
Ve bu sahneyi birlikte izliyoruz,
buğulu gözlerle,
gidiyorum sevgilim yine seni görmek umudu içimde,
sen o şehrin gecesinde,
bense o güzel anıların büyüsünde dağılıyorum
gidiyorum sevgilim ,bavulumda senli düşlerim,
sen uyanmaktan korktuğum bir rüya,
elimden uçup gitmesinden ürktüğüm birisin.
her sabah sensiz uyanmak kabusa dönüştürse de hayatımı,
rüyamdan uyanmayacağımı bilmem hayatımın anlamı
-
Her ayrılığın yakıcılığı kadar acıydı vedamız
Ya sevmek zorundaydık,
Yada gitmek...
Dönüş yolunda her göz yaşım ıslatıyordu bedenimi
Güneşin bir anlamı yoktu senin sıcaklığını anımsatmaktan başka..
Şimdi herhangi bir otobüsün bizi ayırmasına izin veriyoruz,
Ve bu sahneyi birlikte izliyoruz,
buğulu gözlerle,
gidiyorum sevgilim yine seni görmek umudu içimde,
sen o şehrin gecesinde,
bense o güzel anıların büyüsünde dağılıyorum
gidiyorum sevgilim ,bavulumda senli düşlerim,
sen uyanmaktan korktuğum bir rüya,
elimden uçup gitmesinden ürktüğüm birisin.
her sabah sensiz uyanmak kabusa dönüştürse de hayatımı,
rüyamdan uyanmayacağımı bilmem hayatımın anlamı
-
Tek bir kelimedir.
Sensiz gecen günlerim.
Sürgünde gecen bir hayat...
Gelmeyen bahar yesiliği.
Bitmeyen güz yangini.
Belki gelmeyeceksin.
Belkide hiç olmayacaksin.
Yarinlar gibi.
Olmasi hayal olan.
Vardigi dip kuyulari.
Anlattigi veda...
Verdigi bir tutam aci.
Damla damla akan gözyasi.
Sebepsiz gözler aglamaz.
Sebepsiz yürek daglanmaz.
Sadece ve sadece...
Seni seven gönül.
Sen olan yürek.
Katlanacak senden gelene.
Ve son sözü olacak.
Senden baskasi hiç olmayacak.....
Yemin olsun sevdiğim yemin.
Senden baskasi girerse bu.
Efkari_yüregime.
O gün ölümüm olsun.
-
Bilmeyeceksin
Kalemimde ter olmayacaksın artık
Zaman geçiyor özüm mantığım kaldırmıyor seni eskisi gibi
Tutamayacağım sözler vermiyorum artık kendime
Bu gün senin için özel bilirim
Bak gör işte telefona uzanmıyor ellerim
İçinden bir ses ulaşmanı söylese de
Gururun derki asla dönmemen gerek bilirim
Yıllara meydan okuyan yüreğim
Üç kuruşluk yalnızlığına mı boyun eğecek sanırısın
Boş hayaller peşinde koşma
İnan bana yanılırsın
Önceleri meydan okurken yalnızlığında gecelere
Adın anılır çığlıklar içinde bir eşkıya sessizliğinde
Şimdi bakıyorum da halime
Hani o her şeyden öte sevdiğin değişmez dediğin
Hayatını paylaşacak yaren nerde
Yükleyip sırtıma sensizlikleri bıraktın ya beni yalnız başıma
Bak yürüyorum işte bıraktığın yolda hayata ve sana inatla
Elbet varlığımı gün gelir işiteceksin
Dilin varmasa da adımı anmaya
Boş ver hiç hatırlamaya çalışma
Bir oğul büyüteceğim içimde bir oğul sen göremeyeceksin
Uğrunda feda edilenleri sen asla bilmeyeceksin
-
Sakin göllerin kuğusuyduk
Salınarak suyun yanağında
Yarılan ekmeğin buğusuyduk.
Gözüm yaşarıyor,
Yüreğim yanıyor/kanıyor,
Olmasaydı sonumuz böyle.
“Biri saksımızı çiğneyip gitti
Biri duvarları yıktı
Camları kırdı
Fırtına gelip aramıza serildi
Biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri
Her şeyi kötüledi
Bizi yaraladı
Biri şarabımızı döktü
Soğanımızı çaldı
Biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu
Ciğerim yanıyor, yüreğim kanıyor
Olmasaydı... olmasaydı sonumuz böyle”
Gözüm yaşarıyor
Yüreğim yanıyor /kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle
Dağlarda çoban ateşiydik
Dolanarak mavzer yatağında
Ceylanın pınara inişiydik
Göğsüm daralıyor,
Yüreğim kanıyor,
Olmasaydı sonumuz böyle.
“Birer yolcuyduk aynı ormanda kaybolmuş
Aynı çıtırtıyla uyanan birer serçe
Hep aynı yerde karşılaşırdık tesadüf bu
Birer tomurcuktuk hayatın kollarında
Birer çiğ damlasıydık
Bahar sabahında gül yaprağında
Dedim ya;
Hiç yoktan susturuldu şarkımız
Yüreğim kanıyor yüreğim kanıyor
Bitmeseydi... bitmeseydi bizim öykümüz böyle”
Göğsüm daralıyor
Yüreğim kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle.
-
kördüğümsün fikrimde, çözülmeye niyetsiz
açan bir gül, gözyaşlarımla beslenen
mavi bir okyanus ömrüme inat, dalga dalga
yüreğime asırlık derdin binmiş, soluğu ensemde
saklasam da orta yerindeyim sevdanın
müebbet giymiş mahkumun uykusuzluğundayım
tutmayım seni, işkence kaldığın her an
gideceksen git, durma bir an
içimde depremler
içimde yangınlar
seni tutsam, ağlasan bıraksam
saçlarını belik belik yapsam
gözyaşlarım yüklü bulutlarla uğurlasam
kafamı vursam duvarlara
bir inada binse ömürlük sevdam
yıksa da, yıksa da yine mutluluğu aşkında bulsam
nasılsa adımlarına söz geçmiyor
gideceksin kafaya koymuşsun sen
kal desem faydasız... yakıyorsun
bir ömürlük sevdaya azrail oluyorsun...
-
Islak ve dar sokaklarda yaşardım yalnızlığı
Ve o zaman aklıma gelmezdi ağaracağı saçlarımın.
Babamı kaybettiğimde yaşamıştım ilk acımı
Daha sonra ise seni sevdiğimde.
Bilmezdim ki ayrılığının
Ölümün yansıması olacağını yüreğimde.
Ben umutlarıma ip bağlayıp salmıştım gökyüzüne
Küçük bir uçurtmanın kanatlarında sana gelmiştim.
Rüzgarsız havalara alışıktım ben
Fırtınana yenildim...
-
Adını koyamadım yalnızlığımın
Sevda dedim ben bu karamsarlığa
Hiç bestelenmeyecek şiirler yazdım sana
Hiç söylenmeyecek şarkılar yaptım.
Bir tarafını aldırdım kalbimin
Bir tarafını sana bıraktım...
Mühürlenmiş gözlerimin dermanı sendin.
Her nereye baksam seni görürüm.
Gözlerin idam sehpası olmuş
Hasretin çöreklenmiş bağrımın ortasında
Çek git sevdiğim ne olacak sonunda
Ya beni öldürürsün, yada ölürüm
Issız sokaklarda sabaha karşı
Ezanlar yükseliyor minarelerden.
Yüzüm kabeye dönük, dilimde dualarım
Rabbimden seni istiyorum ben
Öksüz bıraktığın yüreğime dön
Gel ey gönlümün mihrabı yeniden..
-
Merhaba yüreğimin kırık yarısı,
Yine söz geçiremedim
Kanayan şu yarama,
Dur,
Bırak,
Bırak çek git diyemedim işte.
Diyemedim deli gönlüme...
Solmaya yüz tuttu aldığım tüm güller,
Bir şu kanayan yaram kaldı ruhumda,
Bir de sensiz sabahladığım tozlu kaldırımlar...
Şimdi ne sen varsın,
Ne de her zaman sırtımı dayadığım
Tozlu kaldırımlarım...
Yine mavi ayazların orta yerinde;
Yapayalnız, çaresiz kaldım...
Gözlerim de sustu
Haykırmıyor artık gidenlerin ardından...
Gidiyorum buralardan,
Bu sefer bende bilmiyorum pusulamı...
Hıçkırıklarla dolu gitarım,
Bir ben,
Birde kanayan şu yaramla
Gidiyorum meçhule.
Kim karşılar,
Kim ağırlar bilmiyorum.
Ama gidiyorum işte...
Yaram durmaz yine kanar.
Belki yine zaptedemem deli gönlümü,
Yook!...
Artık yazmaz ellerim...
Ağaç yapraklarında yüreğim artık,
Günü gelince solar gider usulca...
Gök yüzünde gözlerim artık,
Her yerde, her zaman görür seni...
Güvercin yüreğinde dillerim çaresiz,
Susar gider...
Söylenecek tek cümle kaldı yürek satırımda.
Ne güle güle derim,
Ne de hoşça kal.
Bir cümle sadece.
Kaybolur çığlıkların asrında.
Ne sen duyarsın,
Ne de alem...
-
Seni hayal ediyorum. Hiç konuşamadığım seni. Sesin aynı köpüklü dalgalar gibi. Sen konuşunca dalgalar susacak, sadece seni duyacağım. Gülüşün aynı güneşler gibi, sen güldüğünde güneş sönecek. Sadece sen ısıtacaksın beni...
Öyle bir kalbin var ki en az benim ki kadar büyük öyle bir aşık olacak ki en az benim sana aşık olduğum kadar. Gel diyeceğim. Karşıma otur. Gözlerine dikeceğim gözlerimi. O güzel, bakınca kendimi kaybettiğim gözlerine. Onu ne kadar sevdiğimi söyleyeceğim. geçtiğimde Karşısına titrediğini boğazımın kuruduğunu bir merhaba bile diyemediğimi söyleyeceğim. sen güleceksin. Güldüğünde yanaklarında güller açtıran gamzeleri ile gülecek. Ve hayalim bitecek. Karşımda yine sen olacaksın. Ama sadece yüzüme garip garip bakacaksın.
Çünkü son üç denememde olduğu gibi karşına geçip sana aval aval bakan biri karşındaki. Normal olarak sinirleneceksin ama bir bilsen söylemek istediklerimi.
Ben böyle değilim bir bilsen. Sadece seni görünce, sadece karşında olunca öyle olduğumu hiç bir zaman bilemeyeceksin. Ben senin için her zaman arada bir karşına çıkıp, buram buram terleyen biri olarak kalacağım.
-
Ayrılığın hakkını ver...
Anlamsız kıl tüm yaşanmışlığı
Kalmayı beceremedin,
Bari gitmesini öğren !
Ne bileyim vur sırtımdan mesela,
Adı ayrılık olsun !
Gidişlerden gidiş beyen
Yeterki gitmeler. senin olsun........
Çok oluyorsun böyle gitmekmi olur!!!
Her gidişinde kendini bende unutuyorsun..
-
Merhaba yüreğimin kırık yarısı,
Yine söz geçiremedim
Kanayan şu yarama,
Dur,
Bırak,
Bırak çek git diyemedim işte.
Diyemedim deli gönlüme...
Solmaya yüz tuttu aldığım tüm güller,
Bir şu kanayan yaram kaldı ruhumda,
Bir de sensiz sabahladığım tozlu kaldırımlar...
Şimdi ne sen varsın,
Ne de her zaman sırtımı dayadığım
Tozlu kaldırımlarım...
Yine mavi ayazların orta yerinde;
Yapayalnız, çaresiz kaldım...
Gözlerim de sustu
Haykırmıyor artık gidenlerin ardından...
Gidiyorum buralardan,
Bu sefer bende bilmiyorum pusulamı...
Hıçkırıklarla dolu kalemim,
Bir ben,
Birde kanayan şu yaramla
Gidiyorum meçhule.
Kim karşılar,
Kim ağırlar bilmiyorum.
Ama gidiyorum işte...
Yaram durmaz yine kanar.
Belki yine zaptedemem deli gönlümü,
Yook!...
Artık yazmaz ellerim...
Ağaç yapraklarında yüreğim artık,
Günü gelince solar gider usulca...
Gök yüzünde gözlerim artık,
Her yerde, her zaman görür seni...
Güvercin yüreğinde dillerim çaresiz,
Susar gider...
Söylenecek tek cümle kaldı yürek satırımda.
Ne güle güle derim,
Ne de hoşça kal...
Bir cümle sadece...
Kaybolur çığlıkların asrında.
Ne sen duyarsın,
Ne de alem...
-
Seni sevmekten korkuyorum...
Korkuyorum, deli bir tay gibi, kendimden...
Uzattığımda ellerimi, sana dokunamamaktan...
Oysa, her nefes gibiyken,
Bana uzak olmandan, korkuyorum...
Ve korkuyorum, her karanlığında, bu şehrin...
Karabasanlar misali,
Beni çaresiz koyup gitmenden, korkuyorum...
Korkuyorum
Baktığımda gözlerinin en kuytusuna,
Kendimi bulamamaktan....
Benliğimi ararken yüreğinde,
Bir boşlukta kaybolmaktan...
Onca HEP'in arasında,
Bir HİÇ olmaktan, korkuyorum...
Korkuyorum, Evet...
Beni sevmenden, korkuyorum.
Korkuyorum,
Bu ateşin ikimizide çepeçevre sarmasından,
Çaresiz bir Akrep misali, kendimi vurmaktan...
Alev alev tutuşup, bir ömür boyu yanmaktan,
Korkuyorum...
Ve korkuyorum, sana alışmaktan...
Zaten sensizken,
Sensiz kalmaktan korkuyorum...
Ve korkuyorum, korkularımla yüzleşmekten,
Sana, yenik düşmekten KORKUYORUM..
-
Çalacaksan kapımı bugün çal sevgili..
Yarım kalmış düşlerimizi bugün koy avuçlarıma,
Söylediğimiz sessiz melodili yalnızlık şarkılarını bugün dönüştür sese
Şimdi burdayım..yarın olmayabilirim sevgili..
Yorulmadım beklemekten..sitem etmedim dönmeyişine,
Sensiz geçen zamana acımaktan öte bir sızım olmadı içimde,
Sadece acıdım...sana ...kendime..bu uzayıp giden suskunluğa..
Şimdi senli günlerin senli düşlerin uzağından son seslenişimdir sana,
Döneceksen şimdi dön..
Tutacaksan şimdi tut ellerimi..
Şimdi burdayım yarın olmayabilirim sevgili..
Geç kalırsan eğer,
Kapıyı açamayabilirim sana..
Geç kalırsan,
Sesini duyamayabilirim..
Geç kalırsan,
Sana sarılacak gücüm olmayabilir
Geç kalırsan,
Seni ısıtacak nefesim kalmayabilir..
Senden önce kapımı ölüm çalabilir..
Geleceksen şimdi gel sevgili,
Yarın çok geç olabilir...
ŞİMDİ BURDA..ŞİMDİ BİLDİĞİN YERDEYİM..
YARIN OLMAYABİLİRİM..
-
Bir sabah,
Bir sabah kalk ve düşün...
Neden, nasıl, niçin diye.
Olsun; içinde varsa hüzün bile düşün,
Ve bir öğlen düşün yine,
Kızgın güneşin altında dur,
Rüzgar değmeden saçlarına,
Bir el dolaşıyor avuçlarında.
Bunalmıyorsun, susuz ve açsın,
Bir el dolaşıyor dudaklarında...
Bir ikindi vakti düşün,
Hafiften esiyor rüzgar,
Ve kaçıyor güneş gök kubbeden.
Beni güneşin doğuşu gibi değil,
Batışı gibi düşün..
O kızıllıkta ve ateşte sarılmışım sana,
Ve yakıyor yüreğimi hasretin.
Bir ürpertide kaçışan alageyiğim,
Sen beni sağanak yağmurlar altında,
İki damla yaş olarak düşün...
Dolmuşum göz pınarlarına, aktım akacağım,
Yanaklarında iki azgın sel olacağım..
Dudak kenarlarında delta,
Yüreğinde deniz olacağım.
Sen beni bu temmuz sıcağında,
Bembeyaz teninden fışkıran ter olarak düşün,
Her yanını işgal etmiş, akıyorum üzerinden.
Sen beni elmacık kemiğinde gülümseyen,
Gonca güller gibi düşün...
Sen güzelim...
Sen beni karanlık bir gecede ay ışığı altında düşün,
Gün devrederken geceye nöbetini,
Bal yüklü bir arının kovanına dönüşü gibi düşün,
Ya da bir saka kuşunun yuvasına..
Ay çiçeklerinin kapanışı,
Dua çiçeklerinin kollarını yıkışı
Ve bir baykuşun gece senfonisinde düşün.
Sen beni yüzün yastığına değdiğinde,
Yüzümü yüzüne yaslamış olarak düşün.
Sen beni tatlım..
Sıcak bir temmuz akşamında,
Açık bıraktığın pencerenden,
Yanına süzülürken düşün...
Çok uzaklarda değil,
Orada işte tam orada,
Yüreğinin ortasına kurulmuş...
Yakıp gemileri, yıkıp köprüleri
Sadece sen olduğun için,
Sana koştuğumu düşün...
Ve rüzgarla savrulup, rastlantı sonucu
Yakama takılan bir saç telinin,
Avuçlarımda nasıl bir dünyaya dönüştüğünü düşün.
Sen beni
Telefon tellerinde değil,
Mektuplarda, nağmelerde değil,
Damarlarında akan kan olarak düşün.
Gençliğine güvenip erken derken,
Belki elveda bile diyemezsin giderken
-
Beni bana sor
Yüreğime kor
Düşüren sen
Anılara sor bir dinle
Sor yeni güne sor Yarinin hatırına
Beceremedim güne sensiz bakmaya
Kıyamadı asla resmini yakmaya
Sensiz dimdik ayakta kalmaya
Alışamadım.Belki çalışamadım dersin yeterince bunu
bana sormadan söyle gökyüzü mavimi hala sence.
-
Her acının bir bedeli var
Ama her tarafın bedeliyle dolu
Barışık değilim günlere sayende
Her biri başka bir anlam yükledi takvimin üstüne
Dolunay yok bu gece
Yıldızlar şahit düşlerime
Kızaran gözlerime bak...
Alışık yaşlara karışık düşler
Kalbimin aynası her bir keder...
Eskiler üstüne yenisi biner
Bu sefer farklı
Bu beden sancı çekiyor ruhum kaygılı
Kanıyor yaramın en sancılısı
En sancılısı...
-
Karanlık her yer baksana suskun sokaklara
Sorsana halimi adı neydi of ya
Kar beyaza büründü bak her yer
Yine sensiz bir yaz beni bekler
Yıldızsız geceler...
Mavi mi olur gökyüzü
Haydi kandıralım satalım gökyüzünü
Bırak, utansın hayallerim
Rest çektim dünyaya
Tuvalime işledim her bir kareni ve kast edilen her bir terimi
İnat, vurdum fırçanı üstüne ve sövdüm sensiz geçen her güne
Sensiz giden her cümleye eylem oldu adım yeter
Utanmadın mı hala
Adım adım adımladım sokaklarında şehrin bak
Yaz yağmuru bastırdı yorgun dizlerim
Her ayın 1’ine küskün tüm sözlerim
Yİne de sana laf söylemedim esmer kız
Sokaklarda yankılandı adın
Sensizliğe hiç alışamadım
Tüm sözlerim küskün sana
Yine yalnızım ay ışığında .
unutmak keşke söylenebildiği kadar kolay olabilseydi .
-
Bir aslıydın benim için bir leyla
Delice sevmiştim seni hem de ilk defa
Kalbimi sana verdim bedenim uğruna
Bir hiçmişim senin için senin uğrunda
Sevmeyebilirdin zorlamadım seni
Gözlerin gözlerime bakmaya bilirdi severcesine
Unut diye bilirdin bana unut diye bilirdin
Hadi söyle benden ne istedin
Biliyormusun sen de öğrendim ilk defa
Göz yaşalarının ne demek olduğunu
Sende hissettim aşkı sevgiyi
Ya terkedilmek duyguların en kahpesiydi
Bir harabeyim şimdi bu halimle
Izdırab mikrobundan küçük bir parça
Feryadım hıçkırığım faydasız artık
Çünkü ben terkedilme diyarındanım
Son sözlerim yine sana korkunç olsada
Mutlu ol diyemem kusura bakma
Sende ezil sende kahrol hayatın boyunca
Anla bir gün anla seni nasıl sevdigimi
GEÇ BİLE OLSA GEÇ BİLE OLSA
-
Fırtınalar esiyor yüregimde
isyan ederken yokluguna
Bogulmuşum göz yaşlarına
Bu gece
Sezsizlik çokmuş gök yüzüne
Mehtap küsmüş yer yüzüne
Yıldızlar parlamıyor
Ay ışıgı gözlerime vurmuyor
Dalgalar durgun
Onlarda dargın kırgın
Bu gece
Hüzün çokmuş yüregime
Senden ayrı Kendimden ayrı
Yitirmişim benligimi
Bu gece
Bitikligimin
Son yorgunlukları
-
Geçitsiz yollardan geçip
Usanmadan bir de köprü kuralım
Düşman kara kalplere.
Talan edip tüm kara
Yüreklerini tanrıya bağışlayalım..
Yolculuğumuza
Ortak alacaksak
sevgi dolu yüreklerden olsun..
Her sevda bizim
Sevgimizin tanığı olsun..
Yüreğimde sevginin ateşi var.
Her aşk
Bizim sevdamıza hayran kalsın....
Törelere inat
Tel tel çözelim sevdamızı
Aya savaş açalım
Korktuğumuz zaman
Dönüşsüz gitmelerden
Daha bir fazla sarılalım boynumuza...
Korku içimizi kemirmesin
Korkuya teslim olmayacağımızı
Gösterelim dostta düşmana
Mevsimler değişsin
Bir tufan kasıp kavursun ortalığı.
Hiçbir rüzgarın
Her daim hasrete inat
Yaşadığımız kavuşmalarımızı
Ayıramayacağını görsün herkes.
Her gece başka bir rüyada
Yeni iklimlerin serüvenci
Ruhu olalım
En büyük arenenalarda en vahşi
Duşmana karşı yüreğimizle savaşalım.
Kan görmek için toplanan sevda fakirleri,
Aşkımızın cesaretiyle
Hayrete düşüp
Avuçları patlayıncaya kadar
Alkışlasınlar bizi
-
Sevdanın sırrına ermek istersen
Coşkun bir ırmak ol akmayı dene
Çektiğim acıyı görmek istersen
Yüzüme bir kere bakmayı dene.
Pişmanlık acını dindirmediyse
Yürek ateşini söndürmediyse
Hiçbir şey geriye döndürmediyse
Eski resimleri yakmayı dene.
Bütün suçu bana yükleme artık
Istıraba çile ekleme artık
Bir ömür içinde bekleme artık
Gönül zindanımdan çıkmayı dene.
Sevgime beş para etmez diyorsan
Kinim kolay kolay gitmez diyorsan
Yaşattıklarım az yetmez diyorsan
Dünyayı başıma yıkmayı dene.
Bir kurşun da sen sık sanki yaram az
Sen ne cimcimesin sen ne yaramaz
O sahte bakışlar işe yaramaz
Karşım da gözyaşı dökmeyi dene.
Kanlı gözyaşımı kurutmam için
Verdiğim son sözü hep tutmam için
Seni sonsuza dek unutmam için
Kalbimi yerinden sökmeyi dene.
-
Hayatımın bir dönüm noktasıydı
Nerden bilebilirdim orda olacağını
Bilseydim böyle yanacağımı
Seninle tanışır mıydım hiç.
Fark etseydim yalnız olmadığını
Anlasaydım beni sevmediğini
Düşünseydim bunun sonunu
Sana aşık olurmuydum hiç.
Kaçmakla kurtulabilseydim
Başkalarına tercih edebilseydim
İşlerimin arasında unutabilseydim
Hala seni bekliyor olurmuydum hiç.
-
Zamanı durduramaz oldum
Çok koştum,artık yoruldum
Söyle bir tanem sana ne oldu
Seni benden ayırdılar da ne oldu
Bizi ayıranlar mutlumu oldu
Demiştin ki senden asla ayrılmam
Bana azap çektirdin de ne oldu
Benden daha iyisini mi buldun
Beni acımadın arkamdan vurdun
Ben senin gibi yapamadım.
Hep seni bekledim durdum.
Senden başkasını sevemedim.
Sevgime kelepçe vurdum.
Kendimi sorguladım, kendime sordum
Belki mahşerde kavuşuruz.
Sadece orda kaldı umudum.
-
Sensizlik öğle acı veriyor ki bana
Dalıp dalıp gidiyorum bak uzaklara
Kalbim derinden sızlıyor ağrıyor işte
Küsüyorum işte ben bu yalnızlığıma
Perişan olsam da yaşadığım bu hayatta
Mutlu olacağım belki öbür dünyada
Senden önce yaşamadım ki ben sevdayı
Sen öğrettin bana sevmeyi ve de aşkı
Bense kıymetini bilemedim belki de
Bilmelisin sen varsın sadece hayatımda
Sensizlikten ötesi nedir ki zaten bana
Ben bir kere sevdim bunu anlasana
Başkasına nasıl veririm kalbimi bir daha.
Onun sadece sende olduğunu anlasana
Beni sevecek bir başkası olamaz hayatımda
Sensizlik çok acı veriyor inan ki bana.
Bir kez daha benim yanımda olsana.
-
Sen beni sevmekten gidince ben bana borçlu kaldım
Ya sen bana fazla geldin ya ben sana az kaldım
Gitme bir adım öteye gülüm bir adımda gurbet olur
Gitme bir nefes öteye gülüm her nefes hasret olur
-
Sevdanın sırrına ermek istersen
Coşkun bir ırmak ol akmayı dene
Çektiğim acıyı görmek istersen
Yüzüme bir kere bakmayı dene.
Pişmanlık acını dindirmediyse
Yürek ateşini söndürmediyse
Hiçbir şey geriye döndürmediyse
Eski resimleri yakmayı dene.
Bütün suçu bana yükleme artık
Istıraba çile ekleme artık
Bir ömür içinde bekleme artık
Gönül zindanımdan çıkmayı dene.
Sevgime beş para etmez diyorsan
Kinim kolay kolay gitmez diyorsan
Yaşattıklarım az yetmez diyorsan
Dünyayı başıma yıkmayı dene.
Bir kurşun da sen sık sanki yaram az
Sen ne cimcimesin sen ne yaramaz
O sahte bakışlar işe yaramaz
Karşım da gözyaşı dökmeyi dene.
Kanlı gözyaşımı kurutmam için
Verdiğim son sözü hep tutmam için
Seni sonsuza dek unutmam için
Kalbimi yerinden sökmeyi dene.
-
Hayatımın bir dönüm noktasıydı
Nerden bilebilirdim orda olacağını
Bilseydim böyle yanacağımı
Seninle tanışır mıydım hiç.
Fark etseydim yalnız olmadığını
Anlasaydım beni sevmediğini
Düşünseydim bunun sonunu
Sana aşık olurmuydum hiç.
Kaçmakla kurtulabilseydim
Başkalarına tercih edebilseydim
İşlerimin arasında unutabilseydim
Hala seni bekliyor olurmuydum hiç.
-
Ey yüreği bilmezmisin,
Vurgunlardan çıkıp geldinde
Hani kurumuştu can damarın
Hala
ÇARPARIMMI
Sanırsın..?
Yalancı nisanlardan ayaz yedin de
Hani kırılmıştı karanfilin
Hala
BAHARIM
Mı sanırsın ?
Riyekar sevdalardan yara aldında
Hani kanamıştı ömrün
Hala
SEVERİM
mi sanırsın?
Ey yüreğim bilmezmisin
Namert bir yüerekten kurşun yedinde
Hani kılınmıştı namazın
Hala
YAŞARIM
mı sanırsın
-
Seni hissetmeden
yaşamayı kabullendim,
Özlemeyi kendime yasak ettim,
Kokunu tenimden ,
düşümden seni çıkartamadım.
Gözlerimde yaş olup benden ayrılacaksın diye yıllardır Ağlayamadım.
-
Anlamı yok sensizliğin
Perdeler, gökkuşağı, gölgem
Dışarıda güneşli bir haziran sabahı...
Sabah olur bir istanbul gecesinin ardından
Akşam giyinir beyaz elbiselerini
Ne söylesem boş, kelimeler bir, bir; istanbul hanımefendisi
Kocaman parıldayan bir kalp
Kömür karası gözler alev alev...
Anlamı silinmiş bir hüzün;
Sen gelince cezaevinin parmaklıklarından atlar.
Düşmek üzeredir gecenin gizi koynuna
Bir İstanbul akşamı,
Akşam güneşim, sudamlam, paylaşılmazım
7 renk ve ümit, bir sevi şiiri
Geceleri gülün dikeni,
Ne arar insan, ne bulur şu fani dünyada...
Akşam üstleri, gündüzün bekçileri, İSTANBUL
Anlamı yok pencerelerin, güneşin
Perdeler, gökkuşagı, birde sen
Akşam yine giyinir cezaevi elbiselerini
Ne söylesem boş...
Nasıl sevebilirim ki sensiz?
Anlamı silinmiş kömür karası geceleri...
-
Yalanmis ne varsa yasadigimiz.
Ne varsa soyledigin, ne varsa hissedilen, her sey yalanmis.
Bu kadar gec mi anlamaliydim?
Bu kadar cok mu baglanmis olmaliydim?
Neden en basinda degil de simdi?
Ben miydim yuregine sectigin oyuncak?
Kaybolan zamanlar, yitik umutlar gelir mi geri?
Issizdim.
Yapayalnizdim.
Çaresizdim.
Karanlik ve de tukenmistim gittiginde.
Sustum, soyleyemedim.
Icim agliyordu da bir damla gozyasi dokemedim.
"Seviyorum"
diyemedim.
Topragin kokusunu, havanin kokusunu, ciceklerin kokusunu hepsini bir bir cektim icime bir Senin kokundu bilmedigim.
Alakadar olmadigim ne varsa bildim. Hepsini ezberledim.
Yalnizca Sendin bir kelime edemedigim.
Sesini bilmedigim, yuzunu gormedigim, sadece hayal edebildigim bir guzelliktin.
Dolasiyordun damarlarimda. Sen sadece kendini anlattigin kadardin.
Bir de Seni icimde buyuttugum kadar.
Suskundum.
Tek basinaydim.
Asiktim.
Yanmis ve de kahrolmustum gittiginde.
Yasamak bile istemedim. Olmeye de cesaret edemedim.
"Seviyorum"
diyemedim.
Dur!
deseydim,
kal!
deseydim kalİr miydin benimle?
Gitme!
Desem, dinler miydin beni?
"Sevdim Seni hem de aklinin alamayacagi kadar"
deseydim inanir miydin? Sen de beni en az benim kadar sever miydin?
Of! Yaniyor icim. Sen boyle gitmemeliydin.
Hani ben vazgecilmezindim. Hani ugrumda her seyi goze alirdin?
Hani "cik gel!" desem en uzak yollardan bana varirdin?
Hani imkânsizlik denen bir sey yoktu?
Hani seven her engeli asardi?
Yeminlerin, sözlerin hani? O büyük sevdan nerede hani?
Saskindim. Yikik ve viraneydim sen gittiginde.
Gitmezdin! Ya sevseydin ya da yokluguma dayanamaz gelirdin. Ama gittin ve ben bakakaldim arkandan.
"Seviyorum"
diyemedim.
Yalanlarin, yanlislarin, hatalarin ve de pismanliklarin hepsi Senin olsun gelme!
Gittigin yer, hiç olmadigin dunyamdan daha fazla mutluluk vermeyecek sana bilesin!
Affim yok!
Ne sana ne de yaptiklarina.
Vazgeçmistim.
Rest cekmistim. Savrulmustum. Harabe ve yok olmustum sen gittiginde.
Yasamadiklarima pismanlik soyle dursun, yasadiklarima lanet olsun.
Geri donme sansimiz olsa belki soylerdim.
Tekbir sey kaldi icimde;
"Seviyorum"
diyemedim
-
Sen uykudayken
Sana dokundum dun gece
Her dokunusumda bin gunes dogdu
Kuslar dondu goclerinden
Yagmurlar yagdi durmaksizin
Bulutlar akti aydinliga yol vermek icin
Bir nehir akti sonsuz kivrimlarla
Daha buyuk bir okyanus yaratmak icin
Bir agac kok saldi gokyuzunde
Maviye yesili ekmek icin
Sen uyurken bir dunya dogdu yuregimde
Sen uyurken dun gece
Her nefes alisinda bir kusun kanadi degdi tenime
Bir ruzgar esti durmaksizin
Mavilik yagdi yatagima
Gokyuzu el verdi okyanuslara
Yeniden yaratildi dunya
Sen uyurken dun gece
Bin yildiz kaydi gecenin bagrina
Bin yakamoz akti odamiza maviliklerden
Bin ayisigi aydinlatti tenini
Bin sevda turkusu soylendi
Bin sevda dogdu senin adinla
Sen uykudayken dun gece
Seyrettim seni sevdayla
Yeniden tanriya el verdim
Yeniden dualari ogrendim
Yeniden yakardim umutla
Yeniden gun dogumlarina sevda buyuttum
Dun gece sen uykudayken
Beklerken gozlerini acmani sabahin tazeligine
Bir gulumseyisini beklerken
Beklerken sevdayi anlatan gunaydinini
Seni ogrendim
Sevdayi ogrendim yeniden
Yasama dokundum yeniden
Sen uyurken dun gece
Seni seviyorumlari tekrarladim durmaksizin
Bir dua gibi
Tanriya yakarir gibi …
-
Dün gece yine sendin aklımda
Bir hüznün çıkmaz sokalarında
Gözyaşı oldu hasretin
Ilık bir buse gibi süzüldü yanaklarımda
Yanaklarım kırmızıydı, küskündü aynalara
Ne zaman karşılaşsak sen bakardın onlardan
Başıboş hoyrat aynalardan
Önce ilk sarıldığımız yere gitti duygularım
Bu gün gibiydi yaşadığımız küllenmemişti
O bir ömürdü sanki, ölmeye değerdi
Sonra gözlerin geldi aklıma, güzelliğin
Başımı döndüren mey gibiydin sen
Şelaleler akardı içime gözlerinden
Ardından öksüz kalırdım sanki giderken
Yinede yorulmazdım sensizliğe
Sensizlik ki darağacım, sensizlik ki paramparçayım
Ellerim seni arıyor bu gece, gözlerim gözlerini
Şarkılar hüzünlü, şarkılar buruk
Yoksun ya bu şehir yorgun, bu şehir vuruk
Seni arıyorum inadına gecelerde
Karanlıklar üstüne yemin ederim
Işığım sensin! !
Seni seviyorum birtanem diyorum söyletensin
Basit bir aşk öyküsü değil ki bu
Saman alevi değil ki
Cehennem alevi sanki susuzum
Sensiz mutsuzum
Artık sabah olmayacak uykusuzum
Artık sensiz yaşanmayacak
Yaşıyor sanma beni sadece varsayımım
Sana bağımlı varlığım
Yokluğun ise tükenişimdir
Bir umudu katleder bin umudun olurum
Senin gibi ulaşılmazdır benimde gururum
Duyuyor musun birtanem? ?
Dün gece yine sendin aklımda
Aldın aklımı başımdan gittin
Canımı da aldın yüreğimden
Canımdın sen! !
Vazgeçilmezim, tartışılmazım
Yalnızlığımın sebebi, acılarımın denizi
Esirinim işte bu gece vakitleri
Kollarımda sensizliğin kelepçeleri
Yüreğimde sevdanın zincirleri
Bağlanmışım sana ayrılamam
Görmeden yaşayamam o gözleri
Bir gemi kalkıyor rıhtımdan
Dinle bak sesini, bu son seferi
Veda türküsüne benzer düdük sesi
Ardından mendil sallayanlar
Boşuna aslında boşuna ağlayanalar
Dönüşü olmayacak bu yolculuğun
Bende gidiyorum birtanem, umutlarım yanımda
Geriye bıraktığım limandaki ayak izleri
Ve haykırışım enginlere
Sen; dalgalardan dinle artık sesimi
Sahilde bekle beni
Bir garip martı görürsen gözleri yaşlı! !
Randevusu varmış gibi ecelle telaşlı! !
Bil ki; bir tutam sevgi yolluyorum sana
Bil ki; ağlıyorum uğruna
O zaman son kez de olsa hatırla beni
Cansız bedenime can istiyorum
Canımsın sen, SENİ SEVİYORUM
-
Hayatım birbirinden farksız günlerden ibaretti sanki
Her gün aynı şeyler, her gün aynı yüzler, aynı muhabbetler
Artık geleceğimden bile umutsuz yaşayıp gidiyordum
Biliyordum boşuna oksijen tükettiğimi
Biliyordum artık *** dünyadan beklemem gereken bir şey kalmadığını
Amaçsız bir uçurtma gibi rüzgarın estiği yönlerdi hep yolum
Kırılmıştı bir kere kalemim aşk mahkemesinde
Sıkılmıştım dünyadan, yalanlardan, insanlardan
Her şeyin yalan olduğu bu dünyada, nerden bilirdim ki güneş doğacak içime
Nerden bilirdim ki yeşerecek yeniden içimdeki kurumuş çiçekler
Artık her şeyden umudumu kesmiştim ki
Sen çıktın karşıma
Ne vardı ki baktım ela gözlerine, ne vardı ki ayrılamadım yanından
Öyle duygular içerisine kapılmıştım ki
Döktün birden içindekileri tüm samimiyetinle haykırırcasına
Feleğe isyan edercesine kusuyordun içindekileri
Güvenden bahsettin hep
Anlam veremediğim, insanların sana veremedikleri güven
Haklıydın, o güveni nasıl verebilirdim ki sana
Sana nasıl itiraf edebilirdim hayattan kopmak üzere olduğum bir dönemde
içimde senin için kopan fırtınaları
Sana nasıl diyebilirdim artık ela gözlerinden farklı gözlerde insanlar kalmadığını
Ama söyledim işte
Haykırırcasına anlattım içimdeki her şeyi sensizliği göze alırcasına
Belki artık beni görmek istemeyecektin
Belki artık bakmayacaktın gözlerime
Saklayacaktın kendini benden
Anlattım işte her şeyi göze alırcasına
Belki biraz pişmanlık, belki de korku vardı içimde
Sandım ki artık sen olmayacaksın, yine her şey aynı olacak
Hayatımda ilk defa gerçek yüzünü gösteren güneş, bu sefer ilelebet saklayacaktı kendini
kapkara bulutların ardına.
İlk kez bir çiçeğin açtığını görürken, korktum ellerimle kurutacağımdan
Hayatının baharındayken sana acı çektirenlerle aynı kefede tutulacağımı sandım
Ve onun için sakladım, saklandım
Onun için beni de onlar gibi sandın
Onun için inanmıyorsun
Onun için güvenmiyor ve onun için kaçıyorsun
Seni seviyorum dedim, sensiz yapamıyorum dedim
Sen yoksan kimsenin olamayacağını anlattım saatlerce, günlerce
Seni görünce zevk almaya başladım, insanları sevdim tekrar
Tutundum sıkı sıkıya bir daha bırakmamak üzere hayata
Şimdi anlat bana gördüklerimin bir rüya olmadığını
Göster hayatın gerçek yüzünü, göster güneşin parlaklığını
Beraber yeşertelim susuz kalmış fidanları
Beraber tutunalım, aşalım tüm engelleri korkusuzca,
Beraber gelelim üstesinden bütün yalanların yanlışların
Ne olur gel artık...!
-
Yazılmış tüm sözlerin şiirlerin hikayelerin ötesinden
Sana haykırmak istediklerim vardı.
Senin asla bilemediğin
hayata yenik düşmüş,
çok isterdim sana her seferinde anlatmayı.
Ama öyle dolambaçlı yolların ardında saklı kalmıştı ki sevdan.
Ne sözlerim yetişti ömrüne,
Ne kelimelerim varabildi gönlüne.
Bütün bu yaşanmış yalanların ardından
İçerimde ağlayan,
Bedenimde kanayan,
Özümde azap çeken bir sen hala var.
Her nerede ne halt ediyorsan bil
“ Gitmekle bitmiyor sevda ”
-
Buradasın
yanımdasın biliyorum
Mum ışığımın zarafetinde
ağlayan yalnızlığımsın yine bu gece
Dur gitme bekle
Eriyip gidemezsin beni bırakıp.
Mum biter gece söner ama
korkarım beceremem
karanlıkta şiir yazmayı sana.
Sen hep buradasın
odamdasın biliyorum
Olur ya sıkılırsan eğer
git, gez de gel biraz ama
dön ne olur yine yanıma.
Korkarım
ağlamayı beceremem karanlıkta.
Buradasın biliyorum
Ama ben seni bulamıyorum
bulamıyorum
Kaybolan yüreğimle beraber
bu gece de yine inatla
seni arıyorum.
-
Seni görüyorum düşlerimde
Yanımdasın;
Ellerini tutuyorum sımsıkı
Gözlerine bakıyorum sıcacık
İçim ısınıyor senin yanında
Sanki kuşlar bizim için şarkı söylüyor
Dansediyorlar etrafımızda
Başımı omuzuna dayıyorum;
Sarhoş olmuş gibiyim Başım dönüyor
Bulutların üzerinden izliyorum dünyayı
Seninle dünya o kadar güzel görünüyor ki gözüme
İnanamıyorum...
Hiç uyanmak istemiyorum
Bu büyünün bozulmasından korkuyorum belki
Masmavi bir deniz uzanıyor önümüzde
Yanımda sen varsın düşlerimde
Soğuk, boş ve karanlık bir odada uyanıyorum sonra
Bakıyorum ama yoksun
Kalbim kanıyor
Canım çok yanıyor
Hasretin altın saplı hançer olmuş
Saplanmış yüreğime
ölüyorum....
Başım dönüyor aşkım
Gözlerim kararıyor
Zaten sensiz karanlık değil miydi?
Nefes alamıyorum aşkım
Sensiz hiç nefes almadım ki
Hasretin öldürüyor beni
Çok canım yanıyor bir tanem
Kalbimi söküp atmak istiyorum
Bu acı dinsin diye
Onda da sen varsın yapamıyorum
Ruhumda, bedenimde,yürüdüğüm yolda,
Gördüğüm her şeyde
Duyduğum her sözde sen varsın
Düşüyorum birtanem
Artık sensizliğe dayanamıyorum
Avutmuyor hayalin
Sıcaklığın olmayınca
Üşüyorum,ölüyorum...
-
Sonsuzdan gelip
Sonsuza uzanan
Bir caddedir hayat yolu
Bakımlıdır bazı kaldırımları
Taş topraktır bazıları
Gidişi olup dönüşü olmayan
Bir caddedir hayat yolu
Sağa sola kıvrılan
Sokaklar... Sokaklar...
Ah! o sokakların
Kimisi ışıl ışıldır geceleri
Kimisi ay ışığını görmez besbelli
Her köşe başı parselli
Girerken ödersin ücreti
Kimisi bahşişler savuşturur havalara
Kimisi muhtaç küf kokan tokluklara
Tefeciler pohpohlanır da
Satın alınır alın terleri üç kuruşa
Satılık yürekler vardır dükkanlarda
Satılıktır sevdalar, dostluklar
Gidişi olup dönüşü olmayan
Bir caddedir hayat yolu...
-
Ey Aşk hep gizlemeye çalıştın benden kendini
Yine de uzak tutamadın bir türlü beni
Yordun hep peşinden koşturdun
Güzel günler düşlerken boş hayaller kurdurdun
Sonra da hayal kırıklıkları sundun.
Ey Aşk gözlerimi parlatan senin ışığındı hep
Yollara düşmem senin yüzündendi
Hayata küsmem kabuğuma çekilmem senin yüzünden
Yaşamdan umudu kesmem
Yine de dört elle sarılmam hep senin yüzünden.
Ey Aşk yaşama sarılmam Sevinmem üzülmem gülmem ağlamam
Uğruna bütün setleri yıkmam
Ayıpları, günahları olmazları olur kılmam
Yokları var etmem, görür gözleri görmez kör etmem senin uğruna.
Ey Aşk yollara düşmem yollardan dönmem
Sen kaçtıkça peşinden gelmem
Attığın her kurşunda öleceğime yeniden dirilmem
Her seferinde yeniden sana koşmam
Sayende düşmem rüzgâra katılmam
Yeniden doğrulup yaşama karışmam
Ey Aşk YOLUMDAN ÇEKİLME SAKIN.
-
Güzel olan hiçbir şey eskimez.” dedi dostum. İncecik bir sızı duydum, sustum...
Gözlerimi kapayıp kana kana içtim kelimelerini. Eskimiyordu hiç, biliyordum...
Senin gözlerimde hiç eskimediğin, eskimeyeceğin gibi...
Ben seni bulmak için tüm dünyayı dolaşabilirdim ama sen buldun beni.
Bende kaybettiğim beni... Uzansam sana, dokunmak bir şey değil yanmaktan korkuyorum.
Korktukça kaçıyorum senden, kaçabildiğim kadar uzağa...
Ne kadar uzağa kaçsam o kadar yanıbaşımda oluyorsun sonra...
Ben de kalemimi elime alıp yazıyorum. Tükenmez kalemim tükeniyor,
konuşan dilim lal oluyor, anlatamıyorum seni kağıtlara...
Yaşam aşk rengine büründükçe dağlar hasrete yükleniyor. Dağlar taşır mı bu yükü bilmem ama ben eziliyorum hasretten. Aşkın tedavisi yok mu? Acılar çekiyoruz ve tel tel kopuyor hayat ellerimizden. Uzanıyorum, tutamıyorum kopan ipleri.Dur ve bak şimdi geçmişe. Neredeyiz? Başta mı, sonda mıyız, yoksa bu sokağın adı aşk çıkmazı mı?
Her bahar bir başlangıç ve her güzel şey umuda yeni bir adım. Hadi çıkalım saklandığımız kuytudan. Sobelendik çoktan. Çıkalım ve geçen bahar gibi umudumuzu uçuralım kendi gökyüzümüzde bu baharda.İzin verelim martı seslerine, çekelim içimize çiçek kokularını papatya bahçemizde...Hadi çıkalım saklandığımız kuytudan ve kaçalım bu dünyadan..
Yorulduk...Yıprandık...Ama her bahar umut demek hala...Umudum var ama yine de gözlerim yanıyor...Göz pınarlarım kuruyuncaya kadar ağlıyorum...Sonra yüreğimde ebem kuşağı çıkıyor. Her renkte seni görüyorum. Mavi hayallerimizi, sarı bizi ısıtan güneşi çağırıyor aklıma.
Tut ki bu bahar da diğer baharlar gibi bitsin. Ne çıkar...Kaç bahar kaldıysa ömrümde benim o kadar umudum var ..
-
Yüreğin öyle güzel ki sen öyle güzelsin ki
kalmadı gönüllerde taş üstünde taş,
toz duman oldu,yıkıldı hepsi
her bir gönülde ayrı bir telaş
Tanrım telaşı güzel bu kuluna aşığım ben!
Ah! o gözlerin yok mu, kıymet biçilmez
o gözlere bakarken mevsimler, akılda olmaz
ismini yad etmek bile bir sevinç, tarif edilmez
Tanrım tarifsiz bu kuluna aşığım ben!
rüzgarlı bir havada
tek bir kibrit çöpüyle sigara yakmak kadar zor
en sevdiğinden vedalaşırken gülmek kadar zor
zor anlatmak seni hem de çok zor!
Tanrım ifadesi zor bu kuluna aşığım ben!
dünyayı ısıtmak için güneşin
ateşler içinde kalması gibi zor
ölüme bir kala doğru yolu bulup tövbe etmek gibi zor
zor sensiz günler,aylar sensiz geceler çok zor!
Tanrım zamana nefes veren bu kuluna aşığım ben!
kokun sarar sokakları, şafakta görünen senin gözlerin
ne yana baksam görünen gül kokulu güzelliklersin sen
uçsuz bucaksız ışıktır gözlerindeki pırıltı
karanlık bir tünelde koştukça durup bir nefes dinlenmeksin sen
Tanrım ruhu dinlendiren bu kuluna aşığım ben!
ölülerin bile şahit olmadığı o cenneti görürüm gözlerinde
bir damla olmakta yeterdi gözlerinde
rüzgar varsın hırçın olsun yağmur olabildiğine inatçı
gözlerin aniden sığınılan bir liman huzur var senin gözlerinde
Tanrım bu gözlere bu kuluna AşIğIm BeN!
-
Dar sokaklardaki cumbalı evler vardırya
işte onların balkonlarındaki menekşemsin
her sabah önce sana günaydın der önce seni sularım.
narince parmak uçlarımla seni okşar usul bir name mırıldanırım.
aşk dolu bakar halini hatrını sorarım.
çok güzelsin,narinim,nazlı menekşem
gelen geçer sana bakar,
güneşin gülen yüzü baktıkça sana daha bi alımlı olursun,
renklerin öyle güzelki ne gökkuşağında var nede bir tabloda.
seni seviyorum güzel menekşem...
yüreğimin can damarı,sakın solma,sakın ağlama...
ben her sabah o güzel başını okşar sana aşkımı anlatırım.
sakın bükme o güzel boynunu,
seni bir ömür sevicem.
-
kaybolacak hüznüm bir gün bu dağlarda
sözüm şu ki arkamdan ağıt yakacak kadınlara
ben neden cenge tutuşmuştum
çürümüş zamanla
öğretin kuşlara aşk derdiyle avunanlara
söylediğim antika türküleri saydıkca,
sayıları tükettim
tükenmedim rüzgar törpüledikce
taze ümitlerimi
şiirim dedim can versin ağıtlarınıza.
Şen kızlardan dinlediğim
truvaya aşık adamın köhne hikayesine
şimdi de dağlarda sadalarca rastlamak ne kötü
bakışlarıyla türküleri altın yaldızlı yapan adamın
sömürüşü yamalı urbalı sevgilileri
ne kötü
yavrusunu yüreğine saran ananın yanında
kutsanmış ezgilere feda edilen anaları görmek
ölüm gecesinde mutluydu dedem,
ölüpte gidince
yaş bilmeyen gözlerim sel oldu dedi ninem
uysal kasırgalara yaktığım
türkülerden beni azad edin
kapanmış yaraları depreştirmemi hoş görün
tabiblerin yaşamaz dediklerini
kara bulutlarda saklayışımı da
şanlı suları zafer fermanlarını yakışımıda
olacaksa af'sız kalacak tek şeyim
bir gün bu dağlarda kaybolacak hüznüm.
-
Artık Karanlıksın Sevgilim....!
Yüreğimde bilinmeyen, benim bile hala yerini tam olarak kestiremediğim bir
yerlerde kanıyorsun hala ve ben çoğu zaman bilerek ya da bilmeyerek
kaşıyorum bu kabuk tutmaya yüz tutmuş yaramı; yani seni…
-
Buz gibi soğuk bir gecede,senden kilometrelerce ötede,her hücremde hissederken seni;
Geçmek bilmiyor saatler...
Akrep yelkona ulaşamazken;ki yeterince uzun geceler,ben bu karanlıkta sensiz ama hayalinle,izlerinle...dopdoluyum seninle...
Aynı şehrin ışıkları almalı gözlerimizi oysa,
Aynı gökyüzüne bakıp,
Aynı kayan yıldıza çevirip yüzümüzü,birbirimizi dilemeliyiz oysa...
Senden uzakta olmayı susuzluk bellemişken,dilim-damağım kupkuru.Kat kat giydim üstüme ne bulduysam...İlla ki üşüyorum ellerin olmadan.
Soğuk iliğime kadar işliyor.
Sen yoksun ya buralarda,tüm rüzgarlar yüreğime esiyor!!!
"Oysa tırnağımın ucuna kadar buz tutmuş bedenim..."
Belki üşümemeli bu kadar,belki ısıtmalı bu güneş az biraz..
Bakmaya alışmış,güneş bellemişken gözlerini...yapamıyorum buralarda
O yüzden...
Senden uzakta yaşadığım eksiklik yüzünden,
Aynı havayı solumadan seninle,içime basan kasvet yüzünden,
Ve sayamadığım daha bir çok neden,içimi acıtan onca yol varken
Bekle beni...
En güzel gülüşümle yüzümde,tüm ayazı bırakıp yollara..Sana Geleceğim...
Ellerimde huzur...yüzümde sevinç...gözlerimde sen
-
Bir yaz akşamıydı isgendurun da
Son kez el ele yürümüştük
Bitmesin istediğimiz yola.
Kısacık beraberliğimizin bütün anılarını sığdırmıştık.
Yazarsın bana demiştin.
Bende yazarım sana sık sık.
Ağlıyorduk ikimizde gözyaşlarımızı saklardık bir birimizden
Sen görmeyesin diye kaldırmıyordum başımı.
Elimi daha sıkı tuttun
Anlıyordun.
Bu ayrılığa dayanmıyordu kalbimiz.
Öğrettiğim çiçek adlarını unutma dedin
Kelebekleri kitap arasında kurutma derdim sana
Sık sık yazardık bir birimize.
İncitmeyelim dedik kimseyi kin büyütmeyelim derdik kalbimizde.
Beni bekle.
Yol bitti ayrılıyorduk artık bir birimizden.
Sokakta gördüklerimi filmlerdeki aktörleri sen sandım bir süre.
Kin büyütmedim kalbimde söz vermiştim sana diye
Kelebeklerine dokunmadım
Öğrendiğim çiçek adlarına yenilerini ekledim
En çok fesleğeni çoban heybesini akşam sefasını sevdim.
Seni beklerken çok şey öğrendim.
Yolunu gözlediğim sevdiğim ilk kadındın
Nasıl olsa bulacaktır diye her görüşümde aynı sesle seslendim
Beni kötü rüyalardan uyandıran sevdiğim ilk kadındın.
Bir bilsen seni nasıl özledim.
Yağmur yağıyor şimdi.
Yazdıkların bende kelebekler gibi kar taneleri
Kendi yolumda yürürken hiç unutmadım o cümleyi.
Selamını aldım sevdiğim.
Kin büyütmedim kalbimde sadece sen varsın.
-
Kader bizim için yüce dağları
Aramıza sıraladı geçiyor
O dağlar gözümde birşey değil de
Bu güzel hayatın tadı geçiyor
Yollar bana biraz teselli verin
Suçu yok içimde kanayan yerin
Namluda çift kurşun gibi gözlerin
Bakış bakış yaraladı geçiyor
Sen varsın baştaki kader sisinde
Kulağım takılı kaldı sesinde
Sevgi yasasının ilk maddesinde
Yalnız ikimizin adı geçiyor
-
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Zaman sensin
Zaman kadındır ister ki hep okşansın
Diz çökülsün hep
Dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına.
Bir taranmış
Bir upuzun saç gibi zaman
Soluğun buğulandırıp sildiğin ayna gibi.
Zaman sensin, uyuyan sen
Şafakta ben uykusuz seni beklerken
Sensin gırtlağıma dalan, bir bıçak gibi...
Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
Bu mavi çanaklarda kan gibi
Durdurulmuş zamanın işkencesi
Ah bu daha beter işkence hiç mi hiç giderilmemiş istekten
Bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
Bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
Daha beter seni kaçak
Seni yabancı bilmekten
Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
Tanrım ne ağırdır sözcükler
Asıl demek istediğim bu.
Hazzın ötesinde sevgim
Hiç bir zararın erişemeyeceği yerde bugün
Sevgim
Sen ki benim saat-şakağimda vurursun
Bogulurum soluk alıp vermesen
Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın.
......
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Korkuyorum senden
Korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri
El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan
Korkuyorum senden.
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
Sevgilim.
-
Düşler...
İz düşümleri...
Yokluğa sinmiş tüm kokular...
Perdelerin tütünle yıkanmış geceleri...
Bir ses, satırlarıyla yol boyunca, hüzünlü gerdanımdan öpmesini bilen...
usulca, incitmeden...
" Konuşmak istediğinde arayabilirsin, eğer istersen."
" Olur."
Hani bazen rüzgar inceden vurur ya bedene, titrer ve içinize çekilirsiniz.. Güçlü bir soluk gibi kıyıda bekleyen aşk silinmiştir, en tenha bakışlarla başbaşa kaldığınızı anladığınız anda... Aynanın soğukluğu, yaklaşan kış mevsiminin karbondioksit kalabalıklığında çoğalan acı kokusu ve bir mağlubun çizelgesi gibi elinize tutuşturulan acı kayıtları, teker teker dolar yalnızlığın kapakçıkları arasına...
Yürek gitmek ister... yorgun, bitkin, koşulsuz..
Sadece gitmek...
Oysa uzun bir yanılgıdır terk etmenin sancısı...
Gidenin kalana eşitlendiği ve kalanla aslında eşitlenemeyen, asla da eşitlenemeyecek olan, suale yer vermeyen, komplo ayrılıkları tütsülenir sigaradan çekilen nefesin arasına...
Kayıt defterinde mavi yolculuklar tutulur, isimsiz şehirlerin bekleyişi sanki çok eskiden kalmış bir mirasçasına...
Sahi, bir mirasın kaydı nerede tutulurdu tüm kutsanmış aşkların mahzeni böylesine vurulmuşken, parçalanmışken, yıkılmışken?
Tarih kokan ve son diye atfedilen onca vazgeçişin damardan bir bir çekilişi, tüm varoluş salgılarının azalışı, demin demlendiği vakitler...
Tutulan kayıtlar buradan mı miras kalır incinmişliğimize, küstürülmüşlüğümüze?
Ona hayır buna evet, her şeye hayır, hiçbir şeye her şey!!
Hiçlik...
Dümenin henüz kıyıdayken bilinen belirsizliği; aşkın rotasızlığının sonbahar bitişi, kış başlangıcı bakışları...
Kadınlığın...
Tüm sözcüklerin buğulu camlardan düşen ıslaklığa kendini amansızca teslim edişi...
Yanılgılarım...
Yanılırken ayağımı basıp da üzerinden kaçmadığım onurlu yenilgilerim...
Vedaları kutsuyorum, mabedin soğuk taşları arasından düşlerimi yırtıyorum...
Düşlerin de yırtıldığı bir gece şarkısı düşlüyorum(!)
Kaçılmıyor...
Amaçsızdı başlangıçlarım ve bir geceyarısı ansızın, hep böyle olmamış mıydı, fark etmeden ayak bastığım şehirlerde, sana düş'müşüm..
Eğer birgün...eğer birgün kendi canına kıyarsa dilsizliğim, içinde sana dair izdüşümleri bulacaksın...
Adım adım derin bir nefes gibi, yanılgısında geçeceksin yokluğu..
Birtek kendinle...bir tek kendinle konuşamadığın an gelince durup bakacaksın sarı sayfalara...
Üzerine eklediğin, üzerinden çıkardığın her kelime, mürekkebini akıtacak toprağına ve sen yine de anlamayacaksın!!
...
Sokak taşlarına düşer ya hesapsız bir yağmur, tene dokunur ya kaçamak bir öpüşme hatırası, sen orada kaybettin beni..
Biliyordum...
Sense bir ömür boyu bildiğimi bilmeyeceksin..
O sendin...
Tarihleri aylarla anlatılan bir karenin çocukluğunu avuçlarına aldığında, işte tam da o anda, özlemlerimizden çok uzağa, bilinmeyen bir kıyıya demirlemiştin ayrılığı...
O ayrılık ki, bizi ayrı ayrı şehirlerden toplamıştı...
Bir daha bir araya gelemeyecek şekilde...
Nişanlar...
Küller...
Limanlar ve aslında hiç gidilemeyecek adresler..
Pusulasız her yanılgının, aşkta karşılığı yok!!!
-
Noktasız, virgülsüz...Oysa ben..Oysa ben yaşadıkça hep bir eksik vereceğim sabah ictimalarında..Hep bir sen eksik olacak nefes almalarım..Artık öznesiz paragrafların içinde yarım cümlelik olarak adam sayılacağım...Artık ben " sensiz " varolacağım....
Topla cümlelerini dudaklarımdan..Bana vaat edilmemiş yarınlarımı da yanına al...Bir de benimle yaşadığın mutlulukları. Bir de sana yazdıklarımı.Kötü bir gününde gözyaşlarını kurulamak için kuru bir peçete niyetine kullanırsın senli satırlarımı...
Unutmadan bir teşekkür borçluyum sana; kısa bir süreliğine de olsa yarımlığımı, yalnızlığımı unutturduğun için
-
Terkedılmış bır lıman kadar caresız yanlızlıgım.
Sana olan askimi yüreyime gömmüsüm
Caresızcede olsa uzanır ellerım yokluguna
Dayanamaz bu yüreyim sensiz gecen yillarima
Ne ay ugruyor gecelerime, ne sana benzettigim yildizlar parliyor
Ama sen öyle güzelsinki icimde gecemde sensin gündüzümde
Bırtek yoklugun acıtır canımı hüzün çöken aksamlarda
Yinede söndüremez sana olan askimi
Ve gelmeyisinin her aksaminda aslinda dogdugunu hiç anlamadigim günesle beraber ben de battim bir kez daha...
Uzayp gıderken gun gectıkce bıtmeyen hasretın
Yakip kavuruyor beni bitmeyen bu kederim
Tutunacak bir daldan mahrum kalan
sarmasiklara döndüm...
Bir sen vardin hayatimda SIMSIKI sarildigim uzaktasin simdi kime yanayim
Bir görebilsem yüzünü beklenmedik bir sehirde
Tutabilsem ellerini hissetsem nefesini ceksem icime doyasiya
Ne yaprak düser sonbaharda inan ne yagmur, ne aci kalir yürekte ne gözyasi..
Hayalda olsa bu benimki sen varsin herdeminde bu bana yeterli
Hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların...
Sen gün ve gecemin her dakikasindasin gözbebeyimdeki en gercek simasin
Sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın...
Yüreyimin en hassas kalbimin en temiz yerindesin sen benim bitanemsin
-
Acıya sıkılmış tek kurşunumdu gözlerin.
Umuda işlenmiş mutluluğumdu gülüşlerin.
Bir gün bile ellerini tutamasam da avuç içlerinde ki terim ben.
Bir gün bile dokunamasam da yüreğine hayata baktığın göz umuda aldığın nefes oldum.
Haydi kapına geldim. Rüzgâr ol yüreğimin dağılmış hatıralarını avuçlarıma topla.
Bahar ol yağ saçlarıma.
Dizlerine eğilmiş yüreğimi tutup serçenin
Gözyaşlarına bırak.
Ya da yapamıyorsan onca şeyi bari ölüm ol, çık karşıma. Avuçlarından kanatlanayım sonsuzluğun sessiz semasına.
Neden diye sorma seninle aynı vakit doğma şansını yakalayamadım fakat senin gözlerinde ölmenin ödülünü ve onuru bana ver sevgili.
-
Acıyla sökülmüş bedenimi senin sevginle yamamak için değil bahara bakan yüzünü sevdim ben gülüm.
Yılların susuzluğunu senin gözyaşlarında dindirmek için gelmedim sana gülüm.
Ya da ateşte örülmüş çığlıklarımı senin yağmurlarında söndürmeye değil.
Ben bir yudum sevginle yetinmek için gönül kapına geldim gülüm.
Yanında mevsimlerin solduğu nefesinde zamanın durduğu yüreğinde yaşlanmaya geldim sevgili.
Varlığında değil yokluğunun içinde seni beklemenin huzuruyla yaşlanmak isteğimdir düşlerim.
Bir kez bile ellerimiz ellerimize kavuşmasa da bir kez bile sırtlarımız birbirine yaslanmasa da ben senin yüreğinde baharları solumaya geldim gülüm.
Sırtımda mevsimler ve elimde kalbim kapındayım.
Ya al beni ya da kör bıçakları sapla korkusuzca.
Ben sana geldim.
Geri dönmek yok sevgili.
-
Dilim dolaşıyor hep adını andığımda.
Ama senin yüreğine bir söz bıraktım.
Yalnızca bir söz.
Bırak gözlerin yalan söylesin
Bırak dudağında sevgi olmasın.
Bırak cesaretim ellerini tutmasın.
Bırak bir sabah yüreğin benim gözlerimde uyansın
Uyansın ki sonsuzluğuma kazıyayım adını.
Bırak varlığın sevişmesin benimle.
Yokluğunun her kelimesinde.
Yüreğinle sevişir.
Ölüme senin gözlerini öperek giderim.
Son infazını boynuma geçir sevgili.
Kurşunları kelimelere ilmekleyip
Ölüm ol çık karşıma.
-
Binmediğim hiçbir otobüs
Beklemediğim hiçbir durak kalmadı bu şehirde.
Gittikçe azalıyor hayat.
Neyi erken yaşadıysam.
Hep ona geç kalıyorum.
Sana göçüyorum her sonbahar.
Yolların çıkmıyor aşkıma.
Unuttuğun yağmurların adı saklımda.
Seni içimden terk ediyorum.
-
Susmaktan yoruldum.
Kuşlar ve şarkılar bu şehri terk ettiğinden beri.
Efkar demliyorum gözlerimde.
Yaşlarımı yanağıma varmadan öldürüyorum.
Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi.
Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp
Seni içimden terk ediyorum.
Ne unutacak kadar nefret ettin
Ne hatırlayacak kadar sevdin
Yıkık bir duvar kadar bile pişman değilsin
Biliyorum.
Beni hep bulmamak için aradın.
-
Sensizliğe yenilmek
Sana yenilmekten zor olsa da
Ardında bir sürü belkiler bırakarak
Seni içimde terk ediyorum.
Şimdi içimizde öldürülecek bir anı bile bulamayan
İki yarım kaldık
Tamamlayamadık birbirimizi.
Elimden tutmadın yalnızlığımın.
Saçlarımı da uzaklarına gömdün.
İçimin mavisi senin okyanusundandı.
Al Geri veriyorum.
Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun.
Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim.
Sana bensizliği terk ediyorum.
-
Yarime uzanmayan bütün dallarım kırılsın demiştin.
Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi.
Ne tuhaf değil mi içimi acıtan da sendin
Acımı dindirecek olan da.
Ya öldür beni dedim ya da git benden.
İçi bulanık bir sevdanın ucunda seni kaybettim.
Aldırmadın aldırmalarıma.
Bir gecede yakıp yarini
Şafaklara sattın ihanetini külüme basanlar bile utandı yaptığından.
İşte soluk bir ömrün son nefesi benden
İçimden terk ediyorum seni.
-
Dün gece düşümde can dostu gördüm
Ulu bir çınardan dal verdi bana
Uzandım yüzüne yüzümü sürdüm
Ben zehir istedim bal verdi bana
Dağ yanarsa yağmur çiser mi dedim
Ten yanarsa rüzgar eser mi dedim
Can yağarsa canan küser mi dedim
Çağırdı yanına el verdi bana
Can dostum dostum kül verdi bana
Ben aşkı sırtıma vurdum da geldim
Hasretin acısını çöl verdi bana
Can dostu görünce eridim bittim
Yüreğime ateş kül verdi bana
Can dostum dostum kül verdi bana
Aşk olmazsa kalem yazar mı dedim
Dost olmazsa gönül tozar mı dedim
Hayaloğlu sana kızar mı dedim
Yanağımdan öptü gül verdi bana
Can dostum dostum gül verdi bana
-
Beni yola koyduğunda ayrılmayı sevdim,Kurşunları sevdim beni vurduğunda,Ağlamayı sevdim unuttuğunda, Yalnız olduğumu anladığımda Ayakta kalmamı sevdim Yıkılmamı sevdim seni her hatırladığımda Ekmeği sever gibi sevdim sensizliği Su gibi özledim Temmuz güneşinde sesini İkindide yağmur gibi Geceleyin yağan yağmur gibi sevdim seni sevdiğimi Ben seni hiç sevmedim ki.
-
küçük bir aşk vardı biryerlerinde ruhumun.. olmak isteyipte olamadığı sevdaları, gidemediği yolları.. o kadar ufak ve kimsesizdiki, tutuluverdi ilk gördüğü yanlışa.. hatayı bilgelik sandı bir anda.. uzandıkça en üstündeki meyvesine ağacın, bastığı dalların inceliğinden utandı.. küçük bir yalnızlık vardı biryerlerinde ruhumun.. hep ceplerimde çokca kimsezlik taşımıştı. fazla uykusuzluk.. edilmemiş kahvaltılar sakladı sofra bezinin altına.. pencere önü yalnızlıkları, tek başına oynanmış oyunları, hayal dünyasındaki olmayan ülkeleri.. küçük bir terkediş vardı biryerlerinde ruhumun.. alıp başını gitmek.. vapur ve simit düşlerdi.. sıcak bir çay, belki bir sigara.. duvarlara ufak işaretler çizmek isterdi geçtiği şehirleirn.. o duvara karalamak birşeyleri, yıkılacağını bilse bile..
küçük bir son vardı biryerlerinde ruhumun.. sarıldığında o olmayan sevdalarına, anladıki, hiç başlamadan bitmiş tüm hikaye..
aslında SON yazmış henüz en başında.
-
Yoksun gözlerimde bu gece,
Karanlık ezer içimdeki türküleri.
Uzat ellerini,
Üşüyor yüreğim,
Umutlarını ört üzerime.
Islanıyor kirpiklerim.
Yüreginle sil gözlerimdeki yanan denizleri.
Yoksun,
Gülüşlerimde bu gece,
Yalnızlık deler icimdeki düşleri.
Hasretine gebe gönlüme,
Baharımsı gülüşlerini giydir.
Ne olur dokun gözlerime.
Yoksa, kayacak aynalarımdaki
Sevdana gülümseyen yıldızlarım.
Gözlerinle yıka karanlığa boyanmış ellerimi.
Yoksun,
Bozkırlarım yeşermiyor bu bahar.
Köklerini yollunmuş tomurcuklarla
Sarıyorum hasretini.
Gözlerimde solmuş anılarla
Soluyorum icimdeki sevgini.
Bırak dökülsün gözyaşların
Tozla toprağa karışmış yüreğime.
Yoksun acılarımı son kez icime cekerken.
Bir cüz daha iciyorum
Hüznün okyanuslarından.
En tuzlusundan,
En acısından,
Kana kana sensizliği iciyorum.
İsmini sayıklayan dudaklarımla.
Ne olur son kez ört üzerimi
Üşümesin karanlıklarda gözlerim.
Gözyaşlarınla yıkayıp,
Acılarınla kefenleyip,
Yüreğindeki en sıcak yere göm beni
-
gittin...
sessizce sana baktım..
tek söz bile cıkmadı dudaklarımın arasından..
korktum aslında...
nasıl titredigimi göstermemek için saklandım...
sırf sırf sen, ben seni seviyorum diye geri dönme...
senin birazcık olsa bir sevgin varsa...
kosa kosa gel ellerimden tut diye...
gelmedin...
gelemedin belki de....
oysa oysa öle güzel günlerimiz vardı ki...
sen ben olmustun ben sen...
yoklugun sanki bir bataklıklaga saplanır gibi...
her gecen gün daha da vucuduma sarıyordu....
yorgundum gecen zamana karsı....
cesaretim yoktu ki...
gitmeee... demeye...
sensiz nasıl yasayacagımı...
sensiz neler yapacagımı aslında hiç planlamamıstım....
o bir kac dk benim için yıllara isaretti...
her adımın benim acımı daha da artırıyordu...
korktum..
o anda duygularıma yenilip...
dizlerimin üstüne cöküp...
gitmee. demeye...
neler yasamıstık oysa.....
neler...
-
Bu yürek seni çoktan terketti..
Şahidimdir sabahı iple çeken gecelerim..
Dudaklarımdan akan sözcükler şahidimdir.. Sen,sensizliği öğrettin bana..
Bense soğuk gecelerde yağan yağmurlarla,
Şiirlerimle eşlik ettim sana..
Şimdi Yokluğun bağrımda yanan bir kor ateş..
Suskunluğun cehennem ateşi kadar sıcak ve yakıcı..
Korkuyorum artık sessizliğinden..
Ama terketmeli
ve
Unutmalıyım seni
Ben,tüm benliğimle..
Gururumu hiçe sayarak..
Tüm yaşanmışlıkların anısına..
Senin yoluna aptalca düştüysem..
Herkesi karşıma birer birer aldıysam..
Ve buna rağmen sesin titremeden..
Bitti ile başlayan son cümleni kurduysan..
Ve bu son sözünün sonuna noktayı koyduysan..
Bırak git bu yüreği
Sana artık bir faydası olmaz..
Artık kendime daha fazla acı çektirmeden..
Seni beklemeden ve düşünmeden..
Yüreğimden çık git istiyorum..
Son gözyaşlarımla seni ıslatarak..
Öylece ,çaresizce seni bırakarak..
Bir kere olsun yüzüne bakmayarak..
Çekip gidiyorum yok olan varlığından..
Şimdi;
Bırak git bu yüreği..
Bu yürek seni çoktan terk etti..
Artık mühürlü bu yürek..
Sensizliğe yemin etti..
-
Gelişlerin ölümdü yüreğime
oysa hasrettim geleceğin güne
çok istedim sarılmayı sıcak tenine
dokunamadım bakamadım gözlerine.
kalbim aşka mezar kazmış
aşktan yana hep yanmış
sevdan yüreğimin düşmanıymış
anladım sevdan harammış.
Gene karşımdasın geldin
ama benim değilsin elsin
her gün öldürüyor gelişin
beni gömmek için mi geldin.
Hep yandım hep ağladım
derdimi kimseye anlatamadım
sevdan yüreğimdeydi bırakmadım
sensizken de hep ağladım.
-
Ara sira pencereye çikiyorum.
Etrafa bakiyorum. Geldigini hissediyorum.
Ama sokaklar bombos. Yine yoksun.
Unuttun belkide bu sokaklari.
Oysa her kösebasi bana seni hatirlatiyor.
Sevdalar bitmez sanirdim. Bitiyormus oysa, yanilmisim.
Sen uzak diyarlardasin simdi, ben hala seni bekliyorum biraktigin yerde, gözyaslarimla birlikte.
Belki tekrar dönersin, belki tekrar seversin diye. Unutmak bana göre çok zor,sana göre kolaymis.
Unutmak basitmi acaba?
Asklar bir çirpida bitermi?
Sana soruyorum, sana sesleniyorum.
Bir zamanlar iki yabanciydik, bir zamanlar iki arkadastik,
bir zamanlar bir sevdaydik, simdi ise tekrar basa döndük, yine iki yabanciyiz.
Hala sevdigini hissediyorum, seviyorsun degilmi ? Söyle ne olur yabanci...Sana soruyorum.
-
Nerede bir sevdalı görürsen elleri kanlı
Durda beni düşün ey sevdalı
Her şiirimde hasret,her şiirimde göz yaşı
Her şiirimde sen varsın
Ağlamaktan sıkıldım sevda çekmekten yıkıldım
Bu koskoca bedeni mi sen yıktın sen yıktın zalim.
-
Sana yüreğimi gezdireceğim.
Şu tabelayı görüyor musun hani kırmızı üzerine beyaz yazılar ile yazılı olan.
İste orası sana ait.
Biraz eski ama en çok sevdiğim bolumdur orası.Artik senin.
Bu anahtarı da al senden habersiz kimse giremeyecek artik yüreğime.
Bir eşi daha yok bu anahtarın.
Sadece sen sahipsin artık.
İçinde aradığın her şeyi bulabilirsin.
Sevgimle karnini doyurur.
-
İşte yine bir gece daha el sallıyor bana masmavi...
Yüzünde garip bir gülümseme merhaba derken..O kadar emin ki o kara gece kendinden!
İtiraf etmek zor , ama bende biliyorum onun gibi,
Yine seni unutmaya yetmeyecek bu akşam!
Eskiden öyle uzun gelirdi ki bana akşamlar...Geçmek bilmeyen saatler,dakikalar,hatta saniyeler..Gözlerine bakabileceğim zamanların gerçek olması imkansız gibi olurdu o akşamlarda..
Ama o zaman bu kadar acı vermiyordu geçmek bilmeyen saatler.Çünkü biliyordum sonunda o acımasız gecenin intikamını alacağımızı birlikte!
Şimdi geceler intikam alıyor benden....
Bu kadar büyük olması o nefretin şaşırtıyor beni..
Çünkü sadece mutluydum seninle,sadece mutluydum delicesine!
İnadına yine o kadar hızlı geçiyor ki zaman..Öyle çabuk taşıyor ki beni sensiz geçecek bir sonraki güne!
Çok şey ifade etmiyor bana artıkm geceler gündüzler ...Birlikte yaşardık herşeyi seninle..
Sen gittin,,,ben yarım kaldım!!
İşte yine nöbet değişimi gökyüzünde!Kolay gelsin sıcak güneş..
Hayalinle avunduğum bir gün ve sonra yine gece..
Ama emin tüm kara gecelerde kendinden,,,
Hiç bir akşam yetmeyecek seni unutmaya!!
-
Seni sevdiğimi inan yürekten söylemiştim.
Eski bir şarkının nakaratı gibi yaşam
Vedalar çok zor hele birde seviyorsan.
Gitme kal desem çıkmaz sokaklarda boğulacaksın.
İçime gömdüm sevgimi başı boş sokaklara saldım seni.
Lal olsun dilim söylersem başkasını sevdiğimi.
İnan senli anılarla ölene dek seni seveceğime.
-
Bu soluksuz ,
Bu sonsuz gece içim gibi;
İçinde bulunduğum cadde gibi boş,bomboş.
Patlamaya hazır Vezüv gibiyim;çılgın …kabına sığmayan…
şu and ahatıralar ruhumu
ele geçirmeya çalışıyor
İçimde çaresizliğin uçurumu
Yüreğimde unutulmuş adamların hüznü
Ve kulaklarımda Keskin tepelerinin uğuldayan rüzgârları
Hiiiç gözümün önünden gitmiyor gül gülüşün
Sanki büyük bir kaya bağdaş kuruyor yüreğime
Hareketsiz bırakıyor beni
Kıpırtısız,
Soluksuz kalıyorum yıldızsız geceler misali…
N’olur gell,
Nefesim ol..
Ruhum ol…
Işığım ol…
Karanlığımı aydınlatan…
-
Bal kayısı gözlüm,
rıhtımda alaca gün batımı,
azgın dalgalar dalgakıranı şamarlıyor;
acımasızca…
bense bağdaş kurmuş
sefil bir Hint fakiri…
sefil bir hâldeyim;
yalnızlık,
boşluk,
melânkoli arkadaşım;
ense kökümde çilenin sızısı…
şimdi zamanın durma zamanı
içimdeki çığlıklarımdan,
dağlarımdan çığlar düşüyor,
nefesim daralıyor
kışın yıkanan çamaşırlar gibiyim;
bir türlü kurumayan
iki gözü iki çeşme…
şimdi zamanın nabzı
şah damarımda atıyor
ve bu can öyle yalnız ki…
Sana ulaşmak için yol ararken
şiirlerimin,
yazılarımın arasında kayboluyorum
her doğan günle bir yana savruluyorum
kör kuyulardayım
dört yanım dipsiz kör karanlık…
biliyorum daha çok ağlayacağım,
daha çook titreyecek dizlerim
ve Sen, bana hüzünleri,
kederleri
tattırmaya devam edeceksin.
Sırılsıklamım şimdi üstüme yıkılan
gecenin karanlığında
dalgaların zerrelerinden mi,
vücudumun terinden mi,
beynimin düşüncelerimi
kemirmesinden mi
bilmiyorum…
-
Gam yüklü duvarda asi, kırık bir aynaymışsın
Hep yarım, hep eksik, hep mahçup..
Ayna karşısında kırık bir bakış,
Kaybolan diğer yarısındaki tılsım..
Bir yağmur olmuşsun
Ve tanelerin düşermiş pembe düşlerimin düştüğü yere..
Düşün ki, bir orada bir burada
Bir gurbette bir sılada
İsminin yalın, yanlızlığımın çoğul halinde..
Ve arkasına saklanmış binlerce yürek
O binlerce yürekten düşen..Tek bir düş
Ve ılık bir nefesinde üşümüş...
-
Seni düşünmediğim zamanlarda
Gözlerini görüyorum karşımda.
Gözlerini görmediğim zamanlarda,
Saçlarını okşuyorum büyük bir hazla.
Saçlarını okşayamadığım zaman da,
Seni düşünüyorum.
Anlıyacağın çok meşgulüm seninle
İlgili zamanlarda.
Kendime bir dünya kurdum.
Sadece senin olduğun,
Ve ben,
En mutlu insanım
Kendi dünyamda.
-
Hasretin çökünce garip gönlüme
Yaş dolar gözlerim susar ağlarım
Aklıma gelince iki kelime
Kapanır gözlerim susar AĞLARIM
Umut yabancıdır sanki dünyama
Izdırap yazılmış alın yazıma
Hayatım gelince birden aklıma
Kapanır gözlerim susar AĞLARM
Bir garip duygudur düşer gönlüme
Sanki götürecek gibi beni gönlüme
AŞK için söylenen her kelimeye
Kapanır gözlerim susar AĞLARIM
-
Keşke hep yanımda kalsaydın. Kalemim hep seni anlatsaydı yine sana ... Ben sensiz kalmanın kokusunu hiç bilmeseydim. Tadı damağımda kalmış olmasaydı bir sevdanın. Tam da en güzel yerindeyken masalın kötü büyücü çıkmasaydı karşıma ... Yar deseydim yine sana ... Yarim olsaydın da el olmasaydın ... En taze çiçekleri beraber koklayabilseydik mesela ... Bir şarkı tutup ikimizde, biz başlasaydık şarkının bittiği yerde ... "Güzel değildi çünkü hiçbir yüz senin yüzünden ..." Kışlıkları kalbimizden çıkarıp beraber katlasaydık ... Eskiye dair ne varsa yırtıp atsaydık.Alabora etseydi sevdan, başımı döndürebilseydi yeniden ... O halimle gözlerine bakıp, yeniden orada kaybolmayı dileseydim yine ben ...
Şimdi bunları söylemem anlamsız biliyorum. Ucu yakılmış mektuplar anlatmadı aşkımızı. Ve inan ki bizimki hiç aşk olmadı ... Beni göğe yükseltirken bir an olsun ayakların kesilmedi. Bulutlara tam da uzanacakken yere çakılmam da senin yüzünden ...
Kahraman balıkçılar tutmak isteselerde beni, denizin en derin yerinde kaybolmayı yine ben istedim. Bakamazdım ki bir kez daha yüzüne. Güzelliğini görmek istemezdim ki ... Tutamazdım ki bir daha ellerini ...
Özlüyorum belki şimdiler de, sevdiğim adamı ... Belki de canımı yakanlar ele ele dolaşanlar ... Maksadımı aşıp seni dolaştığım bahçelere ekiyorum bende ... Görmek istiyorum filizleneceğin günü ... Benim bahçelerimde açsın çiçeklerin istiyorum ... Örgütsel bir varlıkla emrime amade ol istiyorum.
Bir gün ellerim yaşlansa da gülen yüzüm, mahçup kalbim beni terk etse de , yorgun kalmış yüreğimle sana bir kez daha bakmak istiyorum. Gözlerine göm beni orada boğulmak istiyorum. Akan her damla ile yüreğine düşmek istiyorum ... Bırak bi kere olsun yağmurlarım ıslatsın seni ... Ecelin bıraktığı yerden sen devam et canımı almaya. Elini yine kana bula sen ... Kaçak ol... Korkak ol sen yine ... Sen sevdanın başladığı yerden yola koyul yine, ardına bakmadan ... Bi kurşun sıkıp yüreğime, kaç yine ... Her zaman ki gibi ol ... "Sen" ol yine ...
Şimdilerde hep bunu diyorum, "ben bir gün senin sesine muhtaç kalmasaydım... " Gidiyorum öyleyse dertlerin beni bıraktığı yerde, can çekişen bedenimle kanamaya devam ediyorum ... "Acına bulaşmasaydım senin olamazdım" bunu da biliyorum ... O yüzden diyorum ki; her şey böyleyken güzel belki de ...
Ya sizce? Aşk neydi? Neydi bizi aşkın önünde el-pençe divan eden ...? Canını yakmadan, kanatmadan yüreğini, sevebiliyor muydu ki insan? Yüreğimiz altın kafesler de, ateşe bu kadar yakın düşmemeliydi belki de?
-
Sen kirk yilda bir gibisin..
Sen icimdeki cocugun sessiz cigligi,
Sen icimdeki yasli adamin yalnizligindaki gorunmeyen yuzsun..
Hic yazilmamis ve ve belkide hic yazilmayacak alin yazimsin.
Ve hic yasayamayacagim ikinci hayatimsin..
Kimsin?
Nerden geldin ve nereye gidiyorsun bilmiyorum..
Ama biliyorum ''Gideceksin''
Yuzune baktigim zaman gorduklerimi bagirmak istiyorum
Ama korkuyorum bir daha gorememekten..
Ve susuyorum..
Bu ben degilim aslinda
Korkan susan..
Kimbilir belkide bu senin hayat boyu uzerinde calistigin,
Usta hareketlerle sekil verdigini
Ruhunun bir kismini uzerine ufledigin
Ve bana verdigin bir sanat eseri.
Sen en kucugusun hayatimin
Ve en buyugu kalbimin..
Kalabalikta ki yalnizligim.
Gurultunun ortasindaki sessizligim,
Ve sen ilk sustugumsum,
Sen, hep hayalini kurdugum,
Kimselerin bilmedigi ve benim de bilmedigim o yerde
Denizde bakan agaclarin arasinda ahsap evimin onunde
Yakamozu seyreden kisisin..
Sen ilk yazdigim degil
İlk sakladigim siirsin..
Sen bu kokusmus dunyada yillardir aradigim ve gec buldugum
Masum cocuk yuzusun..
Uzagimdaki yakinim, yakinimdaki uzagimsin..
En yakininda olmak istedigim ama en uzagimda olmam gerekensin..
-
seni özlemenin buğusu
sindi yine gözlerime...
bulutlarım savrulur
ne yapsam da nafile...
sözler yetmiyor ki artık
anlatmıyor dertlerimi
umutsuzluk dikenli tel
sardı sırçayüreğimi...
kaçışı yok bu sevdanın
vuslata hiç varamadım...
yitirilen umutlarla
hasretlerle kalakaldım
-
Sensizlik çelikmiyor Yine aklıma düştün, yine özlemin sardı Efkârım yüreğimden, sanki parça kopardı Izdırâbım kesilmez, yok ki arkası ardı Bu ayrılık acısı, kalbime fenâ batar Sensizlik denen belâ, çekilmiyor be gülüm Ne menem işkencedir, ne tahammülsüz zulüm Bu târifsiz kahroluş, bil ki bana bir ölüm Şu geçmeyen geceler, hüznüme hüzün katar Yavaş yavaş eriyip, bitiyorum gün be gün Çâresizlik yıkıyor, mahvediyor büsbütün Sensiz geçen hayâta, oldum temellî küskün Her yazdığım mısrânın, altında hicrân yatar Bir candan gülüşüne, muhtâcım ki öyle çok Sana yanmışlığımı, inan anlayanım yok Şiirler bile artık, inleten sözlere tok Hâlâ kâğıda inâd, kalemim keder satar
-
Yüreğimdeki yangını, gözlerimdeki hicranı sorma iki gözüm. Acılarımı kimsesizliğime yükleyip, uzayıp giden yollara düştüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Aşık oldum, yaktım kendimi. İçimde bin yangınla çıktım yola. Sevgilime şiirler yazmak, şarkılar bestelemek, türküler yakmak en büyük ibadetimdi. Kavuşmak ise en inanılmaz hayalim
-
Kaçmaya çalıştığın gerçek,
Birgün karşına çıkacak.
Ve işte o gün
Kaçacak yerin olmayacak.
Ben senin varlığını seviyorum,
Yokluğunu seviyorum
Sana ulaşamadığım dakikalarda.
Seni duymayı
Seni özlemeyi
Hiç görmesem bile seninle olmayı seviyorum.
Hiç korkmuyorum seni sevmekten.
Senin gülüşünü seviyorum.
Her bana bakışında
Gözlerinede okuduğum o duyguyu
Gözlerindeki gözlerimi seviyorum.
Gönlünü seviyorum
Özünü seviyorum senin
Dudaklarındaki sözlerimi seviyorum
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben sendeki o sıcaklığı
Sana olan uzaklığı seviyorum.
Yanaklarından akan göz yaşlarını
En çok, dağınık olduğunda saçlarını
Beni arayan ellerini seviyorum.
Yalnızlığımı seviyorum sebebi sensen
Ayrılığını seviyorum,
En çok yalnız kaldığımda
Beni bulan gönlünü seviyorum.
Ben en çok senin bana olan
Sevgini seviyorum.
İçimden haykırmak geliyor.
Dünyaya sığdıramadığım seni
Kalbime sığdırmak geliyor.
Ağlamak geliyor seni görmezsem
Özlemek geçiyor içimden seni
Sevmek geçiyor.
İçimden sana doğru giden
Bin bir türlü yol geçiyor.
İçimden sen mutlu olacaksan
Ölmek bile geçiyor gülüm.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben yalnızca seni seviyorum,
Ne o muhteşem güzelliğin
Ne kalbimdeki özelliğin
Ne de sevdiğim için değil,
Seni yalnızca sen olduğun için,
Ruhun için
Kalbin için
Aklın ve sevgin için seviyorum seni.
Ben seni en çok kendim için seviyorum
Belki de ilk defa bencil oluşumu
Sana borçlu olduğum için.
Seni her şey için seviyorum.
Ve sahip olmadığım
Hiçbir şey için.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Her dakika seninle olmayı seviyorum.
Gözlerimi her açtığımda
Aklıma gelişini seviyorum.
Her gece uyumadan önce
Seni sevdiğim aklıma gelince
Sensiz uyumayı bile seviyorum
Uyumadan önce seni düşününce.
Ben seni en çok
Umutsuzluğumda beni bulduğun için seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben seni bu şehirde olduğun için değil
Benimle aynı toprağa ayak bastığın için
Benimle aynı gökyüzünü paylaştığın için seviyorum.
Geceleri benim yüzüme vuran ay ışığı
Senin de gözlerine vurduğu için seviyorum.
Benim kemiklerimi ısıtan yaz güneşi
Sana da sıcaklık veriyor diye seviyorum seni.
Beş bin yaşındaki bu dünyada
Benimle aynı zamanı paylaştığın için seviyorum.
Ben seni benimle yaşadığın için
Benden hiç gitmediğin için seviyorum
Beni hiç terketmediğin için.
Ellerini seviyorum tanrıya açıldığında
Kalbini seviyorum kapıları açıldığında
Ve gözlerini seviyorum
Her karşımda kapanıp açıldığında.
Bana baktığında
İçimde yakaladığın coşkumu seviyorum,
Her bana baktığında
Seni sevdiğimi hatırlamayı seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Her kibrit çaktığımda
Alevin içinde seni görmeyi seviyorum.
Her sigara yaktığımda
Dumanın şeklinde seni görmeyi seviyorum.
Her bana baktığında
O kadar çok seviyorum ki seni sevmeyi
Yalnızca sen olduğun için hayatımda
Kendimi bile seviyorum
Sen olunca aklımda.
Kalbimi seviyorum seni seviyor diye
Gözlerimi seviyorum seni görüyor diye.
Ruhumu seviyorum, seni ruhuna
Bu kadar yakın diye.
Varlığımı seviyorum,
Sırf sana borçlu olduğum için
Mutluğumu seviyorum.
Gülümsememi seviyorum seni düşününce
Ayakta kalışımı seviyorum sebebi sen olunca
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben sana olan sevgimi yazan
Kalemimi seviyorum.
Senin adını yazdığım kağıdı seviyorum.
Sana olan sevgime benzettiğim
Her sevgiyi seviyorum.
Bana seni hatırlatan herşeyi
Sana giden yolları seviyorum.
O kadar çok seviyorum ki seni
Seni kaybetmek korkusunu bile,
İçinde yalnızca, sen olduğun için
Sana karşı duyduğum bir duygu olduğu için
Korkumun sebebinde sen olduğun için seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Seni seviyorum.
-
BeLkide hep sevdim, kimbiLir
sen nereden biLeceksin
eLLerin nereden biLecek ki ?
Hic benim oLdun mu ki ?
BeLkide hep sevdim, kimbiLir
yüreginde, gözLerinde okyanusLari aradim beLkide.
DudakLarina süzüLdüm her gece;
sen nereden biLeceksin
sen hic yoktun ki...
BeLkide hep sevdim, kimbiLir
yüzümden hayat akiyordu mutLuydum;
sen nereden biLeceksin
beni hic görmedin ki.
Bana hic sesLenmedin, dokunmadin ki...
BeLkide hep sevdim, kimbiLir
yiLdizLari ba$ina topLayan bendim geceLerce.
Sen nerden biLeceksin
yiLdizLara hic bakmadin ki!
-
Seni unutmayida istemiyorum,
hayatimdan cikmanida !
Hic birsey hatirLatmasin Seni, o kadar...
Hayir pisman degiLim.
Pisman degiLim, ne seni sevdigime, ne de gidisine...
KimseLer duymasin gidisini, ne oLursun;
hatta B E N biLe...
-
RastgeLe yoLuma cikmadan önce:
varLigindan bahset; gitmem.
Nefesini sür boynuma, sicakLigindan ver; gitmem.
Beni SensizLige sürükLüyen yoLuma cikmadan önce:
"burdayim" de; gitmem.
Hatta "Seviyorum" de, "Sevmi$tim" de; gitmem.
PrangaLar ruhumu yüregine,
koyar geLecegimi eLLerine,
vurur sevdami gözLerine; beni mahveden bu yoLa yürümem.
Kazir adini evimin dört kösesine,
gözLerini düsLerim geceLerce. BöyLece mutLu biLe oLurum...
SensizLigin yoLuna cikmadan önce:
bir yudum, bir tadimLik askindan ver; yeminLer oLsun gitmem
-
Bir öyküdür ayrılık,
Gelip geçer sanırsın.
Çarmıha gerersin pişmanlığını,
Gururunu alnına bir mıh gibi çakarsın.
Ateşlere atarsın kırık dökük anılarını,
Maziyi bir çırpıda yakarsın.
Ağlama duvarları sarar dört bir yanını,
Hüsranlara yenilir, diz çöküp ağlarsın.
Başını vurasın gelir taş duvarlara,
Gidip, gidip gelirsin aşkla nefret arasında.
Bir titremedir sarar bedenini,
Durduramazsın.
Ne sigara ne de kadehler anlar seni,
Derdini kimseye anlatamazsın.
-
Bir türküdür ayrılık,
Hasret mızrabını vurursun sevdanın teline
Bir rüzgar eser başında ılık ılık,
Bir ağıt gibi dolanıverir diline.
İçinde büyüyen bir isyan olur yalnızlık,
Feryat eder yaşanmamış yarınların.
Bu acıya dayanamazsın artık,
Pes eder tüm umutların.
-
Seninle hic ayni sokaklarda gezmedik
Ayni havayi tenefus etmedik
Ama hep ayni dusunce
Hep ayni sevgiyi kalbimizde tasidik
Herkes goctu biz gocemedik.. gidemedik
Satilmis yureklerin arasinda
Hep yanliz kaldik..savastik
Oylesine cikarsiz.. yapayanliz
Inandigimiz tek sey sevgimiz
Ucunda kavusmak olmasa bile
O sevgi oldu tek inancimiz..
Dogru durust hayel bile kuramadik
Keskelerin arasinda kaybolurken
Gunler karanlik geceler zindan
Her sabah yine yanliz uyandik
Sikayetmiz olmadi hic
Boyun bukup uzaktan sevmeyi bildik
Ara sira haber alip birbirimizden
Iyi olmamiza biraz olsun sevindik
Ama hep hasret besledik icimizde
Sen ayri dunyada ben ayri dunyada
Kavusmak bir gozyasi oldu gozlerimizde
Agladikca kavusamadik
Kavusmak istedikce agladik..
Siirlerle avuttuk kendimizi
Gizli mesajlar yazdik okur anlar diye
Sustuk eller konustu biz konusamadik
Anlatamadik yuregimizdeki sevgimizi
Susmaliydik.. susuyorduk
Degistiremezdik kader yazimizi
Bir gun gulsekte
Ikinci gun tutamadik gozyasimizi
Agladik aglamaliydik
Bir bedende bir kalp
Dindiremedik yurek sizimizi..
Degistiremedik kader yazimizi
Severek kucakladik ask sizimizi
Yazsakda onca yanlizligimizi
Bir sen anlarsin beni
Bir ben anlarim seni
Baska kimse anlamaz bizi..
-
Içimde tarifi imkansiz acilar var
Seni sensiz yaşamaya alışamadım
icimin gülen yüzü
ya sen?
sesin, sözlerin, nefesin
Unuttum diyorsun yasananlari... dimi?
Ama... görünce adımı, duyunca sesimi
Titriyor ellerin , ayaklarin
Bir kez olsun ama bir kez!!!
içinden geldigi gibi davran
Haykir sevdigini , özledigini
Zor geliyorsa söylemek eger
hadiii!
Hadi bana yalan söyle!
Sevmiyorum de seni
Özlemiyorum de geceleri..
Bu yalana can feda
icimin gülen yüzü
-
doğduğunda gözünü
toprak dama yağan yağmurun
damdan sızan damlaları arasında açtı
yanında annesi umutla
ebe kadınsa acıyla bakıyordu
o ise doğduğu andan itibaren ağlıyordu
gün geçtikçe ağlğyordu
artık yağmur yoktu ve kar yağıyordu
babası altıncı kızdan sonra
oğlan umuduyla doğan
bu kız çocuğuna; karla beraber
ve kaderine sitemle
BERFİN adını koyuyordu
berfincik büyüyordu
gözleri ışıl ışıl yanıyordu
haşarımı haşarıydı
bir okadar tatlıydı
günlerden bir gün
ağlıyordu bir yatakta
gözyaşları süzgün
annesi üzgündü
hastaydı berfincik
hastalığı çicek
sanki hiç geçmeyecek
eeee bu koz ne zaman doktora gidecek
doktor yokki gidecek
artık berfincik koca karı ilacıyla iyiyleşirse
iyileşecek
iyileşti....
ve büyüdü berfincik
okul çağý gelmişti artık
çobanlık yapmayacaktı artık
sınıfa girince
yeni bir dünyaya girdi kendince
kuzucukları ağý la sığdırmaya çalıştığı gibi
kalabalıktı
sanki bir çocuk mahşeriydi
ama yinede seviyordu sınıfını
söz hakkı vardı en azý ndan
adam yerine konuyordu
bundan gelen azimle okulunu seviyordu
evindeyse çalışmaya çalışıyordu
beş yıl öylece geçti
ortayı okumak isterken
bunun için hergece dua ederken
babsı red etti
okul onun için bitti derken
sekiz yıl zorunlu dendi
bu onun kabul olan tek dileğiydi
orta okulda sınıf birincisiydi
ögretmenin gözdesiydi
ama yıllar yine geçiyordu
berfin daha okumak
televizyonda gördüğü yerleri gezmek
insanlar tanımak
başarılı bir iş kadını olmak istiyordu
neden olmasındı
niye olmasındı
işte bunları orta üç ün sonunda anladı
ona babasından gelen red cevabı
karıştırdı hesapları
söndü hayalleri
bitti....
buraya kadarmý þ berfinin ümitleri
okuldan iki sene sonra
dayandı kapıya isteyenleri
oda ablaları gibi gidiyordu
ama istemiyordu.....
isteyenleri....
dinlemiyordu....
babsı dinlemiyordu
gidiyordu Berfin
berfin evleniyordu
hani neredeydi prensi
hani beyaz at
ve kader ŞAH diyordu
berfin MAT..
-
Öldürecektim Seni Bende
Kendimde O Gücü Bulabilseydim Eğer...
Sindiremeyecektim Senden Kalanları Benden Uzak Mezarlara Koymaya!!!
Diyar Diyar Dolaşıp Yine İçime Gömecektim Seni En Sonunda...
"Ben Demiştim"Diyenlere, Üzüntümü Belli Etmemek İçin Kuşandığım Mekanik Tebessümlerimin Ardındaki Yaşlarla Sulayacaktım Taze Mezar Toprağına Ektiğim Çiçekleri...
Ama Ben Seni İçimde Öldürmeye Kıyamadım....
Başarabilseydim İncitecektim Seni...
İncinmişliğimin Verdiği Cahil Cesaretle...
Ne Var Ne Yok Sayıp Dökecektim Karşına Geçip...
Kendimi Hayrete Düşürürcesine Birer Tokat Gibi Vuracaktım Hiç Kullanmadığım O Ağır Lafları...
Kıracaktım Seni Binbir Parçaya Ayırana Kadar...
Duvardan Duvara Fırlatacaktım Sevgi Diye Önüme Sunduğun Hastalıklı Duygularını...
Ama Ben Seni İncitmeye De Kıyamadım...
Elimden Gelseydi Unutacaktım Seni...
Gözlerimden Silecektim Hayalini Ve Dilimden Adını...
Duman Duman Atacaktım Seni Bu Şehirdeki Tüm Bacalardan;
Ama Soluduğum Havaya Karışıp Yine Dolacaktın Ciğerlerime...
Onlarca Damla Döküp Göz Pınarlarımdan Akıtacaktım Seni Sevgimin Atığı Diye Ama Islaklığın Kalacaktı Elmacık Kemiklerimde...
Bu Kez De Tenimin Tuzuna Karışacaktın...
“Sözümü Tutacağım ,Adını Anmayacağım” Nağmelerini Dinleyip Neyi Unutacağımı Unutacaktım Seni Unutayım Derken...
Zaten Ben Seni Unutmaya Da Kıyamadım...
Ne Kadar Çabuk Geldi Ayrılık...
Oysa Daha Yeni Başlamıştık Birbirimize Ayak Uydurmaya,
Daha Doğrusu Ayak Uyduramamaya...
Nedensizliklerin İç Çekişlerini Dinlerken Vedalar Bozdu Suskunluğumuzu...
Bana Mıydı Kızgınlığın Yoksa Kendine Mi Anlamadım...
Kaçar Gibi Veda Ettin...
Oysa Ben Seni Sevmelere Doyamadım!!!
Öldürecektim Seni...
İncitecektim Seni...
Unutacaktım Seni....
Ama Lanet Olsun!!!
Kı-Ya-Ma-Dım!!!
-
Yokluğun hançer gibi saplanırken yüreğime
Sensizliğin vermiş olduğu acıyla kıvranırken her gece
Ağlardım, seni düşünüp, sessizce...
Hayaller kurardım, bir gün gelirsin diye
umut güllerim her gün biraz solarken penceremde
Yitirirken her gün yaşama dair hayallerimi
Kaybolmuşluğumda arıyorum şimdi seni...
Kaldıramam sensizliğin yükünü, inan ki
Ben alışamadım yokluğuna,
Neredeysen çık gel, bekliyorum
Çok zor, sensizliğe alışamıyorum
Sensiz olamıyorum işte
Sevda denilen bu olsa gerek
Öyle bir sızı var ki yüreğimde
Kalbim acılar içinde kıvranıyor her gece
Bir an tutup nefesimi,
dünya durdu, dönmüyor sanıyorum.
Ama dönüyor, hem de hiç durmadan...
Tek dönmeyen SENsin bana...
Seni güneşe, aya, yıldızlara soruyorum
Kederli akşamlarda,
pas tutmuş yüreğimde yitip giden...
Sevinçlerimde arıyorum şimdi seni
Ne tuhaf, rüyalarıma dahi uğramaz oldun
Oysa ben SENİN hayalinle yaşıyorum...
Çıkmaz bir sokaktayım sanki,
Beni bi görsen, darmadağın, perişanım şimdi
Kırık dökük kalbim,
tıpkı, kırılmış bir vazo gibi,
bir parçası kaybolmuş ve hiç bulunmayacak,
yamayla dolmayacak bir vazo...
Sabrımı sonsuz bilirdim, tükendi sonunda
Umut güllerimi sorarsan, çoktan soldular onlar
Neye yarar ki, tüm bu yaşananlardan sonra gelsen?
Gelme, yaşadığın yerde kal sen
Ben alışırım yokluğuna, sökerim seni kalbimden
Yok, işte bunu yapamam,
sökemem seni kalbimden, yokluğuna alışabilirim belki,
ama seni kalbimden sökemem ki ben.
Çünkü ben seni hala çok ama çok seviyorum.
Yaşadığın yerde de kalma, sen gel
Tüm bu acıları unuturum ben
yeter ki sen gel...
-
İçimdeki çocuğun masaL saatine denk gelmişti aşk...
Tut deseydin eLLerimi, bir an beklemezdim...
GeL deseydin her hatana beyaz örter geLirdim...
Yada gidiyorum deseydin en acısından
Mühür vurur gözLerini bekLerdim yorgun bedenimin tükenmesini...
Oysa sen bana ne geL dedin, ne git...
Daha adını ezberLeyemeden geLdin geçtin hayatımdan...
Sokakta oynarken ben ipLerimLe,
Sardın sarmaLadın beni
Ayağıma bir çift topukLu ayakkabı düşürdün
Kanattın dizLerimi, kaLkamadım...
Daha uyku saatime çok vardı oysa...
MasaL kötü bitti diğerLerinden farkLı...
Benim gözLerim acıya hep açık kaLdı...
BeLki birkaç yıLLık diLimiydim ben hayatının...
Gittin beLki adımı anmaz oldu diLin, unuttun...
KoLay derdi kuşLar hep kanat çırpışLarında, unutmak koLay...
Banada koLay geldi unutmak...
Aynada hep siLik yaşamak...
-
Anlatılmaz duygulardayım bu gece,
Yaşıyorum sensizliği.
Belki, sen de uzaklarda bir yerde
Uykusuzsun, gecenin bir vakti,
Sarhoşusun yalnızlığın,
Benim gibi...
-
Bir gün sevebileceğin biri çıkarsa
Sen o nun için kahrolurken o aldırmazsa
Seninle alay edip gururunla oynarsa
İşte benim nasıl yandığımı o an
anlarsın
O kişi önce sever görünüp sonra terk ederse seni
Tüm ümitlerini yıkıpda hayatını maffederse seni
Sen acı çekerken birde unut diye mektup yazarsa
İşte benim neler cektiğimi o an anlarsın
Göz yaşlarını tutamayıp her gün ağlarsın
Hasret ateşi ile günden güne yanarsın
Onu unutamayıp hala yollarına bakarsın
İşte benim nasıl yaşatığımı o an
anlarsın
Ona olan nefretin sevgiye dönüşürse
O unut dedikçe gönlün hala o nu severse
Dostların düşmanların bu haline gülerse
Severken terk edilmek ne demek o an anlarsın
Her gün çaresizliği yudum yudum içersin
Usanıp bu hayattan yaşamaya küsersin
Dertlerini unutmak için hep ölümde istersin
Bana neler çektirdiğini o an anlarsın
Bir gün ansızın onunla karşılaşırsan
Belki o an sever diye umutlanırsan
Onun kapısına varıpda kovulursan
Yaşarken ölmek ne demek o an anlarsın
İşte o an anlarsın.
-
Gün aşık olmuş geceye,
Gece de yakamoz düşürmüş denize
Ne gün erişebilmiş geceye, ne de gece kavuşabilmiş gündüze.
Birbirlerini hiç görememişler belki de..
Ama engel olmamış bu aralarındaki sevgiye..
Varlıklarını hissetmeleri bile yetmiş kendilerine
Bazen, gün isyan edip yakmış ortalığı
Gece de özleminden tüm ışığını söndürmüş gökyüzünden
İkisi de bulutlara yükleyip hüzünlerini
Tüm yeryüzüne yağdırmışlar gözyaşlarını
Yine de vazgeçmemiş sevdasından ikisi de
Sonsuza dek birbirlerini göremeyeceklerini bilseler de ....
Ben geceyim işte, senin için yakamoz düşürüyorum bol bol denize.
Sen benden gitsen de, ben gelirim senin bensiz kıyılarına.
Yokluğundan soyunup, varlığını giyerim üstüme...
Gelirim, derin, sessiz duygusuz uykularına...
Benim için var olduğunu bilmek bile yetiyor, seni hiç göremesem de..
-
Yum demeden
yummuştum gözlerimi.
Oysa ki,
usulca uzatıp ellerini
yerinden söktüğün
Benim Yüreğimdi.
Okşarken sevdanın yeli
acımadı hiç
kanamadı yeri
Bunun için sana
teşekkürler sevgili.
Sendeyken yüreğim; sahibinden izinliydi.
İç cebinde bunca zaman keyifle gezindi
Kabul et ki,
Ayak sürüyüp te dönmek için geri
Hiç tutturmadı /Seni hiç üzmedi değil mi?
Demek ki... o artık... itibar'ı iadeyi hak etti.
Şimdilerde
gördüğüm o ki,
giymiyorsun nicedir
eskittiğin ceketi.
ya İç cebinde ki?
Ne olacak şimdi?
Tamam... susuyorum sevgili.
Kısaca diyelim ki............... bitti.
Emaneti aldığın gibi usulcacık
koyman için geri
yumdum yine gözlerimi
Umarım, bu seferde
acıtmadan
kullanırsın ellerini.
-
çiçeğin su'ya aşkı
günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar.
ilk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için.
gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan içi içine sığmaz artık ve anlar ki, su'ya aşık olmuştur.
ilk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar, "sırf senin hatırın için ey su" diye...
öyle zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı birşeyler hissetmeye başlamıştır. zanneder ki, çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur.
günler ve aylar birbirini kovalalar ve çiçek acaba "su beni seviyor mu?" diye düşünmeye başlar.
çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle... halbuki çiçek, alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz.
