-
Haftanın Şairi - Bilent Atalay
(https://scontent.fist7-1.fna.fbcdn.net/v/t1.0-9/78174053_10219159632895413_7657069451950424064_n.jpg?_nc_cat=110&_nc_ohc=_cJXJK35jRYAQkT14Am0glmvGCVYfsSfIMlqcS3SWUZgo-WfADbGi_oTg&_nc_ht=scontent.fist7-1.fna&oh=ec266898ad5fba0f941bb95f0e78a007&oe=5E425C7A)
www.siirfm.org 'da Haftanıın Şairi Bilent Atalay seçilmiştir.
Şairimizin 3 Şiiri Muammer Ahmet Sağlam, Fulya Aras Koca ve Seyide Doyran
tarafından okunup klip yapılarak Şiir Fm adına hediye edilmiştir.
Hocamızı tebrik ediyor başarılarının devamını diliyoruz.
-
UYUDUN MU
| Şiir Fm' de Haftanın Şairi - Bilent Atalay
| Yorum - Seyide Doyran | www.siirfm.org (http://www.siirfm.org)
https://youtu.be/bp_c6kpxUmc
Konunun orjinali https://siirfm.org/haftanin-sairi/haftanin-sairi-bilent-atalay-t44106.0.html
UYUDUNMU ?
Uyuya biliyor musun ?
Ben, uyuyamıyorum ki.
Tavanda ki,
Işığa, takılıp kalmışım.
Yönünü yitirmiş;
Yavru kelebek misali,
Sefil, sefil kiprikleniyor,
Yaşlı gözlerim.
Uykuna;
Gözlerim ve kalbim tutuyor mu ?
Merak ediyorum.
Mereklarıma tutsak;
Yastıktan, yastığa
Yıllarımla göç ediyorum.
Birinde;
Geçmişimizi yad ederken,
Diğerinde geleceğimizi,
Yaprak, yaprak öpüyorum.
Yastıklar arası;
Aşk bülbülü , sevda kulu
Pembe hayal kervanında,
Yaslı köle gibiyim.
Yoksun ya;
Kendimi, göçebe hissediyorum. .!
İhtiyar nefesimle;
Ninniler, şarkılar mırıldıyorum
Belki gelir diye.
Neredeyse;
Sabah ezanı okunacak,
Ne bir esneme,
Nede göz yorgunluğu,
Hiç bir şey yok.
Seni seviyorum demeyi;
Nasılda özlemişim,
Özlüyorum.
Busesiz yanağınla ;
Uyuya biliyor musun ?
Ben, hiç uyuyamıyorum ki.
Bilent ATALAY
Edebiyata Şiire ve Şairlerimize destek olmak için abone olabilirsiniz
https://www.youtube.com/Webailemcom/?sub_confirmation=1[/url]
-
YÜREĞİM DOLU OLUR
| Şiir Fm' de Haftanın Şairi - Bilent Atalay
| Yorum - Muammer Ahmet Sağlam | www.siirfm.org (http://www.siirfm.org)
https://youtu.be/Gaz2RNi6B6M (https://youtu.be/Gaz2RNi6B6M)
Konunun orjinali https://siirfm.org/haftanin-sairi/haftanin-sairi-bilent-atalay-t44106.0.html (https://siirfm.org/haftanin-sairi/haftanin-sairi-bilent-atalay-t44106.0.html)
Yokluğuna çırpınan;
Kalbim gibi, heyecanlı gözüm.
Ardı ardına ilerleyen,
Saatin seyrine, takılıyor.
Çok şeyi unutuyorum;
Aklımdasın, ama yoksun.
Küçücük; kutu içinde,
Bir birini kovalayan,
Akreple, yelkovan gibi.
Ben’de;
Kocaman evin içinde,
Dönüp duruyorum.
Bi ara; gözüm camda,
Kulağım asansör’de,
Elim telefonda.
Sen aklımda, aklım sende..!
En sevdiğin;
Kokusuna doyamadığın,
Üzümlü, tarçınlı kek
Damağımda süzülüyor.
Tebessüm edip,
Başımı kaşıyorum.
Dolaptan çıkartıp;
İki servis açıyorum,
Köşesinden, kıyısından
Küçük, küçük kopartıyorum.
Bu hafta’ki kek’in;
Son dilimi’ya,
Bitirmemek için,
Direniyorum.
Ne yapayım;
Üzümlü ve tarçınlı kek’i,
Bende çok seviyorum.
İki kupa;
Kafe bitti, gün bitti.
Gözüm, saate takıldı..
Düşünüyorum’da..!
