Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» İslami Dini ve Türk Tarihi »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Dini Bilgiler ::.. => Konuyu başlatan: мυαммєя αнмєт - Kasım 14, 2011, 09:02:34 ÖS

Başlık: Tefekkür'ün Fazileti
Gönderen: мυαммєя αнмєт - Kasım 14, 2011, 09:02:34 ÖS
ALLAH Teâlâ, aziz kitabının birçok yerinde tefekkürü emretmiş ve tefekkür  edenleri övmüştür.
 
Onlar ayakta iken otururken ve yatarken (daima) ALLAH'ı anarlar.  Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler ve şöyle derler: 'Ey  rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın
!'(Âlu İmran/191)
 
İbn Abbas şöyle demiştir: Bir grup, ALLAH'ın zatı hakkında tefekkür'e  daldılar.
 Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a) şöyle dedi:

ALLAH'ın mahlukları hakkında düşünün. O'nun zatı hakkında düşünmeyiniz.  Çünkü sizler ALLAH Teâlâ'yı gereği gibi takdir edemezsin.1
 Hz. Peygamber bir gün tefekküre dalan bir grubun yanına vardı ve şöyle  dedi:

- Neden konuşmuyorsunuz?

- Biz ALLAH'ın mahlukâtı hakkında  düşünüyoruz!

- İşte böyle yapın! ALLAH'ın mahlûkları hakkında düşünün! O'nun zaı  hakkında düşünmeyin; zira şu batı kısmında bir beyaz arazi vardır. Onun  nûru beyazdır. Onun beyazı nûrludur. Onun nûrunun beyazlığı kırk günlük  bir mesafe kadardır. Orada ALLAH'ın mahluklarından bir kısım vardır ki  göz kırpacak kadar bir zaman bile ALLAH'a isyan etmemişlerdir.

- Şeytanın onlardan haberi yok  mudur?

- Onlar Âdem'in yaratılıp yaratılmadığını bile bilmezler!

- Onlar  Âdem'in evlatlarından mı?

- Onlar bilmezler ki Âdem yaratıldı mı veya  yaratılmadı mı?
 
Atâ'dan şöyle rivayet ediliyor: "Birgün ben ve Ubeyd. b. Umeyr, Hz.  Âişe'nin yanına gittik. Aramızda gerilmiş perde olduğu halde bizimle  konuşarak şöyle dedi: 'Ey Ubeyd! Neden bizim ziyaretimize geliniyorsun?'  Ubeyd 'Ziyaretinizden (sık sık) beni meneden, Hz.Peygamberi'n şu hadîs-i şerîfi'dir:Aralıklı  ziyaret yap ki sevgin artsın!
Bu esnada İbn Umeyr 'Ey Âişe! Hz.  Peygamber'den görmüş olduğun en garip şeyi bize haber verir misin?)'  dedi.
Hz. Âişe bu suâl karşısında ağladı ve şöyle dedi: 'Hz. Peygamber'in  herşeyi garipti. Bir gece bana teni tenime dokununcaya kadar yaklaştı,  sonra şöyle dedi: 'Beni bırak! ALLAH'a kulluk yapayım!' Bunun üzerine su  kırbasına varıp abdest aldı. Sonra durup namaz kıldı. Elbisesi  ıslanıncaya kadar ağladı. Sonra secdeye varıp yeri ıslatıncaya kadar  ağladı. Sonra yanı üzerine uzandı.

Tâ ki Bilâl gelip sabah ezanını okudu  ve 'ALLAH senin geçmiş ve gelecek kusurlarını affettiği halde seni  ağlatan nedir?' deyinceye kadar bu durumda kaldı. Sonra Bilâl'e şöyle  hitap etti: 'Rahmet olasıca, ey Bilâl! Beni ağlamaktan meneden nedir?  ALLAH Teâlâ bu gece bana şu ayeti indirdi:
 
Göklerin ve yerin  yaratılışında, gece ile gündüzün gidip gelişinde elbette sağduyu sahipleri için  ibretler vardır
.(Âlu İmran/190)

Sonra şöyle dedi: 'Azap o kimseye olsun  ki bu ayeti okur, fakat mânâsını düşünmez!'

