Şöyle bir bakalım etrafımıza! Paradan başka gözü bir şey görmeyen, dilinden parayı düşürmeyen ve Allah'ı bir defacık bile olsa aklına ve diline getirmeyenler, para olsun da haram-helal fark etmez diyen insanlar; para imtihanını kaybedenler değil midir? İşi gücü, kadın ve kız peşinde koşmak olan, gözü Leyla’dan başkasını görmeyen, şehvetin kölesi olarak, Mevla’sını unutanlar; cinsellik imtihanını kaybedenler değil mi? "Çoluk çocuğumu okutup, ev-bark sahibi yapacağım, büyütüp evlendireceğim" diye namaz kılmayan, haccını ifa etmeyen, çoluk çocuğunu Allah ve Resulü’nden daha fazla seven insanlar; çocuk imtihanının mağlupları değil midir? Bir makama gelip o makamı korumak için yapmadığı şaklabanlık kalmayan, makamını korumak için dininden bile taviz verenler, namazı terk edenler, makamını korumayı dinini korumaktan üstün görenler; makam imtihanını kaybedenlerden değil midir? Lüks arabalara binmek için gençliğini ve ömrünü çürütmekten kaçınmayıp, Rabbine kulluktan kaçınanlar, arabasını sevdiği kadar Rabb’ini sevmeyenler, arabasına bakmaya ayırdığı zamanın üçte birini dahi ibadete ayırmayıp, şerefi lüks arabaya binmekte arayanlar; araba imtihanını kaybedenler değil midir? Bunlardan başka sayabileceğimiz, kaybedilen imtihan çeşitleri var ki! Yanlış anlaşılmasın, bu saydığımız mal, kadın, araba, çoluk çocuk gibi dünyalıklar, aslında kötü değildir. Yeter ki insan bunları amaç haline getirmesin, bunlara olan muhabbetini, Allah sevgisinin önüne geçirmesin ve Allah'a kulluk görevini yerine getirmekten alıkoymasın. Şükrü yerine getirilen ve zekatı verilen mal, kişi için Allah'ın bir nimetidir. Saliha (iyi ahlaklı, dindar) bir kadın, yine insanı dünya saadetine erdiren bir nimettir. Kişiyi yolda bırakmayan bir binek Allah'ın nimetidir. Hak ve adalet üzere bir makamda, bir saat hizmet vermek, o kişiye Peygamber ifadesiyle atmış yıllık nafile ibadeti kazandıran büyük bir fırsattır. Anlaşılacağı gibi günümüz Müslüman’ın en büyük imtihanıdır; şöhret, servet ve şehvet. Yazık oldu Salebe’ye Çok sevilen bir alimi, çevresindekiler şöyle methetmişler: "Efendim siz çok iyi bir Müslümansınız." O zat da kendisini methedenlere şöyle cevap vermiş: "Çok iyi bir Müslüman olduğumu söyleyeme! Çünkü Allah beni güzel bir kadının teklifiyle denemedi. Ayrıca yüklü bir parayı tenha bir yerde bulmadım. İyi Müslümanlık; güzel bir kadının zina teklifini reddetmekle; bir de hiç bir insanın olmadığı yerde bulunan yüklü bir parayı sahibine geri vermekle belli olur." Asr-ı Saadet’ten bizim için iyi bir örnek olan Salebe'yi hatırlamak da yarar var. Salebe Hz. Peygamberin sahabelerindendir ve zengin olmak için Peygamberimizden (sav), ısrarla dua ister. Peygamberimiz, Salebe'ye kanaatkar olmasını tavsiye etse de Salebe'nin ısrarları üzerine onun zengin olması için dua eder. Bir zaman sonra, Peygamberimizin (sav) duasının kabulü sebebiyle Salebe, vadiler dolusu hayvan sürüsüne sahip olur. Önceleri mescitten ve Peygamberimizin yanından ayrılmayan Salebe, işlerinin çokluğu bahanesiyle, vakit namazlarına Mescidi Nebevi'ye gelmemeye, daha sonraları cuma namazlarını da terk etmeye başlar. En sonunda Peygamberimizin (sav) gönderdiği zekat memurlarını geri çeviren ve zekatı vermeyen Salebe için Peygamberimiz (sav): "Yazık oldu Salebe'ye." buyurur… Evet; Salebe mal imtihanını kaybetmişti. Kaybedilen para değil, manevi imtihandı. Eğer Salebe, o zenginliğe rağmen, ibadetlerini terk etmeseydi, zekatını verseydi, elbette kendisine yazık etmeyecekti. Ve o serveti onun için fitne değil, bir rahmet ve bereket kaynağı olacaktı." İnsanın imtihanı Günümüz Müslümanları da öncekiler gibi çeşit çeşit imtihanlarla denenmektedirler. Kimileri; para ile kimileri kadın ve çocukla, kimileri mal, fakirlik, zenginlik ve makamla kimileri ise hastalık, güzellik, sağlık ve şöhretle… Âl-i İmran Sûresi’nin on dördüncü, Tevbe Sûresi’nin de yirmi dördüncü âyetinde, dünya hayatının geçici süsleri olarak; kadınlar, oğullar, altın ve gümüşler, hayvanlar, ekinler, baba, evlat, aşîret, kavim, kabile, yok olmasından korkulan ticaret malları, hoşa giden evler zikredilir ve bunların insan fıtratına süslü ve hoş gösterildiğinden bahsedilir. Allah'ın kullarına bahşettiği dünyalıklar, hem bir nimet, hem de imtihan sebebidir. Dünyalık nimetler, Müslüman için amaç değil, Rabb’in rızasını kazandıracak araç olmalıdır. Araçlar amaç haline gelirse, işte o zaman imtihan kaybedilmektedir. Rabbimiz insanları çeşitli şekillerde sınadığını şu ayetlerle haber vermektedir: “Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız, sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanlardır.” (Münâfikûn,9) “Şunu iyi bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir; fakat unutmayın ki, büyük ödül O’nun katındadır.” (Enfal;28)
