Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Web Ailem Dostuk Sevgi Forumları »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Kitap & Dergi Tavsiyeleri ::.. => Şair ve Yazarlarımızın Hayatı => Konuyu başlatan: Özgür Kız - Mart 08, 2016, 11:56:24 ÖS

Başlık: Beşir Ayvazoğlu Kimdir
Gönderen: Özgür Kız - Mart 08, 2016, 11:56:24 ÖS
(http://i.hizliresim.com/m66a41.jpg)


"Beşir Ayvazoğlu Türkiye'nin Stefan Zweig'ıdır"... Sabah Gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, bugünkü köşe yazısında Türk edebiyatının ehil ismi Beşir Ayvazoğlu ve yeni yayımlanan eseri Asaf Halet Çelebi biyografisini konu alıyor.
"Beşir Ayvazoğlu Türkiye'nin Stefan Zweig'ıdır" diye yazdı... Sabah Gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, bugünkü köşe yazısında Türk edebiyatının ehil ismi Beşir Ayvazoğlu ve yeni yayımlanan eseri Asaf Halet Çelebi biyografisini konu alıyor.

İşte Rasim Ozan Kütahyalı'nın yazısı:

Hem Zweig'da hem de Ayvazoğlu'nda sadece bahsedilen kişinin biyografisi değil bütün o neslin yazgısı anlatılır aslında. Hem araştırmacı bir titizlik hem de edebi lezzet vardır bu iki adında biyografilerinde. Ayvazoğlu'nun Asaf Halet biyografisi olan Kapı Yayınları'ndan çıkan He'nin iki gözü iki çeşme'de de bu özellikleri bulabiliyorsunuz. Görsel malzemelerle zenginleştirilmiş ve okuması çok fazla keyifli bir kitap bu. Bunun dışında bana göre Ayvazoğlu'nun bu eseri daha evvelki biyografilerinden de daha hür bir kalemle yazılmış. Şair'in tüm yönleri tüm çıplaklığıyla ve ayrıntılarıyla ortaya konmuş. Ayvazoğlu'nun 90'larda ve 2000'lerin başında yazdığı biyografilerden bu açıdan daha değişik bu yapıt bence. 90'lardaki eserlerde ben Ayvazoğlu'nun üzerinde bir mahalle baskısı olduğu kanaatindeyim. Ney'in Sırrı hala hasret eserinde Ayvazoğlu'nun başına gelenler ise ibretlik bir manzaraydı. Muhafazakar kesim bilhassa kendi çok fazla sevdiği isimler noktasında daha kutsallaştırıcı ve sansürcü bir nazar açısına sahipti 90'larda. Şu anda ise muhafazakar kesim kendi sevdiği isimler noktasında da çok fazla daha özgüvenli ve özgürlükçü bir nazar açısına sahip.

*
**

Bu arada Ayvazoğlu'nun haftalık kültür sanat yazılarına okurları olarak hasretiz. Beşir Bey yazdığı gazetenin bağlı olduğu cemaat yapılanması bir suç örgütüne dönüşüp Türkiye'ye cenk açınca ivedi bir biçimde o gazeteden ayrılmış ve paralel çeteye karşı net tavır almıştı. Bazı gazetelerin Beşir Ayvazoğlu'na düzenli köşe yazdırmak niyetinde olduğunu biliyorum. Bizim gazeteye de çok fazla yakışır Üstad. Fakat bu eserinin yazımına ağırlık verdiği için bir süredir köşe yazarlığına ara vermişti. Bence artık köşe yazarlığına dönmek vaktidir..."Beşir Ayvazoğlu Türkiye'nin Stefan Zweig'ıdır" Kaynak: sabah

STEFAN ZWEİG KİMDİR?

Stefan Zweig, (d. 28 Kasım 1881, Viyana, Avusturya-Macaristan - ö. 22 Şubat 1942, Petrópolis, Rio de Janeiro, Brezilya) Avusturyalı romancı, oyun yazarı, gazeteci ve biyografi yazarı.

Yaşamı
Babası varlıklı bir sanayici olan Stefan Zweig, küçük yaşlardan itibaren kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başladı; İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca öğrendi. Viyana ve Berlin üniversitelerinde felsefe öğrenimi gördü. İlk şiirlerini lisedeyken, Hugo von Hofmannsthal'ın ve Rainer Maria Rilke'nin eserlerinin etkisiyle yazdı. 1901'den sonra Fransızca yazan Paul Verlaine ve Baudelaire'in şiirlerini Almancaya çevirdi. 1907-1909 yılları arasında Seylan, Gwaliar, Kalküta, Benores, Rangun ve Kuzey Hindistan'ı gezdi, bunu, 1911'deki New York, Kanada, Panama, Küba ve Porto Riko'yu kapsayan Amerika yolculuğu izledi. 1914 yılında Belçika'ya Émile Verhaeren'in yanına gitti.

