Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Web Ailem Dostuk Sevgi Forumları »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Paylaşmak İstediklerim ::.. => Hikayeler & Öyküler => Konuyu başlatan: Fatih - Şubat 19, 2014, 10:18:39 ÖÖ

Başlık: Karanlık ve Bir Çiçek (2. Bölüm)
Gönderen: Fatih - Şubat 19, 2014, 10:18:39 ÖÖ
Yakup, Riça ile oturup biraz sohbet ettikten sonra yola koyuldu.
Yolda, "Deyc Dağı" dedi birden. "Oradaki çiçekleri kimse görmedi. Kimse oraya çıkmadı."
Düşüncesini kasabanın delisinin o âşina sözü böldü: "Kim hasta, kim sağlıklı?" Bu sözü o kadar çok duymuştu ki, üzerinde durmadı bile.
"Bunu dedeme sormalıyım. Bakalım Deyc'e ne diyecek dedem?" Ve merakla koşmaya başladı. "Dede! Dede!" dedi tahta kapıyı hızla açarken.
Bir şey geldi aklıma. Deyc'in üstündeki çiçekleri kimse görmüyor.
O sırada yeni hazırladığı levhayı duvara çakıyordu Ziyad.
Dur hele! Biraz soluklan. Lalahan kızım, biraz su ver şu çocuğa.
Çarşamba'ya yetişir mi bizim Safran'ın elbisesi? Ne dedi Biyors Amca'n.
Yakup, dedesinin bu soruların cevabını istemediğini bildiği için sustu. Annesinin getirdiği suyu içti, içti. Ziyad: "Yakup" dedi. Çiviyi çakmak için çıktığı iskemleden inerken, ellerinin tozunu silkelerken devam etti. "Bu memlekette en çok konuşulan çiçekler Deyc'in çiçekleridir."
Yakup, zararlı çok parlak bir mahzenden gün ışığına çıkar gibi gözlerini açtı. Yemek vakti yaklaşmıştı. Şimdi konuşan, suyun zirvesindeki kabarcıklar ve Yakup'un kardeşi Nihan'ın mânidar ağlamasaydı. Anne evlâdını anladı. Güneş asıl vazifesine gitti. Gece vakti eşyayı gözleyen ay, yerine nöbetçi geldi.
Bizim takvim geldi, dedi dede. Ciddi ve şefkatli anne, huzur veren gülümsemesiyle çok memnun oldu bu sözünden babasının. Hatıralar, özlemler, dantel ve el-Kitap. Yakup annesine baktı. Rikfi, dedi içinden. Hiç kusura bakma. Sen ve senin ekibin tam bir yaramazsınız!
Lalahan hem ailesinden hem de çevresinden öyle güzel bir terbiye almıştı ki, ne zaman vicdanına yabancı şeyler görse, oralardan aldığı zerreler eski kadîm zerreler ile anlaşamaz ve derhal atılırlardı. Ve Lalahan ağlamaktan bitap olurdu. Lalahan günahların, hataların ortak bir özelliğini keşfetmişti. Onlardan ayrılığın acısı tanışırken başlar. Gelin geldiği bu uzak memleketi çekilir kılan Mesud'du. Hatıraların sığdığı bir damla gözyaşı ve el-Kitab'ın tesellileri.
Ziyad devam etti: Eskilerimiz ay çıkınca "Bizim takvim çıktı." derlerdi ve dedem eklerdi: "Ziyad, portakal çekirdeğim! Aman yanlış anlama. Bu bizim takvimin tek işi değil. Ay elbisesini asıl O'nun için giyer. Sana da takvimcilik eder. Onun senden başka çok arısı var. Ay elbisesini asıl O'nun için giyer ve bu ona yeter." Ziyad senfoniden dudaklarını çekti. Lalahan da sustu. Yakup dizlerini kaldırdı, doğruldu; senfoni bitmişti bir anlık. Dışarı çıktı. Toprağın üzerinde birkaç adım attı. Güneydoğuya yöneldi. Dizlerini kırdı. Gece, dedi. Sen benim gündüzüm oldun. Gözbebeğimdeki gören siyah gibi? Ne gecedir, ne gündüzdür onu ancak Allah bilir, dedi. Alnını toprağa koydu. Gözlerini kapattı.
" Ne görüyorsun Yakup"
Karanlık ve bir çiçek.
Başlık: Ynt: Karanlık ve Bir Çiçek (2. Bölüm)
Gönderen: Rüya. - Temmuz 10, 2014, 11:46:49 ÖÖ
Emeğine Sağlık, Paylaşım İçin Teşekkürler gull
Başlık: Ynt: Karanlık ve Bir Çiçek (2. Bölüm)
Gönderen: Kuskün Çiçek - Şubat 26, 2017, 11:35:48 ÖÖ
 eys bravoo bravoo