Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Web Ailem Dostuk Sevgi Forumları »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Paylaşmak İstediklerim ::.. => Konuyu başlatan: Fatih - Şubat 27, 2014, 01:40:21 ÖS

Başlık: Hayatın Gayesi
Gönderen: Fatih - Şubat 27, 2014, 01:40:21 ÖS
(http://www.sizinti.com.tr/images/konular/222/242.jpg)

Bu hayatın yaşama külfetine değip değmemesi büyük ölçüde, varlığın gayesinin bilinip bilinmemesine bağlıdır. Hatta diyebiliriz ki; varlık ve insan mülahazamızın zaman zaman bize hatırlattığı hayat muamması, daha çok duyularak, hissedilerek, yaşanarak, belli ölçüde ve aheste aheste netleşmekte ve belirginleşmektedir.

Aslında, hilkatte ilk ve icmali gaye bellidir; bu gaye insan, kâinat ve Allah (c.c) gerçeği karşısında; iman, ma’rifet ve zevk-i ruhani ufkuna ulaşarak insan olma farklılığını ortaya koymaktır, Böyle büyük ve mücmel bir planın tahakkuku ise, ancak ve ancak sistemli bir düşünce ve disiplinli bir aksiyona bağlıdır. Henüz tafsili düşünceye kapalı böyle basit bir ilk plan ve ilk hareket, düşünce ve aksiyon “sâlih daire” (doğurgan döngü)’sinin ilk halkasını teşkil eder, sonra da, kalbin lahûti ufkuyla aklın hikmet maşrıkları arasında bir sürü sâlih daire yaşamaya başlar. Derken aksiyonlar daha komplike düşüncelere doğru geniş zaviyelere ulaşır, düşünceler de daha büyük projelere dönüşerek devam eder.

Hiç şüphesiz böyle bir sürecin en muhteşem üstadı, en güçlü rehberi, en bariz karakteristiği de sağlam bir iman, şuurlu bir amel ve her amelde engin bir murakabe anlayışıdır. Bu sayededir ki, herkesin gafletle, hatta pek çok kimsenin sarhoşça kendini içine saldığı pek cazip hayat cereyanları, bu vasıflara haiz olanlara, hayatın gerçek manasını temaşa imkânını veren birer rasathaneye dönüşürler. Çünkü onlar, düşünür; düşüncelerini aksiyona çevirir; aksiyonu yeni fikir çileleriyle derinleştirir ve her gün farklı bir doğumun sancılarıyla kıvranır dururlar; kıvranır durur ve ancak ızdırapla zonklayan beyinlerin doğurgan olacağına inanırlar. Evet, onlar, şartlar ne kadar amansız, acılar ne kadar aşkın ve ruh ne kadar hafakanlar içindeyse, döl yatağındaki fikirlerin de o kadar güçlü, o kadar tutarlı ve o kadar çalımlı olabileceği inancındadırlar.

Bu itibarla da onlar, fikir sancısıyla oturur-kalkar.. varlığı her gün yeni baştan bir kere daha hallaç eder.. yerinde onu bir kitap gibi okur, yerinde bir meşher gibi temaşaya alır.. ve yerinde de iplik iplik örgülediği düşünce dantelasına nakşederler. Zaten, kâinat kitabının ruhundaki hikmet de hep bunu resmetmekte ve insanın yaratılış gayesi de hep bunu göstermektedir.

Her şeyden evvel üzerinde durulması lazım gelen şu ki, var olma, mutlaka kadri bilinmesi gereken önemli bir nimet basamağıdır. Evet, mademki biz varız ve bizimle beraber, bizi alakadar eden dünyalar dolusu nimetler de var; elbette bu nimetleri devşirme, değerlendirme ve onları daha başka nimetlerin basamakları haline getirme de bize düşmektedir.

Öyle ise her şeyden evvel, bütün istidat ve kabiliyetlerimizi hem de son kertesine kadar bu istikamette kullanarak ve Kudreti Sonsuz’un isteyip dilemesine birer davetçi mesabesinde bulunan iradelerimizin ses ve soluklarını mırıldanarak, iradi varlıklar olduğumuzu mutlak ortaya koymalıyız. Zaten bizim vazifemiz de, bu engin varlık çağlayanı içinde kendi yerimizi, kendi sorumluluklarımızı, kâinat ve kâinat ötesi münasebetlerimizi düşünmek ve rûhi mantığımızı, varlığın perde arkası değerlerini araştıran bir hikmet kaynağı haline getirmemizdir. Bunu yapabildiğimiz takdirde, kendimizi daha farklı duyacak, daha farklı görecek, daha derin hissedecek, derken bütün varlık ve hadiselerin dilinin çözüldüğüne, bize bir şeyler anlattıklarına ve bizimle diyaloğa geçtiklerine şahit olacağız.

