Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» İslami Dini ve Türk Tarihi »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Dini Bilgiler ::.. => Allah Dostları => Konuyu başlatan: Erdi - Şubat 20, 2013, 03:53:48 ÖS

Başlık: İstanbul’un Manevi Mimarlarından: Aksaraylı Cemal Halvetî k.s.
Gönderen: Erdi - Şubat 20, 2013, 03:53:48 ÖS
Mutasavvıfların, çok yönlü kişilikleri ile toplumun inşasına önemli katkı sağladıkları görülür. Bu katkılar eğitimden iktisada, mimariden ilmî çalışmalara kadar büyük çeşitlilik gösterir. Cemal Halvetî k.s. de, II. Bayezid döneminde yaşamış çok yönlü mutasavvıflardan biridir.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra, şehri maddi-manevi her yönden imar etmek üzere çalışmalara başlar. Fethin hemen sonrasında hızla camilerin, medreselerin inşa edilmesi bu çalışmaların bir sonucudur. Ayrıca İslâm coğrafyasından önemli alimler İstanbul’a davet edilmiş, özellikle Maveraünnehir bölgesinden birçok alim İstanbul’a getirilmiştir. Meşhur alim Ali Kuşçu da böyle bir davet üzerine İstanbul’a gelmiştir.
Diğer taraftan o dönemde İstanbul’u nüfus yönünden yapılandırma çalışmaları başlamış, Anadolu ve Balkanlardan çeşitli gruplar İstanbul ve civarına yerleştirilmiştir. Ticari hayatı canlandırmak için de çeşitli meslek erbabına mensup zenaatkârların İstanbul’a göçmesi sağlanmıştır.
Fatih’in İstanbul’u her bakımdan imar gayretleri ve müslüman bir kimliğe büründürme çabalarına oğlu II. Bayezid döneminde de devam edilmiştir. Bu dönemde en çok dikkati çeken faaliyetlerden biri de tasavvuf erbabının davet edilerek şehrin manevi yönden olgunlaştırılmasıdır. Kendisi de sufi meşrep bir padişah olan II. Bayezid, İstanbul’da tekke ve dergâhların kurulmasına büyük önem vermiştir.
Çelebi Halife
Cemal Halvetî k.s. 15. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış önemli bir alim ve mutasavvıftır. Halvetî tarikatının Cemaliyye kolunun kurucusu olan Cemal Halvetî’nin asıl adı Muhammed’dir. Aksaray’da doğmuş, tahsil hayatını Karaman’da sürdürmüştür. İlk şeyhi de Karamanlı Karabaş Veli k.s. hazretleridir. Kaynaklarda, zahir ilimlerde de yüksek mertebeye ulaştığı, müderrislik yaptığı belirtilir.
Çelebi Halife namıyla meşhur olan Cemal Halvetî, II. Bayezid’in Amasya valiliği yaptığı şehzadelik yıllarında maiyetinde bulunan alimlerdendir. Daha sonra tahta geçen şehzade, Amasya’dan çok iyi tanıdığı Cemal Halvetî’ye bir mektup yazarak onu İstanbul’a davet eder ve burada bir dergâh kurmasını ister. Bu davete icabet eden Cemal Halvetî k.s., 1485 yılında İstanbul’a gelir. Dönemin sadrazamı Koca Mustafa Paşa tarafından onun için cami, hankâh, imaret, medrese ve hamam yapılır. İkameti için de bir ev inşa edilir. Kaynakların belirttiğine göre II. Bayezid de iki kez dergâhta kendisini ziyaret eder. Cemal Halvetî dokuz yıl ilim ve irşad faaliyeti yürüttükten sonra 1494 yılında vefat eder.
Cemal Halvetî, kurduğu Cemaliyye koluyla, yetiştirdiği halife ve talebelerle büyük irşad hizmeti ifa etmiştir. Yine kaynakların kaydettiğine göre otuz beş civarında eseri vardır. Günümüzde de bu eserlerin tamamına yakını elyazma eserler barındıran kütüphanelerde mevcuttur. Arapça, Farsça ve Türkçe yazılmış olan bu eserler çeşitli tasavvufî konuları içerir. Özellikle nefs tezkiyesi, kalp tasfiyesi ve zikrullahı anlatır.
