Müştekiyim gönül bir dinle beni
Takmışsın peşine gezdiriyorsun
Konuşturup kendi derdinle beni
Her güzele destan dizdiriyorsun
Belli gönül yine aşkla dolmuşsun
Yazman yoktur ama şair olmuşsun
Bir de benim gibi kâtip bulmuşsun
Aklına estikçe yazdırıyorsun
Bilmem hiç duydun mu dini imanı
Öyle bir zalimsin vermen âmânı
Döndürüp aşk diye başa zamanı
İğne ile kuyu kazdırıyorsun
Küssün benimle dört günün üçünde
Sebep neyse söyle "şunlar suçun" de
Bir tek beni bunca insan içinde
Yalnızlık çölünde yüzdürüyorsun
Kurtulsam elinden dağlara kaçsam
Bir meçhule doğru kuş olup uçsam
Bilmem ki gözünde nasıl bir hiçsem
Kırıp gururumu ezdiriyorsun
Ardından koşmaktan tam takır kesem
Zehre döner tadı bal bile yesem
Yanılıp bir kere sırrımı desem
Götürüp ağyara sızdırıyorsun
Ne yapsam bilmem ki elinde kaldım
Gün oldu başımı taşlara çaldım
Sabır taşı olup hep alttan aldım
Bir yolunu bulup kızdırıyorsun
Gönül bende olmaz olaydın keşke
Dün bir başka idin bugün bir başka
Vakitli vakitsiz tutulup aşka
Mülkî’yi canından bezdiriyorsun
(Aslan AVŞARBEY)