Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» İslami Dini ve Türk Tarihi »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Dini Bilgiler ::.. => Konuyu başlatan: Erdi - Şubat 16, 2013, 10:43:26 ÖÖ

Başlık: Nurlu Sözler 2
Gönderen: Erdi - Şubat 16, 2013, 10:43:26 ÖÖ
İkinci Söz

Bismillâhirrahmânirrahîm
1 اَلَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ

İMANDA ne kadar büyük bir saadet ve nimet, ve ne kadar büyük bir lezzet ve rahatlık bulunduğunu anlamak istersen, şu temsîlî hikâyeciğe bak, dinle:
Bir vakit iki adam hem keyif, hem ticaret için seyahate giderler. Kendini beğenmiş, bencil olan talihsiz bir tarafa, Allah'ı tanıyan, bahtiyar diğer tarafa yönelir, giderler.
Kendini beğenmiş, bencil adam hem keyfine düşkün, hem yalnız kendini düşünen, hem ümitsiz, karamsar olduğundan, ümitsizliğinin, karamsarlığının cezası olarak görüşünde pek kötü bir memlekete düşer. Bakar ki, her yerde âciz bîçâreler, zorba müthiş adamların ellerinden ve tahribatlarından feryat ediyorlar. Bütün gezdiği yerlerde böyle hüzünlü, üzücü bir hali görür. Bütün memleket bir genel yas evi şeklini almış. Kendisi şu elîm ve karanlıklı durumu hissetmemek için sarhoşluktan başka çare bulamaz. Çünkü herkes ona düşman ve yabancı görünüyor. Ve ortalıkta dahi müthiş cenazeleri ve ümitsizcesine ağlayan yetimleri görür. Vicdanı azap içinde kalır.
Diğeri Allah'ı tanıyan, Allah'a ibadet eden, gerçekten, doğrudan taraf ve güzel ahlâklı idi ki, nazarında pek güzel bir memlekete düştü. İşte bu iyi adam, girdiği memlekette bir genel şenlik görüyor: her tarafta bir sevinç, bir şenlik, bir Allah aşkıyla kendisinden geçme ve neş’e içinde zikirhaneler... Herkes ona dost ve akraba görünür. Hem bütün memlekette yaşasın ve teşekkür tezahüratlarıyla bir salıverme şenliği görüyor. Hem de Allah en büyüktür ve Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur sözleriyle sevinçli olarak asker alımı için bir davul, bir musiki sesi işitiyor. Evvelki talihsizin hem kendi, hem de bütün halkın elemiyle üzülmesine karşılık, şu talihli hem kendi, hem de bütün halkın mutluluğuyla mutlu ve ferahlamış, huzurlu olur. Hem güzelce bir ticaret eline geçer, Allah’a şükreder.
Sonra döner, öteki adama rast gelir. Halini anlar. Ona der:
“Yahu, sen deli olmuşsun. İçindeki çirkinlikler dışına yansımış olmalı ki, gülmeyi ağlamak, serbest bırakılmaları, soymak ve talan etmek kuruntusuna kapılmışsın. Aklını başına al, kalbini temizle—ki şu musibetli perde senin görüşünden kalksın, hakikati görebilesin. Zira son derecede adaletli, merhametli, halkına iyi davranan, güçlü, düzeni seven, şefkatli bir hükümdarın memleketi, hem bu derece göz önünde gelişmişlik ve kalkınmışlık eserleri gösteren bir memleket, senin kuruntunun gösterdiği şekilde olamaz.”
Sonra o talihsizin aklı başına gelir, pişman olur. “Evet, ben içkili eğlenceden deli olmuştum. Allah senden razı olsun ki cehennemî bir durumdan beni kurtardın” der.
Ey nefsim! Bil ki, evvelki adam, kâfirdir. Veya günahkârdır, duyarsızdır, sorumsuzdur, âhiretten ve Allah'ın emir ve yasaklarından habersiz davranandır. Şu dünya, onun görüşünde bir genel yas evidir. Canlı olan her şey, ayrılık ve geçip gitme, kaybolma tokadıyla ağlayan yetimlerdir. Hayvan ve insan ise, ölüm vaktinin pençesiyle parçalanan kimsesiz başıbozuklardır. Dağlar ve denizler gibi büyük varlıklar, ruhsuz, müthiş cenazeler hükmündedirler. Daha bunun gibi çok üzücü, ezici, korkunç kuruntular, küfründen ve hak yolundan sapmasından, inançsızlığından kaynaklanıp onu manevi olarak azaplandırır.
Diğer adam ise, Allah'a inanandır. Yüce Yaratıcı'yı tanır, doğruluğunu kabul eder. Onun görüşünde şu dünya çok merhametli Allah'ın anıldığı bir mekân, insan ve hayvanlar için bir eğitim yeri, insanların ve cinlerin imtihan edildiği bir yerdir. Bütün hayvan ve insan ölümleri ise, serbest bırakılmalar, salıverilmelerdir. Hayat adlı vazifelerini bitirenler, bu geçici yerden, manevi mutlulukla, sıkıntısız, diğer bir âleme giderler—ki yeni vazifelilere yer açılsın, gelip çalışsınlar. Bütün hayvan ve insan doğumları ise, askere alınmak, silâh altına, vazife başına gelmektir. Bütün canlı birer vazifeli, mutlu asker, birer dosdoğru olan memnun memurlardır. Bütün sesler ise, ya vazife başlamasındaki Allah'ı anma ve Allah'ı kusurdan yüce tutarak şanına lâyık ifadelerle anma ve paydostan gelen şükür ve ferahlama veya işlemek neş’esinden kaynaklanan nağmelerdir. Bütün varlıklar, o Allah'a inananın görüşünde, Cömertçe İkram Eden Efendi'nin ve Şefkati, Merhameti Sonsuz, Mülkün Tek Sahibi'nin birer sevimli, dost görünen hizmetkârı, birer dost memuru, birer şirin kitabıdır. Daha bunun gibi pek çok güzel, hoş, yüce ve lezzetli, tatlı hakikatler, imanından yansır, görünür.
Demek iman bir mânevî cennetteki tûbâ ağacı çekirdeğini taşıyor. Küfür ise mânevî bir cehennemdeki zakkum ağacı tohumunu saklıyor.
Demek selâmet ve emniyet yalnız İslâmiyet'te ve imandadır. Öyle ise biz daima “Elhamdü lillâhi alâ dini’l-İslâm ve kemâli’l-îman”2 demeliyiz.

Dipnot-1
“O takvâ sahipleri öyle kimselerdir ki, gayba iman ederler.” Bakara Sûresi, 2:3.
Dipnot-2
Bize ihsan ettiği İslâm dini ve mükemmel iman nimeti sebebiyle Allah’a hamd olsun.
Başlık: Ynt: Nurlu Sözler 2
Gönderen: Özgür Kız - Eylül 29, 2018, 01:35:22 ÖS
 eys