Gönderen Konu: Pişmanlık Yurdu Cehennem  (Okunma sayısı 1850 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Özlem

  • Radyo Ailemiz
  • *
  • İleti: 193
  • Rep 89
  • Cinsiyet: Bayan
  • Takımınız: Fenerbahçe
Pişmanlık Yurdu Cehennem
« : Ağustos 10, 2011, 10:10:35 ÖÖ »
Yalın alev ve kıpkızıl bir dumanla çevrili, yakıtı taşlar ve insan olan, derileri kemiklerden ayıracak kadar şiddetli, kaynar irinli suların susamış develer gibi içildiği, insanların demirden kancalarla alevlere sabitlendiği, aşağıların da aşağısı bir hal. Deriler piştikçe azap hissedilsin diye tekrar deriler verildiği, ayetleri yalanlayan ve inanmaya tenezzül etmeyenlerin deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete giremeyeceği kadar uzun ceza süreci... Cehennem.

Akıbetini bilmediğimiz ömrümüzle ilgili bütün suallerimizi cevaplayan İlahî Beyan, dünya hayatımızın gayesi olan ahireti birbirinden farklı iki hal olarak bizlere anlatır. Her türlü güzelliğin, Rabb'in rızası gibi mertebeler üstü bir mertebenin vaat edildiği cennete karşın kahroluşun yeri cehennem. Üzüntü ve acının beden ve ruhlara sığmadığı elem ülkesi. Allah'ın rızasına mazhar olmanın ruha verdiği hazdan uzak kalmak, O'nun kahrettiği ve güzelliklerden mahrum kıldığı bir asi kul olmanın azabıyla yanmak... yeniden yeniden yanmak. Şeytanla birlikteliğin elemine bir de Efendimiz'den (sallallahu aleyhi ve sellem) uzak kalmanın sancısının ekleneceği bir azap vakti.

Allah'ın yeryüzündeki halifesinin bir pencereden izlediği kısacık dünya sürgününün bu iki mekândan biriyle sonuçlanacak olması ebedi âlemle ilgili sorularımızın da kaynağı. Bize şah damarımızdan yakın olan Kudret Sahibi, hücre halinden sonsuzluğa kadar hayatımızın her anını bizlere tasvir ederek belirsizliği ortadan kaldırır. Cennet, gözlerimizi kapatıp hayale daldığımızda, canlandırabileceğimiz bütün güzellik ve lütuflardan esintiler olarak bizlere anlatılırken cehennemde aşina olduğumuz şey ateştir. Parmağımızın ucu değse feryatlarla karşılık verdiğimiz kıvılcımlar, cehennem hayatını çepeçevre saran azabın adıdır. Cehennemin yalnızca yanmak gibi bedenî bir işkenceden ibaret olmadığını yine ayetlerden öğreniyoruz. Nitekim vahiy parıltılarında cehennem ehli, kalbi daralan, pişmanlıktan dünya hayatına geri dönüp kulluğunun gereğini yerine getirmeyi arzulayan topluluklar olarak tanımlanır.

Annenin evladına, dostun dosta zerrece faydasının olmadığı ceza mekânında Allah'a ortak koşanlar, sapkınlıkta ısrarcı olanların, münafıkların, Allah'ın ayetlerini yalanlayanların, ebedî kalacağını öğreniyoruz. Yine Rabb'imizin beyanıyla "hardal tanesi kadar kötülüğün bile karşılıksız kalmayacağı", adalet tezahürlerinin yeridir cehennem. Azaba layık olanların günahları ölçüsünde orada kalacağı ve kalplerindeki paslar ağırlığınca ateşi tadacakları Kur'an'ın birçok yerinde naklediliyor. Bununla birlikte Mevlâ'nın cezaya layık gördüğü her kul yaptıklarının karşılığını cehennemde tadacağı gibi acı veren bir günahtan utanma hissini yaşar. Öyle bir utanma ki insan ayet-i kerimenin güzel ifadesiyle "Keşke toprak olsaydım." diyecek kadar büyük bir arlanma hisseder. Her şeye adaletle hüküm veren Allah, azap ile mükâfatı derecelendirmiş cehennem ehlini farklı şekillerde cezalandıracağını bildirilir. Cehennemin yedi kapısı olmasının hikmeti, herkesin sapkınlıkları ve günahları ölçüsünde bir aşağılanmaya ve işkenceye lâyık olmasına işaret ediyor. Dünyadayken ölmeyecekmiş gibi yaşayan, kalpleri kararan ve zulümde birbiriyle yarışan cehennem ehli farklı kapılardan ateşe girer. Cennetin sekiz, cehennemin yedi kapısının olmasında Cenâb-ı Hakk'ın merhametinin enginliğine ve rahmetinin gazabına sebkat ettiğine işaretler bulunur. Bir hadis-i şerifte, aslında cehenneme girecek olan bazı kimselerin Allah'ın merhametiyle o ateşe düşmekten kurtulacağı ifade buyrulur. Azabı hak eden bir zümrenin cennete gönderilişi Rahmet tecellisi olduğu gibi cennetin neden sekiz kapısının olduğunun da cevabıdır adeta. Zira Saadet yurdunun sekizinci kapısı, cennete sonradan dahil olmaya lâyık görülenler için açılan yeni bir mağfiret penceresidir.