çiçek, suya "seni seviyorum" der. su, "ben de seni seviyorum" der. aradan zaman geçer ve çiçek yine "seni seviyorum" der. su, yine "ben de" der. çiçek, sabırlıdır. bekler, bekler, bekler...
artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz etrafa ve son kez suya "seni seviyorum." der.
su da ona "söyledim ya ben de seni seviyorum." der ve gün gelir çiçek yataklara düşer. hastalanmıştır çiçek artık. rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin. yataklardadır artık çiçek. su da başında bekler çiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine...
bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla başını döndürerek çiçek, suya der ki; "seni ben, gerçekten seviyorum." çok hüzünlenir su bu durum karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır nedir sorun diye... doktor gelir ve muayene eder çiçeği. sonra şöyle der doktor: "hastanın durumu ümitsiz artık elimizden birşey gelmez."
su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık nedir diye ve sorar doktora. doktor, şöyle bir bakar suya ve der ki: "çiçeğin bir hastalığı yok dostum... bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için" der.
ve anlamıştır artık su, sevgiliye sadece "seni seviyorum" demek yetmemektedir...
-
Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında
sevdalanmış onun deli dalgalarına.
Hırçın hırçın kayalara vuruşuna,
yüreğindeki duruluğa
Demiş ki suya:
Gel sevdalım ol,
Hayatıma anlam veren mucizem ol...
Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa
al demiş;
Yüreğim sana armağan...
Sarılmış ateşle su birbirlerine
sıkıca, kopmamacasına...
Zamanla su, buhar olmaya,
ateş, kül olmaya başlamış.
Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı...
Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de
yüreğindeki kederi de
alıp gitmiş uzak diyarlara su...
Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları...
Aramış suyu diyarlar boyu,
günler boyu, geceler boyu
Bir gün gelmiş, suya varmış yolu
Bakmış o duru gözlerine suyun,
biraz kırgın, biraz hırçın.
Ve o an anlamış;
aşkın bazen gitmek olduğunu.
Ama gitmenin yitirmek olmadığını....
Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla.
İşte o zamandan beridir ki:
Ateş sudan,
su ateşden kaçar olmuş..
Ateşin yüreğini sadece su,
Suyun yüreğini;
Sadece ateş alır olmuş...
-
yitik öyküdür, tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan, iki yürekte durmadan kanayan
yüreklerinin akarken bıraktığı izi birbirlerinin gözlerinde aradılar, yoktu
iki iklim farkıydılar...
ne zaman gözgöze gelseler yangın çıkmayacak denli uzaktılar
yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı üçüncü bir kente düşmüş suretleri.
şahrud gökyüzü geliniydi, yüzüne bulut inse donardı masal gözleri
bir solukluk rüzgarda bile kanardı usul usul gelincik bedeli
seyduna yeryüzü cehennemi ölüm çağırır uçurumlarda sınardı sevdasını
mağma yüreği
yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı.. onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi...
iki iklim ayrıldılar
ya şahrud dedi seyduna
"gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm, ardına bakma, gözyaşımla vurulursun, su gibi git"
şahrudun yüzüne keder mayın gibi durdu
ve zaman gözlerinin su yeşiline kuruldu
hüzün bir buda heykeli gibi çırılçıplak yüzlerine oturdu..
rivayet odur ki, şahrud vardığı denizlerde hala seyduna türküleriyle uyanmakta
seyduna şahrutun gözlerinden kalan masalla yaşlanmakta
-
Ayrılıklar uyandırmalı kör yüreğimi.
Cehennem yangınlarından
Ölmeden çıktıysa bedenim; artık
Benim olmalıyım, benim.
Yeter yüreğimi bir çift gözün
Ateşine rehin verdiğim. Ateş artıyı
Değildir karşılığımız. Pusatını dağ
Sisinden alan, firarını mermisine
Emanet eden bir namludur bu
Eşkıya sevda ki; zulasında asılı
Durur kefenlediği ölümü.
Ellerinin çeliğine su verilmiştir ta
Adem`den beri. Bilir ve intihar
Cüretiyle yoklar yüreğinin tetiğini.
Güneşin kızılca kıyametine çatar
Kuruyan umut dallarını. Yanacaksa
Cehennemden beter yanmalı!
Kim anlar ki eşkıyanın sağlamlığını;
Özleminin çiseyle yıkanmış şafak
Değerini kim? Hani ellerine kuşlar
İnerdi, kardan üşüyen kuşlar...
Bahçen kuş sevinçleriyle inlerdi ay
Şahrud.
Eşkıya yüreğime çığ düştü
Üşüyorum ha...
Aç ellerini.
-
dertler altında kalan
can çekişen yüreğime
bir yanıt gibi geldin
ağlayan yüreğime
bir ince soluk oldun
yüreğim çıktı güne
ışığım oldun umudum oldun
yüreğim oldun sevdam
senle ağlarım senle gülerim
senle yaşayıp senle ölürüm
karlar altında kalan
buz kesen düşlerime
bir güneş gibi oldun amansız kışlarıma
bahar güneşi oldun
zemheri kışlarıma
ışığım oldun umduum oldun
yüreğim oldun sevdam
senle ağlarım senle gülerim
senle yaşayıp senle ölürüm
-
Her gece kan-ter içinde uyanıyorsam eğer
hasretin ateş olup giriyorsa koynuma
seni düşünüp özlüyorsam, uyuyamıyorsam
ıslanıyorsa kirpiklerim seni her andığımda
yağmur olup yüreğime yağıyorsan her gece
her düşündüğümde hızla çarpıyorsa kalbim
sensiz bir kez olsun gülmüyorsam bu şehirde
savruluyorsam sokak sokak
ürperiyorsam yaprak yaprak
esip geçen rüzgarlara sor beni
Hasret ateşleri yağıyorsa üzerime her gece
kül ateş, ateş alev, alev kor olup yakıyorsa
kahroluyorsa kalbim seni andığımda
ve hiç bir kural tanımıyorsa artık
titreyen yüreğime söz geçiremiyorsam
kaçmak istedikçe sana dönüyorsam yine
ölüyorsam aşkından her gün dirhem dirhem
ateş - alev sevdalara sor beni
Seninle gözgöze her geldiğimde
ben lal olmuş bülbül, sen gül oluyorsan
düğümleniyorsa boğazım
çıkmıyorsa sesim, daralıyorsa nefesim
konuşamıyorsam tek bir kelime
depremsi bir titreme başlıyorsa bedenimde
ve çözülüveriyorsa dizlerimin bağı
şu deli - divane gönlüme sor beni
Sensiz böyle boynu bükük duruyorsam eğer
kirpiklerimden süzülen damlalar,
ıslatıyorsa yüreğimi her gece.
hep bulutlarda saklıyorsam gözlerini
içime düşüyorsan tane tane her yağmur yağıdığında
kirpiklerimin kıyısında martı olup uçuyorsan
sesinden başka ses duymuyorsa kulaklarım
susuyorsa denizler seni düşündüğümde
gelip seriliyorsan kıyılarıma sular gibi
gelip sokuluyorsan uykularıma
gelip sokuluyorsan rüyalarıma
sensiz geçen gecelere sor beni
Damarlarımda aşk olup dolaşıyorsan
şiir olup doluyorsan kulaklarıma
mavi bir coşku oluyorsan bedenimde aşkça
çıkıp ırmaklarla dertleşiyorsam her gece
ay gibi akıyorsan yüreğime beyaz tüller içinde
yalnız yıldızlarla paylaşıyorsam seni sevdiğimi
sana anlatamıyorsam
bir kır çiçeği hüzün saçıyorsa gözlerime
su olup akıyorsam, ateş olup yakıyorsam
ve beceremiyorsam sana aşkımı anlatmayı
beceremiyorsam sensiz yaşamayı ve ölmeyi
şu seni ölümüne seven yüreğime sor beni
-
Gidiyorum buralardan yalınayak ve üzgün
önümdeki uçurumlara aldırmadan
varsın hayallerim kurduğum yerde kalsın
o gerçekleşmeyen hayallerim.
ardımda yaralı bir yürek
kederli bir ömür
ve yoksul anılar bırakarak
çekip gidiyorum sevdiğim
hoşçakal gönlümün nazlısı, bağrımın sızısı,
-
Sana
Kapamadım kalbimin kapısını
Gülüşlerini unutmadım
Sen Düşlerimde olmadan nefes alamam ki
-
Dünyanın en güzel yeri gözlerinin içinde saklı
Baharın yemyeşil dallarında artık hüzün var şimdi
Rüzgârlar sesini kesmiş
Ve yağmurlar boşa ıslatıyor kaldırımları
Gözlerimin uykuya düştüğü
Ve karanlığın aydınlığa hasret kaldığı yerdeyim
Sensizlikteyim.
-
Gidiyorum başım önümde, gözümde nem
duramam artık ey aşk, ey sevdiğim
hüzne ve kedere boğulduğum bu şehirde duramam
hiç bir anı kabul etmiyor beni
bedenim buz gibi soğuk
yüreğim param parça keder
kış kadar soğuk ellerim
ardımda yoksul bir sevda
ve bana ait ne varsa
bırakıp gidiyorum ardıma bakmadan
hoşça kal anlımın yazısı, kaderimin küskünü
hoşçakal
-
Benden ayrilip tek basina kalinca,
Acilarin,dertlerin cogalinca,
Sende beni birgün anlayacaksin,
Iste o zaman AGLAYACAKSIN.
Eski albümlerde beni arayacaksin,
Sararmis bir resimde olacak,
Gözlerin yasla dolu dolu bakacaksin,
Iste o zaman AGLAYACAKSIN.
Her gece yarisi titreyerek uyanacaksin,
Yaptiklarin aklina gelecek,
Neler yaptigini anlayacaksin,
Iste o zaman AGLAYACAKSIN.
Gün gelir oturursun nikah masasina,
Mutluluk hayaliyle atsanda imza,
Beyazlar icinde yapacagin o ilk dansda,
Ben gelecegim aklina iste o zaman AGLAYACAKSIN
-
Senden Vazgecebilirmiyim Hic
Beni bazen arayip sormasanda
Sana arada bir kizsamda
Söyle sana küs kalabilirmiyim hic
Aramizda mesafeler olsada
Yollar bizi ayirsada
Söyle seni unutabilirmiyim hic
Gözlerine bakip “Seni Seviyorum” diyemesemde
Sana sarilip öpemesemde
Baskasina gönül verebilirmiyim hic
Günlerim sensiz gecsede
Hasretinden ölsemde
Söyle senden vaz gecebilirmiyim hic?
-
Sevseydin Gitmezdin...
Ve işte geldi…ayrılık zamanı.
Ayrılık bizden uzak sanırdım.
Kapımızı çalmaz, gelip geçer sandım, yanılmışım.
Dur gitme demeye hiç niyetim yok,
vermissin kararını sen.
Tamam…hadi git!
Ardına bakmadan vur kapıyı git!
Gözlerimden akan yaşlara aldırma,
hep akarlar zaten.
Bana bakma sen git hadi!
Içimden “hayır gitme” dediğimi anlıyormuş gibi bakma gözlerime.
Bakma artık!
Uzattın....gideceksen çık git hadi!
“Seni seviyorum” demek geliyor içimden.
Ama demiyorum, demiyeceğim de.
Yine yalan söylüyeceksin çünkü,
“Bende seni seviyorum” diyeceksin.
Sevseydin gitmezdin
-
Uzaktan geldim yorgunum inan,
Sensiz gecmiyor artik bu zaman
Kendimi yalniz hissettigim an
Elimi tutacak ellerin var mi?
Birkac tatli anidir gecmisten kalan
Ne güzellik ne para bunlar hep yalan
Yilda birkez de olsa hatirimi soran
Nasilsin? diyecek dillerin var mi?
Kararsizim acaba nasil birisin?
Cogu zaman sanki bir melek gibisin?
Bazen o kadar duygusuzsunki
Emin degilim, gercekten hislerin var mi?
Ne kadar yakinsin ve ne kadar uzak
Su anlamsiz tavrini bir yana birak
Basini kaldir, etrafina bir bak
Seni gercekten seven dostlarin var mi?
Anlatmak imkansiz seni bir siirle
Yetersiz kaliyor kelime ve cümle
Vakit tamamlanip gitmem gerektiginde
Benim icin dökecek gözyasin var mi?
-
Sen bilirmisin
sevdiğin arkasını dönüp giderken
peşinden bakmanın acısını
sen bilirmisin
sevdigine hasret yaşamanın
seni seviyorum diyememenin acısını
sen bilirmisin
gecen o gunlerı hatırlayıp
aglamanın acısı
sen bilirmisin
sen sen yanlızca çekip gitmeyi bilirsin
ama unutma senide bir gün
terkedip giderler
belki o zaman anlarsın beni …
-
sendemi çektin gittin
bu zalim şehirden
beni acılara terkedip
hiç mı acımadın bana
hiç mı düşünmedin
bensiz nasıl yaşar
bu zalim şehirde diye
neden bıraktın beni
bu zalim şehirde
neden alıp götürmedin beni
seninle cehennem bile olsa…
-
Yine üsüyorum
ve her yer karanlik
yoksun biliyorum
yok oldugun bir yerde yürüyorum
seni öyle özlüyorum ki
özlüyorum, hasret kaplıyor sensiz bedenimi
üsüyorum yine…
sen yoksun.
seni istiyorum be sevgili
sana aç, sana susuz yürüyorum
ben seni seviyorum galiba…
yüregim sanki kirilacak bir elmas
seni soruyorum, irkiliyor
anlamiyorum…
seni unutmak istiyorum
ama aklimdan seni ve dilimden adini silemiyorum
seni seviyooooooruuummm galiba…
bunu sana söylemeyi ne kadar çok isterdim
seni seviyorum
kulaga hos geliyor, duymak isterdim sesini
beni seni özlüyorum be sevgili
sana susuz, sana aç yürüyorum yolları
kiskançlik kapliyor düsüncelerimi
seni bir baskasiyla düsünemiyorm
ben seni seviyorum be sevgili…
seni seviyorum anliyor musun
-
Ne olur bakma artık…
Acıtma yüreğimi
Sana baktıkça çaresizliğimi anlıyorum
Ne olur çek gözlerimden gözlerini
Sen bilmezsin ki içimdeki beni
Sana gülerken aslında ağlıyorum…
Kaybolmak gözlerinde
Doyasıya bakmak onlara
Belki dakikalarca belki saatlerce
Daldım yine ümitsiz hayallere…
Sen aslında hep yaralarsın beni
Sanasın ki mutluyum, gülüyorum
Göremezsin ki kalbimdeki yerini
Aslında soluyorum, kuruyorum…
Yıldızları çalınmış bir gecedeyim şimdi
Gökyüzü bana benziyor
O yıldızsız, aysız bu gece
Ben de sensizim, ağlıyorum sessizce.
-
Gitme…
Dilime dolanır saçların
Söner yağmur damlarsa gözlerin
Bu âşık kaybolur gözlerinin lirik sokaklarında
Gitme kimsesiz kalmayayım
Yüreğimde dolaş yine ben razıyım
Bu kadar şiiri sahipsiz bırakma
Ellerimi ellerin olmadan bırakma
Koyma bu beni sensiz ve
Kirpiklerimde düşmeye hazır
İki damla yaş bırakma
Gitme bu sevdayı aşka dönüştürme
Bir deliyi şair’e çevirme
Bir Şair’i bana dönüştürme
Gitme öldürme tüm içi senle dolu olan hücrelerimi
Gitme bak yağmur yağıyor
Gitme işte daha ne diyeyim
Ama illaki gideceksen
Bir yedeğini bırak bu kalbimin
Gideceksen söndüreceksen tüm yıldızları
O’na gideceksen
Yakacaksan kalbimi gözlerinin közünde
Bu oyuncak kalbi sana böleceksen
Kirpiklerim ıslanacaksa eğer o sahnede
Bu şiiri sakla kalbinde
Bilmem daha ne diyeyim
Şimdi
Seviyorum desem
Gözlerinden mırıldansam biraz sana
Saçlarını anlatsam hiç susmadan
Gülüşünü anlatsam
Sana çağlasam hiç konuşmadan
Gitme bak yağmur yağıyor
Gitme işte daha ne diyeyim
-
zaman yine gece yarısı yine sensizim sevdiğim...
yoklugunun en agır vurduğu saatlerdeyim ilerledikçe ilerliyor...
hayalin her zamanki gibi yerini almış sahnenin en basında.
ve herzaman ki gib çok güzelsin sevdiğim...
sana baktıkca baskalasıyorum,
teslim oluyorum sana
ben benliğimden çıkıyorum.
adeta sana teslim oluyorum
seninleyim sen oldum artık
sana dönüp kendim oldum aslında.
yoklugun ileri boyutta odama sızıyor
sensizliği kaldıramz oluyor bu beden
gözlerimi kapatıyorum,
artık susuyorum..
bir yoksun bir varsın ama en cok YOKSUN
basım dönüyor sensizliğin gecesinde
kendime gelip bakıyorum etrafa
anlıyorum ki SEVDİĞİM YOKSUNN.
-
Sevmekten Korkuyorum
KORKUYORUM
Her gün yanında olamamaktan korkuyorum
Sesini duyamamaktan
Seni görünce, sana alışmaktan da korkuyorum
Nedense sensizlikten de korkuyorum
Bir gün hoşça kal demenden
İstemesem de;
Bir gün, bir gül gibi
İçimde solmandan korkuyorum
Hafızamda bırakacağın hatıralardan
Hatıralardan kaçamamaktan
Adını unutamamaktan korkuyorum
Ah be güzelim;
Ben seni sevmekten korkuyorum.
Benimkisi sadece bir sevda
Göz yaşlarımla söndüremediğim
Korkularımı yenemediğim
Söyleyemediğim
Fakat, kendimi tükettiğim
Ve beni;
Yedi kat yerin dibine sokan
Utandıran, korkutan
An be an içimi yakan
Cesaretsiz bir sevdan
Bu nasıl bir sevda ?
Anlayamıyorum
Ah be güzelim;
Ben seni sevmekten korkuyorum.
Biliyor musun;
Aklımdan hiç çıkmıyorsun.
Sen benim;
İmkansızlar bahçesinden koparttığım
Edâlı gülümsün.
Hiçbir zaman koklayamayacağım
Adını söylerken burkulacağım
Sevmekten hep korkacağım
Fakat, ömrüm boyunca unutmayacağım
Edâlı gülümsün.
Ah be güzelim;
Aslında sen benim,
Kendi ömrümsün
-
Ceplerinde kocaman olmazlarla gelmedin mi bana, olamazlarla
Bütün imkansız(lık)larını yanına alarak...
Git dedim, gitmeleri bilemedin,
Kal dedim kalmayı beceremedin...
Olmaz dedim, olamaz dedim...
Bir defa daha Görmeliyim dedin..
İmkansız dedim...
Gittiği yere kadar dedin..
Ceplerindeki bütün olmazlara,
Olamazlarla karşılık verdim..
Yenildim...
Şimdi, ayrılık ağır, hala ezberimdesin diyorsun...
Şimdi, Ölmek istiyorum, kendimi öldüreceğim diyorsun...
Ya ben bana yaptıkların, bana yaşattıkların...
Ne Önemi var...
Üzülme...
Herşeyi aşacağız...
Ben yanındayım...
Hep yanındayım...
Boş Vaatler...
Ölümle yaşam arasında ki ince çizgideyim şimdi,
Sebep olma demiştim, sebebim olma...
Dinlemedin...
Bir Aşka bir kurban yetmezmiydi?
Yada bu aşk kaç bilinmeyenli bir denklemdi...
Çözemedim... Çözemedin... Çözemedik...
Git dedim...
Gitmeleri bilmedin...
Kal dedim...
Kalmayı beceremedin...
Yanımdaydın...
İsteseydin canımda olurdun, canım oldun...
Şimdi neyin hüznü bu yaşadığın?
Neyin pişmanlığı?
Ceplerinde kocaman olmazlarla gelmedin mi bana, olamazlarla
Yaşadığın pişmanlıklarıda koyup ceplerine git şimdi.
-
Geçemezsin kalbimin sokaklarindan artik
sana geldigim yollardan döndürdün beni
kendime sarilacagim yeniden seni hiç sevmemis gibi
kimsesiz bir vedanin busesini söküp dudaklarimdan
gökyüzüne firlatacagim
varsin söz dinlemesin gözlerim
varsin aglasin isterse yagmurlarla
seni unutacagim
-
Korka korka değil usul usul değil
Elim yüreğimde çarpa çarpa geldim
Aç kapıyı bak ne diyeceğim
Bir senin ellerinden bir senin gözlerinden
Dişlerinden dudaklarından
Nergisler ocak ayında açtı
Kendimden bahsetmeyeceğim
Yediveren güllerden duvarlardan sarkan güllerden
Çocuklardan sabah erken okula giderlerken
Atlardan bahsedeceğim
Kan ter içinde atlardan
Aç kapıyı bak ne diyeceğim
Ne kadar küsülü çocuk varsa barıştırdım oynuyorlar
Tam kırk çeşit sarmaşık gül buldum penceremin dibinde açacak
Ekinleri dolu vurmadı çekirge gelmedi kurak olmadı
Yorgunum demiyeceğim bir evimiz olsa demiyeceğim
Yüreğim daralıyor demiyeceğim
Bir baksan gözlerime başını çevirmeyeceksin
Yürüyüp gitmeyeceksin elini çekmeyeceksin
Bir baksan gözlerime
Dağda yakılmış ateşler göreceksin
Aç kapıyı kim geldi bak
Bak nasıl havalandı güvercin
Açmam diyemezsin artık
-
Bir gün bir şiir yazacağım sana,
Kimse bilmeyecek senin için yazdığımı
Okuyacaklar ve merak edecekler seni,
Ama söylemeyeceğim kim olduğunu
Sen bile,
Senin için kağıda dökülen son harfler olduğunu bilmeyeceksin.
Kimse bilmeyecek yazarken gözlerimin dolduğunu
Görmeyecek kimse bir damla yaş düştü, düşeceğini
O yaştan bir kalp yapacağım
İçine adını yazacağım ama,
Adını kimseye söylemeyeceğim
Sadece özlüyorum diyeceğim
Anlarlarsa,
Mesela gözlerinin çok güzel olduğunu söylemeyeceğim
Niye bilsinler ki, ne gereği var
Gülüşünün yüreğimi yaktığını,
Soracaklar seni bana nasıl gülerdi diye
Eh diyeceğim öyle işte
Bilmesinler çok güzel olduğunu
Hele beni unuttuğunu hiç söylemeyeceğim.
Beni hala çok sevdiğini bilsinler
Yalan ama, napalım yalan söyleyeceğim
Bunu kendime bile söylemeyeceğim
Çünkü, gözlerim doluyor
Bir damla yai düiüyor yüreğime
Canımı acıtıyor, anlıyor musun?
Bilmesinler sevdiğimin bir sevdiği olduğunu
Bunu hiç söyleyemem.
Nasıl söylerim? "Gitti ellerin oldu" diye
Bilmeyecekler ya,
Soracaklar seni bana şimdi nasıl diye
"Yeni görüştük çok iyiymiş" diyeceğim
Yalan söyleyeceğim ama,
Bilmesinler beni aramadığını
Kimse bilmesin şehrimin yıkıldığını
Kimse bilmesin karanlık sokaklarda yalnızlığımı
Kimse bilmesin seni ve yaşadıklarımı...
-
Ben Kolay Ölmem...
Yürüyorum Kendi halimde,
Fırtınalar çıkarıyorum,Susuz Çöllerde,
Mataram Kin kusuyor,Doya doya içiyorum,
Yüreğim cehhennem ateşi,
Sana geliyorum,Gözlerimde isyan,
Sana geliyorum,Ayağımda kunduram,
Elimde bir keleş,İçi intikam dolu,
Dur de gücün yeterse,Durmam...
-
Unutmanın dibine vuruyorum gecelerde
Geceler yasta..
Geceler seni soruyor alaca şafaklara kadar
Geceler telaşta..
Sen yoksun ,unutmanın acımasız sularına açılıyorum
Yaralarıma sarılıyor pervasız gülüşlerin
Bırak da git insafsız!
Al gözlerimi,al hala seni söyleyen sözlerimi
Ellerimin arkasına saklanarak yaşarken
unutamam” deme bana!
sensizliği bilmezsin hiç!…
ben “sensizliği” biliyorum yetmez mi?
Yıllar geçsin sen masal ol diye inlerken
Varlığını kalp atışlarımın cenderesinde eritirken
kolaysa sen yok say” deme bana
git!
İstememenin neticesidir bu?
Ne dersem gidersin?
Ne yaparsam bırakır bu can seni
Git Allahaşkına!
Sevenlerin aşkına!
Hatıralar aşkına! Git de nefes alayım..
Git de rahat öleyim..
Gözüm gözlerine takılmasın..
Sözlerimle küllendirdiğim bu ateş bir daha yakılmasın..
Git..
Utanmanın eteklerine uzanıyorum gecelerde
Geceler aşkta..
Geceler seni soruyorlar her yerde
Geceler yalvarışta..
Git(me)
Gidişine adanmış kelimeler aşkına
Solugunun her zerresine olan aşkım uğruna..
Git(me)..
-
Aslında hiçbir şey kâr değil insana
Ne gücü ne zayıf yanları ne de yüreği
Gölgesi bir haç gölgesidir kollarını açsa
Ve kırar göğsüne bastırırken sevdiği şeyi
Tuhaf bir ayrılıktır hayatı kapkara
Mutlu aşk yok ki dünyada
Hani giydirilmiş erler bir başka yazgıya
İşte o silahsız askerlere benzer hayatı
Sabahları o yazgı için uyanmış olsalar da
Tükenmiştirler ve kararsızdırlar akşamları
Söyle yavrum şu sözleri ve sakın ağlama
Mutlu aşk yok ki dünyada
Güzel aşkım tatlı aşkım çıbanım derdim
Yaralı bir kuş gibi taşırım seni şuramda
Ve görmeden bakanlar şu halimize bizim
Süzdüğüm sözleri söylerler benden sonra
Ve her şey der demez ölür iri gözlerin uğruna
Mutlu aşk yok ki dünyada
Yaşamayı öğrenmek bizimçin geçti çoktan
Ağlasın gece içinde kalplerimiz yan yana
En küçük şarkıyı mutsuzluktur kurtaran
Her ürperiş borçlu baştan bir hayıflanmaya
Ve her kitar havası beslenir hıçkırıkla
Mutlu aşk yok ki dünyada
Acılara batmamış bir aşk söyle bana
Yıkmamış kıymamış olsun bir aşk söyle
Bir aşk söyle sarartıp soldurmamış ama
İnan ki senden artık değil yurt sevgisi de
Bir aşk yok ki paydos demiş gözyaşlarına
Mutlu aşk yok ki dünyada
Ama şu aşk ikimizin öyle de olsa
-
Kimi sevsem sensin/hayret
sevgin hepsini nasil degistiriyor
gözleri maviyken yaprak yesil
senin sesinle konusuyor elbet
yarim bakislari o kadar tehlikeli
senin sigarani senin gibi iciyor
kimi sevsem sensin/hayret
-
Ellerin kadar boş söyleyeceklerim,
Sınırlarımın ötesinde gözlerin,
Yalvarırım gelme aklıma,
zaten sensizim….
Ne gecem var , ne gündüzüm..
Arasında kaldım hayatla ölümün.
Bir bakışlık canım var,
bakma gündüzüm..
Ölmeden yaksalar beni ,
Küllerimi Dolunay’a savursalar,
Sessizce gitseler konuşmadan.
O zaman belki duyarım seni…
Bitmişim ben sonumu arıyorum.
Seni aradım heryerde bulamıyorum,
Son nefesim sende kalmış,
ÖLEMİYORUM …
-
Seni sevdim en derinlerimde
Kimsenin göremediği yerlerde..
Sende göremedin..
Sende anlayamadın..
Sende bilemedin..
Sana son kez söylüyorum seni sevdiğimi,
Söylüyorum bunu anlamakta geciktiğini,
Tutamadığım ellerine
Dokunamadığım saçlarına
Öpemediğim dudaklarına
Sarılamadığım vücuduna
Hasret duyarak,
Gözlerimi kapayamayarak
ölüyorum..
Birgün sende seversen beni
Gelirsen buraya isteyerek beni görmeyi
Anlatacaklar sana ;
Artık beni göremeyeceğini,
Seni sensiz yaşayarak kendimi tükettiğimi..
O zaman Anlarsın belki seni ne kadar sevdiğimi
Anlarsın belki sana verdiğim değeri
Anlarsın belki neden hayatımdan vazgeçtiğimi
Anlarsın belki beni, derinlerimdeki seni..
-
Mahsus Yapıyorsun
Yokluğunda kaçıncı gün bu gün ?
Sabahları yaşamayı bıraktığımdan mı bilmem
Saymayı da beceremedim günleri
Sahi ne kadar oldu gideli
Kaç gece sensiz buldu sabahı
Ve kaç rüyada bıkmadan terk ettin beni
Yazdığım bir hikaye değil ki ayrılık
Başını ben yazmadım sonunu hiç sorma
Ben cahilliği seçtim hep bilirsin senden yana
Ne olacak şimdi
Söylesene kim açacak telefonu
Ve ben kimin karşısında terleyeceğim bu kez
Bak gördün mü
Nasılda berduşa dönüverdim üç günde
Mahsus yaptın belki perişanlığımı gördün de
Bana acı vermeyi seviyorsun
Saçlarımı çekiştirmek cinsinden olmasa da
Sen beni duvardan duvara vuruyor öldürüyorsun
-
Yaşanmamıssa sevgiler
Tükenmişse aşk..
Yaşamanın ne anlamı var,
Bitip tükenmek bilmeyen umut dünyasında,
Aşktan daha büyük bi acımı var,
Belki döner diye bekleyip,
Hasrete hasret ekleyip,
Gözyaşı dökmenin ne anlamı var.
Yaşanmayacaksa bile sevmeli
Tükenecekse bile aşık olmalı
Dönmeyecekken bile beklemeli
Belki o zaman bi anlamı var
Umudun...
-
İşte geldim,
Sakla beni sabaha kadar en derinde
Bulamasın beni
Ne hüzün, ne gözyaşı
Dokun zifir saçlarıma
Dokun ki yokluğun zindanından çıksın yürek
Al öfkemide kır hüznü yazdığım tüm kalemleri
Bir ümit ver
Her geçen gece sevginle büyüteceğim bir ümit ver.
Dokun yüreğime hadi
Can de,
Sevgili de adıma
Şimdi yüreğim yüreğinde.
Al onu sakla hiç kimsenin
-
Hani;
Bir avuç kurak toprağa,
Yıllar sonra,bir damla
Tek bir damlacık,
Yağmur düşer ya..
Sevinirsin,zamanıdır diye.
Kimsenin elde edemediği,
Gözlerden sakladığın,
Kendinden bile sakındığın
Bir tohumun vardır ya..
Dikiverirsin,bin bir umutla.
Beklersin,
Çiçeklenip, meyvelenmesini..
Bir hayal kıskacına girersin.
Sarar seni,nefes bile alamazsın.
Kurtulmak da istemezsin ya..
Boğar seni umutların.
Boğar hasretin yorgun düşersin ya..
Dalarsın geceye,savunmasız,
Hazırlıksız,yalnız...
Düşer gözleri bakışlarına,
İçin acır,kirpiklerin bekler,
İki damla yaşı,
İsyan edersin, ağlayamazsın ya...
Gel dersin gel!
Sen bile duyamazsın.
Sesin,yürek çarpışlarında kaybolur.
Dudakların titrek,ter içinde ellerin.
Tırnakların kanatmıştır avuçlarını.
Utanırsın ilk kez duygularından.
Sel olursun,göl olursun,
Çağlayamazsın,ağlayamazsın,
Saklamak istersin ya..
Uzaksın.
Bilemezsin ne hallerdeyim.
Ama;
'Seni taa içimde hissediyorum' dersin ya..
İşte,
İşte o an biter benim acılarım.
Dişlerimle kanattığım dudaklarım,
Yine,yine senin adını söyler.
Akar yüreklerden özlemler.
Sesler titrek,sesler umutsuz,
Sesler özlemiş ya..
Söyleriz ya,
Birbirimizi sevdiğimizi.
Dillerimiz çözülür ya..
Akarız ya deli gibi bendimizi aşıp
Kavuşuruz ya denizlerimize...
Bu sevda var ya,
Bu sevda öldüren, yaşatan
Bitimsiz,ölesiye...
-
Sen bir kitap kapağı gibi kapamışken adımı, ben her sözcükte seni okuyorum harf harf…
Tümcelerimin boyun büküşlerine aldırma yar!
Gözü yaşlı satırlarımın k(c)an döküşlerinde büyütüyorum keşkelerimi…
Harflerimin ayağı kayıyor uçurumlarından.
Oysa sen bir liman sakinliğiydin yüreğime…
bir gün batımı huzuru…
uçsuz bucaksız bir özgürlüktün mavilerime…
ateşe verdin kıyılarımı apansız, sinsice…
züleyha’nın kaderine razıydım Yusuf(um)sun diye…
peşinden koşmaya, kınanmaya, dile düşmeye…
nerden bilirdim dil(in)den düşeceğimi?
Bir sözünle ateşe verdin uğruna ödenen bedelleri…
Gitme demem, git şimdi!
Bir metalin içine bindirip vedalarını, son bir kez kokunu çekmeden tiryakiliğim, son bir kez düşmeden kollarının girdabına, bir buseyi çok görüp alnıma, en kara yazgıları sür de git!..
Ama dur, gitme!...
Şu topraklarımda dalgalanan sancağını indir, öyle git!
Yüreğimden sevdanı, dilimden adını sök de git!
Ciğerlerimden kokunu, gönlümden gözlerinin okunu çek de git!
Sözlerimi esaretten kurtar, dilimi çöz de git!
Kaç kez uğurladım seni bu kentten? Kaç kez boynu bükük bıraktın ardından el sallayışlarımı garlarda?
Dönüşünün umuduyla gidişine dayanamazken, bu müebbet vedaya nasıl dayanırım söyle?
Ah yar…
en yakınımken uzağımdın. Şimdi benden öte bensin ki, ben bana t-uzağım…
Kin tutmaz kalemim, bilirsin.
Sen kapatsanda c-ismimin üstüne son sayfanı, bu masalın devamını bir ömür bekler yüreğim…
Sana git diyebilmek için kaç alfabe satın aldım z-amansız pazarlıklarla bilsen.Tüm kırgınlıklarımı çıkarıp kumbaramdan saydım, bir “git” etmedi.
Yanında “me”si olmayan bir git yakış(tırıl)madı sevdama…
Ama çok istiyorsan, işte orda; alfabemin kıyısında bir “git”…
Eksik, mahzun, çaresiz…
İster al git, ister-sen k-al git-me Yar!...
Yar demişim sana… yokluğun dipsiz bir yar! İşte, diz çöküyor sevdana yüreğim, gitme!...
Gitme, sensiz ıssız bu diyar
-
bana seni sordular
aşkı hatırlattılar
seninle ilk tanışmamızı
sonbaharın renklerini kızıllıkları
yağmur sonrası çıkan gökkuşağı
renklerin en güzelini yansıtan
gülümseyen güneş
ve gözlerin
sonsuzluk gibi
içinde huzur olan gözlerin
ilk buluşmalarımız
çocukça kahkahalarımız
birbirimizi tanımaya çalışmalarımız
başka gözlerle bakabilmeyi
öğrenmemiz yaşama karşı
bana aşkı sordular güzelim
tek seninle paylaştıklarımı hatırladım
sevmenin ne olduğunu yasadım seninle
mutluluk göz yaşlarım geldi aklıma
yüreğimin senin sevginle var oluşunu
her mevsimi
seninle yeniden sevdim
bana aşkı sordular canım
aklıma sana olan sevdam geldi
yüreklerimizde söndüremediğimiz
yangınlarımız
kilometrelerde olsa arada
sevgiyle yakınlaşmalarımız
özledikçe daha da çok
sevdiğimiz geldi..
-
Yağmurlara ısmarladım sevgisizliği
Bana; hasret getirdiler, adresi sensin…
Nefeslerim huzur vermez ruhuma
Sen; ruhuma sahip olan bedensin…
Güneşi mızrakladım; ölsün, doğmasın diye
Bulutlara gem vurdum; yağmur yağmasın diye
Neyleyim ki unutmak mümkün olmadı
Sen; unutmalarıma engel olan nedensin
-
belki de hiç yoktun öncesinde sen
çiçeklenmesi yüreğimin sözlerinde değildi belki
sakladığım fotoğraflarda sen değilsin belki
yanlış tetikte beklemişim aşkım ben seni
yanlış sevmişsin ya da sen beni
şimdi gidiyorum ardımda kalanları bir bir yakarak
şimdi gidiyorum geldiğim yollardan yalınayak
karanlık sözler kaldı aklımda
istersen sen başla ağlamaya
pişman olacak hiçbir şey kalmadı bana
-
Hala bildiğin gibiyim
Ne ağlamalarım bitti ne de iyi niyetim
Hala sevdim mi deli deli
Küstüm mü terkedecek kadar yürekli
Hala dayanamam yolda gördüm mü muhtaç birilerini
Seni silmedim bilirim geçmişim geleceğim
Söylensem de hala pişmanlığım geçici benim
Hala bildiğin gibiyim ya da aynı ben
Sende ki gizliliğim.
-
Artık bir selam verişin dünyalar değil benim için inan.
Hep bir fırtınalar kopardı yüreğimde.
Sen yok ettin hepsini bir kaç günde.
Belki seninle hiç bir araya gelmedik ama ben geldik sayıyordum.
Sen ve ben biz olduk sayıyordum.
Sonra bir anda yokoLdu.
Bitti.
Nedensiz.
Sebepsiz.
Habersiz.
Bitti.
Sen Bile Fark etmedin
Hani bir şeyler isterdim ya ben.
Hani sevmeni isterdim.
Olmadı.
Sen imkansızlıklar denizi.
Ben o denizde batan bir gemi olmadı.
Sevmedin.
Yine ve yine.
Lanet olsun ki.
Sevilmedim.
Sevilemedim.
Sen hariç herkese acı çektirdim.
Ama bitti işte.
Her güzel şey gibi bu da bitti.
Acı oldu.
Çekilmez oldu.
Ama bitti.
SEN bile Fark etmedin.
Şimdi o karanlıklarda buldular beni.
Sana inat çıktım o denizden.
Sana inat hayatın ucundan yakaladım.
Sana inat yaşamaya çalıştım.
Ve ben sana inat bir başkasını sevdim.
Şimdi sus
Hep konuşmanı isterdim yaa
Artık tam tersini istiyorum sus
Çünkü o ölüme terk ettiğin yerde senin yüzünden kaybettiğim gururum tekrar bana döndü.
Sana inat artık gurursuz yaşamayacağım.
Sensiz yaşarım ama gurursuz asla yaşamam bundan sonra.
Beni sen kurtarmadın o denizden.
Ne kadar acı dimi.
Hayatımı Feda ettiğim insan beni orda tek başıma bıraktı.
Şimdi git kendin gibi birini bul.
İçinde merhamet olsuda vurdumduymaz gözüken birini.
Hadi git.
Beni düşünme bundan sonra.
Ben kendime uygun birini buldum.
Mutluyum.
Seviyorum.
Seviliyorum.
Senin yerine asla koymadım onu.
İlk önce seni yok ettim içimde.
Sonra ona yer verdim yüreğimde.
Yıllarca boşuna sevdiğim insan.
SEN
Daha önce hiç duydun mu bilmem ama ilkte olsa benden duy.
Elveda
Beni Seven Bir Kadın Var Deme Artık
-
Hiç ummadığım bir anda düştüm bu boşluğa
Bu umarsız çığlıklar, hep seni sevmemden
Yürek yokluğundan bihaber,
Defne ektiğim taş duvarlar soğuk
Yine de yaslanıyorum, omuzlarını bulamayınca ,
Kolum kanadım kırık, beni sorarsan
Uzaklardan salladığın mendiller ıslandı-kurudu…
Yüzüm dargın aynalara,
Bakmaktan korkmasamda,
Içimde bir sızı,
Hasret kaldım tanıdık bir dokunuşa
Acıktım zamanlı zamansız dokunan parmak uçlarına,
Yine de bile bile lades çektim sana,
Git sevgili, bensizliğe açılan yollar açık sana….
Toz kaçan gözlerim,
Terleyen avuç içlerim,
Titreyen ellerim,
Senden kalan soluk bir hatıra,
Ben sensizliğin ipini çoktan çektim
Sen git sevgilim!
Git!…
-
Gözler yalan söylemez derler
Yalan,bu onun gözleri.Yalan söyledi
Artık kimseye inanmam,
Tek güvendiğimde beni itiverdi.
Herşey yalan....Boşluktayım
Tutunacak dal arıyorum kendime,
Sığınacak yerim yok ki,
Kime gitsem bi çare.
Herksen benden bi parça alıp gitti...
Artık geriye kalan benmiyim bilmiyorum.
Sende git bırak öbürleri gibi,
Alıştım yanlızlığa
Alıştım vurgun yemeye..
-
Zenginlik
İşsiz ve beş parasızım
Ama dostlar benden zengini yok
Neden mi?
En büyük hazine bende de;
Yazabilen ellerim,
Götürebilen ayaklarım var.
Güzellikleri görebilme ayrıcalığından da,
Yoksun değilim ayrıca.
-
Ağlayayım diyorum olmuyor
Çünkü
Ağlamakla dertler bitmiyor
Güleyim diyorum olmuyor
Çünkü
Yüreğim yanıyor
Unutayım diyorum olmuyor
Çünkü
Kalbim unutmuyor
Ağlasam olmaz gülsem olmaz
Kâbus olur geceler
Kimseler bilmez
Gideyim buralardan diyorum olmuyor
Çünkü
Öbür yanımsın gidemem
Gelip ayaklarına kapanayım
Gözlerine bakıp ta ağlayayım
Gözlerinden süzülen iki damla yaş olayım diyorum olmuyor
Çünkü
Gururum elvermiyor
Son vereyim bu acıya diyorum olmuyor
Çünkü
Kendimi öldürmeye gücüm yetmiyor
Üzerine yağan yağmur olayım
İçine çektiğin bir yudum duman
Dinlediğin ayrılık şarkısı
Dön dönsene ne olur
Çünkü
Olmuyor bu deli yürek sensiz durmuyor
Arıyor gözlerim seni bulamıyor
Anımsıyor geçmiş günleri
O yalancı yeminlerini
Sen gittin bende gidiyorum
Bir daha sever miyim bilmiyorum
Çünkü
İsyan ediyorum ulan isyan
-
Bir boğaz köprüsü geçer kalbimin ortasından
Ölüm cellat olmuş bakıyor her iki kapısından
Sevda balonlarımla ne zaman boğazı geçmeye kalksam
Arkamdan biri bağırır dön artık sevdam
Yağmur yağıyor her teli aşk soluyan saçlarıma
Ölüm aşık olmuş toprak kokan bakışlarıma
Gönül köprümden beni sevmek için biri geçmeye kalksa
Ölüm kol gezmeye başlar boğazın her iki yakasında
Sana ölüm hiç aşık oldu mu vurgun yemiş gibi
Sevdiklerine sarılmaktan korktun mu benim gibi
Aşkıma, kaçamak bakışlarla anlattım sevgi dizelerimi
Elim sende oynadım sevdiklerimle ama oyun bitti
Yalnızlıkta ölüm sevdi beni sevgilim diye
Gül yerine ceset kokladım sevgi niyetine
Sen yokken ölüm aşık olur bana
Yalnızlıkta toprak şunu fısıldar kulaklarıma
Sevdiklerin seni bana gömdü gel artık kollarıma
-
Bu askin yolunda engel varise
Ben gecerim ikimizin yerine.
Eger cok korktugun ecelise,
Ben ölürüm ikimizin yerine.
Mutluluk doldorsun gönül tasini.
Alem mizden görsün kul sevdasini,
Bilmesin gözlerin aglamasini,
Ben aglarim ikmizin yerine.
Cevir gözlerini bak gözlerime.
Tut elimi kilitle ellerine.
Percinle kalbimi getir kalbime
Ben acarim ikimizin yerine
-
Ayrılık mı aldı sandın canımı?
Yanılıyorsun hem de çok..!
Sen gittin ya Gözlerimde yaşlarım..
Sen gittin ya Kalbim seninle..
Sen gittin de gittin mi sandın…
Beni de seninle aldın gittin..
Tabii buna gitmek denirse..
Sen şimdi ayrıldık sanıyorsun…!
Ben şimdi senleyim..
Ama senli ama sensiz..
Bir yangının kucağında..
Sönmek bilmeyecekcesine..
Bu can Sende..
Ateşlerde..
Aklıma sen gelme..
Başıma sen gelme..
Eğer geldiysen bil ki ecel değil de sen aldın canımı..!
Ben şimdi Gönlümü sende bırakıp sende ölüyorum…!
-
Beyaz Bir Gemidir Ölüm
Sen bu şiiri okurken
ben belki başka bir şehirde olurum.
Kötü geçen bir güzü
ve umutsuz bir aşkı anlatan,
rüzgarla savrulan
kağıt parçalarına
yazılmış
dağıtılmamış
bildiriler gibi.
Uzun bir yolculuğa hazırlanan,
yalnız bir yolculuğa.
Çünkü beyaz bir gemidir ölüm,
siyah denizlerin hep
çağırdığı,batık bir gemi,/sönmüş yıldızlar gibidir.
Yitik adreslere benzer ölüm./yanık otlar gibi.
Sen bu şiiri okurken / ben belki başka bir şehirde ölürüm.
-
Gözlerimi diktim gökyüzüne ve
Baka baka tüm yıldızların gözlerinin içine....
Dilekler tuttum içimden!
Olmayacağını bile bile ve
Umudumu yitirmişken tüm hayal edipte heveslendiklerimden...
İnatla bi daha bi daha !
İlk vedalaşmasında bir yıldızın ait olmadığını hissettiği gökyüzünden,
Sen geçtin aklımdan!
Aslında hiç tanımadığım,
Düşüncemde ikamet edecek kadar bile bilmediğim sen!
Neden seni diledim...
Neden sen olasın istedim diğer yürek yarım...
Neden varlığını bilmenin,
Kelimelerinin verdiği huzurun eşsiz olduğunu hissettim...
Bilmiyorum!
İşte bir tane daha!
Bilmediklerimi bilebilmek istedim şimdide...
Anladım sonu yok!!
Sana çıkmalı tüm yollarım,
Beni bulmalı tüm yolların ki -sen-li dileklerin bir anlamı olsun!
Dilekler tuttum içimden,bir daha bir daha..
Bu sefer tek bir farkla..Gizli,saklı değil,
Artık aşikar,,,
Dileğim sensin..
-
Efsunlu saatlerde sıcaklığı vardı ellerinin, Ben seni seçtim sevgilim, Matemi olmayan bir bedenden, Aşkına aşkımı katarak geçtim, Gördüm ellerinde hüzün, Bir tutam sevda ile gülen yüzün vardı, Çocukluğun vardı,çocukluğum gibi, O masumluğun bana hep yüreğini anlatırdı, Ve ben özledim seni durmadan sevgilim, Yokluğuna yağan her yağmurda kendimi, Aşkına karışan sensizlik bildim, Durduğum yerde ıslanıyor şimdi gözlerim, Ben seni seçtim sevgilim,ki sen, Hasret çeken gecelerimde yüreğime bir büyüsün, Aç perdelerini aşk'ın,kaldır gökyüzünü, Seni sevdiğimi koskoca bir şehir görsün, Ve duy ama inanma, Ne dostunu dost,ne düşmanını düşman bilir bu dünya, Aşkla başlar hayat,aşkla biter her düşen gibi sevdaya, Ben seni sevdim sevgilim,seni seçtim, Ve yazacak aşkı olmayan bir şair gibi değil, Yüreğim bilerek başladım şiirlerce seni anlatmaya, Suskunluğu tanımazsın sen benim bildiğim,bu yüzden, Sen kalacaksın hayatım boyunca değer verdiğim..
-
Hırçın deniz iken hep gözlerinde duruldum
Kısır döngülerde pervaneyken kalbinde durdum
Sevdayı gözlerinde anlatırken ben hep sustum
Yalnızlığı toprağa gömüp sende acılarımı unuttum
Islak gözlerimi senin gülüşlerinde kuruttum.
İçimdeki sen bir avuç toprakken;
Ben sevginde yeşerecek tohum oldum
Kanatlanıp özgürlüğe uçarken
Yine senin dalına kondum
Sen yokken yarınlarında
Dört mevsim dal dal kurudum durdum
Seni sevince anladım ki
Gülüşlerin ;
Acılarıma verdiğim son umudum
Sevdaya yelken açmak için
Kalbimi avuçlarına sundum.
-
Kader örüyor ağlarını
İstemiyorum gelecek yarınları
Beni sensiz bırakacak
Yalnız uyanacağım sabahları
Kalbimde derin bir sızı
Şimdiden içimde ayrılığın acısı
Durdura bilseydim keşke zamanı
İstemiyorum sensiz akşamları
İstersen veririm sana canımı
Paylaşabilsem seninle her anı
Bir bilsen duygularımı
İstemiyorum sensiz yıldızları
Yürüsek bütün yolları
Ne olur bırakma kollarımı
Allahım kabul et duaları
İstemiyorum sensiz bu hayatı
-
Seni anlatmak istiyorum
Fakat kelimeler yetmiyor bilmiyorum
Sen anlaması zorsun
Anlatılması daha zor
Belki hepimiz yaşamadık yaşadıklarını
Belkide yaşadık
Haykırmak, isyan etmek istedik
Zalimlere karşı haksızlıklarını
Kimbilir belki başaracağım birgün
Seni anlamayı ve anlatmayı
Çözülecek aklımdaki düğüm
Neden istemediğin anlatılmayı
Zannetme bilmek istemiyorum yaşadıklarını
Şimdilik anlatamasamda seni
Sen anladığında bu mısraların karşılıklarını
Bende anlayacağım ve anlatabileceğim seni.
-
Hayat,doğumla ölüm arasındaki cok kısa bir andır,
Yaşadığın her saniyenin tekrarı ya da geriye dönüşü yoktur,
Hiç birşey için geç kalma keşke dememek için,
Arkanda umutlar,önünde keşkeler olmasın...
-
Hayatımda ilk önce SEVMEYİ ögrendim çünkü sevdikçe kendimi hisssettigimi ögrendim.
AFFETMENİN ne oldugunu anladim ve affetmenin aslında yeni insanlar kazandirdigini gördüm.
Bir gün geçmişime baktıgımda PİŞMANLIĞIMDAN üzülmedigimi gördüm, bunları ben yaşadım çünkü..
Birisini HATIRLAMANIN aslinda ufak bir telefon görüşmesi kadar basit oldugunu biliyorum artık.
Aslında BANA DEĞER VEREN İNSANLARIN çok yakınımda olduğunu fakat gözlerimin hep uzaklarda oldugunu anladım.
Birisini kırdıktan sonra ÖZÜR DİLEMENİN aslında beni ben yaptıgını anladim.
SEN BENİM İÇİN ÖNEMLİSİN kelimesinin verebilecek en büyük hediye olduğunu buldum.
Bir yerden sonra KELİMELERİN mana ifade etmedigini biliyorum. Sahilde yürür ve düşünürken birinin de beni DÜŞÜNDÜĞÜ duygusu beni sevindiriyor.
MUTLU OLMANIN aslında bir kedinin güzel bir anını yakalamak kadar basit oldugunu anladım.
KAÇIRDIĞIM FIRSATLARIN aslında bana yeni fırsatlar getirdiğini gördüm.
Yıldızların benim için parladığını görmeyen gözlerim, gün geldi HAYATIMDAN KAYAN YILDIZLARIN gömüldüğü maziyi unutması gerektigini anladim.
GÖZLERİN kelimelerden daha önemli oldugunu ve yalan söyleyemediklerini biliyorum.
Hayatımda YANIMDA GÖRMEK istediklerimi yanımda görecegim, çünkü onların bana değer verdiklerini biliyorum.
-
Yüreğime iyilik yağmurları yağdırmayalı öyle çok zaman geçti ki...
Herbir hücreme dolan pırıltıdan ibaret yaşamak..
Sadece bir pırıltı..
Varlığınla parlayan,yokluğunda acıtan..
Kelepçelenmiş dudaklarına sahte gülücükler,ne yapsam boş.
Oysa ben öyle çok uğraşmıştımki demir almamak için limanından,
öyle çok yutkunmuştumki...
Boğazıma dolandı sevgime dair ne varsa.
Kirpiklerime saklandı gözyaşlarım,bilme diye...
Oysa iki adım ötemizde değilmiydi mutluluk.Uzansak tutmayacakmıydık..
Kim korkuttu senin ellerini böyle,yoksa kaçtığın benmiyim..
Aylarca hasrete gebe bekledim durdum sensiz bu sessiz şehirde..
Ne gözlerim kalktı yerden gün ışığına,ne ellerimi açtım ezan çığlıklarında..
Bir kaç çoçuk gülüşüne baktım sırf sana benziyor diye..
Bir tek onlarınki saftı senin gibi,bir tek onlarınki sahici..
Ve bir kez bile aklımdan geçirmedim "o gitti,dönmeyecek!" demeyi..
Bir kez bile anlatmadım vapur düdüklerine gecelerce seni
burda bekleyip hıçkırıklarımla dön diye denize yalvardığımı..
Oysa benim öğrenecek daha ne çok şeyim vardı,ne çok..
Her gün yeni bir gün ümidiyle başladım hep,
gün sonunda bana kalan yokluğunun tortuları oldu..
Sustum..
İçimde fırtınalar koptu ben hep sustum..
Gitmene dair söyleyecek ne çok şeyim vardı ah bir dinleseydin..
Gitme diyecektim,bağırdım.. Ama sen çoktan gitmiştin..
Seviyorum diyecektim gurursuzca,yalvaracaktım belki,ağlayacaktım..
Ama ellerim sen görme diye gözyaşlarımı silmekle meşguldu,
sevmiyorum dedin çektin gittin..
Sonra sert rüzgarlar ardı ardına esip dağıttı gidişinle darmadağın benliğimi..
Gücüm yetmedi itiraz etmeye,yoktu artık sebebim..
Giden gitmişti,unutulan unutmuş..
Yıllar geçti sonra aynalara küs yıllar..
Gittiğin aylar sonra zonk etmişti beynime.. Çok geç kalmıştım ben hayata çok geç..
Bu sefer aynalar küstü bana.. Tanımadığım biri karşımda..
Şakaklarına kar yağmış,yüreği büzüşmüş hasretinden..
İçimde kaldı koskocaman çocuksu hayallerim.
Binbir parça pazzılı yapmaya çalışan 3 aylık bebekten farksızdım yokluğunda..
Sonra hayat yoksunluğumdan istifade edip unutturdu bana senle ilgili ne var(yok)sa..
Unuttum dedim adına boyumdan büyük acıların..
Unutmadım ben hiç oysa..
...
İçimdeki çocuğun masal saatine denk gelmişti aşk...
Tut deseydin ellerimi,bir an beklemezdim..
Gel deseydin her hatana beyaz örter gelirdim..
Yada gidiyorum deseydin en acısından
Mühür vurur gözlerini beklerdim yorgun bedenimin tükenmesini..
Oysa sen bana ne gel dedin, ne git..
Daha adını ezberleyemeden geldin geçtin hayatımdan..
Sokakta oynarken ben iplerlimle,sardın sarmaladın beni ayağıma bir çift topuklu ayakkabı düşürdün kanattın dizlerimi,kalkamadım..
Daha uyku saatime çok vardı oysa.. Masal kötü bitti diğerlerinden farklı..
Benim gözlerim acıya hep açık kaldı..
Belki birkaç yıllık dilimiydim ben hayatının..
Gittin belki adımı anmaz oldu dilin,unuttun..
Kolay derdi kuşlar hep kanat çırpışlarında,unutmak kolay..
Banada kolay geldi unutmak.. Aynada hep silik yaşamak...
-
Dertlerimi böldüğüm,
Sevinçlerimi çarptığım,
Neşemi ve hüznümü,
Birlikte paylaştığım.
Gelişi bahar gibi,
Yaşam coşkusu katan.
Gidişi, sahra çölü,
Susuzluğu aratan.
Gözündeki neşede,
Binlerce çoğaldığım.
Hüzün gördüysem eğer,
Yangınlarda kaldığım.
O maviş gözlerinde,
Kedere yer olmasın.
Kalbinde bir an bile,
Elem mekan bulmasın.
O güzel gülüşlerin,
Eksilmesin yüzünden,
Neşe okunsun her an,
O güzel gözlerinden.
Ailenle yuvanda,
Hep daima mutlu ol...
Huzur ve selametle,
Daim şen ve esen kal.
Sağlığın ve sıhhatin,
Gönlünce iyi olsun,
Rabbim rahmeti ile,
Her an seni korusun...
-
Sabah oldu gün doğuyor usuldan,
Yine efkar bastı deli gönlümü...
Bıktım usanmadım ben bu fasıldan,
Boşa harcadımda bütün ömrümü...
Her seher her sabah böyle olurum,
Donar el ayağım öyle kalırım.
Ahdim kalmaz vallahi de alırım,
Koymam kapımada zalim ölümü...
Güneş doğdu amma geri batacak,
Hayal çarkı kimi ezip atacak..
Varı yoğu birbirine katacak,
Gene solduracak benim gülümü..
Yeni mi başladı nasıl bitecek,
Zaman suyu akıp nere gidecek.
Nasıl çevrilecek nere dönecek,
Başlayış mı sonu mu bu, önümü...
Zırvalama artık bırak kalemi,
Sen mi düşünürsün koca alemi.
Ayırt edemezsin çürük sağlamı,
İNCE gelir elbet günün dönümü..
-
Her an beni yitirebilirsin artık
Beklemeler durağında
ayazları yemişim
Gayret ver semde bileklerime
Ellerimin gücü yok,
tutmuyor parmaklarım
Tutunamam bitmişim.
Çağırma artık yarınlara
Vakitleri dünlerde tüketmişim
Geç kaldın arzulara,
Geç kaldın umutlara.
Aradığım kadar saklanmışsın sen,
Koştuğum kadar kaçmışsın benden
Bilmezsin hiç
Yıllar yılı o yorgun geceleri
Kabuslarla geçirmişim.
Neye yarar,
Dudaklarına
pişmanlığını takınıp dönsen
Neye yarar
Tüm baharları yanına alıp gelsen
Hangi çiçek açar donmuş tomurcukta
Bilmez misin ,
Beklemeler durağında
ayazlar yemişim
Görmez misin bitmişim.
-
Karanlıklar,öksüzlükler duyamaz seni...Onlara hitap edemez artık cümlelerin...kes sesini!...
Matemlere,yaslara,onulmaz acılara gömülü bu omuzlar taşıyamaz senin tek bir heceni!...kes sesini!...
"Anı"denilen geçmiş vakitlerine mahkum şimdi,kendi kendini yiyip bitiren biri şimdi,sahiplenen bu omuzları...
Kendi kendine "sus"demekten usanan bir canlı "cansız" şimdi...yorma daha fazla bu mahkumu,kes sesini!...
Gözyaşından başka ıslaklık görmemiş gözleri,titremekte elleri,üşüyor dayanılmazlıkların girdabına tutulmuşluğun soğukluğunda,karanlıklara mahkum gibi...
Aydınlanmayacak gibi,soğuk bir duvara çarpmış,sendelemiş,bir daha kapıyı bulamayacak gibi şimdi...sadece mahkum...işit bunun sözlerini,tut istediklerini,kes sesini!
Sus işte,sus...
Sus ki kabuslara esir olmayayım henüz kendi esaretimden kurtulamamışken!..Kuyulara atmayayım,alışılmadıkların eline bırakmayayım ruhumu,sendelerim..kes sesini!...
Çöl gibi ya da hayır,hayır,kutup gibi,buz gibidir o yerler.Karanlıktır,korkarım.Ruhum istemez,kaçıverir...
O yerler ki birer seraptır aslında vahalarda belirmiş olan.Cezbetmesin oralar seni,aldanma seraplara.kes sesini!...
"Ben gidiyorum,ondayım,susturamazsın beni..asıl sen kes sesini!..."
Kendimle savaş verdirme bana,sus demekten bezdirdin beni,alıp kaçacağım seni..yorma beni!..kes sesini!...
"Boşa uğraşma,biliyorsun...Gelemem,ondayım,hep kalacağım...Sen gelmeyeceksin belki,ama ben,hep ondayım...Beni salıverirken onun yüreğiyle sevişmek için,düşünmüştün her bir şeyi...gelmesen de gittim..."
Sen benimsin yürek,terk etmemelisin beni.Gitmemelisin.Dur!Tamam konuş ama,dön bana.Ben senin sahibinim.gell!...
"Hayır,yürek kendini taşıyan bedene ait değildir.Beni özgür bıraktın,gittim.Bir daha gelmeyeceğimi bilmeliydin,emanet değildim,sen beni sonsuza dek vermiştin,bir an bile düşünmedin...Şimdi tekrar çağıramazsın beni,nafile!...Gelemem,ondayım dedim..."
Düşüncelerimde,köşede bucakta kalıvermiş,saklanmış bir giz olarak kal...Ben bile bilmeyeyim o gizi,unutmuş olayım mesela...Özgürlüğümü aldın elimden,aşkın albenisine kapıldın,gittin...Sızlatma içimi
-
Ilık bir rüzgar esti
Nereden geldi bilmiyorum.
Nereye gidiyorsun diye sordum.
Özlenen herşeye dedi.
Aklıma sen geldin.
Çünkü özlenen bir tek sendin.
-
seviyorum seni senden habersiz
hayalimde tutuyorum ellerini
hayalimde geliyorum göz göze
hep bende seni diyeceğin günü bekliyorum
ve o gün gelecek biliyorum
hep uzaktan seyrediyorum seni
en çokta gözlerini
her yere bakıpta
beni göremeyen gözlerini...
oysa sevgimi anlatmak isterdim sana
ne kadar büyük olduğunu
ne kadar özel olduğunu
hani havayı içine çekersin
nefes alırsın yaşamak için
hani kana kana içersin ya suyu
işte öyle birşey...
yaşamak vardı seninle bu hayatı
aynı duyguları hissetmek vardı
akşamdan kalma sohbetleri uzatıp
sabahlamak vardı günlerce
ama yoksun ki...
bekleyeceğim seni
ömrüm yettiği kadar
son nefesimi verene kadar
hatta daha ötesinde bile bekleyeceğim
elbet birgün geleceksin
adını koyamadığım sevdam...
-
biri bakar gözlerine
davetkardır bakışlar ve de masum
sana gel der , gel ve benim içimde ben ol
kapılırsın bakışlara ve işte aşkmasalı böyle başlar
sonra bir şeyler olur,çırpınırsın
gitsem mi gitmesem mi
aşk gemisine binsem mi binmesem mi
aaaaahh ahh
derin bir ah....
ve anlarsın ki sen zaten çoktan binmişsin ve gemiye
girmişsindir bu aşk masalının içine
sonra, sonra
kızıl kanatlı bir güvercin kanat açar pembeleşir önce
sonra döner rengi maviye
huzur duyarsın ama
bir avcı çıkar ve tek kurşunda vurur güvercini
işte mutsuzluk da gelir bu arada....
işte aşkmasalında yolunu kaybetmektir bu...
sonra seni çağıran gözler donuklaşır
sonra dudaklar yalanlar anlatır
o anlattıkça inanırsın
biteceğini bile bile
yalan olduğunu bile bile inanırsın
sonra olanlar olur
ve gemi fırtınaya tutulur
alabora olur...
ve aşk masalı böylece sona yaklaşır.
kendinden geçersin
ve artık sen sen değilsin
ruhunda bir isyan
yarı aygın yarı baygın bir adadasın
adı hüsrandır adanın
sonra kendine geldikçe anlarsın
ve işte o an bu aşk masalının son dakikalarını yaşarsın
-
yüreğimde hafif bi üsperti oluyor bazen
sebepsiz nedensiz hissiz
sırtıma bi el dokunmuşta yok olmuş gibi sanki
her arkamı dönüşte ona dokunacakmışım gibi
bazen benden kaçarcasına uzaklaşıyor bazense
bazense iliklerime kadar işliyor
sessizlikte kalınca ürperiyor için
diyorum yine o
dönüyorum bakıyorum yine yok
içimden bir ses gelecek sen ara diyor
bazende yoruluyorum ama yılmıyorum
yıldığım gün bittiğim gündür deyip ayağa kalkıyorum
seni görüyorum karşımda
tüm gücüyle tüm koruuculuğuyla karşıma çıkıyorsun
sarılmak istiyorum olmuyor
ama diyorsun geleceğim bekle
bekliyorum sewgili geleceğin günü bekliyorum
-
kanayan bir yüreğin gözyaşlarıydı
masanıza dökülen
yağmur damlalarına alışık olmayan
tam bir çiçekti
adı şakayık
tercihimi uzak iklimlerden yana da koysam
onu almadın ya
almayayım dokunuyor bana
-
İçin için yağan bu yağmur
Kalbime sızıyor
Damlalar içinde hayat ve ölüm
Sensin;işte sensin sırılsıklam
Karşımda gördüğüm.
Nerden çıkageldin,nerden
Yıldızların doğduğu yerden
Durgun gözlerinin içinden
Akan bulutlar gördüğüm.
Yağmur yağıyor ve ben
Yer altı nehirlerinden
Islana ıslana kalbinden
Sessizce geçiyorum
-
ÇaresizLiğimdendir vazgeçişim
Sevdana böyLesine muhtaçken kaLbim
SensizLiktendir umudumu yitirişim...
ßir çığ gibi yüreğime düştü hasretin...
GeLişi oLmayan gidişLere gebe kaLsada kaLbim
ßitti diye üzüLmez,yaşandı diye sevinirim...
Dünyamı karartsada gidişin
Hep mavi kaLdı sana sana oLan sevgim
YokLuğuna,yoksuLLuğuma inat
SenLi hayaLLer yetiştirdim...
An geLdi unutmak istedim!
Resmini imha etsede eLLerim
Seni siLemediki gözLerim...
NasıL derinden sevdiysem seni
Yüreğimden siLemedim iSMiNi...!!!
-
Düşündüm yine seni bütün gece
Uyuyamadım sensizlik aklıma geldikçe
Yaşanmıyor sensiz hiçbir gece
Baktığım her yerde hayalini gördükçe
Umrumda mı dünya sensiz oldukça.
Gözlerim alışamamış sensizliğe
Alışamamış yokluğuna,
Nereye baktımsa sen varsın
Senin hayalin var
Sensiz yalnızım şimdi bi tanem
Sen her zaman
Aklımdasın , yüreğimdesin, düşlerimdesin
Her zaman özlemimsin , sevdiğimsin
Ve hatta yanımdayken dahi hasret kaldığım
Gülümsün , gülümsün gülümsün .
-
Duvarlar geliyor üstüme perde perde hissediyorum.
Kurtulmak istiyorum kurtulamiyorum
Percinlesmisim umutsuzluklarla, hüzüne demir atmaya,
Karamsarlıklar beni arıyor tüm yanlızlarda,
Ne zaman biter bu kabus, hicmi
gülmeyecek yüzüm hep benmiyim suclu?
Hicbir zaman yasayamadım yazı, sevinci, baharı.
Bedenim ve ruhum ayrılmıs iki düsman gibi,
Ben ise arada kalan kararsız bir duygu.
Ayrılık ve hasret var mutluluga, pembelere.
Bir sonbahar yagmurunda,
Dalını arayan dökülmüs sarı bir yaprak,
Sonsuza kadar anlatır;
Tüm pas tutmus duygularımı.
Kimbilir belki de toprakla bulusmaktır,
Bu hüzün atesini söndürecek.
Ama ne zaman, nerde ve nasıl?
Tıpkı zamanı belli olmayan,
Treni beklemek gibi...
-
Bir rüyasın sanki,
Birgün bitecek gibi,
Sıcacık gülümsemen ısıtıyor içimi,
Bırakmak istemiyorum seni,
Hep özlüyorum hayalini,
Birgün bitecek sanki,
Hiç olmamış gibi,
Devam edeceğim hayatıma,
Sensiz ve sessiz bu rüyada,
Hoş bir anı olarakta kalsa,
Unutmayacağım seni,
Sıcacık gülümseyişin aklımda,
Sen hatırımda,
Herzaman yanımda,
hep kal gitme asla
-
Leylak getiriyorsun bana güneşli birgün
Onu saçlarından topladığın belli
Bir leylak bahçesisin karşımda
Böyle kucağında kalsa daha iyi
Bir vazoya bırakıp gidiyorsun
Sen gidiyorsun leylaklar kalıyor mu sanki
Önce renkleri gidiyor arkandan
Nesi varsa gidiyor soyunarak
Her vazoya baktıkça karşımdasın ne tuhaf
Her kokladıkca dönüp dönüp geliyorsun
Düşünceler gibi filizleniyorsun gün geçtikce
Yaprak yaprak gelişiyorsun
Leylak leylak bakıyorsun gözlerimin içine
Ölümsüz bir mevsim oluyorsun
-
gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
onlardan kalbime sevda geçmiyor
ben yordum ruhumu biraz da sen yor
çünkü bence şimdi herkes gibisin
yolunu beklerken daha dün gece
kaçıyorum bugün senden gizlice
kalbime baktım da işte iyice
anladım ki sen de herkes gibisin
büsbütün unuttum seni eminim
maziye karıştı şimdi yeminim
kalbimde senin için yok bile kinim
bence sen de şimdi herkes gibisin
-
Sana adıyorum hayata dair ne varsa,
Ellerimde yüreğimde ne varsa,
Sana haykırıyorum içimdeki yangını,
Ve ben yokluğunda şiirlerle anlatıyorum sana sevdamı,
-
Bekliyorum hala sabırla
İçimde hüzün var
Gözümde yaş elimde sigara
DİNLE EY SEVGİLİ BU ŞİİRDE SANA
-
O kadar çok yazmak istiyorum ki,
ömrüm yetmeyecek diye korkarım...
İçim öyle güzel duygularla dolu ki,
kâğıtlara sığmayacak diye yanarım...
Yanarım sensiz boş geçen yıllarıma,
yanarım ben sana yazamadıklarıma...
Kaleme sarılırım, sen geldikçe aklıma
Yanarım ben, sana anlatamadıklarıma...
Nerden başlasam sana anlatmaya ?
seninle başladım ben yaşamaya...
Kelimeler yetmiyor duygularıma,
dünden razıyım seninle yok olmaya...
Sensin benim ilham kaynağım,
yaşadıkça hep sana yazacağım...
Tüm şiirlerimi ben sana adadım,
-
Bilmeden kirarsam eger kalbini
Bu cani ölüme bedel sayarim
Olurda söylemez isen derdini
Inan hayatimdan bile cayarim
Dayanamam sulu gözlerine yar
O gözlerin bende hatirasi var
Olmasin kederle dolan bir pinar
Yoksa bakisina gönül koyarim
Revnakli simanin güzelligine
Gipta etmek düser sevdicegine
Böyle bir sevdanin bitecegine
Ölümle kendime nikah kiyarim
Gönül dairende yerim var ise
Kulak vermelisin bu hazin sese
Kalbin çok degil de biraz dinlese
Sagir dünyaya bu aski yayarim
-
Kalbimi astım bu gece!
Hiç korkmadan,
Gözlerimi kapatmadan ve seni son bir kez daha bile düşünmeden astım bu gece!!!
Ellerimi kalbime buladım...Gözlerimi sana boyadım son kez!Siyahtan başka bir renk yakıştıramadım gözlerine...En derin,en soğuk en içli renk artık benim için siyah...Belki bir inci kadar saf değil,belki bir bulut kadar ferahta değil bakışların bu yüzden olabilir..Ve bildiğimiz bütün diğer renkler senin gözlerinde solabilir!!!
...Ben beyazdım
Kapkaranlık bir geceye sarılmış,kalbimi asmış ve siyaha bulanmış bulundum sabaha karşı evimde...Soranlar oldu,anlamsız bulundu...Kalbimi aradılar önce(senden gayri herkes oradaydı)...Herşey bulundu...En çabuk karanlığı buldular odamda...Sonra bir beyaz mendil ve gözlerimden akmış siyah boyalar!!!
...Ben beyazdım...Kalbim kapkara..Kalın bir halatta,dününe küsmüş,yarını düşleyen gözleri vardı...Bir damla yaş gördüler siyahtan çalma!!
Düşlerimi astım ben bu gece...Umudum yitti,yokolup gitti!!!Ellerime baktılar sonra..olamazdı..Aldığın güller hala kıpkıkırmızı...Neden solmamışlardı?Neden hala nefret,duygular,gözlerim,sözlerim,umutlarım,hayallerim simsiyahken güller kıpkırmızıydı?Bir anlamı olmalıydı!!!
Yavaş yavaş döküldü ellerimden yapraklar...Hayır olamazdı..Ben böyle karanlıklar içindeyken güller kırmızı kalamazdı..sonra bir kaç kelime söylediler!!!
Yaprakların ucunda yazılar belirmeye başladı!
Sen içini kaprkara zindanlarda tutarsın belki..
Yüreğini hiç acımadan darağacına asabilirsin...
Benim nefes almak için sana ihtiyacım var!!
Sen yüreksizken ben de yaşayamam ki!!!
-
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif...
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü...
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin...
Yaşadıklarını kar sayma
Yasadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün...
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma herşeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin...
Güneşin doğuşundadır
Doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın...
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin...
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak!
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda
Aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar
Çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar
Bilirsin...
Bunu da öğren,
“Sevdiğin kadar sevilirsin”
-
Geceyi öptüm sesinde
Yalnızlığımın korkusuzluğuna sakladım
Tüm yayla türkülerini
Yüreğime doldu boşluğun
Ben de Sensizlik
Sen de Bensizlik...
Göz bebeklerindeydi hasretim
Her bakışımda
Gel-git dalgalarını
Üstüme salıp
Yaşanmamış kavgaların
Yeni kavgasını başlattın
Bahar aşkını ısıtırken düşlerim
Uzaklığını
Umutlarıma ektim
Sevdim - senden de öte
Sevdim seni...
Gül solar
Ay iner yere
Çırpınarak ölür mutluluklar
Küflü kalabalıklar
Zamansız gömer bizi...
Susmaya zamanı kalmadı aşkın !
Var mısın
Yutalım rüzgarı
Yırtsın göğsümüzü
Ölümsüz aşkların çığlıkları...
-
Canımın kilidinde
öyle bir can oldun ki
gelsem, sende ölüm
gelirsen,bende ölümsün !
bir yürek tutkusu,
bir sevda türküsü gibisin...
Üşüyorken gözlerinde
alev alevsin düşlerimde...
Farkında mısın bilmem
zamana dolaştık
bakışırken-gülüşürken
yabancılaştık...
Sana çiçekler dersem-koklanmamış
dilekler sunsam... adanmamış
tutsağı olsam gecelerinin
zehrini demlesem sevgime...
Gül dalı gibi kollarınla sarıp
saçların yalarken tenimi
zaman dursa
ve uçsak
uzun ıslıklı bir rüzgar
bulutlarla sarsa bizi
çiğ tadında çise çise
sevgimiz yağsa dünyaya
yeni sevdaları sulasak...
Gözlerimde üşüyor
yanıyorsun ellerimde.
Canımın kilidinde
öyle bir can oldun ki;
uzağımda hasret !
yakınımda volkansın
hele bir dokun
anlarsın...
-
Bir şiir düşünün yazılmamış
yaşanmamışlıkları anlatsın,seviyi-aşkı-insanı
kanatlandırsın yüreğinizi çocuksu gözlerdeki gizem
bulutları dağıtıyor rüzgar saçlarında
öyle hoş olsun ki gülüşleri
kuşların özgürlüğe kanat vuruşları gibi
baktığımda çocuk ,baktığında beni anlatan
O şiirin şiiri...
Susuşu bölünmüşlük çığlığı
üşümüş tüneksiz kuşlar gibi...
Ne garip
bir korku düşmüştü içime korkmuştum
bir de seni düşünürken korktum
boğdum bütün şiirleri,sözlerim yandı sende
yüreğim üşürken...
Ne sunulsun istersin
gözyaşı köpüklü şarap,ölümü yenen iksir
ya da üşümüş bir yürek...
daha zamanımız var
bitmedi eylül yağmurları gülüm
tutuklu kalsın bahar düşlerin
ilk asi şarkını,toprağa ek istersen
işte o zaman anlarsın ,sevmenin tadını
sevilmenin başkalığını
boşuna değildir
cephesiz savaşta ,aşka tutsak olmak...
Haydi şarkılar,türküler söyle
Söndür ateş böceklerini
gecenin ısırgan kokusunu sun yıldızlara
ağlamayı öğret gözlerime ,sensizlikte görmeyi de
Çıldırmayı da mümkünse...
bütün güzeller sen
çiçekler de sen oluyor yokluğunda
öpemiyor-koklayamıyorsan
özlemek daha güzel aslında
kayıplar büyür,gerçekler küçüldüğünde
ne yıldızlar güler yüzüne ,ne de koca şehir
insan ararsın yok ,dost ararsın yok
aşk ararsın aşk....
susuşundaki çığlık
çarmıha gerili sevgiler
bir ben kalırım,bir de bendeki sen...
Ya gel ,çocuk gibi seveceksen
ya da büyü ,git gideceksen
sınırsız düşlere itme
sensizliği sunma bana
geceye ıslık çal istersen
rüzgarın türküsünü getirsin martılar
gökkuşağına
şafak çiçeğini okşarken güneş...
Sesini öpmek geldi içimden
sakın hayır deme
deniz gözlerimin mavisi ağlar
erlik vardı ya serde
işte öldüğüm andır o zaman...
-
Benim yüreğimde
Sevgiler ölmez be gülüm
Ne altın ne de çeliktir yüreğim
Gül bahçesi
Yunus tarlasıdır
Sor beni
Çağla gözlerine
Beni sardığın yüreğine be gülüm
Silahı-kurşunu-ölümü
Unuttum unuttum diyorum
Unutmalı be gülüm
Sevgiye dokunmalı yüreğin
Dudaklara değer gibi tenin
Ellerinde ben ve yüreğin
Bir gün ayrılığa gelirse söz
Siteme-isyana
İşte o zaman o zaman
Yanarım duman duman
Ağlayamam-gülemem
Donarım
Gül bahçesi
Yunus tarlası yüreğim durur
Ölürüm be gülüm...
-
Sende olduğumun itirafıdır bu sözler
şeffaf bir gölde ağa tutulan balık
gözleriyle bana çaresizliğimi söyler
karanlık sıvalı bir kadın endamı ile
okyanusa açıldığım gemim batık
dalgalarda azılı bir yara gibi azmaktayım
kıyıya vurmasamda kim demiş sulardayım
yurdunda yan yatmış ay ışığıyla
eliften yalnızlık çalmaktayım
Okyanusa bakan bir kalede oynaşır kraliçe
ekşi sözleri yankılayan burçlar
gelişimi haber verdikçe aşıkları gülmekte
erken geldiğimden habersiz olmamalılar
şişe hainlik etmediyse.
-
üzerine alınma emi okuduğun satırları
saramadığım yaraların merhemi sanma kendini
solmuş çiçeklerim bahçevanım sen değilsin
toz kaçmış gözüne denizlerin, bulanıklığı ondan,,
bil ağlamaz ne deryalar, ne denizler
kaybolmuş şehirlere...
yormaz
gelmeler-gitmeler-yitirmeler
azgın dalgaları koparırlar fırtınalarında
boğar-öldürür-gömer-ağlatırlar
ama duruluruz her fırtının ardındaki sabahta...
gidişim kaçışımdan
dönüşüm özlemimden değil...
boğazımda düğümlenen isim senin adın değil
yanıp tutuştuğum içimde yanan kor olduğu doğru
gelmesin hiç aklına,
kibritimi çakanın yüreğin olduğu...
oku
oku, bi daha oku!!
bul izlerini silinmiş anılarımda
seni bu denli içimde büyüten bendim
ne var ki sildim şimdi
acımaz canım, yanıklarım, yalnızlıklarımla.
-
Bir damla gözyasina
Bin damla kanim feda
Aglama
Akmasin gözyaslarin
Akacaksa bile sevinçten aksin
Kalbin mutluluga kansin
Aglama
Sen gülümsün, baharimsin
Hep gülmeye layiksin
Aglama
Birak benim kanim aksin
Son damlasina kadar
Senin ugruna
Yeterki sen aglama
-
Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce
Güzel yüzün yanakların ıslanır
Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce
Hüzün keder yüreğime yaslanır
Sen ağlama bir damla gözyaşın yeter
Sen üzülme gülüm
Gece gökyüzünden bir damla yaş düşünce
Bahar gelir tüm çiçekler ıslanır
Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce
Hüzün keder yüreğime yaslanır
Sen ağlama bir damla gözyaşın yeter
Sen üzülme gülüm gamzende güllerin biter
Yollarıma taş koysalar döneceğim
Gözlerinden yaşlarını sileceğim
-
Çakmak çakmaktı ışıl ışıldı,bakıldığında bazen tatlı hayellere daldıran bazen ise matemin en ayazını yaşatan gökyüzü,yanıyordu alev alev tıpkı ben gibi..
İşte böyle bir gecede düştün dünyama taa en karanlıklardan,en uzak diyarlardan içimin yangınına aldım seni..
Kah yaprak oldun yeşiline doyulmayan kah meltem oldun estin usul usul yüreğime..
Geldim sana bak yanındayım kalbinin içinde gözlerinin büyüsünde ellerinin sıcaklığında teninin kadifesinde dudaklarının ıslaklığındayım BEN NEFESİNİM..
''FARKETMİYORSUN AMA HİSSEDİYORSUN BELKİDE..''
Ruhumu uçurdum sana martıların kanadına koydum
Rüzgarın asaletine
Yağmurun masumluğuna
Karın beyazlığına
Ne olur gör beni bilki şuan sana yangın sana delice hayran olan ruhum seni izliyor..
Uzanmışsın öyle hayallere dalmışsın besbelli kimbilir sende beni düşlüyosun belkide hayır düşünmüyosun istemiyorsun
ama gönlüm öyle ısınmış ki sana sadece ve sadece umudu düşünüyo içinde sen olan,
her zerresini gülüşünün doldurduğu ilmik ilmik aşka işleyen güzel senli günlerin hayaliyle yanıyor..
Nasıl düşünebilirki senin beni düşünmeyip düşlemediğini içime doldurduğun huzurla geliyorum yanına..
Yatağının yanı başına oturuyorum dikiyorum gözlerimi içinde özlemimi barındıran gözlerine,
dokunmaya çalışıyorum konuşmaya çalışıyorum seninle olmuyor
Ne sana dokunmak için çırpınan ellerim dokunabiliyor nede Aşkı Sevdayı anlatmaya çalışan dilimden tek bir name dökülüyor..
''FARKETMİYORSUN AMA HİSSEDİYORSUN BELKİDE..''
Tanrım bir mucize olsun diyorum özlemi içimi kavuran dünyama,tenine,kokusuna hasret kaldığım
YARİM'E DOKUNABİLEYİM..
Başımı döndürüyosun güzelliğin tatlılığın masum kalbinin yüzüne yansıttığı o eşsiz tebessüm,
odana yayılan mis teninin kokusu herşeyinle tüm benliğimi kaplıyosun SEN ZEMHERİ GECEME IŞIĞIMSIN..
İstiyorum seni yangın yeriyim sanki bir volkan var içimde
Beni seninle kavuran yüzüne baktıkça kor olan..
Sanki deli bir ırmağım sana çağlayan..
Sanki kocoman bir okyanusta küçük ama yüreği büyük bir dalgayım hırçınlığımla nefesine vuran..
AH BE CANIM YOKUM AMA YANINDAYIM GÖZBEBEKLERİNİN İÇİNDE..
''FARKETMİYORSUN AMA HİSSEDİYORSUN BELKİDE..''
-
ağlıyorum
insanların içinde yanağımdan süzülüyor göz yaşalarım
kötü günlerimin habercisi, zor günlerin birikimi, yüreğimin taşması bu göz yaşlarım
ağlamak acziyet değildir ki beni ayıplama sakın
sus ağlama da deme
olmuyor onlar laftan anlamıyor
sessiz sedasız yüzümde yolunu bulup yanaklarımdan akıp gidiyor
evet ağlıyorum
ağlıyorum çünkü yüreğim kanıyor
canım acıyor
ne diyebilirim ki
akıyorlar işte
inan isyan değil bu gözyaşlarım
pişamanlık da değiller
ama yine de...
insanlar ne derse desin
ağlıyorum diye ayıplanacaksam
olsun varsın ayıplasınlar
bilir misin sen bu duyguyu
herkesin bir anda sana bakmasını,
öyle sessiz sedasız dökülen gözyaşlarının bir anda ilgi odağı olmasını... gözümden akan bir kaç yaş nasıl oluyorda hemen fark edilir ki
neden bana acıyarak bakıyorlar??
düşüyorlar işte yaşlar..
gelince dur gelme diyemiyorum
sözüm sevdiğime geçmemiş
söylesene bu haylaz gözyaşlarına mı geçecek
ağlıyorum çünkü yüreğim kanıyor be arkadaş..
bana yardım etmek mi istiyorsun?
o zaman gitme biryere..
dur..
şimdilik yanımda kal..
çünkü yanımda olmana ihtiyacım var..
güçlü bir omuza yaslanmaya,
dizine yatıp dertleşmeye ihtiyacım var..
bırak doya doya aksınlar senin yanında...
belkide bu son olur be arkadaş..
söyle onlara, söyle haykırda seni duysunlar sözünü tutsunlar
bu küçük kızı bir daha ağlatmasınlar..
-
Çokmu şey istedim hayat senden?
Çok mu?
Yüreğimi dolduracak kadar
Mutluluk
Özlemimi hissettirmeyecek kadar
Sevinç
Ağlamamı belli etmeyecek kadar
Gülümseme
Bütün bunlar çokmuydu senin için
Veremezmiydin bir tanesini
Bu ürkek,buruk yüreğime
Veremezmiydin ufacıkta olsa mutluluk
Veremezmiydin herkese verdiğin kadar sevinç
Veremezmiydin bana yetecek kadar gülümseme
Çok şey istemişim belliki hayat senden
Her gün herkese verdiğin şeyleri bana veremeyecek kadar çok.
-
Elimi uzatsam
Tutacağım yıldızları.
Kolumu uzatıp
Kaldıramıyorum.
Bir duvar kadar
Yakınsın bana
Başımı kaldırıp
Bakamıyorum.
Yüksekte mi bulutların
Yokuşta mı umutların
Yollarda mı gözyaşların
Boşlukta mı sevdaların
Aşamıyorum.
Yar deyip de
Sevdim seni
Uzaklara versen beni
Ele versen yüreğini
Geçtim dünyanın lalesini
Bir senden
Geçemiyorum.
-
Hayat bana bir şans daha tanırsa,
bundan faydalanan ilk sen olacaksın
-
Sayfa sayfa okudum seni
Kelimeler yırttı üstümü başımı
Ne zormuş
Bilmediğin bir dilde okumak yüreği
Karanlığa dayanmak
Yorgun gözlere bakmak
Bıçak bilemek her bir savruluşta
Rüzgarda tutmak uçuşan yaprakları
Seyretmek gözyaşlarıyla sulanmış anıları
Arada boş kalan satırları doldurmak
Ah ne zormuş
BİTMEMİŞ BİR ROMANI TAMAMLAMAK…
-
Sonbaharlarda dökülen yaprakların sonunu ikimiz de biliyoruz,
giden göçmen kuşların bir daha geri dönemediklerini de.
karlı havalarda gökkuşağının çıkmayacağını,
güneş varken yıldızların görünemeyeceğini ikimiz de biliyoruz.
yeni bir mevsim değil,
yeni bir hayat, bir yıldız değil de
bana bir sen dile yeni bir sevdayı denemek için.
bavuluma tüm kitaplarımı, şiirlerimi,giysilerimi koydum.
kokumu , sesimi, yüreğimi koyamadığımı ikimiz de biliyoruz
çıkılan kapıdan bir daha asla girilemeyeceğini,
harcanmış bir yüreğin yaralarının sarılamayacağını,
yeni bir sevdaya lekesiz bir başlangıç yapılamayacağını ikimiz de biliyoruz
bu yüzden bana seni değil yeni bir sen dile olur mu
-
ya beni vur...
ya bırak geceye
sen gittin ya…
gelgit sevdalar koydum yerine
seni koydum yüreğime…gitsen de…
senle bitsin bu ömür…
aşkın gönlüme son demse...
daha kaç gece geçer yar hasretinle?
söyle kaç gece gözyaşın yağmur olur üzerime!
hiç gitmediğin düşler kurmak ölümse her gece!
varsın ölüm senden gelsin!
hüznüm sürgün, sevdan bir ömür esir bende!
geceye inat yokluğunda…
bir bedel ki sürgünlerde sensizliğim…
sonu yok…dönüşü yok…
gitme ruhum…
sen yokken hicran düşer bu şehre…
gitme sevgim…
sen yokken tutsak düşerim bir isyan gecesine…
ölürüm…
sen yokken…
SEVDALIM
-
Seni Asla Lekeleyemem
seni asla lekeleyemem,çünkü
en derinimdesin
bulusmak için çirpindigim o ta içimde.
seni asla lekeleyemem,çünkü
günlük,basit,siradan hayatimda yoksun
yasaklarin geri çekildigi
korkunun sustugu
o saf anlarda beliriyor kalbin.kalbime.
-
Çiçekler Üsümesin
Gönlümün maviligi gitmesin gökyüzünden
Kuslarin gülücügü eksilmesin yüzünden
Kar yagsada bu sessiz vadiye gün bitmesin
Yapraklar üsüse de çiçekler üsümesin
-
Bu vapur kalkar birazdan
Kalkip gidemeyen bir ben
Martilarin goturup getirdigi
Bu vapur kalkar birazdan
Kar soguklarinda iskele
Asiklara savunmasiz durur
Kalbime romatizma vurur
Bu vapur kalkar birazdan
Bu vapur kalkar birazdan
Kederimi yuklenip gitmez
Bir yangindir ki ansizin
Ask basladigi gibi bitmez
Bu vapur seni goturur
Palamari kalbime gecer
Kadikoy kac adimlik yer
Bu uzaklik beni oldurur
Beni denizlere alsaydin
Belki cocuklugum biterdi
Sen ellerimi bulsaydin
Bu vapur yine giderdi.
-
İçinde sen olmayan cümlelerim bile yok artık. Bedenim bağışık olmuş seninle, ne zaman adını ansam içimde hissediyorum seni. Sen varsın hayatımın her anında. Hep adın, yüzün, gülüşün
Hayatımda ne varsa hepsi sana dair. Her sabah senin için uyanıyorum ve her gece, ertesi gün seni görecek olmanın mutluluğu ve heyecanıyla uyuyorum. Başımı yastığa koyduğumda hayalin canlanıyor gözümün önünde. Aldığım nefeste sen, içtiğim suda sen...
Sen varsın gözlerimin daldığı her yerde ya da gözlerimin daldığı her nokta sensin...
Uykusuzluğum bile sen...
-
Güneşsiz bir sabah, aysız bir gece,
Dikensiz bir gül, yapraksız bir dal,
Yağmursuz bir kış, ağlamamış gözler,
Sevgisiz bir yürek, sütsüz bir bebek,
Susuz bir tarla, ölümsüz bir hayat,
Kavgasız bir dünya bir de ,
Seni SEVMEMEK mümkün değil ASLA!
-
Gözlerin yağmur damlası olup düşecek ya bir gece denize
İşte O gece ay olup saracağım seni yakamozun kalbinde
-
Ömür kasesinin en boşuyuz biz
Saadet yolunun yokuşuyuz biz
Bu yaşadığımız herhalde rüya
Ya da bu sevdanın sarhoşuyuz biz
Bensiz, şu kendini ne sanırsın sen
Bilmem ki ne vakit uslanırsın sen
Kesin ebediyyen sürmez bu hülya
Eninde sonunda usanırsın sen
Bizi ancak ölüm ayırmaz gülüm
Dünya rüyasından uyanış ölüm
Bir mukaddimedir belki bu dünya
Ve sonra başlıyor hakiki bölüm
Orda da birlikte olmak önemli
Ondan mı bu sevda böyle gizemli
Belki de sonsuza ufak bir kopya
Ya da bir destandır, bunca görkemli
Bu yaşadığımız herhalde rüya
Kesin ebediyyen sürmez bu hülya
Bir mukaddimedir belki de dünya
Belki de sonsuza ufak bir kopya
-
Ellerimi teslim ettim klavyenin tuşlarına..Yüreğim, nereye hangi harfi koyarsa; ellerim takipçisi olacak bu yazının..içimden geldi ve asla geriye dönüp değişiklik yapmayacağım..Uzun süredir inime çekilmiştim..yazacak o kadar şey varken bir süre ara vermeyi daha doğru buldu yüreğim. Bir tür feragat anlaşması sanırım.
Gölgelerin peşinden koşarken, aslımı nerede kaybettiğimi bilmiyorum.Kim bilir, birinin gölgesidir belki; Uçurumun kıyısına itildiğim grileşen anlarım da oldu ama siyaha boyanmadan sıyrılmayı bildim..ve eğer renkler konuştu ise aldım beyaz kalemi elime.. beyaz olmasaydı, anlamların buzlaşan kalıplarının ağır yükünü taşıyamazdım.Şimdi mutluyum işte..
Sevdamı boyadım, çırpınan bir yürek kalmıştı geride, dakikada kaç kere attığını sayamadığım koca bir yürek..üzüntüleri sığdıramadığım günlerin ardında, lekelemeden yaşatmaya çalıştığım yüreğim..
Öyle yorulmuştu ki son atışların heyecanı vardı.KIYAMADIM.
Boyadım seni de sevdam bu sana son güzelliğim!.
Bugüne kadar hiç, alçak kapıların güzelliği tercihim olmadı ki..'Sevdan uğruna kapıları yumruklamaz mısın?diye sormuştun.Gümbürdeyen davul seslerinden bir haber bir sağıra yumruk sesleri ne fayda..Sonra, düşündüm, ben yumrukladıkça alçaldı altın sırmalı kapılar; demir parçasına döndü tokmaklarıyla..
KIYAMADIM.. Bembeyaz bir fona yerleştirdim bu sevdayı, beyaz kalemlerle üstünden geçtim.Resim mi yaptım, yazı mı yazdım, yoksa yazgıma mı baktım bilmiyorum; tek bildiğim silmeyip sadece beyaza
BOYADIĞIM...
-
HATIRLARMISIN SEVGİLİNDEN AYRILDIĞIN GÜNÜ.
HATIRLARMISIN TERKEDİLDİĞİN O İLK GECEYİ,
KALBİN YERİNDEN FIRLAYACAKMIŞ GİBİ,
HERŞEYE İSYAN EDEN TAVRIYLA ATARKEN,
GERİ DÖNMESİ İÇİN,AYAKLARINA KAPANACAK KADAR KÜÇÜLMÜŞKEN,
HATTA DAHA İLERİ GİDİP ,
ONUN GEÇTİĞİ YOLLARI ÖPMEK İSTEDİĞİN O ANLARI HATIRLA.
SEVİLMEDEN SEVDİĞİN O GÜNLERİ,
AKLINDAN BİR BİR SİLİP ATMAK İSTEDİĞİNİ,YENİ BİR AŞKA KOLLARINI YIRTILANA
KADAR AÇMAK İSTEDİĞİNİ,VE BU AŞKTA YAŞAYAMADIKLARINI YAŞAMAK,
UMUTLARINA KAVUŞMAK VE YAŞANAN TÜM ACILARI UNUTMAK İSTEDİĞİNİ,
ŞİMDİ AŞIK OLMUŞKEN ONU KAYBETMEK İSTEMEDİĞİNİ,
MAVİ DÜŞLERE DALMIŞKEN UYANMAK İSTEMEDİĞİNİ,
ARTIK BEKLEMEK İSTEMEDİĞİNİ,
İŞTİ TAM BUNLARI BULMUŞKEN,
VE BUNLARI KAYBETMEMEK İÇİN
ŞİMDİ HAYKIR
SENİ SEVİYORUM,
VE HAYKIRIYORUM
AŞKI YARATAN BENİM SEVGİLİM..
-
Aşk dediğin nedir ki
Tenden bedenden sıyrık
Çocukların içinde
Yaşadığı bir çığlık
Aşk dediğin nedir ki
Histen nefesten varlık
Umutsuzluk içinde
Karanlığa son ıslık
-
insan bir süre soru işareti kalır hayatta
sıkışır kalır iki virgül arasında aşkta
ünleme dönüşür kavgada bilendikçe
bir gün tek tek basaraktan çürümüş yapraklara
noktası görünür uzaktan
nasıl bilirdiniz iki nokta
bana sormayın
ben de bilmiyorum
ölüm ne
farkı ne ayrılıktan
-
Mektubunu aldim gülüm
Her satirinda buldum seni
Ne güzel sevmissin
Ne güzel yazmissin yüreginden akanlari
Bir seyler yazmak istedim sana
Bir cevap olsun istedim senden gelenlere
Varmadi elim
Sönük kalacakti ne yazsam
Öyle vermissin ki sevdani güzel
Öyle islemissin ki kendini sözcüklere
Varmadi elim bir sey yazmaya
Elim utandi
Dilim utandi
Yürek utandi
Yazamadim gülüm
Satirlarini yüregime yazdim
Sevmelerini yüregime anlattim
Nasil sevindi bir bilsen
Nasil sarildik birbirimize ben ve yüregim
Öyle kalakaldik yüregimle ben
Bir seyler yazamamanin çaresizligi ile
Al dedi beni yüregim
Kopar beni bedeninden
Koy bir zarfa gönder sevgiliye
Böyle bir sevdaya bir yürek feda olmus çok mu
Sarildik birbirimize ben ve yüregim
Koy dedi sevgilinin mektubunu yerime
Sevgilinin satirlari ile aksin hayat nefesi damarlarinda
Kopar beni bedeninden
Gönder sevgiliye
Bir yürekten asagisi yarasmaz bu sevdaya
Bir yürek feda olmus bu sevdaya çok mu
Sözlerim yetmez sevgili anlatmaya
Ne yazsam sönük kalacakti
Al yüregimi gönderiyorum sana
Bir yürek feda olmus çok mu bu sevmelerine
Simdi mektubun var yüregimin yerinde
-
Yârim bekler uzakta, bagrima tas basarim
Elim-kolum baglanmis, çâresizim, susarim
Bu ne çekilmez dertmis, aglarim, kan kusarim
Tükendim ben iyice, günlerim geçmez oldu...
Hümeyrâ'siz hayâti, neyleyim yasayip da?
Ne kârim olur bilmem, bu yükü tasiyip da?
Sonu gelmez hasretin, bos yere gün sayip da
Bu bahtim çilelere, bir SINIR biçmez oldu...
Türküler hep acikli, agit yakiyor diller
Kan-revân olmus gözler, bosandiriyor seller
Gözlerimin yasiyla, yeserecek mi çöller?
Mutluluk serbetini, bu gönlüm içmez oldu...
Burda iklimler baska, sahrâlari andirir
Sînemdeki alevler, kavurup da yandirir
Meçhûl vuslât ümîdi, avutup da kandirir
Mevsimler degisse de, turnalar göçmez oldu..
-
gözlerimden akan son damlalarla yazıyorum. çünkü artık senin için bu gözler ağlamayacak. bu kalp başka acı çekmeyecek senin için!
saygı çerçevesinde gelişir herşey. düzenli ve dürüst bir yaşam. belki yalan, belki de yönlendirmeydi dediğin o sözler. zamana dur demek çok zordur değil mi? ama ufacık bir kelime, zamanı durdurabildi benim için; "bitti!"
sadece "bitti!" dedin ve benim zaman kavramım kayboldu. "bitti!" dedin ve senin için atan kalp durdu. gelecek değişti bi anda gözlerimde. seninle kurduğum o güzel gelecek 1 sözcükle yok oldu. hayal ettiğim şeyler, "feda olsun!" diyebildiğim değerler bir anda yok oldu. inanılması güç bir aşk, karanlık bir oda oldu. o dudaklarının tadı, benim dudaklarıma zehir oldu. o melek gülüşün, şeytan kahkahası oldu. yumuşak ellerinin ellerime dokunuşu, dikenli gül tutmamla bir oldu.
hayallerim vardı benim!
gülüşlerim, düşüncelerim...
hepsi "bitti!" diyerek mahfoldu.
sana söylediklerim, gösterdiklerim artık ne ses, ne de görüntü yaratıyor.
deneyimler, kayıplar, kazançlar...
ben kaybetmeyi seçiyorum hep. çünkü, kendim için hiç kazanma arzum olmadı. hep başkalarının kazanmasını, başkalarının mutlu olmasını diledim.
şimdi senin için diliyorum:
umarım istediğin tüm güzelliklere sahip olursun. tüm mutluluklar seninle olur. tüm hayallerin gerçek olur.
ve senden, hatta tüm sevgiye layık insanlardan birşey istiyorum:
lütfen verilen değeri yargılamayın! size verilen o değer eğer benim verdiklerim gibiyse, emin olunki o kişi sizi gerçekten seviyor!
ama artık; "bitti!"...
-
Artık neyin özlemini çekeceğimi ben de bilmiyorum. Alışıla gelmiş oyunlar gibi bu hayat oyununda da sürekli bir yerlere savrulmaktan çok sıkıldım. Hep yarını beklemekten, gecenin karanlığından korkmaktan ve yarının bana getireceği sürprizleri beklemeden kaçıp gitmek…gözlerin bir an olsun bakmadan arkaya, kimse duymadan usulca sokulmak başka bir hayatın kollarına.
Bunu yapabilir miyim? Gerçekten bunu yapabilir miyim acaba? Sevinci, üzüntüyü, aşkı, acıyı, sevgiyi, öfkeyi, korkuyu ve yalnızlığı bir anda silip atabilir miyim? Bunlarda sıyrılıp yeniden, yeniden sevebilir miyim? İçim cız etmez mi? Gözlerim dolu dolu olmaz mı?canım yanmaz mı elimi kaldırıp sallamaya çalışırken son bir kez daha? Öksüz çocukların masum yüzleri gibi benim de bir parçacık masumlaşmaz mı yüzüm? Sonra hıçkırıklara boğulmaz mıyım? Düğüm düğüm düğümlenmez mi boğazıma unutamadığım insanlar? Bir ömür boyu ıstırap çektirmez mi kalbimin kulaklarımdan hiç gitmeyen o buğulu sesi? Yoo…! Hayır, ben bunu yapamam. Ne olursa olsun hayattan, yaşamaktan, bu kadar kolay pes edemem.
Yarını bir ömür boyu beklerim. Ama bana sırf aydınlık bir günün sabahını getirmesi için.
Evet, sırf bunun için. Onu bir ömür boyu beklerim.
-
Sen
Göz yaşlarımın aynasına serabı düşen güzel
Bir dokunda kalbime
Bin mutluluk kucaklasın beni gelmeden ecel
Acımayın kalbinize sevin gönlünüzce
Aşk çiçekleri açsın gözlerinizde
Koklasın bütün dünya her gece
Acımayın kalbinize
Yayılsın aşkınız her anınızda hücrelerinize
Çatlasın kötü yanlarınız
Aklınız doyumsasın aşkınızı
Ruhunuz duyumsasın sevdanızı
Sevin gönlünüzce korkmayın
Acımayın kalbinize
Aşk çiçekleri sudur
Hayat verir içinize
Sevdalar ırmak gibi dolar
İnceden kalbinize
Sevin sevin hiç durmayın
Acımayın kalbinize
Sevdalar çizsin yanlarınızı
Kanatıp batsın derinize
Siz siz olun
Acımayın kalbinize
-
seni seviyorum çünkü
her günüm senin sesinle doğuyor,seninle sürüyor
gecem ise seninle son buluyor.
seni seviyorum çünkü
kilometrelerce uzakta olsan bile,
buluşma gününü özlemle beklemek hoşuma gidiyor.
seni seviyorum çünkü
yanımda olmasan bile,
yüreğinin benimle olduğunu biliyor
her an yanında olduğumu biliyorsun.
seni seviyorum çünkü
bu mesafelere ragmen
yaşanmamışı yaşatabiliyorsun,
duygularımda var olabiliyorsun.
seni seviyorum çünkü
sesinle dünyama bir anda girip,
sürprizlerinle beni kendine
tekrar tekrar aşık edebiliyorsun.
seni seviyorum çünkü
yüreğimin tam ortasında varolabiliyorsun.
beni hayallere götürebiliyor,
umutlarımı geleceğimi düşündürebiliyorsun.
şiir yazdırıp,şarkılarda hissettirebiliyorsun kendini.
seni seviyorum çünkü
ikimize dair bir yaşamı düşündürebiliyorsun,
mutluluğun,aşkın varlığına inandırabiliyorsun.
engellerin aşılacağını,
mücadelenin hırsını,
birlikteliğin tek yürek olmanın ve
güvenin aşamayacağının olmadığını gösteriyorsun.
seni seviyorum çünkü
sen hayatıma vazgeçilmez bir anlam katıyorsun.
seni seviyorum çünkü
sen benimle bende yaşıyor,
ben seninle sende varoluyorum.
-
Anlatamıyorum
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce
Bir yer var; biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
-
Körpe umutları acılara bölmüşüm
Yaprak düşmüş ağaca küsmüşüm
Ben hüzün kentinde bin kez ölmüşüm
Güneş yarın doğmuş ne çıkar
Çok sevdim anlar sandım
Nasılda bir çift göze kandım
Kar yağarken ben ayrılığa yandım
Bahar ansızın gelmiş ne çıkar
Bu ayrılık istilası kanımı sarınca
Sonu gelmişti bu resitalin kanımca
Bir kahkaha atıp yüzüme bakınca
Bırakma beni demişim ne çıkar
Unuttu gitti bak sonunda
Cinayetim oldu “hoşçakal” tek satırda
Belki bir gün canı yanar onunda
Ben görmüşüm ne çıkar
-
Korka korka değil usul usul değil
Elim yüreğimde çarpa çarpa geldim
Aç kapıyı bak ne diyeceğim
Bir senin ellerinden bir senin gözlerinden
Dişlerinden dudaklarından
Nergisler ocak ayında açtı
Kendimden bahsetmeyeceğim
Yediveren güllerden duvarlardan sarkan güllerden
Çocuklardan sabah erken okula giderlerken
Atlardan bahsedeceğim
Kan ter içinde atlardan
Aç kapıyı bak ne diyeceğim
Ne kadar küsülü çocuk varsa barıştırdım oynuyorlar
Tam kırk çeşit sarmaşık gül buldum penceremin dibinde açacak
Ekinleri dolu vurmadı çekirge gelmedi kurak olmadı
Yorgunum demiyeceğim bir evimiz olsa demiyeceğim
Yüreğim daralıyor demiyeceğim
Bir baksan gözlerime başını çevirmeyeceksin
Yürüyüp gitmeyeceksin elini çekmeyeceksin
Bir baksan gözlerime
Dağda yakılmış ateşler göreceksin
Aç kapıyı kim geldi bak
Bak nasıl havalandı güvercin
Açmam diyemezsin artık
Aç.
-
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili.
O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır.
Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar.
Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
anneler ve korkular yoktur.
Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili.
İnsan bir başka ışığa teslim olur...
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil,
içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir.
Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur.
Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın
hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de...
Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının
çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir
sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili,
kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı
hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye.
Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda,
gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri,
o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim.
Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili.
Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer.
Sevdiğimiz insanların çocuklukları da...
Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer.
Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider,
hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır.
Kimselere veremez sevgisini, kimselere kendini anlatamaz, evlere kapanır...
Bazen denizler, kıyılar çeker insanı.
İnsan bu kapılmayı anlayamaz, oysa çok eski bir yerde
yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu.
Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara...
Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi...
İşte şimdi biz de sevgili, ya olmadık zamanlarda
umutsuzluğa kapılıp, soluğu evlerde alacağız, ya da denizler,
kıyılar çekecek bizi. Nasıl biz başkalarının
korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak, yenilgimizi, umutsuzluğumuzu...
Birazdan sabah olacak...
Para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
anneler ve korkular başlayacak...
Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve
hiç olmamıştır sevgili. Birbirimizi kandırmayalım...
Hadi güne hazırlan. Yaşadıklarımızı unutmaya çalış.
Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü, sırlarını,
cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel, o yaban ağrısını geri
alacak. Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek...
Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak...
Aşkta yarın yoktur sevgili...
-
sadece Yalnızlık...
Binanın en üst katından
Atlamak gibi değil yalnızlık
Yere tek başına düşme korkusu
Ya da kalabalık bir yerde
İçindeki sesin yankısı değil yaşadığın.
Yalnızlık bıçak gibi
Körelmeyi bilmiyor.
Kurumadı yalnızlığım.
Çaresizliğim tükenmedi cebimdeki param gibi.
Sürükledi beni divane sokaklarda
Yazılar yazdırdı adına şiir dedikleri.
Oysa yaşamak gülümsemek diye öğretilmişti,
Yaşamak oynamak,
Yaşamak savaşmaktı yokluklarla.
Sevdiğinin yokluğunu Divan Edebiyatı'nda okudum ama
Lisede söyledikleri anlaşılmıyor.
Sessizliğim zehir gibi.
Konuşmadıkça kanımda dolaşıyor sanki.
Ruhum hapsolmuş mahkum edasında
Volta atıyor bedenimde.
Aklımaysa uğramıyor
Meğer gönül penceremi kırmakmış derdi.
Yalnızlık doluyor içeri
Soğuyor seni yaşattığım yer
Ama derin dondurucudaki taze kalmıyor anılar.
Hep gözyaşı düşüveriyor
Yalnızlık lambadaki cin gibi
Hep bir sahip buluyor kendine.
Bense yüzündeki gülümsemesi ölmüş insan.
Aynalara baktıkça korkan,
Geceleri uyumak yerine
Kendisiyle pazarlık yapan,
Yaratana yalvaran dualarla
Ve yorgunluktan sızan sabahın ilk ışıklarında.
Ben yalnızlığın şansıyım
Dileklerinde hep ben çıkıyorum.
Yorgunluğumu gizlemek zor artık.
Uğraşılarımın sonuçsuzluğu hırpalıyor bedenimi.
Göz kapaklarım engel olmak istiyor mutsuzluğuna
Dileğimse benim yüzümden olmaması.
Ama yaşamak bu.
Acısı, ağırlığı olmasa
Anlayabilir misin mutluluğun kolay olmadığını?
