Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» İslami Dini ve Türk Tarihi »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Dini Bilgiler ::.. => Hz.Muhammed S.a.v => Konuyu başlatan: мυαммєя αнмєт - Mayıs 02, 2011, 12:28:29 ÖS

Başlık: Aşk Yüreğe, Rahmet Kutlu Meydanlara Düşer
Gönderen: мυαммєя αнмєт - Mayıs 02, 2011, 12:28:29 ÖS
Aşk Yüreğe, Rahmet Kutlu Meydanlara Düşer
Sararmış, solmuş ve kupkuru haliyle bitap düşen yeryüzü tekrar canlanmaya başladı. Varlığın her zerresinde bir telaş var. Kutlu bir bayram için. Gökyüzü taşıdığı bulutları kutlu diyarlara, bir rahmet yağmuru olarak indiriyor, kutlu doğum bereketi yeryüzüne yayılıyor.

Derin uykudan uyanıp kendine gelen, adeta tekrar dirilen, damarlarında canlılık hisseden her canlı tatlı bir sevinç ve heyecan içindedir.

Mevsim, kutlu doğum mevsimidir. Dönem, uyanma dönemidir. Zaman, meydanlarda ilahi aşkı haykırma zamanıdır. Mekân, peygambere olan vefanın ilan edildiği özgürlük meydanı, alanı, salonu ve stadyumudur. Görev, peygambere olan özlemi hep beraber zikirlerle, tekbirlerle dile getirme görevidir. Sevinç, hep birlikte tek olmuş yürekte aynı aşkı yaşama sevincidir.

Sevgi denilen duygu insanda bazen öyle inficar yapar ki, söyleyeceğin sözcük boğazında, yazacağın kelime mürekkebinde donup kalır. Öylece baskın olan sevgiye sessizce teslim olursun. Hayranlığını derinleşen gözlerinde, sessizleşen yüreğinde, hafiflik hisseden bedeninde öyle bir sevinçle yaşarsın ki, bayram sabahı coşkuyla uyanan çocuklar gibi. Ama yinede kırık kalemime sarılıp, efendime olan özlemimi heyecan coşkusuyla devrikleşen cümlelerime tekrar döneyim.

Can efendim(sav)! Ne haddimedir ki yeryüzüne düşen tek zerreni kaleme almak. Nur’unu bu sayfaya nakşetmek. Seni anlatmak, sena etmek, yazmak ne mümkün!

Aşk, ekrana düşer mi? Aşk, dili dolandırmaktan başka dille dillendirilir mi?

Gönüllere hem cansın hem de canansın ya Resulallah…

Güneş ışığını gören her bebeğin, gözündeki fersin Sen.

Rüzgârın sesindeki ilahi zikrin ahengisin.

Susuz kalan çöllere düşen yağmur, kavrulan toprağa hayat veren cansın ya Resulallah!

Anne yüreğinde arşa yükselen ah, özlenen umudun vuslat anısın ya Resulallah!

Sen sabırsın, dört duvar arasına hapsedilen yusufilerin tek tesellisi…

Sen aşksın! Seni sevenler kavuşurlar felaha. Seni sevenler hiç düşer mi cefaya…

Ey zifiri karanlıklarımıza ziya olan,

Ey aşkın, can’ın ete kemiğe bürünmüş hali,

Ey gözlerimizin nuru ve gönüllerimizin neş’esi,

Seninle aydınlandı güneş, arş , kürs ve alemler…

Peygamber sevdalıları hep seni anlatırlar, aşkınla meydanlarda vuslatı ararlar, sevginden akan nur damlacığı için gönül kapılarını, pencerelerini söküp atarlar, o huzura kavuşmak için, o vuslata ermek için…

Ey Efendim! Âdem (as)’ın şefaatçisi, dedesi İbrahim(as)’in duası, annesi Amine’nin rüyası, insanlığın beklediği kurtarıcı, Yakub(as)’un gözünde eksik olmayan yaşı, Eyyub(as)’un sabrı, Yusuf(as)’un güzelliği, Musa(as)’nın kelamı, İsa(as)’ın miracı/müjdesi, bütün peygamberlerin güzelliklerini kendinde toplayan son peygamber, hatemul-enbiyasın.

