Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» İslami Dini ve Türk Tarihi »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Türk ve İslam Tarihi ve İz Bırakanlar ::.. => Konuyu başlatan: Fatih - Şubat 25, 2014, 02:50:22 ÖS

Başlık: İlk İnsanlar Vahşi miydi?
Gönderen: Fatih - Şubat 25, 2014, 02:50:22 ÖS
İlk aletler ve silahlar nasıl icad edildi? İnsanoğlu av aletleri yapmasını, elbise dikmesini, yüz binlerce yıl süren tesadüfî bir evrim sonucu mu öğrendi? Maymunlarla ilk insan arasında tedrici geçiş olabilecek vahşi bir ara dönem oldu mu ve bu dönemde herhangi bir alet geliştirmişler miydi?

Yapılan son arkeolojik araştırmalar, insanoğlunun yaratıldığından beri sanat sahibi medeni bir varlık olduğuna işaret etmektedir.

Bilim adamları, yeni araştırmalar ve fosil kayıtlarından hareketle bugün yaşayan insandan çok farklı olmayan Neanderthal ırktan kabul ettikleri insanların (Homo sapiens neanderthalensis) yaklaşık 300 bin yıl önce yaşadıklarını iddia ederken, bugün yaşayan insanların da (Homo sapiens sapiens) 130 bin yıl kadar önce ortaya çıktığını düşünmektedirler. Ancak bu bilgiler herhangi bir şekilde maymun türleriyle ortak bir atadan geldiği şeklinde yorumlanmamakta, aksine insan türünün zamanla kendi içinde alttürlere farklılaşması şeklinde düşünülmektedir. Nitekim bugün yaşayan zenci ile Japon veya eskimo ile Avustralyalı Aborijin’ler arasında da morfolojik bakımdan birçok farklılıklar mevcut olmakla birlikte hepsi de insandır.

(http://www.sizinti.com.tr/images/konular/220/162.jpg)

Connecticut Üniversitesi’nden Sally McBrearty’nin raporuna göre. Afrika’da bulunan üzerleri sanatla işlenmiş taş bıçaklar, Avrupa’dakilerden birkaç yüzbin yıl daha öncesine ait olup bugünkü insan ırklarından, 40 bin sene önce Avrupa’da ortaya çıktığını iddia eden geleneksel senaryonun yanlış olduğunu göstermektedir.


NEANDERTHAL’LER DE İNSANDI

Neanderthal insan ırkı fosili ilk defa bir asır önce Almanya’nın Dusseldorf şehrinin Neander vadisindeki bir mağarada bulundu. Evrimciler tarafından önceleri yarı dik yürüyen insan benzeri bir yaratık olarak tasvir edilerek, uzun süre bizlerin en yakın atası olarak takdim edildi. Fakat bazı Neanderthal fosillerinden daha eski olduğu anlaşılan bugün yaşayan insan ırkına ait fosiller, bu iki ırkın onbinlerce sene aynı zamanda birlikte yaşadıklarını açığa çıkardı. Böylece bunların insanın atası değil, bugünkü insan ırkları gibi farklı bir ırk oldukları anlaşıldı. Parçaları kısa bir süre önce birleştirilerek ortaya çıkarılan ve kendi ırkının klasik özelliklerini muhafaza eden 30 bin yıl öncesine ait bir Neanderthal kafatasından elde edilen bilgilere göre, sağlam bünyeli, bizler kadar hatta az daha büyük beyinli bir ırk olan Neanderthal’lerin yaklaşık 30 bin sene önce nesillerinin tükendiği tahmin edilmektedir.

Son buluşlar onların kompleks taş ve kemikten akıllıca yapılmış aletler imal ettiklerini, ateş kullanabildiklerini, hasta ve sakatlara baktıklarını, ölülerini gömdüklerini ve konuştuklarını gösteriyor.

