Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» İslami Dini ve Türk Tarihi »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Türk ve İslam Tarihi ve İz Bırakanlar ::.. => Konuyu başlatan: Fatih - Şubat 25, 2014, 01:58:08 ÖS

Başlık: Tanzimat Aydını Şinasi
Gönderen: Fatih - Şubat 25, 2014, 01:58:08 ÖS
(http://www.sizinti.com.tr/images/konular/357/11.jpg)

Tanzimat, bizim sosyo-kültürel hayatımızda bir kırılma noktasıdır. Tanzimat’tan sonra aydınlar, yönlerini Doğu’nun mânevî ve kültürel değerlerinden Batı’ya çevirmiştir. Batı medeniyetini keşif, Fransa üzerinden, Fransızcayla gerçekleşir.“Fransızca, bir kâtibi tercüman, bir tercümanı diplomat, bir diplomatı da devlet adamı yapan iksirdir.”1 Tanzimat’ın baş mimarı Mustafa Reşit Paşa’nın maddî desteği ve yönlendirmesi ile Fransa’ya giden ve Fransız kültürü ile tanışan Şinasi, rotasını Batı’ya çeviren neslin ilk temsilcilerindendir.

Şinasi, 1826’da doğar. Aldığı eğitim sayesinde kâtip olarak işe başlar. Bir Fransız topçu subayından Fransızca öğrenir. Batılılaşmanın öncülerinden olan M. Reşit Paşa, Şinasi’yi keşfeder. Onu Avrupa’ya yollar. Şinasi orada kamu maliyesi ve edebiyat tahsil eder.

Jön Türk hareketine katılır. 1853’te Türkiye’ye döner, iki yıl sonra Meclis-i Maarif’e tayin olur. 1858’de M. Reşit Paşa’nın ölmesi ile himayesiz kalır. Divân-ı Şinasi, Tercüme-i Eşar adlı eserleri kaleme alır, Racine ve La Fontaine’den çeviriler yapar. İlk Türkçe gazete Tercüman-ı Ahval’i yayımlar. Sakalını kesmesi ve fikirleri sebebiyle, resmî vazifelerden azledilir. Bir aralık Tanzimat’ın fikir babalarından olan Fuat Paşa tarafından Harbiye Nazırı olarak görevlendirilir. Ardından muhalif cephenin baskılarından ötürü Fransa’ya kaçar ve burada dört yıl kalır. Sultan Abdülaziz’in eşinin ve Fuat Paşa’nın yardımı ile affedilir; İstanbul’a gelir. Bir süre sonra yeniden Paris’e giden Şinasi, Osmanlı lügati çalışmalarıyla meşgul olur. 1870 Harbi sebebiyle İstanbul’a döner ve 1871’de ölür. Cenazesine fazla insan gelmez ve Şinasi 8–10 kişilik bir grup tarafından defnedilir.

Tanzimat dönemi, bilhassa Batılı fikirlerin birinci elden Osmanlı’ya geldiği ve kendi kültüründen kopmuş bir neslin yetişmeye başladığı devirdir. Yabancı eserlerin tercümeleri (hususiyle pozitivist çeviriler), Batı’da eğitim -bilhassa Fransa’da- yeni fikirlerin ülkeye hızla girme sebebidir. Şinasi, Tanzimat’ı getiren M. Reşit Paşa’yı “medeniyet resulü” olarak görür. Bunu bir şiirinde şöyle dile getirir: “Acep midir medeniyet resulü dense sana. Vücud-u mucizin eyler taassubu tahzir.”2 Mustafa Reşit Paşa’nın Batılı felsefeci Auguste Comte ile bağlantıları vardır. Comte, M. Reşit Paşa’ya 4 Şubat 1853’te ‘Pozitivist dinin kutsal formülü’ başlıklı açık bir mektup gönderir. M. Reşit Paşa gibi Şinasi de o yıllarda Batılı fikir adamlarından Ernest Renan ve Emile Litree ile dostluk içerisindedir.

