Her geçen gün önemi daha artan Ortadoğu'da Müslüman grupların nerede durduğunu ve hangi isimlerin neleri savunduğunu anlamakta zorlanıyorsanız, bu kitap onları size tanıtmaya yardımcı olabilir.



Neva yayınları, Ortadoğu başta olmak üzere, dünyada bugün İslamiyet adına mücadele eden ünlü isimleri tanıtan önemli bir kitabı Türkçe'ye kazandırdı.  Abdullah El Akil tarafından kaleme alınan Çağdaş İslami Hareket ve Davet Önderleri'nin birinci cildi yayınlandı.

Arda arda sıralanmış yaşam öyküleri ya da kuru ansiklopedik bilgilerden oluşmuyor bu eser. Yer yer edebi tatlar veren akıcı anlatın yanı sıra tanıtaılan kişiler hakkında, diğer isimlerin neler söylediğine yer vererek, söz konusu isimlerin daha iyi tanınmasına yardımcı oluyor.

Konu İslamiyet olunca ve özellikle de İslamiyet adına mücadele veren isimleri içerince kimin yazdığı ve hangi mantıkla yorumladığı hiç şüphesiz çok önemli. 

Sizlere, önce yazarın Çağdaş İslami Hareket ve Davet Önderleri adlı kitabı yazanken nelere dikkat ettiğini açıklayan metnini, ardından da ünlü İslam Alimi Yusuf El Kardavi'nin gözünden yazar ve eserini tanıtan metinleri sunuyor, bu metinlerin nasıl bir kitap okuyacağınız konusunda yeterli olacağını düşünüyoruz. 

"Bu kitapta, Allaha verdikleri sözde duran yiğitlerden, İslamî davetin ve çağdaş İslamî hareketin sorumluluğunu üstlenen önderlerden, bir grup yıldızdan bahsettim. Onlar yüce İslamın doğru örnekleriydiler. Değişik toplum kesimlerini temsil ettikleri gibi, İslam dünyasının değişik ülkelerini de temsil etmekteydiler." diyor yazar Çağdaş İslami Hareket ve Davet Önderleri kitabıyla ilgili hassasitleri anlattığı yazısında ve şöyle devam ediyor:

"Onlar, batıl güçlere karşı duran, İslam dinine yardım için cihad eden, hayatın zorluklarına sabreden âlimlerin, davetçilerin ve mücahidlerin örnekleridir. Hayatın bütün süslerini ve çekiciliğini hiçe saymışlardır. İnsanları dünyaya bağlayan her şeye karşı imanlarıyla yücelmişlerdir. İnsanların yanında olanı değil Allahın yanında olanı tercih ederek göğe uzanan istekleri ve umutlarıyla yücelmişlerdir.

Onlar bu yüce dinin örnek hayatını ortaya koyanlardır. Onlar özgürlüğün simgesi, değerli bir eğitimci, müceddid bir davetçi, şehit bir mücahit, doğru bir tacir, becerikli bir gazeteci, usta bir yazar, mesaj sahibi bir şair, hedefi olan bir romancı, bilge bir ekonomist olmak gibi makam ve mevkide olanlar ve hayırlarda yarışanlardır.

Kitabı yazarken şunları gözettim:

Ben ancak aynı çağda yaşadığım ve karşılaştığım biri hakkında yazarım. Bu da İmam Buharînin metodudur.

Yazacağım zat, vefat etmiş biri olmalı; hayatta olanları ise yazmıyorum, çünkü, hayatta olan zatları yazmanın fitnelerinden emin olunmaz.

İlmiyle amel eden İslam davetçilerinden biri olmalı. Mücahit İslamî hareketin mensuplarından olmalı. Ameli olmayan bir ilimle insanları İslama davet etmek çoğu zaman fayda vermiyor. Hareket eden ansiklopedilere ihtiyacımız yok. Bilakis İslam için çalışan, yaşayan, onun uğrunda şehit olan zatlara ihtiyacımız vardır."

