Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Web Ailem Dostuk Sevgi Forumları »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Paylaşmak İstediklerim ::.. => Konuyu başlatan: Fatih - Kasım 19, 2013, 07:00:13 ÖS

Başlık: Nesillerin Maariften Bekledikleri
Gönderen: Fatih - Kasım 19, 2013, 07:00:13 ÖS
(http://www.sizinti.com.tr/img/spotimg/405/5667.jpg)

Talim ve terbiyeden ne anlamalıyız? Nesiller nasıl ve ne suretle terbiye edilmelidir? Onlara neleri, nasıl ve niçin okutmalıyız? Ve bu kudsî vazifeyi kimler görecektir?

Terbiye ile alâkalı mevzuları ele alırken, kendi kendimize soracağımız bu suallere inandırıcı cevaplar bulma mecburiyetindeyiz.

Hedef ve gayesi belirlenememiş bir talim ve terbiye sistemi nesilleri şaşkına çevireceği gibi, nelerin nasıl öğretileceği ve terbiyede takip edilecek usûl ve metodun neler olacağı bilinmeden gençlerin kafa ve ruhlarına yerleştirilen şeyler de onları sadece birer bilgi hamalı yapacaktır.

Milletlerin içtimaî yapılarıyla terbiye usul ve esasları arasında açık bir alâka, yakın bir bağ mevcuttur. Millet fertlerine nasıl bir terbiye verilirse, toplum da yavaş yavaş giderek o şekli almaya başlar. Zira bugün yetiştirilen nesiller, yarının yetiştiricileri olarak vazife başına geçecek ve üstatlarından aldıkları aynışeyleri, çıraklarının gönüllerine boşaltacaklardır. Milletlerin cismanî varlıklarını devam ettirmelerinde evlenme ve üreme ne ise, onların ahlâkî ve içtimaî hayatları için terbiye de aynışeydir. Evlenme mevzuunu sağlam esaslara bağlayamamış milletler kendilerini inkırazdan kurtaramayacakları gibi, cemiyetin ruhî ve ahlâkî durumuna gereğince ehemmiyet veremeyen milletler de kat'iyen uzun süre varlıklarını sürdüremeyeceklerdir.

Bir milleti meydana getiren fertlerden her biri, az çok diğerine tesir eder veya ondan bir şeyler alarak onun tesirinde kalır. Bunun gibi anane ve gelenekler, uzak-yakın çevrenin tesiri de yetişmede önemli birer yer işgal ederler. Bir aile reisi kendi aile fertleri arasında, milleti idare edenler de cemiyetin çeşitli kesimleri ve fertleri arasında kuvvetli tesir ve nüfuza sahiptirler. Buna göre, bir milletin, kabiliyeti ölçüsünde yükselmenin en son noktasına ulaşması ve fonksiyonunu tamı tamına eda etmesi, o milleti meydana getiren fertlerin düşünce, tasavvur, kültürüyle ve zimamdarlarının da plân, basiret ve hasbîlikleriyle yakından alâkalıdır. İdare edenlerin eğilip fertleri görüp gözetmeleri, fertlerin de birer içtimaî varlık hâline gelme yolundaki gayretleri, bir taraftan "Herkes çoban ve herkes güttüğünden mesuldür."1 prensibinin, diğer taraftan da "yaşama yerine yaşatma zevkine" göre akort olmanın ifadesidir.

Nesillerin yetiştirilmesiyle meşgul olanlar, bu vazifeyi hangi nam altında yerine getirirse getirsinler, üzerlerine aldıkları mesuliyetin büyüklük ve ehemmiyetini bir ân bile hatırdan çıkarmamalıdırlar. Bizler, çocuklarımızın geleceğini teminat altına alma uğrunda her yolu dener, her ihtimali değerlendirir, onların hiçbir şeye muhtaç olmamaları için her sıkıntıyı göğüsler, her zorluğa katlanır, onlara "cennet-âsâ" bir dünya hazırlamaya çalışırız. Acaba onları gerçek sermaye olan ahlâk ve fazilete yükseltemediğimiz, idrak ve kültürle istikrara ulaştıramadığımız zaman bütün himmet ve gayretlerimiz boşa gitmeyecek midir?..

Evet, bir milletin en büyük sermayesi, talim ve terbiyenin bağrında gelişen kültür, irade sağlamlığı, ahlâk ve fazilet sermayesidir. Bu sermayeyi elde eden milletler, cihanları fethedebilecek bir silâhı yaka-lamış ve dünya hazinelerini açabilecek sırlı bir anahtara malik olmuş sayılırlar. Aksine, bu terbiye ve bu anlayışa yükselememiş yığınlar, ileride verecekleri hayat mücadelesinin daha ilk raundunda nakavt olup eleneceklerdir.

Eğer nesillerin dimağlarını yaşadıkları devrin fenleriyle, gönüllerini de ötelerden gelen esintilerle donatarak, ruhlarında birer fener hâline getireceğimiz tarih menşûruyla onları geleceğe baktırabilirsek, inanın bu uğurda sarf ettiğimiz şeylerin en küçük parçası dahi heder olmayacaktır! Heder olmak şöyle dursun, kat kat fazlasını dahi alacağımız söylenebilir. Hattâ diyebilirim ki; nesillerin yetiştirilmesi uğrunda harcanan her kuruş, o sağlam gönüllerde, o terbiye görmüş ruhlarda âdeta bir gelir kaynağı hâline gelecek ve milletçe, bitip tükenme bilmeyen bir hazine elde etmiş olacağız.

İyi bir terbiye görmüş ve yetiştirilmiş nesiller, hayat mücadelesinde karşılarına çıkan her engeli gö-ğüsleyebilecek, maddî-mânevî her çeşit zorluğu yenebilecek ve hiçbir zaman ümitsizliğe düşmeyecek-lerdir. Böyle bir idrakten mahrum tâli'sizler ise, babalarından intikal eden maddî serveti har vurup harman savurdukları gibi, mânen de hep boşlukta, sallantıda ve karamsar bir hayat geçirecek, sonra da sefaletin kuduz dişleri arasında kahrolup gideceklerdir.

Bugün yolların ayrımında, kendi evlâtlarını ya insanlığa yükseltme veya insan azmanı olmaya terk etme mevkiinde bulunan zimamdarlar, nasıl Kafdağı'ndan ağır bir sorumluluk yüklendiklerini düşünerek, yıllar yılı ihmallerin meydana getirdiği ciddî çürümelere karşı daha sağlam, daha tutarlı tedavi yolları bulma mecburiyetindedirler. Yoksa bugüne kadarçeşitli erozyonlarla elli bin defa varlığının en kıymetli cevherlerini meçhul denizlere kaptırmış bahtsız nesiller, bütün bütün "kuvve-i inbâtiye"lerini kaybederek tamamen verimsizleşecek ve bir daha da kendi özleriyle varlığa eremeyecek, geçmişteki ihtişamlarına ulaşamayacaklardır.

Dipnot
1. Buhârî, ahkâm 1, cum'a 11; Müslim, imâret 20.
Başlık: Ynt: Nesillerin Maariften Bekledikleri
Gönderen: Kuskün Çiçek - Şubat 24, 2017, 04:29:51 ÖS
 eys bravoo bravoo