Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» İslami Dini ve Türk Tarihi »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Türk ve İslam Tarihi ve İz Bırakanlar ::.. => Konuyu başlatan: Karahanlı - Ekim 26, 2014, 12:28:53 ÖS

Başlık: istanbulun fethi 4
Gönderen: Karahanlı - Ekim 26, 2014, 12:28:53 ÖS
(http://cdn.listelist.com/listeliststatic/2014/05/karadan-yuruyen-istanbul-fetih-gemiler.jpg)
Zincir kadar ucuz bir şeyle şehrin iki tarafını düşmana kapatan Bizanslıların oyununu bozmak, zincir çekmek kadar kolay olmamıştır haliyle ancak bu oyunun bozulacağını da surları savunan kimse beklememektedir. Teoride Haliç’e gemi indirmenin iki pratik nedeni vardır. Birincisi, Galata ile Konstantinopolis arasındaki erzak ve ekipman trafiği çok can sıkıcıdır. Bizans, Sultan’ın gözü önünde habire yardım almaktadır. İkincisi de Sultan Mehmet, Haliç boyundaki surların iyi korunmadığını görmüştür. Bu kısmı göstermelik de olsa tehdit ederek, Theodosius Surları’ndan bir miktar askeri buraya boşuna beklesinler diye çekmeyi arzulamaktadır. Gemiler kızaklara koyulup yağlı kütükler üzerinde Dolmabahçe’den karaya çıkmış, Tarlabaşı-Kasımpaşa’dan tekrar denize inmiştir. Az buz bir yol değildir yani.

Nitekim bu olayın fetih günüyle bir ilgisi yoktur. Gemiler 21 Nisan’da, fetihten 1 ay önce Haliç’e iner. İndiği gibi de Galata ile Konstantinopolis arası kayık sandal trafiğini durdururlar. Bizanslıların morali buna çok bozulur. 28 Nisan’da meşhur ateş gemilerini kullanarak Haliç’i temizleme operasyonuna girişirler. Ancak Osmanlılar daha önceden uyarılmıştır ve bu hesap boşa çıkar. Bizans ateş gemileri kayıplarla limana geri çekilir. Ertesi gün (29 Nisan’da) Bizanslılar buna misilleme olarak 260 Türk esiri surlara çıkarıp kafalarını keser. Zağanos Paşa da bunu bir zayıflık olarak algılayıp Haliç Duvarı’nı kuşatma sonuna kadar hiç durmadan taciz eder.
(http://cdn.listelist.com/listeliststatic/2014/05/istanbul-fetih-ulubatli.jpg)
Türk kültüründe bu kadar düşük rütbeli bir askerin bu kadar unutulmaz olmasının başka eşi herhalde yoktur. Kendisinin geçmişi hakkında bilgi/veri elbette ki az, ancak İskoç tarihçi Lord Kinross, “Osmanlı Yüzyılları” kitabında kendisinden çok uzun bir “dev” olarak bahsediyor. Bursa’nın Karacabey kazası Ulubat Köyü’nden Hasan 29 Mayıs’ta duvara merdivenle tırmanmış; ok, taş ve mızrak yağmuru altında tepeye ulaşmış, bayrağı surlara dikip küçük bir kalkan ve eğri yatağanıyla beraber tepeye 12 arkadaşı daha tırmanana kadar da bayrağını korumuş. Daha sonra yere yığılmış; fetihten sonra cesedinde 27 ok yarası sayılmış. Yabancı kaynaklara göre bayrağı daha sonra yerinden sökülmüş ve surlar geri alınmış ancak bayrak Türkleri öyle coşturmuş ki o andan sonra tutulmaları mümkün olmamış. En sonunda biri çıkıp bu işin olabileceğini hayatı pahasına göstermiş. Türk kaynakları diktiği bayrağın surlarda Fatih hüküm sürdüğü müddetçe kaldığını söylüyor.