Değerini bilebilir misin sahip olduklarının?
Bendeki yalnızlığı görsen
Sevinmez misin şanslı olduğuna?
Diyorum ya ben yalnızlığın şansıyım
Dileklerinde hep ben varım.
Sense onun dualarında varsın biliyorum
Ve benim duam ömür boyu
Yalnızlık benim olsun...
-
Kendimden yoruldum
Sürekli maske takmaktan
İçim Kan ağlarken
İnsanlara gülmekten yoruldum
Çok sinirliyken bile
Sakin olma zorunluluğundan yoruldum
Hıçkırarak ağlamak isterken
Gözyaşlarımı içime akıtmaktan
Delice severken içimden dağlara denizlere
Hoyratça esen rüzgara toprağa kuşlara
Seviyorum diye haykırmak isterken
Susmaktan yoruldum
Pembenin her tonunda kaybolmak isterken
Siyaha esir olmaktan yoruldum
Kendimden yoruldum
Hep güçlü olmak ne zordur
Hep sorumluluk sahibi olmak
Her zaman haklı olmak
Her şeyi bilmek zorunda olmak
Ruhum yoruldu
Çocukken genç olmak
Gençken olgun olmak
Çok zor hayatı yaşarken yoruldum
Çabuk tükettim ömrümü
Yarınlarımı.
Umutlarımı.
Duygularımı.
Geri dönüşü olmayan bir tüneldeyim
Oyunun adı hayat
Başrolde ben
Yardımcı oyuncular sevgi aşk acı geçmiş
Senaryo konusu
Her şeye rağmen Mutlu Olma Sanatı
Ve oyun bitti.
Perdeler indi ışıklar söndü
Kendimden yoruldum.
Artık tutunduğum
Güvendiğim
Yanındayken kendim olduğum
Maske takma ihtiyacı hissetmediğim
Ağlamak istediğimde özgürce ağladığım
Haykırmak istediğimde sevgimi
Sınır tanımadan haykırdığım
Sen varsın
Artık Oyunun ikici perdesini açtım
Her yer ışıl ışıl
Başak saçların kahverengi gözlerin umudum
Senin sevgin yarınlarım
Kendimden yorulduğum yerde seni buldum
-
anlatamadiklarimin altinda
ezilmedim bu kez
kahretmedim anlamsiz gelen güne
yeni anlamlar yükledim yasamima
senden arta kalanlardan
yeni baslangiçlar yaptim
sonlanmaya hazir
-
Gözüm seni görmek için elim sana ermek için
Bu gün canim yolda kodum yarin seni bulmak için
-
Yüregimi bir kalkan bilip sokaklara çıktım
Kahvelerde oturdum çocuklarla konustum
Sikildim dertlendim sevgilimle bulustum
Bugün de ölmedim anne
Kapalıydı kapılar perdeler örtük
Silah sesleri uzakta boguk boguk
Bir yüzüm ayrılıga bir yüzüm hayata dönük
Bugün de ölmedim anne
Üstüme bir silah dogruldu sandim
Rüzgar beline dolandıgında bir dalin
Korktum güldüm kendime kizdim
Bugün de ölmedim anne
Bana böylesi garip duygular
Bilmem niye gelir nereye gider
Döndüm iste aci yüregimden beynime sizar
Bugün de ölmedim anne
-
yok olmak üzere çiktigim kosuda
her molada
bana su veren biridir sevgili
öpmeye sevmeye
zamanin yetmedigi
son parçası elimde kalan
kırık bir temmuzdur şimdi zaman
sen üzerimde unutup gölgeni
sabahımdan yıldizlarla beraber dagılan
yitik sevgili
sözler vuruldu
gözlerim karanlik yorgunu
gör iste
heceliyorum
siirlerimde tasıdıgım
her dizede saçlarina aklar düsen
mahcup sevgimi
ve dün gece
sessizce omzuna konan
nefesini kokladıgın o serçe bendim
işte söyledim
ayrılık yine pusuda
durma
hesap sor şimdi
tüylerimi ürperterek geçen hayattan
şaşırt beni
-
kapi çalinacak sanki
uzun yollarin yozu girecek odama
uzun yollarin kisa çocuklari dolusacak odama
oturup, bir sevisme sonrasindan söz edecegiz
kapi çalinacak birazdan
ellerin, denizlerin, korkularin dolusacak odama
ellerin; kartopu oynamaktan mosmor
denizlerin; yitirmis mavisini
korkularin; korku hala
kapi çalindi çalinacak
bir bahar geçip kurulacak odama
çiçeklerin renksizligini konusacagiz
hercai mevsimlerin yalnizligini
kapi simdi çalinacak
bindokuzyüzseksen’de öldürülmüs çocuklar
girecekler birazdan odama, oturup ölürüz
bir sonraki günden sözederiz ya da
yenilgilerden sözederiz, aldatilan sonbahardan
ihtimal; bir bardak çay tasirim agzimdan
iste çalindi kapi
saçlari yanik bir kadin silüeti
yürüyor içeri, giriyor içeri, kosuyor içeri
günü atesle karistirarak geliyor
karlarin, kirlarin, kislarin üzerinden
ellerindeki morlugu veriyor bana
denizlerindeki kuslari veriyor bana
korkularindaki atesi veriyor
-çalinti bir ates veriyor bana
tam mevsimlerden söz açiyorum, o yok diyor
o gitti, o kayboldu, o
-
Her kadin bir tanrı degilmidir
Dogururken kendi kendini
rahimdeki sancı
Nergis ayın kırmızılıgına bulasir
aksamlarda
göl dinginligine tas düsürür
Bedende sanci
kanda yikanan ruh
kanayan yaradır kelimelerin bıraktıgı iz
Meydandaki er
iki kollarını açmış
denge
Ilgisiz
Marti uçabilir mi denizsiz
Bombalanırken Cebelitarik
artık kendisindedir kadının
-
Bu gece SENİ düşünmeyeceğim.
Rüyalarıma SENİ sokmayacağım.
Yıldızlara bakıp SENİN güzelliğini ve SENİ ne kadar özlediğimi
anlatmayacağım.
Uzanıp yatağıma saatlerce SENİ sayıklamayacağım.
SENİN sevdiğin şarkıları bu gece dinlemeyeceğim.
SEN olmayacaksın karanlık odamda.
SENİN hatıralarını görmeyeceğim bir yere kaldıracağım resimlerini saklayacağım.
Başucumdan kaldıracağım SENİN atkını.
Bu gece SENLİ hiçbir şey olmayacak yakınımda.
Yazılarımda SEN olmayacaksın bu gece. SENİ anlatmayacağım satır aralarında.
SENİ yazmayacağım aşk kelimesinin yerine.
SEN olmayacaksın uykumu kaçıran.
Olmayacaksın diyorum da yine SENİ yazıyorum yine SEN le başlayıp SEN ile
bitiyor her cümle.
Yine SENİN sevdiğin müzik çalıyor fonda.
Yine SEN kaçırıyorsun uykumu.
Yine yıldızlara bakıp SENİN gözlerini düşünüyorum.
SENİ atamıyorum yine içimden.
Ne yapsam da kurtulsam ki SENDEN.
Yok yok ben bir şey yazmayım en iyisi ne zaman kalemi alsam elime SENİ yazıyorum çünkü.
Ben en iyisi soğuk yatağıma döneyim zaten sabah olmak üzere. Teslim edeyim yorgun gözlerimi uykuya.
SENİ düşünmemeye çalışayım.
Ne kadar uğraşmamda biliyorum yine SENLİ rüyalarla uyuyup yine sabah
SENSİZLİKLE uyanacağım.
-
Sen ki; bir emanet gibi sırtlanıp vatanın geleceğiniKara kurşunların karşısına gövdeni siper yaptın Sen ki; bükülmez bileğin tükenmez azminle savaşıpYenilmez sanılan şerlere boy boy mezarlar kazdın Sen ki; nasıl ışık hücre hücre boğarsa karanlıklarıÖylesine yok eden düşmanı, umuttun hayattın candın Sen ki; bir anıt gibi yükselirken er meydanlarındaAnaların yüreğindeki yaradan damlayan kandın Sen ki; ülkenin şafaksız kara gecelerindeAydınlık muştusu ile vuran nabız nabız insandın Gam değil şimdi kimseler anmasa unutsa da adınıGöklerde açılmış sana peygamber kucağından bir yer Dilerim o pak alnın secde ile de şereflensinEy isimsiz neferEy gönüllere sığmayan zaferlerin fatihiEy aslan yeleli asker
-
Ne zaman kaçsam senden..
Yağmurdan uzaklaşmak istediğim kadar yakınlaşıyorum gözlerine..
Ve ne zaman veda etsem sana...
Kahroluyorum..
Herşeye direnen ben Yağmura yeniliyorum..
Oturdum yine boş kaldırımlara Gökkuşağını bekliyorum...
Sımsıkı geceler çözülerek gecmekte yanımdan..
Başkalarının mutlulukları gözükmekte penceremden..
Yağmurda ağlamak gibi seni sevmek..
Sevdalar yağmur, gözyasları sevda olur sana..
Her hayal biraz daha umut, her umut gözyaşı..
Yağmur olan sevda kokan..
Yağmurda ağLamak gibi seni sevmek..
Ağladığımı kimse bilmez, sen farketmezsin..
Gözyaslarimi yağmur zannedersin…
Ben kaçarken yağmurun büyüsünden..
Tutuldum sel sağnak,bir yağmur fırtınasına..
Yine Yeniden .. ıslandım..
Şimdi kapkaranlık bir kuyu..
Ait olduğum yerdeyim..Kendimleyim..
Dayadım sırtımı yüreğimin kapısına..
Sürgü vurdum üzerine..
Kimse girmesin içeri..
Islanmam artık..
Hadi sessizce git artık...
Hala yaşıyorum..
Şaşıyorum..
Bakıyorum..
Anlatamıyorum..
-
Seni Sevmek Varmış Kaderimde.istemek,Özlemek Varmış.
Çaresizlik içinde seni çare olarak görmek.Zamanı senin için lanetlemek,
Hayallerimin bile beni avutamayacağı beklentiler içinde, sevgi içinde
kaybolup giden benliğimin,Hasret içinde bedenini özleyen,
Yanıp tutşan tenimin esiri olmak varmış.
Dinlediğim şarkıların her noktasında,her virgülünde seni vurgulamak varmış.
O soğuk rüzgarlara rağmen yüzümde yansıyan ışığınla ısınmak varmış...
Gecelerimin senin için bölünmesi varmış.
Bu dünya'da ikinci kez seninle var olmak varmış.
Ve bütün bunları gizleyerek sadece yazılarınla ya da sesinle avunarak yaşamak
varmış.
Söylesene,bu var oluşun ortasında,yok oluşları nasıl düşünürüm?
Senin ufacık bir parçanla avunmak bile hayatımı cennete çevirirken seni tamamen
kaybetmek...
Tüm engelleri, Olumsuzlukları, Acıları düşünerek, Umutsuzluğumu hasretime
ekleyerek seni seçtim.
Vazgeçemem, Vazgeçmem de.
Olur da bir gün bu hataya düşersem, İşte o gün kendimide yitiririm.
İnsanlara olan saygımı, sevgimi, inancımı, herşeyimi kaybedeceğim.
Kendi elimle Kendimi Öldüreceğim.
Şu an hiç olmazsa senin suretinle yetinmek var...
Bu yetmiyor ama yetmesi gerektiğinin farkındayım
-
Kendimi anlatmak istedim sana ama boşaydı. Senin anlamak gibi bir niyetin yoktu. Çırpınışlarım boşaydı. Çabalarım sonuçsuzdu. İnsan görmek istediğini görür derler. Sen bende görmek istediklerini gördün, bana ait olan şeyleri değil.
Beni anlamadın ya, ona yanıyorum şimdilerde!
Seven bir çift göz vardı bir zamanlar. Sana her bakışında yaşlarla dolan bir çift göz. Başkalarının kaybolmak için her şeyi hiçe saydığı, seninse görmediğin bir çift göz. Şimdi nerelerde, ne yapıyor, kime bakıyor o gözlerdiye sorma bana! Sana bakmayacak, baktığında huzur bulmayacak artık o gözler. Sevdasını dillendirmeyecek. Onu anlamayan gözlerine "Beni anla." der gibi bakmayacak.
Beni anlamadın ya, ona yanıyorum şimdilerde!
Sen haketmedin ne beni ne de sevgimi... Sen saygı duymadın ki aşka... Sen hiç bilmedin ki sevgi nedir? Sen hiç bilmedin ki seven bir yürek nasıl çarpar? Sen hiç sıladakini özlemedin ki... Sen beni hiç anlamadın be sevgili.
Beni anlamadın ya, ona yanıyorum şimdilerde!
Yanışım boşa, biştişim boşa... Bu alevlenen kor boşa... Küllerinden yeniden doğuğ yüreğimi yeniden yakmak mı niyetin? Bu yangın boşa be sevdiğim. Yine geleceksin, yine alevleneceksin yüreğimde ve yine beni anlamadan çekip gideceksin buralardan...
Beni anlamadın ya, ona yanıyorum şimdilerde!
Bu son yanışım olacak bu son bitişim. Yeni bir yangın daha yok sana. Yine gideceksin beni anlamadan... Ardından da küllerini göndereceğim.
Beni anlamadın ya, ona yanıyorum şimdilerde!
Dedim ya bu son yanışım olacak bu son bitişim.
Yan-dım.
Bit-tim.
Sende bende bittin.
Küllerinden tekrar doğmamak üzere bittin.
Bu son yangın!
Artık ne sen varsın ne de ben.
Sende bende bu son yangında kül olduk!
Yeniden doğamayacak kadar yok olduk!
-
Öyle içimdesin ki. Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların. Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha yanımdasın. Yani öylesine, o kadar bensin ki. Ah nasıl anlatsam. Boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. Ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var.
Yalnızca hissediyor insan, yaşıyor. Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız.
Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu. Ben de. Çok başka bir şey. Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan? Aydınlık gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken? Gözlerine buğu, diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mı asırlarca?
Gelmeyeceğini bildiği mektup için, posta kutusunu hep aynı heyecanla açar mı? Dedim ya, başka bir şey bu. Ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim şu günlerde. Belki de en başta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar. Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği, bulamayacağı yollara götürdüm seni. En derinlerde tuttum. Bana sakladım. Derine, hep daha derine.
Seni yapayalnız, bir tek bana bıraktım. Paylaşamadım yanlış yaptım. Sana ulaşan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar. Kendimi oradan oraya vurmam. Sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim duvarlara çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam. Denizlerin, gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acılı duvarları gibiyim.
Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç tükenmeyen sular sızıyor. Tutunamıyorum. Renklerim, gün içinde değişiyor. Soluyorum, soğuyorum. Güneş ulaşmıyor içerilerime. Küfleniyorum, yaşlanıyorum. Yalnızlıklar peşimde. Dokunduğum her ıslak duvardan, pis kokulu bir yalnızlık bulaşıyor üstüme. Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum.
Seni sakladığım yere ulaşamaz oldum. Yollar, gitgide uzadı ve karıştı. Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var. Ah onun ne olduğunu biliyorum. Sonu sana geliyor her cümlenin. Her şeyin başında içinde ve sonundasın. Bu değişmiyor. Öyle içimdesin ki. Birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün.
Çok mutluydum. Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu olduğumu, tek tek anlattım. Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve beklenmedik olduklarını yazdım.
"Yine zamansız yağmurlar" dedim, "Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları" dedim, "Gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek, söylemeyecek misin?" dedim. Çok uzun bir mektup oldu. Başından sonuna kadar okudum.
Neler yazmışım diye merakımdan.
Sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp, adını yazdım. Büyük harflerle, yalnızca adını. Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum. Mektup cebimde. Cebim yüreğime yakın. Yüreğim sende. Sen yüreğime yakın. Öyleyse mektup sende.
-
Seni tanımak, seni solumak
Gözlerinde kaybolup zihninde var'olmak.
Harika...
Seni tanımak, seni kaybetmek,
Sen isterken, reddetmek
Şimdi yanında olamamak
Berbat...
"Keşke"siz bir dünyada
"Keşke"siz düşüncelerde
Mutlu ve doymuş olabilseydik.
Sonsuzluğa birlikte yürüyebilseydik.
Gülen genç yüzlerimiz
Birlikte kırışsaydı,
Pırıl pırıl saçlarımız, birlikte ağarsaydı
Tasalarımız, gözyaşlarımız
Birbirinde eriyip
Umutlarımız, kahkahalarımız
Birbirinde coşsaydı....
Koca bir ömrü mutlulukla paylaşıp
O son, bilinen yolu elele yürüseydik.
-
Bak gidiyorum Gecelerin karanlığında değil Bir bilinmeze doğan güneşin ilk sabahında... Yüzüne bakarak kaçmadan saklanmadan Son sözümü söyleyip Sana son söz hakı tanıyarak Kendini ve beni kandırmalarından seni kurtararak
Eski sevdaların gölgesi hala gözlerinde Küçük bir masumun kokusu sinmiş üstüne Emanet bir sevda yaşamışım işte Kader mi? hadi kader diyelim öyleyse Varlığınla var olmuştum Yokluğundan yeninden doğacağım İlklerim ve sonlarım Belki de bundan sonra hiç ağlamayacağım Hayata karşı daha güçlü duracağım
Dudaklarım doymamıştı dudaklarına Kollarında olmadan dalmak zor olacak uykularıma Acı tatlı hatıralarım kalsın bu avluda Deli rüzgarlar gelir savurur meraklanma Ben güçlü bir kadınım sen demiştin hatırlasana Dalarsa gözlerin uzaklara Gerçekler saklanmaz asla yalanlarla Bunu iyi bil böyle yaşa
Evet vazgeçiyorum Suçlu yok aramıyorum Bundan sonra olmazlara bel bağlamıyorum Bavuluma yeni umutlar koydum devam ediyorum Yorgun yüreğim çağlamaktan yoruldu Sakin gözlerde durulmak istiyor Ruhumda yanan kor Serin meltemlerle savrulmak istiyor Masalarda yaşamaz gerçekler daha ağır basıyor Yarınlar beni bekliyor Bilmediğim daha ne sürprizler hazırlıyor Benim olmamışlar için savaşmak nafile Bu savaşlar yaralara tuz basıyor Ben beni kendimi bulmak daha da zorlaşıyor
Sevda bazen vaz geçmeler gerektiriyor Tek başına sevda daha dürüst yaşanıyor Yazık böyle oldu... ( Yüzüm gelse yerli yersiz gözlerinin önüne Hatıralarım dolsa düşüncelerine İsmim çalınsa kulaklarına Sıcaklığım dokunsa avuçlarına Bir sızı düşe yüreğine Ruhun alev alev yansa İçinden dediğin kal demeler Haykırmalar olsa dünya duysa Koşup tutsan kolumdan Bırakma beni desen defalarca Sımsıkı sarılsam boynuma Söyle ben ne zaman karşı koydum direndim sana Sonramı AĞLASAN! AĞLASAM! AGLASAK!!!! SON KEZ DOYA DOYA )Böyle olmamalıydı...
Uykusuz geceleri katık ettiğim bu sevdamla sabretmeyi öğrendim öfkemi gülüşümle biledim her kabusumu düşlerimle süsledim içimde ikimize ait ikimizden bir umut büyüttüm bir büyük sevda için kendimden vazgeçtim her bilinmezliği ardında sen varsın diye seçtim ama şimdi örgendim ki uyumadan rüya görülmezmiş gönlün hevesi yoksa nefes alıp vermek nafileymiş bir olmaza direnmek ömür tüketmekmiş bırak gideyim sevgilim sevmek bazen VAZGEÇMEKMİŞ
-
Sanki bir coğrafî harita gibi önümde! ..
Hiç denilmemiş sözler misali,
Hiç değilmemiş “köz”leriyle!
Tepeleriyle, dereleriyle; çölleriyle, ormanlarıyla; körfezleriyle, yarımadalarıyla...
Ve “ada”larıyla!
Yalnızım...
Yar; sızım!
Bunun adı;
Sevmenin kuytularında sessiz yaşamak.
Veya;
Sevmenin kuytularında sensiz yaşamak!
Gün karardı...
Gün karardı bir daha.
Yıldızlar beklendi...
Yıldız beklendi bin daha!
Umut battı, umut doğdu... Umut doğdu, umut battı...
Yine...
Yine...
Yine sis!
Dağıtacak bir deli yel arandı.
Bu avuca bir ılık sıcak el arandı...
Gelecek bir yar...
Gelecek bir yüz...
Duyacak bir kalp...
Diyecek bir dil...
Tutacak bir el...
Öpecek bir ten aramak...
Ve sevmenin kuytusunda sessiz yaşamak.
Ahh! ..
Sevda kuytularında sensiz yaşamak
-
öyle sevmeliyiz ki bir birimizi
ne kerem ne aslı aşkına
ne ferhat ne şirin sevdasına
ne mecnun nede leylasına
benzememeli toprak kokulum
bu sevda bizim sevdamız olmalı
öyle sevmeliyiz ki bir birimizi
yılların vaz geçemediği
dört mevsim gibi
her sabah uyandığın da
sol yanında ben olmalıyım
damarlarımda dolaşan kanda
seni bulmalıyım
öyle sevmeliyizki bir birimizi
mevsimler kıskanmalı
cennet yeli esmeli yüreğimizde
kış olmayan bahara dönmeli
seninle dünyam
kırçiçeği dağ lalesi hanım eli
teninde kokmalı çekmeliyim içime
sen kokmalısın sen
-
Sevmek bazen bildiğin halde her şeyi susmakmış>Seni darmadağın edecek her şey olup bitmiş>Yapılıp edilmiş olduğu için sevdiğince>-dileyemediğin için olmamasını da hani->Sadece susmayı dileyip, susmayı yaşamakmış>>Sessiz onurlu bir direnişmiş, aslında bu suskunluk>Fırsat vermekmiş karşındakine>Her insanın ikinci bir şansa ihtiyaç duyacağını>Bilmenin farkındalığı ile>Soluksuz uzun bir bekleyişmiş>Bir şekilde telafi edilsin diye yapılan hatalar>Olur ya insanlık hali herkes yanlış yapabilir>Diyerek yüce gönüllülük göstermekmiş>>Ya da>Hata değil de yapılanın>Bitişini gösterdiğini bir aşkın>Yaşanılamazlığını ortaya çıkardığını sevginin>Anlamamak için umutsuz bir geciktirme çabasıymış>Yüce gönüllülüğün ardına saklanan>>Kıyamamakmış sevdiğine onun tüm yok edişlerine rağmen>Acıtan inciten dalların budanması yerine,>Batmasına izin vermekmiş gönlüne>Vazgeçilemezinden kopmamak için>Onun senden çoktan vazgeçtiğini bilsen bile>Ezen yok eden yakan bir suskunlukla beklemekmiş>>Sevmek, aslında sineye çekmekmiş biraz da>Hatta "birini kandırmak değil, bilerek kanmaktır aşk">diyenlerin>Ne kadar doğru söylediğini yaşayarak öğrenmekmiş>>Sevmek bir kerre itiraf edildiğinde>Darağacına giden yola itilmekmiş sevdiğinin eliyle>Yağlı ilmeklere kurban edilmekmiş çaresiz>>Sevmek razı olmakmış, vazgeçilmeye bile>Kanar gibi yapıp her söylenilene -sessiz->Tutulmayan sözlere katlanmakmış>>Sevmek yanmakmış buzulların arasında>Sıcak yatağında yalnızlığına sarılarak donmakmış>>Sevmek bazen söyleyecek sözün varken susmakmış
-
Sadece bu sabah için, İçimden ağlamak geldiği halde yüzünü gördüğümde gülümseyeceğim.
Sadece bu sabah için, ne giymek istediğinin seçimini sanabırakacağım
gülümseyerek ne kadar yakıştığını söyleyeceğim.
-
Bir sabah,
Zamanı durdurdun sen...
Ayrılığı ekledin sonbahara
Mevsimin bütün bulutları,
Gözlerimde birikti de
Ben yağamadım bakışlarına...
Söyle!
Hangi güneş
Baharı getirecek şimdi bana?
Kadehimiz ayrılağa kalkmadı ki hiç
Ben nasıl içebilirim yokluğuna...
Belki,
Zamansızdı sevgim
En az gidişin kadar!
Elde değil bu.
Sen hiç eylülde sevip de
Vakitsiz hüzünlere beyaz bayrak salladın mı?
Bilemezsin sevdiğim...
Nasıl da koyuyor adama güzün geri kalanı...
Doğduğum gündeyim şimdi.
Yoksun...
Bir başıma içip,
Kağıda gidişini karaladım...
Hazanda sevmek akıl kârı değilmiş sevgili
Anladım...
-
Ve gözlerin gelir geçer içimden,
Su içerken, sen sokulurken aksam kizilligina,
Ekmegi bölerken,
Yalnizsam, yillar nasil geçmisse aradan,
Unutmak kolay sanmissa sarkilar,
Siirler yalan yazmissa ayriligi,
Kör olsun sözlerim, unuttuysam adini,
An gibi aklimdasin...
Gelir geçer gemiler,
Belki sende geçersin diye,
Bir kumru konar her sabah pencereye,
Bir miladi tasir gece bir yildiz,
Soguk olur, üsürsün ya adamakilli,
Hani sarilirsin kendine,
Hani aklin karisir,
Bu bir divaneliktir gönül ah'a alisir,
Ömrüm bitse ne çikar,
Can gibi aklimdasin...
Gündür bu geçer gider,
Belki bir sey kalmaz sanirsin,
Yani bir sabah uyandiginda,
Ne hayatin tortusu, ne kokusu alismisligin,
Her sey baska olacaktir,
Baska bir otobüs, baska bir gazete,
Resimlerden silinecek yüzün belki de,
Ne adin, ne sanin,
Bir safak vakti açinca gözlerini,
Bir merhabayla,
Yeniden kurulacak dünya,
Ve sen her safak,
Nan gibi aklimdasin...
Bazen bir sey geçer içinden insanin,
En ücra yerlerinden, cesaret gibi bir sey,
Ne olacak iste, kömür yanmiyorsa eskisi kadar güzel,
Fasulyenin tadi yoksa,
Sarkilar yakmiyorsa içini,
Sadri Alisik öyle güzel aglamiyorsa,
Asik olmayi beceremiyorsa Izzet Günay Mahallenin en güzel kizina,
Denizin tuzu, Yalnizligin bahanesi yoksa,
Bir biçak saplaninca yüreginin tam ortasina,
Zannetmeki ölmek zor, ölmek kolay, kolay da!
Kan gibi aklimdasin...
Bu da geçer, her sabah kanayacak degil ya,
Bakarsin taze ekmek çikarir kösedeki firin,
Biraz da helvasi bizim bakkalin,
Senden ayirdigim üç bes zeytin,
Otururum sofraya,
Her lokmada geçer acisi belki birakilmisligin,
Bende unuturum, nasil unutulursa sana susuzlugum,
Ve nasil becerdiysem kahrolmayi,
Öyle unuturum,
Ekmek gibi, Nan gibi aklimdasin...
Ve gözlerin gelir geçer içimden,
Su içerken,
Sen sokulurken aksam kizilligina,
Ekmegi bölerken,
Yalnizsam, yillar nasil geçmisse aradan,
Unutmak kolay sanmissa sarkilar,
Siirler yalan yazmissa ayriligi,
Kör olsun sözlerim, unuttuysam adini,
An gibi aklimdasin...
An gibi aklimdasin...
Aklimdasin....
-
Sana gitme demeyecegim.
Üsüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanimda kal.
Sana gitme demeyecegim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim
Incinirsin.
Sana gitme demeyecegim
Ama gitme ?
Adini gizleyecegim
Sen de bilme ?
-
Ne içindeyim zamanin
Ne de büsbütün disinda
Yekpare genis bir anin
Parçalanmaz akisinda.
Bir garip rüya rengiyle
Uyusmus gibi her sekil
Rüzgarda uçan tüy bile
Benim kadar hafif degil.
Basim sükutu ögüten
Uçsuz bucaksiz degirmen
Içim muradina ermis
Abasiz postsuz bir dervis.
Kökü bende bir sarmasik
Olmus dünya sezmekteyim
Mavi masmavi bir isik
Ortasinda yüzmekteyim.
-
Bu bendeki bir dert ki, anlatamam kimseye
Kulak verip de beni dinler misin kardelen
Sardi tüm benligimi, mecalim yok gülmeye
Sende benle aglayip, inler misin kardelen
Mis gibi sila kokan es, dost mektuplarinda
Taze güller yeserir eski anilarinda
Hatiralarla dolu gurbet aksamlarinda
Hasret denen türküyü söyler misin kardelen
Bütün duygulari bir deftere yazmanin
Dertlerini duymayan duvara anlatmanin
Içinde ne var ise hep içine atmanin
Ne demek oldugunu bilir misin kardelen
Dostu oldum kaç defa sabahsiz gecelerin
Defterimde yeri yok, anlamsiz hecelerin
Çözemedim bir türlü bu zor bilmecelerin
Cevabini sen bana çözer misin kardelen
Ne kadar tatirsa da ayrilik acisini
Unutamazsin yine onun hatirasini
Bir kenara birakip acisi, tatlisini
Hepsini bir kalemde siler misin kardelen
Anlat sende içini, dök disina ne varsa
Hiç düsünme kalbimi, birak yansin yanarsa
Bu derdi sen benimle paylasir misin, yoksa
Bakip bakip halime güler misin kardelen
Bilirim ben yerini, sormam sana nerdesin
Senin yurdun daglarda, sen hep yükseklerdesin
Nasil gelsem yanina, sen hep yükseklerdesin
Egilip de elimden tutar misin kardelen
Ah gurbet, sen içimde dinmeyen bir sancisin
Bazen iyisin amma çogu zaman acisin
Ey kardelen! Sen bana neden yabancisin
Çaldim iste kapini, açar misin kardelen
Senin de gözlerin yasli, aglamissin besbelli
Yoksa sen de benim gibi naçar misin kardelen
Bu topraktan çikip da daglari delmissin ya
Mevsimin gelmeyince açar misin kardelen
Derdimi de dinledin, sana agir gelirse
Yine toprak altina kaçar misin kardelen
Ya ölüm günü gelip de alirlarsa ruhumu
Benimle gökyüzüne uçar misin kardelen
-
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
Bir gök gürlese bari diyorum bir sagnak patlasa
bitse bu sessizlik bu kirli yapışkanlık bitse
ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de
yırtılan ve parçalanan bir şeyler olmalı mutlaka
hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler
Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent
ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü
-
Gidenler nerde kaldılar özledim gülüşlerini
bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki
onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan
kadınları güzelleştiren herhalde onlardı
Tükürsem cinayet sayılır diyordu birisi
tükürsek cinayet sayılıyor artik
ama nerde kaldılar özledim gülüşlerini onların
-
Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara
tek yaprak bile kımıldamıyor nedense
ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar
alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor
kanımın pıhtılarında güllerin serinliği
ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki
Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
Yaşamak neleri öğretiyor düşünüyorum
okuduğum bütün kitaplar paramparça
çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
sırnaşık aydınlar arabesk hüzünler
bir gazete sayfasında sere serpe bir yosma
-
Sesler gittikçe azalıyor kuşlar azalıyor
ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere
kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak
Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık
biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri
ama içimde bir sırtlanın dalgın durusu
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
İçimde zapt edilmez bir kırma isteği
dizginlerini koparan bir at sanki bu
soluk soluğa kalıyorum her sonbahar
ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa
bir yolculuk düşüyor aklıma gidiyorum
bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim
-
Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
Bir gün gelirsek hangi kent güzelleşmez
şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
Devriyeler çıkart şimdi bütün ışıklarını söndür
sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum bir sagnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum simdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün
-
Huri melek misin sen nesin söyle
İlahlardan güzel kutsal kadınım
Sana tapıyorum hakikat böyle
İlahlardan güzel kutsal kadınım
Kaymak sende şeker sende bal sende
Belâ sende şeytan sende dil sende
Akil sır ermiyor sendeki fende
İlahlardan güzel kutsal kadınım
Açılmış sinenden güllerin kokar
Öpsem dudağını dilimi yakar
İlahlardan güzel kutsal kadınım
-
Şimdi dışarı çıkıp
Gecenin koyusunda dolaşmak.
Elimde sigaram yıldızlarla sohbet etmek istiyorum.
Belki karamsarım aslında duygusal.
Şarkılar söylemek istiyorum seni anlatan.
Bağırmak geliyor içimden
Acımasız HAYAT diye.
Ağlamak istiyorum aya bakarak.
Gözümü almalı güneşin ışıkları.
Üşütmeli sensizlik içimi.
Rüya olmasın diyorum bu gece.
Haykırıyorum.
Boşalıyor içimdeki hüzünler
-
Beni aramaya çıkarsa düşlerin
Hüznün ruhuna çizdiği resimlerdeyim
Gamsız bir gecenin karanlığında değil
Yüreğinde kanayan kesimlerdeyim
Aklına düşerim hani olur da
Güzelliklerin görünmeyen yüzünde ara
Sevginin menfaate döndüğü yerde
Bir gönül yarasının izinde ara
Yıkılmış umutların enkazından geç
Öksüz bir çocuğun gözünde ara
Ağıtların tüttüğü evlere uğra
Bir ananın boş kalmış dizinde ara
Beni yıldızlarda arama boşa
Yüreğini yasa boğan sızılardayım
Dertlerinle bulursun beni başbaşa
Senin gibi karayazılardayım
Sahte sevgileri tanımaz kalbim
Beni seven gönüllerin ocağında ara
Menfaatle bakmasını bilmez gözlerim
Beni gerçek dostlukların kucağında ara
-
Beni bir mevsime benzetmek istersen eğer
Sonbaharım.
Kimi zaman köşeden gülümseyen bir güneş olurum
Kimi zaman döne döne düşen bir yaprak.
Kimi gün usul usul yağan bir yağmur olurum
Kimi gün deli deli savuran bir rüzgâr.
BEN SONBAHARIM.
Beni bir çiçeğe benzetmek istersen eğer
Çiğdemim.
Sapsarı rengiyle içini ısıtan
Koparmak istersen ellerini kanatan
Erişemeyeceğin kadar derinde
Korkacağın kadar narin.
BEN ÇİĞDEMİM.
Beni bir renge benzetmek istersen eğer
Griyim.
Ne beyaz kadar saf berrak ve katkısız
Ne siyah kadar net kasvetli ve asil
Tam ikisinin ortası.
BEN MAVİYİM
Beni bir kavrama benzetmek istersen eğer
Sevgiyim.
Bir bebeğin gülüşü kadar içten
Güneşin doğuşu kadar sabit Gecenin rengi kadar etkileyici
Yaşam kadar ürkütücü.
BEN SEVGİYİM.
YA SEN ?
-
Hangi memleketin ayazısın bilmiyorum....
Bir fırtına başlattın yüreğimde sebepsiz...
Sonbaharı yaşar bedenim dökülür umutlarım ......
Ellerim soğuk duygularım donuk....
Hazan mevsimlerindeyim şimdi .....
Kuru bir ağaç yaprağı gibi
Sararmış içimde sevda yeşili duygularım
Gözyaşlarıyla yeşerir ve solarmış mutluluklar...
Ne yeşerecek nede solacak duygum kalmadı.....
Sen giderken ardından akıttığım gözyaşlarımla...
Beni bir yaşıma bıraktı duygularım sen gibi .....
Hangi mevsimin sağnak yağmuruydun.....
Nasıl buldun beni neden ıslattın gülen gözlerim.....
Koca çınar değilim ki dayanayım yokluğana.....
Saf bir kar tanesiydim kendi halimde....
Dolanırdım gökyüzünde ; sana yakalandım eridim....
Yağmur bitti sen gittin bende bittim...
-
Adsız Bir Çiçek
Rengini dünyaya ilk defa sunan
Adsız bir çicek gibi parlıyorsa gözlerim
Sevgilim
Bana "sen bir şairsin" dediğin zaman.
Yalnız sana yazıyorum bu şiiri
İstersen bir şiir gibi okuma
Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu
Soğukllar başlayıncı havalanıp
Millerce yol katettikten sonra
Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle.
Ve yazmış olacağım bir de
Her dönemde her çağda
Sevdanın kendine özgü diliyle
-
ağladım biliyormusun
Hüzün yıldızları parlıyor bugün gökyüzünde
Bu gece yine için için yanıyorum
Oturmuş seni düşünüp ağlıyorum
Seni gidişini sevişini her şeyini .
Unutamıyor işte seni şu yaralı kalbim
Yaptıklarını hatırlayıp pişman oluyor.
Seni düşünüyorum bu gece karanlık gökyüzünde.
Simsiyah gökyüzünde parlayan yıldızları seyrediyorum
Onları sana benzetiyorum
Kararmış kalbimin bir kenarında yanan meşale misali.
Dedim ya seni düşünüyorum bu gece
Beni sevdiğini bana nasıl baktığını bana nasıl güldüğünü
Ellerimi nasıl tuttuğunu ellerini nasıl tuttuğumu
Büyüyen bir ateş gibi sevgimizin nasıl çoğaldığını
Ve bir gün ansızın bırakıp gidişini.
Son vedanı hatırlıyorum gözlerime ağlarcasına baktığını
Gözlerini kalbime gömdüğünü hatırlıyorum
Bir daha çıkamasın diye.
Çıkamadılar zaten kalbimden gözlerin
Ölüler dirilirler mi ki gömülenler çıksın gitşin
Gittin son bir veda ile gözü yaşlı
Elimde kolyen ardından dakikalarca baktım ağlamaklı
Sıkıldım üzüldüm perişan oldum ama ağlamadım.
Ağlayamadım engel oldu gururum engel oldu aşkım
Uzaklara gittin belki bir daha asla geri dönmemecesine
Özledim seni deliler gibi özlüyorum hala.
Sen bir yerde ben bir yerde yinede sönmedi sevgimiz
Aksine çoğaldı dağlar gibi oldu hasretimiz.
Hep seni hayal eder hep seni düşünürdüm
Sesini duyunca yaşar duyamayınca ölürdüm
Aradın beni aylarca bir sevgi uğruna
Ne yazık ki ihmal edildin bir hata uğruna
Kırıldın ağladın affettin ama hep sevdin
Beni sevdin gülüm beni kalbi kırık bir vefasızı
Yine ihmal edildin yine unutuldun bir hiç uğruna
Yine kırıldın yine ağladın yine affettin.
Bir daha unutuldun sevdanla baş başa bırakıldın
Yine kırıldın yine ağladın ama bu sefer affetmedin.
Sevdiğini en mutlu gününde öldürdün
Ve ardına bakmadan gittin.
Beni benle baş başa bıraktın yıkıldım üzüldüm kırıldım.
Senden ayrılınca kaldım çaresiz sevgisiz ve birde sensiz
Hep sensizdim zaten ama şimdiki kadar asla değil.
Parçalanmış bir kalbe sahip oldun mu sen hiç
Parça parça edilmiş yıkık ve virane
Bir o kadarda vefasız.
Önceleri üzüldüm yıkıldım ama asla ağlamadım.
Geldi geçti deyip senide gözlerin gibi kalbime gömdüm.
Unuttum dedim unutacağım dedim
Unutamıyorum dedim UNUTMAM dedim.
Önce gözlerin sonra sen çıktın kalbimden
Bir vicdan azabıdır başladı ölü yüreğimde
Hiçbir şey kalmadı senden başka kalbimde
Hatıraların gözlerin ve sözlerin.
Şiirlerini getirdiler bana
Beni öldüren şiirlerini.
Vefasız dediğini duydum yıkıldım
Düşündüm seni gecelerce daima tek başıma
Şiirlerin öldürdü hasretin yaktı yüreğimi
Kırıldım üzüldüm yıkıldım ve en sonunda ağladım.
üç kişi ağladık sana ben kalbim ve gözlerim.
Sana yandım seni sevdim seni hatırladım her yerde.
Belki bir gün sesini duyarım umuduyla
Telefon bekledim günlerce
Telefon gelmeyip sesine hasret kalınca
Ağladım ağladım
Sana yaptıklarımı ancak o zaman anladım.
Duydum ki kalbini vermemişsin kimseye
Olurda içinde görürler beni diye.
Benim kalbimi de istediler ama vermedim kimseye
Olurda içinde seni görürler diye.
Gökyüzü yıldızlar ile doluydu ben hep seni düşünürken
Hüzün yıldızları koydum adlarını seni hatırlatıyorlar diye
Aynı onlar gibi sende benden çok uzaklardaydın
Hep göz kırpardın uzaktan sessizce
Bense hep seni bekledim kırık kalbim yaşlı gözlerimle.
Bazen hayallere dalıyorum seni düşünüp ağlıyorum
Seni ve sevgini arıyorum hep kalbimde.
Düşmüyor adın hiç dilimden
Öleceğim gülüm bir gün ben
Senin sevginden senin derdinden.
Bir gün göreceğim yine belki seni
Seni beni unutmuş benim olmayan seni.
İşte o an aşkımın gözyaşlarını hatırlayacağım
Ve yine bir köşeye oturup ağlayacağım.
Yemin ettim senin üstüne sevmeyim başkasını diye
Ve her yerde her zaman tekrarlıyorum yeminimi
Seni unutmam için öldürseler bile
Karşılık olarak dünyayı verseler bile
Darağacı kurup idam etseler bile
Senden başkasını asla sevmeyeceğim.
-
Öyle bir gelip geçtin ki hayatımdan
Kurtulmak mümkün olmadı hiç izlerinden
Ne kadar duygu varsa yaşadım sonuna kadar
yaşattın....
Sevdim seni biliyorsun
hem de nasıl!
Gözlerini kattım gözlerime
seninle baktım herşeye
seninle gördüm görülecek ne varsa
görmek adına...
Nefret ettim senden biliyorsun
hem de nasıl!
Sendin nedeni bana göre konulan bütün noktaların
Ölmüştük biz artık
İhanet ettiğimiz sevgimizle sevgilere layık değildik...
Sana göreyse bendim arkasını dönen
çekip giden hayatından
Oysa ben yitirilmişlerimizi görmüştüm çoktan
Onaramayacağımız yıkıntılarımızın farkındaydım sadece
Gittim ama hiç unutulmuşum olmadın sen benim
Senin gözyaşlarınla ağladım hep
Her deniz kıyısında
her köhne balık lokantasında
Taksim, Beyoğlu, Anadolukavağı’nda
ve içtiğim her yudum rakıda
acıdan öleceğimi sanarak
senin şarkılarını söyledim
Ne büyük aşklar dahil
hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmediğini
ben ilk senden öğrendim...
-
İşte gidiyorum
Birşey demeden
Arkamı dönmeden
Şikayet etmeden
Hiçbirşey almadan
Birşey vermeden
Yol ayrılmış görmeden gidiyorum
Ne küslük var ne pişmanlık kalbimde
Yürüyorum sanki senin yanında
Sesin uzaklaşır herbir Adımda
Ayak izim kalmadan gidiyorum
Gerdiğin tel kalbimde kırılmadı
Gönülkuşu şarkıdan yorulmadı
Bana kimse sen gibi sarılmadı
Işığımız sönmeden gidiyorum
-
Sen
Yine
Yarım bıraktın
Yarsız bıraktın beni
Yalnız değill ıssız bıraktın benii .
Her defasında doyamadım sana .
Bakamadım dilediğimce .
Şöyle içimdenn sımsıkıı sarılamadımm .
Koklayamadımm kokunu alamadım yanıma .
Mesafeler değildi seni ve beni engelleyen .
Sen ve ben biz olamamıştık bir türlü gerçekten.
Anlatamamıştık bizi .
Yine döneceksin, biliyorum .
Hissedebiliyorum .
Son hoşçakalın diğerine çok benziyordu sevdiğim kız.
Beni seviyorsun .
Seni seviyorum .
Ne olur
Beni
Yarım bırakma
Yarsız bırakma
-
Susarım ara sıra
Kendimden bile kaçarım
kİm ne düşünürse düşünsün
ßu vazgeçtiklerim için deil
vazgeçtim sanılan
Sahiplendiklerim içindir belkide
-
Sen bu satırları okurken ben cok uzaklarda olacağım...
Böyle başlardı bütün bildiğimiz mektuplar,
Biliyormusun? Bu ikimizin hikayesi,
Şu anda nerdesin, ne yapmaktasın;
Bildiğim yerlerdemisin yoksa hiç görmediğim bir evin penceresinde mi,
Sevdiklerin özlemi sardımı nicedir kalbini,
Pişman mısın başlamadıkların için, iç cekiyorsundur şimdi
Düşünüpte yazmadığın yazıpta yollamadığın mektupları saklıyormusun hala,
Kafanda hep aynı cümle biliyorum ne olacak halim,
Ah, biriktirdiğimiz bütün hevesler nasılda hızla tükendiler.
En çok kimi özledin, en çok neyi bekledin?
Şimdi düşlediklerimin neresindesin...
Dedim ya.
Bu ikimizin hikayesi...
Islandımız bütün yağmurları, dudak kanatan kalpli sızı aşklarımızı,
Bizi buluşturan kaldırımları,
İşte bütün bunları bütün bunları yazıyorum.
Ben unutmadım diye
Hatırlıyormusun sonunu değiştirmediğimiz filmleri
Hayatın gerceğidir sandığımız kabullenilmiş yenikliği
Bir ağızdan söylediğimiz en kahraman cenkliği,
Büyürken vazgectiklerimizi yada vazgeçittirdikleri seyleri,
Ne Olacak Halim...
Çabuk mu büyüdük dersin
Biliyorum..
NE Olacak Halim...
Sen bu satırları okurken, ben nerde olacağım kim bilir.
Neleri bırakmış olacağım birde,
Ne aşkları
Ne başlangıçları
Ne ayrılıkları tıpkı senin gibi.
Biliyormusun...
Tek sorum var kendimle şimdi
-
Güneş ışıldıyor yine, Güzel bir gün başlıyor, Karşıdaki dağlar, Beni çağırmada mı ne? Tatlı bir rüzgar esiyor, Dağlardan bana doğru, Senin kokunu getiriyor, Esintiler içinde. Bir bulut görünüyor, El'mi sallıyor ne? Özlemlerimi yüklüyorum, Bulutların üstüne, Götürüp senin ülkene, Yağmur olup yağsın, Senin üstüne,diye.
-
Boynumda tütün esen nefesin ürperiyor.
Mevsimin sert soğuğunda karışıyor
Saç tellerime sarılan sıcaklığı avuçlarının.
Yokluk esiyor.
Ya da bana öyle geliyor.
İskeleye giden caddeyi geçiyorum,
Köşeden ansızın bir otobüs dönüyor,
Adımlarım şaşırıyor,
Yanlış bir kaldırım taşına basıyorum,
Sendeliyorum.
Elin belimi kavrıyor,
Gövdemi gövdene çekiyor, beni sana yaslıyor.
Kollarının arası başımı döndürüyor,
Bu kentin içinde kayboluyorum,
Gözlerinde bulunuyorum.
Ya da bana öyle geliyor.
Yürüyorum...
Ne kadar zaman sürüyor,
Nerelerden geçiyorum bilmiyorum.
Neler düşünüyorum!
' şşşşş, ' diyor yanımda sesin,
Kulağımda ılık fısıltını duyuyorum,
' Seni seviyorum'.
Ya da bana öyle geliyor.
Beşiktaş vapur iskelesinde,
Ayrı yollara dağılmayı bekleyen kalabalık.
Karmakarışık, darmadağınık.
Darmadağınsın, darmadağınım,
Sen bana karışmışsın, ben sana dalgın.
Vapur bekliyor,
Burada ayrılmalıyız.
Bu kalabalığın bir yerlerinde,
Ayrı adreslerde parçalanmalıyız.
Karşı kıyı seni çağırıyor,
Vedalaşmalıyız.
Bir ses içimde
' Bir dahası olmayacak' diyor.
Ya da bana öyle geliyor.
Bir yağmur düşüyor kirpiğimin ucuna,
Seni damlıyor.
Başımı tutup, dayıyorsun dudaklarına,
Saçlarımı ciğerlerin soluyor.
Yüreğimin derinine bir ezgi düşüyor,
Bir gitar teline vuruyor aşk adını.
' Kadınım, ' diyorsun' hayatımın kadını'
Sızıma sızın değiyor,
O ezgi 'ayrılamam' diye ağlıyor.
Ya da bana öyle geliyor.
-
Senin İçin
Bir sabah minik bir kuş olur
Konarım pencerenin kenarına
Seyrederim senin uyanışını
Sonra da sessizce uçup giderim
Belki bir yağmur damlası olur
Yağar üzerine ıslatırım saçlarını
Süzülürken saçlarından yüzüne
Öperim usulca yanağından.
Kırlarda gezinirken sen
Bir küçük papatya olurum ben
Beni fark etmeni beklerken
Yanımdan sessizce gelip geçersin
Gökyüzünde gezinen bir bulut olur
Sevgimi yağdırırım damla damla üzerine
Geceleri parlayan bir yıldız olur
Göz kırparım sana çok uzaklardan
Sonra da beni görmen için
Kayar giderim gökyüzünden sonsuzluğa
Bahçende açan bir gül olur
Seyrederim seni doyasıya
Esen rüzgarlarla kokumu savurup
Sevdamı anlatırım sana
Bazende ılık esen bir meltem olur
Eser durur dokunurum saçlarına
Fısıldarım sessizce sevgimi kulağına
Senin beni duymayacağını bilerek
-
Sen...
Dağlarca, denizlerce uzaktaki sevgili,
Bilir misin?
Ben de özlerim seni.
Sesini duymamış,
Yüzünü görmemiş olsam da,
Bir kere tenine dokunmasam da,
Özlerim, merak ederim seni...
Meselâ gözlerini merak ederim,
İri mi? Siyah mı? Elâ mı? diye.
Saçlarını merak ederim,
Uzun mu? Siyah mı? Kızıl mı? Diye.
Bilemiyorum ki...
Ben, seni bilmez,
Sen, beni bilmezken,
Yüreğimdeki bu ateş niye?
-
Cumhuriyet ülke bizim
Hür yaşasın oğlum kızım
İyi dinle bu son sözüm
Sen ananı alıp ta git
Müritleri tak peşine
Çağdaşlık gelmez işine
Seviniriz gidişine
Sen ananı alıp ta git
Attan düştün uslanmadın
Ses verene seslenmedin
Nedir hoca senin derdin
Sen ananı alıp ta git
Çankaya ya yakışmazsın
Ülke için çalışmazsın
Laikliği tanımazsın
Sen ananı alıp ta git
Ulemaya danışırsın
Şeriata çalışırsın
Sen İran a yakışırsın
Sen ananı alıp ta git
Yüz yıl geri gidemeyiz
Laikliksiz edemeyiz
Cumhuriyet bekçisiyiz
Sen ananı alıp ta git
Tavizleri çokca verdin
Ülkenin kanına girdin
Şeyhin önünde eğildin
Sen ananı alıp ta git
Çöktün dizinin dibine
Öğüt verdi müridine
Siyaseti sokma dine
Sen ananı alıp ta git
DÖNMEZİ yim huzursuzum
Vatansever kusursuzum
Sana kızan hatırsızım
Sen ananı alıp ta git
-
Sen yanımdayken herşey güzeldi,
Deniz çarşaf gibi,
Hava güneşli,
İçimden zıplamak gelirdi
Havalara, yaramaz çocuklar gibi...
Sen varken, içim içime sıgmazdı
Zaman yanında su gibi akardı.
Güneş ufukta bir bilinmez,
Çılgın rüzgar başımızda,
Aşkımız kalbimizde
Yangınımız tenimizdeydi.
Ateşli barut misali
Yanardık birbirimize
Herkes durup bakardı...
Kime ne.....
-
Yaşadığımı işitmek istiyorum
Bir ses uzaktan yakından ya da içimden
Düşen yaprak örneğin
Kağıt hışırtısı olsun
Ya da eski tahtaları içten kemiren bir kurdun çıtırtısı
Bir inilti derinden
Damlayan su
Bir elektrik düğmesi çıt diye
Çok uzaklardan yankılanan duyulur duyulmaz
İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm
Her ne olursa olsun bir ses
Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı
Yaşadığımı görmek istiyorum
Bir ışık uzaktan yakından ya da içimden
Sesindeki pırıltıya
Gözündeki ışıltıya benzer
Bir kibrit çakımı
Bir yanıp sönse yeter
Sabahın yağan toz mavisi göğsünde çıplak
Ya da gün batımı pembesi dudak
Bir yıldırım hızında çizilsin
Bir şimşekçe yazılsın karanlığım
Bir fener ki uzaklığı bilinmeyen
Bir yıldız parlayıp sönen
Dişlerinin aydınlığını
İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm
-
O kadar haklısın ki
Dayanamıyorum buna
O kadar güzelsin ki
Çok çirkin kaldım yanında
Korkum yaralanman hayatta
O kadar yalnızsın ki
Dayanamıyorum buna
O kadar sıcaksın ki
Çok soğuk kaldım yanında
Korkum yaralanman hayatta
Hayalperestsin güzel hayaller peşinde
Çok gençsin yanlış insanlar kalbinde
Hayalperestsin, güzel hayaller peşinde
Çok gençsin çok gerçeksin
Bu yüzden çok güzelsin
-
İster misin Yasakları delelim seninle
İster misin Gündüzlerimiz olsun gece
İster misin Sırra kadem basıp olalım tek hece
Düşünme ya evet ya hayır de sadece
İster misin sıfıra bir demeyi
İster misin sevgiyle beslenmeyi
İster misin tüm benliğinle delice sevmeyi
Düşünme ya evet ya hayır de sadece
İster misin bulutlarda yalınayak gezmeyi
İster misin el kaldırıp günahlara tövbeyi
İster misin Adem gibi yasak meyve yemeyi
Düşünme ya evet ya hayır de sadece
İster misin gururunu bir kenara atmayı
İster misin bu dünyanın anasını satmayı
İster misin düşlerine çıplak gözle bakmayı
Düşünme ya evet ya hayır de sadece
-
Seninle tattım ben her mutluluğu
Bırakıp gidersen bil ki yaşayamam
Ömrümden canımdan ne istersen al
Gülü susuz seni aşksız bırakmam
Üşüdüm diyorsan güneş olurum
Yanarım sevginle ateş olurum
Dolarım havaya nefes olurum
Gülü susuz seni aşksız bırakmam
Gönlümdeki derdi siler atarım
Ümit pınarından coşar akarım
Kış göstermem sana ben hep baharım
Gülü susuz seni aşksız bırakmam
-
Kayıp Sevda
Bir yandan türkü söyler
Bir yandan yürür ağlıyarak
Sevdası rüzgâr gibi iter
Dere boyunca yalnayak.
Nilüferler gibi solgun halin
Yanaklarına yapışır saçları.
Açılır etekleri suyun yüzünde
Seyrederdi söğüt ağaçları.
İnsan kalbi o zamanlar da vardı
Daha küçüktü, daha kırmızıydı ama şimdikinden
Kopardılar kalbini
Nilüferler gibi sarardı.
Şimdi de kızlar sokaklarda
Minnacık eller ayaklar saçlar.
Ama nerde onlar nerde O halin
Nerde evvel zaman içindeki aşklar.
Sevdamız kayboldu zamanlarda.
Dişi ceylanla erkek ceylan
Ayrı yönlere koşar gider.
Bir sevişmek kaldı romanlarda
-
Aşkın Hikayesi
Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış:
Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri, Aşk dahil.
Bir gün, adanın batmakta olduğu, duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar.
Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş.
Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde, geçmekteymiş.
Aşk, "Zenginlik, beni de yanına alır mısın?" diye sormuş.
Zenginlik, "Hayır, alamam.Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok." demiş.
Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir'den yardım istemiş. "Kibir, lütfen bana yardım et!",
Kibir "Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin." diye cevap vermiş.
Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş: "Üzüntü, seninle geleyim."
Üzüntü "Of, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var."
Mutluluk da Aşk'ın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki Aşk'ın çağrısını duymamış.
Aşk, birden bir ses duymuş. "Gel Aşk! Seni yanıma alacağım..."
Bu Aşk'tan daha yaşlıca birisiymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, onu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş.
Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşk'a yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu olduğunu fark eden Aşk, Bilgi'ye sormuş:
"Bana yardım eden kimdi?" Bilgi "O, Zaman'dı" diye cevap vermiş.
"Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?" diye sormuş Aşk.
Bilgi gülümsemiş:
"Çünkü sadece Zaman Aşk'ın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir…"
-
Dilim dolaşıyor hep adını andığımda.
Ama senin yüreğine bir söz bıraktım.
Yalnızca bir söz.
Bırak gözlerin yalan söylesin
Bırak dudağında sevgi olmasın.
Bırak cesaretim ellerini tutmasın.
Bırak bir sabah yüreğin benim gözlerimde uyansın
Uyansın ki sonsuzluğuma kazıyayım adını.
Bırak varlığın sevişmesin benimle.
Yokluğunun her kelimesinde.
Yüreğinle sevişir.
Ölüme senin gözlerini öperek giderim.
Son infazını boynuma geçir sevgili.
Kurşunları kelimelere ilmekleyip
Ölüm ol çık karşıma.
-
Gökyüzünde bir bulut olayım
Yağmur olup yeryüzüne yağayım.
Gönül bahçende bir gül olayım
Sen görmeden ben açayım.
Kırlarda lale sümbül olayım
Etrafına kokularım saçağım
Özgürce uçan bir kuş olayım
Gelip pencerene konayım.
Sana aşk şarkıları okuyayım
Bırak da hiç susmayayım.
Kalbimin kapısını sana açayım
Gönül bahçemden sevgi saçayım.
Ben bu aşkta hep olayım
Gönül bahçene ulaşayım.
Senden uzaklarda olmayayım
Kalbinin baş köşesinde olayım.
-
Aşk yeniden
Akdenizin tuzu gibi
Aşk yeniden
Rüzgarlı bir akşam vakti
Aşk yeniden
Karanlıkta bir gül açarken
Aşk yeniden
Ürperen sahiller gibi
Aşk yeniden
Kumsalların deliliği
Aşk yeniden
Bir masal gibi gülümserken
Gözlerim doluyor
Aşkımın şiddetinden
Ağlamak istiyorum
Yıldızlar tutuşurken
Gecelerin şehvetinden
Kendimden taşıyorum
Aşk yeniden
Bitti artık bu son derken
Aşk yeniden
Aynı sularda yüzerken
Aşk yeniden
Rüya gibi bir yaz geçerken
Aşk yeniden
Unutulmuş yemin gibi
Aşk yeniden
Hem tanıdık hem yepyeni
Aşk yeniden
Kendini yarattı kendi
-
Ya hep ya hiç sevgilim
Ya seninle ya sensiz
Olamaz başka biri
Ya seninle ya sensiz
İstersen al at beni
İstersen yarat beni
Dağ gibi deniz gibi
Ya seninle ya sensiz
Olmasa da sevenim
Ağlayanım gülenim
İlk sözüm son yeminim
Ya seninle ya sensiz
İstersen sevme beni
İstersen bekle beni
Taş gibi toprak gibi
Ya seninle ya sensiz
Yalnız bir mevsim değil
Yalnız bir bahar değil
Her zaman her yerde bil
Ya seninle ya sensiz!
İstersen öldür beni
İstersen güldür beni
Gün gibi güneş gibi
Ya seninle ya sensiz
-
hayat
sadece sensiz olmadığım zaman bana zindan gelen
hayat
her gün yeni bir benin kaybına neden olan
hayat
niye yaşıyorum?
senin için,
belki sadece güzel gözlerini görmek,
belki de sadece seni sevebilmek için yaşıyorum!
ellerimdeki mutluluk,
ellerimde olmayan hüznümsün,
gözlerin gözlerimi görse,
kıyametimsin
ellerin dokunmak istese,
yaşam sebebimsin!
hayattan ötesin sen,
benim içinde yepyeni bir yaşam olan sen!
ben,
sadece sana aşık!
sadece sana vurgun!
sadece sana esir!
ve de sadece,
sana tapan birisiyim!
lanetli günlerin büyüsünü bozan sen,
şimdi beni lanetliyorsun!
ama ben,
seni,
sadece sevmedim,
seni hissettim
sana her gün yeniden aşık olmayı becerebildim!
mutluluğum sevincim,
ve hüznüm
ben seni sevdim.
yalnızca seni
-
Ayrılık mı asıl acıtan,
Yalnızlığım mı...bilmiyorum
Aslını istersen uzun zamandır ayırtedemiyorum
Gözlerimde bölük pörçük kelimeler sana dair
Hangisine değsem...çamur
Hangisine değsem...yaş
Hangisine değsem...toz oluyor ortalık
Ben artık diren(e)miyorum...!
Heryer,herşey karanlık,önümü göremiyorum...
Var mı ötesi...
Var mı çaresi...
Hayat üstüme üstüme gelirken
Ben...ses çıkar(a)mıyorum
(içimdeki ateşe rağmen boğuluyor(muy)um...)
Geceleri sabaha erdiremiyorum
Ya da sanırım;
Uyumuyorum...bilmiyorum
Aslını istersen uzun zamandır farkına varamıyorum
Kinci değilim...asla
Ama içim soğudu bikere,içimdeki onca yangın sönmese bile
İflah olmayı beceremez bu gönül...
En büyük hatam,
Kalbinde gerçek aşka yer olmayan birine gönül düşürmekti belki...bilmiyorum
Aslını istersen uzun zamandır neden aramıyorum
Bi garip hüzünlerde,
Bi garip derinliklerde,
...sadece ağlıyorum...
-
artık camlarda nöbette değilim
gelmeyeceğini biliyorum...
ben bile bana dönmezken
sen nasıl döneceksin ki
ellerin artık benden uzakta
gözlerin başka gözlere tuzakta
birgün karşılaşsakta
artık o gözleri istemeyeceğim
sen gittiğin gün ben bittim
hayatın dibindeyim iftahar et
bigün gülecekse gözlerim
seninle olmayacak bunu idrak et
gelme desemde inanma
aslında her 'gelme' demeler 'gel' demek anla
sevmeyeceksen beni eski aşkla
gelme artık gelme,gelme...
beynim artık bekleme diyo
kalbimse bigün dönecek bekle
birgün bu ümit biterse
işte ozaman ölümüme gerekçe
gel ne olur gel
gelirsen hayat cennetim olur
gelmezsen cehennemim
-
İstemem sevgili yüzüme gülme
Eğer ki sonunda ağlatacaksan
İstemem sevgilim ümitler verme
Sonunda dünyamı karartacaksan
Ben aşkı ölümsüz bilenlerdenim
Bir ömür boyunca sevenlerdenim
Ellerin ellerime değmesin derim
Eğer ki sonunda bırakacaksan
Gönüle vurulmaz asla bir kilit
Seveni öldürür kırılan bir ümit
Sevgilim yanıma yaklaşmadan git
Eğer ki sonunda ayrılacaksan
-
Kaç kere yaşadım ben bu romanı
Ne zaman sevdimse ayrılık vardı
Hep kendim kuruttum gözyaşlarımı
Ne zaman sevdimse yalnızlık vardı
Sen de git bırak git beni düşünme
Kader de, hayat de boş ver üzülme
Alıştım hasretin her türlüsüne
Ne zaman sevdimse ayrılık vardı
Alıştım kaderin her cilvesine
Ne zaman sevdimse yalnızlık vardı
Yaşamadım gitti gönül tadında
Nelerden vazgeçtim senin uğrunda
Seni de kaybettim yol ortasında
Ne zaman sevdimse karanlık vardı
Ne zaman sevdimse pişmanlık vardı
-
hayatın devraldığı
sessiz bir özsudur acı
birikir yüreğinin kıvrımlarında
ve ağar gözlerine ağır ağır
bulutlar yere inmiştir artık
ya da gurbettesindir
unutma
bir hayalet gibi kapındadır
yalnızlık denen şey
ufkun kararabilir birden
için çölleşebilir
kaçışın bile bir adımdır
ya da dönüşündür kendine
unutma
Her sayfası kederle kararan
bir hüzün defterine döner günler
ve her sabah "merhaba hüzün"
"merhaba yalnızlık"
diyerek başlarsın hayata
ama hayat bağışlamayacaktır seni
unutma
Üstelik günlüğü yoktur hüznün
hiç bir zaman da tutulmayacaktır
serüvenlerin yorgun yeniği
elleri titreyen yaşlı bir kadındır hüzün
ya da hasta bir tanıdıktır ancak
hepsi o kadar
unutma
-
zehir zemberek sözler sarf ediyorsun
hiç düşünmeden
hani sanki varmış gibi
gelmişsin de gitmişsin gibi
dönmeyeceğim diyorsun
heveslenme
sen değil
ben geldim sana
bu nedenle ben giderim
unutma
ve anlam yükleyemeyeceğin kadar
ırak bu sevda sana
darmadağın bir şiirsin bundan sonra
tırnak içinde kaldı yaşadıklarımız
hadi utanma bir nokta gönder bana
ki virgülleri boşlukta kalan
hiç yazılmamış kelimeleri defnedelim
bir daha merhaba demeyecek kadar çok
sana kırgınlıklarım
ve artık bittiğin anlardayım
yeter bu sevdanın zifiriliği
fazlasıyla siyaha boyandım
gönderdiğin son şarkıya akıttığım yaşlarla
üzerime bıraktığın kirlerini arıttım
daha söylenecek çok şey var aslında
ama bilirsin yakışmaz dudaklarıma
artık yokluğun bana gerçek
varlığım düş olsun sana
şimdi kaldırıyorum sevdana eğilmiş başımı
hadi al alnıma bıraktığın dudaklarını
al ve git
canımda öz
dilimde sana dair söz kalmasın..
-
Duyarsızlığa isyanım var arkadaş
Zorluyor vicdanımın sınırlarını yoksulluk ve duyarsızlıklar
Ne bir çare var nede çareyi arayan
Yüreklerdeyse sesiz bir bekleyiş var
Dalgalanıyor göklerde ay yıldızlı bayrağım
O bile melul melul ve hüzünlü
Dalgalanışında bile bir başka hüzün var
Yok olmuş gündüzler akşamları da aynı
Mutluluk kalmadı insanlarda hele de o çocuklar
Sofralar boş bomboş kalmış umutlar
Bir bir sarardı yüzlerde bakışlar döküldü birer birer yapraklar
Hani dört mevsimi yaşardı yurdum
İnsanlar hep sonbaharı kışı yaşadılar
Yürekler katılaşmış gülmeyi unuttuk
Hiçbir şeyin tadı bile yok artık
Çorbasında bırak yağı tuzunu bile çaldılar
Hani üç öğün yemeği bir öğüne bile muhtaç kaldılar
Hadi anlatın dediklerim doğrumu yoksa yalanmı
Yoksa bir politikacı edasıyla mı konuşuyorum
Yoksa bir ideoloji mi satıyorum ben
Yoksa yaptığım siyasetmi adını siz koyun
Utanmayın, çalmaya devam edin yalan sazınzı
Daha ne kadar inleyecek bu millet bu vatan
Nerede sosyal demokratlar nerede sağcısı Nerede solcular.
Nerede muhafazakarlar nerede milliyetçi diye geçinen o yobazlar o riyakarlar
Siz mi yalan söylediniz yoksa yalancı olan dilleriniz mi
Bu mu benim ülkem bu mu vatanım
Sancı çeker olmuş toprağım yerindeyse rahat değil şehit yatanım
Ne sevgi kaldı nede aşk denizleri doldurur olmuş riyakarlık seli
Hey gidi Mustafa Kemal sen gittin gideli hala perişan bu millet
Düzelmedi halli gülmedi yüzü ne kudreti kaldı nede dayanacak taakat
Ah bir ayıltıla bilse o damarlardaki sarhoş kanı
Namerde muhtaç olma dedin koyma yurduna düşman
Biz dışarıda beklerken içerden yıktılar menfaat ve ihtiras düşmanları
Hani yeni bir dünya kurulsa kim yürütecek bu gemiyi
Kim yönetecek senin gibi bu ülkeyi kim
Yuvalar mutsuz kalmış, insanı mutsuz mevsimler mutsuz
Yazan Şebap mutsuz okuyanı mutsuz
Boyun bükmüş ağaçlar her köşesine örmüş örümcek ağını
Sesiz kaldıkça bu millet bitmez bu eziyet ve zulüm
Köstebeklerse yine üreyecek kervanını yürütecek bir bir
-
Susuyorum .......
Seni uzaktan sevmeyi kaybetmemek için
Susuyorum.......
Her zaman olduğu gibi, konuşmuyor dilim, anlatmıyor gözlerim seni nasıl
delice hiçbir karşılık beklemeden sevdiğimi
Belki de kelimeler yetersiz kalıyor , vermiyor sevgimin değerini . Belki de
bakışlar anlamsız kalıyor düşüncelerimin yanında , belki de gönlüm seviyor
bu acıyı, tatlı geliyor yüreğime seni karşılıksız sevmenin acısı
Çözemiyorum....... ve
Susuyorum......
Seni uzaktan sevmeyi kaybetmemek için
Susuyorum ......
Sevdaya susamış kalbimin çığlıklarını içime gömerek
Susuyorum .....
Hançer gibi saplanmış düşüncelerimi beynimden silerek
Susuyorum .....
Düşmanca bakışlarının fırtınasına göğsümü gererek
Susuyorum ......
Seni uzaktan sevmeyi kaybetmemek için
Susuyorum .......
Sana bu güne kadar tek kelime söylemeden sustum.......
Beni sevmediğini bile bile sustum.....
Seni karşılıksız sevdiğimden sustum.......
Ve yine
Seni uzaktan sevmeyi kaybetmemek için
Susuyorum ...
-
Ölsem de bu sevda bitmez demiştin
Ben aynı aşığım senden ne haber?
Dönüşü olmayan yolda mı kaldın?
Dağların ardında çölde mi kaldın?
Yoksa yabancı bir kolda mı kaldın?
Ben aynı yerdeyim senden ne haber?
Ağladığın günde mendilin oldum
Karanlık gecende kandilin oldum
Aşığın esirin, sevgilin oldum
Ben aynı sevdalı senden ne haber?
Ne zaman baksam gazetelere
Aşk dolu bir şiir okumak isterim
Varsın Ümit’ten olsun
Varsın Nazım’dan
Fark etmez
Okurum okurum
Ellerimdesin! …
Ne zaman baksam resimlere
Bir genç kız, bir delikanlı görmek isterim
Varsın bir sahilde
Varsın bir ormanda
varsın bir odada çekilmiş olsun
Fark etmez
Bakarım bakarım
Dudaklarımdasın!
Kaç kere yaşadım ben bu romanı
Ne zaman sevdimse ayrılık vardı
Hep kendim kuruttum gözyaşlarımı
Ne zaman sevdimse yalnızlık vardı
Sen de git bırak git beni düşünme
Kader de, hayat de boşver üzülme
Alıştım hasretin her türlüsüne
Ne zaman sevdimse ayrılık vardı
Alıştım kaderin her cilvesine
Ne zaman sevdimse yalnızlık vardı
Hasretin bir yangın avuçlarımda
Ayrılıp gittiğin o günden beri
Ararım gölgeni boş duvarlarda
Ayrılıp gittiğin o günden beri
Sensiz diken oldu başımda yastık
Mutluluğu hangi dolaba astık
Odamda ne varsa yüzleri asık
Bu nasıl bir duygu bilemiyorum
Kimseye ayrıldık diyemiyorum
Adını kim sorsa eziliyorum
Ayrılıp gittiğin o günden beri
-
Anlattıkca kış vuruyor satırlarıma
Anlattıkça üşüyor anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun orada mısın
Var mısın yok musun
Bir tek şeyi unutma
Seni sevdim ben.
Yanarak yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak.
-
Acı veriyor sensiz geçen günler bana,
Seni bir kere görsem çok mu bana?
Sensiz geçsede günlerim burada,
O güzel gözlerin hep aklımda.
Gözümün önünden gitmiyor suretin,
Hep aklımda o güzel gözlerin.
O güzel gözlerini görmeliyim,
yoksa hasretinden öleceğim
-
Beni bir mevsime benzetmek istersen eğer
Sonbaharım.
Kimi zaman köşeden gülümseyen bir güneş olurum
Kimi zaman döne döne düşen bir yaprak.
Kimi gün usul usul yağan bir yağmur olurum
Kimi gün deli deli savuran bir rüzgâr.
BEN SONBAHARIM.
Beni bir çiçeğe benzetmek istersen eğer
Çiğdemim.
Sapsarı rengiyle içini ısıtan
Koparmak istersen ellerini kanatan
Erişemeyeceğin kadar derinde
Korkacağın kadar narin.
BEN ÇİĞDEMİM.
Beni bir renge benzetmek istersen eğer
Griyim.
Ne beyaz kadar saf berrak ve katkısız
Ne siyah kadar net kasvetli ve asil
Tam ikisinin ortası.
BEN MAVİYİM
Beni bir kavrama benzetmek istersen eğer
Sevgiyim.
Bir bebeğin gülüşü kadar içten
Güneşin doğuşu kadar sabit Gecenin rengi kadar etkileyici
Yaşam kadar ürkütücü.
BEN SEVGİYİM.
YA SEN ?
-
Siz beni halâ anlayamadınız .
Ve anlamayacaksınız çağlarca da...
Hep tutturmuş 'Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u' diyorsunuz.
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz .
Mustafa Kemâl'i anlamak bu değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.
Bırakın o altın yaprağı artık,
bırakın rahat etsin anılarda şehitler.
Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin.
Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin ?
Mustafa Kemâl'i anlamak yerinde saymak değil.
Mustafa Kemâl'in ülküsü, sadece söz değil.
Bana, muştular getirin bir daha,
uygar uluslara eşit yeni buluşlardan..
Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı ?
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı ?
Mustafa Kemâl'i anlamak avunmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.
Halâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
halâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz .
Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın !
Uluslar, feşine çıkıyor, uzak dünyaların..
Mustafa Kemâl'i anlamak gözboyamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil..
Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız ;
laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil.
Bilim ağartsın saçlarınızı.. Kitaplar..
Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar...
Mustafa Kemâl'i anlamak ağlamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.
Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü..
Görüyorum ki, halâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş,
birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken.
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen ?
Mustafa Kemâl'i anlamak itişmek değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.
Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla.
Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla.
Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister,
paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter !
Mustafa Kemâl'i anlamak aldatmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil..
-
Sen gidince içim yandı ilk defa
Ateşinle yanarım Yağmur gözlüm
Resmine baktıkça çekerim cefa
Aşkımıza ağlarım yağmur gözlüm.
Yıllardır beklerim resmin elimde
Kokunu ararım her saç telinde
Sevdan bitmiyor şu gönül evinde
Sevgimizle yaşarım yağmur gözlüm.
Sen yaşarsın ılık ılık kanımda
Gezersin bir gölge gibi yanımda
Hayallerin vardır her bir anımda
Hayalini sararım yağmur gözlüm.
Aynada bakarsın her gün yüzüme
Hatıran doludur geçmiş mazide
Maziyi bırakıp gittin kalbime
Hatıranı ararım yağmur gözlüm..
Sormadan girerdin gizli saklıma
Her neye el atsam düştün aklıma
Dalarım geçmişe varmam farkına
Anılarda yaşarım yağmur gözlüm.
Göğsümde duruyor sıcak nefesin
Hep kulaklarımda çınlıyor sesin
Aklımdan çıkmıyor yağmur gözlerin
Gözlerine bakarım yağmur gözlüm
-
Kimsin nesin
Nerden geldin bilmiyorum ama
Hayatıma girdiğin o günden bu güne
Çok şey değişti
Aslında senin kim olduğunu azda olsa biliyorum
Kimisi senin için onun adı aşk diyor
Kimisi de sevgi
Ama ben onlardan
Farklı düşünüyorum
Kendi kendime düşünüyorum da
Sen aşksan
Bir dağın doruğundaki ulaşılmaz bir çiçeksin
Eğer sen sevgiysen
Herkesin kolay kolay
Elde edemediği bir şeysin
Ama bana kalırsa sen
Ne aşk nede sevgisin
Yüreğimin köşesinde açan harika bir şeysin
Sevgiyle sulanan aşkla büyüyen bir tomurcuk
Kimsin nesin nerden geldin hayatıma
Ne istiyorsun benden
Demicem
İyi ki girmişsin hayatıma
İyi ki gülüm
-
Ne öpmelerdir yüreği serinleten ne de gelmeler...
Sonsuz bir ümitsizlik sarar sarmalar bedenimi yüreğim üşürken...
Delidir sevmelerim, delidir özlemlerim bu gönül bende varken...
Ha bugün, ha yarın derken geçti zaman...
Bu son demidir ömrün kayıp gitti elimden an...
Benden geçti artık, ensemde hissediyorum o melun nefesi...
Ne sevmeler yakın artık bana ne yarin sesi...
Sanırım konacak dudaklarıma o soğuk nefesi...
Bir veda busesi sessizliğinde içeceğim ecel şerbeti...
Şimdi bir hazan mevsiminin tam ortasında durmuş bakınıyorum...
Beklentiler sona ermiş, hasat kaldırılmış tarladan...
Ürün varmış, yokmuş, ne tasa ne gam...
Arkamı dönüp bakmaya korkuyorum,
Elimde kalan bir yığın hatıra...
Boş bir çerçeveden bana gülümseyen, yarım kalan
Korkuyorum tıpkı küçücük bir çocuk gibi
Ve... öylesine üşüyorum ki yalnızlığımda
Kat kat örtsem de üstümü çenelerim birbirine vuruyor
Ve sessiz çığlıklar atarak, yastığa gömüp başımı,
kimseye duyurmadan ağlıyorum...
Gözyaşlarımı içiyor acımasızca geceler...
Sabahlara gülümseyen bir maskeyle kalkıyorum
Nasıl bir şeydir yürekte gülümsemek...
Hiç dikkat etmedin mi gözlerime...
Gülümsemelerim takılıp kalmış dudaklarımın bir köşesine...
Sanırım bir kavşakta durdu ve beni es geçti hayat
Kim bilir, belki de korkularımın esir aldığı bir meczup,
Bir yaralı ceylandır kalbim...
Anlaşılan korkuların esiriyim ben,
Yaşamak nedir bilmeyen...
Keşke hançer yarası, kurşun yarası olsa söylenen...
Yürek yarası berbattır, ölüme götüren...
Amansızdır, iyileşmek nedir bilmeyen...
En kötüsü değil midir o dediğin,
Tavsiye edersin bilmem neden...
Yaşamak... Ölmek... Sürünmek...Kanamak...
Susamak...Sus-mak...Sus-turulmak...
Öylesine çoğaldı ki yalnızlığımda kimsesizliğim...
Kendi kalabalığımda boğuluyorum şimdi de ellerim havada...
Teslim bayrağını çektim artık, ne umudum kaldı ne de sevda
-
Ne lüks arabalar ne sporlar
Sadece bisiklete binmek istiyorum seninle neşeli çığlıklarını duymak ha düştük ha düşeceğiz diye.
Ünlü bir şarkıcı olup herkesin beni dinlemesini değil bir deniz kıyısında
ateşin önünde fısıldamak istiyorum şarkımı makamlı makamsız.
Lüks lokantalar vitrinde yemek gibi geliyor bana İnan arabesk değil yarim
ekmek arası kaşarı kolayla paylaşmak istiyorum seninle.
Tüm kitapları okuyup yazarlarıyla tartışmak değil gece yatağımızda sarmaş dolaş okuyup tartışmak bir kitabı.
Senin fikirlerinle benimkileri yoğurmak benimkilerle seninkini.
Bir sır vereyim sana insanlar bilmiyorlar ama ruh sevişir bedenden önce.
Geceler bizim.
Ne su yatağı ne mobilya yatak odasında.
Yer yatağı sıcak gelir hep bana ve çiçek aldırma odayı oksijensiz bırakır çiçek diyenlere.
Onlarca yastık istiyorum yatak odamıza rengarenk aldırma zevksiz olur
diyenlere zevkli içten duygu anlatımıysa herhangi bir konuda zevksiz bir şey yapamayız.
O kadar yoğun ki duygularım sana.
Ne lüks villalar istiyorum onlarca odalı ne dev malikanene yalı.
Duvarı olsun yeter metrekaresi önemli değil.
Bak bir sır daha eşlerin mutluluklarını huzursuzluklarını karakterlerini geçmişlerini bir evin duvarı anlatır.
Bomboşsa duvarlar ruh yoktur ikisinde de.
Sadece yetmiş seksen yıl yaşayacaklardır zaten.
Bizim fotoğraflarımız olacak en sevgili anlarımızda çekilmiş.
Mutlaka gülerken.
Senin bana benim sana hediyelerimiz olacak çirkin de olsa kendi elimiz değmiş resimler olacak.
Belki alçı kalpler belki bir senin bir benim boyalı ellerimizle kaplayacağız duvarımızı rengarenk.
Duvarlarımız yalan söylemeyecek buram buram yaşam sevgisi kokacak.
İnsanlar mutsuzlar sevgili her şeye açlar ve doyumsuzlar.
Bense bir tek seni istiyorum bir tek seni.
Çünkü sen benim her şeyimsin SEVGİLİ.
-
Giden Sevgiliye
Nasıl bir gidişti ki bu?
Nereye gidiyordu bu yolun sonu?
Aşkımın, sevdamın karşılığı bu muydu?
Olanlar benim sonum muydu?
Bana gülüm derdin, çoğu zaman
Doğru söylemişsin, gülündüm!
Çünkü; gülüm ömrü d azdı
Tıpkı benimki gibi..
Askere gidecektin ve korkuyordun
Beni burada bırakıp gitmekten
Ne yaparım ben sensiz diyordun.
Şimdi sıra bende ben sensiz ne yaparım?
Zaman geçer mi sanıyorsun?
Geceler sabah olur mu sanıyorsun?
Bu can sensiz durur mu sanıyorsun?
Sana olan sevgim tükenir mi sanıyorsun?
Benim tek arkadaşım geceler oldu artık!
Çünkü o, bana yaşatmıyor ihaneti, acıyı
O bana yaşatmıyor insanların yaşattıklarını
Ve yine o, bana yaşatmıyor arkaya bakmadan gitmeleri
Sen benim her şeyimdin
Sen sevdam, göz bebeğimdin.
Sen aşkımdın, yaşama sebebimdin.
Ama yine de giden sendin, sendin..
Ayrıldığımızda gökyüzü kararmıştı
Çünkü o bile üzülmüş, istememiş
Gayret göstermişti yağmur tanesi dökmemek
Sevdamızı suyla akıtmamak için
Herkes anlamıştı da
Sana olan sevgimi
Sen neden ısrar ediyordun
Neden anlamıyordun neden aldırmıyordun..
-
Yeşil pencerenden bir gül atıyorum sana
Işıklarla dolsun kalbimin içi.
Geldim iste mevsim gibi kapına
Gözlerimde bulut saclarımda çiğ.
Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak
Ben aşkımla bahar getirdim sana.
Tozlu yollardan geçtiğim uzak
iklimden şarkılar getirdim sana.
Şeffaf damlalarla titreyen ağır
Goncanın altında bükülmüş her saksı
Senindin dallardan süzülen
Seni niçin yasemin karanfil zambak.
Bir kus sesi gelir dudaklarından
Gözlerin gönlümde açar nergisler
Düsen bin öpülür yanaklarından
Mor akasyalarla ürperen seher.
Pencerenden bir gül attığın zaman
Işıklarla dolacak kalbimin içi.
Geçiyorum mevsim gibi kapından
Gözlerimde bulut saçlarımda çiğ.
-
Öksüz bir çocuk misali,
Öyle muhtacım sevgine.
Seni sevmek bilirim ki,
Ateşten gömlek tenimde...
Geç kalan sevdalar kadar,
Acı var mı yeryüzünde?
Seni sevmek kolay değil,
Boynum şimdi kıldan ince...
Sevdanın tükenmez zehri,
Ilgıt ılgıt benliğimde.
Neye yarar feryat figan?
Gün batıyor yüreğimde...
-
Gözyaşlarım ziftvari.
Gün neden yüzünü göstermiyor,
Sebebi şimdi belli...
Farkettim ki ben gibi
Çekemiyor sensizliği
O benden, ben ondan saklıyoruz
Hasretin hançerini...
Aşikar olan şu ki,
Döndüğünde bulamayacaksın !
Ne günü,
Ne de beni....
-
Yalnızlıklar,
Nasıl yaşanabiliyorsa
Kalabalıklar ortasında...
Sevgin de öyle yaşar,
Sevilmelerden uzakta...
Kor ateşler üzerinde
Sonsuzluğa yürümek bu,
Yansan da
Kül olsan da !
-
Aksamüstüne dogru, kis vakti;
Bir hasta odasinin penceresinde;
Yalniz bende degil yalnizlik hali;
Deniz de karanlik, gökyüzü de;
Bir acayip, kuslarin hali.
Bakma fakirmisim, kimsesizmisim;
- Aksamüstüne dogru, kis vakti -
Benim de sevdalar geçti basimdan.
Söhretmis, kadinmis, para hirsiymis;
Zamanla anliyor insan dünyayi.
Olürüz diye mi üzülüyoruz?
Ne ettik, ne gördük su fani dünyada
Kötülükten gayri?
Ölünce kirlerimizden temizlenir,
Ölünce biz de iyi adam oluruz;
Söhretmis, kadinmis, para hirsiymis,
Hepsini unuturuz...
-
ölürsem
henüz bir kızım olmamışken...
beni anımsa ara sıra
hayatı bırakma
ben yapamadım
tutunamadım
sen unutma...
yaşamayı sevdiren güzellikleri düşün ,
ve birgün ;
ben yanında yokken
olur da başkasını seversen
olur da bir kızınız olursa
düşlerimizdeki ismi ver kızına...
eminim senin kadar güzel olacaktır yüreği,
ve eminim bakanın içini ısıtacaktır gözleri...
hiç üzmeyecektir sevdiğini
senin beni hiç üzmediğin gibi...
yüreğine iyi bak sevgilim
gün geceye dönüyor
içinde bir huzurla dalacaksın yine uykuna
kayıp giderken ellerim gecenin tenhasında
son kez seni seviyorum diyemesemde sana
duyacaksın, hissedeceksin beni yüreğinde nasıl olsa.
-
Seni Anlatmamı İsteselerdi
Benden, seni anlatmamı isteselerdi, bir yürek anlatırdım içimde koskocaman bir dünya, dünyada kocaman bir fener ve sevgi yolu aydınlatan.
Deselerdi yaz onu;
yazardım en güzel şiirleri dilsiz istekleri dipsiz kuyu sarınçlarında yuvarlanan aşkları. Yazardım parmaklarım morarıncaya kadar yazardım, yüreğim yorulup duruluncaya kadar.
Deselerdi çiz onu;
çizerdim dünyayı, dünya her tarafı yediveren gülleri yedi renk açan, en mevsimsiz çiçeklerin açtığı nakışlı oyalı özenli bir dünya ve korkardım kendi çizdiğim dünyaya dokunmaya, korkardım çiçeklerin yaprakların solmasından.
Deselerdi kim O?
O derdim o işte yüreğinde deryaları taşıyıpta tek bir dünyalıya konuşamayan, o sınırsız sevgi deryasında yelken açıp giderken sevgisini utangaç kişiliğine gömen biri idi.
Ve O derdim;
Beni sabahlara kadar kendisini düşünmek zorunda bırakan insafsızın biri. O konuşsa yüreğindeki allı tebessümlerde kaybolurdum, konuşsa yanmadan yıkılmadan söndürürdü beni derdim. O;ki benim başımı döndüren, görmediğim kadar özlediğim, özlediğim kadar dokunamadığım, dokunamadığım kadar ürkek...
Ve O derdim;
Yaşayıpta yitirdiğim değil yaşamayıpta bilmek istediğim, konuşmasını beklediğim,hasretlendiğim, hasreti ile eridiğim, yanımda iken bile özlediğim, gittiği yolu kıskandığım, aydınlık günlerimi aradığım.
O derdim... Özlenen derdim.. kısaca (......) derdim...
O özlenenlerin en güzeli...
-
sabaha kadar oturdum bu gece
hayatımın bundan sonrasını
seninle mi yoksa sensiz mi geçirmek istediğimi düşündüm
iki düşünce de eşit ağırlıktaydı
sadece zaman zaman beraber olmak ağır basıyordu
sensiz nefes bile alamayacağımı düşünüp
bugüne kadar sen olmadan boşa geçirdiğim zamanlara ağlıyordum
sensizlik çok ağır bir yük oluyordu omuzlarımda
taşıyamıyor sana gelip bu yükü tamamen üstümden kaldırmak
bütün acılarımı bitirmek
bir dakika bile olsa o mutluluğu yaşamak istiyordum
eminim ki o bir dakika bir ömre bedel olurdu benim için ..
o anda ölsem de farketmezdi artık
belki seni başkasıyla paylaşma korkusu bunları düşündürüyordu
beynimi kemiren kıskançlıklarım itiyordu beni sana
benim olmalıydın ...
ben seni bu kadar çok severken sen başkasına ait olamazdın ..
ben başkasının olsam da sadece seni seviyordum ama sen öyle olmayacaktın
belki başkasını beni sevemediğin kadar seveceğin korkusu bu kadar bağlıyordu beni
zaman zaman da senden ayrı olmak istiyordum
bugüne kadar yaşadıklarım ayrı olmam gerektiğini söylüyordu
HATA bir kere yapılırdı .. ikincisi yapıldığında ise bu hata olmaktan çıkıp
alışkanlık haline gelmiş oluyordu ve sen alışıktın beni bu derece üzmeye
gizli bir zevk mi alıyordun bilmiyorum ..
intikam mıydı sana yaptıklarıma ya da yapmadıklarıma karşı ?
korkuyordum başıma daha kötülerinin geleceğinden
ömür boyu üzüleceğimden korkuyordum
hiç sevmediğinden .. sadece elde etme arzusu olmasından korkuyordum
bu aşkın bitmesinden .. beni kendinden nefret ettirecek şekilde davranmandan
senden nefret etmekten korkuyordum ..
beni tekrar kıskançlık krizlerine sokmandan
karşıma geçip acı çekmemden zevk alır gibi gülmenden korkuyordum
bir başkasına DAHA sevgi sözcükleri söylemene dayanamazdım artık
bir daha bütün hayallerimin yıkılmasına dayanamazdım
korkularım mı ağır bastı bu gece yoksa
sana olan ucunu bucağını göremediğim kadar büyük sevgim mi ben karar veremedim
ben bahanelerimin arkasına sığınıyordum sana göre
seninse bahanelerin benimkilerden daha çocukça daha inanılmazdı
sana göre ben yoktum .. olmadığım zamanlarda
sevdiğini söylediğin insanı .. beni ..
bu kadar kolay silmek hakkındı .. nasıl olsa ilkinde sesini bile çıkaramamıştı
seviyordu ikinci kere kabul etmişti .. güveniyordu herşeyiyle sana aitti
ve ne yaparsan yap hala sana ait olacağından emindin ..
bu gece sabaha kadar düşündüm ...
BİR İNSANA EN FAZLA KAÇ KERE ŞANS VERİLEBİLİRDİ ?
hiç bir yanıt bulamadım
bir başkası olsaydı düşünmeden .. asla .. derdim
ama o .. O bir başkası değildi ...
emindim ! O bu derece sevebileceğim tek insandı ..
hiç bitmeyen bir aşkla bağlı kalacağım tek insan ..
hayatımda onun gibi birisi çıkmayacaktı karşıma
her zaman dediği gibi belki onu benim kadar seven de olmayacaktı
beni en çok üzen de bu oluyordu belki
kimse ona hakettiği değeri veremeyecekti
bir annenin bebeğine baktığı yumuşacık bir sevgiyle kimse bakmayacaktı ona
ama o çok daha fazlalarını hakeden bir melekti benim gözümde
çok kısa zamanda beynime yerleşen onun kusursuz bir insan olduğu fikri
hayatımın sonuna kadar – ne kadar yanlışını da görsem – hiç değişmeycekti biliyordum
hiç kimse onun yerini almayacaktı .. alamazdı ki ..
belki O da bana bir çok kere sanş vermişti ve farkında değildim..
ben de yeni farkına varıyordum bunun
kaç insan tamammül edebilirdi ki böyle bir ilişkiye
adı ilişki bile olmayan bir ilişkiye
buna rağmen defalarca benden vazgeçmeyeceğini ve sevdiğini söylemiş
hala da söylüyordu
yoksa bu da inanmak istediğim yalanlarından birimiydi ?
sabrı .. şefkati .. onun benim gözümde daha da büyümesinin tek sebebiydi belki de
bana yaşama sebebimsin .. zorluklara göğüs germemi sağlayan tek insansın dediği hiç aklımdan çıkmıyor .. düşündükçe ağlıyor .. bu insanın kıymetini bilememek bir kere daha acıtıyordu içimi ..
hataların yarısı ondaysa .. yarısı bendeydi biliyor ama kabul etmek istemiyor bütün suçu ona yüklemek istiyordum ..
ben nasıl onun yaptıklarını haketmediysem
o da benim yaptıklarımı hiçbir zaman haketmedi farkındaydım ..
bu gece senin şerefine içtim
ve birbirine hiç uymayan .. beni de anlamsızlaştıran şarkı sözlerini senin için söyledim ..
bir tanesinde AŞKIN BENDE ÇIKMAZ SOKAK ÇÖZÜLMEYEN DÜĞÜM GİBİ derken seni hatırlıyorum
diğerinde ise İÇİMDE ÖYLE GÜZELSİN Kİ ONU KİRLETMEYECEĞİM SENİNLE derken ağlıyorum ..
o kadar uzundu ki bu gece .....
seninle yaşamak mı ? sensiz her gün ölmek mi ?
sen beni öldürür müydün yanında olsam .. yoksa yaşama sebebim mi olurdun ?
sensiz yaşayabilir miydim ?
bir ömür varlığıma tahammül edebilir miydin ?
ben senin nefesini hissetmeden daha ne kadar dayanabilirdim ?
senin için herşeyimden vazgeçebilir miydim ?
sen benim herşeyim miydin ?
ben senin herşeyin olabilir miydim ?
sorularımın hepsi cevapsızdı ...
burda olsaydın ..
belki de beni etkileyecek bişeyler söyleyip fikrimi değiştirebileceğini düşündüm
iyiki yoktun .. keşke olsaydın ...
-
Bir köy öğretmeninin yaşadıkları
Emmi, Karlı dağların tepesinden
Soğuk suların gözesinden,
Dağların bittiği,ufukların tükendiği yerden,
Köyümü sana anlatayım mı?
Yaya yürünen karlı yolları
Geçiyor insanların sabırla şükürle yılları,
Gelmeyecek yolcuyu bekleyen gözleri
Mustafa emmiyi İsmail dayıyı sana anlatayım mı?
İstersen anlatmayayım yavruların yalın ayağını
Anlatayım sana ineklerini, koyunlarını
Doktoru isteyen yok veteriner arayanı
Çocuklarınsa şamarlandığını anlatayım mı?
Bunların yok başka düşüncesi karınları doydumu
Hele birde bol demlediysen demsiz çayı
Ama sen beceremezsin kırtlamayı
Yeğeninin çektiklerini anlatayım mı?
Defter yok kalem yok, Nasıl okutursan okut
Dimağlara birşeyler ek sonra unut
Ben beceremiyorum okutabilirsen gel sen okut.
Çalışsanda emeklerinin boşa gideceğini anlatayım mı?
Fatma yine dersine çalışmamış,
Murat kalemsiz gelmiş,
Ali defterini evde unutmuş.
Bunlardan banane diyemediğimi anlatayım mı?
Yanlızlıkla geçen günlerimi,
Elbisesi yırtık, lastiği delik öğrencilerimi.
Birde beni mektupsuz bırakan EMMİMİ
Vefasız çıkan sevdiklerimi anlatayım mı?
Yinede güzeldir diye kendimi avuttuğumu
Bekliyorum,gelmeyeceğini bildiğim yolcuyu
Zaten kaybedersem birde umudumu
Burada yok olup gideceğimi anlatayım mı?
Ama ben ayakta durmalıyım anlatmalıyım davamı
Eğitmeliyim yarının büyüğü yavruları
Ben erisem bile saçmalıyım etrafıma ışığımı
Sen bilirsin davamı ama sanada anlatayım mı?
Öğretmenim
Yolsuz köye gittin yaya
Gönül verdin çağdaşlığa
Karanlığı del dedinya
Deleceğim öğretmenim
Olur ettin olunmazı
Deldin kaleminle taşı
Bil dedinya bilinmezi
Bileceğim öğretmenim
Karanlığı yırta yırta
Çıkacağız aydınlığa
Işık ol da ak dedinya
Akacağım öğretmenim
Kin gütmedin yüreğinde
Hoş gördün hep densizi de
Her bir cani sev dedinya
Seveceğim öğretmenim
Sor dedinya sen her şeyi
Gör dedinya gercekleri
Yik dedinya hurafeyi
Yikacagim ögretmenim
Kuru ekmek zeytin yedin
Karda kışta sürgün gittin
Bildiğinden hic dönmedin
Ne büyüksün öğretmenim
-
gücün var mi sevgilim
derin sularda inci tanesi aramaya
cesaretin kaldıysa
hala benle aşktan konuşmaya
söyle canim sevgilim
hayat bize oyun oynuyor olabilir mi
yorgun gibi bir halin var
duyguların karışık olabilir mi
sil bastan başlamak gerek bazen
hayati sıfırlamak
sil bastan sevmek gerek bazen
her şeyi unutmak
sanki bu gün son günmüş gibi
dolu dolu yasamak istiyorum ben
her ne çıkarsa yoluma
selam verip yürümek istiyorum ben
sil bastan sevmek gerek bazen
hayati sıfırlamak
sil bastan sevmek gerek bazen
her şeyi unutmak
-
Ey sürüden arkaya kalmis yigit
Arkadasin gitti haydi sen de git
Bak ne diyor ceddi sehidin isit
Haydi git evladim ugurlar ola
Haydi git evladim açiktir yolun
Zalimlere karsi bükülmez kolun
Bayragi çek ön safa geçmis bulun
Ugurun açik olsun ugurlar ola.
Esele bir yerleri örten kari
Ot degil onlar dedenin saçlari
Dinle sehit sesleridir rüzgari
Haydi git evladim ugurlar ola
Haydi git evladim açiktir yolun
Zalimlere karsi bükülmez kolun
Bayragi çek on safa geçmis bulun
Ugurun açik olsun ugurlar ola
Haydi levent asker ugurlar ola
Yerleri yirtan sel olup tasmali
Dag demeyip tas demeyip asmali
Sende ki coskunluga er sasmali
Kahraman askerim ugurlar ola
Haydi git evladim açiktir yolun
Zalimlere karsi bükülmez kolun
Bayragi çek ön safa geçmis bulun
Haydi levent asker ugurlar ola
Haydi git evladim ugurlar ola.
-
Kocaman bir hayat girdi aramıza..
Ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana...
Ölüler özgürdür...
Her zaman yolun sonunu merak ettim, yolun sonuna varınca sen yoktun...
Ben sana yenik düştüm..
Sensizlik çok kalabalık geliyor yüreğime
Taşıyamıyorum....
Öyle birşeyki bu
Yağmurlarla birlikte ağlıyorum..
-
Bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin...
Bu parmaklıklar, bu demir kapılar, bu hava, inan...
Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü,
Bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardır...
Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu.
Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi.
Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim.
Damla damla birikiyor insan.
Damla damla sevgili...
Bir gün akıp gideceğiz hayata...
Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin.
Benim yüreğim sensin simdi, seni vurur durur...
Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.
-
seninle on dakika Cumartesi demek
fesleğen kokuları duymak
kaktüs tarlalarından
başı dumanlı dağlarda
pusuya düşmek
bir tebessüm bırakarak dudakta
on ikiden ölmek
akıp iç denizlerden
dalmak
issiz okyanuslara
aleni kaybolmak iste
unutmak zamanı
sormak göç eden kabilelere
bir yeni doğan kundağında
aklayabilmek seri katilleri
yırtmak kefeni
şaşırtmak musallayı
kanamalı bir hastaya
bulmak az bulunur kanı
atılan onca tarihi
karalamak
mühür vurmak
bilmem kaç yıla
yeşertmek
kırmızı umutları
ıslak, ela bir bakışla
siyah beyaz yüreklerden
yolmak
ayrık otlarını
bir avuç dua ile
durdurmak
tüm yeryüzü savaşlarını
-
Ruhum sesini duyduğunda
Şimşek gibi fırlıyor yerinden.
Yetim çocuklar gibi sana koşuyor.
Kalbinin duvarlarına çarpıp çarpıp düşüyor.
Hayallerim kanıyor yüreğim inciniyor.
Sevinçlerim bir bir dökülüyor gözlerimden.
Bir bilsen kokuna ne kadar aç olduğumu.
Nefesine ne kadar muhtaç olduğumu.
Belki merhamete gelirsin de açarsın kapıyı.
Serenatımı feryadımı duymuyorsun.
Sen benden bir haber başka alemde yaşıyorsun.
Seni her görüşümde benden bir şeyler kopuyor.
Azalarım tek tek sökülüyor bedenimden.
Bir yumak gibi sana çözülüyorum.
İflastayım bende bir şey kalmadı artık
Toptan sana taşındım iltica ettim.
Şimdi kabulünüzü bekliyorum.
Eteklerinde göçebe yasıyorum.
-
Sana Yakın
Bir dostun sıcaklığına
Öylesine
Yaslamak istiyorum ki başımı
Ya omzunu uzat sevgilim
Ya da telleri kopuk
Bir kemanı
Kanadının altına sığınacak
Bir kuş arayan
Eskimiş saçak gibiyim sensiz
Yada bütün balinalarının
Kıyıya vurup intahar ettiği
Bir deniz
Bir hitit çanağıyım
Toprağa gömülü
Ve sen
İlk kazısını yapan
Bir arkeolog ürkekliğiyle
Ellerinin arasına
Al beni
Tek dileğimdir çünkü benim
Sana yakın bir sunay akın
-
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili
O ilkel bir acıdır yaban bir ağrıdır.
Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar
Bu yolculukta artık para tarifeler
Beklentiler randevular taksitler iş
Anneler ve korkular yoktur
Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili.
İnsan başka bir ışığa teslim olur
Daha derinden anlamaya başlar bilgeleşir
Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur
Yükü çok ağırdır kendiyle buluşmuştur
Hem dışındadır dünyanın hem de tam ortasında.
Hindistanda Ganj Nehrinin yakılan
Yoksun adamın hissettikleri de onunladır
Yitirdikleri de.
New York'ta bir sokakta
Kartondan kulübesinde yaşayan kadının
Çıplak yalnızlığı da
Her şey onunladır, ona emanettir sanki
Ama o çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de.
Aşkın kültürlü olmakla bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili
Kanımıza karışan ilkel acı o yaban ağrıyla
Hiçbir kitabın yazamadığı hakikatlere daha yakınızdır
İnan.
Kim demiştir hatırlamıyorum
Aşk varlığın değil yokluğun acısıdır diye.
Belki de bu yüzden ilk gençliğimde
O yoğun aşık olduğum yıllarda
Gözüme uyku girmez dudağımda bir ıslıkla
Bütün gece şehri o karanlık o hüzünlü sokakları dolaşır
İnsanları uykularından uyandırmak isterdim.
Uyanıp içimde derin bir sızıyla uyanan
O derin sancının acısına ortak olsunlar diye.
Aşk çok eski bir şeydir sevgili
Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer
Sevdiğimiz insanların çocuklukları da.
Oradan üvey anneler eksik babalar parasız yatılılar geçer
Ve sonra aşk bütün bunları alır daha da eskilere gider
Hep o ilkel acıya o yaban ağrıya.
İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır
Kimselere veremez sevgisini
Kimselere derdini anlatamaz evlere kapanır.
Bazen denizler kıyılar çeker insanı.
İnsan bu kapılmayı anlayamaz
Oysa
Çok eski bir yerde yaşanmasından korkulup
Vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu.
Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devrilir başka insanlara.
Bir insanın yaptığı bir hatanın
Tüm insanlara yayılması gibi.
İşte şimdi biz de sevgili
Ya olmadık zamanlarda umutsuzluğa kapılıp
Soluğu evlerde alacağız
Ya da denizler kıyılar çekecek bizi.
Nasıl biz başkalarının korkularını taşıyorsak
Başkaları da bizim korkularımızı taşıyacak
Yenilgimizi umutsuzluğumuzu.
Birazdan sabah olacak.
Para tarifeler beklentiler randevular taksitler
İş, anneler ve korkular başlayacak.
Bunlar varsa bizim için geçerliyse
Aşk yoktur ve hiç olmamıştır sevgili.
Birbirimizi kandırmayalım.
Hadi güne hazırlan
Yaşadıklarımızı unutmaya çalış
Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü
Sırlarını cesaretini bilgeliğini ve o ilkel
O yaban ağrısını geri alacak
Bunlar olurken içimiz bir an Üşüyecek
Sonra geçecek.
Hadi oyalanma birazdan yarın olacak.
Aşkta yarın yoktur sevgili.
-
Öksüz bir çocuk misali,
Öyle muhtacım sevgine.
Seni sevmek bilirim ki,
Ateşten gömlek tenimde...
Geç kalan sevdalar kadar,
Acı var mı yeryüzünde?
Seni sevmek kolay değil,
Boynum şimdi kıldan ince...
Sevdanın tükenmez zehri,
Ilgıt ılgıt benliğimde.
Neye yarar feryat figan?
Gün batıyor yüreğimde...
-
Yüreğim katran karası
Gözyaşlarım ziftvari.
Gün neden yüzünü göstermiyor,
Sebebi şimdi belli...
Farkettim ki ben gibi
Çekemiyor sensizliği
O benden, ben ondan saklıyoruz
Hasretin hançerini...
Aşikar olan şu ki,
Döndüğünde bulamayacaksın !
Ne günü,
Ne de beni....
-
Yalnızlıklar,
Nasıl yaşanabiliyorsa
Kalabalıklar ortasında...
Sevgin de öyle yaşar,
Sevilmelerden uzakta...
Kor ateşler üzerinde
Sonsuzluğa yürümek bu,
Yansan da
Kül olsan da !..
-
Şu geçlik baharım solana kadar
Dünyada zamanım dolama kadar
Yadellere gelim olana kadar
Unutma KARA GÖZLÜM Seni Sevecegim
Ömrüme son nokta verene kadar
Unut beni git diyene kadar
Beni sevdigini bilene kadar
Unutma KARA GÖZLÜM Seni Sevecegim
Nişan yüzügünü takana kadar
Mutluluk İmzasını atana kadar
Kara topraga yatana kadar
UNUTMA SEVGİLİM SADECE SENİ SEVECEGİM
-
Gönül defterimden, senin adını,
Silerdim bu kadar, zor olmasaydı
Bana gönderdiğin, mektuplarını,
Yırtardım postacı, darılmasaydı
Sana bağlamıştım, ümitlerimi
Ne yazık soldurdun, hayallerimi
Sana adadığım, şiirlerimi,
Yakardım sevenler, alınmasaydı
Gözüne hapsolmuş, ederim feryat
Bu ne acı, bu ne, çekilmez hayat
Sevmek suçundan da, belki beraat,
Ederdim kalemler kırılmasaydı
Susmayın erenler, siz de konuşun
Ben, beni yıkacak, derdi bulmuşum
Canıma kastedip, alnıma kurşun
Sıkardım yanına, kâr kalmasaydı
Bütün acıları içime atıp
Dertlerime yeni dertleri katıp
Ağzımı sonsuza, kadar kapatıp
Susardım şiirler konuşmasaydı
-
yutkunamıyorum yalnızlığımda aldığım nefesi
sen kokardın yastığımda
odam sensiz gecelerim sensiz
nerelerdesin gönül güzeli nerelerdesin
bir an olsun nefesin nefesimde
içim senle dolardı her gece
yüreğim sana muhtaç
kalbim sana hasret..
-
Ölümsüz asklarin sirrina erdim
Parlayip parlayip söndüm dün gece...
Yüklü bulut gibi bosaliverdim
Gökyüzü agliyor sandim dün gece...
Simsek degil, çakan bendim dün gece!
Adini bin kere andim dün gece...
Çikardim dünyada giydigim postu
Ruhum rüzgâr oldu, dört yene esti...
Ayirdim ilk defa düsmani, dostu
Kanli göz yasimla yundum dün gece...
Bütün ufuklarda yandim dün gece,
Adini bin kere andim dün gece...
Gökleri kum gibi yildiz sararken
Ülker, bir bilinmez burca girerken
Hayâl irmaginda saçin tararken
Bir sen vardin, bir de kendim dün gece...
Sonsuza dek sana döndüm dün gece,
Adini bin kere andim dün gece...
-
UĞRUNA
uğruna feda edecek biri varsa canını.
Oda bendim ne çare anlamadın.
Gözlerimi gözlerinde yorgun başımı
dizlerinde dinlendirmek isterdim
seni bir ömür boyu sevmek seninle
bir ömür geçirmek isterdim.
-
KARANLIK DEĞİLDİ
HÜZÜNDÜ ASLINDA
ÜZERİME ÇÖKEN
SESSİZ ÇIĞLIKLARIMDI
DUYARLARDA YANKILANAN
SENSİZLİĞİME YANAR
SENSİZLİĞİME AĞLARIM
KARANLIK DEĞİL
SENSİZLİK
SENSİZLİKTİ İÇİME ÇÖKEN
ZEHİR OLDU
GÜNDÜZÜM GECEM
SANKİ ÇÖZÜLMEZ BİLMECEM
YOKLUĞUN
YOKLUĞUNDU İÇİME ÇÖKEN.
