Yıldızlar parlamasın, kararsın gecelerin,
Zindan olan gönlüne ışık saçmayacağım.
Bir harfine değmezsin yazılan hecelerin,
Yazmaya kıymadığım ahdan kaçmayacağım.
Duygu kısırı mısın yanardöner ne bu ya?
Ölsem bile aşkından katlanamam bu huya,
Hasretin çöllerinde muhtaç kalsam da suya,
Sunduğun su zehirdir yudum içmeyeceğim.
Yıkıldın koca devdin, var git kendi yoluna,
Gönlün kimi isterse takıp gezdir koluna.
Adına çizgi çektim, istemem dost kalına,
Senin olduğun yerden asla geçmeyeceğim.
Karşıma çıkma sakın, bil ki bakmam yüzüne,
Timsahın gözyaşları iğretidir gözüne,
Taç taksam yakışmaz ki zibidilik özüne,
Gönlümdeki saraya kral seçmeyeceğim.
Yokluğunda saniye saat gibi geçse de,
Hasretin bundan sonra kefenimi biçse de,
Viran gönlüm acıdan sonsuzluğa göçse de,
Kapandı sana kapım, gelme açmayacağım.
Kafeste bir kuş gibi bekledim de ne fayda,
Gönlümün defterinde hicran geçecek kayda,
Mutluluk dağıtırken adın bulunmaz payda,
Kafesimi kırarak sana uçmayacağım.
Sevda mahkemesinde cezan müebbet olur,
Bir gün aşkın hazini elbet seni de bulur,
Vicdanın bile yok ki, yaptığın kâr mı kalır?
Vazgeçtim sevda çekip hüzne göçmeyeceğim.
Defolu kumaşından sevda biçmeyeceğim.
Yıldız Toksöz