Gönderen Konu: Kabir hayatı ve azabı, sorular ve cevapları  (Okunma sayısı 1272 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Kamil

  • Ey Hayat !!! Söyle Nerde KaLmıştık..
  • Radyo Ailemiz
  • *
  • İleti: 283
  • Rep 25
Kabir hayatı ve azabı, sorular ve cevapları
« : Şubat 07, 2014, 06:59:43 ÖÖ »

Kabir hayatı ve azabı, sorular ve cevapları


Kabir hayatı ve azabı

Sual: Ruh nedir? Ölünce ruh nereye gider?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, insanın ruhunu bilinemez şekilde yarattı. Ruh, madde değildir, belli bir yeri yoktur. Ruh, bedenin ne içinde, ne dışındadır, ne bitişik, ne ayrıdır. Yalnız onu varlıkta durdurmaktadır. Bedenin her zerresini diri tutan ruhtur. Bunun gibi, âlemi varlıkta durduran Allahü teâlâdır. Allahü teâlâ, bedeni ruh vasıtası ile diri tutmaktadır. (Müjdeci Mektublar)

Ahlak-ı alaide buyuruluyor ki:
(Aklın erdiği bilgileri anlayan, his organlarından beyne gelen duyguları alan, bedendeki bütün kuvvetleri, hareketleri idare eden, kullanan ruhtur. Ruh, göz vasıtası ile renkleri, kulak ile sesleri kavrar, sinirleri çalıştırır. Adaleleri hareket ettirir, böylece bedene iş yaptırırBöyle işlere ihtiyari yani istekli işler denir. Aklı kullanmak düşünmek ve gülmek gibi şeyleri yapan ruhtur

Ruh parçalanmadığı ve parçalardan meydana gelmediği, yani mücerred olduğu için, hiç değişmez, bozulmaz, yok olmaz. Ruh bir sanatkâra benzer. Beden bu kimsenin elindeki sanat aletleri gibidir. İnsanın ölmesi ruhun bedenden ayrılmasıdır. Bu da sanatkârın sanat aletlerinin yok olmasına benzer.)

İmam-ı Gazalihazretleri buyuruyor ki:
(Cesetten ayrılan ruh, ya azaba veya nimete kavuşur. İyilerinki yükselir, kötülerinki yedi kat yerin dibine iner. Bedenden ayrılan ruh, aletsiz, vasıtasız olarak her şeyi bilir. Bunun için çeşitli nimet veya azapla karşılaşır.

Ruh bedende iken, herhangi bir uzuv, mesela insanın bir ayağı felç olsa, ruh bu ayağa tesir edemez, onu harekete geçiremez. Ölüm ise, bütün uzuvların felç olmasına benzer, ancak ruh, bedenden ayrılınca, müstakil olarak yine bilir, görür, anlar, sevinir, üzülür, bu halleri yok olmaz. Bu hali, bütün ruhlar yok edilinceye kadar devam eder. Herkes dirilince, her ruh, yeniden meydana gelen cesede tealluk eder.)

Sual: Ölüye kabirde neler sorulacaktır? Mumyalanıp, kabre konulmazsa yine sual olur mu?
CEVAP
Kabirde akaidden veya çeşitli akaid ile amelden veya herkese başka şeylerden sual edileceği Feraid-ül-fevaidkitabında yazmaktadır. İman ve ibadet kitabında, kabirde münker ve nekir meleklerine cevap olarak Rabbimizin Allahü teâlâ,Peygamberimizin Muhammed aleyhisselam,dinimizin İslam,kitabımızın Kur'an-ı kerim, kıblemizin Kâbe-i şerif,itikadda mezhebimizin Ehl-i sünnet vel cemaat olduğu, amelde ise dört hak mezhepten hangisi ise, onu öğrenmek gerektiği bildirilmektedir.
Salih kimse için kabir suali kolaydır. Bu bakımdan dinimizin emir ve yasaklarını öğrenip ona göre amel etmeye çalışmalıyız.

