Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» İslami Dini ve Türk Tarihi »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Türk ve İslam Tarihi ve İz Bırakanlar ::.. => Konuyu başlatan: Fatih - Kasım 19, 2013, 05:33:00 ÖS

Başlık: Millî Mücadele'de Birlik Ruhu
Gönderen: Fatih - Kasım 19, 2013, 05:33:00 ÖS
(http://www.sizinti.com.tr/img/spotimg/417/5849.jpg)

Millî Mücadele, asırlarca aynı din, kader ve mefkûreyi paylaşmış Anadolu insanının birlik ruhuyla verdiği bir var olma savaşıdır. Bu, genç-yaşlı sarıklı mücahitlerin, ilim ve irşad faaliyetine ara vermeden eline silâh alan eğitimcilerin, cepheye koşan fedakâr kadınların ve isimsiz kahramanların sergilediği bir insanlık haykırışıdır.

Mondros Ateşkesi'nden sonra topraklarımız İtilaf Devletleri tarafından işgal edilince, her ilde teşkilâtlanma başladı, bağımsızlığımızdan vazgeçmeyeceğimiz dünyaya ilân edildi. Toplum kenetlendi ve Kuva-yı Millîye birlikleri oluşturuldu. İşgallere karşı ilk kurşun, 19 Aralık 1918'de Hatay Dörtyol'a bağlı Karakese Köyü'nde Mehmet Çavuş tarafından atıldı. Böylece bağımsızlık ateşinin ilk kıvılcımı Güney Cephesi'nde tutuşturuldu. Maraş'ta Sütçü İmam, Antep'te Şahin Bey, Kozan'da Saim Bey gibi halk kahramanları, öncülük ettikleri mücadelelerle kurtuluş ümidini alevlendirdi. Karadeniz bölgesinde oluşturulan milis kuvvetler, Pontus Devleti kurmayı hedefleyen Rum çetelerle başarıyla mücadele ettiler.

Cephelerin sarıklı savaşçıları
Milletin özündeki mânevî kuvveti, mücadele azmini, hür yaşama duygusunu yeniden canlandırmak için ulema sınıfı büyük gayret göstermiştir. Medrese hocaları işgallere karşı halkı harekete geçirmiş, müdafaa-i hukuk faaliyetlerine iştirak etmiş, gerektiğinde TBMM'de milletvekili olarak hizmet etmiş, hattâ talebeleriyle cepheye koşmuşlardır. Halkın Millî Mücadele'yi desteklemesinde, âlimlerin, müderrislerin, tekke ve zaviye mensuplarının bu davaya inanması, fiilî gayret ve fedakârlıklarda bulunmasının payı büyüktür.

Ispartalı Müderris Hafız İbrahim Efendi, daha Batı cephesi ve düzenli ordu resmen kurulmadan önce, ilk silâhlı birliklerden olan "Demir Alay'ı" tesis ederek buradaki millî harekâta önderlik etmiştir. Müderris İsmail Şükrü Efendi de milis birliği "Çelik Alay" ile Uşak-Afyon Cephesi'nin müdafaasında büyük katkılarda bulunmuştur. Gümülcineli Esat Efendi, Zeybeklerden oluşan birliklerle Aydın-Köşk cephesinde çok kısıtlı imkânlarla ve zor şartlar altında savaşmıştır. Maraşlı Müderris Mehmed Alparslan Efendi ise şehri talebeleriyle canla-başla savunmuştur.

İstiklâl Savaşı'nda İstanbul'daki tekkelerin ve kahraman dervişlerin katkısı da unutulmamalıdır. Üsküdar'daki Özbekler Tekkesi ve onun şeyhi Ata Efendi, Anadolu'ya silâh ve insan sevkıyatında hayatî hizmetler deruhte etmiştir. Tekkeler kanalıyla İtilaf Devletleri'nin silâh depolarından kaçırılan mühimmata Millî Mücadele komutanlarından Miralay Mehmet Arif şöyle dikkat çeker: "Ambar ve depolardan geceleyin almak suretiyle İstanbul'dan 56.000 mekanizma, 320 makineli tüfek, 1500 tüfek, 1 batarya top, 2000 sandık cephane, 10.000 takım elbise, 1.000 tona yakın malzeme Anadolu'ya geçirilmiştir." Yüksek rütbeli subaylar, Mehmet Âkif gibi şahsiyetler, son Osmanlı Mebusan Meclisi'nin âzâları, bu tekke aracılığıyla Anadolu'ya geçebilmişlerdir.

