Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Web Ailem Dostuk Sevgi Forumları »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Paylaşmak İstediklerim ::.. => Konuyu başlatan: Fatih - Kasım 19, 2013, 06:01:50 ÖS

Başlık: Dijital Sosyal Ağlar Ne Kadar Masum?
Gönderen: Fatih - Kasım 19, 2013, 06:01:50 ÖS
(http://www.sizinti.com.tr/img/spotimg/411/5762.jpg)

Sosyal medya ağları günümüzde giderek yaygınlık kazanıyor. Resmî kuruluşların hattâ devlet adamlarının bile başvurduğu bu diyalog vasıtları, birçok fert ve ailenin hayatına çoktan girmiş durumda. Günümüz insanının sosyal bağlantılarını oluşturduğu ve kendini gösterme fırsatı bulduğu bu ağların topluma ve ferde tesirleri nelerdir? Bilhassa gençlerin daha fazla eğilim gösterdiği bu sahalar, insanın sosyo-psikolojik yapısında neler değiştiriyor?

Neden ihtiyaç duyuluyor?
Kalabalık şehirlerde milyonlarca kişi bir arada yaşadığı hâlde, kalabalık okullarda yüzlerce öğrenci her gün görüşmesine rağmen neden sosyal medya bu şekilde yaygınlaşıyor? Acaba fertler, sosyal hayata tam olarak entegre olamıyor mu? Fertler kendi çevresinden hakiki mânâda sosyo-psikolojik destek alamıyor mu? Bu probleme yol açan sebepler şu şekilde sıralanabilir: Yalnızlık, zaman taksiminin olmaması, ferdiyetçiliğin artması, teknolojik imkânların yaygınlaşması; kapitalist mânâda fertler oluşturma, insanların şahsî bilgilerine ulaşma, insanların tüketim alışkanlıklarını belirleyip, ona göre mal ve hizmet üretme isteği; mâneviyat eksikliği ve aile içi çatışmalar…

Gerçekten sosyalleşme oluyor mu?
Gerçek hayatta hiç karşılaşmadığımız ve karşılaşmak istemediğimiz birçok kişi, bu ağlar üzerinden bize ulaşabilir. Hattâ hiç sosyal çevresi olmayan kişiler bile yüzlerce kişi ile sosyal medya ağları üzerinden arkadaşlık kurabilir. Bu arkadaşlıklar ekrandaki bilgilere göre gerçekleşir. Görülen fotoğraf, bilgi ve sunuma göre arkadaşlık hakkında karar verilir. Bazen verilen bilgilerin tamamen tersi bile olsa, kişinin ekranda kendini sanal tanıtım becerisi ne kadar iyiyse arkadaş sayısı da o kadar artar. Bu şekilde kurulan arkadaşlıklar, isterseniz bir tuşa basmakla bitirilebilir. Bu, gerçekten sosyalleşme midir? Bu soruya birçok uzman "hayır" cevabını vermektedir. Çünkü yüz yüze diyalogun sosyal hayattaki yerini hiçbir şey tutmayacaktır. Ayrıca ekranda gerçek kişi ile değil sanal kişilerle karşı karşıya geliriz. Erkek bir kişi kendini kadın, yaşlı birisi kendini genç olarak tanıtabilir. Böyle bir sanallık ihtimaline rağmen, arkadaşlık o ağda devam edebilir. Kişi belli bir zaman sonra eğer farkına varabilirse, sanal ortamdaki sosyalleşmenin kendisine sanal bir mutluluktan öte bir şey vermediğini fark eder. Gazetelerde, sanal ortamda intihar edeceğini ilân eden, ancak yüzlerce arkadaşı olduğu hâlde imdadına yetişen bir tek kişi olmadığı için ölen kişilerin hayatını öğreniyoruz. Demek ki yüzlerce sanal bağlantı olması, bir tek gerçek dostun yerini bile tutmuyor. Kişinin jest ve mimiklerini görmeden, ses tonu ve hissiyatının farkına varmadan sadece harf ve resimlerle oluşan bu bağların, zaten kuvvetli olması da beklenemez. Hususen gençlerin bu arkadaşlıklara çok büyük ehemmiyet verdiğini görüyoruz. Bu süreçte uzun saatler, çoğu zaman incir çekirdeğini doldurmayan konulara harcanmaktadır. En değerli ve kendini yetiştirme açısından "altın zaman dilimi" olarak adlandırılan bu dönemin, boş şeylerle harcanması son derece tehlikelidir. Sınıf tekrarı yapan hattâ okul ile münasebeti kesilen binlerce talebe arasında "yanlış teknoloji kullanımı" problemini yaşayanların sayısı giderek artmaktadır.

