Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler
»»-(¯`v´¯)-» Site Hakkında Gelişmeler »»-(¯`v´¯)-» => Kullanılmayan Bölümler => ..:: Hayvanlar Doğa ve Bitkiler Alemi ::.. => Konuyu başlatan: Fatih - Mart 01, 2014, 03:51:10 ÖS
-
(http://www.sizinti.com.tr/img/spotimg/422/5928.jpg)
Görünüşleri itibariyle karıncalara benzeyen termitler, genelde tropik ve subtropik bölgelerde yaşar; odun gibi organik maddelerle beslenir. Termitlerin yaklaşık 3.000 türü vardır. Tür çeşitliliği bakımından Afrika kıtası ilk sıradadır. Termitlerin Türkiye'de üç türü vardır: Hasatçı termit (Anacanthotermes ubachi), Sarı yakalı kuru odun termiti (Kalotermes flavicollis), ve aynı türden olan Akdeniz termiti (Reticulitermes lucifugus) ile Japon termiti (Reticulitermes speratus).
Boyları bir iki santimetre civarında olan termitler, topraktan yaptıkları yüksekliği beş metreyi bulan, adeta mükemmel bir şehri andıran kulelerde yaşarlar. Bu şehirciklerde, iklimlendirme ve havalandırma sisteminin yanında kraliçe odası, kuluçka odası ve çocuk odası gibi hususi odalar da bulunur. Termitler, savunma ve rızıklarını bulma gibi konularda harikulade bir dayanışma sergiler. Koloniler hâlinde yaşayan termitlerde, kraliçe, neslin devamından; işçiler, yuvanın her türlü ihtiyaçlarının karşılanmasından; askerler ise, savunmadan mesuldür. Fakat gerektiğinde işçi termitler de savunmaya destek verir. Bilim insanlarını hayrete sevk eden termitlerin savunma silahlarının bir yenisi, 2012 Haziran'ında keşfedildi.
Jan Sobotnik ve Thomas Bourguignon isimli araştırmacılar, Fransız Guyana'sında yaşayan Neocapritermes taracua türü termitlerin daha önce rapor edilmeyen bir hususiyetini keşfettiler. Bu türün işçileri, çeneleri zayıflayıp, yiyecek toplayacak güçleri kalmadığında (âdeta tam emekliliğe ayrılacakları zaman) termitlerin ordusu tarafından seferberliğe çağrılır. İşçi termitler yaşlanınca, sırt tarafının iki omuz başına, sırt çantasına benzeyen, mavi kristal bölmeler ihsan edilir. Bakır elementi ihtiva eden hemosiyaninli protein yapısındaki bu kristaller, tehdit ânında birleştirilir. Daha sonra bu kristal, içeride tükürükle de karıştırılarak kimyevî reaksiyon meydana getirilir. Bu reaksiyon neticesinde, düşmanlara yapıştığı zaman, onların yaralanma ve ölmesine sebep olan yapışkan, jel kıvamında bir sıvı üretilir. Koloni saldırıya uğradığı zaman yaşlı işçilerin sırtlarındaki kesecikte depolanan bu sıvı, sıkıştırılır ve bir bomba gibi patlatılır. Patlama neticesinde etrafa saçılan zehirli madde, temas ettiği yerleri çürütür. Bu mavi kristal maddenin tam formülüne, kimyevî reaksiyonun nasıl, hangi şartlarda gerçekleştiğine dair detaylar henüz bilinmemektedir. Yaşlandıktan sonra bile böyle büyük ve tehlikeli işlerde görev alan termitler, acaba bize bir şeyler mi anlatmak istemektedir?
Benzer bir durum, yuvalarında mantar yetiştiren yaprak karıncalarında da gözlenmiştir. Bu karıncalar vücutlarının 50 katı ağırlığında yaprak parçalarını kesip taşıyabilir. Karıncıların sıra hâlinde yuvaya taşıdığı yapraklar, içerde nem ve sıcaklık ayarlarının da yapılmasıyla, koloniyi besleyen mantarın büyümesi için gerekli temel malzeme olmaktadır. Ancak karıncaların keskin çeneleri yaşlanmaya bağlı olarak aşınır. İlk başta jilet gibi keskin ve sağlam olan çeneler körelmeye ve güçsüzleşmeye başlar. Bundan dolayı yaşlanan karıncalar, Yüce Yaratıcı'nın (celle celâluhu) ilhamıyla yaprak kesmeyi gençlere bırakır. Yaşlı karıncalar bundan sonraki hayatlarına, yaprak taşımak gibi daha kolay işlerde rol alarak devam ederler.
Özetlersek; termit ve yaprak karıncaları gibi hayvan topluluklarında yaşlı üyeler, biyolojik değişikliklere uyum sağlar. Fizikî güçleri azaldığında bile, koloniye faydalı olmaya devam ederler. Adeta emeklilik yerine, gücüne uygun iş ve görev değişikliği yaparlar. Tabiatta her canlıda bunu görebiliriz. Meselâ, yaşlandım artık uçmayacağım, diyen kuş olmadığı gibi, yaşlanan ağaçlar da emekliğe ayrılıp 'Artık meyve vermeyeceğim.' demez ve canlılığı sona erene kadar dünyamıza oksijen vermeye devam ederler.
İnsanoğlunun buradan çıkaracağı ders ise, çalışabildiği müddetçe işinde, mesleğinde çalışmaya devam etmesidir. Hele Allah (celle celâluhu) yolunda yapılan hizmetlere gelince, bu mevzuda hiç mi hiç, bir emeklilikten, işi-gücü bırakıp kenara-köşeye çekilmekten bahsedilemez. Kâinat kitabının termitler ve karıncalar sayfasındaki bu hikmetli davranış ışığında, niyetlerimizi bir kere daha yenileyip, yaşlılık plânlarımızı tekrar gözden geçirmemiz gerekmez mi?
-
tsk
-
Emeğine Yüreğine Sağlık