Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Web Ailem Dostuk Sevgi Forumları »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Kitap & Dergi Tavsiyeleri ::.. => Konuyu başlatan: Fatih - Nisan 11, 2014, 01:18:17 ÖS

Başlık: FEYZİ TUNA: HER FİLM BİR İMTİHANDI
Gönderen: Fatih - Nisan 11, 2014, 01:18:17 ÖS
(http://cdncms.zaman.com.tr/2014/04/09/sinema.jpg)

“Sinemacılar kuşağı”nın ardıllarından Feyzi Tuna, Her Film Bir İmtihandı adlı kitapta o dönemi açıkyüreklilikle anlatıyor. Kuyucaklı Yusuf, Kızgın Toprak gibi filmlerin yönetmeni olan Tuna’nın hatıraları Yeşilçam’ın nispeten az bilinen bir dönemine dair ilginç detaylar barındırıyor.


FEYZİ TUNA: HER FİLM BİR İMTİHANDI, DİLARA BALCI, AGORA KİTAPLIĞI, 304 SAYFA, 25 TL

Sinemamızın ilk kuşağını oluşturan tiyatrocu yönetmenlerin işleri pek bilinmese de tarihî açıdan hakları teslim edilir, ardından gelen ve sinema dilini kuran sinemacı yönetmenler ise zaten hak ettikleri gibi baş tacıdır. Ancak onlardan sonra yetişen ve Yeşilçam’ın çöküşüne ramak kala bir şeyler yapmaya çalışan yönetmenlerin ne ismi ne de filmleri bilinir çoklukla. Dilara Balcı, onlardan birine, Feyzi Tuna’ya eğitimi esnasında rastlayınca fırsatı kaçırmamış ve böylece Her Film Bir İmtihandı çıkmış ortaya.

    Kuyucaklı Yusuf, Kızgın Toprak, Aşka Susayanlar gibi filmlerin yönetmeni olan Tuna’nın hem kişiliği “nev’i şahsına münhasır” denilen türden, hem de anlattıkları Yeşilçam’ın nispeten az bilinen bir dönemine dair ilginç detaylar barındırıyor. Misal, nasıl sinemacı olduğu! 1950’lerin başında, henüz 12-13 yaşındaki bir çocukken Söke’ye film çekmeye gelen efsane oyuncumuz Muhterem Nur’un koltuğunun altında ilk defa sete girince rüyanın etkisine de dalıyor tabii. Aslında vazifesi, hevesinden dolayı kendisine verilen, oteldeki oyuncuların ufak tefek getir götür işleri... Ama sete gitme hevesini öyle belli ediyor ki, sonunda Muhterem Nur, bir sabah “Hadi sen de gel bakalım!” diyerek büyüsüne kapıldığı o filmlerin çekildiği mekâna götürüyor Tuna’yı. Böylece o zamana kadar sinemacı olmaya heveslenen fakat sinemacılığı sadece oyunculuk zanneden Tuna, sette yönetmenin itibarına şahit olunca rotayı yönetmenliğe çeviriyor. O kadar kafaya koyuyor ki bunu, dedesinin evinde amcalarına ait olan kitaplığın “sakıncalı kitaplar için ayrılan zula”sında Kuyucaklı Yusuf’u okuyup bitirdiğinde ileride romanın filmini yapmaya karar veriyor. Bu arzu, 1985 yılında hayata geçecektir.