-
Korkuyorum kayboldum birazda yorgunum
Elimde eskiden kalma bir yara kanıyor
Hüzüne alışmış göz kapaklarım seni arıyor
Bırakma beni kalbim senin icin atıyor
Hadi git bukadar yeter ama dur kapatıyım gözlerimi
Deli ayrılık bu sancılı yannızlık bana koyar
Bıraksanda beni dayanmaz yüregim
Hatıralara baksamda seni arar gözlerim
Bırakma beni öldürür bu yannızlık tüketir beni
Nasıl ayrılıktır bunu göz kapaklarım kapanıyor
Nasıl ugultuyan sesiyle beni delirtiyor
Bu nasıl gidişki beni dım dızlak bırakıyor
Bu nasıl bir gece ki ben beyaz kefenime benziyor
Bırakma beni bu intihar senin icin oluyor
-
bir rüyadır gelir geçer
her aşk bir gün hayal olur
unutulmaz denen günler
unutulur unutulur..”
korkum seni unutamamak değil.korkum,yerini kimsenin alamayacağı,kimsenin dolduramayacağı ve o öyle bir boşluk ki bir yara gibi hep beni acıtacağındandır.korkum seni özlemek değil korkum senli anları özlemek,bir daha o anları yaşayamacağımın verdiği acıyı unutamayacağımdandır.korkum seni sevmek değildi korkum senin yokluğunda seni sensiz sevmekti.
biliyorum bu aşk,bu sevgi ne yaparsan yap sen ne edersen et hiçbir zaman bitmeyecek bende.öyle alıştım öyle bağlandım ki unuturum demek öyle zor geliyor ki bana.unuturum desemde içim buna inanmıyor inadıramıyorum.çünkü hala onu çok seviyorum diye bağırıyor,içimi acıtıyor sevdan.ama bir tek şeyden eminim bu kalp seni hiç ama hiç unutmayacak.bana verdiğin yada veremediğin ne varsa hiçbiri önemli değil sevgin hepsini ezdi geçti bile.sevgin bana yetti de arttı bile.bazen korkuttu bazen üzdü bazen ağır geldi.taşıyamayacağım gibi olduğum zamanlarda oldu.ama ben hep güçlü oldum bu aşkın hatrına.bu sevgiye bana verdiğin hediyeye saygı göstermek zorundaydım.onu bir paçavra gibi çöpe atamadım atamazdım.öyle derine işlemişsin ki seni sen bile kopartamazsın ordan.çalamazsın bir hırsız gibi arsızca.ne olursa olsun,şartlar ne olursa olsun seni hep sevdim hep seveceğim.acı içinde kıvransamda,acıdan bitkin yorgunda olsam seveceğim.biliyor musun? hayatımda herşeyden ama herşeyden en çok değer verdiğim insanların bile önüne geçtin birden, oturuverdin öylece gönül tahtıma.seni orda buldum.birden yerleşiverdin sormadan,olur mu demeden.söylesene söylesene be sevgili şimdi ben seni nasıl kopartır, atarım ordan.böyle derin böyle acılı seviyorken.kalp yangını kötü şeymiş be sevgili.yürek söndüremez olurmuş sonunda.yanar yanar da için acılar içinde kıvranır da bir şey yapamaz olurmuşsun.çaresizlik seni hergün yer bitirirmiş.dokunamazmışsın,incitemezmişsin sen incinsende,sürünsende acıdan,söküp atamazmışsın onu içinden.hele o aşk imkansızsa…
-
Öznesiz cümleler kurmaya alışmıştım ben oysa…
Yalnızlığıma, ıssızlığıma sahip çıkmıştım onca kalabalığın arasında..
Korkularımdan korkmamayı öğreniyordum yavaş yavaş.
Hayallere düşlere sığınıp onlarla avunuyor, küçücük mutluluklara, hayata dair geçici heveslere sarılıp gülümseyebiliyordum.
Geride bırakmıştım bütün hüzünleri, ertelenmişleri, yaşanmışları, yarım kalmışları.. Yürüyordum ardıma bakmadan kendi yolumda. Geçmişin izleri bazen takılıyordu ayaklarıma bir yerlerde, ama ben aldırmadan yürüyordum işte..
Sevdaya dair hikayelerin noktasını koymuştu hayat yıllar öncesinde. Ben de çaresizce boyun eğmiştim ona.
Bence mutluydum ben kendi kendimle..
Hiç beklemediğim bir zamanda, ansızın çıktın yollarıma.
Yalan mıydın sen?
Yalan.. Bunca ısıtabilir miydi ruhumu? Bunca işler miydi sevdanı yüreğime? Geçmişin izlerini silip, doldurabilir miydi yüreğimi böylesine?
Bilseydim dinler miydim seni?
Geçmişimden koparıp, beni alıp gitmene,
İzin verir miydim?Görseydim, eğer sonunu görseydim,
Başlamadan daha, orada dur derdim…
Bilseydim, eğer sonunu bilseydim,
“Sevme bırak” derdim,
“Sevme, uzak dur…”
Geldiğin gibi de gittin ansızın bir gün..
Sensizliğe alışmak daha zordu yalnızlığa alışmaktan.
Şimdi öznesi sensin cümlelerimin, yüklemleri yok…
Sensiz günüm zordu zaten,
Bir de sen geldin üstüne..
Yokluklarım yetmezmiş gibi,
Sen de eklendin üstüne…
Ben zaten bunları sen olmadan da yaşardım.
Ne gerek vardı sana, sensiz de yalnız kalırdım.
Ben zaten sen olmadan da ağlardım isteseydim eğer,
Ne gerek vardı sana, ne gerek vardı yokluğuna…
-
İçimdesin hala
Hemde öyle bıraktığın gibisin
sanma ki zaman, aşka ilaç gibidir.
zaman; yaprağı çalan, rüzgar gibidir.
yüreğim, çalı basmış toprak gibidir,
ister nadasa bırak, ister yak beni.
Ama yüzünü birkere cevir yüzüme
Bak birkere gözlerimin içine
Sende ne sevdalar büyüttüm ben
Sevmiyorum şimdi Sevmiyorum Yokluğunu
Oysa ben
Yüreğimi katarak içine,Sana verdim hiç Korkmadan
Sensiz ne anlamı kaldı yarının
Yarın ve senden geri kalanların ne anlamı kaldı??
Şimdi uzağında uzağındayım
Yürekten Sevdanı söküp,te atabilirsin??
Ne Zormuş Sabahları kalktığımda
sana qünaydın diyememek...
o masum yüzüne bakamamak
sıcacık ellerini tutamamak
ne zormuş....
Şimdi Sensiz sabahların ne anlamı kaldı
Sen yokken yanımda
Hayal kurmak
Senden ayrıyken
resimlerine bakmak
seni düşünmek
seni özlemek
seninle olamamak
Ne Zormuş....
Şimdi ne anlamı kaldı Özlemlerin??
-
Kadınlı erkekli
Aç kara delikler doğurtmuştu.
Varsıl yüreğinin her tokluğu.
Sihirleniyor diye.
Taklit usların kullanılmış ruhu.
Ayıkladılar.
Uçuştu masum ter tozu.
Kar kuyusu geceler kayırsa.
Mağaralar örtse de.
Dağlar düşer önüne.
Heybesinde bir tutam ayrık otu.
Büyütecek diye kısacık boyunu.
Kendi beşiğini sallar.
İnsan denilen yalnızlık.
Ninnilerdir.
Anılarda en koyu.
Yardan geçince bir damla su.
Şah damarı yırtıklı.
Gözler burgu.
Çarpıntılar.
Kırlangıç olur.
Ayakları ökse kokulu.
Dağlar bitiminde bekler.
Özler her bir damlasını.
Okyanustur.
Anadır.
Babadır.
Kaynar heybede yasam.
Heybesinde bir tutam ayrık otu.
-
Kahır dağı oldun omzumda
Başın dumanlı ayakların ıslak
Nasılmış sevgiyi yaşamak
Görmelisin artık görmelisin
Düşlerimi bölmen yetmez
Ellerimde olmalısın
Teller mızraba küskün
Vurmalısın artık vurmalısın
Tutsaklığa sunulan özgürlük
Zamana gömülü sır gibi
Işığın karanlığında zincirli
Kırmalısın artık kırmalısın
Yalancı baharın kurbanı
Kar vurgunu çiçekler
Hangi zulmü anlatırlar bilmem
Sormalısın artık sormalısın
Çek yüreğimdeki elini
Deli sağanak gibiyim
Sevgini yığarak setlerle önüme
Durmalısın artık durmalısın...
-
berfinin gözlerindeki Işık
göz kamaştıran kar tanesi
bulutların üstünden düşen
lapa lapa kar tanesi
üstümde her bir tanesi
kirpiklerimde berfinin taneleri
düştü avucuma eridi her bir tanesi
doğan güneşle eridi berfinim
su olup ırmağa akı verdi kar tanesi
dudaklarımda berfinin soğukluğu
yüreğimde kar tanesinin sancısı
berfinim göz kamaştıran kar tanesi
her kış mevsiminde hatırlarım
dağlar bembeyaz olunca hatırlarım
lapa lapa kar yağınca hatırlarım
ne zaman güneş doğsa ağlarım
bir yıl daha geçmiş ona yanarım
gözlerim bulutlarda berfinim uzaklarda
kar tanesi olmuş ırmak ırmak dolaşmakta
berfinim berfinim kar tanesi
-
İstersem dağı un demiri yün geceyi gün ederim
Seversem dikeni gül nefreti kül
Yüreği yol ederim.
Ama gidersem dağları deler
Yüreğimi kilitler
Her şeyi siler giderim.
-
Ve Ben Kendime YeniLdim
Ne Sana Nede Aşkına
Kendime YeniLdim Sadece
Söz Vermiştim Yüreğime
Bir Daha Sevmeyeceğim Diye
ALdandım Kandım İŞte...
AğLa ağLa Şimdi GözLerim HaLime
Beni Sen ÖLdürdün Tükettin İşte
AğLa GözLlerim AğLa
Onsuz KaranLık YarınLara
YoL aLırken YaLnızLığa
DinLe Ey SevgiLi Bu Şiirde Sana.
-
Bir gün baksam ki gelmişsin.
Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar.
Gözlerinde bir bitmez bir tükenmez güzellik
Saçlarında ilkbahar.
Bir gün baksam ki gelmişsin.
Gülüşünde taze serin bir rüzgar
Ellerin yine eskisi kadar güzel
Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar.
Bir gün baksam ki gelmişsin.
Hasretin içimde sonsuzluk kadar.
Sasırmış kalmışım birdenbire çaresiz.
Dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar.
Bir gün baksam ki gelmişsin.
Ne yüzünde bir gölge ne dilinde sitem var.
Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm
Benim olmuş dünyalar.
-
Bugunlerde herkes gitmek istiyor.Küçük bir sahil kasabasına,
bir başka ülkeye,dağlara, uzaklara...
Hayatindan memnun olan yok. Kiminle konuşsam ayni sey...
Her şeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.
Öyle ''yanına almak istediği üç şey'' falan yok.
Bir kendisi.
Bu yeter zaten. Her şeyi, herkesi götürdün demektir.
Keske kendini birakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.
-
Tut ki gecenin
Alacakaranlığında düşlemişim seni
Tut ki rüyalarımı bölmüşsün ne çıkar
Ne çıkar gündüzlerin selamsız aşkına
Kefen biçsem
Bir anlık hırsla
Her şeyi yıkıp geçsen ne çıkar
Tut ki bundan böyle unutmuşum seni
Tut ki artık çalan şarkılarda adın geçmesin
Tut ki yazılan şiirler seni anmasın
Varsın ellerde unuttu desin
Ben seviyorum ya seni
Sen sevmemende ne çıkar .
-
Laciverde
Kirli beyaz karışıyor
Ulu dağın bir yerinde.
Yavaşça sararıyor gecenin kirpikleri.
Çapaklı bir mayıs aksamında
Gümüş bir gözbebeği.
Bir şeyin habercisi
Bu baykuş.
Bu ay.
Şu kayan yıldız.
Işıklar.
Temel yeri.
Gecekondu mahalleleri
Bir şeyler anlatıyor
Yarin için.
Ayın dudaklarını
Görünce anlayacağım
Gelenin ne olduğunu.
Dudakları.
Dağin ardında gizli.
Gözleri.
Gülmeye meyilli diyeceğim
Ama.
Önceden biliyorum.
Ayin dudakları yok ki.
O yalnızca bir göz bebeği
Yüreğinde çözeceksin.
Ve hep önceden bileceksin.
Gelenin neler getirdiğini.
Fazla düşünme.
Yükselen aya bak.
Herkesin dudaklari yok ki!..
Sen güleceksin.....
-
OLSAYDIM
Gökyüzünde bulut olsaydım,
Yağmur olur, gelirdim yanına.
Damla damla yağardım, dostum,
Üzerine, olmazsa gözlerine.
Yağmur değil kar olsaydım,
Uçarak gelirdim yanına.
Lapa lapa yağardım, dostum,
Ellerine, olmazsa yüreğine.
abim iyi seneler diliyorum hep mutlu ol emi
-
Hani ince bir hüzün duyarsın kimi zaman
Sarkılar daha bir dokunaklıdır.
Ve sanırsın ki hiç kimse yok elinden tutan
Oysa her sözün her hüznün ardında ümitler gizlidir.
Bulutların ardındaki günesler gibi
Yagmur sonrası çıkan gökkusagı gibi
Ve unutma sevgi gibi,dostluk gibi,ask gibi
Eger bir gün yalnızlıklar duyarsan
Inceden yaslar süzülürse yanagına
Ve unutuldugunu sanıp bir sızı baslarsa yüreginde
O zaman gökyüzüne bak.
Bulutların ardındaki günese,
álıların ardındaki çiçege
Bırak pencerelerinden yagmur dolsun içeriye
Ve aç avuçlarını
Sana ugur böcegimi gönderiyorum,
Avucuna konsun diye...
-
ÇİÇEKLERİN KADİFESİ
ve çiçeklerin kadifesini aldı
saf bakışını karacaların
ve alev alev yanan ateşi aldı
serin soluğunu karların
ve bir dalın endamını aldı
bir kararda durmayışını rüzgarın
elmasın sertliğini aldı
tadını ve lezzetini meyvenin
ve yapraklardaki parlaklığı aldı
serçe giysilerindeki ayva tüyünü
ve kumruların ötüşünü aldı
ve kaplanlardaki acımasızlığı
ve çiğlerin gözyaşını aldı
çimenlerden sabah vaktini
ve tavşanların doğurganlığını aldı
tavus kuşundan böbürlenmeyi
ve kamışlardan titreşmeyi aldı
ayın on dördünden yuvarlaklığı
ve güneş ışığının yaldızını aldı
guguk kuşundan boşboğazlığı
yılan gövdesinden halelenmişliği
ve sarmaşıklardan sarmallığı
ve bütün bu nesnelerden kotarıp
yarattı kadını evrenin hükümdarı.
-
UNUTABİLDİMMİ SENİ
ASLA
UNUTTUM HERKSİ
ÇOK BÜYÜK FARKLA
TARİHE İMZA ATTIK BİZ
BU BÜYÜK AŞKLA
SEN BENİ HER ZAMANKİ GİBİ
YÜREGİNDE SAKLA.
-
Yıllarım geldi geçti nice yıllar
Her sene yılbaşı kutladı kullar
Savruldu havada paralar pullar
Yeni yılınız kutlu olsun dostlar
Tükendi takvim döküldü yapraklar
Coşkuyla dolacak gece sokaklar
Ufak tefek olsa da bazı aksaklar
Yeni yılınız kutlu olsun dostlar
Ümitle girelim bir yıla daha
Kavga dövüşle düşmeyelim vaha
Şu ömürden bir yılda geçti aha
Yeni yılınız kutlu olsun dostlar
Bir yıl daha geçti bitiyor zaman
Yıllar gitmesin boşa verme aman
Barış sevgi olsun yürekte her an
Yeni yılınız kutlu olsun dostlar
-
Seninle paylaşmak uykularda en büyük günahları
Seninle uyanmak nice çılgın gecelerden sonra.
Alır, götürür beni kokun uzaklara, en uzaklara
Ağzın; dudaklarımda ıslak bir güldür sabahları
Tenin çekiyor beni, tenin tutmuş saçlarımdan
Afrikalı kölenim senin, esirinim, mecburunum
Gözlerin değmese gözlerime kahrolurum
Ölürüm, çekersen ellerini avuçlarımdan
Dönsün başım, tutuşsun damarlarımda kanım
Gel, otur yanı başıma, erişilmez kadınım
Yum iri gözlerini, devir kirpiklerini
Ser önüme, bir hazine gibi güzelliklerini
Sana en muhtaç olduğum şu anda gel.
Yaşamak olsan da gel, ölüm olsan da gel...
-
Zaman uzaklaştırıyor mu seni benden.
Her karşılaşmamızda bir adım daha uzağa atıyor seni.
Bir adım daha kaçıyorsun benden.
Neden uzaksın neden uzaklaştırıyor zaman seni
Anlamıyorum.
Korku var gözlerinde.
Korku var yüreğinde.
Ve zamanla bir olmuşsun.
Uzaklaştırıyorsun kendini benden.
Bense zamana düşman sana küs
Korkuyla yaşatıyorsun beni içinde.
Kaçıyorsun zamanla birlikte uzaklaşıyorsun
Anlamıyorum.
Zaman uzaklaştırıyor seni benden.
Sen yardım ediyorsun zamana uzaklaşmana
Kopuyorsun benden gidiyorsun.
Biliyorum dönmeyeceksin bir daha.
Gelmeyeceksin.
Zaman savuracak seni hazan rüzgârı gibi
Birden uzaklaşacaksın dalından.
Kopacaksın savrulacaksın esen rüzgârla.
Zamana yoldaş olacaksın farkında olacaksın
Benden uzaklaştığının.
Ve teslim olacaksın
Kendi kendini uzaklaştırıyorsun benden
Anlamıyorum.
Neden uzaksın neden uzaklaştırıyorsun kendini
Sevemez misin sevemez mi insan uzaktan anlıyorum.
Sevmek yasak sana sevmek ağır ceza.
Zaman uzaklaştırıyor seni benden sen kaçıyorsun zamanla.
Hazan rüzgârlarıyla kayboluyorsun.
Olduğun yerden bin mil öteye gidiyorsun uzaklaşıyorsun.
Anlıyorum.
Yasağız biz birbirimize
Anlıyorum imkansız bu sevgi gönlümüze.
-
Bir karanlık geliyor yokluğunun ardından
Ne zaman güneş batsa bu son gecem diyorum
Vazgeç yalan dünyanın köhne saltanatından
Yetişir bunca keder, bunca elem diyorum
Her şey sağır içimde ne şiir ne musiki
Dünyadan bezginliğim dünyalar kadar eski
Öylesine çözülmüş, öyle dağılmışım ki
Bu ne bitmez ayrılık, bu ne özlem diyorum
Beni çağırdığını bir defa duyabilsem
Avuçlarımda ateş, yorgun gözlerimde nem
Aşarak denizleri bir gün kapına gelsem
Başımı duvara vurup ölsem diyorum
-
Hani her insanın kalbinde bir sır vardır ya!!!
Benim sırrım sensin,ölene dek!
Sadece yanlızlığa ,geceye ve yağmura anlattım seni
Bazen sensizliğe uzanıyorum ya,güneşin Doğmasına bile tahammül edemiyorum.
Ağlıyorum...
Akıtmak istiyorum yüreğime sana olan özlemimi...
Hep ağlasam acaba gelirmisin bitanem...
-
Ben.
Seni unutmak isterken
Sen.
Öylesine yerleşmişsin ki yüreğime
Gölge misali benimlesin
Bedenimde ki kalp sesisin..!
Bir tişört değilsin ki
Yırtıp atayım..
Bir çocuk değil ki duygularım
Bağırıp susturayım.
Ben sensizliğimi
Sensizlik ile avutuyorum.
Ben mutluluğumu
Okyanustan daha derin
Tüm kelimelerden daha anlamlı
Bir güneşten daha sıcak
Gözlerinde arıyorum..
-
seviyorum seni senden habersiz
hayalimde tutuyorum ellerini
hayalimde geliyorum göz göze
hep bende seni diyeceğin günü bekliyorum
ve o gün gelecek biliyorum
hep uzaktan seyrediyorum seni
en çokta gözlerini
her yere bakıp ta
beni göremeyen gözlerini.
oysa sevgimi anlatmak isterdim sana
ne kadar büyük olduğunu
ne kadar özel olduğunu
hani havayı içine çekersin
nefes alırsın yaşamak için
hani kana kana içersin ya suyu
işte öyle bir şey.
yaşamak vardı seninle bu hayatı
aynı duyguları hissetmek vardı
akşamdan kalma sohbetleri uzatıp
sabahlamak vardı günlerce
ama yoksun ki.
Bekleyeceğim seni
ömrüm yettiği kadar
son nefesimi verene kadar
hatta daha ötesinde bile bekleyeceğim
elbet bir gün geleceksin
adını koyamadığım sevdam.
-
Ask yağmurda ıslanmaya benzer
Sırılsıklam olursun üşümekten titrersin
Ama hep yalnızsın ve tek basınasın
Hiç düşünmezsin derdi tasayı hiç umurunda olmazdın ya.
İşte aşk böyle bir şey bitanem
Sırılsıklam asık olursun
Yeri gelir ağlamaktan gözlerin kızarır.
Ama sonunda bir tek sen varsındır bu yolda.
Hiç düşünmezsin ondan başkasını
Sadece koşarsın ve ıslanırsın
Bir de yanımda o olsa dersin
Ama o hiç bir zaman
Senin olduğun kadar cesaretli olamaz.
O yağmurda ıslanmaktan kaçar
Tıpkı aşktan kaçtığı gibi.
Sevmeyi bilemez yalnızdır
Yeni ayrılmıştır sevgilisinden
Hep sevilmiştir birileri tarafından.
Hiç sevmemiştir sadece sevilen olmuştur
Sevmeyi bilemez çünkü o
Hiç yağmur altında ıslanmamıştır.
-
beyniniz bir çamur çöplüğü
güzellik adına
inşa edilen hiç bir şey yok
köhnemiş barakalar dışında
altın tepsilerde sunulmasını düşlediğiniz
genç kızların körpecik gülüşlerini kirletirsiniz
hint sırıtmalarınızla
kokteylimsi hınzır gecelerde
dalga geçen çürük beyninizle
renkler simsiyah olur
dudaklarınızda çirkinleşen sözlerinizle
ve gırtlağınızdan gelen
akortsuz sesinizle
aşkı yasayamazsınız
dönerim bir pervane gibi çılgın bir hızla
öpücüklerimle karanfiller açarım
göğüs uçlarında
çırılçıplaktır hey
aşkı yasayamazsınız
çığlıklarım acı bir şarap
kekremsi oluyor damarlarımda kan
yıldızlarca kayan nergis kokulu sevdam
üretendir hey
aşkı yasayamazsınız
durulmayan ateşimde
kırık bir aşk hançerleniyor
göğsümden fırlayan ışıltılarda kanıyor yasam
dudaklarımın denizi kurumuş
çatlamış toprak gibi
susamış sevinçlerimle öpüşler sunarım
iklimlerin donuk gecelerinde
düşlerimle ayaklarım dans eder
tenine sarınır gibi sarınarak yere
çarpar deli imgeler
sıçrar sonra şiirler
fırtına olur göz bebeklerimde
milyonlarcayım
ağrı dağinin görkemi gibi ürkütürüm
iki tel ak düşmüş saçlarımla
cehennem ateşi volkanlar patlıyor içimde
tenimi çatlatarak akıyor yeryüzüne
ey gözlerine vurgun olduğum vatan
ağlamakta yakışmıyor bir kadın kadar bana
duygular bazalttan öte
granit sertliğinde sert sözler yoğunlaşıyor dilimde
aşk bir gezegen gibi büyür
beynimin ak sayfalarında suskunum
kainatın trajik komedisi saçmalığında
ilahiler parmaklarımda delicesine şarkılar yaratır
muzır bir fıkra gibi utanmaz
gözlerim gözlerinin alevini yutar
dudaklarının dalgalı denizinde
okşarım saçlarının kızıl renklerini
avuçlarımdaki kuş cıvıltılarına öykünerek
şiir dökerim ufuk çizgilerine
insanların aptal bakışları arasından güneşe uç
zincirlerinden kurtul tutsaklığın
sevişsin sere serpe tenin
özgürlüğün süt beyaz maviliği’yle sonsuza dek.
-
Can dost ıssızlardayım sen yoksun ya
Pınarlarım kurudu senle mi gitti
Çiçeklerim açmıyor sen yoksun ya
Yakamozlar bile gözlerini kapamış
Açmıyorlar sen yoksun ya
Can dostum ıssızlardayım sen yoksun ya
Gece daha sessiz, yıldızları saklamış
Ay bile gözleri yaşlı belli ağlamış
Can dost ıssızdayım sen yoksun ya
Kalem yazmıyor, sanki sensiz
Şaşkın kelebek gibi, ışığından yoksun
Lambalar bile aydınlatmıyor sen yoksun ya
Hüzünler bile tatilde, sensizliğe yer tutmuş
Güneş güne gülmüyor sen yoksun ya
Can dostum ıssızlardayım sensiz
Geldiğinde hazan yaprağı da olmaz
Yapraklar düşmüyor sararmasına
Susuz kalmasına aldırmadan asılı
Hayallerimi saklamış vermiyor sen yoksun ya
-
yine yollardayım,
yürüyorum durmaksızın yine ağlıyorum,
yürüyorum ve bir an duruyorum,
sadece düşünüyorum.
seni düşünüyorum,
sanki yapmam gereken
sadece seni sevmekmiş gibi.
yürüyorum yine bu yollarda,
paylaşıyor kederimi bu yollar
ağlıyorum görüyormusun hep olduğu gibi
sadece seni düşünüyorum sevgilim,
hıçkırıyorum ağlamaktan
durramıyorum,
hep ağlıyorum.
içimde bir sızı var durmak bilmeye bir sızı
hep ağlatıyor beni bu yollar hep ağlatıyor beni bu sevgim
yine yollardayım sevgilim,
bak yine gözlerim yaşarıyor,
ve sadece seni düşünüyorum,
bak artık gözlerim gözlerim
isyan ediyor..seni hiç sevmemiş olmamı diliyorlar,
ama hep ağlıyorum,
en güzelide ne biliyormusun?
SEVEREK AĞLIYORUM.
-
Aşkımıza uzanan yoldayım sevdam
Renk renk seni arıyorum bu ağaçlı yolda
Şimdi yoksun yanımda yokluğunda
Kanatan hasretime ay yakamozları çiziyordu
Üşüyorum şimdi sensiz bu evimizde sevdam
Hani beraber güller dikecektik evimizin bahçesine
Renk renk sevdam.
Kış günlerinde hasretle sarılacaktık
Kar yemiş bahçemizdeki güller sevdam
Güllerde boyun büktü sensizliğe sevdam
Bıçak gibi kesiyordu sensizlikten fırtınalar
Sensiz buranın hiç tadı yok sevdam
Senle beraber renk renk açacaktı güller sevdam
Şimdi yüreğimde gizli sensiz burası sevdam.
-
Köprüler söküld.
Gök ikiye ayrıldı.
Ve ben suları ateşe verdim o gece.
Yangın, yangın olduğunu anladı; ben yanmayı öğrendim. Kızıl bir aşktan çıkan mavi alevlerle örselendi ruhum ve farkına vardım ruhumu örseleyen aşktan bedenimde tek bir çizik kalmadığının. Damarlarımdan dışarıya sızdığını hissettiğim şey kan değil aşk mış.
Bir yanımdan ben sızdım bir yanımdan aşk sızdı.
Bir masaldan başka bir masala geçerken atılacak farklı bir başlıktı bu uğurlama. Gömdüm içimde zamansız büyüyen çocuğu sade bir törenle uğurladım içimden. Biraz toprak biraz ben ve bir şiirle örttüm üstünü.
Göğü kucakladım sevdam ve gökyüzü sığmadı kucağıma. Suya verdim deli sevdayı. Dalgalar her vurduğunda yüreğimin kıyısına, ben denizi anladım deniz deli sevdayı anladı. Korktu rüzgârını tuzunu yitirmekten korktu çaresizce kayalıklardan merhamet dilemekten korktu asi deniz bana benzemekten.
Yitirdiğim bütün aşklarıma ağladım. Hepsi benim oldu sandım ve çok sonraları anladım sadece yol üstündeki bir liman olduğumu. Anladım ve bir kez daha sevdim yüreğimi bu kadar insana aşkı öğretip her giden aşktan sonra ayakta kalmayı becerebildiği için sağol yüreğim dedim sağol.
Ben artık suya yazıyorum şiirlerimi. Sadece rüzgar için ağlıyorum ve yakmıyorum canını ateşin ateş ateşliğinden utanmıyor. Yolculuklarda fark ettim hayatın yazılmış bir piyesten farksız olduğunu. Açılan perde hep aynı ama farklı zamanlarda kapanıyor tıpkı yol üzerindeki mola yerleri gibi. Her otobüsün mola yeri ve zamanı farklı ama hepsi durmak zorunda. Bizler için perdelerin kapanma zamanı farklı. Aşkta kötü oyuncularız yazılmış senaryoları iyi oynayamıyoruz..
O gece uğurladım tenime değen birbirinden farklı her damla teri. Kirli bir çamaşır gibi sıyırırken omuzlarımdan o terlerle birlikte gitti içimden biri. Oturup dünya dedemin kucağına ağaran sakallarını sevdim. Bir yıldıza göz kırptım bir bulutla seviştim o gece. Helalinden temiz bir günah daha yazdırdım kendi ellerimle amel defterime temiz bir günah daha. Huysuz yosma bir fırtına çıktı o akşam sevmedi beni sevemedim onu. Savurup attı beni bilmediğim karanlık diyarlara. Bir yosmadan aşkı yosmaca yaşamayı öğrendim.
Aldatıldım her aldatılışta nasırlaştı yüreğim. Nasırlarım her sızladığında acıyı öğrendim. Aldatmayı ve sırtımdaki kambura meydan okurcasına ayakta dimdik durabilmeyi. Kahrolmayı da öğrendim kalleşlikte ustalığı da. Ben bütün aşklarımın üstünü şiirle örttüm ve her giden aşkımla bir şiirimi toprağa gömdüm.
Köprüler söküldü.
Gök ikiye ayrıldı.
Ve ben suları ateşe verdim o gece.
Yangın yangın olduğunu anladı ben yanmayı ve her aşktan biraz daha aşık ayrılmayı.
-
Dokunsalar ağlayacağım!!!!!
‘İyi’ demek adettendir ya !
‘İyiyim’ dedim…
Değilim.
Anlatılması zor bir duygu içimde ki.
Her harf
Her kelime
Ve her cümle, olduğundan ya çok basit ya da daha karmaşık bir hale getiriyor dilime getiremediklerimi.
Birgün konuşmayı unutmak, sadece susmak istiyorum.
Birgün susmayı unutmak, olur olmaz konuşmak istiyorum.
‘Kime, neye konuşursan konuş’ diyorum…
Yeter ki susma!
Hiçbir söz yetmiyor, beni 'bana' anlatmama…
Dinleyemiyorum kendimi, acımadan içim…
Dokunsalar ağlayacağım bir ömür boyu…
Ve değseler hüznüme, döküleceğim parça parça…
Bir anlık değil, boğulduğum bilinmezlik.
Acısı çıkıyor sustuklarımın.
Oysa ben iyiyim görünürde !
Anlamını içime çeke çeke mutluluğa erişemiyorum...
Ya hep ben fazla geldim ya da hep bir şeyler eksik kaldı…
Şimdi iyi olan ne varsa, üzerine çizgi çekemediğim kırgınlıklar sarıyor dört yanını.
Ve ben,
İyi olmanın eşiğinde, korkulara kapılıyorum anlamadığım bir biçimde…
Sebebim yok.
Belki de çok…
Biliyorum;
Ben bile kendimi anlayamıyorken anlaşılmayı beklemek, hayalden de öte .
Ben kendimi,
Görmüyorum
Duymuyorum
Ve bilmiyorum…
Dokunsalar ağlayacağım bir ömür boyu…
Ve değseler hüznüme, döküleceğim parça parça…
-
Umudumu ezip geçti yüreğimin hüznü…
Masmavi hayallere kapattı yollarını koyu sessizliklere merhaba derken....
Şimdi ağır yükler bindi omuzlarıma
Taşıyabilir miyim bilmiyorum...
Gözlerim anlamsız bakarken bugüne bile
Yarınların hayalini kurabilir miyim?
Küçük bir çocuğun ürkek bakışlarıyla görüyorum hayatı
Yeri,göğü,çiçeği,ağacı…
En güzeli düşünürken en kötüyü yaşayan gözlerle…
Yaşanamayanların hayal kırıklığı...
Yaşanmışların pişmanlığı…
Yaşanacakların korkusuyla…
Sonbaharın umarsızca sararıp dökülen yaprakları gibi
Güzel düşlerimin rüzgârla savruluşunu izlemek
Gün be gün…
Çok zormuş yüreğim… Öylesine zor…
Söylesene yüreğim
Gündüzün aydınlığı zifiri karanlıklara eş mi olacaktı?
Benim her anım gece mi olacaktı….
Cevapsız sorular sıralanıyor ardı ardına beynimde
Tıkadım kulaklarımı duymasın hiçbir şeyi diye
En yalnız anımda sığınmışken Yaradana
İstemem yanıma gelmesin kimse...
Sevinçlerimi bilinmeyen yarınlara gömdüm
Ve biliyorum yüreğim tek suçlu benim
Yaşadığım her acıyı ben sende biriktirdim
Gözyaşlarımı sende sakladım
Avaz avaz bağırmadım
Çığlığımı duyurmadım
Ne varsa dilimde derinliğine attım…
Öyle hüzünlere boğdum ki seni
Mutluluğa ayıracak yer bırakmadım…
Sitemim sadece kendime
Kızgınlığım da…
Umudumu ezip geçti yüreğimin hüznü desem de
Umudumu hüznüme yenik düşüren benim…
Ben yüreğime söz geçiremedim
-
Özlemle atılan bir bakıştayım,
Sevgiliye uzatılan bir çiçekte.
İnce ince sızlayan bir yürek sancısında,
Evet heyecanla çırpınan bir kalbin içindeyim.
Bir ananın yavrusuna şefkatle sarılmasında,
Secdede dökülen iki damla gözyaşındayım.
İnce ince zevkle işlenen bir nakışta,
Hasretle beklenen bir yolcunun ayak ucundayım.
Yağan yağmur damlacıklarında
Uçuşan kar tanelerindeyim.
Evet ben her hissettiğiniz yerdeyim.
Ben hasretim, ben aşkım, BEN SEVGİYİMMM.
-
ey aşk
varlığındır beni umutlandıran
ve bütün uzuvlarımı kanatlandıran
yokluğun umut tahitlerinde hapsediyor beni
ruhsuz ve karanlık
kim bilir belki de sana adıyor beni.
adımlarımda sırdır yılların şevketin
ve yorgun yüreğimde rastlanır izlerine
boşa geçmiş yılların tarumar ettiği ben
yüklenir geçmişini yorgun omuzlarına
ne yare kulaç oldum ne kulaç oldu yarim
ne yar bahtiyar oldu ne de ben bahtiyarım
yüreğim kırık dökük boğazım düğüm düğüm
darmadağın bir surat aynalarda gördüğüm
ne kıymeti var simdi bilerek öldürdüğüm
ruhumun benim için Bir ceset kadar varım
ne yare ilaç oldum ne ilaç oldu yarim
ne yar bahtiyar oldu ne de ben bahtiyarım
kırık aynalardaki suretime bir bakın
hangisinde suretim suretinize yakın
yok birbirinden farkı seyretmeyi bırakın
yar gibi yar bulmadan gelip geçmiş yıllarım
ne yare muhtaç oldum ne muhtaç oldu yarim
ne yar bahtiyar oldu ne de ben bahtiyarım
-
Laciverde
Kirli beyaz karışıyor
Ulu dağın bir yerinde.
Yavaşça sararıyor gecenin kirpikleri.
Çapaklı bir mayıs akşamında
Gümüş bir gözbebeği.
Bir şeyin habercisi
Bu baykuş.
Bu ay.
Şu kayan yıldız.
Işıklar.
Temel yeri.
Gecekondu mahalleleri
Bir şeyler anlatıyor
Yarin için.
Ayın dudaklarını
Görünce anlayacağım
Gelenin ne olduğunu.
Dudakları.
Dağin ardında gizli.
Gözleri.
Gülmeye meyilli diyeceğim
Ama.
Önceden biliyorum.
Ayin dudakları yok ki.
O yalnızca bir göz bebeği
Yüreğinde çözeceksin.
Ve hep önceden bileceksin.
Gelenin neler getirdiğini.
Fazla düşünme.
Yükselen aya bak.
Herkesin dudakları yok ki.
Sen güleceksin.
-
Olur olmaz zamanlarda yüzümü dağlara dönüp
İç çekişim sebepsiz değil
Kısık gözlerimin aralığından hayata kırgın bakışım
Zannetme ki asiliğimden
Kaç can gömdük bilir misin
Köy kıyısı mezarlıklarına,sahipsiz kaç can
Sebepsiz değil
Gözlerimin böyle nemli oluşu.
Sözüm ona her şeye rağmen kavi olacak
Yılmayacak yıkılmayacak ağlamayacaktık hatta
Bi ben duramadım sözümde bi ben
Sen bilmezsin musaf kabına benzer bez çantalarımız vardı
Bez çantalarımızda sarı saman defterlerimiz
Bi de adına ne hikmetse OKUMA Dedikleri kitabımız
El kadar pabuçlarımız vardı
Yama üstüne yama atılan
O yıllarda sen bilmezsin ihtilal alkışlamaktan yorgun düşerdi avuçlarımız.
Yüzümde ki şu derin çizgiler
Kaç asrın ifadesi bilir misin
Saçlarımdaki beyazlar kaç dağ karına bedel
Senin anlayacağın asude geçmedi ömrümün hiçbir demi
İstediği limandan alıp istediği limanlara.
-
Dost musun?
Öyleyse canın canımdır…
Aynan olmalıyım…
Yüzüne söyleyebilmeliyim her şeyi…
Hem sakınmadan, mertçe…
Hani bilirsin, esirgemem lâfımı,
Ne şekil gelirse, öylece…
Hazırım tüm içtenliğimle konuşmaya, ama,
Seni de dupduru isterim karşımda…
Dostsan,
Gözlerimin içine baka baka yaka silk benden!
Arkamdan şikayetlenme!
Yiğit ol! Gerekirse yiğitçe azarla, çekinme!
Lâf değil, icraat beklerim senden!
Öyle bak ki, hislerini görebileyim…
Öyle hisset ki, güvenle bakabileyim…
Sevmem, ölenin ardından ağıt yakmayı!
Dil dönerken söylenmeli her şey…
Kulak duyarken anlatılmalı…
Göz bakarken bakmalıyım sana…
Can sağ iken sarılmalı…
Keşkelere meydan vermemeli,
Hayatım pişmanlıklarla yoğrulmamalı….
Hayır!
Dirime selâm vermeyen,
Ölüme de fazla yaklaşmasın!
Dostsan, ölmemi bekleme!
Haklıysam, yaşarken savun beni!
Yaşarken yanımda ol!
İnanmışsan bana, kimse çevirmesin seni yolundan!
Ve inanmamışsan, sakın rol yapma!
Her söylediğimi onaylaman şart değil…
Her yaptığımı beğenmen de gerekmez…
Dostsan, rahatça eleştir, fikrini rahatça söyle, sıkılma
Yadırgayabilirsin beni,
Ve ben de seni tuhaf bulursam şaşırma…
Kandırmanı aslâ kabul edemem!
Her dediğini, her yaptığını hoş görürüm, ama,
Beni, bana sormadan yargılama!
Her yediğimiz aynı olmaz belki,
Her dakikamız birlikte geçmez…
Her güldüğünde gülmeyi garanti edemesem de,
Ağladığında seninle birlikte oturup ağlarım…
Belki her çağırdığında gelemem fakat,
Derdine ortak ararsan, koşarım…
Ben de herkes gibi insanım elbet,
Ne göklere çıkar beni, ne de yerin dibine sok!
Senin işin bu değil!
Benim zaten bir yerim var herkes gibi yer ile gök arasında…
Dostsan,
Küçümsemeden, küfretmeden,
Sevgiyle, saygıyla ve huzurla gel sokağıma…
Dinlenmek istediğinde, hiç düşünme, sana özel bir limanım, ama…
Yorulduğum zamanlarda,
Dilediğimce sığınabilmeliyim koylarına…
Seni bir çocuk kadar saf sevebilirim
Ve bir deli kadar art niyetsiz…
Uğruna seve seve hesabı şaşırırım…
Görmezden gelebilirim yanlışlarını…
Başkaları enayilik sayabilir,
Başkaları akılsızlığıma yorabilir,
Bunları dert bile etmem, ama,
Sen, aslında aptal olmadığımı,
Her an, tekrar tekrar hatırla!
Ve sakın beni aptal yerine koymaya kalkışma!
Seviyorsan, cimrilik etme, söyle!
Muhabbeti varken, yokmuş gibi yapanla,
Hiç sevmediği halde, yılışıp durana sinir olurum!
Neyse, o olmalı insan…
Kendisi olmaktan korkmamalı!
Kendisi olmaktan kaçmamalı!
Bil ki, sensin diye seni bırakmam, ama,
Ben olduğum için bırakırsan beni,
Yas da tutmam arkandan!
Bedel mi?
Ödemeyeceksen çıkma yola!
İçten pazarlık edersen, ancak kendine edersin…
Kendince küser barışır, kendi kendini yersin!
Dostsan, mevsimince yağ…
Kışsan kar ol, güzsen yağmur…
Soğuğuna, sıcağına, esip savurmana itiraz etmem,
Senden, ille de bahar olmanı beklemem, ama,
Dayanmalısın en şiddetli fırtınalarıma…
Belki de çok geldi bunca talep…
Bana karşı hiçbir mecburiyetin yok, korkma…
Sana fazla geldiğim ilk anda,
Arkana hiç bakmadan, dönüp gidebilirsin…
Geçip gidebilirsin, borçluluk hissetmeden…
Mutlaka bir açıklama da beklemem senden.
-
Hangisi daha az aci verirdi...gozlerinin onunden kaybolup gidisini seyretmekmi sevdiginin.. Yoksa gidemeyecegini anladigin icin ardina bakmakdan korktugun,ayaklarinin titredigini, dizlerinin cozuldugunu ve artik ayaklarina hukmedemedigini hissetmekmi? Sevdigin...Her seyin olan beni...ve ardimda biraktigim seni... Ugurlamakmi zordu ...Ardinda birakmakmi canini...
-
Ben seni sevdim mi Sevdim kime ne
Tuttum ta içime oturttum seni
Aldım okşadım saçlarını öptüm
İçtim yudum yudum güzelliğini
Ben seni sevdim mi Sevdim elbette
Bendeydi özlemlerin en korkuncu
Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan,
Aşk değil hiç doymayan bir şeydi bu
Ben seni sevdim mi Sevdim doğrusu
Sevdikçe tamamlandım bütünlendim
Biri vardı ağlayan gecelerce
Biri vardı sana tutkun o bendim
Ben seni sevdim mi Sevdim en büyük
En solmayan güller açtı içimde
Ömrümü değerli kılan bir şeydin
Sen benim boz bulanık gençliğimde
Ben seni sevdim mi Sevdim öyle ya
Bir çizgiye vardım seninle beraber
Ve bir gün orada yitirdim seni
Ben seni sevdim mi Sevdim.
-
Aşk kokuyor gözlerinde
Kıskanacak yıldızlar....
Sevdanın busesi düşüyorken düşlerine...
Ve bir sabah çıkışında
Sevginin geçmişini anlattım gülüşüne...
Bırakalım özgür kalsın ayrılık....
Canım ağlamasın gidişine...
Aşk kokuyor gözlerinde....
İhaneti sergilemez bu bakışlar...
Boşuna mı geceleri yakışlar?
Ve saatim her hüznü vuruşunda...
Denizin kalbine dokunuşlar....
Adın kadar gerçek,
Adım kadar yalan yanılışlar....
Aşk kokuyor gözlerinde....
Yıldızına uzanır kolum,alevlerin içinde....
Gökler ağlıyor delice
Bu ağıtta kime?
Deniz mavisi kadar berrak
Ateş mavisi kadar kıskanç bakışların...
Diller hayran sevişine.
Mavi sönüyor ateşine....
Aşk kokuyor gözlerinde...
Acıyı bıçak yapıp sapladın yüreğime...
Ezeli yoktu sevdanın
Kokusu sinmiş ellerime...
Izdırabı tutuşturdu dudakların
Sözlerin çığlık attı sözlerime...
İnan,ağlayamam gidişine,
Hesabım;
Gözlerinin kokusunu çalan güllerle....
-
gökyüzünden yıldızları toplardım
karanlıklarını aydınlatsın diye
baharlar gelsin isterdim
kalbinde sevgiler
yüzünde gülücükler açsın diye
pencerenden ğüneş doğsun isterdim
sıcaklığıyla kalbini ısıtsın diye
durup durup geçmişi düşünme isterdim
yaşananları tekrarlama üzülme diye
kendine en yakın kişi kendin ol isterdim
aynaya bakınca kendini bul diye
-
Ne keyifle okuduğum şiirler ezberimde,
ne de bağıra çağıra söylediğim şarkıların sözleri.
Dalgın gözlerle yürüdüğüm caddelerde kayboluyorum...
Sonsuz bir inatla sarıldığım radyodan gelen o harika melodilerin de tadı yok?
Peki ya o yağmurda iliklerime kadar ıslanmalarımı kim çaldı benden?
Bilmiyorum! Susuyorum artık... Sustukça susuyorum.
Sustukça, üzerime gelen insanlardan kurtarmak için
ruhumu, suskunluğuma sarılıyorum.
Ama yine de saplanıyor yüreğime bazı kelimeler.
Bazıları da acıtıyor üstelik…
Sessiz geceler benim için sığınılan bir liman sanki.
Kendimi bulup bulup kaybettiğim karanlıkta,
şöyle bir uğradığım kelime hazinem de bir anlam ifade etmiyor.
Düşünüyorum da bu güne kadar hep; gibi yazmışım,
gibi okumuşum, gibi söylemişim ve en önemlisi; gibi sevmişim...
Elbette hiçbir şey, ben ol deyince olmaz.
Bunu biliyorum ama zaman da geçiyor hızla.
Tükenmez sandığım bütün sözler bitiyor ve ben de yavaş yavaş tükeniyorum... Onca yıldan sonra; hayata dair ne kaldı ki elimde?
Kocaman bir hiç! Öyleyse neden bunca çaba, neye bunca isyan…
Öyle anlamsızki yaşadığım hayat.
Her şey az sonra gerçekleşecekmiş gibi duruyor,
elimi uzatıyorum tutmak için, kayboluyor.
Benim dışımda kopuyor bütün kıyametler ve ben
kendime uyan bir kıyamet beğenmiyorum…
Kalbime bir kurşun sıkacak gönüllü katilimi arıyorum ya da
yüreğime su serpecek elin sahibini...
Toprağa ateşi düşürecek, denizi yakamozlarla süsleyecek sesin sahibini…
Artık basit şeyler bekliyorum yaşamdan.
Örneğin, kimselerin bilmediği sırlarım olmalı ölürken...
Kimselerin gitmediği sokaklarım olmalı...
İçimi kanatan özlemlerle yaşlanıp, sonra da sessizce gitmeliyim bu dünyadan.
İşte yine susuyorum; siyah bir geceye dönüyor her anım ve
okuduğum her şiir kanatıyor yaralarımı.
İçimdeki çocuk ölüyor...
Yalancı gülümseyişlerle beni ciddiyete çağıran insanları da önemsemiyorum. Elimden kayıp gidenlerden korkmadığımı bilmiyor ki hiç biri…
-
Bu kadar uzak olacak ne vardı
Gittin oraya beni de al yanına
Ben hep burda mı kalacak
Hüzünle mi ağlayacak
Ne zaman dertler bitecek
Ne zaman öleceğim
Dağlar geçerim yollar eşerim
Sevdiğim sana gelmek için
Bedenimden vazgeçerim
Ben sensiz ne yaparım
Gece gündüz ağlarım
Eğer sen cehennemliksen
Senin için ben yanarım
Ne vardı sanki neden aldı Allah seni
Gücüm kalmadı beni de alsa bari
Ben sensiz ne yaparım
Gece gündüz ağlarım
Eğer sen cehennemliksen
Senin için ben yanarım
Sen benim aldığım soluk
İçtiğim su gibiydin
Ama şimdi yoksun şunu bilmelisin
Artık ben de yokum
Allahım isyanım sana değil kendime
Ama onu bana geri vermiyorsan
Beni de al
-
Sana Yakın
Bir dostun sıcaklığına
Öylesine
Yaslamak istiyorum başımı
Ya omzunu uzat
Ya da telleri kopuk
Bir kemanı
Kanadının altına sığınacak
Bir kuş arayan
Eskimiş saçak gibiyim sensiz
Yada bütün balinalarının
Kıyıya vurup intihar ettiği
Bir deniz
Bir hitit çanağıyım
Toprağa gömülü
Ve sen
İlk kazısını yapan
Bir arkeolog ürkekliğiyle
Ellerinin arasına
Al beni
Tek dileğimdir çünkü benim
Sana yakınım DOSTUM.
-
İçinden doğru sevdim seni
Bakışlarından doğru sevdim de
Ağzındaki ıslaklığın buğusundan
Sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de
Beni sevdiğin gibi sevdim seni
Kar bırakılmış karanlığından.
Yerleştir bu sevdayı her yerine
Yüzünde ter olan su damlacıklarının
Kaynağına yerleştir
Her zaman saklamadığın acısızlığın son durağına
Gül taşıyan çocuğuna yerleştir
Ve omuzlarına daracık omuzlarına
Üşümüş gibisin de sanki azıcık öne taşırdığın
Tam oraya işte uçsuz bucaksız bir düzlükten
Bir papatya tarlasıyla ayrılmış göğüslerine yerleştir
Ve esmerliğine bir de eski bir yangının izlerinin renginde
Saçlarının yana düşüşüne onları bölen ikiliğe
Alnından başlayan ve ayak bileklerinde duran
Yani senin olmayan seni bir boşluk gibi saran hüzne Yerleştir onu bir kentin parça parça aklında tuttuğun
Kar taneleri gibi uçuşan
Ve her gün biraz daha hafifleyen semtlerine
Yerleştir bu sevdayı her yerine.
Ekledim ben tattığım her şeyi denizlere
Bildiğim ne varsa onlar da hep denizlerden
Sen de bir deniz gibi yerleştir onu istersen
Sevdayı
Ve köpüklendir
Ve yaşlandır ki işte kederi anlamasın
Ama dur her deniz yaşlıdır zaten
Öğrenmez ama öğretir mutluluğu
Bizim sevdamız da öyledir iyi şiirler gibi
Biraz da herkes içindir. Ve gelinciğin ikinci tadına benzemeli
Var eden kendini birincisinden
Yani bir sevdayı sevgiye dönüştüren.
Ben şimdi bir yabancı gibi gülümseyen
Tanımadığın bir ülke gibi
İçinde yaşamadığın bir zaman gibi
Tam kendisi gibi mutluluğun
Beni bekliyorsun
Ve onu bekliyorsun beni beklerken.
-
korkuyorum
Kendi yalnızlığımda boğulur oldum ben
Oysa o kadar kalabalık ki buralar…
Arıyorum insanları
Buluyorum da.
Ama kayboluyorlar sonunda
Bu kalabalıkta
Ve ben anlam veremiyorum buna
Herkes birilerini bekliyor
Ama kimse aradığını bulamıyor
Neden?
Bomboş bir kalabalık
Etrafımızı acımasızca kaplayan
Tıpkı bir yağmur bulutu
Ama dağılmayacak bu bulut
İşte ben en çok
Hep bu yalnızlığa
Kimsesizliğe
Esir olmaktan korkuyorum
-
Günler güz yaprakları gibi birer birer dökülürken ayaklarımın dibine,
ben her gece karanlığa dikip gözlerimi senin aydınlığını bekledim.
Sen yoktun...
Binlerce adım attım bu kentin sokaklarında. Her köşeyi,
her parkı, her ağacı ezberledim. Sevdaya bulanmış
her kaldırım taşında senin adını aradım.
Sen yoktun...
Evlerin duvarları birer birer üzerime yıkıldı.
Her bir hücremin acısını ta yüreğimde hissederken
beni enkazın altından çekip alacak elini aradım.
Sen yoktun...
özlem şarkılarını ezberledim. Kimini bağıra bağıra,
kimini fısıltıyla söyledim. Karanlığa haykırdım hasretimi.
Sesimi duyacaksın diye bekledim.
Sen yoktun...
Senden gelecek bir tek haberi bekledim. Saatler asırlar gibi geldi,
geçmedi. çalan her telefonu yüreğimin deli bir çağlayana dönen
atışlarıyla açtım. Senden başka duyduğum her seste hep aynı
hayâl kırıklığını yaşadım. Onlar beni duymak istiyordu, bense seni.
Sen yoktun...
Seni aramaktan yorgun düşmüş bedenimi karanlığın kucağına
uzattım her gece. Bir an önce sabah olsun diye uykunun
beni çekip almasını istedim. Olmadı.
Kaç gece sabahı ettim gözlerimi kapamadan, kaç gece
merdivendeki ayak seslerini dinledim gelen sensindir diye.
Sen yoktun...
Her yağmurla birlikte hüzün de yağdı bu kentin üzerine. Bulutlar
yalnızlığın işaretiydi benim için. Beni ıslatan yağmur olmadı.
Ben senin özleminle sırılsıklamdım her mevsim.
Hayat; merhaba dedi bahara çiçek çiçek. Uzun kıştan sonra
gelmez dediğim göçmen kuşların dönüşünü gördüm.
Sen yoktun...
Her istasyon her otogar adresim oldu. Bir trenden inersin sandım.
Otobüslerdeki her yolcuya sensin diye baktım. Ya da yolculuklara
vurdum kendimi. Kimsenin uğramadığı köylere, adı duyulmamış
kasabalara gittim. Senden bir iz aradım.
Sen yoktun...
Denizin sonsuz maviliğine umut bağladım. Kıyılarda tükettim
bekleyişlerimi. Hep sensiz gemiler geçti limanlardan.
Ben gemicilerin hasret türkülerine eşlik ettim.
Sen yoktun...
Gözümden bir tek damla yaş akmadı. Onlar sana aitti, sana
kalmalıydı. Kimselere söyleyemedim acılarımı, bekleyişimin
öyküsünü kimselere anlatamadım.
Nice fırtınalar koptu yüreğimde. Dalgalar dövdü hayallerimi.
Sığınacak bir liman, yaslanacak bir omuz aradım.
içimi dökecek bir insan aradım.
Sen yoktun...
Her gece ay paramparça oldu. Her gece yıldızlar birer
birer düştü sokaklara. Yıldızları saçına takıp gelmeni bekledim.
Ayı avucunda bana getirmeni bekledim. Ve bir güneş gibi doğup
aydınlatmanı bekledim bu kapkara dünyamı. Ama.
Sen yoktun...
-
Rahatsız ediyorsa bakışlarım
kaparım gözümü bir daha bakmam
Kırıyorsa sözlerim
susarım bir daha konuşmam
Varlığım rahatsız ediyorsa
öldürürüm kendimi bir daha karşına çıkmam
Ama rahatsız eden sevgimse
ÜZGÜNÜM BUNA ENGEL OLAMAM!
-
hayat hattında acemi tayfalardık
ne avunduk sevinç müsvetteleriyle
aşktan ikmale kaldık...
bak her sabah bağıran yeni sabaha
artık iklimler değişmiş, kuşlar da gitmiş
tenimde eski ateş, gözlerimde fer bitmiş
heybetli dağlar arasında
göğümde yıldız yitmiş...
sen
hala
anılarımın
en
beyaz
yanısın
sen buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın
yarısısın
sen sağanakla gelen sabahlarda
çok eski bir şarkının adısın...
daha adamlar şehirlere otomobillerle
geceler anılarla birlikte gelir
siluetin giderek uzaklaşır, düşler de kilitlenir
efkarım bir yaralı ayrılıktan beslenir
(artık ne teneffüs zilleri çalar
ne otobüs duraklarında sabırsız bekleyişler var...)
kimse bilmez
yıllar yılı hep aynı beyazla gezmek nedendi
olsun!
Yirmi yıl seni özleyerek yaşlanmak da güzeldi...
Çünkü sen buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın
yarısısın
sen sağanakla gelen sabahlarda çok eski
çok eski bir şarkının adısın...
-
Kimdi kimdi kalan
Giden mi suçludur herzaman?
Ne zaman başlar ayrılıklar
Dostluklar biter ne zaman
Her geçen gün bir parça daha
Aldı götürdü bizden
Aynı kalmıyordu hiçbir şey
Değişiyordu herşey
kendiliğinden
Artık çözülmüştü ellerimiz
Artık bölünmüştü yüreğimiz
Birimiz söylemeliydi bunu
Ötekini incitmeden
Kimdi giden kimdi kalan
Aslında giden değil
Kalandır terkeden
Giden de
bu yüzden gitmiştir zaten
-
Yüreğime iyilik yağmurları yağdırmayı bırakalı çok oldu...
Mevsim artık hüzün çıkmazında
Şimdi acılar biriktiriyorum, kaçak yüreklerin yıkım çalışmalarında... Dokuz şiddetindeki depremler bile destekleyemiyor kayıp giden yüzünün -ihanetinin- anılardan silinmeme çabalarına
Hiç anlatamadığımı ve anlayamadığımı sandın; oysa her sessizliğim yaşama dair ve bize dair bir hüznü barındırıyordu, anlamak isteseydin yüreğini açıp!..
Gözlerime hiçbir zaman yalan konuşturmayı beceremedim, yüreğimin aynasıydı onlar, olduğu gibi yansıttılardı hislerimi
Hiçbir zaman yere eğmedim yada eğdiremedim bakışlarımı...
Sana bir kez olsun yalan bakmadım..
Yalan konuşturamadım yüreğimi..
yada yalan şarkılar söyletemedim...
Gözlerim artık suskun
Birisiyle aynı dili konuşmuyorsan, susacaksın!...
Sana karşı duygularım sözlerden nice olduğu için susmaya karar verdim!..
Artık susuyorum!..
Bak gördün mü? Sende benim vazgeçilmezim olamadın!..
Kendimi artık şiirlerle, sözcüklerle, imgelerle korumaya aldım
Sen gittiğin yerde kal!..
Riyakar düşlerinle!..
Artık ihanetinin izi var suskunluğumda...
ve
Değişmeyecek artık bu sonsuz sürgünlüğümün eski yasası...
-
Bak gidiyorum Gecelerin karanlığında değil Bir bilinmeze doğan güneşin ilk sabahında... Yüzüne bakarak kaçmadan saklanmadan Son sözümü söyleyip Sana son söz hakı tanıyarak Kendini ve beni kandırmalarından seni kurtararak
Eski sevdaların gölgesi hala gözlerinde Küçük bir masumun kokusu sinmiş üstüne Emanet bir sevda yaşamışım işte Kader mi? hadi kader diyelim öyleyse Varlığınla var olmuştum Yokluğundan yeninden doğacağım İlklerim ve sonlarım Belki de bundan sonra hiç ağlamayacağım Hayata karşı daha güçlü duracağım
Dudaklarım doymamıştı dudaklarına Kollarında olmadan dalmak zor olacak uykularıma Acı tatlı hatıralarım kalsın bu avluda Deli rüzgarlar gelir savurur meraklanma Ben güçlü bir kadınım sen demiştin hatırlasana Dalarsa gözlerin uzaklara Gerçekler saklanmaz asla yalanlarla Bunu iyi bil böyle yaşa
Evet vazgeçiyorum Suçlu yok aramıyorum Bundan sonra olmazlara bel bağlamıyorum Bavuluma yeni umutlar koydum devam ediyorum Yorgun yüreğim çağlamaktan yoruldu Sakin gözlerde durulmak istiyor Ruhumda yanan kor Serin meltemlerle savrulmak istiyor Masalarda yaşamaz gerçekler daha ağır basıyor Yarınlar beni bekliyor Bilmediğim daha ne sürprizler hazırlıyor Benim olmamışlar için savaşmak nafile Bu savaşlar yaralara tuz basıyor Ben beni kendimi bulmak daha da zorlaşıyor
Sevda bazen vaz geçmeler gerektiriyor Tek başına sevda daha dürüst yaşanıyor Yazık böyle oldu... ( Yüzüm gelse yerli yersiz gözlerinin önüne Hatıralarım dolsa düşüncelerine İsmim çalınsa kulaklarına Sıcaklığım dokunsa avuçlarına Bir sızı düşe yüreğine Ruhun alev alev yansa İçinden dediğin kal demeler Haykırmalar olsa dünya duysa Koşup tutsan kolumdan Bırakma beni desen defalarca Sımsıkı sarılsam boynuma Söyle ben ne zaman karşı koydum direndim sana Sonramı AĞLASAN! AĞLASAM! AGLASAK!!!! SON KEZ DOYA DOYA )Böyle olmamalıydı...
Uykusuz geceleri katık ettiğim bu sevdamla sabretmeyi öğrendim öfkemi gülüşümle biledim her kabusumu düşlerimle süsledim içimde ikimize ait ikimizden bir umut büyüttüm bir büyük sevda için kendimden vazgeçtim her bilinmezliği ardında sen varsın diye seçtim ama şimdi örgendim ki uyumadan rüya görülmezmiş gönlün hevesi yoksa nefes alıp vermek nafileymiş bir olmaza direnmek ömür tüketmekmiş bırak gideyim sevgilim sevmek bazen VAZGEÇMEKMİŞ...
-
aşk kelimeleri dökülmüyor kalemimden bu gece
kan damlıyor gözlerimden
ağlayamıyorum.
aşk dediğin nedir ki usta;
ekmek mi
su mu
sus mu yoksa?
neden sustu feryat eden yürekler
canlar kolay atılır da toprağa
yüreğe atılan aşklar mı öldürdü bizi yoksa?
-
Yalnızlık
Oturdum üstüne çıkmıyorum seninde çıkarmaya niyetin yok.
Hazan mevsiminden kalkma vakti gelmedi mi ayağa.
Kendine bir kendin çizmek için kalemi eline al.
Hadi bırak kırıklıklarını kalk yerinden.
Bensiz bir sabah uyan artık.
Kaçış
Kalkacak bir sebep söyle.
Nasıl bitireceğim içimdeki son baharı.
Dökülecek mi kurumayan yapraklar.
Dinecek mi bu yalnızlık
Senin kadar farkındayım bunun böyle gitmeyeceğinin.
Yapıştırmışım üstüme çıkmıyor, çokta niyetli değilim bırakmaya.
Yalnızlık
Sıkıldım artık senle olmaktan
Hadi bırak beni gideyim başka diyarlara
Başka birinde konaklayım biraz
Bir yol çiz kendine, mavi olsun,
İçinden ben geçmeyim yakıştırmıyorum maviyi kendime
Uğramayayım senin topraklarına bir daha
Kır zincirlerimi, özgür kalayım
Kaçış
Çizdiğim yolların sonunu biliyorsun
Sonları bir uçurumdu onların, hep düştüm aşağı.
Komalarda geçti ömrüm
Söyle seni niye azat edeyim, yakıştırıyorum kendime.
Yalnızlık
Doğru yol orda bir yerde.
İçinde hendekler, virajlar var biraz cefalı bir yol.
Sonu uçurum da olsa düşmeyi de öğrenmelisin doğrusunu bulana kadar.
Yürümeye başla hadi çocukların ilk adımları gibi olsun.
Kapı eşiklerinde düş ve kalk yeniden.
Düşeceksin ama orda kalmayacaksın
Yürüyeceksin yine düşeceksin ama yılmayacaksın
Çok sıkıldım bırak beni
Suskunluk
Her şeyden kaçsan kendinden kaçabilir misin?
Sustursan söyleyeceklerini içindekileri sustura bilir misin?
Bana sığınmakla sarabilir misin yaralarını?
Nereye kadar susa bilirsin.
Benle daha ne kadar yapabilirsin ya da ben senle ne kadar kalırım .
Bir gün bende konuşacağım o zaman kime sığınacaksın.
Susturma içindekileri.
Haykır bitsin sessiz çığlıkların, taşımayayım akıttığın zehri
Kaçış
Konuştum ne oldu?
Anlata bildim mi hissettiklerimi.
Anlamak istediler mi dillendirdiğim aşkı.
Dinlediler mi hiç canı gönülden.
Hep susturmadılar mı konuşmalarımı.
Boğazıma ilmikler geçirmediler mi. Boğmadılar mı masum kelimeleri.
Kaçışlarım kendimden, susturdum söyleyecekleri mi?
Suskunluk
Anlatmaktan vazgeçmemelisin, yılmamalısın.
Öksüz bırakmamalısın kelimelerini.
Sansürlere yenik düşmemeli dilin.
Suyun yatağını bulması gibi akıt yavaş yavaş.
Hadi konuş susma.
Kaçış
Ne anlatacak bir söz ne söylenecek bir kelime kaldı bende.
Vazgeçişlerde yüreğim.
Kendimden geçmişim
Kendimden kaçmışım daha ötesi var mı?
Yalnızlık ve Suskunluk
En kötüsü.
Kendi çaresizliğini kendinin yaratması.
Duvarlar örmüşsün etrafına.
Kimseyi almıyorsun içeri.
Girmek isteyenleri de elinle iteliyorsun
Çıkmayacak isteyeceksin bir gün.
Bakmışsın
Vurmuşsun dibe
Duyuramayacaksın sesini kimseye
Çığlıkların karşılıksız kalacak
Kocaman bir kalabalığın içinde yalnızlıktan kaçarken yalnız olduğunu anlayacaksın
Haykıracaksın susturduklarını kimseler ses vermeyecek
Ya kalk yeniden başla bir yerden ya da kal olduğun yerde
-
Hüzün yıldızları parlıyor yine gecemde ne tarafa çevirsem başımı
bir SEN bakıyor bana.
Ne zaman kahretse yüreğim ağlamaya susasa ve ne zaman iki damla belirse göz bebeklerimde bir SEN akıyorsun sessiz çığlıklarıyla şehri uyandıran kaldırımlara.
Ne zaman seni düşünsem desem yalan olur.
Hep aklımdasın ya Her saniye bir SEN daha çakılıyor aklıma.
Ellerimi her uzatışımda pembeye umut dilenmek için SEN batıyorsun avuçlarıma.
SEN bakıyorsun bir çocuğun gözlerinde bir bebeğin kokusunda SEN kokuyorsun bir SEN seviliyorsun onca yüreğin arasından.
Her şey SEN oluyorsun da o kadar SEN bir BEN olamıyorsun sevdiğim.
Bir benim gibi sevmeyi beceremiyorsun.
Her tohum ekişimde toprağa birkaç gün sonra SEN filiz veriyorsun.
Gittiğinde bir asma ekmiştim evimin önüne gün geçtikçe büyüdü çardak yaptım kendi kendime.
Şimdi kapımın tam önüne düşen bir dalı var sanırım onu kesmeliyim.
Çünkü kapımdan dışarı her adım attığımda bir SEN çarpıyor yüzüme.
Neden yağmurlara benzettim ki seni Şimdi her yağmurda SEN yağıyorsun bu koca kente.
Sana güneşim demeseydim keşke.
Her sabah yatağıma SEN vuruyorsun penceremden.
Lanet olsun Keşke Kalbim demeseydim sana.
Şimdi her an SEN atıyorsun içimde.
SEN den kurtulmanın bir yolu yok mu yar SEN imkansızsın.
BEN imkansızlıklar denizinde cılız kulaçlar atıyorum hayata dair boğuluyorum arada bir.
Yine de kıyamıyorum sana.
Keşke
Bu can seninle yaşıyor demeseydim sana.
Şimdi her boğuluşumda SEN dirhem dirhem ölüyorsun öldürüyorsun
Yani her şey SEN oluyorsun da o kadar SEN bir BEN olamıyorsun sevgili.
Olamıyorsun
Yaşayabilmen için benden gitmen lazım.
Yaşayabilmem için benle olman lazım.
-
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam
Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar
Meşeler göğemmiş diyorsun varsın göğersin
Anlamını yitiren bir şeyler mi var şimdilerde
Yazdığım şiirlere yabancıyım sokaklara yabancıyım
Taşı delemiyor bir çığlık ve apansız
Su oluyorum ipince kendime sızıyorum
Dünya yetmiyor bazen bırakıp gidebilir miyim
Kuşları ürkütülmüş bir dal gibiydin öylesine mahzun
Efkar da yakışırdı sana ilk kadeh kekik kokardı
Unutalım mı şimdi kente indiğimiz o ilk günü
Sabahlara kadar okuduğumuz o kitapları
Sabahlara kadar düşüncelerimizde yaşattığımız hayallerimizi
Kar aydınlığında yürüdüğümüz o yolları
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam
Her akşam mektup yazarım dağlar kadar
Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi üşüyorsun
Unutma dostumsun sen neredeysen orda ölmek isterim
-
Bir bahar serinliği hissediyorum
Saçlarına dokunmak gibi
Belki bir baharı yaşıyorum ama
Keşke bir bahar günü gibi
Aşkımı anlatabilsem sana.
Aşkımı sana hiç anlatamadım
Ben sadece her an seni yaşadım
Ve bazen kelimelerim tükendi
Cümleler kuramaz oldum
Gözlerim gözlerine bakamaz oldu
Galiba en iyi yaptığım şey
Sana olan duygularım ve aşkımdı
Ve senden habersiz
Kalbimden çıkıp gözlerimde buluşan
Göz yaşlarımdı.
Belki bir baharı yaşıyorum ama
Keşke bir bahar günü gibi
Aşkımı anlatabilsem sana.
Bu yol çok uzak biliyorum
Tıpkı yıldızlar gibisin bana çok
uzaksın
Onları görebiliyorum ama tutamıyorum
Ve bir serap gibisin sana yaklaştıkça kayboluyorsun
Ama biliyorum
Sen bu yolun sonundasın
Bütün güzelliğinle ve kadınlığınla
Beni herhangi bir mevsim serinliğinde bekliyorsun.
Seninle bir baharı yaşıyorum ama
Keşke bir bahar günü gibi
Aşkımı anlatabilsem sana.
bitanem
Benim kırçiçeğimsin
benim gökyüzümsün
benim gül kokuşlumsun
benim kalbimsin
benim en sevdiğim tepesin
benim sıcak yatağımsın
benim fırtınada sığındığım limansın
benim en değerli armağanımsın
benim en duygusal anımsın
benim sonsuza dek en yakın arkadaşımsın
benim parıldayan ışığımsın
benim gecem gündüzümsün
benim kalbimsin ruhumsun
benim dualarımın yanıtısın
benim yüreğimin ilacısın
benim öfkemin gidericisisin
benim bahar ateşimsin
benim nadir bulunun mücevherimsin
benim kalp atışımsın
benim nefes alışımsın
benim hayatımı hayat yapansın
benim kutsalımsın
benim morelimi düzeltensin
benim sabah güneşimsin
benim kalbimin bekçisisin
benim kahkahalarımın kaynağısın
benim şarkılarımsın
benim yanan ateşimsin
benim arzularımsın
benim ruyalarımsın
benim herkesden herşeyden önce gelenimsin
ölene kadar sebebimsin bunu böle bilesin
Hüzünle değil güllerle geleceğim sana
Seninle bir baharı yaşıyorum ama
Keşke bir bahar günü gibi
Ellerin ellerimde
Gözlerinin derinliğine dalarak
Aşkımı anlatabilsem sana.
Aşkının fısıltılı nağmeleri yoramaz
Kırmızı güllerle bezeli hayallerin kandıramaz
Hapseden büyüleyici gözlerin çalamaz
Yüreğim bir kere yandı bir daha yanamaz
Günaydın aşk perisi bak ben uyandım.
Uyudum o kadar uzun yıllar uyudum
Aşkının gücüyle gün be gün büyüdüm
Bak ilk defa belki bu gün yoruldum
Günaydın aşk perisi sana günaydın
Sen her zaman kusursuz bir gül fidanı oldun
Büyüttüm içimde seni göz yaşımla suladım
Güle sevdalı bülbül gibi sızlandım durdum
Sonunda dikenlerinden derin yaralar aldım
Günaydın aşk perisi derin uykudan uyandım
Bahar geldiğinde.
Bir çiçeğe yeşile çimene
Aşık olamazsın ama seversin.
Arkadaşına aşık olamazsın
Ama seversin.
Toprağa fidanı aşkla değil
Sevgiyle dikersin.
Sevgi için ölünür aşk öldürür.
Aşk kıskançtır nankördür
Sevgiyi öldürür.
Aşk Kabildir sevgi Habil.
Aşkla sevgi aslında kardeştir
Gözlerimi hayata sanki bu sabah açtım
Seninle güzel rüyaların sonuna ulaştım
Macera bitti bak gör ben artık yaşlandım
Galiba ölüme bu defa gerçekten yaklaştım
Günaydın aşk perisi ilk ve son kez günaydın
-
Şavkıması sana doğru yolların
Sana doğru denizlerin çağrısı
Çiril çiril ötelerde bir güzel
Günaydınım kır çiçeğim sevgilim.
Çıkmaz sokaklarda bu minyatür kim
Bu göğüs kim ya bu gözler bu saçlar
Uzak bir özlemde ayak seslerin
Günaydınım kır çiçeğim sevgilim.
Kırk odanın kırkında da kırk güzel
Kırk aynada çengi çengi bir güzel
Çağlar ötesinde bir avuç nota
Günaydınım kır çiçeğim sevgilim.
Bu yıldızlar doğan günü çağrışır
Bu gündüzler gözlerini çağrışır
Ya kimlere verdin avuçlarını
Günaydınım kır çiçeğim sevgilim.
Vurdum tellerine seni sazımın
Sende anahtarı alın yazımın
Yağmur yağmur serpti yalnızlığıma
Günaydınım kır çiçeğim sevgilim.
-
Ben hep çabuk çekilen tetiğe yaşadım
Yemin ettim
Yüreğimdeki ve bedenimdeki
bütün yaralar adına
yüzünün kuyusuna düştüğüm kuytuda
Sana olanca aydınlığım ve karanlığımla baktım...
Ömrüm adına yemin ederim ki:
Ben seçmedim bu ölümü
Kaçmasan vurmayacaktım..
-
Hasret kokan saçlarından sevdamı
Yarınlara bin umut dileyerek ördüm
Kokladım okşadım sevdim
Çok sevdim
Gözlerime inen perdeyi araladıkça
Aşkın en güzel saf yüzünü gördüm
Baktım yandım sevdim
Çok sevdim
Mesafeleri aşmayı istedim gecelerce
Uykuya dalmış gül yarime döndüm
Daldım kandım özledim
Çok özledim
Masum sevdasına sarılarak ağladım
Güzel gözlerinde bir yandım bir söndüm
Özledim özledim özledim
-
EN ZİNDAN YERLERE DÜŞSEM BİR GÜN TEK
BULSA BENİ ELLERİN BULUR
SEN VARSAN YANIMDA NE TOP NE TÜFEK
VURSA VURSA BENİ GÖZLERİN VURUR
SANA GELEN YOLDA NE BORAN NE KAR
SANA KOŞAN YOLDA NE TAŞ NE DUVAR
SANMA Kİ İÇİMİ TİTRETİR, YAKAR
YIKSA YIKSA BENİ HASRETİN YIKAR
NAMLUNUN UCUNDA OLSA YAŞAMAK
NE ÖYLE SUSMAK VAR NE DE ÖYLE KORKMAK
BİLSİN BU DÜNYA, BU GÜNAHKAR TOPRAK
YAKSA YAKSA BENİ YOKLUĞUN YAKAR
SEN YOKSAN YANIMDA SÖNMÜŞ BİR KÜLÜM
GELSİN GELECEKSE SENİNLE ÖLÜM
VURDUĞUN YERLERDE GÜL BİTER GÜLÜM
KIRSA KIRSA BENİ SÖZLERİN KIRAR
MUTLULUK DEDİĞİN NEDİR DÜNYADA
BİR YASTIK, BİR YORGAN, BİR KÜÇÜK ODA
AL GÖTÜR BENİ BIRAKMA BURADA
TUTSA TUTSA BENİ ECELİM TUTAR
-
Seni Düşündüm Yine
Bu gece seni düşündüm yine
Ardından bir sigara daha yaktım
Fikrimde sen zikrimde sen
Hep sen varsın
Uykularım delik deşik oldu
İnan şimdi şu hayatı uğruna verebilirdim
Her insanın içinde bir burukluk vardır ya
Benim burukluğumda sensin
Avunmak için tüm kumsallara ismini yazdım
Ama dalgalar tıpkı
Beni sevmediğin gibi
Silip geçti
Bir sevmek bin defa ölmek diyorlar ya
Bende bin defa ölüyorum
Ama her saat değil her dakika
Ölüyorum
Bu gece yine seni düşündüm
Ardından bir sigara daha yaktım
Ne fikrimden geçebildim
Nede zikrimden
Aklımda tek bir şey var
Sen ,sen, sen
Ve yine sen .
-
İŞTE GİDİYORSUN
MERDİVENLERDE BİR ÖLÜM SESSİZLİĞİ
KÜL RENGİ YAĞMURLAR SOKAKLARDA
ÜZERİNDE EN ÇOK SEVDİĞİM CEKETİN
EN ACISI
UNUT GİTSİN DER GİBİ DEVRİLMİŞ KİRPİKLERİN
VE İLK DEFA
BU KADAR ACELECİ
ELLERİN, AYAKLARIN, GÖZLERİN..
SÖYLENECEK NE VARSA BİTTİ, DOĞRUDUR
ARTIK BU SAATLER
KANADI KESİK BİR SEVDANIN
KALEMİ KIRIK BİR AŞKIN
VE SAYFALARI YANIK BİR ROMANIN SONUDUR...
İŞTE GİDİYORSUN
ELLERİNLE AÇTIĞIN BÜTÜN KAPILARI KAPAYARAK
HAYAT VERDİĞİN ODALARDAN GÖLGENİ DE ALARAK
VE SÜRGÜNE VERİP BÜTÜN DÜŞLERİMİ
DAĞ GİBİ BİR ADAMI YAKARAK
ANLIYORUM BU SUSKUNLUK
BİR AŞKIN AÇILMAMIŞ SON MEKTUBUDUR
GERİDE BIRAKTIĞIN
SAKSIDA BİR GELİN ÇİCEĞİ
MASADA KÜSKÜN BİR ANAHTAR
YÜREĞİMDE PARMAK İZLERİN
VE CEVAPSIZ YÜZLERCE SORUDUR
İŞTE GİDİYORSUN
DİKEREK GÖZLERİME O MAĞRUR BAKIŞINI
YILLARDIR DÜŞLEDİĞİN ZAFERİ KUTLAYARAK
VE MASUM BİR VEDASOKULUP YANIMA
ELLERİNLE YÜREĞİMİ PARCALAYARAK
TARİHTE BUGÜN
AYLARDAN EYLÜL
GÜNLERDEN HÜZÜN
SAATLERDEN ONDUR
SEN KAZANMAYI
BEN KAYBETMEYİ SEÇTİM
ANLIYORUM
BU İKİMİZ İÇİN ARTIK SONDUR
İŞTE GİDİYORSUN
VE BİLİYORSUN
BİRAZDAN SOL YANIMA DÜŞECEĞİM
YARAMIN OLDUĞU YANA
VURDUĞUN YERE YANİ
NE DE OLSA AYRILIK ACIDIR, ZORDUR
İŞTE KARŞINDA
AĞIR YARALI BİR ADAM
BİR AVUÇ GÖZYAŞI
VE İHANET MAKAMINDA BİR ŞARKI
SUÇ MAHALİNDE
SENDEN KALAN SON DELİL BUDUR
GİT HADİ GİT VAZGEÇİLMEZİM
UNUTMA Kİ
DÜNYADA BÜTÜN MEZARLAR
SENİN GİBİ VAZGEÇİLMEZLERLE DOLUDUR.
-
YARIN GİDECEKSİN
AYRILIĞIN SİMSİYAH BAYRAKLARI SALLANIYOR SAÇLARINDA
ELLERİNDE KELEPÇESİ YALNIZLIĞIN
KARA GÖMLEĞİNİ GİYMİŞ ACILAR PUSUDA
DUDAKLARIN VEDAYA HAZIR
BU AŞKIN SON PERDESİ ASILI KİRPİKLERİNDE
VE SON DARBESİ YÜREĞİME İNECEK SON BİR SÖZÜN
GÖZYAŞLARINA KARIŞIK
BUĞULU BİR ALLAHAISMARLADIK
YARIN GİDECEKSİN
BULUTLARIN MAVİSİ GİDECEK
DÜŞLERİMİN IŞIĞI SÖNECEK
VE BÜTÜN YEŞİLLER BANA KÜSECEK BİLİYORUM
SENSİZLİĞİN GÖLGESİ VURACAK YÜRÜDÜĞÜM HER SOKAĞA
ZAMANSIZ BİR YAĞMUR ISLATACAK GÖZLERİMİ
EZBERLENMİŞ ŞİİRLER KESMEYECEK BENİ
ŞARKILARA SIĞINACAĞIM
SIĞMASAMDA HİÇBİR ŞARKIYA
VE BİR BEBEK ÖLÜSÜ YÜREĞİM
GÖMÜLECEK HATIRALARA
YARIN GİDECEKSİN
VE DÖNMEYECEKSİN
AMA BEN SENİ SORANLARA
İYİ OLDUĞUNU SÖYLEYECEĞİM
DÖNECEĞİNİ
OYSA
YEPYENİ İNSANLAR GİRECEK ARTIK HAYATINA
YEPYENİ ADRESLER
BELKİDE YEPYENİ BİR SEVGİLİ
VE EN ACISI
SAÇLARINDA, AVUÇLARINDA, TENİNDE
ARTIK BENİM DEĞİL HEP ONUN ELİ
YARIN GİDECEKSİN
ZATEN DAĞLARIN DAĞLARA KAVUŞMASIYDI GELİŞİN
İMKANSIZLIĞIN İHTİLALİYDİ
YASAĞIN KIYAMETİYDİ
VE BİR MARTININ BALIĞA AŞKIYDI SEVDAMIZ
ÇÖLÜN DENİZE VARMASIYDI
GÜNEŞİN YILDIZLARI KUCAKLAMASI
VE BUGÜN YAŞADIĞIMIZSA
İŞTE O AŞKIN SON SAYFASI
YARIN GİDECEKSİN
SONKEZ ISLANACAĞIM O SAĞNAK BAKIŞLARINDA
SON KEZ ISINACAK ELLERİM O BUZ AVUÇLARINDA
SONRA BIRAKTIĞIN ÇAY BARDAKLARINDADUDAĞINI
KAHVE FİNCANLARINDA PARMAKLARINI
OMUZUMDA SAÇLARINI ARAYACAĞIM
VE BELKİ DE İLK DEFA ÇOCUKLAR GİBİ AĞLAYACAĞIM
GÖRECEKSİN
DAHA İLK ADIMINDA
SEN DOLU BİR KALP DURACAK
YERDE MENEKŞELER
GÖKTE YILDIZLAR KARARACAK
VE İKİMİZDEN GERİYE
SADECE
MUHABBET BİR HASRET KALACAK.
-
GİTTİĞİN GÜN
BÜTÜN AYRILIKLARIN HESABI BENDEN SORULDU
BÜTÜN ACILI ŞARKILARIN
BÜTÜN HAZİN SEVDALARIN
GİTTİĞİN GÜN
HER ÇİÇEĞE BİR GÖZYAŞI
HER KELEBEĞE BİR AĞIT
BANADA YÜZLERCE ŞİİR DÜŞTÜ
YAZMAYA MAHKUM
GÖZLERİN İÇİN.
BEN Kİ
DÖNÜŞÜNE HASRET YAŞADIM BÜTÜN AYLARI
VE GÜLÜŞÜNE HASRET BÜTÜN BAHARLARI
GEL GÖR Kİ
BİR DAĞA ÇARPAR GİBİ ÇARPTI YÜREĞİM YOKLUĞUNA
BİR BEN BİLİRİM
GURURUMU HANGİ TAŞLARA VURDUĞUMU
BAŞIMI HANGİ TAŞLARA
VE HANGİ UÇURUMLARA KÖPRÜLER KURDUĞUMU
BİR SANA KAVUŞMAK İÇİN
SEN GİDELİ
BÜTÜN YOLLARIMIN YOLLARI KESİK
BÜTÜN DALLARIMIN DALLARI KIRIK
KAÇ GECEYE BEKÇİ
KAÇ SABAHA NÖBETÇİ
VE KAÇ UYKUSUZ TRENE BİLETÇİ OLDUM
GELMEDİN
OYSA HEP KARLAR İÇİNDE SAKLADIM UMUTLARIMI
YAĞMURLAR İÇİNDE KURUTTUM GÖZYAŞLARIMI
VE KANATARAK AÇTIM GÖLGENE AVUÇLARIMI
BİR SANA SARILMAK İÇİN
BİR UCU KALBİMDE KALDI BU SEVDANIN
BİR UCU ELLERİNDE
BİR ADIMI SENDE KALDI SONUMUN
BİR ADIMI SABRIMDA
ÇÜNKÜ
BULUTLARA ÇİZİLMİŞ
YILDIZLARA YAZILMIŞ
VE YÜREĞİME KAZILMIŞ BİR KARA SEVDAYDI BU
GÜNLERCE
KIŞLARDAN GÜNEŞ
KARLARDAN ATEŞ TOPLADIM
VE BÜTÜN ÖLÜMLERİ ERTELEDİM
BİR SANA DOKUNMAK İÇİN
OYSA DAHA GİTTİĞİN GÜN
UYKULARIMI ÇALDIM GÖZBEBEKLERİMDEN
DİZLERİMDE UYUTTUM
ACILARIMI KOPARTTIM YÜREĞİMDEN
İZLERİNDE AVUTTUM
VE SÖZÜMÜ DE TUTTUM
YANARAK İÇİN İÇİN
İŞTE BUGÜN
UNUTMAYIDA UNUTTUM
BİR TEK SENİ
UNUTMAMAK İÇİN.
-
Dipsiz kuyularda bırakıp gittin…
Haykırmak vardı ardından,
terk edilmişliğe isyan etmek,
etekteki taşları bir bir dökmek
ve sonra ağzıma geleni söylemek gidişine…
SUSTUM…
Oysa söylenecek ne çok şey vardı…
Hani düğümlenir ya insanın boğazına kelimeler,
hani anlatmak istersin de sözler tükenir
öyle çaresiz, öyle suskun…
Biliyorum
şimdi ne söylesem anlamsız gidişine…
Yolun sonunda bir ben;
Sana aşık, sana tutkun…
Canımı acıtırken yokluğun…
SUSTUM…
Oysa söylenecek ne çok şey vardı…
Ürkek ve çekingen bir çocuk gibi
bez bebeğimle saklanıp bir köşeye
hiç ses çıkarmadan öylece bekledim seni
Oysa gezdiğin her sokağın kaldırımında
dolanmalıydım ayaklarına bir taş misali
Sonra çıkıp da karşına
gözlerinin taa içine bakıp
'sadece sana sevdalı bu yürek' demek vardı…
SUSTUM…
Oysa söylenecek ne çok şey vardı…
Biliyorum dönmeyeceksin…
Sana uzanan ellerim hep boşluğa,
hep yalnızlığa dolanacak…
Ve biliyor musun böyle hayalini kurmak da güzel
yokluğuna sarılıp
Oysa çarem,
umudum,
yarınımdın…
Bundan sonra ne zaman konuşmak istesem
dudaklarıma bir mühür gibi konacaksın…
Sevdamı en çok anlatmak istediğim suskunluğumsun artık…
BEN DE SUSTUM…
Oysa söylenecek ne çok şey vardı…
-
Yüzüm eskiyor damla damla çoğalan hasretinle, kapında kahrediyorum günlerce gecelerce… Karanlığın solmuş perdeleri iniyor, kısalan günlerimin azalan umutlarına. Kimsesiz bir siyahı evlat edindim nicedir. Bundadır sesi olmayan karanlık günlerimin suskun nağmeleri. Canıma kasteden bu hazan hep yokluğunun eseri.
İnadına sevda yollarında, ışıl ışıl cenneti taşıyorum gözlerimde. Sokak sokak, kapı kapı tatlı sözlerini arıyorum yar. Bir yudum suda dinleniyorum yoruldukça. Her yudumda, çiçekli gökkuşağını gördükçe ağlıyor siyahım. Durgun göz yaşlarıma ay düşüyor yar, yorgun güzelliğimle gülümsüyorum şiirlerde. Derin hüzünlerde boğulsam da sensiz, her şey olurum dizelerinde…
Yağmur, rüzgar ve sonbahar ben değil miyim ki… Hepsi hatırlatmaz mı beni söyle. Benim gözyaşım değilmi her damla, bağrına dolan her yönsüz esinti, dökülen her kuru yaprak ellerim değil mi… Zamansız mekansız her yerde ölümsüz olmak sunuldu gülüşlerimle, kabul et. Avuç içlerine kondu teklifsiz masum bir öpücük.
Gerçek yada rüya…
Yapraklarını göğsünde dinlendirmek isteyen, başı arşa uzanıp sana değemeyen mahzun bir goncayım şimdilerde. Tatlı canıma eziyet eder yanı başımdaki yokluğun. Dalsız, budaksız gövdemi sarar mı mavin yeşilin söyle… Toprağa tutunamayan kökleriyle bir gül yetişir mi sevdalı bağrında…
Dermansızım… Yağmalanmış düşlerimin mateminde gömüyorum yarınlarımı kefensiz. Sensizliğin boğazına sarılıyor, hasretlerin avazında ağıtlar yakıyor göz yaşım. Her damla düştükçe göğsüne, canlanıyor hakikatler. Ah bir bilseler her şey düşte kaldı, bıçak kemiğe dayandı bir bilseler.
Susmalıyım şimdi…
Sustukça her dem taze kalmalı bu sarı sonbahar. Eylül de bitiyormuş meğer yerini bulamayınca yürekte. Kapıları çalıp kaçan bir çocuk gibi saklandım bıraktığın karanlıklara. Sobele beni aşka hadi, bıraktığın gibiyim. Başka gölge düşürmedim dokunmadığın sevdama. Gel hadi bul beni, gözlerimin içine gir, kaybol hatta… Yüreğinle sar, sarmala…
Eylüle saklandı umutlarım, yüreğinin aralığında sobele beni, sevdim seni yar. Gece saçlarıma dokun hadi çoğalt sevinçleri. Gözlerimin mehtabında lal dudaklarımı kucakla, azalt hüzünleri. Cümle alem bilmeli; sevdam istila ederken gönlünü, günah defterinden silinmeli her bir satır. Bu sevdanın sevinci en büyük sevaptır yar. Sen de bil…
Uzaktaki yakınım,
Yangınım,
Tutuştuğum bir başınalığım,
Yeri göğü yak, varımı yoğumu al hadi, gözü kara aşklara sar beni. Her şeyin bir çaresi var derler ya hani. Tek çaren olayım, yürek kanamalarına sür sevdalı gözlerimi. Yamalı gönlümdeki derin boşluğu görünce üzüleceksin biliyorum, süzüleceksin gecelerime. Senin için çarpan yüreğimin sesini duyamayacaksın lakin.
Susma… Söyle, anlat hadi nasıldır büyük aşklarç Bitmez mi yürekte tutkular… Susma haykır, acıt yüreğimi, gece düşlerinin bittiği yerden kurşunla geçmişi. Uzak yollara savur ayrılığı, gecelerinden damlayan göz yaşlarıma sür yürek yaralarını ve gülümse. Semalarına serdiğim yıldızlarda, sevda gamzelerimi göreceksin mehtaplı gecelerde. Tutuşmayan ellerimize inat, tutuşan yüreklerimiz olsun göğsümüzde bırak. Başka şehirlerde soluklanan sevdalarınla yıldızlarıma gülümse yar. Elini sol yanına koy, yangınlarda bir yürek borçlusun bana unutma.
Sensizlik boğazıma sarılırken
Canımı kaybederim yokluğunda
Gömerim yarınlarımı kefensiz
Hadi durma
Sevdalı bağrında umutsuz bir gül yetiştir…
Durgun göz yaşlarıma ay düşüyor yar
Ana kucağı gibi sıcacık gülüşlerimi kabul et,
Özü sözü dosdoğru sevdamı al, baba öğüdü gibi
Gökkuşağının renklerini dola belime yar …
Terk etme yarınlarımı
Öldürme sendeki beni
Öldürme…
-
Gücün Varmı Sevgilim???
Derin Sularda İnci Tanesi aramaya....
Cesaretin Kaldıysa hala benle aşktan konuşmaya...
Söyle Canım Sevgilim , Hayat bize oyun oynuyor olabilir mi??
Yorgun Gibi Bir Halin Var, Duyguların Karışık Olabilir mi???
Sil Baştan BaşLamak Gerek Bazen !
Hayatı Sıfırlamak...
Sil Baştan Sevmek Gerek Bazen !
Herşeyi Unutmak !!!
-
Öyle bir yaşıyorum ki,
Cenneti de gördüm, cehennemi de.
Öyle bir AŞK YAŞADIM Kİ,
Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki
Okudum, okudum, ANLAMADIM
Kendi kendime konuştum bazen evimde.
Hem kızdım hem güldüm halime.
Sonra dedim ki ''söz ver kendine.''
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin.
Sevilmek istiyorsan,ÖNCE SEVMEYİ BİLECEKSİN
Uçmayı seviyorsan (Kİ KELEBEKSİN) düşmeyide bileceksin
Korkarak yaşıyorsan,yalnızca hayatı seyredersin
Öyle bir hayat yaşadım ki,
Son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki ZAMAN
Hep acele etmem bundan, ANLADIM..
-
Sevgili, biraz sendir ve sen biraz sevgili
Sevgili, eksilmeden paylaşılan ömür olmalı
Sevgili, kan-ter içinde uyandığın kabus sonrası
Başucunda bulduğun bir bardak su olmalı.
Sevgili, ateşlenmiş başında ıslak tülbent olmalı.
Sevgili, gecenin beşiğinde uyuttuğun masal olmalı
Sevgili, uykusuzluğun en güzel sebebi,
Yanında uzanmış melek,her gece yatağında yangın olmalı
Sevgili,”günaydın” ve “iyi geceler” sözcüklerinin
Arasındaki hasret olmalı
Sevgili,her gün yeniden çözdüğün bilmece olmalı
Sevgili, kara günde kara zeytine
Kara gözlerinin akını akıtıp bal yapmalı
Sevgili,hem öfkenin fırtınalı denizi hem limanı olmalı
Sevgiyi beslemeli öfkeyi unutmalı.
Sevgili, muhabbette en güzel söz
Kavgada suskunluğun olmalı
Sevgili,ölçülemez sevginin derinliği olmalı
Sevgili, yüreğinin mahzeninde yıllanmış şarap olmalı
Sevgili,aşkla düellonda boş silahın olmalı
Sevgili,acında gözünde ki yaş
Sevincin de dudağında gülüş olmalı
Sevgili,sinemada izlenememiş filmler sonrası
Dudağında kalan tuzlu mısır tadındaki öpüş olmalı
Sevgili, “kara sevda” derdinin muadilsiz ilacı olmalı
Sevgili, aşkın sözlüğünde tek isim olmalı
Sevgili, sevmese de futbolu “maç kaç kaç bitti?” diye sormalı
Sevgili, en sevdiğin yemeği en güzel yapan aşçı olmalı
Sevgili sofrandaki çorbanın tadı tuzu olmalı
Sevgili, aşkın körlüğünde elindeki beyaz baston olmalı
Sevgili, “gel” deyince kanat takmalı
“Git” deyince gitmemeli kalmalı
Sevgili, yalan dünyada yalansız cennet olmalı
Sevgili, hem yüreğinin konuğu hem sahibi olmalı
Sevgili, yanındayken zamanı durdurmalı
Ve zaman durduğu yerde kımıldamadan su gibi akmalı
Sevgili, kıskançlığın,bencilliğin,aptallığın olmalı
Tüm kötü huyların onda anlam bulmalı
Sevgili, sevginin hem yolu hem yoldaşı olmalı
Sevgili, her gün yeni bir mısra yazdığın şiir olmalı
Sevgili, ilkbaharda menekşe,yazın papatya
Sonbaharda kasımpatı , kışın kardelen olmalı
Sevgili her iklimde bahar olmalı
Sevgili, haziran sıcağında buzlu çay
Aralık ayazında boynunda ördüğü yeşil atkı olmalı
Sevgili, dar’a gitmeden son sigaran olmalı
Sevgili, son gününde elini tutmalı
Son günüyse onla gitmek için dilinde ki dua olmalı
Sevgili,biraz anne biraz kardeş biraz arkadaş
Hepsinden birer parça ve hepsinden farklı bambaşka olmalı
Sevgili, içinde taşıdığın onur,kolunda taşıdığın gurur olmalı
Sevgili ,uğrunda her şeyden vazgeçeceğin vazgeçilmez olmalı.
Ve insan sevdiğinin sevgilisi olmalı!..
-
Haydi sen de cek git
Beni terkedilmisligimle basbasa birak
Durma git
Durmayan gözyaslarima aldirma sakin
Ama bu sefer kizma
Birak da
Dökülsünler yagmur gibi
Damla damla
Son defa
Izin verde
Gözlerim de ugurlasinlar seni,
Cünkü
Ena z onlar da benim kadar dolu
Unutma ki
En cok da onlarin hakki var sende
Cünkü
Az aglamadilar yoklugunda
Geceleri
Bu yüzden izin ver de
Bir yagmur bulutu gibi bosalsinlar ardindan
Gerci artik nekadar aglasam faydasiz
Cünkü bu kez affetmeyeceksin
Beni...
Hatirliyor musun?
Ben en ufak birsey de
Aglardim hep.
Hic dayanamazdim ki,
Ayri kalmaya
Hemen aglardim
Sende dayanamayip
Tamam,tamam derdin.
Yani sonunda caresiz ,affederdin.
Hic kiyamazdin ki bana,
O zamanlar...
Hep gözyaslarimla affettirirdim kendimi.
Bak, iste yine agliyorum.
Ama bu defa,
Gitme diye
Agliyorum...
Gözyaslarima yenik düsersin diye
Agliyorum
Belki dayanamayip yine dönersin diye
Agliyorum
Ama biliyorum ki,
Bu kez durduramiyacak seni
Gözyaslarim...
Hadi o zaman , daha fazla durma
Buralarda!
Git hadi!!!
Gözün arkada kalmasin sakin.
Beni düsünüp de canini sakin sikma
Bosver!
Ben nasilsa alisirim
Söyle!
Sensizlige alismaktan baska carem var mi ?
Söyle hadi! Varmi baska care?
Ne olur git artik...
Zaten zor duruyorum ayakta
Daha fazla yorma beni
Giderken durup durup bakma sakin
O ecel gözlerinle...
Öyle git iste.
Birkere bile bakmadan.
Hadi diyorum sana,
Yalvaririm git artik.
Hem.sen degil misin ?
Beni yari yolda birakan,
Hic acimadan beni senden koparan
ve..beni benle basbasa birakan,
Söyle!sen degil misin ????
Ne duruyorsun o halde, gitsene...
Git de, biraz da
Bir zamanlar ellerini tuttugum ellerim
Aglasin...
Ellerinle oksadigin saclarim aglasin
Tek tek...
Seni öpmeye dayanamayan ve kiyamayan iki dudagim da
aglasin ve... cayir cayir yanan yüregim Aglasin...
Cünkü, onlar da benim kadar dolu Git de,
Beni onlarla yalniz birak. Merak etme
Üsürsem,
Hayaline sarilarak uyurum,
Geceleri...
Hadi git simdi !
Unutmadan, birsey daha ,
Eger birgün,
Ayrilik rüzgarlarina karisip cikarsan karsima,
Ucurum gözlerinle bakarsan yine
Nemli gözlerime,
O zaman , inan hayalin bile yasatamaz
BENI!!!
Iste o zaman bilki,
Ucurum gözlerinden birakirim,
KENDIMI!!!!
DURMA SIMDI GIT HADII
-
bir görebilsem yüzünü
bilmediğim şehirlerdeki ruhunu
bir görebilsem yansımamı
nerdesin be can
keşke umutlarımdaki sen sen olmasaydın
bu kadar uzak bir okadarda yakın olmasaydın
can çekişiyor ruhum
ikilemler arasında boğuluyorum
ya var ya yok
yoruldum artık kendimle savaşmaktan
yüreğime her defasında yenilmekten yoruldum
hakettimmi bilmiyorum tüm yaşananları
onca zamana rağmen hala
uzaksın sevgimden
ne varsın ne yoksun
varlığın eşsizlkleri yaşatıyor
yokluğunsa ölümü tattırıyor ruhuma
kurtulmak istiyorum
kaçmak
kimsenin bilmediği uzak şehirlere gitmek istiyorum
nereye kadar
herşeyden sende kaçabilsem bile
ya...
ya yüreğimden nasıl kaçıcam
söyle,,söylesene hadi..
bulamadın demi.
bulamıyorsun sende cevabını..
bana yaşattıklarının farkında bile değilsin çünkü...
senin kadar bencilleşemedim sevgimde belki...
seni senle yaşadım...
canıma kattım...
ruhumla yüzleştim...
ama sen..
sen kaçtın benden...
sandınki sevgi uzaktanda baş gösterir..
ama olmuyor be yosun gözlüm..
olmuyor inanki...
yollar aşka meydan okuyor...
zaman eryor sankii..
yok oluşlarda ...
sense
bir sevgiyi yakalamanın yüceliğiyle umutlanan toz bulutu..
bilki sevgi kaçmakla yaşamıyor be aşk..
zaman kaçmaya meydan okuyor...
tüketiyor hayalleri..
yaşanmışlıkları...
yaşananları..
yaşanacakları..
-
NE SENİ TANIYORUM NE ADINI BİLİYORUM
EYLÜL KOYDUM ADINI GÜZELSİN DİYE
NE AYLARI BİLİRİM NE MEVSİMLERİ NE DE ZAMANI
KİMİ ZAMAN SEVDALAR VARDIR YAPRAK OLUR
SEVDALAR VARDIR IŞIK OLUR UMUT OLUR AŞK OLUR
EYLÜL KOYDUM ADINI ADINI BİLMEDİĞİM İÇİN
EZGİ KOYDUM ADINI SESİNİ DUYMADIĞIM İÇİN
SIR KOYDUM ADINI KİMSELER BİLMEDİĞİ İÇİN
KİMİ ZAMAN SEVDA DEDİM ADINA
DÜŞLER KURDUM UÇURUMLAR KAZDIM
ATTIM KENDİMİ DERİNLİKLERE
PLATONİK DÜŞLERDE YÜZDÜRDÜM SEVDAMI
CESARETSİZ KALDIM HEP
YÜZÜNÜ GÖRMEKTEN ÖTE SESİNİ SOLUĞUNU DUYMAKTAN ÖTE
NE KALIRDI Kİ KIRSAYDIM CESARETİMİN ZİNCİRLERİNİ
-
Beni Unutma
Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatırlarsa bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni unutma
O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma
-
Aylardan Eylül
Mevsiminde hızla savrulan
Rüzgarlarda okşanırdı
Esmer tenindeki karamsı tüyler.
Geldiğin ilk günün gecesinde
Işıltılı,iri,ela gözlerinle
Girdin uykularıma
Tenin dokundu lanetli tenime
Ve ardından aşklar savruldu
Bana hüznünü yaşatan
Bütün eylüllerde…
Bir yosmadan öğrenmiştin
Lanetli yanlarımı
Kaçtıysam da kaybolmadı
Kutsamış nehirlerde yıkadıysam da
Yapışık kaldı tenime
Temizlenmedi
Muskacılara biat ettim
Söz dinlemediler
“Artık yalnızlık gibi kaderindir
Lanetli yanların” dediler.
Geldiğin ilk günün akşamıydı
Ne kadar yakışmıştı
Pembe fanilan,kısa saçların
Ve esmer tenindeki karamsı tüylerin
İşte o günün gecesinde
Yalnız gözlerimle dokunduğum
Baş döndürücü
İri, kalkık göğüslerinle
Girdin uykularıma
Tenin dokundu lanetli tenime
Ve ardından aşklar savruldu
Bana hüznünü yaşatan
Lanetli ömrümdeki
Bütün eylüllerde…
-
Evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin.
Sokağa fırlayacaksın.
Sokaklar da dar gelecek.
Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi.
Ne denizin mavisi açacak içini ne pırıl pırıl gökyüzü.
Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin.
Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan.
Önemli olan sağlık.
Yasamak güzel.
Boş ver her şey unutulur.
Sen hiçbirini duymayacaksın.
Göz yaşlarından etrafı göremez hale geleceksin.
Benim ölmemi isteyecek kadar nefret edecek az sonra kollarımda ölmek isteyecek kadar çok sevdiği hatırlayacaksın .
Hep benden bahsetmek isteyeceksin.
Ölüme çare bulundu yada Yarin kıyamet kopacakmış deseler başını kaldırıp ne dedin diye sormayacaksın.
Yalnız kalmak isteyeceksin.
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak.
İkisi de yetmeyecek.
Geçmişi düşüneceksin.
Neredeyse dakika dakika.
Ama kötüleri atlayarak.
Benimle geçtigin yerlerden geçmek isteyeceksin.
Gittimiz yerlere gitmek istiyeceksin.
Bu sana hiç iyi gelmeyecek.
Ama bile bile yapacaksın.
Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese kaçacaksın.
Aslında kurtulmak istediğin halde o acıyı yaşamak için direneceksin.
Hayatinin geri kalanını beni düşünerek geçirmek isteyeceksin. Aşkını iddia edenlerden nefret edeceksin.
Herkesi bana benzeteceksin.
Kimseyi benim yerime koyamayacaksın.
Hiçbir şey oyalamayacak seni.
İlaçlara sığınacaksın.
Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla beni unutturmayan.
Sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren.
Bütün şarkılar bizin için yazılmış gibi gelecek sana.
Boğazın düğümlenecek dinleyemeyeceksin.
Uyumak zor uyanmak kolay olacak sana.
Sabahı iple çekeceksin.
Bazen de hiç güneş doğmasa diyeceksin.
Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler.
Ölmeyi isteyip ölemeyeceksin.
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin ama nafile.
Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek sana.
Rüyalar göreceksin gerçek olmasını istediğin.
Her sıçrayarak uyandığında benim adımı söylediğini fark edeceksin.
Telefonun çalmasını bekleyeceksin.
Aramayacağımı bile bile.
Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek.
Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla.
Yüreğin burkulacak.
Canin yanacak.
Bir daha sevmemeye yemin edeceksin.
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden.
Benim sesimi bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın.
Defalarca aradığım günlerin kıymetini bilmediğin için kendinden nefret edeceksin.
Yasadığın şehri terk etmek isteyeceksin.
Benimle hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek isteyeceksin.
Ama bir umut.
Benimle bir gün bir yerde karsılaşma umudu seni yakıp kavuracak.
Bu umut seni gitmekten alıkoyacak.
Gel giteler içinde yasayacaksın.
Tabi buna yasamak denirse buna.
-
Ben dostlarımı ne kalbimle, ne de aklımla severim...
Olur ya... Kalp durur... Akıl unutur...
Ben dostlarımı ruhumla severim...
O, ne durur... Ne de unutur.
-
Yitik zamanlarin insaniyim ben
tipki kum saatinde küpün diger tarafina gecmek zorunda olan
bir kum tanesi gibi,
mum gibi,
köz gibi,
cöl sicaginin altinda kalmis bir damla su gibi,
yokolmaya yüz tutmus tarihi bir kent gibi,
idama mahkum bir sanik gibi,
kanserli bir hasta gibi,yarali bir sahin gibiyim...
anlatamam icimdekileri
anlatsamda anlamazki bu dünya yüregimdekileri
bir zamanlar bir ben vardim ve simdi ben yitirdim bendeki beni...
-
İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini,
birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine.
Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken,
duvarlara dalıp dalıp gitmesi.
Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık.
Saçına rüzgâr, sesine ışık düşürememek kimsenin.
Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun.
Güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya.
İki adımdan biri insanın, sevincin kundakçısı,
hüznün arması ayrılık.
O küçük ölüm!
-
Biraz Uzak Dur Benden Bugün
Hic Bir Söz Söyleme, Duymasın Kulaklarim Dediklerini
Bakma Gözlerime Öyle,
Götürme Beni Uzaklara, Hayaller Ucusmasin, Umutlar Dogmasin Yeniden..
Gülmek Istemiyorum Bugün, Icimden Gelmiyor Iste Öylesine Gülümsemek...
Sadece Biraz Sessizlik,
Sadece Biraz Sensizlik Aslinda..
Acma Gönlümün Penceresini, Yine Gelip Oturma Kalbimin Bas Kösesine..
Sadece Sus Biraz Öyle
Ve Bakma..
Yine Gideceksin Cünkü O Yüzdendir "Gelme" Deyişim.
Zor Oluyor Artik
Imkansiz Gibi
Aci Veriyor..
Gidisinin Ardindan Kendimi Avutamamak Zoruma Gidiyor
Birine Baglanmak; Benim Olmadigini Bile Bile Benimsemem Gücüme Gidiyor
Farkindayim, Aci Olan Bu: Herseyin Farkindayim
Ben Sana Aidim Ama Biliyorum ki Sen Bana Ait Degilsin
Gitmek Istediginde "Dur" Deme Lüksüne Sahip Degilim Ben
Ama Geldigin de Gidecegini Bildigim Halde, Kendimi Biraz Daha Bitirecegimi Bildigim Halde, Sana "Git" ' de Diyememek Agir..
Gelme Diyemem, Biliyorsun
Ama Anla!
Gelme ki Yine Gitmeyesin...
Bakma ki Gözlerini Yine Benden Cekmeyesin..
Gülümseme ki Bir Daha Beni Gülüsünle Kandirmayasin
Git Demiyorum
Sadece Gelme!
-
Tüm patavatsızlıklar yerin dibine girsin
Hiçbir şey gönlümde büyüttüğüm kadar saf değil.
Hiçbir şey senin kadar masum değil içimde ki çocuk.
Kim demiş sadece dumanlı dağlara kar yağar diye.
Tüm karlar gönlüme yağar asıl.
Ardından buzullar oluşur eteklerimde.
