Pınarbaşı Pazarören Bucağı
Araplar Köyü’dür baba ocağı
Dönüp geldiğimiz ana kucağı
Bağrına basması ne güzel idi
Sıradan solunda, Toybuk sağında
Kavurma pişerdi kuyruk yağında
"Av avlardı" avcılar Koç Dağı’nda
Barutu, saçması ne güzel idi
Yürürdü emmiler eli asalı
Toplanırdık evde otağ misali
Canlanırdı Dede Korkut masalı
Dillerin sürçmesi ne güzel idi
Orada bambaşka insan olurduk
Suyun’ içer, temiz hava solurduk
Kağnıyla üç günde yolu bulurduk
Yaylaya göçmesi ne güzel idi
Bahar gelir çimen kaplar "yazı"yı
Çoban köpek besler, avcı tazıyı
"Emişip" de karnı doyan kuzuyu
Koyundan seçmesi ne güzel idi
"Kışlık" er doğardı, en sona "emlik"
"Göcek" tarlalardan toplardık "yemlik"
Kuzine sobanın üstünde demlik
Doldurup içmesi ne güzel idi.
Bazen Agam efkarlanıp coşardı
Latifeden "çifte avrat boşardı"
"Herk" eder de, "çift"e "öküz koşardı"
"Bideri" saçması ne güzel idi
"Kağnı vurur" zor sarardık "kendiri"
Taş altında süzdürürdük "pendiri"
"Yuka" için tutuşturup "tandırı"
"Beziyi" açması ne güzel idi
Şehre gitmeye çıkardık "Dörtyol’a"
"Zumzuk" oynar vurur idik kol kola
"Miditlerdik" koşar idi dörtnala
Eşeğin kaçması ne güzel idi
Bahar ile "öküz hamı alınır"
Düğün olur, davul zurna çalınır
Hangi evde, kaç güzel var bilinir
Önünden geçmesi ne güzel idi
"Mallarımız" "kara sığır" soyundan
Buzağıyı bağlar idik boyundan
Bir sinek var, bulaşırdı koyundan
"Kumacık sıçması" ne güzel idi
"Şelek" derdik insan sırtı yüküne
"Ot çalardık koltukların" tekine
Üç beş "tırpancı" girerdi ekine
"Zo ekin biçmesi" ne güzel idi
Kışın karda tipi boran olurdu
Yitirdiği yolu soran olurdu
"Dam" başına "hayma vuran" olurdu
Rüzgardan uçması ne güzel idi
"Akşamaça" dere tepe gezerdik
Kayada yosundan "kına özerdik"
Zamantı’nın "dölembeç"te yüzerdik
"Boy verip" ölçmesi ne güzel idi
Böyle bir çocukluk geçirdik köyde
Keyfimiz yok idi paşada, beyde
Mülki köyün tadı yok hiçbir şeyde
Harmanı, çeşmesi ne güzel idi
Aslan AVŞARBEY