Desen; acıtan solmuş! Ermanın bıkmış sabır
İnan bunu bilirdim gözleri yaşlı kadın
Kader kem, yolun tozmuş dermanın yıkmış kabir
Görsem yaşın silerdim sen çatık kaşlı kadın
Hiç ettiğin yılların yazık övdün o kadar!
Akanmış vah sellerin neden sevdin o kadar?
Dert, kocadan çocuğu kucağına alırken
Yurdun yuvan bozulmuş değmez bulmuş emeğin
Gelmez denen açığı bucağına salarken
Olmaz yere kazılmış Eyvan solmuş direğin
Hiç ettiğin yılların yazık övdün o kadar!
Akanmış vah sellerin neden sevdin o kadar?
Yüzüstü bırakılıp çektin demek onca yük
Kimden, acı evrenin ihanet salmış gözü?
Derken, muhtaç takılıp! verdin emek bunca kök
Acımasız çevrenin bıktırıp kalmış sözü
Hiç ettiğin yılların yazık övdün o kadar!
Akanmış vah sellerin neden sevdin o kadar?
Bir küçük bakışına dedin böyle doyardım
Pembe dünya mı boyar severdim eskisinden
Ba/nardım yakışına aynen öyle sayardım
Şimdi de tenden buyar ç/al derdim etkisinden
Hiç ettiğin yılların yazık övdün o kadar!
Akanmış vah sellerin neden sevdin o kadar?
Anlattığın o günden aklıma gelen bunlar
Çekmişsin bildim dünden mazini dilen onlar
Gönlün kes avazını arkana bakman bitsin
Ömrün görsün yazını hayırsız çakman gitsin
Hiç ettiğin yılların yazık övdün o kadar!
Akanmış vah sellerin neden sevdin o kadar?
Gülsen Tunçkal