Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Web Ailem Dostuk Sevgi Forumları »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Paylaşmak İstediklerim ::.. => Konuyu başlatan: Fatih - Kasım 29, 2013, 05:08:49 ÖS

Başlık: Kargaşadan Nizama
Gönderen: Fatih - Kasım 29, 2013, 05:08:49 ÖS
(http://www.sizinti.com.tr/img/spotimg/419/5878.jpg)

Eşya ve hâdiseler arasındaki âhenk ceb­rî, insanlar arasındaki nizam ise iradî ve büyük ölçüde mehâfet ve mehâbet kaynaklıdır. Nizam; huzur, itmi'nan, içtimaî âhenk ve istikbal vaad etmenin bir diğer adıdır. Kargaşa içinde huzur ve âhenk olamayacağı gibi, anarşik bir ortamda gelecekten ve verimlilikten bahsetmek de mümkün değildir.

İlk bakışta nizam, düz irade ve mücerret aklın eseri gibi görünse de, ruhun emrine girmemiş akıl ve şer eğilimlerin kökünü kesememiş, hayır meyelânını şahlandıramamış iradenin nizamdan daha çok anarşinin yanında olduğu görülmüştür.

İnsan dışındaki eşya, dünya var olduğu günden bu yana hep nizam içinde olagelmiştir. Zerrelerin âhenkli hareketinden çiçeklerin revnakdar çehrelerine; canlı-cansız varlıklar arasındaki uyum ve dengeden, gökyüzünde sürekli bize göz kırpan ve gelip birer şiir, birer duygu hâlinde gönüllerimize akan yıldızlara; ağaçların dal, yaprak ve çiçeklerinde tüllenen mânâlardan canlılık soluklayan hayata kadar her yerde ve her şeyde büyüleyen bir nizam hâkimdir.

Evet, vicdan bir lâhza varlık kitabını temâşâ edip değerlendirebilse, her yerde buğu buğu bir nizam ve âhengi, baş döndüren bir güzellik ve mânâ zenginliğini müşâhede edecektir. O kadar derin hassasiyete lüzum yok; az duyarlı bir gönül, yıldırımların ürperten seslerinden kuş ve kuşçukların âhenkli nağmelerine, çiçeklerin büyüleyen çehrelerinden gökyüzünün sihirli ışıklarına kadar her renk, her şekil, her ses ve her solukta sonsuzluk televvünlü bir şiiri, bir zemzemeyi duyabilir.. ve bir adım daha ileride olanlar, kim bilir, varlığın fizik, kimya, biyoloji ve astrofizik dalga boyunda daha neler neler müşâhede ederler!. Evet, denizlerin mehâbetli homurdanmalarından tenha koruların birer mızrap gibi duygularımıza çarpan ürperticiliğine; tepelerin vakur duruşundan dağların şâhikalarına; deryaların bitmeyen çağıltılarından gökyüzünün sonsuzlukla tüllenen derinliklerine kadar her şey "nizam" der, "âhenk" der, varlığın ruhundaki engin mânâları haykırır.

Her yerde ve her şeyde nizam köpürdüğü hâlde, gayr-i nizamîlik diyeceğimiz kargaşa yeryüzüne nereden gelmiştir? Yeryüzü kargaşayı ve onun arkasındaki lâahlâkîliği insanoğluyla tanıdı; aklını Allah'a teslim edememiş, iradesini şerlere karşı frenleyip hayır duygularını coşturamamış insanoğluyla.. evet, insanoğlu, çeşit çeşit ihtiraslara açık ve başka hiçbir canlıda olmayacak ölçüde boşlukları olan bir varlıktır. Onun hırs, kin, nefret, öfke, şiddet, şehvet gibi hemen her boşluğunda, değişik dalga boyunda tahrip duyguları, anarşi hisleri, kargaşa anaforları nümâyândır. O, iyi bir terbiye ile, bu kötü duygularını zapturapt altına alıp insanî duygularını da şahlandıracağı; arzu-istek, sevinç-keder, hak-hürriyet düşüncelerinden başkalarının mevcudiyetini de hesaba katarak, vicdanında zımnî bir "içtimaî mukavele"ye "evet" diyeceği âna kadar bir kısım olumsuz neticelerden kurtulması mümkün değildir.