HALİT REFİĞ’İN YAZISI

Fakat elbette bütün bunlar o kadar kolay değil. O yıllarda ebeveynler şimdiki gibi çocuklarının şöhretli bir iş bulup ‘yırtma’sıyla değil, elinin ekmek tutmasıyla ilgileniyor. Feyzi Tuna’nın dinibütün babası da farksız; eğitimini tamamlamasını istiyor öncelikle. Tuna, akşamları liseye, gündüzleri de futbol kulübünde antrenmana giderek tamamlıyor bu süreci. Ara sıra da “dağlara taşlara eleştiriler” dediği film yazıları yazıyor bir gazeteye. Yolunun ne yana düşeceğini belli edense Halit Refiğ’in yazdığı bir film eleştirisi oluyor. Refiğ’in, Serseri Âşıklar filmine dair yazdığı “Dalga’nın Bizim Sahile Vuranı” başlıklı eleştiriden etkilenen Tuna, atlıyor otobüse, ver elini İstanbul. Yeni Melek Sineması’nda 12.00 ve 14.15 seanslarında Serseri Âşıklar’ı izliyor.

    Sonrası, babasının da kerhen kabulüyle, İstanbul’a gidiş ve önce eş dost, ardından da kaleminin kuvvetini ve azmini gören sinemacılar vasıtasıyla sektöre girme çabaları. İlk olarak Halit Refiğ’e ikinci asistanlık, daha sonra Semih Evin, Aram Gülyüz ve Memduh Ün’e asistanlık... Yönetmenin anlattıkları arasında dikkati çeken; sektörde bir şekilde yer edinmiş isimlerin kendilerine özgü tarzları ve Yeşilçam’ın bütün maddi sıkıntıları içinde çalışırken Tuna’nın ısrarla her şeyi kuralına göre yapma çabası, neredeyse her şeyi kendi kendine öğrenmek zorunda kalışı, sürekli sınanışı ve bunlar karşısında pes etmeme azmi. Belki de sinemacılıktan ziyade bir hayat tecrübesi olarak ibretle okumak gerekiyor. Nihayetinde kendi filmlerini de çekmeye başlıyor Tuna. Söyleşiyi gerçekleştiren Dilara Balcı’nın sorularından, çok kez Tuna’nın işlerine haddinden fazla, hatta bazen hiç olmayan anlamlar yüklediği anlaşılıyor. Yönetmenin bunlara verdiği cevap ise çok net: “Çünkü bilmiyordum.” Tuna’nın yönetmenliğini üstlendiği ilk filmi Aşka Susayanlar’ı konuşurken şöyle diyor Balcı: “İlk film olmasına karşın oldukça yenilikçi bir film. Biçimsel olarak hiç denenmemiş şeyler denemişsiniz. Teknik olanakların yetmeyeceği kamera hareketlerini bile denemekten çekinmeyerek adeta bir maceraya atılmışsınız.” Bu da Tuna’nın cevabı: “Çünkü bilmiyordum! Ne yapılır ne yapılmaz?”

    Feyzi Tuna kendisi hakkında samimi itiraflarda bulunurken, Yeşilçam’ın peçesi ardında kalanları açıklamaktan da çekinmiyor. Asistan olarak en çok Memduh Ün’le çalışan ve onun filmlerinin gece sahnelerini çekmesiyle tanınan Tuna, Ağaçlar Ayakta Ölür setinde yaşadıklarını bakın nasıl anlatıyor: “Şöyle bir sahne çekiyorlar: Köşkün içinde, mutfak gibi bir yerde kötü adamlar soygun için bir toplantı yapıyorlar. Hiç unutmuyorum, ramazandı. Danyal Topatan, Haydar Karaer gibi filmlerde kötü adam oynayan oyuncular vardı sahnede. Hepsi de oruçluydu. Memduh Ün, ‘Konuşurken şarap içeceksiniz.’ dedi. Onlar da ‘Memduh abi, oruçluyuz. İftardan sonra içsek.’ dediler. ‘Yok, ben gece çalışmayacağım. Feyzi çekecek.’ dedi. Hakiki şarap getirtti, adamlara oruçlarını bozdurttu. Ağlaya zırlaya içtiler. Dinî akidesi yüksek adamlara çok kızardı Memduh.”
Başlık: Ynt: FEYZİ TUNA: HER FİLM BİR İMTİHANDI
Gönderen: Kuskün Çiçek - Şubat 26, 2017, 08:20:12 ÖS
 eys bravoo bravoo