Kalemli mücahitler
Maarif ordusunun mensupları da halkı şuurlandırmada, protesto mitinglerinde, kongrelerde, müdafaa-i hukuk cemiyetlerinde, hattâ Kuva-yı Milliye ve düzenli orduya katılıp düşmanla çarpışmada hatırı sayılır roller oynamışlardır. Adana'da direnişi ateşleyen Tarihçi Niyazi Bey, TBMM'nin Konya nâsihi Mümtaz Bahri Bey, Kuvayı Milliye'nin hâmisi Mehmet Muhlis Bey, heyecanlı yazılarıyla Çankırılı Ahmet Talat Bey, Maraşlı şehit matematik muallimi Hayrullah Bey, Doğu'nun eğitim gönüllüleri Dursunoğlu Cevat, Süleyman Necati ve Sıtkı beyler, "Kalemli Mücahit" grubunun kahraman mensuplarından sadece birkaçıdır. İstanbul'daki mitinglerde öğretmenler de tertip heyetinde yer almış, Hüseyin Ragıp, İsmail Hakkı, Mazhar, İhsan, Selim Sırrı, Emin Ali, Mehmet Ali, Selahattin, Muslihiddin Adil ve Âkil Muhtar beyler ateşli konuşmalar yapmışlardır. 18 Mayıs 1919'da düzenlenen Darülfünun mitingi, bir "Öğretmenler Mitingi" olmuştur.

Mücadelenin kahraman kadınları
Anadolu kadınları da cephe gerisinde ve cephede erkeklerle omuz omuza mücadele vermekten geri kalmamışlardır. Birçok miting tertipleyerek veya mevcut mitinglere katılarak önemli katkılarda bulunmuşlardır. Halide Edip, Nakiye (Elgün), Müfide Ferit (Tek), Münevver Saime, Hayriye Melek, Naciye, Meliha, Sabahat, Zeliha hanımlar ile Şükûfe Nihal (Başar) mitinglerdeki gayretleri ve tesirli konuşmalarıyla isimlerini tarihe yazdırmışlardır. Bu dönemde cepheye askerî mühimmat taşıyan, yaralı askerlere hemşirelik eden, imalathanelerde Mehmetçiklere elbise dikip fişek dolduran ve yardım toplama faaliyetleri tertipleyen kadınlarımızın fedakârlıkları destansıdır. Savaşlarda büyük kahramanlıklar sergileyerek üsteğmenliğe yükselen Kara Fatma ve binbaşılığa terfi eden Ayşe Hanım gibi kadın mücahideler olmuştur. TBMM'den "İstiklâl Madalyası" alan onlarca kadın kahraman vardır. Millî Savunma Bakanlığı verilerine göre Millî Mücadele sırasında şehit düşen kadın sayısı 62'dir. Antep ve Maraş müdafaalarında 164 kadınımız gazi olmuştur.

Doğu Cephesi'nin katkısı
Kürt aşiretleri Millî Mücadele başlarında "Din ve vatan uğrunda müca­he­de­ye hazır olduklarını", Erzurum'daki 15. Kolordu Komutanı Karabekir Paşa'ya bildirmişlerdir. Paşa 17 Haziran 1919'daki Vilayet Kong­resi'nde, din, vatan ve mefkûre birliğini yüzyıllardır paylaşan Türklerin ve Kürtlerin kardeş olduklarına dikkat çekmiştir. Sergilenen birlik, dirlik ve kar­de­şlikle fevkalade tesirli ve tevfik-i İlâhî'nin gelmesine vesile olmuş, düşman emellerini Doğu'da neticesiz bırakmıştır. Erzurum ve Sivas Kongresi, Doğu vilayetlerinin Millî Mücadele'ye desteklerinin müşahhas göstergelerindendir. Hamidi­ye Alayları'ndan gelen tecrübeli Kürt milisler düzenli ordu saflarına katılmışlar, Antep ve Urfa'nın kurtarılmasında önemli hizmetlerde bulunmuşlardır. Millet Meclisi'ne Kürt eşrafından da mebuslar katılmıştır. TBMM, ilk resmî cepheyi Doğu Cephesi'nde Ermenilere karşı açmış ve Karabekir Paşa'yı 9 Haziran 1920'de komutanlığa tayin etmiştir. Bu mücadele 28 Eylül 1920'de başlayıp, 2–3 Aralık 1920'de Ermenilerle imzalanan Gümrü Antlaşması'na kadar sürmüştür. Ermenilere karşı elde edilen askerî ve siyasî zafer, Batı Cephesi'nde başlayacak mücadeleye emsal teşkil etmiş ve moral kaynağı olmuştur.

