Ey sevgili hayal dünyam,
kapanır kapılar yüzümüze
uzak düşeriz senden artık sonsuza dek
aklımızla
çekip alır bizi yıllar,
mucize dolu iz kalmaz ardından kaybolur
yabanıl cazibenden
bizi bizden en çokta kendimizden
üstümüzü silkeleyip güz ekili güller süreriz tarlaya
orkide iklimlerinde bir sonbahar yazındayız
yüreğin yetimhanesinde uçuyor kuşlar
her yaprak kızıl bir kuş rüzğarda yeleleri uçuşan bir kısrak
her yaprak ölümü öpüyor toprakta
kara yazgılı çölünde sabaha karşı
ıssız bir koy gibi duruyor
gönlümün orta yerinde
akdeniz gibi uzanıyor arasıra hatıralar
öksüz çocuklardolaşıyor hücrelerim
ayazlamış bu kuru sonbaharın yaprak dökümü
her doğan sabahla
kasım patları gibi açan güneş
uykusuz çıplak ağaçların örtüsü gökyüzü
üşüyor
kimbilir kaç kuşa yuvadır
ağlayan gözbebeklerinde gelinciklere hasret
kızıl güz gülleri
yavaşlıyor adımlar git gide uzanan zamanda
kılı kırk yarıyor akan sular akşam olan gönlümde
yansıması aynalarda güzelliğin
dipsiz bir kuyusudur bakışı gecenin
akşamında yıldızlar ürkek, dolunlay bulutlarda
saçlarını tarayan rüzgarlar ağlıyor
içimizi süpürmekte köy köy
deştiğimiz eski bir yara
kış uykusundan uyandıkça çalıyor kapımızı
eski bir şarkının notalarında vakit hayli geç
abbas buyur önden geç özgürlük dediğimiz
acılardan doğan çocuk
ah ortaçağ hayalim sonsuz aşkım
ruhuma bastığım ayakizim yürü yürüyebilğince ileri...
uçan hayallerimin rengidir özgürlük....