Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» İslami Dini ve Türk Tarihi »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Türk ve İslam Tarihi ve İz Bırakanlar ::.. => Konuyu başlatan: Fatih - Şubat 25, 2014, 03:38:13 ÖS

Başlık: Meğer Ne İmişiz?
Gönderen: Fatih - Şubat 25, 2014, 03:38:13 ÖS
Toplum, geçmişte ecdadının altına imzasını attığı altın sayfalara sahip çıktığı nisbetde değer kazanır. Bu hazineye sahip çıkmayan, tarihini bilmez talihsizler HAK katında da halk katında da itibarını kaybetmiş ve tarihin acımasız sillesiyle karşılaşmışlardır.

Yabancıyı okuya okuya yabancılaşan, inandığını yaşamadığından yaşadığına inanmak mecburiyetinde kalan gençliğimiz batıdan geleni tevatür derecesinde kabul ettiğinden, geçmişimizin bir sayfasını bir yabancının kaleminden takdim etmek niyetindeyiz.

Kartallar gibi insanlığın imdadına koşan o yüce insanlar üç kıtada at oynatmış zamanında hatıralardan silinmeyen bir hayat yaşamış ve billur izler bırakmışlardır.

Bütün dünyanın hayran olduğu bu ısmarlama insanlar ne yazık ki kendi torunları tarafından rencide edile gelmiş ve berrak geçmişimiz sisler içinde bırakılmıştır.

Son zamanlarda açılmakta olan bu sisleri biz de bir Avrupalının Osmanlı padişahı II. Selim’e yazdığı mektupla aralamaya çalışalım.

Son hristiyan tevhidcilerinden Michel Servetus ile aynı çağda yaşamış olan ünlü düşünür Adam Nevser, şimdi Almanya’daki Heidelberg arşivlerde bulunan bu mektup “Antiquities palatinae” içinde bulunmaktadır.

“Ben Adam Nevser, Almanya doğumlu bir hrıstiyan, branşında yükselmiş bir Heidelberg vaiziyim. Allah ve Peygamberinin (Allah’ın selamı üzerine olsun) aşkına bizden bendenizi teb ‘anız ve Allah’a inanan halkınız arasına kabul buyurmanız ricasıyla, majestelerine tam bir teslimiyet içinde iltica etmek için çırpınıyorum. Çünkü, Kadir Rabbi’nin lütfuyla görmüş, bilmiş ve bütün kalbimle inanmış bulunuyorum ki, dininiz saf; temiz ve Allah’ca makbuldur. Şuna kaniyim ki, benim putperest hrıstiyanlar arasından çekilmem, fikir sahibi bir çok kişiye tesir edecektir. Zira eğitim görmüşlerin çoğu benimle aynı duyguları paylaşmaktadır. Majestelerinin ağızından çıkan kelimeyi onlara iletmem yetecektir. Kur’an’ın 13. Bölümünde sözü geçen kimseler içinde bulunduğuma eminim. “Andolsun insanlar (içinde) iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olanların yahudiler ve şirk koşanlar olduğunu bulursun. Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olanların da: “Biz, hrıstiyanlarız” diyenler olduğunu bulursun. Bu onlardan (bir takım) papaz ve rahiplerin olması ve onların gerçekten büyüklük taslamaları sebebiyledir. Peygambere indirileni dinlediklerinde Hak‘kı tanıdıklarından dolayı gözlerinin yaşlarla dolup taştığını görürsün. Rabbimiz! inandık, bizi (Hakka) şahitlerle beraber yaz”

Majesteleri, herşeyden önce himayenize: Suçlarından, hırsızlıklarından cinayetlerinden dolayı kendi cemaatları içinde yaşayamadığı için bir yerlere sığınmayı adet haline getirmiş, hrıstiyanlar gibi sığınmadığımı bilmenizi isterim. Zira bir yıldır iltica etme planlarımı yapıyordum ve yolum da Presburg’a kadar uzanmıştı, fakat Macar dilini bilmediğimden daha ileri gidemedim’.

