Göçüp gittin ya üstünde durmadan hayatın;
bir anlamı var mı?
kırmızı kurdale takılı saçların akları
griye boyanmış gökyüzü:
hey ola gözyaşı damlayan bulutlar
kırlarda ben düşmüş ağaçlar
tut sıkıca gökkuşağını dağlar
bir fidan yeşerir bir fidan ağlar;
sesinde o sessiz çığlık
akşamı çağırmakta gözlerin
ay oturmuş yıldızlar sofrasında
bakışın eski bir hesap şimdi
güdülen eski resimlerde siyah beyaz ses
neredeysen oradayım işte
gün geceye döndüğünde sırtı açık kalmış bir çocuk
rıhtımlar boş açık sahillerde
koyun koyuna yatıyor
bir dediği birini tutmaz
görünen köy klavuz istemez der yürek
titreyen rüzğar önünde sürüklenir kopan yaprak
sen artık uzaklardasın
öksüz bir kuş kadar kimsesiz
ben seninle doluyum gece gündüz
kızım;
bak bu günde akşam oldu
yine hasret oturdu yüreğime
hasretin her günü birinci gün gibi
akşamı topluyor dağların etekleri
içim dışım sen sen ben oldun
bilesin kır çiçeğim...
Nurten Ak Aygen