Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Şiir Fm Şairlerimiz ve Şiirlerimiz »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Şiir Fm Yorumcuları ve Şiirleri ::.. => MuammeR AhMeT => Konuyu başlatan: мυαммєя αнмєт - Mart 12, 2021, 10:05:43 ÖÖ

Başlık: İstiklal Marşı
Gönderen: мυαммєя αнмєт - Mart 12, 2021, 10:05:43 ÖÖ
#siirfm​  #İstiklalMarşı​  #MehmetAkifErsoy​

12 Mart İstiklal Marşı’nın kabulü sebebiyle böyle güzel bir marşımızı coşku ile okumak ve siz Türk milletine hediye etmek istedim, ,inşaallah hakkını verebilmişimdir. Klipte İstiklal Marşının her kıtasının ne anlamda yazıldığına dair bilgilerde aktardımki Türk milleti olarak marşımızı tam olarak anlayabilelim istedim. tüm dinliyicilere saygılarımla

Seslendiren: Muammer Ahmet Sağlam
https://www.youtube.com/watch?v=8l0fbIAVWtY

Konunun orjinali https://siirfm.org/muammer-ahmet-spana-b72.0/



Edebiyata Şiire ve Şairlerimize destek olmak için abone olabilirsiniz
https://www.youtube.com/Webailemcom/?sub_confirmation=1

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.


Şairin ‘Korkma” diye seslenmesi, asil bir endişenin, kaygının ifadesidir.
Milletimiz istiklalini kaybetme korkusu içindedir.
Şair, milletin endişe etmemesi gerektiğini; çünkü istiklalin kaybedilmeyeceğini söylüyor.


Çatma kurban olayım çehreni, ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet, bu celal
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin, istiklal!




Şair hilale, yani Türk bayrağına hitap ediyor. Edebiyatımızda sevgilinin kaşı hilale benzetilir.
Bayrak nazlı bir sevgili gibi kabul ediliyor. Bayrak sevgilinin yüzüdür, hilal ise kaşı.
Bayrak, bütün bir milletin sevgilisidir. Çehre, yüz demektir ve kullanımı yerindedir.
Çünkü, yaratılmışlar içinde ruh hali çehresine yansıyan tek varlık insandır.


Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.




Bu kıtada ‘hürriyet’ kavramı söz konusudur.
Burada şair ‘ben’ kelimesini kullanmakla beraber kastolunan Türk milletidir.
Şair, burada Tür milletini konuşturmaktadır. Ezel, öncesi olmayan zamandır.
Türk milleti ezelden beri hür yaşamış ve hür yaşamaya alışmıştır. Ona zincir vurulamaz.


Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma, nasıl böyle bir imanı boğar,
‘Medeniyyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar?




Bu kıtada savaşan iki taraf, Türk milleti ile Batı dünyası karşılaştırılmaktadır.
Garp (Batı) çelik zırhlarını kuşanmış, silahlarına güvenerek Türkiye’ye saldırmıştır.
Düşmanın bu maddi üstünlüğüne karşın Türk‘ün sarsılmayan imanı vardır.
İman, insanın taşıdığı manevi inançların bütünüdür.
Batı’nın çelik zırhlı duvarları varsa Mehmetçiğin de iman dolu göğsü vardır.
İnsanı üstün kılan maddi güç değil, imanıdır.
Ordular ne kadar gelişmiş savaş aletleriyle donatılmış olurlarsa olsunlar
eğer güçlü bir imana sahip değillerse başarılı olmaları mümkün değildir.


Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın;
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın;
Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.




Şairin ‘arkadaş’ diye hitap ettiği düşmanla savaşan askerimizdir.
Türk yurdunu işgal hareketi hayasız bir akın, işgale gelenler ise alçak olarak nitelendiriliyor.
Şair, Türk askerinden yurdumuza alçakları uğratmamasını, bu hayasız akını,
göğsünü siper ederek durdurmasını istiyor; çünkü alçakları durdurmanın tek yolu,
Mehmetçiğin iman dolu göğsünü siper etmesidir.