İlmek ilmek dokunur damarlarıma simsiyah sözcükler.
Her kelime dağ olur gönlümde. Her kar tanesi bir aşk türküsü
Notaları yoktur bu türkünün. Bu türkünün notaları
ikinci cemre düşende gönle, yeniden bestelenir.
Aşk ebruli bir tebessümdür kalbime.
Sonrası mı ?
Koyu bir sessizlik.
Ardı sıra bir yıldız kayması
Yürek patlaması.
Suskunluğumun kıyametidir bu an.
Tüm mahşerler gözlerimde
Asi iç çekişler kapıları çarpan ellerimde
Ve ahlar yumruğumu vurduğum masalarda,
cam kırıklarında
Sen asi gecelerin berfin-i! Aşkı ne sandın kırmızı bir gül mü?
Bilemedin.
Aşk kurumuş bir güldür, gitmekle kalmak arasında ki şeydir.
Dur. Hemen korkma. Unutma ki gökyüzünün
en parlak yıldızı hala orada.
Ve aşk gönlünde hala dipdiri
Tüm sırlı yıldızların adları bende saklı.
Yeryüzünün tüm denizlerine düşen yakamozlar
benim gözlerimde ışıldar.
Bir ben bilirim suskunluğumun tarihini.
Her gece bir ben dokunurum gökyüzünün en parlak yıldızına.
Ve her sabah güneşin kaskatı kaldırımlara
cansız düştüğünü bir ben görürüm.
Şimdi aşk kimsesiz bir çocuğun gözleri kadar yalnız yüreğimde
Sen olmasan ne anlamı kalır göğün? Tüm aşk
eşkıyalarının yüreklerini sonsuza dek kelepçelesek
aşk terörden kurtulur mu? Kurtarmaya yeter mi bu aşkı?
Kelebekler kanatsız kalınca ve sevda yorulunca
yüreğimi ellerimin arasına alıp gidiyorum işte.
Bu şehir gelince aklıma hatırladığım hiç bir şey olmamalı.
Güneşe yürümek gibi bir şey bu şehri terk etmek fikri
Şimdi konuşurken, aşk karanlığın ortasında intiharı bekliyor.
Ve kar yağıyor
Artık her kar tanesi borandır, fırtınadır.
Çığ düşünce beklentilerime aşkımın kıvrımları kana bulandı.
Aşkımın böğrüne bir hançer saplandı.
Adamakıllı sendeledi aşk. Adamakıllı afalladı.
Bu aşk neden hep böyle haleli
Bazen hasretler olabildiğince zirveye çıkar.
Gözyaşlarıysa kuytularda gizlenir.
O vakit dünya kadar yıldız düşse önüme ben yine
kendi yıldızımı isterim. Bunu adına ne denir,
bilmem. Ama aşk ağrır ellerimde.
Bu gece kar yağıyor, alarm veriyor şehrin karanlıkları.
Ölümse olanca esmerliğiyle duruyor kalbimde.
Ellerim, ellerim ve gözlerim yanıyor.
Yüz binlerce melek saçlarıma tane tane düşüyor.
Şehir serseri edasıyla sabahı bekliyor.
Bense kar tanelerinin aşka kaval çalışını.
Gece biter.
Yıldızlar söner.
Türküler, tanığı sevdamın
…
. şubat
. akşam
. soğuk
-
Öyle bir yaşa ki, hayat seni kıskansın.
Öyle bir sevki, ölüm sana acısın.
Öyle bir dost ol ki, dostun olmayan
utansın... “
-
Sen yoksan yüreğim bir sabır tası
Buruk bir özlemle bekler gibidir.
Kirpikler büyüyen bir damla yaşı
Meraklı gözlerden saklar gibidir.
Aydınlık tükenmiş karanlık baskın
Geceler arkadaş sabahlar küskün
Öfke doruktadır tebessüm suskun
Ayrılık bağrımda oklar gibidir.
Kulaklar sağırdır ayak sesine
Arayan soran yok kimin nesine
Yokluğun ruhumun dinmez yaşına
Kara bir bulutu ekler gibidir.
Bugün de anlamsız yarin da öyle
Dalgın bakışlarla yüklü çileyle
Bu yorgun bekleyiş sürerken böyle
Nefesim gurbeti koklar gibidir.
Umutsuz beklemek zor bir bilmece
Uykusuz sabahlar boyu öylece
Seni özleyerek geçen her gece
Göğsüme bir sancı yükler gibidir.
Zaman öyle yavaş öyle durgun ki
Öyle çaresizim öyle yorgun ki
Bedenim ruhuma öyle dargın ki
Beni ancak ölüm paklar gibidir.
-
Kimsenin elleyemediği düşler vardır
Bilir misin demeyeceğim
Zaten bileceksin yaşayacağız
Islak parmak uçlarımızda dokunacağız tenlerimize
Belki dünü bu günden arayacağız
Ama daha çok sıcaklığını yaşamın
Bir soğuk çelik parıltısı vurmadan gözlerimize
Yalınlığını sarmalayacağız sevgimizle
Neden ve nasıl değil geçersiz hesaplamaları hayatta
Yanılgıya düşen biz olmayacağız hiç
Işığa aldanan kelebek değiliz zaten
Uzanıp tutacağın benim işte
Benim avuçlarında olması gereken
Bir köprüden geçer gibi yürü ve aklından çıkarma sakın gördüğünü
Yarın ellerinde belirecek
Tutam tutam yolunmuş saçlarında
Kimselere söyleyemediğin bu şiir
Bir gün yankılanacak kulaklarında
Hani şu anlatamadıklarımız vardı var ya birkaç günde yaşayamadıklarımız da
Kimsenin duymasını ve görmesini istediklerimiz
Yangın yerlerinde topladığımız umutlarımız
Peki
Nerde o zaman yaşayacaklarımız
Okyanusun diplerinde
Ya da doruklarında dağların
Belki de bir bardak suda gizli
Gecenin ortasında yanan yüreğin içinde
Silsen gözyaşlarını bebeğim
Sonu sevince de varsa ağlama sakın
Bulutsuz yağmurlara benzeme
Susuz nehirlere hiç
Hani diyorum sana gelişim senden yakın olsa
Bir avuç sevinç
Bir yudum sevgi
Ve kanat sesi güvercinlerin
Kapat başındaki korkunç ağrıyı
Bak gözlerindeyim olmaya geldim
Uzat ellerini sadece düşlerindeyim
Asla sana uzak değil ben hep seninleyim
İşte bu ikimizin düşü olsun
Yarın nedir deme bana
Yarın sen ve aşk demek
Yarın ulaşmak dokunulmaza
Hep gözlerinde erimek
Dizime yaslanmış başın
Okşadığım saçların
Ve öptüğüm dudakların
İşte yarın bu bebeğim
Yarın sana benle yakın
İşte bu ikimizin düşü olsun
Kutuplar kadar sıcak
Sahra çölü kadar soğuk
En büyük kalabalıktaki kadar yalnız
Ve tek başına ormanda ağaç kadar çoğul
Sevgisizlik böyle bir şey
Ulaştığın anda kopup gidiyor sevgisizlik
Sevgiyi yaşamamak cenneti görüp te geri dönmemek için
İşte bu ikimizin düşü olsun
Lime lime parçalanmış bedenimiz
Körlermiş sevgisizlikten gözlerimiz
Her zaman yarınımızda varolsun sevdamız
Varsın olmasın hayatımızda başka hiç özlemimiz
Aynı karanlık yüzünde olsak da senle
Unutulmazı tersyüz ediversek ne olur
Yaşasak gündüz ile geceyi
Yaşasak bir demi sakince bir özlemle
Haykırışları duyma sakın
Savaş meydanlarında ölenlerin
Yürüme ateş üstünde
Gitme uzağa üşümesin ellerin
Sıcaklığım ikimize yeter
Asla unutma sakın ben hep sende seninleyim
İşte bu ikimizin düşü olsun
-
Dün yine gökyüzünün masmavi görkemine hayalini çizdim bembeyaz bulutlarının
Altında seni bekledim.
Uzaklarda gülümseyen gökkuşağının renkleri içinde aradım seni yoktun.
Yokluğun bir canavarın dişlerinde yüreğimi kemirip duruyor.
Yokluğun cehennemim yokluğun zifiri karanlığım zindanım oldu.
Belki bir köşeden çıkıp gelirsin diye yıllardır seni düşleyip gözlerim ufukta kucağım sevgi dolu yüreğimde bin bir umut yeşertip ve öylesine bir özlemle senin gelmeni beklemişim bak işte geliyorsun.
Senin sevgine ne kadar ihtiyacım var biliyor musun.
Bir bilseydin ne kadar sevgiye susadığımı dağları tepeleri aşar denizleri ovaları devirip gelir ağladığında mendilin olurdum.
İçimdeki sevgi özlemi nasıl dolup taşıyor sevginle nasıl tutuşurdum bir bilsen.
Yüreğimin bütün bentleri paramparça sevgisizlikten.
Şimdi yüreğimin her kıyısında sevgi sızıyor.
Yüreğime de söz geçiremiyorum artık.
Biz bu dünyada senle çıkarsız hilesiz hesapsız seve biliriz bir birimizi.
Yüreğimizin bembeyaz tuvaline Pembe fonla yarak ve aşkın da kıpkızıl resmini de çizerek insanları kuşları dağları çiçekleri suları da öyle hilesiz sevebilirdik
-
BAK BU SANA YAZDIĞIM
KAÇINCI ŞİİR BİLMİYORUM..
YİNE SENİ YAZIYORUM HER SATIRINA
BAZEN GÜLÜMSEYİŞİNLE SÜSLÜYORUM SATIRLARI
BAZEN GÖZYAŞIMLA BESLİYORUM MISRALARI.
HER SATIR BAŞINA
İÇİMDEKİ YANGINI EKİYORUM
HER SATIR SONUNA ÖZLEMİMİ EKLİYORUM
HER MISRANIN SONUNA HASRET EKLİYORUM
HER HECESİNE UMUT EKLİYORUM
SENİ YAZIYORUM SANA OLAN SEVGİMİ YAZIYORUM
BU KAÇINCI ŞİİR OLDU BİLMİYORUM...
ODAMIN HER YERİNE DAĞITTIM HAYALİNİ
TAVANINA İŞLEDİM RESMİNİ
HER SİGARAMDA NEFES NEFES İÇİME ÇEKERİM SENİ
KADEHİME SENİ KOYUYORUM
AŞKINA SARHOŞ OLUYORUM
AMA DİNMİYOR YANGINIM.
DURMUYOR KALEMİM, SÖNMÜYOR ATEŞİM
HER GÜN YENİ BAŞTAN YAZIYORUM
YÜREĞİME İŞLİYORUM NAKIŞ NAKIŞ SENİ
SEN SARIYORSUN
SEN SARIYORSUN HER YANIMI SEVDİĞİM...
BİR SEN BİLMİYORSUN
SANA YAZDIĞIMI
BİR SEN BİLMİYORSUN
SENİ NASIL SEVDİĞİMİ..
-
Güneşin olsun gönlünde
Kar bile yağsa
Ya da fırtına olsa.
Gök bulutlarla
Dünya kavgayla dolsa
Güneşin olsun gönlünde
O zaman gelsin ne gelirse
Doldurur ışıklarla
En karanlık gününü
Bir şarkın olsun gönlünde
Sevinçli ezgilerle
Seni günlük tasalar boğsa bile
Bir şarkın olsun dudaklarında
O zaman gelsin ne gelirse
Yardım eder atlatmaya
En yalnız gününü
Başkaları içinde bir diyeceğin olsun
Tasada ve bunalımda
Ve seni mutlu edecek her şeyi
Söyle onlara da
Bir şarkın olsun dudaklarında
Yitirme sakın cesaretini
Güneşin olsun gönlünde
Ve her şey iyi olacak.
-
Hüsran: Şiddetli bir akıl ağrısı
Yol kenarına ölmeye bırakılmış
Yaşlı, huysuz bir at gibi hayat;
Şu su muskası, şu gök denen musluktan
Özgürlüğümüze ruh dolduran büyük ve yayvan hoyratlık
O, evcilleşmeyen,
gövdeden azat edilmiş çıplak hayvan,
İçimize konan
çürük sinekler yüzünden
Hep bu dağların yaman sessizliği yüzünden;
Dışarıda akan başıboş namus hayratı
Dışarıda yalnızlıktan soğuyan, sözle mevcut hava
Oysa kaba bir sebep bulmak lazım
Acıyla gitgide kararan delişmen,
heybetli, zayıf vücuda
Bekleme, çocuklar özlendikleri eve dönmeyecekler
Dinleme, kurtlar, kuşlar sustu, biraz ağlayacaklar
Şartsa, insanlar geceden şafağa çıkıp bakacaksa
Yağmur sise, rüzgâr doluya dönüştü
Anlaşılan tabiat da kırgın
Anlaşılan tabiat da ezbere
Hüsran: Şiddetli bir akıl ağrısı;
Aşk.. O artık bir başka sefere!
-
Anladım diyemem ki ! Suçluyum.
Belki ben anlatamadım sana kendimi
Tutuştum, yandım da yokluğunda her gece
Yine gözyaşlarımla söndürdüm kalbimi.
Her gün her dakika seni özlerdim
Bitmezdi kederim senin yanında bile
Susardım, gözlerime baktığın zaman
Mermer bir heykelin çaresizliğiyle
Oysa neler düşünürdüm sen yokken
Sana kavuşunca neler söylemek isterdim
Dakikalar bir ışık hızıyla geçerdi
Ayrılık başlayınca ben biterdim.
En kötüsü beni koyup gitmendi
O, öyle bir yalnızlıktı anlatılmaz
Hep yarım kalmış heyecanlar hazlar içinde
Biterdi bir kış, geçerdi bir yaz.
Ve nice yıllar kovalardı birbirini
Gözlerimde gitgide büyürdü mesafeler
Bütün teselliler uzaklarda kalırdı
Bütün çiçekleriyle solardı bahçeler
Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
Anlardın ve hiç gitmezdin, değil mi?
Bir gün duyduğum gibi kal diyebilseydim.
-
Biraz Uzak Dur Benden Bugün
Hic Bir Söz Söyleme, Duymasın Kulaklarim Dediklerini
Bakma Gözlerime Öyle,
Götürme Beni Uzaklara, Hayaller Ucusmasin, Umutlar Dogmasin Yeniden..
Gülmek Istemiyorum Bugün, Icimden Gelmiyor Iste Öylesine Gülümsemek…
Sadece Biraz Sessizlik,
Sadece Biraz Sensizlik Aslinda..
Acma Gönlümün Penceresini, Yine Gelip Oturma Kalbimin Bas Kösesine..
Sadece Sus Biraz Öyle
Ve Bakma..
Yine Gideceksin Cünkü O Yüzdendir "Gelme" Deyişim.
Zor Oluyor Artik
Imkansiz Gibi
Aci Veriyor..
Gidisinin Ardindan Kendimi Avutamamak Zoruma Gidiyor
Birine Baglanmak; Benim Olmadigini Bile Bile Benimsemem Gücüme Gidiyor
Farkindayim, Aci Olan Bu: Herseyin Farkindayim
Ben Sana Aidim Ama Biliyorum ki Sen Bana Ait Degilsin
Gitmek Istediginde "Dur" Deme Lüksüne Sahip Degilim Ben
Ama Geldigin de Gidecegini Bildigim Halde, Kendimi Biraz Daha Bitirecegimi Bildigim Halde, Sana "Git" ‘ de Diyememek Agir..
Gelme Diyemem, Biliyorsun
Ama Anla!
Gelme ki Yine Gitmeyesin…
Bakma ki Gözlerini Yine Benden Cekmeyesin..
Gülümseme ki Bir Daha Beni Gülüsünle Kandirmayasin
Git Demiyorum
Sadece Gelme!
-
Birgün, bir yağmurla garip garip
Çoluğu çocuğu terk edeceğim.
Bir sevgiyle doymayacak kalbim, anladım
Alıp başımı gideceğim.
Asır yirminci asırdır, amenna.
Bir yanımda sevgilerim, bir yanımda sancım
Neon lambaları büsbütün karartır gecemizi
Uzaklar daha uzaklaşır.
Bir define çıkarır gibi kayalardan, Ademden beri
Sımsıcak sevgilere muhtacım.
Bir gün alıp başımı gideceğim
Yıldızlar ışısın, yollar üşüsün, yollar...
Belimi bir ılık şal sarsın, mavi
Hüzünlü bir serencamın ardından, şarkısız
Rüyâlarım unutulmuş bir handa pes desin
Görmüş geçirmiş bir çift duygulu dudak karşısında.
Kendi kendine çekilmez oluyor ömrüm
Her insanın ayrı ayrı yaşayabilsem kaderinde.
Diyarı gurbette kanlı bir aşk,
Bahtsız bir çocukluk uzak köylerin birinde.
En uzak beyazlar,
En yakın ikindilerde, duygulu
Ve bir sahil meyhanesinde bir akşam
İçip içip ağlasam...
Nasıl kısa kesmeli bilmiyorum,
Herkesin derdinden pay isterken?
Uzak kaderlerin suları çağlar şimdi
Yıldızlar dökülür sonsuza içimizden.
Birgün, bir parkta otururken, biliyorum
Bir el yağmurla dokunacak omuzuma
Bir çift göz, bir davet, bir kalp
Çoluğu çocuğu terk edeceğim.
Yapraklar dökülecek, çiçekler solacak
Bir sonbahar, bir sabah ve bir yağmur olacak
Toprak ve insan kokularıyla
Uğultulu bir sarhoşluk içinde, yıllar için
Başımı alıp gideceğim.
-
Sus yüreğim. Feryat etme. Çığırtkanlara yaraşır bu yaptığın, bir de küçük kız çocuklarına. Oysa sen büyüdün, çığırtkan da olmadın hiçbir zaman.
Sen bilir miydin sormadığım soruların cevaplarını. Bir açık kapı olsaydı, güneşi de baharı da getirebilir miydin? Anlar mıydın dilimden, konuşmadan susar mıydık öylece. Yoksa yeni bir alfabe mi yazardın her harfi bir çiçekten. Bilir miydin neden bu kadar korktuğumu. İçimdeki korkunç yalnızlığı, katran karası geceyi, düş düş sonu gelmeyen uçurumu. Okur muydun gözlerimdeki hüznü, kendime bile kapattığım kapıları açabilir miydin?
Sağlam dur yüreğim. Etrafa saçma kıvılcımları. Geldiğimiz gibi gideceğiz bu bahçeden. Gitmeye de biliriz. Gitmeyi de biliriz. Sağlam dur yüreğim. Ne içindeki çığlığı büyüt dalga dalga, ne de yalnızlığı.
Bu sırrı açsaydık birbirimize. Gözlerimiz her karşılaştığında söylediklerimizi sözlere dökseydik... Kalbimin sükun bulduğu yer dizinin dibi olur muydu? Sıcacık baktığında aradığım cevapları bulur muydum? İçim erir miydi gülümsediğinde, şimdiki gibi? Utanır mıydım yaptıklarımdan, yoksa mesut bahtiyar ölür müydüm son nefesimde?
Kendine sarıl kalbim. Sıkı tut kendini. Üzerine sıçratma kuruntuları. Zaten giderek büyüyor gece...
Söylesene bu bir masal mı? Sorular üzerine kurulabilir mi hayatlar? Başlamadan biten masallar vardır hani, kahramanları ta en başından pes eden. Mızıkçılık mı yapmış olur onlar, yenilmeyi seçmekle. Saklambaç oynarken sıkılıp kendini sobeleten çocuklar gibi...
Kaç bahar olur bir ömürde kalbim? Her tohum başka bir çiçek midir, yoksa yeniden açan aynı çiçek mi? Sorma artık yüreğim. Sus yüreğim, feryat etme...
-
anlatabilsem sana olan sevgimi
içimden geçen hisleri
yapmak istediklerimi yapamadıklarımı
ah bir anlatabilsem...
anlatabilsem
çaresizliğimi
elimin kolumun nasıl bağlı olduğunu
bir yandan içimdeki o garip heyecanları
bir yandan seninle yaşadığım güzellikleri
ve sonraki pişmanlıklarımı
ah bir anlatabilsem
anlatabilsem
sana her gelişimde, içimde yarattığın
fırtınaları, tutkuyu, yangını
sana sarıldığımdaki içimdeki huzuru
yüreğimdeki sıcaklığı, gözlerimdeki ışıltıyı
nasıl mutlu olduğumu
ah bir anlatabilsem..
anlatabilsem
senden ayrıldıktan sonraki
yasak da olsa, günahda olsa
seninle yeniden varolduğumu
yaşama, aşka ve sana sımsıkı sarıldığımı
ah bir kendimi anlasamda
sana kendimi anlatabilsem
ah bir ANLATABİLSEM
-
Biz dost hasretini
yüreğimize kazımışız,
Dostumuz ağladığında
Hiç gülmemişiz,
Dost sesin duymayınca
Yok bilmemişiz.
Dost dostunun dostluğuna hayran.
Bir meltem estiğinde kopuveren
Yüzeye yakın kök müydük,
Biz dostluğumuzu sindirdik
Meşe kökünde büyüttük,
Her mevsim PELİT’imizi
Dost yarene dağıttık.
Dost dostunun dostluğuna kurban.
Dostun dostça dostunadır sitemi
Lakin ne adını unuttuk nede gölgeni,
Hoş muhabbetimiz bitti sanma
Kalbimizdeki tahtın sahibi yareni,
Sarmasınıda biliriz sebebi bizsek
Kalbindeki dosta yanık yaranı.
Dost dostunun yoluna hayran.
Arayıp sormuyorsak unuttuk sanma
Alındı mesaj kendimize geldik,
Ayrı olsa da gözlerimiz sözlerimiz
Biz dost kalbini kalbimizde bildik,
Suya yazdığın yazılar silinmez
Dostluğumuz bakidir,
-
Gökyüzünde mavi bir bulutum ben.
Çisil çisil çiseleyen yağmur bulutuyum.
Kimi zaman şimşekler çakan için için yanan bulutum ben.
Şimdi sana yağıyorum ,senin için kanıyorum.
İçin için ıslatıyorum.
En derinine yavaş ,yavaş akıyorum.
Üşüme,titreme……….
Benden gitme.
Bu sonsuz derinlikte bir ıslığım ben.
Kulaktan kulağa fısıldanan,
Sessiz yüreğimin çığlıklarını çalan ıslık.
Kiminin acısını , kiminin neşesini ve hiç gelmeyişini çalan ıslık.
O benim.
Bir gün çalarsa ıslık ve çınlarsa kulakların
O benim.
Bil ki seninleyim…..
En yalnızlığında odanda ki sessizliğinim.
Sessizliğin içinde kayboluşunun şahidiyim.
Bir bulutum gökyüzünde senin yalnızlığında,
Bir ıslığım çalan kulağında,
Son nefesine kadar sessizliğinim senin en yalnızlığında.
Gece gözlerinin nöbetçisiyim.
Baksan bilirim , ağlasan bilirim.
Çok ama çok uzaklara dalsan yine seninle gelirim.
Çünkü ben senin gözlerinin gece nöbetçisiyim.
Ben sende varolmayaşım.
Hiç uyanmamış ve yaşanmamışlığım.
Geçmişim geçmişinim.
Senin sessizliğinim.
Sessizim….
Bulutum ıslığım ve gözlerinin gece bekçisiyim
YÜREĞİMDEN
-
Zoruma gideni içime attım bitmesin diye büyü,
Yüzüne vurmadan hatalarını seni bağrıma bastım.
Kopamadım bile bile içime sinmeden ayrılamadım.
Biz kirlendik sanada banada eller dokundu.
Azar azar kaybettik birbirimizi.
Gitmelerin korkutmuyor artık.
Kokunu sök duvarlardan bütün eşyalarını topla,
Kapıyı hızlı çarp kararlı olsun yalın ayak kaldı.
Bir sevdam daha kederim bana ders olsun.
Bu nasıl ayrılık, bu nasıl sevda,
Gözlerin kal diyor, dudakların git.
Bakışın anahtar sözlerin kilit,
Ellerin aç diyor, dudakların git.
Gidersem bir daha dönmeyeceğim,
Kalırsam kalbime yenileceğim.
Çözemedim seni çözemedim delireceğim.
Gözlerin kal diyor dudakların git.
Ayrılık dönüşü olmayan bir nehir.
Yalnızlık yıkılmış bomboş bir şehir.
Kaç sevda kül böyle oldu kimbilir.
Gözyaşın kal diyor, dudakların git.
Duvardan insin mi resimlerimiz.
Yabancı olsun mu isimlerimiz.
Ya o deli dolu gecelerimiz.
Anılar kal diyor, dudakların git.
Bu romanda belki biter birazdan
Ne aşklar yıkıldı gururdan nazdan.
Ağlıyor besteler yine hicazdan.
Şarkılar kal diyor, dudakların git
Yine yokuşa sürüyorsun herşeyi.
Yine kandırıyorsun gönlümü.
Ama unutma bu son şansımız.
Seni unutmak için son defa özlüyorum...
-
Acıyı görmek mi istiyorsun?
Gözlerime bak!
Dudaklarımda söyleyemediğim sana ait duyguları,
Bana her fırsatta bıraktığın yokluğunun acısını fark edeceksin.
O zaman anlayacaksın acının sende ne kadar masum durduğunu.
Ayrı yetişmiş güllerin birbirine hasreti gibi,
Umutla kurudum sensiz.
Ve sen hiç gözlerime bakıp beni sevdiğini söyleyemedin.
Oysa sırf bu kelime için kurduğum hayallerdi beni hayatta tutan
Bir boşluktan içeri girdim her gece,
Senli düşlerden sensiz karanlıklara süzülür gibi.
Ellerin nasıldı? Küçük müydüler? ve parmakların ince uzun mu?
Parmaklarını parmaklarımın arasında hissedip,
Seninle sahil boyu denizi hiç fark etmeden bir birimize bakıp yürüyemedik.
Gözlerinin yeşilinde geleceğe dair hayaller kuramadan,
sadece umut ettim gözlerini görebilmeyi.
Ve o gözlerinde ki ışıltıyla karanlık gecelerime yol göstermeni istedim.
Acıyı görmek mi istiyorsun.
Gözlerime bak!
Ve yaşanmamış boşa geçen anların hüzünlü şiir'ini oku,
Kirpiklerinden sıyrılıp yanaklarına düşen dizelerimde.
Bensiz yattığın o yataklarda benli hayaller kurma artık.
Sabahlara merhaba derken beni seven bir şair var deyip gurur duy sadece.
Ve hiç bilme o şairin senin için her gün defalarca öldüğünü.
Ve bil ki insan sevdiğiyle beraber olacak mahşerde.
Tek avuntum bu şimdilik.
Dünyada olamadığım anları mahşere bıraktım ben,
Ben seni bu dünyalık mı sevdim sandın?
Ölüm'müş,terk edilişmiş umurumda değil,gelme istersen.
Nasılsa bir gün hayat biletimi kestiğinde,
Kavuşma vakti olacak benim için ölüm.
Dudaklarımda ki acı tat?
Yoksa acı bir tebessüm mü olacak sana ulaşmayı beklemek?
Ne yazık hiç bilemeyeceğim.
Acıyı görmek mi istiyorsun?
Gözlerime bak!
Sen uzakta çok uzakta
Bensiz bir yaşamın anlamsız günlerini yaşamaktasın,
Benim gibi.
Seni seviyorum,
Gerçeğin ta kendisi bu iki kelime,
Sırf dudaklardan çıkması istenen değil de
İçimde taa içimde senin için atan bir kalbin feryadı,
Haykırışı bu sevdiğim.
Sana ulaşamasam da,
Biliyorum ki zavallı kalbim
Sana ait her şeyi saklıyor en gizli yerlerinde
Kanlı ve uykusuz gözyaşlarımın
Her gece aynalardan süzülmesi gibi acı veriyor uzaklarda oluşun.
Biliyorum beni sevdiğini
Acıyı tattığını da benden uzaklarda
Ama hiç bana sana ait bir şeyi vermedin?
Acı tek taraflı olsaydı,
Ne yürek dayanırdı ne yaşamın bir anlamı olurdu.
Ama yokluk kötü sevdiğim.
Bir beden olmak isteyen yüreklerde ayrı ayrı yaşamak kötü.
Sana her fırsatta koşmak isterken beni durdurmaların,
Yüzüne hasret kaldığım günlerde
Beni ısrarla kırışlarını hiç anlamış değilim.
Eminim yine okuyunca bu şiirimi büzeceksin dudaklarını
Ve eminim ağlayacaksın.
Ağlamak seni ben yapar sevdiğim
Ve beni sen yapanda içimde senin için yanan bir kalple yaşamak.
Her gün Üsküdar’da oturup kendimi dinlerim
Oysa konuşan sendin hep benimle,
Ne martıların vapurlara takılışı,
Ne işportacıların bağırışıydı fark ettiğim.
Ben denizi seyrederken gözlerinde boğulmayı sevdim.
Yosun tuttu gözyaşlarım sensizliğin dalgalarında.
Gözlerim ve ben her Üsküdar’a inişimizde
Bir gün seninle bir bankta oturup
Sadece ve sadece hiç konuşmadan gözlerine bakmak istedik.
Kaç zamandır bir hüzün dolaşıyor odamda.
Duvarlar bir şeyler söylüyor sanki
Adım adım yok oluşumu izliyorum
Her batan güneşin karanlığı getirmesiyle.
Sabahlara kadar uykusuz gözlerimle uzaklara,
karanlıklara bakıyorum mütemediyen
Kayan her yıldızda tek bir şey diliyorum?
Ve Senin için yalvardığım namazlarda secdeye kapanıp
Rabbime ettiğim dualarım,
Tuttuğum dilekle aynı olması ve sonra umudumu yitirmeden
Rabbimin bir bildiği var deyip
Kabul olmadığında dualarımın
Tekrar tekrar yalvarmalarım.
Seni okyanusların diplerinde
Bir midyenin içinde ki
İnciyi görme ihtimalimin olmadığı gibi kabul ettim aşkım
Ve seni hiç ulaşılamayacak dağların zirvesinde
Koklayamayacağım bir çiçek olduğunu fark ettiğimde
Tek bir şey düşündüm?
Dokunamadan tenine,
Öpemeden öpülesi dudaklarını mahşere erteledim vuslatı.
Ben o kargaşada ne yaparım bilmem ama
İnsan mahşerde sevdiğiyle beraberdir derler
Seni seviyorum meleğim.
Acımasız olan ne sensin ne de ben,
Bize gümüş tepsiyle sunulan hüzünlü bir hayat sadece
Ve kabul etmesi zor olan bu ayrılıklara katlanmak sanırım.
İnsan yaşamın değerini
Yüzü ve kalbi güldüğünde anlıyor
Anlıyor ki ölüm sadece toprağa girmek değil
Ve nefesi kesilene kadar yaşadığı her şeyin
Gözlerinin önünden geçmesi değil.
Ölüm sensizliğin sadece yaşarken verilen cezası sevdiğim.
Seni bulduğumda sevgi anlam kazandı
Her anımsadığımda yaşamamım oldu gülüşlerin
Hiç tükenmedi içimde senin için yanan ateş
Ve ben o ateşle yanmayı,
Sırf seni sevmek olduğu için
İnan bana çok sevdim.
-
-Sevmek yaşamaktır.
-Sevdiğini kendisi gibi, kendisinden de çok duyumsamaktır.
-Sevmek sevdiği olmaktır.
-Sevmekte ikilikler kalkar, bir olmalara gidilir. İki ten, iki kalp, iki gönül yoktur sevgide. Tek bir kalp olunur, tek bir yürek olunur.
-Sevmek paylaşmaktır. Sevdiğiyle sevdiğini paylaşmaktır. Sevdiğiyle kalbini bölüşmektir sevmek. Ki tek kalp olunsun.
-Sevgide son yoktur. Sevgiler hiçbir zaman son bulmazlar. Biten sevgiler yoktur, bitmiş gibi görünen sevgiler vardır. Vazgeçiş de yoktur sevgide. Yaşandıkça yaşatılır sevilen. Ama kimi zaman sevgili için kimi zamansa sevginin bir gereği olarak saklanır bu aşklar. Vazgeçiş yoktur, vazgeçmiş gibi görünmek vardır o yüzden.
-Sevmekte istemek yoktur. Sevgilinin olduğu yerde son bulur istekler. Bir şey varsa istediğin bu senin için değil, sevgili için istediğindir. Ondan O'nun adına istersin. O'nu daha sonsuz sevebilmek için istersin. Sevme özgürlüğünü istersin, kabul edilmesini istersin. İstersin ama bir gün gelir bu istekler de son bulur. Kendinden istersin artık. Sevgiliyi daha çok sevmek istersin kendinden. Sonsuz kılmak istersin. Bu yolda sevgili olur mu, olmaz mı bunu sevgilinin isteği belirler.
-Sevmek sevgiliyi istememeyi öğrenmektir.
-Sevmek sevgiliyi sevgili olmadan sevmektir.
-Sevmek; sevmek istemektir.
-Sevmek, beklememektir. Beklentilerin son bulduğu bir duraktır o. Öyle ki tüm gerçekler, tüm dünya silinir gider. Ne O'ndan anlaşılmayı beklersin, ne onu anlamayı. Ne onun gelmesini beklersin, ne onun Leyla, Mecnun olmasını. Beklediğin bir şey yoktur sevmeyi becermek dışında.
-Sevmek, gücenmemektir.
-Sevmek sevgililerin hiçbir sözüne üzülmemeyi öğrenmek demektir. Sevgilinin ölüm hançerine bile hayır dememektir sevmek. Onun vuruşuna, onun tokadına alınmamaktır, sevgiliden gelen her hareketi ve her sözü kabullenmektir. İhanetlere, hainliklere bile üzülmemektir. Sevgiliden gelen öl emrine bile ölürüm diyebilmektir. Kendi elleriyle kalbini bir bıçak ucuna koymaktır sevmek.
-Sevmek ölmektir.
-Sevmek, ölmesini bilmektir. Sevgili için yaşamaktır. Onun eli, kolu, gözü, kalbi olmaktır. Ama artık onun bir şeyi olunmadığı bir zaman ölmesini bilmektir!
-Sevmek, vermektir. Sevmek sevdiği için almasını bilmektir. Almamaya yemin ederek vermektir. Ama almalarda kurtaracaksa sevgiliyi almasını bilmektir sevmek!
-Sevmek, tükenmektir. Sevmekten ölürken tekrar varolmaktır o sevgiden.
-Sevmek sevgilinin gel deyişine hayır demektir. Sevgilinin aşkıyla boğuşurken, yüzerken o aşk denizinde sevgilinin uzanan eline hayır demektir. Sevgilinin bakan gözüne bakmamaktır sevmek. Ağlayan gözlere şefkat ve tebessümle yanıt verebilmektir.
-Sevmek, sevgili olmaktır. Sevgilinin yüzündeki gülücük olmaktır. Onu yaşama döndürecek bir damla su olmaktır. Sevmek sevgilinin limanı olmaktır. Sevmek sevdiğinin canı olmaktır. Onun ölümü isteyebileceği canı olmaktır. Sevmek yangın olmaktır. Yanmaktır, kor olmaktır. Dağ olmaktır, evren olmaktır. Her şey olmaktır, hiç olmaktır. Alev olup girmektir gönüllere.
-Sevmek yürümektir gönüllerde.
-Sevmek güvenmektir.
-Sevmek onaylanmaktır.
-Sevmek sevgiliye bir nefes gibi, bir ses gibi yakın olmaktır. Sevmek çok ötelerde olsa bile yaşamak ve yakın olmaktır sevgiliye. Yakınlılıktır, doğallıktır, özdenliktir sevmek. Yalansızlık, içtenlilik, ölümsüzlülüktür sevmek. İlk insanın, Havva'nın Adem'in saflığını ve temizliğini, çocuk masumluğunu taşımaktır sevmek. Gözyaşı olmaktır, yağan yağmur olmaktır. Bir sonbahar mevsiminin sarı yaprağı gibi yalnız olmaktır sevmek. Sevgilisizken sevgiliyi sevmektir.
-Sevmek üşümektir. Sevgilinin yokluğuna üşümektir.
-Sevgiliyle her şeyi göze almaktır sevmek. Ki -sevgilinin olduğu cehenneme yürümektir. -Sevgilinin olmadığı Cennete de gitmemektir sevmek. -Sevmek, sevgiliyi cennet etmektir.
-Sevmek bir olmaktır.
-Sevmek yaşamaktır.
-Ve sevmek inanmaktır.
-Sevmek bir başkasının hayatını yaşamaktır.
-Sevmek sevmesini haketmektir.
-Sevmek sevgilinin baktığı yerde, sustuğu yerde olmaktır.
-Sevmek sevgilisiz geçen gecelerin sabahına varmaktır.
-Sevmek saz benizli sabahlarda yaşamaktır sevgiliyi.
-Sevmek sevmesini bilmektir.
-Sevmek ölmesini bilmektir.
-Sevmek SEVMEK olmaktır.
AŞK olmaktır.
Aşk bir kere sevmektir.
-Sevmek aşkın kendisi olmaktır.
Ölümü Özlemeyen Aşkı Anlayamaz...
-
Sevgilin olmalı...
yanında huzur bulduğun...
ayrı geçen anlarında onu düşündüğün
yada bir dostun olmalı... sen gizlice sevmelisin..
o bilmemeli nasıl sevdiğini...
aşık olmalısın delice...
özgürce..
korkmadan söylemelisin sevdiğini..
ve hiç kimse umurunda olmamalı
öyle bir sevmelisin ki...
bıkmalı ayrılıktan... onsuzluktan...
mutluluk olmalı birde...
senin gözlerinde başlamalı...
onun yüreğinde bitmeli cümleler...
düşünmemeli yarını... hep bugünde olmalı...
kaçırmamalı güzellikleri... mutlulukları...
öyle sevmelisin ki...
kelimeler yetmemeli onu anlatmaya..
neden sorularının cevabı hep ismi olmalı...
aşk olmalı... sevgi olmalı..
aşık olmalı... sevgili olmalı...
birde kaçmamalı... korkmamalı..
benim gibi olmalı...
senin gibi olmalı...
aşk sen... sen, ben olmalı.
-
Ey benim gönlümün nazlı çiçeği
Barışın ellere küsün bana mı?
Sana kim öğretti böyle sevmeyi
Bayramın ellere yasın bana mı?
Duymadın gönlümün haykırışını
Kırdın şu gönlümün sabır taşını
Görmekten usandım çatık kaşını
Gülüşün ellere nazın bana mı?
Uçurdun yellere ümitlerimi
Düşürdün dillere çektiklerimi
Soldurdun içimde hayallerimi
Baharın ellere kışın bana mı?
-
Susuyorum...
Diyecek söz bulamayınca, kaderimin ettiklerine!
Elden bir şey gelmiyor,yazılmış her bir oyun ta ezelden.
Çoğunluğu dram temalı, pek azda mutluluk serpiştirilmiş,
Onlarıda doyasıya tatmak haram!
İlahi emir böyleymiş.
Ağlıyorum...
Gülecek yüz bulamayınca, bunca vurgundan sonra,
Ne kadar hüzün varsa ihtilal yapmış, sindirerek sevincimi.
Dert bataklarında çırpınışlarım,karalardan çok uzakta,
Yazgılarımdaki rol;ıslak gözler oldu hep!
İlahi emir böyleymiş.
Ölüyorum...
Yaşayacak güç bulamayınca, sırtımdan hançerlenmelerimde,
Kimi sevsem, kendi ruhunda katil bir .............?
Beni, benim sevdamla yaralayıp dururlar...
Acı çekerek yaşamaksa,her acıda ölüyorum!
İlahi emir böyleymiş.İŞTE?
Bir gün ve bir ruhtu benim kaderim
Bir günde değişmeliydi dünyam
Ve her şey her güzellik bir güne sığmalıydı
Bir gün olmalıydı ömrüm
Bir ruh dokunmalıydı dünyama
Ve bir ruhu ben bir günümle süslemeliydim
Bir gün ve bir ruhtu benim kaderim
Ve ben
Bir günlük bir kadere
Bir ömürlük bir rüya yüklemeliydim
Ve ölmeliydim... AMA OLMADI?
Kader tüm dertleri verdin içime
Geçsin diyorum da hiç geçmiyor ki
Yavaş yavaş yaşlar dolar gözüme
Bitsin diyorum da hiç bitmiyor ki
Ben sabır çekerim ezelden beri
Hep karamı benim hayat defteri
Sevdanla vurarak yaptın serseri
Yapma diyorum da hiç durmuyor ki
Dağ başına duman çöker karadır
Gönülde dert pare pare yaradır
Bil ki aşkım sensiz hayat talandır
Sevsen diyorum da hiç takmıyor ki
Acılar bitmiyor zavallı başım
Sofraya koyduğun zehirdir aşım
Bak neye çevirdin elmastı taşım
Şaştın diyorum da hiç duymuyor ki
Vura vura kırdın kanadın kolum
Dikene vermişsin dönecek yolum
Geçmişe baktım da ağrıdı solum
Geçsin diyorum da hiç geçmiyor ki
Kader hiç bitmeyen inat halinle
Yoluma set çektin yarin eliyle
Felek biraz da bu, garibi dinle
Anla diyorum da hiç tınmıyor ki
Kader sen sevmezsin canı cananı
Öyleyse neyleyim hanı hamamı
Tersine döndürdün ayı, dünyamı
Dursa diyorum da hiç durmuyor ki ARTIK?
Kader Utansın
Sevdanı unutmak kolay mı?
Yaşananları bir anda silmek kolay mı?
Gerçekleri görmek zorundayız
Birbirimizi unutmalıyız
Gördüm o güzel gözlerini
Bağlandım sana tüm sevdamı
Ama kader utansın
Bizi birleştirmeyen.ARTIK?
Kader Utansın
Adına yazdığım şiirler utansın şimdi
Senin için yürüdüğüm yollar utansın
Sana harcadığım zaman utansın şimdi
Kalpten söylediğim sözler utansın...
Sen benim en büyük hatamsın
Başı güzel sonu kâbus, rüyamsın
Kesin hüküm verilmiş davamsın
Kadermiş ne diyelim, kader utansın...ARTIK?
Kader Utansın
Seven gönül işini bilir
Nasıl olsa vazgeçmez
Hüzün hep güzle gelir
Kaderim bu değişmez
Gönül ferman dinlemiyor
Ne yapsın
Beni böyle ağlatan
Kader utansın
Sel olup aksan dünyamı yıksan
Aldırmam gönül nafile
Kapıma gelsen kul olup ölsen
Dindirmez acımı ne çare.ŞİMDİ?
Sök at gözümdeki sperliklerini,
Tamir et bedenimin özengilerini,
Al kan ver dudaklarıma ol gecelerimin,
Sar sıcağını donmuş ruhumun dolunayına,
azıcık güç ver kaderin cilvesine,
Tutsak beynimin koparsın zincirlerini,
Duru karanlıkta titrek bir mum umut,
Olgun bir yürek karda doğan bir güneş gibi,
İlk oksijeni tokatla veren kader zinciri,
Görülür hep ızdırabın izleri göz pınarlarında,
Hep karanlığın güneşinde kavruldu kırılmış kaderim,
Sıcak arayışıma her uzanışımda, neden donuk mehtap
Kara gönlüme estir sıcak nefesini cennet melekleri,
Solgun tenini yaklaştır,meltem sonsuzluğunun ezimetine,
Vursun gönlüm zincirini,
kader şarabının buruk lezzeti,
Kaderim manasını yitirmişse sustursun zirvedeki çığlığı,
Kurtul boynumdan kadersizlik,
Kır halkalarını kötü kaderin sevgi ipliğini bağla,
çiçek çiçek baharlaştır yüreğimi,
Varsın acıların en kötüsünde ikamet edeyim,
Aşk tomurcuklar versin bilmezlik karanlığında,
Zaman çağırsın onu yalnış öğretilendeyse yüreğim,
Acı ezerse mehtabı yıpranmış
Gönlümde olsun bozkır mehtabı,
Aynadaki müsvetler gölgem bile kaderimin peşinde,
Sil kaderimi dünyadan,
Buruk bir anı olarak kalayım,
Bir oluk dolusu kan ver dudaklarıma,
Unutulmuş bir kahkahamla kan kusayım
Kaderin zinciri hep böyleyse,
Günün ilk ışıklarıyla kaybolayım.ARTIK?
Işığımı, Güneş'imi,
Alıp giden, kadere bak!
İki Dünya'... Tek eşimi,
Çalıp Giden, kadere bak!
Rastlanmazdı, hiç eşine;
Gönül takılmış peşine.
Beni sevda ateşine:
Salıp giden, kadere bak!
Kader ağlarımı ördün,
Diyarlara ettin sürgün.
Ömrümce beklerken: Bir gün
Kalıp giden, kadere bak!
Kader dedim bu seçime,
Dayanılmaz bu biçime,
Hasret olup ta içime;
Dalıp giden... Kadere bak!
Kaderimsen
Kaderimsen eğer,
İnan her şeye değer.
Sonunda sana kavuşacaksam,
Çekilenler çekilmeye,
Hayat yaşanmaya değer.
İnşallah kaderimsindir,
İnşallah kaderinimdir...
Kaderimsin
Kaderimsin,gözbebeğimsin
Ruhumu ısıtan güneşimsin
Bir tanemsin,özlediğimsin
Kalbimin bir tek sahibisin.
Aşk dolu günler hep aklımda
Olmalıydın şimdi yanımda
Sen varsın canımda,kanımda
Başkasına yer yok dünyamda.
Sen bahardın sevgilim
Bense bir kelebektim
Durmadan raks ederdim
Seninle ben sevdiğim.
Hayalimsin,güzel yarimsin
İçime çektiğim nefesimsin
Nasibimsin,can yoldaşımsın
Her zaman sen düşlerimdesin.
Hayatın tadı yok ki sensiz
Beni bıraktın sen çaresiz
Kaldım tek başıma kimsesiz
Nasıl yaşarım ben sevgisiz.ARTIK?
Kaderin Oyunu Oldun
Kaderin oyunu olmalıydın sen,
Biz kaybettik gülüm, biz!
Acımasız hayatta kaçamaktı,
Kurtulmaktı belki dünyadan
Gitmekti yıldızlara içimdeki sevgi,
Gitmekti ya uzaklara kimseye söylemeden
Okyanus misaliydi derin, ürkütücüydü,
Kuş misali uçmak, özgür olmaktı.
Kalbimizdi deli gibi çarpan,
Sendin kaderin oyunu,
Sen olmalıydın aşk.
Kızgın değilim kimseye!
Nasıl kırılırım bu sevdaya,
Bulutlara dokundum hayatta bir kere!
Batışıydı güneşin Moda'da Üsküdar'da,
Mehtap, bir ömür olmalıydı
Sigara misali oldun,
Bittin her şeye rağmen,
Duruyorsun yok olmuşsun ne fark eder!
Kalbimden çık, .
-
Kaç kere yaşadım ben bu romanı
Ne zaman sevdimse ayrılık vardı
Hep kendim kuruttum gözyaşlarımı
Ne zaman sevdimse yalnızlık vardı
Sen de git bırak git beni düşünme
Kader de, hayat de boşver üzülme
Alıştım hasretin her türlüsüne
Ne zaman sevdimse ayrılık vardı
Alıştım kaderin her cilvesine
Ne zaman sevdimse yalnızlık vardı
Yaşamadım gitti gönül tadında
Nelerden vazgeçtim senin uğrunda
Seni de kaybettim yol ortasında
Ne zaman sevdimse karanlık vardı
Ne zaman sevdimse pişmanlık vardı
-
BEN
SANA
YANARKEN
ŞİMDİ
SEN KİM BİLİR
NERDE
ÜŞÜYORSUN
-
Bizi bilirsin;
avuçla su içmeyi
marifet biliriz,
yenilmeyi bir de
kendi sahamızda...
bizi bilirsin;
saçımızı ıslatmayı fiyaka biliriz,
limonla!
tesbih yaparız,
düş kırıklarından..
bizi bilirsin;
ağzının içinde oturmak isteriz
ve rutubetin en yakıştığı yer biliriz
ağzını...
bizi bilirsin;
yaşamak biliriz,
vademiz dolduğunda
avuçlarında gömülmeyi...
-
Öyle bir hayat yaşadım ki;
Cenneti de gördüm cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki,
Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki;
Okudum, okudum anlamadım.
Öyle bir hayat yaşadım ki;
Son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman
Hep acele etmem bundan anladım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde
Hem kızdım, hem güldüm halime.
Sonra dedim ki,
Söz ver kendine!
Denizleri seviyorsan,
Dalgaları da seveceksin.
Sevilmek istiyorsan,
Önce sevmeyi bileceksin.
Uçmayı seviyorsan,
düşmeyi de bileceksin
Korkarak yaşıyorsan,
Yalnızca; hayatı seyredersin...
-
çok şey istemedim ki ben
sadece gözlerine baktığımda zaman dursun istedim
koşulsuzca teslim etmek yüreğimi ellerine
içinde sadece senin olduğun hayaller
seninle uykuya dalmak ve seninle uyanmak yeni güne...
çok şey istemedim ki ben
varlığını hissetmek yokluğunda
hasretinde kaybolmak
kavuşmak için yanıp tutuşmak
içimi sızlatan sevdanla yaşamak.
çok şey istemedim ki ben
tek olmak istedim hayatında sadece ben
nasıl tek sen sadece sen
paylaşmadan , kaybetmekten korkmadan
çok şey istemedim ki ben.
-
Bak yine sonbahar geldi iklimimize
Ayrılığın çanları çalıyor meydanlarda.
Eylülün hüznüne ortak ettin beni gidişlerde
Bir eylül daha geçti ömrümden
Ruhum kışlara dönük beklemelerde.
Zamansız gidişlere kurban ettin beni
Ben senin hasretinle dem tutarken.
Aldı yine seni zaman ellerimden
Çaldı yine seni zaman gözlerimden
Ayrılığın sivri tırnaklarını takıp yüreğime
Koparıp alma giderken seni içimden.
Heyhat sattım bu gece ruhumu amansız gidişlere
Yandım bende aşkın alazlı alevi içinde
Git öyleyse
gitmelerin kıyılarıma çarpan derin vurgusunu yaşarken ben
Dur diyememki sana
Dudaklarım kuru, cümlelerim aciz
Kal diyemez ki yüreğim
Alırım içime bir nefes daha seni
Ederim yalnızlığı kendime yoldaş.
Yoldaşım yalnızlık
Sırdaşım geceler olur.
Sen ki beni kuyulara saldın
Züleyha yanışımla
Bende uğurluyorum seni
Leyli duruşumla, beklemeleri sineme çekerek
Dudağımda bir sus bıraktın ya
Susuyorum öylece
Sana gelince cümlelerim susuyor
Susuyor dudaklarım, susuyor yanağımdaki gamze
Bakıyorum öylece gidişindeki suretine
Git öyleyse
gitmelerin kıyılarıma çarpan derin vurgusunu yaşarken ben
Dur diyememki sana
Dudaklarım kuru, cümlelerim aciz
Kal diyemez ki yüreğim...
-
Yalan olmuş her ne varsa
Bu şehirde sevmek hata
Doğrusuyla duygusuyla
Yaşanmıyor aşklar burada
Hep sahteyse aşklar bitmeyen yalanlar
Gönlümden uzak olsun Öldüren bir zehir
Böyleyse bu şehir antalya olmaz olsun
-
ıssız derin bir yalnızlığım
düşsen kaybolursun içimde
geceler upuzun soğuk ve yağmurlu
karanlık her sokak benim
çıkmaz her sevda!
yalan değil!
yalnızlıktan çatladığı dudaklarımın
yalan değil!
düşlerimi üç kuruşa sattığım
soğuk duvarlardan söküp içimi
nefret ettiğim yalan değil
birbirine hissizce değen tenlerden
ve kendimden meçhul yaşadığım
yalan değil!
ıssız kör bir yalnızlığım
her gece düşerim içime
nereye, hangi yol hangi cadde
bu ben miyim!
kendimden bile zamanı çaldığım
yalan değil!
adını alnımdan sildiğim
duvarlara vura vura
parçalarcasına...
yalan değil!
geceleri düşman olduğum
kendime.
ben, benim, ben olanım
yalan değil aldığım her nefes
ben yalan değilim
şu koskaca yalanın içinde.
-
Seni sevmenin tarifini yap deseler
Sensizliğin acısı anlat deseler
Uçsuz bucaksız okyanus gibi derim
Varlığının renginde kayboluyor
Yokluğunun en dibinde
Ve derinliklerinde boğuluyorum derim
Sonu olmayan semasın bazen
Özgürce uçuyorum eşşiz maviliklerinde
Yokluğunda kanadı kırılmış bir kuş misali
Hasretle bakıyorum sonu olmayan gökyüzüne
Yemyeşil orman oluyorsun birden
Sevginle çiçekler açırıyor yüreğimde
Peki ya yokluğun ;
Sararıp kuruyor sanki ormanlarım
Sen nefes oluyorsun benim yaşamam için
Hava gibi su gibi muhtaç bırakıyorsun kendine
Seni sevmenin tarifi yapılamaz yapamam
Sensizliğin acısı anlatılamaz anlatamam
Seni sevmeden yaşanmaz..
Yaşayamam !....
Bu dünyada yaşıyorsam hala sana olan nefretimdendir..
Bilirsin ki sevgim sahte değildi...
Nefretim ise geçecek gibi değil....
-
Dalgaların kıyıya vurup, savurup koynuna aldığı
ince bir kum tanesi olmak istiyorum...
Ve boğulmak kendi mavilerimde...
Deniz yıldızının beş kolundan bir tanesi bile saramadı beni...
Oysa ince sızılara da, keskin acılara da alışkın benim bedenim...
Suların durulduğu bir denizde oynaşan martıları hiç izlemedim...
Yüreğinize gömün beni bugün...
Evrenin bütün güzelliklerini kutsayan yüzümü gömün yüreğinize...
Yorgunum kırık dökük kelimelerle konuşmaktan...
Yorgunum boş yüzeylere dolu kelimeler yazmaktan...
Usandım kendini tekrarlayan başlangıçlardan...
Kendi yüreğimin kara deliklerine saklanmak istiyorum...
Hiçbir ışığın sızmaya gücünün yetmeyeceği
Hiçbir umut çiçeğinin yeşermeye yeltenmediği...
Hayallerin kucağında öyle gündoğumları, öyle manolya kokulu ilkyazlar yaşadım ki
Ağır geliyor artık sabaha varmayan gecelerin gerçekliği...
Saklanmak kendime ve yavaş yavaş yok olmak istiyorum...
Gömün beni yüreğimdeki küçük kızın gözbebeklerine...
Balköpüğü damlalar damlıyor göğsüne...
Çocuklara özgü umursamazlık, çocuklara özgü vurdumduymazlıkla yaklaştı aymazlıklarınıza...
Uçurtmalar uçurdu bilmediği gökyüzüne...
Bir bedenin içine sığmayan kocaman ruhumu da gömün birlikte...
Güzelliğe tutkun, şehvete aç bakışların yükü altında ezildim...
Bir perde gibi örttü insana dair güzel yanlarımı bu süslü elbise...
Dokunabileceğiniz yumuşacık bir ten isteyen elleriniz
öpebileceğiniz arzulu dudakları hedef belirlemiştiniz
Oysa dokunmanın hiç aklınıza gelmediği bir yüreğe de sahibim ben...
Orada ebruli bir kadın bekliyor...
Kendimden yorulup, kendime kaçmanın kısır döngüsüne yolculuğum...
Ne menzili biliyorum, ne hedefin farkındayım...
Bir cenin olup annemin kutsal bedenine geri dönmek istiyorum...
Oysa yalnızlığım öyle koyu bir renk ki bugün, toprağa bile koyamıyorum...
"Kayıp" ilanı vermek istiyorum ruhum için:
"Bir tutam umuda muhtaç, yarına dair özlemlere aç, belirsizliğin kıskacında yarım bir ayraç"
Var mı böyle bir ruh etrafınızda sahipsizce dolaşan...!
Kayıptır kendisi...!
Ulaşın lütfen sahipsiz bedenime, ruhsuz boğuluyorum, çok ama çok derinlerde...
Kendi yarattığım sahte balonların içine oturup
Kendi yarattığım sahte diyarları izledim gökyüzünden...
Kulaklarım sağır oldu patlama sesinden...
Patlayıp sönen sahte balonum muydu, boş hayallerim miydi bilemedim...
Patlama sonrası sessizliğindeyim ben...
Küçük bir masal ülkesi kurmuştum kendime, kraliçesi ve tek hakimi olduğum...
Sınırlarımı yerle bir eden bu deprem nereden çıktı birden...
Fay hattının tam üstünde mi inşa etmişim değerlerimi...
Kaçışlar çözüm olur mu ki...
Yıkılan binaların taze yanık ve toprak kokusu mu, yoksa yıkılan değerlerim mi hıçkırıklarımın sebebi...
Bir kaosun içinde içiçe geçmiş hepsi...
Gömün, gömün beni yüreğime.
Emanet ediyorum elimde kalan son üç beş sevincimi bir avuç dosta...
Tek mirasım bu, o da yalnızca anlayana....
Gidiyorum kendime... Gömün beni bugün yüreğime...
-
Bitmez tükenmez martıların haykırışı var yüreğimde sana dair uçup gelen.
Bir yarım sesle sesleniyorum beni duyar mısın?
Ayın o acılı suratının ardından gün doğduğunda, kanatlarını çırpan bir küçük kuş olduğunda sabah, sen yüreğini geçmişin kirinden arındırıp benim ellerime koyacakmısın?
Beni sevebilir misin?
Niyetli misin buna ?
Sen ilk yazın kuçağında uyurken yağmurlu serin akşamları düşünüp ödünç verilmiş yataklarda geçirdiğin sevişmeleri hatırlayıp kahrolacak kadar niyetli misin buna?
Toğrağın iliğine ve kemiğine işleyen çok eski bir yağmur kadar beni içinde barındıracak mısın?
Ay düşmüş toprakta menekşe kokulu öpüşmelerle geçikmiş iklimlerin ortasındayız seninle.
Zaman durdu sanki birden tartışmalar bitti.
Güneşe dönüyor ayçiçeği gün hızlandığında ve ben her güne uyandığımda sana dönmeye niyetli.
Sana diyor ki gözlerim; sen bir kırlangıç gibisin.
Hayatın sana verdiği uslanmaz ruhun içinde her baharda bana dönen ama güzün hep göç eden...
Ve ben korkuyorum seni sevmekten.
Bitmeyen şarkılarla avunmayacağım bundan böyle.
Bak şimdi gökyüzüne, hayali bir gölgeye dönüşüyor benim bedenim.
Her nefesinde solumaya başladın bile beni. Ve ben korkuyorum.
Bir kasımpatı çiçek açıyor sarı taç yapraklarıyla. Ve gözlerim tiryakisi olduğum kahvenin tadında.
Bunu biliyorum gece parçalanıyor, yıldızlar çıkıyor yüreğimden.
Kirpiklerim titremeye başlıyor.
Bu kız çocuğu yüreğine yumulmuş ve bir daha ağlamak istemiyor, anlıyor musun???
-
bana bir yalnızlık bıraktın
bütün sabaha karşılar büyüdü içimde
gözümde son bakışların kışı
içimde bütün bel kilerin ilkyazı
yasam dediğin denizi alınmış bir uçurum
kar çiçekleriyle bezenmiş mayıs tarlası ömrüm
nice denizler yükselttim
bir akarsu gibi alçaltarak kendimi
ey kırlangıç fırtınası ey sevgili
buzda köz güneşte çiğ tanesi
bana bir yalnızlık bıraktın
içinden kaç deniz kaç güneş geçti
sen hangi güneşini unuttuğu gecenin sabahısın
dudağım dudağında ölebilirim
sakin korkma o bir aşktır
ama yoksun
bir umutsun
bakışlarım acıyor gel artık
sözcükler nefes almıyor
göz bebeğimden öp artık beni.
-
Yalnızlık ‘’ağır’’ bir yüktür…
Soğuktur…
Suratsızdır…
Kendine aşıktır…
Bencildir…
Sen o’na sarılırsın,
‘’O’’ seni küçümser…
Haksız da değildir esasında…
Bilir ki, çaresizsindir…
Yorgunsundur…
Ve o’na muhtaçsındır…
-Ama…
-Şşşş susssssssss!
-Konuşmanın ne yeri ne de zamanı kalbim… Sadece dinle… Dinle ki, anla… Anla ki, ağlama!
Koşulsuzdur ‘’yalnızlık’’…
Sen istesen de istemesen de ‘’o’’ hep vardır,
Ve gitmeyen/yitmeyen tek duygudur…
Lakin, bu oyunda ne sen ne de o suçlu makamındadır…
Madem suskun ruhundan arta kalan kırık dökük sesler yalnızlığa düşmüştür,
Alıp götürdüklerini ‘’hiç’’ saymak, yapabileceğin en onurlu davranıştır…
-Al senin olsun varlığım…
-İncitme, kırma…
-Ve hep yanımda kal… Sende gitme… Ne olur…
Zafer ‘’her zaman’’ o’nundur…
Dedim ya;
‘’Sen istesen de, istemesen de…’’
Yalnızlığın kalıcı tek yanındır…
- Saat gece yarısını çoktan geçti… Sessizlik çöktü içime ansızın…
- Güldüm… Düşündüm…
- İyi ki ‘’o’’ var…
Sessiz…
Yorgun…
Uzun bir gecenin çığlığına ‘’merhaba’’…
‘’Hoşça kal’’ demek için öyle sus-pus ki gece,
Lal kesildim!
-
Hayata tutunuşum senden
Kırıklıklarımı geride bıraktım
Başka bir bakıyorum artık
Hüzün kondurmuyorum bakışlarıma
Umudun rengini mavi yaptım
Tebessümler oturuyor yüzüme
Sen geldikçe aklıma
Yollarımız bir olsun
Önde yürü izin izim olsun
Mutluğuma sebep sen ol
Mutluğuna sebep olayım
Uzaklardan gelsin sesin
Bileyim ki orada bir yerdesin
Sesine gelsin ayaklarım
Bahar olsun çiçekler tomurcuklansın
Kokunu çekeyim içime
Hiçbir şey seni hissetmek kadar güzel değil
Hiçbir şey senden de güzel değil
Bak uzaktan uzat ellerini
Hadi gel gülüşüme sebep ol
Gülüşüne sebep olayım
Yolarına dikilmiş bekler
Gözlerim gözlerini arar durur ne zamandır
Umudumun rengini maviden siyaha çevirmeye niyetim yok
Oyalıyorum oyunlarla gönlümü geleceksin diye
Gelmeyişine sebepler buluyor
Senin adına bahaneler üretiyorum
Gel ki bitsin aldanışlarım
Bitmeden sebepler buluşum
Tükenmeden bahanelerim gel
Gel umudumun sebebi gel ki
Umuduna sebep olayım
Gözlerini kapatır avaz avaz sevdiğini söylersin
Dilinden düşürmezsin adımı
Belki bir gün özlerinde
Belki bir gün seversin diye
Belkilerle avutuyorum kendimi
Belkiler de bırakma dilimi gel
Gel aşkımın sebebi gel ki
Aşkına sebep olayım
Uzaklardan bakmasan
Hissettirsen kendini, yaklaşsan
Kaçmasan bilmediğim uzaklara
Anlasan birazcık halimden
Bekliyorum bir gün bir ışık yakarsın yollarıma
Gelir haberlerin, içime dolarsın
Her şey sen olur
Her şey senden olur diye
Hadi gel sebebim gel ki
Sebebin olayım
-
Issız şehrimin sokaklarında yalnızlığıma esirim..
Bitmez bu esaret,
Sonu yok,
Çoğalıyor gitgide.
Daha yeni akıtmış gözyaşlarını bulutlar,
Bitirmiş, dökmüş içinde ne varsa,
Sessizliğe sakinliğe bürünmüş şimdi,
Belki de huzurlu..
Bu şehir konuşamıyor ama duyuyor beni, biliyorum.
Anlıyor içimden geçenleri.
Bir konuşsa..
- Söyle bana mutluluğumun, hüznümün şehri.
Senin ışıkların hala ışıldıyor, aydınlatıyor gecelerini,
Ben nerede bıraktım ışıltımı?
Hangi gecende? Hangi ücra sokağında bilmediğim?
Belki denizindedir, belki de sonsuzluğundadır göklerinin..
Dile geliyor deniz feneri titreyen sesiyle:
"Yıllardır buradayım, hatta senin bu şehirde, hatta bu dünyada olmadığın yıllardır."
"Senin hala bir adım atabilme şansın var, hala.."
"Kıpırdayabilsem yerimden keşke, benim de bir adım atma şansım olsa, sonu nereye çıkarsa çıksın, atardım o adımı.." diyor.
"Durma olduğun yerde, sen dursan da hayat akıyor, geçiyor zaman, beklemiyor ona yetişmeni.."
"Korkuyorum.." diyorum sessizce, utanarak biraz da..
"Çünkü her attığım adım, daha da çoğalttı korkularımı."
"Cesaretle yürüdüğüm zamanlarda bile, adımlarım çıkmazlara götürdü beni."
"İleriye gitsem çaptım hüzünlere, kalmadı gidecek yerim."
"Geriye dönsem, bıraktıklarımı bulamadım yerinde, gitmişlerdi çoktan.."
"İşte bu yüzden her mutluluk bir parça hüzün, her sevda bir ayrılık, her kavuşma bir terk ediliş, her gülüş bir gözyaşı bende..."
Ayın şavkı vuruyor denize,
Yitirmiş mavilerini o da simsiyah.
"Bu şehrin gecesi aynı ben gibi.." diyorum.
"Ama onun olmasa da yıldızları, ay aydınlatıyor."
"Benim ruhuma da değiyor ışık bazen,"
"Ama kalmıyor orda, sadece değiyormuş gibi yapıp geçiyor."
Tanıdık bir şarkının melodisi çalınıyor kulağıma,
Sözlerini hece hece fısıldıyorum..
Bir ben duyuyorum,
Bir de bu dilsiz şehir...
"O zamanlar gizlice yollara çıkardık,
Elele verirsek dünyayı yıkardık.."
Geride kaldı bütün mutlu zamanlar.
Bir ben kaldım burda,
Bir sensizlik, bir sessizlik, bir de ıssızlık..
"O zamanlar zamansız, mekansız çocuktuk,
Büyüdük belki de, onları unuttuk.."
Artık şehrim de hüzünlere boyanmış.
Bir ben varım sağımda solumda, önümde ardımda,
Bir de hüznümün şehri..
Bense o şehrin, o hüzünlerin tam ortasında,
Üşüyorum ayazlarında hiç kimsenin bilmediğince...
"Kaç kere yandım, kimse bilmiyor,
Gemiler gidiyor, İzmir ağlıyor..."
Günün ilk ışıkları çoktan süzüldü penceremden içeriye,
Sokak lambaları bir bir söndürdü ışıklarını.
Martılar pür telaş, sesleri yankılanıyor göğün mavilerinde,
Kırık değilse kanatları, umrunda mı hayatın hengamesi?
Günaydın, bütün yalnızlıklarıma, bütün hüzünlerime.
Günaydın, tüm terkedilişlerimi, bütün ıssızlıklarımı barındırdığım şehrime.
Benim ruhum hep simsiyah, hep kopkoyu bir gece..
Darmadağın olmuşum, kalmışım gecenden, gündoğumlarına inat...
Eğer benim içinse bu gözyaşların,
Sen ağlama koca şehir,
Benim gözyaşlarım bütün sokaklarını ıslatmaya yeter de artar bile..
Sen bakma sitemlerime,
Dedim ya;
Bir sen varsın bana kalan bunca gidenler içinde...
Ateşlerde yakacağım yokluğunu hece hece..
"Ben", "Sen" de "Ben" olacağım, kendimce "Hiç Kimse"...
-
CANIMIZ KURBAN
BİZİM KAPI DOST KAPISI
GİRENE CANIMIZ KURBAN
SELAM MUHABBET TAPUSU
VERENE CANIMIZ KURBAN
NEFİSTEN SOYUNDUK TÜL TÜL
GİTTİ BEDEN KALDI GÖNÜL
ÖZÜMÜZ BAĞ SÖZÜMÜZ GÜL
DERENE CANIMIZ KURBAN
UZADIKÇA HASRET DEMİ
ŞEFKAT ATI ÇİĞNER GEM'İ
YARAMIZA SABIR EM'İ
SÜRENE CANIMIZ KURBAN
HAYAT KİLİM,ÇİLE,NAKIŞ
DOKUYORUZ İNİŞ YOKUŞ
MARİFET MANAYA BAKIŞ
GÜLENE CANIMIZ KURBAN
KİN MARAZDIR,SEVGİ SANAT
YÜREKLE KAYNAR HER SAAT
KİMSESİZLERE KOL KANAT
GERENE CANIMIZ KURBAN
-
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.
Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.
Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.
Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.
Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.
Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.
İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında
bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde
amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse...
Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!
-
Öldürecektim Seni Bende
Kendimde O Gücü Bulabilseydim Eğer... Sindiremeyecektim Senden Kalanları Benden Uzak Mezarlara Koymaya!!!
Diyar Diyar Dolaşıp Yine İçime Gömecektim Seni En Sonunda...
"Ben Demiştim"Diyenlere, Üzüntümü Belli Etmemek İçin Kuşandığım Mekanik Tebessümlerimin Ardındaki Yaşlarla Sulayacaktım Taze Mezar Toprağına Ektiğim Çiçekleri...
Ama Ben Seni İçimde Öldürmeye Kıyamadım....
Başarabilseydim İncitecektim Seni...
İncinmişliğimin Verdiği Cahil Cesaretle...
Ne Var Ne Yok Sayıp Dökecektim Karşına Geçip...
Kendimi Hayrete Düşürürcesine Birer Tokat Gibi Vuracaktım Hiç Kullanmadığım O Ağır Lafları...
Kıracaktım Seni Binbir Parçaya Ayırana Kadar...
Duvardan Duvara Fırlatacaktım Sevgi Diye Önüme Sunduğun Hastalıklı Duygularını...
Ama Ben Seni İncitmeye De Kıyamadım...
Elimden Gelseydi Unutacaktım Seni...
Gözlerimden Silecektim Hayalini Ve Dilimden Adını...
Duman Duman Atacaktım Seni Bu Şehirdeki Tüm Bacalardan;
Ama Soluduğum Havaya Karışıp Yine Dolacaktın Ciğerlerime...
Onlarca Damla Döküp Göz Pınarlarımdan Akıtacaktım Seni Sevgimin Atığı Diye Ama Islaklığın Kalacaktı Elmacık Kemiklerimde...
Bu Kez De Tenimin Tuzuna Karışacaktın...
“Sözümü Tutacağım ,Adını Anmayacağım” Nağmelerini Dinleyip Neyi Unutacağımı Unutacaktım Seni Unutayım Derken...
Zaten Ben Seni Unutmaya Da Kıyamadım...
Ne Kadar Çabuk Geldi Ayrılık...
Oysa Daha Yeni Başlamıştık Birbirimize Ayak Uydurmaya,
Daha Doğrusu Ayak Uyduramamaya...
Nedensizliklerin İç Çekişlerini Dinlerken Vedalar Bozdu Suskunluğumuzu...
Bana Mıydı Kızgınlığın Yoksa Kendine Mi Anlamadım...
Kaçar Gibi Veda Ettin...
Oysa Ben Seni Sevmelere Doyamadım!!!
Öldürecektim Seni...
İncitecektim Seni...
Unutacaktım Seni....
Ama Lanet Olsun!!!
Kı-Ya-Ma-Dım!!!
Oysa Ben Seni Sevmelere Doyamadım!!!
-
gözlerinin gırıliği,gidecek
eskisinden daha mavi,eskisinden daha yeşil;
gökyüzü ve yeryüzü ne ki yanında...
sen söverken gidişime,gidişlerime,dövünürken kendine farkına varmadan
kuruyacak gözlerinin çoşkun akan ırmakları
saçların dolu dizgin dalgalanırken,bahar kokacak yoksul günler
geçip gidecek herşey ardında yaşanmışlıklarla
hemen ardından dolu dizgin umutlarıyla korkusuz bir tay gelecek
korkma begonyam sende unutacaksın mutlaka
ama hep bir yanında olacak...
ve böyle yaşayacaksın
seni yaşadığım gibi...
her telefon sesine koşacaksın
kapı çalışlarında ürkekleşeceksin
ve efkar saracak seni ,duman duman
işte o zaman geceleri tutuştur
ışıltısında kanım kadar kırmızı bir şarap yudumla,ama cesurca
ilk kavgasından zaferle çıkmış bir çocuk gibi
aldırma yırtılan yerlerine,sevinçle sil kanyan yerlerini
yani sevdiğim zaferinin,
yaşamanın tadını çıkart
işte o zaman,benide tavan arasına kaldırman gerektiğini anlayacaksın
tozlarını alırken güleceksin kendine begonyam
zevkle yudumlayacaksın bu kez şarabı
gün batımında
bana bakarak belkide
-
Sen hiç sevmedin ki.
Hangi aşktan hangi sevgiden söz ediyorsun
Vurulan öldürülen hangi yürekten
Hangi hançerden hangi bıçaktan
Sen hiç vurulmadın ki hiç ölmedin ki öldürülmedin ki
Sen hiç sevmedin ki
Nerden bileceksin aşkı vurulmayı sevmeyi
Hangi sözden bahsediyorsun.
Hangi yeminden, hangi hayallerden
Sen bizi sevdamızı hiç düşünmedin ki
Umursamadın ki bu kalp atışlarını .
Şimdi hangi sevdadan hangi aşktan söz ediyorsun
Sen hiç sevmedin ki. hiç sevmedin.
Hep vurdun, hep kaçtın. Hep kanattın
Hangi gururdan hangi yüzden söz ediyorsun
Git Sen hiç sevmedin ki beni.
Git
Şimdi kal dememi bekleme benden
Şimdi Seviyorum dememi isteme.
Hangi kırdığın gittiğin kalpten bahsediyorsun
Şimdi hangi silahla kurşunlayacaksın yüreğimi
Hangi sevgiyle kucaklıyayım seni onca nefretten sonra.
Sen hiç sevmedin ki beni hiç sevmedin
Hangi aşktan hangi sevgi sözünden söz ediyorsun
Hangi kurşunlardan hangi hançerden
Hangi sevda sözünden
Sus ey yar sus ve yine git.
Git Sen hiç sevmedin ki beni.
-
Biliyor musun
Defalarca yazmak istedim sana.
Dilimin söyleyemediklerini
Kalemim söylemeliydi
Dökmeliydi mürekkebini beyaz kağıtlara.
İşte sonunda dökülüyor mürekkebi
Beyaz yapraklarda bir şeyler karalanıyor.
Senin için yazılıyor mısralar
Sana yazılıyor.
Aslında yazacak o kadar çok şey var ki
Kalemim bile seçemiyor yazılacakları
Ne yazmalı sana dair
Seni nasıl anlatmalı
İyisi mi
Daha fazla dağıtmayalım ortalığı.
Boşuna harf kirliliği yapmayalım.
Bırakalım kalbim yaşasın seni
Kalbime yazılsın bütün aşk şiirleri
-
Gönlümdeki yarayı nasıl anlatmalı bilmiyorum
Her geçen gün biraz daha ölüyorum
Resmine bakıp sadece ağlıyorum
Başkalarıyla mutlusun biliyorum
Ama gözyaşlarıma engel olamıyorum
Seviyorsan sevilirsin diyorlar
Ama inanmıyorum bak işte sevilmiyorum
Yoksa sana haksızlık mı yapıyorum
Bilmiyorum ki sevdiğim anlayamıyorum
Ben burda sen orda benden uzakta
Mutlusun ama ben burda ağlamakta
Bir kere yakından görsem seni belki diner acım
İmkansız bu biliyorum başladı yine derin sancım
Bir kere öpsem seni bir kere dokunsam
Bir kere seviyorum diyebilsem
Ama yok olamaz böyle birşey
Benden bi habersin oysa sen
Buralarda gizlice ölmekteyim ben
Keşke beni tanıma şansın olsa
O zaman sever miydi ki
Sanmıyorum o kadar farklıyız ki
O kadar uzağız birbirimize
Mesafelerimiz yakın
Ama hayatlarımız,ruhlarımız uzak
Bir gün seni görürsem
Hiç birşey söylemem artık
Gömdüm seni derinlere
Çıkaramam kolay kolay
Eskiden herkes biliyordu
Ama şimdi içimde sırsın artık
-
seni yüreğime saklayıp gidiyorum
ben seni sen olmadan da severim
isyanım sana değil kendime
gitmem gereken yerde çeker giderim
katlanmaz belki gönül böyle sevdaya
gün gelir kafama sıkar giderim
sanma sessizliğim sana beddua
kelimeleri yutar susar giderim
ölüm kesse sesimi
sonsuza dek sussam
gel al canımı azrail
bir daha uyanmasam
-
Her giden ardında bir bekleyen bırakır.
Bazen ister bekle beni der..
Bazende bekleme hayatına devam et der..
Bu bekleme demenın ardında bır
beklenme isteği vardır hep..
Nedense herkes bırı tarafından beklenmeyı özler.
Özlenmeyi özler, yada birinin hayatında hep var olmayı bilmektir güzel olan.
Ve her kalan yüreğindeki acısıyla bekleyeceğim der.
Dönmeyeceğini bile bile...
Gelmeyeceğini bile bile..
Sevmeyeceğini bile bile..
Ve bekler...
Taki bir gün artık ümitler kesilip.
Yolların tamamen ayrı olduğu fark edilene kadar..
Ve başlar keşkeler, pişmanlıklar....
Yanı başımızdayken fark etmediğimiz bir çok ayrıntı takılır hafızalara.Oysa ne güzelmiş yaşanılanlar dersiniz.. Meger ne çok sevmişim dersiniz..
Ve belkide hiç sevilmediğinizi fark edersiniz.
En acısıda budur yaa zaten. Sevilmeden sevdiğinizi fark ettiğinizde
beyninizi yer binlerce soru.. Başlarsınız cevabı besbelli olan sorulara kendinizce cevap aramaya..
Ve sorgulama zamanı gelir kendinizce..
Oysa unutursunuz bir şeyii.
"Aşk Sorgulanmadan Yasanmalıdır.."
Ama unutursunuz bu kuralı "nedenler ve niçinler" kemirir beyninizi..
Ağlamak sizin için kacınılmaz bir seçimdir.Ağlarsınız herşeye ve her
olaya..
Baktıgınız her yer "onda" biter..
Gördüğünüz herşeyde "onu" ararsınız..
Aynadaki gorüntünüzde bir yansıma, sokaktaki köşe başında bir kucaklasmadır "o"..
Yağan yağmurdur, denizdeki yakamozdur "o", gecelerin ayı, gündüzlerin güneşidir "o"
Ve son cümleler dökülür artık dilinizden...
"O" Mutlu Olsun Yeter...
Diyebileceğiniz bir şey kalmamıstır çünkü..
Tıpkı yüreğinizi sizden aldığı gibi giderken cümlelerinizide götürmüştür yanında..
Sessizlik kalır geriye biten bir sevgiden...
Ve Ayrılık Urganı kalır boynunuzda "yağlı bir ilmek gibi..."
Sanki biri ha çekti ha çekecek..
Durdu sanarsınız dünyayı ha battı ha batacak..
Ama ne dünya durur nede o ilmek çekilir..
Hayat devam ediyordur ve bu çarkın içinde sizide bilmediğiniz başka
diyarlara sürüklüyordur..
Biticek sanırsınız acınızı bitmez... Sadece bir yerlere saklanır
yüreğinizde..Bir şarkida, bir şiirin içli mısralarında ve belkide bir sözde kanamaya hazır bir yaradır o artık..
"Sessizliğin İçinde Bir Çığlık, Karanlığın İçinde Bir Işık, Yürekte Kapanmaz Bir Yaradır Artık O"
-
Sevgilim..
Sana sevgilim diyorum.
"Ayrılık da sevdaya dahil çünkü;
Ayrılanlar hâlâ sevgili" dediği gibi İlhan'ın.
Sevgilim, sana sevgilim diyorum,
Bir daha hiç demeyeceğim içindir belki!
"Ayrılmamız neyi değiştirecek
Ayrılık, yüreğimden silip atabilir mi seni?" derdin.
Kimbilir...
Bu sana son yazışım.
Sözcüklere yüklemeye çalıştığım duygularım,
beyaz kağıtların keskin kenarlarıyla
nasıl da parçalanıyor böyle.
İlk kez, yazmak böyle zor, anlatmak, bu kadar olanaksız.
İçimde çağıldayan herşeyin,
Sana doğru aktığını duyup da bunu anlatamamak.
Ne acı...
Oysa, seni her düşündüğümde,
Sesim, zamanın ve mekânın olmadığı,
Görünmeyen ince ipeksi bir yolda ilerleyip,
Kulaklarına akmadı mı?
Her düşündüğümde seni, yapmam gereken sadece izlemekti..
Ruhumun sana akışı, hızlı ama bir o kadar yavaş,
Delice ama bir o kadar sakin!
Coşkuyla ama nasıl huzurlu bir çağlamaydı onların hepsi.
Hemen duyardın, büyük kalabalıklarda,
İki kişilik yalnızlıklarda,
Ya da gözlerin maviliklere kilitlenmiş. Duyardın...
Hâlâ duyuyorsun.
Şimdi, şuan seninle konuşurken,
Ruhunda geziniyorum yine!
Baktığın yerden uzaklaşan bakışlarını,
O kimselere hissettirmediğin bir anlık dalgınlığı,
sadece anın yakaladığı o ince sızıyı...
Kapa gözlerini!!
Sen hep duyacak mısın beni,
ben hep anlatacak mıyım bilmiyorum...
Ama madem ayrılanlar hâlâ sevgili,
Ayrılanlar hâlâ sevdalı.
Bu ayrılıkta bitmeli...
- Ayrılık...
Ne çok korkardık bu sözcüğe yüklenen anlamdan.
Oysa şimdi anlıyorum ki, ayrılığın kendisi değil,
Ayrılmakmış asıl zor olan ..!
Ayrılmayı başarana kadar yaşanılanlar,
O kanatan acıtan korkulu bekleyişler...
O kopuşu yaşamak, artık başka biri değil,
Sen olan o varlığı olduğu yerden çıkarmaya çalışmak,
Ağlayarak git artık içimden diyebilmek ..
Ama daha derken pişman olup
Hayır kal ne olur diye yalvarmak...
Ne kadar zordu...
Öyle içimdeydin ki, seni ordan çıkarmak
Kendimi paramparça etmek demekti.
- Ayrılık...
O kanlı zafer... Şimdi paylaştığımız işte bu!
İçimizde o boşluğun büyük acısı..
Yüzümüzde birbirimizin kanı var hâlâ...
' Sevgilim ',
Sevgilim diyorum son kez sana ...
Bir daha demiyeceğimdendir bu ve bir daha..
Yazmayacağımdan.
Ayrılık da bitmeli..
-
Her gidişine ayrı anlam yüklüyorum
Yapma Allah aşkına
Ya hep kal benimle söz etme gidişlerden
Ya da silinsin isminde cismin de
Oynama benimle dengemi bozuyorsun
Aşkı yaşayacak yürek bırakmıyorsun insanda
Böyle değildin sen ne oldu sana
Bittiyse heyecanın bileyim bende
Seni çok seviyorum diye başlayan ve ama ile devam eden cümleleri duymaktan bıktım
Seviyorsan seviyorsundur aması olmaz bu işin
Üstelik bir cümlede ama varsa bir önceki yargının hiç bir önemi yoktur artık.
Seni çok seviyorum ama birlikte olmamız imkansız
İmkansız diyebiliyorsan eğer sevmiyorsun demektir
Bahanelerin arkasına sığınma
İnsanların hayatına sorgusuz sualsiz girip darmadağın eden
Sonra da hiçbir şey söylemeden gitmeye çalışanlardan nefret ediyorum.
Böyle misin sende gerçekten gitmek mi istiyorsun
Yürekli ol biraz hadi konuş söylemek istediğini söyle
İki çift sözü hak etmedi mi bu aşk
Yaşanılan bunca şeye hiç mi saygın yok
Gittin.
Bir yıkım gibiydi gidişin
Sen adım adım uzaklaşırken benden
Çöküp kaldı bedenim olduğu yere
Nice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti
Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım
Kalkamadım.
Gittin.
Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum
Hazırdım gidişine
Kaçak zamanları yaşıyorduk
Zaman bitecek ve sen gidecektin
Bense gidişinin ertesi günü
Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım
Başlayamadım.
-
Yüreğim kanadı,kaldıramadı seni kaybetmeyi,
Nerdesin saklı sevdiğim...
Düşmanmış sensiz geceler bana.
Yokluğunla üşüdüm,yüregim alev aldı sana yandım.
Bir aralık,bir ayaz düştü içime.
Uykuları uyuttum,
Bende bu gece uykuları unuttum,
Sen aklıma gelince..
Sevdasına yüzümü sürdüğüm gül.
Sen bana bu kadar yasaklı, ben bana bu kadar saklıyken,
Ne olur söyletme bana artık...
Sevdim işte...
Sevdim işte...
Hangi duan alıp götürdü seni benden.
Bir köz düşürdün bağrıma,yaramı dağlayıp gittin.
Şu yürek izin mi ister,Ey gözleri geceye sevdalı.
Acısı dinmeyen yaralarım var.
Nerdesin Ey yasaklım...Nerde.
Gözyaşlarımla yazdım adını.
Gözyaşlarımla yazdım aşkını.
Nerdesin...
Ah yürek sızım...
Çocukluğuma masum düşler gördüren sevgili.
Görmüyormusun bu aşk kilitli bize.
Sürgünüm gözlerine; Vurgun düştüm.
Prangaya vurdular ayaz sevdamı,
Ama bilmiyorlar ki;
Ben kendimden kaçağım Ayaz sevdam.!
Düşlerim yanık,yüreğim yanık,
Çok görme bana yasaklım.
Yaslanayım göğsüne bırak orada yanayım.
Yanayım ki başkaları yanmasın.
Yanayım ki sen başkasına yanmayasın..Yanamayasın.
Ayaz sevdam...
Saçının bir teline rüzgarlara bıçak çektiğim yar.
Adının her harfini dudaklarıma kanattığım yaram.
Bırak yanacaksa bu gönül,
Sana yansın,sana ağlasın.
Şuramda,tam sol yanımda,
Kangren olmuş bir kalp taşıyorum.
Oysa sen şimdi,
Misafirliği biten bir gecede,
Kimlerin sevdiği rüyalardasın.
Dedim ya...Bir aralık bir ayaz düştü yüreğime.
Benim hesabım teninin kokusunu çalan güllerle.
Ah Bir Bilsen..Bir Bilsen.
Sen Bana Bu Kadar Yasaklı,
Ben Bana Bu Kadar Saklıyken,
Ne Olur Söyletme Bana Artık.
Sevdim İşte...
Sevdim İşte...
-
Gözlerim qecenin siyahında dans ederken,
Tadını unuttuqum bir duyqu kondu yüreğime..
- Sen?
- Kaybettiğin ''mutLuLuk''..
- Neden geLdin ?
- Sen çağırdın !
Son kez
Kırdım yüreğimin kiLidini...
Şimdi iyi dinLe…!
Sen;
Sevqiye aç yüreğim…
Tükenen umudum..
Kendini kaybetmiş cümLeLerim..
Acıtmayan hüznüm..
Akmayan gözyaşım..
Vazgeçmeyi biLmeyen özLemim !
Sönmeyen ışığım…
Renksiz düşLerim…
Başı boş yalnızLıgım...
Yine sen;
Dur durak biLmeyen zaman......
Kurduğum hayaL..
Korktuğum gerçek.
SakLadıqım sır…
İçimi titreten ''aşk''..
Ve Sen;
ÖzLediqim asi yanım..
KorkuLarımın çığLığı…
-Duy beni -
Geç kaLdın bana, ''BEN'' gibi.
-
içimde yar yarası var kanar durur içim yanar
geçer gider elbet bir gün ayrılığın sırası var
zannetme ki unutamam bu gönlümü avutamam
ateşlerde yansam bile gönül yaramı saramam
ben kimleri unutmadım senide unutacağım
ecel gelip bulsa bile beni senden alacağım yar
sen istedin ey sevdiğim ayrıldı bak yollarımız
sonunda muradın oldu kapandı gönül sayfamız
zannetme ki unutamam bu gönlümü avutamam
ateşlerde yansam bile gönül yaramı saramam yar
ben kimleri unutmadım senide UNUTACAĞIM
ecel gelip bulsa bile BENİ SENDEN ALACAĞIM yar
ZANNETMEKİ UNUTAMAM
-
Öyle görünmeye çalışma
Nede olsa bir insansın sende
Bir kalbin var, sevgi dolu hem de
Kim bilir kırgın belki de
Duygularını gizlesen de sözlerinle
Hepsini ele veriyorsun o güzel gözlerinle
Güle güle deyişin, gitme, der gibi
Kader seni hancı, beni meçhule yolcu etti
Duygularını gizlesen de, başını eğsen de
Dilin git, dese de biliyorum, yüreğin kal, diyor
Seviyorsun işte
Nede olsa bir insansın sende
Müebbete mahkum oldu bu sevgi
İkimizin de kalbinde
Hoşça kal, hüzün gözlüm
Biliyorsun, gitmeliyim bende
Biçare mahkumum, yaşamak ister miyim hasretle
Oysa bir bilsen, sana olan duygularımı
Seninle, sevginle dolu umutlarımı
Bir bilsen, Rabbime el açıp ettiğim dualarımı...
-
Bazen kuş olmak ister ya insan,
Sitem edip geceye...
Süzülüp gitmek için enginlere...
Çocukça saymayı ister ya insan
Bir papatyanın yapraklarında,
Kalanın 'seviyor' çıkmasını,
Sevdiğinin hatırına el sallar ya insan ,
Hiç yolcusu olmadığı halde,
Giden gemiye rıhtımdan.
Bazen kelimelerle dans eder ya insan,
Sevgisini en güzel anlatmak,
Sevgilinin hasretine yanmak,
Kokusunu almak için.
Bazen yağmura sarılmak ister ya insan,
Yüreğini söndürmek,
Özlemini yaşamak,
Ağladığını saklamak için...
-
Gece yarısına yaklaşıyor zaman
Bu vakitlerde gitmiştin en tavırsız halinle
Umursamaz zamanların vardı
Sırtında ne eksik bir düş ne fazla bir gülüş vardı
Geldiği gibi gitmiyordu aşk
Masada yarım kalmış bir hayat,ucu yırtılmış birkaç anı var.
Zamanı geliyor yaklaşıyoruz geceye,
Gece yarıları yaklaşıyor bize..
Dizilir peşi sıra eksik kalmış söz kırımı heceler..
Kelimeler eksik
Kelimeler yetersiz
Kelimeler seni yitirmiş.
Vakit geçiyor gece yaklaşıyordu bize..
Aklından geçen ne varsa ayrılığı besteliyordu
Sözlerinde fikrin,satırlarında suretin
Senden geçiyordu,
Senden geliyordu ayrılık..
Sendeliyordun/m!
Dudağından akan mavi cümlelerin yok oluyordu
Bilmediğin yolculuğun seyrine akıp gidiyordun
Sözlerine karanlık bürümüş cümleler kurup,aynı karanlıkta yol alıyordun.
Tenine sis değmemiş bir gökyüzü arıyorsun,
Yönün yanlış!
Yolun yanlış!
Sen yalnızsın/ben yalın
Benim artık tek kalabalığım gece yarılarında bana yaklaşan yıldızlarım.
Düşte bile ayrı kalsan
Hiçbir ayrılıkta hoş/ça kalamıyor insan!
-
Ne başlayabildik doğru dürüst,
Ne de bitirebildik..
Ne vazgeçebildim bilirsin beni,
Ne de anlatabildim..
Ah bu aşk iflah etmez beni,
Seninse umrunda değil ..
Biliyorum,
Zaman sen diyorlar çaresiz..
Geç de nasıl geçersen,
Geç bildiğin gibi....
Ah şu gönlüm hiç kimseyi böyle sevmedi,
Hiç kimseye böylesine yenilmedi .
Ne yapsam ne söylesemde değişmedi,
Al dedim VUR demedim ki...
-
Birkez daha içim acıdı; yitirilen ben'e ve yitirdiklerime...
Olgunlaşmak; her eksilişte duygusuzlaşmaksa...
Büyümek; kayıplarda daha soğukkanlı olup ağlamamaksa...
Ben olgunlaşmak ve büyümek istemiyorum...
Hep gülümser halimle hatırlanmak isterim, beni ağlarken zaten kimse görmedi ki...
Çocuksu gülüşlerimle, gözlerimdeki yıldızlarla anılmak isterim...
Çocuk halimle..
-
Rüzgarında ne ateşleri hasretimle yaktım da
Bir tek seni yakamadım beni yaktığın gibi
Çölde su mahpusta gün oruçta ekmek gibi bekledim seni
Sense araya korkular koydun yasaklar koydun
Bitmez tükenmez engeller koydun
Sen varken darılmazdım çiçeklere baharlara
Yağmurlu havalara bu kasvetli akşamlara
Darılmazdım sen varken ayrılanlara ağlamazdım
Gidenlere küsmezdim kalanlara acımazdım
Sen varken böyle üşümez böyle titremezdim
Masumdum çocuklar gibi ölmeyi hiç düşünmezdim
Biliyorsun bütün acılarına yeşil ışık yaktım olmadı
Bütün korkularına arka çıktım olmadı
Dağlara merdiven dayadım olmadı
Haziranda kar oldum yağdım avuçlarına olmadı
Sevdim olmadı taptım olmadı benden artık pes
Bu aşkın biletini istediğin gibi kes
Nasılsa gidiyorsun biliyorum git git ama ardında
Ağlayan bir çift göz paramparça bir yürek yıkılmış bir dağ
Görmek istemiyorsan
çek silahını daya anlıma vur
SEN VURDUNDA BEN ÖLMEDİM Mİ.
-
Her sabah yüzümü boyayıp çıkarım yeni bir gösteriye..güldürmeliyim seyredenleri dünya denen bu geniş sahnede.. yüzümü boyarken en güleç hallere gizlerim dudağımın kıvrımlarına içimden dışarı taşan hüzün izlerini..seyredenler için sadece bir palyaçoyum ben
gülmeliyim
güldürmeliyim
ruhum ölse bile..
bir düşünen yoktur iç dünyamı
duygularımın varlığı ya da yokluğu ilgilendirmez seyircileri
bir köpeği okşarlar da şefkatle sokakta
uyuz bile olsa
bana çamur atarken eğlenirlerdi
gülerler üzerimdeki çamurun izlerine
öyle ya
onlar için sadece bir palyaçoyum ben..
sadece bir palyaçoyum ben.. her gece dört duvar arasında dört çarpı dört odamın yalnızlığında
kapadığımda kapımı çıkarırım çekmecemden hüzünlerimi.. bana en yakışan halleriyle sarılırlar boğazıma.. silmek için makyajımı beklemezler bile..
bir anda biriktirdiğim inciler dökülürler
gün içinde gözlerimden ellerime
sıcacık bir şekilde avuçlarımın buzuna
ısıtırlar bedenimi
o anda
işte bu sıcaklıkta bile
onaltı metrekare odam
bir anda cendere olur
sıkmaya başlar beni
daralır da daralır
açmak isterim kapımı
dışarı kaçmak isterim
ayaklarım gitmez üç adım öteye
dermanım kesilir
yürüyemem, düşerim
ve bunlar kimsenin umurunda bile değildir
öyle ya
onlar için sadece bir palyaçoyum ben..
her gece yatınca çivili yatağıma
bir parça sevgiyle
bir okşayış, bir öpüş ile kuştüyü olacak
o çivili yatağıma
yalnızlığımın sonunu düşünürüm
kendime sorarım
‘’böyle kaç zaman daha gider ki? ’’ diye
zaten yaş kemale ermek üzere
ne kaldı ki elden ayaktan kesilmeye?
hafiften uyku bastırır
bu halde dalarım rüyalar alemine
bir sevgilim olur, bir kadınım
severim sevilirim
mutlu olurum, sevinirim
uyanmak istemem rüyadan
hep orada kalmak isterim
derken
penceremde bir taş sesiyle sıçrarım
rüyamın mutluluğu bile çoktur
vakit gelmiştir
artık palyaço sahneye çıkmalıdır
öyle ya!
nasıl da unuttum?
sadece bir palyaçoyum ben onların nazarında
rüyalarda bile olsa
mutluluk çok bana..
bugün palyaço son kez sahnede.. karar verdim kendime.. bugün son kez güldüreceğim herkesi.. sonra ineceğim sahneden.. artık ben de bir seyirci olacağım.. seyredenlerin arasına ben de katılacağım..
kimbilir? Belki benim de bir sevgilim olur!
belki çok mutlu olurum
kimbilir?
belki
belki de hep tek kalırım
ve yalnız ölürüm
ama bildiğim tek şey
bundan sonra palyaço değilim
ne oldu?
bu sözler bile güldürdü mü sizi?
inanmadınız mı yoksa?
sıyrılamaz mıyım makyaj ve kostümlerimden?
sizlerden biri olamaz mıyım?
öyle ya
siz de haklısınız
Palyaço doğmuşum
Ve Sonuna dek palyaço kalacağım..
-
Kimse bir daha acıtamaz içimi
Alışsaydım farklı olurdum ina alışsaydım sensizliğe daha mutlu olurdum.
Ama değilim, yanıyor içim.
Ve hiçbir yağmur söndüremiyor bu yangını.
Bir umut bekliyorum kendi kendine sönsün diye.
Ah anlasaydın beni ah bilseydin seni ne kadar çok sevdiğimi.
Şimdi yanan yüreğim değil aşk ateşi olurdu.
Vazgeçtim beklemekten gelmeyeceksin.
Ne acı bir gerçek.
Kimi koyayım yerine kiminle avutayım kendimi.
Kimi sen sayayımda sarılayım boynuna kimin dudaklarını öpeyim kimin elerinin sıcaklığını hissedeyim.
Bu kadar acımasız olmamalıydın yar.
Ben seni böyle tanımamıştım çünkü.
Kocaman bir yüreğin vardı ben o yürekte olduğum için şanslıydım.
Çok seviyordun beni yada ben ÖYLE SANIRDIM.
Hiç bitmeyecek diye düşünürdüm öyle ya büyüktü bizim aşkımız özeldi.
Hayatta iyi yada kötü ne varsa hep birlikte paylaşacaktık birbirimiz için yaşayacaktık.
BAŞKALARI İLE MUTLU OLMA İHTİMALİ AKLIMIZDAN BİLE GEÇMEZDİ.
Yolumuzu aşkımız aydınlatacak biz o yolda yürüyecektik hiç durmadan.
Derken seni kendine bağlayan o yürek koy boldu birden.
Şimdi yüreğinin yerinde bir taş var yoksa bu kadar vurdumduymaz olamazdın. Her giden bahanesini yaratır her giden acımasızdır ama sana konduramıyorum bunu.
Kim bilir belki de sensizliğe kendime konduramıyorumdur.
Bu yüzdendir haykırışım.
Alışılmıyor sensizlik kabullenilecek bir şey değil.
Acım büyüyor bu yüzden.
Her acı geçer biliyorum ama niye bu kadar uzun sürdü bu sefer.
Niye yarı ölü gibiyim hala.
Her şeyde seni arıyorum lanet olsun.
Madem gidecektin söylemeliydin bana sensizliğe nasıl dayanılacağını.
İnsanın yüreğinin yarasını atıp gitmesi mümkün değil ki ben yapamıyorum sen yap hadi.
Son kez gel yanıma çıkar yüreğimi yerinden ve al götür nereye istersen.
At bir kenara öyle kalsın.
Yok yok kendi kendinde sönmeyecek bu yangın.
Ben yaşadıkça yanmaya devam edecek içten içe.
En azından bir tesellim var bundan böyle hiç kimse yani bir yangın başlatamayacak yüreğimde bir daha yaralayamayacak beni.
Acım o kadar derinki kimse bir daha ACITAMIYACAK İÇİMİ.
-
Günler güz yaprakları gibi birer birer dökülürken ayaklarımın dibine,
ben her gece karanlığa dikip gözlerimi senin aydınlığını bekledim.
Sen yoktun...
Binlerce adım attım bu kentin sokaklarında. Her köşeyi,
her parkı, her ağacı ezberledim. Sevdaya bulanmış
her kaldırım taşında senin adını aradım.
Sen yoktun...
Evlerin duvarları birer birer üzerime yıkıldı.
Her bir hücremin acısını ta yüreğimde hissederken
beni enkazın altından çekip alacak elini aradım.
Sen yoktun...
Özlem şarkılarını ezberledim. Kimini bağıra bağıra,
kimini fısıltıyla söyledim. Karanlığa haykırdım hasretimi.
Sesimi duyacaksın diye bekledim.
Sen yoktun...
Senden gelecek bir tek haberi bekledim. Saatler asırlar gibi geldi,
geçmedi. Çalan her telefonu yüreğimin deli bir çağlayana dönen
atışlarıyla açtım. Senden başka duyduğum her seste hep aynı
hayâl kırıklığını yaşadım. Onlar beni duymak istiyordu, bense seni.
Sen yoktun...
Seni aramaktan yorgun düşmüş bedenimi karanlığın kucağına
uzattım her gece. Bir an önce sabah olsun diye uykunun
beni çekip almasını istedim. Olmadı.
Kaç gece sabahı ettim gözlerimi kapamadan, kaç gece
merdivendeki ayak seslerini dinledim gelen sensindir diye.
Sen yoktun...
Her yağmurla birlikte hüzün de yağdı bu kentin üzerine. Bulutlar
yalnızlığın işaretiydi benim için. Beni ıslatan yağmur olmadı.
Ben senin özleminle sırılsıklamdım her mevsim.
Hayat; merhaba dedi bahara çiçek çiçek. Uzun kıştan sonra
gelmez dediğim göçmen kuşların dönüşünü gördüm.
Sen yoktun...
Her istasyon her otogar adresim oldu. Bir trenden inersin sandım.
Otobüslerdeki her yolcuya sensin diye baktım. Ya da yolculuklara
vurdum kendimi. Kimsenin uğramadığı köylere, adı duyulmamış
kasabalara gittim. Senden bir iz aradım.
Sen yoktun...
Denizin sonsuz maviliğine umut bağladım. Kıyılarda tükettim
bekleyişlerimi. Hep sensiz gemiler geçti limanlardan.
Ben gemicilerin hasret türkülerine eşlik ettim.
Sen yoktun...
Gözümden bir tek damla yaş akmadı. Onlar sana aitti, sana
kalmalıydı. Kimselere söyleyemedim acılarımı, bekleyişimin
öyküsünü kimselere anlatamadım.
Nice fırtınalar koptu yüreğimde. Dalgalar dövdü hayallerimi.
Sığınacak bir liman, yaslanacak bir omuz aradım.
İçimi dökecek bir insan aradım.
Sen yoktun...
Her gece ay paramparça oldu. Her gece yıldızlar birer
birer düştü sokaklara. Yıldızları saçına takıp gelmeni bekledim.
Ayı avucunda bana getirmeni bekledim. Ve bir güneş gibi doğup
aydınlatmanı bekledim bu kapkara dünyamı. Ama.
Sen yoktun...
-
Tut ki gecenin
Alacakaranlığında düşlemişim seni.
Tut ki, rüyalarımı bölmüşsün ne çıkar?
Ne çıkar gündüzlerin selamsız aşkına,
Geceleri kefen biçsen.
Bir anlık hırsla,
Her şeyi yıkıp geçsen, ne çıkar...
Tut ki bundan böyle unutmuşum seni.
Tut ki artık çalan parçalarda ismin geçmesin.
Tut ki yazılan şiirler, seni anmasın,
Varsın eller de unuttu desin.
Ben seviyorum ya seni,
Sen sevmesen, ne çıkar...
-
Bu şehirin her bi köşesinde 'Ben' varım.!
Heyecanlarım,Sevmelerim,Acılarım,Mutluluklarım,Göz yaşlarım Herbir yerde...
Ne komik değil mi keendinden kaçması insan'ın,Herşeyi unutturmak için kendine,
Asla olamayacağı bi kimliğe bürünmesi!
Büründüm işte o tanıyamadığım kimliğimle 'Mutluyum' diyorum!
Tanınmak istenmiyor yüreğim,Bıraktığı tüm izleri geri almak istiyor hayatından geçenlerden,
Hafızam,Yüreğim,Hislerim..Hepsini kaybettim sanki !
Hatırlayamıyorum,Hissedemiyorum,Bitişlere,Yitirişl ere üzülemiyorum...
Oysa bu değildi istediğim,
Gerekirse çekicektim tüm acılarımı,ağlayacaktım geceleri eskisi gibi gizli gizli,
İçimde kalanları bağıra çağıra,Yeri göğü inlete inlete haykıracaktım,
Olmadı...!
Vicdanımın azabı mı kalmadı ?!Bilmiyorum...
Bu şehirde,Bu şehrin herbi köşesinde 'Ben' varken,
Yaşayamam,
Sonum bu şehir,İlkleri yaşayamam.!
Değişmez Sandığın Artık;
YoK...!
Galiba koptuk,
Kendimizden Yenildik!
Değiştim...
Değişmek isterken hiç istemediğim bi şekilde değiştim hemde,
Korkak,Ürkek,Yenik bir değişim benimkisi!
Geçmiş(sen)den kopmak isterken,
Herşeyden Koptum,Kendimden en önemlisi..
İnan istediğim bu değildi,
Bu şehiri,Biz gibi sevip,bağlanmıştım,Tapmıştım!
Onun içindi arkama bakmadan bıraktığım şehrin dört bi yanında beni selamlayan anılarımı bırakışım...
Kaçışımın seninle,Yaşanılanlarla ilgisi yok,
Hayatımın,yaşadıklarımın ve bundan sonra yaşayacaklarımın seninle hiçbir ilgisi yok,
İnan...!
Şaşıyorum senden bu kadar kolay kopuşuma,
Ben 'Sen' iken Birdenire 'Sadece Ben' oluşuma,
Sana karşı hissiz kalışıma,
Oysa o kadar hazırlıklıydım ki Senli acılara bile...
Üzgünüm,
Vicdanımın azabı kalmadı,
Yaptıklarının bedelini seni bana unutturarak ödedin bile,
Üzgünüm,
Değişmez Sandığın Artık Yok,
Bu şehire yenildim,
Koptum Senden...!
Bi daha canımı yakamaz,
Hiç Kimse...
Uzak dur Ey Aşk(Sen)
Mümkünse...
Yenilmez Sandığın Artık Yok.!
Bu şehir seni içimden söktü attı,
Sen(in)ken daha fazla canım yandı,
Vicdanımın azabı kalmadı!
Üzgünüm,
Bu şehir seni bana unutturdu!
Bana yanlış yaptı bu şehir,
Beni Benden aldı,
Üzgünüm,
Değişmez Sandığın Artık Yok!
-
Anıları taşır
iğneler
Eski ceket yakası
Kimce görülmüştür
Hayat çizgisi
Takılmış
plâk halkası
Parmak ucunda
Bir damla
kan
Dönerken aşınır .
-
DÜN YANLIZ BİR SAATE SANA GELDİM
BELKİ SENİ BULACAĞIM SEVİNCİ İLE
BÜTÜN GÜCÜMÜ TOPLAYARAK,
UMUDUMU YİTİRMEDEN
GÖZYAŞIMLA VE YANLIZLIĞIMLA SANA GELDİM
SANA GETİRDİM YÜREĞİMİ
ELLERİNE BIRAKMAK İÇİN
SANA VERİYORUM ÖZLEMLERİMİ
HASRETİ YENMEK İÇİN
BEN SANA YAR DİYE GELDİM
EL DİYE GÖNDERME BENİ
YANLIZLIĞIMLA VE TÜM SEVGİMLE SANA GELDİM
EY YAR SÖLE BANA KİME BU KÜSMELRİN
BEN AŞKINDIM HANİ NERDE SEVMELERİN
ŞİMDİ ÇEKİP O GİTMELERİN
YANLIZLIĞIMA YANLIZLIK ÖMRÜME ÖLÜM KATAR
BEN SANA YAR DEDİM CANIMA CAN DEDİM
İKİ KELİME İLE CANIM SANA FEDADIR DEDİM
EY CANANIM BEN KENDİMDEN AMA
SENDE GEÇEMEDİM
BEN SENİ ÇOK SEVİYORUM SEN SEVMESEN BİLE
BELKİ SANA SEVMEYİ ÖĞRETEMEDİM
AMA SENDE BANA UNUTMAYI ÖĞRETEMEZSİN
-
Ne vakit seni hayal etsem.
Bir güneş doğar kalbimin en güzel köşesine.
Işıl ışıl olur sevdan yüzüme ışıltısı vurur sevdanın.
Bir melek olurum.
Senle bir hayat düşlesem.
Ne vakit gözlerin gelse aklıma.
En güzel şarkıların en güzel nakaratlarını senin için söylerim.
En güzel aşk şiirlerinin en can alıcı mısralarında seni görürüm.
Sana söylerim daha önce gün yüzü görmemiş kelimelerimi.
Aşk bu.
Beni alıp da sana götürmez ama .
Seni alıp da hayallerimin en güzel köşesine götürür.
Ne vakit sen gülümsesen.
Şehrime mutluluk tozları bulaşır.
Tüm şehir bereket saçar hatta çocuklar bile gülümser deliler bile bana dönüp sen bizden de delisin der.
Olsun .
Varsın desinler .
Ne güzel.
Deliler değilim sorgusuz sualsiz cennetin kapısından geçen.
Ne vakit ellerin elime değse.
Tüm ağaçlar çiçeğe durur mis gibi kiraz kokar ortalık taze ekmeklerin kokusu burnumuza gelir.
Ne vakit ellerin avuç içlerimi terletse aşka ibadet edesim gelir..Aşk bu .
En güzel kokusunu hazırlayıp da bizi baştan çıkarır.
Ne vakit resimde senin o güzel gözlerinle gözlerime baksan.