Akreple yelkovan;
Bıkmadan, usanmadan
Yıllardır, bir birilerinin ardından,
Koşturuyorlar’ya.
Bu ne güzel tutku;
Bu ne güzel koşturmaca,
Bu ne güzel, sonsuz aşk.
Ben; Ben ise,
Mutfak masasına çökmüş,
Seni bekliyorum.
Halime bakar mısın.?
Akreple, yelkovanı kıskanıyorum..
Yıllardır;
Hep aynı heyecan,
Aynı avuntu, aynı kıskançlık.
Kulağım asansör’de,
Elim telefonda.
Dizilerde’ki gibi;
Bi çare aşkın,
Bi çare oyuncusu gibi,
Bir çare aşığım.
Seni;
Deliler gibi, seviyorum deyişin,
Aklıma geldikçe,
Tebessüm edip,
Sigara yakıyorum.
İlk sigaramı;
Sen ikram etmiştin,
Lise son sınıftaydık.
Bazı duyguların ilkini,
Lise son sınıfta yaşamıştık.
Pişmanmıyım..?
Tabi ki, hayır.
Keşke; O’ günleri,
Yeniden yaşaya bilsek.
Kıymetini bilemediğimiz;
Kar’lı, çamurlu, yağmurlu
Mazlum günlerdi.
Sen; ben, birde okullu yıllar...!
İçim, bi tuhaf oldu...!
Sigaranın;
Tadımı değişmiş,
Benim mi ? tadım değişmiş.
Gözüme;
Dumanı kaçtı,
Canım acıdı, korktum.
Keşke;
Burda olsaydın,
Acemiliğimde’ki gibi,
Yine gözüme üfleseydin.
Canım yanmazdı, korkmazdım..
Neyse; Boş ver, sen çok yaşa. ..!
Gözüme; duman kaçtı’ya,
Geçen zamanı’da, fark edemem’ya.
Yavaş; yavaş
Güzellikleri göremiyor,
Çok şeyide, unutuyorum.
Kek; masa’da kalsın,
Birgün, gelirsen yersin..
Artık;
Ne kulağım asansör’de,
Ne’de, elim telefonda.
Yokluğuna kırılan; kalbim gibi,
Ardı, ardına ilerleyen,
Saatin seyrinde’de, gözüm yok.
Gelsen’de olur;
Gelmesen’de, tabağın gibi,
Yüreğim dolu olur...!!
Bilent ATALAY
Edebiyata Şiire ve Şairlerimize destek olmak için abone olabilirsiniz
https://www.youtube.com/Webailemcom/?sub_confirmation=1 (https://www.youtube.com/Webailemcom/?sub_confirmation=1)
-
ESKİ BİR ADAM
| Şiir Fm' de Haftanın Şairi - Bilent Atalay
| Yorum - Fulya Aras Koca | www.siirfm.org (http://www.siirfm.org)
https://www.youtube.com/watch?v=_Kce_VyCNTw
Rahmetli;
Rahmetli dayımın,
Mapustan arkadaşıymış.
Yüreği; aksak anaların,
Yoksul çocukların, masallarını.
Eski bir adam, anlatırmış..!
Yıllar önce, yaşanmış..!
Parmaklıklar ardında;
O' yürekli adam, anlatıkça
Yoksul çocuklar ağlar,
Yıldızlar, geceyi yararmış.
Gece; zindan'da yanar
Gün ağrır, kuşlar öter.
Cigaralar; Bir, bir tütermiş
Parmaklıklar ötesinde. .!!
Yoksulun avuçlarında;
Beyaz güvercinler, uçarmış.
Avlu da; volta atarken,
Eski bir adam, anlatırmış..!
Bir zamanlar;
Mapus damları üstünde,
Turnalar süzülürümüş.
Yoksullar, selamı, özlemi
Cigara dumanında süsler,
Turnalarının göğsüne, asarmış.
Aşk; sevda'ya,
Parmaklıklar arkasında,
El sallar, baka kalırmış.
Güneş; Yarını getirmek için,
Parmaklıklardan uzakta,
Gökkuşağına sarılıp, gidermiş.
Ardından. ..!
Bir masal uzanırmış,
Karanlığın içinden,
Sessizliğin koynunda,
Unutulmaz, aşk'a sarılmış.
Bütün bunları;
Eski bir adam, anlatırmış..!
Mapus damında;
El, ayak çekilince.
Küf kokulu; Hasırın içinde,
Otuz beş yıl, üç ay, yirmi gün
Yetimin, yoksulun, masalı yazılmış.