Mumyalanıp hep dışarıda kalan ölüye ve yanıp kül olan kimselere de kabir suali olur. (Sirac-ül-vehhac ve Camiussagir şerhi)

Sual: Ölüme rüya, kabir azabına kabus demek doğru mudur?
CEVAP
Hayır, çok yanlıştır. Ölüm, mümin için nimet, kâfir için musibettir. Allahü teâlâ, Azrail aleyhisselama, (Dostlarımın canını kolay al, düşmanlarımınkini de güç al) buyurdu.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Mümin öleceği vakit, rahmet meleklerini görür, can verme acısını duymaz. Ruhu tereyağından kıl çeker gibi, kolay çıkar, nimetlere kavuşur.) [Bezzar]

Mümin bu anda çok sevinir. Hz.Azrail, böyle mümine, (Korkma, Erhamürrahimine gidiyorsun, asıl vatanına kavuşuyorsun, büyük devlete erişiyorsun) der. Böyle kimseye bundan daha şerefli bir gün yoktur. Müminin ruhunun bedenden ayrılması, yani ölmesi, esirin hapisten kurtulması gibidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ölüm, mümine en kıymetli hediyedir.) [Taberani]

Ölmek rüya değildir. Ölmek yok olmak da değildir. Varlığı bozmayan bir iştir. Ölüm, ruhun bedene olan bağlılığının sona ermesidir. Ruhun bedenden ayrılmasıdır. Ölüm, bir halden başka hale dönmesi, bir evden bir eve göçtür. Allahü teâlâya kavuşmayı isteyen mümin, ölümü kötü görmez. Çünkü ölüm, dostu dosta kavuşturan bir köprüdür. Cenneti seven ve ona hazırlanan ölümü sever. Çünkü ölüm olmayınca Cennete girilmez.

Dünya hayatı rüya gibidir. Ölüm uyandırıp rüya bitecek, hakiki hayat başlayacaktır. Hadis-i şerifte, (İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar) buyuruldu. (Sefer-i Ahiret)

Kabir azabı kabus değil, hakiki azaptır. Bu hususlar hadis-i şeriflerle açıkça bildirilmiştir. Ölünce müminin ruhu nimetlere kavuşur, kâfirinki ise azaba maruz kalır. Hadis-i şerifte, (Kabir ya Cennet bahçesi veya Cehennem çukurudur)buyuruldu. (Tirmizi)


Kabir azabı haktır
Sual: Kabir azabının hak olduğunu biliyoruz. Fakat bu hususta âyet-i kerime yok mudur?
CEVAP
Kabir azabının varlığını bildiren vesikalardan bazıları şöyledir:

İmam-ı a'zam hazretleri buyurdu ki:
Kur'an-ı kerimde (Onlar, sabah-akşam ateşe sokulurlar. Kıyametin kopacağı günde, "Firavun hanedanını azabın en çetinine sokun!" denilecek) buyuruldu. (Mümin 46)

Sabah-akşam görecekleri azap, Kıyametten öncedir. Âyetin devamında onların şiddetli azaba sokulacağı bildiriliyor. Birincisi kabir azabı, ikincisi ise Cehennem azabıdır. (El-Kavl-ül fasl)

İmam-ı Gazali hazretleri de, (Bu âyet-i kerime kabir azabını gösteriyor) buyurdu. (İhya)

Nuh suresinin, (Günahları yüzünden suda boğuldular, ardından da ateşe atıldılar) mealindeki 25. âyet-i kerimesinde geçen Feüdhılu kelimesindeki F harfi, hiç ara verilmediğini gösterir. Yani (Suda boğulduktan hemen sonra kabirdeki azaba maruz kaldılar) demektir. (El-Kavl-ül fasl)

Al-i imran suresinin, (Allah yolunda öldürülenleri [şehidleri] ölü sanmayın! Bilakis onlar diridir) mealindeki 169. âyet-i kerimesi de, kabir hayatını bildirmektedir. (El-Kavl-ül fasl)

İmam-ı Şarani hazretleri buyuruyor ki:
Taha suresinin 124. âyet-i kerimesindeki "Maişeten danken" kabir azabını bildiriyor. Çünkü hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Mümin kabrinde yemyeşil bir bahçe içindedir. Ayın ondördü gibi aydınlatılır. "Feinne lehü maişeten danken" âyeti, kâfirlerin kabirde görecekleri azabı bildirir. 99 tinnin kâfirleri kıyamete kadar kabrinde sokup azap eder.) [Tirmizi]

