Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Site Hakkında Gelişmeler »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Güncel Haberler ::.. => Görsel Eğitim Setleri => Kullanılmayan Bölümler => Her Telden => Konuyu başlatan: Fatih - Mart 01, 2014, 03:52:09 ÖS

Başlık: Zihin ve Kültürün Tuğlası: Mem­ler
Gönderen: Fatih - Mart 01, 2014, 03:52:09 ÖS
(http://www.sizinti.com.tr/img/spotimg/422/5926.jpg)

İnsan iki mirasın üzerinde var olur, hayatını sürdürür ve medeniyetler inşa eder. Bu mirasın temel yapıtaşlarını, nesiller boyu değişerek korunan genler ve memler oluşturur. İnsanın biyolojik gelişim programının algoritmasını oluşturan ve işleyişinin kontrolünde kullanılan bilgileri taşıyan biyokimyevî polimerler durumundaki genler hakkında, son elli yılda çok şey öğrenildi. Ancak dimağa bağlı olarak ortaya çıkan kültürün nasıl üretilip aktarıldığı, korunduğu ve değiştiği konusunda hâlâ çok net bilgilere sahip değiliz. İnsanların toplum hayatında üretip paylaştıkları düşünce, duygu, tutum ve davranışlar, sembol, değer, inanç ve mânâ örgüleri, kültürün temel unsurlarıdır. Kültür de değişir, gelişir, farklılaşır ve nesilden nesile aktarılır. Memetik; sebep-netice mekanizmaları içinde zihin ve kültürün nasıl işlediğini ve nesiller boyu korunarak nasıl aktarıldığını anlamaya çalışan yeni bir bilim dalıdır. Yıllarca sosyolog ve antropologların "sosyal veya kültürel genler" kavramıyla açıkladıkları kültür değişimi ve aktarımını memetik bilimi mem kavramıyla açıklar.

Memler, zihnin yapı ve işleyişini ve insanın kültürel faaliyetlerini anlamaya yönelik kavram temelli bir icattır. İnsan zihninde üretilen semboller (imgeler), kognitler, arketipler, imajlar, kavramlar, değerler, inançlar, duygular, tutumlar ve davranışlar birer mem veya mem topluluğudur. Memler, insandaki zihnî gerçekliğin ve faaliyetin temel üretim birimleri ve davranışın sırlı kodları olarak da tarif edilir. Mem kavramı geliştirilirken, hem İngilizcedeki mind (zihin), cognition (algı ve idrak), memory (hafıza) kavramlarından, hem de genlerin ve virüslerin işleyişinden ilham alınmıştır. Memetik bilimi, biyoloji, psikoloji ve idrak (cognitive) bilimlerinin bir kesişim arayüzü olup, 1990'lı yıllarda şekillenmiştir. Memetik, "Zihin nasıl çalışır, insanlar nasıl öğrenir ve gelişir, kültür nasıl varolup nesilden nesile aktarılır?" sorularına cevap arayan model tabanlı paradigmatik bir bilim dalıdır.

İnsanın beyin-zihin sistemi (dimağ) bir bilgisayara benzetilirse, genler, donanımın inşasında, memler de yazılımda kullanılan birimlerdir. Dimağın bir fonksiyonu olan beyan (konuşma) kabiliyeti ve lisan, zihni ve kültürü inşa edici memlerin üretimini ve aktarımını sağlar. Edebiyat, şiir ve romanlar da, bir kültür ve medeniyeti tanımlayan memlerdir. Memlerin, düşünce, duygu ve davranışları kodlayan, saklayan ve çoğaltan birimler olduğu kabul edilir. Bütün bilimlerin kaynağı olan bilginin üretim parçaları da birer memdir. Farklı bilim dalları da, birer memetik topluluktur. Virüslerin hücre içinde çoğalması gibi memler, beyin-zihin sisteminde çoğalır; değişerek ve çeşitlenerek diğer zihinlere aktarılır. Maddî bir karşılığı ve temeli olmasa da, var olabilmeleri için zihin-beyin sistemine, nöral ağlara ve sinapslara ihtiyaç vardır. Memler, sadece zihinde çoğaldığından ve zihnî faaliyetlerle aktarılabildiğinden, zihnin ve kültürel dünyanın virüsleri olarak da tarif edilirler. Biyolojideki virüslerle bilgisayar dünyasındaki virüslerin ortak özelliği, kendilerini saklayarak sisteme sızmaları ve orada çoğalarak, çevredeki diğer yapıları enfekte etmeleridir. Düşünceyi ve kültürü çoğaltıcı, çeşitlendirici ajanlar (virüsler) gibi çalışan memler, haberleşme vasıtalarıyla, konuşmalar yoluyla, kitle iletişim araçlarıyla, sosyal medyayla, reklâmlar vasıtasıyla aktarılır ve çoğalırlar. Reklâmlar, çok güçlü ikna edici özelliklere sahip memler kullanılarak yapılır.