Otuz beş yıl, üç ay, yirmi gün
O' yürekli adam, anlatırmış
Masalların, masalı yazılırmış.
isli; lambanın kirin'de,
Anılar bir, bir sıralanır
Karanlığa saklanırmış acılar.
Hıçkırıklara boğulurmuş,
En derinden, sevdalar.
Mapus damında;
Kilitler bir, bir vurulup
Gardiyanlar gidince.
Koğuşta;
Korkulu duygular, uyanır ve
Sessizliğe gömülürmüş;
Filim gibi masalı;
Eski bir adam, anlatırmış.
Derin, derin nefesin ardından,
Kilim içinde, kilim der,
Gözleri uzaklara dalarmış.
Parmaklıklar arkasında;
Günlerce, parklar'da yatmış
Yüzü, hiç gülmemiş.
Kader;
Göğsünde, ağlar örmüş.
Yutkunamadığı öksürüğü;
Gök gibi gürlermiş,
Öksürüğü nefes, nefese kimsesiz.
Kimsesizliğin hürriyeti, kimsesiz..!
Mapus; damının arkasın'da,
Kar kokulu çiçekleri, izlermiş
Güneşin yokluğuna.
Taş ustunde, baş kaldıran,
Kar çiçeklerini, çok severmiş
Pırangalı; sürgülü, duvar dibinde
Yoksulların, boynu bükük,
Başları eğikmiş, kış gelince.
Ahh. Nerede o' eski günler, der.
Gençliğinin, özgür saatlerine dalarmış
Sakalları ak; Gözü kara,
Eli, yüzü kader gibi, kırışık
O' yürekli adam, iç çekermiş,
Parmaklıklar ardında..!
Mapus damında;
Çok yoksullar tanışmış,
Hepsinin hikayelerini anlatırken,
Kendinden geçer, kendini unuturmuş.
Eski bir adam, içine ağlarmış.
Otuz beş yıl, üç ay, yirmi gün
Gecenin, yırtık koynun'da
Paslı, küflü masal yazılmış.
Kulaktan, kulağa...!
Şiir gibi masalda;
Kimler gelmiş, kimler geçmiş
Kimse görmemiş, kimse duymamış
Gelenleri'de; gidenleri'de
Yoksullar, cigaralar'da saklamış.
Hergün olduğu gibi;
Mapus damında,
Işıklar bir, bir sönünce.
Eski bir adam;
Anlatırmış, yavaş, yavaş...
Bir varmış, bir yokmuş diye,
Söze başlarmış.
Usul; usul
Anlatmaya başlayınca,
Parmaklıklar ardında,
Yıldızlar, geceyi kıskanırmış.
Yüreği aksak anaların;
Yoksul çocukları, ağlarmış.
Eski bir adam;
Otuz beş yıl, üç ay, yirmi gün
Kilim içinde, kilim gibi aşkları,
Ağlaya, ağlaya, filim gibi anlatırmış .
Mapus damında; Eski bir adamı,
Otuz beş yıl, üç ay, yirmi gün
Ne arayan, nede soran olmuş.
Soğuk bir kış günüymüş;
Gözü yolda, eli kalbin'de
Cam kenarın'da, donarak ölmüş.
Mapus damında
Otuz beş yıl, üç ay, yirmi gün
Unutulmayan aşkın, efsanesini
Rahmetli dayım;
Hiç unutmadı, unutturmadı.
Yürekli,
Eski adamları,
Hiç unutmayacağız. .
Bilent Atalay
-
ESKİ BİR ADAM
| Şiir Fm' de Haftanın Şairi - Bilent Atalay
| Yorum - Fulya Aras Koca |www.siirfm.org (http://www.siirfm.org)
https://www.youtube.com/watch?v=_Kce_VyCNTw
ESKİ BİR ADAM
Rahmetli;
Rahmetli dayımın,
Mapustan arkadaşıymış.
Yüreği; aksak anaların,
Yoksul çocukların, masallarını.
Eski bir adam, anlatırmış..!
Yıllar önce, yaşanmış..!
Parmaklıklar ardında;
O' yürekli adam, anlatıkça
Yoksul çocuklar ağlar,
Yıldızlar, geceyi yararmış.
Gece; zindan'da yanar
Gün ağrır, kuşlar öter.
Cigaralar; Bir, bir tütermiş
Parmaklıklar ötesinde. .!!
Yoksulun avuçlarında;
Beyaz güvercinler, uçarmış.
Avlu da; volta atarken,
Eski bir adam, anlatırmış..!
Bir zamanlar;
Mapus damları üstünde,
Turnalar süzülürümüş.