(http://www.sizinti.com.tr/images/konular/220/163.jpg)

Yakın zamanda bir mağaranın derinliklerinde taş kullanılmadan yapılmış, Neanderthal’lere ait dört duyarlı bir yapı keşfedildi. Mağaranın zifiri karanlığında böyle bir yapı ortaya koyma kapasitesi, Neanderthal’lerin iyi derecede meşale kullanma, faaliyetlerini koordine etme kabiliyetine sahip olduklarını ve herhalde bunları konuşarak yaptıklarını ortaya çıkardı.

Neanderthal’ler bu zihni kabiliyetlerine rağmen, hayat şartlarıyla başetme hususunda diğer insanlardan biraz farklı gözüküyorlar:

Bazı bilim adamları Avrupa’da diğer ırktan insanlar tarafından kullanılan aletlerin, Neanderthal’ler tarafından kullanılan aletlerden çok daha kompleks ve ileri seviyede olduğu iddiasına uzun süreden beri şüpheyle bakmaktaydılar, çünkü Yakın Doğu’da bulunan bunlardan birine ait âletleri, diğerlerinkinden ayırt etmek gerçekten imkansızdı. Nitekim yeni araştırmalar, bu âletlerin teknik seviyelerinin değil de onların kullanma tarzlarının farklı olabileceğini ortaya çıkarmıştır. Rutgers Üniversitesi’nden D.Lieberman ve New York Devlet Üniversitesi’nden J. Shea, Neanderthal’lerin, bazı husus yerleşim yerlerinde yılın farklı zamanlarında ve uzun süreli olarak kaldıkları neticesine vardılar. Hâlbuki diğer ırktan insanların ise muhtemelen daha tedbirli hareket ederek farklı yerleri değişik alternatifler için kullandıkları zannedilmektedir. Lieberman ve Shea’e göre, belli bir araziyi uzun süre işgal etmek kaçınılmaz olarak yiyeceklerin tükenmesine sebep olacaktır ki, bu da Neanderthal’lerin beslenme için çok çalışmak mecburiyetinde kaldıklarını gösteriyor. Bu şekil bir hayat tarzının Neanderthal’leri ciddi zorluklara sevkettiği gözükmekte, küçük yaştan itibaren kendi yiyeceklerini kendileri bulmak mecburiyetlerinden dolayı hayatlarının zor olduğu tahmin edilmektedir.

Anatomik bir prensip olarak, herhangi bir kemik erken yaşlarda aşırı yüklenmeye maruz kalırsa daha çabuk kalınlaşıp sertleşmektedir. Araştırmacı Trinkaus da, araştırmasında Neanderthal kemiklerinin bizlere göre daha kalın ve birçok küçük kırıklarla delik deşik olduklarını gördü. Kullandıkları aletler bu yaralanmaları iki türlü izah edebilirdi: Onların yaptıkları sivri taşlar, atmaktan ziyade tutmaya ve dürtmeye uygun vaziyetteydi. Bu da herhalde onları, ayları tarafından geri tepmelere, dolayısıyla da kemik kırılmalarına maruz bırakıyordu yahut kendi aralarında çok ciddi harpler yapılmaktaydı.

SANATI GELİŞTİREN CEMİYET

Brooks, “İnsanlar Afrika’da en az 100 bin yıl önce kıymetli taşlarını ve diğer eşyaların, değiş-tokuş etmek için uzun mesafeli ticaret şebekeleri kurmuşlardı” diyor. Arizona Üniversitesi’nden M. Stiner ve S. Kuhn: “Halk, ortaklaşa grup avlarının cazibesiyle daha büyük gruplar içinde yaşamaya başlarken, grup hüviyetini ve ferdi şahsiyeti koruma ihtiyacı daha da şiddetlendi” diyorlar.

Toplum hayatının yeni şeyler meydana getirme istidatını geliştirdiğini gösteren en eski sanatlardan biri de boncuk ve kolye işleridir. Fildişi boncuklar elbiselere dikilmiş, etobur hayvan dişleri delinerek kemerlerde ve baş sargılarında kullanılmıştır.