Cemal Halvetî k.s. eserlerinde Ehl-i Sünnet yoluna büyük önem verir. “Hz. Ebubekir r.a. Hakkında Yüz Söz” ve “Hz. Ali r.a. Hakkında Yüz Söz” gibi eserleri bu önem çerçevesinde düşünülebilir.
Şair Cemal Halvetî
Cemal Halvetî aynı zamanda bir şairdir. Şiir mecmularında yirmi beş şiiri tespit edilmiştir. Ayrıca onun mesnevi tarzında yazdığı altı tasavvufî eseri vardır. Bunlar; Cevahirü’l-Kulûb, Sûfiyye, Fakriyye, Teşrihiyye, Etvâr-ı Seb’a ve Çeng-nâme risaleleridir.
Sûfiyye ve Fakriyye adlı eserlerinde sufilik ve fakr (Allah’a muhtaç olma, kanaat) kavramı, nefs tezkiyesi ve kalbin manevi hastalıklardan arındırılması konularını işlemiştir. Etvâr-ı Seb’a’da ise sufinin yapması gereken zikirleri ve nefsin yedi halini anlatır. Teşrihiyye risalesi İnşirah suresinin tasavvufî bir tefsiri mahiyetindedir. Çeng-nâme ise insanın bezm-i elestte başlayan serüvenini anlatan sembolik-alegorik bir eserdir.
Müfessir ve Muhaddis Cemal Halvetî
Aksaraylı Cemal Halvetî’nin tefsir ve hadis şerhleri de vardır. Tefsirleri gelenekte olduğu gibi Kur’an-ı Kerim’i baştan sona tefsir eden eserler değil, daha çok bazı ayetler ve kısa sureler üzerinedir. Bu tefsirlerin kıymeti, özgün işarî açıklamalar içermesindendir. Bunlar Tefsîr-i Sûre-i Fâtiha, Tefsîr-i Âyete’l-Kürsî, Tefsîr (Sûre-i Duha’dan Âhir-i Kur’an’a Kadar) gibi eserlerdir.
Hadis şerhleri ise Şerh-i Hadis-i Erbaîn-i Kudsî, Şerh-i Hadîs-i Erbaîn-i Nebevî ve bir diğer Şerh-i Hadîs-i Erbaîn gibi eserlerdir.
Bunun dışında, bazı beyit ve rubailerin açıklandığı eserler ve bazı meşhur kitaplar üzerine yazdığı şerhler de eserleri arasındadır. Ayrıca abdestin sırlarını anlatan bir risalesi vardır.
Risale-i Sûfiyye’den
Cemal Halvetî k.s., Risale-i Sûfiyye adlı manzum eserinde sufilikle ilgili önemli tespitlerle birlikte tasavvufun yüz civarında farklı tarifini yapar. Yine aynı eserde on üç menkıbe verir ve bu menkıbeleri özgün bir şekilde tevil eder. Risale-i Sûfiyye’nin Milli Kütüphane’de bulunan nüshasından sadeleştirerek ve nesre çevirerek aşağıya aldığımız bölüm, kitabın giriş bölümünün bir kısmını oluşturmaktadır.
Sufilik nedir?
“Şimdi dinle sufilik üzerine birkaç söz söyleyeyim. Gerçi sufiliğin manası açıktır fakat herkes o manayı ele geçiremez. Bu fakir de onu nasıl açıklasın! Bu bir okyanustur, kimsenin boyu yetmez. Burada açıkladıklarım da ancak Allah Tealâ’nın lutfu ve feyziyledir. Sufilik aydınlıktır karanlık değil. Tasavvuf yolu kişiye zorluk getirmez. Bir şeyhe sordular: “Zühd ehli kimdir?” Dedi: “Zahid kimse fakr ehlidir, kanaat ehlidir, gittiği yoldan emindir.” Yine soruldu: “Peki fakr ehli kimdir?” Cevap olarak “sufidir” dedi. Yine dönüp “Sufi kimdir?” denildi. Dedi: “Sufi daima Allah der.”
