Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Web Ailem Dostuk Sevgi Forumları »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Paylaşmak İstediklerim ::.. => Konuyu başlatan: Fatih - Şubat 27, 2014, 01:45:09 ÖS

Başlık: Yenilenme Fantezisi
Gönderen: Fatih - Şubat 27, 2014, 01:45:09 ÖS
Tarih tekerrürler devr-i daimi içinde şimdilerde bir de yanılmalar devr-i daimi yaşıyoruz. Cihan harbinden sonra, hemen herkes, o güne kadar görüp-bildiğimiz, bilip-tanıdığımız din-diyanet, örf-adet herşeye nefret duymaya başladı ve yenilik vad ediyor kuruntusuyla bir kısım fantezi düşünce hemen herkesin alaka odağı haline geldi. Bu dönemde bilhassa sol ideolojiler, insanlığa yeni bir dünya vad etme aldatmacasını çok iyi değerlendirdiler. İçinde ezen ezilen, sömüren-sömürülen sınıfların, dolayısıyla da, kinin, nefretin, kavganın, harbin olmadığı yepyeni bir dünya ütopyasını allayıp-pullayıp propaganda etti ve topyekün yeryüzünü bir baş- kaldırma arenası haline getirdiler.
Bu kaoslu dönemde herkes sokaklara dökülüyor, herkes sihirli bir dünya ile alakalı birşeyler mırıldanıyor.. ve hususiyle de gözleri buğulu, gönülleri heyecanla dopdolu gençler, yitirilmiş bir cenneti arıyormuşçasına her yolda yürümeyi deniyor, her kapıyı zorluyor, o güne kadar saygı duyduğu bütün değerleri yıkıyor, her gün bir sürü olmazlarla yaka-paça oluyor ve yeni baştan insanlık cemiyeti hezeyanlarıyla köpürüp duruyordu. Ve tabii, bu serazad ve çakırkeyf gençlerin çılgınlık senfonilerine kartarmış entellerden iltihak edenlerin sayısı da az değildi.

O zamanlar, bu tür yeni düşüncelerin büyüsüne kendini kaptıranlardan hemen hiç kimse, herhangi bir tenkit, tetkik, muhakeme ve mukayeseye başvurmadan, yeni deyip kendini bir kısım fantezilerin içine salıyor ve elinde kâsesi meykeşler gibi; “yeni dünya”, “yeni düşünce” tarzı “Yeni sistem”, “yeni toplum”, “yeni idare” diyor, durmadan tarihi dinamiklere, maziye, dine ve atalarına saldırıyordu. Bu dönemde sadece başkaldırmanın romanı yazılıyor, başkaldırmanın tiyatrosu yapılıyor ve topyekün san’at bir isterik düşüncenin elinde korkunç bir yıkım yaşıyordu. Bir zümre herşeyi yıkmaya, herşeyi değiştirmeye karar vermişti ama, nelerin nasıl değiştirileceğini, değiştirilen şeylerin yerine nelerin ikame edileceğini düşünmeden karar vermişti. Oysa ki, değiştirilmek istenen şey ne bir at, ne bir araba, ne bir ev ne de bir urbaydı; o, bin seneden beri milletin canıyla-kanıyla bütünleşmiş ve benliğinin her parçasına işlemiş bir ma’na idi. Onun için de yeniler tutmadı; eskiler sarsıldı ama oldukları yerde kaldı... O günkü yeniler ve yenileyicilerin yıldızları birer birer söndü ve daha üzerinden çeyrek asır geçmeden, partal birer elbise, eskimiş birer eşya gibi ya şuraya buraya atıldı veya tarihi bir fosil olarak korunmaya alındı.

Şimdilerde bir kısım mihraklar yine, yeniden yapılanmadan ve yeni bir dünyadan bahsetmeye başladılar. Öyle ki “yeni” kelimesinin sihriyle ruhuna gençlik aşılayacağı vehmine kapılmış ve aslında yeniliğe kapalı bazı içi geçmiş ruhlar bile bu fanteziden kendilerini alamadılar. Ev değiştiriyor, elbise değiştiriyor gibi büyülü bir metamorfozla, hemen içinde bulundukları durumdan sıyrılıp, yepyeni bir kimliğe, taptaze bir mahiyete ulaşacakları zehabına kapıldılar. Aslında ilkinde olduğu gibi, şimdilerde de, bu sihirli yeniliği, hemen herkesi alakadar eden bir mes’eleymiş gibi gösterenler, yığınlar üzerinde bu ruh haletini oldukça başarılı değerlendirdi, onun büyüsüyle çoklarının başını döndürdü, kitleleri şaşkına çevirdi ve kendi hedeflerine yürüdüler.