Bastığın yerleri ‘toprak!’ diyerek geçme tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı!
Sen şehid oğlusun, incitme yazıktır atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.




Bu kıtada ‘vatan‘ söz konusu ediliyor. Dış görünüşü bakımından vatan bir toprak parçasıdır.
Fakat bu toprak parçası, milletin tarih ve hayatına sımsıkı bağlıdır.
Onu kutsal kılan maddi yönü değil, millet ve tarih ile olan münasebetidir.
Bu vatan, binlerce şehit tarafından kazanılmış ve korunmuştur.
Bundan dolayı, ona bakarken toprağı değil, onda gömülü olan şehitleri görmelidir.


Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda,
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.




Bu kıtada da ‘vatan‘ söz konusu edilmiştir.
Bu cennet vatanın uğruna feda olmayacak kimsenin olmadığı söyleniyor.
İnancımıza göre şehitler cennete giderler.
Bağrında bu kadar çok şehit barındıran toprağın cennetten farkı yoktur.
Çünkü, toprak sıkılsa şehitler fışkıracak kadar şehit verilmiştir.


Ruhumun senden, İlahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne na-mahrem eli.
Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli ‘
Ebedi, yurdumun üstünde benim inlemeli.




Şair ve vatanları uğrunda çarpışarak hayatlarını veren Mehmetçiklerin,
hatta Milli Mücadele’ye katılanların dilekleri, kendileri öldükten sonra da aynıdır.
Şairin bir Müslüman olarak Allah‘tan tek isteği, mabedine yabancı elinin değmemesi
ve dinin temeli olan kıymetlere şahadet eden ezanların yurdun üzerinde ebedi olarak işitilmesidir.
Yani, vatanımızın sonsuza kadar hür olmasını istiyor. Mabet, ibadet edilen yer demektir.


O zaman vecd ile bin secde eder -varsa - taşım.
Her cerihamdan, İlahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!




Şair, önceki kıtada ruhunun Allah‘tan tek isteğinin mabedine yabancı elinin değmemesi
ve şehadetleri dinin temeli olan ezanların yurdumuzun üstünde sonsuza kadar işitilmesi olduğunu söylemişti.
Bu kıtada ise emeli gerçekleştiği takdirde ne kadar sevineceğini anlatıyor.
Şair önceki kıtada olduğu gibi burada da şehitler adına konuşuyor.


Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal!
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal!




Bu kıtada artık istiklal kazanılmış olarak düşünülüyor.
Birinci kıtadaki ‘şafak’ kelimesi, güneş battıktan sonraki alaca karanlığı ifade ediyordu.
Bu kıtadaki ‘şafak’ ise güneş doğmadan önceki alaca karanlığı ifade eder.
Bu vakit gündüzün, aydınlığın özetle zaferin müjdecisidir.

Birinci kıtadaki ‘nazlı hilal’, son kıtada ‘şanlı hilal’e dönmüştür. Yeni, aydınlık ve hür ufuklar, şanlı hilalin dalgalanışıyla süslenecektir.
Bayrak artık şafaklar gibi şanlı, dalgalanacaktır. İstiklal kazanıldığı için bayrak uğruna dökülen bütün kanlar ona helaldir.
Zira bundan sonra sonsuza kadar bayrağa ve Türk milletine yok olma, yere düşme, yeryüzünden silinme şeklinde bir tehlike yoktur.
Türk bayrağı ezelden beri hür yaşamıştır, bundan sonra da hür yaşamak hakkıdır. Hakk’a tapan Türk milleti de istiklali hak etmiştir.
Başlık: Ynt: İstiklal Marşı
Gönderen: liliawa3 - Mart 15, 2021, 08:15:50 ÖS
 eys
Başlık: Ynt: İstiklal Marşı
Gönderen: liliawa3 - Mart 18, 2021, 05:08:44 ÖS
 eys