Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Web Ailem Dostuk Sevgi Forumları »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Kitap & Dergi Tavsiyeleri ::.. => Konuyu başlatan: Fatih - Nisan 11, 2014, 01:15:45 ÖS

Başlık: KUŞLAR MECLİSİ, PETER SIS
Gönderen: Fatih - Nisan 11, 2014, 01:15:45 ÖS
(http://cdncms.zaman.com.tr/2014/04/09/edebiyat2.jpg)

Peter Sis tarafından resimlenen Kuşlar Meclisi, Feridüddin Attar’ın Mantıku’t-Tayr adlı eserinde anlattığı kadim otuz kuş hikâyesini çizgilerle yeniden yorumluyor. Kitap baştan sona görsel bir şölen niteliğinde.


KUŞLAR MECLİSİ, PETER SIS, ÇEV.: NAZMİ AĞIL, ALEF KİTAP, 160 SAYFA, 32 TL

Hikâye malum, hiç kimsenin padişahsız olmadığını gören kuşlar, hüthütün öncülüğünde padişahları Simurg’u bulmak için yola çıkar. Önlerinde aşılması gereken vadiler vardır. Bunlar tama (açgözlülük), aşk, marifet, istiğna, tevhid, hayret ve son olarak fakr u fena vadileridir. Elbette her durakta dökülenler, gönlü başka şeylerle çelinenler, daha fazlasına takat yetiremeyenler olur. Öyle ki, o kadar kuş içinde kala kala otuz kuş kalır. Ulaştıkları menzilde Simurg’u sorarlar. Bu sırada bir ulak gelip önlerine bir kâğıt bırakır. Okudukları, yolculuk boyunca başlarından geçen maceralardır. Bunun üzerine kuşlar büyük bir şaşkınlık yaşarken Simurg’tan bir ses duyulur: “Siz buraya otuz kuş geldiniz [“si” Farsçada otuz, “murg” ise kuş anlamındadır], otuz kuş gördünüz. Daha fazla yahut daha az gelseydiniz o kadar görürdünüz. Burası bir aynadır!”

    Bütün kuşlar Simurg’da fani olur, kendi varlıklarından vazgeçer. Böylece yine kendilerine yani asli hüviyetlerine dönerler. Feridüddin Attar’ın öyküsü temsilî bir surette Vahdet-i Vücud felsefesini anlatır. Kuşlar, müritler; Simurg ise mürşittir. Müritler mürşidin öncülüğünde çıktıkları ilahi aşk yolculuğunda menzile vardıkları zaman Allah’tan geldiklerini idrak edip yine O’nda yokluğa ulaşırlar. Bu öykü, tasavvuftaki insan-ı kâmil olma arayışının alegorik anlatısıdır. İslam’ın parlak zihni Muhyiddin-i İbn Arabî, “Biz bir şeyi remz ederiz, lügatleştiririz ama bizim bundan kastımız başka bir şeydir.” diyor ki, öykünün kodları bu belirlemenin etrafında düşünülmelidir.

Çizgilerle kadim hikâye

Peter Sis tarafından resimlenen Kuşlar Meclisi bu kadim hikâyeyi çizgilerle yeniden yorumluyor. Sis, bir avizenin içini aydınlatan lamba gibi bugüne değin zihinde oluşan imajlar cümbüşünü renklendirip ışıklandırıyor. Kitap baştan sona görsel bir şölen havasında. Peter Sis, hikâyeyi sadece çizginin diline taşımıyor, ruhunu örselemeden adeta yeniden var ediyor. Doğu Avrupalı (Çekoslovakya) Peter Sis, ABD’de The New York Times Book Review tarafından verilen Yılın En İyi Resimlendirilmiş Kitabı Ödülü’nü bugüne kadar yedi kez kazanmış. Kitabın henüz başında çizer, Attar’ın bir sabah huzursuz bir rüyadan uyandığında kendini bir hüthüt kuşuna dönüşmüş bulduğunu söylüyor. Eğer en sonunda insanın bulacağı padişah kendisinden başka biri değilse Sis’in, “Krallar, krallar… Bıktık, usandık krallardan! Yeni bir krala ne gerek var?” sözünün hikâyedeki temel arayışı özetler nitelikte olduğunu söyleyebiliriz. Doğu edebiyatının hüthüt kuşu Attar, klasik Fars, Arap, Türk ve Kürt şiirinin de en güçlü mayalarındandır. Niyazi bir şiirinde Attar’ın şairlere kılavuzluğunu şöyle anlatıyor: “Mantıku’t-Tayr’ın lügat-ı mutlakından söyleriz/ Herkes anlamaz bizi bizler muamma olmuşuz/ Lafz u sûret cism ile anlamak isterler bizi/ Biz ne elfazız ne suret, cümle mana olmuşuz”. Yolculuk boyunca Hüthüt’ün katlandığı zorlukları, sıkıntıları Sis’in çizgileri üzerinden okuyunca mürşidin (Hüthüt) yaptığı yolculuğun aslında bütün müritlerin (diğer kuşlar) yaptığı yolculuğa denk bir sıklette olduğunu görüyoruz.

Menzil-i maksuda ulaşanlar...

Feridüddîn-i Attar’ın Mantıku’t-Tayr (Kuşların Dilinden) kitabının üzerinden dokuz asır geçmiş olmasına rağmen orada anlatılan hikâyeler, özellikle de Simurg hikâyesi insanın yazgısına ortak olmayı sürdürüyor. Bu hikâye üzerine düşünürken şaşırtıcı bir biçimde anlatı geleneğimizde birçok kuşun var olduğunu da fark ettim. Sözgelimi, Hazreti Peygam-ber’in kuşu Dacin, Kâbe’yi savunan ebabiller, Hazreti Musa’nın kavmi için çöle gönderilen bıldırcınlar, Hazreti Süleyman’ın Hüthüt’ü, Zümrüdüanka, Kaknüs ve daha niceleri... Kuşun, özellikle de Attar’ın anlattığı biçimde insanla özdeşleşmesi elbette birçok bağlamda üzerine düşünülmüş, düşünülecek bir mecaz; sanırım insanın asli macerasıyla bu denli örtüşen başka bir hikâye ya da mecaz yoktur. Peter Sis yolculuğun başında Hüthüt’ü şu sözlerle konuşturuyor: “Tutkularınızı, gücünüzü ve değer verdiğiniz her şeyi fırlatıp atın.” Sonuçta menzil-i maksuda ulaşanlar kendinden arınıp dünyadan paklananlar oluyor. Sadece o gün mü?
Başlık: Ynt: KUŞLAR MECLİSİ, PETER SIS
Gönderen: Kuskün Çiçek - Şubat 26, 2017, 08:23:29 ÖS
 eys bravoo bravoo