Seni, sana layık olmayan tarif edemez. Ancak, her biri gökteki yıldızlar gibidirler diye vasıflandırdığın güzide sahabelerinin ağzından dökülen tatlı sözcüklerde aramak gerekir Seni.

Biri der ki; ‘Ondan önce ve sonra Onun gibisini görmedim’. Başka bir sahabe ise; ‘Resulallah(sav) uzaktan göründüğü zaman insanların en güzeli, yakında göründüğü zaman insanların en tatlısı idi’ der.

Canlı bir aşıkta (sahabe) şöyle der; ‘Yüzü ayın on dördü gibi parlardı’

Sana aşık olan her kes Enes(ra)’i dinlemek ister, Seni daha iyi hissetmek için. Enes(ra) der ki; ‘ Resulallah(sav)’ın güzel kokusundan daha güzel, ne misk ne de anber kokladım.’

Peki, ilmin kapısı Hz. Ali(ra) nasıl tarif ederdi. Büyük imam der ki; ‘O’nu gören mehabetine kapılırdı, sohbet edip yakından tanıyan O’nu hemen severdi…’

Kim, O’nu sevmez ki! Kim, O’na aşık olmaz ki! Kim, O’nun sevgisine tutulmaz ki! Kim, O’na bağlanmadan huzur bulabilir ki!

Hidayet, Sensiz olmaz Ya Resulallah!

Hayat, Sensiz olmaz Ya Habibullah!

Aşk, Sensiz olmaz canların cananı can Ahmed!

Ey mazlumların umudu, yetimlerin babası! Şefaatini esirgeme bizden.

Binlerce kez Senden özür diliyoruz Ya Resulallah. Belki Sana layık ümmet olamadık. Bıraktığın emanetlere hakkıyla sahip çıkamadık. Ama Sevgini bizden esirgeme ey Efendim.

En zor şartlarda; yağmur-çamur, soğuk-sıcak demeden her fırsatta kadın-erkek, genç-yaşlı herkes kutlu doğum meydanlarına (aşkınla) koşuyorlar ey Efendim. Hele hele; bölgemizin tarihi çilesini çehresinde derinleşen çiziklerle taşıyan yaşlı amcaların, bu tatlı tebessümlerini izah etmek, peygamber sevgisiyle coşan yorgun yüreklerin hafifliğini görmek ne kadarda özlenen bir duyguydu.

Ey yüceler yücesi güzel Allah’ım! Adem(as)’ın kabul edilen duası hürmetine, İbrahim(as)’i yakmayan ateş hürmetine, İsmail(as)’i kesmeyen bıçak hürmetine, Yusuf(as)’u boğmayan sular/kuyular hürmetine, vücudunu hastalıklar kapladığı halde ‘kalbime girmesin de onunla Seni zikredeyim’ diyen Eyyub(as) hürmetine, insanların iftiralarına maruz kalan Hz. Meryem’i temize çıkaran Ruhullah hürmetine, habibin Muhammed Mustafa (sav) hürmetine bizleri bağışla… Bizlere acı, bizlere merhamet et, bizleri habibinin sevgisine layık kıl…

*ismail kasımoğlu*
Başlık: Ynt: Aşk Yüreğe, Rahmet Kutlu Meydanlara Düşer
Gönderen: вαşκαп - Mart 25, 2016, 02:22:56 ÖS
 cgp
Başlık: Ynt: Aşk Yüreğe, Rahmet Kutlu Meydanlara Düşer
Gönderen: Özgür Kız - Mart 25, 2016, 04:27:34 ÖS
(http://siirfm.org/Smileys/default/cgp.gif)