Maksat eğlenmek ve vakit geçirmek mi?
Ekran karşısında vakit geçiren kişilerin harcanmaya müsait çokça vakti olduğu düşünülebilir. Kitap okumak, ders çalışmak, ibadet etmek, aile fertleri ile diyalog kurmak, kendini geliştirmek gibi faydalı işler varken, sosyal ağlarda saatlerini harcamak ne kadar doğrudur? Bu sorunun cevabını çok samimi bir şekilde vermek gerekir. Sadece vakit geçirmek için bu şekilde bir yol bulunuyorsa, bu başkalarının vaktini çalmak mânâsına gelir. Tanıtım ve kendini sunma hevesini bu şekilde tatmin etmeye çalışan kişilerde çeşitli psikolojik problemler de ortaya çıkmaktadır. Sosyal ağlarda ahlâkî açıdan hiç uygun olmayan birçok durumun oluştuğu, kadın erkek münasebetindeki sınırların aşıldığı ve aşındığı bilinen bir gerçektir. Ayrıca bu sosyal ağlar vasıtasıyla çocuk istismarı ve ahlâkî dejenerasyon hızla artmaktadır.

Zihin kirliliği
Bazı araştırmalara göre, modern teknolojinin, insan hayatına getirdiği yenilik ve kolaylıkların yanı sıra, kişinin zihnî meşguliyetini artırdığı gösterilmiştir. Daha çok görmeye dayalı bu dijital sosyal ağların, hafıza kirliliği oluşturduğu, sözlü öğrenme becerisini zayıflattığı, unutkanlığı artırdığı, dinleme becerisini bozduğu, empati kurmayı azalttığı, zihni sürekli meşgul ettiği için (gelen mesajlar, iletişimler ve gereksiz diyaloglarla) kişideki zararı büyüktür. Her insanın bu süreci, çok iyi kontrol etmesi gerekir.

Ayrıca sözlü anlatım şekilleri, bu ağlarda bozulabilmektedir. Sürekli klavye karşısında yazışma yapan gençler, gün geçtikçe daha kısa, bazen argo, Türkçeden uzak bir dil kullanmaktadır. Belli bir süre sonra klavye dili, konuşma diline de yansımaktadır. Hızlı olması için sığ ve sathî konuşma şeklinin tercih edildiği bu yazışmalarda, dil giderek kötüleşmekte, kişinin sözlü ifade kabiliyeti körelmektedir.