Biz, bugüne kadar öyle davrana geldiğimiz gibi, bu defa da yine kendi hesabımıza harikalar kuşağında hisse arayaduralım, şimdiye kadar dünyanın her yanını elli kere hallaç edip sömüren güçler, yeniden yapılanma düşüncesiyle gerilmiş saf yığınların heyecan ve anil-merkez kuvvetlerini, hem de onlara rağmen, bir kez daha kendi hesaplarına istismar ettiler bile. Evet onlar, açık-kapalı dünyanın dört bir yanında modern çağın gerek ve icaplarına göre çıkartmalar düzenleyerek yeni bir koloni devri başlatadursunlar, Türk ve İslam dünyasında bütün bu hokkabazlıkların perde arkasını sezemeyen yığınlar, adeta büyülenmiş gibi gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve beşeri tasavvurları aşan harikalar kabilinden bir şeyler beklemekte. Evet biz, hülyalarımızla teselli oladuralım, batı, haçlı seferlerinde yaptığından farklı ve daha yumuşak bir çizgide bütün saldırı, tecavüz ve işgallerini devam ettiriyor. O, eskiden açıktan, mertçe ve tepki alabilecek şekilde “salib” deyip yürüyordu. Şimdilerde ise daha yumuşakça ve daha az reaksiyon görebilecek bir üslupla hedeflediği şeyleri gerçekleştiriyor. Hem de yerinde kendilerini demokrasi havarisi ve işgal edecekleri ülkeleri de terörist göstererek; yerinde bizzat o ülkelerde sun’ terör meydana getirerek (Sudan ve Irak misallerinde olduğu gibi) ve tabii, hemen her defasında hilal’i haç’a paravan yaparak herkesi çok rahatlıkla yanıltabilecek bir üslupla. Bu itibarla, günümüzde yenilik adına sahneye konan şeylere “yeni işgal metodları” dense de, bunlara katiyen yenilenme ve yeniden yapılanma denemez.

Rica ederim, Körfez’de çevreye kabadayıca gözdağı vermenin.. süperlerin petrol hisselerini bir kere daha gözden geçirerek kendilerine arslan payı ayırmanın.. batıya tam piyonluk yapmayan bazı ülkeleri parçalamanın ve bazılarını da parçalama planına almanın.. komşu ve kardeş devletlerde milletimize karşı belirmeye başlayan güveni sarsmanın ve bu dünyanın hakimiyet merkezinin batı olduğunu kanla-irinle bir kere daha hatırlatmanın dışında yenilik adına ne yapılmıştır..? Gerçi bu da bir yenilik sayılır ama, hem getirdikleriyle hem de götürdükleriyle aleyhimizde bir yenilik! Zaten kuvvetin temsilcisi ve zulmün çocuklarından başka bir şey de beklenemezdi.

Şu anda dahi, ayyuka yükselen zulümleriyle bu gaddar dünya, bir kere daha gerçek kimliğini ortaya koydu ama, keşke bize de bir şeyler anlatabilseydi! Saraybosna kan revan.. Karabağ, Azerbaycan feryad u figan.. Keşmir alev alev.. Somali istismar ağında inim inim.. Sudan baskı altında.. Filistin kaynayan bir kazan.. Ve bu koskoca âlemde çektiren dinsiz ve hıristiyan, çeken de müslüman.. ne acı ki, bu bile birşey anlatmıyor bize...
Aslında batı bin seneden beri bu dünyanın hakk-ı hayatı olmadığına inanmaktadır. Bundan sonra da inanacağa benzemez. O sadece kuvvete, natürel seleksiyona inanır.. onun hayat felsefesi hep menfaat ve çıkar eksenli olmuştur; gücü yettiği zaman ezer; başa çıkamayacağını anladığı zaman da el-etek öpmekten geri kalmaz.. yaşamayı kuvvetin tabii hakkı sayar; zayıfı sağmal gibi görür ve sağar.. gaddar ve gözü kanlıdır; hiç tereddüt etmeden en küçük bir çıkarı uğruna bütün dünyayı ateşe verebilir., fevkalade zorba, olabildiğince mütecaviz ve tam bir pragmatisttir.

Düşünce dünyası bu küflü felsefeye kilitlenmiş bir âlemin, ortaya ne bir yenilik koyabilmesi ne de insanlık adına bir yeniden yapılanma gerçekleştirebilmesi mümkün değildir. Onun bu çizgide her hareketi bir illizyon, her va’di de bir aldatmacadır. Zaten dayandığı dinamikler itibariyle tükenmiş bir dünyanın, ne yenilenmeye ne de başkalarına yenilik düşüncesi ilham etmeye gücü yetmez.

Eğer önümüzdeki yıllarda dünya çapında bir yenilenme söz konusu olacaksa, hiç şüphesiz o, yıllar ve yıllar boyu, çeşit çeşit mağduriyetlerin, mahkûmiyetlerin, mazlumiyetlerin bilediği, keskinleştirdiği ve çağıyla hesaplaşmaya hazırladığı şu bizim dünyamızda, İslam’ın zamanları, mekânları aşan prensipleri ve Kur’an’ın her gün biraz daha gençleşen ölümsüz düsturları sayesinde gerçekleşecektir. Daha şimdiden, düşünce dünyamızın ayları, güneşleri yüzler-binler ellerinde o mutasavver dantelanın önemli bir parçası, onu örgülemeye çalışıyor ve gözlerini açıp- kapayıp mutlu geleceğin rüyalarından bahisler açıyorlar. Az daha bekle, sen de inayetle tüllenen o günleri göreceksin.
Başlık: Ynt: Yenilenme Fantezisi
Gönderen: Kuskün Çiçek - Şubat 24, 2017, 08:22:32 ÖS
 eys bravoo