Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Şiir Fm Şairlerimiz ve Şiirlerimiz »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Şairlerimiz ve Sizin Şiirleriniz ::.. => Yavuz Dogan => Konuyu başlatan: Kuskün Çiçek - Ekim 19, 2018, 03:59:08 ÖS

Başlık: Üstadıma Mektup / (Düzyazı)
Gönderen: Kuskün Çiçek - Ekim 19, 2018, 03:59:08 ÖS
- Şiir ve şair ya da şiircilik ve şaircilik üzerine –

Sevgili Üstadım.

Sana bu mektubu, seninle ilk kez karşılaştığım Çınaraltı’nda; bana ilk kez ‘’ hadi ordan teres’’ dediğin masanın birkaç masa ötesinde, ama yüzümdeki aynı mahcup tebessümle yazıyorum.

Biliyorum görüyorsun, biliyorum duyuyorsun, biliyorum okuyorsun yazdıklarımı.

Ben de seni görüyor, ara sıra acı acı gülümsediğini ama genelde hüzünlü ve üzgün bir ruh haliyle beni izlediğini biliyorum.

Bıraktığın gibiyim üstad.

Kırılgan, hassas, melankolik…

Anlayacağın, Şark Cephesi’nde değişen bir şey yok üstad.

Hâlâ şiire; kalemin kâğıt üzerindeki dansı diyorum ben.

Dansı; kâğıdın kaleme, kalemin kâğıda ayak uydurması diye tanımlıyorum hâlâ.

Hâlâ kâğıda bir okyanus gözüyle bakıyorum; kelimeler döküldükçe dalgalanan.

Kalemiyse, dalganın müsebbibi; biraz da rüzgâr diye tanıyorum hâlâ. Ve suçlu biraz da, suçun suç ortağı olmasından dolayı.

Ama şair, hâlâ tanımlayamadığım bir nokta benim için.

Bazen beylik cümlelerle söz sanatı ustalığı yapan, bazen yazdıklarına bir süre sonra garip bir meczupmuş gibi bakan ama hep içten içe kendine hayran olan bir Âdem evladı olması dışında bir tanımı yok benim için hâlâ.

Ayrıca yukarıdaki cümlem için bana kızacağını ve hâlâ ve ısrarla ve inatla devrik cümle kurmaktan vazgeçemeyeceğimi düşündüğünü de biliyorum üstadım.

Anlayacağın, Şark Cephesi’nde değişen bir şey yok hâlâ.

Ama biraz daha ötede – belki Garp’ta – çok şey değişti sen yokken.

Bir süredir inzivada beş hececiler.

Yedi meşaleciler şiir yazmıyor çoktandır.

Ve hâl böyle olunca üstad - boşluk tamamlamak için belki - şiir yazmaya başladı herkes.
Buna ben de dâhilim ve eğer kusurum varsa affını rica ediyorum.

Herkes yazıyor dedim ya üstad, aslında çok azı iyi şiirler yazıyor ama herkes şair! oldu bir süredir.

Siz, yazdığınız şiirleri belki bir gazetede yayınlatabilirim diye arşınlarken Bâb-ı Ali’yi bir vakitler, şimdi herkes kendi şiir sitesinde yayınlıyor şiirlerini.

Haliyle; herkes hem şair, hem yayıncı, hem editör, hem okuyucu olmuş durumda bu aralar.

Hem bu işin bir de raitingi var bu şiir sitelerinde.

Kim ne kadar sırtını sıvazlarsa bir diğerinin, kendi sırtı da aynı oranda sıvazlanıyor üstad.

Ne yazdığın, ne hata yaptığın ya da nasıl güzelliklere imza attığın çok önemsenmiyor açıkçası.

Üstelik bu işi layıkıyla yapan internet siteleri de pek önemsenmiyor ve sık sık saldırılara maruz kalıyor. Kimseler saldırmazsa, kendi içlerinde bu işi de halledecek bir takım aklıevveller türeyiveriyor üstad.

Körlerle sağırların birbirlerini ağırladıkları ve internet sitelerinin mitoz bölünmelerle çoğalıp, çoğaldıkça azaldıkları bir kirliliğin sonucunda, sanat dergileri de birer birer kapandı üstad.

Ama sakın üzülme, gönlün rahat olsun.

Çünkü Şark Cephesi’nde değişen bir şey yok hâlâ.

Ben hâlâ tüm sitemlerimi, sevinçlerimi ve şikâyetlerimi, senden aldığım kalemle dile getirmeye gayret ediyorum.

Üstelik ‘’ ben ‘’ olmayı becerebilenin, eninde sonunda ‘’ biz’’ olacağının o kadar farkındayım ki üstad.

Kim bilir, belki biz de bir dergi çıkarırız günü geldiğinde ve ‘’ biz ‘’ olabildiğimizde.

Ama şimdilik ‘’ ben ‘’ olarak umudum; nev-i beşerdeki fertlerin, bütün günah ve sevaplarıyla tekmil ruhlarını cemiyete arz ettikleri nispette, ondan hisselerine isabet eden gam ve süruru istismara, gayrı kabili içtinap bir suretle müstahak olmalarıdır.

Saygım ve sonsuz özlemlerimle üstadım.

29.05.2007

İstanbul

Yavuz Doğan