Yoksullar, selamı, özlemi
Cigara dumanında süsler,
Turnalarının göğsüne, asarmış.
Aşk; sevda'ya,
Parmaklıklar arkasında,
El sallar, baka kalırmış.
Güneş; Yarını getirmek için,
Parmaklıklardan uzakta,
Gökkuşağına sarılıp, gidermiş.
Ardından. ..!
Bir masal uzanırmış,
Karanlığın içinden,
Sessizliğin koynunda,
Unutulmaz, aşk'a sarılmış.
Bütün bunları;
Eski bir adam, anlatırmış..!
Mapus damında;
El, ayak çekilince.
Küf kokulu; Hasırın içinde,
Otuz beş yıl, üç ay, yirmi gün
Yetimin, yoksulun, masalı yazılmış.
Otuz beş yıl, üç ay, yirmi gün
O' yürekli adam, anlatırmış
Masalların, masalı yazılırmış.
isli; lambanın kirin'de,
Anılar bir, bir sıralanır
Karanlığa saklanırmış acılar.
Hıçkırıklara boğulurmuş,
En derinden, sevdalar.
Mapus damında;
Kilitler bir, bir vurulup
Gardiyanlar gidince.
Koğuşta;
Korkulu duygular, uyanır ve
Sessizliğe gömülürmüş;
Filim gibi masalı;
Eski bir adam, anlatırmış.
Derin, derin nefesin ardından,
Kilim içinde, kilim der,
Gözleri uzaklara dalarmış.
Parmaklıklar arkasında;
Günlerce, parklar'da yatmış
Yüzü, hiç gülmemiş.
Kader;
Göğsünde, ağlar örmüş.
Yutkunamadığı öksürüğü;
Gök gibi gürlermiş,
Öksürüğü nefes, nefese kimsesiz.
Kimsesizliğin hürriyeti, kimsesiz..!
Mapus; damının arkasın'da,
Kar kokulu çiçekleri, izlermiş
Güneşin yokluğuna.
Taş ustunde, baş kaldıran,
Kar çiçeklerini, çok severmiş
Pırangalı; sürgülü, duvar dibinde
Yoksulların, boynu bükük,
Başları eğikmiş, kış gelince.
Ahh. Nerede o' eski günler, der.
Gençliğinin, özgür saatlerine dalarmış
Sakalları ak; Gözü kara,
Eli, yüzü kader gibi, kırışık
O' yürekli adam, iç çekermiş,
Parmaklıklar ardında..!
Mapus damında;
Çok yoksullar tanışmış,
Hepsinin hikayelerini anlatırken,
Kendinden geçer, kendini unuturmuş.
Eski bir adam, içine ağlarmış.
Otuz beş yıl, üç ay, yirmi gün
Gecenin, yırtık koynun'da
Paslı, küflü masal yazılmış.
Kulaktan, kulağa...!
Şiir gibi masalda;
Kimler gelmiş, kimler geçmiş
Kimse görmemiş, kimse duymamış
Gelenleri'de; gidenleri'de
Yoksullar, cigaralar'da saklamış.
Hergün olduğu gibi;
Mapus damında,
Işıklar bir, bir sönünce.
Eski bir adam;
Anlatırmış, yavaş, yavaş...
Bir varmış, bir yokmuş diye,
Söze başlarmış.
Usul; usul
Anlatmaya başlayınca,
Parmaklıklar ardında,
Yıldızlar, geceyi kıskanırmış.
Yüreği aksak anaların;
Yoksul çocukları, ağlarmış.
Eski bir adam;
Otuz beş yıl, üç ay, yirmi gün
Kilim içinde, kilim gibi aşkları,
Ağlaya, ağlaya, filim gibi anlatırmış .
Mapus damında; Eski bir adamı,
Otuz beş yıl, üç ay, yirmi gün
Ne arayan, nede soran olmuş.
Soğuk bir kış günüymüş;
Gözü yolda, eli kalbin'de
Cam kenarın'da, donarak ölmüş.
Mapus damında
Otuz beş yıl, üç ay, yirmi gün
Unutulmayan aşkın, efsanesini
Rahmetli dayım;
Hiç unutmadı, unutturmadı.
Yürekli,
Eski adamları,
Hiç unutmayacağız. .
Bilent Atalay
Edebiyata Şiire ve Şairlerimize destek olmak için abone olabilirsiniz
https://www.youtube.com/Webailemcom/?sub_confirmation=1 (https://www.youtube.com/Webailemcom/?sub_confirmation=1)
-
bravoo