Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Şiir Fm Şairlerimiz ve Şiirlerimiz »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Şairlerimiz ve Sizin Şiirleriniz ::.. => Cemal Gören => Konuyu başlatan: Kuskün Çiçek - Ekim 05, 2018, 02:07:21 ÖS

Başlık: Merdeğengaya
Gönderen: Kuskün Çiçek - Ekim 05, 2018, 02:07:21 ÖS
İlk gözümü açtığım, ilk nefes aldığım yer
Havasıyla, suyuyla kendimi bulduğum yer
Koyunlar otlattığım dağında tepesinde
Türküler çığırdığım, kavallar çaldığım yer.

Her ağacı, her taşı bin bir hatıra taşır
Ayaklarımın izi her zerreye ulaşır
Merdeğengaya’m benim... Gülümseyen cennetti!
Şimdi ise gönlümde mahzun mahzun dolaşır.

Körsülmanlar, Dirgenler, Niyazılar,Topçular
Aslanbeyler,Yeşiller, Hafızlar,Çorakçılar
Üst yanda Kınacılar, Hacımadenler ve de...
Göbelekler, Göküşler, Gostaloğlular, Çapçılar.

Gostaloğlular gözdemdi, damatları olduğum
Ne sıcak yuvaydı o, sevgi-saygı bulduğum
Dut altındaki evde sohbete katıldığım
“Kötü böcek” korkulu uykular uyuduğum.

Reisler, Sergavuklar, Hacaşıklar, Şatırlar
Kaybolup gitti şimdi o gönüller, hatırlar
O zamandı komşuluk, ordaydı gerçek dostluk
Andıkça o günleri kalbim yerinden fırlar.

İmmağanlar, Kütücüler, Nohutlar, Ekmekçiler
Kenanlar, Noriyeğel, Darıcılar, Kilciler
İzetağâl, Gıdaklar, Goldurlar , Çorakçılar...
Mavılar ve Bacaklar, Gökbel dibindeydiler.

Gökbel-Koçak arası gülümseyen cennetti
O güzelim bahçeler şimdi nereye gitti?!
Ah şu ekmek kavgası, ah şu hayatın çarkı!
Eritti ey dostlarım, güzelliği eritti!

O bahçeler içinde Teravihler kılardık
Babamdı imamımız, mutlulukla dolardık
Çok ezanlar okudum damların üzerinde...
Sohbetler yapılırdı, çayları yudumlardık.

Az mı nöbetler koydum “Bacaklar’ın Fırın”a
Şerifgadın Abla’nın hayran idim huyuna
O uzun kavurucu Ramazan günlerinde
Az mı karpuz götürdüm Gebece’nin suyuna.

Bulgurlar kaynatılır, çarşaflara sererdik
Dibeklerde döverken kafaya tokmak yerdik!
Büyük zevkle yenirdi avuç avuç hedikler
Türküler eşliğinde değirmenler çekerdik.

Gökler celâllenince keserdik nefesleri
Zincirleme gelirdi eşeklerin sesleri
Gala çayı, dereler azgın seller akıtır
Korku ile seyreder alırdık hevesleri.

Karatepe’ye çıkıp Kalecik’i seyretmek,
Güvercin deresinde tatlı sulardan içmek,
Düzlük’te yarış yapmak, Sellik’te top oynamak,
Yeşiller’in havuza dalıp tummaya gitmek...

Hep, Osman ağamızın gitmesini beklerdik
Salı, Cuma günleri o gider, biz girerdik
Bazen ansızın gelip yakalardı bizleri
Ceviz sırığı ile az mı sopalar yedik.

Girer Galaçayı’na balık tutardık elle
Gerer çayın önünü girerdik bebelerle
Beslerdi hepimizi o çayın bereketi
Rızkımız çıkar idi yemyeşil bahçelerle.

Mavılar’ın Ali’yle koyunları güderdik
Bazen ceket kaybeder bulamaz, sopa yerdik!
Çok zordu ayrı kalmak her ikimiz için de
Arkadaşlık bir yana sanki kardeş gibiydik.

Nohutların Uğur’la çok ederdik kelâmı
Aslanbeyler’in Halit... Kesmezdik hiç selâmı
Can bir arkadaş vardı Halit’in akrabası
Üsüğünbey der idik; asıl adı İlhami.

Islık öğreniyorduk, Osman ağamız geldi
Tam yanıbaşımızda birden sesi yükseldi:
“La Cemal, niye ıslık çalıp duruyonuz la!”
“Onlar çaldı” dese de zılgıtı Cemal yedi.

Dirgenler’in Kemal’le, Niyazı’nın Halit’le
Yarış bahçeden başlar, biterdi Kalecik’te
Rahmetli Ahmet vardı Halit’in biraderi
Veysel’in akranıydı, oynarlardı birlikte.

Bir grup daha vardı, yaşça bizlerden küçük
Hacı Mehmet, Hacı Ahmet, Mustafa, Nezir, Güccük,
Darıcı’nın İsmail, Göbelekler’in Mehmet,
Aslanbey, Aslan, Zeki... Bir orduydu küçücük.

Bir “ikibuçuk ıslık” parolaydı herkese
Kahkahalar yükselir, her yer dolardı neşe
Güreş, futbol, voleybol bir spor sahasıydı
Dili olsa söylese Mâniciler’in bahçe.

Fatma, Ülkü ve Muhsin beraberce oynardık
Neşeler saçılırdı, fıkır fıkır kaynardık
Sığırcık kovalardık Muhsin ile beraber
Dutların diplerinde tenekeler çalardık.

Veysel, Halil, Halise, İsmail ve Selami
Ve Osman’la yürüdü sülâlenin devamı
Şimdi parça-bölüğüz her birimiz bir yerde
Yük binmiş omuzlara, zor veririz selâmı.

Her gün yeğenlerimin yollarını beklerdik
Yüksel, Rahmi gelince sanki bayram ederdik
Zeki, Fehmi ve Fahri ve de Ayşe’yle Ali
Hepimiz, hepsini de ne kadar çok severdik.

Eşeğin semerini hep Rahmi parsellerdi
Hiç Yüksel’e bırakmaz, bindirmek istemezdi
O çocukluk günleri değişilmez bir şeye
Yıllar geçti aradan güneş zevale erdi.

Neşeli kahkahalar göklere ulaşırdı
Çocuklarım ayrılmaz yanımda dolaşırdı
Cengiz’le, Teoman’la top oynadık birlikte
Tolga yetişemedi; o, treni kaçırdı!

Mutlulukla dolardık-taşardık o sıralar
Silinmez hiç zihnimden, taptaze hatıralar
Merdeğengaya’m şimdi bir film şeridi gibi
Geçer gözüm önünden, yüreğimi yaralar.

Ne hatıralar vardır, ah daha neler neler!
Hepsini anlatmağa yetmez ki sahifeler
Şu melül-mahzun hâli, boynu bükük duruşu
Onu her görüşümde dertlerimi tazeler.

Cemal Gören