Genler ve genetik biliminin kuralları, memleri anlamada önemli bir kıyas ve referans noktası oluşturur. Genler ve memler işleyiş kuralları açısından birbirlerine çok benzerler. Genlere benzer şekilde, memler de çok boyutlu ve fonksiyonludurlar. Biyolojik dünyada genler hangi vazifeleri üstlenmişlerse, zihin dünyasında da memler benzer rolü oynarlar. Düzenleyici genler olduğu gibi, düzenleyici memler de vardır. İnsanı hastalıklardan koruyucu immunoglobulin genleri olduğu gibi, kötü, zararlı ve çirkin memlerden koruyucu memler de vardır. Ahlâkî öğretiler, hayâ duygusu, helâl-haram kavramı ruh ve düşünce dünyasını koruyucu memlere birer örnektir.

İnsan beynindeki nöral genlerin okunmasıyla gelişme süreci içinde şekillenen beyin anatomisi, mem kavramı altında toplanan yapı ve aktiviteleri üretecek, saklayacak, çeşitlendirecek ve aktaracak şekilde yaratılmıştır. Beyindeki sinapslar ve nöral ağların memlere karşı bir ilgi veya tutunma kuvveti olduğu gibi, memlerin de belli sinapslara ve nöral ağlara karşı bir ilgisi ve tutunma kuvveti vardır. Nöral genler ve bunların ürünleriyle (nörotransmitter, nöral ağlar ve sinapslar) memler, kilit-anahtar mantığıyla çalışır. Anahtara benzetilen memler, kilide benzeyen nöral yapılar, sinapslar ve moleküller üzerine tutunabilirlerse algı, idrak ve öğrenme gibi zihnî fonksiyonlar çalışır hâle gelir ve memler kendilerini çoğaltıp çeşitlendirebilir. Yeni bilgilerin üretilmesi bu şekilde gerçekleşir. Nasıl kapının açılması, anahtar ile kilidin tam uyumuna ve örtüşmesine bağlıysa, memlerin de üretilmesi, saklanması, çoğaltılması ve aktarılması nöral genlerle, ayrıca bunların ürünü olan nörotransmitter denilen haberci kimyevî moleküller, sinapslar ve nöral ağlarla uyuşmasına bağlıdır. Bir başka ifadeyle nöral genetik harita ile şekillenen beyin yapısı üzerinde kodlanan, depolanan, çeşitlenen, çoğaltılıp aktarılan mem ve memetik yapılar arasında yüksek seviyede uygunluk ve bağlantı söz konusudur. Bundan dolayı her mem, her zihinde tutunamadığı gibi, her zihin yapısı da her memi kabul edip çoğaltamaz ve saklayamaz. Bu bağlantılılık, hem insanların neden farklı ilgi alanlarına sahip olduğunu, hem de neden aynı uyarana farklı cevaplar verdiklerini izah eder. Aynı zamanda farklı zihniyetlerin, bakış açılarının ve algılama stillerinin oluşumunda memlerin rolüne ışık tutar.

Dimağda oluşan ve saklanan memler, genlerin okunmasında, düzenlenmesinde ve kontrolünde rol alır. Beyin ekranına yansıyan duygu, düşünce ve hayal gibi memler beyindeki elektrik aktivitelerinde değişmelere yol açar. Bu ise, nörotransmitter maddelerin salgılanmasını, genlerin açılıp kapanmasında rol alan transkripsiyon faktörlerinin sentezini tetikler. Genlerin aktivasyonuyla sentezlenen yeni protein ve enzimler, daha sonra oluşan algılama, öğrenme, düşünme, hissetme gibi zihnî faaliyetlerin beyindeki karşılıklarının saklanmasında rol alır. Zihne ulaşan veya orada üretilen düşünce, duygu ve davranış memleri, bu mekanizmalar üzerinden genlerin işleyişini kontrol eder. Bu memler iyi ve güzel olabileceği gibi, kötü ve çirkin de olabilir. Kötü ve çirkin memleri nötralize edecek, temizleyecek anti-memlere de ihtiyaç vardır. İmanlı bir insanın zihnindeki memler ile imansız bir kişinin zihnindeki memler de farklı olduğundan, bu farklılık, kişinin nöral genlerinde farklı açma ve kapamalara yol açar. Haram ve günah memleri olan bir kişiyle bu memlere sahip olmayan kişinin zihnî işleyişi aynı olmaz. Benzer şekilde, güzel, olumlu memlere sahip bir insan, negatif ve olumsuz düşünenlere göre hayata ve hadiselere farklı bakar. Bilgisayar dünyasında antivirüs programları ne fonksiyon görüyorsa, zihin dünyasında da anti-mem topluluğu benzer fonksiyon görür. Kişi zihnine girecek memlere parola sorarak, seçici davranabilir. Hangi memlerin tesirinde kalacağına iradesiyle karar verebilir. Helâl şeyler, iyi ve güzel memleri, haramlar da, kötü ve çirkin memleri temsil eder. Her fert, grup, topluluk ve millet, kendi memlerini çoğaltmaya ve yaymaya çalışır. Bu perspektiften kültür ve sosyal-medya savaşları, aslında mem veya memetik savaşlardır. Her medeniyet farklı memler ve memetik gruplar üzerinde inşa edilir. Medeniyetleri anlamak, onların inşasında kullanılan memetik haritaları ve algoritmaları çözmekle mümkün olur. Zihin, ruh ve düşünce dünyamızın bozulmasında kötü ve çirkin memler tetikleyici olduğu gibi, iyileşmemizde ve sağlığımızı korumada da doğru, iyi ve güzel memler ve mem toplulukları önemli rol oynarlar.