Eğer yanılmıyorsam, gerçek hayat adına yakalanması gerekli olan ufuk da işte budur! Biz kâinatın en önemli bir canlı aksesuarı, hatta ruhu, özü, usaresi; topyekûn varlık da bu özün bir inkişaf ve inbisatı... Öyle ise denebilir ki, bizim asıl sorumluluğumuz, konumumuzun gerektirdiği bir zaviyeden, varlığın bütün satır ve sayfalarını okuyup değerlendirerek, ruhumuzun derinliklerindeki hikmet aktivitemizi ortaya çıkarmaktır., çıkarıp ve dış yüzü itibariyle doğmak-ölmek arasında ızdırap çekmekten ibaret plan cismani yaşayışın dağdağalarından sıyrılıp, kalbi ve rûhi hayata va’dedilen manevi enginliklerde tecelli ve zevk avlamaktır.

Aslında, bu elemli hayatı yaşamaya değer hale getiren de, herhalde, bu fani yolculuğun her merhalesinde, ayn bir neşveye ulaşmak ve farklı bir lûtfa mazhariyet olsa gerek. Bunu başarabilen kimseler, her an ayrı bir tecelli ile mest ve sermest; ruhlarının, tıpkı bir şiirin, bir mûsikînin kendi mecrasındaki akışının cezbesiyle pürheyecan karar noktasına koşması gibi, haz yudumlayarak, zevk soluklayarak hep O’na koşarlar.

Evet, bizim için gerçek saadet, harici tatminlere bağlı, gelen- kesilen, akan-duran saadet değildir; bizim için hakiki saadet, ruhumuzdan fışkıran, Allah münasebetiyle derinleşen ve cennetle noktalanan ebedi saadettir.. evet, işte, içimizden taşıp dalga dalga bütün varlığımızı saran bu neşve bizim neşvemizdir. İçimiz İlahi tecellilerin bir güzergâhı, vicdanımız bu tecellileri avlamaya çalışan bir seheri, ömrümüz hep pusuda ve gözlerimiz taliimizin ufkunda en küçük emareleri teveccüh teşrifatıyla karşılarken, ruhlarımız da sürekli “Kadem bastın gönül tahtına Sultanım safâ geldin” (M. Lütfi) neşideleriyle zevk ü şevkimizi seslendiriyor.

Bizim bugünkü nesilleri, böyle bir iman ve anlayışa, böyle bir yorum ve neşveye yükseltecek rehberlere ihtiyacımız var. Genç nesiller ancak, bu ufkun erleri arkasında koşarken, gençliklerini de, o gençliğin gaye ve hedefi çizgisinde doya doya yaşayacak.. ruhlarının sonsuzla bütünleştiği ufuklarda, fena ve zevali aynı beka gibi duyacak.. ömürlerinin saniye ve saliselerine cihanların sığabildiğini hayretle temaşa edecek., ve herşeyin çehresinde ayrı bir ebediyet televvünü müşahedesiyle ayrı bir bekaya erecek.. ve bu hayatın gerçekten yaşanmaya değdiğini anlayacaklardır.. anlayacak ve herşeyin kendi ruh semalarında tulü’ ve gurûb ettiğini müşahede ederek, galaksiler arası seyahat ediyor gibi sürekli kendi derinliklerinde, sonsuzun temaşa menfezleri arasında gelip gidecek ve bu fani hayatı pek çok buutlarıyla birden yaşamaya çalışacaklardır.
Başlık: Ynt: Hayatın Gayesi
Gönderen: Kuskün Çiçek - Şubat 24, 2017, 08:28:40 ÖS
 eys bravoo bravoo
Başlık: Ynt: Hayatın Gayesi
Gönderen: Özgür Kız - Haziran 12, 2018, 01:25:27 ÖS
(http://siirfm.org/Smileys/default/eys.gif)