|
(önceki sayıdan devam) Çağdaşlık ve moda adı altında; kadınlarımız alenen çıplaklığa özendirilmekte, özgürlük adına zina serbest bırakılıp suç olmaktan çıkarılmaktadır. Müslümanların gözünün içine baka baka, kendileri gibi olmalarını isteyen şarlatanlar, maalesef bir çok insanımızı yoldan çıkarabilmektedir. Tabi, bu öyle kısa zamanda başarılmış bir iş değildir. Her türlü vesile kullanılarak, yıllar içerisinde, din, vicdan, namus, haya gibi kavramlar toplum hafızasından ve zihninden kazınmış, insani duygular dumura uğratılmıştır. Özellikle son aylarda, ülkemiz medyasında, sözüm ona ‘çocuk pornosu’ haber ve görüntüleri ön plana çıkarılmakta, insanların bilinç altıyla oynanmaktadır. Gerçekte insanla ve insanlıkla alakası dahi olmayan bu iğrenç işlerle uğraşılıyormuş, sanki böyle bir şey olabilirmiş gibi yapılarak, zihinler ve kalpler bulandırılmaya çalışılmaktadır. İnsanın kendinden ve diğer insanlardan nefret etmesi, psikolojik çöküntü ve güvensizlik ortamı oluşturulması, bu tür yayın ve haberlerin ana hedefidir. Bu tür yayınlarla hedeflenen diğer bir amaç da bu sapıklıkların normalleştirilmesi gayretidir. Yapılan takibat sonucunda yakalanan şahısların, bu siteleri para karşılığında, yabancı kaynakların isteği üzerine hazırladıklarını itiraf etmeleri, oynanan oyunun kökenini açıkça göstermektedir. Ülkemizdeki on binlerce hayat kadınının fuhuş yapmaları yanında, yurtdışından; eski Demirperde ülkelerinden gelen binlerce hayat kadını, bu iş için rahatça ortam bulabilmektedir. Otomotiv, lastik, kapı, pencere gibi tüketim fuarlarında bile, dansöz kıyafetli mankenler, kendilerini teşhir etmekte ve kimse de bu sergilenen malların mankenlerle alakasının ne olduğunu sormamaktadır! Her gün kanallarında danışıklı dövüşlü, -adeta- evcilik oyunuyla seviyesiz, basit, ahlaksız konuşmaların yer aldığı programlarla reyting patlamaları alınmakta ve Müslüman aile yapısı dejenerasyona uğratılmaktadır. Yine TV kanallarının güzellik, dansöz yarışmalarına katılmak için onbinlerce kızımız, her türlüğü rezilliği göze alarak yarışmalara katılmak için can atmakta, ortalık, travesti, eşcinsel ve dönmelerden geçilmemekte, lüks diskotekler, barlar, pavyonlar, barlar tıklım tıklım dolmakta ve burada yaşanan rezillikler magazin ve televole programlarıyla, toplumun maneviyat dinamikleri bombardımana uğramaktadır. Okullar da flört yuvası haline getirilirken, öğrencilerin kız kapma yüzünden birbirini bıçakladığı yada öldürdüğünün örnekleri medyada sık sık yer almakta, internette ya da sokaklarda alenen satılan CD’lerde yer alan çıplak görüntüler, ülkemizi ahlaksızlık batağına çekmektedir… Bu tablonun altına, daha bir çok çirkin manzaralar ilave etmek mümkündür. Kısacası neslimiz, nefsimiz korkunç bir "Cinsel terör"le karşı karşıyadır. Bu kötü gidişe dur denmelidir. Zaten toplumda yaşanan cinsel sapkınlıkların neden olduğu bir çok musibet karşımızda durmaktadır. Yuvaların yıkılması, zührevi hastalıklar, Aids, kadınlara yönelik tacizler, namus cinayetleri, livatacılık, röntgencilik, gibi belalar, sadece bu dünyanın acılarındandır. Ahiret aleminde insanların karşılaşacağı cezalar, elbette çok daha büyük olacaktır. İnsanları zevk ve şehvet bataklığında boğmak isteyenlerin başında Şeytan ve İslam düşmanı insanlar gelmektedir. Gerçekten, Şeytanın insanları Allah'ın yolundan koymak için kullandığı en büyük tuzak; şehvettir. Müslümanları dinlerinden uzaklaştırmak ve onları mağlup etmek isteyen İslam düşmanları, müstehcenliği ve teşhirciliği alabildiğine kullanmaktadırlar.
|