White’a göre böyle tek bir boncuk yapma işi yaklaşık insanın bir saatini alır. Peki insanlar bununla vakitleri bol olduğu için mi uğraştılar? “Hayır” diyor White. Şahsi ziynet eşyaları, insan varlığının o zaman da çok mühim bir parçasıydı. Bu insanlar için de sanat bir ihtiyaçtı. Zaten günümüzde de pahalı saatler, sloganlı tişörtler, kemerler ve buna benzer ziynet eşyaları, bir insanın diğerlerine karşı dünya görüşünü ve statüsünü gösterme ihtiyacım gideren vasıtalardır.
(http://www.sizinti.com.tr/images/konular/220/164.jpg)

İLERİ SEVİYEDEKİ SANATLAR

Eski insanların mağaralarda icra ettikleri sanat çalışmalarının, toplum hayatında mühim rol oynadıkları anlaşılmaktadır. Bu dehlizler, ihtimamla hazırlanmış merasim yerlerinin bölümleri olabilirler ve günümüzün en iyi teşhir yerleriyle rekabet edebilecek değerdedirler.

Ahenkli seslerin çıkarıldığı kuş kemiğinden yapılmış flütler, günümüzdekilere benzerdir. Bu da musikinin, resim sanatına eşlik etmiş olabileceğini göstermektedir.

Araştırmacılar üç eski mağara içinde şöyle bir deney yaptılar: Mağaralarda yürürlerken değişik perde ve aralıklarda ıslık çalıp, sesin nerelerde duvarlardan en iyi yansıdığını gösteren ayrıntılı bir harita yaptılar. Sesin en iyi yayıldığı akustik yerlerin yanında hemen hemen daima bir sanat eserinin bulunduğunu, sesin iyi yayılmadığı yerlerde de bulunmadığını gördüler.

At, bizon ve diğer benzer hayvanların resimleriyle donatılmış meşhur Lascaux mağarasının (Fransa) ön kısmında bir el çırpma sesi ileri-geri öyle yansımalar yapıyordu ki, ortaya topluca koşan bir hayvan sürüsünün sesi çıkıyordu. Mağaranın panter ve buna benzer sinsice hareket eden hayvan resimlerinin bulunduğu arka kısımlarında ise duvarlar sesi kısarak yansıtıyorlardı.

Anlaşıldığı kadarıyla gelişmiş tarihi sanatlar sadece Avrupa’ya mahsus değil gibi görünmektedir. Mağara resim sanatı aynı zamanda Afrika’da da mevcuttur. Avustralyalı arkeolog R. Jones, Avustralya kaya ressamlığının 60 bin yıl önceye dayandığına işaret etmektedir. Bilinen en eski sanat çalışması sadece bu değildir. Çünkü Avustralya’daki bu resimler insanların 60 bin yıl önce akıllıca planlanmış kayık, sandal, gemi gibi vasıtalar inşa edebildiklerini göstermektedir.

İNANÇ SAHİBİYDİLER

Eski resimlerdeki garip halkalar, noktalar ve hayvanlar üzerindeki rütbe işaretleri gibi esrarengiz işaretlemeler, ressamın bunları metafizik bir atmosfer içinde yapmış olabileceğini düşündürmektedir.

Atalarımızın manevi duygularla hareket ettiklerini gösteren deliller çok eski insan iskeletlerinde bile mevcuttur: İsrail’deki bir mağara sahasında bulunan tahmini olarak 100 bin yıl öncesine ait bir fosil, bir erkeğin ellerine bir çatallı boynuz yerleştirilerek gömüldüğünü gösteriyor. Bu putperest kavimlerde dua olarak yapılan eski bir adettir. Bir diğer eski mezarda, bir kadın bacakları kendine çekik vaziyette gömülürken yanına da küçük bir çocuk gömülmüştür. Onların bu şekilde beraberce gömülmeleri, büyük bir ihtimalle ölümlerinden sonra da beraber olacaklarına inandıklarını düşündürmektedir.

KÜLTÜREL PATLAMA

Mağara sanatlarının ifade ettiği sosyal düzen ve yerleşim dediğimiz şey, 40 bin yıl önce vuku bulmuş kültürel bir patlamadır. İnsanlık tarihi boyunca taş, kemik gibi âletler üzerinde çok küçük bir grubun çalıştığı düşünülmektedir. Ama bunlar toplumun işine yaradığından, bu aletlerin de yapımı muhtemelen devam etmiştir, aksi halde o alet silinir giderdi.