Benim aklıma mıh gibi çakılır kalırsın.
Seni kazırım alnıma kaderim diye.
Sen yazılırsın alnıma ben yaşarım seni aşk tadında.
Sen gözlerime bakınca şehrime yedi renk gökkuşağı doğar.
Bizde geçeriz gökkuşağının altından.
Belki kabul olur vuslat dileklerimiz.
Aşk bu her süprizi teninde taşır.
Ne vakit kulağıma o sözleri fısıldasan utanır bakışlarım. Baktığımda utanmayan sevgiliden yâr mı olur.
Gözün gözüme değdiğinde bakışların kaçar korkarsın günahtan.
Alna yazılmış yazıda korkarız günahından.
El değmemiş kalmalı aşk bu şehirde.
Kirlenmemeli .
İbadetimiz duamız Allaha bu aşkta.
Biliriz o kavuşturur bizi günü vakti geldiğinde.
Aşk bu.
Kavuşursak bitirir bizi.
Ne vakit ayrılık gelse bu aşka gönlün kıyameti kopar.
Alın yazımızı bozamayız sadece geciktiririz.
Alın yazısına müdahale etmek Günah değilmi yar.
Gidersinde iki ten iki beden ayrı ayrı yerlerde günahkar kalır.
Madem ki ayrıldık mademki alın yazımızı geciktirdik Mademki sen ve Ben günahkarız.
O zaman Cehennemi hak edeniz.
O zaman bırak boylayalım cehennemin dibini.
Ne vakit bir çocuk gülümsese aşk herkese mutluluğunu bulaştırır.
Ne vakit seni düşünsem aşk sebepsiz yere Prangasını kollarıma takar.
Beni sana hapseder.
-
Hicran kırıntılarını bırakıp gidişin,
Bir paçavra gibi kenarıya itişin,
Gözlerimdeki perdede bitişin,
Bu kadar kolay olmamalıydı Gidişin!
Bumuydu sevip sonra terkedişin!
Aşk söyle sende ne tür yapı,
Kapandı perde, kitlendi kapı,
Tattırdın bana bunca azabı,
Bu kadar kolay olmamalıydı Gidişin!
Bumuydu sevip sonra terkedişin!
Nasıl bir kalbin var senin hiç sevmedi mi?
Gönlün sevda vuslatına hiç ermedi mi?
Yüreğim kan ağlarken sen görmedin mi?
Bu kadar kolay olmamalıydı Gidişin!
Bumuydu sevip sonra terkedişin!
Merhametten eserini almamışsın,
Sen ne aradığını bile anlamamışsın,
Sevdadan nasibini bile bulmamışsın,
Bu kadar kolay olmamalıydı Gidişin!
Bumuydu sevip sonra terkedişin!
Ne oldu da bu aşktan yan çizdin,
Sevda çiçeğini neden sen ezdin,
Terk edecektin neden çok gezdin,
Bu kadar kolay olmamalıydı Gidişin!
Bumuydu sevip sonra terkedişin!
Ümit verip acıyla yakıyorsun,
Bir şey olmamış gibi şakıyorsun,
Sen çiçekten çiçeğe akıyormuşsun,
Bu kadar kolay olmamalıydı Gidişin!
Bumuydu sevip sonra terkedişin!
Sanma bu ettiklerin yanına kalır,
Senide bir gün bu dertler içine alır,
Sevda dediklerin hep geride kalır,
Bu kadar kolay olmamalıydı Gidişin!
Yakındır seninde elbet terk edilişin!
-
söz verdiğin yerdeyim sen gelmedin
gözlerimde yağmurlar vardı ama sen görmedin
beklerken bahar geldi tomurcuklar çiçek açtı
rüzgar adını bir şiir gibi kulağıma fısıldadı
agladım günlerce sen görmedin.
bekledim inadına bekledim
gelirsin diye umutlarımı güneşe ektim gelmedin.
beklerken sonbahar geldi ağaçlar yaprak döktü
gözlerimde şimşekler çaktı
gökyüzü bana baktı ağladı,ağladı sen görmedin.
bekledim binbir umutla bana gelmeni bekledim.
yokluğun ecel oldu sardı vucudumu.
son nefesimde bile gelmeni bekledim gelmedin.
şimdi bende gidiyorum dönmemek üzere
dünya sana kalsın yaşa dilediğince.
-
alışırım sandım ama,
alışırdım aslında gözlerindeki renkler gök yüzümü süslemese,
saçların her rüzgar da iz bırakmasa,
nefesin esintime tat katmasa.
yokluguna alışırım sandım ama,
ama demek zorladı unutulmamana,
kısık ateş,
içi boş tencere,
aşım dibine tutmuş,
aşkımız gibi,
ama....
zorla bıraktırdı eller, elini
alışırım sandım ama,
olmadı senden sonra hiç bir gülüş bir daha,
yalvarmadım ama,
dön demek için zorladı her rüya,
ben koca deniz,
koca derya,
sen hep durgundun orada hülya.
oysa ben alışırım sandım yokluguna ama.
'ama' lar var işte her köşe başında
oda bir meyhane çığlıgında,
her gün içtim,
-
Merhaba güzel gözlüm,
Sana bu mektubu gözlerim yaşlı yüreğim sancılı bir halde yazdım.
Sitemlerimi hoş gör kara saçlım, efkarlı kederli bir başla yazdım
Bana kızıp sakın bu mektubu yırtıp atma yar, satır aralarında göz yaşlarım var.
Hangi yana dönsem bin hatıran var bana bıraktığın kalemle yazdım.
Nerden başlayacağımı nerde bitireceğimi bilmiyorum,
Hasret kokan türküleri dinliyorum seni bana anlatsın diye.
Evi sevdiğin renklere boyadım, yerden halıları kaldırmadım ayak izlerin kaybolmasın diye
Siyah ile beyazım karışmış son günlerde, her şey inatla seni hatırlatıyor bir yerlerde
Dostlarla da arayı bozdum bu günlerde.
Sen nasılsın, mutlu musun bilmiyorum hayatını, umutla kaç kez bekledim yollarını,
Şimdi çıkıp gelsen, karşılıksız ve çıkarsız vermeye hazırım ömrümün geri kalan yıllarını.
Yaşlı gözlerimde aşk perde perde ben hep seninleyim görüşme sekte sende seviyorsun inkar etsen de.
Ben senin aşkını kalbime yazdım yetmedimi yar yetmedimi ağladığım dön artık.
Aslında bu zarfın içine kalbimi koyup sana göndermek isterdim
Nasılsa bana bir hayrı yok yaramaz bir çocuk gibi söz dinlemiyor artık
Sensizlik öfkeye dönüştü bu gün ayrılık isyanı başlattı bu gün
Bütün gece seni düşünüp kalemi cana batırıp yazdım.
Dilimde sözler sitem kar kalbimde hüzün
Hayalimde cağla gözlerin ay parçasıdır yüzün
Nasıl kurtulacağım nedir çözüm
Bu gece bütün yeminleri bozdum.
Doktora gideceğim yarın sabah ameliyat olacağım uyarsa hesaba
Kalbimi yerinden söküp çıkarsın dayanamıyorum artık bu acıya.
Güzel gözlüm hoş çakal demeden önce birkaç satır yazmak istersen bana
Zarfın içine kömür karası saçlarından bir tel koy hatıra kalsın bana
Ellerimi yüzümü sürüp koklamak istiyorum yıllardır hasretim sana
Nerde yaşarsan yaşa sen ne kadar uzaksan bana ben o kadar yakınım sana.
Aklımla barışık değilim ama gönlüm hep senden yana.
İLK GÜNKİ GİBİ HALA AŞIĞIM SANA.
-
Bu şehrin bütün sokaklarına sinmiş yalnızlığım
Sensizliğin köşe başındayım
Avuçlarımda kırık dökük pişmanlıklar
Avuntusuz çıkmazlara doğru yürüyorum
Bütün umutsuzluğuma inat
Yine seni arıyorum...
Dudaklarımda bildiğin o ıslık
Sokak lambalarına sığınıyorum
Hafiften bir yağmur ağlıyor benimle
Bir deli rüzğar saçlarımda
Yalnızlıktan üşüyorum
Bulamayacağımı bile bile
Yine seni arıyorum...
Anlatacak nelerim var bir bilsen
Içimde ihtilaller kopmuş
Kendimi sürgüne verdim
Mutluluğum çoktan iflas etmiş
İtiraza hakkım yok biliyorum
Beni savunmak sana düştü
Seni arıyorum...
Yarım kalmış şiirlerim gibisin
Yaşanmamış çocukluğumsun anılarımda
Öylesine eksiğim sensiz
Öylesine sahipsiz.
İşte bütün umutlara havlu attım gidiyorum
İçinde geç kalmışlığın çaresizliği
Çocuklar gibi ağlıyorum
Ve gel gör ki her damla gözyaşımda
Yine seni arıyorum...
-
Keşke tanımasaydım seni
Omuzlarıma bu kadar yük binmezdi o zaman
Gözlerim ağlamayı bilmezdi
O kadar sık kalbim çarpmazdı böyle delicesine,
Benim de ellerim sımsıcak olurdu mutlaka
Geceleri asla uykusuzluk çekmezdim sabaha kadar
Rüyalarım hatta tatlı hayallerim olurdu
Duygusuzca düşünmezdim yokluğunda günlerimi, saatleri hep
Hiç üşümezdim böylesine ölü soğukluğunda
Hırsım takip etmezdi beni, kötü kader
Kan çanağına dönmezdi gözlerimin ta içi.
Kayan yıldızlardın bende farklı dilekler tutardım,
Duyardım, anlardım yanımda konuşulanı,
Hayretim bu kadar artmazdı o zaman
Ben de gülerdim zaman zaman
Deniz ve mehtap benim için önemli olurdu.
Hele kara saplı bıçak dostum olmazdı sırtımda
Güneşsiz dünyamda kavrulmazdı ciğerim
Beynim ise böylesine hırçın ağlamazdı.
Kar yüreğime damla damla vurmazdı.
Gözyaşım ruhumu daraltmazdı, benliğimi sıkıştırmazdı.
En tiz sesiyle çığlıklar atmazdı göğsüm.
Simsiyah yankılar oluşturmazdı uykumda.
Saçıma sakalıma bende bakardım.
Delicesine bütün gücümle sigaramı çekmezdim.
Ya da keşke tanımasaydım seni...
Keşke...
-
Bir yaşamı avuçlarına alıp gecenin sessizliğinde kaybolmak; dalgın bakışlarla...
Kimin adını savursam boşluğa hep bir harf gelip takılır yüreğime...
Susmuyor alfabenin başındaki harf de; sonundaki harf de...
Araya kaynayanları saymaya gücüm yetmez...
Balkondaydım....
Az önce...
Azalarak...
içimdeki boşluga düş... ben tutarım seni !
Hangi günlüğün kapağını açsam rüzgar esip geliyor bugünüme...
Dışarda hain bir yaz kavurmaktan uzak..
Düşler yangın yerindeyken, düşsüzlük almış başını gidiyor...
Sayıklayan bir bedenin, hiçbir sese yetişemeyen görüntüsü salınıyor karanlıkta...
Şehir içine akıyor ...
Şehir içime akıyor...
Kanmadan kanıcaklarıma , alıp başımı sureti olmayan bir gidişe doğru yola çıkıyorum....
içimdeki boşluga düş... ben tutarım seni !
Aldırmadım...
Ne sana ne sen'li kuşkuların gölge oyunlarına...
Bir yerlerde soğuk bir rüzgar devralıyor geceyi...
Hissetmekten uzak bedenim, gelen çağrıya 'hayır' demiyor...
Gel diyor düşlerin yolcusu, gel ve sarıl bakışlarıma...
Bir dal aramalı mıyım diye düşünürken, çatırdayan sesinle irkiliyor bedenim...
Sesler kapılarıma dayanıyor..
Sesler adımlarıma düşüyor...
Yoksunluğuma karışıyor çürümüş bakışlarımın...
Tetikte tek bir can, kurşun soluğunda...
içimdeki boşluğa düş... ben tutarım seni !
Ya vazgeçip siyah bakışlarından düşeceğim; ya da savaşıp kokuna katacağım beni...
Gece bakışları...
Saatte bilmem kaç; kaç kilometre hızla aşktan düşüyorum...
sen içimdeki boşluğa düş... ben tutarım seni !
-
Ne güzel şey seni seviyorum demek
Sevdiğini söyleyebilmek ne güzel
Her baharda , gece , gündüz
Her saniye seni seviyorum
Seni seviyorum seviyorum seni diyebilmek ne güzel ..
Çünküsü yok , nedeni yok seni sevmenin
Zamanı hiç yok .
Dakikalar zaman üstü ..
Utangaç bir gecenin kucağında
Yağmurlar vuruyor pencereme
Aşkın vuruyor kalbimin kıyılarına
Gecenin bu çıldırtan yalnızlığında
Aşkın ayak seslerini duyuyorum yüreğimde .
Ve hasretini içimde
Seni seviyorum ..
Sesini duymak istiyorum
Uyumadan önce
Sabahlara kadar konuşmak
Hiç kapatmamak telefonu
Aynı düşlere uyumak sonra
Ve uyanmak aynı güneşe
Seni seviyorum ..
Daha bir güzelleştim son günlerde
Gözlerimin içi parlıyor
Kabıma sığdıramıyom aşkı .
Gülmek geliyor içimden , sokaklarda koşar adım yürümek
Tanıdık tanımadık herkese selam vermek
Merhaba ülkemin güzel insanları
Hepinize , hepinize merhaba
Sizi de seviyorum ..
Yağmuru , denizi, kokusunu toprağımın
Gök mavisinde güvercinleri , martıları
Dağ eteklerinde gelincikleri
En çok ta seni seviyorum .
Senin sevdiğin gibi topluyorum saçlarımı
Siyah kazağımı daha çok yakıştırıyorum kendime
Ve daha çok seviyorum limonlu çayı ..
İyi ki doğdun , iyi ki varsın
Doğum günün kutlu olsun
Seni çok seviyorum
Yaşamaksa seni sevmek ,
Ben hiç ölmedim ,
Seni seviyorum ...
-
Gecenin tadı yok farkında mısın
Saçların bambaşka karanlıklarda
Ve sanki unutmuş göz bebeklerin
Huzuru en eski hatıralarda
Sırrını kaybettik mesafelerin
Bilmem uzakta mı yakında mısın
Gecenin tadı yok farkında mısın
Bakışların garip mahzun ümitsiz
Söylediğin bütün şarkılar yarım
Artık bu bahçede mesut değiliz.
İşte son daveti hatıraların
Geriye dönecek çağında mısın
Gecenin tadı yok farkında mısın
-
Hani ince bir hüzün duyarsın kimi zaman
Şarkılar daha bir dokunaklıdır.
Ve sanırsın ki hiç kimse yok elinden tutan
Oysa her sözün her hüznün ardında ümitler gizlidir.
Bulutların ardındaki güneşler gibi
Yağmur sonrası çıkan gökkuşağı gibi
Ve unutma sevgi gibi,dostluk gibi,aşk gibi
Eger bir gün yalnızlıklar duyarsan
İnceden yaşlar süzülürse yanağına
Ve unutulduğunu sanıp bir sızı başlarsa yüreğinde
O zaman gökyüzüne bak.
Bulutların ardındaki güneşe,
Çalıların ardındaki çiçeğe
Bırak pencerelerinden yağmur dolsun içeriye
Ve aç avuçlarını
Sana uğur böceğimi gönderiyorum,
Avucuna konsun diye...
-
Nedenini bilmiyorum,
Ama...
Bugün herzamankinden daha çok ihtiyacım var sana...
Çok eksiğim bugün...Yine batıyor güneşle birlikte kayboluyor tüm direncim,umutlarım!'Ben artık onsuz yapabiliyorum...!dediğim günler toz duman olup yapıştı yine boğazıma,Nedense tutamıyorum sensizliğin çıldırtan isyanını bugün!..Damlıyor gözyaşlarım...
Bak,
Yine çekildi;
Evli evine,köylü köyüne!
Nedenini bilmiyorum,ama;
Evsiz,köysüz kaldım bugün,bu gece...!
Herkes sığınacak bir çatı buldu gerçek benliklerde,bense sensizliğin kimliksiz çatısına sığındım yine...Bana gelen tüm yollar kapandı,yolsuz kaldında dönemedin mi?Yoksa çıkar bi yol mu buldun kendine!!!Bilmiyorum sebebini,sonucunu çok yanlızım bu gece...
Çözülmeyen düğüm,
Kanıtlanamayan suçlar gibi sensizlik...
Yetmiyor yaşamaya,
Bi ben bi de sensizlik...
Nedenini bilmiyorum,ama;
Çok koyuyor bugün,bu gece bu bilinmezlik!
Herşeyi bi nedene bağladımda,bi olmayışını bağlayamadım sonuca...Belki de bunun için acıtıyor bu denli,kıvrandırıyor....Çok sevdim diye mi kaybettim seni,çok sevilemedim diye mi...Tüm sessiz çığlıklarıma inat bozuyorum gizli suskunluğumu
-
Tam bulduğum anda yitirmiştim seni İlk kez kapıma gelen ilkbahar, yine sonbahara bırakmıştı kendini Oysa bir deniz bulmuştum gözlerinde Hırçın dalgaların vururdu her gece kıyı şehirlerine Tamamlanmıştık, yüreğim ve sevgim el uzatmıştı senin o narin, kuğu ellerine Sonra gittin Bir tek bendeki izin kalmıştı geriye
Günler haftaları kovaladı, haftalar ayları Artık ne bir umut kalmıştı adını fısıldayan, ne de bir yaş akan göz pınarlarımdan Bulduğum gibi yitirmiştim seni Mısralarımda büyüyen hasret kucaklayamamıştı yağmur gibi hızlı, sevgi gibi kalıcı bedenini
Sonra geldin! Yüzyıllardır görmediğim, besbelli rengini bile unuttuğum o gökyüzünü dünyama sen mi yerleştirdin? Sabahlara hasret odama gülüşünle güneş doğuyor, evet nihayet, aksediyor pencereden yatağıma masumca
Geldin! Her duygudan birer tutam alınmış tarifinle işte karşımda kusursuz yüreğin Nasıl bir süpriz bu, bayram mı geldi? Topraklar üzerine yeşilleri serdi Öylesine ihtişamlı, öylesine güzelsin ki bu mutluluk hayallerimdeki dünya gibi
Şimdi başımı omzuna yaslamalı ve seyretmeliyim kuşların birlikte dans ettiği hülyalarını Bir dünya kurmalı ve orada yaşamalıyız, ellerimizde şairlerin gül kokulu mısraları Sonra büyütmeliyiz bu masum sevdayı Her bakışında gözlerinin gözlerime, bir yanardağ uyanmalı
Bir gün gelse de "son" başucumuza, ölüm bile bu masalı sonlandıramamalı Ve ahirette, o gerçek mevkide benim ellerim seni, senin ellerin beni aramalı
Aşk dediğin sonsuz olmalı
-
Bir temiz sayfa daha açıyorum yine yeni umutlarla. Kim tarafından kurgulandığını bilmediğim hayatıma şaşkınlıkla bakıyorum tekrar. Zihnimde bir bir biriktirdiğim güncelerimi topluyorum. Tarifi imkansız bazen korkunç, bazense dost gölgelerimin çizik atışına bakıyorum ruhumda. Hayat ne garip diyorum bir kez daha. Korkaklığımı malzeme yapıyorum kaçışlarıma. Sessiz bulduğum ilk kuytuya sığınıyorum yine. Hayatıma yeni giren gölgelere isimler takıyor, yeni senaryolar yazıyorum her biri için. Yeni kişilikler bahşediyorum yüzlerini bile görmediğim oyuncularıma. Oyunlarını seyredip, her oyunda kendimi başka bir yere oturtuyorum. Şarkılar söylüyorum kimselerin duymadığı. Ve beklemiyorum kimsenin hatırlamasını. Renk renk yalanlar besliyorum ömrümde. Onlara öyle iyi bakıyorum ki kutsal olsun serzenişlerim. Yalanlarım filizler verdiğinde pişmanlıklarımı büyütüyorum içimde. Kendime özel süslüyorum gözyaşlarımla, suluyorum onları bir bir. Evimin en güzel yerine koyuyorum ki kendimi kandırmam daha bir kolay olsun. Sevilmeye bile gücümün kalmadığı bir nokta bu. Birinin hayatı olabilme ihtimali bile korkuturken beni nasıl uzatayım ellerimi?
-
Düşlerin en güzelini yarattım kendime. Başrolü de ben kaptım!
Ne düşündüğümden habersiz sokak kapısında bekliyordu hüsran, çile desen; uzun yolculuklar ertesi yorgundu, kederdi;
ölümüne uyuklayan.
Bende ne kadar sevinç varsa hepsini heba ettim. Yüzü gülmeyen ne kadar insan varsa; hepsini sildim,
yaşadığımı hissettiren ne kadar yürek varsa; topladım etrafıma.
Güle oynaya verdim kendimi sevince, güle oynaya tutuldum aşka, güle oynaya çaldım yüreğimin kapısını.
Ne kadar birikmiş öfkem varsa, gömdüm.
Çaldıkça hayat senfonisi, ben akortlara kulak verdim.
Nice yaş gününü yok saydım, nice gözyaşını akmamış...
Uykuya yatar gibi kıvrılıp bir yüreğin kenarına, en kıyak düşleri bile boş verdim.
Satıp savdım elimde kalanları...
En kötülerini düşmanlarıma reva gördüm, iyilerini; dostlarıma.
Kendime yenilerini yaratmak için sıvadım kollarımı.
Senin haberin olmadan sevdim seni, sana sormak aklıma bile gelmedi!
Tutuldukça güneş gibi aya, bir karardım bir yandım...
Şerefine kadeh tokuşturdum mehtapla..."Şişede durduğu gibi durmasın" diye, ne bulduysam karıştırdım.
Ekmek arası balık kadar lezzetli olmasa da, düş arası sevdada hiç fena değildi.
Yıkıldıkça etrafımı saran kalın duvarlarım, altında kalan hücrelerim için üzülmeye vakit bulamadım.
İlmek ilmek dokudum neşeyi, göz kaçmasın diye pür dikkat!
Bir düz bir ters dedikçe yüreğimin sesi, ben bütün inancımı koydum "motif" diye.
Bahçeye çıkıp, en sevdiğim çınar ağacıyla paylaştım sevincimi.
Gerçek olamayacak kadar asi duran ne varsa hayatın karşısında,
bir bir geçirdim yüreğimden, kimin ne dediğinden habersiz...
Yarattığım dünyayı hiç olmamış gibi bıraktım bir köşede.
Bütün ayak izlerimi toprakla örttüm, güneşten yardım diledim, rüzgârdan medet umdum...
Düşlerin en güzelini yarattım, "başrolü de ben kaptım" diyerek.
Sıkılıp kendimden yeni bir ben yarattım ayaküstü.
Ne kadar karanlık varsa, hepsini aydınlık yaptım, ne kadar hüzün varsa; sevindirdim,
ne kadar keder varsa toplayıp bir çırpıda, yaktım benzine buladığım umudumla.
Kaybettiklerimi kazandım saydım, kazandıklarımla öykünmeden.
Sırtımı sıvazladığında dost bildiklerim, düşmanımda olsa gülümsedim.
"Ağlamasın" diye çocuk yüreğim, elma şekeri de aldım, balonda, pabuçta...
-
Dün yine gökyüzünün masmavi görkemine hayalini çizdim bembeyaz bulutlarının
Altında seni bekledim.
Uzaklarda gülümseyen gökkuşağının renkleri içinde aradım seni yoktun.
Yokluğun bir canavarın dişlerinde yüreğimi kemirip duruyor.
Yokluğun cehennemim yokluğun zifiri karanlığım zindanım oldu.
Belki bir köşeden çıkıp gelirsin diye yıllardır seni düşleyip gözlerim ufukta kucağım sevgi dolu yüreğimde bin bir umut yeşertip ve öylesine bir özlemle senin gelmeni beklemişim bak işte geliyorsun.
Senin sevgine ne kadar ihtiyacım var biliyor musun.
Bir bilseydin ne kadar sevgiye susadığımı dağları tepeleri aşar denizleri ovaları devirip gelir ağladığında mendilin olurdum.
İçimdeki sevgi özlemi nasıl dolup taşıyor sevginle nasıl tutuşurdum bir bilsen.
Yüreğimin bütün bentleri paramparça sevgisizlikten.
Şimdi yüreğimin her kıyısında sevgi sızıyor.
Yüreğime de söz geçiremiyorum artık.
Biz bu dünyada senle çıkarsız hilesiz hesapsız seve biliriz bir birimizi.
Yüreğimizin bembeyaz tuvaline Pembe fonla yarak ve aşkın da kıpkızıl resmini de çizerek insanları kuşları dağları çiçekleri suları da öyle hilesiz sevebilirdik.
Biz seninle bütün engellere rağmen bitmez tükenmez bir azimle sevginin doruğuna erişmek için tırmandık hayat yokuşunu.
Ve bitip tükenmeyen bir aşkla sevdik birbirimizi.
Ben seninle uzak dağ başlarına umutlarımızı yazdık.
Denizlere dalgalara fırtınalara acılara korkulara uçurumlara yazdık sevdamızı.
Ben seninle kanatları sevdalı iki güvercindik mavi göklerde.
Kanat çırptıkça yükseldik sevdalara yükseldikçe sevdalara avcılar düştü peşimize.
Zamanın acımasızlığına aramızdaki mesafeler etrafımızdaki çirkinliklere günübirlik aşklara saldırılara, saltık sevgilere rağmen biz yine de yüreğimizde hiç sönmeyen bir yangınla özledik birbirimizi en kutsal aşkla sevdik kirletmeden umutlalrmızı bekledik.
Senden ayrılalı günlerin ayların yılların nasıl gectiğini bilmez hesabını tutmaz oldum.
Her seher uyanınca dağların esen rüzgarlarına açıyorum penceremi o ölümüne özlediğim kokunu getirir diye.
Bir nebze de olsa dindirir yada söndürür diye yüreğimdeki özlemin ateşini.
Her gece menekşe rengi gözlerini demledim hayalimde.
İpek saçlarını sevdalı gülüşlerini inc,i dişlerini demledim.
Ne çok severdin yayla yollarında türküler söylemeyi ellerimi avuçların içine alıp başını göğsüme dayamayı.
Şimdi her gece insana hayat veren ve yüreğime nakış nakış işleyen sevda sözlerin dolaşıyor kulaklarımda paylaştığımız ümit dolu tatlı hayallerimiz.
Yılmak yoktu bizim için bu yolda.
Ağlamak sızlanmak yoktu geriye dönmek hiç yoktu.
Zordu çetindi bizim sevdamız ama her şeye ve çekilen tüm acılara değerdi.
Sabır diyorduk.
Sabır ümit etmeyi sevmeyi zorluklara karşı direnmeyi de birbirimizden öğrenmiştik.
Konuşurken insanın yüzüne dosdoğru bakmayı dürüst ve namuslu bakmayı merhameti acımayı insan gibi düşünmeyi birbirimizden öğrenmiştik.
Birbirimizden öğrenmiştik sevdalara türkü yakmayı.
Şimdi akdinizin kıyısında dalgın bakışlarla dalıp dalıp gidiyorum uzaklara.
Gökyüzü masmavi ve saatler yorgun bir su gibi akıp gidiyor gözlerimden.
Ufka gök mavisinin kızla birleştiği o ince sıcak ve yumuşak çizgiye bakıyorum.
Bir kuş gelip konuyor saçlarıma yüreğimi ipekten kanatlarına sarıp sana gönderiyorum.
Seni düşünüyorum.
Seni düşünmek gökyüzü olmak gibi bir şey bazen ya da rotası belli olmayan bir gemiye binip yeni iklimlere yelken açmak gibi.
İnsan olmayan bir adada inip hayalinle baş başa yaşam kurmak istiyorum.
Ve o adada bir ömür yalnız seni beklemek istiyorum.
Saatler su gibi akıp gidiyor.
Bir gemi yaklaşıyor sahile inen yolcuları izliyorum sen yoksun.
Kahretsin diyorum.
Ne olur çıkıp gelse sarılsa boynuma.
Bir gemi uzaklaşıyor limandan.
Suların devinimleri akıyor gözlerimde karışıp gidiyor uzaklara.
Seninle suyu pırıl pırıl bir pınarın başında buluşmak ellerini tutmak yüreğinin sımsıcak yerinde menekşe gözlerinden kiraz kırmızısı dudaklarından öpmek serin nefesini doyasıya içmek doyasıya içime çekmek geçiyor içimden.
Sonra sarılıp sımsıkı kucaklamak ve sevinçten havalara uçmak geçiyor içimden.
Ağladığında mendil güldüğünde kahkaha susadığında su olmayı uyuduğunda rüyalarına girmeyi her sabah alnından öperek uynandırmak istiyorum.
Her gece kuş olup sana doğru uçmak ardında serin rüzgarları bırakarak dağlar denizler ormanlar aşıp bir pınarın başında menekşe gözlerine konmak geçiyor içimden.
Dalgın bakışlarından sevdalı yüreğinden öpmek geçiyor içimden.
O an bütün ağaçlar diz çökmeli diyorum özleminle kanayan yüreğim.
Bütün yıldızlar göz kırpmalı mutluluklara.
Allahım bu kadar mutluluk çok deyip ellerimi gökyüzüne kaldırıp ağlamalıyım.
Gökler de ağlamalı benimle bulutlar ırmaklar yıldızlar da ağlamalı.
Şunu bilmelisin ki nerde olursam olayım hangi iklimde kalırsam kalayım vakit geldiğinde bir gün mutlaka yüreğim alıp beni sana getirecektir.
Ben buna bütün kalbimle inanıyorum sen de bütün kalbinle inan.
Hiçbir yol bilmesem de gelmeye kalmasa da mecalim geleceğim inan ve bekle.
Sevgiler büyüttüm
Kır çiçeklerinden güneşin kanını emen
Umutlar yeşerttim bahar renginde al yeşil
Dağlarda kar erirken ceylanlar emzirdim
Melekler uyandırdım her tan ağardığında
Toplamak için bütün düş kırıklarını aynalardan
Yıldızlarla selam yolladım sana
Ve her gece mavi bir kuş tutup avuçlarına koydum
Dudaklarına gül kokusu iliştirdim dağların doruklarından
Geldim sana
Upuzun köprüler kurdum içimdeki yolculuklara sana kavuşmak için
Beyaz günlere uzandım beyaz atlarla sana getirsinler diye umutlarımı
Seninle öpüşürken
Beyaz beyaz güvercinler kanat çırpıyor mavi göklerde
bütün ayrılıkların üzerine bir çizgi çekiyordum
en güzel barış çiçeklerini sana versin diye dünya
ak alınlı taylar koşarken anlımın çayırlarında
al türkülerle inledim lekesiz sabahlara her bahar
özlemler kanatıp gecelerin sayfalarında
mavi rüzgarların terkisinde sevgiler yolladım sana
çoğaldıkça çoğaldı .ılgınlığım
kanımda milyonlarca yıldız tutuştu
alevler içinde parlayan nehirler aktı yüreğime her defasında
her suyun sesine bir damla gözyaşı bıraktım senin için
gül desenli yaylalara bilmedin
bilki sensiz uzak bir dağ başı ıssızlığıyım
yoksan ürpertilerde tiril tirildir yapraklarım
seni özlemenin korkunç girdabında
göğünü ve yönünü yitirmiş göçmen bir kuş olup
her gece uçurumlara ağlarım
hasret ateşine bürünürken geceler
uzun ayrılıkların dağladığı sevdalarda
korkunç alevler içdim seni seven yanıma
iç çekmeyi öğrendi bir yanım acı çekmeyi öğrendi bir yanım
karışıp gitti göz yaşlarım çağlayanlara silmedin
oysa ben sana mendil olmuştum
ey kırçıl saçlarımda yıldız tutuşturan
alıp savuran yangınlara yalnızlıklara
hazan bahçelerinde yaralı bir güldür kalbim şimdi
dört mevsim aşkı kanayan
sen ki yüreğimde demlenen aysın her gece
gözlerimde çiçeklenen aşk
uzun saçlı hasretimsin
geçen bütün mevsimlerde seni bekledim gelmedin
özlemlerle yaralı yağmur bulutluyum şimdi
bil ki çağlayan bütün nehirler benim gözlerimdir
benim yüreğimdir ağlayan bütün denizler
su içtiğim bütün pınarlarda seni sularım
seni sorarım geçtiğim bütün yollarda
düştüğüm her uçuruma bir tutam çiçek bırakır gibi
bir tutam kor ve bir demet gözyaşı bıraktım senin için
gelmedin bilmedin silmedin gözyaşları mı
oysa ben sana mendil oldum
bir gün gökyüzü gülünce ve geçince üşümesi kalbimin
bütün hasretleri yükleyip rüzgarın kanatlarına
yüreğimde taşıdığım sevda aleviyle
upuzun yollardan çıkıp geleceğim sana.
-
Mutluyum çünkü kaybettim.
Ne veda ertesi kırılan ümitlerim
Ne taşımakta zorlandığım aciz yalnızlığım
Ne de tahammül ettiğim saçmalıklar yok artık.
Geceyi beklemiyorum üstelik yüzümü karartan.
Yetindiklerinden edindiği mutluluğa razı
Sahte cümlelerin esiri bir kalbim
Kapandığı her saniye beni kendime düşman eden
Gülmeyi unutmuş o gözler artık yok.
Bu kez hayata tutundum ayaktayım.
Güçlüyüm..
Kendime yeni bir dünya kurmayacağım bu sefer.
Bu dünya zaten benim.
Ben geldim..
Ayağa kalk coşkun ırmak bana doğru ak.
Boynu bükük gül doğrult kafanı bana doğru bak.
Bir tebessüme muhtaç bahtsız çiçekler.
Artık yalnız size güleceğim..
Geldim.
Yalancı aşıkların aldattığı lacivert deniz.
En temiz yanından öpeceğim seni.
Sanki "Buraya bakın insanlar bize bakın"
Der gibi hep birlikte yükselen martılar.
En çok sizi seviyorum sadakatinizi..
Ayrılmayışınızı birbirinizden denizler boyu.
Yanılmak yok artık kızgın güneş zirâ
Kanmıyorum artık kimsenin sıcaklığına
Senden başka..
Tükenmeden bu güzellikler
Hiçbirşey madem dönmeyecekken eskiye
Doyasıya yaşamak değil mi en güzeli ?
Şimdi beklentisiz sevme vaktidir.
Ve sen içimde büyüttüğüm yalnız bebek.
Büyüyeceksin.
Bir sonbahar sabahı elini başka eller saracak.
Aylardan Eylül olunca bambaşka gülecek gözlerin
O ellerle her yeniden buluştuğunda ellerin.
Dinlediğin her melodi onu anımsatacak sana ve
Seveceksin sevileceksin..
Sonra üzüleceksin.
Onun üzerine kurmuş olduğun dünyalar
Senin başına yıkılacak..
Sonrası yalan bir başka el yeni bir umut..
İlk sevdiğin en sevdiğindir ve öyle kalacaktır.
Madem bir yerde karşılık bulmayacak tüm bu sevgiler
Hem bu beklenti niye ?
Boşluktan ibaret değil mi aşk denilen suret.
Gücenmeyin..
Artık aşkı istemiyorum hayatımda.
-
/... susmaların bir sonbaharı olurmuş meğer
yapraklar candan koparmış can dipsiz feryatlardan.../
yarım kalmış bir sözüm vardı dinlemedin...
hoyratça hırpaladığın masum zamanlarda küstürmüştün benim gerçeğimi
bir yürek dolusu ağlarken avuçlarında gözyaşlarımda hiç gizlemedim ki aşkı..
gecelerin şerrine kapılır da iki çift lafında sus olur mu sandın yoksa?
bir daha hiç ağlamaz mı sandın avuçlarından düşerse...
buz gibi soğuk bir yağmur damlasıyla kilitlerken dudaklarımda baharı
ruhunun çıplak yalnız kışları geçer mi sandın yoksa?
dinlemedin...
susmaya alışkındı oysa sana çoğalttıklarım...
keder içinde hazin sabırlar doğururken özlem/in
bir dokunsan anlardın canım nasıl da kırgın..
/...susmaların ne çok kalabalığı varmış meğer
"gitme" içindeki en yalnız kelime.../
dinlemedin...
sesin bıçak gibi kestiğinde ömrüm yüz çevirdi benden
yine de içinde sen varsın diye beyaz bir masalla avutmadım yüreğimi..
sözlerin tuz basarken yarım kalmışlığımın çıkmaz yollarına
kocaman dağları sımsıkı tuttum içimde
ufacık bir taş parçası düşürmedim ayak izlerine...
yarım kalmış bir sözüm... dinlemediğin...
şimdi son nefesini veremiyor aşk
bende... / (sende olmadığı kadar...)
/... gelişi güzel ayrılıklardı benimki..
senin kadar esaslı hiç gitmedim senden.../
-
Adını Koyamadığımsın
Ne zaman tanıdım seni diye düşündüm
Dün gece
Bulamadım
Sanki hep vardın bir yerlerde
Saklanmış
Ve bir anda
Ortaya çıkmıştın
Sen
Zamanda bulamadığımsın
Ne kadar sevdim seni
Sevgi... aşk
Tutku... hayal
Sanki hepsinden de öte
Kalbimde
En derinde
Bir
Duygusun
Sen
Adını koyamadığımsın
Bitecek ve gideceksin bir gün
Biliyorum
Sen bende kalacaksın
Ama
Ben sende olacak mıyım
Bir soruyum
Sen de
Cevabını bulamadığım.
-
İzlerin kaldı yüreğimde..İçim hep SEN içinde..
Bulamışım kendimi hüzünegözümden yaşlar sel oluyor hiçmi değmiyor yüreğine..?
Ben yanarken bu şehirdekendimi hapsetmişken içineiçinden çıkılamayacak bir duruma girmişimdehiçmi sızlamadı için bakınca gözlerime...
Tamam..Herşeyi kabullendim..Gidiyorum işte....
Sahte değil bu kez..
Yağmur kokuları eşliğinde yüreğinden geçip gidiyorum.!
Haketmediğin ne varsa giderken onlarıda götürüyorum..
Bak acıdım sanason kez gözlerine bakıyorum..Bu gözlere iyi bak..Ama o sahte bakışınla değil.
Unutamayacağın şeyler var içinde..En çok sevdiğin yeşilinde...
Yeşilimimavimi üzerine sinmiş tüm renklerimibana benzettiğin tüm çiçekleri koparıyorum senden...
Canın acımıyor görüyorum...
Buna karşılık iki katı acıyoriki katı yakıyorum kendimi.
Bir yanı seni temsil ediyor bu yangınınbir yanı beni..
Görüyorum üzülmediğini...
Buna karşılık iki yürek olup ağlıyorum bana..
Dökmüyorum gözyaşı damla damlasel olup akıyorum en derin yarama.
Görüyorum bakmadığını ardına...
Buna ragmen aklımıkalbimibeynimi hüzünle çıktığım bu yere bırakıyorum..
Görüyorum peşimden gelmediğini...
Buna karşılık yürüdüğüm tüm yolları izliyorum gizli..
Yoksun..!Yok oldun şimdi.
Yakıyorum hazırsan seninle yaşadığımız bu şehri.
Son kez duymak istediğim sesini susuyor dudakların...
Buna karşılık bağırıyorum içimi..SEVİYORUM SENİ....!!!!!!!!
Herzaman olduğu gibihepde olacağı gibi..
Karşılığında sen saklıyorsun gözlerini...
Almışsın kalbine esirgediğin sevgini..
Bensiz mutsuzlaşma zamanın şimdi.
Acımadan getirdin en acı sonlara bizi..
-
sana yemin olsun birgün bu aşk ölecek içimde.. sana ayit tüm anıları
döktüm okyanusa, yemin olsun sana gözlerini gömdüm gecenin en karanlık
köşesine? adını kalbimden sildim göz yaşlarımla ben seni unuttum.
hayalini de savurdum asi esen rüzgara haydi şimdi ara bul kendini,,
ben seni çoktan dagıttım bu şehrin karanlık köşelerine bende bu
şehirden gidiyorum çünkü her köşesinde sen varsın bahar gözlüm???
-
Alacakaranlık hayalini
Yaşıyorum her akşam
Her zamanki kokun yayılıyor ince ince
Sitemkar
Soğuk
Ve ayrılık gibi
Derin bir sessizlik çöküyor üstüme
Bir söz olmalıydı söylenecek
Alınganlık olmadan
Seni sevmek
Seni beklemek
Seni düşünmek
Ve seni özlemek gibi güzel birşey
Sen gittin gideli
Suskun
İçli
Ve yalnız
Kendi kendine ağlıyor gözlerim
-
Söylesene İstanbul
Kaç sevda gömüldü toprağına
Her gün binlerce ayağın çiğneyip geçtiği
Kaç yürek yatıyor kaldırım taşlarının altında
Asırlardır büyük bir sabırla susuyorsun
Hüzün dolu esiyor rüzgarların
Yağmurlarla ağlıyorsun
Ah İstanbul
Kıyılarından meçhule
Ne çok yolcu uğurladın sen
Dönmedi hiç biri gittiği yerden
Ağladın sessiz sedasız ve sustun çaresizliğinle
Hüzün çiçekleri büyüttün göğsünde
Hasreti nakış nakış işledin her bir zerrene
Dur diyemedin gördüğün onca çirkinliğe
Ağla İstanbul
Kendin için ve bizler için ağla
Tüm yitip gidenler için ağla
Kaybolan umutlara
Kararmış sevgisiz yüreklere ağla
Çaresizliğimize ve suskunluğumuza ağla
Bırak artık özgürce aksın göz yaşların
Sen değil,seni ağlatanlar utansın..
-
Yokluğuna iz sürdüm, sonra sürgünlere sürüldüm... Senin merhametine kaldı artık çocuksu tebessümlerim.
Yağsızdı hüznüm, kay(a)madı avuçlarımdan..
Yüreğinin hücresine göm(ül)düm. Düş'lerim yasak. Sen yasak. Dokunmam yasak. Nefesini ödünç verir misin bana? Oksijensizim.
Yamaya yamaya giyiyorum üzerime artık sevdayı. Dünlerden ödünç alıyorum eksik sevinçleri, yüzüme ekliyorum. Aldanman için. Gülüşlerim, gözyaşlarımın ayaklarına takılsa da sen incinme diye sözlerimi yutarım...
Çatık kaşlı harflerimden ibaret değilsin alfabemde. Dik duruyor hala başı aşk(ım)ın! Adlarımız birleşmemek için cümlelerde körebe oynuyor bir tek. Yakala(nı)rsam çığlığımı susturacağım.
Yara(lı)dır adım. Anladım ki sana susmak, ölüme sus(a)makmış... Git/me. Bacakları kırık ömrümde sensiz sendelediğimde, yerden kaldırdığım düş olarak kalma.
Cümle bulanıklıkları arasında kaybetmek istemiyorum suretini. Kalemimin rengi mi silik, yüreğinde ki yerim mi? Eşitliği blirsiz bir üçgenin içinde çapsız kaldım. Yine ben mi suçluyum? Yoksa eşitliğime yalnız denklemini savuran sen mi? Ben matematikten de anlamam ki..
Biz seninle bağlaçlarla bile bağlan(a)madık, satırlara. Nokta koy(a)madık cümlelerimize. Virgülleri yoktu, vedalarımızın. Dar geçitlerde bir beden ol(a)madık, ünlemlerden kaçan. Hep üç nokta düştü masalımıza.
Yarınlarım dünlerinin uykusunda. Zaten gelecek vakitlere de vurmadık hiç. Aynı tarafın savaşçıları bile değildik. Sana heybem de bir sürü sorular biriktiriyorum. Nerede yüreğinin mumlarını söndürüyorsun? Hangi şehir sana yetiyor, bensiz? Hangi gülüşlere sunuyorsun benden (ç)aldıklarını? Hangi ten saklıyor, teninde ki kayıp medeniyetimi? Hangi satır başında geçiyor adım, alaycı da olsa?
Yoksa sende mi bu soruların cevabını ben de aramaktasın? Ben mi nasılım? Ben ki; tuzaklı mayınlarına basıp, parçalandım. Yüzüstü yatıyorum toprağı kan kokan, ovalarında. Mahremiyetini açtığın kucaklarda intihar oluyorum, senden habersiz
Seni büyütmek korktuğum satırlarımda kendim büyümüşüm meğer
Bu masalın sonunda gökten bir elma gibi adın düşüp, adımla mı birleşecek?
Şehrin morglarında bir Efsun yatıyor şimdi, yarı diri. Gözleri açık, yüreği dilsiz. Ölmedi, ölemiyor. Ama yaşamıyor da!
Varlığından özür diliyorum, hala yokluğunda can çekiştiğim için
Say ki;
Parmaklıklarımız zehirli tellerle örülmüştü...
Sana sarıl(a)madım... Beni sar(a)madın...
-
Demir kapılar arkasına sakla beni zaman. Karanlık kuyuları içime doldur. Bütün ağaçlarımı kurtlar kemirmiş, toprak sıvalarım unufak. Son vaktinde bir bağdadiyim çöktü çökecek. Tabak taşları çizgi çizgi eğrilmiş bir tepeden bozkırı dinliyorum. Yazgım, bir rüzgarla son bulmak, bir rüzgarla yerle yeksan olmak. Sen hala yalan dokuyorsun gülerek nakış nakış. Kırk yamalı yorgansın işte, kırk umuttan arta kalan. Zaman, bütün ömürlerden daha kalleşsin sen. Bir yağmurda çözülür bütün ilmeklerin, alacalanır bir yağmurda bütün renklerin. Hayata dair her şey yalan, sen kendin bile yalansın zaman...
Sen her zaman haklıydın. İnce eleyip sık dokumadan, her cümleyi sözcük sözcük eşelemeden anlaşabilirdik. Zamanı geldiğinde susabilseydim, kendime “idare et işte ne çıkar” diyebilseydim. Sabır ekmek istemez, su istemez... Biraz sabırlı olabilseydim korukları helva yapacaktı iklimi de sonbahar. Kim öğretti bu kadar cümleyi, kimden öğrendik bu alışılmış bilgiç tavırları bilmiyorum. “O zaman ama ben kendim olamam ki” demeyi hangi şarkıdan ezberledik? “Çok ararsın beni, benim kadar safını bir daha bulamazsın” demiştin. Haklı olduğunu anlamak için çok geç kaldım. Biraz daha nazlanırım, katlanırsın, dayanırsın sanmışım. Köprünün altından akıp geçecek kadar su kalmamış. Çaylarım kurumuş, derelerim susmuş, söğütlerim öksüz şimdi.
Az sonra son kum tanesi de düşünce önceden belirlediğim gibi yerimden kalkacağım. Kanepeye uzanıp aklımdaki bütün düşüncelerin yerine rüzgarda salınan geniş çayırları koyacağım. Güneşin altında nazlı nazlı salınan, içine sarı çiçekler serpiştirdiğim çayırları... Eğer sıkılırsam divanımdan aşağı süzülüp düşten çayırıma uzanacağım. Ot kokuları arasından göğün mavisi beni çağıracak. Kardan beyaz, pamuktan daha yumuşak Mayıs bulutları geçireceğim üzerimden. İnsan yüzlerine, ağaçlara, arabalara, kuzulara, geyiklere, kuşlara benzeyecekler. Ardından ince, ılık bir yağmur gelecek. İlk damlalar incecik yapraklarda titreyecek, ardından bütün çayır irkilecek. Uzandığım yerde yağmuru karşılayacağım. Her damla yüzüm, ellerim ve çıplak ayaklarımda mayıs, ben sırılsıklam sarhoş olacağım.
Çaresizim, seni kendimden uzak tutmayı başaramıyorum. Beynimi, düşüncelerimi senden uzak tutabilmek için her yolu denedim. Elimde olsa bana seni anımsatan her nesneyi, her biçimi, her rengi, bütün güzel kokuları çelik bir kasaya kilitleyeceğim. Yedi kat çelikten yapılmış, yedi kat yer altı gibi bir kasaya...
Senden sonra, yazın ardından her sabah fenere gittim. Suların dipsiz karanlıklarından sabahın ilk ışıklarında laciverde boyandığı, mavilere boyandığı zamanları bekledim. Güneşin yükselip denizi gümüş tellerle süslediği, ışığın dalgalarla oynaştığı saatlere kadar bekledim. Mavi kuşakları taptaze, beyazı martı gibi bir kayıkla gelmeni düşledim. Yorgun bir dalganın önünde koşa koşa gelip feneri kucakla istedim, köpük köpüğe... Bütün umutları ardından süpürüp gitmene rağmen, inatla seni bekledim.
Gün doğmadan umutlar tükenmez diyen sözlere inanmak istedim. Kucağında mucizeler getiren, mucizeleri emziren zamana sığındım. Meğer yeni doğan güneşin kollarında mayalansa bile, zaman yine de yalanmış. Badanası yüz kat, her beyazı başka fener duvarına sırtımı yaslayıp oturdum. Sabah olmadan, tan yeri atmadan.
Ben hala bildiğin gibiyim. Uslanmadım, usanmadım, bildiğin gibi inatçıyım hala... Hala kızdığımda birbiri ardına sigara yakmayı sürdürüyorum. Sigarayı, bıyıklarımı kemirmeyi bırakacağım diye sana verdiğim sözü tutamadım. Telefonla konuşmayı ve fotoğraf çektirmeyi yine sevmiyorum. Okuduğum kitabın sayfalarını hiçbir zaman aklımda tutmayı başaramadım. Yarım kitapların arasından yine peçete parçaları sarkıyor. Masamın üstü her zamanki gibi karmakarışık. Kağıtların üzerine yazdığım telefon numaralarını ve önemli notları aradığım zaman yine bulamıyorum. Bütün yanlışların suçunu kendime yüklemekten vazgeçtim. Artık çalar saat ile uyanıp işime yetişebiliyorum. Hatalı olduğum, yanlış yaptığım zamanlar senin de çok doğru davranmadığını yeni yeni anlıyorum. Yaşamım boyunca hep bir soruya yanıt arayacağım. Senin aradığın kişi gerçekten ben miydim?
Zaman, koşarak geç, dört nala geç istersen ömrümün üzerinden. Mevsimleri savur , istersen senelerini yığ yoluma. Sen elleri kan içinde bir katilsin... Hüzün kadar gerçek, aşk kadar yalansın...
-
Üzerime devirip dağ gibi hüzünleri
Böyle çekip gitmek var miydi
Var miydi böyle bitirmek
Hani söz vermiştik birbirimize
Kaç zaman geçti aradan
Sen yoksun
Sana sığındığım geceler
Alevleri gökyüzünde
Bir kumsal ateşiydi günahları yaktığımız.
Ve kan rengi Şarapla yıkanmış
Bir hasret şimdi göğsümüze taktığımız.
Bilirim dönmeyeceksin artık
Uzun zaman oldu
Belki çoktan unuttun.
Adın kaldı soğuk duvarlarında odamın
sigara paketlerinde şiirlerin
Resimlerin bana gülen
Cüzdanımda saç telin
Bir veda o geceden aklımda kalan
Bir resim bir tat
Bir tatlı tebessüm yüreğimde
Ben vurgun yemiş bir yaralı
Gemiler bana taşır bütün aşk yorgunlarını
Sen yoksun.
Hayatımın ilkbaharında tanısaydım seni
Yasak umutlara ve acılara inat
Buruk bir şarap tadında olsaydı sevdamız
Yıllandıkça güzelleşen
Ve sana şiirler okusaydım geceleri
Saçlarını okşarken
Ellerimi tutsaydın ansızın
Yüreğim eriseydi gözlerinde
Yansaydım ateşinden
Sen ağlasaydın mutluluktan
Ben ölseydim
Yalnızca beni sevdiğini bilseydim.
Seviyorum deseydin
Bir kere söyleseydin
Yanmazdım
Yanmazdım böyle çekip gitmeseydin.
Bir veda o geceden aklımda kalan
Bir günah belki yasak.
Yanımda olsan şimdi hiç konuşmasak
Ağlasak bin kere pişman olsak
Sonra yine bozsak yeminleri
Sarılsak sımsıkı
Öylece kalsak.
Gittin.
Kim bilir kaç deli sevda sığdırdın yüreğine
Işığa üşüşen pervaneler gibi sardılar seni
körkütük aşkların ortasına düştün
yalanların pençesine.
Belki bir gün bir gece
Dar bir vakitte belki
Hiç beklemezken seni gelirsin diye
Ben hala buradayım.
Ama Sen hala yoksun
Lanet olsun sensiz hayata.
-
Aşkı bedenlerimize çiçekleri parfümlere kurban ettik. Rüzgarın yerini pervane aldı.
Sevgi şehvetin tuzağı oldu.
Göz yaşlarımızın kalbimizle bağlantısını kopardık.
Ruhumuzu yitirdiğimizin farkına bile varamadık.
Gönlümüz gönlümüze esir düştü.
Ağlamayı unuttuk çünkü kalplerimiz ölü.
Ölmekten kaçıyoruz çünkü yaşamayı unuttuk.
Kimseyle konuşamıyoruz kimseyi dinleyemiyoruz çünkü kendimizle kavgalıyız.
Sözler kalbimize inmiyor çünkü kalplerimize giden yolları kapatmışız.
Tenlerimiz kalplerimizi esir etti.
Aşkından verem olanlar şimdi bir hayal.
Artık kıskançlık krizleri geçiriyoruz.
Bulut nasıl ağlar nar çiçeğini kim boyar kumrular nasıl kur yapar bülbüller birbirlerine hangi aşk sözlerini fısıldar bilmiyoruz anlamıyoruz.
Semaların dilini çözememişsen sevgi kalbine kılavuz olamamışsa hala meyveyi ağaçtan suyu buluttan biliyorsan nasıl yaşayabiliyorsun dünyada.
Dar gelmiyor mu bu mekan sana.
Yüreğini kanatmıyor mu zaman.
Yüreğinizde sevgi tomurcukları hiç solmasın.
-
çok şey istemedim ki ben
sadece gözlerine baktığımda zaman dursun istedim
koşulsuzca teslim etmek yüreğimi ellerine
içinde sadece senin olduğun hayaller
seninle uykuya dalmak ve seninle uyanmak yeni güne.
çok şey istemedim ki ben
varlığını hissetmek yokluğunda
hasretinde kaybolmak
kavuşmak için yanıp tutuşmak
içimi sızlatan sevdanla yaşamak.
çok şey istemedim ki ben
tek olmak istedim hayatında sadece ben
nasıl tek sen sadece sen
paylaşmadan kaybetmekten korkmadan
çok şey istemedim ki ben.
-
Duyarsızlığa isyanım var arkadaş
Zorluyor vicdanımın sınırlarını yoksulluk ve duyarsızlıklar
Ne bir çare var nede çareyi arayan
Yüreklerdeyse sesiz bir bekleyiş var
Dalgalanıyor göklerde ay yıldızlı bayrağım
O bile melül melül ve hüzünlü
Dalgalanışında bile bir başka hüzün var
Yok olmuş gündüzler akşamları da aynı
Mutluluk kalmadı insanlarda hele de o çocuklar
Sofralar boş bomboş kalmış umutlar
Bir bir sarardı yüzlerde bakışlar döküldü birer birer yapraklar
Hani dört mevsimi yaşardı yurdum
İnsanlar hep sonbaharı kışı yaşadılar
Yürekler katılaşmış gülmeyi unuttuk
Hiçbir şeyin tadı bile yok artık
Çorbasında bırak yağı tuzunu bile çaldılar
Hani üç öğün yemeği bir öğüne bile muhtaç kaldılar
Hadi anlatın dediklerim doğrumu yoksa yalanmı
Yoksa bir politikacı edasıyla mı konuşuyorum
Yoksa bir ideoloji mi satıyorum ben
Yoksa yaptığım siyasetmi adını siz koyun
Utanmayın çalmaya devam edin yalan sazınzı
Daha ne kadar inleyecek bu millet bu vatan
Nerede sosyal demokratlar nerede sağcısı Nerede solcular.
Nerede muhafazakarlar nerede milliyetçi diye geçinen o yobazlar o riyakarlar
Siz mi yalan söylediniz yoksa yalancı olan dilleriniz mi
Bu mu benim ülkem bu mu vatanım
Sancı çeker olmuş toprağım yerindeyse rahat değil şehit yatanım
Ne sevgi kaldı nede aşk denizleri doldurur olmuş riyakarlık seli
Hey gidi Mustafa Kemal sen gittin gideli hala perişan bu millet
Düzelmedi halli gülmedi yüzü ne kudreti kaldı nede dayanacak taakat
Ah bir ayıltıla bilse o damarlardaki sarhoş kanı
Namerde muhtaç olma dedin koyma yurduna düşman
Biz dışarıda beklerken içerden yıktılar menfaat ve ihtiras düşmanları
Hani yeni bir dünya kurulsa kim yürütecek bu gemiyi
Kim yönetecek senin gibi bu ülkeyi kim
Yuvalar mutsuz kalmış insanı mutsuz mevsimler mutsuz
Yazan mutsuz okuyanı mutsuz
Boyun bükmüş ağaçlar her köşesine örmüş örümcek ağını
Sesiz kaldıkça bu millet bitmez bu eziyet ve zulüm
Köstebeklerse yine üreyecek kervanını yürütecek bir bir
-
Yalnızlığım içler acısı
Ne zaman bu hale geldim
Ne zaman kaybettim kendimi
Hatırlamıyorum.
Hayatımda varlığında yokluğunda aynı
Değişmiyor, Değiştiremiyorum..
Neden devam ediyorum?
Neden katlanıyorum bu Aşk oyununa?
Seviyor muyum? Yoksa bir alışkanlık mı?
Anlam veremiyorum.
Hayatı hep bir adım geriden takip ediyor,
Hep bir adım geriden yaşıyorum.
Kırık dökük bir aşk hikayesi
Beni benden, beni bu hayattan soğutan
Beni imkansızlarda yaşatan...
Bırakamıyorum, Terkedemiyorum
Kayboluşuma, Yok oluşuma ihanet edemiyorum.
Bir kez daha sevemiyorum.
Affet...
Acımaksa! Acıyorum kendime,
Gençliğime, boşa geçen yıllarıma...
Pişman değilim aslında,
Ben sevdim, Delicesine canım çıkarcasına sevdim.
Terkedilende ben oldum.
Yıllardır gidişine bir kılıf uydurmaya çalışsamda olmadı.
Neden? Neden? Ve Neden?
Cevapsız kaldı sorularım, bütün haykırışlarım.
İsyansa En büyüğü
Sevgisizliğine, terkedişine ve En çokta kendime.
Ağlamak mı? Artık Ağlamıyorum.
Yanlış adımlar, Hayata küskünlüğüm
Getirdi beni sana.
Bunca acıya rağmen, Yalnızlığıma inat seçtim seni.
Sevgin tutuyor beni sende.
Bir kez belkide ilk kez, sevilmediğime inat
Çok sevdiğin için seninleyim hala.
Seni Kandırmadım, Yalanda söylemedim
Ama bunlarıda anlatamadım.
Yıllardır bir başkasına içimde büyüttüğüm
Sevgi sandığım, Nefreti yenemedim.
Evet... Sevgindi beni sende tutan...
Yarım kalmış aşkıma,
Yarım kalmış hayallerime,
Yarım kalmış umutlarıma,
İnat değil...
Senin Sevgindi beni ölümsüz kılan...
Unutamasamda,
Bir daha asla sevemesemde...
Affet Beni...
-
Çok güvendim galiba
Çok inandım...
Bir gittin ki
geride geleceklerini de götürecek kadar bitirdin !!
Boşluğunu doldururken, yerine koyduğum her suretide sen sandım !
Gözlerine baktığımda, kayboluşumun nedeni gözlerindir sanma..
Her insan kendini kaybolmus hisseder boşluğa bakınca !..
...ve yine bitti...
Ellerimi açıp, arkama bakıyorum.
Ellerim bomboş kazandım sandıklarım kaybettiklerim
Hiçbir sey yapmamısım gibi, hiç birşey yaşanmamış gibi
geçen yılı hatırlamak dahi istemiyorum.
Küçük ve fark edilmeyen baglantılar,
Canımı sıkıyor ama,
Yine söndü alevler işte...
Kaybedince, baska insanlar mı oluruz?
Belki kazanınca, bambaska kimlikler bu büründüğümüz?
Ama işte yine bitti yollar,
Hayatım ise hala istedigim yerde degil.
Küçük bir nokta gibi, silemedigim,
Küçük bir Leke...
Durun, uyandırmayın...
NasıLsa hepsi bitmek üzere karabasan rüyalarım bile...
Sadece,
Uyandıgım zaman,
Neler oLdugunu anlatın,
Küçük bir oda içinde,
Bütün hepsini kazıyın duvarlarıma büyük harflerle,
...ve bir kenara atın "dün"ü hatırlatan düslerimi...
Ama sakın,
Hayır, durun...
...durun, uyandırmayın...
Nasılsa hepsi bitmek üzere...
içimde bi ses yankı yankı
Doğrularımı Götürmeye Yeticek Kadar Yanlış Yapmadım Bu Hayatta...
Çok Sıkıştığım Yerde Boş Bıraktım Hep Soruları ...
Şimdi Bıraktığım Boşlukların Birindeyim Belki de...
Kimsenin Doğrusunu Götürmedim,
Ben
Kimsenin yanlışı olmadım!
Yetmez mi
-
Yolumuz buraka kadarmis be kahve gözlüm
Artik
Tersine akan bir nehir gibi
Yikilmis bir sehir gibi
Suya yazilmis bir siir gibi
Adimi unut
Yalnizligin boslugunda
Sensizligin sonrasinda
Bil ki
Bes para etmiyor umut
Etmiyor be kahve gözlüm!
Yalan yanlis
Kirik dökük yasadik biz bu aski
Erken emekli olduk biz bu sevdadan
Biliyorsun
Hep direkten döndü umutlarimiz
Hep kendi kalemize attik gollerimizi
Ne acemi bahçivanmisiz meger ikimiz
Açmadan soldurduk güllerimizi
Açmadan soldurduk be hahve gözlüm!
Bir degirmen tasi gibi ezip gittin umutlarimi
Simdi yüregim mutsuzlugun hedef tahtasi
Sokaklara sigmiyor bu dev yalnizligim
Bu cumartesiler;
Çiglik çigliga siirlerim seni istiyor bana inat
Gel gör ki;
Son kursunu yemis bu sevdaya
Yetmiyor simarik pismanliklar
Yetmiyor be kahve gözlüm!
Bir isyan faslidir simdi bu suskunlugum
Hovardaca harcanan mevsimlere
Bu kaçislara - bu gelgitlere
Ömrümüze kesilmis biletlere
Isyanimdir - bu aci aci - gülüsüm
Oysa;
Kaç kez sildim seni haritamdan
Kaç kez mil çektim o kahve gözlere
Gel gör ki;
Kendime bile geçmiyor artik sözüm
iste bir kürek mahkumu
Iste bir yürek mahkumu
Kapinda yine
Bitmedi bu kara sevda
Bitmiyor be kahve gözlüm! ...
-
Aşk yüreğimde çağlayan deniz
Aşk dudaklarımdaki son dua
Aşk ulaşamadığım duygular
Aşk sensiz yaşanmayan
Aşk gecenin parlayan yıldızı
Aşk günle doğan kızgın Güneş
Aşk yüreğimdeki tik tak sesi
Aşk tek yol sana uzanan
Aşk ciğerlere çekilen nefes
Aşk dudaklarda duyulan ses
Aşk bazen altın bir kafes
Aşk sen varsan güzel olan
Aşk hissedilirse gözlerde parlayan
Aşk terke dildiğinde zehirli bir yılan
Aşk tattığında baldan tatlı her zaman
Aşk zehir zemberek kaçtığında avuçlarından
Aşk doğmak yeni bir hayata
Aşk konmak kelebek gibi daldan dala
Aşk dolanmak aklı bir karış havalarda
Aşk seninle başladı ve bitti buralarda
-
Ne zaman bir sevda takılsa aklıma
Yorgun odalarda asılı gönüller salınırlar
Asma yaprakları hışırdar üzüm üzüm ağustos akşamlarında
Omuzuna konmuş bir el gibidir gözbebeklerin sıcacık
Tüter durur burnumda deniz kenarları
Şehrin limana yanaşmış hali
Dalgaları kımıldatır usulcacık
Sevda yanaklarımda gezinir yumuşacık
Şiire dönüşür yıldızlar
Kayarken berrak akşamlarda
Her köşesine bir kafiye yerleşir
Dileklerin rüzgarındadır rotaları
Başımı başına dayamışımdır mutlaka
Elim omuzunda
Ceketim sendedir
Sen kokar akşamın sonrasında yakası
Koklarım yeniden sevdalanırım
Ne zaman bir sevda takılsa aklıma
Seni düşünürken suçüstü yakalanırım
-
Yalnızlığım içler acısı
Ne zaman bu hale geldim
Ne zaman kaybettim kendimi
Hatırlamıyorum.
Hayatımda varlığında yokluğunda aynı
Değişmiyor Değiştiremiyorum.
Neden devam ediyorum
Neden katlanıyorum bu Aşk oyununa
Seviyor muyum Yoksa bir alışkanlık mı
Anlam veremiyorum.
Hayatı hep bir adım geriden takip ediyor
Hep bir adım geriden yaşıyorum.
Kırık dökük bir aşk hikayesi
Beni benden beni bu hayattan soğutan
Beni imkansızlarda yaşatan.
Bırakamıyorum Terk edemiyorum
Kayboluşuma Yok oluşuma ihanet edemiyorum.
Bir kez daha sevemiyorum.
Affet.
Acımaksa Acıyorum kendime
Gençliğime, boşa geçen yıllarıma.
Pişman değilim aslında
Ben sevdim Delicesine canım çıkarcasına sevdim.
Terk edilende ben oldum.
Yıllardır gidişine bir kılıf uydurmaya çalış samda olmadı.
Neden Neden Ve Neden
Cevapsız kaldı sorularım bütün haykırışlarım.
İsyansa En büyüğü
Sevgisizliğine, terk edişine ve En çokta kendime.
Ağlamak mı Artık Ağlamıyorum.
Yanlış adımlar Hayata küskünlüğüm
Getirdi beni sana.
Bunca acıya rağmen Yalnızlığıma inat seçtim seni.
Sevgin tutuyor beni sende.
Bir kez belkide ilk kez sevilmediğime inat
Çok sevdiğin için seninleyim hala.
Seni Kandırmadım Yalanda söylemedim
Ama bunlarıda anlatamadım.
Yıllardır bir başkasına içimde büyüttüğüm
Sevgi sandığım Nefreti yenemedim.
Evet.
Sevgindi beni sende tutan.
Yarım kalmış aşkıma
Yarım kalmış hayallerime
Yarım kalmış umutlarıma
İnat değil.
Senin Sevgindi beni ölümsüz kılan.
Unutamasamda
Bir daha asla sevemesemde.
Affet Beni.
-
Susturulmuş acılar, morfinli sancılar
Bir ağrı kesici yutsam geçecek sandığım hayal kırıklıkları..
Elimden tutan adamın elindeki geçmişten kırıntılar,
Umutlar, vaatler, boşa çıkmamasını dilediğim hayaller..
Ve ekmek kırıntıları..
Basmamak için yürümediğim..
Sen ne zannediyorsun?
Her gece seni bir başka yıldızdan ödünç çalmadığımı mı?
Yastığım göl olmuşken gözyaşlarımdan,
Yüzdürülmeye aç onca anı kapımda sancılı bir bekleyiş içerisindeyken,
Senden intikam almak mı tüm mevcudiyetim?
Sence bunca sevgi bir nefrete kurban edilir mi?
Kapımı çalan ellerini kanatabilir miyim?
Ruhuna tekmeler savurabilir,
Yalnızlığın içerisinde seni, adını,
Kokunun getirdiği sarhoşluğu unutabilirmiyim?
Tenin ben kokuyor sevgilim,
Terin ben..
Arsızca taşmak isterim bu gece hayallerinden ..
Arzun olmak isterim,
Sancın olup akmak isterim gözlerinden..
Ey adam!
Bu başı boşluk fazla ikimize de
Öyle bir labirentteyiz ki şimdi,
Ömürde bir geliyoruz yüz yüze..
Sevgim nefretimdendir benim,
Ve yine nefretim sevgimden..
Kimden gelirsen gel,
Sen ile ben aynı bedenden..
Şad olacak ruhların bir kaç ayetinde kaybolmak gibi ,
Bir ezan vakti ruhun arınmasından korkan şeytan misali yalnızlık.
Yalnızlık..
Mahkumiyette saklanmış en korkunç yaratık..
Sevgilim;
Ömrüm senin ömrünle birleşmeyecekse eğer,
Tanımlanamayacak hiç bir hayalimiz..
Bir kız çocuğuna baba olabilmek için yanıyor yüreğin,
Başka bir kız çocuğuna, bana, bu kadar kötü davranmışken..
Korkmuyorsun bir kez daha incitmekten..
Ve incittiğin için sen, incitilmekten..
İnsan en çok kendisi için ağlar gecenin matemiyle.
En çok kendisi için sever bir başkasını,
Yaralarına iyi geliyor diye,
Onu seviyor olmak aynı zamanda kendisine değer katıyor diye..
Adam;
Yalan değil..
Boynunda ki soluk beni bağımlı yaptı bu eli yüzü pürüzlü şehire..
Bir gün gelmesen, bir ertesi güne komada yakalanıyorum..
Bir gün olmasan, bunun hesabını bir ertesi günden soruyorum..
Acısını ruhumdan o kokuyu söküp atarak çıkartıyorum..
Ama adam bitmiyor...
Ben sensiz olamıyorum ...
-
Bir yaşamı avuçlarına alıp gecenin sessizliğinde kaybolmak; dalgın bakışlarla...
Kimin adını savursam boşluğa hep bir harf gelip takılır yüreğime...
Susmuyor alfabenin başındaki harf de; sonundaki harf de...
Araya kaynayanları saymaya gücüm yetmez...
Balkondaydım....
Az önce...
Azalarak...
içimdeki boşluga düş... ben tutarım seni ?
Hangi günlüğün kapağını açsam rüzgar esip geliyor bugünüme...
Dışarda hain bir yaz kavurmaktan uzak..
Düşler yangın yerindeyken düşsüzlük almış başını gidiyor...
Sayıklayan bir bedenin hiçbir sese yetişemeyen görüntüsü salınıyor karanlıkta...
Şehir içine akıyor ...
Şehir içime akıyor...
Kanmadan kanıcaklarıma alıp başımı sureti olmayan bir gidişe doğru yola çıkıyorum....
içimdeki boşluga düş... ben tutarım seni ?
Aldırmadım...
Ne sana ne sen'li kuşkuların gölge oyunlarına...
Bir yerlerde soğuk bir rüzgar devralıyor geceyi...
Hissetmekten uzak bedenim gelen çağrıya 'hayır' demiyor...
Gel diyor düşlerin yolcusu gel ve sarıl bakışlarıma...
Bir dal aramalı mıyım diye düşünürken çatırdayan sesinle irkiliyor bedenim...
Sesler kapılarıma dayanıyor..
Sesler adımlarıma düşüyor...
Yoksunluğuma karışıyor çürümüş bakışlarımın...
Tetikte tek bir can kurşun soluğunda...
içimdeki boşluğa düş... ben tutarım seni ?
Ya vazgeçip siyah bakışlarından düşeceğim; ya da savaşıp kokuna katacağım beni...
Gece bakışları...
Saatte bilmem kaç; kaç kilometre hızla aşktan düşüyorum...
sen içimdeki boşluğa düş... ben tutarım seni ?
-
Kalemi aldım elime
sana bugünkü duygularımı
anlatacaktım
bu günde seni sensiz yaşadığımı
yazacaktım
ama küçük daireler çizdim
çizdikçe kayboldum
çizgilerle boğdum
sana olan hasretimi
kap kara bulutlar oluştu
belirsiz şuursuz çizgilerde
gökyüzünü çizmiştim
ama dumanlı sisli
kap kara bir gökyüzü
mavisi yoktu gülüm
mavisi yoktu
korktum ürktüm kalemimden
seni yazmadı
gömdü seni
kapkara çizgilerin altına
korktum gülüm
seni unutmaya korktum
aldım telefonu elime
numaranı çeviremedim
numaranı unuttum gülüm
numaranı unuttum
bitirmişim meğer
beynimde seni
yüreğimde acısı kalmış
unutamamışım
-
Gidiyor musun diye sorma bana.
Gönderen sensin.
Ne terk etmeyi istedim seni,
Ne de daha yaşamadığımız bu aşkı toprağa gömmeyi.
Senin kadar öfkeliyim ben de.
Senin kadar endişeli.
Bir dokunuşunla bin kenti yıkacak güç verirdin bana
Ama inandıramadım seni.
Sen sorgularken beni kafanda
Ben gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla.
Bir tek sözün bağlardı beni sana
Oysa sen hep susmanın koynunda.
Aşkın içine bir kez girdi mi kuşku
Teslim alır bedenleri de.
Sütten çıkmış ak kaşık değildim
Ama yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza.
O dünya ki bazen minicik bir odada
Bazen kentin ortasında şekillendi.
Nasıl da güzeldi.
Zaten varsın diye her şey güzeldi ama
Sen buna inanmadın. Ah bu sorular.
Yaşamak varken sevdayı delice
Niye boğarız sorularla
Nasıl ikna edebilirdim seni
Ben aşk dedikçe sen dur dedin.
Ben seninleyim dedikçe
Sen hayır dedin.
Zaten az konuşan sen
Olumsuz ne kadar sözcük varsa
Bulup çıkardın ortaya.
Bense hiç bir şey diyemedim.
Ne kadar zarar vermişim sana meğer.
Nasıl değiştirmişim seni.
Oysa hiç böyle düşünmemiştim.
Kimseye zarar vermek istemem ben.
Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek istemem.
Ama öyle oldu işte.
Demek ki gitmelerin zamanı şimdi.
-
Bu şehir aldı varolmuş olacak
Bütün ümitlerimi
Kayboldu yitip gitti eridi engin denizinde
Nice hayallerim sevgilerim
Dost edindirdi yalnızlığı bu şehir.
Bu şehir bana sensizliği verdi
Verilebilecek pek çok şeyin arasından
Terkettirdi özlemlerimi bana
Bu şehrin adı yalnızlık kokusu ayrılıkmış
Anladım
Ayrılıp yalnız kaldığımda.
-
Ayrılık dönüşü olmayan nehir Yalnızlık yıkılmış bomboş bir şehir Kaç sevda kül oldu böyle kim bilir.
Gözyaşın kal diyor.
Yıllar ise git.
Bu roman da biter belki birazdan.
Ne aşklar yıkıldı gururdan nazdan.
Ağlıyor besteler yine hüzünden.
Şarkılar kal diyor Yıllar ise git.
Ne zaman sen gelsen aklıma.
Acı bir tebessüm gelip oturuyor dudaklarıma.
Notası kırılmış melodilerin Buruk sesi geliyor kulaklarıma.
Bir kuş düşüyor daldaki yuvasından çırpınarak Sıcak avuçlarıma.
Ne zaman seni düşünsem Ne zaman sen gelsen aklıma.
Kaldıramayacağım bir ağırlık çöküyor yapraklarıma.
Umutlara taş basıyor yokluğun Kar düşüyor Henüz tomurcuk umutlarıma.
-
Bir gün beni ararsan
Ne haldedir diye sorarsan
Yaptıklarından pişman olursan
Gel bana kalbimdeki yerin dolmadan
Durma bak geciyor zaman
Sende bende olduk ziyan
Ne bekleriz bu aşktan
Gül benzimiz solmadan
Seviyorum seni candan
Ne olur bakma bana yandan
Ağlarım gözüm kurudu yastan
Ölümsüz askımız olsun destan
Yazıyorum sevgimi sana
Ne olur beni anla
Gençliğimiz olmadan heba
Mutlu bitsin bu sevda
-
Aşk bir kelebeğin kanadında
Aşk bir kuşun bakışında
Aşk bir güverci’nin gagasında
Aşk bir anka kuşu’nun külünde
Aşk bir türkünün ardında
Aşk bir ozanın sazında
Aşk bir şairin sözünde
Aşk insanın özünde
Aşk sevginin yanında
Aşk yaşamın kenarında
Aşk damarın kanında
Aşk kalbin atışında
Aşk tohumun içinde
Aşk suyun hidrojeninde
Aşk fidanın gövdesinde
Aşk ağacın dalında
Aşk insanın gözünde
Aşk insanın güzelliğinde
Aşk insanın sözünde
Aşk sevgilinin yüreğinde
Aşk sazın telinde
Aşk mızrabın vuruşunda
Aşk şalp’ın ezgisinde
Aşk ozanın dilinde
Aşk panzerin ezişinde
Aşk hançerin acısında
Aşk silahın kurşununda
Aşk kalemin ucunda
Aşk meleğin kanadında
Aşk şeytanın ecelinde
Aşk allah’ın merhametinde
Aşk insanın yüreğinde
Aşk güneşin sıcaklığında
Aşk gecenin soğuğunda
Aşk atmosferin neminde
Aşk oksijenin içinde
Aşk memleketin hasretinde
Aşk gurbetin özleminde
Aşk ayrılığın acısında
Aşk kavuşmanın mutluluğunda.
-
Bir kıvılcım düşer önce
Büyür yavaş yavaş
Bir bakarsın volkan olmuş yanmışsın arkadaş
Dolduramaz boşluğunu ne ana ne kardaş
Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş
Ortak olmak her sevince,
Her derde kedere
Ve yürümek ömür boyu
Beraberce elele,
Olmasın hiç
O ta içten gülen gözlerde yaş,
Yollarımız ayrılsa bile,
Seninle ARKADAŞ!
-
Gecelerime girsin varsın hasretin
Rüyalarımı süslesin sevgin sıcak nefesin
Söyle sevgilim söyle seninle geçsin hayat nöbetim.
Alsın canımı sensiz geceler ve boş günlerim
Zannetme çıkma teklifim üç günlük gönül zevklerim
Hayatıma bütünüyle girmeni isterim işte bu benim heveslerim
Yoruldum artık ayrılıklardan sende olma vefasız sevgililerim
Bu yazımı okuyunca senden sadece ve sadece
Sevgini isterim
Şimdi.
Sadece.
Seni Sevgi Yüklü Kalbime beklerim
Aksi takdirde
Yine kadere isyan ederim ya da.
Azraile seslenirim.
-
Denize özlem derinliğine
Yaylaya özlem yeşilliğine
Dağa özlem erişilmeze
Geceye özlem yalnızlığına
Poyraza özlem deliliğine
Sılaya özlem yarin güzelliğine
Saza özlem nağmelere
Söze özlem bal dillere
Uykuya özlem ölüm oluşuna
Rüyaya özlem yarin gelişine
Dosta özlem yüreğin gülüşüne
Sırra özlem serden geçişe
Öze özlem özden oluşuna
Kula özlem topraktan doğuşuna
Yaza özlem kışı silişine
Güle özlem bülbülün hatırına
Bu can özlemlerle gidecek
Özlem toprakta bitecek
-
Artık sevgi dostluk bekleme benden
İstesem de veremem
Anladım gerçek seni
Yalanlarını anladım
Çünkü tanıdım seni
Gerçek seni tanıdım
Menfaat için dostluğumuzu sattın
Ucuz hayaller peşinde harcadın
Kurnaz sanıyorsun kendini değimi
Yanılıyorsun eski dostum
Sen hiç bir limana demir alamazsın
Hep dolandırıcılık işin
Kim bilir hangi rüyalar peşindesin
Ama aldandın yalnız kalan sensin
Seni kalbime yazmıştım
Bir vefalı dost sanmıştım
Anladım yanılmışım
Yoksun artık yüreğimde
Eski dostum güle güle
-
Bir çocuğun saf yüreğinde özgürlük
Kuşların kanatlarında dolaşır gök yüzünü
Hep erişilmez ulaşılmaz bir yerlerdedir
Ne kadar başın dik dursa mecbur değilsen kimseye
O zaman içinde seninde yüreğindedir özgürlük
Barışla birlikte kol kola yürür aynı yolda
Yüreğinde hissetmiyorsan senin değil özgürlük
-
Seni dost bilmiştim
Yüreğimi avuçlarına vermiştim
Oysa sen dost değilmişsin
Bir kalemde her şeyi sildin
Bana hep yalan söyledin
Belki çok eğlendin güldün neşelendin
Aslında sen kaybettin
Ben dost sanılanın yüzünü öğrendim
Ben böyleyim sana hep gerçeği söyledim
Başka hesapların varmış demek
Dostluktan değilmiş öyle gülmek
Zordur çıkarsız dostluk devam ettirmek
En kolayı senin gibi çekipte gitmek
-
Yüreğimden yoruldum ve
sürekli maske takanlardan
içim kan ağlarken
insanlara gülmekten yoruldum
çok sinirliyken bile
sakin olma zorunluluğundan yoruldum
hıçkırarak ağlamak isterken
gözyaşlarımı içime akıtmaktan
delice severken içimden dağlara, denizlere,
hoyratça esen rüzgara, toprağa kuşlara
seviyorum diye haykırmak isterken
susturulmaktan yoruldum
mavinin her tonunda kaybolmak isterken
siyaha esir olmaktan yoruldum
yüreğimden yoruldum...
Hep güçlü olmak ne zordur
hep sorumluluk sahibi olmak,
her zaman haklı olmak,
herşeyi bilmek zorunda olmak
ruhum yoruldu
çoçukken genç olmak,
gençken olgun olmak,
olgunken herşeyi bilmekten
çabuk tükettim ömrümü...
Yarınlarımı,
umutlarımı,
duygularımı
geri dönüşü olmayan bir tüneldeyim
oyunun adı yaşammış
başrolde ben
yardımcı oyuncular,özlem,dertler gam yükü
senaryo konusu,
herşeye rağmen mutlu olma becerisi
ve oyun bitti,perdeler indi ışıklar söndü
yüreğimden yoruldum...
Artık tutunduğum
güvendiğim
yanındayken kendim olduğum
maske takma ihtiyacı hissetmediğim
ağlamak istediğimde özgürce ağladığım
haykırmak istediğimde
avaz avaz haykırdığım
bir SON(lar)
artık oyunun ikici perdesini açtım
kendimden yorulduğum yerde dertleri buldum
ve gidemedim,
öylece kalakaldık yorgun 'YÜREĞİMLE'
-
Bir gece yarısı uyanıp uykudan
Göz yaşlarını sildin mi sen
Rüyalarında beni görüp
Benim için ağladın mı sen
Bir gece yarısı kalkıp sıcak yatağından
Benim yokluğuma ağladın mı sen
Pencerenin önünde oturup
Yağmurla birlikde benim için ağladın mı sen
Bir gece yarısı bırakıp tatlı uykunu
Oflar çekerek bensizliğe isyan ettin mi sen
Yanaklarından yaşlar süzülüp
Sensizim deyip göz yaşlarına boğuldun mu sen
Yanarken ben hasretinle
Düşündün mü beni bir kere
Sevdiğim askerde diye
İki damla gözyaşı dökdün mü günler uzun diye
-
Lanetlenmiş bir sevdaya adım asılı.
Zincirlerimi çözmüyor
Aklımdaki çıkmaz sokağın bekçisi
İmdadım bölük-pörçük...
Çiğ yağıyor esen kahırların üzerine
Gecem gündüzüm aldığım ah'larla geçiyor
Tebessüme müsait değil yangınlarım
Feryatlarım dile gelmiyor
Mehtabımı çebime
Gözlerimi ayaklarımın altına yerleştirip
Haykırıyorum utancıma
Yüzüm kızarmıyor...
Borç nefesleri satın alıyorum
Zamanım yok ölüme
İntihârım geçti
Pişmanlık arka perdede.
Kundaklanmış sefillik ellerimde
Sırtımdan tokatlayın
Cezasız kalmamalı hırçınlığım
Parmaklarımdan asın beni
Kader ânını unuttuk
Bedelini ödüyorum yokluğun
Taşa tutun sözlerimi
Ölmesi lazım harflerimin!
Yaşama küs değil Yaşamaya Yorgunum
-
Yarım kalmış şiirlerim gibisin
Yaşanmamış çocukluğumsun anılarımda
Öylesine eksiğim sensiz
Öylesine sahipsiz.
İşte bütün umutlara havlu attım gidiyorum
İçinde geç kalmışlığın çaresizliği
Çocuklar gibi ağlıyorum
Ve gel gör ki her damla gözyaşımda
Yine seni arıyorum...
-
düş kurdum yine
Kaf Dağının ardında
Kocaman bir dev ile
Sevgiyle dostlukla
Kaf Dağının sarayında
içi içine sığmaz insanın
Allah'ım bitmesin sakın
Avunacak birşey buldum hiç bırakmayayım
Masal perisi uzaktan görünür
Yine maceracı masallar destanlar getirir
Bizde girelim mi bu masala?
Serüven yaşayalım doya doya.
Kaf Dağı'nın sarayında
Mor sümbüllü bağlarında
Aman uyanmayayım sakınha
Hiç bitmesin bu tatlı rüya.
Kaf Dağının masalında
Beyaz güvercinlerin her uçuşunda
Yüreğim pır pır edip durur
Bu şirin diyarda.
Bilmezdim bu güzel alemi
Görmezdim dünyada bu yeri
Zümrütlü Anka kuşu söyle bana
Daha güzel yer varmı burada
-
Bir merhamet daha yağdı...
Sen hep ağlardın çocuk
Gülemezdin
Yaslanacak bir omuz bulamazdın
Başını ellerinin içine sarıp
Karanlığa gömülürdün
Sen bilememişt/s/in çocuğu
Ağlasa da güleçti o
Gülüşü ağlatırdı
Ağlamasına derman bulunmaz
İkisini de birbirine katıp
Karanlıkta ölünürdü…
Adını koyabildin mi
Rengi var mıydı
Tadabildin mi hiç çocukluğu?
Ellerine oyuncak yerine
Kocaman bir dünya koydular mı
Ufacık ellerin ısınırdı kömür gözlerinden.
Isıtırdı gözlerin...
Konuşmazdın
Dilsiz misin be çocuk!
Diller sessizleşti
Ağlama be ağlama be çocuk
Bu defa kurutamaz ıslaklığı k(g)özünde...
Çok mu deştim hayallerini
Özür dilerim çocuk
Özür dilerim...
Acıyı katık ettim
Öyle yutkundum hayallerimi
Biber sürdüler dilime
Fakat yinede susturamadılar ellerimi…
Neden buralardasın çocuk
Alıp başını gitseydin ya
Yoksa ufacık ellerin
Dayanamaz mı o zemheriye...
Sen ki ateşi yakansın
Ağlama be çocuk...
Kaçıncı düşüşüm Yâr'lardan…
Ateş ki; yürek yakan
Gamkâr değilim gocunmam
Verir dermanını da derdi yaratan
Küçücüksün sen daha
Nasıl dayanacaksın bunca haksızlığa
Dudağında kuruyan cümleciklerin adına
Sen de bize benzeme çocuk!
Al başını git...
Haksızlık daha körpe
Söyledim ya acıyı
Bunca sözün karşısında
Dayanacaksa acı
Sözüm ona; öl be!..
Dayanmaya çalışma
Kırılan sen'den öte olur
Közün hala kavrukken
Küllerini savurtturma bu diyarlarda
Ağlama be çocuk...
Git hadi inat etmeden
H/iç kolay dökülmez…
Adam odur ki; terk-i diyârdan sonra oralarda görünmez
Bana git deme kalemim intihar etmeden…
İntihar eden sen olmadan
Sızılarımla cevap veriyorum sana
Okuttuklarım son anlarımdan
Git işte çocuk kalemini de yanına alarak
Defterlerimden gönderirim sana
Okursun kaybettiğim sokağın adresini
Sen de kaybetme kendini
Git işte!
Madem öyle;
İnti/hâr'ım ateşli olur
Bana git/me de/me
Gidersem eğer ardımdan gel/me
Kalemimi son kez saplarım k/âğıda
K'anlar akar son y/azdığımda
Bil ki; yürekteki mürekkebi dolduramazsın divite
Öyle ki; kendi kendini doldurup bitirir o erite erite
Hâlâ mı;
G/it işte!..
-
Senin gözlerinden de yâr aktı mı be cân!
Aktı da yüreğin düştü mü bîcân?
Közlere düştüğün zaman
Üşüdüğün oldu mu seninde an be ân…
Düş/sene be;
D/üşüme!..
Gözlerim görmeyi bilmez
Rengini koyamadım
Yanılgıydı belki
Hataydı
O öylesineydi
Sonrası vardı uzundu...
Yaz-ma-sana...
Boşalttın heybemi
D/olamadım
Gömmüştüm yüreğimi en diplere
Kaz/ma/sana!..
Toprağın bağrından söktüklerim
Aşkımın cesediydi
Kokuşmuş onca kefensiz varken
Nurundan gözlerimi de aldı...
Haydi sen de acıtsana aşk dedim!
Yüreğini satsana!
Hayatın adına
Son defa ölüme yaşasana...
Ölümlülere inat ölüme caka satsana
Aşk! Beni de bir kıyıya atsa ya!
Göğsüne sevdâyı bahar niyetine
Bahar'ı ölüm diye
Taksana…
Sona ermiş düşlerimi çekiştirme
Sen gittiğinde yas tutmasını bilemedim
Yaşayan mı kaldı ardından yaşlanabilsin
Gömüldün ve ben de seninle öldüm...
Âh ölüm! Çeksene ellerini
Közlerimi depreştirme
Seni hiç canlı göremedim
Göstersene yüzünü
Benden başkasıyla deviştirme…
Aç peçeni susadığım...
Yumdum gözlerimi
Dua ediyorlar kapıda
Kokla güllerimi
Ve üzerine düş geleceğin...
Yarım düşmesin hayat bize
Aç peçeni susadığım
İlk ve son defa öpeyim alnından...
-
Ne olurdu melodiye dökülseydi'n'
Gitgide düğüm olmak yerine
İlmik ilmik sökülseydi'n'
Oyun'sun hayat
Bırak sözlerim sana dokunsun
Sözlerim de nasılsa bayat…
Bana kendini anlat
Sen olma içinde
Dikemediğim dertleri yama yap gönlüme
Çift dikiş gideyim yolunda
Bana kahrını anlat hayat...
Ben gideyim
Sen sözlerini doğrult
Şakaklarıma dayat
Gideceksen "dur" demek üzerime farz olur
Duy-ma bensizliği
Durdurduğum nasıl olsa yine hayatın olacak
Gideceksen git
Yollarına büyüttüğüm fidanları ezmeden...
-
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlarda gidiyorlar. Gitsinler
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı,
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun oturmuştu
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
-
Sen hiç üşüdünmü
İkiklerin sızladımı ayazdan
Buztutmuş yüreğin
Avuçlarının arasında
çağresizce çırpındımı
El evlerinde ışıklar
Sobalarında ateş yanarken
dondumu yanaklarında göz yaşların
Hep iki elinin arasında kaldımı başın
Ya güller açarken
Neredeydin söyle
Ben bunları yaşarken
-
Aşkı fuhşa zorluyorlardı kalp diplerinde
Öylesine ‘tiz’ bağırmaydı seslerimiz.. alkole tutulmuş satır aralarıydık biz. Yatırılmış karakterlerin mahkumiyetinde günahlarımızı satıyorduk
Sahi..
Ölümün rengi neydi?
Bir resmin peşi sıra
Tanrı
ve ıslak adımlarda eylül
iki yokluk arasında secdeye durduğum yalvarmalarım
ve seni istemelerim
ölüm gibi kayboluşa düşerken
Tanrı
ve tabloda sen gizi..
Sahi..
Aşkın rengi neydi?
Yalnızca gerçek olan ruhumun küflü işlemeleriydi. Verilmiş bir sözün avuç içi çizgisiydi..
Öznesi çözümsüz cümlelerimde sen yokluğu sancılanırken istiyorum seni.
Sahi sevgilim..
İkimizin rengi neydi?
11 yıl gibisin..bir resmin peşi sıra Tanrı ve ıslak adımlarda eylül düşünürken iki yokluk arasında secdeye durduğum yalvarmalarım aklımı kemiriyor.. ve seni istemelerim ölüm gibi kayboluşa düşerken Tanrı ve tabloda sen gizi ıslanıyor..
Şimdi ayaklarına yol olma vakti..
vakit
satır arası
alkole yatırılmış karakterlerin mahkumiyetinde günahlarımızı satma vakti…
vakit seni sevme vakti..
biz aşıktık;
sen puslu bir gece.
-
Dur bırak kımıldama kal biraz öylece nolur
Kokun kardelen gibidir gözlerin gecemde güneş
Şimdi gel sarıl sarıl bana kınalım
Gökkubbenin altında ordada beraber
Çok şükür diyerek yeniden başlamanın hayali
Hasretinin çölünde sanki bir pınar gibi.
-
Adını özlem koydun bu sonsuz sevginin
Özlemin tek sığınağı oldu bu acı dolu yüreğin
Bu bitmeyen özlem kaçınılmazlığıydı sensizliğin
Bitmez bu özlem sevgili bitmeyecek bensizliğin.
Ayrıldık ve her geçen gün büyüdü bu özlem
Her iç çekişte bir göz yaşı her göz yaşında bir sitem
Bitmedi bu hasret ne yapsam nereye gitsem
Özlemin gösterdi kime baksam hep sen varsın.
-
Yüreğimizi hangi yarınlara kodladık
Hangi sokakta yitirdik umutlarımızı
Sloganlara alıştık güzel gözlü sevgili
Katliamlara alıştı yüreğim
Oysa içim acıyor güzel gözlü sevgili
İçim yanıyor
Acılarımı harflere yüklüyorum
Taşıyamıyor artık bu yükü
Güzel gözlü sevgili
Ellerim bomboş şimdi sana uzatıyorum
Yetişemiyor
Güzel gözlü sevgili
Hayata kapanıyor onca umut dolu yüreğim
Ben kirpiklerinden asılıyorum hayata
Sense açmıyorsun yüreğini bana inadına
Güzel gözlü sevgili
Ellerimde ellerinden kalan sıcaklık
Güzel gözlü sevgili
Hiç bırakmadığım gibi hala
Bir yanımdasın
Zamansız düşler değil bizimki
Güzel gözlü sevgili
Kuru laflar
Hissedilmeyen yangınlar hiç değil
Güzel gözlü sevgili
Bir bebeğin gülüşünde doğar sevdam
Ve bir bebek ağladığında
Hele ki göçüp gittiğinde
Öyle masum öyle sessiz ki benim sevdam
Susarım kaybolur kelimeler
İfadeye yetmez hiçbir nasihat
Susar anlatır gözlerim
Güzel gözlü sevgili.
-
Uyumaya korkuyorum, nedense rüyalarımda hep gidiyorsun
Hep birisi bekliyor seni orada, Ve sen veda edip bakmadan ardına
Ona gidiyorsun… Nedense! Korkuyorum rüyalar görmeye…
Her şiirde geçtiği gibi tek bir damla akıyor gözlerimden
Demeyeceğim! Demeyeceğim çünkü;
Akıttığım gözyaşlarını saymaya zaman yetmez.
Nedense! Hep gidiyorsun rüyalarımda…Hep ona gidiyorsun!
O gülüyor, ben ağlıyorum
Nedense dönüp bakmıyorsun bana ve ben hep
Ağlıyorum…
Ben dün gece yine seni gördüm rüyamda
Hiçbir zaman kabuk bağlamayacak bu yaram anladım
Sen hep rüyalarımda gideceksin
Ve ben hep yeniden kanatacağım kabuk bağlayan yaralarımı..
Nedense! Yine gidiyordun rüyamda
Yine ona gidiyordun..Ve ben yine ağlıyordum
GİTME… Gidişini ne durdurabilirdi ki artık, Hangi söz çevirebilirdi seni?
Hangi yakarışla yeniden benim olurdun?
Nedense! Duymuyordun sesimi.. gidiyordun
Hep ona gidiyordun ve hep o gülüyordu
Ve ben son bir iç çekişle gitmemeni diledim..
Gitme…
-
Hani hasretler yaşanır ya hiç bitmeyen,
Hani uzun yollar olur ya hiç sonu gelmeyen,
Hani yüce dağlardaki karlar olur ya hiç erimeyen,
İşte ben seni öyle seviyor ve öyle özlüyorum.
Belki bir hasret gibi içimdesin,
Sonu gelmez yollar gibi uzaktasın,
Hani aklına gelir de bir of çekersin ya,
Hani anıları hatırlar da içine tarifsiz bir burukluk çöker ya,
İşte ben seni öyle seviyor ve öyle özlüyorum...
-
Ellerimde Suretim...
Aşamadığım mesafeler var
Yürümekle bitiremediğim..
Bir de gidişler..durduramadığım
Gittikçe yoruluyor adımlarım..
Paçama yapıştıbırakmıyor...Çekiyor beni "gitme" der gibi.
Ömrümün en uzun oluyor birden.Tam yola çıkacakken düşüyor yüzümün sureti ellerime
Rol yaptığım
Kandırmaya çalıştığım "ben"
Düşüyor...
Elim yüzüm çizik içinde şimdilerde.Düşen suretim mi nedenyoksa kaldıramadığımbir türlü alışamadığım gidişler mi?
Tam ayırtedecekken sona eriyor gündüzler.Güneş yavaş yavaş saklanırken dağ arkalarına
Benim de ışıklarım sönüyor
"Yanmasını beklediğim bir tek seninki..."
Bekleyişler yakıyor canımı..Oysa aşmaya çalıştığım mesafelerim
Gidişlerin bitmesine dair umutlarım
Doğmasını beklediğim güneşlerim var...
Yüreğimden gözlerine damlayacak duygularım var benim...
-
Şu gönlümü süsleyen bir sevdasın
Sana kurban olsun canım bayrağım
Ruhumuzu besleyen bir gıdasın
Seninle kaynaşır kanım bayrağım,
Sana kurban olsun canım bayrağım.
Göğsümüz kabarır seni andıkça
Vatanım nurunla ziyalandıkça
Düşmanı korkutur dalgalandıkça
Hürriyetim sende benim bayrağım,
Sana kurban olsun canım bayrağım.
Her dalganda dosta güven saçılır
Kim demişki sana değer biçilir
Ecdadımın kanı sende seçilir
Dünyaya duyulan ünüm,bayrağım,
Sana kurban olsun canım bayrağım.
Şehit olup yatanımda sen varsın
Elde silah tutanımda sen varsın
Karış karış vatanımda sen varsın
İstanbul,Erzurum,Vanım bayrağım,
Sana kurban olsun canım bayrağım.
Ekmeğim suyumsun havamsın benim
Her gördüğüm yerde yuvamsın benim
Vatan,Millet,Bayrak davamsın benim
Gölgendedir dört bir yanım bayrağım,
Sana kurban olsun canım bayrağım.
Aşık özhaniyim burdan seslendi
Ulubatlı çıktı surdan seslendi
Binlerce koçyiğit birden seslendi
Sembolüm,şerefim,şanım bayrağım,
Sana kurban olsun canım bayrağım.
-
Bir mavi gecede başlamıştı sevdamız
Ve maviye çalmıştı bütün umutlarım o gece
Unutturmuştun bana karanlığın siyah olduğunu
Ve gözlerinde farkettim ilk kez
Bütün gecelerin mavi olduğunu
Bir mavi geceydi o
Bütün gecelerden güzel
Bir mavi geceydi o
Benim için ömre bedel
Ve sonra...
Bir gidişin vardı ki
Mutluluğuma inat
Bir gidişin vardı ki
Kırıldı içimde kol kanat
Umutlarımın mavisini alıp gittin
Denizlerimin mavisini çalıp gittin
Masmavi dünyama
Simsiyah bir çivi çakıp gittin...
Gittin,
Ve sen de her yalan gibi bittin
-
Bir rüzgar gibi geçti ellerinde gençliğim
Bir ömrüm daha olsaydı ah uğruna vermez miydim
Eski bir yalandı o aşk denilen masaldı
Hiç çıkmıyor aklımdan hiç
Haziran akşamları
Eski bir yalandı o aşk denilen masaldı
Dilimizde kaldı şimdi bir ayrılık şarkısı
Bilmezler nasıl sevdik aşkım bilmezler nasıl yandık
Hani durmaz dönerdi dünya biz deli sevdalıydık
Hani yıldızlar şahitti neden görmezler artık
Kaderle bağlı iki alyans Bilmezler biz ayrıldık
Gözlerin değil miydi cennetimdir dediğin
Acımasız hayat yolu elimden tut sevgilim
Eski bir yalandı o aşk denilen masaldı
Dilimizde kaldı şimdi bir ayrılık şarkısı
Bilmezler nasıl sevdik aşkım bilmezler nasıl yandık
Hani durmaz dönerdi dünya biz deli sevdalıydık
Hani yıldızlar şahitti neden görmezler artık
Kaderle bağlı iki alyans
Bilmezler biz ayrıldık.
-
Anlatamıyorum sana,anlatamıyorum kalbine
Ne sana olan,sevgimi,nede gönlümün seni istedigini
Yüzün degil beni sana çeken,o güzel kalbin
Bilmiyorum melegim,bilmiyorum nedir,bunun sebebi...
Kimbilir belkide,gönül bahçende bir gül olmak
Yada o bahçede bir bülbül olmak,şakılamak sana
En güzel aşk şarkıları ve bestelerini söylemek
Seni mutlu görmek,seni güldürmek,yasak olsada
Günah olsada bu aşk...
Belki seni senede bir gün olsada görmek
Seninle o bir günü geçirmek on senede on gün olsada
O on gün seninle birlikte olmak
Yada bir gün yaşayıp,üçyüzaltmışdörtgünü
O bir güne sığdırmak...
Senede bir gün degil,senede bir saat olsada
Her gün degil,on senede bir gün olsada
Sana doymak,sana sarılmak,aşkına kanmak
Gönlünün merkezine inipte melegim
Seninle gülmek ve seninle ağlamak...
Biliyorum bu gecede başım dumanlı
Biliyorum bu gecede sensiz ruhum karmakarışık
Sen tatlı rüyalarda mışıl mışıl uyurken
Benim gözlerim seni arayıp,seni sorarken
İyi geceler,tatlı rüyalar melegim,sen bana bakma
Bu beden,bu ruh,acı çekmeye,üzülmeye,zaten,zaten
Alışık....
-
Senin güzelliğin gizlidir gördüğüm görmediğim bütün çiçeklerde.
Senin zerafetindir göğü kaplayan. Kuşların sesinde,
türkü söyleyen kelebeklerdesin. Sendendir bilirim berraklığı suların.
Sendendir gönlümü ferahlatması desenlerin. Sendendir gece
sefalarının gece sefası yiğitliği kardelenlerin. Karanfillerin o
eşsiz rengi dudaklarındandır. Zaman, bu değil söylemeye gerek yok.
Zaman asıl seninle birlikte iken yaşanandır. Gökyüzünden düşmesi
yıldızların etrafa, yıldız kayması zannedilsede aslında yanmasıdır
yıldızların pervane gibi senin etrafında. Ay'ın karanlıklara öfkesi
sebepsiz değil. Ay'da, Güneş'te, Yıldız'larda sana tutkun
sana aşıktır deli divane ben gibi. Bütün sıkıntılarımı bitirir bakışların.
Gözlerini görse denizlerin suyu donar, erir dünyanın bütün incileri.
Payıma hasret düşmüş sevdiğim. Sevdiğim günden beri seni, içimde
boy verir örümceklere bir haset, kıskanırım güvercinleri.
Senin güzelliğin ile kurulur alem her sabah.
Toprak senin kokunla nefeslenir.
Kuşlar geçtikleri her diyarda seni anlatırlar serçelere.
Senin kokundur cancağızım ıtırın ,yaseminin, menekşenin,
gülün saçtığı koku.Senin sevginin sarhoşluğundandır
uçması kelebeklerin, açması karanfillerin, dökülmesi sümbüllerin.
Gözyaşlarım beni sana ulaştıran ırmaktır. Sırdaşımdır uçurumlar,
dağlar yolum. Senin hayalin bürüyor benliğimi.
İşaretlerim tükendi bu dünya çölünde.
Ellerinde bir avuç kum tanesi bedenim.
Ruhum ellerinde eriyen Su'dur.
Senin gözlerindir dermanım, muradım, hayalim, senin gözlerin.
-
Vuslatın kucagında ne hayat ana ne baba
Yar halim berbat tovbe isyan deyil cehenneme at
Ne mazlumun ahı gelsin nede gunahı
Gunah işlemekse yalnızlık asi cile
Yukum fazla koy bak terazi kucagına
Almış surukler mazi
Asla isyan deyil cehennemde yak
Gulmek bana mahsus gel gor icimi
Kor volkanlar akar ırmak bicimi
ben bilmem mı? sandın cılgın sucumu
İnan isyan deyil cehennemde yak
Gulerken neşemı sana verirken
İcimde yaşlarım akıp erirken
Vallahi yalnızın bir ben bilirken
Asla isyan deyil cehennemde yak
Daha yaş 28 herşey toz pembe
Zaman şimdi koymuş gaflete derde
Ben kulluk edemem böyle namerde
İnan isyan deyil ateşine yak
Volkanlar ırmaktır sen varsan eger
Geilş sebebimsin olsam derbeder
Umrumda deyil hic elemle keder
Cennet senin ateşine yak beni
Varlıgın yeterde kainat benim olsa
Kiymetinde bu canım senin
Benim kadar bulunursa sevenin
Cennet senin cehennemde yak beni
Tırnagına gelen zarar canıma
Ben koymuşum seni yaşam kanıma
Sensiz dunya azraildir canıma
Cennet sana cehennemde yak beni
Muftelayım sigaramda dumansın
Sevdam deyil candan ote canansın
Sana yanan beden helalindir yansın
Cennet senin cehennemde yak beni
-
İşte ben
Düşünde bile yoksam Işıksız vuruyorsa gözlerin gözlerime sana uzanamıyorsam Tutamıyorsam yoksunluklarından Ve sen yok oluyorsan
Gitmeliyim belki de.
Yüreğim sende kalsın.
İstemiyorum.
YÜREĞİM.
İşte ben gitmeliyim beklide sana haksızlık yapmamak için gitmeliyim.
-
Adını Koyamadığımsın
Ne zaman tanıdım seni diye düşündüm
Dün gece
Bulamadım
Sanki hep vardın bir yerlerde
Saklanmış
Ve bir anda
Ortaya çıkmıştın
Sen
Zamanda bulamadığımsın
Ne kadar sevdim seni
Sevgi... aşk
Tutku... hayal
Sanki hepsinden de öte
Kalbimde
En derinde
Bir
Duygusun
Sen
Adını koyamadığımsın
Bitecek ve gideceksin bir gün
Biliyorum
Sen bende kalacaksın
Ama
Ben sende olacak mıyım
Bir soruyum
Sen de
Cevabını bulamadığım.
-
yoksun ya
gençliğimin deli rüzgarları da yok
ve yoksul düş baharlarım
neler kalmadı ki sende
çaresizlik karabasanlarının çıkmazları
avuntusuz saplantıların açmazları
deli düşler
yoksun ya
kim anlar şimdi bu yüreği
sensizlikte ne yapılır bilmem ki
aşkın tepelerinden
böyle apansız düşmedim
ılık tebessümler vaktine beş kala solan
kahkahalar gibiyim
yarısında yutulmuş
sevinç çığlıklarıyla dolu boğazım
seni özlemeyi bile yakıştıramıyorum kendime
yoksun ya
buruşturulup atılmış mektuplar gibiyim
içindeki yürek boşluğuna yoldaş
gülüşüm bükülü kaldı dudağımda
sana sargın kalmak vardı gül yüzlü
bu aşkın üstü
böyle örtülürmüydü
-
Burdasın
yanımdasın biliyorum
Mum ışığımın zerafetinde
ağlayan yalnızlığımsın yine bu gece
Dur gitme, bekle!
Eriyip gidemezsin beni bırakıp.
Mum biter, gece söner ama
korkarım, beceremem
karanlıkta şiir yazmayı sana.
Sen hep burdasın,
odamdasın biliyorum
Olur ya, sıkılırsan eğer
git, gez de gel biraz ama
dön ne olur yine yanıma.
Korkarım,
ağlamayı beceremem karanlıkta.
Burdasın biliyorum
Ama ben seni bulamıyorum
bulamıyorum!
Kaybolan yüreğimle beraber
bu gece de yine inatla
seni arıyorum...
-
Seninle iken su gibi geçerdi zaman
gittiğin günden beri sevme özürlüyüm
senden sonra diye bir hayat varsa
ben ölmekle yükümlüyüm
çok sevdiğim bir şarkı sözüdür kara kış
beğenirsin umarım
-
Bir gemi kalkıyor rıhtımdan
Dinle bak sesini bu son seferi
Veda türküsüne benzer düdük sesi
Ardından mendil sallayanlar
Boşuna aslında boşuna ağlayanalar
Dönüşü olmayacak bu yolculuğun
Bende gidiyorum bir tanem umutlarım yanımda
Geriye bıraktığım limandaki ayak izleri
Ve haykırışım enginlere
Sen dalgalardan dinle artık sesimi
Sahilde bekle beni
Bir garip martı görürsen gözleri yaşlı
Randevusu varmış gibi ecelle telaşlı
Bil ki bir tutam sevgi yolluyorum sana
Bil ki ağlıyorum uğruna
O zaman son kez de olsa hatırla beni
Cansız bedenime can istiyorum
Canımsın sen SENİ SEVİYORUM
-
Bir tek şeyi unutma
Seni sevdim ben.
Yakamozlarında yıkadım sevdamı çırılçıplak
Seni sevdiğimi bağırdım mehtabına
Beyazında akladım bulutunun
Mavi mavi sevdim seni içim kan ağlayarak
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
-
Güneş aynı güneşte
Güller kokmuyor artık
Yalnızlık bir türkü şimdi
Ama sazlar çalmıyor artık
Gittin ya.
Giderken bir yarımı almasaydın bari
Yüzümün gülen yüzü
İçimin çocuk ruhu bende kalsaydı ya.
