Çocukken öğrenemedimi insan;
“Ana” demeyi,
Büyüyünce söyleyemiyor işte
Bir garip aksanla topallıyor dil
Dar gelen bir elbise giymiş gibi
Sıkan bir pabuç ayağında
Çocuk sorularım dallanır durur;
Ana derken hangi teli titrer yüreğin?
Nasıl bir duyguya savrulur vücut?
Nasıl bir ritimle seğirir damar?
Nasıl bir ivmeyle sağalır yara?
Nasıldır saçlarında bir elin dolaşması?
Aaah! Ah!
Bilyelerim olsaydı benim de
Kaybolduğunda anamın bulduğu
Çocukluk aşklarına tutulsaydım,
Adlarını tek anamın bildiği
Mavi bi bisikletle gezdirseydi anam beni
Düşseydim
Yüzüm toprağa bulansaydı
Dizim kanasaydı
Anaaa!
Deseydim
Bir sarıl banaaa!
Deseydim
Sarı çiğdem çiçekleri toplasaydım kırlardan
Ki en iyi ben bilirdim nerede yetişirler
Götürseydim anama,
Bunlar sana!
Deseydim
Oy anam oy!
Olaydın da gözümde yaş olaydın
Oy anam oy!
Olaydın da sırtımda taş olaydın
Sancıyan döş,
Ağrıyan baş olaydın da
Benliğimi dolduraydın,
Duraydın
Oy anam oy!
Olaydın da karlı bir dağ olaydın
Oy anam oy!
Olaydın da viran bir bağ olaydın
Kurulan ağ,
Kırılan çığ olaydın da
Üzerime kapanaydın,
Kalaydın
Erdal Ercin