Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler
»»-(¯`v´¯)-» İslami Dini ve Türk Tarihi »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Türk ve İslam Tarihi ve İz Bırakanlar ::.. => Konuyu başlatan: Fatih - Kasım 21, 2013, 12:33:09 ÖÖ
-
Kudüs veya diğer adıyla Jarusalem, Filistin'in en eski ve meşhur şehirlerinden biridir. Tarihi İ.Ö 4000 ile 3500 yıllarına kadar gitmektedir. Musevî, Hristiyan ve Müslümanların mukaddes saydığı makam ve mekânlar, eski Kudüs'ün doğusunda, şehirden duvarlarla ayrılmış ve zemini yükseltilmiş bir alanda yer alır. Buraya 'harem-i şerîf' adı verilir. Kudüs'ün dış mahalleleri ise, 1860 yılından itibaren Musevî muhacirler tarafından kurulmaya başlanmıştır. 1920'li yıllarda ise nüfus, eski Kudüs'ün nüfusunu aşmıştır. 20. asır başlarında 70 bin ile 100 bin arasında tahmin edilen şehrin nüfusunun 40 bin kadarını Yahudiler, 15 binini Hristiyanlar, 10 binini de Müslümanlar teşkil ediyordu. Bu sayı 1946'ya gelindiğinde 165 bine yaklaşmıştı.
Kudüs, 70 yılında Roma İmparatoru Titus'un askerleri tarafından ele geçirildi. Bu sırada şehir tahrip edilmiş ve 'muhteşem mabed' de yanmıştı. 132 yılından 135 yılına kadar Yahudilerin sünnet olması yasaklanıp yeni bir şehir kurulması için çalışmalar başlayınca tekrar isyanlar çıktı. Yine de eski şehrin kalıntı ve malzemeleri kullanılarak yeni bir şehir inşa edildi. Bu şehre Yahudilerin girmesi ölüm cezası ile yasaklandı. İmparator Konstantin'in Hristiyanlığı kabul etmesiyle bu defa kiliseler inşa edilmeye başlandı. 614 yılında şehrin İranlılar tarafından işgali yeni bir tahribatın yaşanmasına sebep oldu ise de, neticede şehir Bizans'a geri verildi.
Kudüs'ün Müslümanlar nazarında ayrı bir yeri vardır. Kur'ân-ı Kerîm'de birkaç yerde ismi geçmektedir. Müslümanların ilk kıblesi burası idi. Hz. Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) Mirac'a yükseldiği Mescid-i Aksa (Hz. Süleyman Mabedi'nin yeri) buradaydı. Kudüs, Hz. Ömer zamanında 638 yılında Müslümanlar tarafından fethedilmiş, şehri bizzat Hz. Ömer teslim alarak sakinleriyle bir anlaşma yapmıştır. Emeviler döneminde Kudüs'ün önemi ve değeri daha da artmıştır. Muâviye, halifeliğini burada ilân etmiş, Emeviler mukaddes ziyaretlerin bir kısmının Kudüs'e yapılması hususunda Müslümanları teşvik etmiştir. Dolayısıyla Kudüs, Müslümanların nazarında Mekke ve Medine ile birlikte mukaddes şehirlerden birisi olmuştur.
Fatımiler dönemi şehrin tarihinde ayrı bir yer işgal eder. Hristiyanlara ait mukaddes kilise ve mekânlar yıkılmış, çıkan karışıklıklarda Patrik dâhil birçok kişi öldürülmüştür. 1055 yılından sonra bölge Selçukluların hâkimiyetine girdi. 1070 yılında Kudüs ve çevresi zaptedildi. 1099 yılında ise Haçlılar şehre girdiler. Müthiş bir katliam yaşandı. Bütün kıymetli ve mukaddes eşyalar yağmalandı. Kudüs'teki bütün camiler kiliseye çevrildi. Şehir 1187 yılında Salâhaddin Eyyubi tarafından fethedildi. Kimsenin kılına zarar gelmedi. Haçlıların şehir üzerindeki tesirleri ortadan kaldırılmaya çalışıldı. Yeni bir sulh ve sükûn devri başladı. 1517 yılında Yavuz Sultan Selim'in bölgeyi ve Kudüs'ü alması yeni bir dönemin başlangıcıdır. Özellikle Kanunî Sultan Süleyman döneminde şehir baştan başa imar edilmiştir. Sonraki dönemlerde de bu imar faaliyetleri devam etmiştir.
1. Dünya Savaşı'ndaki önemli cephelerden birisi Filistin Cephesi'ydi. Kanal bölgesinde cereyan eden Türk taarruzları İngilizler tarafından püskürtülünce, Sina Çölü kontrol altına alınarak Filistin zorlanmaya başlanmıştı. Türk ve Alman kuvvetlerinin meydana getirdiği Yıldırım Orduları, Filistin Cephesi'nde görevlendirilmiş, kazanılan bazı zaferlere rağmen İngilizlerin müthiş bir şekilde insan ve malzeme açısından desteklenmesi güç dengelerini değiştirmiştir. Kırk gün süren muharebe ve kuşatmaların arkasından 8/9 Aralık (1917) gecesi Osmanlı kuvvetleri Kudüs'ü boşaltmışlar, ertesi günü direnişle karşılaşmayan İngilizler şehre girmişlerdir. Osmanlıların şehri sonuna kadar müdafaa etmeme sebebi, şehrin tahrip olmasına engel olmak istemeleridir. Nitekim İngiliz Generali Allenby'ye verilen mektupta bu ifade edilmiş ve İngilizlerden de bu yolda hareket beklendiği bildirilmiştir. Neticede Hristiyanlar, 730 yıl sonra yeniden Kudüs'ü ele geçirmiş oldular. Kudüs'ün alınması Hristiyan dünyasında tören ve nümayişlerle kutlandı. Papa savaşa katılan ülkelerdeki bütün papazlara bir mektup göndererek, herhangi bir devletin Kudüs'ün geri alınması konusunda Türklere yardım etmesi hâlinde, aforoz edileceği tehdidinde bulunmuştur. Alman İmparatoru 2. Wilhelm'in 1898 yılındaki Kudüs ziyaretinde şehre at üzerinde ve büyük bir ihtişamla girmesinin aksine İngiliz General Allenby, 11 Aralık'ta bir hacı gibi mütevazı bir şekilde ve yaya olarak şehre girmiştir. İngilizler, şehrin her üç din için mukaddes kabul edilen yerlerine müdahale etmeyip, bu yerlerin korunmasını yine müntesiplerine bırakarak tarafsız gibi davranmaya çalışmışlarsa da, Yahudilerin gizli ve açık gayretleri, bölgeyi bir kan ve gözyaşı deryası hâline getirmekte gecikmeyecektir.
-
Emeğine Yüreğine Sağlık
-
Emeğine Yüreğine Sağlık