Evzaî'ye 'Gökler ve yer, gece ve gündüzün birbirini takip etmesi  hususundaki tefekkür'ün gayesi nedir?' diye soruldu. Evzaî cevap olarak  'Bu ayetleri okuyup ayetlerde bahsedilen şeyleri düşünmektir' dedi.
 
Muhammed b. Vâsi'den şöyle rivayet ediliyor: Basra'lı bir kişi Ebu Zer  Gıfâri'nin ölümünden sonra, hanımı Ümmü Zer'in yanına gidip Ebu Zer'in  ibadetini sordu. Hanımı dedi ki: 'Ebu Zer bütün gün evin bir köşesinde  oturur, düşünürdü!'
 Hasan Basrî'den şöyle rivayet ediliyor: 'Tefekkür, sana sevap ve günahlarını  gösteren bir aynadır'.
 İbrahim b Edhem'e 'Sen uzun uzun düşünüyorsun, (bunun sebebi nedir?)'  diye soruldu. İbrahim şöyle dedi: 'Tefekkür aklın iliğidir!
 Süfyan b. Uyeyne çoğu kez şu şiiri okurdu: 'Kişinin tefekkürü oldu mu her  şeyde onun için ibret vardır'.
 
Tavus'tan şöyle rivayet edildi: Havariler Hz. İsa'ya 'Ey ALLAH'tan  gelen ruh! Bugün yeryüzünde senin gibi bir kimse var mı?' dediler. İsa  (a.s) 'Evet! Kimin konuşması zikir, susması tefekkür, bakması ibret ise,  o benim gibidir!' dedi.
 Hasan Basrî şöyle demiştir: 'Kimin konuşması hikmet değilse onun  konuşması boştur! Kim susuşu tefekkür değilse, onun susuşu  unutkanlıktır. Kimin susması ibret değilse, onun bakışı fuzûliliktir'.
 Yeryüzünde haksız yere  kibirlenenleri ayetlerimden uzaklaştıracağım.(A'râf/146)
Bu ayetin mânâsı  hakkında şöyle denmiştir: 'Onların kalplerini emrimi düşünmekten  menedeceğim!'
 Ebu Said el-Hudrî Hz. Peygamber'in (s.a) şöyle buyurduğunu rivayet  ediyor:

- Gözlerinize, ibadetten olan nasiplerini verin!

- Gözlerin  ibadetten olan nasipleri nedir?

- Kur'an'a bakmak, Kur'an üzerinde  düşünmek, Kur'an'ın acaiplerinden ibret (almak)tır.2
 
Mekke-i Mükerreme'nin yakınında, çölde yaşayan saliha bir kadından  şöyle rivayet ediliyor: 'Eğer muttakîlerin kalpleri, tefekkürle  kendileri için gayb perdelerinden hazırlanan ahiret sevabını mütalaa  etseydi, onlar için dünyada yaşamak neşeli olmazdı. Gözleri dünyada  hiçbir zaman yaşsız kalmazdı'.
 Lokman tek başına uzun uzadıya otururdu. Kölesi onun yanından geçer ve  'Ey Lokman! Sen tek başına, uzun zaman, oturuyorsun! Eğer insanlarla  beraber otursaydın senin için daha iyi olurdu!' derdi. Buna karşılık  Lokman 'Tek başına uzun zaman oturmak tefekkürün gelişmesine yardım  eder. Uzun düşünmek ise, cennet yolunun delilidir! ' derdi.
 
Vehb b. Münebbih şöyle demiştir: 'Bir şahsın tefekkürü uzadıkça, o  bilgin  olur! Bir şahıs bilgin oldukça daha fazla amel eder!'
 Ömer b. Abdülazîz şöyle demiştir: 'ALLAH'ın nimetleri hakkında düşünmek,  ibadetlerin en üstünüdür!'
 Abdullah b. Mübarek birgün Sehl b. Ali'yi düşünürken görünce şöyle demiştir:  'Nereye vardın?' Cevap: Köprüye!
 Bişr şöyle demiştir: 'Eğer insanlar ALLAH'ın azameti hakkında düşünseydi,  ALLAH'a asla isyan etmezlerdi'.
 İbn Abbas şöyle demiştir: 'Tefekkür içinde kılınan normal iki rek'at  namaz, tefekkürsüz bütün bir geceyi ibadetle geçirmekten daha  hayırlıdır!'
 Ebu Şureyh3 bir ara yürürken birden oturdu ve abasını başına çekerek  ağlamaya başladı. Ona 'Seni ağlatan nedir?' dediler. Cevap olarak şöyle  dedi: 'Ömrümün boş olarak geçtiğini, amelimin azlığını ve ecelimin  yaklaştığını düşündüm de!'
 