Daha sonra mektubunda bu duruma nasıl ulaştığını şu satırlarla ifade ediyordu

“İmparatorun yakın adamı, Almanya’nın en güçlü prensi Elektor Palatine tarafından terfi ettirildiğim Heidelberg Üniversitesi vaizi makamındayken dinimiz Hristiyanlığın içindeki bölünmeleri kendi kendime mütalaa etmeye başlamıştım: Çünkü cemaatımızda ne kadar insan varsa o kadar da görüş ve his vardı. Kudsi yazılar üzerinde kalem oynatmış ve Peygamber Mesih İsa hakkında bunca şey talim etmiş olan Te ‘vilci Kilise doktorlarının düşüncelerini ele almaya başladım. Beni bağlayan artık sadece Musa’ya gelen emirler ve İncil’di. Sonra Allah’a bütün dini samimiyetimle yalvarmaya başladım. Ve beni doğru yol hangisi ise ona iletmesi için dua ettim. Allah’a binlerce şükür ki bana “Yalnızca Tek Mabud’a niyaz etmenin erkânını” ilham etti. Ve bu rükünleri bir kitap halinde toplayıp Isa Mesih akaidinin (hrıstiyanların öne sürdüğü gibi), İsa’nın tanrı olduğu inancını ihtiva etmediğini ispatladım. Allah ‘ tan başka ilah yoktur ve O’nun kendisiyle ortak bir öze sahib bir oğlu da yoktur. ... Su neticeye vardım ki hrıstiyanlar arasında saf itikad kalmamıştır. İnandıkları şeylerin hepsi hatalı yola götürmektedir. Zira kendi yanlış te’villeriyle Musa’ya (s) inen Tevrat’ı ve İncil’i saptırmışlardır. Ben bunları kendi ellerimle yazdığım kitapta gösterdim ve majestelerine takdim edeceğim. Hrıstiyanlar hataya düşmüşler, Musa’ya (s) inen emirleri ve İncil’i tahrif etmişler derken kelimeler ve manalardan söz ediyorum. Yoksa, Musa’nın (s), İsa’nın (s) ve Muhammed’in (ASM) getirdikleri, her konuda ittifak halindedir ve aralarında hiç bir zıtlık yoktur. Kur’an, Musa ve İsa’ya lehte şehadet eder. Fakat prensipte Hrıstiyanların, Musa’nın (s) emirlerini ve İsa Mesih ‘in (s) İncil’ini yanlış te’vil ederek tahrif ettiklerinde ısrar eder. Gerçekte, Allah’ın kelamı itikadın özüne uygun olarak te’vil edilseydi Yahudiler, Hrıstiyanlar ve Türkler arasında bir fark bulunmayacaktı. Kur’an ‘ın sık sık tekrarladığı şeydir hakikat. Hz. Muhammed Kudsi Yazılar’ın hepsini bütün yanlış te’villerini hükümsüz kılmakta ve Allah Kelam ‘ının gercek manasını talim etmektedir.

Artık Allah’ın lütfuyla yalnızca tek bir İlah olduğunu kavradım. Anladım ki, İsa Mesih ‘in akaidi, olması gerektiği üzere öğretilmişti. Ve Hrıstiyanlığın bütün ayinleri ilk Hrıstiyanlık müesseselerinden farklıydı. Kur’an ‘ı görmemiştim ve Hz. Muhammed (SAV) aleyhinde ne kadar rezilce ne denli kepaze iddia varsa hepsi hrıstiyan halk arasında yayılmıştı. Bu çeşit şeylere inandırılan halk Kur’an adı geçtiğinde dehşete düşüyordu. Bütün bunlara rağmen ilahi takdir öyle zuhur etti ki kitap elime geçti. Allah’a şükürler olsun... Dualarımı işiten Allah’a majestelerini koruması için niyaz ediyorum. Dualarım sizinledir... Bütün kilise ve okullarda öğretimimizin bazı noktalarını dile getirmeye başladım. Ve istediğim de oldu. Çünkü meseleyi öyle bir noktadan ele almıştım ki, bu nokta imparatorluğa bağlı bütün devletlerce biliniyordu. Ve böylece eğitim adamlarını kendi safıma çekmeyi başardım. Elektor (imparator Maksimillian’ın hısmından korkarak) beni azletti”

Bu mektup, imparator Maksimillian’ın eline geçti. Meuser Sylvan ve Mathias Vehe denilen iki dostu ile birlikte yakalandı. 1570 Haziranının 15. günü Nevser kaçtı, ancak yeniden yakalandı. Tekrar kaçtı yeniden yakalandı. Mücadeleleri iki yıl sürdü. Sylvan’ın başının kesilmesine karar verildiği sırada Nevser tekrar kaçtı. İstanbul’a ulaştı ve İslamı kucakladı.

Bu ve benzeri pek çok hadise, İslamiyetin kendi kendine yayılma gücüne sahip olduğunu gösterir.
Başlık: Ynt: Meğer Ne İmişiz?
Gönderen: вαşκαп - Ekim 15, 2017, 03:33:56 ÖS
Emeğine Yüreğine Sağlık
Başlık: Ynt: Meğer Ne İmişiz?
Gönderen: Özgür Kız - Haziran 01, 2018, 10:35:39 ÖÖ
(http://siirfm.org/Smileys/default/eys.gif)