Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Web Ailem Dostuk Sevgi Forumları »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Paylaşmak İstediklerim ::.. => Konuyu başlatan: Kuskün Çiçek - Eylül 17, 2017, 08:35:04 ÖÖ

Başlık: OKUMALISINIZ
Gönderen: Kuskün Çiçek - Eylül 17, 2017, 08:35:04 ÖÖ
Çocuklar, anne-babalarının, büyükanne ve dedeleri ile tartışmalarından oldukça etkilenirler. Denilebilir ki anne-babanın kendi içinde tartışmasından daha çok; büyükanne-büyükbaba ile tartışmasından etkilenirler. Hatta
bu tartışmanın gizli mağdurlarıdır onlar. Çünkü aile içinde yaşanan tartışmalar, çocukta her ne kadar olumsuz etki bıraksa da, çocuk için kendi ailesi kapalı bir kutudur ve bu kutu içindeki olaylar dış dünyaya açık olmadığı için yaşanılan olumsuzluklar onun dünyasında var olmaktadır. Ama bu tartışmalar küçük kutucuk olan ailenin dışına çıktığında, çocuk ‘kontrolü kaybeder’ ve oldukça zarar görür.
Özellikle annesi ile babaannesi arasındaki ince ayarlanmış, gergin geçen konuşmalar ve arkadan konuşmalar, bir çocuk için oldukça yıpratıcıdır. Böylesi bir ortamda yetişen çocuklar genellikle ‘asosyal’ kişilik bozukluğu riski altındadır. Zira kendisini çok seven annesinin, babaannesi hakkında konuştuğunu gören çocuk ‘insanlara güven’ duygusunu yitirmeye başlar. Aynı durum olgunluk beklenilen ve olaylara daha tesellici olarak yaklaşması umulan babaanneler için de geçerlidir. Mesela, bir babaanne kendi torununun yanında gelini aleyhinde konuşuyor ise bu bir ‘felaket’ başlangıcı olur. Çocuk sevgi ile bağlandığı annesi hakkında konuşulanları duydukça kişiliği zarara uğrar. Bir çocuğun annesine laf söyleyen kayınvalide unutmasın ki, sadece gelinini kaybetmiyor, aynı zamanda torununun da sevgisini kaybediyordur.
Bunun gibi, akıl sahibi bir gelin de kayınvalidesine karşı söz söylememelidir. Çocuk açısından bakıldığında kayınvalide yaşlıdır ve yaşlı bir kişiye karşı söz söylemek çocuk vicdanını yaralar. Kolay değil bir evladı besleyip, büyütüp, bebekliğinde altının pisliğini alıp, hasta hallerinde sabahlara kadar uykusuz kalmak... Bir çocuğun yetişmesi, palazlanıp uçacak kuş haline gelmesi öyle üç-beş gün içinde olmuyor, yıllar sürüyor. Onca emek verilerek, kendi yaşamından vazgeçerek yetiştirilen çocuklar, bir gün allanıp pullanıp bir başkasına emanet edilir. Ne de zor bir durum aslında anne-baba için çocuğunu tam da yeni yeni yetiştiği bir dönemde tutup bir başkasına vermek! Hele ki, anneler için; hele ki erkek çocuklarını, kendisinden en az yirmi yaş küçük bir kıza emanet etmek...
Bir kayınvalide açısından bakıldığında, hayatın daha hiçbir tecrübesini yaşamamış genç bir kızın, yıllarca özene bezene büyüttüğü oğluna aynı kendisi gibi davranamayacak olacağı kaygısı anneyi, kayınvalideyi, anormal davranışlar sergilemeye iter. Bu anormal davranışlara karşı da gelin, bir savunma mekanizması geliştirir doğal olarak. Bu kutuplaşma santim santim devam eder gider, ta ki bir de torun dünyaya gelinceye kadar...
Ne zaman ki yeni evli çiftin bir de çocukları olur, "böylesi" bir kayınvalide için “Oğlumu kaptırdım bu kıza,
ama torunumu asla” diyerek, yeni bir güç gösterisi için bilinçaltı dürtüler harekete geçer. Gelini, torununun altını değiştirse, kayınvalide “Aman yavaş ol, bacaklarını yerinden çıkartacaksın” diyebilir ya da gelini çocuğu ile azıcık çok ilgilense “Aman bırak ağlasın, her ağlamasında peşine koşarsan yarın baş edemezsin” deyiverir. Gelininin kendi torunu ile aşırı ilgilenmesi sanki kayınvalide için torununun da kaybedildiği hissini oluşturabilir.
Kendisini henüz aşamamış, kendisinden beklenilen bir ‘kaim-valide’ olgunluğuna erişememiş olan bir kayınvalide için gelininin tüm bu halleri kendi sevdiklerinin elinden alındığı haller gibi gelebilir. Bu kaygı ve endişelerden dolayı kayınvalide kendisiyle arasında en az yirmi yaş fark bulunan bir başka hanım üzerinde iktidar mücadelesi yapmaya çalışabilir, kaybettiğini zannettiği değerleri gelinine kaptırmamak için türlü cambazlıklar sergileyebilir.
Böylesi bir durumda kalan hiçbir onurlu gelin yoktur ki, kayınvalidesinin bu tavırları karşısında etkilenmesin. Bu etkilenme sonucu; gelin, kocasını ve çocuklarını kayınvalidesine kaptırmamak için ciddi bir çatışma içerisine girebilir. Tüm bu çatışmalar her ne kadar gelin-kaynana arasında gerçekleşiyor gibi görülse de bu çatışmanın asıl mağdurlarından biri de, evdeki çocuklardır. Anne, çoğunlukla çocuklarını kayınvalidenin bu garip tavırlarına karşı korumak zorunda hisseder.
Yine annenin eşiyle yaptığı tartışmalarının da şahidi çoğunlukla çocuklar olur. Bu tarz durumlarda, çocukların bir kolundan kayınvalide tarafı, diğer taraftan da anne tarafı tutar ve sündürmeye çalışırsa, işte o zaman o evdeki kimse o çocukları tam olarak elde edemez...
Çoğu defa bu şekildeki çatışmacı evlilikler içinde çocuklar, kendi anne-babalarına karşı da yabancılık
çekerler. Bu durum ise çocuklarda oluşması gereken ‘aidiyet’ duygusunun zedelenmesine neden olur.
 📝Bu yazı "Pozitif İletişim" kitabından alıntılanmıştır👍🏻
Başlık: Ynt: OKUMALISINIZ
Gönderen: Özgür Kız - Temmuz 29, 2018, 03:18:13 ÖS
 eys