Viyana’ya da bayrak dikilseydi ikinci bir Ulubatlı efsanesi çıkar mıydı veya çıkarsa hangi köyden
(http://cdn.listelist.com/listeliststatic/2014/05/istanbul-fetih-yagma.jpg)
Yağma ya da gasp günümüzde 6 ila 10 yıl arası bir cezayı gerektiren bir suç olsa da 1400’lü yılların askeriyesinde bu bir tür teşvikti. Askerlere yağma izni verilmesi tarih boyunca askerlere tanınmış ve onların savaş gücünü artıran bir özellik olarak ordu komutanlarının ceplerinde taşıdığı bir tür opsiyonel silah olarak kullanılagelmiştir. Günümüzdeki gibi okul okuyup sınıf atlaması imkânsıza yakın olan Ortaçağ insanının rahat bir yaşam ile arasında yalnızca savaştan sağ çıkma ve elini çabuk tutma gibi iki adet derdi bulunuyordu. Fatih’in ordusu da bu adete riayet etmiştir. Fatih Sultan Mehmet vire ile teslim edilmeyen şehrin fetihten sonra askerler tarafından üç gün yağmalanmasına izin verdi.

Günümüz koşullarıyla kıyaslanırsa çok elim görüntüler ortaya çıkar. Zira kölelik de çağın bir gerçeğidir. Dolayısıyla İstanbul, insanların da yağmaya konu olduğu bir dönemde kuşatıldığından fetihten sonra kiliselere sığınan, evlerinde gizlenen halk saklandıkları yerden çıkartılıp sosyal statüleri veya bedensel özelliklerine göre tasnif edilmiş, aşağı sınıflardaki insanların çoğu köle pazarlarına yollanmış. Yabancı kaynaklara göre tecavüz ve kıyım fetih sonrası günlerde İstanbul’da yoğundur deniyor. Halk bundan kaçabilmek için üç gün boyunca saklanmış. Ancak Bizans saray tarihçisi Georgios Sphrantzes yağmanın sonunu şöyle anlatıyor:

“Şehrimizin düşüşünün üçüncü gününde Sultan şehre neşe ve zafer ile girdi. Ardından da bir açıklama yaptırdı. Dendi ki, ‘Bu şehirde yaşayan her yaştan insan artık saklandıkları yerlerden açığa çıkacaklar. Hâlâ serbest oldukları için kendilerine soru sorulmayacak.’ Daha sonra da şehri daha önce terk etmişlerin ve mülklerini kaybetmişlerin eşyalarını hak sahiplerine verdi. Eğer ki evlerine dönecek olurlarsa rütbe ve dinlerine bakılmaksızın, hiçbir şey değişmemiş gibi tekrar malik olacaklarını söyledi.”
(http://cdn.listelist.com/listeliststatic/2014/05/istanbul-fetih-kacanlar.jpg)
Batı medeniyetinin en kalabalık şehri Türkler’in eline geçtiğinde şehirde daha fazla kalmak istemeyen Bizanslı Yunan şairler, eğitmenler -en başta Ioannis Argiropoulos ve Konstantin Laskaris- Latin dünyasına göç etti. Gittikleri yerlere özellikle de Floransa’ya kendi fikirleri ve Antik Yunan felsefe parşömenleriyle gittikleri için o ana kadar dini yobazlıkla yoğrulmuş İtalyan yarımadası kısa sürede felsefi bir aydınlanma yaşadı. Rönesans’ı tetikleyen ve Avrupa aydınlanmasının yolunu açan da bir anlamda son Bizanslılar olmuştu denilebilir. İstanbul hiç alınmasaydı Rönesans ve Reform ne kadar geriden gelirdi bunu da kestirmek çok zor.
Başlık: Ynt: istanbulun fethi 4
Gönderen: Özge - Nisan 17, 2016, 02:28:08 ÖS
 cgp
Başlık: Ynt: istanbulun fethi 4
Gönderen: Aysun. - Nisan 17, 2016, 02:28:26 ÖS
 cgp
Başlık: Ynt: istanbulun fethi 4
Gönderen: вαşκαп - Ekim 15, 2017, 03:26:58 ÖS
Emeğine Yüreğine Sağlık
Başlık: Ynt: istanbulun fethi 4
Gönderen: Özgür Kız - Ekim 01, 2018, 11:25:04 ÖÖ
 eys