Suzinak peşrevinin bir perdelik makamı
Usulünce süzülür mızrabın tellerinden
Sevdamın lehçeleri suya vurur cam gibi
Sorsam ürker mi bilmem gıdalanan hazzımdan
Yokluğun arayışım dudakta ki uçuğum.
Can evimin ahusu, harelenmiş gözlerin
Bildiklerim bu kadar bilinmeze inlerim
Bile bile ladesse sana gelen sunumum
Maşasız tutmak gibi sakilikte son yudum
Yokluğun çığlığıdır dudakta ki uçuğum.
Bitmezken haykırışım çizgilerin söyleşsin
Gamze açar busende yüzüm yüzde eyleşsin
Süzül nazım dilime kimdir balını çalan
Pür neşe muhabbette zamanı tene yazan
Yokluğun sancısıdır dudakta ki uçuğum.
Baki kalan ömrümde inceden terennümsün
Sözlerden çok ötede benim son gülüşümsün
Sinem üzre özlerken gizinde ark olur da
Gider bulurum yolu her kim ne derse desin
Yokluğun nişanıdır dudakta ki uçuğum.
Cihanda bir okyanus tarlasıdır yüreğim
yüreğinin koyunda bende sürükler solu
Döner mi dünya sensiz hasretin grubunda
Asuman yürekte ki gönlü tahtta haremim
Aşkın şeref şanıdır yürekte ki uçuğum.
Seher yeli okşarken canımın en canını
İnletir rakkasenin rotasız halhalları
Birden üstüme düşer fer fecir yangınları
Ateş dansı zil çalar etekleri nazenince
Yüreğin dumanıdır dudakta ki uçuğum.
Dil damak sorgusunda, aşk içer mey yerine
Saklayacak yer arar en kuytu en derininde
Düşlerin farklı demi mihmanım sen ateşsin
Sevgimin kuyusunda seni sarsın kalemim
Sevdamın yamanıdır dudakta ki uçuğum.
Gülsen Tunçk