Şinasi’nin dünya görüşünde akıl, temel kriterdir. “Fransız klâsik okulunun akılcılığını edebiyatımızda Şinasi kadar benimsemiş bir şahsa daha rastlamak güçtür.”3 Şinasi; adalet, kanun, medeniyet, millet, vatan, din, devlet ve edebiyat hakkındaki fikirlerinin çoğunu Batı’dan alır. O, Dekartçı bir anlayışla meseleleri önce şüpheyle karşılamak, ardından akılla tecrübe etmek, sonra kabul etmek; eğer meseleler akla uymuyorsa reddetmek prensiplerini benimser, hattâ akılla idrak konusunu dinî inancına kadar taşır. Hakkında,“Allah’a iman konusunda aklın otorite olarak tanıklığına başvurması dikkati çekmektedir.” şeklinde yorumların yapılmasına yol açacak kadar rasyonalisttir. Şinasi’nin şiirlerinden birinde bu husus açıkça görülür:

“Vahdet-i zâtına aklımca şahadet lâzım…”

Burada şair, Allah’ın birliğini tamamen akla irca eder ve imanın asıl yeri olan kalb ve vicdan yokmuş gibi hüküm verir. Kitap ve peygamberlerden hiç söz etmez. Hâlbuki iman meselesi öncelikle kalbî bir ameliye olup, akıl bu konuda bir vasıta mesabesindedir. Onun bu fikirleri kendinden sonra Recaizade Ekrem, Abdulhak Hâmid Tarhan ve Tevfik Fikret’e tesir eder. Tevfik Fikret, iman meselesini akla bağlar ve ahlâkın menşeinin din değil, akıl olduğunu iddia eder. Ümit Burcu adlı eserin muhterem müellifi, iman meselesinde aklı merkeze alan yanlış fikirlere şu cevabı verir: “İman insanın aklını kullanması veya âfâkî ve enfüsî tefekkürün sonunda Cenab-ı Hakk’ın murâd-ı subhânîsiyle onun içinde yaktığı bir ışıktır, bir nurdur.”4 Akıl, imana giden yolda tefekkürü gerçekleştiren önemli bir vasıtadır. Dolayısıyla iman, Şinasi ve çağdaşlarının ortaya koyduğu mutlak aklî bir ameliye değildir. Onun hissedilmesinde akıl, kalb ve Allah’ın takdiri gibi üç önemli şartı, aramak gerekir.

Şinasi, Batılılaşmanın yeni bir model ortaya konularak gerçekleşeceğine inanır. Tanzimat bu inancın ilk basamağıdır. O, Tanzimatçılığı medeniyetçilikle, medeniyetçiliği Batıcılıkla birleştirir; usul ve kaidelerini de Batı’dan alır. Hürriyetin akılla başladığı, terakkinin de akılla olacağını iddia eder. Ona göre çalışma, tesanüt ve insan iradesi yeni hayatın sacayaklarıdır. Hayatın bu üç ayağını kapitalist bir anlayışla savunur. Tesis edilecek modern Batılı toplumun kanunla idaresini ister. Pozitivist akıldan çıkan kanunları, adalet, eşitlik ve denge unsuru olarak görür. Millet, vatan ve devlet kavramlarını, Renan ve Montesquieu’nun tesiri altında tamamen ırkçı mülâhazalarla değerlendirir. Her birini hür bir toplumun vazgeçilmezi diye düşünür.

Özetle Şinasi, kabul ettiği Batılı bir toplum modelini, öz kültürünün unsurları ile mukayese etmeden kurmuştur. Bediüzzaman Hazretleri’nin Lemaat adlı eserinde belirttiği üzere Şinasi gibi Jön Türkler, Batı’dan hareketle yanlış fikirlere kapılmış; din, millet ve medeniyet meselelerinde yanlış yollara sapmışlardır: Şu Jön Türkün hatası: Bilmedi o, bizdeki din, hayatın esasıdır. O, millet ve İslâmiyet ayrı ayrı zannetti. Medeniyeti, sağlam, sürekli ve galip zannetti. Hayatın saadetini medeniyetin içinde görüyordu. Şimdi zaman gösterdi: Medeniyet sistemi bozuktu hem zararlıydı. Tecrübe-i katiye bize bunu gösterdi.5


Dipnotlar
1. Bernard Levis, Modern Türkiye’nin Doğuşu, (Çeviren: Metin Kıratlı), TTK yay., Ank., 2000, s. 118.
2. İsmail Parlatır, Şinasi, Akçay yay., Ank., 2004, s. 31.
3. Kenan Akyüz, Batı Tesirinde Türk Şiiri Antolojisi, 1970, s. 8.
4. M. Fethullah Gülen, Ümit Burcu, 1. Baskı, İst., 2005, s. 193.
5. Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Sinan Matbaası, İst. 1960, s. 668, (iktibas sadeleştirilmiştir).
Başlık: Ynt: Tanzimat Aydını Şinasi
Gönderen: вαşκαп - Ekim 15, 2017, 04:54:10 ÖS
Emeğine Yüreğine Sağlık
Başlık: Ynt: Tanzimat Aydını Şinasi
Gönderen: Özgür Kız - Ekim 01, 2018, 10:36:22 ÖÖ
 eys