Ebu Süleyman şöyle demiştir: 'Dünya hakkında düşünmek, ahiretin  perdesidir, velayet ehlinin cezasıdır. Ahiret hakkında düşünmek hikmeti  elde ettirir, kalpleri diriltir'.
Hatem şöyle demiştir: 'İbretten ilim, zikirden sevgi,  tefekkürden korku artar!
 İbn Abbas (r.a) şöyle demiştir: 'Hayır hakkında tefekkür, insanı hayrı  yapmaya teşvik eder. Şer üzerindeki pişmanlık insanı şerri terketmeye  sevkeder!'
 Rivayet ediliyor ki ALLAH Teâlâ indirdiği kitapların birinde şöyle  demiştir:
Ben her hâkimin konuşmasını kabul etmem. Ancak onun himmet ve hevâsına  bakarım. Eğer onun himmet ve hevâsı benim için ise, onun susuşunu  tefekkür, konuşmasını övgü kabul ederim.

Hasan Basrî şöyle demiştir: 'Akıl sahipleri kalpleri hikmetle  konuşuncaya kadar zikirle kendilerini tefekküre, fikirle de zikre  alıştırırlar'.
 İshak b. Halef şöyle anlatıyor: 'Dâvud et-Tâî, mehtaplı bir gecede  damda bulunuyordu. Göklerin ve yerin melekûtu hakkında göğe bakıp  ağlayarak düşünüyordu. Bu sırada bir komşunun evinin içine düştü. Ev  sahibi onun hırsız olduğunu zannetti ve yatağından anadan doğma elinde  kılıç bulunduğu halde fırladı. Dâvud'a bakınca dönüp kılıcı bıraktı ve  şöyle dedi:

- Seni damdan  içeri atan neydi?

- Bunu hissetmedim ki!
 
Cüneyd-i Bağdadî şöyle demiştir: 'Meclislerin en şereflisi, tevhid  meydanında tefekkür için oturmak, marifetin nesîmini kok-lamak,  muhabbetin kadehiyle sevginin denizinden içmek, ALLAH hakkında hüsn-i  zan göstermek suretiyle düşünmektir'.
 
Sonra şöyle demiştir: 'Ey cemaat! Büyük meclislerin o lezzetli şarabının  nasip olduğu kimseye cennet vardır!'
 İmâm Şâfiî (r.a) şöyle demiştir: 'Konuşmak için susmaktan, mânâları çıkarmak  için düşünmekten yardım talep edin!
 Yine şöyle dedi: İşlerde doğru bakış, gururdan kurtuluştur.
Görüşte azim, tefrit ve pişmanlıktan selamettir. Tefekkür kuvvet ve  zekayı açar. Hâkimler için istişare etmek, nefiste sebat ve basirette  kuvvettir. Bu bakımdan azmetmeden önce düşün! Hücum etmeden önce düşün  ve yapmadan önce istişare et!
 
Yine şöyle demiştir: Faziletler dörttür: Onların biri hikmettir.  Hikmetin direği tefekkürdür. İkincisi iffettir. İffetin direği  şehvettedir. Üçüncüsü kuvvettir. Kuvvetin direği öfkedir. Dördüncüsü  adalettir. Adaletin direği nefis kuvvetlerinin normal olmasıdır!'
 
İşte bunlar, âlimlerin tefekkür hakkındaki sözleridir. Âlimlerin hiç  biri tefekkürün hakîkati ve yolları hakkında konuşmamıştır.
 
1) Ebu Nuaym el-İsfehanî, Tergîb ve Terhîb

2) İbn Ebî Dünya, Hâkim ve  Beyhâkî

3) Adı Abdurrahman b. Şureyh el-Mâfurî'dir. H. 167'de İskenderiye'de  vefat
etmiştir.
Başlık: Ynt: Tefekkür'ün Fazileti
Gönderen: Özgür Kız - Ekim 01, 2018, 04:46:34 ÖS
(http://i.hizliresim.com/ZZNddG.gif)