Gönderen Konu: Çöl ceylanı  (Okunma sayısı 621 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Özgür Kız

  • Özel Üye
  • *
  • İleti: 21541
  • Rep 3950
Çöl ceylanı
« : Eylül 17, 2018, 01:20:29 ÖS »
Nasıl anlatsam bilmem, sanki kömür karası,
O saçlar ki içime kokusunu saplardı.
Dudaklar nar bahçesi, yanak elma yarısı,
Güle; gül dedirtmeyen gülen bir yüzü vardı.


Eser ya güz rüzgarı, eser ya serin serin
Tarifi tarifsizdi içimdeki hislerin
Gökyüzünü sevmekti, dalmaktı derin derin
Mehtapta silüeti, güneşte izi vardı.


Gökte bulutlar bile yanardı ateşinden
Hele ki bir baktı mı, ok fırlardı kaşından
Sanki dağ rüzgarları esmişti genç başından,
Tepeden tırnağa dek işvesi nazı vardı.


Ve bir gün hiç bakmadan ardında kalan ize
Bütün umutlarımı topladı bir valize
Oysa ki ne yeminler ettik birbirimize,
Korkarım ki yarimin birinde gözü vardı.


Bir hüzün bestesine dönse de dileklerim
Yıllarca penceremde çürüse dirseklerim
Umudumla başbaşa bir kor olur beklerim,
Döneceğim demişti, bana bir sözü vardı.


O gitti tüm mevsimler hazan yaprağı giydi
O gözümün bebeği, canımın can eviydi
O kızıl kırmızımdı, o hüznün aleviydi,
Yüreğimde ateşi, içimde közü vardı.


Gonca gonca aşkına açılmışken her yanım
Güz vurmuş bağlardaki yaprak sayıldı canım
Bir umudun peşine düşmüştü çöl ceylanım,
Bilmem ne renk baharı, nasıl bir yazı vardı?


Ve yıllar sonra bir gün, bir sabah seherinden,
Çıkıp geldi ceylanım düştüğü çöllerinden.
Sanki içim dağlandı doksan dokuz yerinden,
Nasılda sıkı sıkı tutmuştu ellerinden,
Canımın can özünün yanında kızı vardı.



Bayram Mecit