Okeylerin sesleriyle
Çay ve simit kokularıyla
Üstüne üstlük sigara dumanlarıyla
Sokak arasında
Dışarıdan yıkılacak denebilecek
Rüstem in kahvesinde
Sensizliğin ömrüme düşmeleriyle
Yine akşam oldu
Tavla zarlarıyla özlemlerimi kaybettim
Elli iki ile hayallerimi söndürdüm
Pişti dedim
Dışarıda yağmur yağıyor
Kapının önündeki kalanşo dökülüyor
Herkes bir ağızdan konuşuyor
Birde televizyon açık
Rüzgâr uğultusu masamda
İçim daralıyor tarifi zor sıkıntı içinde
Kibritler bir yanıyor bir sönüyor
Yak bir sigara vesaire
Dumanlar kapladıkça hatıraları
Durmuyor kirpikte gözyaşı
Sel oluyor
Saat gece yarısı desem değil
Sabah ezan vakti
Sokak kedileri ve de köpekleri
Çöp bidonu deşeliyor
Çöp kamyonu son güçle kornasını
Çalarak yaklaşıyor
Bakkal İbrahim emmi kepenleri açıyor
Ekmeklerin üstünü açar açmaz
Ekmeğin buğusu
Etrafı sarıyor
Çocuklar bir bir kapıyı çarparak çıkıyor
Hepsi birbirine seslenerek koşuyorlar
Ben Rüstem’in kahvesindeyim
Parmaklarımda cigaram
Ayaklarımda titreme
Kursağımda bir sıkışma
Yüreğimde bir sızı akıyor yavaş, yavaş
Cebimde içi boş bir cüzdan
İçinde sadece bir senin resmin
Ve
Her bakışımda her şey kıpkırmızı
Sonra narasız sarhoş az buçuk
Apartmanın kapısında duraklıyor
Hasretin
Kapıyı açmıyor gönül kilidin
Gökyüzü mavimsi
Yarınıma inadına
Düşlerimin sarmaş dolaş sevişmeleri
Yarıda
Pakette bir sigara
Bir kibritle yakıyorum sigarayı
Bir kutuyu bitiriyorum
Her yakışımda kibriti
Tüm kelimeler
Yalvarışlar
Hatta küfürler bile sen
Dilimde oradan buradan şarkılar
Ben yine Rüstem’in kahvesinin yanındaki
Çöp bidonunda sensizliği deşeliyorum
Dert ortakların cılız kemiği gözüken
Bir köpek
Birde siyah beyaz renkli pismi pis bir kedi
Kaldığım yerdeyim
Sensizliğin sızlanmanın ortasında
Elimde dünden yarın kalan bir fırtlık sigara
Saatler sararırken
Böceklerin serenatlarıyla
Ya da sala uğurlamasıyla
Son yolculuğa çıkıyorum cılız kemiği
Gözüken köpek
Birde siyah, beyaz renkli pis kedinin
Hayallerimi taşımasıyla
Sevgilim sana veda ediyorum
Seni seviyorum
Mahmut Çiçekdağı Antalya