I. Dünya Savaşı'nda (1914-1917) gönüllü olarak Viyana'da savaş karargâhında "Savaş Arşivi"nde memur olarak çalıştı. Savaştan sonra Avusturya'ya dönerek Salzburg'a yerleşti. 1920 yılında, Frederike Von Winternit ile evlendi. Stefan Zweig Salzburg'da yaklaşık 20 yıl yaşadı. Kapuzinerberg'in yamacındaki villasında geçirdiği yıllar, Zweig'ın en verimli yıllarıdır. Kapuziner yokuşu, 5 numaradaki villayı, Friderike ile evli olduğu yıllarda satın aldı. Salzburg'da geçirdiği yıllar Zweig'ı edebiyatta doruğa tırmandırdı, en güzel eserlerini, kente ve Salzach’a yukardan bakan iki katlı, ağaçlar arasına gizlenmiş villada yazdı. Kısa sürede ünlü insanlarla dostluk kurdu, onları sık sık Salzburg'da konuk etti. Romain Rolland, Thomas Mann, H.G. Wells, Hugo von Hofmannstahl, James Joyce, Franz Werfel, Paul Valery, Arthur Schnitzler, Ravel, Toscanini ve Richard Strauss, Zweig'in konuğu oldu.

Salzburg'da geçen yıllarında Zweig, Avrupa'nın düşünsel birliği için ağırlığını koydu; makaleleriyle ve konferanslarıyla aşırılıklara karşı uyarılarda bulundu; diplomatik çevrelere, akıl ve sabır çağrısı yaptı. 1927'de Almanya'nın Münih şehrinde "Duygu Karmaşası", "Yıldızın Parladığı Anlar" ve "Tarihsel Baş Minyatür" adlı kitapları yayımlandı, yine 1927'nin 20 Şubat tarihinde "Rilke'ye Veda" başlıklı konuşmasını yaptı. 1928'de Leo Tolstoy'un 100. Doğum Yıldönümü Kutlamaları'na katılmak üzere, Sovyetler Birliği'ne gitti.

1933'de, Nazilerin yakmaya başladıkları kitaplar arasında Yahudi kökenli Zweig'ın eserleri de yer alıyordu. 1934'te Gestapo'nun villasını basıp, silah araması üzerine Zweig ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve İngiltere'ye, Londra'ya yerleşti. Ancak, kendini burada da rahat hissedemedi ve taşındı.

Zweig, 1937'de ilk karısı Frederike'den ayrıldı ve bir yıl sonra Portekiz'e yanında Lotte Altman adında bir kadınla gitti. O sıralarda Avusturya, Alman Reich'ına katılmıştı ve Zweig da İngiliz vatandaşlığına geçmek için müracaat etti. 1939'da "Kalbin Sabırsızlığı" adlı romanı yayımlandı ve Zweig da,
Portekiz seyahatine birlikte çıktığı Lotte Altman ile evlendi. 1940'ta İngiliz tabiiyetine girdi, II. Dünya Savaşı sırasında New York'a, Arjantin'e, Paraguay'a ve Brezilya'ya gitti. Zweig konferanslar için gittiği Brezilya'ya yerleşmeye karar verdi. Orada ünlü "Bir Satranç Öyküsü"nü kaleme aldı. Stefan Zweig, 1941'de Montaigne üzerine çalışmaya başladı ve "Dünün Dünyası - Avrupa Anıları" adlı otobiyografisini kaleme aldı. "Dünün Dünyası" kitabı, 1900’lerin başında gençliğini yaşamış bir yazarın yaşadığı dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını farkettiğinde eski günlere düzdüğü bir övgüdür. Avrupa’nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki düş kırıklıkları nedeniyle 22 Şubat 1942'de Rio de Janeiro'da, karısı Lotte ile birlikte intihar etti. Buna Hitler’in dünya düzenini kalıcı sanmasının verdiği karamsarlığın yanı sıra, kendi dünyasının asla bir daha varolmayacağı düşüncesi neden oldu.
Çalışmaları
Üretken bir yazar olan Zweig, birçok konuda denemeler yaptı. Lirik şiirler yazdı, trajedi ve dram türünde sahne eserleri denedi, özellikle biyografi alanında önemli eserler ortaya koydu. Freud ve psikolojiye olan ilgisi onu bu alana yöneltti. Biyografi alanındaki çalışmaları, dönemin birçok ünlü kişisinin hayatlarını gözler önüne serdi. Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski; Kendi İçindeki Şeytanla Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche; Romain Rolland; Marie Antoinette; Magellan, Stendhal, Erasmus, Fouche eserleri bu biyografilerden birkaçıdır.[/font][/size][/color]
Başlık: Ynt: Beşir Ayvazoğlu Kimdir
Gönderen: вαşκαп - Mart 09, 2016, 03:02:01 ÖS
 cgp
Başlık: Ynt: Beşir Ayvazoğlu Kimdir
Gönderen: Kuskün Çiçek - Mart 13, 2016, 08:20:40 ÖS
 tsk tsk tsk