Gizlilik ve mahremiyete tesirleri
Herhangi bir kişinin, sosyal medya ağlarında yer bulması için orada bir hesap açması yeterlidir. Bu hesap, ferde ait hususi bilgileri isteyerek kişi hakkında küçük bir bilgi bankası oluşturur. Sildiğiniz hiçbir şey ise, aslında tamamen silinmemiştir. Buralarda, o kişiye ait tanıtıcı bilgilerin yanı sıra fotoğrafları, videoları, kişinin ilgi alanlarını, arkadaşlarını, günlük hâdiselerle ilgili yorumlarını görebiliriz. Hattâ bazen mahremiyet ve gizli bilgilerini bile detaylı bir şekilde öğrenebiliriz. Bu durumda ferde ait hususi meselelerin, başkaları tarafından görülmesi mümkün oluyor. Ferde ait bu mahremiyetin bozulması, gençlerin kendilerini tam olarak kontrol edemedikleri dönemlerde daha fazla görülüyor. Kişinin yaptığı hatalı bir davranış, başkaları tarafından hemen öğrenilmekte, saatler içinde milyonlarca kişiye ulaşabilmektedir. Ayrıca kişi bu ağlarda kendini sürekli ilgi odağı hâlinde tutmaya çalışır. Fasit bir daire içinde kendini sürekli "göstermesi", "sunması" hattâ kapitalist mânâda "pazarlaması" mantığı yaygınlaşıyor. Kendi kültür, örf ve adetlerimize uymayan, hele hele dinimizin bize tanıdığı meşru dairenin dışında kalan bu davranışların, başkaları tarafından fark edilmesi, açıkça bilinmesi sosyal hayatımız için son derece zararlıdır. Gizlilik ve mahremiyeti bozduğu bilinen bu gibi durumlardan uzak kalınması cemiyet hayatımızın sağlığı açısından gereklidir. Mimarî yapıdan, aile hayatına kadar sınırların çok iyi belirlendiği kültürümüzde mahremiyete hassasiyet gösterildiğini görürüz. Oturma, konuşma ve diyalog sınırları bu açıdan oldukça nettir. Başkalarını hiç ilgilendirmeyen şahsî meselelerin herkese ilân edilmesi ne kadar doğrudur? "Hususi" diyebileceğimiz fotoğraf, video gibi malzemeler sosyal paylaşım ağlarına konduğunda artık kendi kontrolümüzden çıkar. Başkalarının ne maksatla kullanacağını bilemeyeceğimiz için, bunlar ciddi problemler oluşabilir. Eğer maksadımız ticarî bir firmanın reklâmını yapmak ise, daha rahat olabiliriz. Ama kendi özelimize ait bilgileri paylaşırken, çok dikkatli olmalı ve bunların her türlü maksada hizmet edebileceğini iyi düşünmemiz gerekir.

Ben (ego) üzerine tesirleri
Kendini sunma ve beğendirme tutkusu, meşhur olma takıntısı, günümüzde birçok kişinin en zayıf yanını oluşturmaktadır. Birçok kişi, ilgi odağı olup başkalarının dikkatini topladığında farklı bir hissiyata kapılır. Kişinin egosu sürekli ilgi görmek ve narsistik açıdan beslenmek ister. Eğer bir kişi, bu konuda kendini kontrol edemiyorsa, ciddi bir risk söz konusudur. Günümüzde sosyal medya ağları, kişinin kendini tanıtma, sunma, beğendirme, ilgi toplama, onay alma, iyi geri bildirim alma aracı hâline gelmiştir. Çekilen bir fotoğrafın beğenilmesi, söylenen bir sözün onaylanması, hemen her yapılan aktivitenin başkalarına aktarılması, dolaylı olarak "ben" merkezli bir ruh hâli oluşturmaktadır. Kendini tanıtıp dolaylı olarak reklâmını yaptığı bu alanlar, kişinin hak etmediği temelsiz bir yükselmeyi getirebilmektedir. Temelsiz yükselme, narsistik bir yapılanma ile karşılık bulursa, bu durumda ferdin başkaları ile olan diyalogundan günlük hayatına kadar birçok sahada davranış problemleri görülmeye başlar. Bu gibi kişilerde tenkide tahammülsüzlük, beğenilmemeye karşı reaksiyon gösterme, sürekli kendini gösterme gayreti, empati kuramama, başkalarını küçümseme, kendini dev aynasında görme gibi patolojik ruh hâlleri sıklıkla görülmeye başlar. Bu ise dolaylı olarak kişinin hayatını değiştirir. Ayrıca bu kişilerde marka giyinmek, gezip gördüklerini anlatarak ilgi çekmeye çalışmak, kendini iyi sunmaya çalışmak takıntıları oluşur. Bazen de bu kişiler anormal ve sıra dışı yorum ve davranışlarla egosunu desteklemek ister.

