Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler
»»-(¯`v´¯)-» Şiir Fm Şairlerimiz ve Şiirlerimiz »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Şairlerimiz ve Sizin Şiirleriniz ::.. => Mahmut Çiçekdağı => Konuyu başlatan: Mahmut Çiçekdaği - Temmuz 02, 2018, 11:49:47 ÖÖ
-
Osmanlının bileği bükülmeyen Türklüğü aydınlatan
CENGAVER
TARAGAY
Tuğma Foçalı Ahmet paşanın emri ile İran da arpacıyı savaşına gider giderken şeyhülislam paşmakçı zade Abdullah efendiye uğrar helallik almak için selam vererek medreseye girer Abdullah efendi Tuğma’yı kapıda karşılar Tuğma Abdullah efendinin elini öper hocam bize yol gözüktü sefer var İran’a duanızı almaya geldim der Abdullah efendi duam hep sizinle yiğidim bileğin bükülmesin sırtın yere değmesin dik durasın kimse sana güç yetiremezsin der Tuğma amin diyerek elini öper tam kapıdan çıkarken Abdullah efendi sırtına kimse binmesin yerden ot bitmesin der Tuğma durur anlam veremez bunda bir hayır var diyerek yola koyulur yanına yanına devşirme kan kardeşi Yakup ,Azmik
Deli Bora, baltacı Emin, Hekimoğlu Rüstem ‘, alarak İran’a doğru koyulurlar. arpa çayına varınca tiryaki Mehmet paşa karşılar tuğma durum ne paşam der tiryaki Mehmet paşa Nadir Şah’ın adamı Abbas paşayı geçemedik der tuğma deli boraya dönerek ayrılalım deli ve hekim oğlu sağdan Azmik baltacı ve kardeşim de soldan saldırın bende arkadan geleceğim der paşam sizde saldırı pozisyonu alınız işaretleri bekleyiniz der Tuğma arkaya dolandığında hilal işlemeli kırmızı bezi yüzüne bağlar
Saldırmaya iran askerleri ne olduğunu anlamazlar Abbas paşayı çağırlar abbas ne olduğunu anlamadan askerlerine arkadan ses geliyor saldırın der Saldırıya başlarlar tuğma kendi üstüne geldiklerini görünce önce deli boraya ve kardeşi yakuba ve Mehmet paşa işareti verirler hemen Abbas paşayı sıkıştırırlar Abbas paşa ne olduğunu anlamadan teslim olur esirlere bakar işlerinin biri kolsuz bacaksız bir ihtiyar olduğunu görünce bunu ne yahu adamın ahı vahı gitmiş der kolsuz bacaksız ihtiyar tuğmaya yiğidim beni sırtına alda çıkar buradan der tuğma tam ihtiyarı almaya yeltendiğinde Abdullah efendinin sırtına kimse binmesin yerden ot bitmesin sözü aklına gelir Tuğöa Azmiğe bu ihtiyarı götürün der azmik alır ihtiyarı sırtına ihtiyar gülümser Tuğma ne oldu ihtiyar der ihtiyar bir şey demez Azmik ihtiyarı götürür ilerideki konaklama yerine ama ihtiyar konaklama yerinde Azmik’in sırtından inmez Azmik’e dediğimi yapmazsan cannı alırım der
Azmik Sen kimsin diyeceğinde ihtiyarın karnından kollarının ve bacaklarının olduğu yerden yılan diline benzeyen kuyruk gibi bir şeyler Azmiği sarar ihtiyarın yüzü gençleşmeye başlar sardıkça Azmik ortadan kaybolur ihtiyar Azmiğin yüreğindeki Tuğmaya karşı olan kini hisseder azmikle ortak bir vücut oluşturlar ortaya yilan kertenkele gibi bir yaratık ortaya çıkar deli boranın çadırına saldırlar sabah olduğunda tuğma sofraya deli boranın gelmediğini görünce çadıra gider deli boranın sadece derisi kaldığını görünce şaşırır hekim oğlu diye bağırır hekim oğlu acele ile koşar içeriye girince soru soracağı anda deli boranın cesedini görünce hemen çıkar arkasından Tuğmada deliye ne olmuş böyle sanki yılan yemiş gibi ama yerde hiç iz yok der Sefer dönüşü emri gelir tiryaki Mehmet paşadan ama ortada ihtiyar ve Azmik yoktur Tuğma burada yanlış giden bir şeyler var ne oluyor hazırlıklar devam ederken bir yeniçerli Mehmet paşanın yanına gelir selam durur paşam bizim çadıra bir gelirmisiniz der
Mehmet paşa ve tuğma giderler çadıra aynı deli bora gibi sadece derici kalmıştır Mehmet paşa askere dönerek kim bu yiğit der asker balkan Ahver der Mehmet paşa Ailesine vede deli boranın Ailesine şehit düştü den der Tuğma burada birşeyler oluyor der ve Abbas Paşa gider Abbas paşa sorar burada ne oluyor iki yiğitten sadece derileri kaldı der Abbas Paşa anlatayım der ama önce o kolsuz bacaksız ihtiyar nerede der tuğma yok o kayıp bırak ihtiyarı anlat sen der Abbas PAaşa sorunun başlaması çözülmesi onda der tuğma kim o der Abbas paşa bir yaratık insanlarla birleşiyor yılana kertenkele ye benzeyen ama hiçbir benzerliği olmayan sırtına bindiği insanı emrine alıyor gençleşiyor sonra birden kayboluyor ve bir insanı tuutuğu an insanı sanki emiyor geriye derisi kalıyor insanla bütünleşiyor aralarında bağ kopunca zayıflayınca oda sadece deri halde kalıyor siz gelmeden önce bir insandan çıkarken gördük bir eve girdi orada bir insanın ceset’i vardı ama insanla birleşemedi oradan ayrıldı cesette ne var diye bakmaya gittiğimde bir madalyon vardı madalyonun üzerinde sanki birkaç tane yılan resmi ve ortada bir insan yüzü yanlarında garip bir yazılar vardı madalyonu aldık ihtiyarı aradık ve bir insanın sırtına binerken gördük birden ihtiyarın boynuna madalyonu astık ve ihtiyar adamın sırtından düştü ihtiyarı aldık hapsettik sonra da siz geldiniz serbest kaldı tuğma madalyon nerede Abbas paşa bilmiyorum dedi tuğma şu madalyonu bularım der
Ve kahramanımızın macerası başlar
-
eys
-
eys bravoo