Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Web Ailem Dostuk Sevgi Forumları »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Paylaşmak İstediklerim ::.. => Hikayeler & Öyküler => Konuyu başlatan: Fatih - Şubat 21, 2014, 02:01:42 ÖS

Başlık: İlk Ders
Gönderen: Fatih - Şubat 21, 2014, 02:01:42 ÖS
(http://www.sizinti.com.tr/images/konular/380/11.jpg)

Kâh Kara Kıta'da görürsünüz bizi, kâh Sibirya bozkırlarında; bazen Avrupa ortalarında yahut Amerika'da. Sınırların ilerisinde, denizlerin ötesinde... Zaman, mekân değişse de bizim cehaletle, nefretle ve düşmanlıkla süregelen mücadelemiz bitmez.

Bizler güneşin doğup battığı, insan sesi ve soluğunun duyulduğu her yerde hakkın temsilcisiyiz. Cehaletin ve karanlığın düşmanıyız.

Biz bu topraklardan devşirmişiz ilmimizi, irfanımızı, hoşgörümüzü ve hizmet arzumuzu. Bir iken çoğalmışız; gül, nergis, lâle, papatya, bin bir çiçek olmuşuz. Anadolu'yla doğmuşuz; Yunuslarla, Mevlânalarla, üstatlarımızın ocaklarında sevgiyle yoğrulmuşuz, hamken pişmiş, kavrulmuşuz ve dahi bütün dünyaya, insanlığa mâl olmuşuz.

Bizim işimiz önce öğrenmektir. A ile açmışız gözlerimizi, A ile başlamışız talime, A ile atmışız ilk adımımızı. A ile hayaller kurmuşuz; A'nın aşkına geceler, günler boyu satır satır, cilt cilt sabır defterini, kâinat kitabını okumuşuz. A'nın aşkına bileklerimiz sızı sızı nasır bağlamış masalarda; kandillerimizin canı, gözlerimizin feri onun için tükenmiş... Sonra Muallimler Muallimi'nden aldığımız terbiye ve ruh ateşi bizleri, A'nın hasretini, tutkusunu aramaya sevk etmiş. Onun tütsüsüne, hayaline düşmüşüz yollara, kıtalara, denizlere, devirlere... Ve A'nın hasret rüzgârları sürüklemiş bizleri siz tomurcukların huzuruna. A'nın ardından, onun aşkına B,C,D'ler ve nice isimler, sıfatlar, zamirler -şebnemler misâli- açılıvermiş; sıralarımızın, sehpalarımızın, rahlelerimizin üstüne, dizi dizi, boncuk boncuk, ışıl ışıl...

Kâinat denen bu tılsımlı âlemde nice güzelliklerin temsilcileriyiz biz. A'dan emanet edilmiştir bilinen ve bilinmeyen bütün güzellikler, iyilikler nebilere. Ve sonra Sevgililer Sevgilisi'ne. O'nun çerağını, O'nun sevgi, şefkat, muhabbet çerağını biz almışız insanlık adına.

Talebeler, talebelerimiz...

Lâmbaları bozuk, kapıları kırık, duvarları dökülmüş de olsa; onlar okul koridorlarımızı gülücüklerinden uçuşan şualarla aydınlatırlar daima. Kuvvetimizin, kudretimizin, yaşama arzumuzun ümit çiçeğidir talebe. Her ne kadar ilme, öğrenmeye nazla yaklaşmış; okumadan, araştırmadan, ödevden, gayret ve mücadeleden, ellerinde olmadan, yılgınlık göstermişseler de kalblerimizin kahramanıdır talebeler.

Milletin sinesinde açan sabır ve ümit çiçeğidir her talebe. Bin bir kokunun, rengârenk çiçeklerin, nihayetsiz hayallerin adıdır o. Sabırla yoğrulur, ümitle, gayretle pişirilir ateşte. "Bir nabız ahengiyle adım adım, günbegün şekillenir muallimin elinde. Çizgi çizgi, kalem kalem, renk renk, doldurulur gönül defteri; yağmur yağmur, buğu buğu bilgi şebnemleri çağlar zihinlerinde. Parmakları sabır dokur ilmek ilmek, dirsekleri nasırlaşır gecelerin koynunda."