Onu, potansiyel insanlıktan hakikî insanlığa yükseltecek terbiye, mutlaka lâhut ufuklu ve mevhibe eksenli olmalıdır.. evet, bizim kültürümüz, bizim meşcereliğimizdeki güllerle, bizim ruh ve mânâ köklerimizin usâreleriyle beslenmelidir ki, mâşerî vicdan ve tarih şuurundan tepki gelmesin.. içtimaî mukavele de çağın şartlarına göre ve en ileri seviyedeki hak, hürriyet mülâhazaları çerçevesinde gerçekleştirilmelidir ki, toplumun değişik kesimleri tearuzların-tesakutların ağında ve çelişip nötrleşmeler fasit dairesinde güç ve kuvvetini, itibar ve kıymet-i hükmiyesini yitirmesin... Buradaki mukaveleden maksat, alt tarafı mütekabil imzalarla süslenmiş bir toplu sözleşme senedi değil; buradaki mukavele, insanî değerlere uyanmış vicdanların, hak ve hürriyet mefhumlarına saygıları ve hakikate karşı olan sevgileriyle irtibatlı ve sınırlı bir mukaveledir.

Bu sözleşmenin sınır ve çerçevesini, ferdin kalbî yapısı, ruhî enginliği, inançları ve inandığı şeylerin onun tabiatının bir yanı hâline gelmesi belirler. Bu açıdan da herkesin vicdanî mukavelesi onun insanî seviyesiyle eşdeğerdedir. Kalbî ve ruhî hayatı itibarıyla cismaniyetini aşmış olgun fertlerin meydana getireceği bir toplum, nizam örneği bir toplumdur. İnsanlık âlemindeki böyle bir nizam, topyekün varlığı içine alan evrensel âhengin de bir buudu olması itibarıyla kalıcı ve istikbal vaadedicidir.

Bizim dünyamızda devlet, parçaları böyle ahlâk ve fazilet gamzeden, bütünün en hayatî noktasında ve tam dümenin başında bir kaptan gibidir ki, böyle bir kaptanın vazifesi, elinin altındaki elemanları en iyi şekilde değerlendirerek, onlar ve kâinat nizamı arasındaki uyumu sağlayarak, hâdiselerin çarklarıyla müsademe etmeden onları hedefe ulaştırmaktır. Fertleri faziletten mahrum ve lâahlâkîliğin gayyalarında bir toplumdan sıhhatli bir cemiyet ve mükemmel bir devlet meydana getirilemeyeceği gibi, her yanı ayrı bir illetle mâlûl kargaşa yığınlarının istikbal vaadedeceğini beklemek de bir aldanmışlıktır. Dolayısıyla ne isimde ve ne şekilde olursa olsun, kara bahtıyla yapayalnız böylesi yığınlar arasında idare ve emniyet adına beklentilere girmek sırf bir kuruntu, devlet ve otoriteden söz etmek ise mesnetsiz bir tesellidir. Otorite de, devlet de, toplum içinde ona hayat veren, onu besleyen bir yüce mefkûrenin hedeflenmesi, her şeyin ona göre planlanması ve onun etrafında örgülenmesi, tek kelimeyle her hamle ve gayretin "Bir"e irca edilmesiyle ancak gerçekleşebilir.

Evet, her fert ve her hayatî ünitenin, milleti zirvelere yükseltmeye göre hazırlanıp plânlanması lâzımdır ki, şahsiyet plânındaki küçük hesap ve çıkarlar genel âhengi bozmasın, farklı yığınlar, denizlerin dalgaları gibi kendilerine rağmen kabarıp çarpışmasın, çarpışıp dağılmasın!. Vaktiyle İslâm ruhunun hayata hâkim olması sayesinde, bu gaye-i hayal çok iyi belirlenmiş, toplumu meydana getiren fertler ve birimler nizamın birer rüknü hâline getirilerek, zirvelere yürüme âdeta hayatın tabiî seyri içinde gerçekleştirilir olmuştu.

Nizam düşüncemizin yeniden gözden geçirilmesi, varlık içindeki İlâhî âhengin bizim iradelerimizle insanlık dünyasına taşınacağı inancının yenilenmesi ve devletler dengesinin bu yörüngeye çekilmesi, bugünkü nesillerin, geleceğin dünyalarına en büyük armağanları olacaktır. Böyle önemli bir misyon için, iradelerimizin bir kere daha gözden geçirilmesi, Allah nazarında konumumuzun tespiti, millî hedeflerimizin tayini, tutarlı strateji ve politikaların tarsîni ve sahip bulunduğumuz dinamiklerin harekete geçirilmesi yetecektir zannediyorum...
Başlık: Ynt: Kargaşadan Nizama
Gönderen: Kuskün Çiçek - Şubat 24, 2017, 06:27:09 ÖS
 eys bravoo bravoo