YUSUF EL KARDEVİ'NİN YAZARA VE KİTABA DAİR GÖRÜŞLERİ
Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanılığı yapan ünlü İslam Alimi Yusuf El Kardavi, İbnu'l-Karye ve'l-Kitab adlı eserinde,  "Üniversitede öğrenci olduğum yıllarda Ezher-i Şerifte okumak için ülkelerini bırakıp gelen bazı öğrencilerle sağlam ilişkilerim vardı. Irak'ın ez-Zübeyr şehrinden gelen bir öğrenci özellike göze çar­pıyordu. Mısır'dan Şeriat Fakültesine gelen davetçilere ve âlimlere yakınlaşan, hareketli ve çalışkan, heyecanlı seçkin bir öğrenciydi. Bahsettiiğim öğrenci Abdullah el-Akîl idi. Uzun süredir Ahmed el- Assal ile birlikte kalıyordu. "İslam Dünyası ile İlişkiler" kısmı öğren­ciler bölümünde dikkat çeken çalışmaları vardı" diyor yazar hakkında ve görüşlerini aktarmaşı şöyle sürdürüyor:
"Benimle ve kardeş ("Kardeş" tanımlaması Müslüman Kardeşler Hareketi içerisindeki üyelerin bir­birlerine hitap şeklidir. Bu yolla hem genel anlamda tslam kardeşliği hem de özel anlamda hareket içindeki mensubiyet kastedilmektedir) Demirdaş ile sağlam bir ilişkisi vardı. es-Said Bölgesi şehirlerindeki davet gezilerinden birine kardeş Abdullah beni de götürmüştü. Ve gerçekten iyi bir yol arkadaşıydı. Hani der­ler ya; "Yoldan önce arkadaş edin. Evden önce komşu edin!"
Şöyle açıklarlar: Yolculuk sefer olarak adlandırılmıştır. Çünkü o erkeklerin ahlâkını alıp götürür. Herhangi birinin ne kadar iyi ol­duğundan bahsedilince efendimiz Ömer (r.): "Onunla yolculuk ettin mi? Çünkü yolculuk kişinin normal şartlarda çıkarmadığı ahlâkını ortaya çıkarır." Derdi.
Benimle kardeş Abdullah arasındaki ilişki onun mezun olup Kuveyt'te kadılık makamında çalışmasına, Kuveyt'te Evkaf Bakanlığında tslami Hizmetler Müdürlüğü'nde çalışmasına kadar sürdü. Bu idarede Islamî hizmetler için hayat dolu uluslararası bir kurum oluşturdu. Dünyada İslamî davet için çalışan ve gayret gös­teren sayısız bölgelerle ilişki kurdu. Onları kitaplarla ve yardımlarla destekledi. Bu faaliyetler, Rabbinin izniyle semeresini verdi. Sonra Rabıtatul-Alemil-İslami genel sekreterliği yardımcılığına getirildi. Riyad'a taşındı ve emekli oluncaya kadar orada kaldı.
"Çağdaş İslamî Davet ve Hareket Önderleri" adlı yeni kitabında ilim, davet ve cihad önderlerinden bazılarının biyografilerini yazdı.
Allah kendisinden razı olsun o kitabında da hayatlarını anlattığı âlimlere karşı olan vefa borcumuzu ödemiş, faziletlerini ortaya koy­muş ve böylece ümmetin üzerindeki bir farz-ı kifayeyi yerine getir­miştir. Bu zatların; kültür, davet, cihad ve terbiye alanlarında çok önemli rolleri, ödenemez haklan vardır. Ama şimdiye kadar kimse onların hizmetlerini hakkını vermedi. Eserleri tozlu raflara terke- dildi. Çalışmaları gözardı edildi. Fakat öte yandan meydanı kötü­lüklerle ve pisliklerle dolduranlar itibar kazanıp parmakla gösterilir oldu. Oysa onlar ne kervanda ne de meydandaydılar.
Biz islam'dan şunu kast ediyoruz:
Kur'an'ın ve Sünnet'in islam'ı... Zorluğun değil kolaylığın İslam'ı... Nefretin değil müjdenin İslam'ı... Şiddetin değil sevginin islam'ı... Çatışmanın değil tanışmanın islam'ı... Taassubun değil hoşgörünün İslam'ı... Şeklin değil özün İslam'ı... Didişmenin değil çalışmanın İslam'ı... İddianın değil bağışlamanın islam'ı... Taklidin değil içtihadın İslam'ı... Donukluğun değil yenilenmenin islam'ı... Başıboşluğun değil dengenin İslam'ı... Aşırılığın ve eksikliğin değil itidalin İslam'ı.
Ruhu Tevhid akidesi üzerine kurulan bir islam, ruhu ihlas olan bir ibadet, ruhu hayır olan bir ahlâk, ruhu adalet olan bir şeriat, ruhu kardeşlik olan bir bağ hepsinin ürünü ise, ruhu gelişim ve denge olan bir medeniyet.
Kabul etmediğimiz İslam ise:
Akidede"Cebriye'ye",ibadette"Şekliye'ye",davranışta"Selbiye'ye", düşüncede "Sathiye'ye" tefsirde "Harfıye"'ye fıkıhta "Zahiriye'ye", hayatta "Mazhariye'ye" çağıran İslam'ı reddediyoruz.