Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Web Ailem Dostuk Sevgi Forumları »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Kitap & Dergi Tavsiyeleri ::.. => Konuyu başlatan: Fatih - Nisan 11, 2014, 01:19:37 ÖS

Başlık: HER MEVSİM KIŞ, OSMAN NURİ SÜZEN
Gönderen: Fatih - Nisan 11, 2014, 01:19:37 ÖS
(http://cdncms.zaman.com.tr/2014/04/09/hatira.jpg)

80 darbesinde Samsun’da lise öğretmeni, 27 Şubat sürecinde ise bir okulda idareci olan, öğrencilik yıllarında haksız yere Mamak’ta çile dolduran Osman Nuri Süzer, Her Mevsim Kış adlı kitabında meslek anılarını anlatarak yakın tarihe ayna tutuyor.


HER MEVSİM KIŞ, OSMAN NURİ SÜZEN, YİTİK HAZİNE YAYINLARI, 168 SAYFA, 7.90 TL

Türkiye’nin sancılı yıllarında öğrenci olan; 71 muhtırasında ortaokulda, 80 öncesinde ise üniversitede okuyan bir öğretmen adayının, darbelerin ülke eğitimine etkisiyle ilgili söyleyecek çok sözü olsa gerek. Seksen öncesi sağ-sol çatışmasında bir ülkücü olarak kendini Mamak’ta bulan ve askerî cezaevinde yatan Osman Nuri Süzer’in gözlemlerine dayanarak 12 Eylül’ün, 28 Şubat’ın eğitime zararını anlattığı Her Mevsim Kış adlı kitabını okurken bugün yaşananlar geliyor akla. Süzer’in darbeler sonrasında askerlerin okullar ve öğretmenler üzerindeki baskısını tarif ettiği bölümde sanki 2014 Türkiye’sini buluyorsunuz: “Eğitim camiasından isimler (müdürler, öğretmenler, yöneticiler) zaman zaman hayırsever işadamları tarafından yaptırılan vakıf okullarında toplanıp sohbet ederler. Sohbet halkası her geçen gün genişler, renklenir. Farklı fikirleri olan insanlar aynı çatı altında buluşmaktan mutludurlar. Ama birden bu kolejlerin, yurtların meşruiyeti tartışmaya açılır. Milletin özünden çıkan hayırlı bütün müesseseler hasım görülüyor, hedef alınıyordu. Buralara fitne yuvaları demeye başlayanlar, ‘acımak yok, merhamet yok, tepeleme var’  hırıltılarıyla mazlumların yüreğini ürpertiyordu. Öyle bir atmosfer hâkim kılındı ki, sanki o müesseselerde hizmet edenlerle ilişki kuran herkes, fişlendiği zannına kapılıyordu. Hizmete muhabbet duyan insanlarda şüphe ve korku hissi uyandırılıyordu. Baskılar öyle ağırdı ki, bu müesseseleri çok iyi bilen ve denetleyen bürokratlar bile bu kurumlardan gelen ve yerine getirmeleri gereken meşru işleri görmeye çekinir oldular. Bu okullar sanki ülkenin gayrimeşru çocukları haline gelmişti.”

Yıllardır değişmeyen zihniyet

Bu satırlar 28 Şubatçıların zulmü için kaleme alınmış. Bugün ne askerî bir rejim ne de askerden gelen tehdit var. Ama hizmet müesseseleri tıpkı 28 Şubat’taki gibi baskı altında. Daha dün alkışlayanlarca bugün fitne yuvaları olarak görülüyor. Kendi çocukları dahi bu okullarda eğitim görenler tarafından örgüt evi gibi sunuluyor. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat’taki  gibi, bilimsel çalışmanın merkezi olması gereken kurumlar ayrışmanın, çatışmanın merkezleri haline getiriliyor. İşte tam da bu yüzden ne köklü bir eğitim reformu yapılabiliyor ne de tam donanımlı öğretmenler mezun oluyor. Türkiye’nin neredeyse her 10 yılda bir yaşadığı darbeler yüzünden okullar bir türlü asli görevlerini yerine getiremiyor. Her darbe ya da darbe teşebbüsü öncesinde çatışmaların ve gruplaşmaların merkezi haline gelen okullarda yıllık müfredatla eğitim vermek mümkün olmuyor. Kavgalar ya da çatışmalar nedeniyle birçok ders boş geçiyor veya boykotlar nedeniyle ders yapılamıyor.

Binlerce öğretmen sürgün edildi

Osman Nuri Süzer’e göre kendileri bilgilenmeden, eğitilmeden mezun olan öğretmenler öğrenciyi eğitecek bilgi ve donanımı edinemiyordu. O yıllarda eğitim enstitülerinin ve yüksek öğretmen okullarının büyük kısmında laboratuvar ve ders ekipmanları eksikti. Gerekli malzemeler olsa da buralarda eğitim alacak şartlar yoktu. En riskli yerler laboratuvar ve atölyelerdi; karşı gruptan bir öğrenci her an bir âleti eline alıp diğerine saplayabilirdi. Yıllarca okula gidemeyen öğrenciler, bulunan bir formülle mezun edildi: Üç yıllık okulu 45 günde bitirdiler. Öyle ki, eğitim enstitüleri bir yılda üç, bazen dört mezun verdi. Bu şartlar ve yetersizlikler içinde mezun olan öğretmenler, sıkıyönetimin dayattığı korkularla yaşamak zorunda kaldılar. Uydurma ihbarlarla binlerce öğretmen sürgün edilirken, okullarda herkes birbirinden korkar hale geldi. Darbeciler köklü reformlar yapmak yerine şekilciliğe takılıp anma törenlerine, giyim kuşama odaklanmayı tercih edince Cumhuriyet döneminde eğitim ve öğretimde bir türlü istikrar sağlanamadı. Sonuç olarak da okullar gelişmiş ülkelerdeki gibi bilimin, aydınlanmanın yeri olmadı, olamadı.
Başlık: Ynt: HER MEVSİM KIŞ, OSMAN NURİ SÜZEN
Gönderen: Kuskün Çiçek - Şubat 26, 2017, 08:18:48 ÖS
 eys bravoo bravoo