Tekasür suresinin 3. âyetindeki, bu övünmenizin kötü akıbetini "İleride bileceksiniz!" demek, "Ölürken" demektir. 4. âyetindeki "Yine ileride bileceksiniz" ise "Kabirde" demektir. (Celaleyn, Medarik, M.Tezkire-i Kurtubi)

Bekara suresinin, (Ölü iken sizi diriltti. Tekrar öldürecek ve tekrar diriltecek) mealindeki 28. âyetinde bildirilen, ikinci dirilme kabirde olacaktır. İmam-ı Nesefi de bu âyetin kabir azabı ve nimetine işaret ettiğini bildirmiştir. (Tefsiri Şeyhzade)

İmam-ı Nesefi hazretleri, Araf suresinin, (Orada yaşayıp, orada öleceksiniz, yine oradan dirilip çıkarılacaksınız)mealindeki 25. âyetindeki "Orada" dan maksat kabir hayatıdır. (Şeyhzade)

İmam-ı Nesefi buyurdu ki:
Casiye suresinin, (Allah sizi diriltir, sonra öldürür) mealindeki 26. âyetinde, diriltmenin kabirde olacağını bildiriyor.(Şeyhzade),Tevbe suresinin, (Onları iki defa azaba uğratacağız) mealindeki 101. âyetindeki azabın birisi kabir azabıdır. (Kadi Beydavi)

İmam-ı Süyuti hazretleri, "Kabir azabı" ile ilgili Şerhussudur isminde müstakil bir eser yazmıştır. Buhari ve Müslim ve diğer hadis kitaplarındaki kabir azabı ile ilgili hadis-i şerifleri nakletmiştir. Her hadis kitabında kabir azabı bildirilmektedir. Kabir azabını inkâr eden, bütün hadis kitaplarını inkâr etmiş olur.

Hz. Âişe validemiz, (Ya Resulallah, bu ümmet, kabirde azap görecek, benim gibi zayıfların hali ne olacak?) diye sual edince, Resulullah, İbrahim suresinin, (Allah, iman edenlere, dünya ve ahirette de sabit sözlerinde sebat ihsan eder) mealindeki 27. âyeti okudu. (Bezzar), Bu âyette, kabir hayatının hak olduğu, müminlere kavl-i sabit ihsan edildiği bildiriliyor. (Tefsir-i Celaleyn)

İslam âlimleri, kabir hayatının ahiret hayatından olduğunu, kabir azabının da ahiret azaplarından olduğunu bildirmişlerdir.(Mektubat-ı Rabbani)

Yukarıda âyet-i kerimelerle kabir azabının hak yani gerçek olduğunu bildirdik. Şimdi de kabir azabı ile ilgili hadis-i şeriflerden bazılarını bildiriyoruz. Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Kabir azabı haktır.) [Buhari]
(Kabir ya Cennet bahçesi veya Cehennem çukurudur.) [Tirmizi]

(Kabir azabının çoğu, üzerine idrar sıçratmaktan olacaktır.) [İ.Mace, Nesai, Hakim, Dare Kutni]
(İdrardan sakının! Çünkü kabirde ilk hesap bundan olacaktır.) [Taberani]

(Allahü teâlâ, bazı kimseleri, insanların ihtiyaçlarını gidermek için yaratmıştır. İnsanlar, ihtiyaçları için onlara başvururlar. İşte bunlar, kabir azabından emindirler.) [Taberani]

(Şehid kabir azabından emindir.) [İbni Mace, Beyheki, imam-ı Ahmed]

(Dün gece rüyamda, bir kimseyi kabir sıkarken gördüm. Namazı gelip onu kabir azabından kurtardı.) [Hakim]

(Cuma gecesi "Fâtiha" ve 15 kere "İzâ zülzilet" okuyarak iki rekat namaz kılan kabir azabından emin olur.)[Deylemi]

