Şu yalan dünyaya geldik geleli
Felek ile bozuk aramız bizim
Bir zalimi canan bildik bileli
Kabuk tutmaz kanar yaramız bizim
Ne keyif yerinde ne ahengimiz
Ne bir dostumuz var ne de dengimiz
Hiç bir renge uymaz oldu rengimiz
Yeşile çalıyor karamız bizim
Artık öğrendik taş yerinde ağır
Lakin şu dövdüğüm taş değil bağır
Yürekler taşlaşmış vicdanlar sağır
Duyulmaz bir türlü naramız bizim
Kara bir bulut var baht üzerinde
Kıymetimiz yoktur kul nazarında
Gönül almak için dost pazarında
Geçmiyor pul oldu paramız bizim
Tohumu ekerken yaptık ki hata
Ektiğimiz ekin biçildi ota
Niyet eylemiştik küheylan ata
Uyuz eşek doldu haramız bizim
Mülki’de nezaket erdem olmadı
Huzur nadirattan her dem olmadı
Koskoca ömürde bir dem olmadı
Boşa geçmiş oldu sıramız bizim
(Aslan AVŞARBEY)