Aileye tesirleri
Sosyal medya ağları aracılığı ile kendi kültür ve geleneklerimize uymayan diyalogların kurulması, aile yapısını yıkan sebeplerin başında gelmektedir. Aile içinde bir arada geçirilmesi gereken zamanların bilgisayar karşısında geçirilmesi, aile fertlerini, önce zaman ve mekân bakımından, sonra da hissî açıdan birbirinden koparmaktadır. Birbirinin dert ortağı olması gereken aile fertlerinin, kendi aile üyelerine ayırmadıkları zamanı teknolojiye hasretmeleri, kabul edilemez bir durumdur. Mümkün olduğunca aile içindeki insicamın bozulmaması hedefindeki anne babaların, internet kullanımı konusunda da bizzat kendilerinin ölçüyü kaçırmamaları gerekir. Aile içi tesirleri giderek daha çok görülen sosyal medya ağlarının fert ve aileye verdiği zararlar asla unutulmamalıdır.

Faydaları ve alternatifleri neler olabilir?
Milyonlarca insanın kullandığı bir sosyal medya ağının mutlaka faydaları da vardır. Bu ağlarda, bilgi, ses ve görüntünün hızlı değiş tokuşu, paylaşımı ve yayılışı sağlandığından, farklı mekânlardaki kişilerin ortak bir sahada bir araya gelmesi, çok uzaktaki kişilerin bile rahatlıkla internet vasıtasıyla irtibat kurabilmesi, zulüm ve baskı altındaki toplumların ortak tepki ortaya koyması için diyalog imkânı bulması, devlet adamlarının kendi görüşlerini ifade etme ve taraftar toplama fırsatı yakalaması, sıradan kişilerin bile çok kısa sürede kendini geniş topluluklara tanıtabilmesi mümkün olmaktadır. Bunlardan en iyi istifade edenlerin, ticarî firmalar olduğu sanılıyor. Bu firmalar, bir anda yüz binlerce kişiye çok para harcamadan reklâmlarını ulaştırabiliyorlar. Bunu bilerek hareket eden ticarî firmalar, bu sosyal paylaşım ağlarını sıklıkla kullanıyor. İslâmî tebliğ açısından kurulacak diyalogların da, bu ağlarda faydalı olacağı muhakkaktır. Ancak ölçüsü ve sınırları belli olmayan zeminde, böyle bir atılımın getireceği fayda ve zararın iyi hesaplanması gerekir.

Sosyal medya ağlarının alternatiflerinin oluşması, yakın zamanda mümkün görünmüyor. Eğer bir kişi gerçekten sosyal olarak kendini ifade etmek, faydalı işler yapmak istiyorsa, yapılabilecek şeyler vardır. Fert ve toplum olarak sosyalleşme düşünülüyorsa, kişinin gerçek sosyal diyaloglara daha fazla vakit ayırması gerekir. Bu sosyal medya ağlarına alternatif olarak; sevgi eksenli sohbet meclisleri, aile içi ortak paydaların artırıldığı zamanlar, ilmî müzakerelerin yapıldığı yerler, sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri sayılabilir.

"Malâyani şeyleri terk etmek, Müslüman'ın güzelliğindendir." hadîs-i şerîfince kendimize ve çevremize menfî tesiri olan durumlardan mümkün olduğunca uzak kalmak ve elimizdeki teknolojik imkânları doğru bir şekilde kullanmak, hepimiz için son derece önemlidir.
Başlık: Ynt: Dijital Sosyal Ağlar Ne Kadar Masum?
Gönderen: Kuskün Çiçek - Şubat 24, 2017, 04:23:55 ÖS
 eys bravoo bravoo