(Fisebilillah gözcü olarak vefat eden kabir azabı görmez.) [İ. Ahmed]
(Allah’ım, kabir azabından Sana sığınıyorum.) [Müslim, Nesai, Hakim, Harâiti]

(Kabir azabından Allah’a sığınınız.) [Müslim, İ.Ahmed, İ.E.Şeybe]
(Gizleyebilseydiniz, kabir azabını işitmeniz için Allah’a dua ederdim.) [Müslim, İ. Ahmed, Nesai]

(Allah’a yemin ederim ki, 99 tinnin Kıyamete kadar, kâfire kabrinde azap eder.) [Ebu Ya’la, İbni Hibban, Tirmizi]

(Namaz kılmayanın kabri ateşle dolar. Gece-gündüz onu yakar. Bir tinnin, her namaz vaktinde onu sokar.)[Kurretül-uyun]
[Tinnin isimli yılan, dünya yılanı değildir. Kâfire ve günahkâra azap etmesi için Allah’ın yarattığı bir mahluktur.]

Resulullah efendimiz, iki kabir yanında durup, (Bunlardan biri idrar sıçramasından sakınmadığı için, diğeri ise, müslümanlar arasında söz taşıdığı için, kabir azabı çekiyorlar) buyurdu. (İbni Mace)

Eshab-ı kiramdan Ya’la bin Mürre hazretleri, bir kabirde azap olduğunu işitip, Resulullah efendimize haber verdi. Peygamber efendimiz de, (Ben de işittim. Söz taşıdığı ve üzerine idrar sıçrattığı için, azap yapılmaktadır)buyurdu. (Beyheki)

Peygamber efendimiz, iki kabrin yanına gelince, bir hurma dalı getirilmesini emretti. Hurma dalını ikiye kırıp, yarısını bir kabre, yarısını da diğer kabrin üstüne koyup, (Bu dal yaş kaldığı sürece azapları hafifler. Bunlar gıybet ve idrardan dolayı azap görmektedir) buyurdu. (İ.Mace)

(Dört kişinin, çektikleri şiddetli azaptan dolayı, Cehennemdekiler rahatsız olur. Bunlardan biri, ateşten kapalı bir tabut içinde, biri bağırsaklarını sürür, biri de kan ve irin kusar, öteki ise kendi etini yer. Tabuttaki, borçlu olarak ölmüştür, üzerinde kul borcu vardır. [Geriye mal da bırakmadığı için borcu ödenmemiştir.]Bağırsakları sürünen, idrardan sakınmamıştır. İrin ve kan kusan, müstehcen konuşmuştur. Kendi etini yiyen de, gıybet ve koğuculuk etmiştir.) [Taberani]

Peygamber efendimiz bir cenazede, (Ya rabbi bunu kabir azabından koru) diye dua etmiştir. (Müslim, Nesai, Tirmizi)
Ehl-i sünnetin ve hanefi mezhebinin reisi olan imam-ı a'zam hazretleri buyurdu ki:
(Kabirde ruhun cesede iadesi, kâfirleri ve bazı günahkâr müslümanları kabrin sıkması ve azap edilmesi haktır.) [Kavl-ül fasl]

İslam âlimlerinin en büyüklerinden olan imam-ı Rabbani hazretleri, (Kabrin bedeni sıkması vardır) buyurdu. (Mektubat-ı Rabbani 3/17)

Yine İslam âlimlerinin en büyüklerinden olan imam-ı Gazali hazretleri de, (Kabir azabı ruha ve cesede birlikte olacaktır) buyuruyor. (İhya-i ulümiddin)

Karada ve denizde ölene de sual sorulur. Bu da ruhun bedene iade edilmesinden sonra olur. [Nuhbet-ül-leâli s.116, Bidaye s.91]
 

 

Related Topics

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
1 Yanıt
1699 Gösterim
Son İleti Ekim 01, 2018, 06:16:39 ÖS
Gönderen: Özgür Kız
0 Yanıt
1073 Gösterim
Son İleti Ocak 05, 2014, 01:05:41 ÖÖ
Gönderen: Bαhαdır S.
2 Yanıt
1255 Gösterim
Son İleti Eylül 29, 2018, 06:47:59 ÖS
Gönderen: Özgür Kız