Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Web Ailem Dostuk Sevgi Forumları »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Kitap & Dergi Tavsiyeleri ::.. => Konuyu başlatan: Fatih - Nisan 11, 2014, 01:20:38 ÖS

Başlık: Anadolu’dan eskimeyen notlar
Gönderen: Fatih - Nisan 11, 2014, 01:20:38 ÖS
(http://cdncms.zaman.com.tr/2014/04/09/deneme2.jpg)

İsmail Habib Sevük’ün cumhuriyetin ilk yıllarında kaleme aldığı Yurttan Yazılar, coğrafyası ve insanıyla bir bütün halinde 1930’ların Anadolu’suna şahitlik ediyor. Edebiyat tarihimizin bu önemli eseri, yeni baskısıyla yayımlandı.


YURTTAN YAZILAR, İSMAİL HABİB SEVÜK, ÖTÜKEN NEŞRİYAT, 496 SAYFA, 26 TL

Anadolu, II. Meşruti-yet’in ardından Türk edebiyatında bir coğrafya olarak geniş şekilde yer almaya başlar. Cumhuriyetin ilanının ardından ise yeni ideallerin taşıyıcısı olur. Faruk Nafiz, memleketçi edebiyatın poetikası mahiyetindeki “Sanat” şiirinde, “Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken/ Yazılmamış bir destan gibi Anadolumuz” mısralarıyla ütopik bir coğrafyaya işaret eder. Nitekim bunun yansıması olarak memleketçi edebiyat yazarları, bir şekilde Anadolu’yu şiirlerinde işlemeye başlar. Ancak bu, itibari bir anlatımın ötesine geçemez. Burada Anadolu, sadece seyredilen bir coğrafyadır. Mekânın ruhuna nüfuz eden bir bakış göremeyiz. Çünkü Anadolu hâlâ İstanbul’dan seyredilen bir mekândır. Bu sebepledir ki, cumhuriyetin ilk yıllarında kaleme alınan Anadolu yazıları büyük öneme sahiptir. İsmail Habib Sevük’ün Yurttan Yazılar’ı da coğrafyasıyla, insanıyla bir bütün halinde 1930’ların Anadolu’suna yaptığı şahitlikle önemli bir eser.

‘Anadolu Çocuğu’nun kaleminden

İsmail Habib Sevük edebiyat tarihimizde gezi yazılarından çok, 1925 yılında basılan Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi adlı, edebiyat tarihçiliğimizde ayrı bir yeri olan eseriyle tanınıyor. Bu eser, gördüğü ilgiyle kısa sürede Edebî Yeniliğimiz adıyla tekrar basılır. Gerek muhabir olarak gerek öğretmenlik vazifesiyle Milli Mücadele yıllarından itibaren Anadolu’nun farklı yerlerinde dolaşan Sevük’ün Cumhuriyet gazetesinde neşrettiği ve Yurttan Yazılar adıyla kitaplaştırdığı seyahat notları yeni baskısıyla yayımlandı. Sevük, bu yazıları kaleme alışındaki amacını şöyle anlatıyor: “Bu yazılar ne seyahattir, ne sistemli bir ilim tetkikidir, ne sübjektif bir san’attır. Bunlar sadece bir Anadolu çocuğunun yurt hakkındaki görüş ve bilişlerini yurttaşlarının önüne sermek için yazılıyor. Hiç davamız yok, biraz emeğimiz var, o kadar.”

    Kitap, “Fırattan Toroslara”, “Karadeniz Yalıları” ve “Yukarı Doğu Diyarı” başlıklı üç ana bölüme ayrılıyor. Yirmiyi aşkın şehrin anlatıldığı eserde İsmail Habib Sevük, tarih içerisinde uzanan bir coğrafya anlatımına dikkat eder. Önsözde aydınımızın Anadolu’yu bilmemesinden yakınır, kendini de bu zümreye dâhil eder. Kastamonu’yu örnek göstererek önyargılarla gittiği bu Anadolu şehrinin kafasında kurguladığından çok farklı olduğunu görünce şaşırdığını anlatır: “Memleketi ne kadar bilmediğimizi Kastamonu’da öğrenmiş ve öğrenerek utanmıştım.”

    Sevük, önemli bir tespit yapar ve bir seyyah olarak mekâna bakışındaki dikkati dile getirir: “Beldeler ve mekânlar… Ne yalnız görünüşle biliniyorlar, ne de yalnız okunuşla. İnsanın mazisi içidir. Mekânların da içi var. Üzerinde mühim bir cenk geçen bir toprak sadece toprak olamaz. Bu yazılarda ‘mazi’ ile ‘müşahede’ beraber yürümeye çalışacak.” Yurttan Yazılar’ın en önemli tarafını burası oluşturuyor. Yazar, coğrafyaya tarih üzerinden bakarken bu tarihî perspektifte Anadolu’nun Batı’nın bir parçası olduğuna dönük fikrî arka planın belirleyici olduğu fark ediliyor. Anadolu’nun “tek başına garba” baktığını söylemesinin ardından Sevük, “O, oraya sadece bakmıyor, asıl nimetini de oradan alıyor.” diyerek cumhuriyetin ideolojisini coğrafyaya bakışında belirleyici bir unsur olarak yerleştirir. Kitabın girişindeki bu vurgunun Anadolu şehirlerinin anlatımına geçildiğinde pek de öne çıkmadığı ama “bakımsız” Anadolu’nun Cumhuriyet’le “mamur” hale geldiği yönündeki algının pekiştirildiği görülür. Örneğin, Erzurum’un konu edildiği şu satırlar birçok şehrin anlatımında arka planı tayin eder: “Hele şehrin İstasyon semti; asıl binadan başka, büro, atelye, hastane, silo ve sair otuz kırk kadar yapıyla orası da ayrı bir âlem olacak. Büyük su deposu, şelâleden alınan bol elektrik; yalnız demiryolları idaresi, istasyon semti için iki buçuk milyon ayırdı. Mamurenin nuru, Erzurum’u şimalden garba gürbüz iki kol gibi kucaklamak üzere…” Değişim, imar faaliyeti olarak alkışlanır. Ama mimari değişimin neleri götürdüğü üzerinde pek durulmaz.

    Yurttan Yazılar bir cumhuriyet aydınının Anadolu’ya temasının ifadesi olması bakımından önemli. Bu eser bugün bize ne söylüyor? Evvela, 1930’ların, henüz hoyratça bir şehirleşmenin girmediği bakir Anadolu coğrafyasını, cumhuriyetin Anadolu idealini ve insanımızı bir bütün halinde önümüze seriyor. Coğrafyanın fotoğraflanması ise anlatımın görselliği açısından esere katkı sunuyor. Dikkati çeken bir başka nokta ise özensiz diye niteleyebileceğimiz dil kullanımı. Bu dil, eseri zaman zaman zor okunur hale getiriyor.
Başlık: Ynt: Anadolu’dan eskimeyen notlar
Gönderen: Kuskün Çiçek - Şubat 26, 2017, 08:14:59 ÖS
 eys bravoo bravoo
Başlık: Ynt: Anadolu’dan eskimeyen notlar
Gönderen: Özgür Kız - Eylül 29, 2018, 03:08:07 ÖS
 eys