Sufi, bütün varlığıyla Allah’a yönelir, kalbini O’nun huzurunda tutar. Sufi belalara sabreder, nefsini baki olan mülke yönlendirir.
* * *
Sufi kötü ahlâkı terk eder. Sufi dünyada Hak ile olur ve Allah da onu emniyete alır. Allah’ın nuru sufinin elbisesidir. Sufi, Allah’ın cemalini görebilmek için canını mutlak dost olan Allah’a teslim eder. Sufi alçak gönüllü olur, kanaatkâr olur. Ömrünü sadece dünyalık yığmakla geçirmez. Sufi Allah’ın nuruna gark olabilmek için daima Allah’ın rızasını gözetir. Sufi nefsine hükmeder, onu alçaltır. Ölmeden önce ölür ve dünya hapsinden kurtulur. Sufi kalbi selim olan kişidir; ahlaklıdır, merttir. Sufi mana ehlidir, tevekkül sahibi olur ve böylece ebedi sırra erişir. Sufi kişi çevresine zarar vermeyendir, her türlü zarardan arınmıştır.
* * *
Sufi bedenini ve kalbini temiz tutar. İbadetlerini aksatmaz. Sufi kalbini temiz tutarsa, Hakk’ı gözüyle görüyormuş gibi kulluk etmeye başlar. Sufi seyri süluk ettikçe dünyanın süsü haline gelir. Sufi irfan ehlidir, yolda kalmış kişiye rehberdir. Sufi bu dünyada çok sıkıntılar çekse de bundan şikayet etmez, ‘Garibim’ demez. Sufi daima hak yol üzere olur, gece gündüz Allah’a yönelir. Sufi cömert olur, nefsini de böylece teskin eder. Sufi Hak kelamını işitir, emrolunana kulak verir. Onu Allah’ın selamı olarak bilir ve böyle karşılar. Sufi muradını dünyaya bağlamaz, dünya gelip geçicidir. Onun maksadı ilâhi nura erişmektir. Sufi hikmet kaynağıdır, hikmet ehlidir.
Hikmet müminin yitiğidir
Ey sufi söyle! Senin bu dünyaya gelişin niye? Sen hikmet arıyorsun. Onu kaybettin. Peki, nedir kaybettiğin biliyor musun? Ayrıca ‘ben hikmet arayan biri değilim’ dersen yalancı olursun. Yalan ise seni ateşe götürür. Sen kaybettiğin şeyi uzakta arama! Zaten uzakta arayanlar hep kaybetti. Hikmet kendi bedenindedir, ruhundadır. Arayarak bu hikmete ulaş ve kaybettiğin neymiş anla. Gönlünü, dilini haramdan uzak tut. Denilir ki sufi bu yolda baş koyandır. Sen de Allah’ın hükümlerine itaat et, eksiksiz uy. Kaybeden olma!
Yoldaş olamadıysan bari muhip ol!
Ey sufi bunun gibi kâr azdır, herkesin eline geçmez. Çalış çabala, elde et. Hak yol üzere olmadan, çalışıp çabalamadan kendine sufi dedirme. Kim kalbini kötülüklerden temizlemeden kendine sufi dedirirse yarın ona çok yazık olur. Sufi Hak yol üzere olandır, bu yolda seyri sülukla yürünür. Sufi kibirli değildir, yaptıklarını riya için de yapmaz. Sen de gel, bu yola gir, nefsini teskin et, arzularından arındır. Sufiye yoldaş ol, muhabbet denizine gir. Eğer yoldaş olamadıysan bari muhip ol! Onlara karşı kalbinde bir sevgi barındır. Bundan da sana bir yol açılır. Çünkü onları sevmek, gerçekte Hakk’ı sevmektir. Bu yolda çalış çabala. Böylece gönül sarayında, o yüce sultanı, Allah’ı misafir edersin. Çünkü kalbin asıl sahibi Allah’tır ve orada O’nu konuk etmek gerekir.”
Abdullah GÖKMEN – Semerkand Dergisi , Ocak 2010
Başlık: Ynt: İstanbul’un Manevi Mimarlarından: Aksaraylı Cemal Halvetî k.s.
Gönderen: вαşκαп - Mart 25, 2016, 02:37:40 ÖS
 cgp