Kurtuluşumuzun isimsiz kahramanları
Millî Mücadele'de en fazla kahramanın çıktığı yerlerden biri Güney Cephesi'dir. Uzunoluk Camii yakınındaki dükkânında sütçülük yapan Sütçü İmam, 31 Ekim 1919'da, mütesettir kadınlara Fransız üniformalı Ermeni askerlerinin saldırmasına karşılık vermek suretiyle, bir halk kahramanı olarak sahneye çıkmıştır. 28 Kasım 1920'de Fransız ko­mutanın Maraş Kalesi'ndeki Osmanlı bayrağını in­­dir­mesine tepki olarak Ulu Camii İmamı Rıdvan Hoca'nın cuma namazında hutbeyi okumaması üzerine galeyana gelen Maraşlılar, iman ve istiklâlimizin remzi bayrağımızı tekrar göndere çekmeye muvaffak olmuşlardır. Arslan Bey önderliğinde Kuva-yı Millîye teşkilâtını kurarak, 21 Ocak 1920'de silâhlı direnişe başlamışlar, kendilerinden 4-5 misli güçlü birliklere karşı kadını-erkeği, yaşlısı-genci ile 22 gün kar, soğuk, açlık demeden, imanlarından ve vatan sevgilerinden aldıkları güçle eşsiz bir halk mücadelesi sergilemişlerdir. Fransız birlikleri 12 Şubat sabahı sessiz sedasız şehri terk etmek zorunda kalmışlardır. "Kendi iç dinamikleriyle düşmandan kurtarılan ilk şehir" olan Maraş'ın bu mücadelesi diğer illerin kurtuluşuna örnek teşkil etmiştir.

Vatan sevgisinin kendisinde ete kemiğe büründüğü yiğit evlâtlardan, Son Karakol'un vefakâr bekçilerinden biri de Antepli Şahin'dir. Köylerden topladığı 200 milis kuvvetle Kilis-Antep yolunu kapatmış ve Fransız birliklerin geçişine izin vermemiştir. Kendisiyle baş edemeyen Fransız komutana 21 Şubat'ta şu muhteşem mektubu yazmıştır: "Namus ve hürriyet için ölüme atılmak bize, Ağustos ayı sıcağında soğuk su içmekten daha tatlı gelir. Çatmayın bize; topraklarımızdan savuşup gidiniz!" Fakat Fransızların durmaya niyetleri yoktu. 24 Mart'ta 6 bin kişilik takviye kolu Antep'e ulaşmak üzere yola çıktı. Fransızlar 26 Mart sabahı Şahin Bey'in kuvvetlerine ağır top ve makineli tüfeklerle saldırdılar. Bu amansız taarruz karşısında silâh arkadaşları geri çekilmesi için yalvarsalar da Şahin Bey, adeta tek başına vatan olmuş ve Yavuz Bülent Bakiler'in enfes ifadesiyle "yumruklarım memleket kadar büyük" dercesine âbideleşmişti. Son savunma hattı Elmalı Köprüsü'nün taşlarını siper ederek tüfeğindeki son fişeğine dek düşmana saldırdı. Sonunda, süngü darbeleri altında şüheda kafilesine katıldı. Yüzbaşı Andrea Tailon bu kahramanlık karşısında hayranlığını gizleyemeyecekti: "O subayın hayali, bizi bir gölge gibi kovaladı!" Şahin Bey'in o mübarek cismiyle tutuşturduğu istiklâl ateşi, Antep'in kurtuluşunda tükenmez bir moral kaynağı ve diriltici ruh oldu. Hepsinin ruhları şad olsun.


Kaynaklar

- Cemal Kutay, İstiklal Savaşı'nın Maneviyat Ordusu, İstanbul, 1977.
- Ali Sarıkoyuncu, Millî Mücadelede Din Adamları, Ankara, 1995.
- Kadir Mısıroğlu, Kurtuluş Savaşı'nda Sarıklı Mücahidler, İstanbul, 1992.
- İsmail Çolak, Millî Mücadele'de Kalemli Ordu, İstanbul, 2010, Yitik Hazine Yay.
- Kazım Karabekir, İstiklal Harbimiz, İstanbul, 1990.
- Mazhar Müfit Kansu, Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber, c.1, Ankara, 1988.
- Adil Bağdatlılar, Uzunoluk, İstiklal Harbinde Kahramanmaraş, 1974.
- Yaşar Akbıyık, Millî Mücadelede Güney Cephesi (Maraş), Ankara, 1990.
- Hulusi Yetkin, Mehmet Solmaz, Gaziantep Savunmasında Şehit Şahin'in Yeri, Gaziantep, 1963.
Başlık: Ynt: Millî Mücadele'de Birlik Ruhu
Gönderen: вαşκαп - Ekim 15, 2017, 05:17:32 ÖS
Emeğine Yüreğine Sağlık
Başlık: Ynt: Millî Mücadele'de Birlik Ruhu
Gönderen: Özgür Kız - Ekim 01, 2018, 10:29:24 ÖÖ
 eys