Görülesi en güzel rüyadır muallimin nazarında talebe. Zulmet yurdunda ışık, cehalet dehlizlerinde aydınlık; kış memleketlerinde bahar, gül bahçesinde ıtır; sayfa üstüne sayfa, ümit üstüne ümit...

İşte yine bu kırık dökük düşünce ve hislerle karşınıza çıkıvermiştim o gün. Sınıfa girerken etrafımdaki nesnelerin farkında değildim aslında. Bir niyazım vardı Mevlâ'dan ve dilimde şu münacaat: "Rabbim bizi mahcup etme."

"Günaydın, merhaba." her zaman biz öğretmenlerin can simidi olmuştur. Evet, benim de imdadıma yetişen bu kelimeler olmuştu.

"Günaydın arkadaşlar, nasılsınız?" Bu cümle kaç öğretmenin dudağından süzülerek kaç sınıfın, dershanenin duvarında aksi sedalar yapmış ve buradan kaç ruha sessiz bir seyyale hâlinde akıvermişti bilinmez... Ve karşımda ürpertili sesler topluluğu: "Sağol!"

Sınıfta çıt yok. Şimdi beni bekliyorsunuz. Gözleriniz pür-dikkat beni izlemekte. Bu durumda ne söylenir ki.

- Merhaba sevgili arkadaşlar. Ben, öğretmenim. Öğretmeniniz. Adım...

Tanışma faslının ardından artık yüzlerinizi, sınıfınızı, renkleri ve sesleri seçebiliyorum. Kapının girişinde solda üç sıra arka arkaya: Burası erkeklerin mekânı... Ortada erkek ve kızlardan oluşan üçlü bir sıra silsilesi daha... Sağda, öğretmen masasının önünde ve pencerenin aydınlığı altında -dört sıra hâlinde- gülümseyen suretler... Erkeklerin yüzünde mahcubiyetten öte ne olacak, "nasıl biridir" merakı; kızlarda nereden geldiği belli olmayan bir duygunun ürpertisi. Bu esnada, sınıfımıza kazara bir serçe dalıverse biz ondan daha çok korkacağız.

Keşke bundan sonraki her dersimiz bu nevi sakin bu kadar tılsımlı olabilse. Lakin bu dersin havası, size ait bu büyülü atmosfer ve yüzlerinizdeki bu farklı renk, eda ve çizgiler yalnız şu an şu saniye ve bu dersle sınırlı kalacak. Bir daha ne siz ne de ben bu güzelliği yakalayabileceğiz.

Sevgili çocuklarım, ilk dersin, ilk derslerin heyecanı hâlâ aynı tazeliğini gönüllerimizde korumakta. Beni çok heyecanlandıran bu mutluluk, coşku anlarını birkaç satırla sizinle paylaşmak istedim. Sözlerime son vermeden şunu da belirtmek isterim ki, biz öğretmenler gecelerin karanlığında, kitaplarımızın her satırında sizlerin hülyasını okuduk. Cümlelerimizin öznesi her muhabbette siz oldunuz.

İşte bütün bunlar içindir ki sizler günlerce, gecelerce çalışmalısınız. Anadolu'nun dört mevsiminden, yedi köşesinden, kırk ırmağından ve dahi milyonlar sinesinden derlediğiniz, şeker tadında, dostluk, kardeşlik ve hoşgörü muştusunu kâinata ulaştırmalısınız. Bu muştuyla dünyadan nice Fatihler, Mevlânalar, Yunuslar; ismi bilinmedik, hatırlanmadık nice yüce dimağlar filizlensin ötelere. Ve bizler de enginlere açılan bu yelkenlilerin heyecanıyla ilk derslerin, yeni talebelerin yolunu gözleyelim.
Başlık: Ynt: İlk Ders
Gönderen: Rüya. - Temmuz 10, 2014, 11:44:16 ÖÖ
Emeğine Sağlık, Paylaşım İçin Teşekkürler gull
Başlık: Ynt: İlk Ders
Gönderen: Kuskün Çiçek - Şubat 26, 2017, 11:18:55 ÖÖ
 eys bravoo bravoo