Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Web Ailem Dostuk Sevgi Forumları »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Kitap & Dergi Tavsiyeleri ::.. => Konuyu başlatan: Fatih - Nisan 11, 2014, 01:14:31 ÖS

Başlık: SOL OMZUNA GÜNEŞİ ASMADAN GELME, SELÇUK ALTUN
Gönderen: Fatih - Nisan 11, 2014, 01:14:31 ÖS
(http://cdncms.zaman.com.tr/2014/04/09/edebiyat.jpg)

Selçuk Altun, yeni kitabı Sol Omzuna Güneşi Asmadan Gelme’de yine kültürlü, seyahat etmeyi seven ve zengin bir kahramanla tanıştırıyor okuru. Sırlı bir günlüğün etrafında şekillenen anlatıda büyük bir utancın örtbas edilmesi ve adalet arayışı var.


SOL OMZUNA GÜNEŞİ ASMADAN GELME, SELÇUK ALTUN, SEL YAYINCILIK, 104 SAYFA, 10 TL

"Günlük okumayı röntgenciliğe benzeten Dedem, bana otuzuncu yaş günümde tuhaf bir günlük armağan etmişti." Selçuk Altun’un yeni kitabı Sol Omzuna Güneşi Asmadan Gelme’nin açılış cümlesi bu. İçinde yarım yüzyıllık bir sırrı taşıyan günlüğün rotasında ilerleyen kitap, bir novella. Ülkemizde çok yazılmamış, hâlâ da pek fazla yazılmayan bir tür olan, buna karşın iyi örnekleriyle öne çıkan novella gerçek bir edebi zevki de beraberinde getirebiliyor.

    Selçuk Altun, baştan beri romanlarında izlediği yollardan birini Sol Omzuna Güneşi Asmadan Gelme’de de izlemiş; kurmacanın beslendiği gerçek hayatın kimi öğelerini romanın bütününe bozmadan yansıtmış. Bu, Selçuk Altun’un okurları tarafından benimsenmiş bir üsluptur ki, incelemeye değer. Ama daha önemlisi, kitabın belkemiğini oluşturan sırlardır. Kimi zaman entelektüel bir arayışın sonucunda ortaya çıkıp Batı’ya uzanan, kimi  zaman yoksulluk ve töreler kıskacında sıkışıp kalmış öç ve adalet arayışıyla şiddete dönüşüp Doğu’ya uzanan sırlar, fiziksel gerçekliğin bir tezahürü gibi önümüzde duruyor. Peki, bu sırların temelinde ne var? Kitabı okuyup bitirdiğinizde bu ve benzeri sorulara kendinizce yanıtlar bulacaksınız ama önemli nokta belki de bu olmayacaktır.

Yine bir seyyah kahraman

Kendisine armağan edilen günlüğü okuduktan sonra günlük tutmaya başlayan kahramanız Alp’in bir dağ tırmanışında yükseklik korkusuna kapılması ve bu korkunun yol açtığı olay, art arda gelen sırların kapısını açıyor. Selçuk Altun’un önceki romanlarında olduğu gibi kültürlü, seyahat etmeyi seven, zengin bir kahraman Alp. Sadık çalışanı Mem ise yoksul bir güneydoğuludur. Alp, günlükteki işaretleri izleyerek günlük yazarının kimliğini çözmeye İngiltere’ye, Mem ise Mardin’e gider.

    Altun, Sol Omzuna Güneşi Asmadan Gelme’de kısaca değindiğim bu olaylar çerçevesinde bir sırlar dünyası kuruyor; bu dünyanın içinde büyük bir utancın örtbas edilmesi de, aşk da, şiddet de, adalet arayışı da var. Quentin Tarantino’nun filmlerini izleyen, adaletsizliği görüp yaşadıkça içten içe büyük bir öfkeye kapılan Mem’in Doğu’ya, Mardin’e gitmesi ve haksızlığa karşı öfkesini kusması romana damgasını vuruyor. Ama Mem bununla yetinmeyecektir; öfkesi büyüyecek, halka halka yayılacaktır. Bu bakımdan roman, gerçek olduğunu bildiğimiz bir toplu tecavüz olayını irdeliyor. Gerçek olduğu içindir ki, Mem’in Quentin Tarantino’dan rol çalarak haksızlara ve güçlülere başkaldırmasını anlatan sahneler etkileyici. Mem’in adalet arayışı, adaleti yerine getirme yöntemi ise bir başka acı sırrın ortaya çıkmasına vesile olacak, Tarantinovari hesaplaşmalar Mardin’den İstanbul’a uzanarak Mem ile hemşerisi Resul aynı kaderin iki yüzü gibi romanda buluşacaklardır.

    Selçuk Altun, bir röportajında, romanın oluşma aşamasında araştırmalar yaptığını, önce Mardin’e sonra da tarihçi, yazar ve estet John Julius Norwich’in yeryüzünün en önemli arkeolojik kenti dediği Afrodisias’a gittiğini belirtiyor. Alp ile Mem’in hangi kentlerle ve sırlarla ilgili olabileceğini varın siz kestirin... Adaleti kendi sağlama mecburiyetine sürüklenmiş bir bireyin acısını hisseden yazar, niyeti bu muydu bilmiyorum ama, kahramanın adalete güvendikçe yüzleşmeye dönük çabasını da irdelemiş oluyor.

Çağa tanıklık

Bazen bir düşünce, bir cümle, bir eğritileme, hatta bir sözcük bile bir romana, öyküye, kısacası bir edebi metne egemen olabiliyor. Bu yüzden, Sol Omzuna Güneşi Asmadan Gelme’yi yalnızca gerçekte yaşanmış utanç verici toplu tecavüz olayıyla yorumlamayız ancak şunu söyleyebilirim: Kitaptaki sırlarla örülü hikâyeler, tıpkı aynı kaynaktan çıkıp kollara ayrılan bir su gibi... Bu kollar akıp aynı yerde birleşiyor ve bize o büyük utancımızı anımsatıyor. Tabii ki kurmacanın gerektirdikleriyle, çileci yazın türünün kurallarıyla.

    Hep söylendiği üzere, kurmaca metinler bir yanıyla çağıyla ilişki içindedir. Açık ya da örtülü bir biçimde yazar, çağına tanıklık eder. Sol Omzuna Güneşi Asmadan Gelme işte bu tarihi tanıklığı yapan, hepimize ait acıların kapılarını açan bir roman. Kitabın 2014’te yayımlanmasının da özel bir önemi var. Oktay Rifat’ın dizelerinden adını alan novella, Rifat’ın 100. yaşında yayımlandı. Bu vesileyle, romanın başında da yer alan iki dizesiyle Oktay Rifat’ı da anmış olalım: “Buraları rüzgâr, buraları yağmur / Sol omzuna güneşi asmadan gelme.”
Başlık: Ynt: SOL OMZUNA GÜNEŞİ ASMADAN GELME, SELÇUK ALTUN
Gönderen: Kuskün Çiçek - Şubat 26, 2017, 08:24:40 ÖS
 eys bravoo bravoo
Başlık: Ynt: SOL OMZUNA GÜNEŞİ ASMADAN GELME, SELÇUK ALTUN
Gönderen: вαşκαп - Ekim 23, 2017, 03:25:04 ÖS
Emeğine Yüreğine Sağlık