Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Web Ailem Dostuk Sevgi Forumları »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Kitap & Dergi Tavsiyeleri ::.. => Konuyu başlatan: Fatih - Nisan 11, 2014, 01:16:59 ÖS

Başlık: BUHRAN ÇAĞINDA HAYSİYET:ZOR ZAMANLARDA İNSAN HAKLARI,ŞEYLA BENHABİB
Gönderen: Fatih - Nisan 11, 2014, 01:16:59 ÖS
(http://cdncms.zaman.com.tr/2014/04/09/dusunce.jpg)

Şeyla Benhabib Buhran Çağında Haysiyet: Zor Zamanlarda İnsan Hakları isimli kitabında, insan haklarının kolayca feda edilebilmesi ve tartışmaların sıklıkla çıkmaz sokaklara sapması durumlarına ciddiye alınması gereken çözümler öneriyor.


BUHRAN ÇAĞINDA HAYSİYET: ZOR ZAMANLARDA İNSAN HAKLARI, ŞEYLA BENHABİB, ÇEV.: BARIŞ YILDIRIM, KOÇ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI, 358 SAYFA, 28 TL

Son yıllarda dünyada yükselen en önemli kavramlardan biri “insan hakları”. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yoğunluklu olarak tartışılan bu kavram, her türlü yasal düzenlemeye, imzalanan uluslararası anlaşmalara ve hukuki mücadeleler sonucunda edinilmiş onca kazanıma rağmen, üzerinde mutabakat sağlanması zor konuların başında geliyor. Ekonomik istikrar ve demokratik kurumsallaşma vatandaşlara ya da  topluluklara haklarının sağlanması konusunda bir süre güvence verse de, kriz zamanlarında ilk unutulan şeylerden biri yine “haklar” oluyor. Zira bahane üretilmesi hayli kolay. 2001’de ABD’deki terör saldırısının ardından inşa edilen “ulusal güvenlik” duvarı, bunun bir örneği. 11 Eylül’den bu yana özellikle ABD’de yaşayan Müslümanlar için “insan hakları” kavramı yamalı bir bohçaya dönmüş durumda. Gelişmekte olan ülkeler açısından baktığımızda manzara, “gelişmekte olma” halinin bir çeşit yan ürünü olarak insan haklarının keyfî kısıtlanması ya da uygulanmaması biçiminde tezahür ediyor. Buralarda ve otoriter yönetimlere sahip daha zengin ülkelerde tartışma kısa süre içinde kimliksel çıkarımlara, siyasi gerçekliğe veya Makyavelist zorunluluklara sapıyor. Haliyle insanların doğuştan sahip oldukları haklar konusunda ya da Hannah Arendt’in tabiriyle “haklara sahip olma hakkı” hususunda evrensel bir perspektiften uzağız.

İki yönlü açmaz

İnsan haklarının bahanelerden uzak bir noktaya taşınması adına yapılan felsefi tartışmalar, hukukla siyasetin iç içe geçtiği bir düzlemde ele alınırken, güncel hadiselerin zorlayıcı etkileri sebebiyle, bilerek ya da bilmeyerek bakarkörlük oluşabiliyor. Bunun için teorik eleştirmenlerin farklı disiplinlerle kurduğu diyalog ve halihazırda yaşanan yığınla insan hakları ihlali karşısında verilen mücadeleler, siyasi denklemler arasında eziliyor. Buna bir de giderek kozmopolitleşen yaşam alanlarının birbiriyle farklı akslarda çatışan kültür, hukuk, siyaset biçimleri eklenince, birey-hukuk ilişkisi içinden çıkılmaz hale gelebiliyor.

    Bu iki yönlü açmaza, yani insan haklarının kolayca feda edilebilmesi ve tartışmaların sıklıkla çıkmaz sokaklara sapması durumlarına, Şeyla Benhabib’in Buhran Çağında Haysiyet: Zor Zamanlarda İnsan Hakları isimli kitabı, ciddiye alınması gereken çözümler sunuyor. Benhabib, İspanya’daki zulümden kaçarak Osmanlı’ya sığınan bir Yahudi ailenin mensubu olarak, hayatının bir kısmını İstanbul’da geçirmiş önemli bir akademisyen. Şimdilerde Yale Üniversitesi felsefe bölümünde çalışmalarını sürdürüyor. Çalışmaları, insan hakları konusuna felsefi ve siyasi temellendirmeler bulmanın yanı sıra, kozmopolit hale gelen yaşam alanlarında ortaya çıkan yeni çatışmaları da engellemeyi hedefliyor. “Çağdaş kozmopolitizmin trajik kökenlerini anlamak” hususunda yaptığı katkılar, yirminci yüzyıl tarihi boyunca konuşulan “insan hakları” kavramının bugün için “sahte totalleştirmeleri engelle[yerek]” yeniden üretilmesini öngörüyor. Haliyle, çok aktörlü bir “hakkın iade edilmesi” sürecinden bahsediyoruz ki, Benhabib de sadece mahkemelerdeki adaleti değil, sivil toplumun ve uluslararası kuruluşların yardımıyla “zayıf kamusal alanlarda” görülen hak ihlallerinin giderilmesini ele alıyor. Burada Benhabib’in savunduğu argümanlar, uluslararası hukuk metinlerinin, insan hakları beyannameleri ve sözleşmelerinin “işe yaramaz” olduğu iddiasına cevap veriyor daha çok.

    Elbette bu türlü bir “süreç”, bazı yapısal öncelikler gerektiriyor. Hukuki ve siyasi kurumların, sivil toplum aktörlerinin “iletişim özgürlüğü” çerçevesinde müzakere oluşturabilmesi bunlardan ilki. Ardından bireylerin, bulundukları kamusal alanlarda “hukuk yapıcı” hüviyette görülmeleri. Böylece hukukun sürekli yeniden yapılanması bekleniyor. Son olarak kozmopolitizm karşısında, hakların sadece gruplar ve topluluklar üzerinden değil, bireyler üzerinden tanımlanması öngörülüyor. Zira grup hakkı, bireyleri belirli bir kalıp içerisine hapsederek hakların sınırlarını daraltmaktan öteye geçmiyor. Benhabib, bütün bunlara ek olarak, ekonomik kalkınma ile insan haklarının paralel yol alması gerektiğini salıklıyor; “buhran çağı” ile “haysiyet”i yan yana getiren bir bağlamda, insan haklarının hiçbir kalkınmaya feda edilemeyeceğini anlatıyor.
Başlık: Ynt: BUHRAN ÇAĞINDA HAYSİYET:ZOR ZAMANLARDA İNSAN HAKLARI,ŞEYLA BENHABİB
Gönderen: Kuskün Çiçek - Şubat 26, 2017, 08:22:42 ÖS
 eys bravoo bravoo
Başlık: Ynt: BUHRAN ÇAĞINDA HAYSİYET:ZOR ZAMANLARDA İNSAN HAKLARI,ŞEYLA BENHABİB
Gönderen: Özgür Kız - Ocak 14, 2018, 11:33:17 ÖÖ
 eys
Başlık: Ynt: BUHRAN ÇAĞINDA HAYSİYET:ZOR ZAMANLARDA İNSAN HAKLARI,ŞEYLA BENHABİB
Gönderen: Melek Kartal - Ocak 20, 2018, 11:16:20 ÖS
 alkiss alkiss alkiss alkiss tebrikler