Gittin ya.
Beni yarım
Beni öksüz
Beni kimsesiz bıraktın ya
Ağlayayım mı şimdi
Ağlayayım mı ardından gözlerimi kör ediyorcasına
Gittin ya.
Binlerce kelepçeyi kitledin bileğime.
Dayanılmaz acını hapsettin yüreğime.
Terk ettin sende beni.
-
Gözlerin bir kilit vurdu gönlüme
Senden başkasını hiç sevemedim
Ne engeller koydu kader önüme
Yine de ben senden vazgeçemedim
Aşkın ateş oldu kahrolmam için
Hasret kurşun oldu vurulmam için
Günler asır oldu yıkılmam için
Yine de ben senden vazgeçemedim
Ne büyük bir aşktın anlatamadım
Kimler gelip geçti unutamadım
Uğrunda mevsimler yıllar harcadım
Yine de ben senden vazgeçemedim...
-
Ellerini bıraktığım gün
Ruhumu da sende bırakmıştım
Yıldızlar söndüğünde
Direnip uykulara sessizce
Feda ettim cevapsız sorulara bölünmüş rüyalara
Ana dolunun en fakir mahallesinde
En ücra köşesinde
Ekmek arası sevdalar saftık ya ikimizde
Bir daha hiç gitmemek için gelmediğin de
Şaraba vurdum sevda naraları atan ayyaş dudaklarımı
Sensiz öksüz tenimde
Gitme saati geldiğinde
Sevdamı ikimizle birlikte ölüme terk ettim yatağında
Ellerini bıraktığım günde.
-
ne vakit ıslatsa kaldırımlarını küçük şehrimin yağmur.
önce buğulu bir hal gözlerimin ferinde
sonra damla tanecikleri.
yoldaş olur gözyaşım yağan yağmurla
bir ürperti sarar bedenimi
sensizlikten payıma düşen yalnızlıktan ötürü.
ne vakit ağlayıp sızlasa bir yorgun bulut
kıramaz esaretin zincirlerini gönlüm
kaçabilmek korkularımın ötesine geçemez asla.
kayıp giden her an kayıptır artık
ve yarınlara atılan kördüğüm.
-
Özlemimdin sen benim içimde büyüttüğün sevdamdın benim seninleyken özlüyorum seni.
Seninle buluşacağımız saati beklemek ölüm gibi gelirdi bana.Sensiz saatler bir türlü geçmek bilmezdi seninleyken zaman çabuk geçecek diye korkardım.Seninle geçirdiğim saatleri sanki bir günmüş gibi yaşardım.
Anlatamazdım kimselere seni nasıl sevdiğimi.Kelimeler boğazımda düğümlenip kalırdı.Harketmezdim gözlerimin dolduğunu.Yanaklarımdan süzülen yaşlar senin yokluğunun acısıyla yakardı tenimi.
Her gece hayalin rüyalarımı süslerdi.Her yeni güne yeni bir hüzün katarak başlardı. Yokluğunun verdiği dayanılmaz acı günlerimi zehir ederdi.
Yokluğun bir bıçak gibi saplandı yüreğime.Artık yüreğim durdu zamanın durduğundan beri.
Ama sen anlayamadın yaralı bir kuşun avuçlarında can verdiğini.Acıyan yüreğimin senin avuçlarında durduğunu ve bir daha asla geri dönmeyeceğini
-
Hani gözlerime bakıp seni seviyorum dedin ya
O an dünyalar değil
Ondan daha değerli olan
Sen benim oldun.
Sen karanlık dünyama ışık
Mutsuz hayatıma mutluluk getirdin
Sen benim tek vazgeçilmezim
Sen sevgi ışığımsın seni seviyorum.
-
yasaklar içinde tanıdım seni
sen bana yasaksın ben sana yasak
elini tutuğum anlarda bile
ne kadar yakınsan o kadar uzak
oysaki dönüş yok artık bu aşktan
bir kere sevda bu zordan yasaktan
ecel daha kolay sensiz olmaktan
sen bana tutsaksın ben sana tutsak
ne olur sitem kar bir söz söyleme
severek düştük biz bu cehenneme
yanardağ olsan da gönül bahçeme
sen bana yağmursun ben sana toprak.
-
Akşamı bekleyip karanlığa gizliyorum her gece
Göz yaşımı,
Senle güneşi beklerken martı sesleriyle
Göye yükselirdiya eski sevda çığlıkları
Şimdi yanımda yoksun,
Gün doğmadan gidicem görmesinler
Senin olmadığını ben güneş doğmadan silicem
Sararmışgöz yaşımla ıslak senden kalma
Gururuma yenik,
Bu azap sevdayı
-
Beni yağmalamışlar kuytularda korkularımla nefes nefese
Yüreğimden bıçaklanan sevdalarda
Pişmanım kendime düşman oldum
Hep yanlış sevdalara çiçeklenmişim kuruyup savrulmuşum
Hasretin çıldırıyor anılarımız gecelere sığmıyor
Şu soğuk duvarların dili olsada anlatsa neler çektiğimi
Buz gibi yastıklara sarılıp da sabahı zor ettiğime
Ağlıyorum.
Ağlıyor ağlıyorum
Artık gülüp geçiyorum aşklara inanmıyorum
Yorgunum biliyorum oysa bir tek sözcük yeterdi anlatmaya
Saçların ellerim özlüyor biliyorum
Çığlar yuvarlanıyor ömrümün uçurumlarında
O en saklı yerinde ağlayan kahkahalar hangi yasak umudumun ihanetidir .
Birer birer kopartmışlar büyüttüğüm çiçekleri
Anlıyor musun?
Yaprak döken gençliğimin satır aralarında
Altı kırmızıyla çizilmiş ve tırnak içine alınmış suskunluğumun baş harflerisin.
Şehirler uyurken boğazıma sarılırken öfkeler
Bu gizli gülmelerim bu sessiz ağlamalarım nedir anlamı biliyor musun.
Sen hangi mevsimin yağmurusun ki
Ağlatıyorsun beni.
-
İşte gidiyorum canım sevgilim
Tüm sevgileri sana bıraktım
Sakla yüreğinde derinde sakla
Umutlarım yeşersin diye sana bıraktım.
Gözlerin ararsa boşlukta beni
Esen rüzgarda duysan sesimi
Garip bir sızı kaplarsa teni
Bil ki uzakta değil yakınlardayım
Sakın gelme bulurum diye
Çooooook uzaklarda bilinmezdeyim
Hayırdır deyip uyandığında
Bil ki rüya değil hep içindeyim.
Ne o yoksa ağlıyor musun
Tutsağınım işte vur zincirlere
Savursanda beni esen yellere
Yüreğim avuçlarında al senin işte.
-
gittin oysa yaşanacak çok şey vardı
yitirilmemiş geceler ve yok olmamış sabahlar
şimdi bana her şey bitti diyorsun
ellerim ellerinde yüreğim hala eski yerinde
sana gitme demeyeceğim çünkü bu ilk gidiş değil
çünkü bu ilk yok oluşum değil
oysa sen hiç gelmemişsin ki bana
ben hep yokluğunda sevmişim seni
her gecelerde
her o kahrolası sabahlarda
istersen gelme şimdi bana
nasılsa dinmeyecek içimde coşan bu fırtına
nasılsa gitmeyecek gözlerimde yaşlarla yaptığım kaleler
kelebeklerim uçmayacak
yapraklarım açmayacak
gülüm oda bir sonraki bahara kaçar kokmayacak
şimdi gelme istersen
nasılsa alışmışım yokluğuna
ve alışmışım sen diye kokladığım çiçeklerime
gittin oysa gitme demek vardı haykırırcasına
yada parçalamak vardı ne var ne yoksa
bölüp almak vardı zamanı benden çaldığı dakikalarla
ve işlemek vardı gömleğinin her bir yakasına her bir hecemi
tutmak vardı ayı en solgun olduğu anda
ve seyretmek vardı mehtabı beni bırakıp gittiğin yerde
şimdi bir mevsimlik aşk kaldı bana
ya sonbahar da yada ilk baharda yaşanmaya.
-
Yer yok deme sakın kalbinde bana
Bir yudum su gibi muhtacım sana
Bir mecnun misali ben yana yana
Sevgiye susamış sana gelirim
Öğle özledimki sevgilim seni
Seninle yaşadım sensiz günleri
Sen tut ellerimi bırakma beni
Çoşkun sular gibi sana gelirim
Bomboş bir dünyaydı sensiz hayatım
Sensin benim neşem sensin benim kanadım
Sana hasret seni yaşayamadım
Kalbimle bir ömür sana gelirim.
-
Sen hayatıma girmeden önce ben vardım.
Sen hayatıma girdiğinde ise ben yine vardım
Ancak birbirinden farklı iki varlık
İki kişilik iki ruh iki beden olarak.
Yokluğunda ben
Geceleri oturur Radyo dinlerdim.
Aşıkların birbirine araman ettiği şarkıları
Ben de yalnızlığıma armağan ederdim.
Her şey anlamsızlaşırdı çoğu kez.
Ve çoğu zaman anlamsızlıklarda kaybolur giderdim.
Yaşamak mı daha acı veriyor yoksa ölmek mi gibi
Acımasız sorularla kendimi irdelerdim.
Varlığında ise her şey bambaşkaydı.
Ben bir başkaydım.
Gecelere seninle beraber veda eder.
Günün ilk ışıklarına seninle merhaba derdim.
Ve anlamlı gelirdi her şey.
Anlam karmaşaları bir bir terkedi beni.
Sen de var olmayı seninle birlikte yaşamayı
Ve her şeyi seninle paylaşmayı severdim.
Seni her geçen gün daha da çok severdim.
Ancak nerden bilebilirdim ki masalın sona ereceğini
Nerden bilebilirdim habersiz çekip gideceğini.
Dün vardın bende vardım.
Bugün yoksun Bense varmıyım yokmuyum bilmiyorum.
Dolmayacak cinsten bir boşluksun şimdi.
Ne sana benzeyen biri bu boşluğu doldurabilir.
Ne de yeniden çıkıp gelsen sen doldurabilirsin.
Öyle bir boşluk ki sorma gitsin.
Boş ver ve sevgili.
Alıştım ben yalnızlığa ayrılıklara
Bırak artık böyle sürüp gitsin.
-
Birlikte geçirdiğimiz o günler
Gözümün önünden fırtına gibi geçti
Aniden bir hüzün çöktü içime
Yüreğimi kara bir bulut kapladı
Mani olamıyordum hislerime
Tutamadım ayaklarımı
Seni bulurum ümidiyle
Her gece sabahladım bütün alemlerde
Keşke seni hiç tanımasaydım
Bilemiyordum hayatın tadını
Aşkın bu kadar kahrettiğini
Ta ki seni tanıyana kadar
Çık gel artık bu ıstırabı çektirme
Bak işte gidiyor ömrümüz
Yavaş yavaş karanlığa doğru
Bilinmez yere gidilen bu yolculukta
Senin kara sevdanla
Sana olan bütün özlemimle
Sana hasret gidiyorum
Gel ne olursun son defa göreyim yüzünü
Son defa seveyim seni CANIM AŞKIM
-
ağlıyorum
içim kırgın
ruhum acıyor sensizliğe
yüreğim yanıyor özlemine
gözlerim doluyor yokluğuna
akıyor göz pınarlarım.
ilk defa ağlıyorum
içten ve derinden
hıçkıra hıçkıra ağlıyorum
hiç yaşamamıştım ağlamayı
bu kadar güzel olduğunu bilseydim
inan daha önce ağlardım.
inanmıyacaksın belkide
yada deli diyeceksin bana
ağlamaya sevinirmi insan diyeceksin
akan her damla gözyaşım rahatlattı benliğimi
uzaklaştırdı dertlerimden
uzaklaştırdı senden beni.
acımıyor ağlayınca yüreğim
artık özlemeyeceğim seni
çekmeyeceğim hasretini.
özlemişişim be özlemişim
rahatça huzur içinde uyumayı
dertlerimden ağlayarak arınmayı.
sensizlikten yürek acısından
ağlayarak kurtulmayı.
-
Bir akşam ışıkların dağlara güldüğünü
Bir akşam bulutların seyre döküldüğünü
Görürsün hasretiyle sabah ezgilerinin
Bir akşam gözlerin ufka dalar pek derin
Kuşlar öter, uçuşur yeşil dallara konar
Umutlar yaprak yaprak alevlenir de yanar
Son mutluluk sesleri dökülür dudaklardan
İnsanlar gölge gibi çekilir sokaklardan
Rüzgâr okşamaktayken anne gibi tenini
Gecenin kolları sessizce yakalar seni
Anlarsın gözlerinin dolup boşaldığını
Anlarsın yalnızlığı ve yalnız kaldığını...
-
Seni yazdım sahildeki kumlara,
ismini fısıldadım içimdeki duygulara,
sordum dalgalara gelsin dedim,
yeter dedim,ve sen yalnızca birtanem
dinlediğim şarkılarda duyduğum dalgalarda,
sigaramın dumanında bir hayal olup bir özlem olup,kaldın.
Seni sordum sevdalara, göklerdeki yıldızlara,
içimdeki korkulara,gönlümdeki arzulara,
günler geçti
SEN GELMEDİN BİRTANEM..!!
-
İkimizde acemi aşıktık o zamanlar
Sen yollarda eski bir aşka ağlıyordun
Bense kendimi usta sanıyordum bu işlerde
Ve yağmur gibi akıp giden yıllardan
Geriye ne kaldığını bilmiyordum
Seni tanıyana kadar.
Ne zaman seninle olsam
Tanıdık bir kuş cıvıltısıyla uyanırdım her sabah
Şimdi ise kırılgan mektuplar yazıyorum
Hangi adrese göndereceğimi bile bilmeden.
-
Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...
Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının...
İçimde ikinci bir insan gibidir
seni sevmek saadeti...
Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının,
güneşli bir rahatlık
ve etin daveti:
kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
sıcak koyu bir karanlık...
Ne güzel şey hatırlamak seni,
yazamak sana dair,
hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek:
filanca gün, falanca yerde söylediğin söz,
kendisi değil
edasındaki dünya...
Ne güzel şey hatırlamak seni.
Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine:
bir çekmece
bir yüzük,
ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
Ve hemen
fırlayarak yerimden
penceremde demirlere yapışarak
hürriyetin sütbeyaz maviliğine
sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...
Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinde,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...
-
Sevdim Seni
Dert etme kendine
inim inim inleme
Sus Bir kere dinle.
Çıkarsız sevdim seni
Üşürken ısınmaya hasret gecelerde
Yalansız sevdim seni
Ölüme esen sabah yellerinde.
Yanarcasına sevdim seni
Çırasız ateşinle yanarken de
Ölürcesine sevdim seni
Aşkımız tarih yazarken dillerde.
Parçalanırcasına sevdim seni
Gözlerine bakamazken ağlarken de
Ve boğulurken de gözyaşımda sevdim seni
Sen sırtını çevirip yerlere atarken de.
Muhtaç etme sözlerine
Damla damla ağlama
Gel son kez dinle.
Dört bir yanda sabahları güneş doğarken sevdim seni
Ellerini tutamazken sarılıp uyuyamazken de
Serseri olmayan namuslu duyguyla sevdim seni
Sen umutları bulutlara güneşe çizerken de.
Bozkır kaldığım dağ yamaçlarında sevdim seni
Yaşamakla ölmek arasındaki kılda ezilirken de
Ödlek olmayan yürekli bir sevgiyle sevdim seni
Sevdim seni sevdim seni ne çare
Dert etme üzülme
Gel beni son kez dinle
Yalansız sevdim seni
Sevdim seni ne çare
Zindan odalarda bin bir dualarda sevdim seni
Sen şartlı sevdalara maddelere dökerken de
Gözü kara yalan dolan olmayan sevgimle sevdim seni
Umutlarımı hicranlara yarınlarımı karalara salarken de.
Biliyorsun yok demiştin umut
Olmaz dilekleri tüket
Yüreğine unutmaktan söz et
Nafile dilde son düet
Umutlara kes bir bilet
Dedin diye istedin diye
Razı oldum sustum şimdi
Param parça dilim dişlerimde
Gücümün yettiği kadar
Sesimin çıktığı kadar
Avaz avaz bağırıyorum
Son nefesimde ölürken de sevdim seni
Ölürcesine sevdim seni.
Dert etme üzülme
Gel beni son kez dinle
Yalansız sevdim seni
Sevdim seni ne çare.
-
Anlatamıyorum sana anlatamıyorum kalbine
Ne sana olan sevgimi nede gönlümün seni istediğini
Yüzün değil beni sana çeken o güzel kalbin
Bilmiyorum meleğim bilmiyorum nedir bunun sebebi.
Kim bilir belki de gönül bahçende bir gül olmak
Yada o bahçede bir bülbül olmak şaklamak sana
En güzel aşk şarkıları ve bestelerini söylemek
Seni mutlu görmek seni güldürmek yasak olsa da
Günah olsa da bu aşk yine severdim seni.
Belki seni senede bir gün olsa da görmek
Seninle o bir günü geçirmek on senede on gün olsa da
O on gün seninle birlikte olmak
Yada bir gün yaşayıp üç yüz altmış dört günü
O bir güne sığdırmak.
Senede bir gün değil senede bir saat olsa da
Her gün değil on senede bir gün olsa da
Sana doymak sana sarılmak aşkına kanmak
Gönlünün merkezine inip de meleğim
Seninle gülmek ve seninle ağlamak.
Biliyorum bu gecede başım dumanlı
Biliyorum bu gecede sensiz ruhum karmakarışık
Sen tatlı rüyalarda mışıl mışıl uyurken
Benim gözlerim seni arayıp seni sorarken
İyi geceler tatlı rüyalar meleğim sen bana bakma
Bu beden bu ruh acı çekmeye üzülmeye zaten
alışık ben sensizliğe anlatamadığım da bu sevdam.
-
Sana aşkım diyebilmek için neleri feda ederdim ugruna
biliyorum imkansızı istemek anlamsızdır.
sen derdin ölümden başka herseyin çaresi vardır diye
ama güçtür sevdanı anlatmak ellere
açıklaması yoktur aşık olmanın
ucsuz bucaksız çöllere benzetirim özlemini
hani olmuyacak duaya amin deme misali
seni bulamıyacagımı bile bile arıyorum kendi düşlerimde
sana sahip olmadan kaybetme korkusunu yenmişcesine
seni seviyorum diye haykırıyorum yanlızlıgıma.
işte bu yüzden sever oldum karanlık geceleri
şimdi ise seni sensiz yaşar oldum hayallerimde yanlış oldugunu bile bile.
ve hala seni düşünüyorum gözlerim kapalı
unutmak istiyorum ama yapamıyorum.
vazgeçemiyorum.
sensiz bir ben hayal edemiyorum
biliyorum feryatlar kopsada içimde
farketmez o yürek beni.
bakmaz ona baktıgım o gözle
hissedemez benim hissetdiğim o karmaşık heycanı
vazgeç gönül seni hissetmeyen o yüregi sevme vazgeç.
-
Ben seni severken
Sen yanımda yoktun ki!
Ben seni özlerken
Sen bilmiyordun ki!
Ben seni sensiz sevdim...
Sen yokken bakışların vardı
Beynime kazınmış
Nereye baksam oradaydılar,
Ben seni sensiz sevdim..
Göremesem de, rüyamdaydın,
Sevmesen de, kalbimin derinliklerindeydin
Ve kimse seni oradan çıkaramayacak.
Sen bile!
Ben seni sensiz sevdim...
Sen olmasan da, hayalin vardı,
Sen olmasan da, şarkılar vardı;
Seni hatırlatan...
Sen olmasan da, her dakika aklımdaydın.
Ben seni sensiz sevdim...
Sen olmasan da,yıldızlar vardı,
Sen olmasan da,bulutlar vardı,
Sen olmasan da,günbatımları vardı,
Sen olmasan da,denizler vardı...
Ben seni sensiz sevdim...
Aslında sen hep vardın,
Aynı şehirde,aynı sokakta,
“Ben sevdanın oturduğu sokakta oturuyorum”ama;
Ben seni sensiz sevdim...
Ne olurdu sende beni sevseydin?
Ne olurdu bu kadar gözyaşı dökmeseydim?
Ama inanıyorum ki sen uyandıracaksın beni,
Hani kıyamet koptuğunda...
Ben seni sensiz sevdim...
Neden sevdim bilmiyorum ama çok sevdim
-
içte hüzün,,gözde nem
ve yorgun ayaklarıyla her ruhun
aşinası olduğu bir caddenin bin yıllık adıdır ;
“kırık kalpler yokuşu” …
taze bi yaradan sızan,sıcak kan gibi süzülür yorgun adımlarınız,
basar gölgenizin üzerine
basar da yinede yürümekten başka yoktur hiçbir seçeneğiniz
yokuş dik,
yürek yaralı,
gölge üzgün,
düşeriz kaydımızı keyif defterinden yine kendi ellerimizle…
adına “hayat” dediğimiz bir şehrin,
adresi herkes tarafından ezberinden bildiği
en loş ve en uğrak semtidir
tıpkı “mutluluk parkı”,
“sevda çıkmazı”,,
“aşk sahili”,
ve “hayal bulvarı” gibi
hemen hemen hepimizin ortak mekanıdır
“kırık kalpler yokuşu” ki iç çekişlerimizin başkenti...
artık bi dostun yanlış anlaması mı olur kolunuza takıp girdiğiniz,
yoksa sevdiceğin ağır bir sözü mü alır getirir bizi bu bildik yokuşun başlangıcına,
o belli olmaz..
bazen bi anın yakıcı öfkesi, bazen yakınlarımızın sebepsiz ilgisizliği
bazen de kendi kendimize alınıp bir şeylere
kimseye sezdirmeden sürüklendiğimiz içimizi
ama illa ki,
ama mutlaka,
ve hiç değilse bir ömürde en az bi defa
hepimizin bi sebepten yolunun düştüğü
kırgın görüntüsüyle solgun,
ve hüzün yağmuruyla ağlamaklı,
bir dolu müdaviminin sendeleyerek
taştan kaldırımlarına düşen gölge bile yorgun ilerlediği
bir suskun yokuştur aslında adımlanan
gözlerde buğu
yürekte figan …
“nasıl yapar”
”nasıl görmez”,
“nasıl anlamaz” çığlıklarıyla içten içe,
“yapmamalıydı..hakketmemiştim..değer miydi ?” sitemleriyle fısıltı halinde
yorgun ruh, bıkkın adım düşülür yola
ve gece gündüz hiç fark etmez, her daim yer vardır
kırık kalpler yokuşunda sana…
taştan kaldırımlarında adımların yankılanır, yankılardaysa hayal kırıklığın..
kah bi ağaca tutunup soluklanır
kah bi duvara sırtını verip düşünürsün derin derin
ve bazen yanından yüzler geçer ki yabancı
ve kulağına sesleri gelir ki yabancı
ama dert olmaz aslında çünkü lisan tanıdıktır,
/üzüntü, keder ve gam/
kolayca anlar birbirlerini kısaca kırık kalpler,
hatta sözsüz bile konuşulsa…
……………
sonra zaman geçer
sonra ilk günlerin o acısı azalır l
lakin bilirisin yinede içten içe, sızı hala yaradadır..
kimi zaman kalbimiz inciteni affedince yeniden döneriz eski günlere..
bazen de kırık o kadar büyüktür ki,bağışlayamaz yürek,
küser mevsimlerce…
yada üstü örtülüp üstünden geçilir o kırığın
ki geçilse de incinmişlik unutulmaz bazen bir ömür…
yani sonuç ne olursa olsun ve sonu nereye bağlanırsa bağlansın
illa ki o yokuş tepilir herkesçe bir gün
ve adımlanır mutsuzluk ve hüzün yavaş yavaş arşınlanır…
bi dolu yerine hayal kırıklığımız siner mesela
yada bir yerine çöküp
adımızı kazımışızdır çoğumuz, ilk gençliğimizdeki gibi bi banka,,
belki de kalbimizden sızan ağrıdan bi kaç damla taşlarına bulaşmıştır yada bi kişiyi içimizden çıkartıp,toptan gömmüşüzdür o yokuşun bi yerine,,
ama illa,,
ama mutlaka,,
hiç değilse bi ömürde en az bi defa,,
hepimiz tırmanmışızdır “kırıp kalpler yokuşunu”
geceden daha zifiri ve ruhumuzun üzgün adımlarıyla….
……………….
oysa keşke kalpler kırıldığında veya incindiğinde yada sızladığında
yani çizilip baştan sona,
ağrısı katlanılmaz olduğu zamanlarda
uzanıp ellerimizle usulca yerinden çıkartabilsek onu
ve yerine daha hiç kırılmamış ve hiç incinip kanamamış
hani hiçbir kötü anın üzüntüsüyle üzerine tek tane yaş damlamamış
yani yepyeni yani parçalanmamış
ve kullanılmamış bir kalbi takabilsek söktüğümüzün yerine yine yavaşça
ve onla devam edebilsek hayata kaldığımız yerden
hiç bir anın birikmiş hüznü,
ve içimizde hiç bi yaranın sızısı hissedilmeden
ama olmaz…olmaz ki ne çare
kalbimizde biz gibi tek olanımızdır çünkü
yedeği olmayan, biriciğimizdir
ve bir ömür yoldaşımız, ikincisi bulunmayan en kıymetlimizdir…
ve aslında böyle olması çok daha iyidir belki de değişmesinden
çünkü belki de o kırıklar çiziklerle beraber
bi kalbin içine sığmış, sinmiş , yer etmiş
tüm duygulardır yani bizi biz yapan şeyler…
o kalp bizizdir belki de baştan sona
ve belki o izler bile değerlidir, tutunmaya çalışırken akıp giden hayata..
hem bi kalbin içinde sadece kırıklar ve yaralar yoktur ki değil mi ?
bir dolu sevinç sonra heyecan
ve ne çok coşku ve deli gibi attığı bi dolu mutlu an
sinip saklanmıştır içine,
sonra aşk,
sonra sevgi,
sızılarından kurtulalım diye onları da kıyıp terk edebilecek miyiz peki ?
gözden çıkartabilecek miyiz içimizi ısıtan bi dolu keyifli anın hatırasını ?
hani her kötü anda koşup saklandığımız,
hani ellerimizi uzatıp dokununca tekrar tekrar aynı sevinci yaşadığımız
hani mabedimiz kimi zaman, hani sığınağımız
vazgeçebilecek miyiz öyle kolayca hemen ?
o hatıralar ve birikmişlikler olmadan
kocaman bir boşlukla nasıl tutunacağız geri kalan yaşamımıza,
ve ne kadar biz kalabileceğiz bi ömrün içindekileri alıp dökünce ?
her kalp biriktirdikleriyle bi hazinedir oysa
ve evet yaralandığında çok acır
ve evet kırıldığında sızısı çok derindir
ama aslında sandığımızdan da güçlüdür kalplerimiz,
ve eşsiz ve büyülüdür de üstelik..
bi düşünün ;
bi kalptir ancak yanıp tükenince bile
küllerinden yeniden doğabilen tek mucizemiz….
ve sadece onun büyüsüyle mutluluktan uçtuğumuzu sanırız…
bir tek o taşır bizi bulutlara, hem sadece dokunmak ne kelime
sarılıp o bulutlara defalarca öperiz bile..
üstelik kocaman bir dünyayla bir dolu insanı sığdırırız da sevgiyle içine
hala sonsuz yerimiz varmış gibi hissederiz,
bize kalan geriye…
her kalp büyülüdür evet ve eşsizdir ve benzersiz
o yüzden kırıkları arasında kendimizi de kaybedip yitirmeden,,
yani bir yarayla kanayıp bi ömrü tüketmeden
ve bilerek onlarında bir değeri olduğunu,
hani ruhumuz yaşamdan bir şeyler öğrenirken
sarılmalıyız yükü ne olursa olsun
ve bilmeliyiz
tek ziyaretçisi biz değiliz “kırık kalpler yokuşunun”..
hem mutlaka bi yerinde hayat
bize gülümseyecektir nasılsa yeniden
ve yeniden kanat açacaktır yüreğimizde güvercinler
anlayacaksın işte o gün hayat böyle işte biraz
mutluluğun rüzgarı
usulca yanağını okşarken…
...
her an içinde bi sonrasını gizleyip
her yokuş mutlaka kendinden bıkar ve biter
sonra bir bakmışsın ki “özlem sapağından” dönmüş
çocuklar kadar mutlusun,
belli ki güzel bir şey olmuş
ve iyi şeyler neyse ki coşkusuyla kötülerini unutturmuş
ve işte içinde gezindiğin o keyifli yerin tabelasında şimdi
“güzel günler meydanını” yazıyormuş …
içte hüzün, gözde nem, yorgun ayaklarıyla her ruhun
aşinası olduğu bir caddenin
bin yıllık adıdır “kırık kalpler yokuşu”
ve herkesin uğrak yeridir zaman zaman
ve herkesin bir şekilde ezberi
bırakma kendini ne olur
şaşırma
ve sakın durma
yürü sonuna dek
her yol biter nasılsa..
zaten bir zaman sonra, anlarsın sıranın güzel günlerine geldiğini
işte aç o zaman kollarını iki yana
hani bir martı misali
sal kendini adında “keyif” geçen bi başka yola
ve unutma
her yokuş bir inişi de saklıyordur
herkese ve sana
en sonunda
-
Senden uzak bir kumsalda
Dalgalara karşı duruyorum.
Varlığından başka hiçbir avuntum,
Kalmadı bu günlerde.
Şöyle bir bıraktığın izlere baktım da,
Hiç bir şey silinmemiş sana dair.
Ne yıkılmışlıklarım var benim,
Ne ateşte yanmışlıklarım...
Ama hiç bir şey acıtmadı canımı,
Çekip gidişin kadar.
Bakma akan göz yaşlarıma ,
Hiçbir şey ağlatmaz beni,
Unuttum deyişin kadar.
-
Alıştım artık yokluğuna
Sensiz başlayan güne
Batarken güneşin
Ardında bıraktığı gündüze
Güneş artık sadece dünyayı aydınlatmıyor
Ya da sadece perdemi
Araladım artık bende güneşliğimi
Odama artık ışık giriyor
Karanlıklardan bahsetmiyorum
Topladım bütün siyahlarımı kaldırdım
Beyaza dair ne varsa
Umutlarımı sakladığım sandıktan çıkardım.
Kilit vurmuyorum artık gömdüğüm eşyalara
Ne lüzum varsa aşka dair sandıklarda
Rafa kaldırılmış sevdalar varken insanoğlunda
Ne lüzum var aşka dair sol yanımda
Kesilmiş sesim sevdanın beşiğinde
Ninni gibi gelir sesi sevdadan bahsedenlerin
Kimi üç kuruşluk zevkine aşk demiş
Ayaklar altında çiğnemiş
Kimi el üstünde tutmuş yememiş yedirmiş
Yerin dibine sokulmuş
Bu ne yaman çelişkidir böyle
Her seviyorum diyene
Bir çift sözüm var benimde
Kaçan kovalanır
İnanmasan da bu böyle
Yok mu bunun orta yolu
Yok...
Bu aşk denen oyun
Bom b.k...
Kaçan kovalanır
Kovalanan kaçmaktan pek hoşlanır
İlerde bir yerde yakalanır
Dönüp baktığında geriye
Gelenler gideni elbet aratır
-
beni en öz canımdan vurdular.
kanımı cansız ırmakların suyuna katıp.
bilmediğim köylerin çehresine yaydılar.
kaç yüze değdim. saf bir suyla.
kaç bitkinin gövdesindeydim.
beni en hoyrat yerimden vurdular.
sandılarki öldümde kurtuldular.
öldüm elbet ölmek en çok ölene yakışır.
beni bir katliamın içine yakıştırdılar.
keşke ölseydim öldürülmeseydim.
ölseydimde öldüreni üzmeseydim.
-
Acıyı görmek mi istiyorsun?
Gözlerime bak!
Dudaklarımda söyleyemediğim sana ait duyguları,
Bana her fırsatta bıraktığın yokluğunun acısını fark edeceksin.
O zaman anlayacaksın acının sende ne kadar masum durduğunu.
Ayrı yetişmiş güllerin birbirine hasreti gibi,
Umutla kurudum sensiz.
Ve sen hiç gözlerime bakıp beni sevdiğini söyleyemedin.
Oysa sırf bu kelime için kurduğum hayallerdi beni hayatta tutan
Bir boşluktan içeri girdim her gece,
Senli düşlerden sensiz karanlıklara süzülür gibi.
Ellerin nasıldı? Küçük müydüler? ve parmakların ince uzun mu?
Parmaklarını parmaklarımın arasında hissedip,
Seninle sahil boyu denizi hiç fark etmeden bir birimize bakıp yürüyemedik.
Gözlerinin yeşilinde geleceğe dair hayaller kuramadan,
sadece umut ettim gözlerini görebilmeyi.
Ve o gözlerinde ki ışıltıyla karanlık gecelerime yol göstermeni istedim.
Acıyı görmek mi istiyorsun.
Gözlerime bak!
Ve yaşanmamış boşa geçen anların hüzünlü şiir'ini oku,
Kirpiklerinden sıyrılıp yanaklarına düşen dizelerimde.
Bensiz yattığın o yataklarda benli hayaller kurma artık.
Sabahlara merhaba derken beni seven bir şair var deyip gurur duy sadece.
Ve hiç bilme o şairin senin için her gün defalarca öldüğünü.
Ve bil ki insan sevdiğiyle beraber olacak mahşerde.
Tek avuntum bu şimdilik.
Dünyada olamadığım anları mahşere bıraktım ben,
Ben seni bu dünyalık mı sevdim sandın?
Ölüm'müş,terk edilişmiş umurumda değil,gelme istersen.
Nasılsa bir gün hayat biletimi kestiğinde,
Kavuşma vakti olacak benim için ölüm.
Dudaklarımda ki acı tat?
Yoksa acı bir tebessüm mü olacak sana ulaşmayı beklemek?
Ne yazık hiç bilemeyeceğim.
Acıyı görmek mi istiyorsun?
Gözlerime bak!
Sen uzakta çok uzakta
Bensiz bir yaşamın anlamsız günlerini yaşamaktasın,
Benim gibi.
Seni seviyorum,
Gerçeğin ta kendisi bu iki kelime,
Sırf dudaklardan çıkması istenen değil de
İçimde taa içimde senin için atan bir kalbin feryadı,
Haykırışı bu sevdiğim.
Sana ulaşamasam da,
Biliyorum ki zavallı kalbim
Sana ait her şeyi saklıyor en gizli yerlerinde
Kanlı ve uykusuz gözyaşlarımın
Her gece aynalardan süzülmesi gibi acı veriyor uzaklarda oluşun.
Biliyorum beni sevdiğini
Acıyı tattığını da benden uzaklarda
Ama hiç bana sana ait bir şeyi vermedin?
Acı tek taraflı olsaydı,
Ne yürek dayanırdı ne yaşamın bir anlamı olurdu.
Ama yokluk kötü sevdiğim.
Bir beden olmak isteyen yüreklerde ayrı ayrı yaşamak kötü.
Sana her fırsatta koşmak isterken beni durdurmaların,
Yüzüne hasret kaldığım günlerde
Beni ısrarla kırışlarını hiç anlamış değilim.
Eminim yine okuyunca bu şiirimi büzeceksin dudaklarını
Ve eminim ağlayacaksın.
Ağlamak seni ben yapar sevdiğim
Ve beni sen yapanda içimde senin için yanan bir kalple yaşamak.
Her gün Üsküdar’da oturup kendimi dinlerim
Oysa konuşan sendin hep benimle,
Ne martıların vapurlara takılışı,
Ne işportacıların bağırışıydı fark ettiğim.
Ben denizi seyrederken gözlerinde boğulmayı sevdim.
Yosun tuttu gözyaşlarım sensizliğin dalgalarında.
Gözlerim ve ben her Üsküdar’a inişimizde
Bir gün seninle bir bankta oturup
Sadece ve sadece hiç konuşmadan gözlerine bakmak istedik.
Kaç zamandır bir hüzün dolaşıyor odamda.
Duvarlar bir şeyler söylüyor sanki
Adım adım yok oluşumu izliyorum
Her batan güneşin karanlığı getirmesiyle.
Sabahlara kadar uykusuz gözlerimle uzaklara,
karanlıklara bakıyorum mütemediyen
Kayan her yıldızda tek bir şey diliyorum?
Ve Senin için yalvardığım namazlarda secdeye kapanıp
Rabbime ettiğim dualarım,
Tuttuğum dilekle aynı olması ve sonra umudumu yitirmeden
Rabbimin bir bildiği var deyip
Kabul olmadığında dualarımın
Tekrar tekrar yalvarmalarım.
Seni okyanusların diplerinde
Bir midyenin içinde ki
İnciyi görme ihtimalimin olmadığı gibi kabul ettim aşkım
Ve seni hiç ulaşılamayacak dağların zirvesinde
Koklayamayacağım bir çiçek olduğunu fark ettiğimde
Tek bir şey düşündüm?
Dokunamadan tenine,
Öpemeden öpülesi dudaklarını mahşere erteledim vuslatı.
Ben o kargaşada ne yaparım bilmem ama
İnsan mahşerde sevdiğiyle beraberdir derler
Seni seviyorum meleğim.
Acımasız olan ne sensin ne de ben,
Bize gümüş tepsiyle sunulan hüzünlü bir hayat sadece
Ve kabul etmesi zor olan bu ayrılıklara katlanmak sanırım.
İnsan yaşamın değerini
Yüzü ve kalbi güldüğünde anlıyor
Anlıyor ki ölüm sadece toprağa girmek değil
Ve nefesi kesilene kadar yaşadığı her şeyin
Gözlerinin önünden geçmesi değil.
Ölüm sensizliğin sadece yaşarken verilen cezası sevdiğim.
Seni bulduğumda sevgi anlam kazandı
Her anımsadığımda yaşamamım oldu gülüşlerin
Hiç tükenmedi içimde senin için yanan ateş
Ve ben o ateşle yanmayı,
Sırf seni sevmek olduğu için
İnan bana çok sevdim.
01,08,2006
Oysa
Doğum günüme sadece 10 gün kalmıştı
Eğer yanımda olsaydın
Yaşama daha bir sıkı sarılacaktım..
Şimdi ölüm ne anlam taşıyor?
Yaşamak ne anlam?
Hiç anlayamayacağım
Sensiz bedenim toprağa girmedikçe
-
Ayazlara aldanıp düşme karanlıklara.
Ben, yüreğime baharları doldurup
Sevginde " mutlulukları" tatmaya geliyorum.
Ellerindeki toprak kokusunu,
Yüreğindeki ölümsüz sevda umudunu
Ömür boyu " sende " yaşamaya geliyorum.
Kaldır baharlarda kurumuş düşlerini,
Üşüyen ellerini aç,
İçine çek yüreğimin sıcaklığını.
Ben, avuçlarıma " yıldızları " doldurup
Gözlerime " gökkuşağını " giydirip
Her gülüşünde sana yağmaya geliyorum.
Acılarında kanamış,
Umutlarını ser kurak toprağa.
Ben, ömrümü sana adayıp
Acılarını " yüreğimde" yakmaya geliyorum.
Düşlerimi avuçlarına sunup
Gülüşlerinde karanlıklarını boğup
Gökkuşağında gözlerinde doğmaya geliyorum.
Biraz daha dayan acılara,
Bırak üzülme dökülen gözyaşlarına.
Bu sabah güneşle,
Islak gözlerini kurutmaya geliyorum.
Günahlarında bedenimi yakıp
Karanlıklarına gözlerimin aydınlığını giydirip
ömrüne, ömrümü feda edip
Yüreğinde " yaşamaya "geliyorum
-
Yine mi kaldık baş başa Ben ve senin hayalin.
Uyumaya korkuyorum nedense rüyalarımda hep gidiyorsun
Hep birisi bekliyor seni orada Ve sen veda edip bakmadan ardına Ona gidiyorsun.
Nedense Korkuyorum rüyalar görmeye.
Her şiirde geçtiği gibi tek bir damla akıyor gözlerimden
Demeyeceğim.
Demeyeceğim çünkü akıttığım gözyaşlarını saymaya zaman yetmez.
Nedense hep gidiyorsun rüyalarımda.
Hep ona gidiyorsun o gülüyor ben ağlıyorum
nedense dönüp bakmıyorsun bana ve ben hep
Ağlıyorum.
Ben dün gece yine seni gördüm rüyamda
Hiçbir zaman kabuk bağlamayacak bu yaram anladım
Sen hep rüyalarımda gideceksin ve ben hep yeniden kanatacağım kabuk bağlayan yaralarımı.
Nedense yine gidiyordun rüyamda yine ona gidiyordun ve ben yine ağlıyordum.
Gitme gidişini ne durdurabilirdi ki artık hangi söz çevirebilirdi seni hangi yakarışla yeniden benim olurdun
nedense duymuyordun sesimi gidiyordun
hep ona gidiyordun ve hep o gülüyordu
ben ağlıyordum ve ben son bir iç çekişle gitmemeni diledim
ama gittin yine.
-
Binmediğim hiç bir otobüs
Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde
Gittikçe azalıyor hayat
Neyi erken yaşadıysam
Hep ona geç kalıyorum
Sana göçüyorum her sonbahar
Yolların çıkmıyor aşkıma
Unuttuğun yağmurların adı saklımda
Seni içimden terk ediyorum
Susmaktan yoruldum
Kuşlar ve şarkılar
bu şehri terk edeli
Efkar demliyorum gözlerimde
yaşlarımı
yanağıma varmadan öldürüyorum
Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi
Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp
Seni içimden terk ediyorum
Ne unutacak kadar nefret ettin
Ne hatırlayacak kadar sevdin
Yıkık bir duvar kadar bile
Pişman değilsin biliyorum
Beni hep bulmamak için aradın
Yanıldığımdın
Yangınımdın
Yangındın
Sensizliğe yenilmek
Sana yenilmekten zor olsa da
Ardımda bir sürü belkiler bırakarak
Seni içimden terk ediyorum
Şimdi İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan
İki yarım kaldık
Tamamlayamadık bizi
Elinden tutamadık yalızlığımın
Saçlarımı da uzaklarına gömdün
İçimin mavisi senin okyanusundandı
Al geri veriyorum.
Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun
Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim
Sana bensizliği terk ediyorum
Yarime uzanmayan bütün dallar kırık demiştin
Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi
Ne tu af değil mi
İçimi acıtanda sendin
Acımı dindirecek olanda.
Ya öldür beni dedim
Ya da git benden.
İçi bulanık bir sevdanın ucunda
Seni kaybettim.
Aldırmadın aldırmalarıma
Bir gecede yakıp yarını
Şafaklara sattın ihanetini
Küllerime basanlar bile utandı yaptığından
İşte soluk bir ömrün son nefesi
Benden
İçimden
Terk ediyorum.
-
Gidiyorum buralardan,oralardan..
Senden , benden , olmamadığımız BİZ den..
Gidiyorum ..
Ellerinden , gözlerinden , sözlerinden..
Çıkıyor ruhum , yaralanmış bedenimden..
Gidiyorum işte son kez bende , senin gibi..
Bir elveda bile demeden..
GİDİYORUM VARLIĞIM OLAN ÜLKENDEN
-
Yıkık Kent Sevdası İşte Bitiyor...
Oysa sen dokunurken bu şehre şehir inlerdi.
Adımlarından anlardım gelişini
Bir çok insan yürüyor şimdi adımlarını sürüdüğün caddelerde
Ama hiçbiri senin yüzündeki tebessümü vermiyor
bu kez benim yüzüme
Şimdi gidişini herkes göz yaşlarımdan anlıyor.
Sen olmayınca hiç kimse olamıyor hiçbirşeyim
Eyleme dayalı göz yaşlarım akmaktalar bir bir
Dünyanın umurunda mısın?
Oysa ben seni dünyanın şahdamarı sanırdım.
Yıkılan kent sevdası işte burada biter
Yaşlı gözler elbet bir gün diner
Bir sevda kendini düne armağan eder.
Sayısız sevmelerim şimdi neye yarar
Ya da geç kalmış pişmanlıklarım
Yaram\az artık bana
Şimdi seni sonbahara sığdırıp tüm mevsimlerimi
yaza gebe bırakıyorum.
Sesi değince yüreğime başkalaşan adam!...
Hangi bahar hazır olursun aşkıma?
Bekleyim sırtımda bıçak gibi keskin duran soğuğumla
Yaşanmışlıklarını sen biriktir öyle gel!...
Ben yaşayamadıklarımla özlerim seni yine
Kin vurmaz yüzüme bilirsin
Bencillik nedir bilmem ben
Mart soğuğu değerken tenime
sen yaşa benim sahip olamadıklarımı
Yarınlar uzak değil biliyorum.
Ellerin arayacak beni zamansız
Biliyorum
Sesi değince yüreğime sevda yeminini özleten adam!...
Gideceksin biliyorum.
Gecikmedin gitmek için geldiğin kadar geç kalmadın yani
Bu kadavra aşkımın yüzüne bile bakmadan
Şehrimi enkaza teslim edip gittin
Güzel bakışlı masal yüzlü dev Kahraman!
Ne çok büyüttüm gözümde seni ve ne kadar çok büyüdüm gidişinle
Mevsimsiz bir yalnızlıkla sevdim seni
Sevdiğimden habersiz dolaşırken sen bu caddeleri
Kızıl nehirlerde boğulmamak için düşlerimi can simidi yaptım kendime
Sen benim tekdüze edilmiş masalımdın
Ben bir tek senin gözlerine kanardım.
Sen duymasan da ben söylerim kulaklarında çınlasın
Yaşıyorum hep sana kalıyorum
Ve ben hep seni özlüyorum
Duymadığın tek kelimeyi ödenmesi gecikmiş bir senet gibi
Haczedilmiş kıymetli düş gibi adrese teslim ediyorum
Borcumun bedeliyse bu sözler
İşte ödüyorum
SENİ SEVİYORUM...
-
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış
kendi yolumu çizdiğimde anladım.
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat okuyarak dinleyerek değil.
Bildiklerini bana neden anlatmadığını anladım.
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış.
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım.
Sevmek ile sevilmenin yolu önce kendini sevmekten geçermiş.
Neden kendine aşık olduğunu anladım.
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden.
Neden hiç ağlamadığını anladım.
Ağlayanı güldürebilmek ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş.
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım.
Ve sevilenle ağlayamıyor kaçıyorsan ondan çaresizliktenmiş.
Senin acın için odamda tek başıma hıçkırıklarla ağladığımda anladım.
Bir insanı herhangi biri kırabilir ama bir tek çok sevdiği acıtabilirmiş.
Çok acıttığında anladım.
Fakat hak edermiş sevilen onun için dökülen her bir damla gözyaşını.
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım.
Yalan söylememek değil gerçeği gizlememekmiş marifet.
Yüreğimi eline koyduğunda anladım.
Tek başına ayakta durabilecek kadar güçlüysen yanında tutanlar varmış.
Neden hiç yalnız kalmadığını anladım.
Ve Sana ihtiyacım var gel diyebilmekmiş güçlü olmak.
Sana gitme dediğimde anladım.
Biri sana git dediğinde, kalmak istiyorum diyebilmekmiş sevmek.
Bana git dediğinde anladım.
Dostun seni bir kez terk edermiş bin kez değil.
Aslında hep yanımda olduğunu bildiğimde anladım.
Ve bir kez terk etti mi seni affetmek çok zormuş
Ben de beni af etmediğini anladım.
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş her düştüğünde zırıl zırıl ağladığımda anladım.
Bana olan sevgin sahteymiş bunuda anladım.
Özür dilemek değil affet beni diye haykırmak istemekmiş, pişman olmakmış olmadığını da anladım.
Gerçekten pişman olduğumda anladım.
Affedemem çok geç demek gururdan başka bir şey değilmiş
hâlâ sevgi varsa içinde eğer.
Tutsak kalbimin kapılarını kırıp, içine baktığımda anladım.
Ve gurur kaybedenlerin acizlerin maskesiymiş,
sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış.
Yüreğinde sevgi bulamadığım da anladım.
Ölürcesine isteyen beklemez sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi.
Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım.
Sevgi emekmiş, emek ise vazgeçmeyecek kadar
ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş.
Bunu da anladım.
-
Ne işim var bu saatte burada
Belki gelirsin diye mi bekliyorum seni
Gelmeyeceğini bilerek beklemek sanki
Öleceğini bilerek kurşundan kaçmak gibi
O aaaalin soğuğunu hissetmek teninde
Son kez nefes almak istersin ya hani...
Gecenin ayazı çok soğuk
Gözyaşımsa beni ısıtmak istercesine sıcak-
Yanaklarımda izler oluşturmuş akan yaşlar
Hissediyorum geçtiği yerler hala ıslak
Ve ben gecenin dört buçuğunda ağlarken
Aklımda sen varsın yanımda da hayalin...
Zor bir karara vardım seni düşünerek
Ben vazgeçtim senden o güzel gözlerinden
Belki de üzdüm seni kırdım istemeden
Hem kendime hem de sana ağladım bu gece
-Ama hâlâ sende bana ait olan aşk denen tek hece.-
Ben senden vazgeçtim sen beni istemeyince...
-"Aşk Denen Tek Hece Hâlâ Sende
Her Ne Kadar Vazgeçtim Desem de..."-
-
yürek yangınlarımı bıraktım bir kenara.sildim gözyaşlarımı ve yalnızlığıma çekildim.kapattım kabuğumu üzerime.sade yalın ve yalnız hayatımda başbaşayım kendimle sevgimle ve sevdiğimle.ama sade ve sadece kendimle başbaşayım...
buhranları gecelerin ve zifir karanlığın içinden çekip çıkarmaya çalışıyorum hayallerimi.hatırladığım güzelliğinle kapayıp gözlerimi seni görüyorum film şeridi gibi.kasvetli bir sabaha nasıl açıyorsam gözlerimi gülücükler içerisinde,işte öyle seyrediyorum seni hayalimde...öylece,baştan başa uzanmış bir sahil şeridi koyuluğunda gözlerim ve buğusunda hayalin,silinmiyor.......
ne kadar ah etsende bana ne kadar lanette okusan burdayım...hayalim belki seninle belkide sadece hayalinde,ama ben burdayım...
yoklukla varlık arasında sırat köprüsü üzerinde,Leyla yla Mecnun un bulunduğu yerdeyim...
ne anlaşılır ne uzlaşılır bir yolculukta tek başımayım...
soğuk gecelerin AYAZ ında kömür karası gözlerinin hapsinde saçlarının esintisindeyim...kokunla bir olmuş hüzne dalmış yüreğim...iki damla yaş süzülür gözlerimden hayalinin üzerine.canlanır belki hayalin diye,ama nafile...
"Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı is...
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz"
ne güzel söylemiş şair....
şimdi çal kömür karası gözlerini başkalarına.ve yangınlarını yak başkaları için.yüreğindeki yerimi boşalt sevgili,boşalt ki yelkenlerin rahat açılsın...
sil göz yaşlarını bu gece son kez,ve son kez lanet oku hayata ve bana...
...ayaz...
-
Gecenin yükseğine yuva yapmış kuşlar
Mor bakışlı dağlar yapayalnız şimdi
Adam kanatlarına sokulmuş hüznün
Gökyüzü gecenin ağaçlarına tutunmuş.
Mırıltılı bir rüzgâr kayıyor buzlardan
Kaygılı bir düşünüş kavuşma turunda
Bulutlar silkeliyor toprağın düşünü
Ufukta bir gemi sonsuzluğa gidiyor.
Sessizlik iz sürüyor damarını arıyor kök
Sürgün düşüncede kadın uykuda ürperti
Avını gözetliyor yarasa kanatlar hamleli
Yağamadı beklenen o yağmurlar gecikti.
Tortulu bir sancıya ellerini vermiş adam
Özlemin zıt düşünüşüyle vedalaşamadan
Sevginin dama taşlarına kurulmuş kadın
Şah mat bir gecenin tam ortasında şaşkın.
Koyu bir düşünüşle delişmen günler kapıda
Hasretin kanatlarıyla uçup gitmeli uzaklara
Sarılmalı öpmeli tutuşan bir yürekle aşkla
Dokunmalı sevdaya doğmamış onca sabahta.
-
Gün geceye döndüğünde seninle olmak öyle güzel ki. Bütün bir gece seninle aynı havayı solumak dinlediğim şarkılarda seni bulmak. Gündüzümde insanlar mücadele kavgalar çirkinlikler var belki ama gecemde sadece sen ve ben… Belki bu yüzden geceyi sevişim. Sadece sana ait gecelerim tıpkı kalbim gibi...
Dün gece yine uzandı elim telefondaki tuşlara. “Aradığınız numara kullanılmamaktadır” Gülümsedim ve iletilemeyeceğini bile bile defalarca mesaj gönderdim. Her “iletilemedi” raporunda sanki “Buda geçecek. Geçecek değil mi Can’ım?” cevabını okudum…
Aradım seni. “Ulaşılmaz” olduğunu bile bile aradım seni. “Ulaşılır” olsaydın keşke. Keşke biraz daha çok gülebilseydik yaşamın bize yaptıklarına. Keşke “Sen” yine yanımda olabilseydin. Keşke şu iç çekmeler olmasaydı. Acı olmasaydı keşke… Keşke… Keşke… “Keşke” kelimesini bilmese öğrenmeseydik.
Hayata tek bağımdı aşkın… Gelirdim yanına sokulurdum… Tüm dertlerden kederlerden uzaklaşırdım gözbebeklerinde kendimi gördüğümde… Nerden bilebilirdim ki bir gün o gözlerde kaybolacağımı… Umutlarımın hayallerimin sevgimin beklentilerimin inançlarımın yok olacağını… Nerden bilebilirdim ki; o seyretmeye doyamadığım gözlerinde ölümün beni beklediğini…
Oysa ben ayrılığı hiç düşünmezdim. Aklıma gelmezdi sensiz sabahlamak. Sen varken fark etmezdim mevsimlerin döndüğünü. Meğer ellerime kar yağabilir gözlerime bulutlar değebilirmiş. Sen benim mucizemdin. İşte o mucizeye dokunmak aslında seni sonsuza dek kaybetmekmiş. Bunu da öğrendim...
Aradım seni Can’ım. Ulaşılmaz olduğunu bile bile aradım. Seni henüz özlemiş de değilim yanlış anlama beni. Ne zaman özlerim bilmiyorum. Hâlâ benimlesin ve hâlâ gecelerim senin; tıpkı kalbim gibi….
-
Yaşam bir mehtaba bakıştır seyrediştir,
Uzaktan geçip gidenleri
Bir haykırıştır ya da ya da yakarıştır
Acımasızlıklara ben buradayım demektir sessizce
Yada çığlıklarla ,
Sen seç ben sesimi duyurmak isterim yer ve göklere
Yaşam bir terk ediştir geçip giden zamanı sensizliktir ya da ne bileyim umutsuzluktur
Senden kopunca her şeyin bitmesidir belki bir kelime son sözdür
Elveda diyerek ayrılmaktır
Geçip giden güzel günlerden
Ve onlara anı diye bakabilmektir
Ben hep vapurları seyretmek isterim onunla gidenleri
Gidenlerin nasıl hoşça kal demelerini tatmak isterim yüzündeki tebessümlerle ,
Ve kalanların onlara nasıl hüzünlü bakışlarla güle güle deyişlerini
Ben hep gitmek isterim ne bileyim
Kalınca ben bomboş oluyorum bir yerim yarım kalıyor çaresiz koşsam arkasından
Kalır mı dersin ama yaşam işte durmaz ki yerinde ilerlemesi gerekir saat yönünde
Neyse ya da izlemek isterim vapur kenarlarındaki martıların nasıl nasıl küçücük
Tanelerle ayakta kalışlarını ve
Şükretmek isterim avuçlarımı açıp o an Allaha verdiği rızıklara ,yaratıldığıma
Yaşam özlemektir tek kelime ile belki de bitiş yada devam gibi vazgeçmek yada savaşmak
Gibi
Evet evet savaşmak mesela gerçekler için yaşam için yaşamak için savaşmak
Ne bileyim işte özlüyorum ya seni diyorum özlem diye
Ne bileyim sen gelince aklıma anılar tazeleniyor duygulanıyorum ya azıcık
Diyorum hüzün diye
Mutluyum ben aslında yaşamaktan
Her bitiş bir başlangıçlıktır diyenlerin arkasındayım her zaman ve onları en önce alkış edenlerdenim
Evet biliyorum. yeniliyorum hep ona. Ama doymuyorum, ben kaybetmeye
Doymak da yetmiyor bazen hep aç kalmak gerekiyor
Aç kalınca kazandırıyor yada öğretiyor gerçekleri ..
Türk dilinde tecrübe oluyor işte
Gözyaşı ,bazen yaşam dediğim artık onu sen seç
Mutluluktan olmasını isterim ben
Ve seninde mutlu olmanı isterim hep
Hani sen içimdesin ya göremesem de duyamasam da hissedemesem de ellerini
Her şeyin kazanma yolunu bulup senin için yenik kalsam da hep kaybetsem de hayatta seni
Yaşam denince sen geliyorsun yine de aklıma
Mutluluk göz yaşı özlem yitiş başlangıç son devam ayrılık kavuşma vs vs vs
Evet evet ve tekrar evet son söz son kelime …….
YAŞAM =SEN
-
Korkmuyorsun
Martılar diziyorsun
ucuz sokaktaki su birikintilerine...
Büyük vadilerin var senin...
Her mısranın sonundan geçiriyorsun
Üç noktalar uygun değil sana
sen vir-gül müptelasısın
Ağır ünlem-ler yüklenmişsin!!!
Herdaim o yağız incede
Sınırları eriterek varıyoruz yeşil-liğe
Herkes ol..!
hiçkimse çook
Sende kalanı iyi sakla
Dik yamaçlarından çarpan esmer teni
S e n
esmer seversin
Ve esmer yanlızlıklar adamısın
Seninde değdi mi şiir yüreğine...
-
Yüreğimin ucuna geldin yine
Dilimin ucuna gelir gibi..
Aklım seni sileli çok oldu
Arada bir yokluğun yokluyor işte
Anlık bir acıyla yüreğimin ucuna değip geçiyorsun.
Canımı eskisi gibi yakmıyorsun
Yakamıyorsun...
Bir zamanlar yaşandı ama bitmemeli derken
Bitti diyebiliyorum artık
İlk defa zaman merhem oldu yarama
İlk defa adın dilime düştüğünde elimi yüreğime koyup
Ağlamıyorum...
“beni unut” dediğinde
Yana yakıla ağlamış
“bu onun için son ağlayışım” demiştim kendime
O günden sonra tek bir damla bile akmadı gözümden
Çünkü;
O gün düşmüştün gözümden
Benim kitabımda değen için ağlanırdı
Değen için can yanardı..
*Biliyor musun
Şiirlerim bile sensizliğe alıştı
Aylardan sonra ilk defa senin için yanyana geliyor heceler..
Oysa ki bir zamanlar savaşırdı yüreğimdeki tüm harfler
Adınla varolan senli cümleler kurmak için
Şimdi zoraki bir tebessümle kağıda dökülüyorlar
Bir daha senin için biraraya gelirler mi bilmem
Bilmek de istemem...
-
Bir sabah daha doğdu
Ayrılık menşeili gözlerime.
Sokakta cansız yatan bir kedi.
Düşünüyorum…
Kedi mi öldü ben mi yaşamıyorum?
Bugün berrak bir bulut geçse de başımdan
Yorgun bir kahır çıkıyor anlamsız telaşımdan.
Yürüyorum…
Bilinmez sokak uçlarından.
Kaldırımlarda ayak izlerine bakıyorum.
Gözlerimi ustura gibi kesen çizgilere hep yarım basıyorum.
Turuncu bir can sıkıntısı çöküyor yüreğime.
Yansımıyorsun artık cakalı ışıklar altında.
Gün akşam oldu
Sen…
Yoksun sana benzettiğim kadınlarda.
Ve adın geçmiyor
Eşkâl-i asılan levhalarda…
Arada su sesi gibi gel diyordum.
Tenime bastığım sis gibi
Gökkubbeye sığınan yıldızlar gibi
Adını bilmediğim sevdalar gibi
Gel…
İstersen ihanet gibi…..
Şu arabesk duman
Şu lümpen isyanım olmasa…
Denk düşmezdi başımdan başına esen yarasa…
Bak yine mavi kenarlıklarda buldum kendimi.
Dalga dalga soluklanıyorum dalgaları.
Rüzgarımı kesiyor
Heybetine yandığım alçak dağlar.
Bazen bir falezin üstünde
Raks ediyor bedenim yaşamın kıyısında.
Her saniyemde bir sen gidiyor hicranımdan.
Sen eksildikçe..
Ben vuruluyorum şakaklarımdan…
Bir kez daha denemek istiyorum
Sen olmayan şiirler yazmak istiyor sabrım.
Oysa…
Her sayfamda sen çıkıyorsun
Her dizede isyanım kadar artıyorsun.
Sen çoğalıyorsun.
Sen artıyorsun.
Ben…
Santim santim azalıyorum.
Tükenişlerime ilham
Sevecenliğimin katili oluyorsun…
Ne varsa sevdadan yana artık
Aşağılık bir sonuca yoruyorum.
Araflarımdan merdiven yapıyorum.
Keskin barut gibi kokuyorum…
Şimdi…
Kahverengi bir bunalım taşıyorum
Şimdi…
Tüm renklerimi kırmızıya boyuyorum.
Ve bu aşkın künyesine
İntihar yazıyorum….
-
Acılar büyütülerek unutulur sevdiğim
Yüzünden kopunca bir buzul çığlık
Ellerin buz tutmuş iki yarım şarkı olur
Ve ben yoksulluk kokulu bir gidiş bırakırım sana
Beni adresime sorsun esmer bakışların
Dönsen de bulamazsın nasılsa gitsen de
Kentlerden sakındığım bekçi duruşlarımı ara
Emaresi boldur sokakların
Sol omuz başımdaki kokundan yakalanırım
Sokul ki geceme avuçların ıslanmasın
Saat başlarını beş geçer yelkovanın
Senle zamansızım amansızım
Senle büyük susarım
Kendime yenilirim her kavgada
Sonra koca ağız bir çocuk olurum
Bütün trabzanlardan kayarım
Bütün köprülerden sarkarım
Yüzüm kente sürülür
İçime sesin kaçar
Ben seni ağlarım
Alışmak ölümdür
Sanki hiç ölmedik
Tanrının göğsümüze taktığı bir nişandır ölüm
Teneşirlere yatırılıyor şimdi ellerim
Sana uzanmaktan yargılıyım
Hırçın bir iklimin sır girdabısın
Seni anlamak kendine çelmeler takmaktır
Ve kendini affetmesidir her seferinde
(bazen beni affedebiliyorum İstanbul)
Zehir yüklü bir mektup var
Dalga kıranlarımda parçalı bulutlu durur
Sana kent şiirleri biriktirdiğim bir gecede
Çok eşli bir yağmur başlar
Kentin en dövüşçü çocukları ağlar
Bilirim dışarıda yağmur varsa
Sen içinde ağlıyorsundur
Ağlama ki gülmesinler bize
Bak sen seviyorsun diye var sonbahar
Her mevsim gelişine söz veriyor
Saçlarına fısıldıyor
Saçlarına
Bana bir pencere bile açmadığın saçlarına
Sensizliğe alışmak bir bozgun ağırlamaktır içinde biliyorum
Örtülerine unutma beni çiçekleri takıyorum
Şimdi yaşama hakkım sana
Gel de yağmurumdan iç
Seni seviyorum
-
Aslında hepimiz sade bir hayatı yaşamayı tercih ettik ta ki arada yüreğimizin beynimize
intiharlara itmeden önce değil mi?
Hepimizin dili yanmıştı bir kere kime dokunsak bin ah işitiyorduk bu dertten.
Ama hiç kimse korkmamıştı yaşarken bittiğinde elimizde avucumuzda hiçbir şey
kalmadığında yalnızlığın tadını tekrar tattığımızda görmüştük asıl yaşadıklarımızı şarkılara
sığınmıştık o zamanlarda sigaranın dumanını takip etmiştik belki uykumuz gelene kadar
yada en olmadık yerde biramızı yudumlarken gelmişti aklımıza ama en sonunda buz gibi
yatağa girdiğimizde yastığa başımızı koyduğumuzda yastığımız toplamıştı gözyaşlarımızı
hıçkırıklarımız duvar köşelerinde yankılanırken salya sümük yorgana sarılmıştık.
Hiçbir dostumuzun bundan haberi yoktu bu gecelerden.
Sebebi neydi biz miydik evet galiba bizlerdik çünkü sevdiğimizi inkar etmedik hiçbir zaman
eğer seviyorsak sonuna kadar yaşayacaktık sevmeyi hatta o kadar çok sevecektik ki
sonunda ayrılığı ellerimizle işleyecektik güzel hayallerimize, sonra bir gecede bitirecektik
her şeyi sabah yataktan kalktığımızda bitti diye düşünerek.
Ama yanılıyorduk çünkü beynimiz bir kere daha yenik düşmüştü yüreğimize,
yüreğimizde ki derde.
Söz konusu olan sevdiğimizse ateşe bile atardık kendimizi dedim ya seviyorduk bir kere
sonucu ne olursa olsun sevmeye devam edecektik; ta ki başka bir liman bulana kadar.
O limanda da geçmişte yaşadığımız ağır acıları bırakana kadar yaşayacaktık sevmeyi;
sonra usul usul o limandan aldığımız acıları yükleyip gözyaşlarımızın yağmurlu fırtınalarına
dönüştüğü yalnızlık okyanuslarına yola çıkacaktık şairin dediği gibi:
Artik demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,
Biçare gönüller!
Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatin ne de son matemidir bu.
(Yahya KEMAL -sessiz gemi) Hiç birimiz dönmemiştik geriye; var mıydı yok muydu yaşadık
mı yaşamadık mı, sevdik mi yoksa sevildik mi diye bakmamıştık geriye.
Gurur vardı işin içinde onurumuz vardı işin içinde tükürdük mü yalamak olmazdı ?
Halbuki her gün aynaya gözlerimizin içine baktığımız da binlerce lanet yağdırmıştık
sebeb olduklarımıza kimdi peki sebeb olduklarımız hiç düşündük mü bizim hayatımızda ki
yeri neresi idi ne kadar kapsıyordu hayatımızı ya da verdiğimiz değer ne kadardı düşündük
mü bunları HAYIR lanet olası gururumuz vardı bizim; bizleri onurlandıran kral olmuştu iki
omzumuza dokunarak şövalye yapacaktı bizi sonra göğsümüzü gere gere yürümeye
başlayacaktık gündüzleri.
Ta ki gözlerimizden uykularımız kaçana kadar lanet olası gecelerde tek başımıza kaldığımız
da sessizliğin sesini duyana kadar…
O zamanlarda gözlerimizi sımsıkı kapatıp kurduğumuz hayalleri yıkmaya çalıştık;
umutlarımızı unutmaya çalıştık var gücümüzle, en kötüsü de belki birlikte geçirdiğimiz
zamanda yaşadıklarımızı yakmaya çalışırken gözyaşlarımızın buna engel olmasıydı di mi.
Çok acılar çekmiştik böyle gecelerde canımız yanmıştı saatlerce ama hiçbir zaman
uslanmayacaktı insanoğlu çünkü yaradılışımızla oluşmuştu aşk denilen dert tek bir yararı
vardı beklide yalnızlığımızın en iyi ilacı olmuştu ama yararı kadar zararı da vardı
sonrasında…koskoca yalnızlığım kaldı boşluğumda...
-
Gün ışığı çilemeye başladı başucunda
Denizler bir mavilik edindi günden
Seher yeline uyup kuşlar yerinden uçtu
Bu türküyü dinlemeyecek misin?
Hadi uyan
Aydınlığa çık da çil gözlerin ışısın
İlkyazlar sıcağı biriksin yüreğine
Yoksul olsan da uyan
Garip olsan da uyan
Madem ki güzelsin,güzeli yaşatmak için
Madem ki iyisin,iyiyi yaşatmak için
Madem ki umutlusun,umudu yaşatmak için
Hadi uyan
Denizi dinle, yaşamak desin
Toprağı dinle,barışmak desin
Gögü dinle,sevişmek desin
Bir plak konmuş gibi gramofona
İşte aşk,işte özlem,işte savaşmak gücü
Uyan diyor uyansana
Hadi uyan
Sevdiğim uyan
Ne olur uyan !
-
Bazen dur demek yetmez
Gidenin ardından
Giden mecbursa gitmeye
Ve ben mecbursam kalmaya
Ve hiçbir söz yetmez gideni durdurmaya
Gitmesini istemeden gönderdiklerin
Ve gel desende getiremediklerin
Olmadan mecbur kalırsın yaşamaya
Hayatın temel kuralıdır belki ama
Her şeye rağmen seven bırakmayan
-
Senden Ayrılmak Degilde Ne Zoruma Gidiyor Biliyormsun .
Benden Sonra Lanet oLası eLini Kim tutacak Kim Sevecek Kim Saracak Seni.
Ne Zoruma Gidiyor Biliyormsun .
Senden Ayrılmak Degilde O öPüp Koklayamadığım Kıyamadıgım Saclarını Kim eLLiyecek.
Benim Zoruma Ne Gidiyor BiLiyormusun
Senden Ayrılmak DeğiLde Sana Doya Doya Seni SEviyorum Diyemedim ya Sana Kim Seviyorum Diyecek Benim Zoruma Bu Gidiyor.
Kim Tuta BiLir Senin eLini Kim Sara BiLir Senin boşlukta oLan Yerini.
Aklıma Geliyor İlk Tanıştığımız Gün Geliyor.
HatırLıyormusun iLk Seni Seviyorum Dediğimi.
İlk Sen Kır çiçeği Dediğim Hatırlıyormusun.
Ne Zoruma Gidiyor Biliyormsun
Zamanı Geçmişe Döndüremiyorum ya.
Zamanı Geri Çeviremiyorum ya.
Yanıyor Yüreğim .
Ne Zoruma Gidiyor Biliyormsun .
DünyaLArı Verdim DünyaLarı Yıktım.
Sana Varya Ömrümü Verdim.
Ne Zoruma Gidiyor Biliyormsun.
Anlamadın AnLayamadınya Beni.
Ne ALLaha Ne Kedere İsyan ettim Şimdiye Kadar.
Ne Sana Ne Sana oLan Sevgime Söz Gecirdim.
Ne Zoruma Gidiyor Biliyormsun.
AğLarken Beni GörmeLiydin Senin iÇin Defalarca Kendimi Yıprattıgımı Senin İçin Varya Canımı.
Tek Kalemde Vereceğimi alıyamadınya.
Ne Zoruma Gidiyor Biliyormsun.
Seninle Bir Yatakta Sana Sarılıp Doya Doya öPmeyi.
Sana Seni Seviyorum Demeyi Sana Canımsın Diye İnLemeyi Söyleyemedim ya.
Laan Bir Kez Ya Birkezz Gururunu AyakLArının ALtına aLsaydın Birkere Bana İnansaydın.
Ben Aşkta Gururu BiLmezdim Sen Severdin Sen Bana Kıyamazdın .
Ne Zoruma Gidiyor Biliyormsun.
Bana Canım Demeni öZLedim.
Bana Senin İçin öLürüm Demeni Özledim.
Bana Varya Kızarken O BakışLArını özledim .
Bana O NinniLer Anlatmanı Bana Ninni Smylemeni Özledim.
Zoruma Gidiyor Sen BiliyorMusun.
Hatırlıyormusun Bigün Bana Ne Demiştin.
DünyaLArı Yıkarım Senin iÇin .
Senin İçin DağLArı Delerim.
Sen iste Annemi Babamı Saymaz Yine Gelirim Demiştin.
Ne Zoruma Gidiyor Biliyormsun.
Sen Gelemedinya Sen Benim Olamadınya.
Sen Canını Canana Veremedinya.Zoruma Gidiyor.
Kır çiçeğim.
Sen Benim olamadınya.
Bak Zaman Ne Çabuk Geçiyor Ne Sen varsın Ne Ben.
Zaman Varya ÖyLe Bir Geçiyorki.
Zoruma Gidiyor Sen Biliyormsun.
Seni unutamadığım.
Sen Allahadamı İnanmıyorsun.
Ne Zoruma Gidiyor Biliyormsun.
Seni Cok özledim.
Seni Seviyorum Diyemedimya Yanıyorum.
Zoruma Gidiyor Yanıyorum.
Be Kır çiçeğim Yanıyorum.
-
Yine kış geldi yüreğime
Üşüyorum
Bir kar tanesi olurum bazı
Bazı bir yağmur damlası
Yanaklarımı ıslatan benim
Her gece bin defa ben düşüyorum.
Seninle bahardı mevsimi yüreğimin
Seninle rengarenk çiçekler açardı
Beyaz kuzular melerdi annelerinin ardından
Kara kara gözleri vardı
Koşar, oynar
Hayata bir garip neşeyle bakarlardı.
Kuşlar mutluydu
Her şafak sarılıp goncalarına
Gülümseyen bir güne uyanırdı
Ayrılığın yasaklandığı bir mevsimdi bu
En uzun yol bir adım kadardı.
Ve ben gülümserdim
Sen gülümserdin
Mevsim gülümserdi derinlerimizde
Avuçlarımız yapışır
Azalmayan bir sıcaklık taşırdık ellerimizde
Ah! Ah! Kutuplardan kurtulamadım şimdi
Kan rengine büründü ızdırap gözlerimde
Titriyorum
Hangi uzun yol esir aldı gönlünü
Döner misin bilmiyorum
Geceler çok uzun
Geceler çok karanlık
Yürek mevsimim hâlâ kış
Ben üşüyorum
-
Sen varya kızım sen sevmesini bilmeyen,
Aşk için hiç değmeyen birisin.
Aynı zamanda zır delinin birisin
Adını kalbime aşkla yazmıştım
Güzel bir hayali gerçek sanmıştım
Senin sevgine nasılda kanmıştım
Seni sevdiğim için ÖZÜR DİLERİM…
Aşkından karşılık beklemek suçmuş
Şu vefasız dünyada neler yokmuş
Senin beni sevmeye niyetin yokmuş.
Seni sevdiğim için ÖZÜR DİLERİM…
İntikamım çok acıdır
Yapmayan yalancıdır
Söyle bu kaçıncıdır… senin bana yaptıkların
Her şeyin bir sırası var
Sıra bana gelecek
Unutma ki şunu zalim son gülen iyi gülecek
Yaptığın yanına kalmayacak
Bir kıyamet kopacak
Kulağını aç iyi dinle zalim…
Seninle hesabım var intikamım alınacak…
Sen… her zil çaldığında omudur diye kapıyı açtın mı?
Sen her telefon çaldığında
Omudur diye telefonu kaldırdın mı?
Sen sokağımızdan geçerken
Hiç gözlerinle beni aradın mı ?
Bunları sen yaşamadın… sen bilemezsin..
bunları ben yaşadım…
BEN BİLİRİM ALLAHSIZ
BEN BİLİRİM KİTAPSIZ
Senin sevgin hiç yaşamadan bittimi?
Senin güllerin açmadan kırılıp koparıldı mı?
Senin aciz bedenin hiç bu dünyada yandı mı?
Bunları ben yaşadım ben bilirim ALLAHSIZ… ALLAHSIZ…
Sen hiç ardı ardına sigara yaktın mı ?
Sen hiç sabaha kadar ağladın mı ?
Sen hiç severken aldatıldın mı ?
Bunları ben yaşadım sen yaşamadın…
SEN BİLEMEZSİN ALLAHSIZ…
BİLEMEZSİN KİTAPSIZ…
Sen her gördüğünü bana benzettin mi ?
Peki, sen bana değil…bir başkasına seni seviyorum dedin mi?
Sen diyemezsin be gülüm… sen sevemezsin…
Bunları sen yaşamadın… sen bilemezsin
BUNLARI BEN YAŞADIM… BEN BİLİRİM ALLAHSIZ… KİTAPSIZ…
Sen hiç doğduğuna pişman oldun mu ?
Sen içki sarhoşu değil... sevgi sarhoşu oldun mu ?
Sen hiçbir kula kul oldun mu?
Bunları sen yaşamadın… sen bilemezsin…
BUNLARI BEN YAŞADIM BEN BİLİRİM ALLAHSIZ…
BEN BİLİRİM…
Sen meyhaneleri kendine ev yaptın mı ?
Sen Allah var bir başkasına taptın mı?
Sen içip de bir sokak köşelerinde yattın mı?
Bunların sen yaşamadın sen bilemezsin…
BUNLARI BEN YAŞADIM BEN BİLİRİM ALLAHSIZ…
BEN BİLİRİM KİTAPSIZ…
Sen hiç insanlığını bir insana sattın mı ?
Sen hiç kendini bilerek ateşe attın mı?
Sen yıllarca bir sevgi uğruna yıpratıldın mı ?
Bunları sen yaşamadın… sen bilemezsin…
BUNLARI BEN YAŞADIM BEN ALLAHSIZ … ALLAHSIZ…
Sen hiç feleğin ağır sillesiyle karşılaştın mı?
Senin gözyaşların hiç yağmur olup sele karıştı mı ?
Senin zavallı gönlün ve taş kalbin acı çekmeye alıştı mı ?
Bunları sen yaşamadın sen bilemezsin…
BUNLARI BEN YAŞADIM BEN BİLİRİM ALLAHSIZ…
BEN BİLİRİM…
Sen hiç çıkılmaz kuyuya atıldın mı?
Sen hiç ıssız ve karanlık bir oda da yalnız kaldın mı?
Sen hiç bitmeyen bir sevgiyle yandın mı?
Bunları sen yaşamadın sen bilemezsin…
BUNLARI BEN YAŞADIM BEN BİLİRİM ALLAHSIZ…
BEN BİLİRİM…
Senin umutların ve hayallerin hiç başlamadan bittimi?
Sen unutmak için doğduğun ve yaşadığın yerden gittin mi?
Sen doğruyu sevmedin ki utanasın zalim
Bunları sen yaşamadın sen bilemezsin
BUNLARI BEN YAŞADIM BEN BİLİRİM ALLAHSIZ…
BEN BİLİRİM KİTAPSIZ…
Sen hiç duvarlara seni seviyorum diye yazdın mı?
Sen hiç kendine söz verdin mi?
Bu sevda bitmeyecek diye.
Sen hiç Allahın a dualar ettin mi?
Sevdiğimi bana kavuştur diye.
Bunları sen yaşamadın ulan sen bilemezsin…
BUNLARI BEN YASen hiç isyan ettin mi Allaha
Neden yarattın… neden yaşatmıyorsun diye
Sen hiç azraile meydan okudunmu ULAN… BEN BİLİRİM ALLAHSIZ BEN BİLİRİM…BEN BİLİRİM…
Sen benim canımı alamazsın diye…
Sen hiç kaderine küstün mü?
Ben kaybettim sen kazanıyorsun diye…
BUNLARI SEN YAŞAMADIN SEN BİLEMEZSİN…
BUNLARI BEN YAŞADIM BEN BİLİRİM ALLAHSIZ BEN BİLİRİM KİTAPSIZ… BEN BİLİRİM…
-
Hiç istemedim bu gecelerin kapısından tekrar içeriye girmeyi.
O yüzden anahtarını atmıştım denizlere hangi balık yemiştir diye düşünürdüm
Ama olmadı öyle bir gün geldi o anahtar kıyıya vurdu tam oturduğum yere
dibime kadar getirdi dalgalar onu.
Almakla almamak arasında terettütteydim ellerim titredi çünkü o kabuslara
o uykusuzluğun karanlıklarına girecek gücüm yoktu.
Belirsizlik kendiliğinden sürüklenmeye başlamıştım kimbilir ruhumdu
özleyen belki o heyecanları o girdaplarda batıp çıkmalarımdı.
Nasıl bir duygu ırmağıydı önümde akan ona kapılmamı sağlaya ninçe hesaplara
bile vakit bulamadan daldığım o sularda boğulmaya hazırmıydım.
Değildim.
Değildim de neden tekrar gecelerin koynuna girmeye çalıştım o gecenin karanlık koyunların
ateşten yatak olduğunu bilerek nasıl uzanıp sokulmaları göze aldım nasıl bir
damla suyu bulamayacağımı bile bile korlara uzandım.
Geceler benim yaşamaya sırtlanmaya gayretimin olmadığı
aşktır benim aşkımın tanımıdır o geceler.
Ben sevdim o kabuslu geceyi o canımı yakan iki kelimeyi öyle sevdim ki
dalgalara minnettardım artık kara kilitler oldu sebebim geceleri yaşamaya.
Hesapsız kitapsızdım artık sadece yıldızların vardır seni aydınlatan
sana istediğin tüm parlaklığı sunan yıldızlar
her yer ışıl ışıldır artık.
Gece sana yazılmıştır sen geceye ne güzel ne mutlusundur diye düşünürsün.
O kadar parıltılar arasında gözlerin kamaşır
yaşayacaklarını seçemezsin gölge gibi gelip geçerler önünden.
Hangi gönül gözü düşünür görmek ister o yıldızının
bir gün kayıp gideceğini gökyüzünden.
Ben hiç istemedim tekrar yaşamayı o kara geceleri artık sonsuzluğa
kadar anahtarımı bu sefer okyanuslara attım.
Ve bir tanem bundan böyle bu geceyi ve tüm gecelerimi
Ben Sana Yazacam.
-
Gün ışığına söyle
Boğamaz içimin karanlığını
Hep yağmurun sesine karışır
Hüzün dolu bir şarkı.
Ve hep bir şeyler eksik kalır
Sende ben
Bende sen.
Umutsuzca özleriz birbirimizi.
Gün ışığına söyle
Gökyüzü çılgın mavileri de bilir.
Atamadıkça birbirimizi yüreğimizden
Ve vurdukça yüreğimiz birbirimizi
Sokakları sarmışken yağmur bulutları
O çılgın bir mavi yüreğimizde dururken
Gülüşlerim çok uzaklarda kalır.
İçimdeki tamtamlar ayrılık çığlıkları atar
Ama bu hayattan çalınmış zamanlar.
Bizi yine ayıramazlar.
Gün ışığına söyle
Vedalar kavuşmak içindir
Bir yanılgı
Bir saçmalık
Bir pişmanlık değil
Bu bir sevgi
Belki ölümsüz de değil.
Her şeyimizi kaybettiğimiz bu hayatta.
Hep bir şeyler eksik kalacak bil.
Bende sen
Sende ben.
Bu yaşadığımız dayanılmaz hasret
Ayrılık değil.
-
Kana susamış katil senden almıştı gücünü
Sendin gülü bir damla yağmura hasret koyan
Şimşekleri bile korkuturdu gözlerin
Yollarda beklenen yolcu sendin
Sızıma eş sızı senden geldi
Kuruyan her yaprak sana dökülürdü
Sesin ölü çığlığı gibi kulakları delerdi
Ayın her akşam çizdiği senin yüzündü
Yüreğime açılan bütün kapıları sürgüleyen sendin
Ve sendin suya yazılmış bir ömrün susuz yüreği
Umuda atılan her adım sana çıkardı
Sanaydı bütün hicretlerim
Bütün enlerim senin yüreğine sığdırılmıştı
Vuslat uğrunda göz çürütmekle mümkünken
Sendin gurbetin izbe yüklü odalarına aydınlık
Ellerindi mutluluğa uzatılan bir köprü
Gözlerindi geceye yazılmış en güzel şiir
Yangınlardan arda kalan kül iken yüreğim
Sendin yüreğimin sönmüş külünü alevlendiren
Kirpiklerden süzülen her damla sana akıtılmıştı
Sanaydı bütün dualar bütün haykırışlar
Ey Yüreğime korları düşüren imkansızlar imkansızı
Ey Dertlerimin dert süreği
Anla artık sendin sensin sen olacaksın.
-
yanımdasın biliyorum
Mum ışığımın zerafetinde
ağlayan yalnızlığımsın yine bu gece
Dur gitme bekle
Eriyip gidemezsin beni bırakıp.
Mum biter gece söner ama
korkarım beceremem
karanlıkta şiir yazmayı sana.
Sen hep burdasın
odamdasın biliyorum
Olur ya sıkılırsan eğer
git gez de gel biraz ama
dön ne olur yine yanıma.
Korkarım
ağlamayı beceremem karanlıkta.
Burdasın biliyorum
Ama ben seni bulamıyorum
bulamıyorum!
Kaybolan yüreğimle beraber
bu gece de yine inatla
seni arıyorum.
-
Günler güz yaprakları gibi birer birer dökülürken ayaklarımın dibine
ben her gece karanlığa dikip gözlerimi senin aydınlığını bekledim.
Sen yoktun.
Evlerin duvarları birer birer üzerime yıkıldı.
Her bir hücremin acısını ta yüreğimde hissederken
beni enkazın altından çekip alacak elini aradım.
Sen yoktun.
-
Özlem şarkılarını ezberledim.
Kimini bağıra bağıra
kimini fısıltıyla söyledim.
Karanlığa haykırdım hasretimi.
Sesimi duyacaksın diye bekledim.
Sen yoktun.
Senden gelecek bir tek haberi bekledim.
Saatler asırlar gibi geldi geçmedi.
Çalan her telefonu yüreğimin deli bir çağlayana dönen
atışlarıyla açtım.
Senden başka duyduğum her seste hep aynı
hayal kırıklığını yaşadım.
Onlar beni duymak istiyordu bense seni.
Sen yoktun.
-
Her istasyon her otogar adresim oldu.
Bir trenden inersin sandım.
Otobüslerdeki her yolcuya sensin diye baktım.
Ya da yolculuklara vurdum kendimi.
Kimsenin uğramadığı köylere adı duyulmamış
kasabalara gittim.
Senden bir iz aradım.
Sen yoktun.
Denizin sonsuz maviliğine umut bağladım.
Kıyılarda tükettim bekleyişlerimi.
Hep sensiz gemiler geçti limanlardan.
Ben gemicilerin hasret türkülerine eşlik ettim.
Sen yoktun...
Gözümden bir tek damla yaş akmadı.
Onlar sana aitti sana
kalmalıydı.
Kimselere söyleyemedim acılarımı bekleyişimin
öyküsünü kimselere anlatamadım.
-
Nice fırtınalar koptu yüreğimde.
Dalgalar dövdü hayallerimi.
Sığınacak bir liman yaslanacak bir omuz aradım.
İçimi dökecek bir insan aradım.
Sen yoktun.
Her gece ay paramparça oldu.
Her gece yıldızlar birer birer düştü sokaklara.
Yıldızları saçına takıp gelmeni bekledim.
Ayı avucunda bana getirmeni bekledim.
Ve bir güneş gibi doğup
aydınlatmanı bekledim bu kapkara dünyamı.
Ama sen yoktun.
-
Bir rüzgar gibi geçti ellerinde gençliğim
Bir ömrüm daha olsaydı ah uğruna vermez miydim
Eski bir yalandı o aşk denilen masaldı
Hiç çıkmıyor aklımdan hiç
Haziran akşamları
Eski bir yalandı o aşk denilen masaldı
Dilimizde kaldı şimdi bir ayrılık şarkısı
Bilmezler nasıl sevdik aşkım bilmezler nasıl yandık
Hani durmaz dönerdi dünya biz deli sevdalıydık
Hani yıldızlar şahitti neden görmezler artık
Kaderle bağlı iki alyans Bilmezler biz ayrıldık
Gözlerin değil miydi cennetimdir dediğin
Acımasız hayat yolu elimden tut sevgilim
Eski bir yalandı o aşk denilen masaldı
Dilimizde kaldı şimdi bir ayrılık şarkısı
Bilmezler nasıl sevdik aşkım bilmezler nasıl yandık
Hani durmaz dönerdi dünya biz deli sevdalıydık
Hani yıldızlar şahitti neden görmezler artık
Kaderle bağlı iki alyans
Bilmezler biz ayrıldık.
-
Sen benim yüreğimde ben istediğim için güzeldin.
Ben istediğim için görüldü onca rüya.
Onca hayallere ben istediğim için ev sahipliği yaptı bu yürek.
Ben var ettim seni içimde ben yücelttim ben.
Ben istediğim için senin gözlerinde geldi baharların en güzeli ben istediğim için en mavi umutlar senin oldu.
Sana geldi tüm yollar.
dedim sana.
Değildi vefasızım kader değildi.
Ben istediğim için koyduğun noktalara hep bir virgül eklendi.
Baş kaldırıyorum şimdi asi sevdana, isyanlarım diz boyu.
Sana yüreğime hükmetme hakkını vermiyorum.
Alıyorum elinden aşkın kural tanımaz taraflarını sana bırakmıyorum hatıralarımı.
Yokluğum yakacak ya canını eskileri andıkça ben yanmayacağım yokluğunda.
Akıllı adamın işi değil aşk.
Hep duygularım hükmetti hayatıma.
Artık sıra mantığımda.
Orada bitiriyorum seni önce.
Can evinden vuruyorum seni yokluğunu umursamıyorum.
Maske takmaktan da vazgeçtim.
Seni en uç noktada beynimde bitiyorum.
Biliyorum ki ben var ettim bu aşkı.
Seni kurdum önce hep aklımda sonra yarattım ezberlettim yüreğime.
İnce ince işledim nakış gibi var olduğun sürece varım dedim.
Şimdi yoksun.
Yokum.
İzin vermiyorum canımı yakmana bu hakkı tanımıyorum sana.
Nasıl başlattıysam işte öyle bitiriyorum.
Şimdi son kez anıyorum seni son kez kaçamak dokunuşların geliyor aklıma
ve yüzüme düşen saçlarımın arasından sana baktığımda
kaçamak bakışlarını yakaladığım anları son kez anıyorum.
Zorluyorum kendimi diye.
Öpüşlerini hatırlıyorum ama eskiden hatırladığım gibi olmuyor
sadece hatırlanıyor işte sözüm ona.
Hissedilmiyor.
Yapıyorum işte bununda üstesinden geliyorum.
Bitiriyorum.
Öyle ki azar azar yok ediyorum benliğimde.
Bir kadeh içki alıyorum masama, boğuyorum seni.
Can çekişlerini görüyorum şimdi.
Diz boyu yardım çağrıların uğulduyor kulaklarımda.
Kurtarmıyorum.
Bilmediğin bir şey var onu da ben hatırlatıyorum.
Kadehlerde boğulanlar dönemezler boğanlarla aynı masaya.
Ölüyorsun işte ve ben umursamıyorum.
Dedim ya kafama göre rast gele seçip tüm haklarına el koyuyorum
-
Olmuyor.
Atamıyorum seni yüreğimden.
Bana inat senin sevdiğin tüm şarkılar ardı ardına çalarken vazgeç yüreğim diye haykırdım defalarca.
Söz geçiremedim yüreğime.
Yüreğimden ve aklımdan atabilmek için seni tırnaklarımla parçaladım da bedenimi tırnaklarımın arasında kaldı sevda kırıntıları ve yüreğimden akan kanlar.
Yine de dokunamadım kalbimdeki sana.
Hatırlar mısın bilmem ama bir kez doyasıya gözlerimi kırpmadan uzun uzun sana bakmıştım.
Sonra gözlerimi sımsıkı kapatıp bir süre öylece beklemiştim.
O halinin resmini beynimde ve yüreğimde ölümsüzleştirmek için.
İşte sen hala o gülümseyen gözlerinle duruyorsun yüreğimde sevdiğim.
Ne yaparsam yapayım kendime dokunamıyorum sevdama ve sana.
Sen çoktan yelken açsan da bir başka sevdaya ben ömür boyu hep seni yaşayacağım sevdiğim.
Senli rüyalardan kaçmak için sabahlara kadar zindan gecelerde yalnızlığımla kıvransam da seni unutabilmek için çırpınsam da söz dinlemeyen yüreğimde öyle büyük bir yere sahipsin ki.
''Sen bende ben ölürsem ölürsün
Sen ölürsen ben zaten ölürüm.
-
Simdi git..
Say ki, seninle içinden sevda geçen bir türkü söylemedik..
Say ki, gece mektuplarini, en güzel ask siirlerini beraber ezberlemedik..
Say ki, sevda trenini kaçirdigim durakta bir süre beraber beklemedik..
Sen git..
Ben gelemem bu yürekle..
Ya da kal..
Eylül yagmurlarini bekle..
Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Saçlarima ak düsmemis halimle..
Sen yaslardayken..
Onsekizimde, yirmimde..
Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Kaldirimlarin islak ve temiz haliyle..
Yasli yüzüm delikanli yüregimle..
Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Asksiz geçen onca yili yakacagim..
Sevda alevinde kendi ellerimle...
Simdi git..
Say ki, seninle sahildeki çardakta hiç dondurma yemedik..
Say ki, oturup konustugun yasli ve yabanci bir adamdi..
Ve sevdadan hiç söz etmedik..
Say ki, hiç gülmedik..
Ayni seyleri sevmedik..
Ve yagmurdan sonra beraber yürümedik..
Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Kimse bilmeyecek, herkesten gizleyecegim..
Yagmurdan sonraki toprak kokusu olacak havada..
Seninle gökkusaginin altindan geçecegim..
Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Ve seni sevdigimi kimseye söylemeyecegim..
Belki bu dünya gözüyle gördügüm son yagmur olacak..
Islak kaldirimlarda sirilsiklam yürüyecegim..
Ben seni yagmurdan sonra sevecegim..
Ve bir gün ölürsem siyah gözlerinde ölecegim.
-
Nerdesin hiç bilmedim ne teninde battı ne gözlerinde doğdu güneş.
Oysa hep göğsünün sıcaklığı vardı yanağımda.
Ellerimi hiç başı boş bırakmadın.
Yalnızlığıma ortak oldun saatlerce
bilmedin.
Benim seni bilmediğim gibi kimdin
Kalabalık ve şarap kokusunda tokuşan kahkahalara
simsek gibi çaktın bir andı tok sesinin bir yumrukla boğazıma
dayanması.
Şaşkındım hem de çok
ismin nasıl estiyse kulağıma o gün bu gündür
hala üşür yüzüme bıraktığın alevler
göğsümdeki kıvılcımlar hala uçuşur.
Hiç gelmedi mi soluğuna seni sardığım tutun kokusu
Dumanımda kimimdin
Sensiz ama sen dolu bir sabah daha yayılıyor şehirde.
Adımlar dokunulurken caddelere seni kovaladığım düşlerim çekiliyor
ayak izlerinde.
Hangi kıyıda sus pussun simdi
Hangi balıkların izinde yıldızlarla kalaylarsın yakamozları
Deniz kenarından ne zaman geçsem
dalar giderim sebepsizce.
Kıvrımlarında derinleşir ya rengi yutar ya şehri tepe taklak.
Boğulur sanki yalnızlığım.
Sen denizleri seversin ben küçük balıkları.
Ne ben balık oldum oltanda ne sen deniz ayaklarımda.
yok yok yine de sen denizsin tenine kulaç attığım.
Dun gece.
Söylemeden kimseye bir şey yaptım.
Lacivert ipin ucunu çektim hilalden ve mavi atlas kurtardım
misinandaki iğneden.
Bu sabah ağına dolaşmışsa güneşin etekleri çıkarsa bir kaç yorgun martı şaşırma
baş aşağı getirdim maviyi.
Dün gece.
Dün gece sarhoştum ama
ayık bir sevdaydı yüreğimde.
Zig zağlar vardı saman yolunda
yıldızlar da sarhoşmuş ben gibi.
İzlerini surdum sana geldi balıkçı.
Ellerindeki pullar bu pullar oltana takılan yıldızlardan mi
Ben de bekler dururum o zaman dilek yıldızlarımı.
Bunun içinmiş umudumdaki kırmızı lekeler.
Oysa titrese de bitik mumun gölgesi dudağımda
söylemem gerekirdi seni sevdiğimi söyledim iyi de ettim.
Daha ne kadar saklardım ki uç noktaların ardına arzularımı
yüzünü bilmeden hayalini nasıl çizerdim yastığımdayken.
Geceler hep göğsündü başımı yasladığım.
Düşlere düşerdim siyah saclarında öpüşen balıkları kıskanır
küçük buseler kondururdum sinene.
Sen bilmezdin deniz şahitti ellerimle sevişmeme.
Az saklamadım ki seni az yazmadım az çizmedim ki.
Azlarla azar azar çoğalttım seni şimdilerde sen çoğaldın
ben azaldım bende.
Sensiz ama sen dolu bir şehir nerdesin hiç bilmedim.
Kalabalık ve şarap kokusu sonrasında adımlar dokunulurdu caddelere
ve deniz kenarında buldum kendimi.
Kimseye söylemeden bir şey yaptım.
Sarhoş ve tir tir titreyişlerimde sevdiğin bir renge buladım askı.
Ne kırmızıydı ne beyaz.
Ask lacivertti sende.
Bana gelmen için boşuna toplamadım akşamdan mavileri.
Bu kez de benim için çık sulara balıkçı.
Benim için cevir misinayı başın üstünde hayallerimi sana bıraktım
nasılsa dönüştürürsün gerçeğe.
Bir gün ama bir gün teninde uyaracağım denizi.
Haydi simdi rast gele.
-
Yoksa hayal miydi gözlerin
Yaprakları yırtılmış bir romanmıydın sen
Gözyaşı senmiydin
Acı dedikleri şey senmiydin
Sanamı ağlıyordum ben her gece
Filimlerde dram diye izlediğim
Meger kendimi izlermişim
Kimsesiz çocuklar gibi üşüyen bedenimi
Terk eden sendin
Ağlarken çıkardığın tüm yanğınlar yüreğimde
Senin için yaptığım tüm savaşlar beynimde
Yorulup oturdığım ağaç gölgesi
İcimde dinmeyen özlem sendin
Rengarenk çiçeklerin
O hayat veren kokusumuydun sen
Sevda dedikleri şey senmiydin
Rüzğarmıydın sen ansızın esen
Yağmurmuydun en olmadık yerde sırılsıklam eden beni
Apansız gelen sendin
Yine öyle ansızın gelsen ne olur.
-
Saçlarından bir tel yolla
Anla beni affet beni
Sensiz yıllar geçse bile
Unutamadım hala seni
Sana sevgi besledim kalbimde
Ne Leyla da ne mecnun da
Rastlamak mümkün değil
Seni gönlümce sevdim
Ey peri kızı
Gönlümce unuturum belki
Ancak ölünce.
-
Seni senin gibi sevmiyorsa
Kıymet nedir bilmiyorsa
Bir gün yüzüne gülmüyorsa
Boş ver gitsin arkadaş
Aşk ile bir bakmıyorsa
Kalbini kor gibi yakıyorsa
Sen yanındayken dönüp bakmıyorsa
Boş ver gitsin arkadaş
Hayat senin takılıp kalma
Sahte gülüşlere kanma
Bu gençlik bitmez sanma
Boş ver gitsin arkadaş
Bu fırtına diner sanma
Yalan sözlere kanma
Sonra deli divane olma
Boş ver gitsin arkadaş
-
Sensiz şehrimde fırtınalar kopuyor sanki.
Ölümün hırçın dalgaları kıyısız ömrümde
Her vuruşta bir parçamı alıyor
Üşüyorum işte ..
Gözlerim gözlerini arıyor gökyüzünde...
Ama gökyüzü kapalı göstermiyor bana yüzünü bile..
Şehre yağmur yağıyordu
Bereket dağıtan yağmurlar bile acımasızdı sensizlikte...
Her damlasında saçlarıma kor ateşler düşüyordu
Tüm şehri dolaşıyorum çıplak ayaklarımla
Önümde seni bulma umutlarım...
Arkamda beni kovalayan zifiri yalnızlık.
Saatler geçmek bilmiyor
Gözlerim bir an saate dalsa
Yelkovan cellatlığa
Akrep ise karanlığa bürünüyordu.
Umutlarıma akbabalar üşüşürken
Dikenler batıyor sensiz yüreğime
Hançerler med-cezir gibi giriyor içime
Sensizlikte üşüyorum
Yaşayamıyorum sensiz
Susuyorum
Rüzgâr bile sessiz
Ayaklarım yoruluyordu
Çukurları dolduran su birikintilerine çarpa çarpa
Soluk almam zorlaşıyor her adımımda
Arsız dikenler yetişiyor yüreğimin toprağında
Ayazlar kapı eşiğinde beni beklerken
Sensizlikte üşüyorum...
Üşüyorum ya
Bedenimi hasretinin kıvılcıma atıp ısınmak istiyorum
Hayır... hayır
Isıtmıyor hücrelerimi hiçbir şey
Denizlerde yansam ateşlerde sönsem de
Sensizlikte üşüyorum
Bir sokak lambası görsem
Sen diye seviniyorum işte
Hayal olduğunu anlayınca köşe başına yığılıyor yüreğim
Ağlamak geliyor içimden
Ağlayamıyorum bile .
Sensizlikte üşüyorum
Sanki sensiz duygularım bölük pörçük
Yıldızlar varsa da gökyüzünde sanki bana sönük
Ölümü ensemde hisseder gibiyim
Kimsenin olmadığı sokaklara girmiyordu ayaklarım
Korkuyordum işte
Karanlıktan değil ;
Sensizlikte ölümün kalbimi esir almasından
Korkuyordum.
Kılcal damarlarımdan canımı çekiyorlar sanki
Her yerde seni ararken
Sensizlikte üşüyorum.
-
Paylaşımların için Sağol Devamını Bekliyorum, Takipteyim :))
-
Yüce dağlar koydun sineme
Bakışında sihir mi var yar senin
Gördüğüm an ateş dştü haneme
Her bir yanın alev kor senin
Günbe gün hasretin yakar kavurur
Günümü gecemi senle yoğurur
Korkarım katlime ferman buyurur
Şu sevdanı söküp atmak zor senin
Karagözlüm düştüm senin derdine
Bazen çekilirsin dağlar ardına
Bilmiyorum şu sevmenin şartı ne
Çözülmeyen kanunların var senin
İçimi dökemem zor gelir bana
Derdinden dolarak döndüm ummana
Ne olur halimi bir anlasana
Bakışın güneşten daha nar senin
Ay doğmuş gecede mehtap gibisin
En hırçın sularda girdap gibisin
Bir türlü bitmeyen hesap gibisin
Her tavrın inan ki büyük sır senin
Velhasıl halıma koymadın beni
Nerde gördüm nerde buldum ben seni
Yanına gelmeye kalksam da beni
İnan ki dört yanın boran kar senin
-
Geçmişim bitmiş,
kaLmamış hiç bir şey..
Şu aşık hatırımda,
Her şeyini terketmiş
yoL sakini bir berduşum..
düşünceLerim donmuş kaLmış
sevda şarabıyLa sarhoşum..
Ne var ne yok hep unutmuşum
GönüL derinliğinde
Tek, aşkını buLmuşum..
...
nerden biLeceksin ki
aşkında kayboLmuş bu aşıkı
bilemessin ,anlayamassın..
feryadını duyamassın..
ama sararmış kağıtlarda göreceksin ki
gene yazmış sevda mürekkebiyLe..
aşk damlalarını..
Ve diyeceksin ki;
kim yazmış bu kadar candan:
'Seni Canımdan Çok seviyorum..'
'mektup mu versem' diyorum;
olmuyor..
erisem mi bakıp gözlerinde;
haykırsam mı dağlara aşkını;
şiirLere mi sığınsam;
günLeri mi saysam aşkın zindanında;
Bir GüL uzatsam
sevdanın cezbesi anında...
kaLbim ;Kalbim musade etmez ki Bilmiş OL!!
Haydi!! Ey aşk esintisi!!
SerinLet Yanan yüreğimi;GönLüme DoL!!
İşte ben büktüm boynumu gidiyorum!!!
SiLdim bütün nişaneLeri!!!
UnuTTum tüm isimLeri,
bütün AnıLarımı terkediyorum..
Başka bir şeyi sevemiyoruM..
ÇünKü Canım!! ''Seni çok seviyorum...''
''Seni Çok Seviyorum..''
-
istemiyorum aşk seni hayatımda,
ne kumsalda,nede sinemada.
hisettemek istemiyorum ellerini ellerimde,
sonradan boş kalıcaklarına emin olduğum için.
istemiyorum aşk seni hayatımda,
yaşantıma ani girdiğin gibi,
gidişininde ani olucağını bildiğim için.
istemiyorum heyecanın içime kadar işlemesini,
geçici olduğuna inandığım için.
gözlerinin içine bakmak istemiyorum kimsenin,
sonunda benim gözyaşımın akıcağını hissettiğim için.
uzak dur hayatımdan aşk,
istemiyorum beni üzmeni...
her aşkta bir üzüleni gördüğüm için.
-
Cilvesiz olmaz dersen yanılırsın,
Kalbindeki çarpıntılar artmadan anlayamazsın,
Ağzından çıkan iki cümle dile dolanmadan
Sen aşık olamazsın.
Kalbindeki kırmızı üstüne yazılmazsa adın,
Sevgin göklerde uçmazsa,
Bu duygunun adı aşk konmazsa,
Yazıktır sana,sevilmemektir hakkın.
Her yağmurla kokmadıkça aşkın,
Yazıktır sana,taşlara vur kafanı
Kimseye yaraşmaz bundan sonra senin aşkın.
-
Yıldızlar bile gülüyor bana,
O saçma ismi unutamadım hala?
Acı çekmeyi seviyorum anlaşılan,
Onu hatırlatan her şarkıda!
O şimdi yok hayatımda.
Uçsuz bucaksız yollarda,
Kaldım tek başıma!
Bakışlarıyla güldü bana...
Bu şiir ondan ibaret,
Anlamsızda olsa!
Anlamını bulursam,
Düşerim yarıda kalan yoluma.
-
Öyle düşman gibi bakma yüzüme
Gözlerin kanıma girdi girecek
Sitemler yağdırıp gelme üstüme
Sözlerin kanıma girdi girecek
Adımın önünde adın yazılı
Resmimin yanında resmin basılı
Sabrım sabıkalı sevdam azılı
Hasretin kanıma girdi girecek
Hangi mahkum çekmiş böyle işkence
Asmalı mı dersin bu kalbi sence
Ne gündüzüm gündüz ne gecem gece
Sensizlik kanıma girdi girecek
Aldığım her nefes sana yazılı
Korkarım ki sensiz ömrüm sayılı
Yüreğim tutuklu gönlüm cezalı
Hasretin kanıma girdi girecek.
-
Sana Bakinca Derİn DÜŞÜncelere Daliyorum
Kendİme Gelemİyorum Artik
Korkuyorum Artik Hayal GÖrmekten
GerÇeĞe DÖnmek İstİyorum
Ama DÖndÜĞÜmde Senİ GÖrememekten Korkuyorum
Korkuyorum Benİ YanliŞ Anlamandan
Korkuyorum Senİ Kirmaktan
Elİmden Gelenİ Yapiyorum
Senİ Mutlu Edebİlmek İÇİn
AÇ Ellerİnİ Gİreyİm Be GÜlÜm
Kuruyan Dudaklarima
Bİ Kadeh Şarap Islat
Islat Kİ Dudaklarimdan Tadin Gİtsİn
-
Günler sensiz geçmiyor mu
İşte beni çıldırtan bu
Yüzün bensiz gülmüyor mu
İşte beni ağlatan bu!
Dört bir yanım taş bir duvar
Ne merhamet ne vefa var
Üstelik de sen yoksun yar
İşte beni delirten bu!
Vursalar da akmaz kanım
Hasret dolu her bir yanım
Bu sensizlik yok mu canım
İşte beni öldüren bu!
Sensiz bomboş koca şehir
Günüm zindan gecem zehir
Kimi görsem akıl verir
İşte beni delirten bu!
Nazarında yokum gibi
Dağılmışım bir kum gibi
Günden güne bir mum gibi
İşte beni eriten bu!
Sen benimdin öyle sandım
Nasıl sevdim nasıl yandım
Sana hasret çölde kaldım
İşte beni çürüten bu
işte beni öldüren bu!
-
Bana bunu yapmayacaktın
Öyle sırtımdan vurmayacaktın beni
Gelişin gibi onurlu olmalıydı gidişin
Ve öylesine gururlu bitişin.
Gel gör ki kötü oynadın bu oyunu
Erken düştü masken yüzünden
Demek sen içimde büyüttüğüm bir dev değil
Bir hiçtin
Görüyorsun işte
Gittin
Ve de bittin…
Bana bunu yapmayacaktın
Böyle bir hançerle yıkmayacaktın beni
Bir ihanetin adresi olmamalıydı ayak izlerin
Yoksa ben mi yanlış tanıdım seni?
Yoksa hep böyle kirli miydi senin denizlerin?
İşte ellerimde
Suç ortağın bir sinema bileti
Bir pastane köşesi
Bir tiyatro gişesi.
Bu kadar ucuza gitmeyecektin
Sigara dumanlarında harcamayacaktın bu aşkı
Ve aşk cellatlarına meze yapmayacaktın beni
Şimdi boş bir mezar bulsam
Seni böylesine sevdiği için
Oraya bırakırdım kalbimi…
Bana bunu yapmayacaktın
Böyle küstürmeyecektin şiirlerimi
Kan kırmızısı yağmurlar
Yağdırmayacaktın gecelerime
Kanatlarını kırmayacaktın umutlarımın
Beni böyle çıldırtmayacaktın!
Artık
Adın ihaneti çağrıştırıyor bana
Ve tadın bir yılanın en öldürücü zehrini
Söyle
Şimdi hangi yüreğe saplıyorsun
O acımasız hançerini? ..
Bil ki
Bundan böyle
Yasaklanmış kitaplarım gibisin bana
Yaklaşmam yasak
Dokunmam yasak
Ve ömrümce
Sarılmam yasak sana!..
-
Acı Dost
Nerde o eski sözler, yaşanmış güzel günler
Su gibi akıp kaybolup gittiler
Dostum deyip hissettiğim sevgiler
Bir anda yüreğimden silindiler
En kötü günümde yalnız bıraktı
beni düşmanım değil de dostlarım yıktı
Nerde, nerde benim dostum diyenler
Gerçekleri benden gizleyenler
Yüzüme bakıp yalan söyleyenler
Acımasızca terk edip gidenler
En kötü günümde yalnız bıraktı
beni düşmanım değil de dostlarım yıktı
-
Beni unutamazsın bilirim, beni unutamazsın
Denizin durgunluğu, gözlerimi
Coşkunluğu, saçlarımı hatırlatır
Kulaklarını tırmalar sesim, hayatından silemezsin
Beni unutamazsın bilirim.