Bazı yer tabakalarının incelenmesinden, tahmin edildiğine göre 8000 sene evvel denizlerde değişmelerin olduğu düşünülmektedir. Bundan sonra atalarımız topluluklar halinde avlanmayı bırakıp, sürüp ekip biçmeye döndüler. Demek ki onlar önceden de çiftçiliği, zira- atı biliyorlardı. İklimdeki değişmeler dolayısıyla azalan yiyeceğe ve artan nüfusa karşı ziraata kaymış oldular.

Çok eskiye ait çok akıllıca yapılmış aletler gösteriyor ki, atalarımız baştan beri normal birer insan olarak yeni şeyler icad edebilecek keşfedici bir zekâya ve düşünceye sahip idiler. Ama bu kapasitelerini her zaman ve her yerde gösterememiş olabilirler. Zira bu hususta söylenen herşey sadece bir tahminden ve fikir yürütmeden ibarettir. Yarın ortaya çıkabilecek herhangi bir keşif, bütün bildiklerimizi ve iddialarımızı kökten değiştirebilir.

Connecticut Üniversitesi’nden McBrearty, 250 bin yıldan daha önceye ait olduğu tahmin edilen taş zıpkınlar buldu. Ama buna karşılık başka yerde 40 bin sene kadar önce yapılmış, bunlardan daha basit, daha az gelişmiş alet örnekleri de vardı. Bu da gösteriyordu ki, her zaman her yerde alet yapabilmeyi sürdüren ve diğer insanlara da öğretip nakleden sosyal bir ağ yoktu.

Demek ki medeniyetler bazen yükselmiş, zirveye çıkmış, sonra da yıkılarak yer yer gerilemişti. Şimdi bile çok geri bir hayat yaşayan kabilelerin varlığı gibi.

“Açıkça, eski insanlar arasında icadı ve buluşu güçlendiren, teşvik ve ilham eden son derece sağlam cemiyet yapısı, zengin insani münasebetler vardı. Mağaralarda resim yapan, âlet icad edip eserler meydana getiren sanatkârlar, aynı zamanda ruhi melekelere sahip, kuvvetli,fazilet adamıydılar. Onlar teknolojideki rollerinin yanı sıra, resim yapmayı, musikiyi ve güzellikleri de seviyorlardı” diyen araştırmacılara göre eski insanlar içinde de âlim ve fazıl kişiler, sanatkârlar yetişmiş, topluma yön vermiş, medeniyet seviyesini yükselmişlerdi. Demek ki ilk insanlar evrimcilerin iddia ettikleri gibi zamanla maymundan gelişmiş, konuşma bilmediğinden işaretle anlaşan, vahşi insanlar değillerdi.

Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyruluyor: “O, Âdem’e bütün isimleri öğretti.” (Bakara, 31)

Bu husustaki ayetin açıklamasıyla alakalı İbn-i Cerir ve İbn-i Kesir gibi hadisleri kullanarak yapılan tefsirlere bakıldığında “Allah Hz. Âdem’e her şeyin ismini öğretti ve Âdem her şeyi ismi ile adlandırıyordu, herşey Âdeme topluca sunulmuştur.” şeklindeki izahlardan, Hz. Âdem’in düşünen, alet icad eden, aile sahibi ve değişik sanatların gelişmesine imkân veren istidat ve kabiliyetlerle yaratılmış olduğu anlaşılmaktadır.



Kaynak: U. S. News

Başlık: Ynt: İlk İnsanlar Vahşi miydi?
Gönderen: вαşκαп - Ekim 15, 2017, 04:11:46 ÖS
Emeğine Yüreğine Sağlık
Başlık: Ynt: İlk İnsanlar Vahşi miydi?
Gönderen: Özgür Kız - Temmuz 05, 2018, 05:54:29 ÖS
 eys