Her insan beyninin, kendine mahsus eşsiz bir sinaptik örgütlenmeye sahip olması gibi, her beyin-zihin sisteminin saklayabileceği, öğrenebileceği, geliştirebileceği, çoğaltabileceği zihnî, hissî ve fizikî memler de farklıdır. Memler, beynin anatomik, fonksiyonel modüler yapısına uygun olarak üç ana grup altında incelenir. Birincisi, mücerret düşünce, irade, şuur gibi yüksek zihin fonksiyonlarıyla bağlantılı neokorteks bölgesinde depolanan ve çoğaltılan memlerdir. Bu memler, idrak ve algı (kognitif) biliminde cognit (beyin korteksinde oluşan ve saklanan bilgiyi temsil eden birim) olarak da ifade edilir. İkincisi, haz ve mükafat ile savaş-kaç merkezlerinin bulunduğu, basit ve kompleks duyguların üretildiği mezolimbik bölgede açığa çıkan, saklanan ve çeşitlenerek aktarılan memlerdir. Üçüncüsü ise, insanın yeme, içme gibi fizikî ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik faaliyetlerin kontrol edildiği arka beyin bölgesiyle bağlantılı memlerdir. Her ferdin temel istek, korku, duygu ve alışkanlık memleri ayırt edilebilecek derecede farklıdır. Bu üç farklı mem türü, birlikte etkileşerek farklı karakter tipolojilerinin açığa çıkmasında rol alır. Kişilerin farklı algılama, öğrenme ve düşünme stilleri, farklı memlerin şuuraltı muhtevalarında, farklı memetik haritalar oluşmasından kaynaklanır. Genetik harita ile memetik haritanın etkileşim zemininde şekillenen fıtratlardaki farklılıklar, irade gücünün ortaya konmasında değişen derecelerde zorluklar oluşturur. Bu husus, neden herkesin irade gücünü aynı nispette kullanamadığını da kısmen açıklar.

Farklı beyin yapıları ve işleyişleri, farklı mem kümelerine farklı derecelerde, çekicilik ve tutunma kuvveti gösterirler. Netice olarak fıtratlar da kendileriyle daha çok örtüşen memleri ve memetik grupları tutmaya, çoğaltmaya, zenginleştirmeye ve aktarmaya daha yatkındır. Bu uygunluk ve yatkınlıktaki asimetrik tercihlilik, farklı ego, karakter ve kişilik motiflerinin alt zeminini oluşturur.

Genetik ve memetik sistemlerin etkileşim arayüzü olan fıtrat motifleri, düşünce, duygu ve davranış motiflerinin reaksiyon aralıklarını, eşik değerlerini veya ifade edilme ihtimallerini belirler. Bir başka ifadeyle, her ferdin genetik ve memetik sistemlerinin etkileşim algoritması ve mekanizmaları, belli bir tarzda ve aralıkta çalıştığı için, kişinin belli stillerde düşünme, hissetme ve davranma ihtimali yüksektir.

Özetlersek; genetik ve memetik etkileşimin zemininde problem yoksa, doğru, iyi ve güzel olan memleri, yanlış, kötü ve çirkin olan memlerden ayırt etme kapasitesine sahip olacak şekilde gelişir ve olgunlaşırız. Bu süreçte birer mem çeşidi olan iradî ve irade dışı düşünce, duygu, davranışlar, hem ruhî ve kalbî hem de genetik-memetik sistemlerin kontrol ve düzenlenmesine maruzdur. Düşünce, duygu ve davranışlarımızın, belirli güven aralıkları içerisinde nihaî noktada, ruhun bir fonksiyonu olan irademizin, aklımızın ve şuurumuzun kontrolünde belirlendiği unutulmamalıdır.

Başlık: Ynt: Zihin ve Kültürün Tuğlası: Mem­ler
Gönderen: Kuskün Çiçek - Şubat 27, 2017, 06:57:45 ÖS
 eys bravoo bravoo
Başlık: Ynt: Zihin ve Kültürün Tuğlası: Mem­ler
Gönderen: вαşκαп - Ekim 14, 2017, 01:49:31 ÖS
  (http://i.hizliresim.com/ZZNddG.gif)