Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler
»»-(¯`v´¯)-» İslami Dini ve Türk Tarihi »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Türk ve İslam Tarihi ve İz Bırakanlar ::.. => Konuyu başlatan: Fatih - Şubat 25, 2014, 03:28:05 ÖS
-
Fetih, zulümat perdelerinin kapanıp, nurlu sabahların ufkumuzda arz-i endam etmesidir. O bir sondur; zulüm ve küfrün bütün çığırtkanlığının ve o bir başlangıçtır; hak ve adaletin keskin kılıcının, Hz. Hamza gibi usta bir kol tarafından hünerli oyunlarla ve muhteşem tarrakalarla küfrün ense köküne inişinin...
Fetih yepyeni bir devranın müjdesini taşır. Fethin getirmiş olduğu bu devranda, atalet ve yeknasaklıktan bahsedilemez. Her fetih bir tecrübe, ve her tecrübe daha büyük fetihlere giden yolda bir sıçrama taşı ve güç kaynağıdır. Fetihte durgunluk yoktur. O'nda her haliyle hakim, topyekün bir aksiyon ruh; en geniş uçsuz bucaksız okyanusları, Everest'ten yüksek tepeleri ve geniş sahraları aşıp gelen, sırtını şiddetli rüzgârlara dayamış, rahmet yüklü bulutlar görülür. Fethe sebep olan muharrikler uzuvların kireç bağlamasına, durulup bulanmayan ve hatta sıcak döşeklerde tatlı bir rehavetin uyuşukluğu içersinde, bir tek geceden dahi kâm almayı düşünmeye fırsat vermeyecek kadar kudsidirler.
Her fetih sürüklenip bir çığ gibi büyüyen yepyeni ve muazzam fetihlere gebedir. Fetih ruhuyla şahlanmış "Asil Ruh ve yüce kamet"lerin daha Mekke'nin fethinden kısa bir müddet sonra günümüzün iki "Süper Gücü" durumunda olan iki imparatorlukla diş dişe ve boğaz boğaza geldiklerini görürüz. Mekke'nin bağrından kopup gelen bu melekler ordusu, kendilerini "Baldırı Çıplaklar" deyip istihza eden "İstila ve Ateşperest Ordu'sunu hak ile yeksan etmişlerdir. Bunu Endülüs, Malazgirt, İstanbul ve daha niceleri izler. Ve fetih ruhuyla kanatlanıvermiş bir gönül ve kılıç eri, bütün Afrika'da Feth-i Mübin'e müyesser olduktan sonra yolunu kesen okyanus karşısında, fethin en geniş mânâ ve gâyesini ve bu gâyeden mevcelenen ruh çoşkusunu, asırlar dehlizinin üzerinden atlayıp her devirdeki yüzlerce fatihin halet-i ruhiyesini bayraklaştıracak Semâvi bir edâ içerisinde şu şekilde belirtiyor: "Allah'ım! Şu zulmet denizi karşıma çıkmasaydı, Sen'in yüce adını denizler aşırı ötelere götürecektim." Bu kükreyiş kabına sığmayışın ifadesidir. Bu, maddeden tecerrüd ederek, ruhun kanatlarıyla kanatlanıp zaman ve mekanı aşarak, "FETTAH" olan Rabb'in adının dünyanın dört bir yanında, hatta yedi kat semada bayraklaştırma idealinin ifadesidir. Ve kısacası bu, fetih ruhunun ifadesidir.
Her fetih, fatihiyle destanlaşır. Hz. Halid'i Mute'siz, Alparslan'ı Malazgirt'siz düşünemeyeceğimiz gibi, Beyt—ül Mukaddesi Selahaddin'siz ve İstanbul'u da Fatihsiz zikretmemiz mümkün değildir. Bununla beraber her fethin arkasında iki fatih vardır.Birisi herkes tarafından görünüp bilinen ve harbi bizzat sevk ve idare eden kutsiler ordusudur ki, yukarıda zikrettiklerimizin her biri bu ordunun neferlerindendir. Diğeri ise, fetih ruhunun başmimarı, 14 asır her devirde binlerce fatihin gönüllerinin fatihi ve "sebeb olan, yapan gibidir" sırrınca, fethe giden yolları gösteren, işaret ve beşaret haberleriyle O'na teşvik eden ve Sultan Fâtih'ten tutun da O'nun "Güzel Ordusuna" ve o ordu içerisindeki surlarla pençeleşen Ulu batlı Hasan'dan Akşemseddin'e kadar bütün bir orduya "Ölürsem şehid, kalırsam gâzi" ideal ve ümniyyesini aşılayan, Fâtihler Fâtihi, Sultanlar Sultanı, Pişdarımız Hz. Muhammed (s.a.v)'dır. Evet, O'nsuz ne fatihten bahsedilebilir ne de fetihten...
Şanlı tarihimizin zaman sahifelerine birçok fethin, kılıçtan kalemleri, şehit kanından da mürekkeplerle yazılmış olduğu bu ayda, Rabbimizden niyazımız üç—dört asırdır fetih türkülerine hasret bülbüllerden Süre-i Fethi dinlemeye hasret, Gülbank-ı Muhammediye (s.a.v) hasret ve en mühimi "Allah'ın Kutlu bir Fâtih"inin Önderliğine hasret bu milleti daha fazla bekletmesin, gönüllerdeki fütuhatı ikmal eyledikten sonra nazarları afaka çevirsin.
-
Emeğine Yüreğine Sağlık
-
eys