Kur'an-ı Kerim'de yüzyirmiye yakın yerde bahsedilen bu ebedî hayat mekânı farklı isimlerle bizlere anlatılır. İslâm âlimleri ayet ve hadislerde yer alan ifadelerden yola çıkarak, azgınlığın çeşitlerine ve derecelerine göre, ahiret azabının da derekeleri (aşağı seviyeleri) bulunduğunu ifade ederek onları şöyle sıralar: Cehennem, Lâzâ, Sair, Sakar, Hâviye, Hutame, Cahim. Nefeslerin sayılı olduğu günlerin birbiri ardınca su gibi akıp geçtiği imtihan yerinin iki mühim neticesi cennet ve cehennem, Cenâb-ı Hakk'ın esmâ ve sıfatlarını içinde barındırır. Mağfiret eden, bağışlayan, hataları örten Merhamet Sahibi, kullarının nefislerine zulmetmesini istemediğinden acı cehennem tablosunu resmeder. Asıl arzu edilen O'nun rızasını kazanmak olduğundan cehennem rahmet mekânıdır aslında. Rahman Sûresi'nde cehennemin bir arlanma ve pişmanlık hissi yeşerttiği için lütuf olduğu belirtiliyor: " İkinizin de üzerine ateşten yalın alev ve kıpkızıl bir duman gönderilir, kendinizi savunamazsınız.



Cehennem de Bir Nimet
Şimdi Rabb'inizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" (Rahman, 55/35, 36) Üzerlerine atom bombası tesirinde ateşler salınan cehennem ehline neyin nimet olarak gönderildiğini Fethullah Gülen Hocaefendi şöyle izah ediyor: "Kur'an böyle bir ateşin salıverilmesinin hemen ardından cin ve inse 'Rabb'inizin hangi nimetlerini yalanlarsınız?' diye hitap ediyor. Cehennem bütün dehşetiyle insanın içinde bir ürperti hasıl ederek, mü'minin hayatını tanzim hususunda ona bir fikir verdiği için bir nimettir. Cennet ulvî duygulu insanlar için onları yüksek zirvelere sevk etmekte amil olduğu gibi, cehennem de seviyesi olgunluğa erişememiş insanların ondan korkmaları sebebiyle hayatlarını ciddi bir kontrol altına almalarına sebeptir. Ancak ikisi de neticeyi düşünenler için ayrı ayrı birer nimet olmuş olur."

Allah'a ortak koşmak gibi mutlak şirk haricinde günah işleyenlerin cehennemde ebediyyen kalmayacaklarını Allah Resûlü'nün mübarek sözlerinden öğreniyoruz. İnananlar büyük günahlarından tevbe etmeden ölseler bile imanla gerçek hayatlarına adım atmaları halinde, Allah Teâlâ dilerse fazl-ı keremiyle onları affeder, dilerse de adaletiyle muvakkat Cehennem azabıyla baş başa bırakır. Bu sebeple cehennemi doğru yol üzerinde istikamet almamıza vesile olan bir korku ve ümit kapısı olarak düşünmemiz gerekir. Ateş ve her türlü azap acı zihnimizde canlı kaldığı gibi bir suya da dönüşebilir. Pişmanlık yurdunu hafızamıza getirdikçe O'nun boş dönülmeyen kapısına yönelip tövbe ile dünyaya gözlerimizi açtığımız o en masum zamanlarımızın talibi olabiliriz. Böylece ateş içimizi günah kirlerinden arındıran bir suya dönüşerek içimizi temizlememize vesile olabilir.

Aslında haşir de, cennet ve cehennem de Allah tarafından bahşedilen nimetler. Çünkü zihnimizi zorlayan bu tablolardan her biri, dinî sorumluluklarımızı yerine getirme noktasında caydırıcı ve teşvik edici bir kuvvete sahip. Bu tasvirler bizi cennet ve cehenneme kul olmaktan çıkarıp, Allah'ın rızası istikametinde bir hayata sevk etmeli ki Cemalullah'la şerefyâb olmak gibi bir mükafata erişelim. Böylece sinemizi O'ndan gelen her türlü akıbete açıp Bediüzzaman misali "Ne cennet sevdası ne cehennem korkusu. Sadece Allah rızası." diyebilelim.(Süheyla Sancar)
 

Çevrimdışı Özgür Kız

  • Özel Üye
  • *
  • İleti: 21541
  • Rep 3950
Ynt: Pişmanlık Yurdu Cehennem
« Yanıtla #1 : Mart 25, 2016, 04:59:43 ÖS »
cgp
 

 

Related Topics

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
1 Yanıt
1155 Gösterim
Son İleti Eylül 29, 2018, 02:32:41 ÖS
Gönderen: Özgür Kız
1 Yanıt
1061 Gösterim
Son İleti Ekim 17, 2017, 04:05:15 ÖS
Gönderen: вαşκαп
0 Yanıt
683 Gösterim
Son İleti Eylül 07, 2018, 09:15:35 ÖS
Gönderen: Özgür Kız