Parkın tozlu yollarında yalnız dolaşacaksın
Mutsuz gökyüzünde bir iki yıldız, ışık tutacak karanlığına
Delikanlının biri uzanacak ellerine ansızın
Çaresizliğine, yalnızlığına irkileceksin
Ve daha sonra tarakta kalan saçlardan anlayacaksın ihtiyarladığını
Dudaklarının pembeliği solacak
Cilâsı çıkmış bir mobilya gibi eskiyecek güzelliğin
Kahrolacaksın!
Ve bir gün gelip, beni anlayacaksın.
Oysa; vakit çoktan geçmiş olacak
Ama sen yine de sözlerime aldırma.
Gözlerin zamansız ıslanmasın.
Çünkü, artık çocuk değilsin
Güneşin nereden doğduğunu bilirsin
Başka bir İstanbul olmadığını bilirsin
Ve seni nasıl sevdiğimi bilirsin
Ama gitmek istiyorsan, yine de sen bilirsin.
-
Yarini ararken yaşlı gözlerle
Düştüğün hallere gülesin gelir
Hasretle beklerken, solmuş güllerle
Umudun yellere veresin gelir
Sıladan ümitsiz, gurbet gezersin
Yollardan, dağlardan, kuştan sorarsın
Aramakla geçen ömre yanarsın
Her şeyden vazgeçip, ölesin gelir
Hayat bu, bırakma kendini dostum
İnsansın, yitirme sevgini dostum
Sağlam dur, yıktırma bendini dostum
Bakarsın gün olur, bulasın gelir.
-
Bu son buluşmamız
Bu son görüşmemiz
Kimbilir bir daha karşılaşmayız
Belkide bir daha görüşemeyiz
Ayrılmalıyız ayrılmalıyız
Bir gülü sevdim
Bir seni sevdim
Bir mevsimlikmiş senle aşkımız
Gel gitme desem kal etme desem
Hiç faydası yok ayrılmalıyız
Senin gözlerin yaşlı
Benim yüreğim yaslı
Bu aşkta bir umut kalmadı yazık
Seni bir başkası bekliyor artık
Ayrılmalıyız ayrılmalıyız
-
Hayatımı karartan sen,
Ailemi dağıtan sen,
Aptalsın kızım sen,
Ne kaçırdığını bir bilsen,
Belki sana sunabileceğim,
Büyük bir servetim yok ama,
Milyarlar değerinde bir kalp,
Unutmayacak kadar akıllı bir beyin,
Sana seni binlerce kez,
Sevdiğini söyleyecek bir ağzım var benim...
Belki yakışıklı değilim ama,
Hiç yıkılmayacak bir gururum var benim...
Şunu bil ki ; gururu yıkılmayan kişi,
İnsanların gururunu da yıkmaz...
Sevdiğimden ya da saydığımdan
-
Sevgilerin en yücesi Resul aşkından sonra
Nedense anlaşılmaz kadri kaybetmedikten sonra
Ödenmez hakkını edaya gelmedi sıra
Kıymetini bilemedim ana.
Ayağının altındaymış cennet ben bilemedim
Af olası isyanı defterden silemedim
Seninle ağlayıp seninle gülemedim
Kıymetini bilemedim af eyle beni anam.
Şimdi askerim hasretin beni sardı
İnan gözlerim seni aradı
Ayrılığımla buruk gönlüm karardı
Kıymetini bilemedim af eyle beni anam.
-
Asla uzaklaşamam , yaşayamam dediğim,
Bu şehirden.,
Sırf senin için...uzaklaşmak istiyorum
Her köşesinde sen varsın.,
Evimin karanlık sokaklarında bile
"HATIRLARMISIN...?"
Caddenin köşesinden alırdın beni
Sımsıkı sarılırdın , içine çekercesine
Sahiline bile uğrayamıyorum , bu şehrin
Gözlerimi çeviripte baktığım denizin maviliğinde,
Sıcacık gülüşünü , sır dolu bir o kadar
Çoçuksu bakan gözlerin
Kısacası yüreğimden çıkıp geliyorsun gözümün önüne ,
Sana ait ne varsa söküp atmak var ya atılmıyor ,
Resimlerde kalan kare kare görüntüler ,
Bir kağıt parçası denilip yırtılmıyor,
İşte sen varsın bu şehirde...
Öle uzaksın ki , bir o kadar da yakın
Uzaklığın ve yakınlığın arasında kalan bir ben ,
Nefes alamıyorum....
Seni düşünmeden bir an geçmiyor,
Hayattan kopuyorum , uzaklarşıyorum sevdiğim her şeyden
Nasıl bir sevgidir.,
Sevmenin bedeli hep acımıdır yüreklerde,
Mutlu bir aşk yokmudur,
Sordukça kendime batıyorum.,
Unutmak gerekir ken içime işleniyorsun işte,
Gitmek istiyorum , yüreğime saklayıp seni
Yada sen git...
En azından gidişine ağlıyım,
Ama ne olur sessiz git ...
Bir veda bile etmeden.,
Vedaları sevemedim , çoçuksu bir burukluk oldu hep
İçim acıdı ,
Sen giderken bu şehirden ve benim sana olan tutkumu
Bilmeden....
Ben bu şehrin en güzel yerinde olacağım
"SAHİLDE"
Görmedin sensizliğime ağlayışarımı.,
duymadın çığlıklarımı duyuramadım,
Sen uçurumun kenarındayken tuttun ellerimi , yüreğimi
Tekrar oraya bırakmakmış niyetin....
BİLEMEDİM , ÇÖZEMEDİM seni...
Dayanılmaz oldu , bir son yap çaresizim
-
Içmeden resmine bakamiyorum
Kirilirsin diye aklim çikiyor
Içince karsina çikamiyorum
Darilirsin diye aklim çikiyor...
Korkarim derdimi sana dökerken
Utanir gözümden yaslar akarken
Uzunca yazamam belki okurken
Yorulursun diye aklim çikiyor....
Yakasiz gömlegi giysem egnime
Biricik resmini koysam koynuma
Nezaman geçirsem ipi boynuma
Sarilirsin diye aklim çikiyor.....
Her beden bir candan sorumlu sanma
Hey ! Ruhu kalbimi saran muamma...!
Benim bir kursunluk isim var amma!
Vurulursun diye aklim çikiyor....
-
Sensiz olmak benim için ölümün diğer adı
Sen yoksun ya ne kimseyle konuşuyor nede kimseyi görüyor gözlerim.
içimde sevginle yer etmemek için çok uğraştın ve başardın kutlarım seni.
şimdi gönlüm küs yüreğim kırgındır sana
Hava kararıyor yine sensiz gökyüzüne bakıyorum
ışıl ışıl parıldıyorlar anlaşılan haberleri yok
ayrıldığımızdan.
Bütün yıldızları topladım saçlarına takmak için
Gökyüzünde bir tek ay kaldı yalnız ve yıldızsız
Çok sürmez oda kaybolur gökyüzünün derinliğinde
Ay nasıl yıldızsız yaşayamazsa gökyüzünde
Bende sensiz yaşayamam yeryüzünde
-
Sendeki beni askını sevgini her şeyi bitirmişsin
Hayırlı olsun sen beni demek ki hiç sevmemişin
Hayatımda her şeyi değil ama seni kaybettim
Evet sen yoksun şimdi şiirlerimde yüreğimde
-
Boğazımda bir düğüm konuşamıyorum
Oysa anlatmak söylemek istediğim o kadar çok şey var ki
Ellerim titriyor gözlerim doluyor nefes alamıyorum içiyorum
Yokluğuna her gün sabahlara kadar ağlayarak için için yanarak
Canım çok yanıyor içim çok acıyor susuyorum
Çaresizlikten karanlıklardayım şimdi diplerdeyim bittim
-
Unut
Yağmur tanesini
Unut
Saçların rengini gözlerin karasını
Unut
Şarkıları
San defter yapraklarını
Baktığın aynaların arkasını unut
Unut
Kahverengi fotoğrafları
Adresleri unut
Rüzgarı
Rüzgar değince ağlatan saçlarını
Unut
Sil bütün isimleri
Yak şiirleri
Olmasınlar olmayacakları olmadılar unut
Bak yoksun
Yokluğunu unut
Bak gitmişin
Gitmeleri unut
Varsın keşke desin bir ses içinden
-
Keşkekleri unut oysalardı unut
Gözlerini unut
Bu şehri unut
Kor gibiyken içimde
Kendin gidip beni burada kor gibilerini unut
Unut
Unuttuğunu
Islak incir tanelerini
Zeytinin rengini
Ekmeğin buğusunu
Sen geldiklerini unut
Unut işte
Unutmak en iyisi
Unut iyisi mi
Hep ellerin sıcaktı ya
En sıcak ellerindi
Elin elime değdiğini unut
Unut
Yıldız yıldız
Buluştuğumuz şehri
Akşam akşam
Yavaş yavaş
Şarkı şarkı
Nasıl diyorlarsa nereye koyarsın böyle bir aşkı
Öyle unut
Hiçbir yere koyamadığım bu aşkı unut.
-
kıyıya vurdukça
deniz yorgun
benliklerimi saran sessizlik
ay gecede
dinle sustukça
yalınayak bu aşkta
eğreti durur düş
avucumda
güneşin sancısı
bulut ağlar
dokunma dilsizliğime
geç gelen baharda
olduğum yerdeyim
sayıklamalarım
ocağın kaderi
oysa
aşk dedim
can dedim
ömrümde kal dedim
şimdi
eksiğim
gözlerimde fırtına
zaman ağlar.
-
Hem de çok sevmiştim seni
Atan kalbimin seslerinde
Çektiğim nefesimin sıcaklığında
Sana baktığım gözlerimin ışıltısında sevmiştim
Canım Nadide çiçeğim vazgeçilmezimsin demiştim
Küstüğümüzde
Hiç olmadık nedenlerden birbirimize kırıldığımızda
Gözlerimden akan sana olan sonsuz sevgimle
Çektiğim nefeste
Duyduğum seslerde
Yine de sen benim tek sevdiğimsin demişti
-
Sabah erken terminale indim. Arabamı parka bıraktım peronda öylece beklemeye başladım.
Bilinçsizce gözlerim etrafı tarıyordu biliyorum beklemiyordun ama yinede gözlerim seni arıyordu seni gönderdim peronda.
Sen uzun bir zaman önce gitmiştin bu kent den biliyorum ama inatla gözlerim seni arıyordu yine de aradan geçen bunca zamana rağmen.
Soğuktu Ankara ya kar yağıyordu üşüyordum.
Benim de düşlerim yağdı Ankara ya.
Ellerimi cebime soktum bir süre öylece bekledim.
Sanki biraz sonra bir otobüs den inecektin köşeden çıkıp gelecektin sadece birazcık geç kalmıştın koşarak gelip sarılacaktın hasretle.
Biliyorum uzaklardasın şimdi .
Kimlerlesin kim bilir yalnızsın belki de benim gibi şu an.
Oralar da soğuktur belki üşüyor musun hala canını sıkıyor mu bir ömür tükettiğin bu hayat kavgası.
Beni sorma Suyu tükenmiş limanların denizlerine yürüyüp duruyorum hala.
Hayatımın sesi kısılmış yaşlanmış dudaklarımdaki kelimeleri kimse anlamıyor beni.
Unutulmuşum anlayacağın.
Beklerken gözlerin geldi gözlerimin önüne dudakların duruşun gülüşün sevgiyle bakışın hatta sarılarak ağlayışın.
Sonra aklıma ayrılığın bir burgu gibi işlediği yüzüne bakmaya elini tutmaya korktuğum günlere gitti.
Burgu ağır ağır işliyordu içime ağır döndüğü içinde daha çok acıtıyordu canımı.
Terminallere her gelişimde aynı acıyı duyarım aynı özlemi hissederim aynı hüznü yaşarım.
Oysa aradan uzun yıllar geçmişti ama her şey daha dünmüş gibi gözlerimin önünde canlanıyordu.
Ne zaman bu terminallere gelsem içim burkulur gözlerim durup durup dolar.
Her esen yelde yağan yağmurda çağlayan ırmakta uğuldayan ormanda senin kokunu duyarım.
Her esintide soluğunu hissedip içime ferahlık dolar ve her yokluğunu yokladığımda ruhum sızlar.
Çekip gitmiştin kalbinin bütün kapılarını kapatarak.
Durmadan büyüdü içimde yokluğun.
Günler aylar yıllar geçti gitti ardına bakmadan ama sen yoktun gelmiyordun da.
Gelmeyeceğini biliyorum beklemem nafile ama yine de köşe başlarına bakıyorum belki bir köşeden çıkar gelirsin diye.
Uzaktasın oysa ki bir ömür kadar.
Özlem tek yönlü bir yol işte gidip de dönmeyen senin gibi.
Ve sen bir yel gibi esip gittin hayatımda ardına bakmadan ben yelkenleri kırık tekneler gibi bakakalmıştım yorgun denizler üzerinde.
Seni ne zaman ansısam bir hüzün şarkısı kırılır kalbimde hiç unutamadım ki seni zaten yıllar oldu beni terk edip gideli yıllar oldu ayrıyız dudaklarımız birbirinden uzak bedenlerimiz ellerimiz gözlerimiz uzak senden bana yakın olan sadece resimlerin.
Oysa aşk karşılıklı sevmektir dokunmaktır gerçek aşk paylaşmaktır hayatı.
Hala kulağım sesinde gözlerim etrafta seni arıyorum çok uzaklarda olduğunu ve gelmeyeceğini bile bile bekliyorum.
Kırık bir tebessümdür anımsadığım bir sevda türküsüydü adın. Herkese bir şeyler verilir belki ama ben sana kalbimi verdim.
Kalbimi de alıp gittin beraber.
Çekip gittin hayatımdan düşlerimi ve anılarımı sarsarak hayatımda artık mutluluk olmayacak resimlerinde teselli olmuyor artık.
Hep bir boşluk hep acılar hüzünler olacak.
Şimdi güz sonu kışa giriyoruz ben dört mevsim baharı yaşadım seninle.
Dört mevsim çiçek açtırdın kalbimde taze bir yaprak gibi yeşildin sevgi çiçeğiydin, üzerine çiğ taneleri düşmüş kırmızı güldün benim kır çiçeğimdin pembeydin maviydin beyazdın bütün renklerde sevmiştim seni.
Seni severken hayatı da sevmiştim ben dünyayı da insanları da.
Uçup gitti şimdi sevgi kuşları hayatımdan.
Günlerin gecelerin tadı yok.
Leylası kaybolmuş bir mecnunum artık.
Hiçbir çöl kabul etmiyor beni artık Soğuk karanlık gecelerde kayıp çocuk resimleridir hüznün bir başka adı.
Gittiğinden beri kayıp içimdeki sevgi her şey kayıp.
-
Seviyorum seni.
Canımdaki yasayan can.
Her an seninle yasıyorum sen yanımda olmasan da.
Kalbimdeki umut kırıntılarını senin yüzündeki tebessümlere yüklüyorum.
Dilimde söylenen her şarkıda sana bir kez daha seni seviyorum diye sesleniyorum sen yanım da olmasan da.
Ateşe atılmış bir kalbim varken sen beni kalbine kabul ettiğin gün seni sevdim ben Kışın ortasında kalmış bedenimi sevginle ısıttın.
Sana bu güzel kelimelerle ne demeliydim.
Gülüm dememi istemezdin.
Güller her zaman solardı.
Canım demek istedim.
Sen bana hep canım diye seslenirdin.
Yüreğimin bir yarısı sendeydi.
Her zaman sende kalıp iki ayrı bedeninin tek kalbindeki deli sevdasını yasıyoruz gündüzlerin yetmediği gecelerde de beraberiz.
Seni sen diye seviyorum biliyorsun canım.
Belki sana söylediğim her kelime basittir.
Süslü değildir kelimelerim .
Ama bil ki canım sana söylediğim kelime sana okunan her şiir senin kalbindeki sevgiyle güzelleşip özel bir sevda oluyor kalbimde.
Keşke senin sevgi denizinde bir damla su olabilseydim.
Seni sevmek bir kuru ekmeği muhtaç kalmak gibi.
Her lokmada daha çok sevmek seni.
Sana sevdalanmak yağmurun içindeyken gökyüzündeki nadide çiçeklerin gövdelerine düşmek gibi bir şey canım.
Yıldız olup senin karanlığında gözlerinde kaybolmak belki senin sevginde nefes almaktır canım.
Yalnızlığa perdeleri çekip mutlulukların gölgelerinde serinlemek seninle.
Seviyorum seni demekten öte senin için yaşıyorum bu hayatta.
Öyle tutulmuşum ki sana her şeyimi sana verdim.
Daha çok sevmek için yüreğine konakladım biliyorsun canım.
Bir misafirdim ilk önceleri ama seni sevdikçe artık senin kalbinde kalıcıyım.
Ne kışın ortasında sıcağı arıyorum ne de yazın ortasında serinlemek için rüzgarı senin kalbindeyken canım.
-
ince kaygılarını süz bugün yüreğinden
paldır küldür gelip şehrin tam ortasına,
gözlerini bana çevir....
bir değişiklik yap her güne inat
susma mesela !
nice hıyanetlere gül geç...
büsbütün özle
olanca yalnızlığın içinde
söz dinlemez bir serçe beni hatırlatsın sana
heybende tek iyimser haber olmasa da
yeniden sevmeye başla...
mavi mavi gülüşler ek mahzunluğuna
dudaklarına çırılçıplak ve özgün bir sözcük al
otur bir kaldırım taşına...
varsın dökülsün içindeki gam
bir şiir
bir öykü yaz mesela !
madem ki gökyüzü mavi
madem ki koparıp kırdın zincirleri
ve
madem ki kuru bir dal oldum senin için
bir çocuk gibi kaldır havaya ellerini
kurtar darağacından düşüncelerini
söyle mesela !
yana düşmüş başın ağrımasın boşuna,
sana kafa tutan o kediyede aldırma
ne sen ölürsün bu dertten
ne ben...
ne sen silebilirsin gerçeği
ne ben...
söylesene !
çocuk yürekli adam
değişen hiç bir şey olmadı mı hayatımızda...
düşün mesela !
dağ gölleri gibi diplerde uykularım
çiçeğin hüznü kadar derindir duygularım
neresinden baksam haksızlık bu
.....s e v d i ğ i m.......
göğe desem ağlar
dağa desem inler
öyle gidecek gibi bakma bugün
kal mesela !
-
Aşık olamamayı anlat aşık olmuşa anlat ki yaşadığının adını koyabilsin.
Ölmeyi anlat yaşamayı bilmeyene.
Gönül gözüyle görmeyi anlat gördüğünü zannedenlere.
Ya da kör olmayı anlat her şeyi görüpte acı çekenlere kalbi pas tutmuşa sevmeyi anlat.
Ağlamayı onur sayana gözyaşındaki asaleti anlat.
Hürriyeti anlat hapistekine.
Kuşları bile avlayana vicdanı anlat.
Hayatın güzel renklerini anlat siyahı anlam bilene.
Afrikadaki bebekleri anlat offff çekmeyi bilmeyene. Sonsuzluğu anlat sınırları olanlara.
Koşmayı anlat yürümeye üşenene.
Anlamları çoğaltıp boğmayı anlat hayatının anlamının olmadığını düşünene.
Sevabı anlat günahkara.
Günahın birazda tadını anlat ot gibi yaşayana kelimelerin gücünü anlat susmayı maharet sayana.
Ya da susmanın bazen bilgece göründüğünü anlat boş konuşana.
Hacivatı anlat karagöze anlat ki yarım olduğunu anlasın onsuz.
Ağaca kuşları anlat kimlere ev sahipliği yaptığını bilsin.
Güvenmeyi anlat insana dost aramayı bırakıp birilerine dost olabilsin diye.
Gururun ne kadar yüksek bir tepe olduğunu ve çıktıkça ne kadar alçalacağını anlat... Aldatana gerçekte aldattığının kendisi olduğunu anlat anlat ki kendi kendini hançerlediğini fark etsin.
Gülü hatırlatsın diye dikeni anlat belki de dikeni hatırlatsın diye gülü .
Elbet bir yerlerde seni anlayan mutlaka birinin olduğunu anlat yanlış anlaşıldığını zannedene.
Zamanın kıymetini anlat hoyrata.
Yüreğinin ta içini anlat anlamayana anlat ki seni değil yüreğini tanısın Sevdayı anlat yüreği nasır tutmuşa anlat ki geri kalan ömrünü gerçekten yaşasın.
Umutsuza güneşi anlat anlat ki her karanlığın sonu bir aydınlığa gebedir bilsin.
Gözlerle değil yürekle bakmayı anlat gözleri görmeyene anlat ki gerçek marifet aynada değil aynaya bakan da onu anlasın.
-
Aşık olamamayı anlat aşık olmuşa anlat ki yaşadığının adını koyabilsin.
Ölmeyi anlat yaşamayı bilmeyene.
Gönül gözüyle görmeyi anlat gördüğünü zannedenlere.
Ya da kör olmayı anlat her şeyi görüpte acı çekenlere kalbi pas tutmuşa sevmeyi anlat.
Ağlamayı onur sayana gözyaşındaki asaleti anlat.
Hürriyeti anlat hapistekine.
Kuşları bile avlayana vicdanı anlat.
Hayatın güzel renklerini anlat siyahı anlam bilene.
Afrikadaki bebekleri anlat offff çekmeyi bilmeyene. Sonsuzluğu anlat sınırları olanlara.
Koşmayı anlat yürümeye üşenene.
Anlamları çoğaltıp boğmayı anlat hayatının anlamının olmadığını düşünene.
Sevabı anlat günahkara.
Günahın birazda tadını anlat ot gibi yaşayana kelimelerin gücünü anlat susmayı maharet sayana.
Ya da susmanın bazen bilgece göründüğünü anlat boş konuşana.
Hacivatı anlat karagöze anlat ki yarım olduğunu anlasın onsuz.
Ağaca kuşları anlat kimlere ev sahipliği yaptığını bilsin.
Güvenmeyi anlat insana dost aramayı bırakıp birilerine dost olabilsin diye.
Gururun ne kadar yüksek bir tepe olduğunu ve çıktıkça ne kadar alçalacağını anlat... Aldatana gerçekte aldattığının kendisi olduğunu anlat anlat ki kendi kendini hançerlediğini fark etsin.
Gülü hatırlatsın diye dikeni anlat belki de dikeni hatırlatsın diye gülü .
Elbet bir yerlerde seni anlayan mutlaka birinin olduğunu anlat yanlış anlaşıldığını zannedene.
Zamanın kıymetini anlat hoyrata.
Yüreğinin ta içini anlat anlamayana anlat ki seni değil yüreğini tanısın Sevdayı anlat yüreği nasır tutmuşa anlat ki geri kalan ömrünü gerçekten yaşasın.
Umutsuza güneşi anlat anlat ki her karanlığın sonu bir aydınlığa gebedir bilsin.
Gözlerle değil yürekle bakmayı anlat gözleri görmeyene anlat ki gerçek marifet aynada değil aynaya bakan da onu anlasın.
-
Bir zifiri karanlık, bir zindan yalnızlığı ağır bir boşluk bıraktın geride.
Gittin ve dönmeyeceksin bir daha.
Haklısın gidişinde bu aşkı bitirmekte de haklısın.
Tek söz söyleyemedim.
Yüzüne bakamadım.
Karşında ağlamadım. Eridim tükendim bittim.
Sonsuzlukta bir insan nasıl olur sesi soluğu nasıl duyulur.
Sana elveda aşkım diyemedim belki dönersin diye.
Elveda sevgilim diyemedim dönersin diye aşkım.
Sen kendini hiç böyle gereksiz böyle değersiz böyle yapayalnız hissettin mi Ayrılık ölüm kadar acı ve soğuk bana.
Aynalara bakıyorum.
Aynada gördüğüm ben değilim giderken beni öldürdün.
Gözlerim cehennem ateşi dudaklarım mühürlenmişti.
Ellerim titriyor.
Yüreğim kızgın demirlerle dağlandı.
Yokluğunun bedeli çok ağır be sevgilim.
Sevinçlerim hayallerim umutlarım renkli dünyam elveda.
Elveda yaşamak.
Yaşamın anlamı elveda.
Kimse farkında değil yokluğunun be sevgilim.
Sensiz ne hallerde olduğumu kimse bilmiyor.
Anlamıyorlar yitip giden bir aşkın kederini.
Dün ayrılık telefonunu alana kadar en yücesini yaşadım mutluluğun ayaklarımın altından kayıp gidiyordu toprak denizlerin ovaların üstünde uçuyordum.
Güneş kadar yakındı bana aşk.
Güneş kadar sıcak ve parlak sevgin.
Bıraktın birdenbire kanatlarım kırıldı uçamıyorum sensiz.
Hızla çakıldım yere boşluğun içindeyim şimdi hiçbir şeyim yok tutunacak dalım kalmadı.
Oysa dünyanın en zenginiydim seninle.
Bütün çiçekler bizim için açardı bizim için bal yapardı arılar ekinler bizim için bereketli sular bizim için çağlardı.
Şimdi toz duman içinde kızgın bir çöldeyim senin gidişinle.
Yönümü yolumu şaşırdım.
Sam rüzgarlarına bıraktım gövdemi sürüklenmekteyim.
Sen bensiz nasılsın bilmiyorum.
Rahat mısın mutlu musun bu kadar çabuk beni unutur musun.
Nasıl birden mazi olursun.
Düne kadar gözlerinden aşkı içtiğim dudaklarında yüreğimi erittiğim uğruna bıçaklar çekip dünyaya meydan okuduğum ey sevgili nerdesin. Kimlesin.
Kimlerlesin.
Kimlerle gönül eğlersin.
Ben burada terk edip gittiğin yerdeyim.
-
gİttİğİn gün
bütün ayrılıkların hesabı benden soruldu
bütün acılı şarkıların
bütün hazİn sevdaların
gİttİğİn gün
her çİçeğe bİr gözyaşı
her kelebeğe bİr ağıt
banada yüzlerce şİİr düştü
yazmaya mahkum
gözlerİn İçİn.
Ben kİ
dönüşüne hasret yaşadım bütün ayları
ve gülüşüne hasret bütün baharları
gel gör kİ
bİr dağa çarpar gİbİ çarptı yüreğİm yokluğuna
bİr ben bİlİrİm
gururumu hangİ taşlara vurduğumu
başımı hangİ taşlara
ve hangİ uçurumlara köprüler kurduğumu
bİr sana kavuşmak İçİn
sen gİdelİ
bütün yollarımın yolları kesİk
bütün dallarımın dalları kırık
kaç geceye bekçİ
kaç sabaha nöbetçİ
ve kaç uykusuz trene bİletçİ oldum
gelmedİn
oysa hep karlar İçİnde sakladım umutlarımı
yağmurlar İçİnde kuruttum gözyaşlarımı
ve kanatarak açtım gölgene avuçlarımı
bİr sana sarılmak İçİn
bİr ucu kalbİmde kaldı bu sevdanın
bİr ucu ellerİnde
bİr adımı sende kaldı sonumun
bİr adımı sabrımda
çünkü
bulutlara çİzİlmİş
yıldızlara yazılmış
ve yüreğİme kazılmış bİr kara sevdaydı bu
günlerce
kışlardan güneş
karlardan ateş topladım
ve bütün ölümlerİ erteledİm
bİr sana dokunmak İçİn
oysa daha gİttİğİn gün
uykularımı çaldım gözbebeklerİmden
dİzlerİmde uyuttum
acılarımı koparttım yüreğİmden
İzlerİnde avuttum
ve sözümü de tuttum
yanarak İçİn İçİn
İşte bugün
unutmayıda unuttum
bİr tek senİ
unutmamak İçİn.
-
sihirli bir sopam olsa
ve bir defa yuregime dokunsa
ya sökup atsa kalbimi cok uzaklara
ya da yapistirip parcalarini hic bir iz birakmasa
ya sökup alsa icimdeki acitan seyi
ya da ogretse bana acitanlari hapsetmemeyi
keske mavi kelebegim benim olsa
kirik kanatlariyla saclarima konsa
sevsem sevsem yine sevsem
sevdikce doymasam ona
ellerimle sarar sarmalarim,
ne cikar hasta ve yuregi yarali olsa
canimdan veririm canina can katarim,
ne cikar omru kisa olsa
keske ben kelebek olsam
ucsam kollarina konsam
yasadigi kadar yasardim yaninda
hulyalara salardim onu sevdamla
-
ağladım biliyormusun
Hüzün yıldızları parlıyor bugün gökyüzünde
Bu gece yine için için yanıyorum
Oturmuş seni düşünüp ağlıyorum
Seni, gidişini sevişini her şeyini .
Unutamıyor işte seni şu yaralı kalbim
Yaptıklarını hatırlayıp, pişman oluyor.
Seni düşünüyorum bu gece karanlık gökyüzünde.
Simsiyah gökyüzünde parlayan yıldızları seyrediyorum
Onları sana benzetiyorum
Kararmış kalbimin bir kenarında yanan meşale misali.
Dedim ya, seni düşünüyorum bu gece
Beni sevdiğini bana nasıl baktığını bana nasıl güldüğünü
Ellerimi nasıl tuttuğunu ellerini nasıl tuttuğumu
Büyüyen bir ateş gibi sevgimizin nasıl çoğaldığını
Ve bir gün ansızın bırakıp gidişini.
Son vedanı hatırlıyorum gözlerime ağlarcasına baktığını
Gözlerini kalbime gömdüğünü hatırlıyorum
Bir daha çıkamasın diye.
Çıkamadılar zaten kalbimden gözlerin
Ölüler dirilirler mi ki gömülenler çıksın gitsin
Gittin son bir veda ile gözü yaşlı
Elimde kolyen ardından dakikalarca baktım ağlamaklı
Sıkıldım üzüldüm perişan oldum ama ağlamadım.
Ağlayamadım engel oldu gururum engel oldu aşkım
Uzaklara gittin belki bir daha asla geri dönmemecesine
Özledim seni deliler gibi özlüyorum hala.
Sen bir yerde ben bir yerde yinede sönmedi sevgimiz
Aksine çoğaldı dağlar gibi oldu hasretimiz.
Hep seni hayal eder hep seni düşünürdüm.
-
Huzur Arıyorsan
Sevgi Arıyorsan
Sevilmek Sayılmak İstiyorsan
Gönlüm Bahar Olsun İstiyorsan
SEVECEKSİN
Tutacaksın Bulduğun Güzelliği
Güveneceksin İnanacaksın Gönülden
SEVECEKSİN
Acıları Atacaksın
Kederi Hüznü Bırakacaksın
SEVECEKSİN
Takılma Bir Yerlere
Kalırsın Yoksa Orada
Hep İleri Geleceğe Bakacaksın
Sevgiyle Saracaksın Tüm Acıları
Mutluluk Olacak Tek Amacın
Gönlünü Sıkmayacaksın
Ruhunu Bulutlara Saracaksın
Gönlünü Güneşten Bir Parça Bileceksin
SEVECEKSİN
Aldığın Nefesi
Sevdiğinin Bir Kokusu Hissedeceksin
Seni Sevenin Gözleriyle Bakacaksın
Onun Gözleriyle Göreceksin
Sevgiyi Ve Aşkı Kendinden Bir Parça Bileceksin
SEVECEKSİN
Seni Saran Havayı
Sevdiğimin Gönlü Kolları Bu Diyeceksin
SEVECEKSİN
Sen Seviliyorsun
Sen Sayılıyorsun
Sen Sevenin İçin Bir Tutkusun
Vazgeçilmez
Sen Mükemmelsin
Sen Bir Gülsün
Hep Sevileceksin
Sen Hiç Solmayacaksın
Sevgiyle Sulanıp
Aşkla Besleneceksin
Elle Değil Gönülle Tutulacaksın
Sevgi Ve Aşkla Filizleneceksin
Sen Hep Sevileceksin
Yok Senin Sevginin Sonu
Sen Hep Sevileceksin
Ama Unutma Sende
SEVECEKSİN...
-
Dün yine gökyüzünün masmavi görkemine hayalini çizdim bembeyaz bulutlarının
Altında seni bekledim.
Uzaklarda gülümseyen gökkuşağının renkleri içinde aradım seni yoktun.
Yokluğun bir canavarın dişlerinde yüreğimi kemirip duruyor.
Yokluğun cehennemim yokluğun zifiri karanlığım zindanım oldu.
Belki bir köşeden çıkıp gelirsin diye yıllardır seni düşleyip gözlerim ufukta kucağım sevgi dolu yüreğimde bin bir umut yeşertip ve öylesine bir özlemle senin gelmeni beklemişim bak işte geliyorsun.
Senin sevgine ne kadar ihtiyacım var biliyor musun.
Bir bilseydin ne kadar sevgiye susadığımı dağları tepeleri aşar denizleri ovaları devirip gelir ağladığında mendilin olurdum.
İçimdeki sevgi özlemi nasıl dolup taşıyor sevginle nasıl tutuşurdum bir bilsen.
Yüreğimin bütün bentleri paramparça sevgisizlikten.
Şimdi yüreğimin her kıyısında sevgi sızıyor.
Yüreğime de söz geçiremiyorum artık.
Biz bu dünyada senle çıkarsız hilesiz hesapsız seve biliriz bir birimizi.
Yüreğimizin bembeyaz tuvaline Pembe fonla yarak ve aşkın da kıpkızıl resmini de çizerek insanları kuşları dağları çiçekleri suları da öyle hilesiz sevebilirdik.
Biz seninle bütün engellere rağmen bitmez tükenmez bir azimle sevginin doruğuna erişmek için tırmandık hayat yokuşunu.
Ve bitip tükenmeyen bir aşkla sevdik birbirimizi.
Ben seninle uzak dağ başlarına umutlarımızı yazdık.
Denizlere dalgalara fırtınalara acılara korkulara uçurumlara yazdık sevdamızı.
Ben seninle kanatları sevdalı iki güvercindik mavi göklerde.
Kanat çırptıkça yükseldik sevdalara yükseldikçe sevdalara avcılar düştü peşimize.
Zamanın acımasızlığına aramızdaki mesafeler etrafımızdaki
-
çirkinliklere günübirlik aşklara saldırılara, saltık sevgilere rağmen biz yine de yüreğimizde hiç sönmeyen bir yangınla özledik birbirimizi en kutsal aşkla sevdik kirletmeden umutlalrmızı bekledik.
Senden ayrılalı günlerin ayların yılların nasıl gectiğini bilmez hesabını tutmaz oldum.
Her seher uyanınca dağların esen rüzgarlarına açıyorum penceremi o ölümüne özlediğim kokunu getirir diye.
Bir nebze de olsa dindirir yada söndürür diye yüreğimdeki özlemin ateşini.
Her gece menekşe rengi gözlerini demledim hayalimde.
İpek saçlarını sevdalı gülüşlerini inc,i dişlerini demledim.
Ne çok severdin yayla yollarında türküler söylemeyi ellerimi avuçların içine alıp başını göğsüme dayamayı.
Şimdi her gece insana hayat veren ve yüreğime nakış nakış işleyen sevda sözlerin dolaşıyor kulaklarımda paylaştığımız ümit dolu tatlı hayallerimiz.
Yılmak yoktu bizim için bu yolda.
Ağlamak sızlanmak yoktu geriye dönmek hiç yoktu.
Zordu çetindi bizim sevdamız ama her şeye ve çekilen tüm acılara değerdi.
Sabır diyorduk.
Sabır ümit etmeyi sevmeyi zorluklara karşı direnmeyi de birbirimizden öğrenmiştik.
Konuşurken insanın yüzüne dosdoğru bakmayı dürüst ve namuslu bakmayı merhameti acımayı insan gibi düşünmeyi birbirimizden öğrenmiştik.
Birbirimizden öğrenmiştik sevdalara türkü yakmayı.
Şimdi akdinizin kıyısında dalgın bakışlarla dalıp dalıp gidiyorum uzaklara.
Gökyüzü masmavi ve saatler yorgun bir su gibi akıp gidiyor gözlerimden.
Ufka gök mavisinin kızla birleştiği o ince sıcak ve yumuşak çizgiye bakıyorum.
Bir kuş gelip konuyor saçlarıma yüreğimi ipekten kanatlarına sarıp sana gönderiyorum.
Seni düşünüyorum.
-
Seni düşünmek gökyüzü olmak gibi bir şey bazen ya da rotası belli olmayan bir gemiye binip yeni iklimlere yelken açmak gibi.
İnsan olmayan bir adada inip hayalinle baş başa yaşam kurmak istiyorum.
Ve o adada bir ömür yalnız seni beklemek istiyorum.
Saatler su gibi akıp gidiyor.
Bir gemi yaklaşıyor sahile inen yolcuları izliyorum sen yoksun.
Kahretsin diyorum.
Ne olur çıkıp gelse sarılsa boynuma.
Bir gemi uzaklaşıyor limandan.
Suların devinimleri akıyor gözlerimde karışıp gidiyor uzaklara.
Seninle suyu pırıl pırıl bir pınarın başında buluşmak ellerini tutmak yüreğinin sımsıcak yerinde menekşe gözlerinden kiraz kırmızısı dudaklarından öpmek serin nefesini doyasıya içmek doyasıya içime çekmek geçiyor içimden.
Sonra sarılıp sımsıkı kucaklamak ve sevinçten havalara uçmak geçiyor içimden.
Ağladığında mendil güldüğünde kahkaha susadığında su olmayı uyuduğunda rüyalarına girmeyi her sabah alnından öperek uynandırmak istiyorum.
Her gece kuş olup sana doğru uçmak ardında serin rüzgarları bırakarak dağlar denizler ormanlar aşıp bir pınarın başında menekşe gözlerine konmak geçiyor içimden.
Dalgın bakışlarından sevdalı yüreğinden öpmek geçiyor içimden.
O an bütün ağaçlar diz çökmeli diyorum özleminle kanayan yüreğim.
Bütün yıldızlar göz kırpmalı mutluluklara.
Allahım bu kadar mutluluk çok deyip ellerimi gökyüzüne kaldırıp ağlamalıyım.
Gökler de ağlamalı benimle bulutlar ırmaklar yıldızlar da ağlamalı.
Şunu bilmelisin ki nerde olursam olayım hangi iklimde kalırsam kalayım vakit geldiğinde bir gün mutlaka yüreğim alıp beni sana getirecektir.
Ben buna bütün kalbimle inanıyorum sen de bütün kalbinle
-
inan.
Hiçbir yol bilmesem de gelmeye kalmasa da mecalim geleceğim inan ve bekle.
Sevgiler büyüttüm
Kır çiçeklerinden güneşin kanını emen
Umutlar yeşerttim bahar renginde al yeşil
Dağlarda kar erirken ceylanlar emzirdim
Melekler uyandırdım her tan ağardığında
Toplamak için bütün düş kırıklarını aynalardan
Yıldızlarla selam yolladım sana
Ve her gece mavi bir kuş tutup avuçlarına koydum
Dudaklarına gül kokusu iliştirdim dağların doruklarından
Geldim sana
Upuzun köprüler kurdum içimdeki yolculuklara sana kavuşmak için
Beyaz günlere uzandım beyaz atlarla sana getirsinler diye umutlarımı
Seninle öpüşürken
Beyaz beyaz güvercinler kanat çırpıyor mavi göklerde
bütün ayrılıkların üzerine bir çizgi çekiyordum
en güzel barış çiçeklerini sana versin diye dünya
ak alınlı taylar koşarken anlımın çayırlarında
al türkülerle inledim lekesiz sabahlara her bahar
özlemler kanatıp gecelerin sayfalarında
mavi rüzgarların terkisinde sevgiler yolladım sana
çoğaldıkça çoğaldı .ılgınlığım
kanımda milyonlarca yıldız tutuştu
alevler içinde parlayan nehirler aktı yüreğime her defasında
her suyun sesine bir damla gözyaşı bıraktım senin için
gül desenli yaylalara bilmedin
bilki sensiz uzak bir dağ başı ıssızlığıyım
yoksan ürpertilerde tiril tirildir yapraklarım
seni özlemenin korkunç girdabında
göğünü ve yönünü yitirmiş göçmen bir kuş olup
her gece uçurumlara ağlarım
hasret ateşine bürünürken geceler
uzun ayrılıkların dağladığı sevdalarda
-
korkunç alevler içdim seni seven yanıma
iç çekmeyi öğrendi bir yanım acı çekmeyi öğrendi bir yanım
karışıp gitti göz yaşlarım çağlayanlara silmedin
oysa ben sana mendil olmuştum
ey kırçıl saçlarımda yıldız tutuşturan
alıp savuran yangınlara yalnızlıklara
hazan bahçelerinde yaralı bir güldür kalbim şimdi
dört mevsim aşkı kanayan
sen ki yüreğimde demlenen aysın her gece
gözlerimde çiçeklenen aşk
uzun saçlı hasretimsin
geçen bütün mevsimlerde seni bekledim gelmedin
özlemlerle yaralı yağmur bulutluyum şimdi
bil ki çağlayan bütün nehirler benim gözlerimdir
benim yüreğimdir ağlayan bütün denizler
su içtiğim bütün pınarlarda seni sularım
seni sorarım geçtiğim bütün yollarda
düştüğüm her uçuruma bir tutam çiçek bırakır gibi
bir tutam kor ve bir demet gözyaşı bıraktım senin için
gelmedin bilmedin silmedin gözyaşları mı
oysa ben sana mendil oldum
bir gün gökyüzü gülünce ve geçince üşümesi kalbimin
bütün hasretleri yükleyip rüzgarın kanatlarına
yüreğimde taşıdığım sevda aleviyle
upuzun yollardan çıkıp geleceğim sana.
-
umutsuzca uyanıyorum sabahları.
Güneş yüzüme vurdukça daha bir karanlık oluyor günlerim.
Kahvaltı saatlerimi hep kaçırıyorum.
Öyle pek özenmiyorum üstüme başıma...
Ne geçerse elime giyiyorum.
Sen yoksun ya yakışıklı görünüyorsun demesinler istiyorum.
Yine en arka koltuğunda oturuyorum minibüsün yine camda oluyor gözlerim.
Sen tutmuyorsun ya elimi cebimden hiç çıkartmıyorum.
İyi değilim aşkım
Herkes sana benziyor sanki.
Saçı az daha kısa olsa biraz daha içten gülse.
Daha çok benzeyecek olanları arıyorum.
Yoksun ya yokluğun da yepyeni senler arıyorum.
En zor geceler oluyor.
İzlediğimiz filmi izlemiyorum
senin uyuduğun saatlerde uyuyorum.
Olur ya bir rüyada karşılaşma ihtimali olur diye.
İyi değilim aşkım.
Unutuyor gibi yapıyorum.
Biriken yaralarımı acıtmasınlar diye
hiç kanatmıyorum.
Seni de kan tutardı ya hani.
Bak görüyorsun bunu bile hatırlamıyorum.
İyi değilim aşkım
Artık şiirlerimde yok süslü kelimelerle sana seslenecek.
Adının geçtidiği cümlede o gitti diyerek sevgiyi anlatmak çok zor oluyor çünkü.
Kağıda kaleme dokununca kömür değil gözyaşım dökülüyor ya
ziyan oluyor sayfalarım.
Bir de Pazar günleri var tabi.
Hiç buluşmadığımız bir yerde hiç bilmediğin bir saatte seni bekliyorum.
Gelmen pekte anlam ifade etmiyor.
Ben seni beklemeyi hala çok seviyorum.
İyi değilim aşkım.
Daha bencil oldu duygularım daha çok ben demeyi daha çok sabretmeyi öğrendim.
Sayısız yalanlarla çok özledim seni demeyecek kadar.
Yokluğunla aramda inanılmaz bir dostluk başladı.
Kimseyi almıyoruz aramıza.
Bak benden başka sen senden başka da düşüncem yok satırlarımda.
İyi değilim aşkım.
Hiç iyi değilim.
Bil ki sevmekten vazgeçmedim seni
Bil ki seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde
Bil ki seni asla unutmayacağım.
-
Her aşk ilk 35 saniyesi içinde bitmeye başlar..En kekeme ihtimalle 2 dakika sürer bir aşkın kuruluş ve yükseliş dönemi…
Bir “ Memnun oldum” cümlesiyle başlar serüven…
Hanin öğretilmiş klasik yalanlardan biridir ya nasıl başlarsa öyle gidermiş güya sen de zan...nedersin ki; memnun olarak başladım hep memnun olucum dersin. Sevinirsin…Sevdiğin de sevinmiştir seni tanıdığına ama sen daha çok sevinmişsindir onun sevinmiş olmasına…... Devamını Gör
Ve sonra
İşte sonra
Tam bu anda
Sen bir sevincin en gevrek yerini ısırırken ağzının bahar tadı henüz genzine bile ermemişken pat diye sorar:
Nasılsın?
Aşk bitti. Geçmiş olsun..
Nasılsın?
Dünyanın en tuzak sorusudur
Dünyanın en kazık sorusudur.
Soru eki bile almayacak kadar kurnaz soru olduğunu herkese belli etmeyecek kadar akıllı bir sorudur.
Bazı salaklar iyiyim diye cevap verir bu soruya
Daha salakları teşekkür eder
En salaklar ise Allah razı olsun sen nasılsın der..
Oysa bu sorunun senin sağlığına alaka göstermekle alakası yoktur…Moralinin Richter Ölçeği cinsinden değeri sorulmuyordur
Naslsın?
Yani anlat bakalım senden ada çıkar mı çıkmaz mı ? Seni sevmem için bir neden üret bana..
Marifetin nedir ? benden ve diğer insanlardan farkın nedir seni neden seçeyim? Zayıf noktan neresidir nerenden vurayım? Canevini nerende gizliyorsun ? kalbin en fazla kaç parçaya kırılır?vs.vs.
Bu budur..Nasılsın budur?
Ve bu sorunun iki cevabı vardır..
1-Çok güzel bir aşktı..Yaşattığın için teşekkür ederim…gerçi birçok insan kısa sürdüğünü düşünecek ama 35 saniye öyle az buz bir zaman değil.. bu süre içinde 32 defa gözlerini kırptın 27 adet soluk aldın yan masadaki herifi kestin peçeteyi ileri doğru ittin bir ara gözlerimin içine baktın…birlikte çok şey yaşadık.. mesela garsonun kahveleri getirmesini bekledik ki nikah gününü beklemek kadar heyecanlıydı… hatta bir ara ayakkabımın ucu ayakkabının ucuna bile değdi.. tek tensel ve derisel temasımız bu oldu… gerçi deri bizim derimiz değil ölmüş bir hayvanın köselesiydi ama olsun..unutulacak hatıralar değil bunlar…35 saniye arkasından bir bavul gözyaşı dökecek kadar uzun bir zamandır..
2-Aşkın bitmeye başladığını bilirsin de için el vermez gencecik bir ölüyü gömmeye..yalan yanlış yaşasın ..tamam 3. sorusu nasılsın olan bir aşkın mürvetini görmek nasip olmaz hiçbir aşığa ama bir hastane odasında bile olsa aşkımın büyüdüğünü görmek istiyorum dersin ve
“Nasılsın?” sorusuna
“Nasıl olayım istersin” diye cevap vererk teslim olursun
-
Hani seninle gökten yıldızları dererdik
Toplayıp da onları rüyâmıza sererdik
Bazen Leylâ biz olup, Mecnûnla'rı yererdik
Biz sıradan değildik, bir başkaydı sevdâmız.
Gerek yoktu ki aya, yakardık geceleri
Gözlerimiz yeterdi, saklardık heceleri
Başka aşklar var mıydı, unuttuk niceleri?
Biz sıradan değildik, bir başkaydı sevdâmız
Gecelerden ayrıldı, tek tek koptu rüyalar
Tozlandı ve yıprandı, gönüldeki sayfalar
Alındı elimizden, yaşanacak sevdâlar
Biz sıradan değildik, bir başkaydı sevdâmız.
Elimizde değildi, Hak'tan verildi karar
Acı bir tadı kaldı, kalbe verildi zarar
Bunca çileden sonra, kavuşsak neye yarar
Biz sıradan değildik, bir başkaydı sevdâmız.
Sabit bir durak idi, gelip geçti sevdâlar
Hiç biri yazılmadı, gönülde ki sayfalar
Kazanan olamadık; bitmeyecek davamız
Biz sıradan değildik, bir başkaydı sevdâmız...
-
Ayrılık dönüşü olmayan nehir Yalnızlık yıkılmış bomboş bir şehir Kaç sevda kül oldu böyle kim bilir.
Gözyaşın kal diyor.
Yıllar ise git.
Bu roman da biter belki birazdan.
Ne aşklar yıkıldı gururdan nazdan.
Ağlıyor besteler yine hüzünden.
Şarkılar kal diyor Yıllar ise git.
Ne zaman sen gelsen aklıma.
Acı bir tebessüm gelip oturuyor dudaklarıma.
Notası kırılmış melodilerin buruk sesi geliyor kulaklarıma.
Bir kuş düşüyor daldaki yuvasından çırpınarak Sıcak avuçlarıma.
Ne zaman seni düşünsem Ne zaman sen gelsen aklıma.
Kaldıramayacağım bir ağırlık çöküyor yüreğime.
Umutlara taş basıyor yokluğun Kar düşüyor Henüz tomurcuk umutlarıma.
-
Az Çok İçime Dokunabilmişsen Beni Anlayacağını Biliyorum.
Eğer Bir Yükü Daha Fazla Taşıyamayacaksan Bırakmalısın Belki de Ben Çok İnatçıydım İnatçıyım Evet.
Anılardır Bir İnsanın Prangası.
Sürüklersin Sürüklersin.
Ta ki Sen'i Kendisinin Olduğu Yere Hapsedene Kadar.
Bu Yolculuğun Sonunda Ya Ondan Kurtulmalısındır ya da Onu Her Koşulda Tanıyabilmek Adına Yaşamından Vazgeçmelisindir.
Hangisini Seçtiğime Gelince Kesin Ve Net Bir Şey Var ki Bu Defa Kendime Saklıyorum. Yaşandıkça Görülsün Diye.
İsimsiz Son Sözlerim Sizlere.
Sana .
Merdivenlere Ve Uykularında Seni Ziyarete Gelen Adama Lütfen İyi Bak.
Senin.
Karşında Dimdik Duramayacağın Bir Sele Kapılmak Ancak Ve Ancak Ortalığı Viran Eyler.
Zamanında Pas tutmuş yüreğin.
Sana :
Belki Yine Bir Gün Ansızın Çıkıp Gelirim Bağırırsın Arkamdan.
Senin için.
Biliyorum O Gece Hissettiklerimi Bir Gün Sen de Hissedeceksin.
Dilerim O An Ne Alaka Dediğin Bir Anda Aklına Ben Gelirim.
Sana.
Düşlerin Öyle Narınki Sahip Çık.
Bir Sana Bir de Bana.
Bulutların Üstünden Bıraktım Ben Kendimi
-
Neyi nasıl söylesem ve söze nasıl başlasam bilemiyorum.
İçimde her geçen gün daha belirsizleşen ve aklımı sorgulayan şeyler var.
Bu nasıl bir iştir anlayamıyorum.
Ve ne garip bir ilişki ki varlığını kavrayamıyorum.
Seni seviyorum demiyorum.
Hiç zannetmiyorum bu olasılığı.
Böyle bir sevgiyi algılamakta zorlanıyor beynim.
Yadırgıyorum bu şekilde sevilme ve sevebilme fikrini.
Senli vakitlerin keyfi arada kurcalıyor zihnimi.
Bir an zamansız ve amaçsız bir heyecan yaşıyor gönlüm.
Sonrası kesik ve belirsiz düşünceler.
Senin olduğun vakitler gittikçe alışkanlığa dönüşüyor.
Seni özleme düşüncem daha kesinleşiyor.
Ama henüz bir sesin var mı bilemiyorum.
Ellerin ne kadar nazik yahut ayakların ne denli sıcak hiç bir zaman bilmeye ihtimal vermiyorum.
Senli zamanların hoşnutluğunda oyalıyorum gönlümü.
Hiç olmayacak görüşmelerimizi tasarlamaya çalışıyorum.
Lakin o kadar silik ki her şey kestiremediğimden sonun da olduğu gibi kalsın her şey diyorum.
Nedense çok korkuyorum.
Ben seni sevemem biliyorum.
Gizli bir anlaşma var aramızda.
-
Olduğumuz vakitlerin anlamı olduğunu hissediyorum ama bir türlü karar veremiyorum senden yana.
Nesin ve neyi yaşıyorsun bir türlü tahminlerim gerçeği oluşturmuyor zor bulmacalarla meşgul ediyorum zihnimi.
Günler geçtikce hoşnut bir alışkanlığa dönüşüyorsun.
Olabilir dediğim anda sona eriyor her şey.
Araya koca zaman bölükleri giriyor ve her şey hiç yaşanmamış gibi tekrarlıyor kendini aynı sözcükler iğnelemeler.
Ya çok çaresiz bir sıradanlık baş gösteriyor cümlelerimiz yahut farkındayız beğenilikler sana bana dair.
Belki de ben uyduruyorum bunca şeyi.
Ama dedim ya hoşuma gidiyor bu belirsiz düşüncelerimin yazımı.
Ve büyük ihtimal kim bile bilir duysan bile anlayamayacaksın bunca söylediğim şeyi.
Zaten bende anlamaya çalışmıyorum artık olan biteni.
İşte ansızın sana ulaşma isteğimin düşünceleri baş gösteriyor ve böylesi daha iyi olmalı ki sürebiliyor diye bitiriyorum her şeyi yine sana dayanarak.
Bildiğim kadarıyla tahmin ediyorum seni. Olabileceğim kadar katı ve sevimsiz olmaya zorluyorum kendimi.
-
Bazen aklıma geliyor bir şiir sevebilme ihtimaline dair.
Sonra diyorum ki bırak olduğu gibi kalsın her şey belki böylesi daha iyi.
ve gözlerin gelir aklıma ve sözlerin gidişin gitmiyor gözümün önünden ve izleri derin ilk değilsin bu senin de bildiğin ve yine biliyorsun sen son sevdiğim
şimdi uzaklardasın ben çamlar arasında bir hastane odasında ciğerimde bir ince hastalık
içimde kapanmak bilmeyen bir yara ve sanki elimde inadına bir sigara biliyorum dönmeyeceksin
hatta arkana bile bakmazsın gün gelir belki bir yuva kurarsın oğlun olsa benim adımı koyar mısın
gittin dağ gibi sevdamı devirip ardında
gittin allahaısmarladık bile demedin
sazlar çalınır bahçelerinde o şarkıyı bir daha hiç söylemedim şimdi elimde bir bardak çay ve dudağımda buruk bir tebessüm kendi kendimi üzmemeye söz verdim ve ben seni hayatımın bir musalla taşına en yakın yerinde sevdim ısrar etmedin kendine beni sev diye beyaz bulutlar gibi sırtını rüzgarlara verip gittin bense durdum ve bekledim
ve ben seni hayatımın bir musalla taşına en yakın yerinde sevdim
-
Suskunluğun en acımasız olduğu zamanlardayım bu
günlerde.
Sadece susuyorum ve uzaktan izliyorum bir
sevdanın hazin intiharını.
Dirhem dirhem kan damlıyor açık yaralarımdan ve her damlada bir umut eksiliyor damarlarımdan.
Susmak yakıştı sanırım bana artık kimse yadırgamıyor
beni ve suçlamıyor seni sevdiğim için.
Beni unutanı unutamadığım için ayıplamıyor kimse.
Yüzümde mutluluk denen maske dilimde yalandan sevda şarkıları ve hiç gelmeyecek güzel günleri beklermiş gibi
yapıyorum.
Ağlamıyorum artık halka açık mekanlarda.
Hiçbir çaba sarf etmiyorum sadece susuyorum.
Herkes bir anlam katıyor susuşuma her kafadan bir ses çıkıyor.
Kimileri delirmiş bu diyor kimileri aklı başına gelmiş kimileri
unuttu artık diyor kimileri ölse de unutamaz ben ise
sadece susuyorum.
Ne varsa yaşamak istediğim içimde yaşıyorum.
Kimi zaman geceyi bekliyorum maskemi çıkarmak için kimi
zaman bir deniz kıyısına atıyorum kendimi yada adını
yolunu bilmediğim caddelere.
Hüzünlerimle baş başa kalıyorum kendim olabilmek için acılarımla yüzleşiyorum.
İçime akıttığım gözyaşlarını denize boşaltıyorum kimseler
görmeden.
Yitirdiğim umutlarımın arkasında türküler yakıyorum
kimsenin bilmediği.
Giden sevgiliye şiirler okuyorum kafiyesiz beklide anlamsız yada benden başka kimsenin anlayamayacağı.
Özlemlerimi özgür bırakıyorum salıveriyorum gökyüzüne belki özlediğime giderler kendilerini gösterirler ve tarif ederler özlenene nasıl özlendiğini ama nafile özlemlerimde dilsiz benim gibi onlarda suskun artık.
-
Eski ve kimsenin bilmediği yerlere sakladığım resimlere
bakıyorum herkesin yaktığımı sandığı hatıralarla baş başa
kalıyorum hatıralar da suskun ve bendeki resmin artık
bana bakmıyor.
Hasretlere kafa tutuyorum cesaretim yok aslında ve güçsüzüm karşısında ama dedim ya kendim olmak için mecburum buna.
Kendime bakıyorum uzaktan isyanlarım bile suspus olmuş
kendi halinde.
Hesap bile soramıyorum artık sevgiden.
Birkaç soru var aslında dilimde neden severken onsuz
oldum neden o onu sevmeyene gitti ölümüne sevilmek
varken neden sevgi dilenmek istedi anlayışsız ellerden
Pardon ama aşk iki kişilik değimliydi iki kişinin derdi neden
bir bana yüklendi Peki şimdi nerde neden unuttu her şeyi. Hanilerle devam eden ve uzayıp giden ama bir türlü
sorulamayan sorulsa da cevaplanmayacak sorularım.
Gece güne dönmek üzereyken takıyorum yine maskemi
ve suskunluğumu geçiriyorum bedenime.
İnsan içine karışıyorum herkes gibi görünmeye çalışıyorum.
Hüzünleri özlemleri göz yaşlarımı aldanışlarımı ve düş kırıklarımı saklıyorum kimsenin bilmediği yerlere.
Unutmasam da unutmuş gibi yapıyorum.
Ve yine suspus oluyorum.
Bilsin istemiyorum kimse içimde keşkeler ile başlayan
isyanlar olduğunu anlasınlar istemiyorum görsünler
istemiyorum acılarımı.
Satır aralarına gizliyorum yaşamak isteyip de yaşayamadıklarımı konuşmak isteyip de anlatamadıklarımı. Sıradan cümleler kullanmaya dikkat ediyorum anlasın istemiyorum kimse gerçekte ne anlatmak istediğimi ne fırtınalar koptuğunu içimde ne hesaplaşmalar yaşadığımı kendimce bilsinler istemiyorum.
-
Söylenmemiş ve yaşanmamış o kadar çok şey var ki
içimde sana dair hepsini suskunluğuma hapsediyorum
satır aralarına gizliyorum sana söylemek istediklerimi.
Bir bilsen bir anlayabilsen neler haykırıyor suskunluğum.
Anlamayacak olsan da ben yine susuyorum ve noktalıyorum cümlelerimi.
Maskem yüzümde gece güne dönmek üzereyken bende
kalabalık yalnızlığıma feryatlar içindeki suskunluğuma ve
sahte bana geri dönüyorum.
Suskunluğun en acımasız olduğu zamanlardayım sadece
susuyorum.
-
Bu Kimsesizlik Değil.
Bunun Adı Yok.
Tarihsel Bir Süreç İçerisinde Çoğalan Ve Artık Çoğalmasına Bile İzin Verilmeyen Yanık Cümleler.
Bağlar Arası Bir Yolculukta Yürekten Yüreğe İtinayla Karalanmış Bir kaç Kelime.
İki Yol Vardı.
Çok Sesli Bir Müzik Gibi.
Amacalar Saptı.
Eşyalardaki Dilsizliğin Dile Geldiği Bir Anda Ve Bir Hiçe Dönüştürüldüğünü Görünce Ayak Seslerimin İlk Defa Kocaman Bir Parçası Kopup Gitti.
Anlatmaya Çalışmanın Nafile Olduğu Bir Geçiş Anında Fark ettim Her Şeyi.
Bu Öyle Bir Şeymiş ki Değer Verdiklerinizin Paylanmaya Yüz Verdiğiniz Kimi Zaman Dokunduğunuz Özen Gösterdiğiniz Herhangi Anın Gözlerinize Aldırmadan Damar Yolunuzdan Kendisini Tüm Güç Ondaymışçasına Çekmesi Gibi.
Duygular.
Savruk Ve Kırıcı.
Sene Hesabı Yapmadan Ve Boşluğun Çöplüğüne Adım Daha Fazla Karışmadan Gidiyorum.
Belki Böyle Bir Acık Lama Gereksiz Düşecek Belki Sözler Sözlerim Buraya Düşen Cümlelerim Yetmeyecek Yine de Olan Biten Yitip Giden Her Şeye Rağmen Sevgim Önünde Eğiliyorum.
Sen Olmasaydın Hala Koyu Kahverengi Gözlerle Etrafı Bu Denli İyimser Ve Bu Denli İçten Göremeyecektim.
Çok Ağladım.
Şimdi de Ağlıyorum.
En Çok İncindiğim Andan Bu Yana Yasadığım Ve Kimsesizliğimde Dahi Söyleyemediğim Aslında Haykıramadığım Yanı Başımda.
Şiirlerim Vardı.
-
Her Ne Olursa Olsun Bir Kavgam Vardı.
Ama Ben Hiç Kavga Etmeyi Sevemedim Bu Hayat ta.
Varsa Yoksa Sol Yanımda Duran Beni Örselenmiş Bile Olsa Yanında Durabilmesini İstedim.
Öyle Büyük Arzularım da Olmadı.
Yahut Ne Bileyim Kişileri Birbirine Düşürecek Düşüncelerim de Olmadı.
Varsa Yoksa Bitiş Çizgisini Gecen Bir Aşkın Karşılıklı Saygıyı Ortadan Kaldırmayacak Her Ne Olursa Olsun Sahip Çıkılacak Bir Özel Tarafının Olmasıydı.
Günler Günlerin Ardından.
Kayıtlı Bir Telefon Numarasının Kayıtsız Olduğu Düşünüldüğü Bir Zaman Aralığında Seslenişiyle Bir Yudum Aldım Kahvenin Midemi Zorlayan Sıcakla Soğuk Arasındaki Tadından.
Sigara Molasındaydım Son Hazırlıklarımı Yapıyordum. Ruhum Çalınmış Bir Halde Adımlarımı Zorlayarak Odaya Girdim.
Kare Ve Çember.
İkisi Arasındaki Benzetmeyi İlk Defa Düşürdüğümde Günlüğüme Ayrılık Kokuyordu Bu Şehir.
Hep Bir Pencere Vardı.
Bir Sonsuzluk.
Bir Mum.
Bir Tutam Tütsü Kokusu.
Bir Düş.
Adı Konulmuş Bir Yokluk Her Zaman Vardı.
Kovaladıkça Geceyi İlmek İlmek Çözüldü Özüm.
Yazarken Salıncağa Binmeyi Özlediğimi Fark ettim. Lunaparkta O Oyuncaktan Bu Oyuncağa Koşuşturmayı. Pamuklu Şeker Alıp Yüzüme Gözüme Bulaştırmayı.
Elmalı Sekeri Yerken Dişlerime Yapışmasını.
Yalnız Kaldığımda O Bir Hayal Bile Olsa Ve O Her Kimse O na Sarılmayı.
Yazarken Bütün Kesirli Aşkları Bir Tam Sayı Haline Getirebilmeyi.
-
Öpmeyi Okşamayı Koklamayı özledim.
Bu Defa Parmaklarım Titriyor Ve İlk Defa Karar Perdesinden Sesim Yükseklere Doğru Çıkıyor.
Ne Seni Ne Onu Ne de Hiçbirinizi Üzmeyi İstedim.
Az Çok İçime Dokunabilmişsen Beni Anlayacağını Biliyorum.
Eğer Bir Yükü Daha Fazla Taşıyamayacaksan Bırakmalısın Belki de Ben Çok İnatçıydım İnatçıyım Evet.
Anılardır Bir İnsanın Prangası.
Sürüklersin Sürüklersin.
Ta ki Seni Kendisinin Olduğu Yere Hapsedene Kadar.
Bu Yolculuğun Sonunda Ya Ondan Kurtulmalısındır ya da Onu Her Koşulda Tanıyabilmek Adına Yaşamından Vazgeçmelisindir.
Hangisini Seçtiğime Gelince Kesin Ve Net Bir Şey Var ki Bu Defa Kendime Saklıyorum. Yaşandıkça Görülsün Diye.
İsimsiz Son Sözlerim Sizlere.
Sana.
Merdivenlere Ve Uykularında Seni Ziyarete Gelen Adama Lütfen İyi Bak.
Sana.
Karşısında Dimdik Duramayacağın Bir Sele Kapılmak Ancak Ve Ancak Ortalığı Viran Eyler.
Sana.
Belki Yine Bir Gün Ansızın Çıkıp Gelirim Bağırırsın Arkamdan.
Sen.
Biliyorum O Gece Hissettiklerimi Bir Gün Sen de Hissedeceksin.
Dilerim O An Ne Alaka Dediğin Bir Anda Aklına Ben Gelirim.
Sana.
Düşlerin Öyle Narınki Sahip Çık Onlara.
Bir Sana Bir de Bana.
Bulutların Üstünden Bıraktım Ben Kendimi.
-
Baharı bekliyordum baharlarda olan sevdalı günleri anımsamak ve onlar için bir şeyler yapabilmek adına çok hoş planlarım vardı.
Hoş dediysek anlayacağınız gönüllere hoş gelen hatırlamalar dahası ona küçük bir gönülden gönüle kısa bir mesaj.
Ne olacak ki özledim diyebilmenin o güzel anını ona hatırlatmak ve belki de onu o an onunla yaşamak .
Elbette o bahar gelmedi.
Bekleyişim baya uzun bir süredir vardı o bahar bekleyişinin yerini maalesef yine geceler aldı.
Baharı bekleyen bir gönünle gece ne faydadır bilirsiniz.
Aksine hüzünler ve o özlem acısının depreştiği anlara mahkum kalıyorsunuz.
Kaldım elbette en alasından oda.
Elden gelen bir şey olmadığı içinde yapılacak tek şey vardı ki zaten onu yaptım.
Onu Düşünmek.
Neden seni her düşündüğüm an seni daha da fazla sevmeye başlıyorum.
Bu sevmelerim o kadar yüce ki neden sana daha fazla bağlanıyorum anlamış değilim.
Arada bir yüreğime soruyorum nedendir bu diye O bile saklıyor benden gerçekleri o sadece sev be güzelini ne olacak der gibi nispetlerde.
Ama mutlu ama umutlu.
İşte işin bu yanı da zaten en güzel olan umudu.
Seni ne zaman düşünsem işlerim bile rast gidiyor.
Senli uyanıyorum elimi yüzümü yıkamadığımda aynaya baktığımda kendimi değil ben seni görüyorum.
Sonra uzatıyorum elimi yanak dan bir makas aldım mı değmeyin keyfime.
Derinlere indiğimde senli olanı yazıyorum hep yüreğime . Sensiz geçen bir günüm var ise haram olsun diyorum kendimce.
Çünkü sensiz geçeçek bir gün değil bir saniyeye ye bile tahammülüm yoktur be gülüm.
-
Bunu tüm alem de bilir.
Bazen dalarmışım onlar konuşurlarmış ben duymazmışım.
Eee haklılar o an ben senliyim ya kulaklarım sağır gözlerim kör olmuş vaziyette sana bağlanmışım.
Ahhh geceler.
Gecenin yarası vardır inleyen sızlayan nağmeleri ve efkarı. Gecenin yarası bu gece düşmüş yüreğime yine.
Uyumak istiyorum olmuyor.
Farklı şeyler düşünmek istiyorum yine olmuyor.
Eee efkarı fora olan gönüm ne eyler ki bu gece.
Ne eyleyecek oturup içini dökecek kağıtlara.
Ehh be güzel delim işte bende onu yapıyorum.
Oturdum geceyi yazıyorum sana şu gecenin en derin endamında.
Başka türlü kendime gelecek bir durumum yok zaten. Yazıyorum ki rahatlıyıyım.
Gecenin Yarası Düşmüş Yüreğime ama.
Asıl yüreğime düşen ne gecedir ne Yara
Asıl yüreğime düşen.
Yine senin Özlemindir .
-
Seni seninle paylaşamayacak kadar çok seviyorum.
Uğraşma sakın anlamak için beni.
Benim derdim bendeki benleri bendeki senleri seninle paylaşmak değil ki.
Seninle anlam kazanmadı sahip olduklarım.
Ben zaten güneşin parlak bir tepsi gibi kapladığı göğe yabancı değildim ki Ayın yakışıklısıydım senden önce de.
Şimdi bir örtü gibi üstüme örter ayı hıçkırıklarımla renklendirirdim dolunayı.
-
Öpüşlerimi saklamadım hiç dudaklarına.
İçimi kıpır kıpır yapan baharla taçlanan papatyaların sarı göbeklerinde de dolaştı dudaklarım sahip olamadıklarının acısını inci tanelerine dönüştürüp yanaklarına bir kolye gibi dizen çocuğun acısını da tattı başka bir yanım.
-
İstediğim için vardın hayatımda.
Sana uyanan sabahlar katmak istediğim için düşlerimde soktum seni koynuma soktum.
Gülüşünün haylazlığını gözyaşlarının tuzlu tadını tatmak istediğim için aşka düştüm bu deli oyunun kucağında. Sokaklarda yürüyen kendi geleceğine adımlar atan milyarlarca insandan ikisiydik yalnızca.
Düşünsene olasılıkların sonsuzluğunu.
Rastlantıysa çarpışmalarımızı ben kattım adımlarımıza.
-
İçimdeki melankolik kadını besledim yokluğunla.
Bir kırmızı kadehin içinde boğuldum yalnızlığımla.
Adaklar adamadım kavuşmaların uğruna.
Çünkü sen kadar sensizliği de istedim ben aşkın tadına doyasıya varabilmek adına.
Özlemek istedim seni gecelerce uykusuz kalan bir erkeğin gözünü kapatıp rüyalara teslim olmayı istemesi gibi. Havai fişekler patlamalıydı gözlerimde seni yeniden gördüğümde. Kavuşmanın lezzetini sağlayan özlem değil miydi.
Özlenmeyen bir yürekte aşk barınabilir mi.
-
Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurda elin elimde sarılmak istemedim yağmurlara.
Yokluğunu yüklenip sırtıma şeffaflığında hissedebilmek istedim seni.
Kolaydı ıslanmak sırılsıklam saçakların altında zor olanı istedim yağmurla değil varlığının kattığı yoklukla yıkanmak istedim.
Başardım duman gözüm az önce okşarken saçımın her bir telini bir sağanak özleminle sırılsıklamdım sensizliği her bir hücremde anlayarak.
-
Seni tüm bencilliğimle sevdim.
Sevilme ihtiyacımın cevabıydın sen.
Aşkın sendeki yansımalarıydı beni çeken.
Yankılanan sesimdi sesindeki.
Ben sevmenin bana ait olan kısmını sevdim.
Deniz dibinin büyüleyici evreninden çıkıp vurgun yiyen yanını sevdim.
Doğanın içine kattığım fırtınayı sevdim.
Belki seni değil seni sevmeyi belki seni değil senin beni sevmeni sevdim.
-
Bir sazın çok sesli ritminde hayalini giyinip süslü bir elbise gibi üzerime sonsuzluğa uzanan adımlarla dans etmekti istediğim. Sımsıkı sarıldığım bir beden yetmezdi ki bana.
Kurallarla sınırlanmayan dokunmakla doyulmayan bir eşti beklediğim.
İşte tam bu yüzden sendin istediğim.
-
Uçurumların ürkütücü yüksekliklerinden uzanıp beni kurtaracak bir el istemedim.
Zirvelerden diplere yuvarlanmanın tanımsız heyecanını tatmak istedim.
Sakin limanlara dingin havalarda demir atmak istemedim. Alabora olmak deniz tuzuyla yıkanmaktı dileğim.
Yeknesak bir huzuru değil tutkulu bir kargaşayı seçtim.
Bana göre değildir düz çizgiler bilirsin sivri uçlu köşeleri severim
-
Bedenimin içinde sanki binlerce peri efsunlu sihirlerle ihtirasımı besledi.
Dokunmak istemedim hemen artık benim için kadın kelimesinin anlamı haline gelmiş tenine.
Beklemekti tutkunun dehşetini arttıran.
İlk dokunduğunda delice istediğin kadına içine yuvarlandığın zevk dehlizlerini anımsa.
İç içeydik, bütündük tektik.
İstediğim için karışmıştık birbirimize.
-
Ayrılığın ahtapot gibi kollarını sardığı bir aşk istedim.
Çünkü aşkı tüketecek kadar çok paylaşmak istemedim seninle. Paylaşıldıkça azalır tutku paylaşıldıkça eskir aşk.
İstemedim sıradanlığın gri ezikliğiyle renklenen bir sevdayı. Özeldi özel kalmalıydı.
Özlemeliydim hep seni istemeliydin hep beni.
Kavuşamamanın yoklukların devasa gölgesi olmalıydı üzerimizde.
-
Ben seni kavuşmak için değil kavuşmayı özlemek için sevdim. Öyle bir imza attın ki sol yanıma gizli gizli dolaşıyorsun her yanımda.
Öyle bir yazıldım ki alnına taşıyorsun gitsen de dünyanın öbür ucuna.
Buydu istediğim hayatıma anlam katan adamım ben sensiz sen bensiz hep yarım kalacak bir yanımız.
-
Kendimden vazgeçtim sana ben kadar yakın olabilmek için
Avuç içleri gül kokan bir kıza gelin ettiğim mavi düşlerimle son kez eğiliyorum satırlara.
Bir türlü anlatamadığım bir türlü ispatlayamadığım sevdanın sır tutan dilini yine yükledim dudaklarıma.
Hiç bir sıfatla özleştiremediğim yüreğini anlattım harf harf. Gelincik tarlalarına hediye eylediğim göz yaşlarımla yazdım seni dua dua.
Bu kez satırlarımda ölüm olmayacaktı hüzün de olmayacak.
Bir yanıma geceyi bir yanıma seni alıp pervazı olmayan düşlerime kanatlandırdım tüm kuşları.
Ellerimi bıraktım umuda dökülen her kelimeye seni ilmekledim.
Gözlerimin görebildiği sığ ufka senin yüreğinin genişliğini bıraktım.
Adını bıraktım yalnızlığın kuraklığına.
Seni anlattığım her bulut eteğini çekti nemli gözlerimden. Yüreğini özetlediğim her karanlık vazgeçti bendeki saltanatından.
Biliyorum bendeki hiç bir kelime senin bende ifade ettiğin büyüklüğü anlatacak kadar nüfus edinemeyecek dudaklarıma. Çünkü sen bende hayat kadar büyüksün umut kadar mutluluk yüklüsün.
Kendimden vazgeçeli yıllar oldu.
Sana anlattığım hüzün buzdağlarını eriteli de çok seneler oldu.
Seni hiç bir zaman ötekiler kısmına koymadım.
Seni ben de hiç bir zaman sen kadar yabancı görmedim.
Sana hiç bir zaman sen demedim.
Çünkü sen bendin ben de sendim.
Seni bu kadar ben yapmışken sitem etme bana ölümü bu kadar çok anıyorsun diye.
Farkında değil misin bence ölüme karşı tek sığınağım sensin. Tek duamsın dilsizliğin hükümdar olduğu alfabede.
Tek anlamımsın bensizliğin beş para etmediği yalnızlık mabedinde. Bilmez misin be can, bende " benin" kalmadığını.
-
Bilmez misin bu can bende benin kalmadığını.
Yıllar önce kendimi tüm kütüklerden zayi düşürüp bensiz yaşadığımı bilmez misin ey yar.
Sonra sen geldin bensizliğin tecritli sofralarına.
Bensizliğin kuraklığına umut öznelerini serdin.
Halil İbrahim bereketini bıraktın öznesizliğin kuraklığına. Hiçliğimin duraklarına bir anlam katan hüviyetsizliğimi yüreğinle vücut bulan sensin.
Bu kadar bütünlenmişken sana ölümü nasıl öpebilirim ki dudaklarımla.
Ve şimdi ben kendimden vazgeçtim sadece sana ben kadar yakın olabilmek için.
Ve şimdi sen oldum bende sadece kendime sen kadar yabancı durabilmek için.
Anlar olur bende ben diye biri yok artık.
Ben sadece senim sadece.
Senden önceki tüm sicillerimi sildim ben sadece sana aitim.
Yürek sancımın tek refakatçisi sözcüklerimin yegane bekçisi sensin.
Aldırma satırlarıma bulaşmış hüzün rutubetine.
Önemseme kendimle olan savaşın galibine.
Sakın ve sakın seni severken başka birisine meyil ettiğimi düşünme.
Tek bir cümlem var mı öznesi sen kokan yüklemi el kokan Sen varken gizlice hangi yasak düşü peydahladım düşlerime Senden başka hangi yüzde kuruladım gözlerimin rutubetini.
Hüzün çalan mürekkebimi senden başka hangi dudağa özne bilmişim yok yok.
Senden başka bir yar bilmedim ben.
Biliyorum bu sevdadan her zaman vazgeçmek isteyen taraf ben zannedildim.
Gitmek için bahaneler üreten hep benim dilimdi.
Ama gitmedim.
Ama vazgeçmedim.
Çünkü ben seni dudaklarıma unutmak için mühürlemedim.
-
Ben seni bir gün gittiğinde cevap hakkımı kullandığım cümlelerde harcamak için başka ellere ellerini vermeni istemedim.
Ben sende kendimi sen kadar yakın bulduğum da sevdim seni. Bereket diye aşıma azığıma kattım seni yalnızlığımı avutasın diye değil.
Ben seni dua bildim semaya uzanan yakarışlarımda ölümü dudaklarında hediye eyleyesin diye değil.
Yürek sancımın tek refakatçisi durma öyle ölüm gibi suskun suskun.
Omuzlarındaki tüm umut türkülerini yığ kapıma. Gözbebeklerine istiflediğin hüzün yüklerini bırak avuçlarıma. Hadi uzat ellerini yüreğimde nüfus edinen ölüme karşı saf tutalım gülüşlerimizle.
Hadi daya yüreğini yüreğime hayat yolunda bir an tökezleyen yarınlarımızı umutlandıralım nefesimizle.
Hadi üzerimdeki tüm sıfatları çıkardım.
Sadece seni giyindim.
Suretimi de bıraktım geçmişime aslım sadece sana ait.
Gayri senin yürek rahmine düşmekte nüfusum.
Soyundum benliğimden.
Unutuldum bendeki bensizliğimden.
Düşürüyorum kendimden.
Tut beni yüreğimden.
Tut ne olur kendime ait kirpiklerimden.
Yolumuz uzun lakin susuzluğum aşikar.
Suskunluğuma aldanma birazdan unutulmuşluğum azar.
En iyisi ölüm beni yakalamadan.
Varlığına kat beni..
Çünkü hiçliğim ancak sende anlam kazanır.
-
Yoksun işte.
kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor şimdi.
Kirpikleri kırılan bir zamanın teninde ağrılı şiirler topluyorum gecelere şimdi.
Bilirim sevmek ve özlemek bir ateşe dokunmaktır yakmaktır yüreğini yangınlarda.
Ama ben üşüyorum.
Yokluğun buz gibi soğuk.
Yakacak bir şeyimde yok.
Ağlıyorum buza dönüşüyor göz yaşlarım.
Ağlıyorum akıp gidiyor göz yaşlarım çağlayanlara.
Bakakalıyorum ardından çaresizce.
-
Bu kaçıncı mektup sana yazdığım.
Bilmiyorum.
Zaman su gibi akıp geçerken sana anlatmak istediklerimi hep yazdım ben.
Kağıt sen kalem ben oldum.
Kimi zaman aşkımı anlattım sana kimi zaman yaşadıklarımı kimi zaman acılarımı.
Ama her şeyimi seninle paylaştım mektuplarımda.
Çünkü sen benim canım sen benim diğer yanımdın.
Bir sözüne bin gözyaşı döktüğüm gecelerde yıldızlarda seni bulurdum.
Seni Seviyorumlarla kapanan telefonlar tek mutluluğumdu. Bilemedin.
Bilsen severdin belki sevsen gelirdin.
Hatırlar mısın hayallerimiz vardı seninle.
Sen aynı şehirde olmayı düşlerdin.
Bilsen ben seninle cehenneme bile gelirdim.
İkimizde doğduğumuz şehirleri gurbet belledik.
Biliyorduk halbuki sılaya varamayacağımızı.
Asla kavuşamayacağımızı.
Tuhaf bir aşktı bizimkisi.
Sen benden uzak ben senden uzak yaşamaya
çalıştık imkansız sevdamızı.
Doğduğum şehir gurbet oldu yinede bana.
Sılam sendin sevdam.
Yerim senin yanındı.
Ruhum gittiğin her yerdeyken bedenim sensiz ve bensiz acıdan kıvranırdı.
Dolunaylı geceler tesellim oldu.
Aya bakarken yüzünü görürdüm.
Bak şimdide dolunay var.
Ama yüzün yok sevdam.
-
Hayatta dokunamadığım anları çiziyorum beynimde birer bir er.
Ellerimi birbirlerine ulaştıramadığım anları.
Sevgimi hüznümü yazıyorum bir de sana olan aşkımı.
Kalbiminin iniltilerini duyuyorum.
Dur diyorum yeter artık dur.
Bilinmezlerde kaybolmuşum.
Etrafım sessiz kulağım sanki sağır duymuyorum.
İçime kapanmışım sadece kalbimin atışlarını duyuyorum hissediyorum.
Savaşım kendimle.
savaşım sevgimle.
savaşım onunla
Savaşım bilinmeyenimle.
Askımı aldım gidiyorum uzaklara.
Etrafımda bıraktığım onca şeyi es gediyorum.
Boş veriyorum bundan önceki hayatımı.
Sadece sana ve sensizliğe adıyorum kendimi.
Yollara düştüğüm andan itibaren bir acı kaplıyor her bir yanımı pişmanlık mı bu belirsizlik mi bilmiyorum.
Ölüyorum galiba.
Senin varlığın bana mutluluk verdiği kadar acı da veriyor hissedemiyorum yolun sonuna mi geldim hiç fark etmeden.
Ay ışığı yok benim gecelerimde.
Bir benim Karanlıklar prensesi.
Bir de yıldızsız gece.
Sensizliği unutmamak lazım bir de.
-
Seni hayal ediyorum.
Hiç konuşamadığım seni.
Sesin aynı köpüklü dalgalar gibi.
Sen konuşunca dalgalar susacak sadece seni duyacağım. Gülüşün aynı güneşler gibi sen güldüğünde güneş sönecek. Sadece sen ısıtacaksın beni.
Öyle bir kalbin var ki en az benim ki kadar büyük öyle bir aşık olacak ki en az benim sana aşık olduğum kadar.
Gel diyeceğim.
Karşıma otur.
Gözlerine dikeceğim gözlerimi.
O güzel bakınca kendimi kaybettiğim gözlerine.
Onu ne kadar sevdiğimi söyleyeceğim.
Geçtiğim de Karşısına titrediğini boğazımın kuruduğunu bir merhaba bile diyemediğimi söyleyeceğim.
Sen güleceksin.
Güldüğünde yanaklarında güller açtıran gamzelerin gülecek. Ve hayalim bitecek.
Karşımda yine sen olacaksın.
Ama sadece yüzüme garip garip bakacaksın.
Çünkü son üç denememde olduğu gibi karşına geçip sana aval aval bakan biri karşındaki.
Normal olarak sinirleneceksin ama bir bilsen söylemek istediklerimi.
Ben böyle değilim bir bilsen.
Sadece seni görünce sadece karşında olunca öyle olduğumu hiç bir zaman bilemeyeceksin.
Ben senin için her zaman arada bir karşına çıkıp buram buram terleyen biri olarak kalacağım.
-
bekledigim tek bir evet ti
yarinlara dair
ikimize hayallerimize dair
dilegim yalnizca sevmendi
beni sevdigin kadar kendini de
amacim seni senle baristirmak
dualarim ise yani basindaydi
yarim kaldi umutlar
yarimdi dokunuslar
sevdam..
hayallerim..
cabalarim hep boslukta kaldi
tutamadin ellerimi
goremedin duslerimi
anlamadin beni
taniyamadin bende ki seni
-
Yokluğun kıyamet alametim.
Sonsuzluk dünyasında hücre hapsi yaşamaktır sensizlik.
Bir gelsen.
Bir görsem.
Bir gülsen.
Sonra yine git istersen.
Sen bakıp bakıp daldıkça karanlık ufuklara
hayallerin yarım benliğin eksik kaldığı an düşlerim desteğin olsun diye yüreğine karanlığa hibe ederim senli düşlerimi.
Bir yıldıza iliştiririm ömrümü.
Sen kendini kimsesiz hissettiğin ve göğe bakıp
Allah la konuşmaya başladığında kayan yıldızın kuyruğunda görürsün beni.
Yüreğinin mutluluğuna adamışım benliğimi sevgili.
İbadet saymışım seni sevmeyi.
Şimdi varlığındır ihtiyacım olan.
Artık hissetmek yetmiyor canıma.
Birebir varlığın olmalı yanımda.
Bakışlarımız çarpışmalı uzun uzun.
Nefesler birbirine karışmalı.
Seni hissetmekten çok yaşamalıyım artık.
Sen beni seni yaşamalıyız.
Her gece gözlerimi kapattıktan sonra hafızamda kalan son görüntü gözlerin olmalı.
Ve her yeni güne başlarken gözlerimi açtığımda ilk seni görmeliyim.
Bir karış yakınımda olmalı yüzün nefesin yüzüme vurmalı.
Sensizlik cinnetim olur yar.
Dinle kanatsızım dinle.
Aç yüreğini aç gözünü.
Korkusuzca ver elini tereddütsüz yaz sol yanına beni.
Mutluluğumuza gölge edene karabasan gibi çökmezsem eğer.
Gözünde bir tek damla yaşa sebep olana kahır olmazsam eğer.
Bu canı sana harcamazsam eğer.
Ve eğer son nefese kadar sana seni ne kadar sevdiğimi
hissettiremediğim bir günüm bile geçerse ömür defterimde.
Bir gün bile bu satırlar şahitlikten vazgeçerse sevdama.
Bu bedeni toprak kabul etmesin.
Kurtlara kuşlara yem olsun soğuk cesedim.
Bir yeminsin kutsalımda canımsın.
Tek yeminsin.
Sadece sana mecburum sana muhtaç.
Tek şahit Allahım dır.
Cehennem gibi yürekle cennetlik bir aşkla seviyorum seni.
-
Ilık bir rüzgar esti nereden geldi bilmiyorum.
Nereye gidiyorsun diye sordum özlenen her şeye dedi.
Aklıma sen geldin çünkü özlenen bir tek sendin.
Eğer insanlara boş elimi uzatır ve bir şey alamazsam çok üzücü ama asıl ümitsiz durum dolu elimi uzatıp kabul edecek kimseyi bulamamamdır.
Hiç yüz vermedim güneşe bugün resmini gösterip hava attım çiçeklere.
Adini zıpkınla kazdım göğün en yüksek yerine.
Bir de seni seviyorum diye bağırdım duydun mu.
Hayalin hafızamdan silinene kadar ızdırabın saclarım dökülene kadar ağlamaktan gözlerim kör oluncaya kadar her dakika Seni Seveceğim.
Sen hiç buğulanmış cama seni seviyorum yazıp harflerin arasından dışarıyı seyrederek kar taneleri altında sevdiğini hayal ettin mi.
Seni ne yağmurlar seller koparabilir kalbimden ne de deli gibi esen fırtına çünkü bir ağacın toprağa kök salması gibi bağlandım sana.
Kulaklarım sessizliğe gözlerim sensizliğe gönlüm katlanırsa derde anlamı yok yasamanın.
Nefes almak boşuna.
Senin olmadığın yerde .
Bulutların gözyaşları pencerene vururken düşlere daldığın bir gecede hangi hayaller sana uyumayı unutturuyorsa gelecek sana onları yaşatsın.
İçinde öyle umut tası ki onu senden kimse alamasın.
Gözlerin hep gülsün mutluluğu hep sende arasınlar.
Ama onu kalbinde öyle sakla ki gerçekten isteyen bulsun.
Her aya bakısında beni hatırla yıldızlar gözlerine takılırsa gözlerine baktığımı sakin unutma bir yaprak düşerse avuçlarına ellerimdir sakin bırakma.
Hayatin bir sevgi öpücüğü kadar doyumsuz sevinç gözyaşları kadar güzel seven bir kalp kadar heyecanlı, aşkın dokusu kadar masum bir gül kadar gururlu olsun.
Aşkın kalbindeyse mutluluğun elindeyse istediğin iki kelimeyse SENİ SEVİYORUM.
-
Sen Gözlerimin İçinde
Ben daha büyük
Ben daha yüce
Sen gökyüzü
Ben insan
Ben sevgi
Ben düşünce
Ben daha büyük
Ben daha yüce
Ölürüm özgürlük için
Acılar bende
Umutlar bende
Ben daha büyük
Ben daha yüce
Sen gökyüzü
Sen sonsuzluk
Sen bende
SEN GÖZLERİMİN İÇİNDE
-
Tırnağına gelen zarar canıma
Ben koymuşum seni yaşam kanıma
Sensiz dünya azraildir canıma
Cennet sana cehennemde yak beni
-
Aydınlığımsın karanlığımdan ayıkladığım.
Mutluluğumsun acıların uykularında
dua dua adını sayıkladığım.
Sen hava sen hayat sen nefes aldığımsın.
Nefesinden mahrum etme beni.
Gülüşlerini savur yüzüme.
Göğsümün buzdan sarkıtlarına sür sıcak sözlerini.
Üşümüşlüğüme düşür gözlerindeki baharları.
Bırakma beni yalnızlığın ayak dibine.
Üşürüm avuçlarında.
Ölürüm ayakuçlarında.
Gitme kal öylece.
Bir fincan huzur bir dirhem mutluluk yolla iç ceplerinde demlediğin.
Beni sende sakla.
Ben seninim.
Nefesimdir yüreğim.
Beni bende sildim Sende var olmak için.
Hasretini ektim dudaklarıma Sende tamamlanmak için.
Suyum ol Soframda azık.
Yüzümde tebessüm.
Yüreğimde nefes.
Ben ol.
Ya ben sen olayım.
Gözlerime yıldız sermek için gündüzü bekleme her an sendeyim çünkü.
Gözlerinde sakla beni.
Hayatın ta kendisi sensin çünkü.
-
Sakın sevmedim sevmiyorum deme.
Ümidim kalsın hiç olmazsa elimde.
Bırak hayallerim aynı kalsın
Değiştirme onları değiştirme.
Ne yaptım sana bir tanem
Bir selamını bile esirgiyorsun.
Gülümsediğimde hafifçe gülümsesen ölür müsün
Resmini yaptım biliyor musun bir tanem.
Sana o kadar benzedi ki.
Buruk buruk gülümsüyor o hiç olmazsa.
Onunla konuşup onunla dertleşiyorum.
Geceleri ona iyi geceler dileyip yatıyor
Sabahları ona günaydın diyerek kalkıyorum.
Anlayacağın tam bir deli oldum sayende.
Geçenlerde gözüme bir söz ilişti
Bir insanın kapının kapandığını anlaması için
Kapının çarptığını duymasına ihtiyacı yoktur.
Gerçekten böyle mi bir tanem
Kapı çoktan çarptı da ben mi duyamadım
Ama sen yine de sus
Sevilmediğimi sensizliğimi yalnızlığımı kimsesizliğimi
Asla ve asla bilmeyeyim.
Sus bir tanem sus
Seni öyle sevdim öyle benimsedim
Öyle sevdim ki
Sensizliği hazmedemem
-
Seni Sevmemem İçin Bir Neden Göster Bana.
Seni artık sevmemem yeniden sevmemem hep sevmemem için.
Uzağımdayken yakınımdayken onunlayken yalnızken uyurken sigara içerken bırakmayı beceremezken o kadehi elinde bir küfür gibi tutmazken dünyaya söverken artık buralardan gitmek isterken bir türlü gidemeyip yeniden ertelerken beni dinlerken süzülürken öpüşürken bir tek neden göster bana seni özlememem için artık seni sevmemem için .
Bütün ölümler erkendir ya hangi yaşam erken değil zamansız.
Yaşarken vakitsiz ana kıtanın bir kenarına tutunup içinden müzik akan bu çağda karanlık coğrafyada yalnız ve tasasız tasalarımdan bile tasasız.
Sırtımı ormana yüzümü denize sürüp sarının tüm tonlarının uçuştuğu bu ovada bata çıka yürürken denize doğru kulağımda hep aynı melodi orda olmak seninle.
Bir tek neden tek bir neden göster bana seni artık sevmemem için bundan sonra hiç sevmemem sonrada hiç olmam için.
Eski alışkanlıklarıma sarılıyorum yeniden diğerlerinin dalgasında gömülü kalmış zamandan ve benden bağımsız dünyadan ve tüm mevsim dönüşlerinden bağımsız akrep ile yelkovan arasındaki bitmek bilmeyen yarıştan uzak dalgalanıyorum bulutlarda bir yolculuk bu belki de yada en saf hali ile evde olmak bu coğrafyada bitimsiz yolculuğum.
Savrulurken hep yanımda küçücük kibrit kutumda taşıdığım sen her melodide gözümün önünden akıyor tırnağımla sanki çıkarmış gibi dişinin arasından kazımaya kalkıştığım o ince saniye renginde kahverengilik.
Herkesin bir anlığına hem yok hem var oluşu.
Benim bulabileceğim bir şey değil bu.
Bir tek neden istiyorum duymak tek bir saniye bile sürse yeter. Tek bir saniye uzunluğunda senin içinde olmadığın ben gözlerim ile bakabilmek istiyorum sokağa.
Tek bir neden sun bana.
Tek bir neden.
Seni artık sevmeyeyim.
-
Sana yemin olsun birgün bu aşk ölecek içimde.
Sana ayit tüm anıları döktüm okyanusa.
Yemin olsun sana gözlerini gömdüm gecenin en karanlık
köşesine.
Adını kalbimden sildim göz yaşlarımla ben seni unuttum.
Hayalini de savurdum asi esen rüzgara haydi şimdi ara bul kendini.
Ben seni çoktan dagıttım bu şehrin karanlık köşelerine bende bu
şehirden gidiyorum çünkü her köşesinde sen varsın duman gözlü kır çiçeğim.
-
unuturum dedim
ne yeminler ettim
sayisini unuttugum
ne sozler verdim
birini bile tutamadigim
yazip yazip sildim seni
aklimda satirlarimda
tekrar tekrar kazidim resmini
kanimla canima
bitirip atamadim
unutamadim
eritip akitamadim seni damarlarimdan
-
Bak yine sana yazıyorum defterim kalemime ama sen yoksun.
Defterim kalemim sırdaşım oldu.
Gecelerime.
sen yoksun seni anlatıyorum kalbimden gecen acılarıma.
Unuturmuyum bilemem ama kendime itiraf edemem.
Yalnızlık çöktü bu akşam yine her zamanki gibi hasret rüzgarlarıyla.
İçim yanıyor içim yalnızlık akşamlarında.
Sevgilim telefon numaranı silemedim.
Hala yaşıyorsun bende nasıl silerim seni.
Kalbimde beynimdesin ama sen yoksun. Terliklerin hep eski yerinde.
Senden sonra hiç bir şey değiştiremedim.
Her şey yerli yerinde sen varmışın gibi.
Yastığımda kokun duruyor resmin hala başucumda hiç ayrılmadılar benden.
Sen gittin gideli kör akşamlar kuytusunda seni hatırlatıyor bunlar bana.
İçim yanıyor lakin sensizde olmuyor.
Sevgilim sen mutlumusun gittiğin yerde.
Ben sensiz akşamlarda mutsuzum.
Bana bıraktıklarınla avunuyorum içim yağmur tanecikleri gibi ağlar yüreğimde.
Yalnızım kör akşamlar da.
Yalnızım sensiz hiç bir şey tat vermiyor bana
en acısı da akşam olduğu zaman.
Herkesin eşi dostu selamlaşıp el ele tutuşup evin yolunu tutmaları ben sadece ayak seslerini dinlemekle yetiniyorum ve de bıraktığın eşyalarınla.
Üşüyorum sensiz akşamlarda.
Üşüyorum sensiz gecelerde.
İçimi titrettiğinde ama sen yoksun
bugünlük bu kadar yazdım sana.
Yarın akşam kalemimle seninle buluşmak dileğiyle.
Sen her zaman benimlesin.
Seni çok özledim sevgilim.
Seni Hiç bir zaman unutmayı denemedim.
Hiç bir zaman başkasını sevemedim.
Seni çok özledim aşkım .
Sokaklarda caddelerde her yerde sen varsın. Rüyama gel bu akşam ne olur.
Görmek için duamı eksik etmeye cem.
Sadece gözlerini görsem yeter.
sevgilim hoşça kal.
Gel yine yüreğime gel .
Yine rüyama gel.
Hoşça kal sevgilim Hoşça kal.
-
Yanımdayken uzaklardasın.
Yaklaşmak istiyorum izin vermiyorsun.
Yüreğimi yüreğine sakladım oysa bilmiyor musun
Yanındayken yakın olamadım şimdi gidiyorum.
Artık yanında da olamayacağım.
Fark edecek misin yokluğumu hissedecek misin yüreğindeki yüreğimin atışlarını.
Bir umuttu belki sana olan duygularım belki seversin umudu. Aslında her geçen günün sonunda bu umudum biraz daha tükeniyordu tüketiyordun.
Biraz daha eziliyordum söylediklerinle yada söylemediklerinle.
Ne çok isterdim o yüreğin benim için çarpmasını kalbindeki sevginin benim için olmasını o sevgiyi karşılıklı yaşamayı ne çok istedim.
Ama hani söz vardır ya.
Ben Seni Sevdim Sen Beni Sevmesen de Olur.
Zaten Aşk Budur değil mi.
Daha ilk günden umutsuzdu belki benim sevgim.
Ama tek suçlu ben miyim.
Senin hiç mi katkın olmadı bu yüreğime.
Sen hiç bir zaman sonu olmayacağını bildiğim halde sevdiğim yüreğimi vermekten korkmadığımsın.
Suç olduğunu bildiğim halde işlediğim Günahımsın.
Ama sen benim için hala canım canımdan öte hayatım canımın İçisin.
Seviyorum bu sevginin seninle bitmeyeceğine inanacak kadar
gel diye değil sev diye değil sadece bil diye.
-
Gece bile fazla bu akşam bana.
Öyle siyah öyle alacalı ki karanlık ki.
Uyumak istiyorum alabildiğine.
Kapatıyorum gözlerimi sen oluyorsun uykularım.
Açıyorum gözlerimi yalnızlığa kapılıyor düşüncelerim.
Anlamsızlığımla eş değer oluyorsun aniden.
Gidişini seyrediyorum anılarımın arasından.
Tozlanmış duyguları temizliyorum kelime kelime.
İçim acıyor derinden.
Gülüşünü anımsıyorum İçim burkuluyor.
Sensizliğe alıştırırken günlerimi şimdi ne gerek vardı ki sana Düşüncene bile tahammülü yok yüreğimin.
Silebilsem yüzünü gözlerimden.
Ne acı.
Seni hiç unutamamışım ki ben.
Eskiyen eşyalarım arasına saklamışım yaşanmışlıkları.
Ertelemişim sensizliği bile bile.
Şimdi ne şarkılar ne satırlar dolusu cümleler.
Hiçbiri iyi gelmiyor sensizliğime.
Belki çığlıklarımı susturmasam ağlasam yağmur misali damla damla kim bilir unutulursun belki o zaman.
O an duygularıma baş kaldırıyorum.
Bakıyorum gökyüzüne bırakıyorum çığlıklarımı yıldızlara doğru.
Atıyorum seni özleyen her bir parçamı.
Yüreğimi arındırıyorum fazlalıklardan.
Bu kadar kolay olmamalı.
İçimdeki ses seni çağırıyor her darbemde.
Durmuyorum parçalıyorum seni.
Kanıyor her bir yanım.
Ya o susacak ya ben.
-
susmak unutturur
susmak acilari dindirir
susmak hasreti bitirir sanmistim
gitmek anilari surgun eder
gitmek hayalini gozlerden siler
gitmek izlerini yok eder sanmistim
anladim ki
sustukca dag oldu suskunlugum
daha buyuyordu kazinmis yaralarim
suskunlugum yuregimde buyuturken seni
sana susmak kucultuyordu golgemi
-
Suskunluk zorba adamların gücünü tasır
suskunluk darmadagın eder askın özünü
ve artık suskunluk aşk kavgasına dönüşmeli
dağ tas bütün yaşam hırsa börünmeli
geceleri çırpınıyorsa yüregim
alçakça kalesçe yeniyorsa duygularım beynimi
ne anlamı kalır sır olan tutkuların
utancım boğazımda geciyor
bir yiğidin öfkesiyle
yutkunmak yutkunmak ve hep yutkunmak
ardında ihanet dolu bir sesizliğe inat
büyük bir slogan atıyorum
SENİ SEVİYORUM
-
Güneşi kızıla boyayan
Martıları çığlık çığlık havalandıran
Geceleri susuzluktan uyandıran
Yeşili yağmur görünce canlandıran
Sevgi var aramızda
Gel susma bir tanem
Suskunluk özlem getirir bana
-
Kırdığın kadehte kalan ömrümden
Ağlarsın içtiğin yılları bilsen.
Hicrinle sararıp solan ömrümden
Ağlarsın biçtiğin dalları bilsen.
Sefiller gücünü bende sınadı
Kimi kaçık dedi kimi bunadı
Berdûş eleştirdi sarhoş kınadı
Ağlarsın düştüğüm dilleri bilsen.
Ar ettim sakladım uğraşlarımı
Haberdar etmedim sırdaşlarımı.
Gizlemek isterken göz yaşlarımı
Ağlarsın seçtiğim yolları bilsen.
-
Bu gece
Söndürün tüm ışıklarını şehrin
Bu gece
Gözlerin aydınlatacak her yeri
Bu gece
Tüm yıldızlar görünmesin
Bu gece
Yüreğin yol gösterecek karanlığa
Bu gece
Hiç sabah olmasın
-
Bu gece sarhoşum dert içmişim ben
Anladım sen yoksan bir hiçmişim ben
Sabahlara kadar aradım durdum
Bu gece kendimden bak geçmişim ben.
Bu gece çok garip bir hal var bende
Sanki bir cesedim can bitmiş tende
Sabahlara kadar aradım durdum
Bu gece nerdeydin kayboldum sende.
Bu gece çok fena kafam dolu hoş
Bu gece gözümde bütün dünya boş
Sabahlara kadar aradım durdum
O düşten bu düşe geçerim sarhoş.
Bu gece sönmedi yandı sigaram
Bu gece dinmedi kanadı yaram
Sabahlara kadar aradım durdum
Bu gece gökleri çınlattı naram.
Bu gece dumanlı efkarlı başım
Bu gece yaşlandım kırk oldu yaşım
Sabahlara kadar aradım durdum
Bu gece gözümde kan oldu yaşım.
Bu gece başımda sen bela afet
Bu gece masamda sensin ziyafet
Sabahlara kadar aradım durdum
Bu gece Yarabbi Sen beni affet.
Bu gece hararet kanıma geldi
Bir dişi Azrail yanıma geldi
Sabahlara kadar aradım durdum
Ben değil O bulmuş canıma geldi.
-
Cebimde kimsenin göremediği bir öfke saklı.
Çıkardığımda dağ dayanmaz ki gönlün dayansın
Ben kaybolmuşluğun sefasını sürerken sen bensizliğin nedametini çekiyorsun.
Hissediyorum bunu.
Ne ektin ki biçesin.
Varlığın yokluğuna özdeş.
Artık unuttum yüzünü duymadığım sesinle
ne varsa yaşadığımız
mazimin raflarında
bir isim bi cisim bile değilsin artık
benli çilelerin benli pişmanlıkların bitsin seninde
Bana çıkan tüm yolları adres defterlerinden sil artık.
Adımın üzerini kalın harflerle işaretleyip kaldır beni hatıralarının en tozlu raflarından sende.
Bana dair tek bir satır kalmasın tek bir cümle olmasın sesinde.
Şimdi sende kanayan pişmanlık olmuşken unut beni.
Hiç yaşanmamış say yaşananları.
Benli hatıraların üzerine karanlığı ört ve kapat tüm perdelerini.
Bana kattıklarını bana bıraktıklarını topla yüreğimden.
sana yaşamadığın bir kalpten sesleniyorum
artık benim için o bile değilsin.
yazıyorum yine korkusuzca her cümle isyanım her cümlem savruluyor göklere
29 harf bile yetmiyor bana.
-
Dur ne olur gitme yüreğimden.
Dur ne olur bile diyemeden gittin.
Şimdi bilmem kaç zaman sürer bu ayrılığa alışmak.
Belki biraz canım yanacak ilk başlarda kabullenemeyeceğim zor gelecek nefes almadan yaşamak.
Sen hiç bilmedin nefesim olduğunu söyleyemedim ki.
Nefesimsin diyemedim ki.
Şimdi sana kal gitme diyebileyim.
Alışmıştım her sabah sesinle uyanmaya sesimle uyandırmaya.
Sesini duyunca günüm bir başka güzel oluyor demiştin ya ben her sabah senden önce uyanıp ta seni aramaya alıştırmıştım kendimi.
Geceleri olurda rüyalarında görürsün diye geç saatlere kadar telefon sohbetlerini nasıl unuturum şimdi.
Of içim daralıyor düşündükçe sensiz geçecek günleri sesinden yoksun geceleri.
Alışmak mı çok zor.
Sevgi aldatmaz ama ya seven aldatırsa demiştin ya ben seni hiç aldatmadım ki sevdiğim.
peki şimdi neden bu zamansız gidişin bu yürekten.
Yokluğunda atar mı bu yürek nefes alır mı bu beden sanıyorsun.
Sensiz bir hayatı istemiyorum seni zor buldum bu kadar kolay kaybetmek istemiyorum ne olur ne olur gitme yüreğimden.
Kal eskisi gibi.
Uzakta ol ama çıkma bu yürekten sesini duymaktan mahrum etme beni.
Sevdiğini söyleme özlediğini söyleme arada bir de olsa aşkım canım hayatım derdin ya onu da deme istemem yeter ki gitme bu yürekten.
Sevdiğim nefesim biricik sevgilim gitme diyebilseydim bunları söyleyecektim.
Keşke gitme diyebilseydim gitme gitme kal bu yürek de.
-
don demek icin cok gec kaldin
giderken kal demeliydin
sessizce kapiyi kapatirken
ellerimden tutmaliydin
ayrilik canlari calarken
kulaklarini acmaliydin
duymaliydin sitemkar sesimi
gormeliydin askla yanan gozlerimi
hani ben gidiyorum derken aglayarak
sana olan en duru askimi
delice cosan sevdami
caglayan umutlarimi
bize dair hayallerimi
sana dair 'beni' anlamaliydin
o gun anlamaliydin akan gozyaslarimdan
bitti be sevdigim
tipki hayaller
yasanamayan ruya gibi gunler
her hecesinden ask damlayan o sozler gibi
ben gibi
sen gibi
"biz"de bitti birtanem
-
(http://i1275.photobucket.com/albums/y448/AhmetCan_Brindar/forumeleleoumlzluumlsoumlzler9_zps9cfb836c.jpg)
-
Öyle bir gel ki bana;
Gitmek olmasın aklında.
Bir bebeğin gelişi gibi dünyaya
Unut,bıraktığın ne varsa.
Hiçbir şarkı anlatmasın gelişini
Ve hiçbir filmde görülmesin
Öyle bir gel ki bana;
Anlayayım,yalnız benimsin.
Kimse bilmesin bana geldiğini
Dönüş yolunu kimse göstermesin
Öyle bir gel ki bana;dönmek
Aklının ucundan geçmesin.
Tüm sevda yeminleri,sönük kalsın yanında
Böyle bir sevda görülmesin.
Ben yalnızlık uçurumu 'nun en kenarında
Öyle bir gel ki bana;düşmek
Aklımın ucundan geçmesin
-
Yakışmıyor cepheyi terk edişin,
Mert dayanır, namert kaçar sevdiğim.
Fazla sürmez hatanı fark edişin,
Hüzün eken, hüsran biçer sevdiğim.
Adet ettin aşk dersini asmayı,
Hüner saydın sırra kadem basmayı,
Yetti artık çok denedim susmayı,
İsyan eden bayrak açar sevdiğim.
Nice avcı bende silah sınadı,
Geri tepti,sineleri kanadı,
Kırılsa da yüreğimin kanadı,
Yine açar, yine uçar sevdiğim.
Bir resmimiz bile yoksa başbaşa,
Revamıdır ben yanayım,sen yaşa,
Aşk sunacak sakimi yok sarhoşa,
Yine bulur, yine içer sevdiğim.
Aynaların farkı kalmaz düşmanla,
Tanışırsın doğduğuna pişmanla,
Hüzün adres değiştirir zamanla,
Benden geçer,sana göçer sevdiğim.
Üzerime yar sevdiğin sahi mi?
Kalp çalmakta senin gibi dahi mi?
Ağlama der dosta aşık Daimi,
Bu da gelir,bu da geçer sevdiğim.
Cemal Safi
-
(http://s018.radikal.ru/i515/1303/a5/572607454a81.jpg)
-
(http://i.hizliresim.com/LEWLgj.jpg)
-
cgp
-
cgp
-
Emeğine Yüreğine Sağlık
-
eys alkiss gull alkiss